Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 ARALIK 1997 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAM 17
D I / İ V
Istanbul _8 Sinop 7 Adana 14
Edirne 4 Samsun 9 Mersin 14
Kocaeli 8 Trabzon Y 12 Diyarbakır Y
Çanakkale Y 8 Giresun Y 11 Şanlıurfa 11
Izmîr T3 Ankara 9 Mardin
Manisa Y 10 Eskışehır K 8 Siirt
Aydın
Denizli
Y 13 Konya 8 Hakkâri
13 Sıvas K
Zonguldak Y 7 Antalya
5 Van
14 Kars
Oslo
Tüm yurt yağışlı ge-
çecek. Yağışlar yer
yer sağanak, Trakya,
Marmara'nın doğj-
su, Batı ve Orta Ka-
radeniz.'Doğu Kara- Stockholm
deniz'in iç kesimleri, Londra
MVP
B 0
Helsinki B -6
B -1
İç Anadolu'nun, Do- Amsterdam
ğu Anadolu'nun ku- Brüksii
zey ve doğusunda
karîa karışık yağmur
ve kar şeklinde ola-
cak.
B -1
B -1
Paris B 3
Bonn B 1
Münıh B -4 Milano
Beriin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
B
B
Y
B
K
K
Y
Y
-3
0
12
0
1
0
12
12
B 0
Taşkent
•Tahran
Kanıre«
A5YÂ
Moskova
Aşkabat
Akmola
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
B
B
B
B
Y
B
Y
Y
-20
5
-12
11
10
4
9
20
Şam 13
alı bulutkı Sıslı Bulutiu > Çok butut<u ı Yağmurtu
•A-A.'
Sulukar k Gok gürultulu
G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
neye çıkanyortar.
Takkeli Erbakan'ın karann duyulduğu saatlerde
keyfinden yanına yaklaşılmıyor. "Şunlann aczine,
perişanlığına bakın" diye başladı saldınlara: "Bir
yandan Avrupa'dan kovuluyoriar, biryandan Islam
Konferansı'ndan."
İç politikadaki bitmez tükenmez kargaşa, gelmiş
geçmiş hükümetlerin üstü örtülemeyecek ölçütler-
deki hatalı siyasal uygulamalan bugün bir kez daha
irtica yuvalannı harekete geçiriyor.
RP kaynaklan, AB'nin hedefini; "Türkiye'nin Hıris-
tiyan blok içerisinde eritilip tarihi ile bağlannın orta-
dan kaldınlması" diye özetliyor.
Halka, AB olayını yalan yanlış türiü eklemelerie an-
latmaya hazırlanıyorlar.
Bu dayanaklann RP (ya da kapatılırsa yerini ala-
cak parti) gibi parayla, islamı sömürerek "gizli pro-
paganda "da usta olan örgütlerin elinde, nerelere va-
racağını bugünden kestirmek güç olmasa gerek.
Ulusal sorunlara sağlıklı bakabilmek için geçmiş-
teki hatalan içtenlikle kabul etmek koşulu Türk si-
yasetinde hiçbir zaman kabul görmedi.
Ömeğin, DYP, şimdi muhalefette ya; AB karşısın-
da bugünkü hükümetin "gerektiğince direnemedi-
ğini" söyleyerek Mesut Yılmaz'ı sanık ilan ediyor.
Oysa, Şaibe Hanım'ın 6 Mart 1995'te Gümrük
Birtiği'nin yürüıiüğe giriş karannı imzalamadan ön-
ce ve sonraki davranışlarını, ülkeyi -bugün olduğu
gibi- hangi olumsuz noktalara götüneceğini DYP ta-
kımı bırakın kabul etmeyı, anımsamak bile istemi-
yor.
Araştıralım
AB'nin önümüze sürdüğü koşullann başında Kıb-
ns'ı "verip kurtulmamız" geliyor. Nasıl unutulur ki; bir
iki yıl önce -Gümrük Birliği karşılığı- "Kıbns Rumla-
nyla AB'nin üyelik göriışmelerinin başlamasına Şa-
ibe Hanım 'lı zamanın hdkümeti razı olmuştu".
Bugün, AB üyeliğine aday bile olamadığımızdan
yakınırken, Gümrük Birtiği'nin Türkiye'ye kaça mal
olduğunu konuşmuyoruz bile...
AB ile siyasal görüşmeleri donduran hükümet,
Avrupa devletleriyle ikili ilişkileri sürdürmeye karar-
lı görünüyor.
Akla ilk gelen soru; alınan bu kararlara süreklilik
kazandınp uygulayabilecek miyiz?
Sadece hükümete değil, Türk siyasetçilerinin he-
men hepsine düşen bir görev daha var:
AB ile bağlantılı yorumlann hemen hepsi olumsuz.
Içlerinde çok sert olanlan da var. Örneğin, Prof. Ars-
lan Gündüz, "Bu bir savaş sonrası galip devletle-
hn yenik devlete şartlannı dayattığı birbanş antlaş-
mas/nı andırmaktadır" diyor. • ' ^
Özellikle Türk dış siyasetindeki uygutamalar; ke-
diler ömeği "pislikler örtülüyor".
Devlette devamlılık söyleminin altında pek çok
şey hasıraltı ediliyor. Geleceği görmek için geçmi-
şin irdelenmesi tam anlamıyla yapılamıyor.
Durum Prof. Gündüz'ün ortaya koyduğu gibi "ga-
libin dayattığı şartlan andınyorsa" bugünkü sonucu
geçmişten bugüne bütün boyutlarıyla incelemekzo-
runlu.
Hükümetin öncülüğünde mi olur, yoksa CHP gi-
bi ulusal değeriere sürekl'i sahip çıkmakta ustalaşan
bir partinin önerisiyle mi gerçekleşir, karar yüksek
değerdeki siyasetçilerimizin.
AB politikalanmızın bugünkü hali elbette "geçmi-
şini araştıracak ve geleceğe ışık tutacak bir komis-
yonun" TBMM'de kurulmasını gerektirmiyor mu?
Türk-lspanya semineri için Madrid'e giden Kâm-
ran inan'ın anlattığına göre, toplantılarda Ispanya
Dışişleri Sözcüsü açıkça "Kıbns sorununu 'birkaç
haftada' halledin" diye bize akıl satıyor.
Hem de "birkaç haftada"\ Batılılar, Kıbns'ı diplo-
masi yoluyla da değil, baskıyla, Türkiye'ye şantajla
fethetmek istiyor.
Batı'ya egemen olan "Türkiye blöfyapar, yapıyor"
yargısını silebilmeniri yolu, açıklanan karariardan bir
santim olsun sapmamaktan geçiyor.
Hayır demesini öğrenelim artık!
2017'de genç bir Türkiye, ama daha da yaşlan-
mış bir Avrupa olacak.
Bu gerçeği unutalım mı?
Miııibüs mayına
çarpü: 12 ölü
DÎYARBAKIR (Cum-
huriyet Bürosu) - Mardin'in
Dargeçit ilçesi Temelli Kö-
yü yakınlannda bir yolcu
minibüsünün PKK'liler ta-
rafindan yola yerleştirilen
mayına çarpması sonucu 12
kişi öldü, 12 kişi de yara-
landı.
Dargeçit ilçesinden 6 ki-
lometre uzaklıkta bulunan
Yoncalı Köyü'nden ilçe
merkezine gitmek üzere
dün sabah saat 08.00 sırala-
nnda hareket eden plakası
ve sürücüsü belirleneme-
yen bir yolcu minibüsü kö-
yün hemen çıkışında P-
KK'liler tarafından yola
yerleştirilen tahrip gücü
yüksek ve el yapimı mayı-
na çarptı.
Mayının infilak ermesi
sonucu minibüs ikiye aynl-
dı. Patlama sonucu ölen 12
kişinin isimleri şöyle:
Kumnı Erol (45), A. Gaffur
Dinç (2), Mustafa Dinç (22),
Emin Dinç (35), Hüseyin
Demirel (40), Sah Demirel
(45), Hüseyin Arslan (25),
Abdülkerim Arslan (55),
İbrahim Demirbağ (43),
Kasım Kartal (17). Fikret
Çicek (17) ve Mahmut
Korkmaz (32).
Yaralılar Mardin Devlet
Hastanesi 'nde tedavi altına
alınırken, Mardin Valisi
Fikret Güven ve Olağanüs-
tü Hal Bölge Valisi Aydın
Arslan, olay yerine giderek
incelemelerde bulundu.
PKK'nin. Temelli Kö-
yü'ne daha önce de birkaç
kez saldın yapmak istediği.
ancak başanlı olamadığı
belirtilirken olay sırasında
yaşamlarını yitiren ve yara-
lananlann çoğunun köy ko-
ruculannın yakınlan oldu-
ğu bildirildi. Olaydan he-
men sonra bölgede güven-
lik güçleri tarafından baş-
latılan operasyonlar devam
ediyor.
Bu arada Şırnak yakın-
lanndaki Cudi Dağı 'nda da
güvenlik kuvvetleri tarafın-
dan büyük bir operasyon
başlatıldı. Çok sayıda aske-
rin katıldığı operasyona
Kobra helikopterleri de ha-
vadan destek sağlarken yer
yer sıcak temas sağlandığı
öğrenildi.
Tunceli'nin merkez Al-
tınyüzûk Köyü ile Hozat"a
bağlı Buzlupınar Köyü'nde
düzenlenen operasyonlarda
üç kişi öldürüldü. Tunceli
yöresinde 25 binden fazla
askerin katıldığı operas-
yonlar elverişsiz hava ko-
şullanna karşın aralıksız
sürüyor.
'Türkiye kapıyı çarptı
Dış Haberler Servisi -
Türkiye'nin Avrupa Bir-
liği'yle (AB) siyasi iliş-
kiyi kesme karan, Avru-
pa'da şaşkınlık yarattı.
AB liderleri, Türkiye ile
ilişkilerin süımesini di-
lediklerini ifade ederken
Batılı diplomatlar ve uz-
manlar bu gelişmenin
Türkiye'yi "yahülnuşu-
ğa" itebileceğine dikkat
çekti. Avrupa Parlamen-
tosu. yann yapılacak
oturumunda. Türki-
ye'nin tepkisini tartışa-
cak.
AB Dönem Başkanı
Lüksemburg Başbakanı
Jean Oaude Juncker. ilk
açıklamasında Türki-
ye'nin "olumsuz tepki-
sinden" üzüntü duydu-
ğunu ifade ederken daha
sonraki açıklamalannda.
"Türkiye'nin tepkisini
abarüh buluyorum" ifa-
delerini kullandı. Juncker, NATO toplantılan için
Brüksel'de bulunan Dışişleri Bakanı İsmailCem
ile "istediği takdirde seve seve görüşebileceğinr
bildirdi.
1 Ocak'tan itibaren AB Dönem Başkanlığı'm
üstlenecek olan ve Ankara'ya yakın duran Ingil-
tere ise Türkiye'yi, karannı gözden geçirmeye
çağırdı. tngiltere Başbakanı Tony Blair, Türki-
ye'nin Avrupa Konferansı'na katılması için Baş-
bakan Mesut Yılmaz'a bir mektup yazdığını söy-
ledi. Türkiye'nin diğerlerinden farklı bir muame-
leye maruz kalması yüzünden yaşadığı hayal kı-
nklığını anladığını ifade eden Blair, "Ancak ha-
len, tam üyelik yolunda bir adım olan Avrupa
Konferansı'na katilmanın avantajlanndan yarar-
lanacağuıı umuyonım" diye konuştu. Lüksem-
burg Konferansı'nm, gerçekte AB'ye katılmak
yolunda bir adım olduğunu savunan Blair, "Tam
üyelik görüşmeleri başlamadan zamana ve degi-
şikliklere ihtiyaç olduğunu Türkiye de kabul edi-
yor" dedi.
Almanya "Türkiye'ye AB kapısı hep açıkür"
mesajını verirken Fransa da "sonuçlann drama-
tikleşmeden değerlendirilmesi" çağınsında bu-
lundu. Yunanistan'la biriikte Türkiye'nin AB'ye
Ekoııölilik
Denktaş: AB'nin tavn yanlıştı
LEFKOŞA(AA)- KKTC Cumhurbaşka-
nı Rauf Denktaş. Avrupa Birliği'nin (AB)
Rum yönetimiyle tam üyelik müzakereleri-
ni başlatma karanyla federasyonun gün-
demden kalktığını belirterek "Toplumlara-
raa görüşmeler öWü" dedi.
Toplumlararası görüşmeler konusunda
BM ile temaslarda bulunmayacaklannı bil-
diren Denktaş, AB'nin Kıbns temsilcisi JB-
les Anouil ile ilgili olarak "KKTCdekigö-
revi bttti. BLri hiçbir şekflde rahataz etmesi-
ne gerek >ok" ifadesini kullandı. Cumhur-
başkanı Denktaş ile Başbakan Deniş Eroğ-
hı'nun haftalık olağan görüşmesinde, AB
zirvesinin karan değerlendirildi. Denktaş-
Eroğlu görüşmesine Türkiye'nin Lefkoşa
Büyükelçisi Ertuğrul Apakan da katıldı.
Görüşme sonrasında açıklamalarda bulu-
nan Denktaş. ICıbns konusundaki kararlı tu-
tumundan doiayı Türkiye'ye teşekkür etti.
Son durumu değerlendirmeye de\'am ettik-
lerini ve Rumlann, Türkiye'nin haklanm
bir kenara iterek başkalannın omzundan
Kıbns'a sahip çıkma girişimlerinin mesele-
yi noktaladığmı ifade eden Denktaş. "Kıb-
ns'ta iki devlet vardır. Bu iki devlet birbirle-
riyle i\i komşuiuk yapmalı. birbûiermin
haklanna saygdı da> ranmalı ki fleride yeni-
den birkşme kapılan açdnuşolsun' diye ko-
nuştu.
Denktaş şöyle de\am etti: "Devletimizi
kabul edeo bizimk gelir görüşür, devietimi-
n kabul efmeyen. Rum taraftnı 'tüm Kıb-
ns'ın hükümeti" göreoinsanlarlagörüşmek
vakit kaybından başka bir şey otamaz."
Konuyla ilgili görüşlenni BM Genel Sek-
reteri'nin Kıbns Özel Danışmanı Dkgo
Cordovez'e bir mektupla ilettiğini belirten
Denktaş, mektubun içerigini önümüzdeki
günlerde basına açıklayacağmı bildirdi.
üyeliğine olumsuz bakan ülkelerin başında gelen
Almanya'nın Dışişleri Bakanı Klaus KinkeL, An-
kara'yı karannı yeniden gözden geçirmeye çağı-
rarak "Türkiye'nin hüsranuu anlayışla karşıladı-
ğmı, ancak Ankara
1
nın tavnnı değiştireceğini um-
duğunu" belirtti. Almanya hükümet sözcü yar-
dımcısı Herbert Schmülling de Bonn'da düzen-
lediği basın toplantısında, "Türkiye ile ilişkilerin
geiiştirilmesi hem Avmpa'ıun, hem Almama'nın
yarannadır. Türkiye için AB kapısı açıkbr ve açık
kalacakür" dedi.
Avusturya'nın eski Başbakan Yardımcısı Er-
hard Busek ise "Türkiye'yi "Fazla Islami değil'
diye İKÖ'de eleşrirdiler. Lüksemburg zirvesinde
ise tersine fazla Islami buldular" dedi.
Yunanistan'ın hükümet sözcüsü Dimitris Rep-
pas, "Türkiye'nin AB zirvesinde alınan karara
tepkisi, sorumsuziuğunu gösteriyor" yorumunu
yaptı.
Alman Yeşiller Partisi'nin Avrupa Parlamen-
tosu Milletvekili Claudia Roth, Türkiye'nin Av-
rupa'nın parçası olduğunu belirterek "Insanhak-
lan konusunda gerekli iyüeştirmeleri yapması ha-
linde AB'ye mutiaka ahnması gerekir" diye ko-
nuştu.
I
Türkiye'nin tepkisi-
nin nelere yol açacağı
konusunda bir sonuca
varmak için henüz erken
olduğunu kaydeden bir
NATO yetkilisi ise NA-
TO'nun Türkiye'nin Av-
rupa'ya "yakm durması-
nı açıkça tercih ettiğmi"
dile getirdi.
AFP'ye konuşan Av-
rupalı bırdiplomat, Tür-
kiye için "ciddi bir yah-
dlma riskj bulunduğunu
söy lemek yanlış olmaz"
dedi. "Türkiye'nin bu-
günlerde kimsenin en iyi
arkadaşı olmadıgmı" di-
le getiren bir başka Avru-
palı diplomat da
"ABD'yi tek güveniür
müttefikleri olarak tanıt-
malan doğaldır. Ama bu
flişkidc bile sorunlar var"
diye konuşru.
Ankara'nın karan dış
başında "Türkiye,
AB'nin suranna kapıyı çarptı'' ifadesiyle manşet-
ten verildi.
Belçika'nın yüksek tirajlı muhafazakâr gaze-
tesi La Libre Belgkjue'in manşetinde. "Türkiye
kapıyı AB'nin suranna çarpü" ifadesi kullanıldı
ve Kıbns konusunun AB'nin başını çok ağnta-
cağını, genişleme sürecinde de sorun yaratacağını
yazdı. Dış haberler sayfasınm manşetinde, "Tür-
kiye kapıyı çarpü" ifadesine yer veren Le Soir
gazetesi de "Korku ile beklenen Türk yanıü gel-
di. Lüksemburg'daki hesaplar yanlış çıkü. Türk-
ler hiçbir koşula boyun egmediler" ifadelerini
kullandı.
Türkiye'nin AB'nin genişleme konusunda al-
dıgı kararlara yönelik sert tepkisine geniş yer v-
eren Fransız basınında da "Türkiye konusunun,
AB içinde önemli bir krize yol açabileceği" ve
"Türkiye sorunu yüzünden, büyük Av rupa'ya gi-
den yol sorunlarla başladı" yorumlanna yer veril-
di. "
Almanya'nın Frankfurter Rundscahu gazete-
si, Ankara'nın tepkisini "Türkiye AB'yi boş-
veriyor" başlığıyla duyururken Türkiye'nin. AB
ilişkilerinde "siyasi buzul çağı" başlattığını kay-
dettı.
söîrinıü ttıtsun
• Baştarafı 1. Sayfada
leri sürüyor. Başbakan Yardımcısı
Ecevit. A\Tupalılann telaş içine gir-
diklerini belirterek. "Bir yanlış adım
attıklannın farkındalar. Fakat geri
dönemiyorlar" dedi. Asıl sorunun
Türkiye'yi içlerine sindirememek
olduğunu belirten Ecevit, Avrupa
Konferansı'nm içeriğinin değişmesi
olasılığının az olduğunu ve bu kon-
feransın anlaminı yitirdiğini bildirdi.
Ecevit, şugörüşleri iletti: "Üyelik
yolunda ayn bir süreç diyorlar. ama
onun ne anlamı beüi, ne içeriği belli,
ne zamanlaması belli. Hiçbir şey i bel-
li değil. O bir gönül alma. bira\ utma,
'Sızi de düşünüyoruz merak etme-
yin, sizi dışlamıyoruz" ha\asındalar.
'Siz de iyisiniz aslmda ama' deyip
ondan sonrasını boşlukta bırakıyor-
lar. Aslında bugün Sayın Başbakan
da söyledi. birtakım olumlu adımlar
da aüldı. Ama biz onlan iç politika-
da kullanmak niyctinde değUiz. Ger-
çekte bir şey sağlamıyor. Fakat Tür-
kiye'yi yumuşatmak için çırpuıdılar.
Bunu. istesek biz büyük bir başany-
mış gibi gösterebilirdik. Öyle bir şey
aklımı/dan bile geçmiyor. tç poüti-
kada kullanmadık ve kullanmayız."
Devlet Bakanı Gürel de. AB'nin
Türkiye'ye tam üyelik stratejisi baş-
lığında bir zarf sunduğunu. ancak bu
zarfın içine AB'nin daha önceden
üstlendiği ve yerine getirmediği yü-
kümlülüklerin konulduğunu kaydet-
ti. Buyükümlülüklerin siyasi koşul-
lara ve dayatmalara bağlandığını be-
lirten Gürel şunlan söyledi: "Aynca
bir de Kıbns'la ilgili iki önemli nok-
ta var. Birincisi. belgede ayncn şöyle
bir cümle geçiyor: AB ile Kıbns ara-
sındaki görüşmelere Kıbns'taki bü-
tün toplumlann katılması uygun
olur. Güney Kıbns Rum Yönetimi
(GKR\0 lideri Glafkos Klerides ay-
nı gün "Artık AB görüşmelerine ada-
daki bütün azınlıklar. Maruniler, Er-
meniler de katılabilirler' dedi. Bu
şöyle bir anlayısm Avrupa'da kabul
edildiğini gösteriyor: 'Artık iki eşit
toplum yok. Rumlar adada asıl top-
lum, bir de azınlıklar var. Türkler var
vs." Bu anlayışın kabul edilmesi
mümkün değil. Hem bu anlayışı be-
nimseyecekler, hem de bize divecek-
lerki, 'Bu müzakerelerin başlaması-
na ses çıkartmayın. Türkler de buna
katılsın. Birleşmiş Mılletler çerçe-
vesindeki görüşmelere devam edin.'
Bu kadan olmaz tabü." Gürel, Tür-
kiye'nin tavnnı açıklamasının ardın-
dan bazı girişimler olduğunu belir-
terek. özellikle ABD'nin. "Hayal kı-
nkltğınızı anüyoruz. Ama aşın tepki
göstermeyin. \ılbaşında İngiltere,
dönem başkanı olacak, biz onlan ik-
naedebilinz" mesajını ilettiğini söy-
ledi.
Ingiltere'nin Türkiye'ye sunulan
paketin iyi olduğunu, reddedilme-
mesi gerektiğini düşündüğünü kay-
deden Gürel. dönem başkanlığı sıra-
sında Türkiye'ye daha olumlu bir pa-
ket için çalışacaklarını anlattıklannı
kaydetti.
Gürel. bazı Avrupa ülkelerinin
Türkiye ile ilgili olumlu tutumlanntn
ardında ihale kaygısı bulunduğunu
belirterek şunlan söyledi: "İkincisi
de siyasi bir kaygı. Kıbns ve Ege ile
ilgili olarak ellerindeki bu manivela-
nın kaçmasını istemiyorlar. Bu mani-
vela biz kapının önünde süklüm pük-
lüm beklersek olur. Biz bunu yapmı-
yoruz. Artik biz ağzımızla kuş hıt-
maya çahşmayacağız. Onlar bizim
kuş tutabilir bir dunımda olduğu-
muzu kendileri görüıier ve kuşlan
beraber yakalayaum diye düşünür-
lerse o zaman vanz. Onlar kendileri
düşünsünler. AB 2015'e kadar bu işi
kapatb diye de bir durum yok. Bizi
değerlendirmek isterlerse baştan de-
ğertendirsinler."
Baştarafı 1. Sayfada
Önümüzdeki bir-iki yıl içinde Al-
manya Cumhurbaşkanı olmasına
hemen hemen kesin gözüyle bakılan
Rau'yla, Düsseldorf Operası'nda
ünlü Alman ozan Heinrich He-
ine'nin doğumunun 200. yıldönümü
nedeniyle düzenlenen kutlama töre-
ni ve resepsiyonda konuştuk. Johan-
nes Rau'yla konuşmamız sorulu ya-
nıtlı şöyle gelişti:
- Lüksemburg zirvesinde Ankara
için çok önemli ve olumsuz iki tane
karar çıkü. Birincisi, Türkiye'nin a-
day aday lığının telaffuz bile edilme-
mesi, ikincisi de Kıbns Rum Yöneti-
mi'nin (KRY) Almanya ve Yunanis-
tan'ın »ranyla aday adaylan arası-
na ahnmasL Siz SPD'nin üst y öneti-
minden bir politikacı olarak bu du-
rumu nasıl degerlendiriyorsunuz?
RAU - Şu anda Almanya"da hü-
kümet ortağı değiliz. Önümüzdeki
yıl yapılacak seçimlerde bunun de-
ğişeceğini umuyoruz. Seçimleri ka-
zanırsak Türkiye'yle çok daha aktif
bir politika yürüteceğtz. Ama bizim
de Türkiye'nin iç politikasıyla ilgili
bazı düşüncelerimiz var. Şu an Al-
manya'da yaşayan pek çok Türk va-
tandaşımız var. Onlar artık burada
kendilerini ülkelerinde hissediyor-
lar. AB'nin aldığı karann çok daha
başka biçimde olacağını düşünüyor-
dum. Benim çok daha ayn öncelik-
lerim vardı. Ben Baltık Cumhuriyet-
leri'ni bu aday adaylan arasında gör-
mek isterdim.
- AB içindeki Türkiye'yi dıslama
cgflimini nasıl degerlendirryorsunuz?
RAU - Türkiye bir NATO ülkesi-
dir. Türkiye'ye karşı bazı iddialar
var. Bunlann açıklığa kavTişturulma-
sı gerekiyor. Bu konularla ilgili ola-
rak geçen yıllarda Türkiye ile Al-
manya arasında görüşmeler de yapıl-
dı. Zaman zaman Türk hükümetleri
resmi açıklamalarda da bulundular.
Şu anda Türkiye'de işkence yapıldı-
ğını Ydmaz hükümeti de açıkladı.
Biz bunu çok önemli bir adım ola-
rak değerlendinyoruz. Bunu söyle-
mek yeterli değil. Işkenceye son ver-
mek için somut adım atılması ve du-
rumun değiştirilmesi gerekiyor.
30"lu yıllarda bazı Alman vatandaş-
lan Türkiye'ye iltica etmişti. Bunla-
nn başında ünlü bilim adamı Ernst
Reuterde vardı.
- Sizin bu dileğinizin gerçekleşece-
ğine kaülamay acağım. Türkiye veAl-
manya'nm bir yol aynmına geldiği
izknimini cdiniyorum. Vlnıanva'nın
tavn nedeniy le ortaya çıkan bu du-
rum sizce "reel politik'e uyuyor mu?
RAU - Ben şu anda Türkiye'nin
Almanya'yla ilişkılerini bitirmek, ya
da dondurmak gibi bir karar alma
durumunda olduğunu düşünmüyo-
rum. Türk politikası içinde bazı Is-
lami hareketler var. Ben şu anda bun-
lara karşı önlem alınmasını çok se-
vindirici buluyorum.
- Siz Türkiye'de şeriatçı akımlara
karşı önlem alınmasından memnun-
luk duy duğunu/u söy lüyorsunuz. A-
ma Milli GöriişTeşkilaü'mn Alman-
ya'da çok güç kazandığını da biliyo-
nız_ Bu SPl) iktidan döneminde de
olmuştu„ Bu durumun Türkiye'de
şeriatçı akımlann güçlenmesinde et-
kili olduğunu unutmayalım.
RAU - Sözlerimın başında da,
Türkiye'dekı iç politika meseleleri-
nin Almanya'ya taşınmaması gerek-
tiğine işaret ettim. Kimin ne oldu-
ğunu ayırt etmek çok zor. Her Müs-
lümanı da gerici olarak damgalamak
istemiyoruz. Müslüman olmayan ve
bunlan yerli yerinde değerlendire-
meyen bir grup olarak Müslüman
grup içindeki gelişmelere müdahale
etmek istemedik.
- Sizin önümüzdeki dönem Al-
manya Cumhurbaşkanı seçUeceğiniz
beklentileri güç kazanryor. Bu konu-
da ne düşünüyorsunuz?
RAU - Bilmern ki, olabilir mi?
Daha pek bir şey belli değil.
'Türkiye Avrupa'nm bir parçasıdır'
FUAT KOZLUKLU
VVASHINGTON - Bill
Clinton yönetimi, Avrupa
Birliği'nin son aldığı
karardan sonra
Türkiye'nin Avrupa'nm
bir parçası olduğu
yönündeki bilinen
görüşünü bir kez daha
yineledi. Washington,
Türkiye-AB ilişkilerinde
taraf olmamak amacıyla
diplomatik bir üslup
kullanırken AB'nin
Kıbns'ı üyeliğe alma
girişimini. sorunun
çözümüne olumlu etki
yapacak bir gelişme
olarak yorumladı. ABD
Dışişleri Bakanlığı Sözcü
Yardımcısı James Foley,
dün yaptığı olağan basın
brifinginde, Türkiye-AB
ilişkilerinin
gergınleşmesine ilişkin
sorulan yanıtladı.
ABD'nin, her zaman
Türkiye'yi Avrupa'nm bir
parçası olarak gördüğünü
söyleyen Foley, "AB
içinde yer alacak Türkiye,
Amerika için de Avrupa
kadar gereklkür. Bu
konuda Yunanistan'ın
yanı sıra öteki birlik üyesi
ülkelerie temaslar yaptık,
yapmaya devam
edeceğiz'' dedi. Birliğin,
Türkiye'ye yönelttiği
insan haklan eleştırileri
konusunda Ankara'yla
diyaloglannın sürdüğünü
belirten Foley, bu
konunun Başbakan
Mesut Yılmaz'ın
ziyaretinde de gündeme
geleceğini söyledi. Sözcü
yardımcısı, AB'nin
Kıbns'ı üyeliğe alma
girişimini Kıbns
sorununun çözümüne
olumlu etki yapacak bir
gelişme olarak
değerlendirdi.
Öte yandan Amerikan
medyası, Avrupa
Birliği'nin Türkiye'yi
dışlayan karanna, son iki
gündür geniş yer ayınyor.
Ünlü CNN ve ABC gibi
Amerika'nın önde gelen
televizyon kanallanyla.
NVashington Post, Nevv
York Times, Wall Street
Journal gibi gazeteler,
Türkiye'yle AB arasında
ilişkilerin iyice
gerginleştiğini,
Âvrupa'nın kapılannı
Türkiye'ye, en az 20 yıl
daha sürecek biçimde
kapattığını dile getirdiler.
Nevv York Times
gazetesi muhabiri
Stephen Kinzer'in
Ankara'dan verdiği
haberde şu görüşlere yer
verildi: "Başbakan Mesut
Ydmaz, hükümetinin AB
ile ilişkileri donduracağını
ve Amerika De stratejik
ortakhk aray acağını
açıkladı. Yılmaz.
Amerika 'yı AB'nin
aksine stratejik görüş
açısına sahip olduğu için
övdü. Ancak Başbakan
Ydmaz, Türkiye ile
Amerika arasında
kurulacak yeni stratejik
ortaklığın nasıl olacağı
sorusuna sadece
Amerika'nın Türk
mallanna uyguladığı
gümrük hadlerini
indirmesi ve Bakû-Ceyian
petrol bonı hattını
desteklemesini istediği
vanıünı verdi.'"
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
ülkelerdeki gibi tek tip, kalıplaşmış bir tür değildir
bu kültür. Yıllardır değişmeyen, kuralları belli bir
yargı sistemi kim bilir ne kadar sıkıcıdır.
Yargı dediğin heyecanlı olacak. ne zaman nasıl
bir gelişmenin yaşanacağı belli olmayacak.
Orneğin, kararlar şehirlere, kişilere ve zamana
göre değişik olacak. Aynı suçu her mahkeme ay-
n biçimlerde yorumlayacak.
Yeri gelecek delil yokluğundan hüküm giydire-
ceksin...
Yeri gelecek delil çokluğundan beraat verecek-
sin...
Diyelim ki, bir hayali ihracat olayı var, duruma gö-
re yorum yapacaksın. Olaya, "Vergi Yasası'na ay-
kın davranış" olarak bakarsın, milyarlık suça bir-
kaç yüz bin lira ceza keser geçersin...
Diyelim ki, bir kişi fınna girip ekmek çaldı. Hane-
ye tecavüzle başlayıp hırsızlıkla devam eder, 20
yılı basarsın...
Sözü uzatmayalım. Ülkemizdeki yargı kültürü-
nün zenginliği saymakla bitmez.
Yann Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde harçlara kar-
şı çıktıklan için toplam 96 yıl hapis cezasına çarp-
tınlan üniversite öğrencileriyle ilgili davanın temyiz
duruşması var.
Konu artık kamuoyuna mal oldu ama, davayı kı-
saca aktaralım.
1996 baharı üniversitelerde öğrenci eylemlerinin
yoğunlaştığı bir dönem olmuştu. Öğrenciler, kuaım
olarak YÖK'e ve paralı eğitime karşı çıkıyorlardı.
Bu süreçte gözaltına alınan yüzlerce öğrenciden
sekizi hakkında Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nde dava açıldı. Altı Aralık 1996'da
dava sonuçlandı. Bülent Karakaş, Metin Kal-
yoncugil, Ozgür Tüfekçi, Aşgın Doğan 18 yıl 20
gün, Mahmut Yılmaz 12 yıl 6 ay, Deniz Kartal,
Elrf Kahyaoğlu, Nurdan Bayşahan 3 yıl 9 ay ha-
pis cezasına çarptınldı.
Toplam 96 yıl.
Öğrencilere yönelik suçlamalar şunlardı:
- 'Bir Mayıs, 5 Nisan kararianna hayır', 'Eğitim-
Sen kapatılamaz' mitinglerine katılmak.
- Üniversite içinde ve dışında harçlara hayır gös-
terileri yapmak.
- TBMM locasında harçlar aleyhine pankart aç-
mak.
Dava kayrtlannda çok önemli bir vurgu daha var:
- Bu öğrenciler ileride silahlanıp çete kuracak-
tı...
Kurulmamış çetenin davası olur mu demeyin,
oluyor.
Torpilsiz eylem yapılmaz...
Amacımız tabiı ki yargıyı yönlendirmek değil. Bu
ne hakkımız ne haddimiz. Ama son dönemde şöy-
le bir yaklaşım farklılığı oluştu:
- Yeşil bayrak sallayıp, kentlerin en önemli mer-
kezlerini dakikalarca bazen saatlerce işgal edip, bu
düzeni değiştireceğiz, şeriatı getireceğiz diye ba-
ğırmanın cezası en fazla 24 saat gözaltı...
- Pankarta YÖK'e hayır yazıp, parasız eğitim is-
teyip, harçlara hayır diye bağırmanın cezası 24 yı-
la kadar uzanıyor.
Rakam aynı ama arada yılla saat kadar küçük bir
fark var.
Bu dava, ileride oluşabilecek suçlan da önceden
saptayıp cezalandırabilen güçlü bir hukuk sistemi-
mizin olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Yarınki duruşmaya katılacak yargıçlar sanınm
olayın bu yönünü dikkate alacaklardır.
Konuyu açarken 1996 bahanndaki öğrenci ey-
lemlerine dikkat çekmiştik. Yazıyı bu gözartılar sı-
rasında yaşanmış bir olayla nokîalayalım.
Yüzlerce öğrenci gözaltında... Kimi öğrenciler
aradan birkaç saat geçmeden hemen serbest bı-
rakıldı. Nöbetçi polislere yukandan adı verilen öğ-
renciler hemen özgürlüğüne kavuştu...
Gecenin ilerleyen saatlerinde 15-20 kadar öğ-
renciyi bu şekilde dışarı çıkaran polis, içeridekile-
re çıkıştı:
- Ulan, bakın adamların tonjili var, eylemlen'ni
yaptılar gidiyorlar. Sizin torpilinizyoktu da niye ey-
lem yaptınız?
Avrupa Birliği'ne tepkiler
Çetin: Karan
haksız buluyorum
Haber Merkezi - Lüksem-
burg zirvesinde. Türkiye'nin
.AB'nin dışında bırakılması,
siyasi parti temsilcileriyle
çeşitli kuruluşlann tepkileri-
ne neden oldu. TBMM Baş-
kanı Hikmet Çetin, "AB'nin
Türkiye'deki insan haklan
ihlallerini öne sürerek aldığı
karan haksız buluyorum"
dedi.
AB'nin karannı, Avru-
pa'nm yeniden bir bölünme-
ye. yeniden bir aynmcılığa
yol acma karan olarak nite-
leyen Çetin, İnsan Haklan
Derneğı Başkanı Akın Bir-
dal'ın, AB'nin Türkiye'deki
insan ihlalleri sonucu bu ka-
rarı aldığı iddiası üzerine
şunlan söyledi:
"Bunun Avrupa Birliği ile
bir bağlantısını doğrudan
kurmavı da uygun görmüyo-
nım. Yani bu Türkiye'nin
meselesi, halkımızın, toplu-
mumuzun istegidir. AB olsa
da olmasa da kendi insanı-
mızdaha demokrat, daha öz-
gür, daha insan haklanna
saygılı bir Türkiye'de yaşa-
mak ister. AB'nin aldığı bu
karan son derece haksız bu-
luyorum."
" CHP Konya Milletvekili
Psezir Bûyükcengiz de Tür-
kiye'nin AB'ye alınmaması-
nı "çok büyük bir saygısız-
hk" olarak niteledi.
Liberal Demokrat Parti li-
deri Besim Tıbuk ise yaptığı
açıklamada, Türkiye'nin AB
ile ilişkilerini ve ticaretini
gözden geçirmek zorunda
olduğunu söyledi. MHP Ge-
nel Başkan Yardımcısı Sadi
Somuncuoğlu da Türki-
ye'nin AB'ye girmek için
yaptığı başvuruyu hemen
geri alması gerektığini sa-
vundu.
Almanya Atatürkçü Dü-
şünce Derneği Genel Başka-
nı Dtırsun Aülgan da, Türki-
ye'ye karşı dayatılan "insan
haklan" gibi sorunlann bir
bahane olduğunu vurguladı.
Atılgan, "AB üyesi ülkeler
için insan haklan gerçekten
söz konusu olsaydı, KK-
TC'de yaşayan soydaşlanmn
n yok saymazlardı" diye
konuştu.
İktisadi Kalkınma Vakfi
Başkanı Meral Gezgin Eriş,
Lüksemburg zirvesinde Tür-
kiye'nin aday ülkeler arasına
alınmaması konusunda hü-
kümetin tavnnı "Avnıpah"
bulduğunu söylerken Kıbns
konusunda aceleci olunma-
ması gerektiğini bildirdi.