Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 1997 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Bu Yargıyla Nereye...
Av. TURGUT İNAL
S
iz anayasanızda ve yasala-
nnızın yüzlerce maddesin-
de hukukun üstünlüğünü
ve yargı bağunsızhgmı dile
getiren sözlere yer verse-
niz de onun koşullannı
sağlamazsanız, o, dilek olmaktan. söy-
lev malzemesi olmaktan bir adım ileri
gidemez.
Demokrasileri üç güç oluşturmakta-
dır. Bu üç güç. yargı, meclis (yasama)
ve hükümettir (icra-yürüöne). Üç eşit
güçtür. Olsa olsa yargı, eşitlerin birin-
cisidir. Yazık ki bizim ülkemezin de-
mokrasisi bu üç eşit güç üzerine otur-
mamıştır. Meclis'in hükümete eşitliği-
ni hemen hemen hiçbir dönemde söy-
leyemezsiniz. Hep hükümetlerin üstün-
lüğünden bahsedersıniz. Hele hele Ada-
let Bakanlıgı ile tam organık bağ ıçeri-
sinde bulunan, Adalet Bakanlığı'nın
müfettişleriyle denetlenen, Adalet Ba-
kanlığı'nın bütçesiyle yaşayan, Adalet
Bakanlığrmn personeliyle çalışan,
Adalet Bakanlığı'nın göndermiş oldu-
ğu malzemelerle işleyen ve özlük işle-
ri Adalet Bakanlıgı'na bağlı yargıya,
siz, onu Adalet Bakanlığı'ndan ayırarak
bağımsız, güçlü, özerk. özgür, rahat ve
huzurlu diyebilir misiniz? (Buna kar-
şın, bu yazınm sonunda olumlu bir ge-
lişmeyi bulacaksınız).
Yargı bağımsızdır diye, yargıç gü-
vencesi vardır diye, kendi kendimizi ne-
den aldatıp duruyoruz? Yargının ceza
konusunu ve aynca büyük işlevini üst-
lenen polis ve jandarma, işleyişi, kuru-
luşu, çalışması. kadrosu ve özlük işleri
açısından tamamen yargının dışında ce-
reyan ediyorsa, bunun yargı hizmetin-
de tam, sağlıklı, cıddi ve disiplinli gö-
rev yapmasını, randıman vermesini na-
sıl beklersiniz?
Bu arada şunu da belirteyim: Üç gün
sonra (3 Kasım) Susurluk olayının yü-
dönümiL.. Kamuoyunu şaşkına çeviren
bu olayda çözüme doğru ciddi bir adım
ablmamış&r. Yargıda bu sistem sürdiik-
çe, Susurluk olaylannın failleri asla or-
taya çıkanlmayacak, ülkemizde Susur-
luk olaylan hep yaşanacaktır: Yargı ba-
ğunsızlaştuılmadıkça ve yargıç güvence-
ye kavuşturulmadıkça... Eğri oturup
doğru konuşalım, şimdi yargıdaki şu du-
rumabakın:
Yargıdaki cumhuriyet savcısı ve yar-
gıç soruşturma (tahkikat) için kanıtla-
nn toplanması için suçlulann yakalan-
ması ve bulunması için bir olayın aydın-
lanması ve bilgi toplanması için ilgili
emniyet birimine, polis ve jandarmaya
talimat yazar. müzekkere yazar ya da bir
dilekçeyi, bir dosyayı gönderir. Işte
böylece olay yargıdan çıkmıştır ve em-
niyete gitmiştir.
Yargıdan emniyete gönderilen evra-
km adliyede sadece kaydı kalmıştır. So-
ruşturma konusu dosya, cumhuriyet
savcılığının elinde yoktur. Bu dosya
emniyetin çeşitli birimlerinde, oradan
buraya, buradan oraya, aylarca, yıllar-
ca gider gelir, bekletilir. oyalanır, oyna-
nır, durdurulur, hasır altı edilir, bazen su
yüzüne çıkanlır bazen çıkanlmaz, so-
ruşturma bazen uzar, bazen kısalır. Ara-
nan kişi, şehrin ortasında herkesçe gö-
rülür, bilinir ama bulunmaz olur!..
Dosyayı gönderen savcılık, dosyamn
nerede olduğunu, nerede kaldığını. ne
aşamada olduğunu hiç bilemez. Hatta
dosyayı bilmez. Bu dosya dolayısıyla
bazı insanlar nezarete alınırlar, tekrar
salınırlar. Bunlan yapan emniyettir.
Aramalar taramalar yapılır, adliyenin
haberi bile olmaz. Gözaltına aluımalar
uzayacaksa, iki üç satırlık bir yazı ile fî-
lan suçtan, hakkında tahkikat açılan fi-
lancanın, gözaltına alınma süresinin
uzatılmasına zaruret görüldüğünden
CMUK gereği onay verilmesi için sav-
cılığa yazı yazılır, savcılık da ne dosya-
yı. ne evrakı, ne de tahkikaü görmeden,
bilmeden, olur mührünü ve imzasını ba-
sar.
Nezarette insanlar haşat edilir. bazı-
sı ölür, intihar etmiş olur, bazısı ölür,
ama karakol dışında bırakılır ve karakol
kayıtlannda nezarete dair tek bir kayıt
yoktur.
Işte, sayamayacağımız kadar çok ya-
şanan bu olaylann kaldınlması, bu key-
fîliğe son verilmesi için yıllardan beri
hukuk ve yargı dünyasında adü polisin
kurulması konusu ele almır, bütün hü-
kümet programlannda yeT alır, bunu her
Adalet Bakanı dıle getirir, ama kırk yıl-
dan beri de kırk arpa boyu yol alınmaz.
Çünkü yukanda sayılan sistem bugün-
kü düzenin, siyasetin, çarkın işine çok
yarar
Olumlu gelişme
Bu keşmekeşe son vermek için ülke-
nin çeşitli yörelerinde cumhuriyet sav-
cılan kişisel çalışmalarla birçok soruş-
turma dosyalannı kendilen yürütme yo-
luna gitmişlerse de soruna köklü çüzüm
getırememişlerdir.
Şimdi Adana gibi çok büyük bir ili-
mizde, bu ilin Cumhuriyet Başsavcısı
Ahmet Ceylani Tuğrul'un 15 Eylül
1997 tarihınde 83 sayılı yazısıyla gü-
venlık kuvvetlerine (Emniyet Müdür-
lüğü ve Jandarma Komutanlığına) gön-
dermiş olduğu yazıda, Ceza Yasası'nda
bulunan AğırCeza Mahkemesi'nin gö-
revleri içerisinde bulunan birçok suçlar-
la, DGM'nin görevine gırmeyen çok sa-
yıda örgütsel suçlann, Atatürk aleyhi-
ne işlenen suçlar ile devlet büyüklerine
yönelik suçlann ve aynca devlet me-
murlan ile zabıtanın ışleyeceği tüm suç-
lann tahkikatlannın tamamen görevlen-
dirilmiş ve ısimleri belirlenmiş savcılar
tarafindan yapılacağını, bu konularda-
ki tahkikat yapma görevinin emniyetten
almdığını ve aynca nazerete alma, uzat-
ma gibi olaylarda ilgili savcılann ha-
berdar kılınacağını, kendilerine fezleke
ile değil dosya ile başvurulacağım, ne-
zarete alınanlann hemen kayıtlara işle-
neceğini ve yazılı olarak savcılığa bil-
dirileceğini, nezaretten sahvermenin yi-
ne bu savcılıklarca yapılacağını isteyen
ve birçok adli konulann, görevlendıri-
len sav cılarca yürütülecegini açıklayan
genelgesi. bizce adli polisin kurulması
konusunda atılmış çok ciddi bir adım-
dır.
Siyasetçilerin yapamadığını. yargı-
nın böylesine hareketlerle yapabilece-
ğini ve yapması gerektiğini ortaya ko-
yan bu hareketin bütün ülke savcılıklı-
nncabenimsenmesıni diliyoruz. Işin en
güzel tarafi Adana Cumhuriyet Başsav-
cılığı'nın bu hareketinin adeta onaylan-
dığını gösteren bir haberi daha sonraki
günlerde gazetelerde okumuş bulunu-
yoruz. Bu haberde Adalet Bakanı Ol-
tan Sunguıiu, ışkence olaylannın ön-
lenmesi için karakollardaki sorgulama-
lan savcılann yapması için çalışmalar
başlatıldığını bildırmiştir. Ancak, tak-
dirle ele aldığımız Adana Cumhuriyet
Başsav cılığı'nın hareketi daha kapsam-
hdır ve dileğimiz süratle ülkeye yayıl-
masıdır.
Sonuç: Kırk yıla yaklaşan meslek ya-
şamımızda, yargı ve hukuk reformunu
ele almayan, bu gereksinimi ortaya koy-
mayan hiçbir hulcukçu ve siyasetçi ile
karşılaşmadık. Meclis'e sunulan ve alt-
mış iki yasadan oluşan demokratikleş-
me paketinin yasalaşması konusunu ele
almayan parti. siyasetçi, Meclis ve hü-
kümet kalmamıştır.
O kadar ki koro ve solo halinde "En
önemli sorun demokratikJeşme, 1982
Anayasası da değişmeli, anavasa değişi-
yor" gibi sözlerle bu gereksinim sık sık
ortaya konulurken şimdi terk edilmiş
durumdadır. Bu sistemi yaşatan yasa-
lar hükmünü sürdürdükçe ve Türkiye
demokratikleşme paketinde öncelikle
sayılan ve yürürlükte bulunan altmış iki
yasa ve onu izleyen öbür yasalardan
kurtulmadıkça, Türk hukuku, yargısı ve
anayasasının yarattığı. ülkenin yasaklar
cumhuriyeti, anayasanın yasaldar yu-
mağı olan kimlıği değişmedikçe. biz
daha çok Susurluk olaylan yaşanz.
Dış Politikada Sağduyu.
SACIT SOMEL EmekliElçi
B
ugün iilke-
mizin düş-
man memle-
ketlerle çev-
nlmesi,
1950'lerden
beri süren hatalar zincirinin
bir sonucu olmuştur.Adnan
Menderes'in Başbakanlığı
zamanında Suriye'yi on iki
saat içinde işgalle tehdit et-
tik. Kral Faysal öldürüldüğü
zaman Irak'ın iş_galine kal-
kıştık. Turgut Ozal zama-
nında Musul rüyalan göre-
rek Suriye ve lran'ı kendi-
mize karçı birieştirdik. Sü-
teyman Demird zamanında
ise Ruslann varlığını unuta-
rak ve Türki cumhuriyetle-
rin ağabeyliğine kalkışarak
pantürkist birpolitika ızledi-
ğimiz izlenimini yarattık.
Bırbirlerinin dılini bile
anlamayan, aralannda ancak
Rusça anlaşabilen. kıtalann
ve bin küsur yıhn bizden
ayırdığı bu uzak akrabalarla
düzenlediğimiz coşkulu top-
lantılarda Ruslan tedirgin
edici hatta kışkırtıcı konuş-
malaryaptık. "Türki devlet-
lerin bağunsızhğını destekle-
mek bizim için ahlak borcu-
dur" gibi sözler, politikacı-
lanmızın ağzından düşmez
oldu.
Bizim ölçüsûz tutumu-
muza karşılık, Türki cumhu-
riyetlerin Iiderlerinin çok
daha gerçekçi davrandıklan
ve toplantılarda çektiklen
nutuklann coşkusunu top-
lantı salonlannın duvarlan
içinde bıraktıklan görül-
müştür.
Istanbul'da yapılan bir
toplantının sonuna doğru,
Moskova'ya çağınlan Türki
liderlerin, program tamam-
lanmadan Istanbul'u terket-
tıklen hatırlardadır.
Türki kardeşlerimiz, bu-
güne kadar, KKTC'yi tanı-
madıklan gibi Azeri kardeş-
lennin topraklannı işgal
eden Ermenileri de kınama-
mışlar.dır. * .
• Aynca, Azeri ve Kazakis-
tan delegele$inin Mosko-
• - • • ; • - . .
va"da yapılan PKK toplanh-
lanna da katıldıklan öğre-
nilmiştir. (Hürriyet
5.51996). Biz. yine de ağa-
beylik rolümüzden vazgeç-
meyerek Ruslan ıncitme pa-
hasına. Özbekistan'ın ba-
ğımsızlığını "Çok yönlü"
destekleyeceğımizi bildir-
dık!...
Amerika ve öbür Batı ül-
kelerinin tarafsız kaldıklan
Rus-Çeçen iç savaşında. Çe-
çenya'ya yardım ettik. Rus-
Ukrayna anlaşrnazlığı çıktı-
ğı zaman da Ukrayna'yı des-
tekler bir tutuma yöneldik.
Sonunda NATO'nun geniş-
letilmesi gibi Rusya'nın son
derece duyarlı olduğu bir
konuda, kuzey kpmgumu-
zun desteklenmesini isterne-
SIEMENS
SIEMENS
S10 / • = ı
Yeni Bir Çağın
Başlangıcı
Dünyanın renkli ekranlı
i ilk cep telefonu
SiemensSIO.
Daha fazla bilgi:
• -; 6 satırlık yüksek çözünürlü
renkti grafik ekran.
Okunması kolay, algılanması kolay
Yüksek performans:
Hafif Lityum-jyon standart pil
sayesinde, 100 saat bekleme,
, 10 saat konuşma siiresi.
Renkli ekran avantajı:
_ 2 farklı renkteki tetefon
rehberiyle özel ve
iş telefonlarının birbirinden
ayırt edüebilme özeiliği.
r Ses kaydı:
Görüşme sırasında
önemli mesajlar için,
20 saniyetik görüşme kayıt olanağı.
En iyi ses kalitesi:
Hi-Fı yükseltici, gürültü filtresi,
yüksek duyarlıkta alıcı.
Data aktarımı:
Kısa mesaj servisi, faks-data iletişimi.
yeceği belli olan Letonya gi-
bi bazı ülkelere destek va-
adinde bulunduk. Öbür
komşulanmızla esasen ara-
mız açık iken bu son hatala-
nmızla büyük komşumuzu
da düşmanlanmızın safına
katmış olduk.
Atatürk zamanında bütün
komşulanmızla iyi ilişkiler
içinde olmamızın nedeni,
hepsınin de duyarlı oldukla-
n konularda çok dikkatli
davranmamız olmuştur.
Örneğın. 1923yılındaPo-
lonya ile ilişkilenn kurulma-
sı gibi basit bir sorunda bile
Atatürk. bu ilişkiler kurulur-
ken Rusya ile de temas ede-
rek kafalannda belirebilecek
kuşkulan gidermeyi uygun
görmüştü. (Bilal Şimşir: Lo-
zan Telgraflan cilt 2).
Polıtikacılanmızın. çoğu
zaman Dışişleri Bakanlığı-
mızı devTe dışı bırakarak iz-
lediklen keyfı politıkalann
sonucu meydandadır. Etra-
fimızdaki ülkeleri füzelerle
donatan Ruslar, şimdi de
Yunanistan ile Ege'de hava
manevTalan yapmakta. Yu-
nan-Rum manevralanna
400 askerle katıhnakta ve
Doğu sınınmızda da Erme-
nilerle ortak tatbikat yapma-
ya hazırlanmaktadır. Oysa,
Türk-Rus ilişkileri tarihi,
ilişkilerimizin iyi olduğu dö-
nemlerin her iki ülkeye de
büyük yararlar sağladığını
göstermektedir. Cumhuriye-
tımizin ılk yıllannda ve da-
ha sonra bazı sanayi dalla-
nmızın kurulmasında Rus-
lann büyük yararlan olmuş-
tur. Yazgılan (mukadderat-
lan) bizden aynlmış olan
çok uzaklardaki soydaşlan-
mıza ağabeylik yapma gibi
gülünç bir iddiaya kalkışa-
rak yakın komşulanmızla
aramızı bozmak Türkiy^
Cumhuriyeti'ne büyük za-
rarlar vermektedir.
Geçmişte devlet adamla-
nmız komşulanmızla iyi ge-
çinmemn büvük yarannı
görmüşlerdi. fsmet Paşa bir
konuşmasında şöyle söyle-
miştir: "Ben Kıbns işinde
Ruslara yaklaşoğun zaman
korktum. Nihayet aya^nız
suva erdi derler dive. Ovle
yapmadılar... Ruslara yak-
laşma olunca ENOSİS'e
karşı çıkülar. Federasyonu
ortaya atnlar. Yunananlılar
için federasypn taksim kadar
sevimsizdir. İsteme/Jer. Sonu
taksime >anr da ondan. İran
Şahı bana "Sizin dosduğu-
nuzu kazanmak için Rusla-
rm yapmayacaklan yoktur
demıştir." (Hürnyet. Tufan
Türenç, 10.7.1995. Baba
tnönü'den Politika Dersleri).
Bugün hem Doğu hem de
Batı, Yunanistan'ı destekle-
mektedir. Rus füzelerinin
Küba"ya yerleştirilmesı üze-
rine hısten nöbetleri geçiren
ve dünya savaşı çıkarmaya
kajkan Amerika. Türkiye'ye
yöneltilen fuzeler için ağzı-
nı dahi açmamıştır. (Bu da
danltmamak için her şeyi
yaptığımız Amerika'ya ne
derece güvenilebileceğini
göstermektedir).
Çok dikkatli olmalıyız.
çünkü Yunanistan. tarih bo-
yunca, olup bittiler için böy-
le zamanlan beklemiştir.
Aymazlıktan uyanmamız
zamanı gelmiştir.
tSKENDERLN
2.ASLİYE
HUKUK
HÂKtVILİĞt'NDEN
EsasNo: 1994/774
Davalı: Piyer Se-
yak. Adresi meçhul.
Dava: 17. madde-
ye göre tescil
Davacı Karaağaç
Belediyesi tarafindan
davalılar Piyer Sayek
ve arkadaşlan aleyh-
lerine açılan 17. mad-
deye göre tescil dava-
sının mahkememizde
yapılan açık durus-
ması nedeniyle:
Davalılardan Piyer
Sayek'in adresi yapı-
lan zabıta tahkikatm-
da tespit edilemedi-
ğinden dava dilekçe-
sinin adına ilanen
tebliğine karar veril-
miştir.
Duruşma günü
olan 2.12.1997 günü
saat 09.00'da duruş-
mava gelmeniz veya
sizi temsilen bir vekil
göndermeniz, gelme-
dığıniz veya bir vekil-
le temsil ettirmediği-
niztakdirdeHUMK'-
nin509ve510. mad-
deleri gereğince da-
vanın gıyabınızda de-
vam edeceği ve karar
verileceği davetiye
yerine kaim olmak
üzere ilan olunur.
10.10.1997
Basın: 47004
CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ
REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
Üniversitemizın aşağıda ısımlen yazılı fakültelerine
2547 sayılı Kanun'un 26. maddesı gereğince daimı statü-
de çalıştınlmak üzere profesör ahnacaktır. Adaylann il-
gili maddede belirtilen belgelerle birlikte ilanı müteakip
15 gün içerisinde Rektörlüğe başvurmalan gerekmek-
tedir.
TIP FAKÜLTESİ
Anabilim dalı Unvanı Adet
KJinik Mıkrobiyoloji ve
Enfeksion Hastahklan Profesör 1
Radyodiagnostik " 1
Göğüs-Kalp ve Damar
Cerrahısı " 1
Kadm Hastalıklan ve Doğum " 1
Biyokimya " 1
FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ
Anabilim Dalı Unvanı Adet
tngılız Dılı \e Edebıyatı Profesör 1
MÜHENDİSLtK FAKÜLTESt
Anabilim Dalı Unvanı Adet
Minerolojı ve Petrografi Profesör 1
İLAHİYAT FAKÜLTESİ
Anabilim Dalı Unvanı Adet
Tefsır Profesör 1
NOT: Kadrolara atama izni geldikten sonra atama
yapüacaktır.
Basın: 47925
PENCERE
Korkunun Adı...
Eskiçağ insanı korku içinde yaşardı, doğa-
daolup bitenlere akıl erdiremezdi, en hafif dep-
remde aklı başından giderdi; şimşek çaktı mı
yerlere kapanır, yıldırım düştü mü altını ıslatır-
dı, denizde fırtına neden patlıyordu?..
Romalı dedi ki:
- Bu işi Neptün yapıyor...
- Kim o?..
- Tüm sulann tanrısı, nam-ı diğerPoseidon,
öfkelendi mi denizi kanştırır, dalgalar kabarıp
köpüklenir, gemileri yutar...
- Nasıl biri bu Neptün?..
- Göbeğine dek çıplak, uzun sakallı, kıvırcık
saçlı, sulartannsı...
Eski Yunan'da Poseidon ve Roma'da Nep-
tün'e inanç tek tannlı dinlere değin süregeldi.
Insan kendisine tann icat ediyor, sonra tann-
lann öfkesini yatıştırmak için kurbanlar kesiyor,
törenler düzenliyordu.
Geride kaldı o günler...
•
Peki, gerçekten geride mi kaldı?..
Şimdi de kapitalizmin Olimposdağında top-
lanan tanrıların öfkesi insanı korkutuyor.
Yeni Olimpos dağının adı:
New York Borsası...
Güneydoğu Asya borsalarında başlayan
depremin New York Borsası'na yansıması, ki-
milerini tir tir titretiyor; devletler çaresiz, hükü-
metlersuskun, başbakanlar yetersiz, cumhur-
başkanları kaygılı...
New York Borsası'ndaki bunalım karşısın-
da, insan eski çağlardaki gibi çaresiz!.. Şim-
şekten korkan, yıldınmdan ürken, fırtınayı tan-
nlann gazabı sayan eski insanın yüreği, borsa-
ların belirsizliği karşısında kalbi sıkışan bugün-
kü insanın yüreğinden daha rahattı. Eski insan
doğaya yakın yaşar, sulann, toprakların, ağaç-
ların, çiçeklerin çevrelediği bir ortamda haya-
tını sürerdi; artık o güzel günler çoktan geride
kaldı, beton gökdelenlerin yapay ışıklan bor-
salardaki iniş çıkışların rakamlannı yansıttıkça
günümüz insanı kapitalizmin çarmıhına gerili-
yor: kalp krizinin eli kulağında!.. New York Bor-
sası'nın yaşayacağı yeni bir 'kara gün' milyar-
larca kişinin toplu cenaze törenine yol açabi-
lir; "dünya buhranı" başladı mı, kapitalizmin
tüm coğrafyasını işsizlik, iflas, çözülme, açlık,
yıkım sarabilir. Ortalığı yatıştırmak için Bill Clin-
ton konuşuyor, Başkan ne demeye getiriyor:
- Korkmayın, sakin olun!..
•
Yaprak neden yeşil?..
Sorunun yanıtı çocuklara okullann ders sı-
ralannda öğretilir; ama, kapitalizmin nasıl bir
düzen olduğunu tartışmak öğretimde engelle-
nir. Yaşam güvencesi savaşımında belirsizlik-
leri aşarak doğaya ve topluma egemen olma-
sı için insanın önünde ince ve uzun bir yol var!..
Bugünkü insan, kendi elleriyle kurduğu. dü-
zenin kötesi durumunav
düşmüştür.''*.rtriahbr
Korku nereden kaynaklanıyor?..'.-' • •.-
ı Belirsizlikten!.. ,>>;fi.niıı^
Zengini yoksulu, borsada derinlemesine ya-
şanacak bir krizin yeryüzündeki sonuçlannı
düşündükçe, tir tir trtrryor...
Piyasa ekonomisinin içeriğinde insana hiç-
bir güvenceyok!.. Planlı ekonomiyle insanı gü-
venceye almak isteyen sosyalizm girişimlerini
20'nci yüzyılda kapitalizmin gücü yıktı.
Ama, bu kez insan korkulanyla baş başa kal-
dı...
VEFAT
CUMHURİYET KD
PİRAYE BİGAT
CERRAHOĞLU'nu
CUMHURİYET
BAYRAMI'NDAKAYBETTİK.
onu cumtıuriyetle
Hrfkte yaşatacağrz.
Mustafa Remzi, Gülnar,
Ertuğpul, Berrin ve
Erhan CBtRAHOĞLU,
Gülderen GÖKffi,
BelginAYGÜN
Gen-Pa Genel Pazarlama
Turkıye Gene) Dıstrıbutorû: (0212)
Zengin aksesuar seçenekleri:
Titreşimli pil, serbest görüşme kiti,
otomobil için araç kiti, yüksek
b performanslı ve
fc iç içe geçebilen anten.
Daha fazta btlgi için
yttkiti ssttcmaa danffniıı.
Sımko Icjret v»
Siemens, _
TûJkive Genel MûmessiB
CCel Habeftesme Sistemleri
Ehliyetimi
kaybettim.
Hükümsüzdür.
ERDAL ERKASAP
Nüfus cüzdanımı
kaybettim.
Hükümsüzdür.
YASEMtNARI
VEFAT
Eski Istanbul Valilerinden merhum Raşit Bigat ile merhurne Vasfiye ve Bedia
Hanımların kızı, Sıdıka Saltan, Sadullah-lnci Bigat, ismet Sayarı ve Ümit Günaltay ile
merhum Erdoğan ve Armağan Bigat'ın kardeşleri, Faruk Günaltay, Çiğdem Payza,
Neşe Yüksel, Lale Sayarı, Nurten Karaaslan ve Gülden Binerbay'ın teyze ve halaları,
Gülderen, Berrin, Belgin, Ertuğrul ve Erhan'ın yengeleri,
Nilgün Cerrahoğlu'nun ikinci annesi, merhum Avukat Hulusi Cerrahoğlu'nun eşi,
Değerli varlığımız, yeri doldurulamayacak insan
PİRAYE BİGAT CERRAHOĞLU29.10.1997 günü vefat etmiştir. Cenazesi 31.10.1997 Cuma günü (bugün)
Maltepe Camisi'nde kılınacak öğle namazından sonra,
Karşıyaka Mezarlığfnda defnedilecektir.
AİLESİNot: Çiçek göndenvek isteyenlerin Türk Eğitim Vakfı'na bağışta bulunmalanricaolunur.