Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12ARALIK1997CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Enflasyon: Bazı Yanılgılar ve Paradokslar
Prof. Dr. A. BORA OCAKÇIOĞUJ W tktisat Fakühesi
Maliye Bölümü Mali Iktisat Anabilim Dalı Başkanı
U
zun yillardan beri yük-
sek oranlarda seyreden
sürekli bir enflasyonla
yaşamak zorunda kal-
mış olan ülkemizde bu
konuda yeterli ve açık-
layıcıaraştırmalarvapılmaınıştır. Buna
karşı ortahkta dolaşan fikirler çoğun-
lukJaiktisatbilimi dışında kalan basma-
kalıp ve yüzeysel sloganlardır. Bu slo-
ganlann antıenflasyonist politikaları ta-
sarlayacak ve yürütecek yetkıliler ve
başka ilgililer tarafından da ileri sürül-
mesi. enflasyonla savaş hakkındaki
umutlan zayıflatmaktadır. Bu yazıda
enflasyon hakkında ıleri sürülen yan\l-
gılı fıkirlerden bazılan (ayn harflerle
dizılmıştir) ve bunlara ilişkin paradok-
sal gerçekler tartışılmaya gayret edile-
cektir.
Enflasyon Yaşanu Pahalılaşürarak
Herkesi Yoksullaşüran Bir Cana\ardır.
Trafik canavan kâvTamında olduğu gibı
kendimize ait bir suçu başkasının ya da
başka bir şeyin üzerine atmak FVeud'çu
düşük düzeyde bir savunma mekanizma-
sıdır (projeksiyon). Türkiye'de enflasyon
süreci içınde herkes yoksullaşrnamakta,
tersine, bazılan zenginleşmektedir. Geli-
nni, enflasyon oranının üzerinde arttıra-
bilenlerle enflasyon oranına eşit arttırabı-
lenlerin ve ekonomik verimlilıği gerek
kendi ihmalleri gerekse kasıtlan ıle düşü-
renlerin enflasyondan yakınmalan an-
lamsızdır. Tam rekabenen veya oligopo-
list rekabetten kaçip aralannda anlaşan
ve belirli piyasalarda tekel etkısi (kartel)
meydana getirerek fıyatlan anlaşmah ola-
rak yükselten bazı ekonomik bırimler ve
işadamlan enflasyon haddinin üzerinde
ücret zammı isteyen sendikacılar ve sen-
dıkalı işçiler, enflasyon oranının üzerin-
de taban fıyatı isteyen tanm kesimi üre-
ticileri. tüketimi sürekli körükleyen, yeni
gereksinimler yaratanreklamcUar,işleri-
ni eksik ve vasıfsız yapan müteahhitler, iş-
başında dalga geçen, etkm olmayan işçi-
ler. hasta olmayana rapor veren doktorlar,
öğrencilere iyi eğıtım vermeyen, araşttr-
ma yapmayan profesörler. derslerine gır-
meyen ve çalışmayan öğrenciler, Işinı
sav saklayan ve vatandaşın değerli zama-
nını çalan devlet memurlan. her alanda
rant gelıri elde ederek yani üretım yapma-
dan köşe dönme peşinde koşanlar, siya-
sal popüKzm uğruna kamu gelirlerini ve-
nmsiz ve gereksiz alanlarda çarçur eden
merkez ve yerel ıdare politıkacılan. ver-
gi reformunu yapmaktan, vergi idaresira
etkinleştirmekten korkan idareciler, sos-
yal güvenlik kurumlannı binbir şekilde
soyanlar, venmsiz devlet işletmelerinin
özelleştırilmesini engelleyenler, sonuçta
gelirlerini arttırmak peşinde koşup eko-
nomik etkinliği baltalayan kişilerin ve ku-
rumlann hepsi enflasyondan sorumludur.
Enflas\onun sorumlusu. işsizkr, tarun ifr-
çileri. sendikasız işçiler, duz memurlar dı-
şında olanlar. yani bü\ük bir çoğımluğu-
muzdur. Ancak aramızdan hiçbirisini de
tek başına suçlu saymak doğru olmaz.
Enflasyon,toplamistemin(talebin) top-
lam sunumdan (arzdan) fazla oimasından
doğar. Bu söylemı (ifadeyi) eskiden beri
herkes kullanmaktadır Yani bizim ülke-
mizde toplam istem her zaman toplam su-
numdan fazladır, dolayısı ile üretimimiz
tüketim gereksinımimizi karşılamıyor ve
bu nedenle enflasyon olgusu meydana ge-
liyor gibi bir anlam belirtilmek istenmek-
tedir. Bu söylem. enflasyon hakkında ne
kadar eksik teknik bilgiye sahip olduğu-
muzu göstenyor. Aslında zengin ülkeler
dahil, tüm ülkelerde üretım, smırsız tüke-
tim arzusunu karşılayamaz. Kaldı ki, zen-
gin ülkelerde enflasyon olabilir, yoksul
ülkelerde enflasyon olmayabilir. tktisat
biliminde statik ve devamlı olarak top-
lam istemin toplam sunumdan fazla ol-
ması gibi bir kavram kullanılmamakta-
dır, enflasyon süreci dinamiktir. Enflasyo-
nist açık denilen bir olgu ise toplam su-
num ve toplam istemin ekonominin tam
kapasıte sınınnın (potansiyel ürünün) ile-
risinde dengede olmasıdır, ki ancak savaş-
larda oluşabilen bir durumdur.
Enflasyon. ekonominin tam kapasiteye
varmasından önce, yani işsizlikle birlüc-
te de var olabilir. Aslında bu yanılgıyı
Türkiye'deki enflasyon sürecinı betimle-
mek için bir vesile olarak ele almak ye-
rinde olacaktu-, Teknik olarak belirtmek
gerekirse, toplam istem vetoplamsunum
işlevleri her zaman, belirli bir gayri safı
ulusal hasıla ve belirli bir genel fiyat dü-
zeyini belirlemek üzere bir denge nokta-
sında kesişirler, aksi halde gayri safı mil-
li hasıla ve genel fiyat düzeyi belirlene-
mez. Ancak bu denge noktası toplam is-
tem ya da toplam sunum işlevlerinin sıç-
raması ile yer değiştırir. Enflasyonu do-
ğuran olgu ise toplam talepve toplam arz
fonksjyonlannm bırbirlerinin ardı sıra. ge-
rek birbirlerine bağlı olarak. gerekse dış
etkenlerden (şoklardan) dolayı sıçramala-
n ve yer değiştirmeleridir (genişleme ve
daralma). Ömeğin. sunum işlevininyada
toplam sunumun (geriye) sıçraması ya da
daralması üreticilerin aynı gayri safı ulu-
sal hasıla düzeyinde ürettikleri mal ya da
hizmetleri daha yüksek fiyatlardan sat-
mak istemeleri ya dabuna zorunlu olma-
lan durumundan doğar. Bunun nedeni,
toplusözleşmelerde saptanan işçi ücretle-
rinin. yüksek taban fiyatlanndan dolayı
tarım ürünleri fiyatlannın, Türk Lira-
sı'nın dış değerinin sürekli olarak azalma-
sına ya da petrol şoklan gibi bağımsız dış
etkenlere bağlı olarak ithal girdi fiyatla-
nnın ve katma değerlere gıren her türlü
maliyet ya da faktör geliri unsurlannın
artmasıdır.
Sunum ışlevindeki (ileriye) sıçramaya
da genişleme ise mal ve hizmet satın alan-
lann aym gayri safi millı hasıla düzeyin-
de daha daha yüksek fiyat ödemeye razı
olmalan anlamına gelir.
Öyle ki. sunum (üretim) cephesinde ge-
lirlerini arttırabilenler, yani daha yüksek
ücret, rant. kâr ya da faiz elde edebilen-
lerbu gelirlen daha sonraharcamayabaş-
ladıklannda. bir başka deyişle aynı mik-
tardaki mal ve hızmetler için daha yüksek
fiyat ödemeye razı olduklannda, toplam
istem işlevı yer değiştireîek sıçrama (ge-
nişleme) gösterir. Sıçrama. sunum-istem
(arz-talep) eşitliğinin bozulmasını değil
bir dengeden başka dengeye geçişi belir-
tir. Bir dengeden, daha yüksek genel fi-
yat, fiyat düzeyinin geçerli olduğu yeni
dengeye gidiş enflasyon'dur.
Bu süreçte gayri safı ulusal hasıla top-
lam arz fonksiyonunun esnekliğine, yani
üretimi arttırabilme yeteneğine göre bir
miktar artabilir. Ancak bazen, sunum da-
ralmasına istem genişlemesi yeterince ce-
vap vermez ya da istem parasal ve fiskal
politikalarla sınırlanırsa gayri safi milli
hasıla aynı kalabilir ya da azalır (stagflas-
yon). Dolayısı ıle dinamik enflasyon sü-
reci birbirlennı takıp eden arz ve talep de-
vınimleri (fiyat ve gelır spıralı) ile besle-
nir. Bu olguya ulusal gelirin paylaşılma-
sındaki didişme. çatışma veya yanşma da
diyebiliriz.
Özellikle Türkiye'de yerleşmiş ve ku-
rumsallaşmış olan bu dinamik süreci. tek-
nik deyişle maliyet itişli enflasyonla talep
çekişlı enflasyonun birbirlerini sürekli
olarak izlemesi olarak beümleyebiliriz.
Sonuç olarak, toplam talebin durağan ve
sürekli olarak toplam arzdan fazla olma-
sından söz edilemez.
Enflasyonun tek suçlusu kamu kesimi
bütçe açıklannı me\dana getiren devtet-
tir.Bu fıkır genellikle ilen süriilmektedir.
Ancak burada çok dikkatli olmak gereki-
yor... Uzun süreli süreğen (kronik) enflas-
yonda kamu kesimi açığı enflasyonun ne-
denlerinden biri olmaktan ziyade edilgen
(pasif) bir sonucudur. Bu bakımdan iîcti-
sat bilimindeki temel yanlışlıklardan sa-
yılan "ad hoc ergo propter hoc", yani.
•'Bundan sonra bu griiyor, o halde bunun
sebebi budur" şeklındekı yanılgıya düşe-
biliriz. Yani, devlet bütçesi açık veriyor ve
ardından enflasyon olgusu meydana ge-
liyor dersek tavukla yumurta sırasını ka-
nşttrmış olabiliriz. Yerleşmiş enflasyo-
nist ortamda bütçe açıklarmın nedeni
önemli ölçüde toplumda süregelen gelir
çekişmesınin devlet bütçesıne yansıması-
dır. Şöyle kı. devlet süregelen gelir arttır-
ma çekişmesinin sonunda giderlerini bu-
na göre ayarlamak zorunda kalacaktır.
Yani de\ let, keyfı öyle istiyor dıye büt-
çe açığı vermez. Tam tersi. denk bütçe
yüksek siyasal prim yapar. Burada söz
konusu olan edilgen (pasif) bir bütçeden
kaynaklanan açıktır. Izleyen senede ücret-
leri toplusözleşme ile saptanan işçiler,
katsayıya tabi memurlar, gelirleri taban fi-
yatlanna bağlı olanlar, kartel halinde ör-
gütlenmiş firmalar gelir ve fiyat arttırma
çekişmelerinde başanya ulaşmışlarsa,
devletin gıderlenni bunagöre ayarlamak-
tan başka çaresi kalmaz. Anlamsız tasar-
ruf genelgeleri ve gösterilen ile kamu ke-
simi dengesini tutturmak da olası değil-
dir. Belirli çıkar gruplannın siyasal veya
eylemsel şantaja başvurarak, gelirlerini
başkasına kıyasla daha fazla arttırma ça-
bası genellikle devletin iradesinin dışın-
da cereyan eden bir olgudur. Bu şantajla-
ra boyun eğmek zorunda kalan devletin
ölçüsüz istemlere uygun olarak vergileri
arttırması da özellikle kısa dönemde çok
zordur. Dolayısıyla suçu tamamen devle-
te atarak ışin içınden çıkmayı yeğlesek
bıle, enflasyonla savaşa ılişkın çözüm yol-
lannın belirlenmesi konusundaki isabet-
sizliklerden kaçamayız.
Özel kesim kendi istcği ile kâıianndan
vazgeçerse enflasvon sorunu çözümlenir.
Yakın bir zamanda bir değerli ışadamı
enflasvonla savaş sürecınde kârlanndan
vazgeçebileceklerini ileri sürmüştür.
Bundan daha da kapsamlı bir önlem var-
dır: Ccretlerin ve fiyatlann belirli bir sü-
re dahilinde dondurulması. ABD Başka-
nı Nium, 1970'lerın başında ücretleri ve
fıyatlan üç ay için durdurmuştu. Böyle-
ce de enflasyonun düşeceği sanılmıştı. Bu
sürenın sonunda ise ücretler ve fiyatlar
başını alıp gitmiş ve önlem hiçbir işe ya-
ramamışttr. Bu şaşırtıcı bir sonuç değil-
dir, çünkü enflasyonun gelir-fiyat spira-
lini yaratan temel dinamikleri, yani top- •
lam arz ve toplam talebin bırbirlerinin ar-
dı sıra sıçrama göstermeleri. bırbirleri ile
yanşa girmeleri olgusu gidenlmezse, ge-
rek tek yanh girişimler gerekse bunalımı
dondurma biçimindeki yapay önlemler
fayda vermez. Enflasyona engel olmak
için, fiyat arttıran firmalann afişe edile-
rek açıklanması ve ayıplanması da olduk-
ça saf bir fikirdır. Türkiye'de özel kesim
cephesinde asıl yapılması gereken, fir-
malann aralannda anlaşıp tekel etkisi ya-
ratmalannın önlenmesidir. Tam rekabet
ya da oligopolıst rekabet sistemi içinde ol-
ması gereken firmalar aralannda açık ya
da kapalı olarak anlaşıp fıyatlan yüksel-
tebiliyorlarsa bir tekel olgusu meydana
gelir, yani piyasa rekabete açık olmayan
bır tekel gibi işler. Aynı sektörde çalışan
firmalann çekinmeden, yani tam rekabet
ya da oligopolist rekabette mümkün ol-
madığı gibı, hasımlanndan korkmadan,
on beş günde ya da ayda bir fiyat arttır-
malan bu anlaşmanm yapıldığına ilişkin
bir ipucudur.
Tekel dengesınde ise yüksek fiyat ve
düşük üretimin geçerli olduğunu biliyo-
ruz. Firmalar arasında rekabetın anlaşma
ile ortadan kalkması, etkinliği de ortadan
kaldırmaktadır. Çünkü kâr etmek için et-
kin olmaya gerek kalmaz ve kâr etkinli-
ğin bir ölçüsü olmaktançıkar. O halde ya-
pılması gereken, ABD'de ya da öbür ge-
lişmiş ülkelerde olduğu gibi kartelci dav-
ranışlann titizlikle üzenne gitmek, ekono-
mik ve yasal önlemleri alarak etkin reka-
betin ve dolayısı ile etkinliğin yeniden te-
sıs edilmesinı sağlamaktır. Türkiye'deki
firmalar reklamlar yolu ile değil fiyatlar
ve etkinlik yolu ile rekabet etmelidirler.
Enflasyon konusunda eleştirilmesi ve
tartışılması gereken fikirler sadece bun-
lardan oluşmamaktadır. Başka yanılgıla-
n ve enflasyonun giderilmesi konusunda
ülkemizde benımsenmesi gereken bir
yaklaşımı, izleyen bir yazımda ele alaca-
ğım.
PENCERE
KASABAYönetrnen:
Nurı Bılge Ceylan
1997 Attm Pcrtaka! JÜH Öret Ödülu
AISKHTLOS-E«ECHT-SOFHOK.ES-S>DIK
H ARAUKTAN ITI8AREN HER CUÎAT CUMARTESIİÖ3
N A 2 I M , HİKMS.T VAKFI KUİ.TUR l i E R K
SIRASEIVIUI CAD W< TİK5M W»«B1JI TEV <WITC»1WW
MKTKOFOL
Kadtiy BAHAHYE
293246c
2362S64
41*3505
12IKM415-16 «••3IB-2115
12.00-1415-1İ3D-H45-2115- CunaOmaiEs2343
1130-UOO-1S3C-190C-2130
MAĞAZAMIZIN 1. KATINDA
CD MARKET HİZAHETİNİM GİRMİŞHR
I U HAFU TEHİ aELEN CDIER
FARİHELLİ OÛMYA NIN TUM SAİAHLAKICELINE DION
LEONARD COHEN
BAR0ARA STftEISAND
5 EUMEMT SOUNDTRACK
8OB DVIAN
EROS RAMAZOTTI
RACHtD TAHA
PORTISHEAD
^/ANESSA MAE
MtCHAEL BOLTON v«
TEHİ ALatiMLERl GELMt$Ttf)
YÛÎlfRCE
HİİltL ZAMAN'
BHAVE Hf»BT
r-f*ATUK.£L 8Q«M KiUtR.5 SHSMH tL
«LIJMIE StZLERl imlYCHUZ
1. KATtMIZDA SİZLERİ lEKLlVORUZ
| TUM ALSUMLERI UfVCUTTLd
TTfmırîHIMIi,
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
CEMAL REŞİT REY Q KONSER SALONU
14 Aralık Pazar Saat:19.30
İSTANBUL TASAVVUF
MÛSIKİSİ TOPLULUĞU
KONSERİ
Bilet Fıyatlan: 500.000-400.000 TL
15 Aralık Pazartesi
G.Donizetti
Saat:20.00
hevkel
ATOLYB'GALERI
F.Erdoğan Sarmo
Ayla Esebik
Sutaj A» Sok. No. 1 iskde Meydora
Ortakây/İST. Td: (02121 258 81 41
AŞK İKSİRİ
BURHAN ONAL
Resim Sergisi
12-31 Aralık'97
KAŞ GALERI
tode-ıHûrnyetCad No151Şışlı
Tel 247 11 85Fax 230 25 79
Paulo Coelho - Mevlana
Mehmet Ulusoy
Genco Ertal -
Tûlay Günal Çimenser -
Emre Kınay
M. KaracaTıyatrosu'nda
SON 9 OYUH
Cuma, Cumoriesı Paîor 20 30
Tel 10212) 252 59 35
246 35 89 247 35 34
Tetence Mc Nally
MARIA
CALLASıon Yıldız Ktntet UMmetfiırkıye
Cev.: Henmrt Baydur. Yıldı: Kenıe-
11-12-13-19-20-25-27 AraStK
Saat21 00
U-21 AtahkSaat 15.00
KÜÇÜK SAHHE
SADRİ ALISIK TİYATRÖSU
2BÖLÜM
Yazan Sdim tleri
Yöneten Alıyt UzumUıpn
Dekor Duygu Söğırogiu
Kostüm Çolpan llhan
Oynayıtnlar
Çolpan lthan, Nurxh Uiz
Koksal Engiır, Aytaç özl una
Pcrşembc 21 15'Cuma 21.15 IC.tesi 18.00-21.15/Puıor 15.00
û-tıenrnM Tak^ını Mcrkct Sundıje Rutr
Küçuk Sahnc Atlas Sint'm.iM I , -r-y. \o :
Tel.: 0212 292 39 19
Sevgili çocuklar. sizleri kıkır kıkır
güldürecek hanka bır gostenmiz var!
Bırlıkte hoşça vakit geçirmek için,
hepinizi bekliyoruz.
Yöneten ve Oynatan
Taceddin Diker
S a k ı p S a b a n c ı L i s e s i
Tıyatro Salonu Yıldız-lstanbul
Her Cumartesi • Pazar, Saat: 11.00
L'cretsiz daıetivelerinizı
çevre Akbank şubelennden alınız.
AKBAIMK
Ç o c u k U n n d a S e v d ı g ı B a n k a
Gecelerden Anılar...
Atatürk, Istanbul'da bir gün:
- Haydi çocuklar, demiş, biraz gezelim...
Saat gecenin 11'i...
Beyoğlu'na çıkmışlar, Türkuvaz'ın yanında
'Eden Lokantası'na girmişler; garsonlar seferber,
hemen bir masa donatıtmış, Mustafa Kemal hoş-
nut...
Kenardaki bir masada iki kişi oturmuş, rakı içi-
yorlarmış; birisi Çallı Ibrahim, öteki Hüsamettin
adında bir arkadaşı. Atatürk ikisini de çağırmış, bi-
raz sonra sormuş:
- Siz rakıyı neden içersiniz?..
Hüsamettin: I
- Bendeniz, demiş, rakıyı herkes gibi midemi
doldurmak için değil, kafamı öldürmek için içerim.
Mustafa Kemal:
- Güzel, hangi partidensiniz?..
- Serbest Fırka!..
Atatürk Çalh'ya dönmüş:
- Çallı Ibrahim, demiş, benim resmimi yapmak
için Avrupa'dan ressamlar geliyor, siz nerdesi-
niz?..
Çallı durur mu:
- Paşam, Paşam, Fındıkh Sarayı'nda (Güzel Sa-
natlar Akademisi) benim yaptığım birportren var-
dır; anlaşılan bunu duymadınız. Gidip onugörûn!..
Atatürk siz değilsiniz, asıl Atatürk odur...
• ¥i
Nadir Nadi anlatrnıştı:
Çallı Ibrahim öteki ressamlann yaptığı Atatürk
portrelerini beğenmez, biraz da kıskanırmış; birgün
bunlardan bırini seyrederken kızmış:
- Nadir, demiş, bu Atatürk değil...
Biraz durakladıktan sonra öfkesi köpürmüş:
- Bu, Abidin Daver/
Abidin Daver, Cumhuriyet'in seçkin köşe yaza-
nydı, ama anlaşılan Çallı ile arası iyi değilmiş...
•
1927'den ölümüne değin Atatürk'ün hizmetinde
çalışmış Cemal Granada'nın anılannı dostum Tur-
han Gürkan derleyıp 1971'de 'Atatürk'ün Uşağı-
nın Gizli Defteri' adıyla yayımlamıştı.
Granada anlatıyor:
Bir sonbahar gecesi, Çankaya Köşkü'nün bah-
çesinde akşam sofrası...
"Atatürk'ün sofrada, uzun süre içtikten sonra
hora tepip dans ettiği, zeybek oynadığı görülür-
dü. En sevdiği müzik parçalan arasında Rumeli
türkülerinden sonra zeybek havalan gelirdi. Onu
neşelendırmek için arkadaşlan ve davetliler de
zeybek oynahardı.
Güzel biray ışığı vardı. Sabaha karşı herkese bir
mahzunlukçöktü. Sesler, çalgıiaryavaş yavaş ke-
sildi. Hava adamakıllı sehnlemışti. Herkes başla-
dı üşümeye... Misafirler ayrıldılar. Afet Hanım:
- Paşam, dedi, soğuk başladı, gidelim...
Fakat Atatürk, insanı iliklerine dek ürperten se-
rin havadan aynlmak istemiyordu. Bunun üzerine
kızkardeşi ile Sabiha Gökçen, Afet inan, Ruki-
ye, Nebile, Zehra Ha-
nımlar ızin isteyerek hep
birlikte ayrıldılar. Çoğu
gecelerini uykusuz geçi-
ren Atatürk, sıhhatine
pek düşkün değildi, ye-
rrnden bile kıpırdamadı.
Orada benden başka bir
de yaverlerden Celâl
Bey vardı, Atatürk üşü-
yecekti. Çok üzülüyor-
dum. Gramofonda güzel
valsler çalıyor, ben hâlâ
rakı veriyordum...
- Rakı istemez, dedi,
yeter...
Artık yalnız gramofo-
nu dinliyor ve düşünü-
yordu.
293 89 78 (3HATI
T.C. Kullur Bakanlıgı
İSTANBUL DEVLET OPERA ve BALESI
ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZ|*NOE
Komik Opera, 2 Perde
(LELISIR DAMORE)
Genel Sanat Yönetmeni: Arda AYDOĞAN
Şef. Fahrettin KERİMOV
Sahneye Koyan: Aytaç Manizade
Konuk Sanatçı: Balzani Domenico
Bilet Fiyatları: 1.000.000 TL İndirimsiz
* * * ^«*
16 Arahk Salı Saat: 19.30
AHMETKANNECİ
Zamboni Romano. C. de Saldıvar de Leon. T. Erdener,
Angel Cherubito, E. Bayraktar . - .
Gitar Resitali
Genel Sigorta'nın katkılarıyla
Bilet Fiyatlan: 800.000-600.000 TL İndirimsiz
H A D İ Ç A M A N 100.OYUN 1 5 A r a |l k p a z a r t e s i
YEDİTEPE OYUNCULARI s a a | „ m ^ ^ ^
^m^m % • IVtfr Sh.ıltır — _ T
L | l v » « l f I O \ T Cuma:21.00
J j y Jvtoeıen Ş A K İ R G Ü R Z U M A R Pazar. 15.30 K
A D
I K Ö Y H A L K
AVNİDİLLİGİt.veYAŞAM'97E\'İYİOYUNÖDÜLLERİ EĞİTİM MERKEZİ
HADİ ÇAMAN TİYATRÖSU - Nişantaşı Tet: 225 71 98 Gişe:3301027-3469899
SES-1 885/ORTAOYUNCULAR
Tel: 212-25118 65 FdX: 244 43 27 - İSTİKLAL CAD. 140-BEYOĞLU
ERESİNHOTEL
(R;»nnınil»rm » a 10 00-1130 ifuı kıtul ı«llı.|
UH S..İ0Iİ Gıitıı »1 Si 00 CMIOUSEL iataliy: 57H H »
CAPIIOL AltınBnlt. Ml U 3«T33
EBÎSıS OM S3i;.ı • 212 63t 12 12
uaınHtûnflfrt lH«tn»l«rip!<» tçrtOnM. i^mci, tmtMİM
1 O ARALI KTAN
FERHAN ŞENSOY
FERHANGİ
1266. OYUN
Çarş./Perş. 21.OO
BAŞLAYARAK
FERHAN ŞENSOY
FELEK
BİR GÜN
SALAKKEN
35O. OYUN
Pazar 15.30 ve 18.3O
KURGULAYAN FERHAN ŞENSOY YÖNETEN: DERYA BAYKAL
FERHAN ŞENSOY-RASİM ÖZTEKİN-LEVENT ÛNSAL-ALİ ÇATALBAŞ-ŞÜKRAN DEDEMAN
ERKAN ÜÇÛNCÜ-ÖZKAN AKSU-SAYGIN DELİBAŞ-SEVİNÇ ERBULAK-SEVİL AKI
Cuma 21.00 Cumartesi 18.30 - 21.00 Kürtûr Bakanlıâının Katkıtdrıyta
B İ L E T S A T I Ş Y E R L E R İ :
Ortaoyurcular Gise : 251 18 65-66 Vakkoramalar: Taksım, Suadiye. Rumeli, Akmerkez
O. Bizet
CARIVIEIM
opcra A- perda
0rkestra$efi:Antonk»P«tOUJ Sahneye Koyan- Y«kt» KARA
13 Aı-alıkCumartesi 15 30
F. Tüzün
İVIİDAS'IIM KULAKLARI
Oıkesna Şef;. Sardar YALÇ1N,' Sahneye Koyan: Bozkurt KURUÇ
IDevlct S»n«tçiijj
16 Aralık Salı 20 00
» «
P.l. Çaykovski
KUĞU GÖLÜ
bale A perde
Koreografı ve Sahnaye Koyan-. Dank DEANE / OıtKtrj Sefi'. Eh)ad BAGIROV
17 Aralık Çarfamba 20.00 /1 Ocak Persemt» 20.00
G. Puccini
TOSCA
opara 3 parde
Orkestra Şefi: Antonlo pmOUJ, Sahneye Koyan Yakta KARA
18 Aralık Pertambe 20 00 / 20 Aralık Cumartasi 15 30 /
6 Ocak Salı 20.00
« a
R.Rodgers / O.Hammerstein II
KRAL VE BEIM
mıjzikal 2 iDercJe
Orkestta Şefi Sardar YALÇIN ' Sahneye Koyan HaMun DORMEN
30 Aralık Salı ?0 00
MÜZİKALLERDEN
SEÇMELER
mûzikal gösteri 2 bölum
Müzık Yânetmern: Ebfad BAGHOV /Sahne Düzenlemesr Sümeny AfBMAN
19-26 Aralık Cuma 19.00/ 2-9 Ocak Cuma
•turk Kultur Merkezî gıselerınde satılmaktacıir
t tel '0212) 251 10 23 / 251 56 00 17 hat) 254
Atatürk sadece dü-
şünceleriyle baş başay-
dı, koca Köşk'te yapa-
yalnızdı. Bu hal bana çok
dokundu. Yalnızlığı öyle-
sine hüzün vericiydi ki...
Sabah olmuştu. Ata-
türk hâlâ çenesini yum-
ruğuna dayamış, olduğu
yerdeydi. Yavaş yavaş
doğrulduğunu, ağır
adımlarta Köşk'e doğru
ilertediğini gördüm. Ben
de arkasından ağır ağır
yatak odasına kadar yü-
rüdüm. Sessizce odası-
na girdi.
Bir anahtann döndü-
ğünü işittikten sonra ge-
ridöndüm."
ISPARTAASLİYE
HUKUK
MAHKEMESFNDEN
1997742 Esas
Davacı Karaycllan
vekili tarafindan davalı
aleyhine mahkememiz-
de ikame edilen tescil
davasımn yapılan açık
yargılamasmda: Davacı
vekili Av. Cavit Ali Gül,
Isparta Kuleönü köyü
5573 no'lu parselin mü-
vekkılı adına tescilinı
talep etmiş bulunmakla,
davalının adresi olan Is-
parta Kuleönü köyün-
den Mustafa Çelik adre-
sıne zabıta araştınlması
yapılmış ve davetiye de
tebliğ edilemediğinden
dolayı tûm aramalara
ragmen de bulunamadı-
ğtndan davalının duruş-
ma günü olan
25.12.1997 günü saat
09.00'da mahkememiz-
de hazır bulunmadığı
veya kendisini vekılle
temsil ettirmediğinden
HMUK'nun 509 ve
5109'ncu maddelen ge-
reğince yokluğunda tah-
kikatm sürerek hüküm
kurulacağı dava dılek-
çesinın yenne geçmek
üzere ilanen tebhğ olu-
nur. Basın: 55607