23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ARALIK 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 11 Çetin Birgen topraga verildi • İstanbul Haber Servisi - Birgen Air'in sahibi Çetin Birgen'in cenazesi, Teşvikiye Carnii'nde öğleyin kılınan cenaze namazınm ardından dün Zincirlikuyu MezarlığVnda toprağa verildi. Cenaze törenine Çetin Birgen'in eşi Melahat, oğlu Mehmet Ali Birgen, kızı Gülperi Gürpınar'ın yanı sıra yakınlan. arkadaşlan ve vatandaşlar katıldı. Birgen Air'e ait bir uçağın geçen yıl şubat ayında Atlas Okyanusu'na düşmesı sonucu 189 kişinin öldüğü kazadan sonra zor günler geçıren 58 yaşındaki Çetin Birgen. 2 Aralık'ta Paris'teki evinde ölü olarak bulunmuşfu. Cezaevini ziyaret istemine ret • ÇANK1RI(AA)-Çankın Cezaevi'ndeki tutukJu ve hükümlülerte görüşmek isteyen 4 partinin Ankara ll Orgûtü temsilcilerine, ziyaret izni verilmedi. Emeğin Partisi (EMEP), Halkın Dernokrasi Partisi (HADEP), Özgürlük ve Dayanışma Partısi (ÖDP) ile Sosyalist Iktıdar Partisi (SlP) Ankara ll Örgütü Temsilcileri ile tutuklu ve hükümlü yakınlanndan oluşan yaklaşık 30 kişilik grup, cezaevi ziyareti istemlerinin uygun görülmemesi üzerine aynı otobüsle Ankara'ya geri döndü. Demiryolları için yuruyuş • İstanbul Haber Servisi - Yabancı sermayenin ve rantçılann otoyol dayatmasına karşı demiryollannı savunmak amacıyla 3 Aralık'tan bu yana Edirne'den itıbaren tek başına yürüyüş eylemi yapan yurttaş Akhan Hilmi Çamurdan'ı dün Esenyurt girişinde Belediye Başkanı Gürbüz Çapan karşıladı. Çapan, Çamurdan'a destek verdigini belirtirken Çamurdan da "trafik canavan" diye soyut bir sorun olmadığını kaydetti. Şehit ailelerine yardım • İstanbul Haber Servisi - Maltepe Belediyesi, ılçede oturan 22 şehit ailesine kömür yardımı yaptı. Maltepe Belediye Başkanı Bahtiyar Uyanık, şehit Jandarma Pılot Üsteğmen Mücahit Kulak'ın ailesine kömür verilirken yaptığı konuşmada, şehit ailelerinin büyük sıkıntı içinde olduğunu söyledi. Fiattn veüahtı oldu • ROMA(AA)-ltalyan sanayi devi Fiat'ın gelecekteki patronu olarak görülen Giovanni Alberto Agnelli. nadir görülen bir bağırsak kanserinden 33 yaşında öldü. Italyan devlet televizyonunun haberine göre genç Agnelli, Fiat'ın merkez üretim bölgesi Torino'daki evinde yaşamını yitirdi. Italya'nın genç John Fitzgerald Kennedy'si diye anılan Fiat otomotiv imparatorluğunun müstakbel patronu Agnelli ile Amerikalı eşinin eylül ayında bir bebekleri olmuştu. Kaçak altın operasyomı • İstanbul Haber servisi - Atatürk Limam'ndan yurtdışına kaçak altın çıkarmak isteyen Kırgızistan uyruklu Nikolay AlesandTOvic ile kız arkadaşı Alla Lim Alaksandrova yaklaşık 30 milyar lira değerinde 17 kilogram altınla yakalandı. Ele geçirilen altının Darphane Müdürlüğü'ne teslim edildiği bildirildi. I İstanbul Haber Servisi - Anavatan Partisi İstanbul ll Başkanlığı Kadın Kollan, Sağlık Bakanı Halil Ibrahitn Özsoy, İstanbul ll Sağlık Müdürü Mehmet Salman. Anap istanbul milletvekilleri ve çok sayıda partilinin katıldığı organ bağışı törenini dün İstanbul il başkanlıgında gerç,ekleştirdi. Sağlık Bakanı Halil tbrahim Özsoy 30 bin hastanın organ nakli beklediğini. bunlardaa 11 bin kişinin böbrek hastası oldugunu. diğerlerinin kalp, kornea, karaciğer naklini beklediğini kaydetti. Metin Akpınar'la 'Yerim Seni', 'cüzdana giren dünya görüşlerT, 'siyaset' ve 'solcular' üzerine... 6 Yazma özürlü' komıskan• 'Ben Nâzım Usta'nın dediği gibi şehvetle konuşmayı seven bir insanım ama yazma özürlüyüm' diyen Metin Akpınar, ğerekçesini açıklarken oldukça iğneleyici konuşuyor: 'Yazmayı düşünüyorum ama yazamıyorum. Çünkü özgürlük yok. Doğruyu yazsan ayıp olacak, yazmasan bana ayıp olacak.' AYŞE YILDIRIM O, eski bir solcu... Üniversite yıllannda ol- dukça hızlıymış. Hapis cezasından yırtmak için yillannı akıl hastanesinde geçirmiş, tı- marhaneden çıkınca "sudan çıknıış balığa" dönmüş... Aradan geçen zamanda çok şey de- ğişmiş... "Yükselen degeriere" değer verip işini ku- rup köşeyi dönen kayınbiraderinin yanında çalışmaya başlamış... Metin Akpınar ve Zeki Alasya "Yerim Se- ni" adlı dizide bu iki kahramamn etrafında ge- lişen olaylarla siyasi otoriteye eleştirel yak- laşımlarda bulunuyorlar. "Ben Nâzım Usta'nın dediği gibi şehvetle konuşmayı seven bir insanım ama yazma özünıiyüm" diyen Akpınar. kendı anılannı da yazmayı düşünmüş. Ancak dizide olduğu gibi bu konuda da iğnelı konuşuyor "Yazma- yı düşünüyorum ama yazamıyorum. Çünkü özgürlük yok. Doğruyu vazsan ayıp olacak. yazmasan bana ayıp olacak." Akpınar'la dizidekı kahramanlann yaşam- daki yerleri üzerine konuştuk. - Dizideki kahramanlarhiç yabancı gelmi- yor... 'Smith'çiler-'Marks'çılar "Bunlar, yaşamda özellikle bizinı plattbr- mumuzda çok sık karşılaşbğımız tipler. Özel- likle 68 kuşağı diye tanımladığımız kuşak. Bu kuşak, sermayeden yana değil de emekten ya- na olan, yani Adam Smith'ten yana değil de Karl Marx' tan yana olan bir görüşün savunu- cusuydu. Ama dış etkenlerle, iç etkenlerle, kendi içindeki olum.su/luklarla, çok ciddi bö- lünmeleıie başanlı olamadı. Ve bu insanlar can verdiler, kan verdiler, organ verdiler, çok zaman verdiler ve de bir tür asimile edildikr. Şimdi yenidenTürkive'ninfeci demokrasi or- tamında örgütlendiler, artık partileri bile var. Öte yandan gene o plarformda Adam Smith'ten yana olanlar var, kırsai kesimden büyük kente göç etmiş. sermayeden yana ol- manın nimederinden yararlanmayı becermiş, işini kurmuş, evini almış. yatını, katını almış, yaşayan birL Bunlar hakikaten o gün de var- dı, bugün de var." - Dünya görüsü ne zaman 'beyinden cüzda- na' girer? "Aşağı yukan yüz senelik bir öykü bu. Bi- liyorsunuz yüz sene önce insanlar her şeyi yu- kandan geien bir güce bağlarlardı: kiliseye,ca- miye, başka araçlara. Sonra bir Adam Sınith çıkd,dedild"Bucennet vaatlerine inannıayı- nız, ben size dünya cenneti vaat ediyorum. Gelin çalışm. üretin. serbest pazar ekonomı- sinde satın emeğınizi. hizmetinızi, malınızı, paranızı. Kazanın, sermayeniz biriksin. Ora- dan da refaha kavuşun'. Dünyada insanlar. zeki, akıllu becerilL şansu, dünyayla entegre olan ve bir de beceriksiz, akılsız. müteşebbis olmayan. dünyayia entegre olmayan, bil- giye ulaşmamış insanlar diye ikiye a\ nlırtar. Bunlardan bi- rinci Moktakiler de para sahi- bi olup otekileri sömürürler, rahat ve huzur içerisinde yaşar- lar. İşte size dünya cenneti! Bu- nun üzerine Karl Mant dedi ki 'O sermayeyle ol- maz, bu emekle olur. Emek- çıler: siz de bırleşı- niz. güçle- niniz, bu adamlar sizi ya- şatmı- yor, sız de on- lan ya- şatma- yınız". Bu kavga, iki dünya görüşü- dür. fşte burada sermayeden yana olan, dün- ya görüşünü beyninden alıp cüzdanına yerleş- tirendir.r - Eski solcular kaça aynlır? Ikiye mi ayır- mak gerekiyor? "Şimdi bunlann hepsi var ama onlan baş- ka tüıiü sınıflandırmak gerekiyor. Bir solcu- luk şemsiyesi altında değil de bir kişilik eksik- liği altında toplamak gereldr. Çünkü içlerin- de Vlevlevi olan da var, sağ partilerin üst ka- demelerinde olan, bankacı olan, çok zengin olan da var. Sanryorum ki solculan eleştirmek değil ama solun doğrusunun öğrenilmediğini eleştirmek mümkün. Şimdi bunu itiraf ediyo- ruz. O zaman en çok bilen bizdik. Das Kapi- tal'i okumadığımız halde Kapital'den başka söz edilme/di. Birkaç tane kitapla. birkaç ta- ne teksirie biz bu işi öğrendiğunize inandık. Eğitim kunımlanmızda da öğretilnüyordu. Fendun Ergin derste, Kari Manı'tan 'koca kafah. sakallı adam' diye söz ederdi Oğren- digimiz oydu. Betkio bilgieksikiiğL. Olayı za- manın modası gibi kabul ederekeylem- de bile bulunan arkadaşlanmız ol- muştur ya da benim gibi eylemde bulunmayanlar. Hapse bile gir- medim yani." - Bu sizin için utanç kayna- fı mi? "Tabii utanç kaynağı... Üç gün yatan hayatını anlatıyor; "hapishane hayatım' diye_" - Dizide bir çetele dergisi pro- jesinden söz ettiniz. Dergi- de çetelerin çetelesini mi rutacaktınız9 "Tabiianahedef oydu. Çete olayı çok eskilerden be- ri var. İşte ordu içerisinde başla- yan, ABD'nin ko- miinizme karşı örgütlenmeçalış- malanndan biri. Gladyo mladyo derken derin devlete kadar geldik. Sonra da çeteleşmeye baş- ladLBirazSusur- luk'la çitilendi a- ma temizJenmedi. Çünkü hem pariamentonun denetim görevi kapalı, hem yargı bağunsızdeğiL Çeteyi denet- leyecekkurumyok. Dergi çıksaydı, belki böy- le bir kurumun oluşturulması dogrultusunda önerilerimi/ olurdu." - Özelleştirmenin durumunu 'içelimözelle- şeüm' diye özetlediniz. Sizce nasıl bir özel- leştirme uygulanıyor? "Yani özeOeştirme bir gereksinim olabilir, ülkenin koşullan içerisinde. Ama özelleştir- menin nerede, nasıl yapddığma bakmak la- zun. Örneğin bir özel sektör, diyelim ki demir çelik sanayiinde doğru yönetirrüe kârlı olabi- Hyor. Devlet elindeyken bunu niçin yapamj- yor? De>1et siyasi amaçlaria adam dolduruyor, maliyeti yükseliyor da ondan yapamıyor. Şim- di sorun buysa bu özeUeştirilir mi yoksa adam- lar çıkanlır, doğru işletmeyle güzelleştirilir mi?" Poütikanın 'ateşi' - Bir ara politikaya sıcaktınız. Hatta .DSP'nin bir kurultayına bile katümıştınız. Şimdi ne oldu? "Ben gene politikayla sıcağun ama biraz yandım. Ateşe fazla yaklaştım, biraz tüyleri- mi falan kaybettim, deride kızanklıkJar oldu. Şimdi serin bir yere çekildim. Dinleniyonım, sonra gene ateşe anJacağız herhalde." - DSP'ye ilginiz devam ediyor mu° "Hayır. DSP'ye ilgim Ecevit'in şahsmda odaklatuyordu. Yıllarca önce o çahşma baka- nryken. ülkeye karkılan çok olumlu olmuştu. O bağlamda Sayın Ecevit'i ben tuttum. be- nimsedim. Hatta ti>atromuzda bile hiçbir li- dere vapmadığımi7 şekilde onun kılıcını çek- tik dört sene. İşte o vesileyle havaalanında bir gün konuştuk. Bülent Bey, "partiye kimseyi davet etmediklenni. kendi gelmek isteyen olursa kapılannın açık oldugunu' belirterek 'Her türlü yardımlanmzı bekliyorıız" dedi. Benim yapabileceğim \ardim sadece kurul- tayda görünüp hir destek bağlamında orada olmaktı. Çünkü delege değildim. ü> e değildim partiye. Sadece misafır statüsünde bulundum ve hemen ondan sonra da MKYK'yi yok edip bir başkan ve 40 kişilik PM Ue yönetime baş- layınca partinin demokrat yaptsında ciddi sar- sıntılar oldu. O yüzden DSP ile bir sıcak ba- ğun yok. .Ama gene son zamanlarda ülkenin, özellikle cumhuri>et kazanımlannın yitiril- mesi bağlamındaki atağını da doğrusu say- gıyla karşıhyorum." 16 Mart 'însan Haklannın Gelişimi' sempozyumunda konuşan Hikmet Sami Türk, Avrupa'yı suçladı çifte standart uygııluyor' Sempozyum 'Askerlerle demokrasi olamaz' İstanbul HaberServisi -İstan- bul Büyükşehir Belediyesi Kül- tür Işleri Daire Başkanlığı'nca düzenlenen "Demokrasi" ko- nulu sempozyum, egemenliğin kime ait olduğu tartışmalanyla başladı. Gemal Reşit Rey Konser Sa- lonu'nda dün başlayan ve bu- gün de devâm edecek olan sem- pozyumun açışkonuşmasını İs- tanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Işleri Daire Başkanı Şe- nol Demiröz yaptı. 20. yüzyılın sonlannda Türkiye'de hâlâ de- mokrasinin tartışıldığına dikkat çeken Demiröz, "Hangj görüş- te olursak olalım. demokrasi paydasuıda bûieşen bir hareket özğüriükçü demokrasiyi oluştu- racakür" dedi. Egemenlik Is- Jamda Allah'a, demokraside ise halka ait olduğu için tslam ile demokrasinin bağdaşmayacağı görüşüne değinen Demiröz. "Bu kozmik bir egemenlik değil midir" diye sordu. Demiröz as- ker, sivil bürokrasi ve elit ay- dınlann olıışturduğu bir ikridar- la demokrasinin olamayacağı- nı savundu. Prof. Dr. ŞerifMardin'inaçı- lış bildirisinden sonra "Demok- rasiTeorisi" konulu ilk oturuma geçildi. Başkanlığmı Bilgı Üni- versitesi Rektörü Prof. Dr. Asaf Savaş Akafın yaptığı oturuma, gazeteci Mehmet Altan ve An- kara Analitik Araştırma Mer- kezi'nden Dr. Mümtazer Tür- köne. Marmara Cniversitesi Fransızca Kamu Yöneti- mi'nden Dr. Ferhat Kentel. KJ- nkkale Oniversitesi Siyaset Bi- limi Bölümü'nden Ömer Çelik, Liberal Düşünce Grubu'ndan Kazuıı Berzeg katıldı. Mehmet Altan. Türkiye'de demokratik sürecin tam anla- mıyla yaşanmadığını sa\oınarak "Hâkimiyetin .\llah'ta mı yok- sa millette mi oldugunu tarûşır- ken, askerlerde oldugunu gör- dük ve demokrasiye dönmeye karar verdik. Etkili katılun olsa, gündemi devlet değil halk belir- lesc. katılım sırasında halkın eşitliği tam olarak sağlansa An- kara'daki kavgalar demokratik olabilirdi" dedi. • Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk, Türkiye'yi işkenceci olduğu gerekçesiyle suçlayan devletlerin kendi eksüdiklerine bakmaları gerektiğini söyledi. Gazetemiz yazan Oral Çalışlar ise Türkiye'nin insan haklan karnesinin kötü oldugunu belirterek "AB'nin bizi kapısından geri çevirmesindeki gerekçesi doğrudur" dedi. istanbul Haber Servisi- İnsan hak- BA) dün Boğaziçi Üniversitesi'nde lanndan sorumlu Devlet Bakanı Hik- met Sami Türk. Türkiye'de insan hak- lan ihlallen gerçeğinin inkâr edilme- diğini ancak bu konuda birbirlerini suçlayan tüm ülkelerin önce kendi ek- sikliklerine bakmalan ve daha '•mii- te\-azı" davTanınalan gerektiğini söy- ledi. Türkiye'nin etnik aynmcılığın araç olarak kullanılıp gerçekte başka amaçlann taşındığı çıfte standart uy- gulamalanna tabi turulmasının asla kabul edilemez oldugunu belirten Türk. "İnsan haklannın karşısında önemli bir başka tehlike de terördür. Devietin görevi, teröre karşı ülkesini korumakür" dedi. Türkiye Bilımler Akademisi (TÜ- İnsan Haklannın Celişiıni" konulu bir sempozyum düzenledi. Yabancı ülkelerden ve Türkiye'den pek çok uz- manın katıldığı sempozyum, Türki- ye'nin insan haklan karnesinin kötü olması gerekçesiyle Avrupa'nın yeni siyasi haritasının belirlenmesine iliş- kin kesin karann alınacagı Lüksem- burg Zirvesi'nden önceki gün tama- men dışlanması nedeniyle de büyük ilgi gördü. Başbakan Mesut Yıtmaz başta olmak üzere pek çpk deviet ba- kanının da telgraf gönderdiğı ve Er- dal İnönü'nün drfdinleyici olarak ka- tıldığı sempozyumun açış konuşma- sıru insan haklanndan sorumlu Dev- let Bakanı Hikmet Sami Türk yaptı. Türk. insan haklannın özünde "yurt- taşuı kamu giicüne karşı korunması" oldugunu belirterek Türkiye'deki ana- yasanın da insan haklannın korunma- sını değiştirilemez bir koşul olarak kabul ertiğini vurguladı. Buna karşın Türkiye'de insan haklan ihlallerinin inkâr edilemez bir boyutta oldugunu ifade eden Türk, bu ihlallerin bir bö- lümünün yasalann eksikliğınden, bü- yük bir bölümünün ise "yasalann doğru uygulanmamasından" kaynak- landığını kaydetti. Türk. yurttaşın kamu gücüne karşı korunması kadar terörün de önemli bir insan haklan »orunu oldugunu sa- vunarak şöyle devam etti: "Devletin görevi ülkesini teröre kar- şı korumaktır, terörle mücadeJe et- mektir. Etnik ay nmcılığın araç olarak kullanılmasını kabul edemeviz. Türki- ye'nin gerçek başka amaçlaria çifte stardarta tabi tutulmasuu kabul ede- meyiz. Bazı ülkeler, önce kendi eksik- Çok sayıda kişinin ilgi gösterdigi sempozyuma Erdal tnönfi de dinleyici olarak kaöldı. (UGUR DEMÎR) E r c a n K a n a r : D e v l e t i n s a n ı y l a b a r ı ş ı k o l m a l ı ÎHD'den düşünce özgürlüğü brifingi İstanbul Haber Servisi - İnsan Hak- lan Derneği fstanbul Şube Başkanı Ercan Kanar. Türkiye'de düşünce öz- gürlüğü için yapılmışen utak hareke- tin bile Batı'nın isteğiyle oldugunu belirtti. Kanar. "Oysaölkeyiyöneten- ler için önemli olan Avrupa'yla barı- şık olmak değil kendi insanıyla ban- şık olmak olmalı" dedi. İHD'nin 27. haftasına giren "Siyah Eylemi"ne Musa Anter Banş Heyeti üyeleri de destek verdi. İnsan Haklan Derneği istanbul Şu- besi tarafından düzenlenen "Düşün- ceyeÖzgörlükBrifingi'', İstanbul Ta- bip Odası'nda yapıldı. Brifingi veren Şube Başkanı Ercan Kanar, Türki- ye'de düşünceyi yasaklayar 152 ya- sa ve yasa hükmünde kararname bu- lunduğunu söyledi. Düşünce özgür- lüğünün gerçekleşmemesinin esas olarak devletten ka>T!aklandığını be- lirten Kanar. "Ancak toplum olarak da bu kavTamı sindiremedik" dedi. Düşünce özgürlüğündeki çifte stan- darda da değinen Kanar, "SadeceGe- ndkurmay istcdi diye 159. maddeden dava açıuyor. 500'c yakuı basın mcn- subu ve shil yıırttaş düşiinceleri nede- niyle askeri mahkemelerde yargılanı- yor. 7 bin kişi DGM, ağır ceza ve as- keri mahkemelerde yargılamyor. Her- halde başka bir toplum yoktur ki bir yazar hakkında 132 yıl mahkûmiyet karanverip66davadayargıJasın" di- ye konuşru. İnsan Haklan Haftası nedeniyle köylerin boşaltılınastnı ve yakılması- nı protesto etmek için Istiklal Cadde- si'nde afiş asmak isteyen Tunceliler Derneği üyesi 2 kişi gözaltına alındı, afişlere el konuldu. Dernek yönetici- lerinin, \alilikten alman izin kâğıdı- nı gösteımesi üzerine gözaltına alı- nan kişiler serbest bırakıldı. liklerine bakmak zonındadniar. Bü- tün iilkcler bu konuda mütcvazı ol- mak zodnındadır. Türkiye elbetteld kendi ihlailerine. başka ülkelerin in- san haklan ihlallarini gerekçe göstere- mez. Ancak baa klişelerle Türkiye'nin karşısına sürekli olarak insan haklan ihlallerinin getirilmesi de bizinı için kabul edileraezdir." Türk'ün konuşmasının ardından sempozyumda katılımcılartebliğlen- ni sundular. Sempozyuma "Büme Hakkı" başlığıyla bir tebliğ sunan ga- zetemiz yazan Oral Çalışlar. Hikmet Sami Türk'ün terörü insan haklannın içınde görmesini eleştirerek "ABTür- Idye'ye karşı çifte stardartn davTan- maktadır. Ancak diğer yandan AB'nin bizi kapısından geri çevirme- sindcki gerekçesi doğrudur. Bizim in- san haklan karnemiz kötü. Bunda ise en önemlietken Türkiye'yi yönetenle- rin siyasi tercihleridir" dedi. Çalışlar, Türkiye'nin süper güçler arasındaki soğuk savaş döneminde "Ban kam- pı"na dahil edildiğini ve 1945'li yıl- İardan sonra NATO üyesi olması ne- deniyle Türkiye'de komünizme karşı bir cephe oluşturulduğunu söyledi. Bu cephenin oluşturulması için Tür- kiye'de ırkçılık ve Islamcılık akımla- nnın pompalandığını. siyasetin ve ya- salann bu yönde yapıldığını vurgula- yan Çalışlar, Türkiye'nin yaklaşık 50 yıldır tam bir sağcı devlet anlayışıyla yönetildiğinin altını çizdi. Sempozyumda tebliğ sunan bilim insanlan şöyle: Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölü- mü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Davran. Marmara Üniversitesi Hu- kuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hayrettin Ök- çesiz, Türkiye İnsan Haklan Vakfı ku- ruculanndan Prof. Dr.Okan Akhan, Fransız Türkolog Prof. Dr. LoisBazin, Hacettepe Üniversitesi İnsan Haklan Felsefesi Lfygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. İonnaKu- çuradl Akademiler ve Bilimsel Ku- ruluşlar Uluslararası İnsan Haklan Ağı Yönetim Kurulu Başkanı Carol CoriHon, New York'taki Rockefeller Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tors- ten VVlesel, Avrupa İnsan Haklan Konseyi \ argıçlanndan Pieter van Dıjk, Başkent Üniversitesi Kamu Hu- kuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ah- met Mumcu. Tebliğlerin okunmasmın ardından Prof. Dr. Şevket Pamuk'un yöneti- minde yuvarlakmasa toplantısının ya- pılmasıyla sempoz\r um sona erdi. Tebliğlerin değerlendirilmesinin ya- pıldığı toplantıya Bosna-Hersek İn- san Haklan Mahkemesi yargıçlann- dan Prof. Dr. Rona Aybay. Ankara Üniversitesi Sıyasal Bilgiler Fakülte- si Öğretim Üyesi ve gazetemiz vaza- n Prof. Dr. Korkut Boratav ile fstan- bul Barosu Insan Haklan Komitesi Başkanı Prof. Dr. Semih Gemalmaz katıldı. Koüiamla ilgîli MİT'te hiç belgeyok HALİL NEBİLER Türkiye'yi sarsan en önemli şiddet olay- larmdan biri olan 16 Mart 1978 katliamı- nın üzerinden 20 yıl geçmiş olmasına kar- şın. MİT'te katliam sanıklanna ilişkin her- hangi bir dosya veya bilgi bulunmadığı or- taya çıktı. MİT, dönemin Içişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş'in, dönemin Ülkücü Türk Federasyonu Başkanı Lokman Kon- dakçı iie 1979 başlannda yaptığı görüş- menin bant çözümlennden ancak 1985 y ı- lında haberdar olabilmiş. Oysa Uğur Mumcu 19S4 yılında 'Papa-Mafva-Agca' kitabında bu görüşmenin bazı bölümleri- ni yayımlamıştı. İstanbul Üniversitesi'ndençıkan öğren- cilerin üzerine 16 Mart 1978 glinü bomba atılacağı, istanbul polisinegelen birihbar- la 10 gün kadar önceden biliniyordu. th- bar mektubunda adı geçenlerden biri de Ozgün Koç'tu... Ihbarda beiırtildiği gibi bomba atıldı. 7 öğrenci öldü vc onlarca öğrencı yaralandı. Davaya bakaıı istanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi 27 Haziran 1997 günü MlT'e davanın sanıklan Mustafa Do- ğan, LatifAktı ve Özgün Koç haklannda bir bilgi bulunup bulunmadığını sordu. MİT'ten 31 Temmuz 1997 tarihinde mah- kemeye gelen yazıda. sanıklarla ilgili bil- gileri olmadığı belirtildi. Oysa en azından Ozgün Koç'un adı 20 yıldır polis. mahke- me ve kamuoyu tarafından biliniyordu. Bilmeyen tek kurumun MİT olduğu an- cak bellı oldu 6 yıl sonra Türkiye. 12 Eylül darbesinden hemen önce, Abdi İpekçi cinayeti. Mehmet AK .Agca. ülkücülerin yurtdışı örgütlenmeleri gibi konularla uğraşıyordu. Dönemin içişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş. bir dönem Avrupa'da Ülkücü Türk Federasyonu Başkanlığı yapan şimdiki DYP Samsun ll Başkanı Lokman Kondak- çıile30Martve lONisan 1979 tarihlerin- de bu konular üzerinde uzun uzun konuş- tu. Kondakçı merak edilen konulara ilişkin önemli bılgiler verdı. Görüşme iki ses ban- dının çözumü olarak kayıtlara girdi. Bant çözümien 1981 yılında başlayan MHP ve ülkücü kuruluşlar ana davasında kanıt ola- rak kullanıldı ve dava dosyasma girdi. Bir- çok gazeteci bu görüşmeleri kamuoyuna yansıttı. Ancak MİT bu bantlann çözümlerine 6 yıl sonra, 1985 yılında ulaşabildi. Oysa, ör- neğin UğurMumcu'nun üçüncü baskısını 1984 yılında yayımladığı "Papa- Mafya- Ağca" kıtabının 147. 148, 149. sayfaian- na baksalardı, hiç olrnazsa görüşmenin bir bölümünü öğrenebileceklerdi. 2 kisi öldürüldü Avcılar'da esrarengiz cinayet İstanbul Haber Servisi - Avcılar'da İran uyruklu Muzaffer Muhammed Nezhad (35) ve Metin Yahnkaya (39). önceki gün öğle saatlerinde kaldıklan aparhnan daire- sinde susturuculu tabancayla öldürülmüş olaıak bulundu. Susurluk olayında ortaya çıkan çete bağlantısmda yer aldığı ileri sü- rülen Özel Harekât Dairesi Başkanvekili, İbrahim Şahin'in koruması özel timci Ay- han Akça ve kurye Dilek Örnek ile birlik- te uyuşturucu kaçakçılığı suçundan yargı- lanan ve beraat eden döviz bürosu sahibi İranlı Vbussef Gharcachehdaghi'nin daha önce cınayetin işlendiği dairede polisten saklanmak amacıyla kaldığı ileri sürüldü. Cinayetm işlendiği ev ile Akça'nın ikamet- gâh olarak gösterdigi ev aynı sokakta çık- tı. Avcılar Denizköşkler Merkez Mahalle- si Sadık Ahmet Caddesi Karaman So- kak'takı 19/3 numaralı evde esrarengiz bır cinayet işlendi. İran uyruklu Muzaffer Mu- hammed Nezhad ve Metin Yahnkaya, ön- ceki gün saat 11.00 sıralarında kimliği be- lirsiz bir kişi tarafından susturuculu taban- cayla öldürüldü. Olay, birakrabasımn ziya- retinden saat 01.30 sıralannda dönen Mu- zaffer Nezhad'm eşi Haiinıe Nezhad'ın,da- iresinin kapısını açamamasıyla ortaya çık- tı. Daireye çilingir yardımıyla girebilen Nezhad. kapının arkasında e^ınin cesediy- le karşılaştı. Eve giren polis, vücudunun çeşitli yerlerinden 7 kurşun yarası alan İran uyruklu Muzaffer Muhammed Nezhad ile 4 kurşunla öldürülen Metin Yalınkaya'nm cesediyle karşılaştı. Saldınnın Nezhad ve Yalmkaya'nın tanıdığı bir kişi tarafından gerçekleştirildiğinin sanıldığını belirten yetkililer. olay yerinde 9 milimetre çapın- da çok sayıda kovana rastladıklannı belirt- tiler. Yalınkaya'nm. tabancasıyla karşılık vermek üzereyken öldürüldüğü kaydedildi. Iran'da bir cezaevinden 2 yıl önce firar ettiği ortaya çıkan Muzaffer Muhammed Nezhad'ın apartman sakinlerine Hakkâri Yüksekov a'da hayvan ticareti yaptığını söy- lediği belirtildi. Isminin yayımlanmasını is- temeyen bir yurttaş, özellikle Ankara pla- kalı lüks birotomobille gelen bazı kişilerin evde kalanlan sık sık ziyaret ertiğini söyle- di. Asavış şube müdürlüğü yetkilileri, ola- yın failinin kimliğini tespit ettiklerini ve operas>onlara başladıklannı söylediler. Yetkiiiler cinayetın uyuşturucu yüzünden işleııdığini ifade ettiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle