27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 1997 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Bu Yargıyla Nereye... Av. TURGUT İNAL S iz anayasanızda ve yasala- nnızın yüzlerce maddesin- de hukukun üstünlüğünü ve yargı bağunsızhgmı dile getiren sözlere yer verse- niz de onun koşullannı sağlamazsanız, o, dilek olmaktan. söy- lev malzemesi olmaktan bir adım ileri gidemez. Demokrasileri üç güç oluşturmakta- dır. Bu üç güç. yargı, meclis (yasama) ve hükümettir (icra-yürüöne). Üç eşit güçtür. Olsa olsa yargı, eşitlerin birin- cisidir. Yazık ki bizim ülkemezin de- mokrasisi bu üç eşit güç üzerine otur- mamıştır. Meclis'in hükümete eşitliği- ni hemen hemen hiçbir dönemde söy- leyemezsiniz. Hep hükümetlerin üstün- lüğünden bahsedersıniz. Hele hele Ada- let Bakanlıgı ile tam organık bağ ıçeri- sinde bulunan, Adalet Bakanlığı'nın müfettişleriyle denetlenen, Adalet Ba- kanlığı'nın bütçesiyle yaşayan, Adalet Bakanlığrmn personeliyle çalışan, Adalet Bakanlığı'nın göndermiş oldu- ğu malzemelerle işleyen ve özlük işle- ri Adalet Bakanlıgı'na bağlı yargıya, siz, onu Adalet Bakanlığı'ndan ayırarak bağımsız, güçlü, özerk. özgür, rahat ve huzurlu diyebilir misiniz? (Buna kar- şın, bu yazınm sonunda olumlu bir ge- lişmeyi bulacaksınız). Yargı bağımsızdır diye, yargıç gü- vencesi vardır diye, kendi kendimizi ne- den aldatıp duruyoruz? Yargının ceza konusunu ve aynca büyük işlevini üst- lenen polis ve jandarma, işleyişi, kuru- luşu, çalışması. kadrosu ve özlük işleri açısından tamamen yargının dışında ce- reyan ediyorsa, bunun yargı hizmetin- de tam, sağlıklı, cıddi ve disiplinli gö- rev yapmasını, randıman vermesini na- sıl beklersiniz? Bu arada şunu da belirteyim: Üç gün sonra (3 Kasım) Susurluk olayının yü- dönümiL.. Kamuoyunu şaşkına çeviren bu olayda çözüme doğru ciddi bir adım ablmamış&r. Yargıda bu sistem sürdiik- çe, Susurluk olaylannın failleri asla or- taya çıkanlmayacak, ülkemizde Susur- luk olaylan hep yaşanacaktır: Yargı ba- ğunsızlaştuılmadıkça ve yargıç güvence- ye kavuşturulmadıkça... Eğri oturup doğru konuşalım, şimdi yargıdaki şu du- rumabakın: Yargıdaki cumhuriyet savcısı ve yar- gıç soruşturma (tahkikat) için kanıtla- nn toplanması için suçlulann yakalan- ması ve bulunması için bir olayın aydın- lanması ve bilgi toplanması için ilgili emniyet birimine, polis ve jandarmaya talimat yazar. müzekkere yazar ya da bir dilekçeyi, bir dosyayı gönderir. Işte böylece olay yargıdan çıkmıştır ve em- niyete gitmiştir. Yargıdan emniyete gönderilen evra- km adliyede sadece kaydı kalmıştır. So- ruşturma konusu dosya, cumhuriyet savcılığının elinde yoktur. Bu dosya emniyetin çeşitli birimlerinde, oradan buraya, buradan oraya, aylarca, yıllar- ca gider gelir, bekletilir. oyalanır, oyna- nır, durdurulur, hasır altı edilir, bazen su yüzüne çıkanlır bazen çıkanlmaz, so- ruşturma bazen uzar, bazen kısalır. Ara- nan kişi, şehrin ortasında herkesçe gö- rülür, bilinir ama bulunmaz olur!.. Dosyayı gönderen savcılık, dosyamn nerede olduğunu, nerede kaldığını. ne aşamada olduğunu hiç bilemez. Hatta dosyayı bilmez. Bu dosya dolayısıyla bazı insanlar nezarete alınırlar, tekrar salınırlar. Bunlan yapan emniyettir. Aramalar taramalar yapılır, adliyenin haberi bile olmaz. Gözaltına aluımalar uzayacaksa, iki üç satırlık bir yazı ile fî- lan suçtan, hakkında tahkikat açılan fi- lancanın, gözaltına alınma süresinin uzatılmasına zaruret görüldüğünden CMUK gereği onay verilmesi için sav- cılığa yazı yazılır, savcılık da ne dosya- yı. ne evrakı, ne de tahkikaü görmeden, bilmeden, olur mührünü ve imzasını ba- sar. Nezarette insanlar haşat edilir. bazı- sı ölür, intihar etmiş olur, bazısı ölür, ama karakol dışında bırakılır ve karakol kayıtlannda nezarete dair tek bir kayıt yoktur. Işte, sayamayacağımız kadar çok ya- şanan bu olaylann kaldınlması, bu key- fîliğe son verilmesi için yıllardan beri hukuk ve yargı dünyasında adü polisin kurulması konusu ele almır, bütün hü- kümet programlannda yeT alır, bunu her Adalet Bakanı dıle getirir, ama kırk yıl- dan beri de kırk arpa boyu yol alınmaz. Çünkü yukanda sayılan sistem bugün- kü düzenin, siyasetin, çarkın işine çok yarar Olumlu gelişme Bu keşmekeşe son vermek için ülke- nin çeşitli yörelerinde cumhuriyet sav- cılan kişisel çalışmalarla birçok soruş- turma dosyalannı kendilen yürütme yo- luna gitmişlerse de soruna köklü çüzüm getırememişlerdir. Şimdi Adana gibi çok büyük bir ili- mizde, bu ilin Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Ceylani Tuğrul'un 15 Eylül 1997 tarihınde 83 sayılı yazısıyla gü- venlık kuvvetlerine (Emniyet Müdür- lüğü ve Jandarma Komutanlığına) gön- dermiş olduğu yazıda, Ceza Yasası'nda bulunan AğırCeza Mahkemesi'nin gö- revleri içerisinde bulunan birçok suçlar- la, DGM'nin görevine gırmeyen çok sa- yıda örgütsel suçlann, Atatürk aleyhi- ne işlenen suçlar ile devlet büyüklerine yönelik suçlann ve aynca devlet me- murlan ile zabıtanın ışleyeceği tüm suç- lann tahkikatlannın tamamen görevlen- dirilmiş ve ısimleri belirlenmiş savcılar tarafindan yapılacağını, bu konularda- ki tahkikat yapma görevinin emniyetten almdığını ve aynca nazerete alma, uzat- ma gibi olaylarda ilgili savcılann ha- berdar kılınacağını, kendilerine fezleke ile değil dosya ile başvurulacağım, ne- zarete alınanlann hemen kayıtlara işle- neceğini ve yazılı olarak savcılığa bil- dirileceğini, nezaretten sahvermenin yi- ne bu savcılıklarca yapılacağını isteyen ve birçok adli konulann, görevlendıri- len sav cılarca yürütülecegini açıklayan genelgesi. bizce adli polisin kurulması konusunda atılmış çok ciddi bir adım- dır. Siyasetçilerin yapamadığını. yargı- nın böylesine hareketlerle yapabilece- ğini ve yapması gerektiğini ortaya ko- yan bu hareketin bütün ülke savcılıklı- nncabenimsenmesıni diliyoruz. Işin en güzel tarafi Adana Cumhuriyet Başsav- cılığı'nın bu hareketinin adeta onaylan- dığını gösteren bir haberi daha sonraki günlerde gazetelerde okumuş bulunu- yoruz. Bu haberde Adalet Bakanı Ol- tan Sunguıiu, ışkence olaylannın ön- lenmesi için karakollardaki sorgulama- lan savcılann yapması için çalışmalar başlatıldığını bildırmiştir. Ancak, tak- dirle ele aldığımız Adana Cumhuriyet Başsav cılığı'nın hareketi daha kapsam- hdır ve dileğimiz süratle ülkeye yayıl- masıdır. Sonuç: Kırk yıla yaklaşan meslek ya- şamımızda, yargı ve hukuk reformunu ele almayan, bu gereksinimi ortaya koy- mayan hiçbir hulcukçu ve siyasetçi ile karşılaşmadık. Meclis'e sunulan ve alt- mış iki yasadan oluşan demokratikleş- me paketinin yasalaşması konusunu ele almayan parti. siyasetçi, Meclis ve hü- kümet kalmamıştır. O kadar ki koro ve solo halinde "En önemli sorun demokratikJeşme, 1982 Anayasası da değişmeli, anavasa değişi- yor" gibi sözlerle bu gereksinim sık sık ortaya konulurken şimdi terk edilmiş durumdadır. Bu sistemi yaşatan yasa- lar hükmünü sürdürdükçe ve Türkiye demokratikleşme paketinde öncelikle sayılan ve yürürlükte bulunan altmış iki yasa ve onu izleyen öbür yasalardan kurtulmadıkça, Türk hukuku, yargısı ve anayasasının yarattığı. ülkenin yasaklar cumhuriyeti, anayasanın yasaldar yu- mağı olan kimlıği değişmedikçe. biz daha çok Susurluk olaylan yaşanz. Dış Politikada Sağduyu. SACIT SOMEL EmekliElçi B ugün iilke- mizin düş- man memle- ketlerle çev- nlmesi, 1950'lerden beri süren hatalar zincirinin bir sonucu olmuştur.Adnan Menderes'in Başbakanlığı zamanında Suriye'yi on iki saat içinde işgalle tehdit et- tik. Kral Faysal öldürüldüğü zaman Irak'ın iş_galine kal- kıştık. Turgut Ozal zama- nında Musul rüyalan göre- rek Suriye ve lran'ı kendi- mize karçı birieştirdik. Sü- teyman Demird zamanında ise Ruslann varlığını unuta- rak ve Türki cumhuriyetle- rin ağabeyliğine kalkışarak pantürkist birpolitika ızledi- ğimiz izlenimini yarattık. Bırbirlerinin dılini bile anlamayan, aralannda ancak Rusça anlaşabilen. kıtalann ve bin küsur yıhn bizden ayırdığı bu uzak akrabalarla düzenlediğimiz coşkulu top- lantılarda Ruslan tedirgin edici hatta kışkırtıcı konuş- malaryaptık. "Türki devlet- lerin bağunsızhğını destekle- mek bizim için ahlak borcu- dur" gibi sözler, politikacı- lanmızın ağzından düşmez oldu. Bizim ölçüsûz tutumu- muza karşılık, Türki cumhu- riyetlerin Iiderlerinin çok daha gerçekçi davrandıklan ve toplantılarda çektiklen nutuklann coşkusunu top- lantı salonlannın duvarlan içinde bıraktıklan görül- müştür. Istanbul'da yapılan bir toplantının sonuna doğru, Moskova'ya çağınlan Türki liderlerin, program tamam- lanmadan Istanbul'u terket- tıklen hatırlardadır. Türki kardeşlerimiz, bu- güne kadar, KKTC'yi tanı- madıklan gibi Azeri kardeş- lennin topraklannı işgal eden Ermenileri de kınama- mışlar.dır. * . • Aynca, Azeri ve Kazakis- tan delegele$inin Mosko- • - • • ; • - . . va"da yapılan PKK toplanh- lanna da katıldıklan öğre- nilmiştir. (Hürriyet 5.51996). Biz. yine de ağa- beylik rolümüzden vazgeç- meyerek Ruslan ıncitme pa- hasına. Özbekistan'ın ba- ğımsızlığını "Çok yönlü" destekleyeceğımizi bildir- dık!... Amerika ve öbür Batı ül- kelerinin tarafsız kaldıklan Rus-Çeçen iç savaşında. Çe- çenya'ya yardım ettik. Rus- Ukrayna anlaşrnazlığı çıktı- ğı zaman da Ukrayna'yı des- tekler bir tutuma yöneldik. Sonunda NATO'nun geniş- letilmesi gibi Rusya'nın son derece duyarlı olduğu bir konuda, kuzey kpmgumu- zun desteklenmesini isterne- SIEMENS SIEMENS S10 / • = ı Yeni Bir Çağın Başlangıcı Dünyanın renkli ekranlı i ilk cep telefonu SiemensSIO. Daha fazla bilgi: • -; 6 satırlık yüksek çözünürlü renkti grafik ekran. Okunması kolay, algılanması kolay Yüksek performans: Hafif Lityum-jyon standart pil sayesinde, 100 saat bekleme, , 10 saat konuşma siiresi. Renkli ekran avantajı: _ 2 farklı renkteki tetefon rehberiyle özel ve iş telefonlarının birbirinden ayırt edüebilme özeiliği. r Ses kaydı: Görüşme sırasında önemli mesajlar için, 20 saniyetik görüşme kayıt olanağı. En iyi ses kalitesi: Hi-Fı yükseltici, gürültü filtresi, yüksek duyarlıkta alıcı. Data aktarımı: Kısa mesaj servisi, faks-data iletişimi. yeceği belli olan Letonya gi- bi bazı ülkelere destek va- adinde bulunduk. Öbür komşulanmızla esasen ara- mız açık iken bu son hatala- nmızla büyük komşumuzu da düşmanlanmızın safına katmış olduk. Atatürk zamanında bütün komşulanmızla iyi ilişkiler içinde olmamızın nedeni, hepsınin de duyarlı oldukla- n konularda çok dikkatli davranmamız olmuştur. Örneğın. 1923yılındaPo- lonya ile ilişkilenn kurulma- sı gibi basit bir sorunda bile Atatürk. bu ilişkiler kurulur- ken Rusya ile de temas ede- rek kafalannda belirebilecek kuşkulan gidermeyi uygun görmüştü. (Bilal Şimşir: Lo- zan Telgraflan cilt 2). Polıtikacılanmızın. çoğu zaman Dışişleri Bakanlığı- mızı devTe dışı bırakarak iz- lediklen keyfı politıkalann sonucu meydandadır. Etra- fimızdaki ülkeleri füzelerle donatan Ruslar, şimdi de Yunanistan ile Ege'de hava manevTalan yapmakta. Yu- nan-Rum manevralanna 400 askerle katıhnakta ve Doğu sınınmızda da Erme- nilerle ortak tatbikat yapma- ya hazırlanmaktadır. Oysa, Türk-Rus ilişkileri tarihi, ilişkilerimizin iyi olduğu dö- nemlerin her iki ülkeye de büyük yararlar sağladığını göstermektedir. Cumhuriye- tımizin ılk yıllannda ve da- ha sonra bazı sanayi dalla- nmızın kurulmasında Rus- lann büyük yararlan olmuş- tur. Yazgılan (mukadderat- lan) bizden aynlmış olan çok uzaklardaki soydaşlan- mıza ağabeylik yapma gibi gülünç bir iddiaya kalkışa- rak yakın komşulanmızla aramızı bozmak Türkiy^ Cumhuriyeti'ne büyük za- rarlar vermektedir. Geçmişte devlet adamla- nmız komşulanmızla iyi ge- çinmemn büvük yarannı görmüşlerdi. fsmet Paşa bir konuşmasında şöyle söyle- miştir: "Ben Kıbns işinde Ruslara yaklaşoğun zaman korktum. Nihayet aya^nız suva erdi derler dive. Ovle yapmadılar... Ruslara yak- laşma olunca ENOSİS'e karşı çıkülar. Federasyonu ortaya atnlar. Yunananlılar için federasypn taksim kadar sevimsizdir. İsteme/Jer. Sonu taksime >anr da ondan. İran Şahı bana "Sizin dosduğu- nuzu kazanmak için Rusla- rm yapmayacaklan yoktur demıştir." (Hürnyet. Tufan Türenç, 10.7.1995. Baba tnönü'den Politika Dersleri). Bugün hem Doğu hem de Batı, Yunanistan'ı destekle- mektedir. Rus füzelerinin Küba"ya yerleştirilmesı üze- rine hısten nöbetleri geçiren ve dünya savaşı çıkarmaya kajkan Amerika. Türkiye'ye yöneltilen fuzeler için ağzı- nı dahi açmamıştır. (Bu da danltmamak için her şeyi yaptığımız Amerika'ya ne derece güvenilebileceğini göstermektedir). Çok dikkatli olmalıyız. çünkü Yunanistan. tarih bo- yunca, olup bittiler için böy- le zamanlan beklemiştir. Aymazlıktan uyanmamız zamanı gelmiştir. tSKENDERLN 2.ASLİYE HUKUK HÂKtVILİĞt'NDEN EsasNo: 1994/774 Davalı: Piyer Se- yak. Adresi meçhul. Dava: 17. madde- ye göre tescil Davacı Karaağaç Belediyesi tarafindan davalılar Piyer Sayek ve arkadaşlan aleyh- lerine açılan 17. mad- deye göre tescil dava- sının mahkememizde yapılan açık durus- ması nedeniyle: Davalılardan Piyer Sayek'in adresi yapı- lan zabıta tahkikatm- da tespit edilemedi- ğinden dava dilekçe- sinin adına ilanen tebliğine karar veril- miştir. Duruşma günü olan 2.12.1997 günü saat 09.00'da duruş- mava gelmeniz veya sizi temsilen bir vekil göndermeniz, gelme- dığıniz veya bir vekil- le temsil ettirmediği- niztakdirdeHUMK'- nin509ve510. mad- deleri gereğince da- vanın gıyabınızda de- vam edeceği ve karar verileceği davetiye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 10.10.1997 Basın: 47004 CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Üniversitemizın aşağıda ısımlen yazılı fakültelerine 2547 sayılı Kanun'un 26. maddesı gereğince daimı statü- de çalıştınlmak üzere profesör ahnacaktır. Adaylann il- gili maddede belirtilen belgelerle birlikte ilanı müteakip 15 gün içerisinde Rektörlüğe başvurmalan gerekmek- tedir. TIP FAKÜLTESİ Anabilim dalı Unvanı Adet KJinik Mıkrobiyoloji ve Enfeksion Hastahklan Profesör 1 Radyodiagnostik " 1 Göğüs-Kalp ve Damar Cerrahısı " 1 Kadm Hastalıklan ve Doğum " 1 Biyokimya " 1 FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ Anabilim Dalı Unvanı Adet tngılız Dılı \e Edebıyatı Profesör 1 MÜHENDİSLtK FAKÜLTESt Anabilim Dalı Unvanı Adet Minerolojı ve Petrografi Profesör 1 İLAHİYAT FAKÜLTESİ Anabilim Dalı Unvanı Adet Tefsır Profesör 1 NOT: Kadrolara atama izni geldikten sonra atama yapüacaktır. Basın: 47925 PENCERE Korkunun Adı... Eskiçağ insanı korku içinde yaşardı, doğa- daolup bitenlere akıl erdiremezdi, en hafif dep- remde aklı başından giderdi; şimşek çaktı mı yerlere kapanır, yıldırım düştü mü altını ıslatır- dı, denizde fırtına neden patlıyordu?.. Romalı dedi ki: - Bu işi Neptün yapıyor... - Kim o?.. - Tüm sulann tanrısı, nam-ı diğerPoseidon, öfkelendi mi denizi kanştırır, dalgalar kabarıp köpüklenir, gemileri yutar... - Nasıl biri bu Neptün?.. - Göbeğine dek çıplak, uzun sakallı, kıvırcık saçlı, sulartannsı... Eski Yunan'da Poseidon ve Roma'da Nep- tün'e inanç tek tannlı dinlere değin süregeldi. Insan kendisine tann icat ediyor, sonra tann- lann öfkesini yatıştırmak için kurbanlar kesiyor, törenler düzenliyordu. Geride kaldı o günler... • Peki, gerçekten geride mi kaldı?.. Şimdi de kapitalizmin Olimposdağında top- lanan tanrıların öfkesi insanı korkutuyor. Yeni Olimpos dağının adı: New York Borsası... Güneydoğu Asya borsalarında başlayan depremin New York Borsası'na yansıması, ki- milerini tir tir titretiyor; devletler çaresiz, hükü- metlersuskun, başbakanlar yetersiz, cumhur- başkanları kaygılı... New York Borsası'ndaki bunalım karşısın- da, insan eski çağlardaki gibi çaresiz!.. Şim- şekten korkan, yıldınmdan ürken, fırtınayı tan- nlann gazabı sayan eski insanın yüreği, borsa- ların belirsizliği karşısında kalbi sıkışan bugün- kü insanın yüreğinden daha rahattı. Eski insan doğaya yakın yaşar, sulann, toprakların, ağaç- ların, çiçeklerin çevrelediği bir ortamda haya- tını sürerdi; artık o güzel günler çoktan geride kaldı, beton gökdelenlerin yapay ışıklan bor- salardaki iniş çıkışların rakamlannı yansıttıkça günümüz insanı kapitalizmin çarmıhına gerili- yor: kalp krizinin eli kulağında!.. New York Bor- sası'nın yaşayacağı yeni bir 'kara gün' milyar- larca kişinin toplu cenaze törenine yol açabi- lir; "dünya buhranı" başladı mı, kapitalizmin tüm coğrafyasını işsizlik, iflas, çözülme, açlık, yıkım sarabilir. Ortalığı yatıştırmak için Bill Clin- ton konuşuyor, Başkan ne demeye getiriyor: - Korkmayın, sakin olun!.. • Yaprak neden yeşil?.. Sorunun yanıtı çocuklara okullann ders sı- ralannda öğretilir; ama, kapitalizmin nasıl bir düzen olduğunu tartışmak öğretimde engelle- nir. Yaşam güvencesi savaşımında belirsizlik- leri aşarak doğaya ve topluma egemen olma- sı için insanın önünde ince ve uzun bir yol var!.. Bugünkü insan, kendi elleriyle kurduğu. dü- zenin kötesi durumunav düşmüştür.''*.rtriahbr Korku nereden kaynaklanıyor?..'.-' • •.- ı Belirsizlikten!.. ,>>;fi.niıı^ Zengini yoksulu, borsada derinlemesine ya- şanacak bir krizin yeryüzündeki sonuçlannı düşündükçe, tir tir trtrryor... Piyasa ekonomisinin içeriğinde insana hiç- bir güvenceyok!.. Planlı ekonomiyle insanı gü- venceye almak isteyen sosyalizm girişimlerini 20'nci yüzyılda kapitalizmin gücü yıktı. Ama, bu kez insan korkulanyla baş başa kal- dı... VEFAT CUMHURİYET KD PİRAYE BİGAT CERRAHOĞLU'nu CUMHURİYET BAYRAMI'NDAKAYBETTİK. onu cumtıuriyetle Hrfkte yaşatacağrz. Mustafa Remzi, Gülnar, Ertuğpul, Berrin ve Erhan CBtRAHOĞLU, Gülderen GÖKffi, BelginAYGÜN Gen-Pa Genel Pazarlama Turkıye Gene) Dıstrıbutorû: (0212) Zengin aksesuar seçenekleri: Titreşimli pil, serbest görüşme kiti, otomobil için araç kiti, yüksek b performanslı ve fc iç içe geçebilen anten. Daha fazta btlgi için yttkiti ssttcmaa danffniıı. Sımko Icjret v» Siemens, _ TûJkive Genel MûmessiB CCel Habeftesme Sistemleri Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. ERDAL ERKASAP Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. YASEMtNARI VEFAT Eski Istanbul Valilerinden merhum Raşit Bigat ile merhurne Vasfiye ve Bedia Hanımların kızı, Sıdıka Saltan, Sadullah-lnci Bigat, ismet Sayarı ve Ümit Günaltay ile merhum Erdoğan ve Armağan Bigat'ın kardeşleri, Faruk Günaltay, Çiğdem Payza, Neşe Yüksel, Lale Sayarı, Nurten Karaaslan ve Gülden Binerbay'ın teyze ve halaları, Gülderen, Berrin, Belgin, Ertuğrul ve Erhan'ın yengeleri, Nilgün Cerrahoğlu'nun ikinci annesi, merhum Avukat Hulusi Cerrahoğlu'nun eşi, Değerli varlığımız, yeri doldurulamayacak insan PİRAYE BİGAT CERRAHOĞLU29.10.1997 günü vefat etmiştir. Cenazesi 31.10.1997 Cuma günü (bugün) Maltepe Camisi'nde kılınacak öğle namazından sonra, Karşıyaka Mezarlığfnda defnedilecektir. AİLESİNot: Çiçek göndenvek isteyenlerin Türk Eğitim Vakfı'na bağışta bulunmalanricaolunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle