05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EKİM 1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ünlü işadamı İshak Alaton, 55. hükümeti 'Vasatm biraz üzerinde' diye tanımladı Politikacılara suçlamaİstanbul Ha- ber Servisi - Alarko Holding AŞ Yönetim Kurulu Başkanı İsbak Alaton. Tiirkıye'de po- pülıst siyaset yapıldığını be- lirterek "Avru- pa'nın kural- larının Türki- ye'de uygulan- ması mümkÜD degil. Biz yolsuzluğun tanımını bile yapamıyoruz. Politikacı- lanmızın yüzde yüzü yolsuz hareket ediyor" dedi.Türkiye'nin artık "şey- Ishak Alaton tanları" cezalandırmayı unuttuğunu vurgulayan Alaton, son 5 yıldır gerçek- leştirilen ülke yönetimini ise "Kötünün en kötüsü" olarak tanımladı. Alaton, yolsuzluklara saplanan Türkiye'de artık iş yapmanın da zorlaştığını söyleyerek, Alarko Holding'in yabancı ortağını ya- kında açıklayabileceklerini kaydetti. Türkiye, Ingiltere, Amerika, Alman- ya ve halya'nın ortaklaşa düzenledikle- ri "Yolsuzluk ile Savaşım Stratejileri l luslararası Sempozyumu"na dün Alman Kültür Merkezi'nde devam edil- di. Sempozyumda "Türkiye'de devle- te rağmen gelişen özel sektör" başlık- lı bır konuşma yapan tshak Alaton. si- yasetçilere ağır eleştirilerde bulundu. Türkiye "de demokrasinin yanlış anlaşıl- dığını. ne toplumda hesap sorma. ne de yöneticüerde hesap verme düşüncesinin gelişmedigini anlatan Alaton. Türki- ye'nin Avrupa'nın en gerisindeki ülke olduğunu kavdetti. Alaton. ''Elek hep ters çalıştı. fyiler elendi. Kötüler ba- şa geldi. Cöz boyayan baraj, otoyol açılışları alkış topladı. Kimse eğitim- le ilgilenmedi. Ve sonunda Metin Gök- tepe'ye, Susurluk skandalına gelindi" dedi. Tüm bu olumsuzluklara karşın Türki- ye'nin aynı zamanda Avrupa'nın en hız- lı büyüyen ekonomisine sahip olduğu- nu vurgulayan Alaton, "Ankara'ya rağmen gelişen bir özel sektörümüz var. Biliyorum Ankara'daki dostla- denbaşlatılan "Sürekli Aydınlıkİçin 1 rım beni se\ mez ama ancak böyle ko- nuşursanı belki onlan uyandırabili- rim" diye konuştu. Alaton. kendisini sosyal demokrat zannedenlerin özelleş- tirmeye karşı çıktıklannı belirterek. Zonguldak kömür ocaklannı özelleştir- meyen Türkiye'nin her yıl 350-400 mil- yon dolar zarar etmeye de\am ettiğini öne sürdü. Dünyadaki yolsuzluklara karşı savaş- mak için 1993 yıhnda kurulan ve bün- yesinde 70 ülkeye ait din adamlanndan işadamlanna kadar pek çok kesimden temsilciyi bulunduran ABD Uluslarara- sı Saydamlık Vakfı Müdürü ABD'li Nancy Z. Bosvvell ise 30 Eylül'de yeni- Dakika Karanlık" eylemini örnek gös- tererek dünyanın her yerinde yolsuzluk- lara karşı halklann duyarlı olduğunu be- lirtti. Yolsuzlukla mücadele etmek için tüm dünyada bir reform gerektiğini vur- gulayan Bosvvell. yolsuzluklann yatı- nmlan engellediğini. halkın devlete gü- venini azalttığını \e toplum içindeki eşitlik kavramını zedelediğini söyledi. Hannover Felsefe Araştırmalan Enstitü- sü Başkanı Alman Prof. Dr. Peter Kos- lowski ise Amerika'nın sisteminin baş- ka ülkeler için mutlaka ideal olamaya- cağını, her ülkenin kendi kültürüne uy- gun bir yolsuzlukla mücadele sistemini geliştirmesi gerektiğini bildirdi. TGC Başkanı Nail Güreli 'Basında kimlik sorunu yaşanıyor' İstanbul Haber Servisi- Türkiye Gazeteciler Cemı- yeti (TGC) Başkanı Nail Güreli. gerek yaygın. gerek- se yerel basında "kimlik sorunu" yaşandığını belirte- rek yerel basınm güç kazanmasının yaygın basını da güçJendireceğını söyledi. TGC'nin Konrad Adenauer Vakfı ile birlikte düzenlediğı yerel basına yönelik mes- lek içi eğitim semıneri dün Dedeman Oteli'nde başladı. Seminerin açılış konuşmasını yapan Güreli. yayıncılı- ğın sermayeye karşı bağımsız olmasının önemine deği- nerek gerek yaygın. gerekse yerel basında bugün bir "kimlik sorunu" yaşandığını vurguladı. Güreli. kim- lik kavrarru içinde meslek ılkelerinin. basının güvenilir- liği ve saygınlığının. basının bağımsızlığınm yeraldığı- nı ifade ederek. gazeteci kimliğinin korunmasmda ye- rel basına büyük görevler düştüğünü söyledi. Güreli, yerel basının güç kazanmasının yaygın bası- nı da güçiendireceğını dile getırerek. demokrasinin ye- rel bazda güç kazanmasında yerel basına önemli görev- ler düştüğünü kaydetti. Seminere. Trakya ve Marmara Bölgesi'ndeki 8 ılden 40 dolayında gazetecinin katıldı- ğını belirten Güreli. iki gün sürecek seminerde yerel ba- sının sorunlannın ele alınacağını sözlerine ekledi. Kon- rad Adenauer Vakfı Türkiye Temsilcisi Dr. VVulf Schön- bohm da. vakfın 80 ülkede çalışmalar yaptığını ifade ederek Türkiye've ayn bir önem verdik- lerini vurguladı. Dr. Schönbohm. Alman- ya'da yerel gazetele- re büyük önem veril- diği kaydederek Tür- kiye'de de yerel bası- na önem verilmesi ve yerel basının güçlen- dınlmesi için bu se- mineri düzenledıkle- rini bildirdi. "Yerel Gazeteciliğip Özel- likleri ve Önemi" konulu bir konuşma yapan Dünya gazete- si sahibi Nezih De- mirkent de, Türki- ye'de bir iki istisna dışında yerel basın olmadığını. yerel ga- zeteciler bulunduğu- nu sövledi. Binbaşıya cinsel taciz Yıırt Haberleri Servi- si- Süvan Jandarma Ta- bur Komutanı Piyade Binbaşı A. A. K., biri teğmen. 4'ü er toplam 5 askere sarkmtılık ettiği iddiasıyla 7. Kolordu Ko- mutanhğı Askeri Savcılı- ğı'nca tutuklandı. Binba- şı, "Müteaddit mütesel- sil sarkıntılık elmek" suçlanndan 5 yıl ağır ha- pis istemiyle- Askeri mahkemede yargılana- cak. Silvan Jandarma Ta- bur Komutanlıgı'ndaki cinsel laciz olayı, Teğ- men Z.G. ile taburda gö- revli erler T.A., H.K., H.Ç. ve M.F.nin bağlı bulundukları komutan- lıklara ve Genelkurmay Başkanlığı'na gönder- dikleri şikâyet dilekçele- riyle ortaya çıktı.Olayla ilgili başlatılan soruştur- ma sonucu Binbaşı A. A. K..emrindeki görevlilere sarkıntılık ettiği iddiasıy- la 7. Kolordu Komutanlı- gı Askeri MaJıkeme- si'nce tutuklandı. Askeri Savcılık tarafından hazır- lanan iddianamede suç tarihlerinin "Ekim 1996 - Haziran 1997" olarak gösterildi. A r t ı k g ü r ü l t ü d e ğ i l e z a n s e s i d u y u l a c a k Ezan genelgesiyürürlükte OKTAY EKİNCİ Diyanet Işleri Başkanlığı, Türkiye'dekı "geiişigüzel ca- mi yapamını" bir kurula bağlamak ve hoparlörlerden % e- rilen ezanın birbirlerine kanşarak yarattığı "ses kargaşa- sının" önüne geçmek için 1995'ten bu yana ciddi ara\ı- şılar içersinde. Bunlar arasındaki "ezan okunmasında izlenecek yöntemi" belirleyen "genelge" ise 3 Ekim 1997 tarihinden (bugünden) itibaren artık yürürlükte. REFAHYOL hükümetinın son dönemlerinde hazırlan- dığı bilınen. ancak işleme konulabilmesi 55. Hükü- mefle birlikte mümkün olabilen genelgeye göre: "ezanın kulağa hoş gele- cek şekilde okunması" için il ve ilçe müftülüklerin- ce. 3 Ekim 1997'ye dek ge- rekli önlemlerin alınması gerekiyor. Bu önlemlerin basında ise ezanın öncelikle "raina- reye çıkılarak" ve müezzi- nin "kendi sesiyle" okun- masına özen gösterilmesi: aynca birbirine yakın cami- lerde de "tümünde birden hoparlör kullanımına son verilerek" deyim yerindey- se "gürültü"şeklini alma- masının sağlanması geli- yor... .. . ı .' . .-.. Şeriatçı çevreierirı u Eza- nı susturuyorlar" şeklınde politik bir söylemle karşı çıktıkları bu önlemler, hiç kuşkusuz aslında yine eza- nın "saygınlığını" ve "in- san üzerindeki tinsel etki- sini" koruma çabasından başka bir şey değil. Müslümanlığın ezan sesi ile Hıristiyanlığın çan sesi arasındaki temel fark "insan seslenişi" olduğuna göre, bunun yerine (önceden doldu- rulmuş hazır kasetler de kullanılarak) yüksek volümle ho- parlörlerden bağırmanın yine Islam adma savunulacak bir yanı olmasa gerek... Ne var ki; Diyanet tşleri Başkanlığı'nın böylesi bir ge- nelge yayımlanmasına neden olan ''yozlaşmanın"teme- Apartmanlar arasına sıkıştırılarak yapılan camiler- deki gürültü kirliliği genelgeyle ortadan kalkıyor. linde hoparlör ahşkanlığından daha çok "geleneksel ca- mi kültüründen" hızia uzaklaşmak yatıyor. Örneğin Osmanlı döneminde ve 1950'lere kadar, ma- halle mutlaka "tek şerefeli'Ve komşu evlerin bahçeleri- ne "yukardan bakmayacak" düşük bır yükseklikte ya- pılmışken. bugün ınşa edılen minarelerin büyük çoğunlu- ğu, iki. hatta "üç şerefeli"olarak ve neredeyse Sultanah- met Camısi'nın minarelenyie bile "yarışacak" bir yük- sekliğe tırmanıyorlar... Benzer şekilde camilerde "yer seçimi" de hemen hiçbir yasal va da geleneksel ku- rallara bağlı kalınmaksızın, doğmdan "yapımcının is- teğine bağlı" olarak belir- leniyor. tmar planlanndaki kullanım türü hiç gözetil- meden. "her boş bulunan yere" ve hatta "apartman- lar arasındaki boşluklara sıkıştırılarak" inşa edilen camiler. mimari özen ve es- tetikten de yoksun olarak yükselince. "çarpık yapı- laşmanın bir parçası" ha- line geliyorlar. Hele ki yine bu camilerin büyük çoğun- luğu da kaçak yapılaşmaya açılan bölgelerin "öncü v e koruyucu binası" olarak yasadışı bir işlev üstlenin- ce, mimarisi görkemli bile olsa temelde "çirkin kent- leşmeye" hizmet ediyor- lar... lşte böylesi bir denetim- siz ve kalitesiz "camileş- menin" de bu dinsel yapı- ların taşıması gereken say- gınlığını "zedelediğini" farkeden Diyanet Işleri Baş- kanlığı, "her 6 saatte bir caminin yapıldığı" Türki- ye'de işe öncelikle "ezanı kurtarma" genelgesiyle baş- ladı. Yer.i yapılan camılerin kentsel yağmaya ve çarpık kentleşmeye değil. eskiden olduğu gibi yine kent kimliği- ne. yöresel dokuya ve imar estetiğine katkıda bulunacak bir "kültürü" yansıtmalan için ise elde kalan son boş alanlar da yitirilmeden gerekli yasal düzenlemenin hemen yapılması gerekiyor... îpekçi sanığı m m Ozbey'i ihmal kurtardı BRÜKSEL (Cumhuriyet) - Brüksel Savcılığı. gazeteci Abdi İpekçi cinayeti nedeniy- le aranan ülkücü Yalçın Öz- bey'ın Brüksel'de gözaltına alındıktan sonra serbest bıra- kıldığını açıkladı. Savcılık yetkilileri. Özbey'in gözaltı- na alındığının Türkiyeye bil- dırildığini. ancak gözaltı sü- resi içinde kendilerine herhan- gi bir yanıt ulaştınlmadığını vurguladılar. Yetkililer, Türki- ye'nin konuya ilgisız kalma- smdan üzüntü duyduklannı da açıladılar. Özbey daha önce de Almanya'da gözaltına alınmış ve Türkiye'ye bilgi verilmiş olmasına karşın herhangi bir tepki gösterılmemesi nede- nıyle serbest bırakılmıştı. Basınla ilişkilerden sorum- lu Sav cı Joseph Copain, Yal- çın Özbey'in 30 eylül gecesi Brüksel Belediyesi polis bi- rimleri tarafından gözaltına alındığını. güvenlik bırimleri- nin, Özbey'in lnterpol bünye- sinde kırmızı bültenle arandı- ğını tespıt ettiklenni ve duru- mu derhal Paris'teki lnterpol merkezinebildirdiklerini söy- ledi. 1978 yılında işlenmiş bir suçun 'zamanaşımına uğra- mış sayılması' nedeniyle Tür- kiye ile temas kurulduğunu ve Yalçın Özbey'e karşı başka bir suçlama dosyası bulunup bu- lunmadığının sorulduğunu bildiren yetkililer, gözaltı sü- resi zarfında buna yanıt gel- mediğini ve Özbey'i serbest bırakmak zorunda kaldıklan- nı belirttiler. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Kadmsız Kars... Kars güzel. Ani harabeleri ve yanıbaşındaki Arpaçay kanyonu bü- yüleyicı... Pırıl pırıl havaalanı gurur vericı... Kurulalı daha birkaç ay olan, Kars'taki ADD şubesinin düzenlediği toplantıda çiçekler vardı. Güzel insanlar var- dı. Inanç ve umut vardı. Ama beş etnik kökenden insanların bazılan vardı, öte- kileri yoktu. Ve de koca salonda kadın yoktu. . • • • Atatürkçü Düşünce Dernekleri artık Doğu ve Güney- doğu Anadolu'da da yaygınlaşıyor. Yurtdışındakilerle birlikte 330'a ulaşan ADD'lere Doğu ve Güneydogu'da da yenileri ekleniyor. Sadece Kars ve çevresınde bile sayıları beşi bulmuş: Kars, Ardahan, Art- vin, Iğdır, Sankamış... ADD bugünlerde Ankara'daki yeni ve yeterlı genel mer- kez binasına taşınmanın telaşı içinde. Açılan kampanya amacına ulaşmış. Toplanan paralarla aynı binada iki da- ire satın alınıp. bir daire de kiralanmış. Bunlar hep lyi güzel! Ama Kars'ta dört ay önce kurulan ADD'nin toplantı- sında, salondaki kadın sayısının sadece üç olması güzel değildi. Türkiye'nin dört bıryanındaki benzer toplantılarda ka- dınlar hep ağırlıklıydı. Bu da dogaldı: çünkü karşı-dev- rim öncelikle kadın haklarını, kadının toplumdaki konu- munu geriletecekti. Ama Kars'taki toplantıya, ADD şubesinin yönetim ku- rulu üyeleri bile eşlerini getirmemişlerdi... Tıpkı eşlerinı beraberlerinde Kars'a getirmemiş olan vali gibi, rektör gi- bi, emniyet müdürü gibi... • • • Kars bir zamanlar Atatürk'un partısının kalesiydi. Farklı etnik kökenden insanlar, Atatürk'un partisinde bir araya gelmişti. "Cumhuriyet ideolojisi" idi onlan aynı çatı altında toplayan. Tıpkı Anadolu'nun başka yerlerinde de olduğu gibi... Oysa şimdi partiler Kars'ta etnik kökenlere göre pay- laşılmış. Oylar adayın etnik kökenıne göre veriliyor. Çünkü 12 Eylül partileri kapatmış. Ikinci sıradaki ada- ya seçilme şansı bırakmayan, az milletvekilli, daraltılmış seçim bölgelerı yaratılmış. insanlar ortak noktalarda buluşacaklarına.. farklılıklar- da buluşmaya zorlanmış. Ve Altıok'un eski kalesinde, şimdi MHP'Iİ bir belediye başkanı var... Atatürk'un düşüncelerine soğuk. ADDtop- lantısının bir bez afişinin bile asılmasına sorun çıkaran... ADD Kars Şubesı'nin Kurucu Başkanı Selami Yiğit genç, bırikimli, dinamik. Zorluklan aşmakta kararlı... Der- nek Kars'taki kuruluş amacını bir tümce ile sloganlaştır- mış: "Biz, beş etnik kökenden gelen insanları, güzel bir ki- limin motifleri olarak bır araya getirmek için kurulduk!" • • • Ermenistan sınınndaki Anı harabeleri ikinci bir Efes ol- maya aday. Eğer devlet gerekli ilgiyi gösterirse... Eğeryıkılan, ta- lan edilen tarihsel yapılar yeniden ayağa kaldınlırsa... Ani, Kars'ı canlandıracak, bölgenin çekım merkezi konumu- na getirecek ölçüde yabancı turistı rahatlıkla çekebilir. Ârna bunun için önce devleti yönetenlerin kafalannı de- ğiştirmeleri gerekiyor. Yıllar önce Menderes gelmiş Kars'a... Ve bir örneği Moskova'nın Kızıl Meydanı'nda olan görkemli kiliseyi gö- rünce çıkjına dönmüş... Yıktırmış. Inanılacak gibi değil, ama gerçek! Ani harabelerınin son yıllarda nasıl daha da "harap"ol- duğunu ve talan edildiğini anlatanlar ekliyorlar: - Ani her dönemde tahrip edildi... Özellikle de Evren döneminde! • • • Kars'ın tek yerel televizyonu olan "Serhat TV" çağdaş kafalarca yönetıliyor. ADD Genel Yönetim Kurulu üyesi Burtıan Apaydın ve Selami Yiğit'le birlikte, uzun bir canlı yayın konuğu ol- duk. Laiklikten Atatürk ulusçuluğuna ve Güneydoğu so- rununa kadar; çeşitli sorulan yanıtladık. Bizi izleyenlere. hemşehrileri Sırn Atalay örneğinı ver- dim: - Rahmetli Stm Atalay, Kürt kökenliydi. Herkes de bu- nu bilirdi... Senato başkanı seçildi. Ama ona oy verenle- rin çoğunluğu Kürt kökenli değildi... Seçildi, çünkü bu gö- reve iayıktı. Eğer Meclis'in çatısı altındaki insanlar "etnik kökene göre" oy verselerdi, hiçbir zaman seçilemezdi! Ve ekledim: - Etnik kökene göre bölünme herkese zarar verir... ön- celikle de azınlıkta olanlara!.. Beyaz saray, Yunanistan'ın tutumunu eleştirdi ABD'den Atina'ya terör uyarısı FUAT KOZLLKLU VVASHINGTON - ABD yönetimi, terör örgütlerini banndırdığı iddia edilen Yuna- nistan'ı uyardı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü James Foley. öncekı gün basın brifinginde yaptığı açıklamada. ülkesinin geçen nisan ayında yayımladığı "Ulusla- raraşı Terorizm ve Terorizme Destek Ve- ren Clkeler" raporunun Yunanistan bölü- mündeki ifadelen yineledi. Foley, Yuna- nistan'ın PKK ve DHKP/C örgütlerinin ça- hşmalanna göz yumduğunu söyledi. Foley. "Bundan rahatsızlık duyuyoruz ve en- dişelerimizi Atina'ya açık bir biçimde ilettik" dedi. lngiliz Observer gazetesinde çıkan iddi- • • • • INSANIN OYKUSU • 2 milyon yıl öncesinden günümüze atalarımız. Homo habilis, f - Homo erectus, Homo sapiens, -•' Neandertaller ve modern insan. • Fiziksel yapılan, kültürel özeNikleri, yaşamları ve inançları. Çizgibilim eki Umut Ülkesine Yoİculuk Tel-Faks: (0212) 213 80 29- 30 E-posta: bilimutopya©süp«ronline.com alara da değinen Foley, "Biz bu tür haber- leri ciddi şekilde ele alıyoruz" dedi. Fo- ley dün yaptığı açıklamada ise şöyle dedi: "Yunanistan'da Türkiye karşıtı iki terör örgütünün ofislerinin bulunmasını üzüntüyle karşılıyoruz. Ama Yunanis- tan'ı terörü destekleyen bir ülke olarak görmüyoruz. Yunanistan ile terörle mü- cadele konusunda işbirliği yapıyoruz." ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman da. Yunanistan Savunma Baka- nı Akis Cohacopulos ve Dışişleri Bakanı Teodoros Pangalos ile önceki gün bir ara- ya geldi. Atina'yı terör örgütlerinin faali- yetlerine hoşgörüyle bakmakla suçlayan Grossman, bu yaklaşımın kabul edileme- yeceğini vurguladı. 3Üde OHAL kaldırıldı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - OHAL uygu- lamasının 3 ilde kaldınlma- sını öngören Başbakanhk tezkeresi TBMM genel ku- rulunda bütün siyasi partile- rin ittifakıyia kabul edildi. OHAL'ın 3 ilde kaldınl- masına ilişkin Başbakanhk tezkeresi. dün TBMM'de ele alındı. Tezkere üzerinde söz alan tçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu. hükü- metin OHAL'in bütün iller- de kaldınlmasını programı- na aldığını aktanrken, "An- cak kademeli geçişi öngö- rüyoruz" dedi. Oylamaya geçilmeden önce RP, O- HAL'in uygulanan bütün il- lerde kaldınlması yönünde önerge verdi. Ancak içtüzü- ğe aykın olduğu için öner- ge işleme konmadı. Oylama sonunda. OHAL'in 6 ekim tarihinden itibaren 3 ilde kaldınlmasını içeren tezke- re kabul edildi. • t MALTEPE ÜNIVERSITESIB İ L İ M D E Ç A Ğ D A Ş . D Ü Ş Ü K C E D E Ö Z G Ü R o s s v ı o Y s ı» ı A > ı ı ı , ı: ı:H K O \ T I: \ »ı A V I» A V O6REKCI ALI1VACARTIR ATATURK ilkelerinden ödün vermeyen, insan haklanna saygıh, özgür. çağdaş bilim ve teknolojiyi yakalamayı amaçlayan üretken bir gençliğe yol gösterecek eşsiz bir öğretim üyesi kadrosu: Prof. Dr. Oral PEKTAŞ Prof. Dr. Nurhan ATASOY Prof. Dr. Ersan İLAL Prof. Dr. Aydın AYBAY Prof. Dr. Mesut RAZBONYALI Prof. Dr. İsmet SUNGURBEY Prof. Dr. Ayferi GÖZE Prof. Dr. Sevim GÖRGÜN Prof. Dr. A. Şerif ONARAN Prof. Dr. Muzaffer GÜRAKAR Prof. Dr. Yılmaz ALTUĞ Prof. Dr. Mücella ULUĞ Doç. Dr. Sinan ARSAN Doç. Dr. Jale ŞARMAŞIK Doç. Dr. Çiler İNAN Yrd. Doç. Dr. Sevtap ELMAS Dr. Sühendan İLAL Öğr. Gör. Suha ARIN Öğr. Gör. Ali KAPTAN Öğr. Gör. Turhan YAVUZ Öğr. Gör. M. Adil YALÇIN Öğr. Gör. Evren ARIN ÖTS İle Ek Kontenjandan Öğrenci Alınacak Programlar TIP FAKULTESI Dekan: Prof. Dr. Oral PEKTAŞ KONTENJAN: 40 KİŞİ HUKUK FAKULTESI Dekan: Prof. Dr. AYDIN AYBAY KONTENJAN: 60 KİŞİ MUHENDISLIK-MIMARLIK FAKULTESI MİMARLK BÖLÜMÜ Dekan: Prof. Dr. Mesut RAZBONYALI KONTENJAN: 40 KİŞİ FEN- EDEBIYAT FAKULTESI ÖSS ve Özel Yetenek Sınavı İle Öğrenci Alınan Programlar MUHENDISLIK-MIMARLIK FAKULTESI İÇ MİMARLIK BÖLÜMÜ Dekan: Prof. Dr. Mesut RAZBONYALI KONTENJAN: 30 KİŞİ PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ Dekan: Prof. Dr. Nurhan ATASOY KONTENJAN: 40 KİŞİ HEMŞIRELIK YÜKSEK OKULU KONTENJAN: 40 KİŞİ ILETISIM FAKULTESI RADYO - TV - SİNEMA VE GÖRSEL SANATLAR BÖLÜMÜ Dekan: Prof. Dr. Ersan İLAL KONTENJAN: 90 KİŞİ Bu Programlara 1997 ÖSS'den 105 ve üzerinde puan alanlarla, herhangi bir örgün öğretim kurumuna yerleştirilmiş olan adaylar da başvurabüir. Ünlversitemizde İngilizce Seviye Sınavını aşamayan ögrenciler için Hazırlık Sınıfında bir yıl İngilizce Eğltimi zorunludur. Lisans programlannda İngilizce Mesleki Dil Egitimine ağırlık verilecektlr. M A L T E P E Ü F e y z u l l a h Cad. NO:3 TEL : ( 0 2 1 6 ) 3 9 9 0 0 BASVURU VE BILGI * İ V E R S İ X E S İ R 9 (MARMARA KOLEJİ) 60 - 442 07 59 FAKS Maltepe - İSTANBUL : (02 16) 370 22 3 0
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle