25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 EKİM 1997 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Kanayan Sendikacılığımız ^v.Dr.ENGİNÜNSAL S endikalar, toplumlann de- mokratik yapılanma sü- reçleri içinde ve sonrasın- da. çok önemli işlevleri olan siv il toplum örgütle- ndır. Öbür siv il toplum ör- giilerınde gözleneme>en bır nitelıkJe- ri yaptınm güçleri'nin olmasıdır. En doğal haklan olan grev silahı ile ülke ekjnomisini ve yönetimini kendi istek- leri doğrultusunda etkileme olanaklan vardır. Ülkemız. sanavi devrimı ıle çok geç tarışmıştır. Bu nedenle sanayi işçisinin toplumda boy göstermesi gecikmıştir. Osmanlı tmparatorluğu'nda ılk kıpır- danmalar. 1871'de AmeleperverCemi- yeti'nin kurulması ilebaşlamıştır. 1876 ve 19O8'de I. ve II. Meşrutiyet dönemi- nin başlatılmasının ardından, Jön Türk- lerın dürtüsü ile Istanbul, Selanik ve başka verlerde grev hareketlen gözlen- miştir. I923'te Cumhuriyet'in ilanın- dan sonra I924"te kabul edilen anaya- sa "cemivet kurmak" hakkını güvence altına alrnışsa da gelışen sıyasal olay- lar sonunda 4 Mart I925"te çıkanlan Taknr-ı Sükûn Yasası ıle sendikal öz- gürlüklerkısılmış. daha sonra 1938 yı- lında çıkanlan Cemiyetler Yasası'nın 9. maddesı H fikrasında "Aile, eemaat ırk, cins ve sınıf esasına dayalı cemiyet- ler kurulamaz" hükmü getirilmıştir. Eski Parlamenter Haziran I946'da Cemiyetler Yasası'nın bu hükmü değiştirildikten sonra 20 Şu- bat I947tarihinde 5018 sayılı Işçi veIş- veren Sendikalan \e Sendika Birlikle- ri Yasası "nın çıkanlması ıle gTev ve top- lu iş sözleşmesi hakkı olmadan, sendi- kalar kurulmaya başlanmıştır. II. Dünya Savaşı'nın sona ermesin- den sonra Amerika'nın Türkiye ve Yu- nanistan"ı. Sovyet Rusya'nın ideolojı- sini yayması olasılığına karşı, ileri ka- rakol olarak kullanmak amacı ile baş- lattığı Marshall Planı kapsamı içinde sendikalar da ele alınmış ve 1952 yılın- da Türk-lş kurulmuştur. Türk-tş ve bağlı kuruluş yöneticılerinin Amerikan sendikacılık anlayışına göre yönlendi- rilmesi için AID (Aid for Industrial Development-Kalkınma İçin Endüstri- yel Yardım) adlı kuruluşun katkısı üe yüzlerce sendika yöneticisi Amerika'da sendikacılık eğitimi görmüştür. Türki- ye gerçekJeri ile bağdaşmayan bir sen- dikacılık anlayışının güdümündeki iş- çi hareketimiz, Türk-lş'in öncülüğun- de, partiler üstü sendikacılık ve ücret sendikacılığı eksenlerine oturtulmuş ve bu baskın görüşler nedeniyle Türki- ye'de sendikalar. hedefi vııramayan bir ok olarak kalmışlardır. 1963 yılında çıkanlan 274 ve 275 sa- yılı yasalarla örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi yapma konusunda büyük ivme kazanan sendikalanmız, siyasal ortamda etkin bir güç olarak ortaya çı- kamadığından, temsil eftikleri işçilerin geleceğini güvence altına alma ve top- lumu yönlendirme şanslannı büyük öl- çüde kaçıımışlardır. Hele 1980 sonra- sında çıkanlan 2821 ve 2822 sayılı ya- salarla sendikalar. birer kâğıttan kap- lan'a dönüşmüşlerdir. Sendikalar. toplum içinde en yaygın biçimde örgütlenebilecek ve üye sayı- lan nedeniyle en güçlü olma olasılığı- nı yaşama geçirebilecek kuruluşlardır. Yapılan böylesıne yaygın ve güçlü olan sendikalann, Türkiye'nin ekonomik ve siyasal geleceğı için önemi açıktır. 1996 verilenne göre ülkemizde sivil istihdam 14.717.200 kişiye ulaşmıştır. Bunlann 10.611.238'i ücretle çalış- maktadır (Petrol-lş 95-96 yıllığı). Sen- dikalı ışçı sayısı ise 960.357'dir. Bu yüzde 9.1'lik oran olması gerekenin çok altında ve geçmiş senelere göre çok önemli üye kayıplannı sergileyen bir sendikalaşma olgusunu vurgulamakta- dır. Ülkemizde hem sendikalar üye kay- betmekte ve hem de istihdam daral- maktadır. Petrol-lş Sendikası'nın yıllı- ğına göre İstanbul Sanayi Odasf nın en büyük 500 sanayi kuruluşunda yaptığı anketlerde 1990 yılında çahşanlann sa- yısı 700 bın iken bu sayı 1995 yılında 539 bine genlemıştir. Emperyalizmin yeni adı olan küre- selleşme sonucu hızla yayılan çokuluslu şirketler, sendikalaşmanın en amansız düşmanı olarak ülke ekonomilerinde boy vermektedir. Önü arkası düşünül- meden imzaladığımız gümrük birliği anlaşması birçok Tiirk şirketini iflasa sflrükletniş ve işsizler ordusuna yeni as- kerler kazandırmıştır. Türkiye'nin iş- sizleri bugün 6 miKona uJaşmıştır. İşsizliğin çoğalması, sendika üye sa- yısının azalması olgusunun doğal sonu- cu olarak çahşanlann katma değerden aldığı payda önemli azalmalar olmuş- tur. ÎSO anketlenne göre katma değer paylaşımında işçinin payı 1982'de yüz- de 42.3'ten, 1985'te yüzde 20.6'ya ge- rilemiştir. Kâr. faiz ve kıranın payı 1982'te yüzde 57.7'den 1995'te yüzde 70.8'eyükselmiştir. Tiirk işçi hareketi ve Tiirk sendikala- n bugün gerçekten kan kaybetmektedir. Milli geür dağılımının sağlıkh olmasmın en önemli avandanlıklanndan olan sen- dikacılığımız, kendine çeki-düzen ver- mek zorundadır. Milli geür dağılımı böy. lesine çarpık bir konuma geldiği için yoksul kesim ve çalışanlann önemli bir bölümü siyasal çö/ünıü Refah Parti- si'nin yanüticı politikalaruıda arar ol- muşlardır. Bunun ne kadar tehlikeli bir oyun olduğunu, demokrarik yapınuzın, cumhuriyet Uketerinin ve Atatürkçü an- layışın nasıl karanlığa ıtilmek istendi- ğini hep birlikte yaşadık. Türk sendikacılığı, cumhuriyetı ve demokrasiyi yaşatmak için toplumun Kemalizmin aydınlık yolundan. çağ- daşlaşmadan sapmaması için kendisi- ne yeni hedefler çızmesi. yeni projeler üretmesi gerekmektedir. Her şeyden önce sendikacılığımız, politika koşu- sundaki tutumunu netleştirmelidir. Oy- le her parrive mavi boncuk dağıtarak, üvelerinin gücünii bir parri çevresinde toplamadan toplum içinde etkinlik ka- zanamav acağını, siyasetarenasuıda söz* sahibi olamavacağını artık öğrenmek zorundadır. Yasalarda hiçbir engel yok- tur. Sendikalanmız ortakbirtutum ser- gileyerek. kendi ü>elerinin ve dargelir- li çoğunluğun çıkarlanna en uygun dü- şecek bir partiyi desteklemek karan al- mak zorundadırlar. Bu da yetmez, üye- lerini o partinin kademelerinde görev almaya çağırmalı ve o partinin yönetil- mesine katkıda bulunmalıdırlar. Sendikalar. kısır ücret sendikacılı- ğından kurtulup sosyal sendikalık ala- nında uğraş vermelıdirler. Üyelennin ailesini amaçlayarak aile biriminin top- lumsal güvencesini sağlayacak projeler üretmelidir. Kuracaklan vakıflararacı- lığı ile bu sosyal hedeflere ulaşabilirler. Sendika üyeleri bugün sendika yöneti- cilerinin verdikleri hizmetlerden çok daha fazlasma yaraşmaktadır. Sendika- lar, taşınmaz mal ve nakit para zengini olarak değil, üyelerine ve ülke ekono- misine sunduklan hızmetlerin zengin- liği ile anılmalıdırlar. Kemalizme İhanetin Sonucu... BEHZATAY B ir savaşta yitirilen insanlar kadar karayollanndaki otobüs kazala- nnda can veren insanlanmızdan rutun da orman yangınlanna, cu- ma namazlanndan sonra yapılan gerici olaylara dek olup bitenlerin nedenı abartısız Kemalizmden uzaklaşmamız- dır... 1950'lenn Başbakanı Adnan Menderes, mil- letvekillerine, "Siz isterseniz hilafeti bile geri ge- tirebilirsiniz" diyerek; bakanlan Atatürk düşma- nı dinci Saidi Nursi'nin elıni öperek; işbaşına gel- diklerinde hemen ezarıı Arapça okutarak laikliği horlama işareri vermişlerdi. Aradan kırk yılı aş- kın bir süre geçtikten sonra bir partinin milletve- kıli olan oğul Aydın Menderes, "Artık tslami si- yasete değil, siyaseti tslama uydurma zamarudır" dedi çekinmeden... Girdıği partinin bakanı ve bir süre basbakanlık da yapmış olan kişi de "Kanlı mı geleceğiz, kansız mı" diyerek Türkiye halkına, oraiısüna gözdağı vermey kalkıştı... Daha önce. Al Anbaa adlı bir Mısır gazetesinde yazdığı ya- zıda. "Atatürk, İslam ilmi ik uğraşanlan öldürt- tü" diyerek Atatûrk'e saygısızlığını yaptıktan sonra Sıvas konuşmasında. "Refah, İslami cihat ordusudur" diye başladığı konuşmasında din sa- vaşına çağn yaptı... Ve bütün bu ışaretlerden ce- saret alan gericiler, tran'dan, Afganistan'dan, Ce- zayir'den de esinlenerek başkaldınya başladılar... tşte böylece Kemalizm'in laıklık ilkesi çiğnen- di. çiğnenmekte .. Yine 1950'den sonra Kemalizm'in devletçilik ilkesinden adım adım uzaklaşıldı. Öyle ki Turgut Özal başbakanken "Demirvolu komünistlerin işi- dir" gibi gülünç sözünü çekinmeden (adam za- ten pervasızlık heveslisiydi), eşofmanla ordu bi- le denetliyordu) söyledi. Zaten TCDD (Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollan) siyasası ken- disinden önce baltalanmaya başlanmıştı. Deviet- çiliğe düşman kişiler bu kurumun başına getiri- Iıyordu. Kasıtlı olarakdemıryolutaşımacıhğıçığ- neniyordu Demiryolunda çalışanlar işlerini sav - saklıyorlardı. Trenlerbakımsızdı... Bu durumla- n değerlendiren vurgunculann kimileri, hemen otobüs fırmalan kurdular. Halkı soyarcasına fi- yatlarla insanlan taşımaya başladılar. Aynca eh- liyetsiz, yeteneksiz sürücülerle insanlanmızın ölümlerıne de aldınş ehnediler. Karayollannda yığınlarca insanlanmızın ölümlerini TV kanalla- nnda görüyor, gazetelerde okuyonız. Kaza deyip geçiyoruz. Kazanın asıl nedenlenni düşünmüyo- ruz. Geçenlerde İlhan Selçuk, 'Ağlanacak Hali- miz'başlıklıyazısındaşöyleyazıyordu: "Batı'da- öncelikle Avrupa'da- yoicu ve >ük taşımacıbğının yansı demiryollannda yapıhrken Türkive'de ni- çin yüzde95'i karayollannda gerçekleşiyor!" tşte yığınlarca ınsanımızın ölümüne neden olan et- menlerden birisi budur. Kemalizm'in devletçilik ilkesinden uzaklaş- mamız, yalnız TCDD siyasasından uzaklaşmak- la kalmadı ki! Tarla yapmak. ev ve çiftlik kurmak için yıllardır devletin ormanlannı yok edenlere göz yumuldu. Ağaç kesmekle yetinmeyenlerin kimileri. tez yoldan yer kapmak için orman yafe» maya başladılar. Yakanlar başkalarırû da özendi- riyorlar. Yetkililer, söylevlerle yeriniyorlar. Böy- lece de bugün Türkiye çölleşmenin eşiğine gel- di. Kemalizmin devrimcilik ilkesini ise biröcü gi- bi gösterdiler yıllardır. Leninizmden esinlenildi- ğini söylediler. Oysa, Gazi Mustafa Kemal Ata- türk,tam bir devrimciydi. Dahası, •arasızdevTİm- ler' istiyordu. 9 Mart 1935 günü. kurduğu ve baş- kanı olduğu CHP'nin dördüncü kurultayını açış konuşmasında şöyle söyler: "Uçurumun kenanndayıkık bir ülke,türlüdüş- manlarla kanlı beguşmalar, yıllar süren bir sa- vaş._ Ondan sonra içeride ve dışarıda savgı ile ta- nınan yeni toplum, yeni devlet ve bunları başar- mak için arasız dev rimler... İşte Türk devriminin kısa ifadesi_" Atatürk, partisinin izlencesine koydurttuğu al- tı oku, ölmeden önce de sağlama almak için ana- yasayageçirtmişti... Ne yaptığını bilen ulu önder, öngörülü insanıri Kemalizm diye adlandınlan il- kesinden. onun ölümünden on yıl sonra önceden yavaş, sonradan hızlı olarak uzaklaşıldı. Ve bu- gûn başımıza geten bütün Belalar bu yüzden... PENCERE Şatonun Kapısında Beklerken... ^*Başbakan Mesut Yılmaz, Almanya'ya gitti, Şansölye Kohl ıle konuştu, yurda döndü. Medyada bir kıyamet!.. ; Bizim medya ile kimse başa çıkamaz; daha; dün Şaibe Hanım'ı olmadık biçimde allayıp puH layan ve yağlayıp yıkayan medya, bu kez Mesut; Yılmaz'ın zaferini alkışlıyor. Oysa bu medya Me-; sut Yılmaz'a ANAP muhalefetteyken kan kustuK mamış mıydı?.. \ Özel uçağına 'medyatik gazetecileri' doldu-: rup Amerika ve Avrupa'yı fethe yönelen Şaibe: Hanım'ı zıvanadan çıkaran medya, bu kez Me-.' sut Yılmaz'ı ele aldı. '. • • Peki, Almanya'da ne oldu?.. Bizim gazeteye baktım, olayın özünü yakala-- yan soğuk bir başlık atmış: •• : "Türkiye 'den ödün!.. "Ankara, Almanya'nın isteğiyle 'serbest dola- şım'dan bir süre vazgeçecek..." Almanya'da yaşayan 2 milyon Türk, Kohl'ün başını yeterince ağrıtıyor; biz Avrupa Birliği'ne girdiğimiz zaman Şansölye keçileri kaçırabilirdi. Peki, çare?.. Ankara ile Bonn arasında bir uzlaşma oldu: Türkiye takvimi belirsiz bir süre 'serbest dolaşım hakkı'nüan vazgeçecek, Atmanya AB'ye üyelik konusunda Ankara'ya destek verecek... • Ne var ki bizim anlı şanlı medyamız manşeti patlattı: "Almanya'dan istediğimizî aldık!.." Almadan vermek Allah'a mahsus olduğundan bu gibi durumlarda hemen sorulur: -•• -•'_ Ne aldık?.. •" '•• '* Ne verdik?.. Gümrük birliği bize hiçbir şey vermeden Tür- kiye'y' tÇİne almıştı... Prof. Erol Manisalı bu yolda gerçekleri yaza yaza tükenmez kalemini tüketmiş, ama derdini kimseye dinletem'emişti. Avrupa şimdi yine öte- ki adaylara uygulamadığı bir koşulu Ankara'ya dayatıp benimsetiyor... Neden?.. Çünkü Avrupa'ya karşı başımız eğik; kendi kendimizden utanıyoruz; aşağılık duygusu için- deyiz; "Efendim beni şatosuna alsın da nasıl alırsa alsın" diye yalvar yakar olan uşaktan be- terolduk... Suç kimde?.. Yine bizde!.. Almanya'nın istediğini kopardığı yerde "AI-. manya'dan istediğimizi aldık" diye yazan med-', yamız hiç mi suçlu değil?.. ; Efes'çüer! Efes Pilsen şimdi hediyeli. Efes şişelerindeki "Sihirli Kapak" size harika hediyeler kazandıracak. Sihirli Kapaklarda neler mi var? Milyorüarca şişe bedava Efes Pilsen var! Üstelik, bedava Efes'leri ikişer ikişer kazanacaksınız. Aynca, on binlerce özel hediye Sihirli Kapaklarda sizi bekliyor. Hem de çekilişsiz, kurasız! Bu kapağı mutlaka açın. Çünkü, hediyeler bu kapağın altındadır. •*o'X EFES EFES Pilserı 50-* |.,iiftj>.iîıy-ı 'il lH>uu l'ir i7'yt: kadar,Sıhüli Kapak laşıy.in Ff«-s Pılsı-n rjişoien içmgeçeılıdır. u/iı K,'i|ı.ıki.wın ıJımda kazandıgınız hediyeler yazıyo; eif lu-<lıyL-iıiz ıki şişe bfedaya Efes Pilacrn ısc, kapağt brakkalınıza veya marketinıze vererek 50 cl.'lık ikı şışe bedava Efes Pılsen'inizi alabilirsiniz. f-i çani.i, hır.ı niügm-t'ı, yac/nınılııl' y.ı <in :;w*.-at shjrt kazanırsanı?,, lunı yapmaınz rjereken Sıhjriı Kapagınızı, "Efes Püsen, Sihirli Kapak PK 22 .VİJİ'ief.»H l.siuıbul" ,idiftstn«7 ta.ihliiıilu ol.iiak postaiamak. Hediy^ruz, c-n kısa suredo adrosinızc iadclı taahhıitlü olarak uîaştırılacak. fidavn uıunl< niı 'iepozitosu mıişteriy*: -nttır Güzel bir dünyanın içeceği
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle