Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 OCAK 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
İBpedm iiyeleri
liikümetj tanadı
I İstanbul Haber Servisi -
Lııvers te Öğretim L yeleri
ftrneğı 2. Bajkînı Prcf Dr.
Kıdir E-dın, REFAHYOL
hıkümeinin YÖK'û ve
ûriversi:ele-i kıskac altına
alna girişırninı kınacıklarını
beirtîı. î r d n . yaptığı
acklamada yükseköğretım
sitemini bLgünkünden de
a£r biçimde hükümete
b^ımlı îCilrıa planının adım
aam gerçekkşririlgini
saoındu ErJin. "'Hokümet.
YÖK'ii ve ardından tüm
ünversıtelen sıyasal
ilndann güdümüne sokmayı
hedeflemekiedır"' dıye
kmuştu.
ANAFta Uöenlik
f
ÇORLU(Cumhurijet)-
Tedrdag'daANAPıl
teşkilatı tarafından
tertiplenen geleneksel iftar
yemeğıne, ba yıl Tekırdağ
Mılletvekilı Enıs Sülûn ile
misafir olarak ANAP'ın ağır
toplanndan Lütfullah
Kayalar da katıldı. Lütfullah
Kayalar, "Kjmse tek başına
bu partinin sahibı defildir,
partinin sahibı sizlersiniz"
dedi. ANAP'lı ılçe
başkanlan, beledıye
başkanlan ve partilıler, "Bız
şumesajı aldık. Sayın
Kayalar çok dikkatli ve
inançlı bir şekilde ANAP
Genel Başkanlığı'na aday ve
bu konuda cıddi çalışmalar
yapıyor" dediler.
Azerbaycan
Meclisi'ne kitap
• ANKARA (Cumhuröet
Bürosu)-TBMM,
Azerbaycan Milli
Meclisi'nin kütiiphanesıni
oluşturmak üzere harekete
geçti. Türkjye'den
Azerbaycan'a gelecek
günlerde bir TIR dolusu
kıtap gidecek. Kitaplar
arasmda yasalar, yargı
kararlan ve TBMM
tutanaklan ağırlık taşıyor.
TBMM Başkanı Mustafa
Kalemli'nin 26 mart
çarşamba günü
Azerbaycan'a yapacağı
resmi gezı sırasmda açılması
planlanan kütüphaneye bir
yıl süreyle Türkiye'den kitap
gönderilecek.
Hükümetin
tutumu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - DSP TBMM Grup
Başkanvekiii Hikmet
Uluğbay, "Hükümet, vergi
borcunu zamanında
ödemeyenleri
ödüllendırerek, nasıl bir
adalet ve eşitlik duygusuna
sahıp olduğunu açıkça
sergılemektedir" dedi.
Uluğbay. yazılı
açıklamasında, Maliye
Bakanlığf nın, vergi ve
sosyal sigorta primleri
gecikme zammının ve
cezalannın yüzde 50"sini
silen ve borçlann 10 ay
taksitlendirilmesını öngören
bir yasa taslağını Bakanlar
Kurulu'na sunduğunu
anımsatarak, bu girişimk,
REFAHYOL'un
kimden yana olduğunu bir
kez daha gösterdiğıni ifade
etti.
Şevket Kazan
Diyarbakıp'da
• ANKARA/
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet) - Adalet
Bakanı Şe\ ket Kazan,
Adliye Sarayı'nın açıhş
törenine katılacağı
Diyarbakır'a hareketinden
önce Esenboğa
Havalimanı'nda yaptığı
açıklamada amaçlannın
lnsan Haklan
Mahkemesi'ne başvurunun
sıfıra indinlmesı olduğunu
bildirdı. Kazan,
Diyarbakır'da kendısıni
karşilayan gazetecılerin
sorulannı ise yanıtsız
bıraktı.
Yücel İsrail'de
• İstanbul Haber Servisi -
Turizm Bakanı Bahattin
Yücel, resmi ziyaret ıcın
İsrail'e gitti. Yücel, Israil'e
hareketınden önce Atatürk
Havalimanı'nda yaptığı
açıklamada, iki ülke
yetkılılen arasmda
gerçekieştinlecek
göüşmelerde Türkiye ile
Isnil arasındaki turizm
arraçlı işbirliğının daha da
geıştinlmesinın ele
alnacağını bildırdı. Yücel,
uyışturucu kaçakçılığının
Tirkiye'de "üst düzeyde
hinaye edildiği" yolundaki
ha>erlerle ilgili olarak,
"liirkıye'de hiçbir hükümet
yekilısı \e resmi kurum
yekilisi, vasadışı ve
ulıslararası hukuk
kvallanna aykın davranışı
nedestekler, ne de onu
k<ntrol etmekten ve
eTşellemekten kendisini
a3<oyar"'dedi.
Adalet Bakanı Kazan, sokaklarda iç çamaşın ile defıle yapanlara hapis cezası verileceğini söyledi
Mankenlere4
tesettür cihadı'ANKARA (ANKA) -
REFAHYOL hükümeti, bir
yandan ünıversitelerde ve dev let
dairelerinde türban serbestisini
Ramazan Bayramı'na
yetiştirmeye çalışırken, dığer
yandan da mayo giyilerek
yapılan sokak defilelerini
yasaklamaya hazırlanıyor.
Adalet Bakanı Şevket Kazan,
mayo, bikini giyerek defileye
çıkan mankenleri teşhircilikJe
suçladı ve "Bunun gibi şeylerin
önlenmesi ile tüm yurtta kanun
hâkimj>etinin sağlanması için
biitün başsa\cılarla toplantı
yapacağtz" dedi.
Kazan, memura ve
ûnıversiteliye türban izni veren
düzenlemeyi de bayrama
yetıştırecekleri sözûnü verdi.
Buna göre, mayo ve bikini ile
"edebe aykın hareket eden"
mankenlere bir ay hapıs cezası
verilebilecek.
'Mankenler teşhirci'
Adalet Bakanı Şevket Kazan,
ANKA'nın. hükümetin
çalışmalanna ılişkin sorulannı
yanıtlarken. mayo-bikini
giyilerek yapılan vitrin tanıtımı
ve sokak defilelerini
"teşhircilik" olarak gördüğünü
bildırdi. Kazan, "Fadime Şahin
olayı patlak verdiğinde,
A. dalet Bakanı
Şevket Kazan,
defilelerde teşhircilik
yapıldığını belirterek
"Bu tür şeylerin
önlenmesi ve kanun
hâkimiyetinin
sağlanması için tüm
başsavcılarla toplantı
yapacağız" dedi.
Türkiye'deld üstsüzler
konusunu tartışmaya
açacağmızı bildirmişriniz.
Bundan neyi kastettiniz,
konuyta ilgili bir hazırlığııuz ar
mı" sorusuna şu karşılığı verdi:
-Btz şu anda Türkiye'de huzunı
sağlamak için gayret
gösteriyoruz, huzursuzluk
çıkarmak için değil.
Evet ben bir basın toplantısında
bahsetmiştim ama. plajlan
kastetmedim. Ankara'da bir
satış mağazası mayo saüşı
yaparken adeta bikini mayosu
giymiş olan mankenlerle
vitrinde teşhir yaptı.
Bu her şeyden önce teşhircilik
şeyine girer vani."
Kazan "Bu konuda vasal bir
düzenleme yapma düşünceniz
>"ar mı" sorusuna ıse şöy le yanıt
verdi: "Şu anda bu konu
üzerinde yasa çalışmamız yok,
ama ben öyle inanrvorum ki
yeni yasaya da gerek yok.
Vasalar var zaten. Bütün mesele
mevcut yasalann
uygulanmasıdır. Bu yıl
içerisinde 1974'te olduğu gibi
(kendisinin yine Adalet Bakanı
olduğu dönemi kastediyor)
bütün savcılanmızla kanun
hâkimiyetinin sağlanması
konusunda bölge toplantılan
başlatacağız. Bu bölge
toplantılannda bu konu
üzerinde hassasiyetk
duracağtz." Yıl içınde yapılacak
başsavcılar toplantısında
' k zam konusunda
hüsrana uğrayan
memurlara REFAHYOL,
türban özgürlüğü
verecek. Adalet Bakanı
Şevket Kazan, üniversite
ve devlet dairelerinde
türbanı serbest bırakan
düzenlemenin bayrama
yetiştirileceğini açıkladı.
konunun tartışılmasının
ardından, Bakan Kazan'ın
gösterdiği "hassasiyet"
nedeniyle mankenler ceza
tehdidi altına girecek. Vitnnde
ya da mağaza önlerinde bikini
ya da mayo giyerek gösteri
yapan mankenlerin davranışlan
ceza yasasının 576'ncı maddesi
kapsamında değerlendirilerek
kendilerine bir aya kadar hapis
cezası verilebilecek. Söz
konusu madde şöyle:
"Bir kimse edebe aykın bir
biçimde halka görünür ya da bir
yerini gösterir veyahut söz veya
başka yolla halkın edep ve ahlak
temi/liöinc saldınrsa bir aya
değin hafif hapis ya da hafif
para cezasına çarpünlır."
Kazan, ek zam bekJentileri suya
düşen memurlara ise türban
müjdesi vermekle yetindi.
Bakan Kazan, **Partinizin
memurlara ve ünjversite
öğrencisi bayanlara türban
serbestisi verilmesi sözü var.
Bunu bayrama yetiştirmeniz
mümkün mü" sorusuna karşılık
şöyle dedi: "Allah'ın izniyle
tabii. Yalnız bu Refah
Partisi'nin değil, hükümetin
projesi. Vapılacak her şey
hükümetin icraatıdır. Bu
konuda ortağunızın da olumlu
görüşü var. Allah'ın izniyle
ba> rama yetiştireceğiz.''
Yargıçlara türban
soruşturması
Kazan, sıcil dosyalannın
Hâkımler ve Savcılar Yüksek
Kurulu'ndan (HSYK)
gizlenmesı sonucu atamalan
gerçekleştirilen türbanlı iki
bayan yargıcın durumuyla ilgili
üç ay önce başlatılan
soruşturmanm henüz
sonuçlanmadığını da bıldirdi.
Kazan, konuyla ilgili soruya "O
konuyu tam bilmiyorum,
kunılda yakında o konuyu
görüşmedik. Mahallinde de
inceleme yapılıyor, yalmz biraz
zaman alabüir" vanıtını verdi.
Mankenlerden Bakan Kazan'a tepki
• Mankenler, kendilerini
teşhircilikle suçlayan Adalet
Bakanı Şevket Kazan'a tepki
gösterdiler. Yaptıklan işin
mal tanıtımı olduğunu
belirten mankenler "Mayo
ve iç çamaşın ile defileye
çıkmak teşhircilik değildir"
açıklamasını yaptılar.
İstanbul Haber Servisi-Adalet
Bakanı Şe\ket Kazan'ın mayo ve
bikini giyerek sokaklarda ve vit-
rinlerde defileye çıkan mankenle-
ri 'teşhircilikle' suçlamasına man-
kenler büyük tepki gösterdi. Man-
kenler, iççamaşın ve mayo defile-
lerinin tüm dünyada konfeksiyo-
nun promosyon nıteliğı taşıdığına
dikkat çekerek, "Mankenlik pro-
fosyonel bir meslektir. Nasıl bir be-
yaz eşyanın tanıtunı normal karşı-
lanıyorsa, mankenJerin kadınlann
günlük hayatlannda kullandıklan
bu iirünleri tanıtmalan da son de-
rece doğakür
71
dediler.
Kazan'ın sokak ve vitrinlerde
mayo ve iççamaşın tanıtımına ya-
sak getirilip 1 ay ceza verileceğini
ima etmesi, mankenler arasmda
şaşkmlık yarattı. Mankenler, Fadi-
me Şahin olayından sonra "Türki-
ye'deki üstsüzler konusunu tartıs-
maya açacağu" dıyen Kazan'ın
kendilerini teşhircilikle suçlama-
sına. "Bakan defilelerde bu ürün-
lerin modadaki son gelişmeleri, bi-
çimleri vegetirdiği yeniliklere bakı-
lacağı yerde sadece mankenlerin
Mankenler, Kazan'ın suçlamasına çok şaşırdıklaruu sö\ lediler.
leğiyle ilgili açıklamalannın yan-
lış anlaşıldığına ınanmak istediği-
ni belirterek. "Sayın bakanın söz
konusu tanımlan konfeksiyon dün-
yasuun promosyonunu içermekte-
dir. Reklamcılığın hayal dünyası
poposuna ve göğüslerine bakıldığı-
nı söylüyorsa bu çağda bu görüşe
diyebileceğimiz bir şey yok" yanı-
tını verdi ler.
Manken Özlem Kaymaz. Adalet
Bakanı Kazan'ın mankenlik mes-
çok geniştir. Mayo olsun, iççamaşı-
n olsun bunlar kadınlann günlük
>aşantısında kuüanılıyor. L'stelik
ulkemizin dört bir yanıdenizleçev-
rili. O zaman günlük yaşamda kul-
ıanılan beyaz eşyanın tanıtımlan da
«asaklansın. Sayın bakan ceza
,ıladdesi uygulanacağını ima etmiş.
Profosyenel bir meslek icra edilir-
ken bırakın cezayı bu konuda ihtar
verilme şansının dahi olduğunu
sanmıyorum" dedi.
Manken Pınar Ahuğ da konuy-
la ilgili olarak sunlan söyledi:
"Adalet Bakanı herhalde man-
kenlik mesleğini bilnuyor. Manken-
lerelbise giyer veya giymez, iççama-
şın vemayodeflİelerine çıkarya da
çıkmaz kendisini ilgilendirir. Bizler
profosyonel olarak çalışıyoruz. Bu
meslek dünyanın heryerinde bu şe-
kilde yapılıyor. Aynca mayo ve iç-
çamaşın defilesine çıkmak teşhir-
cilik değildir.Zaten mayoyu giyerek
edep verierinin kapanması sağJa-
nıyor. Kazan bizim mesleğimize
karşı çıkıyorsa, kendisi de basın
toplanüsı yapmasın."
Eski manken yenı sınema ve TV
oyuncusu Merih Akalın ıse, "Ben-
de eskiden mayo defilesine çıkar-
dım. Mankenliğin teşhircilik taşı-
dığını düşünmüyonım. Ama piya-
sada o kadar çok manken var ki.
Kimin kendini teşhir edip kimin
mayoyıı teşhir ettiğini anlamak zor.
Mankenliği profosyonel olarak ya-
pan insanlar, üzerine giydiği el-
biseyi göstererek para kazanır" de-
di. '
CHP 'Erbakan hn baltmhmm'patlattı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel
Sekreteri Adnan Keskin'ın, Başbakan
Necmettin Erbakan'ı "Baloncu Hoca" olarak
nitelendirdiği basın toplantısında, üzerlerinde
çeşitli vaatlerin yer aldığı büyük boy balonlar
patlatıldı. Necmettin Erbakan'ın balonlannın
7 ay içinde bir bir söndüğünü ve hükümetin
yeni balonlar şişirmeye çalıştığını belirten
Keskın, "Yalandan kim ölmüş, saila Hoca,
saHa" dedi. Adnan Keskin, CHP Genel
Merkezi önünde partililerle birlikte
düzenlediği basın toplantısında, Erbakan'ın
çeşitli vaatlerinın yazılı olduğu büyük boy
balonlar ile çeşitli tüketim maddelerine
yapılan zam oranlannın yazı olduğu
pankartlar taşındı. Keskin, "Kaynak
paketleriyle halka 40"ı aşkın alanda iyi
gelişmelerin gerçekleştirileceği vaat edildi.
Yapılan vaatlerin hepsi Erbakan'ın senaryosu,
balonu olarak kaldr dedi.
Rize
Yılmaz
Çatlı'nın
eşini
yalanladı
RİZE (,4A) - ANAP Genel
Başkanı Mesut Yılmaz,
Abdullah Çatlı ve eşıni hiç
tanımadığını belirtti. Mesut
Yılmaz, Abdullah Çatlı'nın
eşinin "Mesut Yümaz'ı
tanıy»rum" ifadeleriyle
ilgili olarak "O hanımın
ifadeleri birbirini tutmuyor.
Eşinin kongrelerde bana
çaJıştığını söy lemiş.
Benim bunlardan
haberim yok" dedi.
Yılmaz! Rize'de Dedeman
Otelı'nde düzenlediği basın
toplantısında, Abdullah
Çatlı 'yı Susurluk'taki kaza
öncesinde tanımadığını
ıfade ederek "Tanısam da
bunu söylemekten
çekinmem. Kimse öküzün
altında buzağı aramasın"
dıye konuştu. Susurluk
olaymın, ülkenin
gündemmdeki yerini
korumaya devam edeceğini
belirten Yılmaz, şöyle
konuştu:
'Teşhis doğru değil'
"Geçen gün Susurluk
Komisyonu Başkanı,
"de\let bazı ınsanlan
kullanmış. Bu insanlar da
devleti kullanmış' diyebir
ifade kullandı. Bence bu
teşhis doğnı değil. Devlet,
kanunsuz bir iş için kimseyi
kullanmaz ve
kullanrnanııştır. Vani
devleti temsil eden hiçbir
organ, ne Meclis, ne
Bakanlar kurulu, Türk
dev ieti hukuk devleti
olmaktan çıksın, kanun dışı
birtakım ınsanlara görev
versin'diye karar alamaz.
Geçmişte de böyle bir olay
olmamıştır. Olan hadise,
devletin içindeki birtakım
insanlann. devletin yetkili
organlannın karan
olmaksızın, bu tür işlemlere
tevessül etraesidir."
IRMIKIAYDIN ENGİN e - mail: engin (ti planet.com.tr
TÜSİAD raporu üstüne fırtına
koptu bile. Bizim gazetenin dün-
kü manşetı ordu üst kademesinin
rapora bakışını sergiliyordu. Bu
bakışın hiç de olumlu olmadığı or-
tada. Eh, aynı rapora, TÜSlAD'cı-
lardan çok farkh nedenlerle de ol-
sa olumlu bakanlardan, raporu
önemli bulanlardan biri de bu sa-
tıriarın yazan. Yani tartışmayı sür-
dürmemek mümkün değil.
1 şubat günü başlayacak bir
eylem var: "Sürekli aydınlık için
bir dakıka karanlık çağnsı". Cu-
martesi gününden ıtibaren bir ay
süreyle saat tam 21 'de ışıklann bir
dakika süreyte karartılması öneri-
liyor. Sıyasetçı takımının durrna-
dan konuştuğu ve adım atmadı-
ğı; adalet çarkınm kaptumbağa-
lan bıle sol şende geçirtecek hızı
ve suç örgütünün elebaşılarının
gözlerımizin içine baka bâka ya-
lan söyiemeyi pervasızca, arsızca,
utanmazca sürdürdüklen bu gün-
lerde "Bir dakıkalık karartma" ey-
temi ulkeçapında bir referanduma
dönüşebilir.
Susurluk sonrasında medyanm
gösterdiği duyarlık bu eyleme de
yönelseTürkiye'nın kentlen, köy-
leri bir dakika süreyle karanlığa
îlkel Desem, îlkellere Ayıp
gömülebilir. Bir dakika sonra ışık-
lar gene yandığında daha aydın-
lık Türkıye'ye bir adım attığımız bi-
linci yaygınlaştırılabilir.
Bu satırlann yazan buna ınanı-
yor, en azından umuyor ve diliyor.
0 yüzden ordu üst kademelerinın
TÜSİAD raporuna bakışı üstüne
yazmayı bir başka güne erteleyip
"Sürekli aydtnlık için bir dakikalık
karanlık" eylemine yurttaşların il-
gisini ve yaygın katılımını sağla-
mak üzere bir "meslektaşlara açık
mektup" yazmak da gerekiyor.
• • •
Gelin görün ki ne TÜSİAD rapo-
ru, ne "Bir dakikalık karanlık" ey-
lemi üstüne yazacağım, İki gün-
dür kafamdan ne kadar kovsam,
gelip karşıma dikilen 'Muş utan-
cı' üstüne yazacağım.
Bılmeyenler ıçın özetleyeyim:
Muş'ta birkaç gün önce Kamu
Emekçileri Sendikası'nın (KESK)
Muş Şubesi, polisler tarafından
basıldı. Bına, didik dıdik arandı.
Sendikacılar da emnıyet müdür-
lüğüne götürüldüler.
Buraya kadannın 1997 Türkı-
yesi'nde neredeyse haber değeri
bile yok. Devletin güvenlik güçle-
ri adeta örgütlenmek isteyen
emekçiyı engellemek üzere örgüt-
lenmiş gibi. Büyük kentlerde de
bu böyle, küçük kent ve kasaba-
larda da. KESK'çiler de bunu bi-
len, bunu göze alan demokrası
savaşçılan olarak ortaya çıktılar.
Yürek ıster, yurttaşlık bilincı,
emekçi özverisi ıster. övülesidır.
Ama gene de Muş'ta olup biten
bundan ıbaret kalaydı haber de-
ğeri gazetelerın 'özetle' sütunları-
nı aşmayabilırdı.
Ama... Muş Emnıyet Müdürlü-
ğü'ne götürülen KESK'çilerden üç
kadın öğretmen, emnıyet müdür-
lüğünde çırılçıplak soyularak
arandılar. Ardından da...
Ardından da bekâret kontro-
lüne göndenldiler.
Çok zor!.. Sövüp saymadan,
bilınen hakaret sözcuklerınin en
koyulannı, en şeddelilerinı sırala-
madan bu saldırı üstüne yazmak
zor. işin aslına bakarsanız öyle ın-
ce değerlendirmeler, erkek ege-
men toplumun ahlaksal çürümüş-
lüğü üstüne yorumlar filan dök-
türmeye niyetim de yok.
Apaçık hakaret etmek istiyo-
rum. Bir erkeğim. Türkiye'de ya-
şayan bir erkeğim. Bu işi yapan-
lar gibi ben de bu ülkenin yurtta-
şıyım. Ama bu adamlarla değil ay-
nı ülkede yaşamak, değil aynı ül-
kenin yurttaşı olmak, aynı güne-
şin altında çamaşır kurutmaya.
aynı zaman diliminde yaşamaya
bile katlanmak istemiyorum. Bu
utancın sahipleriyle en ufak bir
ilintim olmamalı benim. Onlar
yurttaşsa ben değilim. Onlar bu
ülkede yaşıyorsa, buna göz yum-
mak bana utanç verir. Onlarla ay-
nı havayı solumaktan bile utanıyo-
rum. Gözünüzün önüne getınn.
Bir adam, örneğin bir emniyet
müdürü ya da muavini ya da bir
başka polis şefi, KESK'te örgüt-
lenmiş kadın öğretmenleri karşısı-
na almış, memurlara dönmüş
"Soyun bunlan. Arayın üstlehni.
Sonra da bekâret kontrolüne
gönderin" dıyor. Niye? Ne düşün-
müş olabılır bu adam(iar)? Bir ko-
ğuşturma yünjtülecekse bile, be-
kâretin koğuşturmayla ilgisi olma-
dığını bilmemesi olanaksız.
Öyleyse bu adam(lar) ne iste-
miş olabılir?
Kadın emekçileri küçük düşür-
mek, aşağılamak mı? Gücünü,
kendinın önemli bırı olduğunu
göstermek mi? Muş'ta emekçile-
re, hele örgütlü emekçilere göz
açtırmayacağını kanıtlamak mı?
Üstlerine (örneğin Muş Valısı'ne)
ne kadar gayretlı olduğunu gös-
terip övgü almak mı?
Say sayabildiğince... Bu dav-
ranışların hepsi aşşağılık ama in-
sancıl. Ama bütün bunlan ya da
bunlardan birini kanıtlamak için
kadın öğretmenleri bekâret kont-
rolüne göndermek bir insanın ak-
lına nasıl gelebilır?
Ne duşünmüş olabılir o adam?
Tamam, bellı, adam(lar)ın bey-
ni bacaklannın arasmda. Tamam,
belli, bu adam(lar) için kadın, in-
san değil, bircinsellik nesnesi. A-
magenede...
Bu adam(lar)a ilkel desek, ilkel-
lere ayıp. Pekı, öyleyse bu
adamflar) ne?
POIİTİKA GUNLUGÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Çatlı, Özer Çiller'i
Tanıyor muydu?..
Gaziantep'teki Yaprak TV'nin sahibi Mehmet
Ali Yaprak, kaçınlma öyküsünü şöyle anlatır:
"Otomobilimle evimin önüne geldim. Karşıdan
gelen iki araçtan 7-8 k[şi indi. Üzerlerinde 'polis'
yazan yelekleri vardı. Üzen'mi aradılar. Sonra be-
niaraca bindirdiler. Götürüldöğüm yer sanınm Si-
verek'ti. Benisorgu/ayanlardan biri Erzurum şive-
siyle konuşuyordu..."
Gazeteci Soner Yalçın, Behçet Cantürk'ün
kaçınlıp öldürülme olayını ise şöyle yazar:
"8 kişiydiler...
Bağdat Caddesi'ne iki araba ile gelmişlerdi.
Behçet Cantürk'ün içinde olduğu 34 HLP 08pla-
kalı arabanın geldiğini görünce, biri hanç, hepsi
otomobillerinden indiler. Üzerinde 'polis' yazan
yelekleri, ellerinde otomatik kısa namlulu makine-
lisilahlan ve telsizleri vardı. 'Aramayapıyoruz'öa-
hanesiyle, birkaç araçla biriikte, onlan da durdur-
dular. Behçet Cantürk'ten otomobilinden inme-
sini rica ettiler.
Ve Behçet Cantürk, yaşamının en büyük hata-
sını yaptı:
Kurşun geçirmez, dışandan kesinlikle açıla-
maz otomobilinden indi...
Üzerini aradılar, silah buldular.
Behçet Cantürk, silahın ruhsatlı olduğunu, he-
men gösterebileceğini söyledi. Dinlemediler,
emniyete davet ettiler. Bu arada, aniden koluna
girerek kendi otomobillenne götürdüler. Aynı an-
da diğer üç kişi Behçet Cantürk'ün aracına bin-
diler.
Önde Behçet Cantürk'le birlikte beş kişi, arka-
da Recep Kuzucu'y/a biriikte dört kişi, ikiaraç yo-
la çıktılar."
Otomobilden hiç inmeyen sekizinci kişi, Can-
türk'ün gözaltına alındığını görünce olay yerinden
aynldı...
Acaba bu sekizinci kişi kimdi?
Sonuçta Behçet Cantürk ve şoförü Recep Ku-
zucu. Sapanca Kırkpınar yöresinde öldürülmüş
olarak bulundular...
•••
Oral Çelik, Abdullah Çatlı'nın en yakın arka-
daşıydı. Çelik, Çatlı ailesine Fransa'da yardımda
bulunmuştu. Oral Çelik, Abdi Ipekçi cinayetinden
aklandı ve Kırklareli Cezaevi'nden çıktı.
Abdullah Çatlı'nın eşi Meral Çatlı, TBMM Su-
suriuk Komisyonu'ndaki ifadesinde bakın neler
söylüyor:
"Biz Istanbul'da otururken Ankara'dan sürekli
olarak arayan kişi Mete Bey'd/."
Acaba bu Mete Bey kimdi?
Bir başka ılgınç nokta:
"Eşim Abdullah Çatlı emniyet güçleri tarafından
kullanılıyordu..."
Nasıl kullanılıyordu? Behçet Cantürk'ün gözal-
tına alınışını izleyen sekizinci kişi Abdullah Çat-
lı olabılir miydi?
Meral Çatlı, TBMM Susurluk Komisyonu'nda
şöyle demışti: ' ' . • • , ! .
"Eşim Ibrahim Şahin
1
/, Mehmet Ağar'ı tânir-
dı. Korkut Eken'/ l_982'den ben tanıyordu..."
Abdullah Çatlı, Özer Uçuran Çiller'i tanıyor
muydu?
Meral Çatlı, bu soruya şu yanıtı verdi:
"Görüşüyor olabilirier..."
Meral Çatlı, Abdullah Çatlı'nın Isviçre'de ceza-
evinden kaçırılış öyküsünü de şöyle anlatıyor:
"Eşim ve arkadaşlan cezaevinden çok rahat
çıkmışlar. Hatta Abdullah, cezaevi önünde ken-
dilerini bekleyen otomobili kanştınp içinde gar-
diyanın bulunduğu bir başka araca binmiş. Son-
ra gardiyandan özür dıleyip öteki araca geç-
miş..."
• • •
Meral Çatlı, TBMM Susurluk Komisyonu'nda
"Eşim ve arkadaşlan, REFAHYOL'un güven oyla-
ması öncesi çok çalıştılar" deyip ekliyor:
"O sırada Ankaradaydı ve REFAHYOL'ungü-
venoyu almasında katkısı oldu..."
REFAHYOL'un güvenoyu öncesi DYP İstanbul
Milletvekih Tekin Enerem ne diyordu:
"Evıme tehdit telefonlan geliyor. Birtakım kişi-
ler baskı yapıyor. Bu nedenle evimden çıkmayıp
güven oylamasına katılmayacağım..."
Oysa DYP Milletvekili Enerem, güven oylama-
sına ret oyu vereceğini açıklamıştı...
Sonra ne oldu? Tam tersi oldu. Enerem, evin-
den çıktı, Meclis'e geldi ve güven oylamasında
'evet' oyu kullandı...
Acaba DYP milletvekilini tehdit edenler kimdi?
Çatlı'yı Ankara'dan 'Mete' kod adıylaarayan kişi-
nin bu organizasyonda ne görevi vardı?
Tüm bu anlattıklarımız senaryo değil, gerçeğin
kendisidir...
Meral Çatlı'nın ifadesıni dikkatle okuyun, an*
lattıklarımızın gerçek olup olmadığını görecek-
siniz:
"Kocam, emniyet güçleri tarafından kullanılı-
yordu. Istanbul'da kimi işadamlanyla, Ankara'da
politikacılaria tanışırdı..."
Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya (q Planet.com. TR
HİKMET CETİNKAYA
HİIRIT ( E T İ I I I U
uzu
m
KURT
350.000 TL. (KDV dahil)
Çağ Pazartama A.Ş. Yerebatan Caddesi
No: 9/B Cağfaloğlu İstanbul Tel:514 01 95/96
Posta çekı no.: 666322
_J