23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 1997 CUMA 4 HABERLER Bilginve Bkatmış tezkeneleri • ANKARA (Cmnhuriyet Bûrosu) - DYP Isparta Milletvekilı Ömer Bilgin ve RP Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın dokunulmazlıklannın kaldınlmasına ilişkin Başbakanlık tezkereleri TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Bilgin'in görevini kötüye kullanmak, Elkatmış'ın da devletin askeri kuvvetlerini alenen "tahkir ve tezyif etmek" suçunu ışlediği iddiasıyla hazırlanan tezkereler, anayasa ve adalet komisyonu üyelerinden oluşan karma komisyona gönderildi. Bu dosyalarla birlikteTBMM'de bekleyen dokunulmazlık dosyalannın sayısı 155'e yükseldi. Öğnetmen atamaları ocakta • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 2000 yılina kadarki öğretmen gereksinimini karşılamak ûzere Maliye Bakanlığı'ndan alınan 158 bin 155 kışilik kadrosunun ilk bölümü ocak ayında atanacak. Ocak ayında, yaklaşık 28 bin öğretmenin atanması bekleniyor. Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, yalnızca pedagojik formasyonu olan öğretmenlerin atanacağını bildirdi. Tğitim topiumuı gerisinde' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı Metin Gürdere, Türkiye'deki eğitim sisteminin toplumun gerisinde kaldığını belirtirken politikadaki yozlaşmaya işaret ederek, "Ülke, siyasal partiler açısından Osmanlı devletinin kumluşundan önce Anadolu'da var olan beylikler dönemini andınyor. Bir tarafta Danişmentliler, diğer tarafta Dulkadiroğullan. Buna son vermek için eğitim çok önemli" dedi. Ankara Üniversitesi (AÜ) Eğitim Fakültesi Öğretim Oyesi Prof. Dr. Mahmut Adem, Milli Eğitim Bakanhğı (MEB) kadrolannın 8 yıllık kesintisiz temel eğitimi yürütecek kalitede olmadığını söyledi. Giineydoğu'da operasyon • DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'ndetı yapılan açıklamaya göre, son üç gün içerisinde gerçekleştirilen operasyonlarda, Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Ilıcak köyünde 6, Sinektepe bölgesinde 4, Silopi ilçesinin Yeşildağ mevkii, Mardin'in Nusaybin ilçesi Tilkitepe bölgesinde ve Tunceli'nin Merkez Hasan Mahallesi'nde de birer olmak üzere toplam 13 PKK'li öldürüldü. Arı Grubu Amenika'da • Haber Merked - "Daha iyi bir Türkiye" amacıyla yola çıkan ve üç yıldır çalışmalannı sürdüren An Grubu, faaliyetlerini yurtdışına taşıyor. 1-8 Kasım tarihjeri arasında Amerika'ya gidecek olan grup, burada Washington An Grubu'nun kurulması için çalışmalar yapacak. jşkence davası • ANKARA (AA)- Ankara DGM'de yargılanan ve 7 yıl agır hapis cezasına mahkûm edilen yasadışı "Ekim" örgütü üyesi Behzat Örs'e, emniyet sorgusu sırasında işkence yaptıklan gerekçesiyle, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde görevli 7 polis rnemurunun 5'er yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle yargılanmalanna devam edildi. Mahkeme Başkanı Nihat Ağan, müştekinin emniyetteki ifadesinin yer aldıgı kasedin izlenmesine karar vererek duruşmayı erteledi. Demokratik kitle örgütleri, sivil kuruluşlar ve yurttaşlar 2 Kasım'da buluşacak Sıısıırlıık'a eylem zinciriHaber Merkezi - Siyasi par- tiler, sendikalar. demokratik kit- le örgütleri, Susurluk kazasıyla ortaya çıkan karanlık bağlantı- lann örtülmesini protesto etmek amacıyla 2 Kasım'da Susur- luk'ta bir araya gelecekler. Yurdun çeşitli yerlerinde de " Devlet çetelerden anndınlsın" sloganıyla toplantı ve mitingler yapılacak. Özgürlük ve Daya- nışma Partisi (ÖDP). il ve ilçe örgütlerine "Acflen zincire geçi- niz" yazısı göndererek, 2 Ka- sım'da Susurluk'ta yapılacak "Çetelere karşı demokrasi için Susurluk'tayız" mitingine katıl- malannı istedi. İşçi Partisi (tP), Türkiye ge- nelinde "Çiller yargılansın, Re- fah Partisi kapaülsın" sloganıy- la kitlesel basın toplantısı dü- zenleyeceğini açıkladı. tP Genel Başkanı Doğu Pe- rinçek'in, 3 Kasım 1997 günü saat 10.30'daÇiller'in Azerbay- can darbesi dosyasını Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı'na sunacağı belir- tıldi. DtSK'in eylemi ÎP, aynca Istanbul, Antalya, Zonguidak. Bursa, Denızli ve Çorum'da basın toplantılannın yanı sıra sürpriz gösteriler ha- zırlandığını bildirdi. Devrimci İşçi Sendikalan Konfederasyonu (DİSK) Baş- kanlar Kurulu, diğer sivil top- lum örgütleriyle birlikte "*De>- letin çetelerden anndınlması" amacıyla 3 Kasım 1997 tarihin- de saat 21.00'de Susurluk'ta "bir dakika karanlık eylemi" yapacak. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak. Susurluk kazası aydın- latılmadan, devletin kirlilikten ve pislikten kurtulamayacağını söyledi. Emeğin Partisi (EMEP) An- kara İl Örgütü. Susurluk olayı- nı protesto etmek amacıyla "de- mokratik Türkiye talebini daha güçlü haykırmak için" 1 Ka- sım'da Ankara Tandoğan'da bir miting düzenleyeceğini bildir- di. EMEP Çankaya tlçe Örgütü de, Susurluk'taki ilişkilerin üze- rinin kapatılmasını istemeyen, çetelerin yargılanmasını ve bin operasyonun açıklanmasını ıs- teyen tüm yurttaşlan bugün sa- at 20.30'da Uğur Mumcu'nun evinın önünde yapılacak "Sü- rekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanbk" eylemine çağırdı. 'Çeteler aklanamaz" Emeğin Partisi Izmir İl Örgü- tü'nce yann Cumhuriyet Mey- danı'nda saat 14.00'te "Susur- luk Unutturulamaz,Çeteler Ak- lanamaz'" mitıngi gerçekleştin- liyor. Adana'daki bazı parti ve de- mokratik kitle örgütleri de pazar günü miting yapacaklar. Sosya- list Iktidar Partisi Seyhan tlçe Örgütü 2 Kasım pazar günü Adana'da yalnızca bir yolun ka- patılacağını ancak er ya da geç "karanlık düzenin bütün can damariannın kopartüacağuu" bildirdi. Inönü Parkı'nda dün öğlen halka açık basın toplantısı dü- zenleyen demokratik kuruluşla- nn temsilcıleri de 2 Kasım gü- nü 11.00'de Hastaneler Kavşa- ğı'nda başlayıp Uğur Mumcu Alanı'nda son bulacak yürüyüş ve mitinge herkesi katılmaya çağırdılar. Yaşar Kemal ve Eşber Yağmurdereli'ye hakaretler yağdıran belediye başkanma büyük tepki •• • 'Ozfatura Izmir'e yakışmıyor'Haber Merkezi- tzmır Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatu- ra'nın Yaşar Kemal ile Eşber Yag- murdereli'ye yönelik sözleri Izmir de "bardagı taşırdı". Özfatura, "Türki- ye'de, fikir suçu bandajı arkasında, gerçek suçlularuı himaye edibnek is- tendigini" öne siirdü. Burhan Özfatura'nın 28 Ekim ak- şamı Çiğli örgütündeki yemekte yap- tığı konuşmasında Yaşar Kemal'i he- def alan "LTan sen kimsin be? İki ta- ne kıçı kınk roman yazmışsın. Ken- dini ne sanıyorsun? Kaç paralık adamsın?..Bunlar Veli Küçük'ünsü- müklü mendili olamaz_" sözlen ile Eşber Yağmurderelf yi "vatan haini. bayrak düşmanı" olarak suçlaması tepkilere neden oldu. Izmir'deki sivil toplum örgütleri ve yurttaş gırişimleri "Izmir seni arük istemiyor" kampanyası başlatmak için çalışmalara başladılar. Izmir Demokrasi Platformu dö- nem sözcüsü Ahmet Alagöz, Özfatu- ranın sözlerini "çokçirkin niteleme- ler* diye tanımlayarak. şunlan söy- ledi: "Demokrat olan kimse bu sözleri onaylamayacaknr. Birçoklannın he- nüz Özfatura'nın bu sözlerinden ha- beri yok. öyle sanryorum ki haberdar oldukca tepkiler büymecek. En azm- dan biz bir tepki koyacağLz". Izmir Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Başkanvekili Rıfat Ozer de şunlan kaydetti: "Başkan, 35 yıldır çalışmalanyla Izmirgündemine giremedL ama böy- le Atatürkçü. laik, özgürlükçü düşun- cesiyle Türkiye gündemine ginneye çaüşıyor. tzmir'in UcricL Atatürkçü, laik dokusuyla uyuşamamayı böyle- ce gidermeyi amaçbyor. Oysa bu halk onu hizmet için seçtL Başkanın yön- temi radikal akımlara yaranmak de- ğil, Izmir halkına varanmak olmab- (hr" dedi. DİSK Genel Sekreteri MuratTok- mak. Özfatura'nın sözlerini "düzey- sizük" olarak niteleyerek "Özfatu- ra'nın böyle sözier söyleraesini bügi- sizligine bağüyorum. Bu açıklamalar, Sa>m Özfatura açısından talihsizlik oknuştur" dedi. Cumhuriyet ve demokrasi yanlısı her yurttaşın, açıklamalanndan dola- yı Ozfatura'ya söyleyecek sözü ol- ması gerektiğini vurgulayan Berga- ma Belediye Başkanı Sefa Taşkuı da "Özfatura, Yaşar Kemal ve Eşber Yağmurdereli'yeöfkeile havkınrken. Susurlukolayınuı kahramanlannave bu olayla ilgili \argılanan kişilere öv- güJer \r ağdırmaktadır" dedi. Sendikacı Rıza Kuas anıldı Lastik-lş Sendikası, DİSK ve Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) ku- ruculan arasında yer aton Rıza Knas, ölümönün 16. yıldönü- tnünde mezan başında anıldı. EtffrnekafM ŞeMttiğPnde düzen- lenen törene, aralanndaeski DİSK Genel Başkanı Kemal Türk- ler'in eşi Sabiha Türkler. eski Lastik-İş Genel Başkanı Durmuş Ali Yalnız ve Lastik-İş Genel Başkanı Vahdettin Karabe> ile çok sayıda eski TİP üyesi ve yöneticisi katıldı. karabc\. vaptığı ko- nuşmada Rıza Kuas'm. Türkiye de sendikacılıkta önemli bir yere sahip olduğunu beürterek "Kuas. tam bir işçi önderiydi" dedi. Sendikal harekete 1949 yüında Derb> Lastik Fabrika- sı'nda işyeri temsilciliğiyle baslayan Rıza Kuas, 12 Şubat 1%7'de arkadaşlanyla DİSKi kıirdu. 1968 >üında referan- dum yoluyla işçileriıı kendi sendikalanm belirleme olanağuu mahkeme kanahyla sağla>an Kuas, 1%5'te TİP'ten Ankara, 1969 secimlerinde de İstanbul milletvekili olarak TBMM 'ye gir- mişti. (Fotoğraf: ÖZKAN GÜVEN) Güvenlik gerekçesiyle son beş gündür tek bir sivil araç ilçeye giremiyor Ovacık'ta ıılasmıTUNCELİ/ANKARA (Cum- huriyet) - Ovacık'ta yıllardır sü- ren terör gerginliğinden sonra şimdi de ulaşım gerginliğı yaşa- nıyor. Son beş gündür güvenlik gerekçesiyle hiçbir sivil aracın giremediğı ilçede halk. Hükümet Meydanı'nda Kaymakam Yücel Yavuz'la görüşebilmek için kon- tak ve kepenk kapatma eylemi yaptı. Eylem sonrası sıkıntılan- nı ilettiklen Yavuz'dan "taleple- rini karşılayacak yetkisi olmad»- ğı™ yanıtını alan yurttaşlar, An- kara'yı telgraf yağmuruna tuttu- lar. CHP Genel Sekreter Yardım- cısı Sinan Yerlikaya güvenlik güçleri tarafindan kapatılan Tun- celi-O\acık karayolunun zaman geçirilmeden açılmasını isteye- rek "Ne sel ne kar ne de hejelan- dan kapalı. Güvenlik güçleri araçlann geçmesine izin vermi- • Halk. Hükümet Meydanı'nda kontak kapatarak kaymakamla görüşebilmek için beklemeye başladı. Esnaf da kepenk kapattı. CHP, Tunceli halkının açlıkla karşı karşıya olduğunu açıkladı. yor. Yörehalkıaç.hastaneleregi- Ovacık Belediye Başkanı Mu- demiyor" açıklamasını yaptı. sa \erlikaya ilçede durumun ger- Tunceli'ye 65 kilometre uzak- lıktaki Ovacık yakınlannda bir süre önce bir zırhlı araca saldın düzenleyen PKK'liler 5 askeri şehit edıp 4'ünü yaralamış, iki yolcu minibüsünü de yakmıştı. Bunun üzerine Tunceli ile ilçe arasındakı ulaşım, askeri kon- voylann desteğınde gerçekleşti- rilmeye başlamıştı. Konvoylann bazı haftalarda ikiye kadar düş- tüğünü belirten Ovacıkhlar, ilçe- ye gelen yaş sebze ve meyvenin yolda çürümesinden ve zaman zaman gıda sıkıntısı yaşanma- sından yakınıyorlar. gin olduğunu. bu sabah saatle- rinden itibaren bütün dükkân ve ışyerlerinin kepenklerinin de in- dirildiğini söyledi. Hükümet meydanındaki kon- tak \e kepenk kapatma eylemi- ne kaymakamla >aptıklan görüş- menın ardmdan son veren Ova- cıkhlar. Cumhurbaşkanı Süley- man DemireL Başbakan Mesut Ydmaz, siyasi parti genel baş- kanlan, millervekılleri ve Genel- kurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'ya telgraf ve faks me- sajlan gönderdıler. Ovacık halkı faks mesajlannda, "Ya günaşın düzenli askeri konvoy obun ya da bıraksuüarşehre kendimiz ulaşı- nz" dediler. Ovacıkhlar, daha sonra araçlannı çekip işyerlerini açtılar. Sinan Yerlikaya ise dün yaptı- ğı yazılı açıklamada, yöre halka- nın açlıkla karşı karşıya bulun- dugunu. hastalann da hastanele- re götürülemedığinı belirtti. Ovacık'tan Tunceli'ye gitmek ıs- teyen araçlann da hükümet ko- nağı önünde durduğunu söyle- yen Yerlikaya, şu görüşleri dile getirdı: "Esnaf, halk perişandır. Esnaf kepenk kapatmak zorun- da kaunışnr. Güvenlik ve idari amirfere yapılan başvurular so- nuçsuz kalmışür. ()>acık'taki as- keri ve emniyet yetkililerinc gıda maddeleri helikopteıie gonderil- diği için onlann bir probiemi yok." BİRBAKIMA SERVER TANİLLİ Sisyphos ile Tantalos Hangisinin uğradığı ceza daha ağırdı? Sisyphos'unkini hatırlayacaksınız: Zeus, tan- rıların efendisi, onu yıldırımla çarparak cehen- neme atmış ve orada, sonsuza değin, bir kaya- yı, yuvarfaya yuvarlaya bir yokuşun başına çı- karmaya mahkûm etmişti. Kaya, yokuşun so- nuna gelir gelmez, kendi ağırlığıyla gerisin geri- ye yuvarianıyor ve işe yeniden başlamak gere- kiyordu. Çekilir gibi değil! Ya Tantalos'unki? Sosyal Yayınlar'ın -büyük bir isabet ve özen- le- dilimize kazandırdığı Pierre Grimal'in Vü- nan ve Roma Mitoloji Sözlüğü, tanrılann sofra- larına çağrılacak kadar saygınlığı olan bu kişi- nin çarpıldığı cezayı, değişik ağızlardan şöyle anlatıyor: "Bazen, Tantalos'un Cehennem'de her an üzerine düşecekmiş gibi duran, ama hep dengesini konjyan devâsâ bir taştn attına konulmuş olduğu söyleniyordu. Bazen de, onun ebedî bir açlık ve susuzluk işkencesine tâbi tutulduğu anlatılıyordu: Boynuna kadar suya batınlmış olduğu halde, su içemiyordu, çünkü ağzını suya değdirmeye davrandığı an, su hemen çekiliveriyordu; başının üstünde meyvelerie dolu bir dal sallandığı halde, mey- veleri koparmaya uzandığı an, dal hemen onun erişemeyeceği bir yüksekliğe kalkıveriyordu." Evet, hangisinin cezası daha ağır? Aslında, işkence işkencedır, ağın yüngülü ol- maz. Daha da önemlisi şu: Ne Sisyphos, ne de Tantalos, çarpıldıkları cezayı hıç de haketmiş degillerdi. Bu ürpertici işkencelere uğrayış, yu- kardakilerin, çok yukardakilerin verdiği keyfî kararlann sonucuydu. Söz konusu mitolojik öy- küler, binlerce yıl öncesinde, düşle aklın birbi- rinden ayrılmadığı bir dönemde, insansoyunun, keyfîliği sergılemek ve işkenceyi lânetlemek için uydurduğu öyküler gibi gelir bana; insanla- n, daha o zamandan, adil ve hakkaniyetli olma- ya çağırmışa benzeıier. Peki, ya düşüncelerini açıklamaktan başka bir şey yapmamış insanların işkenceye uğratıl- masına ne diyeceksiniz? Sisyphos'la Tantalos'un yaptıklan için, karşılı- ğı işkence olmasa da bir ceza düşünebilirsiniz, ama insanoglunun en soylu yetisi, insanı insan yapan yetiyi kullanıp düşünce üreten kişiyi ala- rak hapıshaneye tıkmak, işkencenin bir başka türü değil de ne? Örneğin nedir bu Eşber Yağmurdereli'nin başına gelenler? Neyin karşılığı olarak sırtına bunca yükü per- vasızca yükleyebiliyoruz? Çok yazıldı, söylendi: Düşünceyle suç yan yana gelmez; "fikir suçu", hele hele demokrasi- de, olsa olsa bir çarpıklık, bir ucubedir. Terör var, tamam üstüne gideceğiz; ama eline silah alıp dağa çıkmamış, "Kürt sorunu" iie ilgili sa- dece görüşünü belirtmış insanın başına yıldı- rımlan yağdırmak da ne? Ve böyle mi çözeceğiz bu sorunu? Konu, yalnız Eşber Yağmurdereli de değil, enselerinden tutup hapse yolladığımız Leyla Zana ile arkadaşları niçin bir terör suçu işlemiş olsunlar? Ya kaleminden başka elinde hiçbir si- lahı olmayan ismail Beşikçi? Yok Terörle Mücadele Kanunu'ydu, yok 8. maddeydi! Artık belli olmadı mı, bütün bunlann, terörün yanı sıra terör olmayanı da yasakladığı? Böyle olduğunda da, düşünce özgürlüğünün karşısına çıkmanın bizzat kendisi bir şiddet ey- lemi olmuyor mu? O zaman nerede kalıyor özgürlük, hukuk ve onun sağlaması gereken güvence? Her şeyin gün gibi aşikâr olduğu bir ortam- dayız. Bir şeyler yapmalı! Avrupa istediği için de değil, önce bizim kendi insanımıza, aydını- mıza duymamız gereken saygıdan dolayı bir şeylerl Kişisel ve geçici çözümler de değil, ilke- sel önlemlere giderek. Sözümüz, elbette başta parlamentodaki temsilcilerimizedir. Neyin bekleyişi içindedirler? Cumhuriyet, 75. yaşına girmiştir. Yurtseverlik, o cumhuriyeti bir hukuksuzluk çamuru içine atıp çırpındırmak değildir. Onu yaşatmak, sos- yal temellerini güçlendirmek kadar, hukuk ve demokrasiyle donatmakla mümkündür. Cum- huriyetin kimler dostu kimler düşmanıdır, bunu artık apaçık görüp tanıyacağımız günleri yaşı- yoruz. Türkiye'deki düzeni, işkence lekesinden ve "fikir suçu" ayıbından kim ki kurtaracak, öpüp başımıza koyacağız... Adli hatalarla dolu dava dosyalan, hakkında verilen haksız hukuki kararlar ve sağcıların akıl almaz suçlamalan... Eşber bölüyor mu, düşünüyor mu?HALİLNEBİLER Eşber Yağmurdereli için üç ayn ses çıkıyor. Birinci ses, "Eşberdüşün- celerini ifade ettiği için neredeyse çey- rek asır daha cezaevinde yatacak, bu haksızhk" diyor. Ikinci sese göre Eş- ber, "Vatan haini, bölücü. yıkKL Değil çejTek asır, yüz yıl daha yatsa yet- mez"... Son sese göre ise "Tamam. yıkmıs., bölmüş ama gözleri görmüyor. Yaşı da ileriemiş. Af dilesin, bırakahm gjtsin". Doğrusu hangisi? Eşber Yağmurdereli iki kez yargı- lanmış ve ikisinde de mahkûm olmuş. Birinci yargılamanın başlangıcı, ara- lık 1977'de Samsun'da bir kuyumcu- nun soyulması ve Mart 1978'de, Bur- sa'da iİci kişide 16 paket mermi ve bir miktar funye bulunmasına dayanıyor. Mermi yakalatan iki gençten biri so- kak ortasında gözaltına alınıyor. He- men sorgularuyor, arkadaşının Istan- bul'a kaçtığını söylüyor. Aynı gün Is- tanbul'a gidiliyor. Kaçan kişi derhal yakalanıyor, he- men ifadesi alınıyor ve yakalananla- nn ikisi de aynı gün çözülüyor. Ikisi de ifadelerinde diyorlar ki: "Biz bu mermi ve fünyeleri THKP- CVAcilciler-Halkuı Devrimci Öneüleri örgütü için İstanbul'a götürüyordok. Bunlan abnanuz icin gerekU parayi ör- gütün Kderi olan Eşber Yağmurdereli verdi. Eşber de Bursa'da şu şu şu ad- reste oturur." Yine aynı gün. yani 5 Mart 1978 günü bu ifadeler üzerine Eşber Yağ- murdereli'nin evine baskın yapılır. Eş- ber. evinde bir konuğuyla oturmakta- dır. Aramada bir kama bıçağı, Halkın Yolu dergisinin birkaç sayısı, bir mik- tar bilezik ve altın bulunur. Kama ka- madır. dergiler sol dergilerdir de bile- zikler neyin nesidir? Eşber, "Kanmın ve laz kardeşimin bileziklerkh'r*' diye yanıtlar. Yıkn>or mu? Polisler bu kez Eşber"in evındeki konuğun bir üst kattaki dairesinde arama yaparlar. Dairede birkomodin, komodinde yüklü miktarda bilezik ve altın bulunur. Evin sahibi bu durumu polislere. "Valla Eşberyenimobih-aal- mışü,bu komodüıi saklâyayun diye ba- na verdi, içüıde ne olduğunu bUmi\or- dum" diye açıklar. Polistekı ifadede bu durumu Eşber Yağmurdereli de doğrular. Ancak burada bir sorun var- dır. Sanıklann hemen tümü hakkında birer haftalık, 10'ar günlük Adli Tıp raporlan dosyaya konulmuştur. Yani bu ifadeler işkence altında alınan ifa- delerdir. Polis. Eşber'in ve üst komşusunun dairelerinde bulunan altın ve bilezik- leri götürüp üç ay önce Samsun'da ya- pılan soyguna bağlar. Yargılama Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlar Dava devam ederken Savcı. Eşber için verdiği mü- talaada. "Eşyayı-cürmi>i saklamak", yani TCK.512'den bir-ıkı yıllık bir ce- za ıster. Arada sıkıyönetım ilan edilir. Aynı savcı bu kez aynı Eşber için TCK'nin 146/1. maddesme göre idam cezası talep eder. Avukat NebiBarlas. "Savcr>a baktun, olay aynı olay, sanık aynı sanık, savcı aynı savcı, ne değişti de idam istediniz. dedim. Cübbesini bırakıp duruşma salonundan çıktT di- ye anlatıyor o duruşmayı. Basit. De- ğişen şey, sıkıyönetımin ilan edilmiş, siyasi havanın değişmişolmasıdır. So- nuç olarak bu davadan idam cezası alır Eşber Yağmurdereli. Hafifleticı ne- denlerden cezası 36 yıla indirilir. Bu kadar basit. Eşber'in örgüt lideri olduğuna dair birilerinin işkencede verdikleri ifade- lerden başka bir kanıt yoktur. Zaten mahkemenin gerekçeli k'arannda. "'bu konuda yazılı kanıt bulma olanagmın bulunmadığı" açıkça yazılıdır. Yine ışkenceyle aluıan, "alünlar Eşber'in- dir" ifadesinden başka kanıt da yok- tur soyguna ilişkin. Üstelik, on küsur sanık arasında bir tek "altınlar Eş- ber'indir" diyen üst kat komşusu be- raat eder. Bölüyor mu? Eşber Yağmurdereli, Ağustos 1991 'de infaz yasasıyla şartlı tahliye ediliyor ve eylülün birinci haftasında, bir mitingde üç-beş dakika konuşma yapıyor. Hakkında Terörle Mücadele Yasası'mn 8/1. maddesinden dava açı- lıyor. Davanın nedeni. Eşber'in ko- nuşmasında bölücü propaganda yap- mış olması... Savcı bu suçtan yazıyor iddianame- yı. Nereden biliyor savcı, Eşber'in bu suçu işlediğini? Polisin kendisine ver- diği bant çözümünden. Polis, mitingi banda almış, daha sonra konuşmalann çözümünü yap- mış, kâğıda aktarmış ve savcıya gön- dermiş. Bant bir türlü mahkemeye gelmi- yor. Yanı. eğer varsa suçun tek kanıtı- nı ne savcı, ne hâkimler, ne avukatlar ne de sanık görebiliyor. Sadece İstan- bul DGM değil, Yargıtay da göremi- yor. Ama Eşber cezayı alıyor. Dosya DGM'den Yargıtay'a gider- ken Eşber'in mahkûm olduğu Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesi deği- şiyor. Avukat Kemal Keleşoğlu. dosya- nın bu yönden incelenmesi durumun- da suçun düseceğini söylüyor. Yargı- tay reddediyor. Avukat, dosyanın Türkiye'nin im- zaladığı uluslararası sözleşmelere gö- re incelenmesini istiyor. Yargıtay red- dediyor. CMUK'a göre her hâkim ya da mahkeme kararlannı, gerekçeli olarak yazmak zorunda. Yargıtay 9. Ceza Daıresi, Eşber'in cezasını kesinleştıren karannı gerek- çesiz olarak yazıyor. Avukat, "gerek- çe yanlsm" isteminde bulunuyor. Bu bıle reddediliyor. Ama Eşber ceza alı- yor. Üstelik bölücülükten. Düşünüyor mu? Eşber Yağmurdereli'yi tanıyanlar, bu kadar hukuki hatanın dışmda her i- kı davada da siyasi çelişkileri rahatlık- la bulabılıyorlar. Nasıl mı? Eşber. 1977 sonlanna kadar Sam- sun Havza'da yaşıyor ve avukatlık ya- pıyor. Karadeniz bölgesi DtSK ve TOB-DER davalanna bakıyor. Bu nedenle evi iki kez kiırşunlanı- yor. Baktığı davalarla, savunduğu sa- nıklarla liden olduğu ileri sürülen ör- gütün siyasi çızgileri birbirine yakın bulunamıyor. PKK'nin propagandasını yaptığı gerekçesiyle mahkûm oluyor ama ya- kından tanıyanlar bilirler ki Eşber sık sık ve değişen yoğunluklarla PKK'yi ve politikalannı eleştinr. Siyasi çizgi olarak PKK'ye yakın değildir. Özgür- lük ve Dayanışma Partisi'ne yakındır. Cünkü ÖDP'nin kuruculanndandır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle