Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyettmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç
• Genel Yayın Koordınatörü: Hîkmet
Çetinkaya 9 Yazıışlen Müdürien İbrahim
Yüdız - Dinç Tayanç • Sorumlu Müdür.
Fikret tlkiz • Haber Merkezı Müdürü:
Hakan Kara#GörselYönetmen: Fikret Eser
Dış Haberler Şinasi Danrşoğlu • lsûhbarat Ceogiz
Yıldınm • Ekonomı Mehratt Sarsrç • Kültür
Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yücdman
% Makakkr Sami Karaören # Düzehme: Abdullah
Yaaa#Fotoğraf ErdoğaaKöseoğ]u #Bdgı-Belge-
EdibeBuğra#YurtHaberlen Mehmet Fanrç
Yaym Kurulu. tfcan Selçuk (Başkan».
Ortıan Eriırç, Okta> Kurtböke.
HikmetÇetinkaya. Şükran Sooer.
Ergun Baka DmçTayanç, İbrahim
Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa
Balbav. Hakan Kara.
Ankara Temsılcısi: Mustafa Balbav Atatürk BuK an No
125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 hat),
Faks.4195027»lzmirTeınsılcisı:SerdarKızık,H Zı>a
BK 1352S İ3Tel-4411220, Faks.4419117»Adana
Temsılcisı Çetin Ytğenoğiu, înönüCd \ 19 S. No: 1 Kac 1,
Tel-363 12 ll,Faks:363 12 15
Muesse^e Müdûrû' Üstun Akmen #
Koordınalor Ahmct Korulsan V
Muhasebe Bûknt Vewr«lciare Hüsevio
Gürtr • Işletme Önder Çefik • Bılgı-
tşletn Nail tjıal 9 Bılgısayar Sıstem
Mürmet Çiler • SaO$. Fazilet Knza
MEDYA C: • Yonetım Kurulu
Başkanı - Genel Müdur Gölbin
Erduran # Koordınatör Refaa
Işıtman 0 Genel Mudür Yardımcısı
Mine Akdağ Tel 514 07 53 -
51395S0-513846O-61.Faks 5138463
Yayırolavan ve Basan: Yenl Gun Haber \jansı, Basm ve Yayıncıhk A Ş
Türlvouai! Cad 39 41 Cağaloğlu 34334 Isı PK 246 Istanbul Tel (CIUl 512 05 05 (20 hat) Faks (0.212) 513 85 95
14ARALIK1997 lmsak: 5.41 Güneş:7.14 Öğle: 12.16 tkindi: 14.23 Akşam: 16.43 Yatsı: 18.11
Ebeveynler ve eğitimciler, bilgi eksikliği nedeniyle çocuklan yanlış değerlendiriyorlar
Arman'm
koleksiyonu
• İstanbul Haber Servisi -
Dümanın en değerlı
mücevher ve pırlantalannı
mücevher tutkunlanyla
buluşturan Arman,
temsılcisi olduğu Harry
Wiston'ın takı ve
saatlerinden oluşan 98
koleksiyonunu Çırağan
Sarayı'nda düzenlenen
özel bir geceyle tanıttı.
Önemli müştenleri
arasmda, Fransa'da
geçirdiğı trafik kazasında
yaşamını yitiren Lady
Diana'nın yanı sıra
Hollywood ünlülennden
Elizabeth Taylor. Demı
Moore, Sophie Marceau,
Sharon Stone ve
Madonna'nın da
bulunduğu Harry Winston
mücevherlerini, geceye
özel danslanyla renk katan
Şebnem Dönmez sundu.
Öğrencilerden
kampanya
• İstanbul Haber Servisi -
Göztepe llhamı Ahmet
Ömekai Ilkokulu
öğrencileri ile gazetemiz
yazan Deniz Som'un
girişimlenyle Hakkârili
öğrenciler içın toplanan
400koli gıyecek \e
kırtasiye malzemesi diin
yola çıktı. Som, Ûrnekal
tlkokulu'nda okuyan
çocuğunun. Hakkâri'de zor
şartlar altında yaşayan
çocuklara yardım etme
isteğmin okul müdürünün
de katkısıyla kampanyaya
dönüştüğünü söyledi.
Oğrenme iniııe dikkat
FtGENATALAY
îlkokul ikinci sınıf öğrencisi Ali,
derslerde ve teneffüslerde oldukça
hareketli. yerinde oturmakta zorluk
çeken bırçocuk. Öğretmenin gözü sü-
rekli Ali'nın üzerinde. Ali'yı zaman
zaman arkadaşlannın önünde olmak
ûzere sık sık eleştiriyor. Ali'nin sı-
nıfta pek yakın arkadaşı yok. Ali'nin
okuma-yazma alanında yaşadığı bü-
yük zorluklar var. Yazısı hatalarla
dolu ve oldukça okunaksız. Noktalı
ve noktasız harfleri bırbirine kanş-
tınyor; benzer ses ve görüntü veren
harfleri ayırt etmekte zorlanıyor. So-
nuçta ömeğın,u
gülür>
yazması gere-
kırken *4
kulu"yazabiliyor. Ali okur-
ken sık sık yerini kaybediyor, hece-
liyor. Ali'run matematikle de başı
pek hoş değil. Ali, henüz okuma-
yazma ve matematik sorunlannı çö-
zemediği için sınıf arkadaşlanyla
arasındaki bilgi boşluğu gün geçtik-
çe büyüyor. Ali'nin okul başansıy-
la çevresindekı kişilerin beklentile-
ri arasında büyük bir fark vaT. Onlar
Ali'nin "tembel ve yaramaz" oldu-
ğunu düşünüyorlar. Oysa Ali'nin ze-
kâ testinden aldığı puanlar, onun nor-
malin üzerinde bir zekâsı olduğunu
gösteriyor ve Ali okulla ilgili otma-
yan bilgisayar kullanımı. mekanik
aletleri yapıp bozma, spor gıbi alan-
larda oldukça başanlı.
Davraniş Bilimleri Enstitüsü'nde
görevli klinik psıkolog Şeniz Pamuk,
verdıği bu örnekle, "dfeieksia'' yani
"öğrenme gûçlüğû" ya da "öğren-
mebozukluğu" denilen durumun ne-
redeyse tüm özelliklerini anlatıyor.
Pamuk'a göre gerçekte öğrenme
güçlüğû olan bir çocukta, bu sorun-
lann hepsine birden bu yoğunlukta
rastlamak pek mümkün değil; bu ço-
cuklarda genellikle yukandaki so-
runlardan bir ya da birkaçı gözlem-
leniyor.
ABD Ulusal Öğrenme Güçlüğü
Bileşik Komitesi'ne göre öğrenme
güçlüğü, "dinleme, kendini ifade et-
me, okuma, yazma, muhakeme ya
da matematiksel yetenekJeriıı kaza-
rumındavekullanımındaöncmö güç-
lükkrie kendini gösteren beterojen
bir grup bozukluğıT. Öğrenme güç-
lüğü, aslında oldukça sık rastlanan bir
durum. Ama gerek anne-babalann,
gerekse eğitimcilerin bu konudaki
bilgi eksıkJıği nedeniyle bu çocuk-
lar '^aramaz". "tembeT, "geri ze-
kâh" gibi damgalar yıyor ve uzma-
na gereksinme duyduklan bir dö-
nemde bundan mahrum kalıyorlar.
Şeniz Pamuk, öğrenme güçlüğü-
nün genellikle çocuk ılkokula başla-
dığında fark edildiğini ama çocuk-
lann okul öncesi dönemde gösterdi-
ği bazı özelliklerin bu durumun ha-
bercisi olabileceğine dikkat çekıyor.
Ne yapmah?
Şeniz Pamuk, bu sorunun yanıtı-
nı şöyle veriyor:
"Oğrenme güçlüğü olan çocukla-
ra yaklaşımda tek bir 'özel* yöntem
yoktur. Öncelikle çocuğun yaşadığp
zoıiuklann gerçekien öğrenme güç-
lüğü olup otmadığının bu konuda uz-
manlaşmış kişilertarafından saptan-
ması gerekir.Çocuğayaklaşımda hiç
akıldan çıkarümaması gereken bir
nokta,bu sorunun kesin bir çözümü-
nün olmadığıdır. Herhangi bir yön-
temle çocuğun bu sorunlanndan ta-
mamen kurtulması değil. bu sorun-
la başetmesi ve özeiBkk1
okul yaşan-
üsuu kendisi açısından daha \ erimli
hale getirmesi amaçlanır. Ozeilikle
çocuğun çevresindeki yctişkinlerin
çocuğun sorununun kendi iradesi
içinde obnadığını iyice kavramalan
gerekir. Daha sonra çocuğun içinde
bulunduğu ortamlann çocuğun özel-
liklerinegöre ayarlarunası çocuk aç>-
sından yararlı olur. Örneğin ukulda.
çocuğun daha rahat öğrenebilmesi
içinbirdençok algıkanafcnahitapeden
yöntenüerkullanılabilir. Oğretilecek
malzeme net bölünılere aynlmalı ve
kolaydan zora doğru ele aiuunahdır.
Suıa\iarda bazı çocuklann yalnızca
sözlü olarak sınanmalan ya da hesap
makinesigjbi birtakım > anlınta araç-
tardan yararlanmalan sağlanabair. Bu
çocuklara herhangi bir talimat veri-
lirken kısa ve öz ifadeler kullanılma-
9, dersçakşmalannın bir program da-
hilinde yürütülmesi >e yardınıdan
kaçınılmaması da önemli noktalardır.
Çocuğa yaklaşırken onun yaşadı-
ğı zorluğun kaynağuu iyi bilmek ya-
runda. onu sürekliteş\ikedici biryak-
laşım içinde bulunmak da son dere-
ce önemüdir."
İsveçli sanatçı Sonja Böhlander Tanrısever
Hedefi çocuklan aktif
eğitimin öznesi yapmak
BAR1ŞDOSTER
Adı Sonja BöhlanderTannsever, tsveç'te
doğmuş ama 27 yıldır Türkıye'de. Ağır-
lıkla kolaj ve dokuma çahşmalan yapan
bır sanatçı ama bir özelliği daha var. Tan-
nsever, 1978 yılından beri ılkokul çağın-
daki çocuklann sanat yoluyla aktif eğitimin
öznesi olmalan yönünde uğraş \eriyor.
Tannsever şöyle diyor:
" Yenşkin bu-sanatçıolarakçocuklardan
her gün yeni şeyler öğreniyorum, kuralla-
n unutmayı anırasıyorum. Çünkü onlann
dogmalan yok ve çok daha cesurlar."
Tüm çalışmalannın omurgasmı çocuk-
lann yaratıcılıklannı, düş güçlerini olabil-
dığince özgür biçimde kullanmalanna yar-
dımcı olmak üzerine kuran Tannsever'le,
çocuklarlabırlikte çahşttğı, çocuklann eser-
lerinin sergilendiği bir ortamda. Marmara
Üniversıtesı Göztepe K.ampusu"ndakı Re-
sim-tş Bölümü'nde bir salonda söyleşiyo-
ruz. Bir yandan projelenni dinliyor, bir
yandan da çocuklann düşgüçlerinı kullan-
malanna nasıl coşkuyla yardımcı olduğu-
nu izlıyoruz. Çocuklarla birlikte resim ya-
pıyor, boyuyor ve bunlan küçük mıknatıs-
lar yardımıyla metal bir zemin üzerine tut-
turuyor. Mavi yeşıl zemin üzerine düşleri-
ni yapıştınyorlar çocuklar. özlemlerini, ge-
leceklerini. Kimi bir astronot asıyor, kimi
bir ağaç, kimi de bir bulut iliştiriyor pano-
nun köşesine. Aynı anda yaklaşık 50 çocuk-
la ilgilenen Tannsever, böyle bir çalışma-
ya bir ünı\ ersitenin ev sahipliğı yapması-
nın çok önemli bir adım olduğunu, kurum-
lann bir araya gelebilmesinin önemini vur-
guluyor önce ve sonra eklıyor:
"Böylesi bir çahşmayı İstanbul dışında,
özellikİe de Güneydoğu'da yapmak istiyo-
ruz. Çünkü bu yöntem aktif egitim kavra-
mını destekliyor ve her alanda uygulanabi-
o
9 Ocak 1998 'de Ruhi Su Kültür Merke-
zı'nde kolaj sergisıni açacak olan Tannse-
ver. Türkiye'de çok çeşıtli kurumlarda ça-
lıştığını ve yaratıcı etkinlik mekânlan oluş-
tunnaya çaba gösterdiğini vurguluyor.
Aynı anda vaklaşık 50 çocukla ilgilenen Tannsever, tüm çahşmalannm omurgasnu onlann düşgüçle
rini özgürbiçimdekullanmalannayardımcıolmakamacıy\akuruyw.(Fotoğraf. KUBİLAY TÜNTÜL)
Tıp kurultayı
'15 bin
hekim işsiz
kalacak'
İstanbul Haber Servisi - Politik kaygı-
larla gereksiz tıp fakülteleri açıldığmı vur-
gulayan hekimler, "Bunun sonucunda
önemli bir hekim tşsizliği olacak" dediler.
Türk Tabıplen Birligı'nin hesaplamalan-
na göre 2000 yılında 15 bın hekim işsiz
kalacak.
Türk Tabipleri Birliği (TBB) Uzmanhk
DemekJen K.oordinasyon Kurulu tarafın-
dan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde düzen-
lenen TV. Tıpta Uzmanhk Eğitimi Kurul-
tayı"nda konuşan istanbul Tabip Odası
Başkanı Prof. Dr. Orhan AnoğuL hekim-
lerden meslekleriyle ilgılı konularda ka-
tılımcı olmalannı istedi. Anoğul, gerek-
siz açılan tıp fakülteleri ve fazla konten-
jan nedeniyle hekim işsizliğinin yaşan-
maya başladıgına dikkat çekerken İstan-
bul Üniyersitesi Rektörü Bülent Berkar-
da da "Özelflniversitelerdetıp fakülteleri
kumlmanıalı. Çünkü kadrolan zayıf. Bu-
ralarda tıp fakültesi kurmaya izin vermek
hem günah hem de avıpür" diye konuştu.
TBB Başkanı Dr. Füsun Sayek ise Türlci
cumhuriyetlerde üç yera tıp fakültesinin ku-
rulma planlannın yapıldıgını belirtti.
İstanbul Tabip Odası Uzmanhk Eğiti-
mi Çalışma Grubu tarafindan yaklaşık bir
yıldır sürdürülen "UzmanhkEğtthnitstan-
bul Raponı" başlıklı çalışma da kunıltay-
da sunuldu. Dr. Semih Halezaroğlu, çalış-
manın amacını "Kunımlar arasında kar-
şdastınnayapmak,veritabanıoluşturmak
ve TUS adayianna bilgi sunmak" olarak
sıraladı.
Tıp fakültelerinin kontenjanlannda ya-
ratılan şişkınligin kaliteyi düşürdüğü vur-
gulanan Uzmanlı Eğitimi İstanbul Rapo-
ru'nda, bazı sorunlar ve yapılması gere-
kenler şöyle sıralandı:
• Aralık 1993'ten beri sınav yapılama-
ması nedeniyle tıp fakülteleri dışında asis-
tan yetiştiren eğitim hastanelerindeki çok
sayıda bırimde şef, şef yardımcılan kad-
rosu boş kalmıştır.
• Her bır uzmanlık dalı içın oluşturu-
lacak ulusal yeterlilik kurullannm sına-
vından geçmesi gerekenler arasında, eği-
tıcılerin ve eğitılmekte olanlann yanı sıra
dalının uzmanı olarak mesleğini uygula-
yanlar da bulunmalıdır.
• Uzmanlık eğitimınde yapılacak dü-
zeltmeler. Türkiye Avrupa Birliği 'ne alın-
sın diye değil, toplumun ciddi bir gerek-
sinimi olduğu için düzenlenmeli.
SAK USTUNDE
Başlık
Artık bu kbşenin
başlığında ne
Müjdat ne Gezen,
ne M ne G harfleri
var. Sadece Sak
Üstünde yazıyor, o
kadar. Kolay olmadı
canım bu isimden
kurtulmak. Şaka bir
yana,kuşkusuz bu
simgesel bir
yaklaşımdı. Ne
oradan ismimizi
kaldırmakla ben
ortadan kalktım, ne
yeniden ismimizi
koyarsak artı bir şey
olacak?.. Bu bir
fantazya idi. Ama
bır şey denedik. Bir
insanın magazin haben olmaktan kendi isteği ile
uzaklaşıp daha nitelıkli işlere yönelmek için yıllarca
alışageldiği lüksü elinin tersiyle itmesi o denli kolay
bir iş değil. Profesyonel olarak otuz yedi yıl içinde
yaptığım pek çok şeyden pişmanlık duyuyor değilim.
Ama daha nıtelikli, daha içerikli şeyler yapılabilırmiş.
Zararın neresinden dönsek kârdır. Kendimizi
eleştirirsek bir yeriere varabiliriz. Yoksa say babam
say olduğun yerde...
Aziz Nesin İlköğretim Okulu
Odenli sevindiricı mektuplar aldım ki kampanyayı
buradan sürdürmeye karar verdim. Eğer faks
veya mektuplan elime geçmeyen ve duyurmakta
geciktiğim kişiler olursa şimdiden hoş karşılasınlar.
Bakırköy'den Tolga Özdemir, "Aziz Nesin Ilkokulu
için gerekırse tuğla taşır işçilikyapanm" diyor... Sağ ol
sevgili Tolga. Diğer konuya gelince, ben mektup
yazamıyorum. Saim Bugay ise heykelcikleri çoğalttı,
edinebilirsin. Kuşadası'ndan Necdet Ecer beni okul
konusunda yüreklendirmiş ve elli milyonu Kuşadası
Vakıfbank aracılığı ile göndeımiş. Diyor ki: "Acaba
para gönderenlere bir teşekkür mektubu yazılamaz
mı?" Ne kadar doğru olur bu. Ama Ali Nesin'in
yatınlan paralardan günü gününe haberi olmuyor
Sonra hepsi birıktiğınde, yardım yapanlara hem birer
teşekkür plaketi hem de okulun kapısına ısımleri
yazılacak. İzmır Foça'dan 8 yaşındaki Gözde Sultan
Tunç harçhğı olan elli bin lirayı Aziz Nesin İlköğretim
Okulu'na bağışlamış. Parayı zarfın içine koyup bana
göndermiş. Çok duygulandım. VAKIFLAR BANKASI
ÇATALCA ŞUBESİ adresine dilediğiniz kadar bağış
yatırabilirsıniz. Temel atmaya hepinizi bekleyeceğiz.
Şimdiden teşekkürler.
Sarmaşık
Öyle bir boşluktayım / Düşüyor muyum ağlıyor muyum
/ Belli değil yanım yörem / Sesini gönder tutunmaya /
Sanlıp sesine kurtulayım. AZİZ NESİN, 1984 Ocak.
Kışın tadını çıkartın, sel sulanndan yararlanın.
Çümü bu yöneticiler yazın sizi susuz bırakabilirter.
Okuyun: Oğlum Nasıl Fenerbahçeli Oldu? / Canan
Tan - Izleyin: Bir Demet Tiyatro Sevin: Kusurlannızı.
Telefonum çaldı. Aktüel
dergisinden bir genç kız: "Üç
yıl önce Mevlana Vakfı'ndan bir
ödül almışsınız, acaba bize biraz
bu konuda bilgi verebilir misinız"
diye sordu... Böyle bir ödül
aldığımı, ödülü veren kurumun
Mevlana Vakfı olmasının dışında
bir bilgim olmadığını söyledim.
Aktüel dergisi çıktı. Doğrusu ne
söyledimse aynen yazmışlar.
Ama yazının asıl amacı farklı.
Haşim Akman ve Şirzat Bilallar
imzalanyla yazılan yazıda bir
amaç var. Bu vakrf aslında bir
tarikatmış. O ilk yıl verilen
odüllen alanlar arasında Sezen
Aksu, Yaşar Nuri Öztürk, Uğur
Mumcu gibi isimler var. Iki
gazeteci yazılarının bir yerinde
şöyle bir yorum yapıyoriar
"Aktüel'in ulaşabildiği bu isimleri
Aktüel
aynı çatı altında görmek şaşırtıct
gelebilir. Onlar durumlannı
açıklıyor açıklamasına, ama her
iki tarafın da yaşananlardan
habersizliğıni kabullenmek biraz
saf olmayı gerektiriyor."
Sonunda hepimiz yakayı ele
verdik. Bu Haşim'le Şirzat'ı
atlatabileceğımizi sandık, ama
yanılmışız. Bizim bu yeni tarikat
veya dinin gizli mensuplan
olduğumuzu meydana
çıkardılar... Zaten Uğur Mumcu
ölmeden önce bu vakfa uzaydan
gelen habeıieri bana söylemişti.
Ikimizin de bu konudaki inancı
tartışılmaz. Anımsadığım
kadanyla o gece Diyanet işleri
Başkanı da vardı. Demek ki o da
bunlardanmış, anlaşıldı. Haşim'le
Şirzat... Bu haberi yaparken
kuşkusuz bir hesabınız var. Onun
ne olduğu yakında çıkar. Benim
bir tarikata üyeymişim imajını
veren yazı mizah yazısı olursa
olur, ama ciddi ciddi yazarsanız,
gene olur...
Olur da bana güleceklerine size
gülerier... Akıllı olun, Atatürk
uzaylıymış, yok yemekli
toplantıda bunlar anlatılmışmış..
falan filan... Bana bakın, ben de
uzaylıyım, sizi çarpıveririm,
görürsünüz bizim tarikatla
uğraşmayı...
Sevgili okurum...
Beni tanıdınızsa tanıdınız. Adı
geçen vakfı ne tanınm ne de
merak ettim. Ama Aktüel'in
yazısında "aklı boş cüzdanı
dolu" mensuplanndan söz
ediliyor. Bu tarif bana ilginç geldi.
Yoksa birileri bunlardan para
sızdıımak istedi de alamayınca...
A\ / n O ^
n a
^
e r z a m a n t a m
doğruyu
/ A y I IC* yansrtmaz. Örneğin sağ eliniz sol el
gibi görünür aynada. Sonra ıraksak,
yakınsak camlarla yapılan aynalar doğruyu
göstermez. Bir de yamuk yumuk eğri büğrü gösteren
lunapark aynalan vardır. Yani anlayacağınız artık
aynalara bile güven yok. O zaman geriye tek seçenek
kalıyor. insan kendini nasıl görüyor?.. Aynaya
bakmaya gerek olmadan sizin gerçek kimliğiniz, içiniz
nasıl?.. Bu önemli. Yoksa aynalara güvenmemek için
ille de cadı kraliçe olmak gerekmiyor. Görüyorsunuz
işte, aynadan daha önemli gösterge insanın kendi
düşünceleri, kendini nasıl gördüğü. Yani göründüğü
gibi olmayı ya da olduğu gibi görünmeyi biliyor mu
insanoğlu?.. Biliyorsa mesele yok. insan kendinin
aynası bence. Kendinin aynı(sı) ise.
Pazarın Fıkrası
Nikâh memuru nikâhı kıyacak, ama damadın
ayakta duracak hali yok. Zurna gibi sarhoş.
- Size haftaya gün veriyorum, ayıl öyle gel,
demiş memur ve nikâhı ertelemiş.
Ertesı hafta damat gene zurna gibi. Nikâh
memuru gelin adayına dönmüş:
- Ben damat beye ayık gel demedim mi, bu ne
hal, gene sarhoş, deyince kız:
- Ne yapayım efendim, ayıkken getiremiyorum,
demiş.
Otoyol
O'ndan hep sevgi gördüm ve tam
arkadaş olmaya başladığırrnz yıllarda
aynldık. Tiyatroyu çok seviyordum ve bu
yüzden sınrfta kaldım. İşte ilk ve son
tokadımt o zaman yedim. "Ne yapmak istiyorsun
sen?" dedi bana. "Tîyatrocu olmak istiyorvm"
dedim. "Okumadan tiyatrocu olunmaz, okulunu
bitir, etimle götüreceğim seni" dedi. Okulumu
bitirdim. O da bana verdiği sözü tuttu ve eliyle
götürdü beni ŞehirTiyatrolan'na. "Eti senin kemiği
benim" diye teslim etti sahne amiri arkadaşına...
Böylece ben mesteğime ilk adımımı O'nun bana
Karadeniz otoyolunun ihalesini kim yaptı?.. Bizim
parti yaptı. Hayır biz yaptık... Bizim zamanımızda
ihale edildi... Yalan, bizim zamanımızda... Siz
milletvekilleri milletle kafa mı buluyorsunuz?.. Kim
merak ediyor ihaleyi kimin yaptığım?.. Sonunda
parayı bu millet vermedi mi?.. Neyin kavgasını
yapıyorsunuz siz?.. Parayı biz verecegiz. Sahibi siz
olacaksınız. Nerede bu bolluk?.. O yolu biz yapük,
yapıyoruz. Siz sadece bize vekâleten işleri
bozuyorsunuz o kadar. Bırakın bu yolları da yolu bir
an önce yapın.
verdiği sözü tutması sonucu attım...
Öldüğü gün sahnede korrtedyenlik
yapmam gerekiyordu. Çıktım sahneye,
yapabildiğim kadanyla yaptım bir şeyler.
Sahne komisi geldi yanıma: "Abi, bugün pek
neşen yoktu" dedi. "Babam öldü de ondan"
dedim. Başladı gülmeye... Inanmadı. Hiç bir
komedyenin babası ölür mü? Babamı çok
severdim. Çok iyi adamdı. Babam, adamdı... Ünlü
bir sanatçı olmasına karşm alabıldiğine
alçakgönüllü idi. O'nu sevmeyen yoktu. Umanm,
O'nu çok özlediğimi duyumsuyordur.
Beni
Güldürenler
"Artız Mektebı" oyununa bir
sahne fınali yazmıştım. Savaş
Dinçel okulun hademesi.
Mehmet Ali Erbil de oğrenci.
Savaş bir ara tüm öğrencileri
toplayıp onlara opera, bale,
tiyatro, halk müziği
konusunda bilgiler venp
gösteri yapıyor. Sahnenin
sonunda Mehmet Ali, Savaş'a
soruyor: "Senin asıl mesleğin
ne?" Savaş yanıtlıyor:
"Hademelik." "O zaman
kendi işıni yapsana, okulu
mok götürüyor." Savaş sahne
finali olan repliğini söylüyor:
"Sen bana, bu memlekette
kendi işini yapan bi kişi
göstersene." Burada ışıklar
söner ve iyi bir alkış gelirdi.
Çünkü 12 Eylül dönemıydi ve
ülkede herkes her işi yapar
olmuştu... Bu sahne nereden
aklıma geldi?.. Istanbul'u sel
almış, insanlar mahsur ve
evsiz kalmışlar, Belediye
Başkanı Siirt'e gitmiş, siyaset
yapıyor... Oradan aklıma
geldi. istanbul'u sel götürüyor,
başkan minarelerde...
Dario Fo
Bir komedyen, oyun yazan,
mizahçı, Nobel ödülü alınca
kendi ülkesindeki tutucular
dahil, tüm dünyanın gericileri
ayağa kalktı. Önce böyle azılı
bir komünistin Nobel
almasına, sonra da komedi
gibi hafıf bir meslek erbabının
bu denli ciddi bir ödüle layık
görülmesine başkaldırdılar.
Oysa Fo'nun umurunda bile
değildi bu insanlar. Çünkü
onlar olmasa Fo mesleğini
yapamaz, onlan ti'ye alıp
yazamazdı. Üç yıl önce
Fo'nun "AçıkAile" adlı
oyununu sahneye
koymuştum. iki öğrencim çok
başanlı olmuşlardı. Oyunun
çevirmeni ve Fo'nun
ülkemizdeki temsilcisi Füsun
Demirel, oyunun yorumuna,
oynanışına bayılmış ve
Italyanları davet etmişti. Onlar
da aynı yorumu yapmışlar ve
oyunculan kutlamışlardı. Bu
Fo'nun ve kansının iyi
yazarlığından kaynaklanan bir
sonuçtu. Tıpkı Nobel'in
Fo'nun hakkı olduğunu
kabullenmek gibi doğal bir
şey bu.
Erdal'ın Dizisi
Erdal Özyağcılar iyi bir tiyatro oyuncusudur.
Televizyonda yeni bır dızinin çekimlerine başladı.
İyi sanatçılardan oluşan bir kadroyla işe
başlayan Erdal'ın setinden gelen haberiere göre
bomba gibi bir dizi gelıyor ekranlara. Şarkıcı,
türkücü, arabeskçi aktörleri arayacağız ama ne
yapalım. Tüm ekibe şimdiden başarılar
diliyorum.
Sevgi
Değışık bır kavramdır bu. Kimi, neyi, hangi nedenle
sevdiğimizi pek düşünmeyiz. "Severim, seviyorum"
deriz, olur brter. Derinine inilmez bir konudur sevgi.
Oturdum, Ahmet Altan'ı neden sevdiğimi düşündüm.
O'nu kadınlar çok seviyor. Akıllı ve hoş buluyorlar.
Benim bu tip eğitimlerim yok. Demek ki O'nu sevmenin
başka nedenleri olmalı. Buldum. Biliyordum zaten ama
ifade edememişim bugüne dek. Ahmet nitelikli bir
insan. Genetik yoluyla akıllı ve zeki, ailevi yolla edepli,
kültürlü olabtlir. Ama O'nu sevmemin temelinde başka
önemli nedenler de var. Ahmet iyi adam. Günümüzde
fenerie aranan özelliklerden en önemlisi bu insanda var.
Kalite-kandite ikilisinde, O kaliteyi simgeliyor... Birini, bir
şeyi seveceksek, nedenini bilmemiz gerekir. Çoğu kez
bildiğimiz halde ifade edemeyiz. Düşündüm ki Ahmet
salt sevilmek ve beğenilmekten öte, ifade edilmek
durumunda biri. Çünkü nefis bir yazar olduğu halde,
hiçbir gazetede günlük sütunu yok. Ben buna
şaşınyorum. Köşemi O'na vermeye hazınm. Böylesine
iyi bir kalemin, hangi nedenle olursa olsun, gazetesiz
olmasına inanamıyorum.
Pazarlık ve duvarlık sözler
Ağacın en tepesine tırman, ama dalları kırmadan...
Gelenler: Türk Kalp Vakfı Başkanı Çeön
Yıldınmakın ve 20 arkadaşı bir vakrf kurdular.
Bağımlılığı Engelleme ve Mücadele Vakfı. Özellikİe
gençler arasında son yıllarda yaygınlaşan uyuşturucu
bağımlılığı ile mücadelede bu vakfı desteklemeliyiz. Bir
toptumun gençleri zehirlenirse, geleceği tehlikededir.
• Eczacı Selahattin Batur bana -ilaç- göndermiş.
Beni iyi tanıyor. Sağ olsun. • Canan Tan kadın
gülmece yazarlanmızdan. "Oğlum Nasıl Fenerbahçeli
Oldu" ve ister Mor Ister Mavi" adlı kitaplan harika.
• Spor Sağlık El Krtabı ve Dırim Tıp Gazetesi geldi. Sn.
Batur'a teşekkürler. • Istanbul'dan Yonca Aslan 10
Kasım kutlamalanyla (öyle diyor) ilgili olarak yakınmış.
Sevgili Yonca en azından biz MSM olarak O'nu andık
ve en aandan bizce "bir başka kutlandı". Eğer siz de
bir başka andıysanız sorun yok. Öyle yapmayanlar
utansın. • Bağcılar'dan Atal Erdoğan. Mektubunu
aldım. Bana detaylı yazarsan yardtmcı olmaya çalışınm.