27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 OCAK 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İBpedm iiyeleri liikümetj tanadı I İstanbul Haber Servisi - Lııvers te Öğretim L yeleri ftrneğı 2. Bajkînı Prcf Dr. Kıdir E-dın, REFAHYOL hıkümeinin YÖK'û ve ûriversi:ele-i kıskac altına alna girişırninı kınacıklarını beirtîı. î r d n . yaptığı acklamada yükseköğretım sitemini bLgünkünden de a£r biçimde hükümete b^ımlı îCilrıa planının adım aam gerçekkşririlgini saoındu ErJin. "'Hokümet. YÖK'ii ve ardından tüm ünversıtelen sıyasal ilndann güdümüne sokmayı hedeflemekiedır"' dıye kmuştu. ANAFta Uöenlik f ÇORLU(Cumhurijet)- Tedrdag'daANAPıl teşkilatı tarafından tertiplenen geleneksel iftar yemeğıne, ba yıl Tekırdağ Mılletvekilı Enıs Sülûn ile misafir olarak ANAP'ın ağır toplanndan Lütfullah Kayalar da katıldı. Lütfullah Kayalar, "Kjmse tek başına bu partinin sahibı defildir, partinin sahibı sizlersiniz" dedi. ANAP'lı ılçe başkanlan, beledıye başkanlan ve partilıler, "Bız şumesajı aldık. Sayın Kayalar çok dikkatli ve inançlı bir şekilde ANAP Genel Başkanlığı'na aday ve bu konuda cıddi çalışmalar yapıyor" dediler. Azerbaycan Meclisi'ne kitap • ANKARA (Cumhuröet Bürosu)-TBMM, Azerbaycan Milli Meclisi'nin kütiiphanesıni oluşturmak üzere harekete geçti. Türkjye'den Azerbaycan'a gelecek günlerde bir TIR dolusu kıtap gidecek. Kitaplar arasmda yasalar, yargı kararlan ve TBMM tutanaklan ağırlık taşıyor. TBMM Başkanı Mustafa Kalemli'nin 26 mart çarşamba günü Azerbaycan'a yapacağı resmi gezı sırasmda açılması planlanan kütüphaneye bir yıl süreyle Türkiye'den kitap gönderilecek. Hükümetin tutumu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP TBMM Grup Başkanvekiii Hikmet Uluğbay, "Hükümet, vergi borcunu zamanında ödemeyenleri ödüllendırerek, nasıl bir adalet ve eşitlik duygusuna sahıp olduğunu açıkça sergılemektedir" dedi. Uluğbay. yazılı açıklamasında, Maliye Bakanlığf nın, vergi ve sosyal sigorta primleri gecikme zammının ve cezalannın yüzde 50"sini silen ve borçlann 10 ay taksitlendirilmesını öngören bir yasa taslağını Bakanlar Kurulu'na sunduğunu anımsatarak, bu girişimk, REFAHYOL'un kimden yana olduğunu bir kez daha gösterdiğıni ifade etti. Şevket Kazan Diyarbakıp'da • ANKARA/ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Adalet Bakanı Şe\ ket Kazan, Adliye Sarayı'nın açıhş törenine katılacağı Diyarbakır'a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı açıklamada amaçlannın lnsan Haklan Mahkemesi'ne başvurunun sıfıra indinlmesı olduğunu bildirdı. Kazan, Diyarbakır'da kendısıni karşilayan gazetecılerin sorulannı ise yanıtsız bıraktı. Yücel İsrail'de • İstanbul Haber Servisi - Turizm Bakanı Bahattin Yücel, resmi ziyaret ıcın İsrail'e gitti. Yücel, Israil'e hareketınden önce Atatürk Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, iki ülke yetkılılen arasmda gerçekieştinlecek göüşmelerde Türkiye ile Isnil arasındaki turizm arraçlı işbirliğının daha da geıştinlmesinın ele alnacağını bildırdı. Yücel, uyışturucu kaçakçılığının Tirkiye'de "üst düzeyde hinaye edildiği" yolundaki ha>erlerle ilgili olarak, "liirkıye'de hiçbir hükümet yekilısı \e resmi kurum yekilisi, vasadışı ve ulıslararası hukuk kvallanna aykın davranışı nedestekler, ne de onu k<ntrol etmekten ve eTşellemekten kendisini a3<oyar"'dedi. Adalet Bakanı Kazan, sokaklarda iç çamaşın ile defıle yapanlara hapis cezası verileceğini söyledi Mankenlere4 tesettür cihadı'ANKARA (ANKA) - REFAHYOL hükümeti, bir yandan ünıversitelerde ve dev let dairelerinde türban serbestisini Ramazan Bayramı'na yetiştirmeye çalışırken, dığer yandan da mayo giyilerek yapılan sokak defilelerini yasaklamaya hazırlanıyor. Adalet Bakanı Şevket Kazan, mayo, bikini giyerek defileye çıkan mankenleri teşhircilikJe suçladı ve "Bunun gibi şeylerin önlenmesi ile tüm yurtta kanun hâkimj>etinin sağlanması için biitün başsa\cılarla toplantı yapacağtz" dedi. Kazan, memura ve ûnıversiteliye türban izni veren düzenlemeyi de bayrama yetıştırecekleri sözûnü verdi. Buna göre, mayo ve bikini ile "edebe aykın hareket eden" mankenlere bir ay hapıs cezası verilebilecek. 'Mankenler teşhirci' Adalet Bakanı Şevket Kazan, ANKA'nın. hükümetin çalışmalanna ılişkin sorulannı yanıtlarken. mayo-bikini giyilerek yapılan vitrin tanıtımı ve sokak defilelerini "teşhircilik" olarak gördüğünü bildırdi. Kazan, "Fadime Şahin olayı patlak verdiğinde, A. dalet Bakanı Şevket Kazan, defilelerde teşhircilik yapıldığını belirterek "Bu tür şeylerin önlenmesi ve kanun hâkimiyetinin sağlanması için tüm başsavcılarla toplantı yapacağız" dedi. Türkiye'deld üstsüzler konusunu tartışmaya açacağmızı bildirmişriniz. Bundan neyi kastettiniz, konuyta ilgili bir hazırlığııuz ar mı" sorusuna şu karşılığı verdi: -Btz şu anda Türkiye'de huzunı sağlamak için gayret gösteriyoruz, huzursuzluk çıkarmak için değil. Evet ben bir basın toplantısında bahsetmiştim ama. plajlan kastetmedim. Ankara'da bir satış mağazası mayo saüşı yaparken adeta bikini mayosu giymiş olan mankenlerle vitrinde teşhir yaptı. Bu her şeyden önce teşhircilik şeyine girer vani." Kazan "Bu konuda vasal bir düzenleme yapma düşünceniz >"ar mı" sorusuna ıse şöy le yanıt verdi: "Şu anda bu konu üzerinde yasa çalışmamız yok, ama ben öyle inanrvorum ki yeni yasaya da gerek yok. Vasalar var zaten. Bütün mesele mevcut yasalann uygulanmasıdır. Bu yıl içerisinde 1974'te olduğu gibi (kendisinin yine Adalet Bakanı olduğu dönemi kastediyor) bütün savcılanmızla kanun hâkimiyetinin sağlanması konusunda bölge toplantılan başlatacağız. Bu bölge toplantılannda bu konu üzerinde hassasiyetk duracağtz." Yıl içınde yapılacak başsavcılar toplantısında ' k zam konusunda hüsrana uğrayan memurlara REFAHYOL, türban özgürlüğü verecek. Adalet Bakanı Şevket Kazan, üniversite ve devlet dairelerinde türbanı serbest bırakan düzenlemenin bayrama yetiştirileceğini açıkladı. konunun tartışılmasının ardından, Bakan Kazan'ın gösterdiği "hassasiyet" nedeniyle mankenler ceza tehdidi altına girecek. Vitnnde ya da mağaza önlerinde bikini ya da mayo giyerek gösteri yapan mankenlerin davranışlan ceza yasasının 576'ncı maddesi kapsamında değerlendirilerek kendilerine bir aya kadar hapis cezası verilebilecek. Söz konusu madde şöyle: "Bir kimse edebe aykın bir biçimde halka görünür ya da bir yerini gösterir veyahut söz veya başka yolla halkın edep ve ahlak temi/liöinc saldınrsa bir aya değin hafif hapis ya da hafif para cezasına çarpünlır." Kazan, ek zam bekJentileri suya düşen memurlara ise türban müjdesi vermekle yetindi. Bakan Kazan, **Partinizin memurlara ve ünjversite öğrencisi bayanlara türban serbestisi verilmesi sözü var. Bunu bayrama yetiştirmeniz mümkün mü" sorusuna karşılık şöyle dedi: "Allah'ın izniyle tabii. Yalnız bu Refah Partisi'nin değil, hükümetin projesi. Vapılacak her şey hükümetin icraatıdır. Bu konuda ortağunızın da olumlu görüşü var. Allah'ın izniyle ba> rama yetiştireceğiz.'' Yargıçlara türban soruşturması Kazan, sıcil dosyalannın Hâkımler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndan (HSYK) gizlenmesı sonucu atamalan gerçekleştirilen türbanlı iki bayan yargıcın durumuyla ilgili üç ay önce başlatılan soruşturmanm henüz sonuçlanmadığını da bıldirdi. Kazan, konuyla ilgili soruya "O konuyu tam bilmiyorum, kunılda yakında o konuyu görüşmedik. Mahallinde de inceleme yapılıyor, yalmz biraz zaman alabüir" vanıtını verdi. Mankenlerden Bakan Kazan'a tepki • Mankenler, kendilerini teşhircilikle suçlayan Adalet Bakanı Şevket Kazan'a tepki gösterdiler. Yaptıklan işin mal tanıtımı olduğunu belirten mankenler "Mayo ve iç çamaşın ile defileye çıkmak teşhircilik değildir" açıklamasını yaptılar. İstanbul Haber Servisi-Adalet Bakanı Şe\ket Kazan'ın mayo ve bikini giyerek sokaklarda ve vit- rinlerde defileye çıkan mankenle- ri 'teşhircilikle' suçlamasına man- kenler büyük tepki gösterdi. Man- kenler, iççamaşın ve mayo defile- lerinin tüm dünyada konfeksiyo- nun promosyon nıteliğı taşıdığına dikkat çekerek, "Mankenlik pro- fosyonel bir meslektir. Nasıl bir be- yaz eşyanın tanıtunı normal karşı- lanıyorsa, mankenJerin kadınlann günlük hayatlannda kullandıklan bu iirünleri tanıtmalan da son de- rece doğakür 71 dediler. Kazan'ın sokak ve vitrinlerde mayo ve iççamaşın tanıtımına ya- sak getirilip 1 ay ceza verileceğini ima etmesi, mankenler arasmda şaşkmlık yarattı. Mankenler, Fadi- me Şahin olayından sonra "Türki- ye'deki üstsüzler konusunu tartıs- maya açacağu" dıyen Kazan'ın kendilerini teşhircilikle suçlama- sına. "Bakan defilelerde bu ürün- lerin modadaki son gelişmeleri, bi- çimleri vegetirdiği yeniliklere bakı- lacağı yerde sadece mankenlerin Mankenler, Kazan'ın suçlamasına çok şaşırdıklaruu sö\ lediler. leğiyle ilgili açıklamalannın yan- lış anlaşıldığına ınanmak istediği- ni belirterek. "Sayın bakanın söz konusu tanımlan konfeksiyon dün- yasuun promosyonunu içermekte- dir. Reklamcılığın hayal dünyası poposuna ve göğüslerine bakıldığı- nı söylüyorsa bu çağda bu görüşe diyebileceğimiz bir şey yok" yanı- tını verdi ler. Manken Özlem Kaymaz. Adalet Bakanı Kazan'ın mankenlik mes- çok geniştir. Mayo olsun, iççamaşı- n olsun bunlar kadınlann günlük >aşantısında kuüanılıyor. L'stelik ulkemizin dört bir yanıdenizleçev- rili. O zaman günlük yaşamda kul- ıanılan beyaz eşyanın tanıtımlan da «asaklansın. Sayın bakan ceza ,ıladdesi uygulanacağını ima etmiş. Profosyenel bir meslek icra edilir- ken bırakın cezayı bu konuda ihtar verilme şansının dahi olduğunu sanmıyorum" dedi. Manken Pınar Ahuğ da konuy- la ilgili olarak sunlan söyledi: "Adalet Bakanı herhalde man- kenlik mesleğini bilnuyor. Manken- lerelbise giyer veya giymez, iççama- şın vemayodeflİelerine çıkarya da çıkmaz kendisini ilgilendirir. Bizler profosyonel olarak çalışıyoruz. Bu meslek dünyanın heryerinde bu şe- kilde yapılıyor. Aynca mayo ve iç- çamaşın defilesine çıkmak teşhir- cilik değildir.Zaten mayoyu giyerek edep verierinin kapanması sağJa- nıyor. Kazan bizim mesleğimize karşı çıkıyorsa, kendisi de basın toplanüsı yapmasın." Eski manken yenı sınema ve TV oyuncusu Merih Akalın ıse, "Ben- de eskiden mayo defilesine çıkar- dım. Mankenliğin teşhircilik taşı- dığını düşünmüyonım. Ama piya- sada o kadar çok manken var ki. Kimin kendini teşhir edip kimin mayoyıı teşhir ettiğini anlamak zor. Mankenliği profosyonel olarak ya- pan insanlar, üzerine giydiği el- biseyi göstererek para kazanır" de- di. ' CHP 'Erbakan hn baltmhmm'patlattı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin'ın, Başbakan Necmettin Erbakan'ı "Baloncu Hoca" olarak nitelendirdiği basın toplantısında, üzerlerinde çeşitli vaatlerin yer aldığı büyük boy balonlar patlatıldı. Necmettin Erbakan'ın balonlannın 7 ay içinde bir bir söndüğünü ve hükümetin yeni balonlar şişirmeye çalıştığını belirten Keskın, "Yalandan kim ölmüş, saila Hoca, saHa" dedi. Adnan Keskin, CHP Genel Merkezi önünde partililerle birlikte düzenlediği basın toplantısında, Erbakan'ın çeşitli vaatlerinın yazılı olduğu büyük boy balonlar ile çeşitli tüketim maddelerine yapılan zam oranlannın yazı olduğu pankartlar taşındı. Keskin, "Kaynak paketleriyle halka 40"ı aşkın alanda iyi gelişmelerin gerçekleştirileceği vaat edildi. Yapılan vaatlerin hepsi Erbakan'ın senaryosu, balonu olarak kaldr dedi. Rize Yılmaz Çatlı'nın eşini yalanladı RİZE (,4A) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Abdullah Çatlı ve eşıni hiç tanımadığını belirtti. Mesut Yılmaz, Abdullah Çatlı'nın eşinin "Mesut Yümaz'ı tanıy»rum" ifadeleriyle ilgili olarak "O hanımın ifadeleri birbirini tutmuyor. Eşinin kongrelerde bana çaJıştığını söy lemiş. Benim bunlardan haberim yok" dedi. Yılmaz! Rize'de Dedeman Otelı'nde düzenlediği basın toplantısında, Abdullah Çatlı 'yı Susurluk'taki kaza öncesinde tanımadığını ıfade ederek "Tanısam da bunu söylemekten çekinmem. Kimse öküzün altında buzağı aramasın" dıye konuştu. Susurluk olaymın, ülkenin gündemmdeki yerini korumaya devam edeceğini belirten Yılmaz, şöyle konuştu: 'Teşhis doğru değil' "Geçen gün Susurluk Komisyonu Başkanı, "de\let bazı ınsanlan kullanmış. Bu insanlar da devleti kullanmış' diyebir ifade kullandı. Bence bu teşhis doğnı değil. Devlet, kanunsuz bir iş için kimseyi kullanmaz ve kullanrnanııştır. Vani devleti temsil eden hiçbir organ, ne Meclis, ne Bakanlar kurulu, Türk dev ieti hukuk devleti olmaktan çıksın, kanun dışı birtakım ınsanlara görev versin'diye karar alamaz. Geçmişte de böyle bir olay olmamıştır. Olan hadise, devletin içindeki birtakım insanlann. devletin yetkili organlannın karan olmaksızın, bu tür işlemlere tevessül etraesidir." IRMIKIAYDIN ENGİN e - mail: engin (ti planet.com.tr TÜSİAD raporu üstüne fırtına koptu bile. Bizim gazetenin dün- kü manşetı ordu üst kademesinin rapora bakışını sergiliyordu. Bu bakışın hiç de olumlu olmadığı or- tada. Eh, aynı rapora, TÜSlAD'cı- lardan çok farkh nedenlerle de ol- sa olumlu bakanlardan, raporu önemli bulanlardan biri de bu sa- tıriarın yazan. Yani tartışmayı sür- dürmemek mümkün değil. 1 şubat günü başlayacak bir eylem var: "Sürekli aydınlık için bir dakıka karanlık çağnsı". Cu- martesi gününden ıtibaren bir ay süreyle saat tam 21 'de ışıklann bir dakika süreyte karartılması öneri- liyor. Sıyasetçı takımının durrna- dan konuştuğu ve adım atmadı- ğı; adalet çarkınm kaptumbağa- lan bıle sol şende geçirtecek hızı ve suç örgütünün elebaşılarının gözlerımizin içine baka bâka ya- lan söyiemeyi pervasızca, arsızca, utanmazca sürdürdüklen bu gün- lerde "Bir dakıkalık karartma" ey- temi ulkeçapında bir referanduma dönüşebilir. Susurluk sonrasında medyanm gösterdiği duyarlık bu eyleme de yönelseTürkiye'nın kentlen, köy- leri bir dakika süreyle karanlığa îlkel Desem, îlkellere Ayıp gömülebilir. Bir dakika sonra ışık- lar gene yandığında daha aydın- lık Türkıye'ye bir adım attığımız bi- linci yaygınlaştırılabilir. Bu satırlann yazan buna ınanı- yor, en azından umuyor ve diliyor. 0 yüzden ordu üst kademelerinın TÜSİAD raporuna bakışı üstüne yazmayı bir başka güne erteleyip "Sürekli aydtnlık için bir dakikalık karanlık" eylemine yurttaşların il- gisini ve yaygın katılımını sağla- mak üzere bir "meslektaşlara açık mektup" yazmak da gerekiyor. • • • Gelin görün ki ne TÜSİAD rapo- ru, ne "Bir dakikalık karanlık" ey- lemi üstüne yazacağım, İki gün- dür kafamdan ne kadar kovsam, gelip karşıma dikilen 'Muş utan- cı' üstüne yazacağım. Bılmeyenler ıçın özetleyeyim: Muş'ta birkaç gün önce Kamu Emekçileri Sendikası'nın (KESK) Muş Şubesi, polisler tarafından basıldı. Bına, didik dıdik arandı. Sendikacılar da emnıyet müdür- lüğüne götürüldüler. Buraya kadannın 1997 Türkı- yesi'nde neredeyse haber değeri bile yok. Devletin güvenlik güçle- ri adeta örgütlenmek isteyen emekçiyı engellemek üzere örgüt- lenmiş gibi. Büyük kentlerde de bu böyle, küçük kent ve kasaba- larda da. KESK'çiler de bunu bi- len, bunu göze alan demokrası savaşçılan olarak ortaya çıktılar. Yürek ıster, yurttaşlık bilincı, emekçi özverisi ıster. övülesidır. Ama gene de Muş'ta olup biten bundan ıbaret kalaydı haber de- ğeri gazetelerın 'özetle' sütunları- nı aşmayabilırdı. Ama... Muş Emnıyet Müdürlü- ğü'ne götürülen KESK'çilerden üç kadın öğretmen, emnıyet müdür- lüğünde çırılçıplak soyularak arandılar. Ardından da... Ardından da bekâret kontro- lüne göndenldiler. Çok zor!.. Sövüp saymadan, bilınen hakaret sözcuklerınin en koyulannı, en şeddelilerinı sırala- madan bu saldırı üstüne yazmak zor. işin aslına bakarsanız öyle ın- ce değerlendirmeler, erkek ege- men toplumun ahlaksal çürümüş- lüğü üstüne yorumlar filan dök- türmeye niyetim de yok. Apaçık hakaret etmek istiyo- rum. Bir erkeğim. Türkiye'de ya- şayan bir erkeğim. Bu işi yapan- lar gibi ben de bu ülkenin yurtta- şıyım. Ama bu adamlarla değil ay- nı ülkede yaşamak, değil aynı ül- kenin yurttaşı olmak, aynı güne- şin altında çamaşır kurutmaya. aynı zaman diliminde yaşamaya bile katlanmak istemiyorum. Bu utancın sahipleriyle en ufak bir ilintim olmamalı benim. Onlar yurttaşsa ben değilim. Onlar bu ülkede yaşıyorsa, buna göz yum- mak bana utanç verir. Onlarla ay- nı havayı solumaktan bile utanıyo- rum. Gözünüzün önüne getınn. Bir adam, örneğin bir emniyet müdürü ya da muavini ya da bir başka polis şefi, KESK'te örgüt- lenmiş kadın öğretmenleri karşısı- na almış, memurlara dönmüş "Soyun bunlan. Arayın üstlehni. Sonra da bekâret kontrolüne gönderin" dıyor. Niye? Ne düşün- müş olabılır bu adam(iar)? Bir ko- ğuşturma yünjtülecekse bile, be- kâretin koğuşturmayla ilgisi olma- dığını bilmemesi olanaksız. Öyleyse bu adam(lar) ne iste- miş olabılir? Kadın emekçileri küçük düşür- mek, aşağılamak mı? Gücünü, kendinın önemli bırı olduğunu göstermek mi? Muş'ta emekçile- re, hele örgütlü emekçilere göz açtırmayacağını kanıtlamak mı? Üstlerine (örneğin Muş Valısı'ne) ne kadar gayretlı olduğunu gös- terip övgü almak mı? Say sayabildiğince... Bu dav- ranışların hepsi aşşağılık ama in- sancıl. Ama bütün bunlan ya da bunlardan birini kanıtlamak için kadın öğretmenleri bekâret kont- rolüne göndermek bir insanın ak- lına nasıl gelebilır? Ne duşünmüş olabılir o adam? Tamam, bellı, adam(lar)ın bey- ni bacaklannın arasmda. Tamam, belli, bu adam(lar) için kadın, in- san değil, bircinsellik nesnesi. A- magenede... Bu adam(lar)a ilkel desek, ilkel- lere ayıp. Pekı, öyleyse bu adamflar) ne? POIİTİKA GUNLUGÜ HİKMET ÇETİNKAYA Çatlı, Özer Çiller'i Tanıyor muydu?.. Gaziantep'teki Yaprak TV'nin sahibi Mehmet Ali Yaprak, kaçınlma öyküsünü şöyle anlatır: "Otomobilimle evimin önüne geldim. Karşıdan gelen iki araçtan 7-8 k[şi indi. Üzerlerinde 'polis' yazan yelekleri vardı. Üzen'mi aradılar. Sonra be- niaraca bindirdiler. Götürüldöğüm yer sanınm Si- verek'ti. Benisorgu/ayanlardan biri Erzurum şive- siyle konuşuyordu..." Gazeteci Soner Yalçın, Behçet Cantürk'ün kaçınlıp öldürülme olayını ise şöyle yazar: "8 kişiydiler... Bağdat Caddesi'ne iki araba ile gelmişlerdi. Behçet Cantürk'ün içinde olduğu 34 HLP 08pla- kalı arabanın geldiğini görünce, biri hanç, hepsi otomobillerinden indiler. Üzerinde 'polis' yazan yelekleri, ellerinde otomatik kısa namlulu makine- lisilahlan ve telsizleri vardı. 'Aramayapıyoruz'öa- hanesiyle, birkaç araçla biriikte, onlan da durdur- dular. Behçet Cantürk'ten otomobilinden inme- sini rica ettiler. Ve Behçet Cantürk, yaşamının en büyük hata- sını yaptı: Kurşun geçirmez, dışandan kesinlikle açıla- maz otomobilinden indi... Üzerini aradılar, silah buldular. Behçet Cantürk, silahın ruhsatlı olduğunu, he- men gösterebileceğini söyledi. Dinlemediler, emniyete davet ettiler. Bu arada, aniden koluna girerek kendi otomobillenne götürdüler. Aynı an- da diğer üç kişi Behçet Cantürk'ün aracına bin- diler. Önde Behçet Cantürk'le birlikte beş kişi, arka- da Recep Kuzucu'y/a biriikte dört kişi, ikiaraç yo- la çıktılar." Otomobilden hiç inmeyen sekizinci kişi, Can- türk'ün gözaltına alındığını görünce olay yerinden aynldı... Acaba bu sekizinci kişi kimdi? Sonuçta Behçet Cantürk ve şoförü Recep Ku- zucu. Sapanca Kırkpınar yöresinde öldürülmüş olarak bulundular... ••• Oral Çelik, Abdullah Çatlı'nın en yakın arka- daşıydı. Çelik, Çatlı ailesine Fransa'da yardımda bulunmuştu. Oral Çelik, Abdi Ipekçi cinayetinden aklandı ve Kırklareli Cezaevi'nden çıktı. Abdullah Çatlı'nın eşi Meral Çatlı, TBMM Su- suriuk Komisyonu'ndaki ifadesinde bakın neler söylüyor: "Biz Istanbul'da otururken Ankara'dan sürekli olarak arayan kişi Mete Bey'd/." Acaba bu Mete Bey kimdi? Bir başka ılgınç nokta: "Eşim Abdullah Çatlı emniyet güçleri tarafından kullanılıyordu..." Nasıl kullanılıyordu? Behçet Cantürk'ün gözal- tına alınışını izleyen sekizinci kişi Abdullah Çat- lı olabılir miydi? Meral Çatlı, TBMM Susurluk Komisyonu'nda şöyle demışti: ' ' . • • , ! . "Eşim Ibrahim Şahin 1 /, Mehmet Ağar'ı tânir- dı. Korkut Eken'/ l_982'den ben tanıyordu..." Abdullah Çatlı, Özer Uçuran Çiller'i tanıyor muydu? Meral Çatlı, bu soruya şu yanıtı verdi: "Görüşüyor olabilirier..." Meral Çatlı, Abdullah Çatlı'nın Isviçre'de ceza- evinden kaçırılış öyküsünü de şöyle anlatıyor: "Eşim ve arkadaşlan cezaevinden çok rahat çıkmışlar. Hatta Abdullah, cezaevi önünde ken- dilerini bekleyen otomobili kanştınp içinde gar- diyanın bulunduğu bir başka araca binmiş. Son- ra gardiyandan özür dıleyip öteki araca geç- miş..." • • • Meral Çatlı, TBMM Susurluk Komisyonu'nda "Eşim ve arkadaşlan, REFAHYOL'un güven oyla- ması öncesi çok çalıştılar" deyip ekliyor: "O sırada Ankaradaydı ve REFAHYOL'ungü- venoyu almasında katkısı oldu..." REFAHYOL'un güvenoyu öncesi DYP İstanbul Milletvekih Tekin Enerem ne diyordu: "Evıme tehdit telefonlan geliyor. Birtakım kişi- ler baskı yapıyor. Bu nedenle evimden çıkmayıp güven oylamasına katılmayacağım..." Oysa DYP Milletvekili Enerem, güven oylama- sına ret oyu vereceğini açıklamıştı... Sonra ne oldu? Tam tersi oldu. Enerem, evin- den çıktı, Meclis'e geldi ve güven oylamasında 'evet' oyu kullandı... Acaba DYP milletvekilini tehdit edenler kimdi? Çatlı'yı Ankara'dan 'Mete' kod adıylaarayan kişi- nin bu organizasyonda ne görevi vardı? Tüm bu anlattıklarımız senaryo değil, gerçeğin kendisidir... Meral Çatlı'nın ifadesıni dikkatle okuyun, an* lattıklarımızın gerçek olup olmadığını görecek- siniz: "Kocam, emniyet güçleri tarafından kullanılı- yordu. Istanbul'da kimi işadamlanyla, Ankara'da politikacılaria tanışırdı..." Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (q Planet.com. TR HİKMET CETİNKAYA HİIRIT ( E T İ I I I U uzu m KURT 350.000 TL. (KDV dahil) Çağ Pazartama A.Ş. Yerebatan Caddesi No: 9/B Cağfaloğlu İstanbul Tel:514 01 95/96 Posta çekı no.: 666322 _J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle