25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ARALIK 1997 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAM 17 D I / İ V Istanbul _8 Sinop 7 Adana 14 Edirne 4 Samsun 9 Mersin 14 Kocaeli 8 Trabzon Y 12 Diyarbakır Y Çanakkale Y 8 Giresun Y 11 Şanlıurfa 11 Izmîr T3 Ankara 9 Mardin Manisa Y 10 Eskışehır K 8 Siirt Aydın Denizli Y 13 Konya 8 Hakkâri 13 Sıvas K Zonguldak Y 7 Antalya 5 Van 14 Kars Oslo Tüm yurt yağışlı ge- çecek. Yağışlar yer yer sağanak, Trakya, Marmara'nın doğj- su, Batı ve Orta Ka- radeniz.'Doğu Kara- Stockholm deniz'in iç kesimleri, Londra MVP B 0 Helsinki B -6 B -1 İç Anadolu'nun, Do- Amsterdam ğu Anadolu'nun ku- Brüksii zey ve doğusunda karîa karışık yağmur ve kar şeklinde ola- cak. B -1 B -1 Paris B 3 Bonn B 1 Münıh B -4 Milano Beriin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina B B Y B K K Y Y -3 0 12 0 1 0 12 12 B 0 Taşkent •Tahran Kanıre« A5YÂ Moskova Aşkabat Akmola Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire B B B B Y B Y Y -20 5 -12 11 10 4 9 20 Şam 13 alı bulutkı Sıslı Bulutiu > Çok butut<u ı Yağmurtu •A-A.' Sulukar k Gok gürultulu G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada neye çıkanyortar. Takkeli Erbakan'ın karann duyulduğu saatlerde keyfinden yanına yaklaşılmıyor. "Şunlann aczine, perişanlığına bakın" diye başladı saldınlara: "Bir yandan Avrupa'dan kovuluyoriar, biryandan Islam Konferansı'ndan." İç politikadaki bitmez tükenmez kargaşa, gelmiş geçmiş hükümetlerin üstü örtülemeyecek ölçütler- deki hatalı siyasal uygulamalan bugün bir kez daha irtica yuvalannı harekete geçiriyor. RP kaynaklan, AB'nin hedefini; "Türkiye'nin Hıris- tiyan blok içerisinde eritilip tarihi ile bağlannın orta- dan kaldınlması" diye özetliyor. Halka, AB olayını yalan yanlış türiü eklemelerie an- latmaya hazırlanıyorlar. Bu dayanaklann RP (ya da kapatılırsa yerini ala- cak parti) gibi parayla, islamı sömürerek "gizli pro- paganda "da usta olan örgütlerin elinde, nerelere va- racağını bugünden kestirmek güç olmasa gerek. Ulusal sorunlara sağlıklı bakabilmek için geçmiş- teki hatalan içtenlikle kabul etmek koşulu Türk si- yasetinde hiçbir zaman kabul görmedi. Ömeğin, DYP, şimdi muhalefette ya; AB karşısın- da bugünkü hükümetin "gerektiğince direnemedi- ğini" söyleyerek Mesut Yılmaz'ı sanık ilan ediyor. Oysa, Şaibe Hanım'ın 6 Mart 1995'te Gümrük Birtiği'nin yürüıiüğe giriş karannı imzalamadan ön- ce ve sonraki davranışlarını, ülkeyi -bugün olduğu gibi- hangi olumsuz noktalara götüneceğini DYP ta- kımı bırakın kabul etmeyı, anımsamak bile istemi- yor. Araştıralım AB'nin önümüze sürdüğü koşullann başında Kıb- ns'ı "verip kurtulmamız" geliyor. Nasıl unutulur ki; bir iki yıl önce -Gümrük Birliği karşılığı- "Kıbns Rumla- nyla AB'nin üyelik göriışmelerinin başlamasına Şa- ibe Hanım 'lı zamanın hdkümeti razı olmuştu". Bugün, AB üyeliğine aday bile olamadığımızdan yakınırken, Gümrük Birtiği'nin Türkiye'ye kaça mal olduğunu konuşmuyoruz bile... AB ile siyasal görüşmeleri donduran hükümet, Avrupa devletleriyle ikili ilişkileri sürdürmeye karar- lı görünüyor. Akla ilk gelen soru; alınan bu kararlara süreklilik kazandınp uygulayabilecek miyiz? Sadece hükümete değil, Türk siyasetçilerinin he- men hepsine düşen bir görev daha var: AB ile bağlantılı yorumlann hemen hepsi olumsuz. Içlerinde çok sert olanlan da var. Örneğin, Prof. Ars- lan Gündüz, "Bu bir savaş sonrası galip devletle- hn yenik devlete şartlannı dayattığı birbanş antlaş- mas/nı andırmaktadır" diyor. • ' ^ Özellikle Türk dış siyasetindeki uygutamalar; ke- diler ömeği "pislikler örtülüyor". Devlette devamlılık söyleminin altında pek çok şey hasıraltı ediliyor. Geleceği görmek için geçmi- şin irdelenmesi tam anlamıyla yapılamıyor. Durum Prof. Gündüz'ün ortaya koyduğu gibi "ga- libin dayattığı şartlan andınyorsa" bugünkü sonucu geçmişten bugüne bütün boyutlarıyla incelemekzo- runlu. Hükümetin öncülüğünde mi olur, yoksa CHP gi- bi ulusal değeriere sürekl'i sahip çıkmakta ustalaşan bir partinin önerisiyle mi gerçekleşir, karar yüksek değerdeki siyasetçilerimizin. AB politikalanmızın bugünkü hali elbette "geçmi- şini araştıracak ve geleceğe ışık tutacak bir komis- yonun" TBMM'de kurulmasını gerektirmiyor mu? Türk-lspanya semineri için Madrid'e giden Kâm- ran inan'ın anlattığına göre, toplantılarda Ispanya Dışişleri Sözcüsü açıkça "Kıbns sorununu 'birkaç haftada' halledin" diye bize akıl satıyor. Hem de "birkaç haftada"\ Batılılar, Kıbns'ı diplo- masi yoluyla da değil, baskıyla, Türkiye'ye şantajla fethetmek istiyor. Batı'ya egemen olan "Türkiye blöfyapar, yapıyor" yargısını silebilmeniri yolu, açıklanan karariardan bir santim olsun sapmamaktan geçiyor. Hayır demesini öğrenelim artık! 2017'de genç bir Türkiye, ama daha da yaşlan- mış bir Avrupa olacak. Bu gerçeği unutalım mı? Miııibüs mayına çarpü: 12 ölü DÎYARBAKIR (Cum- huriyet Bürosu) - Mardin'in Dargeçit ilçesi Temelli Kö- yü yakınlannda bir yolcu minibüsünün PKK'liler ta- rafindan yola yerleştirilen mayına çarpması sonucu 12 kişi öldü, 12 kişi de yara- landı. Dargeçit ilçesinden 6 ki- lometre uzaklıkta bulunan Yoncalı Köyü'nden ilçe merkezine gitmek üzere dün sabah saat 08.00 sırala- nnda hareket eden plakası ve sürücüsü belirleneme- yen bir yolcu minibüsü kö- yün hemen çıkışında P- KK'liler tarafından yola yerleştirilen tahrip gücü yüksek ve el yapimı mayı- na çarptı. Mayının infilak ermesi sonucu minibüs ikiye aynl- dı. Patlama sonucu ölen 12 kişinin isimleri şöyle: Kumnı Erol (45), A. Gaffur Dinç (2), Mustafa Dinç (22), Emin Dinç (35), Hüseyin Demirel (40), Sah Demirel (45), Hüseyin Arslan (25), Abdülkerim Arslan (55), İbrahim Demirbağ (43), Kasım Kartal (17). Fikret Çicek (17) ve Mahmut Korkmaz (32). Yaralılar Mardin Devlet Hastanesi 'nde tedavi altına alınırken, Mardin Valisi Fikret Güven ve Olağanüs- tü Hal Bölge Valisi Aydın Arslan, olay yerine giderek incelemelerde bulundu. PKK'nin. Temelli Kö- yü'ne daha önce de birkaç kez saldın yapmak istediği. ancak başanlı olamadığı belirtilirken olay sırasında yaşamlarını yitiren ve yara- lananlann çoğunun köy ko- ruculannın yakınlan oldu- ğu bildirildi. Olaydan he- men sonra bölgede güven- lik güçleri tarafından baş- latılan operasyonlar devam ediyor. Bu arada Şırnak yakın- lanndaki Cudi Dağı 'nda da güvenlik kuvvetleri tarafın- dan büyük bir operasyon başlatıldı. Çok sayıda aske- rin katıldığı operasyona Kobra helikopterleri de ha- vadan destek sağlarken yer yer sıcak temas sağlandığı öğrenildi. Tunceli'nin merkez Al- tınyüzûk Köyü ile Hozat"a bağlı Buzlupınar Köyü'nde düzenlenen operasyonlarda üç kişi öldürüldü. Tunceli yöresinde 25 binden fazla askerin katıldığı operas- yonlar elverişsiz hava ko- şullanna karşın aralıksız sürüyor. 'Türkiye kapıyı çarptı Dış Haberler Servisi - Türkiye'nin Avrupa Bir- liği'yle (AB) siyasi iliş- kiyi kesme karan, Avru- pa'da şaşkınlık yarattı. AB liderleri, Türkiye ile ilişkilerin süımesini di- lediklerini ifade ederken Batılı diplomatlar ve uz- manlar bu gelişmenin Türkiye'yi "yahülnuşu- ğa" itebileceğine dikkat çekti. Avrupa Parlamen- tosu. yann yapılacak oturumunda. Türki- ye'nin tepkisini tartışa- cak. AB Dönem Başkanı Lüksemburg Başbakanı Jean Oaude Juncker. ilk açıklamasında Türki- ye'nin "olumsuz tepki- sinden" üzüntü duydu- ğunu ifade ederken daha sonraki açıklamalannda. "Türkiye'nin tepkisini abarüh buluyorum" ifa- delerini kullandı. Juncker, NATO toplantılan için Brüksel'de bulunan Dışişleri Bakanı İsmailCem ile "istediği takdirde seve seve görüşebileceğinr bildirdi. 1 Ocak'tan itibaren AB Dönem Başkanlığı'm üstlenecek olan ve Ankara'ya yakın duran Ingil- tere ise Türkiye'yi, karannı gözden geçirmeye çağırdı. tngiltere Başbakanı Tony Blair, Türki- ye'nin Avrupa Konferansı'na katılması için Baş- bakan Mesut Yılmaz'a bir mektup yazdığını söy- ledi. Türkiye'nin diğerlerinden farklı bir muame- leye maruz kalması yüzünden yaşadığı hayal kı- nklığını anladığını ifade eden Blair, "Ancak ha- len, tam üyelik yolunda bir adım olan Avrupa Konferansı'na katilmanın avantajlanndan yarar- lanacağuıı umuyonım" diye konuştu. Lüksem- burg Konferansı'nm, gerçekte AB'ye katılmak yolunda bir adım olduğunu savunan Blair, "Tam üyelik görüşmeleri başlamadan zamana ve degi- şikliklere ihtiyaç olduğunu Türkiye de kabul edi- yor" dedi. Almanya "Türkiye'ye AB kapısı hep açıkür" mesajını verirken Fransa da "sonuçlann drama- tikleşmeden değerlendirilmesi" çağınsında bu- lundu. Yunanistan'la biriikte Türkiye'nin AB'ye Ekoııölilik Denktaş: AB'nin tavn yanlıştı LEFKOŞA(AA)- KKTC Cumhurbaşka- nı Rauf Denktaş. Avrupa Birliği'nin (AB) Rum yönetimiyle tam üyelik müzakereleri- ni başlatma karanyla federasyonun gün- demden kalktığını belirterek "Toplumlara- raa görüşmeler öWü" dedi. Toplumlararası görüşmeler konusunda BM ile temaslarda bulunmayacaklannı bil- diren Denktaş, AB'nin Kıbns temsilcisi JB- les Anouil ile ilgili olarak "KKTCdekigö- revi bttti. BLri hiçbir şekflde rahataz etmesi- ne gerek >ok" ifadesini kullandı. Cumhur- başkanı Denktaş ile Başbakan Deniş Eroğ- hı'nun haftalık olağan görüşmesinde, AB zirvesinin karan değerlendirildi. Denktaş- Eroğlu görüşmesine Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ertuğrul Apakan da katıldı. Görüşme sonrasında açıklamalarda bulu- nan Denktaş. ICıbns konusundaki kararlı tu- tumundan doiayı Türkiye'ye teşekkür etti. Son durumu değerlendirmeye de\'am ettik- lerini ve Rumlann, Türkiye'nin haklanm bir kenara iterek başkalannın omzundan Kıbns'a sahip çıkma girişimlerinin mesele- yi noktaladığmı ifade eden Denktaş. "Kıb- ns'ta iki devlet vardır. Bu iki devlet birbirle- riyle i\i komşuiuk yapmalı. birbûiermin haklanna saygdı da> ranmalı ki fleride yeni- den birkşme kapılan açdnuşolsun' diye ko- nuştu. Denktaş şöyle de\am etti: "Devletimizi kabul edeo bizimk gelir görüşür, devietimi- n kabul efmeyen. Rum taraftnı 'tüm Kıb- ns'ın hükümeti" göreoinsanlarlagörüşmek vakit kaybından başka bir şey otamaz." Konuyla ilgili görüşlenni BM Genel Sek- reteri'nin Kıbns Özel Danışmanı Dkgo Cordovez'e bir mektupla ilettiğini belirten Denktaş, mektubun içerigini önümüzdeki günlerde basına açıklayacağmı bildirdi. üyeliğine olumsuz bakan ülkelerin başında gelen Almanya'nın Dışişleri Bakanı Klaus KinkeL, An- kara'yı karannı yeniden gözden geçirmeye çağı- rarak "Türkiye'nin hüsranuu anlayışla karşıladı- ğmı, ancak Ankara 1 nın tavnnı değiştireceğini um- duğunu" belirtti. Almanya hükümet sözcü yar- dımcısı Herbert Schmülling de Bonn'da düzen- lediği basın toplantısında, "Türkiye ile ilişkilerin geiiştirilmesi hem Avmpa'ıun, hem Almama'nın yarannadır. Türkiye için AB kapısı açıkbr ve açık kalacakür" dedi. Avusturya'nın eski Başbakan Yardımcısı Er- hard Busek ise "Türkiye'yi "Fazla Islami değil' diye İKÖ'de eleşrirdiler. Lüksemburg zirvesinde ise tersine fazla Islami buldular" dedi. Yunanistan'ın hükümet sözcüsü Dimitris Rep- pas, "Türkiye'nin AB zirvesinde alınan karara tepkisi, sorumsuziuğunu gösteriyor" yorumunu yaptı. Alman Yeşiller Partisi'nin Avrupa Parlamen- tosu Milletvekili Claudia Roth, Türkiye'nin Av- rupa'nın parçası olduğunu belirterek "Insanhak- lan konusunda gerekli iyüeştirmeleri yapması ha- linde AB'ye mutiaka ahnması gerekir" diye ko- nuştu. I Türkiye'nin tepkisi- nin nelere yol açacağı konusunda bir sonuca varmak için henüz erken olduğunu kaydeden bir NATO yetkilisi ise NA- TO'nun Türkiye'nin Av- rupa'ya "yakm durması- nı açıkça tercih ettiğmi" dile getirdi. AFP'ye konuşan Av- rupalı bırdiplomat, Tür- kiye için "ciddi bir yah- dlma riskj bulunduğunu söy lemek yanlış olmaz" dedi. "Türkiye'nin bu- günlerde kimsenin en iyi arkadaşı olmadıgmı" di- le getiren bir başka Avru- palı diplomat da "ABD'yi tek güveniür müttefikleri olarak tanıt- malan doğaldır. Ama bu flişkidc bile sorunlar var" diye konuşru. Ankara'nın karan dış başında "Türkiye, AB'nin suranna kapıyı çarptı'' ifadesiyle manşet- ten verildi. Belçika'nın yüksek tirajlı muhafazakâr gaze- tesi La Libre Belgkjue'in manşetinde. "Türkiye kapıyı AB'nin suranna çarpü" ifadesi kullanıldı ve Kıbns konusunun AB'nin başını çok ağnta- cağını, genişleme sürecinde de sorun yaratacağını yazdı. Dış haberler sayfasınm manşetinde, "Tür- kiye kapıyı çarpü" ifadesine yer veren Le Soir gazetesi de "Korku ile beklenen Türk yanıü gel- di. Lüksemburg'daki hesaplar yanlış çıkü. Türk- ler hiçbir koşula boyun egmediler" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin AB'nin genişleme konusunda al- dıgı kararlara yönelik sert tepkisine geniş yer v- eren Fransız basınında da "Türkiye konusunun, AB içinde önemli bir krize yol açabileceği" ve "Türkiye sorunu yüzünden, büyük Av rupa'ya gi- den yol sorunlarla başladı" yorumlanna yer veril- di. " Almanya'nın Frankfurter Rundscahu gazete- si, Ankara'nın tepkisini "Türkiye AB'yi boş- veriyor" başlığıyla duyururken Türkiye'nin. AB ilişkilerinde "siyasi buzul çağı" başlattığını kay- dettı. söîrinıü ttıtsun • Baştarafı 1. Sayfada leri sürüyor. Başbakan Yardımcısı Ecevit. A\Tupalılann telaş içine gir- diklerini belirterek. "Bir yanlış adım attıklannın farkındalar. Fakat geri dönemiyorlar" dedi. Asıl sorunun Türkiye'yi içlerine sindirememek olduğunu belirten Ecevit, Avrupa Konferansı'nm içeriğinin değişmesi olasılığının az olduğunu ve bu kon- feransın anlaminı yitirdiğini bildirdi. Ecevit, şugörüşleri iletti: "Üyelik yolunda ayn bir süreç diyorlar. ama onun ne anlamı beüi, ne içeriği belli, ne zamanlaması belli. Hiçbir şey i bel- li değil. O bir gönül alma. bira\ utma, 'Sızi de düşünüyoruz merak etme- yin, sizi dışlamıyoruz" ha\asındalar. 'Siz de iyisiniz aslmda ama' deyip ondan sonrasını boşlukta bırakıyor- lar. Aslında bugün Sayın Başbakan da söyledi. birtakım olumlu adımlar da aüldı. Ama biz onlan iç politika- da kullanmak niyctinde değUiz. Ger- çekte bir şey sağlamıyor. Fakat Tür- kiye'yi yumuşatmak için çırpuıdılar. Bunu. istesek biz büyük bir başany- mış gibi gösterebilirdik. Öyle bir şey aklımı/dan bile geçmiyor. tç poüti- kada kullanmadık ve kullanmayız." Devlet Bakanı Gürel de. AB'nin Türkiye'ye tam üyelik stratejisi baş- lığında bir zarf sunduğunu. ancak bu zarfın içine AB'nin daha önceden üstlendiği ve yerine getirmediği yü- kümlülüklerin konulduğunu kaydet- ti. Buyükümlülüklerin siyasi koşul- lara ve dayatmalara bağlandığını be- lirten Gürel şunlan söyledi: "Aynca bir de Kıbns'la ilgili iki önemli nok- ta var. Birincisi. belgede ayncn şöyle bir cümle geçiyor: AB ile Kıbns ara- sındaki görüşmelere Kıbns'taki bü- tün toplumlann katılması uygun olur. Güney Kıbns Rum Yönetimi (GKR\0 lideri Glafkos Klerides ay- nı gün "Artık AB görüşmelerine ada- daki bütün azınlıklar. Maruniler, Er- meniler de katılabilirler' dedi. Bu şöyle bir anlayısm Avrupa'da kabul edildiğini gösteriyor: 'Artık iki eşit toplum yok. Rumlar adada asıl top- lum, bir de azınlıklar var. Türkler var vs." Bu anlayışın kabul edilmesi mümkün değil. Hem bu anlayışı be- nimseyecekler, hem de bize divecek- lerki, 'Bu müzakerelerin başlaması- na ses çıkartmayın. Türkler de buna katılsın. Birleşmiş Mılletler çerçe- vesindeki görüşmelere devam edin.' Bu kadan olmaz tabü." Gürel, Tür- kiye'nin tavnnı açıklamasının ardın- dan bazı girişimler olduğunu belir- terek. özellikle ABD'nin. "Hayal kı- nkltğınızı anüyoruz. Ama aşın tepki göstermeyin. \ılbaşında İngiltere, dönem başkanı olacak, biz onlan ik- naedebilinz" mesajını ilettiğini söy- ledi. Ingiltere'nin Türkiye'ye sunulan paketin iyi olduğunu, reddedilme- mesi gerektiğini düşündüğünü kay- deden Gürel. dönem başkanlığı sıra- sında Türkiye'ye daha olumlu bir pa- ket için çalışacaklarını anlattıklannı kaydetti. Gürel. bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye ile ilgili olumlu tutumlanntn ardında ihale kaygısı bulunduğunu belirterek şunlan söyledi: "İkincisi de siyasi bir kaygı. Kıbns ve Ege ile ilgili olarak ellerindeki bu manivela- nın kaçmasını istemiyorlar. Bu mani- vela biz kapının önünde süklüm pük- lüm beklersek olur. Biz bunu yapmı- yoruz. Artik biz ağzımızla kuş hıt- maya çahşmayacağız. Onlar bizim kuş tutabilir bir dunımda olduğu- muzu kendileri görüıier ve kuşlan beraber yakalayaum diye düşünür- lerse o zaman vanz. Onlar kendileri düşünsünler. AB 2015'e kadar bu işi kapatb diye de bir durum yok. Bizi değerlendirmek isterlerse baştan de- ğertendirsinler." Baştarafı 1. Sayfada Önümüzdeki bir-iki yıl içinde Al- manya Cumhurbaşkanı olmasına hemen hemen kesin gözüyle bakılan Rau'yla, Düsseldorf Operası'nda ünlü Alman ozan Heinrich He- ine'nin doğumunun 200. yıldönümü nedeniyle düzenlenen kutlama töre- ni ve resepsiyonda konuştuk. Johan- nes Rau'yla konuşmamız sorulu ya- nıtlı şöyle gelişti: - Lüksemburg zirvesinde Ankara için çok önemli ve olumsuz iki tane karar çıkü. Birincisi, Türkiye'nin a- day aday lığının telaffuz bile edilme- mesi, ikincisi de Kıbns Rum Yöneti- mi'nin (KRY) Almanya ve Yunanis- tan'ın »ranyla aday adaylan arası- na ahnmasL Siz SPD'nin üst y öneti- minden bir politikacı olarak bu du- rumu nasıl degerlendiriyorsunuz? RAU - Şu anda Almanya"da hü- kümet ortağı değiliz. Önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerde bunun de- ğişeceğini umuyoruz. Seçimleri ka- zanırsak Türkiye'yle çok daha aktif bir politika yürüteceğtz. Ama bizim de Türkiye'nin iç politikasıyla ilgili bazı düşüncelerimiz var. Şu an Al- manya'da yaşayan pek çok Türk va- tandaşımız var. Onlar artık burada kendilerini ülkelerinde hissediyor- lar. AB'nin aldığı karann çok daha başka biçimde olacağını düşünüyor- dum. Benim çok daha ayn öncelik- lerim vardı. Ben Baltık Cumhuriyet- leri'ni bu aday adaylan arasında gör- mek isterdim. - AB içindeki Türkiye'yi dıslama cgflimini nasıl degerlendirryorsunuz? RAU - Türkiye bir NATO ülkesi- dir. Türkiye'ye karşı bazı iddialar var. Bunlann açıklığa kavTişturulma- sı gerekiyor. Bu konularla ilgili ola- rak geçen yıllarda Türkiye ile Al- manya arasında görüşmeler de yapıl- dı. Zaman zaman Türk hükümetleri resmi açıklamalarda da bulundular. Şu anda Türkiye'de işkence yapıldı- ğını Ydmaz hükümeti de açıkladı. Biz bunu çok önemli bir adım ola- rak değerlendinyoruz. Bunu söyle- mek yeterli değil. Işkenceye son ver- mek için somut adım atılması ve du- rumun değiştirilmesi gerekiyor. 30"lu yıllarda bazı Alman vatandaş- lan Türkiye'ye iltica etmişti. Bunla- nn başında ünlü bilim adamı Ernst Reuterde vardı. - Sizin bu dileğinizin gerçekleşece- ğine kaülamay acağım. Türkiye veAl- manya'nm bir yol aynmına geldiği izknimini cdiniyorum. Vlnıanva'nın tavn nedeniy le ortaya çıkan bu du- rum sizce "reel politik'e uyuyor mu? RAU - Ben şu anda Türkiye'nin Almanya'yla ilişkılerini bitirmek, ya da dondurmak gibi bir karar alma durumunda olduğunu düşünmüyo- rum. Türk politikası içinde bazı Is- lami hareketler var. Ben şu anda bun- lara karşı önlem alınmasını çok se- vindirici buluyorum. - Siz Türkiye'de şeriatçı akımlara karşı önlem alınmasından memnun- luk duy duğunu/u söy lüyorsunuz. A- ma Milli GöriişTeşkilaü'mn Alman- ya'da çok güç kazandığını da biliyo- nız_ Bu SPl) iktidan döneminde de olmuştu„ Bu durumun Türkiye'de şeriatçı akımlann güçlenmesinde et- kili olduğunu unutmayalım. RAU - Sözlerimın başında da, Türkiye'dekı iç politika meseleleri- nin Almanya'ya taşınmaması gerek- tiğine işaret ettim. Kimin ne oldu- ğunu ayırt etmek çok zor. Her Müs- lümanı da gerici olarak damgalamak istemiyoruz. Müslüman olmayan ve bunlan yerli yerinde değerlendire- meyen bir grup olarak Müslüman grup içindeki gelişmelere müdahale etmek istemedik. - Sizin önümüzdeki dönem Al- manya Cumhurbaşkanı seçUeceğiniz beklentileri güç kazanryor. Bu konu- da ne düşünüyorsunuz? RAU - Bilmern ki, olabilir mi? Daha pek bir şey belli değil. 'Türkiye Avrupa'nm bir parçasıdır' FUAT KOZLUKLU VVASHINGTON - Bill Clinton yönetimi, Avrupa Birliği'nin son aldığı karardan sonra Türkiye'nin Avrupa'nm bir parçası olduğu yönündeki bilinen görüşünü bir kez daha yineledi. Washington, Türkiye-AB ilişkilerinde taraf olmamak amacıyla diplomatik bir üslup kullanırken AB'nin Kıbns'ı üyeliğe alma girişimini. sorunun çözümüne olumlu etki yapacak bir gelişme olarak yorumladı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı James Foley, dün yaptığı olağan basın brifinginde, Türkiye-AB ilişkilerinin gergınleşmesine ilişkin sorulan yanıtladı. ABD'nin, her zaman Türkiye'yi Avrupa'nm bir parçası olarak gördüğünü söyleyen Foley, "AB içinde yer alacak Türkiye, Amerika için de Avrupa kadar gereklkür. Bu konuda Yunanistan'ın yanı sıra öteki birlik üyesi ülkelerie temaslar yaptık, yapmaya devam edeceğiz'' dedi. Birliğin, Türkiye'ye yönelttiği insan haklan eleştırileri konusunda Ankara'yla diyaloglannın sürdüğünü belirten Foley, bu konunun Başbakan Mesut Yılmaz'ın ziyaretinde de gündeme geleceğini söyledi. Sözcü yardımcısı, AB'nin Kıbns'ı üyeliğe alma girişimini Kıbns sorununun çözümüne olumlu etki yapacak bir gelişme olarak değerlendirdi. Öte yandan Amerikan medyası, Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi dışlayan karanna, son iki gündür geniş yer ayınyor. Ünlü CNN ve ABC gibi Amerika'nın önde gelen televizyon kanallanyla. NVashington Post, Nevv York Times, Wall Street Journal gibi gazeteler, Türkiye'yle AB arasında ilişkilerin iyice gerginleştiğini, Âvrupa'nın kapılannı Türkiye'ye, en az 20 yıl daha sürecek biçimde kapattığını dile getirdiler. Nevv York Times gazetesi muhabiri Stephen Kinzer'in Ankara'dan verdiği haberde şu görüşlere yer verildi: "Başbakan Mesut Ydmaz, hükümetinin AB ile ilişkileri donduracağını ve Amerika De stratejik ortakhk aray acağını açıkladı. Yılmaz. Amerika 'yı AB'nin aksine stratejik görüş açısına sahip olduğu için övdü. Ancak Başbakan Ydmaz, Türkiye ile Amerika arasında kurulacak yeni stratejik ortaklığın nasıl olacağı sorusuna sadece Amerika'nın Türk mallanna uyguladığı gümrük hadlerini indirmesi ve Bakû-Ceyian petrol bonı hattını desteklemesini istediği vanıünı verdi.'" G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada ülkelerdeki gibi tek tip, kalıplaşmış bir tür değildir bu kültür. Yıllardır değişmeyen, kuralları belli bir yargı sistemi kim bilir ne kadar sıkıcıdır. Yargı dediğin heyecanlı olacak. ne zaman nasıl bir gelişmenin yaşanacağı belli olmayacak. Orneğin, kararlar şehirlere, kişilere ve zamana göre değişik olacak. Aynı suçu her mahkeme ay- n biçimlerde yorumlayacak. Yeri gelecek delil yokluğundan hüküm giydire- ceksin... Yeri gelecek delil çokluğundan beraat verecek- sin... Diyelim ki, bir hayali ihracat olayı var, duruma gö- re yorum yapacaksın. Olaya, "Vergi Yasası'na ay- kın davranış" olarak bakarsın, milyarlık suça bir- kaç yüz bin lira ceza keser geçersin... Diyelim ki, bir kişi fınna girip ekmek çaldı. Hane- ye tecavüzle başlayıp hırsızlıkla devam eder, 20 yılı basarsın... Sözü uzatmayalım. Ülkemizdeki yargı kültürü- nün zenginliği saymakla bitmez. Yann Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde harçlara kar- şı çıktıklan için toplam 96 yıl hapis cezasına çarp- tınlan üniversite öğrencileriyle ilgili davanın temyiz duruşması var. Konu artık kamuoyuna mal oldu ama, davayı kı- saca aktaralım. 1996 baharı üniversitelerde öğrenci eylemlerinin yoğunlaştığı bir dönem olmuştu. Öğrenciler, kuaım olarak YÖK'e ve paralı eğitime karşı çıkıyorlardı. Bu süreçte gözaltına alınan yüzlerce öğrenciden sekizi hakkında Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde dava açıldı. Altı Aralık 1996'da dava sonuçlandı. Bülent Karakaş, Metin Kal- yoncugil, Ozgür Tüfekçi, Aşgın Doğan 18 yıl 20 gün, Mahmut Yılmaz 12 yıl 6 ay, Deniz Kartal, Elrf Kahyaoğlu, Nurdan Bayşahan 3 yıl 9 ay ha- pis cezasına çarptınldı. Toplam 96 yıl. Öğrencilere yönelik suçlamalar şunlardı: - 'Bir Mayıs, 5 Nisan kararianna hayır', 'Eğitim- Sen kapatılamaz' mitinglerine katılmak. - Üniversite içinde ve dışında harçlara hayır gös- terileri yapmak. - TBMM locasında harçlar aleyhine pankart aç- mak. Dava kayrtlannda çok önemli bir vurgu daha var: - Bu öğrenciler ileride silahlanıp çete kuracak- tı... Kurulmamış çetenin davası olur mu demeyin, oluyor. Torpilsiz eylem yapılmaz... Amacımız tabiı ki yargıyı yönlendirmek değil. Bu ne hakkımız ne haddimiz. Ama son dönemde şöy- le bir yaklaşım farklılığı oluştu: - Yeşil bayrak sallayıp, kentlerin en önemli mer- kezlerini dakikalarca bazen saatlerce işgal edip, bu düzeni değiştireceğiz, şeriatı getireceğiz diye ba- ğırmanın cezası en fazla 24 saat gözaltı... - Pankarta YÖK'e hayır yazıp, parasız eğitim is- teyip, harçlara hayır diye bağırmanın cezası 24 yı- la kadar uzanıyor. Rakam aynı ama arada yılla saat kadar küçük bir fark var. Bu dava, ileride oluşabilecek suçlan da önceden saptayıp cezalandırabilen güçlü bir hukuk sistemi- mizin olduğunu bir kez daha kanıtladı. Yarınki duruşmaya katılacak yargıçlar sanınm olayın bu yönünü dikkate alacaklardır. Konuyu açarken 1996 bahanndaki öğrenci ey- lemlerine dikkat çekmiştik. Yazıyı bu gözartılar sı- rasında yaşanmış bir olayla nokîalayalım. Yüzlerce öğrenci gözaltında... Kimi öğrenciler aradan birkaç saat geçmeden hemen serbest bı- rakıldı. Nöbetçi polislere yukandan adı verilen öğ- renciler hemen özgürlüğüne kavuştu... Gecenin ilerleyen saatlerinde 15-20 kadar öğ- renciyi bu şekilde dışarı çıkaran polis, içeridekile- re çıkıştı: - Ulan, bakın adamların tonjili var, eylemlen'ni yaptılar gidiyorlar. Sizin torpilinizyoktu da niye ey- lem yaptınız? Avrupa Birliği'ne tepkiler Çetin: Karan haksız buluyorum Haber Merkezi - Lüksem- burg zirvesinde. Türkiye'nin .AB'nin dışında bırakılması, siyasi parti temsilcileriyle çeşitli kuruluşlann tepkileri- ne neden oldu. TBMM Baş- kanı Hikmet Çetin, "AB'nin Türkiye'deki insan haklan ihlallerini öne sürerek aldığı karan haksız buluyorum" dedi. AB'nin karannı, Avru- pa'nm yeniden bir bölünme- ye. yeniden bir aynmcılığa yol acma karan olarak nite- leyen Çetin, İnsan Haklan Derneğı Başkanı Akın Bir- dal'ın, AB'nin Türkiye'deki insan ihlalleri sonucu bu ka- rarı aldığı iddiası üzerine şunlan söyledi: "Bunun Avrupa Birliği ile bir bağlantısını doğrudan kurmavı da uygun görmüyo- nım. Yani bu Türkiye'nin meselesi, halkımızın, toplu- mumuzun istegidir. AB olsa da olmasa da kendi insanı- mızdaha demokrat, daha öz- gür, daha insan haklanna saygılı bir Türkiye'de yaşa- mak ister. AB'nin aldığı bu karan son derece haksız bu- luyorum." " CHP Konya Milletvekili Psezir Bûyükcengiz de Tür- kiye'nin AB'ye alınmaması- nı "çok büyük bir saygısız- hk" olarak niteledi. Liberal Demokrat Parti li- deri Besim Tıbuk ise yaptığı açıklamada, Türkiye'nin AB ile ilişkilerini ve ticaretini gözden geçirmek zorunda olduğunu söyledi. MHP Ge- nel Başkan Yardımcısı Sadi Somuncuoğlu da Türki- ye'nin AB'ye girmek için yaptığı başvuruyu hemen geri alması gerektığini sa- vundu. Almanya Atatürkçü Dü- şünce Derneği Genel Başka- nı Dtırsun Aülgan da, Türki- ye'ye karşı dayatılan "insan haklan" gibi sorunlann bir bahane olduğunu vurguladı. Atılgan, "AB üyesi ülkeler için insan haklan gerçekten söz konusu olsaydı, KK- TC'de yaşayan soydaşlanmn n yok saymazlardı" diye konuştu. İktisadi Kalkınma Vakfi Başkanı Meral Gezgin Eriş, Lüksemburg zirvesinde Tür- kiye'nin aday ülkeler arasına alınmaması konusunda hü- kümetin tavnnı "Avnıpah" bulduğunu söylerken Kıbns konusunda aceleci olunma- ması gerektiğini bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle