30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 14 ARALIK 1997 PAZAR Siyaset Meydanı ve Halkın Sesi Prof. Dr. TÜRKAN SASLAN ÇYDD Genel Başka, ağdaş, laik, demokratik bir hukuk dcvletinde, banş içinde, alçakgönüllü koşul- larda yaşamak istiyor hal- kımızuı büyük çoğunluğu: ____ Kazancıylaailesinigeçin- dirsin. çocuklannı okutabilsin, odunu- nu kömürünü alabilsin, kasabın, bak- kalın borcu ıçin ezilmesin. kirasını öde- yebilsin... Daha ileri gidersek ufacık bir evi, dört tekerlekJi bir arabası, belki de genel yönlendirmeye uyarak bir de mi- nik yazlığı olsun ister... Komşulanyla, akrabalanyla banşık olmak. geçmiş ol- suna, hayırlı olsuna gidip gelmek, tele- vızyonun başında olup bitenleri izle- mek, eğlence ve fılmlerle günün dinlen- ce bölümûnü doldurmak, pek çok insa- nımızın masum yaşamının olağan bir kesitidir. Peki, televizyonlann başına geçip ha- berleri izlemeye başlayınca neler görü- yoruz? Önce günün korkunç namus ve mafya cinayetlerinin ve cinayetten baş- ka şekikle nitelenemeyecek trafik kaza- laruıın haberieri içinde buluyoruz ken- dimizi; kan gölü, cesetkr, ağıtlar, tabtrt- br, acı çekenler. Toplumca çaresizlik- ten kıvranmaya, ahlayıp vahlamaya baş- lıyor. her gün yinelenen bu korkunç gö- rüntülerin kaderimiz olduğunu sanıyo- ruz. Geiişen teknolojinin cilvesi olsa ge- rek, yalnız ülkemiz değil, tüm dünya iz- liyor bu vahşeti... Yurtdışında yaşayan gurbetçilerimiz, yine hiçbir mantıklı açıklaması olmayan bu felaket ve reza- letler karşısında başlan eğik, ertesi gü- m ne başlıyorlar. Garajlarda, otoyollann girişinde her yolcudan, her arabadan ücret alınmıyor mu? Bunun için gişeler, elemanlar be- lirlenmemiş mi? Pekiyi, şehirlerarası yollara çıkacak her sûrücü de direksiyon almadan önce standart bir kontrolden geçemez mi? Katıl sürücüyle birlikte, katil araç ve katil firma da trafıkten men edilemez mi? Halkımız, sivil toplum örgütleri. de- miryollannın yeniden ve hızla giindeme gehnesiniveotoyoUan rutnıuş ölüm maf- vasııun yok edilmesinL, kendi demokra- tik girişimkriyle, baskılanyla sağlama- bdır. Yoksa demıryollannı komünistlik sayan kafalarla daha çok kanlı haberler izleyeceğimiz ve ağıt yakma görevıni sürdüreceğimiz açıktır. Masum insanlanmız. insanca yaşa- makistiyor.Televizyon haberlerini açın- ca, o gün seçtiklen vekıllerin, ülke so- runlan için neler yaptığını öğrenmek ve dertlerine çözüm arandığını bilmek is- tiyor. Oysa ne görüyor her gece ekran- da şu günlerde: Birliktekoalisyonu kur- muş partilerie oluşumu dışardan des- tekJeyenlerin ağızdalaşını, "kopru kopa- cak" anlamına gelen söylemlerinL. Halkımız, alçakgönüllü sıradan in- sanlanmız, gerçekten fazla bir şey bek- lemiyor siyasetçilerden. oturup kafa kafaya versinler ve "çözeceğiz"' diye or- taya çıktıklan sorunlara çözüm bulsun- lar_ Ekmeğe, şekere, kiraya, yakıta zam gelmezse kimse maaşına zam istemi- yor, işten atılmazsa iş istemiyor; "1%0'larda akbğunız parayla geçine- bfldiğimiz düzeyde kalabm yeter" diyor. Oysa ne duyuyoruz. bu sorumluluğu üstlenenlerden, fütursuzca, "Ekonomi iki başh", "Reden enflasyonu düşürmü- yorsunuz?", "Hükümeti düşürmeye ni- yetimiz yok ama bö\le de olmaz kLJ% "Pekiyi de bu sihirli formülleri bilen, her partkİen parlak zekahlar bir araya ge- İip neden ortak çözüme ulaşmıyor. hal- ka, felaket haberieri yerine akılcı sonuç- lan tek sesU olarak sunmuvorlar? Gö- revleri bu değil mi?" Yoksa biz mi an- lamıyoruz hükümetin, koalisyonun iş- leyiş mekanizmasını, moda deyimiyle '•sanalT 'ınıherşe>?" Yine her gün ekranda. derdine çare is- teyen emekçiler. öğretmenler, memur- lar, öğrenciler en masum şekilde yürii- yor. seslerini sorumlulara, salt bu so- runlan çözmeleri için görevlendirdikle- ri ve yüksek yerlere gönderdikleri ve- kıllerine duyurmaya çalışıyorlar. Tek beklentileri, giderek kötüleşen yaşam düzevlerinin beter olmaması, can gü- venliklerinin, demokratik haklannın sağlanması. kısacası "insanca yaşa- mak". Oysa aldıkian karsıhk coplan- mak, yerlerde sürüklenmek, dayak ye- mek_ Evet, insanlanmızın tek beklentisi in- sanca yaşamak, çöpten yemektoplama- mak. anlamsı/ teröre, mafyaya, üçkâ- ğrtçı güç sahibine yem olmamak. Onun karşılığında, ölesiye çahşmaya, etinden gelebilen her şeyi yapmaya, işini beceren vergi kaçınrken,o maaşını almadan ver- gisini ödemeye, askere gidip sınırlan bekleme\e. hatta "vatan için canını ver- meye" her zamanld gibi hazır. Ancak dayak yemek istemiyor, güvenlik güç- lerinden işkence görmek, çocuğunun okulda dövülmesini olağan saymak is- temiyor, devlet büyükleri geçecek diye yollann tutulması, zaten berbat olan tra- fikte bir de onlar için saatlerce bekle- mek ağınna gidiyor. Mesleği uğruna zaman zaman eanını veren polisin, hoşgörüsünü görece kul- lanmasına. kendisini coplamasına. sa- çından sürüklemesine, dövmesine bir anlanı veremhor. Neden, neden acaba. böylesine masumca, sesini duyurmak isteyen insanlanmızrn sorunlannı çöz- meye çalışmak yerine birbirimizle da- laşmayı yeğliyoruz, seslennı vekılleri- ne ulaştırmaya çalışanlan, kendi evlat- lan olan polislere. huzur ve güvenliği sağlamakla görevli olanlara coplatıp aşagılatıyoruz?.. Bu çelişkili olaylann da moda deyimiyle sanal olması gere- kiyor. Evet, sayın siyasetçiler, hükümeti oluşturanlar, onu destekleyenler. hiçbi- riniz yurttaştan. sivil toplum örgütlerin- den geçer not alamıyorsunuz; halkın böylesine destek sağlamasını, sabır gös- termesini hiçe sayıyor, kendi kısır, kişi- sel, günlük çekişmelerinizı bir kenara bırakmıyor. ortak çözümler üretemiyor- sunuz: Hep birkaç gün, birkaç ay ötesi- nin iç hesaplaşmalannı yapıp ülkenin sağlıklı bir ekonomiye ulaşması, de- mokratık, laik bir hukuk devleti olma beklentilerinin çözümü yerine, yatauz- ca karşılıklı eleştiri ve umutsuzluk üret- mek asla onaylanabilir bir tutum ola- maz. Halkın, ülkenin sonınlan çok somut, açıkçabelirlenmişdurumda. Onlan çö- zeceklerini söyleyen vekillerimiz, bu vekâletin hakkını gerçekten vermek ve gelecek yıllarda da aynı halkın oyunu almak istiyorlarsa, önce kafa kafaya ve- rip sorunlan sıralasınlar, sonra da yakın ve uzak çevrelerine bakıp, yazılan çizi- len ve söylenenleri dikkate ahp konu- lann ülke gerçeklerini gerçekten bilen uzmanlanndan yararlanarak kahcı çö- zümleri ortaya koysunlar. Gerçekçi ve kalıcı çözümler belirince, halkla birlik- te, onlan da karşılanna değil yanlanna alarak uygulamaya geçebilseler, her şey daha anlamlı olacaktır. Ve her şey bir vana, kimse olacaklar- dan çekinmesin. Türktyemiz'de tüm Su- surluk'lann. çetelerin irini deşilsin!- Onlan örterek, üzerini kapatarak hiçbir yere varamayacağımız ve bu ayıplarla yaşasamayacağımız açıktır. Halkımızın büyük çoğunlugu. "Çağdaş, demokra- ûk, laik bir hukuk devleti" ortak payda- sında bir araya gelmiş sivil toplum ör- gütleri, artık ekran kavgalan, yıkıcı eleştiri, oylamadan kaçma ve binbir çe- şit ayak oyunlan istemiyor. Her şeyin açıkhkla ortaya kondugu. temiz, çalış- kan, aralannda uyuşabilen,birbirine ve halka saygılı siyasetçUerin yürütecegi, her sorunun karşıhğmın uzmanlarca be- lirlendiği ve uygulandığı. herkesin sesi- ni coplanmadan, sürgün edllmeden du- yurabilecegj bir \aşamda "bilinçli yurt- taşlar" olmanın onurunu taşımak ve ey- lemli olarak çağdaş çözümlerin birer parçası olmak istiyoruz. Lütfen, yurttaş olma yolunda ciddi- yetle yol alan halkımızın sesini dinleyi- niz, düşününüz, anlamaya çalışınız... Çünkü siz onlann vekillerisiniz! ARADABIR CAHtT YAHŞt Emekli C. Savcısı Mülkün Temeli Yıkılıyor mu? Sayın Adalet Bakanımızın "Bazı cezaevlerinde duruma egemen değilız" yollu açıklamasını tele- vizyon ekranlanndan izledik. Yanlış duymadıysak, bu çok vahim ve kaygı verici, aynı zamanda talih- siz bir açıklamadır. Devlet gücünü kullanan iktida- nn adalet bakanı, yargının yaptınm alanındayeter- sizlikten, güçsüzlükten, uygulamayapılamadığın- dan söz ediyorsa, mülkün temelini oluşturduğu- nu söyleyegeldiğimiz adaletin kendi temeli yıkılı- yor demektir. Bu yıkıntı altında hem devlet hem hü- kümet hem de ulus kalır. —»-. w*.-~r.- Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devietidir. Hukuk devleti demek, anayasada belirtenen temel ilke- ler ve kurallara göre toplumdaki bütün ilişkilerin ve oluşumlann hukuk normları biçiminde düzenlen- mesi, demektir. Bu düzene kamu düzeni denir. Kamu düzeni; kamunun her bakımdan genel çı- karlarını koruyan hükümleri, kamu hizmetlerinin iyi yapılmasını, devletin güvenliği ve düzenini; bi- reyler arası ilişkilerde hukukun huzuru ve ahlak kurallarına uygunluğu sağlamaya yarayan kurum ve kuaıluşları; toplumun huzur ve diriiğinin sağ- lanmasını; devletin korunmasını hedef alan, top- lumun her alanındaki düzenin temelini oluşturan kurallan ifade eder. Yargı, kamu düzeninin bozulmamasına yönelen devlet etkinliğidir. Bu etkinliğin arkasında devlet gücü, devletin yaptınm gücü vardır. Cezaevlerinde duruma egemen olmama, dev- letin yaptı,. i gücünü yitirdiği anlamına gelir. Dev- let gücünün yruigi yerde devlet yok demektir. Devletimizi böyle tanrtmaya ve bu duruma dü- şürmeye kimsenin hakkı yoktur. Devlet bu duru- ma düşürülmüşse düşürenlerden mutlaka hesabı sorulmalıdır. Hükömet edenlerin görevi, duru- mu açıklamak değil, devlet gücünü göster- mek ve kalıcı kılmaktr. Kamu düzenine yönelen ya da kamu düzenini bozan eylemler suç oluşturur. Suç işleyenler. ulus adına yargı yetkisini kullanan, bağımsız mahkeme- lerde yargılanır veyasalann öngördüğü cezalarla cezalandınlırlar. Ceza uygulamasıyla, kamu düzeni dediğimiz hukuksal disipline aykırı davranan ve suç işlemiş olan kişilerin, topluma yeniden uyumlu, sağlıklı ve hukuksal düzene saygılı kişiler olarak kazandırıl- ması hedeflenır. BJ uygulama, yargılamanın ama- cıdır. Uygulanamayan bir hüküm, yok demektir. Mülkün temeli sa/ılan adalet. ancak bu uygula- mayla var olur. Ceza uygulameSinın yapıldığı yerler cezaevleri ve ıslaheveridir. Cezaevlsri ve ısahevlerine infaz kurumları dadi- yoruz. infaz kurunları, yargı gücü içinde yer alır. Buralardajygularacak yöntemler ve uyulacak ku- rallar. bağmsız yjrgının temel ilkelerine, hukukun evrensel ve ulusaölçülerıne göre belirtenmek zo- rundadır. Başka trdeyişle infaz kurumlarıyla ilgi- li düzenleıne ve u'gulamalar, siyaset dışında par- tiler üst(j bir görüsle yapılmalıdır. Bugünedek, inaz kurumlanna alınan görevliler- den uygulanan ycntemlere değin her şey iktidara gelen pahlenn iseklerine, hatta çoğu kez adalet bakanlanrın kişistl düşüncelerine göre belirlenmiş ve kaçınılnazola^k bugünkü durumlara gelinmiş- tir. Infaz iş bir uznanlık işidir. Hem de çok önem- li bir uzmznlık işi 3u iş, parti kayırması kişilerle ya da kendin uzmasayan şovmen yöneticilerle yü- rütüleme:. Infe^kurumlanmız, dünyada birçok mükernrrel örneten yararlanılarak, insan yapı- mız, devlet olanaıanmız gözetilerek, bilimsel yön- temlerle yaniden apılandırılmalı, infaz kurumu gö- revtileri uımanla-mlmalıdır. Elif îakır, kooperatifimize ödemeniz gerekeı toplar 140.890.933.- TL. borcunuz ne- deniyle taıafııza keşide edilen ihtamame bila tebliğ cönmüsir. Ilan tarihinden itibaren bor- cunu^7u3O gürçinde ödemenizi, aksi halde yasa ve a n a »özleşre gereği ihraç edileceğinizi ihtar S.S. 3EV1MN CAMPUS ÇALIŞANLARI YAPI KOOPERATtFİ Aymazlık Uykulanyla... 0 nmemiştir -W~ hete Kur'an • bunu hakkıyla 1 bilin Ne I mezarlıkta * okunmak. ne de fal bakmak için." Bu dizeler, "İstiklâJ Marşı" ozanımız MAkif Ersoy'undur. Ve islam dinini yanlış anlayanlar, yanlış algılayanlar ıçin söylenmiştir. Balkan Savaşı yenilgısinden kurtulmak amacıyla zamanın şeyhülislamı bir fetva çıkarmıştır. Yıl 1912'dk. •• Fetvaya göre tüm okullarda günde 4444 kez dua edilecektir. Bu buyruk gerçekleştirilmiştir. Ne var ki yenilgiden kurtulamamıştiT ordulanmız. Birkaç yıl önce Aydın Menderes bir trafık kazası geçirmiştir. Sakat kalma oJasılığı \ardır. Kurtulmasu bilimsel yöntemlere bağhdır. Ama Refah Partisi dualara başlamıştır vakit geçirmeden. Irak ve Suudi Arabistan'dan nefesi keskin duacılar getirilmiştir. Bir kriz . . masası oluşturulmuştur. Her kişiden "ne biliyorsa bu masaya ulaştırmasr istenmiştır. Ulaştınlması istenen şey, üfürüğü güçlü duacılann kimler olduğudur. Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi, Refah Partisi davasının karar aşamasına gelmiştir. Onümüzdeki günlerde partinin kapatılması ya da kapatılmaması yolunda bir karar verilecektir. Bu kez parti yöneticilerinin buyruğu ile tüm örgüt, _» merkezlennde . . kapatılmaması yönûnde Alçakça katledilişinin 1. yılında seni özlemle, sevgiyle ve gururla anıyoruz. Seni çok seviyor ve çok özlüyoruz. ALİ ATEŞ Bizim için ölmedin, (1959-) ölümsüzleştin. Annesi, Babası, Ablaları, Ağabeyleri ve kardeşlerin adına H.Mine Çetin Beyin Cerrahı Prof. Dr. FAHÎR ÖZEL Bey'e ve ekibine, Dr. FARUK TURNAOĞLU na, Dr. VTDAT BAYAR'a, Biruni Laboratuvarlan sahibi Dr. ÖMER GÜZELBEY'e ve Amerikan Hastanesi'nde bize emeği geçen tüm arkadaşlara, 3. kattaki hemşirelerine ve personeline, eşimin ameliyatında göstermiş olduklan üstün gayretlerden dolayı teşekkür eder aynca, eşimin rahatsızlığında bizi yalnız bırakmayan tüm eş. dost ve arkadaşlanmıza da teşekkür eder saygılar sunarız. HULKİ-AYSEL-KIVANÇ-GÖRKEM ŞAVKIN CumhurİYet kitap kulübü TAKSİM Sergi Salonu KEŞAN KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1997'628 Davacı Maliye Hazmesı tarafından davalı Ahmet Gültekın Laçin aieyhine mahkememizde açılan tapu ıptalı ve tescil davasında ve- nlen ara karan gereğınce: Yukanda esas numanüi vazılı dava dosyasının 29 12. 1997 tanhınde duruşması bulunduğundan dunışma gü- nü davalı Ahmet Gültekın Laçuı'e tebliğ edılememış olup, yapılan zabıta tahkika- tında da bulunamadığmdan ilan yoluyla teblığıne karar venlmış olup davalı Ahmet Gültekın Laçın'in duruşma gûnü olan 29.12. 1997 günü saat 09 OO'da duruşmada ha- zır bulunması, bulunmadığı lakdirde yargılamanın yok- luğunda yapılıp karar verile- ceği ilan'olunur. 28.11.1997 Basın-. S8Î65 AVANOS ASLfYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN 1996,207 Davacı Fazlı Eskıtürk ta- rafından davalılar Muzaffer Baytın, Selçuk, Hıdayet, Er- tugrul, Muradıye Ba>tın ve dava arkadaşlan aleyhme mahkememize açılan tapu iptalı ve tescil davasında: Davalılardan Nesnn Baytın, Ertuğrul Baytın, Muradiye Baytın. Fatma Önal. Mesude Baytın adına çıkanlan dave- tıyelenn bila tebliğ lade olunmalan nedenıyle ılanen tebliğe karar verilmış ol- makla; davacı Fazlı Eskıtürk tarafından dava konusu olan Özkonak kasabası 2173 par- selde kayıtlı taşınmazın ta- pusunun ıptali davasında, davahlar Nesrin Baytm, Er- tuğrul Baytın Muradiye Baytın, Fatma Onal \e Me- sude Baytın'ın duruşma gü- nü olan 15.12.1997 günü sa- at 10 OO'da Avanos Adlıye- sı'nde hazır bulunmalan ve- ya kendilerini bir \ekille temsil ettırmelen. aksı tak- dirde yargılamanın yokluk- lannda yapılacağı 7201 sayı- lı yasa gereğınce ilan olunur. Basın: 58130 14 Arahk Pazar Saat: 17.00-19.00 DENİZ SOM FİKRET KIZILOK Kitaplarını ve "Vurulduk Ey Halkım", "Demirbaş" adlı kasetlerini imzalıyortar Adres: Istiklal Cad. (Aksanat Karşısı) Taksim Te(552 38 81/82 ZEYTİNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1997/1250 Karar No: 1997/1272 Hâkim. Kemal Güzel 20998 Kâtip: Nuran Taşkıran HÜKÜM ÖZETÎ İLANI ZEYTİNBURNU SULH HUKUK MAHKE- MESİ DlVANHANE- Sl'NDEN İLANEN TEB- LIG OLUNUR Zeytınburnu Sulh Hu- kuk Mahkemesı'nce ven- len 21 11.1997 tarihli ve 1997'1250esas 1997/1272 karar sayılı karar ile Ab- dullah Timurtas hacır altı- na alınarak Abdullah Tı- murtaş'a abısı Abdurrah- man Tımurtaş vası tayin edibniştir. Iş bu husus ilan olunur. 21.11.1997 Basın: 58236 dua ve Kur'an okutulması başlatılmıştır. Ermiş kişiler istiharelere yatarak falcılığa soyunmuşlardır. Yıldız fallanna bakmakta, aymazlık uykulanyla sonuç çıkarmaya çalışmaktadırlar. Akıl zincire vurulmuş, bilimsel yöntemler bir yana bırakılmıştır. 21. yüzyılın aydınlık dünyasında böylesine karanlık bir eylem, hepimizi kara kara ı düşündürecek boyutlaTdadır. Yetmiş yil önce "engerçek yol göstericinin bilim oktuğunu" benimseyen Atatürk Türkiyesi, hangi noktaya getirilmişhr? Bilim ve akıl nerde, Refah Partisi nerdedir? "EKndebirçiçek/ Sevecek, sevmeyecek / A akılsız / böcek / çiçek bunu nerden büecek" tekerlemesini bile bilmeyen günümüzün uyurgezerlerine "ne yapmak isthorsunuz" diye sormak, hakkımız değil midir? M.İSKENDER ^ ÖZTURANLI 1996CUMHURİYETAJANDASI Lûks cittli büyük boy ajandayı Istanbul'da Taksim ve Cağaloğiu Sergi salonlanmızdan Izmir'de llen (Konak), Temmuz (Kemerafo), Aydın (KipaJBomova) Kıtabevlehnden, Adana'da Cumhuriyet Kitap Kulübü Sergi salonundan ve de kitapçlardan edinebilirsiniz. Ryat:1,250.000 TL r Cumhuriyet ^ kitap kulübü Çtİ | Telefonla sipariş vermek ve ajandaya kısa sürede ulaşabılmek için Tel:(0212)514 01 96 Cumhuriyet YILLIM1 O C A K 1 9 9 6 / 3 1 A R A L I K 1 9 9 6 / \ J 1996 Yılının önemli olaylan, Köşe yazılan, Karikatürteri, Ç'ızgi-Bantlannı içeren bez ciltli bu ytilığı, Istanbul'da Taksim ve Cağabğlu Sergi salonlanmızdan Izmir'de İleri (Konak), Temmuz (Kemeralt), Aydın (Kipa/Bornova) Kıtabevlennden, Adana'da Cumhuriyet Kitap Kulübü Sergi salonundan ve de kitapçılardan edinebilirsiniz. Ryarj:1.250.000 TL «' Cumhurrfrt „ .. kitap kulübü Ç«İ P«ZAÜL*M* *.|. Telefonla sipanş vermek ve yıllığa kısa sürede utaşabilmek için Tet:(0212)514 01 96 "Çobansaiatası. çok güzel, çok yararlı. Onu yazı masamm üstüne koydum. Bin teşekkür..." Prof. Dr. Tank Minkari ÇobansalatasıHer okuryaıar için guncel yazım kılavuzu Dağıtım \e Ödemeli fsteme Adresi: Barajans Vayın Kolu Hacı İzzet Paşa Sokak 24/2 Gümüşsuyu, Taksim 80040 İstanbul Telefon (0212)251 13 47-51 Faks (0212) 251 12 70 PENCERE Eski Bir Oykünün Güncel Yorumu... Arşimet'in "Buldum, buldum" diye bağırarakha- mamdan yan çıplak dışan uğraması, okullarda ço- cuklara anlatılan bir öyküdür. • Sirakuza Kralı Hieron, kuyumcusundan kuşkula- nıyor, bir soruya yanrt anyordu. Yeni bir taç yapması için hazıneden kuyumcuba- şına bir altın külçesi verilmişti; adam uzun süre ça- lıştıktan sonra işini bitirdi, yaprt ortaya çıktı. Yeni taç harikaydı. Ancak kralın içini bir kurt kemiriyordu, kuyumcu- başı paraya pula düşkün bir adamdı; kendisine ema- net edilen altının tümünü yapımda kullanmış mrydı?.. Ya işin içine yabancı bir maden -sözgelimi gümüş- kanştınp altından çalmışsa?.. Tacın ağıriığı verilen al- tının ağırtığına eşit olsa da bu bilgi sorunu çözmüyor- du. Kral Hieron, amcasının oğlu Arşimet'e başvurdu. Arşimet düşündü: Kuyumcubaşı taca gümüş ka- nştırmışsa, ağırlık aynı olduğuna göre hacim büyü- müş olmalıydı. Çünkü gümüş altından hafifti. Peki, bunca girdisi, çıktısı, süslemesi, işlemesi olan tacın hacmi nasıl ölçülecekti?.. Arşimet bir gün hamamda ağzına dek dolu banyo küvetine girdiği zaman taşan sulan görünce heyecanlanarak kendisini çıplak dışa- n attı. - Buldum, buldum diye bağırmaya başladı; ku- yumcuya verilen altın külçesi ağıriığında biraltını su ile dolu bir kaba daldınp taşan suyu tartmalı, sonra aynı deneyi taçla yapmalı. İki deneyde taşan su eşit ağırlıkta ise kuyumcu namuslu, yok tacını taşırdığı su daha azsa kuyumcu hırsızdır. • Ünlü Arşimet Yasası böyle ortaya çıkmış: "Suya daJdınlan cisimler kendi hacimleri kadarsuyun ağır- lığına denk bir kunetle alttan üste ıtilir. Suya daldı- nlan cisimlerin ağıritğı kendi hacmi kadarsuyun ağır- lığından daha çok ise bu cisim batar." llginç nokta: Arşimet Yasası bilim tarihinde bir adımdır, ama bu yasa bulunmadan önce de deniz- lerde, göllerde, nehırlerde, gemiler ve kayıklar yüzü- yordu. Insanlar suda yüzen teknelerle gezmeyi, ba- lık avlamayı ve savaşmayı biliyorlardı. Nitekim o ta- rihlerde Romalılar Sirakuza'yı gemilerle kuşatmışlar; Arşimet büyük aynalartagüneş ışınlannı savaş gemi- leri üzerine yansıtarak düşman teknelerini yakmıştı. Insanlık uzun bir süre teknolojiyi bilimden önce keşfedip yaşamda uygulamasını bilmiştir. • Peki, okulda öğrenciye belletilen bu eski öyküyü neden birlikte anımsadık... Arşimet'in öyküsünde eşi bulunmaz bir ayn ders vardır. Ünlü bilge, Kral Hieron'un tacına bakarken girdisine, çıktısına, işlemesine, süslemesine takılmı- yor. Taç bircisimdir; altın da Arşimet'in gözünde de- ğerli değil, eninde sonunda bir maden!.. Çölde susuz kalan yolcu altın mı ister, yoksa bir matara su mu?.. Arşimet üstelik tacın işlemesine, süslemesine, gir- disine. çıktısına estetik açıdan da bakmıyor girdîler, çikblar, tşlemeler, süslemeter, gerçeğegidenyolda bi- rer engetdirter, Çoğu zaman aynntılar, insanın yaşamda gerçeği görmesini engeller. • Kuşatılmış Türkiye'de iç içe girmiş sorunlar, Kral Hi- eron'un tacını oluşturuyor. Dış politikada ve iç politikada aynntılann girdisi ve çıktısındaboğuluyoruz. Doğruyu görmekyolunda bir Arşimet'e gereksinim var. O Arşimet tek kişi olmaya- bilir, ama gerçeği yakalayacak gücün ta kendisi ola- caktır. Ne diyordu Arşimet: "Her cisim ağırtığı kadar su taşınr." Sutaştı.taşacak... ACLAN URAZ'IN OBJEKTİFİNDEN Bir Cmmarteti ö y> k a s i "CUMARTESt ANNELERİ^ FOTOĞRAFALBÜMÜ S ı j a h - b c y a z T û r k ç e - t n g î l ' z c e Cumartesi Anneleri hâlâ orada, Galaîasaray'dalar her cumartesi. Bütün karanhklara inat öğle güneşinin altında hayatı savunuyorlar... Tanklarla, rotatiflerle, eroinle, kara paralarla kirletilen hayatlarımızı orada temize çekiyorlar... ÇAĞDAŞ fM]YAYWUBI Türttocağı Cad. 39/41 (34334) Cağaloğlu-lstanbul Tel:(0212)514 01 96 Faks(0212)5U 01 95 Aydın Karlıbel 'den Piyano ve Org Resitali Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği 15.12.1997 Pazartesi Saat 20.30 0 212 293 12 86 ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZt KONSER SALONU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle