Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 EKİM 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
KİTAP TIRTILI SELtM tLERİ
Bir yüchznı dünyasında geziııtiler
H p »ht'İKÎ****
Atflla Dorsay o ıüyalı gûnlerin so-
na erişini şöyle anlatıyor
"Sanki Filiz Akın'lar veya Hülya
Koçyiğit'Ier adalardan birinde be-
yaz ûniformalı yakışıku deniz subayı
Kenania otan gönül maceraiarmm so-
nuna gdmişler. sanki Türkân Şoray
aşın makyajı, takma kirpflderi ve göz
ahcı giysileri\1e dolaşüğı Çingeneler
ülkesmden nihayetgerçek Tûrkiye'ye
ayakbasmış,Cüneyt Arkın, EdizHun,
Engin Çağlar, Salih Güney ve ardın-
daki diğer yakışıklılar ordusu, kavruk
ve ezik çirîdn kral Yılmaz Gûney'le
giriştikleri ymnnıkdövüşiioden mağ-
lup çıkmışlardır."
O rüyalı gûnlerin bir de değişmez
öykû kişilen vardır; Atilla Dorsay'ın
saptayımıyla:
"Vfe başta Türkân Şoray, tüm ün-
!ü starUnnuz, arük ağır nuüdyajlar
ahmda, yaktşıklı taüpter, bir hinnet-
çi- uşak-kâhya ordusu, şaşkın fabri-
katör, komik bahçıvan gibi değişmez
aksesuvarian biryana birakarak-."
Birden geçmişe dönüyorsunuz.
Türkân Şoray'uı da öncesine. Belki
BdgmDoruk,belki Göksel Arsoybe-
liriyorlar. Hollywood kırması o si-
nemada her şeye karşın tuhafbir 'yer-
Hlik' hissolunuyor yine.
Atilla Dorsay yeni kitabı 'Sûmbül
Sokağın Tutsak Kadını'nda Yeşil-
çam'ın rûya sineması olduğu gün-
lerde büyük bir şaşaa yaşamış Tür-
kân Şoray'ın anatomisine girişiyor.
Geçmişten bugüne, Türkân Şoray,
yoğun sinema mücadelesi, yıldızlık
savaşı ve yaşamöyküsüyle karşımı-
za çıkıyor.
Bu kitabın adı, Atilla Dorsay'm
yıllar önce kaleme getirdiği, Cumhu-
riyet'te yayımlanmış bir Türkân Şo-
ray röportajının da adı.
Adı ve röportajı Türkân Hanutı o
kadar çok sevmiş ki bana sık sık söy-
lerdi.
Sümbül Sokağı'ndaki ev, Türkân
Şoray'ın dış dünyaya handiyse büs-
bütün kapalı yaşadığı bir dönemde
vardı. Demin alıntıladığım sanriarda-
ki fılm öyküsü kişileriyle beyazper-
dede yaşanılmış bir dönem. Türkân
Hanım'ı ben de o evde tanımıştım.
Filmler somut gerçekliğı pek söy-
lemezlerdi, zaten somut gerçeklikten
yola çıkıyor olmak gibi bir iddialan
da yoktu. Bununla birlikte, kendile-
rince bir içtenlik yaraönışlardı. Se-
narjstinden yönetmenine, oyuncu-
sundan seslendiricisine herkes bu iç-
tenliğe hızmet ederdi.
Sümbül Sokağın Tutsak Kadını'nın
son bölümünde "Şoray Fflmleri'' yer
alıyor. Şoray'ı uzun yıllar seslendi-
ren sanatçılar da saptanmış: AdaJet
Cimcoz, Jeyan Mahfı Tözüm, Nevin
Akkaya,ötekiler... Demin seslendir-
me sanatçılannın içtenliğe hizmetle-
ri dedim; o seslerin büyüsünü nasıl
yadsıyabiliriz?!
Tfirkân Şoray kendini anyor
Atilla Dorsay bir yıldızı var etmış
koşullan, yaşantılan, acıklı gülünç-
lü serüvenleri yansıtırken, dünden
bugüne, pek çok tanıklığa başvur-
muş. Aslında kitabın yazılış öyküsü
hayli ilginç; şöyle özetlenebilir:
Yazar bu çalışmayı yıllardan beri
gerçekleştirmek istemektedir. Yıllar
kitabın öznesini de yazannı da deği-
şimden değişime sürüklemiştir. Bir
yıldızın öyküsü kaleme getirilecek-
se, bu kez onun çevresindekilerin öy-
• Atilla Dorsay yeni kitabı
'Sümbül Sokağın Tutsak
Kadım'nda, geçmişten
bugüne, Türkân Şoray'ın,
yoğun sinema mücadelesi,
yıldızlık savaşı ve
yaşamöyküsüyle karşımıza
çıkıyor.
külerine de yer verilmesi zorunlu ol-
muştur
"Aynca Türkân Şoray hep odak
noktasında kaknakla birlikte, onun
serüvenine kanşan kişilerden büyük
bötümünün de neredeyse ayn birer Id-
taİH hak edecek kadar ilginç Idşüik-
ler okluğunu fark ettim: Başta anne-
si Meliha Şoray olmak iizere, örne-
ğin bir Rüçhan Adlı, bir Nazan Şo-
ray, Rüçhan Adlı'nın hep göigede kaJ-
mtşresmieşiMen Adlı, tekoğluŞev-
ket Adlı...
"(_) Sonnç olarak, önemli ve po-
Sonra Sümbül Sokağın Tutsak Ka-
dını'nda anılar, söyleşiler, yazılar çi-
zilerTürkân Şoray'ı örmeye koyulu-
yor. Atilla Dorsay 'Türkân Şoray ef-
sanesi'ni gerçekten tüm boyutlany-
laele alıyor Herzamanki titizliği, akı-
cı anlaümıyla. Bir serüven romancı-
sına yaraşır soluk soluğa okutma ba-
şansıyla.
Bakıyorsunuz, AtrfYıbnaz'ın anı-
lanna uzanılmış, bakıyorsunuz, De-
niz Türkafi ya da Nazan Şoray anla-
tıyor. Türkân Hanım'ın neredeyse
bir ömur boyu yanından ayırmadığı
püler bir kişüiğin yaşamını çeşitli ta-
nıkhklaıia ortaya çıkartan ve TV dü-
zeyindeki bir yansıması, o ünlü ' tşte
Hayatınız' tarzı programlar olan
Amerikan usulü bir çahşma ve o tür
bir Idtap çıkö ortaya.
"Kendi adıma, bundan da hiç ştka-
yetçi değUim. Ve bu çalışma bana te-
mei bir şe> öğretti: Bir >aşam, en il-
ginç olanı bifc. tek başına bir anlam
taşıma7. Bir yaşam, ancak etrafinda-
ki başka yaşamlan ona eşlik etmiş
olan başka kişüerin hayat hikâyeleriy-
le birlikte ele alındıgında asıl anlamı-
m ve ağırüğını bulur."
Gtüşenkonuşuyor, ötekiler. hayli ka-
labalık bir kadro. Bütün bu sözler,
alıntılar, saptayımlar ortasında, ki-
tap boyu, Türkân Şoray da kendini an-
yor.
Sevgili Atilla Dorsay benim de bir
iki yazıma, söyleşime yer vermiş.
Acaba tanımış mıyım Türkân Şo-
ray'ı diye düşündüm. Belki de her bir
tanık başka birTürkân Şoray tanımış,
kendi tanıdığını anlatıyor.
Bu açıdan, Atilla Dorsay'ın da be-
lirttiği gibi, Türkân Hanım'ın da bir
gün masa başına geçip kendi anıla-
nnı yazmasında yarar var.
Hikâye, 1960'ta 'Köyde Bir Kız
Sevdinı' fîlmiyle başladığına göre
tam otuz yedi yıl öncesine uzanıyor.
Beyazperdede Şildızhk' katını otuz
yedi yü koruyabilmek öyle yabana an-
labilecek bir başan değil. Ya ardın-
daki giz? Bunu herhalde en dolaysız
Türkân Şoray anlatabilir.
Atilla Dorsay işin o yanını pek
kurcalamıyor. Daha çok yaşantılar
üzerine gidiyor. Istanbul'un yoksul-
ca bir semtinde başlayan macera, be-
yazperdedekı hayallenyle bezendik-
ten sonra, bir kişilik kazanışın mace-
rasına evriliyor.
Yeniden var olmak~
Türkân Şoray'ın bu macerası, Süm-
bül Sokağın Tutsak Kadını okunduk-
ça ayırt ediliyor, aslında bir 'yeniden
var otuş' öyküsü.
Ama var oluşun da iç içe geçmiş
başka başka var oluş öykülerine açıl-
dığını saptıyorsunuz: Sinemaya rast-
lantıyla adım atan Şoray, ilİc yıllar
ayakta kalma mücadelesi verecektir.
Bu mücadelede sinemaya bağhlık
değil, ekonomik şartlarla boguşma ba-
şı çeker. Atilla Dorsay birkaç satır-
da kaygı ve acıyı ifade ediyor
"Ama sinema kolay zenaat değfldi.
Çok kötü bir yü geçti: ara sokaklar,
fihn yazıhaneleri, gidip gehneler. Ye-
şUçam'ın lumpen \aptsı içinde yaşı
henüz 15-16olan genç irisi bir kıziçin
hiç de tekin olmayan, en azından öy-
le gözükmeyen mekânlar»"
Sonra ikınci perde başlıyor: "Ye-
şilçam'da Bir P\'gmalion". Türkân
Şoray'ı bu kez Yeşilçam'la birlikte
çevresindekiler yaratacaklardır. Ve
bu yaraöş genç oyuncuya bir kimlik-
kişilik gibi gıydirilecektir. Uzun yıl-
lar sürüp gıdecek bir ikinci perde'.
Arada ünlü film yıldızı Türkân
Şoray'ın Türk sinemasınm o dönem
için belki de tek 'gerçekçi' ustası olan
Lütfi Ö. Akad'la çalışma isteği.
Pygmalion adetabaşkaldırmaktadır.
Gerçi görece başkaldın, Akad'm yö-
netimindeki unutulmaz üç fılmle, \fe-
sikah Yarim, Ana ve Seninle Ötanek
İstiyorum'la noktalanacaktır ama,
Türkân Şoray bir kez o başkaldınnm
heyecanını duymuştur.
Sonra yaşamöyküsüyle filmogra-
fisi adeta koşut yürüyen ve kendi
kendini nihayet ele geçiren Türkân Şo-
ray'ın hikâyesi başlıyor bu kitapta. Et-
kileyici bırhgjj^e.^AnJJa Dorsay ken-
di kendiniCTİ^SçOTen^ada nifiayet
özbenliğine kavuşan Türkân Şoray'ı
şöyle dile geririyon
"Ben Türkân Şoray'ı arük moda-
sı geçmiş gözüken birçok sözcüğü be-
nim için yeniden hayata geçirmesin-
den dolayı seviyonun. Bu sözeükkrin
arasında, erdem, edep, tevazu. mah-
remiyet dnygusu, cömertiik, heyecan,
içtenlik gibi olanlan var."
Otuz yedi yıl boyunca Türk insa-
nı üzerinde çok değişik etkilenışler
uyandırmış, bir bakıma 27 Mayıs
sonrasının bir 'simge kişdsi' olmuş
Türkân Şoray üzerine kitap yazmak
kolay iş değil. Atilla Dorsay da bes-
belli zor işleri seviyor...
"Ve umuyorum ki bu kitabı oku-
yanlar, sonuç olarak bu sevgiyi, benim
ve de seyircisinin ona karşı yıllardır
süregelen sevgimizi pa>iaşuiar. Ola-
bikliğince ve mümkün olduğu kadar
yoğun biçimde_ Belki o zaman, bu Id-
tabın gerçek anlamda yaranndan ve
işlevinden de söz edüebilir."
îngiltere'desavaş
müzesi açılıyor
Kültür Servisi - Ingilte-
re'nin tarihi silahlannın ser-
gileneceği, 30 milyon ster-
lin değerindeki savaş müze-
sinin planlan önümüzdekı
günleide açıklanacak. Şnn-
diden pek çok tartışmaya
yol açan planlar Kraliyet
Savaş Müzesi yetkılileri ta-
rafindan Berlınli mimar Da-
niel Libeskind'e hazırlatıl-
dı. Libeskınd daha önce ha-
zırladığı Vıctorya ve Albert
müzelerini ek bina planla-
nyla da pek çok tartışmaya
yol açmıştı. Bu planlar pek
çok mımar tarafindan kutu-
lardan oluşan bıryığına ben-
zetilirken Millenium Ko-
misyonu tarafindan çizim
bürosuna geri gönderilmiş-
ti.
Müzenin ek binasını 20.
yüzyılın savaşlanyla yerle
bır olmuş bir bina olarak
çızen Libeskind bu konuda
da geleneksel mimarinin
savunuculannı kızdıracağa
benzıyor. Projeye yakın bir
isim, bu müzenin bir depo
niteliğinde olmayacağına,
Lıbeskind'in çizimlennden
nefret edenler olduğu ka-
dar bu çizimlere hayran ki-
şilerin de bulunduğuna de-
ğiniyor.
Müzenin bır başka soru-
nu da henüz nerede açılaca-
ğı konusunda kesin bir ka-
rara vanlamamış olması.
Proje yetkılileri bu proje
için en uygun mekânın Li-
verpool olduğunu savunu-
yor ancak öte yandan Li-
verpool için de tam 71 kez
karar değiştirilmiş bugüne
kadar.
Yetkililerden biri bu ka-
dar çok karar değiştiribne-
sinin bir başka nedeninin
de boş mekânlann ofıs ya
da iş merkezi olarak kulla-
nılmasını tercıh eden kışı-
lerin komiteyi sürekli yan-
lış bilgilendİrmesi olduğu-
nu belirtiyor. Müzenin ge-
nel yönetmeni Robert
Cravvford, pek çok kişinin
hoşuna gitmemesine kar-
şın müzeyi Liverpool'da
açacaklannı, böylelikle bu
endüstri çöplüğüne bir de-
ğer kazandırmak istedikle-
rini söylüyor.
2002 yılında açılacak
olan müzenin kuzey ek bi-
nasının mali sponsorluğu-
nu Avrupa Topluluğu üstle-
niyor. Filmler, belgeler ve
silahlann sergileneceği mü-
zeyi yılda 400 bin kişinin zi-
yaret etmesi bekleniyor. Yet-
kililer, sergi ve gösterim-
lerde savaş kadar banş te-
masını da işlemeyi istedik-
lerini açıklarken Cravvford,
özellikle savaşla ilgili bö-
lümlerde kahramanlardan
çok sıradan insanlara yer
vereceklerini belirtiyor.
1. Ulusal Kültür Kongresi, 3-5 Kasım tarihleri arasında tzmir'de
Türkiye'deUkkez kültürkongresidüzenlentyortZJVÜR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Izmir
Kültür Sanat ve Eğitim Vakfi tarafindan "De-
mokrasi Külturü ve GtobaDeşme" ana başlığı
ile düzenlenen"l.Uhısal Kültür Kongresi", 3-
5 Kasım 1997 tarihleri arasında Izmir Atatürk
Kültür Merkezi'nde gerçek- .
leştirilecek.
Kongrenin amacı; uygarlık devrimlerinin,
teknolojik gelişmelerin, uluslarüstü ekonomik
örgütlenmelerin, iletişim araçlarmın dünya ça-
pında güçlenerek tüm ülkeleri globalleşme
çerçevesi içinde etkilemeleri ışığında, Tür-
kiye'nin sorunlannı tartışmak, kültürel de- ,
mokrası kültüıü, siyasal kültür ve kültür
planlaması konulannda öneriler getirmek.
Dcibin yılma girerken kültürel varlıklann
korunması, kültür kimliği, yeni iletişim
teknolojisinin sanat ve kültür kimliği üze-
rindeki etkileri, çevre kültürü, din-ahlak-
politika-kültür ilişkileri kongrenin gün-
demini oluşturuyor. Kongreye ülkemiz-
den 33 bilim adamı, yazar ve gazetecinin
yanı sıra Fransa Le Monde Diplo-
matique Gazetesi Başyazan Ig-
nacio Ramonet de bir bildiri ile
kaölıyor. tkı ana konu başlığı;
"GktbaDeşme ve kültür kimliği
üzerindekietkieri'' ile "Demok-
rasi Kültürü" olarak belirlenen
kongrenin diğer alt konulannı ise
"Medyanın ve sanaön kültür kim-
Kği üzerindeki etkileri, İkibin yıhna
girerken kültür varnklannm konın-
ması, din-kültür iUşkileri, çevre kültürü
ve etigj, ahlak-pothika ve kültür, feodal kültür,
haik kültürü ve kent kültürü, kültürel demok-
rasi, demokrasi kültürü, kültür hakku kültür
politikalan" oluşturuyor. Kongrede bu konu-
lan içeren toplam 34 bildiri tartışılacak.
Kongreyi yönetecek olan yazar-iletişimci
Hıfa Topuz, İKSEV Başkanı Filiz Sarper ile
birlikte yapöği basıatoplantısında, Türkiye'de
ilk kez bir kültür kongresi düzenlendiğine dik-
kat çekerek bunun devlet değil bir vakıf tara-
findan düzenlenmesinin ve Kültür Bakanhğı
ileüniversiteler tarafindan desteklenmesinin öne-
mini vurguladı. Açılışına Kültür Bakanı Iste-
mihan Talay'ın da katılacağı kongrenin açılış
konuşmalannı FSz Eczaabaşı Sarper, Hıfzı To-
puz. Şakir Exzacıbaşı, Burhan Özfatura ve
Erol Çalor yapacaklar.
"GlobaUeşmenin Kültür Kimliği Czerinde-
ki EtkOeri" konusundaki panele Hıfzı Topuz,
Ignacio Ramonet, Prof. Dr. Özdemir Nutku ve
Doğan Hrdan katılıyor "Medyanm ve Sana-
tm Kültür Kimliği Üzerindeki Etkileri" ko-
nulu toplantıda ise Prof. Dr. Oğuz Ada-
nır, Yıkhz Kenter, Prof. Dr. Cevat Ça-
pan, Doç. Dr. Oğuz MakaL Demir-
taş Ceyîınn, Metin Deniz konuşa-
caklar. "2000 Yıhna Girerken Kül-
tür Varhklanmn Korunması" ko-
nusunda Prof. Dr. Emre Kongar,
Prof. Dj. Metin Sözen. Prof. Dr.
GönülÖney,Oktay Eldnd ve Prof.
Dr. Cemal Arkon, tartışacaklar.
"Din-kültür'' ilişkilerini Prof. Dr.
Ekrem AkurgaL Prof. Dr. Niyari
Öktem, Prof. Dr. Metin Aydm ele
alırken "Kent Kuşaklannda Kül-
tür" konulu panelde Prof. Dr.
ErcanTatbdfl,YaşarAksoy,
Dr. Melek Göregenli ve
Prof. Dr. Gürhan Tümer
konuşacaklar.
Kongrede bildin suna-
cak diğer konuşmacılan ise;
Prof. Dr. Ruşen Keleş, Prof.
Dr. UçknnGeray. Prof. Dr. tb-
rahim Kaboğlu, Aydm Boysan,
Dr. Necat Erder, Prof. Dr. Nuri
BUgin. Prof. Dr. Meryem Koray, Burhan
Oğuz, Prof. Dr. Murat Tunca>', Prof. Dr.
Nermin Abadan Unat Prof. Dr. Bozkurt
Güvenç, Ercan Karakaş oluştumyor.
Kongre bildirgesinin sunulması ve ka-
panışın ardmdan soprano VeMaKodalh ve
piyanist Murat KodaDı'nın sunacağı bir
resital gerçekleşecek.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Sanatın Gücü...
Bundan üç yıl önce, Zeytinoğlu Eğitim, Bilim ve
KüttürVakfı, Eskişehir'de "Uluslararası EskişehirFes-
öVa//"nin ilkini düzenlediğinde, bu girişimden yana
olanlann dışında başka görüşleri savunanlar da
vardı. Örneğin kimilerine göre Eskişehir'de bu kap-
samda bir festival gereksizdi ve bunun için öngö-
rülen yatınm "gereksizdi" ve başka alanlarda da-
ha yararlı olurdu. Kimilerine göre de yine Eskişe-
hir'de böyle bir girişimin başan şansı tartışılabilir-
di.
Sanata ve kültüre yatınm söz konusu olduğun-
da gerekli-gereksiz tarbşmalannın hemen ortaya çt-
kıvenmesi, Türkiye'de çoktandır alışageldiğimız bir
durum. Anımsadığım kadanyla yıllar öncelstanbul
Festıvali başladığı sıralarda da aynı konu tartışılmış-
tı. Ama aradan geçen süre, bütün tartışmaları te-
melsiz kıldı.
"Uluslararası Eskişehir Festivali" ise daha üçün-
cü yaş gününde aynı türden tartışmalan tümüyle
unutturdu. Yıldan yıla hızla yükselen düzey ve ılgi
çizgisi, festvalin tohumlannın ne denli verimli birtop-
rağa serpilmiş olduğunu açıkça gösterdi. Özellik-
le uluslararası nrtelik taşıyan, başka bir deyişle ya-
bancı kültür ve sanat ortamlannın temsilcılerine de
yer veren bir düzenlemenin Eskişehir'deki başan-
sının nedenleri üzerinde kısaca durmak, sanınm özel-
likle eskiden beri var olan bazı yanlış yargılan dü-
zettebilmek bağlamında yararlı olabilir.
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Eski-
şehir Festivali'ne izleyici kitlesinin giderek artan bir
ilgi göstermesi, her şeyden önce Türk halkının -ül-
kenin neresinde yaşarsa yaşasın- nitelikli sunuşla-
rahiçdeyabancıolmadığını, yabancı olmak birya-
na, neredeyse bir düzey açlığı çektığini kanıtladı.
Bu bağlamda, ılk bakışta istanbul gibi kozmopolit
yapıda bir kentte başan şansı daha yüksek gözü-
kebilecek bir uluslararası düzenlemenin Anado-
lu'nun göbeğinde de çok yoğun ilgiyle karşılanma-
sı, üzerinde düşünülmesi gereken bir noktadır. De-
mek istediğim şu ki demek Türkiye'de sanat düz-
leminde kitlelere ulaşabilmek için mutlaka işi "aya-
ğa düşürmek" gerekmemektedir...
Eskişehir Festıvali'nin düzenleyicileri, bu sapta-
malannda yanılmadılar. Festıvalin bugün erışmiş
olduğu başan düzeyınin önemli nedenlerınden bı-
risi de iki üniversıtesıyle artık bir üniversıte kentine
dönüşmüş olan Eskişehir'in bu niteliğinin daha en
baştan göz önünde tutulmuş olmasıdır. Eskişe-
hir'de üniversıte öğrencileri, neredeyse hazır bir iz-
lerçevreyi oluşturmakta. Bu gerçeğın bılincınde
olunması, Eskişehir Festivali için daha en baştan
sanınm bir tür "gençlikaşısı" yerine geçti. Özellik-
le Güzel Sanatlar Fakültesı ve Devlet Konservatu-
van gıbı sanat kurumlarını, İletişim Bıltmleri Fakül-
tesi gibi hertürlü iletişimın eğıtiminın verildiği birfa-
külteyi banndıran Anadolu Üniversıtesi'nin, böyle
uluslararası nitelikteki bir kültür ve sanat düzenle-
mesi ile bağ kurmaması zaten düşünülemezdi.
Festival ile üniversıte arasındaki ilişkiler, hiçbir za-
man programlann büyük çoğunluğunun üniversi-
teye ait mekanlarda gerçekleştirilmesiyle sınırlı kal-
mamıştı. Bu yıldan başlayarak Festival Duzenleme
- KomitesJ'nde Anadolu Üniversitesi'nden de btr-
temsilcınin, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Engin Atac'ın
da yer almasryla birlikte, iki kurum arasındaki bağ
organik bir konuma geldi.
Bu aradafestival sorumlulannın üniversite öğren-
cilerine yaklaşımlanndaki sevecenliği de aynca be-
lirtmek gerekiyor. Çoğu konserierde ve başkaca prog-
ramlarda bilet bulamamış öğrencilere başlama
anında kapılann açılması, özellikle ülkemizin koşul-
lannda çok gereklı olan bir içtenliğin göstergesıdır.
11-19 Ekim 1997 tarihlen arasında gerçekleş-
tirilen "3. Uluslararası Eskişehir Festivalı'nm tanı-
tım broşüründe yer alan teşekkür listesı, bu girişi-
me valiliğiyle, hava kuvvetlenyle, beledıye başkan-
lanyla, emniyet müdüriüğüyie vb. bütün bir kentin
sahip çıktığını belgeliyor. Bu da hiç kuşkusuz kay-
da değer olan bir başka nokta...
Türkiye'nin gündeminde uzunca bir süredir ne ya-
zık ki her türden kirlenmeler ağır basmakta. Fakat
her zaman vurgulamaya özen gösterdiğim gibi, bu
manzara karşısında yapılması gereken, umutsuz de-
ğil, yalneca gerçekçi olmak; Anadolu'nun göbeğin-
de, böyle bir festıvalin programlannı ızlemek ıçın sa-
atlerce kuyruklarda beklemeyi göze alan gençler
ise sözünü ettiğim gerçekçiliğin çok önemli bir ya-
nını oluşturuyor...
Allencte son kitabmın tamtunı
için bpanya'da
• Kültür Servisi - Şilili
yazar Isabel Allende son
kitabı "Aphrodite"i
Ispanya'da düzenlediği
bir basın toplantısıyla
tanıttı. Kitabın tngilızce
çevirisi önümüzdeki yıl
Mart ayında
yayımlanacak.
Yunus Emre Sineması açridı
• İSTANBUL (AA) - Bakırköy Beledıyesı
tarafindan Yunus Emre Kültür Merkezi'nde kurulan
Yunus Emre Sineması açıldı. Bakırköy Belediye
Başkanı Ahmet Bahadırlı, toplum hayatında kültür
ve sanatı Bakırköy'e çekmeyi hedefledıklerinı
söyledi. Bahadırlı, Yunus Emre Sineması'nda
vizyondaki fılmlenn gösterilecegini ve bilet
ücretlerinin de ekonomik olacağını kaydetti.20
milyar liraya malolan Bakırköy Beledıyesı Yunus
Emre Sineması'nın bilet fiyatlan tam 600. öğrenci
400 bin lira olarak belirlendi.
Diıleyici Okulu' açılıyor
• Kültür Servisi - Ruhı Su Kültür Merkezi,
'Dinleyici Okulu' açıyor. Kasım ayından itibaren,
'Başlangıcından Bugüne Caz', "Tarihsel Gelişimi ve
Yorum Ornekleriyle Barok Müzik", '20 Yüzyıl
Keman Okullan', 'Vokal Müzik Tarihi' ve "Türk
Halk Müziği Bilgileri' suııflan açılacak. Konuyla
ilgili aynntıh bilgi için telefon numaralan- (245 40
32-245 38 96)
BUGÜN
• AKSANAT'ta saat 12.30"da videodan opera
aryalan (Jose Carreras), saat 17.00-19.15 saatlen
arasında 2. İstanbul Saydam Günleri etkinliklen yer
alıyor.
• ŞEHİR TÎYATROLARTnda saat 20.30'da M.
Ertuğrul Sahnesi'nde, 'Huzur' adlı oyun izlenebilir.
• İDOB saat 20.00'de AKM'de, 'Kral ve Ben' adlı
operayı sahneliyor.
• tFSAK'ta saat 19.30'da 'Nükleer Enerji ve Diğer
Uygulamalan' adlı söyleşi izlenebilir.