Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 1997 PAZARTESİ
HABERLER
U ğ u r M u m c u y ı l l a r ö n c e s i n d e n s e s l e n i y o r
'Çatlı MtT'le ilişküiydi'- Oral Çelik ve Çatlı'nın MİT ile
ilişkileri yar mı?
- Bazı MİT görevlileri ile ilişkileri
olduğunu sanıyorum. Bu yolda
duyumlanmız var. Kanıt ıse yok.
Bu gibi iiişkılerin kanıtı olmaz.
IŞIKKANSi:
Saptarrulanmıza göre. L'fur Mumcu,
Abdullah Çadı ile ilgilı son yazısını ölü-
münden )aklaşık 2 yıl önce, 13 Mayıs
1991 tarihınde kaleme aldı. Buyazıda al-
tı çizüecek en önemlı bilgı. Mumcu"nun,
OralÇeBk ile Abdullah Çatlı'nın MİT ile
ilişkıleri olduğunu açığa çıkarmasıydı. Ya-
zı, tamı tamma şö\le-.
"M. Ali Ağca'nın Papa'ya suikast giri-
şiminden t>u yana on yıl geçti Bu on yüda
olay aydınlatılamadı. Tersine. suikast ola-
yı gibi İpekçi cinayeti de gün geçtikçe ka-
ranlıklara gömüldü.
Bugün konuyu "soru \e yanıt' btçimin-
de ele alarak bu karanuklara ışıktutmay a
çaİKaiım:
- tpekçi'yi kim öldürdii?
-Âğca\e Oral Çelik.
-Kaçelateşedildi?
- Olay yerinde 11 mermi kovanı bulun-
duğuna göre 11 el ateş edUdi.
- Otayda hangi tip silah kullanüdı?
- Silah ele geçmediği için bu konu beili
olmadı.
- Görgü tanıklan ne dediler?
- tki kişüıin olay yerinden kaçarak ken-
dilerini bekleyen arabanın arka kapısın-
dan içeri girdiklerini söylediler.
- Arabay ı kim kullanıyordu?
-YavuzÇaylan.
- Nerede şimdi bu Yavuz Çaylan?
- tşadamı oldu.
- Ağca nasıl yakalanrnıştı?
- Bir ihbar üzerine İstanbul Beyazrt'ta
Marmara Kıraathanesi'ndeyakalanmıştL.
- İhbar eden kimdi?
- Ramazan Giindüz adlı bir iilkücü.
- Ne oldu bu ülkücüye?
- Ülkücülerce öldürüldü.
- Mehmet Şener kimdir?
- tpekçi cinayetini planlayan ülkücüler-
denbiridir.
- Nerededir şimdi?
- Şener. Türkiye'de hiç yakalanmadı. İs-
viçre'de uyuşturucu madde kaçakçıkğı su-
çuııdan tutuklandı. Önce mahkûm oldu.
sonra aklandı. İsviçre'de yaşadığı sanılıyor.
- Türkiye'ye iadesi istendi mi?
- İstendi. ancak İsviçre Federal Mahke-
mesi 22 Mart 1983 gün \e455/82 sayılı ka-
rarı ile Şener'in Kürt otduğuno. Kürtiere
de Türkiye'de işkence yapıldığmı ileri sfr
1
'
rerek iade tstemini reddetti.
- Abdullah Çatlı kimdir?
- ÜGD Genel Başkan Yardımcısı'dır. An-
kara'da 7 TtP'linin katil sanığı olantk ara-
nırken 22 Şubat 1982 günü Mehmet Şener
ile ZürüVte yakalannuş; Türkiye'ye iadesi
gerekirken 24 şubat günü serbest bırakıl-
Cumartesi
Anneleri
Mumcu'yu
umıtmadı
Yakınlan
kaybolan ve 89
haftadır
Galatasaray
Lisesi önünde
oturmaeylemi
yapan Cumartesi
Anneleri, son
eylemlerinde
Lğur Mumcu'yu
andı. Kay ıplann
bir an önce
bulunmasını ve
faili meçhul
cinayetterin son
bularak
katillerinin yargı
önüne
çıkanlmasını
isteyen anneler,
kayıplann ve
cinayetlerin
sommlusunun
devlet içinde
yuvalanan çeteler
olduğunu
vurguladı.
mışür. Çatu, İsviçre'nin Basel kenti savcı-
lığunca açılan bir uyuşturucu madde ka-
çakçılığı soruşturması nedeniyte Fransa'da
tutuklannuştır.
- Ağca'yı cezaevinden kimler kaçırdı?
- Başta Oral Çelik olmak üzere ülkücü
gnıp ve baa eezaevi personelL
- Ağca'yı İstanbul'dan Ankara'ya götü-
ren araba kimin arabasıydı?
~ -06 RF 601 plaka no'lu Renault araba
Mehınet Şener'in kardeşi Hasan Hüseyin
Şener'in üzerine kayıtlıydı.
- Bu aracın Mehmet Şener'in kardeşi
üzerine kayıtlı olduğu polisçe biliniyor
muydu?
- Tabii biliniyordu.
- Ağca, Roma'da üzerinde bulunan pa-
saportu nasıl sağlamıştı?
- Pasaport Nevşehir Emniyet Müdüriu-
ğü'nce Faruk Özgün adına düzenlenmiş,
Abdullah ÇatlTnın kardeşi Zeki Çatü ve O-
ral Çelik tarafından Ağca'ya ulastırümıs-
t»r.
- Nevşehir Emniyet Müdürlüğü'nce baş-
ka ülkücükre de sahte pasaport düzenlen-
r Ay,Mebüıe<^ener
ve Abdullah Çatlı'ya da sahte p'asaportlar
Nevşehir'de düzenknmiştir.
- Ağca'ya yurtdışında yarduncı olanlar
kimlerdir?
-Kaçakçüar. gümrükçülerveülkücüler.
- Kimter örneğin?
- Abuzer Uğurlu adlı ünlü kaçakçı.
Ömer Mersan adlı bir yakını aracıhğı ile
Ağca'ya 1000 mark gönderdi. Doğan Yü-
dırun adlı gümrükçünün de Ağca ile iliş-
kileri oldu.
- Hangi ülkücükr yardım ettiler?
- Türk Federasyonu Başkanı Musa Ser-
dar Çelebi. Mehmet Şener. Abdullah Çat-
lı. Mahmut İnan adını kullanan ülkücü Fe-
ridun Akkuzu. İsviçre'ninOlten Ülkü Oca-
' ğı Başkanı Eyüp Erdem, rauhasebecjsi
Omer Bagcu Vahdettin Ozdemir. Erdal Ü-
nal.
- Ağca'nın Bulgarlar ile Uişkisi var mıy-
dı?
- Ağca, kaçakçılık örgütlerinde görev-
liydi. Bu nedenle Bulgarlar ile >akın ilişki-
sivardL
- MİT ile Uişkisi var mrydı?
- Ağca, Roma'da Türk savcılanna ver-
diğiifadede MİT'te görev liŞahin Tolunog-
lu ile ilişkileri olduğunu söyledi
- Ağca, Papa suikastndan önce Mayor-
ka Adası'na niçin gitnüşti?
- Bu hiç anlaşılmadı. Adada MİT'ten ay -
nlan bir eski istihbaratçı ile göriişmeye git-
tiği ileri süriildü. ancak bu kanıtlanınadı.
- Ağca bu MİT görevfisini tanıyor muy-
du?
-Tanıması gerekirdi. Çünkü bu MİT gö-
revlisi İpekçi cinayetini incdemiştL
- Ağca suikastta tek başma mıvdı?
- Hayır, yanında büyük olasılıkla Oral
ÇeüToârdi.
- Oral ÇeHkve Çath'nın MtT ile ilişkile-
ri var mı?
- Ban MİT görevlileri ile ilişkileri oldu-
ğunu sanıyorum. Bu yolda duyumlanmız
var. Kanıt ise yok. Bu gibi ilişkilerin karuö
olmaz.
- Federal .Mmany a'daki ülkücülerin Al-
man istihbaratı ile ilişkileri oldu mu?
- Oldu, MHP'nin Federal Almanya'da-
ki temsikrisi Emer Alta\ü'nın -kj bir eski
MİT görevlisidir- Alman islihbaraündan
Dr. Kannapin ile ilişkileri belgelendL
- Agca"\a Roma'daki ikinci da\ anın açıl-
ması için ifade vermesini sağlayan kimdi?
- İtalyan Askeri İstihbarat Servisi SIS-
Ml'nin Başkan %'ardımcısı General Musu-
mki.
- Nerede şimdi bu General Musumki?
-Cezaevinde.
- Şuçu ne?
- Üst düzey SISMI göre\ lileriy le biriik-
te 80 kişinin ölümü ile sonuçlanan Bolog-
na Gan bombalaması olay ında kanıtlan
degişttrerek neo-faşist terör örgütlerini ko-
rumak.
- Hangi avukat savunmuştu bu SISMI
görevBlerini?
- Avukat D'rvktio.
- Kimdi bu avukat?
- D'Kidio, Ağca'nm da avukaudu:
- Çok mu kanşık bu olay lar?
- Evet ama hiç de ay dınlanamaz nitelik-
te değil. Fransa'da başka bir ad altında tu-
tuklu bulunduğu ileri sürülen Oral ÇeBk,
Türkiye'de sorgulanırsa bu işler aydınla-
nır...
- Olayın aydınlanmasını istemeyenler
vvırnu?
- Evet, birçok çevre ve insan, bu işlerin
aydınlanmasından korkuyor.
-Neden?
- Bu sorulan ve yanıtlan bir kez daha
dikkatli okuyun anlarsınız, bu korkunun
nedeninin ne olduğunu!.."
Mumcu. bu tür pjş işlerin ^ınlanİTi^-'
sı ıçın yaşamını ortâ}aîco)«îu. P5sli^în,qr-
taya çıkmasından korkanları da! Bugun
pısliğin belki de bir ucu gözûkebildi. Kor-
kaklar hâlâ ortalıkta. Mumcu'nun, gelece-
ği yıllar öncesinden çözen yazılan, kıtap-
lan yme korkmadan üzerlenne vanyor
"İİTTİ
4
Çile
Çiçekleri'
demokrasi
istedi
ADANA (Cumhuıiyet
Cüney İUeri Bürosu) -
Kendilerini "Çüe
Çiçekleri" diye
adlandıran DSP
içerisindeki muhalefetin
temsilcileri, Adana'da il
ve ilçe örgütlerinin genel
merkez tarafından
feshedilmesini
eleştirdiler. "ÇMe
Çiçekkri'' adma
açıklama yapan AB
İngilok. bu tür
oluşumlann parti içi
demokrasiyi zedelediğini
ve partinin
yıpranacağmı. bunu
birçok kez dile
getirmelerine karşın
seslerini
duyuramadıklanru
belirterek şunlan
söyledi:
"Sayın genel başkanımız
Bülent Ecevit, 'Çile
Çiçekleri'ni her firstta
'hizipçi" olarak
tanımlıyor. Bizler,
DSP'nin iktidara yakın
parti olduğunu, ancak
parti içi demokrasinin
yeterince bulunmadıgını
yurguluyoruz.
İsteklerimizdeki
doğruluk üst yönethnde
bulunan bazı yetkililerce
kaale almmıyor ve
çataşmalarunız otumsuz
yönde engelleniyor."
Edirne
Milletvekili Erdal
Kesebir'ın Disiplin
Kurulu tarafından
partiden çıkanldığını,
ancak bu kararın Ankara
25. Asliye Hukuk
Mahkemesi'nce iptal
edildiğini ve Kesebir'in
yuvasma döndüğûnü
anımsatan İngilok, bu
karann "Çile
Çiçekleri''nin haklılığını
ortaya koyduğunu ileri
sürdü.
S i v i l t o p l u m ö r g ü t l e r i v e p a r t i l e r l n C ü n e y d o ğ u d e k I a r a s y o n u
4
Her şeyîn başı barış ve özgürlük'
ENVERSEVİŞ
DİYARBAKIR-Diyarbakır. Mardin.
Şırnak, Batman. Siirt. Bıtlis. Mu$, Van ve
Hakkâri TEDAŞ dağıtım müesseselennin
satışlannın durdurulmasının gerekli
olduğunu belirten ve aralannda RP ve
DYP il başkanlannın da bulunduğu parti
il temsilcileri ile sanayıci ve işadamlan,
sendıkalar, odalar ve kuruluş
yetkililerinin 28 imzalı ortak
deklarasyonunda "Güneydoğu'da
özelleştirme öncesi siyasi istikrann şart
oMuğu" açıklandı. DYP Diyarbakır İl
Başkanı M.Gaüp Ensarioğlu, RP İl
Başkanı M.EnisCan,CHP İl Başkanı
Mesut Değer. DSP İl Başkanı Süİeyman
Tursun, DBP İl Başkanı Edip Samancı.
HADEP İl Başkanı Abdullah Akın,
ANAP İl Başkanı Sabri Gönülalan,
Diyarbakır Ticaret \e Sanavı Odası
Başkanı Şirin YiğH, GÜNSIAD Genel
Başkan Yardımcısı BakırÖlmez,
DİGİAD Başkanı Ahmet Elhakan,
GÜNSİAD Genel Sekreteri İlhami
• Aralannda RP ve DYP il başkanlannın da bulunduğu parti il
temsilcileri, sanayici ve işadamlan dernekleri, sendikalar, odalar ve
kuruluş yetkilileri 28 imzalı ortak deklarasyon sundu.
• "Güneydoğu'da özelleştirme öncesi siyasi istikrar şart."
Ceylan, Bölge Baro Yönetim Kurulu
üyesı Av. Mustafa Özer, GAP Belediyeler
Birliğı Genel Sekreteri Dr. Ahmet Özer,
TES-İş 1 No'lu Şube Başkanı Ali Öncü,
SES Şube Bşk. Aü Crküt, TES-İş 2 No'lu
Şb. Bşk Halil Karacadağu,Belediye-İş
Şube Başkanı Vezir Perişan, Eğinm-Sen
Şube Başkanı Haydar Kıhçoğlu, İHD
Şube Başkanı Mahmut Şakar, Zıraat
Odası Başkanı Abbas Ateş,Tüm-Sos Sen.
Bşk. Murat Ağar, Enerji-Yap-Yol-Sen
Bşk. Nadir Büıgöl, Tüm-Mal-Sen Bşk.
Davut Baükçı, Mak-Müh. Odası Başkanı
Hasan Esen, Harb-tş Şb. Bşk. Mehmet
Işıktaş. Türk-İş temsilcisi Ramazan L laş
ve Harb-Iş Şube Başkanı Mehmet
Durmuş imzalı ortak deklarasyonda.
Güneydoğu'da özelleştirme öncesi siyasi
istikrann şart olduğu belırtilerek "Son 10
yıldır süregelen sav-aş ortamı
Güneydoğu'yu sosyal ve ekonomik olarak
bitap düşürnıüştür. Her ilde açlar ve
toklar olmak üzere iki kent meydana
gelmiştir. Bütün bu gelişmeler yetnıiş
yildan beri bölgede uygulanan yanlış
siyasi, sosyal ve ekonomik politikalann
sonuçlan olarak gerçekleşmiştir. Bu
yanhşlardanbirideTürkiye'nin, son
ydlarda benimsemiş olduğu özeUeştirme
polirikasının bütün bolgelerde aynı
koşullaria uygulamaya kalkmasıdır. Bu
koşullar altında yapılacak bir özelleştirme
vaninı sonuçlar doğuracak, bu da
toplumsal uzlaşı ve banşa en fada ihtiyaç
duyulan bir dönemde istikrarsızuğı
körükleyecektir'" denildı. Bu koşullar
altında yapılacak bir özelleştirmenin
bölgede oldukça yüksek olan işsizliğe
yeni işsızlerin eklenmesi sonucunu
doğuracağı. yıne bölgede sosyal adaleti
ve ekonomik dengeleri tehdit eden
tekelleşmeye neden olacağı ve
bölgelerarası dengesizliği gidennceye ve
altyapı bakımından eşit koşullar
sağlayıncaya kadar mevcut kamu
ışletmelerinden devletin el çekmemesi
gerektiği \urgulanan açıklamada, "Bu
bağlamda özeUeştirme kapsammda ihale
safhasma gelmiş olan Diyarbakır. Mardin,
Şırnak, Batman. Sürt, Bitlis, Muş, Van ve
Hakkâri TEDAŞ Dağıtım müesseselerinin
satışlanrun durdurulması gerek.
Ekonomik kalkınmanın ve ekonomik
istikrann temel vazgeçiunez koşulu siyasi
istikrardır. Bu nedenle bölgenin özel
konumundan ötürü sosyal ve toplumsal
banşa her zamankinden daha çok ihtiyaç
vardır. Böyle bir ortamda özelleştirmenin,
özellikie de enerji sektörûnde
özelleştirmenin. toplumsal banşa bir
katkısı oimayacağı gibi aksine sosyal
banşı olumsuz yönde etkileyecek, hatta
bozacaknr" göriişüne yer verildi
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mait: oral.calislar@planet.com.tr
24 Ocak gecesi, İstanbul Lüt-
fi Kırdar Salonu'nda Uğur
Mumcu için yapılan güzel ve
duygulu topiantıyı terk ederken
Abdi İpekçi'nin eşi Sibel İpek-
çi ve kızı Nükhet'le karşılaştık.
Sibet İpekçi'nin gözyaşlan ku-
rumamıştı, ama mutluydu. Sev-
gili eşinin öldürülmesinden son-
ra ilk kez, böylesine büyük bir
kalabalığın içine kanşmıştı. İpek-
çi gibi faili meçhul cınayetlerde
yaşamını yitiren Doğan Öz'ün,
Cavrl Orhan Tütengil'ın, Şera-
fettin Atalay'ın yakınlarıyla yan
yana bir acıyı yeniden paylaş-
mışlardı.
Sibel İpekçi'nin neler hissetti-
ğini derinliğine anlamak hiçbir
zaman mümkün olmayacaktı.
İpekçi cinayetinin ktlrt isimlerin-
den Oral Çelik'in ilginç (!) tahli-
yesine nasıl bir tepki gösterdiği-
ni de bilemeyecektik.
Abdi ipekçi gibi Türkiye'nin bir
dönemıne damgasını vurmuş,
etkili, duyarlı ve barışçı bir gaze-
teciyi yitirmek ulkemız açısından
büyuk bir anlam taşıyordu. Ama
Abdi İpekçi'nin eşi ve çocukları
vardı. Onun kaybı. ailesi için çok
İpekçi'nin Öldürüldüğü Yerde...
daha derin ve yaralayıcı bir so-
nuç yaratmıştı.
Yakınlannı faili meçhul cina-
yetlerdeyitirmiş aileler; bir kısmı
yeni ortaya çıkan çeteierin nasıl
korunduğunu, cinayet soruştur-
malannı izlerken somut olarak
yaşamışlardı. Devletin katilleri
kollayan ve soruşturmalan sav-
saklayantutumlan, onlann acıla-
nna yeni acıların eklenmesine
neden olmuştu. Özlem ve sıkın-
tılarla dolu uzun yıllardan sonra
ilk kez çetelerden hesap sorula-
cağının ortaya çıkması ihtimali
yüreklerinde bir umut ışığının
doğmasına neden olmuştu. Si-
bel İpekçi'nin ve Nükhet İpek-
çi'nin gözlerinde bu umut ışığı-
na tanık olduğumu söyleyebili-
nm.
Abdi Ipekçi'yi 1978 yılında
günlükAydınlıkgazetesini çıkar-
maya karar verdikten sonra ziya-
retetmiştim. Deneyimli birgaze-
teci olarak ondan yol gösterme-
sini istemiştim. 0, Türkiye'de ilk-
lere imzasını atmış, basının seç-
kin isimlerinden birisiydi, ben ise
yeni çıkacak bir gazetenin çiçe-
ği burnunda yayın yönetmenı.
Saygılı, alçakgönüllü bir üs-
lupla bizim bu işi başarabilece-
ğimize inandığını söyledi, dene-
me baskılanmızı gözden geçirdi.
Ipekçi'nin basınımıza getirdiği
en önemli katkılardan birisi, ha-
bercilikteki titizliğiydi. Haberi.
kaynağından araştırmak, taraf-
lan dinlemek temel ilkesiydi. Si-
bel Ipekçi'yle konuşurken yirmi
yıl öncesinin bu konuşmasını
anımsadım.
Türkiye, İpekçi ile bırlikte çok
şeyler yitirmişti. Ama İpekçi'nin
katillerini korumak ülkemizi da-
ha da büyükfelaketlere sürükle-
mişti. O günlerde, ülkenin en
seçkin aydınlarını katillerinin
namlulanna terk eden devlet;
geleceğimizi karartan bir senar-
yonun hazırlığını da yapmıştı.
Uğur Mumcu'îann öldürülmesi-
ne uzanan yola böyle çıkmıştık.
1 Şubat, Abdi İpekçi'nin öldü-
rülmesinin 18. yıldönümü. Bu ci-
nayet, çok önemli bir döneme-
ce gırişimizin de habercisi gibiy-
di. Cinayetler. cinayetteri izledi,
Türkiye. Amerikancı bir askeri
darbeye sürüklendi. Ipekçi'yi öl-
dürtenlerin, tetiği çektirenlerin
neyi amaçladığını bugün daha
iyi anlayabiliyoruz. Onu öldüre-
rek siyasi bir kaos yaratıldı. Ar-
dından başkasuikastlar gerçek-
leştirildi. Içinden çıkılmaz bir si-
yasi bunalımla, askerlere dave-
tiye çıkanldı. Ağca'lan, Çath'la-
rı, Çelik'leri kullananlar ve onla-
nn eline silah tutuşturanlar, dar-
be yapabilmek amacıyla İpek-
çi'lerin canlarına kıydılar. Bu ne-
denle İpekçi cinayeti soruştur-
ması karanlıklara büründü ve bir
türlü katiller yakalanamadı, bir
türlü tetiği çektırenlere ulaşıla-
madı.
Oral Çelik büyük bir hızla aca-
ba neden salıverildi? Türk ada-
leti, her konuda işi ağırdan alır-
ken İpekçi cinayeti sanıklannı
salıverirken neden aceleciydi?
16 Mart'ta 7 öğrencinin istanbul
Üniversitesi önünde bombayta
öldürülmesinin üzerinden tam
19 yıl geçti ve dava hâlâ devam
ediyor. Cinayetin sanıklan olan
polisler, şimdi önemli görevlere
atanmış durumdalar. Onlar hak-
kında soruşturma açmamak için
direnen adalet, iş katil sanıklan-
nı tahliyeye gelince şüphe uyan-
dıracak ölçüde elini çabuk tutu-
yor.
Uğur Mumcu'yu anma gece-
sinin bitiminde gördüğüm Sibel
İpekçi'nin yüzünü unutmam
mümkün değil. Bu ülkede yaşa-
dığıma utanıyorum. Bu acılarla
biriikte yaşamak hüzün veriyor.
Çaresizlik yürek yakıyor. Acılar-
dan kurtulamayız, ama yükleri-
mizi hafifletebiliriz.
İpekçi'nin ölüm yıldönümü, 1
Şubat. Muammer Aksoy'un ise
31 Ocak. Uğur Mumcu için ya-
pılan anlamlı toplantılan, bu haf-
ta İpekçi ve Aksoy için de sür-
dürebiliriz. Bu günleri faili meç-
hul cinayetlerin hesabının sorul-
duğu günlere çevırebiliriz.
BİZBIZE
ERDAL ATABEK
Türkiye'nin Gözü Aydın...
Kulağı Manisa...
Oral Çelik hapishaneden çıktı, 'Türkiye'nin gö-
zü ayd/n'dedi.
Türkiye'nin 'gözü aydın'. Oral Çelik serbest.
Türkiye'nin kulağı Manisa. Manisa'da gençler
'çete kurdukları için' ağır cezalara çarptınldılar.
Türkiye'nin gözü aydın. Tansu Çiller siyasetle
aklanıyor.
Türkiye'nin kulağı Manisa. Düşünce özgürlüğü
isteyen aydınlar DGM'de ıfade veriyorlar.
Türkiye'nin gözü aydın. ibrahim Şahin'le Abdul-
lah çatlı karşılıklı göbek atıyor.
Türkiye'nin kulağı Manisa. Savcılardahanebek-
liyor acaba?
Türkiye'nin gözü aydın. Erbakan Başbakan. Ta-
rıkat şeyhleri, dergâh büyükleri sarıklarıyla cübbe-
leriyle Başbakan'ın iftar yemeğine geldiler.
Türkiye'nin kulağı Manisa. Tekke ve zaviyelerle
ilgıli yasa neden sadece Ali Kalkancı için işliyor?
Türkiye'nin gözü aydın. Refah Partisi hızla vemi-
litanca devlet kadrolannda örgütlenıyor. Tansu Çil-
ler'i kurtarmanın bedelini ülkeyi içınden fethederek
geri alıyor.
Türkiye'nin kulağı Manisa. Bu gözü kararmış gi-
dış nasıl durdurulacak?
Türkiye'nin gözü aydın. Ortada çete mete yok,
'münfent' olaylar var. Onlar da yargı önüne gelir mi
gelmez mi? Gelirse ortaya çıkar mı çıkmaz mı? Çı-
karsa kanıt bulunur mu bulunmaz mı? Bulunursa
gerçek mi sahte mi olduğu anlaşılır mı? Anlaşılırsa
işlem görür mü görmez mı? Görürse sanık yakala-
nır mı yakalanmaz mı? Yakalanırsa bir yere uçuaı-
lur mu uçurulmaz mı? Uçurulmazsa kaçınlır mı ka-
çırılmaz mı? Kaçınlmazsa susturulur mu susturul-
maz mı? Susturulmazsa gönlü alınır mı alınmaz
mı? Bu arada zaman geçer mı geçmez mi? Kim öle
kim kala?
Türkiye'nin kulağı Manisa. Iktidar yerii yerinde.
Çeteleryerliyerınde. Irtibatlarsağlam. Güvenceler
verilmiş. Bırkaçının istirahat ediyor olmasının öne-
mi yok. 'Şimdi böyle olur, sonra başka olur.' Arka-
lar sağlam. Hepsınin ıpi ötekınin elinde. Susulursa
biraz sabırlı olunursa, bu arada kanıtlar hanl harıl
silinirse sonuçta bir şey çıkmaz. Daha soruşturma
bile açılmamış. Herkesın kulağı ötekinde. Bunca
gürültüden sonra bile ortada bir şey yok. Türkiye
en tehlikeli döneminden geçiyor.
Türkiye'nin gözü aydın. Fadime'yle Emire'yle
oyalansın dursunlar. Tarikatın kötüsü Ali Kalkan-
cı'da. lyileri Başbakan Erbakan'la. Siz imam nikâ-
hını tartışın. Göstermelik bir çifte nıkâh davası açın.
Ondan da bir şey çıkmaz, ama memleket oyalanır.
Türkiye'nin kulağı Manisa. Sıvas olaylan duruş-
masındaki 'Iblis Aziz, şeytan Aziz' seslerini duyu-
yorsunuz. Bunlar. 'Hepsinin yakılması gerekir, bo-
yunlannın kesilmesi gerekir' diye düşünüyorlar. A-
ma bu sözleri söyteyen yandaşlan 'ikaz ediliyor'.
Kale içeriden fethedilirken durumu bozmaya gerek
yok. Konuşurken kendini kaybedip 'takıyye yapa-
n
"mayanfar' susturtriuyor. 'Sen sesini çıkştma, iab-
* '"râZhete b'd'IşlMYpfamamlayahm, bak o
-
za"man n l ;
'/ero/uyor'cfîyon'âr. İyi nıyetli safdillere içlerinden güh
lüyoriar. Zerre kadar değer vermedikleri Tansu Çil-
ler'ı iktidar basamağı olarak kullanıyorlar. Düşün-
celeri aynı düşünce. Niyetleri aynı niyet. Hedefleri
aynı hedef. Demokrasiyi 'günü gelinceye kadar'
kullanıyorlar. 'Günü gelinceye kadar.' O gün nasıl
gelecek? Cezayır'i duyuyorsunuz. Belki de Ceza-
yir Manisa'dan daha yakın.
Türkiye'nin gözü aydın. Tansu Çiller'in bir Alman
mahkemesı yargıcı tarafından 'uyuşturucu kaçak-
çılığına göz yumduğu' ithamına karşın nota üstü-
ne nota veriliyor. Memleketın namusu kurtarılıyor.
Türkiye'nin kulağı Manisa. Avrupa'da yakalanan
Türk uyuşturucu kaçakçılarına yeşil pasaport na-
sıl veriliyor? Kimler tarafından veriliyor? Bu kaçak-
çılardan kimler hapishanelerden nasıl kurtarılıyor?
Kimdir bunlar? Ankara bağlantılan nedir? Kimlerle
görüşüyor, kimlerden, nerelerden güvence alıyor-
lar?
• • •
Türkiye'nin gözü -henüz- aydın değil.
Ancak bugünkü durum, bir 'sonun başlangıcı'dvr.
Türkiye içine düşürüldüğü bu durumdan kurtu-
lacaktır.
Türkiye, bu bile bile lades oyunlarından kurtula-
caktır.
Türkiye bu kör kör parmağım gözüne oyunundan
kurtulacaktır.
Nasıl mı kurtulacaktır?
Gene 'Kuvayi Milliye' ile kurtulacaktır, yani 'mil-
letin gücü' ile kurtulacaktır. Bu gücün taşıdığı ener-
jinin karşı konulmaz, önünde durulmaz hareketiy-
le kurtulacaktır.
Elbette kolay olmayacaktır. Kolay olmaması da
gerekir. Elbette acılarla, sıkıntılarla, güçlüklerle do-
lu bir yoldan geçilerek olacaktır.
Doğru olanı hak etmenin kolay yolu yoktur.
Türkiye gene Atatürk'le, gene Uğur Mumcu'yla,
gene emekçiyle, gene genciyle yaşhsıyia, kadınıy-
la erkeğiyle ei ele kurtuiacaktır.
Hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
TBMM'den olumlu görüş
Cezaevinde sekse
formül aranıyor
ANK.\R\ (Cumhuriyet
Bürosu) - Cezaevlerindeki
sorunlan ve çözüm önenleri-
ni belirlemek üzere altı ay sü-
recek bir çalışma başîatan
TBMM İnsan Hakları Ko-
misyonu'nun 6 cezaevinde
yaptığı incelemelerin tuta-
naklannda ılgınç saptamalar
yer aldı. Evlilere ayda bir kez
cinsel ılışkı izni konusunda
cezaevi yönetıcılen \e mah-
kûmlar aynı görüşü paylaşır-
ken, bekâr mahkûmlann cm-
sel sorunlannın çözümu için
formül aranıyor. TBMM he-
yeti. -balmumundan maske
yapılarak kaçılabileceğP ge-
rekçesiyle cezae\lenne pe-
tekli bal alınmadığmı sapta-
dı
TBMM İnsan Haklan Ko-
rnisyonu'nca cezaevlerinde
incelemelerde bulunmak
üzere oluşturulan alt komis-
yon, Diyarbakır Cezaevi ile
başlattığı çalışmalan Ankara
Merkez Kapalı. îstanbul
Bayrampaşa, Sağmacılar,
Ümraniye ve lzmir Buca ce-
zaevlerindeki incelemelerle
sürdürdü. ANAP tzmir Mil-
letvekili Süha Tanık başkan-
lığındaki alt komisyonda Ca-
fer Güneş (RP), Osman Çü-
sal (DYP). Hakan Tartan
(DSP) ve Sabri Ergül(CHP)
yer alıyor. Komısyon gelecek
günlerde tstanbul Metris, Es-
kışehır. Aydın ve Manisa ce-
zaevlennin yanı sıra tutuklu
ve hükümlüîer tarafindan Jl-
TEM kontrolünde olduğu
öne sürülen Kahramanmaraş,
Batman ve Elazığ cezaevle-
rinde de incelemelerde bulu-
nacak. Manisa'da cezaevinin
yanı sıra ağır cezalara çarptı-
nlan liseli gençlerin ışkence
gördüklennı öne sürdükleri
polis nezarethanesi de ıncele-
me kapsamında olacak.