Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 1997 CUMA
4 HABERLER
Bilginve
Bkatmış
tezkeneleri
• ANKARA (Cmnhuriyet
Bûrosu) - DYP Isparta
Milletvekilı Ömer Bilgin
ve RP Nevşehir
Milletvekili Mehmet
Elkatmış'ın
dokunulmazlıklannın
kaldınlmasına ilişkin
Başbakanlık tezkereleri
TBMM Başkanlığı'na
sunuldu. Bilgin'in görevini
kötüye kullanmak,
Elkatmış'ın da devletin
askeri kuvvetlerini alenen
"tahkir ve tezyif etmek"
suçunu ışlediği iddiasıyla
hazırlanan tezkereler,
anayasa ve adalet
komisyonu üyelerinden
oluşan karma komisyona
gönderildi. Bu dosyalarla
birlikteTBMM'de
bekleyen dokunulmazlık
dosyalannın sayısı 155'e
yükseldi.
Öğnetmen
atamaları
ocakta
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - 2000 yılina
kadarki öğretmen
gereksinimini karşılamak
ûzere Maliye
Bakanlığı'ndan alınan 158
bin 155 kışilik kadrosunun
ilk bölümü ocak ayında
atanacak. Ocak ayında,
yaklaşık 28 bin öğretmenin
atanması bekleniyor. Milli
Eğitim Bakanı Hikmet
Uluğbay, yalnızca
pedagojik formasyonu olan
öğretmenlerin atanacağını
bildirdi.
Tğitim topiumuı
gerisinde'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Vakıflardan
sorumlu Devlet Bakanı
Metin Gürdere,
Türkiye'deki eğitim
sisteminin toplumun
gerisinde kaldığını
belirtirken politikadaki
yozlaşmaya işaret ederek,
"Ülke, siyasal partiler
açısından Osmanlı
devletinin kumluşundan
önce Anadolu'da var olan
beylikler dönemini
andınyor. Bir tarafta
Danişmentliler, diğer
tarafta Dulkadiroğullan.
Buna son vermek için
eğitim çok önemli" dedi.
Ankara Üniversitesi (AÜ)
Eğitim Fakültesi Öğretim
Oyesi Prof. Dr. Mahmut
Adem, Milli Eğitim
Bakanhğı (MEB)
kadrolannın 8 yıllık
kesintisiz temel eğitimi
yürütecek kalitede
olmadığını söyledi.
Giineydoğu'da
operasyon
• DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Olağanüstü Hal Bölge
Valiliği'ndetı yapılan
açıklamaya göre, son üç
gün içerisinde
gerçekleştirilen
operasyonlarda, Şırnak'ın
Beytüşşebap ilçesine bağlı
Ilıcak köyünde 6,
Sinektepe bölgesinde 4,
Silopi ilçesinin Yeşildağ
mevkii, Mardin'in
Nusaybin ilçesi Tilkitepe
bölgesinde ve Tunceli'nin
Merkez Hasan
Mahallesi'nde de birer
olmak üzere toplam 13
PKK'li öldürüldü.
Arı Grubu
Amenika'da
• Haber Merked - "Daha
iyi bir Türkiye" amacıyla
yola çıkan ve üç yıldır
çalışmalannı sürdüren An
Grubu, faaliyetlerini
yurtdışına taşıyor. 1-8
Kasım tarihjeri arasında
Amerika'ya gidecek
olan grup, burada
Washington An Grubu'nun
kurulması için çalışmalar
yapacak.
jşkence davası
• ANKARA (AA)-
Ankara DGM'de
yargılanan ve 7 yıl agır
hapis cezasına mahkûm
edilen yasadışı "Ekim"
örgütü üyesi Behzat Örs'e,
emniyet sorgusu sırasında
işkence yaptıklan
gerekçesiyle, Ankara
Emniyet Müdürlüğü
Terörle Mücadele
Şubesi'nde görevli 7 polis
rnemurunun 5'er yıla kadar
ağır hapis cezası istemiyle
yargılanmalanna devam
edildi. Mahkeme Başkanı
Nihat Ağan, müştekinin
emniyetteki ifadesinin yer
aldıgı kasedin izlenmesine
karar vererek duruşmayı
erteledi.
Demokratik kitle örgütleri, sivil kuruluşlar ve yurttaşlar 2 Kasım'da buluşacak
Sıısıırlıık'a eylem zinciriHaber Merkezi - Siyasi par-
tiler, sendikalar. demokratik kit-
le örgütleri, Susurluk kazasıyla
ortaya çıkan karanlık bağlantı-
lann örtülmesini protesto etmek
amacıyla 2 Kasım'da Susur-
luk'ta bir araya gelecekler.
Yurdun çeşitli yerlerinde de
" Devlet çetelerden anndınlsın"
sloganıyla toplantı ve mitingler
yapılacak. Özgürlük ve Daya-
nışma Partisi (ÖDP). il ve ilçe
örgütlerine "Acflen zincire geçi-
niz" yazısı göndererek, 2 Ka-
sım'da Susurluk'ta yapılacak
"Çetelere karşı demokrasi için
Susurluk'tayız" mitingine katıl-
malannı istedi.
İşçi Partisi (tP), Türkiye ge-
nelinde "Çiller yargılansın, Re-
fah Partisi kapaülsın" sloganıy-
la kitlesel basın toplantısı dü-
zenleyeceğini açıkladı.
tP Genel Başkanı Doğu Pe-
rinçek'in, 3 Kasım 1997 günü
saat 10.30'daÇiller'in Azerbay-
can darbesi dosyasını Ankara
Devlet Güvenlik Mahkemesi
Başsavcılığı'na sunacağı belir-
tıldi.
DtSK'in eylemi
ÎP, aynca Istanbul, Antalya,
Zonguidak. Bursa, Denızli ve
Çorum'da basın toplantılannın
yanı sıra sürpriz gösteriler ha-
zırlandığını bildirdi.
Devrimci İşçi Sendikalan
Konfederasyonu (DİSK) Baş-
kanlar Kurulu, diğer sivil top-
lum örgütleriyle birlikte "*De>-
letin çetelerden anndınlması"
amacıyla 3 Kasım 1997 tarihin-
de saat 21.00'de Susurluk'ta
"bir dakika karanlık eylemi"
yapacak.
DİSK Genel Başkanı Rıdvan
Budak. Susurluk kazası aydın-
latılmadan, devletin kirlilikten
ve pislikten kurtulamayacağını
söyledi.
Emeğin Partisi (EMEP) An-
kara İl Örgütü. Susurluk olayı-
nı protesto etmek amacıyla "de-
mokratik Türkiye talebini daha
güçlü haykırmak için" 1 Ka-
sım'da Ankara Tandoğan'da bir
miting düzenleyeceğini bildir-
di. EMEP Çankaya tlçe Örgütü
de, Susurluk'taki ilişkilerin üze-
rinin kapatılmasını istemeyen,
çetelerin yargılanmasını ve bin
operasyonun açıklanmasını ıs-
teyen tüm yurttaşlan bugün sa-
at 20.30'da Uğur Mumcu'nun
evinın önünde yapılacak "Sü-
rekli Aydınlık İçin Bir Dakika
Karanbk" eylemine çağırdı.
'Çeteler aklanamaz"
Emeğin Partisi Izmir İl Örgü-
tü'nce yann Cumhuriyet Mey-
danı'nda saat 14.00'te "Susur-
luk Unutturulamaz,Çeteler Ak-
lanamaz'" mitıngi gerçekleştin-
liyor.
Adana'daki bazı parti ve de-
mokratik kitle örgütleri de pazar
günü miting yapacaklar. Sosya-
list Iktidar Partisi Seyhan tlçe
Örgütü 2 Kasım pazar günü
Adana'da yalnızca bir yolun ka-
patılacağını ancak er ya da geç
"karanlık düzenin bütün can
damariannın kopartüacağuu"
bildirdi.
Inönü Parkı'nda dün öğlen
halka açık basın toplantısı dü-
zenleyen demokratik kuruluşla-
nn temsilcıleri de 2 Kasım gü-
nü 11.00'de Hastaneler Kavşa-
ğı'nda başlayıp Uğur Mumcu
Alanı'nda son bulacak yürüyüş
ve mitinge herkesi katılmaya
çağırdılar.
Yaşar Kemal ve Eşber Yağmurdereli'ye hakaretler yağdıran belediye başkanma büyük tepki
•• •
'Ozfatura Izmir'e yakışmıyor'Haber Merkezi- tzmır Büyükşehir
Belediye Başkanı Burhan Özfatu-
ra'nın Yaşar Kemal ile Eşber Yag-
murdereli'ye yönelik sözleri Izmir de
"bardagı taşırdı". Özfatura, "Türki-
ye'de, fikir suçu bandajı arkasında,
gerçek suçlularuı himaye edibnek is-
tendigini" öne siirdü.
Burhan Özfatura'nın 28 Ekim ak-
şamı Çiğli örgütündeki yemekte yap-
tığı konuşmasında Yaşar Kemal'i he-
def alan "LTan sen kimsin be? İki ta-
ne kıçı kınk roman yazmışsın. Ken-
dini ne sanıyorsun? Kaç paralık
adamsın?..Bunlar Veli Küçük'ünsü-
müklü mendili olamaz_" sözlen ile
Eşber Yağmurderelf yi "vatan haini.
bayrak düşmanı" olarak suçlaması
tepkilere neden oldu.
Izmir'deki sivil toplum örgütleri ve
yurttaş gırişimleri "Izmir seni arük
istemiyor" kampanyası başlatmak
için çalışmalara başladılar.
Izmir Demokrasi Platformu dö-
nem sözcüsü Ahmet Alagöz, Özfatu-
ranın sözlerini "çokçirkin niteleme-
ler* diye tanımlayarak. şunlan söy-
ledi:
"Demokrat olan kimse bu sözleri
onaylamayacaknr. Birçoklannın he-
nüz Özfatura'nın bu sözlerinden ha-
beri yok. öyle sanryorum ki haberdar
oldukca tepkiler büymecek. En azm-
dan biz bir tepki koyacağLz".
Izmir Büyükşehir Belediyesi CHP
Grup Başkanvekili Rıfat Ozer de
şunlan kaydetti:
"Başkan, 35 yıldır çalışmalanyla
Izmirgündemine giremedL ama böy-
le Atatürkçü. laik, özgürlükçü düşun-
cesiyle Türkiye gündemine ginneye
çaüşıyor. tzmir'in UcricL Atatürkçü,
laik dokusuyla uyuşamamayı böyle-
ce gidermeyi amaçbyor. Oysa bu halk
onu hizmet için seçtL Başkanın yön-
temi radikal akımlara yaranmak de-
ğil, Izmir halkına varanmak olmab-
(hr" dedi.
DİSK Genel Sekreteri MuratTok-
mak. Özfatura'nın sözlerini "düzey-
sizük" olarak niteleyerek "Özfatu-
ra'nın böyle sözier söyleraesini bügi-
sizligine bağüyorum. Bu açıklamalar,
Sa>m Özfatura açısından talihsizlik
oknuştur" dedi.
Cumhuriyet ve demokrasi yanlısı
her yurttaşın, açıklamalanndan dola-
yı Ozfatura'ya söyleyecek sözü ol-
ması gerektiğini vurgulayan Berga-
ma Belediye Başkanı Sefa Taşkuı da
"Özfatura, Yaşar Kemal ve Eşber
Yağmurdereli'yeöfkeile havkınrken.
Susurlukolayınuı kahramanlannave
bu olayla ilgili \argılanan kişilere öv-
güJer \r
ağdırmaktadır" dedi.
Sendikacı Rıza Kuas anıldı
Lastik-lş Sendikası, DİSK ve Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) ku-
ruculan arasında yer aton Rıza Knas, ölümönün 16. yıldönü-
tnünde mezan başında anıldı. EtffrnekafM ŞeMttiğPnde düzen-
lenen törene, aralanndaeski DİSK Genel Başkanı Kemal Türk-
ler'in eşi Sabiha Türkler. eski Lastik-İş Genel Başkanı Durmuş
Ali Yalnız ve Lastik-İş Genel Başkanı Vahdettin Karabe> ile çok
sayıda eski TİP üyesi ve yöneticisi katıldı. karabc\. vaptığı ko-
nuşmada Rıza Kuas'm. Türkiye de sendikacılıkta önemli bir
yere sahip olduğunu beürterek "Kuas. tam bir işçi önderiydi"
dedi. Sendikal harekete 1949 yüında Derb> Lastik Fabrika-
sı'nda işyeri temsilciliğiyle baslayan Rıza Kuas, 12 Şubat
1%7'de arkadaşlanyla DİSKi kıirdu. 1968 >üında referan-
dum yoluyla işçileriıı kendi sendikalanm belirleme olanağuu
mahkeme kanahyla sağla>an Kuas, 1%5'te TİP'ten Ankara,
1969 secimlerinde de İstanbul milletvekili olarak TBMM 'ye gir-
mişti. (Fotoğraf: ÖZKAN GÜVEN)
Güvenlik gerekçesiyle son beş gündür tek bir sivil araç ilçeye giremiyor
Ovacık'ta ıılasmıTUNCELİ/ANKARA (Cum-
huriyet) - Ovacık'ta yıllardır sü-
ren terör gerginliğinden sonra
şimdi de ulaşım gerginliğı yaşa-
nıyor. Son beş gündür güvenlik
gerekçesiyle hiçbir sivil aracın
giremediğı ilçede halk. Hükümet
Meydanı'nda Kaymakam Yücel
Yavuz'la görüşebilmek için kon-
tak ve kepenk kapatma eylemi
yaptı. Eylem sonrası sıkıntılan-
nı ilettiklen Yavuz'dan "taleple-
rini karşılayacak yetkisi olmad»-
ğı™ yanıtını alan yurttaşlar, An-
kara'yı telgraf yağmuruna tuttu-
lar. CHP Genel Sekreter Yardım-
cısı Sinan Yerlikaya güvenlik
güçleri tarafindan kapatılan Tun-
celi-O\acık karayolunun zaman
geçirilmeden açılmasını isteye-
rek "Ne sel ne kar ne de hejelan-
dan kapalı. Güvenlik güçleri
araçlann geçmesine izin vermi-
• Halk. Hükümet Meydanı'nda kontak kapatarak
kaymakamla görüşebilmek için beklemeye başladı.
Esnaf da kepenk kapattı. CHP, Tunceli halkının
açlıkla karşı karşıya olduğunu açıkladı.
yor. Yörehalkıaç.hastaneleregi- Ovacık Belediye Başkanı Mu-
demiyor" açıklamasını yaptı. sa \erlikaya ilçede durumun ger-
Tunceli'ye 65 kilometre uzak-
lıktaki Ovacık yakınlannda bir
süre önce bir zırhlı araca saldın
düzenleyen PKK'liler 5 askeri
şehit edıp 4'ünü yaralamış, iki
yolcu minibüsünü de yakmıştı.
Bunun üzerine Tunceli ile ilçe
arasındakı ulaşım, askeri kon-
voylann desteğınde gerçekleşti-
rilmeye başlamıştı. Konvoylann
bazı haftalarda ikiye kadar düş-
tüğünü belirten Ovacıkhlar, ilçe-
ye gelen yaş sebze ve meyvenin
yolda çürümesinden ve zaman
zaman gıda sıkıntısı yaşanma-
sından yakınıyorlar.
gin olduğunu. bu sabah saatle-
rinden itibaren bütün dükkân ve
ışyerlerinin kepenklerinin de in-
dirildiğini söyledi.
Hükümet meydanındaki kon-
tak \e kepenk kapatma eylemi-
ne kaymakamla >aptıklan görüş-
menın ardmdan son veren Ova-
cıkhlar. Cumhurbaşkanı Süley-
man DemireL Başbakan Mesut
Ydmaz, siyasi parti genel baş-
kanlan, millervekılleri ve Genel-
kurmay Başkanı İsmail Hakkı
Karadayı'ya telgraf ve faks me-
sajlan gönderdıler. Ovacık halkı
faks mesajlannda, "Ya günaşın
düzenli askeri konvoy obun ya da
bıraksuüarşehre kendimiz ulaşı-
nz" dediler. Ovacıkhlar, daha
sonra araçlannı çekip işyerlerini
açtılar.
Sinan Yerlikaya ise dün yaptı-
ğı yazılı açıklamada, yöre halka-
nın açlıkla karşı karşıya bulun-
dugunu. hastalann da hastanele-
re götürülemedığinı belirtti.
Ovacık'tan Tunceli'ye gitmek ıs-
teyen araçlann da hükümet ko-
nağı önünde durduğunu söyle-
yen Yerlikaya, şu görüşleri dile
getirdı: "Esnaf, halk perişandır.
Esnaf kepenk kapatmak zorun-
da kaunışnr. Güvenlik ve idari
amirfere yapılan başvurular so-
nuçsuz kalmışür. ()>acık'taki as-
keri ve emniyet yetkililerinc gıda
maddeleri helikopteıie gonderil-
diği için onlann bir probiemi
yok."
BİRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Sisyphos ile Tantalos
Hangisinin uğradığı ceza daha ağırdı?
Sisyphos'unkini hatırlayacaksınız: Zeus, tan-
rıların efendisi, onu yıldırımla çarparak cehen-
neme atmış ve orada, sonsuza değin, bir kaya-
yı, yuvarfaya yuvarlaya bir yokuşun başına çı-
karmaya mahkûm etmişti. Kaya, yokuşun so-
nuna gelir gelmez, kendi ağırlığıyla gerisin geri-
ye yuvarianıyor ve işe yeniden başlamak gere-
kiyordu.
Çekilir gibi değil!
Ya Tantalos'unki?
Sosyal Yayınlar'ın -büyük bir isabet ve özen-
le- dilimize kazandırdığı Pierre Grimal'in Vü-
nan ve Roma Mitoloji Sözlüğü, tanrılann sofra-
larına çağrılacak kadar saygınlığı olan bu kişi-
nin çarpıldığı cezayı, değişik ağızlardan şöyle
anlatıyor: "Bazen, Tantalos'un Cehennem'de
her an üzerine düşecekmiş gibi duran, ama
hep dengesini konjyan devâsâ bir taştn attına
konulmuş olduğu söyleniyordu. Bazen de,
onun ebedî bir açlık ve susuzluk işkencesine
tâbi tutulduğu anlatılıyordu: Boynuna kadar
suya batınlmış olduğu halde, su içemiyordu,
çünkü ağzını suya değdirmeye davrandığı an,
su hemen çekiliveriyordu; başının üstünde
meyvelerie dolu bir dal sallandığı halde, mey-
veleri koparmaya uzandığı an, dal hemen onun
erişemeyeceği bir yüksekliğe kalkıveriyordu."
Evet, hangisinin cezası daha ağır?
Aslında, işkence işkencedır, ağın yüngülü ol-
maz. Daha da önemlisi şu: Ne Sisyphos, ne de
Tantalos, çarpıldıkları cezayı hıç de haketmiş
degillerdi. Bu ürpertici işkencelere uğrayış, yu-
kardakilerin, çok yukardakilerin verdiği keyfî
kararlann sonucuydu. Söz konusu mitolojik öy-
küler, binlerce yıl öncesinde, düşle aklın birbi-
rinden ayrılmadığı bir dönemde, insansoyunun,
keyfîliği sergılemek ve işkenceyi lânetlemek
için uydurduğu öyküler gibi gelir bana; insanla-
n, daha o zamandan, adil ve hakkaniyetli olma-
ya çağırmışa benzeıier.
Peki, ya düşüncelerini açıklamaktan başka
bir şey yapmamış insanların işkenceye uğratıl-
masına ne diyeceksiniz?
Sisyphos'la Tantalos'un yaptıklan için, karşılı-
ğı işkence olmasa da bir ceza düşünebilirsiniz,
ama insanoglunun en soylu yetisi, insanı insan
yapan yetiyi kullanıp düşünce üreten kişiyi ala-
rak hapıshaneye tıkmak, işkencenin bir başka
türü değil de ne?
Örneğin nedir bu Eşber Yağmurdereli'nin
başına gelenler?
Neyin karşılığı olarak sırtına bunca yükü per-
vasızca yükleyebiliyoruz?
Çok yazıldı, söylendi: Düşünceyle suç yan
yana gelmez; "fikir suçu", hele hele demokrasi-
de, olsa olsa bir çarpıklık, bir ucubedir. Terör
var, tamam üstüne gideceğiz; ama eline silah
alıp dağa çıkmamış, "Kürt sorunu" iie ilgili sa-
dece görüşünü belirtmış insanın başına yıldı-
rımlan yağdırmak da ne?
Ve böyle mi çözeceğiz bu sorunu?
Konu, yalnız Eşber Yağmurdereli de değil,
enselerinden tutup hapse yolladığımız Leyla
Zana ile arkadaşları niçin bir terör suçu işlemiş
olsunlar? Ya kaleminden başka elinde hiçbir si-
lahı olmayan ismail Beşikçi?
Yok Terörle Mücadele Kanunu'ydu, yok 8.
maddeydi! Artık belli olmadı mı, bütün bunlann,
terörün yanı sıra terör olmayanı da yasakladığı?
Böyle olduğunda da, düşünce özgürlüğünün
karşısına çıkmanın bizzat kendisi bir şiddet ey-
lemi olmuyor mu?
O zaman nerede kalıyor özgürlük, hukuk ve
onun sağlaması gereken güvence?
Her şeyin gün gibi aşikâr olduğu bir ortam-
dayız. Bir şeyler yapmalı! Avrupa istediği için
de değil, önce bizim kendi insanımıza, aydını-
mıza duymamız gereken saygıdan dolayı bir
şeylerl Kişisel ve geçici çözümler de değil, ilke-
sel önlemlere giderek.
Sözümüz, elbette başta parlamentodaki
temsilcilerimizedir.
Neyin bekleyişi içindedirler?
Cumhuriyet, 75. yaşına girmiştir. Yurtseverlik,
o cumhuriyeti bir hukuksuzluk çamuru içine
atıp çırpındırmak değildir. Onu yaşatmak, sos-
yal temellerini güçlendirmek kadar, hukuk ve
demokrasiyle donatmakla mümkündür. Cum-
huriyetin kimler dostu kimler düşmanıdır, bunu
artık apaçık görüp tanıyacağımız günleri yaşı-
yoruz. Türkiye'deki düzeni, işkence lekesinden
ve "fikir suçu" ayıbından kim ki kurtaracak,
öpüp başımıza koyacağız...
Adli hatalarla dolu dava dosyalan, hakkında verilen haksız hukuki kararlar ve sağcıların akıl almaz suçlamalan...
Eşber bölüyor mu, düşünüyor mu?HALİLNEBİLER
Eşber Yağmurdereli için üç ayn
ses çıkıyor. Birinci ses, "Eşberdüşün-
celerini ifade ettiği için neredeyse çey-
rek asır daha cezaevinde yatacak, bu
haksızhk" diyor. Ikinci sese göre Eş-
ber, "Vatan haini, bölücü. yıkKL Değil
çejTek asır, yüz yıl daha yatsa yet-
mez"... Son sese göre ise "Tamam.
yıkmıs., bölmüş ama gözleri görmüyor.
Yaşı da ileriemiş. Af dilesin, bırakahm
gjtsin". Doğrusu hangisi?
Eşber Yağmurdereli iki kez yargı-
lanmış ve ikisinde de mahkûm olmuş.
Birinci yargılamanın başlangıcı, ara-
lık 1977'de Samsun'da bir kuyumcu-
nun soyulması ve Mart 1978'de, Bur-
sa'da iİci kişide 16 paket mermi ve bir
miktar funye bulunmasına dayanıyor.
Mermi yakalatan iki gençten biri so-
kak ortasında gözaltına alınıyor. He-
men sorgularuyor, arkadaşının Istan-
bul'a kaçtığını söylüyor. Aynı gün Is-
tanbul'a gidiliyor.
Kaçan kişi derhal yakalanıyor, he-
men ifadesi alınıyor ve yakalananla-
nn ikisi de aynı gün çözülüyor. Ikisi
de ifadelerinde diyorlar ki:
"Biz bu mermi ve fünyeleri THKP-
CVAcilciler-Halkuı Devrimci Öneüleri
örgütü için İstanbul'a götürüyordok.
Bunlan abnanuz icin gerekU parayi ör-
gütün Kderi olan Eşber Yağmurdereli
verdi. Eşber de Bursa'da şu şu şu ad-
reste oturur."
Yine aynı gün. yani 5 Mart 1978
günü bu ifadeler üzerine Eşber Yağ-
murdereli'nin evine baskın yapılır. Eş-
ber. evinde bir konuğuyla oturmakta-
dır. Aramada bir kama bıçağı, Halkın
Yolu dergisinin birkaç sayısı, bir mik-
tar bilezik ve altın bulunur. Kama ka-
madır. dergiler sol dergilerdir de bile-
zikler neyin nesidir? Eşber, "Kanmın
ve laz kardeşimin bileziklerkh'r*' diye
yanıtlar.
Yıkn>or mu?
Polisler bu kez Eşber"in evındeki
konuğun bir üst kattaki dairesinde
arama yaparlar. Dairede birkomodin,
komodinde yüklü miktarda bilezik ve
altın bulunur. Evin sahibi bu durumu
polislere. "Valla Eşberyenimobih-aal-
mışü,bu komodüıi saklâyayun diye ba-
na verdi, içüıde ne olduğunu bUmi\or-
dum" diye açıklar. Polistekı ifadede
bu durumu Eşber Yağmurdereli de
doğrular. Ancak burada bir sorun var-
dır. Sanıklann hemen tümü hakkında
birer haftalık, 10'ar günlük Adli Tıp
raporlan dosyaya konulmuştur. Yani
bu ifadeler işkence altında alınan ifa-
delerdir.
Polis. Eşber'in ve üst komşusunun
dairelerinde bulunan altın ve bilezik-
leri götürüp üç ay önce Samsun'da ya-
pılan soyguna bağlar.
Yargılama Samsun 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde başlar Dava devam
ederken Savcı. Eşber için verdiği mü-
talaada. "Eşyayı-cürmi>i saklamak",
yani TCK.512'den bir-ıkı yıllık bir ce-
za ıster. Arada sıkıyönetım ilan edilir.
Aynı savcı bu kez aynı Eşber için
TCK'nin 146/1. maddesme göre idam
cezası talep eder. Avukat NebiBarlas.
"Savcr>a baktun, olay aynı olay, sanık
aynı sanık, savcı aynı savcı, ne değişti
de idam istediniz. dedim. Cübbesini
bırakıp duruşma salonundan çıktT di-
ye anlatıyor o duruşmayı. Basit. De-
ğişen şey, sıkıyönetımin ilan edilmiş,
siyasi havanın değişmişolmasıdır. So-
nuç olarak bu davadan idam cezası alır
Eşber Yağmurdereli. Hafifleticı ne-
denlerden cezası 36 yıla indirilir. Bu
kadar basit.
Eşber'in örgüt lideri olduğuna dair
birilerinin işkencede verdikleri ifade-
lerden başka bir kanıt yoktur. Zaten
mahkemenin gerekçeli k'arannda. "'bu
konuda yazılı kanıt bulma olanagmın
bulunmadığı" açıkça yazılıdır. Yine
ışkenceyle aluıan, "alünlar Eşber'in-
dir" ifadesinden başka kanıt da yok-
tur soyguna ilişkin. Üstelik, on küsur
sanık arasında bir tek "altınlar Eş-
ber'indir" diyen üst kat komşusu be-
raat eder.
Bölüyor mu?
Eşber Yağmurdereli, Ağustos
1991 'de infaz yasasıyla şartlı tahliye
ediliyor ve eylülün birinci haftasında,
bir mitingde üç-beş dakika konuşma
yapıyor. Hakkında Terörle Mücadele
Yasası'mn 8/1. maddesinden dava açı-
lıyor. Davanın nedeni. Eşber'in ko-
nuşmasında bölücü propaganda yap-
mış olması...
Savcı bu suçtan yazıyor iddianame-
yı. Nereden biliyor savcı, Eşber'in bu
suçu işlediğini? Polisin kendisine ver-
diği bant çözümünden.
Polis, mitingi banda almış, daha
sonra konuşmalann çözümünü yap-
mış, kâğıda aktarmış ve savcıya gön-
dermiş.
Bant bir türlü mahkemeye gelmi-
yor. Yanı. eğer varsa suçun tek kanıtı-
nı ne savcı, ne hâkimler, ne avukatlar
ne de sanık görebiliyor. Sadece İstan-
bul DGM değil, Yargıtay da göremi-
yor. Ama Eşber cezayı alıyor.
Dosya DGM'den Yargıtay'a gider-
ken Eşber'in mahkûm olduğu Terörle
Mücadele Yasası'nın 8. maddesi deği-
şiyor. Avukat Kemal Keleşoğlu. dosya-
nın bu yönden incelenmesi durumun-
da suçun düseceğini söylüyor. Yargı-
tay reddediyor.
Avukat, dosyanın Türkiye'nin im-
zaladığı uluslararası sözleşmelere gö-
re incelenmesini istiyor. Yargıtay red-
dediyor. CMUK'a göre her hâkim ya
da mahkeme kararlannı, gerekçeli
olarak yazmak zorunda.
Yargıtay 9. Ceza Daıresi, Eşber'in
cezasını kesinleştıren karannı gerek-
çesiz olarak yazıyor. Avukat, "gerek-
çe yanlsm" isteminde bulunuyor. Bu
bıle reddediliyor. Ama Eşber ceza alı-
yor. Üstelik bölücülükten.
Düşünüyor mu?
Eşber Yağmurdereli'yi tanıyanlar,
bu kadar hukuki hatanın dışmda her i-
kı davada da siyasi çelişkileri rahatlık-
la bulabılıyorlar. Nasıl mı?
Eşber. 1977 sonlanna kadar Sam-
sun Havza'da yaşıyor ve avukatlık ya-
pıyor. Karadeniz bölgesi DtSK ve
TOB-DER davalanna bakıyor.
Bu nedenle evi iki kez kiırşunlanı-
yor. Baktığı davalarla, savunduğu sa-
nıklarla liden olduğu ileri sürülen ör-
gütün siyasi çızgileri birbirine yakın
bulunamıyor.
PKK'nin propagandasını yaptığı
gerekçesiyle mahkûm oluyor ama ya-
kından tanıyanlar bilirler ki Eşber sık
sık ve değişen yoğunluklarla PKK'yi
ve politikalannı eleştinr. Siyasi çizgi
olarak PKK'ye yakın değildir. Özgür-
lük ve Dayanışma Partisi'ne yakındır.
Cünkü ÖDP'nin kuruculanndandır.