27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16ARALIK1997SALI 4 HABERLER Bahni Savcı'ya anma günü • ANKARA (UBA)- Mülkiyeliler Bırliği ve Ankara Üniversitesi Iietişim Fakültesi Mezunlan Vakfi tarafindan Prof. Dr. Bahn Savcı'yı anma günü düzenlendi. Harb-Iş Konferans Salonu'nda yann saat 18.00'de gerçekleştirilecek olan törene konuşmacı olarak Siyasal Bilgıler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Göle. Iletışim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erol Mutlu ile Prof. Dr. Cahit Talas, Prof. Dr. Sadun Aren, Prof. Dr. Cem Eroğul. Prof. Dr. Yavuz Sabuncu, EöfT-DER Başkanı Mustafa Gazalcı, yazar Mahmut Makal ile DSP Milletvekili Ahmet Tan katılacak. Çiller'in davası durdupuldu • ANKARA (AA) - DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in, kişılik haklanna hakaret edildiği gerekçesiyle şahsı olarak yaptığı suç duyurusu ile Hürriyet gazetesi köşe yazan Fatih Altaylı, gazetenın sorumlu müdürü Hasan Kılıç ve muhabır Zeynep Güven hakkında açılan ceza davası, "şahsi dava yoluyla ızlenmesı mümkün olmadığı" gerekçesiyle durduruldu Bahçelievler katJiamı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Bahçelievler'de 1978yılmda katledılen 6 gencin yakınlan, Başbakanlık ve Içişleri Bakanlığı aleyhine, bırer milyar liralık manevi tazmınat davası açtı. Bahçelievler katliamının müdahil avukatlanndan Erşen Şansal, dava dilekçelerinı, dün Ankara Nöbetçı İdare Mahkemesi'ne verdı. Şansal burada yaptığı açiklamada. 3 Kasım 1996'daSusurluk"ta meydana gelen kazanın. yıllar önce ışlenen bir kathamın sanığının "devlet tarafindan özel olarak konınduğunu" da.ortaya çıkardığını savundu. Sna göpüşülemedi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMM Adalet Komisyonu'nda dün ele alınan, zina vapan erkeğe de 6 aydan üç vıJa kadar hapis cezası venlmesini öngören tasarı, DSP Hatay Millervekili Ali Günay'ın önerisiyle Alt Komisyon'a gönderildi. CHP Kırklareli Mılletvekilı trfan Gürpınar, Alt Komisyon"un. modern ülkelerde yeni bir zına tarifi yapılıp yapılmadığını araştırmasını istedi. DYP Balıkesır Milletvekili Abdülbaki Ataç ise zinanın suç olmaktan çıkanlmasmı istedi. Öz: Anayasayı I KONYA (AA) - RP Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz, partilerinin kapatılması durumunda yeni bir partı kurulacağını ve bu partinin anayasayı değiştirecek güçte iktidara geleceğıni öne sürdü. BP'den açıklama • ANKARA (AA) - Bans Partisi (BP), bazı üyelennm CHP'ye geçtiği yönündeki iddianın doğruyu yansıtmadığmı bildırdi. BP'den yapılan açıklamada. "Aralannda BP'lilenn de bulunduğu bir grubun CHP'ye katıldığı yönündeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır'" denildı. Yücel anılacak • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Millı Eğitım Bakanlığı, eski Milli Eğitim Bakanlanndan şair-yazar Hasan Âli Yücel'i yann düzenleyeceği bir toplantıyla anacak. Mıllı Eğitım Bakanlığı Basın ve Halkla Ilişkiler Müşavirliğı'nden yapılan açıklamaya göre, 1997yıhnınUNESCO tarafindan "Uluslararası Hasan Âli Yücel Yılı" ilan edilmesı nedenıyle düzenlenecek olan toplantıda. Yücel'in miili eğitım \e kültür hızmetleri anlatılacak, düşünür, yazar ve edebıyatçı yönlen ele alınacak. Yücel anısına perşembe günü de Milli Eğitim Bakanlığf nın Kızılay'daki yayınevınde bir kitap sergısi açılacak. Atatürk'ün ülkesindc "mutlu" bir beledrye başkanı.. Rağbet kravata mı? 10 Kasım 1996'daki Atatürk'ün anma töreninde Erdoğan'a rozet takanbu "çağdaş" hanım, kravaü yerine "yüzüne" baksaydı belki daha gerçekçi davranırdı... (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) Tarih ve Cumhuriyete düşmanlık• stanbu! Büyükşehir Belediye Baş- / kanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 1994'ten bu yana sürdürdüğü "propaganda söytemJerinde" ka- muoyuna verilen imaj, "kentinta- rihine ve bugünkü çağdaş yönetim anla- yışınasaygdı bir politikacr şeklınde özet- lenebilır. Daha doğrusu Erdoğan, özellik- le bu iki konuda "çok hassas" olduğunu hemen her fırsatta karutlamaya çalışıyor. "Tarihesaygr, kuşkusuz özellikle Re- fah tabanıyla "kkolojik bir bütünleşme" açısından belki de en etlcıleyici siyasal söylem olanaklannı sağlıyor. "Çağdaş yönetim anlayışı'' ise daha çok Refahlı olmayan kesımler üzerinde; "Cumhuriyet'le kavgab değil, hatta onun bedeflerini çok daha Ueri aOlımlarla va- kalamaya çalışıyor'' gibısınden, olumlu bir etki bırakmaya yanyor. Belediyenüı bılgısayarlarla donatılması, özellikle tek- nik ve bilimsel bilgı ısteyen hizmeüerde "türbansızvesakafeız" kadrolarla "uyunı içinde'"çalışılması, "BeyazMasa", "aku- b Bilet", "Jet Feribot" vb. gibi Baülı ül- keleri çağnştıran "modem" uygulama- lar. çağdaş olmayı özleyen bir toplumda "RP'ye yönelik kayguan törpüleyen uy- gulamalar olarak da "siyasal bir işlev" yükleniyor... Oysa kj Erdoğan'ın hem söylemlerine hem de uygulamalarma daha "derin" bir gözlemle bakıldığında, tanh konusunda- kı bılim dışı ideolojık yaklaşımlannm hizmetleredeyansıyarak "Istanbul'aza- rar vericT bir düzeye geldiğı hemen gö- rülebileceği gibı, kımı çağdaş görüntüle- rin deyine ideolojik temelindeki "Cum- ŞERİATIN KRAVATLI BAŞKANI Istanbul 1994-1997 Dosyası O K T A Y E K I N C I huriyet düşmanhğmı" perdelemeye bile aslında yetmedıgı fark edilecektır. Örneğin, İstanbul Büyükşehir Bekdi- yesiKümjrlşleriDaireBajkaıılıgı'ncaor- ganize edilen ve yürütülen kültür ve sa- nat etkinliklerindeki "çok sesli ve çok renklT programın 3.5 yıllık genel tablo- suna bakıldığında, "demokratik bir ço- ğukuluk" imajı altında çok bilinçlı bir "siyasal yönleDdinnenin" egemen oldu- ğu hemen saptanabiliyor. Bu programdakı kimi çok açık "tstam- a" etkinliklenn aralanna serpiştirilmiş "laikve modern görünümlü" kültür gös- tenlerinm hemen tümü, "Cumhuriyetdö- nemini sorgulayan". ama bunu yaparken; "Cumhurhetesahip çıkıp.onu kuruluş il- kelerine uygun bir çizgiyeyeniden kazan- dırma" amacı ve sorumluluğu taşıma- yan bir içerik sergiliyor. Hatta, bu tutumda o denlı ileriye de gi- diliyor ki ömeğın "Cumhuriyet gazetesi De kadarAtatürkçüdür?" başlıklı bir tar- hşma toplantısı bıle yıne aynı kültür et- • Istanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ın hazırlattığı başta gazeteciler, köşe yazarlan ve radyo-TV çevreleri olmak üzere, özellikle kamuoyu yaratmada etkili olduğu varsayılan kişi ve kurumlara "bedava" dağıtılan "Istanbul Yeniden Yapılanıyor" adlı kalın propaganda kitabı, kente hizmetin temelinde "Osmanlı düzenine öykünmenin" ve buna bağlı olarak "Cumhuriyet düşmanlığının" yattığını çok açık ifadelerle kanıtlıyor... kinlikleri programında yer alabiliyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın, bütün bu "farkh görünmek" ama "asıl siyasal he- defîödün vermeden gözetmek" şeklinde özetlenebılecek polıtikasının en açık gös- tergelerinden biri, yine Refah Partisi'nin kapatılma davası Anayasa Mahkeme- sı'nde başlarbaşlamaz yayımlattığı "gös- terişB bir krtap" oldu.. Cumhuriyete düşman kitap Başta gazeteciler, köşe >azarlan ve radyo-tv çevreleri olmak üzere, özellik- le kamuoyu yaratmada etkili olduğu var- sayılan kişı ve kurumlara "bedava" da- ğıtılan "Istanbul Yeniden Yapılanıyor" adlı kalın propaganda kitabı. kente hiz- metin temelinde "Osmanb düzenineöy- künmenin'' ve buna bağlı olarak "Cum- huriyetdüşmanlığının" yattığını çok açık ifadelerle kanrtlıyor... Recep Tayyip Erdoğan. kitabın önsö- zünde, 27 Mart 1994 yerel seçım sonuç- lannın "İstanbul'da Cumhuriyet döne- mini sona erdirdiğini^.') şöyle vurgulu- yor: "tstanbuL imparatoriukolmarua dört kıta yedi iktime hüküm salan gücün zir- \esini >aşadıgımı/ günlerin simgesiydL (_) Tarihin bir gün kendine (ımparator- luğa) döneceği günü bekledi O gün, (27 Mart 1994) gecikmeden (70 yılda) gel- dL." Aynı kitapta, Ayasofya'nm fotoğrafi üzerine yazılmış "Istanbulelbette vemu- hakkak feth oJunacakür" şeklindekı "hadis" sayfasıyla başlayan "tarihin ko- runması" bölümünde ise, yine bütün bir Cumhunyetdönemi "şergüçlerin''düze- ni olarak vurgulanıyor. Kentin bu şergüç- lerden de 27 Mart 1994'te yeniden "fet- hedOerek" kurtanldığı bakın nasıl anla- tılıyor. "1930'lu >ıllardan başlayıp, \-akin geç- mise (1994) kadar elbirliği\k bozmayıa çaltşnğunız İstanbuL hiçbir şehrin göste- remeyeceği kadar büjük bir direnç gös- terdi tahribata karşL L'zerinde banndır- Parti komiserleri hayali Belediye bütçesiyle parti örgütlenmesi ugün. ktmilennın gözünde 'Refahı şeriatçı çizgkJen kurtaracak lider'ı' ı olarak da görülebilen Recep Tayyip Erdoğan'ın 'beiediyeciliğe baiaşı' ile 'kent demokrasisi' arasındaki ilişki de bu tür beklentilerin 'aşın iyimser'' olduğunu söylemeye yetiyor. Istanbul Belediye Başkanlığı'nın sağladığı zengin ve güçlü olanaklan, kent bütününde 'sivasal örgütienmevi sağlamak' üzere kullanma ist'eği. 1996-1997'deki REFAHYOL ıktıdan döneminde geliştirilen "belediye yasa taslagında' bile açıkça yer aldı. Erdoğan'ın katkısıyla biçımlendıği bilinen taslaktaki 'mahaUe komheleri' tanımı, halkın semt sorunlan etrafında değil, 'siyasi komiserier etrafında' örgütlenmesinden başka bir anlam taşımıyordu. Taslağa göre her mahallede oranın sakinlerinden oluşacak gönüllü 'komiteler' kurulacak. belediye ile mahalle arasındaki ılışkiyi kurması öngörülen bu komitelenn 'başkanlannı' ise 'belediye başkanı atayacaktı/ Üstelik, başkana doğrudan bağlı bu yaygın örgütlenme için yine 'belediye bütçesinden'de pay aynlarak. kent halkından ve devletten alınan paralarla 'siyasi müirezelerin' giderleri de karşılanmış olacaktı... Neyse kı REFAHYOL ıktidannda Erdoğan'ın bu hayalini gerçekleşrireceği yasal düzenleme TBMM'den de geçme aşamasma gelemedi. Ama Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlannın demokrasi anlayışlanmn sadece 'şeriata hizmet edecek bir demokrasi' olduğunu belgelemesi açısından tarihsel bir işlev üstlenerek arşivlerde duruyor. Zaten Recep Tayyip Erdoğan'da yine gerçek düşüncelerini dışa vurduğu bir konuşmasında; "Demokrasi amaç değil, araçür_" dememiş miydı?.. tstanbul'un tarihi camileri, Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ın siyasal gösteri- lerinde dekor olarak kullanılıyor; söylemlerinde ise "miğfer" misyonu üsdeniyor» dığı medeniyeberin simgeleri ve de en önemlisi Türk- tslam medeniyctinin sim- geleri akıl abnaz bir mücadele vvrdi şer giiçlere karşı. (_) 1994'e gdindiginde. Is- tanbul Büyükşehir Beledi\esi"nüı bir ta- rihi sorumluluğu yerine getirmek için bu medeniyeti koruma zarureti \urdı_" Bu söylemı, tstanbul'da özellikle 1950'li yıllann ikınci yansmdan sonra ve "Menderes dönemiyle" başlayan. 1980'li yıllarda da "Dafan dönemiyie" doruğa çıkıp şimdi de devam eden "kent- sel tahribada" bırlıkte değerlendırenler, belki de "çok yanhş" bulmayabilirler. Ne var ki yine Istanbul"un geçmişten gelen tarihsel kimliğinin korunabilmesi için belki de "ilk ve son" bilimsel çaba- lann "Cumhuriyet devTÛniyle" birlikte başladığmı bılenler, Erdoğan'ın kıtabın- daki "bffinçli düşmanhğı'' kolaylıkla sap- tayabılıyorlar. 1950'lerden sonra bu plan- lama ve koruma çabalannın yerine "ts- lama söyleme dayalı yağma poJitikalan- nın" egemen olduğunu Erdoğan'ın "giz- lemeye" çalışması ise aslında kendi uy- gulamalannm "içeriğine'' de çok uygun düşüyor. Çünkü, aşağıda da göreceğimiz gibi, Erdoğan'ın, 4 yıla yakın bir süredır izle- diğı koruma anlayişı, temelde "tarihsel kent dokusumnı" değil. sadece "tslam dinini simgeJeycn aıutsai vaptlann" ko- runmasıvla sınırlı. Bunun dâ en açık ve hıç tartışmasız kanıtı, Istanbul'un "bir bütün olarak" tarihsel \e doğal kımliği- ni sürduımek amacını taşıyan tüm "SIT kararlanna" karşı. Büyükşehir Beledı- yesı'nin 1994'ten bu yana hep "iptalda- >alan" açmış olması... Örneğin. Istanbul'un 2700 yıllık kent tanhinı tüm donemlere ait uygarlık de- ğerleriyle yansıtan ve kentin sılüetınde de özellikle Osmanlı dönemmı en özgün şekliyle yaşatan Tarihi Yanmada'nın 1995 yılında bütünüyle "StT" ilan edil- mesine en büyük tepki Recep Tayyip Er- doğan'dan geldi Bu StT karanna neden olan ve vaktiy- le Dalan'ın düşüncelerivle hazırlanmış eski ımar planındakı tanhe zarar veren "Surici kat otoparklannr da yeniden devreye sokan yine Erdoğan oldu. Örne- ğin Gedikpaşa'daki SİT kurallanna aykı- n otopark ınşaatını, "Bizans ve Osman- lı'yaait kahnblanyok ederek" hızla yük- selten Erdoğan, Boğaziçi'nın tarihi ko- nıluk ve bahçelenndekı 1994"te Tu- ring'den alınan köşk ve konaklan da yi- ne "kaçak ve onayaz projeJerle'' restore etmeyi yeğlemıştı. Çünkü, bu kez de Bo- ğaziçi StT kararlanna aykın olarak, ay- nı köşk ve konaklann yanına ve aynı ta- rihi bahçelenn ıçıne "kaçak roeschier'' inşaediyordu... Bu gibi "tarih \ağmasT denılebilecek uygulamalannı Koruma Kurulu'ndan da gerekli izinleri \ e proje onaylan almadan sürdüren Erdoğan'ın REFAHYOL döne- mindeki "Koruma Kıırullan'nı kaldır- mak" şeklindekı önensı de Istanbul'a ve kentsel değerlere olan bakışının "dışavu- rumundan" başka bir şey değildi. Nitekim Erdoğan, sadece Tarihi Yan- mada'da değil, örneğin kendi onayladığı Nâzım Plan'da bile "doğal güzefliklerin konmması" öngörülen Sanyer ve Bey- koz ilçelenne ait doğal StT kararlanna aynı şiddette karşı çıkıyordu. Dahası. bu SÎT kararlannın da ıptali için mahkeme- ye başvururken, aynı kararlan alan kurul üyelerinin görevden alınması "kuBsüıi" yapıyor, yeni yasa taslaklanyla da RP'lı Kültür Bakanı İsmail Kahraman'a şu öneriyi götürüyordu: "Kurullar kaldın- lamasa bile, hiç değilse ü>«lcrini belediye başkanlan olarak bizler seçelim ve bize bağlı çalışsınlar-.' Sürecek ^JFIİNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oral.calıslar(a raksnet.com Türkler, yüzyıllar önce atlanna bin- dikleri gün Batı'ya yönelmişler. Ana- dolu, bu Batı göçleri sırasında keş- fedilmiş. Osmanlılmparatortuğu'nun gelişme yönüne bakın, hep Batı'ya doğru. Onlann hayallerini de Batı suslemiş. Osmanlı'nın son dönemindeki modernleşme atılımları da Avru- p.a'dan esinlenmişti. Ikinci Mahmut, Üçüncü Selim gelişme yollannı Av- rupa'dagören padişarılar olarak dik- kat çekmişlerdi. Çöküş dönemi ay- dınlan olan Jön-Türi<ler, ulus-devle- te yönelişin radikal öncüleriydiler. Cumhuriyet Türkiyesi de bu geliş- menin devamı olarak muassır mede- niyet (çağdaş uygarlık) hedefiyle ye- niliklere girişti. Atatürk'ün önderlik ettiği bütün reformlara bakın, bun- larda Fransız ıhtilaliyle ve sanayi dev- rimiyle ortaya çıkan modemleşme atılımlannı görürsünüz. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; Türklerin gözü ve Avrupa'ya Yönelen Bir Asyalı kafası bir yönüyle yüzyıllardır Batı'ya dönük, Batı'ya bu kadar ilgi göster- memize karşın yine de hiçbir zaman Batılı olamamışız, onlar da bizi ken- dilerinden saymamışlar. Hep hayal kınklıklan yaşâmtşız. Son Avrupa Bir- liği (AB) maceramızda da aynıfilmibir kez dahatekrarlıyoruz. Bunca bağlı- lığımıza, Batı dünyasına gösterdiği- miz sadakate karşın "Biziyine içleri- ne almadılar" ruh yıkıntısı içindeyiz. • • • Bu kez, iki taraflı bir sıkışma için- de olduğumuz da gerçek. jslam ül- keleri geçen hafta Iran'da, Türkiye'ye karşı eleştirel bir tavır içindeydiler. Hemen bu tutumun ardından Ba- tı'dan gelen olumsuz karar, iyice can- lan sıktı. Batı'yla Türkiye arasındaki sorun- lan, yalnızca, "Kabul ettiler, etmedi- ler"\e ne kadar mantıklı? Aynca onlann bir tek tavn oldu- ğundan da söz edemeyiz. ABD ve Batı, Türkiye'yi yıllarca yalnızca ko- münizme karşı bir kalkan olarak gör- düler. Türkiye'deki demokrasi eğilim- lerini ye solu bastırmada Türkiye'de- ki gerici yönetimlere destek çıktılar. Ülkede esen gerici rüzgârlar onlann hoşuna gttti, Türk yönetimleri de bundan memnun kaldılar. O zaman ciddi bir sorun yoktu. Ne zaman ki komünizm tehlikesi ortadan kalktı, ilişkilerin düzeyi de farklılaştı. Batılı yönetimler, daha ön- ce hiç sözünü etmedikleri demokra- siden son dönemde daha fazla söz eder hale geldiler. Burada aynca iki Batı'yı birbirinden ayırmak gerekir. Batı'nın demokratik kamuoyu ile Ba- tılı hükümetler, çoğu zaman farkh ta- vırlargösterdiler. Örneğin, askeri dar- beler döneminde ABD ve Batılı yöne- timler cuntalan desteklerken Avru- palı demokratlar ciddi tepkilerle de- mokratikleşme yanında saf tuttular. Yönetimler, Batı'nın çoğu zaman haklı eleştilerine karşı, iç kamuoyun- da şovenizmi körükleyen propagan- dayla karşılık vermeyi tercih ettiler. "Türkün Türkten başka dostu yok- tur" anlayışı, iç gericiliği geliştirdi. Türkiye'deki şovenist güçlerin önünü açtı. Aynı hava bugün de körüklen- mek isteniyor. Batılı yönetimlenn Tür- kiye'ye karşı çifte standart uyguladı- ğı doğru. Omeğin Almanya, birçok siyasi ve ekonomik hesap yüzünden AB'ye alınmamıza karşı çıkıyor. Ama onlann öne sürdüğü gerekçelerin ço- ğu daTürkiye'nin gerçeklerini yansı- tıyor. Batılı yönetimler yıllarca, Türki- ye'de işkenceyi, insan haklan ihlalle- rini, askeri darbeleri görmezlikten geldiler, zaman zaman da destekle- diler. Şimdi yeni bir birlik yaratılırken arkasında yatan başka hesaplara karşın bu haklı gerekçeleri öne süre- rek Türkiye'yi kabul etmiyorlar. Ne olacak şimdi? Hükümetin, AB karanna kızarak demokratikleşme paketini geri çektiği söyleniyor. Yani, "Batı bizi almazsa biz de demokra- tikleşmeyiz" mi denilmek isteniyor. Bu nasıl bir kafadır? Aslında biz bu kafayı tanıyoruz. Türkiye'ye yıllarca bu kafa yön verdi. Batı'yı bırakıp ön- ce biz kendimiz düşünelim. Demok- ratikleşme, iç banş, gelirin adil bölü- şümü bizim ihtiyacımız mı yoksa Av- rupa'nın mı? Bunlan gerçekleştinnek, gerçek anlamda Batı uygarlığının bir parça- sı olmak anlamına geîır. O zaman da AB'ye girdik mi girmedik mı sorusu- nun bir anlamı kalmaz. Bahçelievler 'Tarikot okuluna soruşturma açümvyor' • Istanbul Milli Eğitim Müdürlüğü müfettişlerinin Özel Şefkat îlköğretim Okulu'ndaki 14 kişi hakkında tutanak tutmasına karşın hiçbir işlem yapılmıyor. AYTOIT KÜÇÜKKAYA Istanbul Milli Eğitim Müdürlüğü müfettişlerinin Bahçelievler'deki Özel Şef- kat İlköğretim Okulu'nun kurucusu, müdürü, 12 ka- dın öğretmen ve persone- liyle 1 erkek öğretmen hak- kında "Atatürk ilke ve dev- rimierine uygun düşmeyen darvTanış ve hareket" ıçeri- sinde olduklan gerekçesiy- le soruşturma açılması iste- miyle hazırlanan rutanakla- ra karşın "İstanbul Vaüliği İlköğretim Müfettişleri Ku- rulu Başkanlığı" tarafindan soruşturma açılmadığı or- taya çıktı. Beş müfettişin imzaladığı tutanakta, tan- katçı Şefkat Vakfı okulu- nun kurucusu. müdürü, 12 kadın öğretmen ve perso- neliyle bir erkek öğretmenı için "Atatürk düşmanhğı'' ve "kınk kıyafet mevzuaö- na aykın olarak başörtüsü ile derse gÜTneleri" nede- niyle yasal işlem yapılma- sı ve söz konusu 15 kişi hakkında soruşturma açıl- ması isteniyor. Istanbul ll Millı Eğitim Müdürlüğü müfettişlerinin hazırladığı raporda. 1990- 1991 eğitım öğretim yılın- da tarikatçı Şefkat Vakfi ta- rafindan kurulan ve kurucu temsilcisi Fevziye Nuroğ- lu'nun olduğu Şefkat İl- köğretim Okulu'nun bah- çesine "Atatürk büs- tü"nün, ancak 6 yıl sonra yaptınlabildiğine dikkat çekildi. Nuroğlu hakkında, "yasal işlemlerin yapılması istemiyle ilgili mercilere ko- nunun intikai ettirilmesi" amacıyla ılk raporu 12 Ha- ziran 1997'de hazırlayan beş müfettiş. soruşturma açılmaması üzerine ikinci bir rapor daha hazırladılar. Müfettişlerin hazırladığı tutanak raporunda. okul müdürü Nail Kılıç'ın oku- lun kurulduğu 1991 yılın- dan itibaren okulun bahçe- sine Atatürk büstünü yap- mak istemediği. 1994 yılın- dan bu yana okulda görev- li kadın öğretmenlerin ba- şörtüsüyle derslere girme- sine izin verdiği ve öğret- menJer hakkında herhangi bir yasal işlem yapmadığı, Oğuzhan Şahin adlı öğret- menin Cumhuriyet Bayra- mı'nda yaptığı konuşma- sında Atatürk'ü bir defa bi- le ağzına almamasına kar- şın Şahin'i uyarmayıp hak- kında soruşturma başlat- madığının belirlendiği, bu nedenle Kılıç hakkında da inceleme başlatılması ge- rektıği ifade edildi. Cöp ihalesi CHP bakanlığa başvurdu İstanbul Haber Servisi - CHP îstanbul ll Başkanlığı, Içişleri Bakanlığı'nabaşvu- rarak Devlet thale Yasa- sı 'na aykın biçimde yapıl- mış olan ihalelerle ilgili İs- tanbul Büyükşehir Beledi- ye Başkanı Tayyip Erdoğan hakkında inceleme yapıl- masını istedi. CHP îstanbul ll Başkanlığı adına, îçişleri Bakanlığı'na iletilmek üze- re fstanbul Valiliği'neyazı- lı başvuruda bulunan CHP İstanbul İl Başkan Yardım- cısı avukat Hikmet Bural Çarboğa, başvurusunda şöyle dedi: "Söz konusu işlemlerya- salara avkındır. Zira, Bele- diye Başkanlığı Ue İSTAÇ AŞ arasında yapılan proto- kol gereğince ve de 2886 sa- yılı Devlet İhale Yasasının 71/2a maddesi uyannca söz konusu işleri bizzat İS- TAÇ'ın kendisinin vapma- sı gerekmektedir. Nitekim bu durum. İstanbul Büyük- şehir Belediyesi, Çevre Ko- ruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı İşletmeler Mü- dürlüğü'nün 24.09.1997 ta- rih ve 1919 sayılı yazısında da belirtilmiştir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle