27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyeC İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonctmenı ' >rhan Erinç • üenel Ya\ın Koordın, törü Hikmet Çetinkaya • Yazuşlen Mudurlen fbrahim Yıldız, Dinç Tayanç (Sonımlu) # Haber Merkezi Müdürü Hakan Kara # Görsel Yönetmen Fikret Eser Dı^ Habcricr Şinasi Danışoğlu # Istıhbaraı Cengiz Yıldınm # Kııltur Handan ijenköken #Spor Vbdülkadir Vücelman • Makaleler Sami Karaören # Duzeltmc. Abdullah Yazıcı • Fotoğraf Krdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmet Faraç \a\ınKuruJu ühın Selçuk I Ba^kan t. Orhan Erinç, Oktaş Kurtböke. Hikmet Çetinkav a, Şükran Noner, trgun Bakı, Dinç Tayvnç. thrahim Yıldu, Orhan Bursalı, Mustafa Balbav. Hakan Kar». \nkaraTcmsılciM MustafaBdlba> 9 Habcr Mudunı Doğan Vkın Auturk Bukan No 125. Kat 4. Bakanlıklar-Ajıkara Tcl 4I45H20 O hat), Faks 4195U21 • Izmır Tcm^lcısı. SenUrKıak.H Zi>aBK 1352S 23Tel.4411220, Faks. 4419117 •AdanaTemsılcısı ÇetinYiğenoğlu, lnonüCd. 119S No-I Kat l.Tel 363 12 ll.Fak» 363 12 15 Müessese Muduru Erol Crkul • Koordınator Ahmet Korulsan 0 Muhascbc Bülenl Y ener 0 liıre Höseyin Gürer 0 l^letme Önder Çelik 0 Bılgı-lşlem Nail Inal 0 Bılgısayaı Swem Mürü\et Çiler MED>\ C: 0 Yonetım Kurulu Ha^kanı - Genel Mudur Gülbin Erduran 0 Koordınalör Retoa lşıtman 0 Genel Mudur Yardımcisı Mine Akdağ Te! 514 07 53 - 5139580-513846O61,Faks 5138463 \ tvınU>*n *e Basan: Venı Gûn Haber Ajansı. Basın \e Yajıncıhk A.S ttrktcaiıtad Î9 41 Cağaloglu 34334 Ist PK 246 Istanbul Tel (0 212) 513 05 05 (20 hati Fak;. 10 212) 513 85 «5 27 OCAK. 1997 Imsak. 5.43 Güneş:7.13 Öğle: 12.24 Ikindı. 14.57 Akşanrl7 21 Yatsı: 18.45 ADD şube kongresi • ZONGULDAK (Cumhuriyet) - Atatürkçü Düsünce Derneği Zonguldak Şubesi 2. Olagan Genel Kurulu yapıldı. Genel Maden-tş Sendıkası Toplantı Salonu'ndaki genel kurula 64 üye katıldı. Seçtmde, Ali Turan Başar, Şûkran Karahasaa, Muhsin Kara, Nurullah Özkan, Kürşat Coşkun. Fevzi Engin ve Aysel Yılmaz yönetim kurulu üyeliğine getirildi. Sağlıkta proje • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna, 1997'nin sağlıkta "atılım yılı' olacağını bildirdi. Sağhk Bakanı Aktuna. bakanlığın çeşıtlı bırimlerine gönderdiğı genelgede, her türlü yenı projenin hazırlanmasında' Proje Planlama Koordınasyon Bölümü'nün görevlendirildiğini belirtti. Aktuna, bu bölümün kısa, orta \e uzun \adeli planlar hazırlayacağını ve proje mantığında tasanmını koordine edeceğini vurguladı Sağlık Bakanı, tüm projelerin belirlenen tarihe kadar bitinlmesinin hedeflendiğıni belirtti. Kâzım Karabekir anıldı • KARAMAN/KARS (AA)- Atatürk'ün yakın silah arkadaşı. Kurtuluş Savaşı'nın Doğu Cephesi K.omutanı Kâzım K.arabekir, ölümünün 49'uncu yıldönümünde törenlerle aırldı. K.âzım Karabekir Paşa içın, doğum yeri olan Karaman'ın Kâzım Karabekir ilçesinde düzenlenen törende konuşan Vali Hakkı Teke, onun, memleketini ve insanlan seven, prensiplerinden taviz vermeyen, şahsiyeth ve kararlı bir asker, büyûk bir devlet adamı olduğunu söyledi. Kâzım Karabekir, Kars'ta da düzenlenen törenle anıldı. RTÜK'ten • ELBİSTAN(AA)- Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde yayın yapan bir TV ve radyo, Radyo ve Televizyon Ust Kurulu (RTÜK) karan ile kapatıldı. tlçe Emniyet MüdürlüğiTnden ahnan bilgiye göre, yasal prosedürü yerine getırmediğı belirlenen Kanal E ve Radyo TEK, RTÜK"ün kapatma karan gereğınce, yayınına son verdi. Fıkra gerçek oldu • KİLİS(AA)-Kilisli a>akkabı tamircisi, bindiği dalı kesınce, düşerek öldü. Olay. Abdullah Kerküt'ün, Şıhabdullah Mahallesi'ndekı evınin bahçesınde meydana geldi. Abdullah Kerküt, bahçesindeki ceviz ağacının kuruyan dallannı budadığı sırada. yanlışlıkla üzerinde durduğu dalı kesti. Kınlan dalla bırlikte düşen ve başını beton zemine çarpan Kerküt, Kilis Devlet Hastanesi'ne kaldınhrken hayatını kaybetti. TüPkiye'de bilişim atağı • ANKARA (ANKA) - Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) ve Devlet lstatiştik Enstıtüsü (DİE), 'Türkiye Bilişim Stratejileri'ni belirlemek için değişik alanlardan temsilcileri bir araya getinyor. 30 ocakta DİE Konferans Salonu'nda düzenlenecek olan 'Türkiye Bilişim Stratejileri' panelinin açış konuşmalannı TBV Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı. DİE Başkanı Mehmet Sıddık Ensan v e Devlet Bakanı Prof. Sabri Tekirvapacak. TBV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emrehan Halıcı'nın yöneteceğı panele DSP Istanbul milletvekili Prof. Ziya Aktaş. TÜBİTAK Başkanı Prof. Toşun Terzıoğlu, ODTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Türker Gürkan. Türk Telekom Genel Müdürü Cengiz Bulut katılacak. RP'li belediyenin "park'ın içine" cami yapma projesi imar ve koruma yasalanna aykın Takshıı Gezisi hukuk giivencesindeOKTAYEKtNCİ Başbakan Necmettin Er- bakan, henüz muhalefettey- ken 8 Ocak 1995 tarihinde RP'li beledıye başkanlanyla Ankara'da yaptığı toplantıda şunlan söylemiştı: "Halk taksim'e cami isti- yor. Cami yapılacak sahayı SlT sahasına çcvirerek engcl- temeye çaltşolar. Kötü komşu maledindirirmiş; camhi>an tarafa degit asıl parkın içine yapacağız. Çok daha güzel oiacak." (9 Ocak 1995 - ga- zeteler.) Erbakan'ın bu "karan" açıklamasının üzerinden 2 yil. başbakan olmasmm üzerinden ıse 6 ay geçti. Kamuoyunun dikkatleri hâlâ o "yan taraP dediği tarihi Su Maksemı'nır bıtışiğindekı arsadayken, Be- yoğlu Beledıye Başkanı Nus- rct Bayraktar RP lidennin 2 yıl önce açıkladığı "özlemi- ni"bırdenbıre ılçe beledıye meclısi karanna baglayarak Büyükşehir Belediye Meclı- si'nin "onayma" gönderdi. Gözler Koruma Kunılu'nda Şimdı gözler Büyükşehir Belediyesi ve Koruma Kuru- lu'nda. Çünkü, imar ve koru- ma yasalanna göre ancak "her ikisibirden" izın verirse Tak- sim Gezisi'nebu cami ve rant tesisleri yapılabilecek. Recep Tayyip Erdoğan. işte bu ne- denle "KorumakuruUannın bir an önce betedheye bağ- lanmasmı" ıstıyor. RP'li Kül- tür Bakanı Umail Kahraman da yine bu nedenle "sadık" Genel Müdürü Ahan Akat' Danıştay'ın 1983 yılında Taksim Camisi için aldığı 'iptal' karannın gerekçesinde sadece tarihi su binalannın korunması yoktu. Kararda 'Tak- sim Meydanı'na ek yoğunluk getirecek her türtü yapüaşmanın' da imar. şehirrilik ve planlama ilkelerine aykın olduğu vurgulannuştı. koruma kurullarının üzerine salıyorvebaskı uvgulatıyor.. Be\oğlu Beledne Meclı- sı'ndeçofunluktaki RP'li üye- lerin oylanyla ahnan bu *imar planı değişikliği teklifr. hom Büyükşehir Beledıye Mecli- si'nden. hem de Koruma Ku- rulu'ndan onay alabılir mı? Yürürluktekı yasalara ve hukukkurallanna göre bu so- runun yanıtı "ha\ır"dır. Za- ten bu nedenle Beyoğlu Be- lediyesi'nin karanna H ihti- vath'Tjırdıl kullanılarak "tav- siyc karan" deniyor. Oysa Nusret Bayraktar ve arkadaşlan, *bilerek*^ıukuk dışı \e yasalara aykın bir mec- lıs karan almış durumdalar. Tıpkı Kültür Bakanı Avukat İsmaıl Kahraman'ın Mımar- lar Odası'nca kullanılan bına ıçın aldığı ve polis gücüyle "uyguladığı" hukuk dışı tah- lıye karan gıbı. KahramaıTuı 'kfiltflrû' Bu keyfı uygulaması hak- kında verilen yürütmeyı dur- durma karanna yaptığı "ge- rekçeB"(!) itırazı da üst mah- kemece reddedılmiş bulunan sözde "hukukçu" bakan, bir \ andan yargı hükümlennı çiğ- neyerck mımarlann mekânla- nndaki "aorlaişgaliinr sürdü- rürken. öbür yandan Taksim Camisı için gözdiktiklen ye- ri bakın nasıl savunuyor: "Bunaengelnlmakisteyen- ler (yani. Mimarlar Odası) kendilerini kapı dışında bul- du..."(Radıkal - 23 Ocak 1997). Oysamahkeme kararlann- da "kapı dışarT denılen ta kendisi. Ama bu bakan,' Şsssre Kastamonu'da tarihi eser hırsızlığı Kastamonu'nun Kasaba köyiindeki Beylikler dönemi ahşap o> macılığının en önemli eserieri arasında yer alan Mahmutbey Camii'nin kapısı. kinvliği henüz belirlene- meyen kişilerce çalındı. Ahşap o> macılıgının en gûzel ör- neklerindcn biri olan kapı Nakkaş bin Mahmut tara- fından işlenmiş. Kapı üzerinde Kuran'dan ayetler, ata dilimli çiçek motifı ve motifı çevreleyen 12 köseli yıkuz bulunuyor. Yetkililer, demir menteşeleri kesilerek çah- nan kapuun yurtdışına kaçınlma olasılığını da göz önü- ne alarak sonışturmayı yüriittükkrini belirttiler. ( A A) 'GÜRÜLTÜ KONTROL YÖNETMELİĞ1 TİTİZLtKLE U\GULANM.4Lr Gürültiiye kıılak asan yok SAADET USLU Türkiye'de çevre sorunla- n arasında en az üzerinde du- rulan 'gûrültü kiıüfiğPnin ön- lenmesi için acil önlem alın- ması istendi. Uzmanlar, gü- rültünün başta işitsel olmak üzere birçok sağlık sorunu- na yol açabileceğine dikkat çekerek, "Gürültü Kontrol Yönetmeliği'nin titizJikle uy- gulanması acilen sağlanma- h" dediler. Geçen yıl haziran ayı için- de lstanbul'da gerçekleştiri- len HABITAT-II KentZirve- si'de de konuyu ele alan İTÜ Mimarlık Fakültesi Fiziksel Çevre Kontrolu Birimi'nden Prof. Dr.SdmaKurra,lTC İnşaat Fakültesi ÇevTe Mü- hendishği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Sam- sunlu. Istanbul Cniversıtesı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi KBB Bölümü'nden Prof. Dr, TahirAltuğ. 1Ü Edebiyat Fa- kültesi Psikoloji Bölü- mü'nden Yrd. Doç. Levent Önen ve Uzm. Dr. Suphi Ve- hid gürültü kirliliği ile ilgıli birbıldiri hazırladılar. Vakıf- lar Yüksek Tahsil Kız Yur- dundan Yettşenler Eğitim ve Kültür Vakfı (VATEV) ön- cülüğündeçalışan uzmanlar. özellikle gürültü kırlıliğinın kamuoyunda henüz bılınçlı olarak ele alınmadığını vur- guladılar. Bu konuda yapı- lan araştırmalann ve çevre- ci hareketlerin de çok az ol- duğuna dikkat çeken uzman- lar, bildirilerinde şu görüşe yerverdıler-. "Seskûiiliğinin insanlara etkileri öncelikle isjtme sağbğı üzerinde göriil- mektedir ki iş yerlcrinde sü- rekli kulak taramalan yapıl- madığı. denetimlerin\eter- sizoMuğu,işyeri sahiplerinin önlem almak için teşvik ve zorlamalann bulunmadığı ülkemizde, işçi sendikalan da konuya sahip çıkmamak- tadır. Çok sayida işçinin ge- çiciveyasürekli işitmc ka>bı- na uğradığı görülnıüştür." Uzmanlar, gürültünün ne- denlerini; "düzensizkentieş- me, yaygınlaşan yerüstü ula* şım sistemleri. ulaşım huanın ve taşıt sayısının artmasL, ge- rekli altyapı \e bilgilenme ol- maksızın uygulanan nıakinc ve donaüm sistemleri, \apıla- nn ses yahnmı > önünden ye- tersizükleri vebireysel davra- nış bozukluklan" olarak sı- raladılar. Kentin en sakin kö- şeleri olması gereken park- lan bile istenmeyen seslerin doldurduğu behrtiler bildi- ride, gürültünün zararlı etki- leri de şöyle sıralandı: "İşh- sel bozukluklar,psikolojik so- runiar, çabuk niddctlvnmc, aşm paöama, kunsantrasy on bozukhığu,çahşma>a isteksi/- lik, düşüncelerde vav aşlama, öğrenmede güçlük \e stress. Ay nca gürültü düzevieri ve et- kiknme sürelerine bağlı ola- rak, yüksek tansiyon, solu- num bozukluğu gibi hasta- lıklara neden ulur. Ani gü- rümılerde ani refleksler ve ir- kilme sonucu iş kazalan or- tava çakabilmektedir." gıya karşı zor kullanarak" amacına ulaşma\ ı bir "iktidar kültürü''olarak sergılıvor. Da- hası. bu kültürun Taksim Ca- misi projesinde de uygulana- bileceğim vurguluyor... Yasalar ne diyor? Şimdı şu sorulabılir: Tak- sim Gezisi'ne cami \e rant tesisleri planlamak (ya da her- hangı bir başka tesis) yasala- ra ve hukuka neden aykın?.. Birincisi: böylesi bir özle- me önce İmar V'asası engel. Yine Erbakan'ın 2 yıl önce söylediğı "parkuı içineyapa- cağu"sözü, imar mevzuatı- na göre "suç." Çünkü, >asal kurallar, hangi nedenle olur- saolsunbir yeşil alanın ~azaW ülması" durumunda, en az aynı miktarda bir alanın yine "park" olarak ve "aynı böl- gede düzenJenmesini" öngö- rüyor. Taksim'de buna ola- nak bulunmadığına göre (ay- nca zaten önenlmedıgı için) "parkın içine" cami teklifi yasal değıl. tkincisi; Taksim Gezisi her- hangı bir park da değil. ts- tanbul'un "Cumhuriyettari- hiyle"özdeşleşmiş ve bu an- lamda kültürel boyutu olan bir kentsel-doğal U SİT\ Ya- nı. hukuken de bir "koruma alaıu." Cçüncüsfl ise Taksim'de cami yapılmasını "şehircilik ükderineM'kamuyararmaav- kın"bulan Danıştay ın 1983 yılında aldığı "•iptal" karan- nın gerekçesinde sadece tari- hi su binalannın korunması vok; o tanhteki bilirkışi rapor- larında ve yüksek yargının karannda: "Taksim Meyda- nı'na ek yoğunlukgetirici bir yapüaşmanın" da imar ve şe- hırcılık hukukuyla çelişece- ği vurgulanmıştı. Vakıflann itirazına rağmen "kesinleş- miş" olan bu Danıştay kara- n, şimdı bir de "metro istas- yonu" yüklenen Taksim Mey- danı için 14 yıl sonra daha da geçerli değil midir?.. Evet. Bütün bunlar, Tak- sım'deki cami ve rant proje- lerine "arsa" olarak şimdı de Cumhuriyet'e kanat geren Lütfı Ktrdtr'uı İstanbuia S7 yıl önce armagan ettiği bir "•uygarhkparkını 7 " seçebilen- ler içın önemsız olabilir. Ama aynı Cumhuriyet'e bugün de kanat geren ve hukuku savu- nanlar için önemli olsa ge- rek... HENRİ PROST PLANLADI Çağdaşlaşma atılımının eseriBeyoğlu Belediye Meclisi'nin 21 Ocak 1997 Sah günü yaptığı olağanüstü toplantısmda RP'li üyelerin oylanyla TakMm Camisi'nin "yeni proje alam" olarak öngörülen Taksim Gezisi, ülkemizde Cumhuriyet devrimi ile başlatılan ilk -planh ve çağdaş şehircüik aulımlanıun" tstanbul'dakı yine ilk ve en önemli ömeklerinden biridir. 1930Tara kadar Taksim Stadı'nm bulunduğu bu alanda daha önce 19. yüzyılda mşa edilmiş "Topçu Kışlası" vardı. Ünlü 31 Mart (1908) olaylannda büyük ölçüde tahrip olan kışlanm orta avlusu "stadyum" halıne getirildi ve Cumhunyet dönemmde de ilk uluslararası spor karşılaşmalan burada yapıldı. Örneğın Türk milli Takımı'nın Romanya futbol takımıyla olan ilk milli maçı 26 Ekim 1923'te. yanı cumhuriyetın ilanından 3 gün önce Taksim Stadı'nda gerçekleşti, Benzer şekilde Türkiye'dekı ilk Balkan Güreş Şampıyonası, binicilikteki ilk uluslararası yarışma olan Türk-Bulgar konkurhıpiklen ve yine ilk Avrupa Clkelen Atletizm Şampıyonası da Taksim Stadı'nda tarihe geçtıler. Alanın bugünkü "kent parkı" statüsüne kavuşması ıse 1940 yılında ünlü Valı ve Beledıye Başkanı Lütfı Kırdar tarafından gerçekleştinldı. Atatürk'ün isteğı ve davetiyle tstanbul'da planlama çalışmalan yapan Fransız mimar ve şehircı Henri Prost kentin en önemli "yeşü kuşakianndan'' bırisi olarak Dolmabahçe'den Nişantaşı'na doğru yükselen Kadırgalar V'adisi'ni önermış ve Taksim Stadı'nın bulunduğu eskı kışla alanını da bu kuşağın "merkez parkı" şeklinde tasarlamıştı. Cumhuriyet bûtûnlttğü Kırdar. işte bu öneriyı uygulayarak. Taksim Gezisi'ni düzenledi. 1944'te bu parka İnönü'nün at üzerindeki heykelını dıkmek için bir "kaide" konmasından ötürü gezıye halk arasında "Inönü Gezisi" denildı. Ne var ki "1950'den sonra" tnönü heykelını Maçka'daki Taşlık Parkı'na aktardılar... Taksim Gezisi, meydandaki Cumhuriyet Anıtı'yla birlikte kentin aynı zamanda "çağdaş yaşam alam" olarak da önemli bir uygarlık misyonu üstlcnmıştir. 1928'de dikilen ve Italyan yontucu Pietro Canonica'nın eseri olan Cumhuriyet Anıtı'nın aynı zamanda genış ve modern bir park alanıyla birlikte kent halkı tarafından kucaklanması düşüncesi, Taksim Gezisi'nin düzenlenmesindeki önemli gerekçelerden de biridir. Nitekim, gezinin önünden başlayarak Taksim'i Harbıye'ye birleştiren ve bugün de kentin en önemli ana arterlerinden bırisi olan caddenin adı da "Cumhuriyet CaddesTdir... tşte böylesi bir alanda RP'li siyasetçilerin şimdi "cami ve rant tesisleri" yapmaya kalkışmalan, şehircüik ve kent kültüriiyle ilgilı tartışmalann ötesinde, bu siyasi akımın bir yandan Cumhunyet'in yasalanyla yerel ve merkezi iktidara gelırken, öbür yandan aslında "Cumhuriyet uygarugına" ne denli yabancı ve hatta "düşman" olduğunun da yeni bir kanıtı, Bakalım Recep Tayyip Erdoğan, bugün kentin uluslararası kongre merkezinde de adı yaşatılan Lütfı Kırdar'ın mirasını yok etmeye aday bu siyasi projeye "aynı kentin belediye başkanı olarak" ne tiir bir gerekçeyle onay verecek?.. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN İşçiye ve Sendikacılığımıza Dair 'Aykın' Düşünceler Si ii id 'h d d bd k ibi k d t Siyaset pratiği ıçinde. 'hayatını sosyalızme ada- mış' nice 'aydını', işçilerimiz, gerçekten derin bir hayal kınklığına uğratmiştır: ne hikmetse 'emefc- çi', 'aydın'ın onun bulunacağını umduğu yerde as- la bulunmaz: ya üstündedir, ya da çok altında! 50'li yıllar. Istanbul kazan biz kepçe (Beşiktaş, Beykoz, Ayvansaray, Haliç) ışçı kesimıyle 'temas' aramaktayız: tütüncüler, cam işçilen, dokumacılar vs. Ne var kı 'sosyalıst' pek çok işçi 'arkadaş', iki yudum rakı içti mi, ne kadar 'küçük burjuva özle- mi' varsa, ortalığa döküp saçıyor. Hayli hazin! Şun- dan ki o yıllar, Fransa'da CGTTı, FO'lu, epeyce 'm\- litan' sendikacı iletanıştığım, konuştuğum yıllar; on- lann bilinç düzeyi, gerçekten yüksektir, bizimkiler henüz 'inanç' sınırını aşamamış görünüyor, daha da umut kıncı olanı, sendikacıhğı, toplu sözleşme pazarlığını kurnazca yürütmek sanıyorlar: 'konfor sendikacıhğı', demezler mi, işte o! Yooo! KUTV neslı'nin hakkını yemeyelim, onları ayn tutmak gerekir. Şimdi bitcten bıre gözierimin önün- de, yüksek alnı, pırıltılı gözlerıyle 'Tornacı' Ömer; oturmuş, bana, hanl harıl, 'sosyalıst' sendikacılık- la, 'anarcho' sendikacılık arasındaki farkı açıklıyor. Günümüzün sendika 'ağalanndan', acaba kaç ta- nesi, bu farkı doğru dürüst anlatabilir? Lütfü Eriş- çi'nin 'Diktatöriük Devri' dediği dönem, ışçilerin, ancak 'korporasyon' şeklinde ve mutlaka devlet de- netiminde örgütlenmesine müsaade ediyordu; 'tek parti'nin o 'yukardan aşağıya' aygıt 'modeli', ma- alesef, daha sonrakı 'demokrasi' sendikalan için de geçerli sayıldı. Daha 'garibi' de var... Kozunu lcimlnle paylasacak? Türkiye'de sendikacılık, iş piyasası düzeyinde, 'işveren 'in anti/tezi olarak görünmez. Ne demek bu? Cevabı sanınm, şu sorudasaklıdır. Siz hiç hol- ding, şirketler grubu ya da konsorsiyum işletme ve fabrikalannda, ortalığı velveleye veren 'grev' gör- dünüz mü? Ben görmedim. Sebebi basit: Türk sen- dikacılığının, özel sektör işyerierindeki örgütlenme cranı, son derece düşüktür, etkisi de sıfıra yakın; işçiyi tabandan örgütleyememiştir ki, greve filan gidebilsin! Oysa işçinin artı/değeri, asıl, o kesimin işvereninde birikir, servete dönüşür. Bizım sendi- kaların kamu sektöründen kopardığı zam, bir ba- kıma, kendi parasr. halkın parası. yâni! Sendika- tarın, kozlarını özel sektörle mi, yoksa KlT'ler- le mi paylaşmasının daha doğru ve gerçekçi bir yaklaşım olduğunu, bana kim anlatacak? Sendıkacılığımız bu sorunu hiç gündemine alma- dı: oysa. hayat memat sorunudur. Gariplik, o kadarla kalmıyor; sendika / parti iliş- kileri de bir âlem! Merkezi otorite, sosyalist eği- limli partilerin, işçi sendikalarıyla oluşturmaya çalıştığı yakınlığı, 1946'dan bu yana, ısrarla ve mutlaka torpillemiş; meğerse sosyaldemokrat olduğunu, hikmet-i hüda, bir anda keşfedive- ren 'ortanın solundaki' partiler ise bu ilişkiler- den vebadan kaçar gibi uzak durmuştur. Oysa, -hete XlXyy'ın sonlannda- sosyalizm ile sen- dikacılık, handiyse aynı anlama geliyordu: krtle ta- banında sosyalizmin 'öncüleri' elbette sendika- cılar olacaktı; Akdeniz 'Enternasyonah' ülkele- rinde, yâni Fransa'da, itatya'da, tspanya'da, 'solcu' sosyalist ve komünist partilerin 'esas' vurucu gücü, işçi konfederasyonlan olmadı mı hep? Bu anlayışm temeli ne? Sendika, siyasi ör- gütle (parti) işçi sınrfı arasındaki 'transmisyon kayişı'dır; yığınlann bilinçlenmesini sağlar. bir bakıma toplum düzeninin iyileştirilmesi ve de- ğiştirilmesi amacıyla, işçi sınıfının yoksul köy- lülük ve yoksul küçük burjuvazi ile güçbirliği- nin 'ustabaşısı' odur. Daha bıtmedi! Aşın derecede merkeziyetçi, üre- timi denetlemekle yetinmeyip, aynı zamanda da- ğıtımı ve tüketimi de kontrolu altında tutan, ona göre örgütleyen 'siyasi toplum'a (devtet'e) karşı, üre- timin olduğu gibi dağıtımın ve tüketimin de hak- ça örgütlenmesini, üreticilerin (yâni emekçile- rin, yâni sendikalann, yâni 'sivil toplum'un) yap- ması gerektiğini iddia eden de bu sendikacılık anlayışı değil midir? Endüstri ve endüstri sonra- sı toplumlarında, bu mertebe 'hayati' bir rol üstle- necek olan işçi sınıfının ve sendikacılığın, ülkemiz- de hanidir adeta 'devre dışı' bırakılmak istenmesi acaba hangi rasyonel gerekçeyle haklı gösterilebi- lecektir? İktidar 'ortağı' (öteki ortak bürokrasi) burjuvazi- nin, kazasız belâsız, burnu bile kanamadan 'semı- rebilmesi' için mi? En vatıim sorun!.. S'ızce bu 'aykın' düşünceler niye? işçilerden ümi- di kestiğim için mi? Sanmıyorum! Daha ziya- de, sendikalanmızın 'eğitici' gücüne ve etkisine güvenemediğim için: Burjuvazinin -hem de 'vahşi' bir burjuvazinin- 'yükseliş' döneminde, öteki top- lum katmanlan gibi, işçi sınrfı da, burjuvazinin de- ğerler sistemi etkisindedir; stnıfsal olarak düzeni düzeltmekten çok; bireysel olarak köşeyi dön- meyi öne alabilir. Öyle olmuyor mu? Türk işçi- lerinin çoğunda yurttaş' ya da 'işçi' toplumsal niteliğinin bireysel 'tüketici' niteliğiyie yer de- ğiştirdiğini görmüyor muyuz? Yıllardan beri 'bilinçlenmemesi' için onca çaba sarfedilen işçiyi, sendikacılığımız, 'yurttaş' düzeyin- de bile tutamamış iken; acaba, içine itildiği 'tüke- tıcilik' çıkmazı ve 'pop altkültürü'nden kurtarıp, si- yasi olarak nasıl örgütleyecek? Beş yıldızlı otel, lüks araba 'konfonı' içindeki, 'sendika liderieri'riın özlemi, yoksa bazı adı solcu liderlerimizde olduğu gibi 'az üye, çok taraftar' ilkesi mi olacaktır? Türk solunun, en vahim sorunu, işçi sorunudur. Kimse farkında görünmüyor. http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.ada.com.tr7-bilg'ıyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle