07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16ARALIK1997SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kafileyi aralannda milletvekillerinin de bulunduğu kalabahk bir kitle karşılayacak Yürüyenler bugün Ankara'da• Budak'ın, 202 arkadaşıyla 9 gün önce İstanbul'dan başlattığı "Sendikal Haklar Yüriiyüşü" bugün Ankara'da sona ererken Budak, Yılmaz ve Çalışma Bakanı Nami Çağan ile görüşerek yürüyüşün gerekçelerini ve nükümetten taleplerini içeren bir mektup verecek. ALÎER DlSK Genel BaşkanıRıd- van Budak'ın, 202 arkada- şıyla İstanbul'dan başlattıgi 9 gûnlük -Sendikal Haklar Yürüyüsü" bugün Ankara'da sona erecek. Budak, bugün Başbakan Mesut Yılmaz \e Çalışma Bakanı Nami Çağan ile görüşerek yürüyüşün ge- rckçelerini ve nükürnetten ta- leplerini içeren bir mektup verecek. DlSK kafilesi Ankara'ya yaklaştı Kafileyi ODTÜ önünde, aralannda çok sayı- da milletvekili, siyasi parti yetkilileri ile sivil toplum ör- gütleri ve işçilerin bulundu- ğu kalabalık bir kitlenin kar- şılayacağı bildirildi. Budak, kendilerini OD- TÜ önünde karşılayacak sen- dikalar ve kitle örgütlerine, siyaseti Türkiye'nin sorun- lannı çözmeye zorlamak amacıyla güç ve eylem bir- liği önereceğinı bildirdi. DÎSK üyesi işçiler de kar- şılama töreninde bulunmak üzere otobüslerle çeşitli mer- kezlerden Ankara"ya hareket ettiler. Budak ve arkadaşlan kendilennı karşılayanlarlabir- likte, saat U.OO'de ODTÜ önünden önce Çalışma Ba- kanlığı'nayürüyecekler. Bu- dak saat 14.00'te Çalışma Ba- kanı Nami Çağan, daha son- ra da Başbakan Mesut Yılmaz ile görü- şecek ve kendilerine birer mektup suna- cak. . Mçktupta işsizlik, yoksulluk, sosyal adajetsizlik, çeteler, irtica ve bunun gibi sorunlann, zaten yeterince gelişkin ol- mayan demokratik geleneklerimizi yok 3. Petrol Surası basladı Emekçüer ekmeklerinipaylaştı DlSKIi işçiler yürüyüşlerinin sekizinci gününde, Eskişehir'den Sivrihisar'a yürüdüler. Dün sa- bah 09.00'da Eskişehir'den yürü- meye başlayan DÎSK kafilesi, Es- kişehirlilerin sevgi gösterüeri eş- liğinde Şeker Fabrikası önüne geldiler. Burada, yok çıkan işçiler tara- fından karşılanan kafileyi, daha sonra Entil Döküm Fabrikası iş- çileri davul-zuma ve "Entil işçi- leri sizinle gunır duyuyor" pan- karüyla karşıladılar. İşçiler, hazır- ladıklan kahvaltılık kumanyayı DlSK kafilesine ikram ettvJer. DtSK'li işçileri Organize Sana- yi Bölgesi'nde Esem Fabrikası işçileri karşılayarak öğle yemek- lerini yüriiyüşçü işçilerle paylaş- tılar ve birlikte halay çektüer. Iş- çilere teşekkür eden Budak. "Si- yasetçikr bu ülkeyi adam gibiyö- netselerdi, Türkiye'nin her yanı- nı buradaki halay yerine çevüir- Kafıle daha sonra kendilerini karşılamak için günlerdir hazır- lık yapan Kaymaz beldesinin gı- rişinde DYP'li Belediye Başka- nı BeytuDah Karabulut, Eurogold firmasının altın arama faaliyetle- rini sürdürdüğü 14 merkezden gelen ve aralannda Ekrgama köy- lülerinin bulunduğu çevreciler, temsilcilerle köylüler tarafından karşılandı. Köylüler DlSK kafi- lesine gözleme ve ayran ikram ettiler. DİSKH işçiler ve köylü- ler birlikte halay çektiler. etme tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığı ve toplumu ümitsizliğe sevk ettiği vurgu- lanıyor. DlSK'in, ülkemizin içinde yaşa- dığı bu sıkıntılann çözümünde en önem- li etken olarak örgütlü toplumun müda- halesinı gördüğü ifade edilen mektupta, "Ülkemizde demokrasinin eksikliğinin örgütlü toplumun önüne büyük engeller çıkardığı, toplumda en kolay örgütkn- mesi gereken işçilerin bile 12 Eylül hukıı- kunun grtirdiği yasaldar ve işverenlerin kan tutumu somıcu fülen engeDendiği'' ifa- de edılıyor. Buna örnek olarak"Knı iki yılda sendikalaşmak isteyen 40 bin işçi- nın işten atıldığı anımsatılan mektupta, DlSK'in bütün bu olumsuzluklara çağ- daş demokrasilerde olduğu gibi müdaha- le etmekte kararlı olduğu ve gerçekleş- tirdiğı yürüyüşün, bunun ilk adımı oldu- ğu belirtiliyor. Hükümetin bu sorunlann çözümünde 'Boru hattı Boğaz'da tehlike yaratabilir' • Devlet Bakanı Gürdere, şûrada yaptığı konuşmada, Hazar petrollerinin Bakû- Ceyhan hattıyla Akdeniz'e indirilmesinin en doğru seçenek olduğunu kaydetti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Petrol Ürünlen Iş- verenler Sendikası (PÜİS) Genel Başkanı tsmail Ayte- miz, erken üretim petrol ü- nün taşmacağı Bakû-Supsa ve Bakû-Novorossisk boru hatlannın Boğazlar'datrafi- ği işlemez hale getireceğini ve tehlike yaratacağıru vur- guladı. Petrol Ofısi AŞ (PO- Oemirel 'Nükleer enerji çağdaşlık sınavı' ANKARA(Cumhu- riyet Bürosu)-3. Pet- rol Şûrasf nın açılış törenine katılan Cum- hurbaşkanı Süleyman Demirel, Güney sınır- lannın siyasiler tara- fından değil jeologlar tarafmdan çizildiğini belirterek, petrolün bit- tiği yerde Türkiye'nin sınırlarımn başladığı- na dikkat çekti. Enerjinin, ekonomi- nin gelişmesinde çok önemli bir yeri oldu- ğuna işaret eden De- mirel "Nükleer enerji yalmzca enerji açısın- dan değfl teknolojinin gelmesi açısından da önemMr. Türkiye, bir- takım korku ve endi- şelerle nükleer enerji- yeyaklaşmış. olmaktan çekinmemelidir. Bu se- fer varamazsak bizi kunse ciddiyc almaya- cakür. Nükleer enerji- >i kullanıp kullanma- mak.Türİdye'nin ade- ta çağdaşlık sınavı ha- line geunistir" dedı. AŞ) Genel Müdürü Mehmet Gültekin. petrol sektöründe artan kayıt dışınrn önlenme- sıni istedi. Devlet Bakanı Metin Gür- dere. dün Hilton Oteli'nde başlayan 3. Petrol Şûrasf nda yaptığı konuşmada, Hazar Havzasf nın yıllık petrol üre- timinin 40 milyon tona ula- şacağına dikkat çekerek "Bu kadar petrolün Boğazlar'- dan geçmesl sadece insanla- ra değil kültürel variddany- la bir dünyaşehri olan tstan- bul'u ciddi tehlikeye soka- cakbr" dedi. Hazarpetrolle- rinin Bakû-Ceyhan hattıyla Akdeniz'e indirilmesinin en doğru secenek olduğunukay- deden Gürdere, yılda yakla- şık yüzde 5 oranında artan Türkiye'nin petrol ürünlen ihtiyacının yeni rafınerileri zorunlu kıldığmı belirtti. Başbakan Yardımcısı Bü- lent Ecevit adına konuşan Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay da 1992 verilerine göre 977 miryon ton petrol re- zervinın büyük bölümünün Ortadoğu ve Kafkasya'da ol- masının Türkiye'yı "metro- politik bir coğrafya" haline getirdiğini söyledi. PÜİS Genel Başkanı Ay- temiz. Orta Asya ve Hazar Bölgesi'nde artan petrol ha- reketleri ile Karadeniz ülke- lerinin büyüyen ticaret ha- cimlerinin, Boğazlar'ı "pet- rol hatöna" dönüştürmeye yönelik olduğunadikkatçek- ti. POAŞ Genel Müdürü Mehmet Gültekin, yatınma dayanmayan, kısa vadeli kay- naklar,flaşçıkışlar ve sektör- de fazlasını almak isteyen ti- cari yaklaşımlann uzun va- dede darboğaza neden oldu- ğuna dikkat çekti. Rekabet koşullannda ülke ve halk ya rannın herkes taraftndan "eşit bir şekilde gözetihnediğinr vurgulayan Gültekin, Petrol Ofisı'nin ise her ürünü ülke- nin her tarafına ulaştırmayı hedeflediğini kaydetti. Mimar Sman Üniversitesi Endûstri Ûrûnlerı Tasanmı Böiümû ve Şişecam işbirttğiyte Jlşnklla, boşluktarı iı dcseıı SckTÖRÜNtN ÖNCÜSU ŞİŞECAM, dfkoRATİf CAM SERİSİ ElİT GUss'lN dÖRdÜIVCÜ dESENİ İÇİN DfkoRATİF CAM DESEN Y*RIŞM»Siyl* ElsdÜSTRİ TASARIM(lL\RINA bcNZERSİZ bİR Ol*N*k SUNUyOK. YtZylÜARdlR EN ZOR OİAN, dllZ CA^CİA (JfSEN VAR4TMAİİTIR. Bu IŞlkU l)OSİtC,L SEkİlİLNdİKMckTİR... SİZİ, ZORU VARATMAVA ISK,A ŞEUII VtRMEVE C AC,IRiy<)RUZ. UlkEMİzdfkİ TIIM ENdllSTRİ TAİARIMC |UR|, MİMARIAR, İÇMİMARUK, qÜZEİ SANATlAR VE CAM SANAyİİ'Ndt ÇAIIŞANIAÜ iU *dl qEÇEN kONUlARdA EqİTİM qOREN ÖqRENCİUn. ElİT ClASS SERİSİ'NİN dÖRdİJNCÜ dESENİ btlki dE SİZİN TASARUdlCjlNIZ dESEN OİACAU... ŞİŞECAM "DtkoRATİf CAM DESEN YARI5IMAS|ff NA (IAVETLİSİNİZ! ŞİŞECAM ;AMTAŞ DÜZCAM PAZARLAMA A.Ş "et: (0212) 252 67 11 - 252 16 00 özel bir sorumluluğu olduğu ifadesininyeraldığı mektup- ta, "muhalefetteverilensözle- rin iktidarda unutulmasına arük tahammül edflemeyece- ği'* de behrtılerek "Hüküme- tinyetertiçoğunluğasahip ol- duğunu bilmekteyiz.Talepte- rirnizin bu kezde gerçetdeşme- mesi hahnde,bumı basitbir sa- yısal yetersizük olarak dep, siyasalbirtutumolarakdeğer- lendirecek ve bu değerlendir- mcmizi Türkiye tophımuna, özeffikle de cahşanlara açıkkk- la ifade edeceğiz" deniliyor. Mektubun sonunda DlSK'in taleplerinin sadece kendisi için değil, Türkiye'nın, halkııı esenliği ve mutluluğu için ol- duğunun altı çiziliyor. Baş- kan Budak, önceki gün yap- tığı açıklamada, taleplerinin yerine getirilmemesi duru- munda, sendikal hak yürü- yüşlerini Izmır, Adana, Mer- sin, Bursa gibi büyük kentle- re de taşıyacağıru açıklamış- ü. Budak, yürüyüş gerekçele- rini cuma günü CHP'nin TBMM'deki grup toplantı- sında da konuşarak dile geti- recek. Budak, Bakan Çağan ile yapacağı görüşmede ıse ön- celikle sendikalaşma hakkını kullanılamaz hale getiren 12 Eylül hukukunun değiştiril- mesini, işkolu ve işletme ba- rajlannın kaldınlmasını, sade- ce işçi sendikasında üyelikte istenen noter şartının kaldınl- masını, ILO sözleşmesinin 158. maddesine uygun ola- rak iş güvencesi yasasmın çı- kanlmasıru, yetkı prosedürü- nün basitleştirilmesini ve yet- kili sendıkanın belirlenme- sinde referandum uygulama- sına geçilmesini isteyecek. Budak aynca 15 milyon çalı- şandan sadece 5 milyonunun sigortalı olduğunu anımsata- rak, işsizlik sigortasının çı- kanlmasını, sigortasız çalış- manın önüne geçilmesini ve kayıt dışı ekonominin kayıt alöna alınma- sını isteyecek. DlSK'in şikâyetçi olaca- ğı bir başka konu da yasalara uymayan işvtrerJere uygulanan 100-300 bin lira gi- bi hiçbir caydıncı özelliği olmayan para cezalan. Budak, bu cezalann caydıncı hale getirilmesini talep edecek. Savcı Göktürk'e yine beraat Istanbul Haber Servisi - Katıldığı bir televizyon prog- ramında "Türkiye\ieyargpıın bağımsız olmadıgmı" söyle- diği içm yargılanıp beraat et- tikten sonra hakkında yeni bir dava açılan Istanbul DGM Savcısı Mete Göktürk yine beraat etti. Istanbul DGM Başsavcısı ErdalGökçen'in, Göktürk'ün söylediği "Kor- kaklar kesinükk rvi hukuk- çu obunaz" sözü nedeniyle Adalet başmüfettişlerine "rencideoMuklanm" belirt- mesi üzenne sanık savcı, "Gökçen neden rencide ol- muşturbflemem. Busözü üze- rine almasını hakiı lalacak bir Idşiiiközefliğine sahipoJup olmadığını tabii Id en iyi ken- disi bUiyonnır" dedı. Şişli 2. Ağır Ceza Mahke- mesi'ndeki duruşmayasanık Istanbul DGM Savcısı Mete Göktürk katılırken kendisi- ni, aralannda Istanbul Baro- su Başkanı YficdSavman'ın da bulunduğu 9 avukat sa- vundu. TCY'nin 159/1. mad- desi uyannca "AdByenin ma- nevi şâhsiyetini alenen tahkir ve tezyif etmek'* suçundan yargılanan Göktürk, savun- masında daha önceki davası- nın, konuşmalarda geçen sözlerin eleştiri mahiyetinde olduğu ve suç unsuru bulun- madığı gerekçesiyle beraat- la sonuçlandığım hatırlattı. Yargı bağımsızhğının han- gi noktada olduğunu göster- mesi açısından DGM Baş- savcısı'nın beyanlannın il- ginç olduğuna dikkat çeken avukat ve Istanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, '^öytenensözlersanığm mah- keniedesöyiedfldermin tekra- ndır. Suç teşkil ettiği iddia edilen snzJersamğm knnuşma- lanndan cımbızla çekilmiş- tir. Beraaünı istiyoruz" dedi. İddia makammın da sanık Mete Göktürk'ün beraatını istemesinin ardından mahke- me heyeti de mahkemede söylenen sözlerde ve röpor- tajlarda suç unsuru bulunma- dığını belirterek beraatına karar verdi. Duruşma çıkı- şında gazetecilerin sorulan- nı yanıtlayan Göktürk, ko- şullar uygun olursa tayinini isteyeceğini de söyledi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Nerede Hata Yaptık? Tahran ve Lüksemburg zirvelerinin ardından, kü- lahımızı önümüze koyup düşünmemiz gerek. Ata- türk'e "bulaşmak" için hiçbir vesileyi kaçırmayan din- ci bir gazete, geçenlerde "Yurtta hüsnan, dhanda hüs- ran" diye manşet atmıştı. Pek yalan da değil. Ama acaba bu hüsranın nedeni, ya da nedenleri ne? Pazar günü bu köşede Âhmet Taner, Sina Ak- şin'in yaptığı bir "karşılaştımnanın" sonuçlannı ser- giledi ve Türkiye'nin Atatürk zamanında böyle hüs- ranları hiç yaşamadığını ortaya koydu. Yıllardan be- ri; yazı ve konferanslanmda, aynı şeyi ben de dile ge- tirmeye çalışırım. Ve sonunu, "/Ve oldu bize?" diye noktalanm. Gerçekten, ne oldu bize? Nerede hata yaptık? 27 Mayıs Devrimi mi hata idi? Yoksa Milliyetçi Cephe hükümetlerinin uyguladıklan faşizan politika- lar mı bugünkü durumu ortaya çıkarttı? Yoksa yan faşist 12 Eylül darbesi mi bizi bu noktalara getirdi? Ya da Türk-islam sentezinin, resmi devlet politikası olarak dayatlmak istenmesi ve Kemalizmi tasfiye ça- balan mı bu hüsrana neden oldu? Ya da Kıbns Ba- nş Harekâtı mı, uluslararaa arenada bizi yalnızlığa rtti? Bugün Türkiye'de işler iyi gitmiyor. Doğru. Fakat bu işler, acaba neden iyi gitmiyor? "Toplumsal olaylann sonuçlannı, tek nedenle açık- lamak mûmkün değildir" diye, yıllardan beri öğren- ci eğitmeye çalışan bir öğretmen olarak, Türkiye'de işlerin iyi gitmemesini tek nedenle açıklamak iste- meyeceğim çok doğaldır. Zaten yukanda sıraladığım olasılıkları ve benzerierini yıllardan beri ele alınm ve çözümlemeler yapmaya çalışınm. Fakat bu konular- daki tüm yaklaşımlarımı ve görüşlerimi saklı tutarak, bugün çok "daraltılmış" bir analiz yapmak istiyorum. Oylesine darattılmış bir analiz yapacağım kı; ge- rek uluslararası arenadaki yalnızlığımızı ve bizlere yapılan haksızlıkları ve gerekse iç politikamızdakı dalgalanmaları ve yanlışlıkları, tek "nedenle" açık- lamaya çalışacağım. Başta Mustafa Kemal olmak üzere, cumhuriye- timizi kuran atalanmızın yaptıkları ve bugün fatura- sı bizlere çıkartılan büyük hata, cumhuriyeti kurma- lan olmuştur. Çok büyük bir hatadır bu... Bu çok büyük bir hatadır ve hatta kendini bilmez- liktir. Zira Ingiltere, diğer müttefiklerine de kabul et- tirdiği "Doğu Politikasıyia", "TürkleriAvrupa'dan ve önAsya'dan tümüyle kazıma" karan almıştı. Bu ka- rar benim bir tahmin ya da düşüncem değil, gizli ve açık Ingiliz belgelerinde dile getirilen bir "karar"û\. ingiltere bu kararı aldıktan sonra, sen gel yeniden silaha sanl ve Ankara'nın bağrına kadar sokulan Yu- nan kuvvetlerini, Çatalca'ya kadar tüm Doğu Trak- ya'yı işgal etmiş bulunan müttefik ordusunu kovala ve "halk egemenliğine dayanmaya çalışan" yepye- ni bir cumhuriyetle tarih sahnesine yeniden çık... Çokayıp, çok... 1912-1918 arasında Libya'da, Balkanlar'da ve Bi- rinci Dünya Savaşı'nın Çanakkalesi'nde, Doğu Cep- hesi'nde, Filistin Cephesi'nde yıllarca ve çoğu kez kahramanca savaşıp harap ol ve sonra da burnuna dayatılan "Sevr"\, tarihin çöp sepetine atarak yeni- den diril... Olacak iş mi bu? Tahran'da Türkiye'ye dil uzatma cüretinde bulu- nan o "Islam" (!) devletlerinden hiçbıri, evet altını çi- zerek yineliyorum hiçbiri, "kâfır" ordulan karşısında hiçbir zafer kazanamamışlar, hatta çoğu bir tek kur- şun atmamışlardır. Ve hatta çoğu kez gene o "kâfır- îerin" oyunlarına gelerek birbirlerini boğazlamışlar ve işinen baş<ndada "Peygamberin topraklann", "kâ- fıriere" karşı savunmaya çalışan Osmanlı'yı arka- dan hançertemişlerdir. Ve bugün, içimizdeki sorun- lar bir yana, tüm gücü ve gururuyla ayakta duran Tür- kiye Cumhuriyeti'ne karşı kin ve kompleks duyma- malan mümkün mü? Türkiye'nin israil ilişkileri bahanedir. Neden Mısır, Ürdün ve hatta Filistin kınanmıyor da Türkiye'ye dil uzatılıyor? Bu işin kökenleri çok derinlerdedir. Avrupa Birliği'ne gelince, onlann "insan haklannın ıhlair gerekçelerinin bahaneden başka bir şey olma- dığı açıktır. Türkiye'de insan haklan ihlal edilmiyor mu? Edili- yor, hem de çok ediliyor. Devlet içinde belirli köşe- leri tutmuş olan "çeteler" Atatürk Cumhuriyeti'ne utanç veriyor. Ama bu bizim iç sorunumuz ve sava- şımımızı kesintisiz sürdürüyoruz. Fakat AB'nin yeni "aday ülkelerinde" insan haklan, Türkiye'den daha ileri bir noktada mı? AB üyelerinin bir bölümü, çocuklannı yüzyıllarca Türklergeliyor" diye korkutarak uyuttular. Ve sonun- da 20. yüzyılın başlannda bu Türkleri bölgelerınden "kazryabileceklerinr sandılar. Ama oyun bozuldu. Bir ara "Bolşevizm korkusuyla" Türkiye'ye katian- mak ve gereken saygıyı göstermek zorunda kalan "Batı", ilk kez Kıbns Banş Harekâtıyla "ürperdi" ve önerilerini dinlemeyen Ankara'ya bir ders vermek istedi. 1974 sonrası politikalan izlenirse, bu net bir btçimde görülür. Ve nihayet 1990 sonrasında, "komünizm tehdidi" ortadan kalkınca, tam bir "dışlama" politikası baş- ladı. Canlan sağ olsun. Biz buradayız. Yann dengeler gene değişir ve Türkiye'nin dünya barışı için ne de- recede önemli olduğu gene anlaşılır. Umanm bugün yaptıklannın hesabını o gün soracak bir siyasal ya- pıyt oluşturmuş oluruz. Bizim hatamız, Batı'nın planlarını bozarak varlığı- mızı korumamızdır. Ama ne yaparlarsa yapsınlar biz "vanz" ve var olmaya devam edeceğiz. Ötesini on- lar düşünsün. Kırıkkale Üniversitesi Rektör Atalay görevden ahndı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Yüksek Öğ- retim Kurulu (YOK) Ge- nel Kurulu, tarikatçı kad- TOİaşmaya gjttiği gerekçe- siyle geçici olarak görev- den aldığı Kınkkale Üni- versitesi Rektörü Beşir Atalay hakkındaki kesin karannı verdi YÖK Genel Kurulu, dünkü toplantısında, tari- katçı kadrolaşmaya gıttik- leri gerekçesiyle görevden alınan eski Kınkkale Üni- versitesi Rektörü Beşir Atalay ve eski Harran Üni- versitesi Rektörü Servet Armağan'ın durumunu görüştü. Genel kurul, 2 ay önce Atalay hakkında YOK Yasasfnın "Atatürk flke ve inkılaplanna aykı- n davraıuşlan" düzenle- yen 4. ve 5. maddelenne dayanarak açtıgı soruştur- mayı tamamladı. Soruş- turmanın selameti açısın- dan açığa alınan Atalay, hakkındaki suçlamalarge- çerli bulunarak görevin- den ahndı. Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Servet Armağan'ın Danıştay'a açtıgı davayı kazanmasına karşm yeni rektör Prof. Dr. MahmutSert'in Cumhur- başkanlığı onayıyla atan- ması nedeniyle görevine geri dönemeyeceği belir- tüdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle