03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 OCAK 1997 BVZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 ANKARA kulisiIŞIK KANSU Düdük M uhends ve mımar- lar. ceçen hafta "Dedfğim dedikçi, öttürdüğüm düdükçü" REFAHYOL iktidanna karşı öylesine düdük öttürdüler ki düttürü cünyayıkıldı. Hastalkta, emeklilikte, yaşlılıkta okulda, neredey- se yaşamın her alanında "parayı verenin düdüğü çaldığı' bır dönemde mü- hendis ve mimarlann neden ciğerlerinı yırtarcasına dü- dük üflediğine, TMMOB Başkanı Yavuz Önen şöyle açıklık getirdi: "Sağır kulaklara düdük gerekirdi zaten. Uzun yıl- lardır mühendis, mimar kesiminin her boyutta sı- kıntısını dile getirdik. Ama Türkiye'yi öyle bir gelişme çizgisine soktular ki artık sosyal kesimlerin insan- ca, hakça demokratik ta- lepleri gözetilmiyor. Bir yandan çeteler açığa çı- kıyor, ama aslında siya- sette çeteleşme söz ko- nusu. Katılımcı bir de- mokrasi asla yok. REFAH- YOL iktidarının RP kana- dı, meydanlarda söyiedik- leri ile oy aldı, geldi tersi- ni yaptı. Bu da bir sosyal Nitekim 1 980öncesi7TİP'ligen- cın öldürülmesinden sanık olarak yargılanan, isviçre'de uyuşturucu ka- çakçılığından tutuklu bulu- nurken cezaevinden kaçan, Interpol tarafından "kırmızı bürten" ile aranan Abdul- lah Çatlı'nın eşi Merat Çat- lı, TBMM'de Susurluk kaza- sı ile ilgili kurulan araştırma komisyonunda ifade verdi. Meral Çatlı, eşinin, dönemin Devlet Başkanı Kenan Ev- ren ile bizzat görüştüğünü de açıkladı ve "Eşimin yurtdışında görevlendiril- mesinden Evren'in habe- ri vardı" dedı. Geçmişe dönelım. Kenan Evren, 12 Eylül darbesıni gerçekleştirmiştır. Ekim 1980'de Diyarbakır'da bir konuşma yapar. Bakın ne der: "Sulh zamanında insan öldürmekten kimse zevk almaz. Bazı kötü niyetli, kötü ruhlu kişiler hariç. A- haksızlıktır. Politikada "ta- kıyye"denir geçilir, ama artık bu çağlar geçti. Şim- di toplumun sesi, eği/im- leri gözetilmek zorunda." Kusura bakmayın mü- hendis ve mimarlar ama, değil düdük, borazan or- kestrası bile az gelir. Çünkü, RP- DYP koalisyonu, yalnız- ca gaipten gelen seslere ku- lak veriyor. ma bu kişiler, korkusuzca silaha sanlarak zavallı, kahvede oturan, sokakta giden kişilere acımasızca ateş ediyorlardı. Anarşinin hakkından gelmeden bu vatanı, bu cennet mekânı tertemiz yapmadan görevimizin başından gitmeyeceğiz. Eğer gidersek, bu millet bizi lanetler. Yalnız bu va- zifemizi yerine getirirken eğer bütün vatandaşlan- mız bize yardımcı olup, bu kişilerin yakalanmasında, bu kişilerin mahkemeleri safhasında bize yardımcı olursa, işlerimiz kolayla- şır. Bütün Türk milletin- den bu bir avuç insanla mücadelede bizlerle be- raber olmasını istiyor ve sizlerden bunu bekliyo- ruz." Meral Çatlı'nın ifadesi doğruysa, Kenan Evren, va- tandaştan ıstediğıni kendısi yapmamıştır nitekim... Şanlıurfa Duruca köylüleri. "Ço- cuklarımızı cinler öldürüyor- muş. Şeyhlere gideceğiz" di- yorlarmış. Ölümlere birtürtü doğru ta- nı konamazken gel de anlat bu ınsan- lara, "8 çocuğunuz peşpeşe ölrnüş. Bu ölümlerin nedeni ancak bilimle çözülür" diye. Aylardır bu konu gün- demde. Heyetlergitti, heyetlerdöndü. Dışişleri Bakanı ile hastane hastane -ctoJaşıp, sağltk sorunlarKifÇozckJğüne ^nanarrSağlık Bakanı Yfldınm Aktb-" na da kendisini eleştiren Şanlıurfa Savcısı'na ateş püskürüyormuş... A- ma sonuçta sorun çözülemedi yıne. Oysa, Duruca köylülerine, cin- pen ol- madığını kanıtlayacak, bebelerin ne- den öldüğünü saptayacak binlerce he- Baştan savmakım bulunur Türkiye'de. Yoksa, biraz adam sendecılik, biraz baştan savma- cılık mı söz konusu? Bu ıki olguya. son dönemde sağlık alanında daha çok mu rastlanır oldu? Galiba. Ankara'dan okurumuz Ergin Sam- yeli, aynı konuda bir mektup gönder- miş. Samyeli'nin annesi hastalanmış. Halsizlikten, öksürükten, gece çıkan ateşten-yakınıyormuş. Gazi Üniversi- tefetTı|5 Pakültesı'ne götürfrîû'^IĞr. Mu- ayene. tetkık derken, ağırlaşmış. Has- taneye tekerleklı sandalye ile getirilir götürülür olmuş. Bir ay sonra tanı konmuş: "Parkin- son." llaçlar verilmiş. Hasta, daha da kötülemiş, yatalak durumuna düşmüş. Dememiş miydik? T ürkıye Sanayicı ve Işadamlan Derneğı (TÜSİAD), bir rapor açıkladı mı bır patır- tıdır kopuyor. Raporun ıçindekı kımı sap- tamalaryıllardan berı çeşitlı kesım ve kuruluş- larca bıkmadan, usanmadan söylensede... DİSK Başkanı Rıdvan Budak'a, "Neden işverenlerin saptamalanna önem veriliyor da işçilerinki es geçiliyor" diye sorduk. "Az değil" diye girdı söze, "Tam 30 yıldır solcu- lar, demokratlar, hatta bir dönemin başba- kanlan devletin içinde çeteleşme olduğu- nu ifade ettiler. Bu sözlere itibar edilmedi. 30 yıl sonra bir sağcı lider, aynı şeyi söyle- yince yer yerinde oynadı." Solcuların, demokratlann bu ülkenin "üvey evladı"gibı görüldüğünü vurguladı Budak ve devam etti: " 30 yıldır bu ülkede emek ör- gütleri, demokrasiden yana kurum ve ku- ruluşlar, bu anayasa ile ülkenin yönetile- meyeceğini, özgürlüklerin kısıtlı olduğunu dile getirdiler. Kimse dinlemedi, kimse ku- lak vermedi. Toplantılar yaptılar, iltifat gör- medi. Birden büyük sermayenin örgütü TÜSİAD bunu söyleyince yer yerinden oy- nadı." "Peki" dedik, "Emeğin sözü ne zaman adam gibi dinlenecek." Budak'm yanıtı ha- zırdı: "Türkiye'de maalesef kim güçlüyse, medyada etkiliyse onun görüşü haklılık ka- zanır hale geliyor. Emeğin temsilcileri de yıllardır sosyal hukuk devleti için nelerya- ptlması gerektiğini bir bir anlattı. Ama et- kin olamadı. Çünkü, yeterince örgütlü de- ğillerdi. Söz dinletmek için sakallı olmaya gerek yok. Sakaiımız olmasın zaran yok, a- ma örgütlülüğümüz olsun. Bizim örgüttü- lüğümüz toplumun her kesimine, toplu- mun her sosyal kesimine yarar sağlaya- cak örgütlülüktür. Çünkü, bizim örgütlülü- ğümüz demokrasinin kendisidir." Yakınlan, hastalannı bir kez daha gös- termeye karar vermişler. Iki ay önce- sine kadar kendi kendine yürüyebılen, işlerini yapan hasta "ambülans"la Hacettepe Hastanesi'ne kaldırılmış. Buradaki tanı, "Parkinson"dan çok farklıymış: "Tüberküloz." Bu hastalı- ğa göre tedavi uygulanmış, hasta iyi- leşmış. Her meslekte yanlış yapılır, her mes- lekte işinin gereğini yenne getirmeyen- (ervârdjr. Ama son dönemde, her şey ticari- leştirilince, her şeye "yararcılık" açı- sından bakılması geçer akçe olunca, çeşitli alanlarda meslek etığı ve so- rumluluğu daha çok bir yana ıtiliyor. Yazık... Gençler, Mumcu'yu yaşatıyor ÇYDD Ankara Şubesi'ndeki gençler, "Adalet ve Demokrasi Haftası" için Uğur Mumcu'nun ya7dığı yazılardan bir oyun hazırladılar. Oyunu Gülçin Üstüntaş sahneledi. Ahmet Özer, Yelda Hacaloğlu, Emrah Güneri, Yıldız Koç, Yetkin Yüksel, Tomris Çetin, Çağatay Oktay, Yasemin Sağdıç, Mesut Birgün, Satı Gül Özel, Füsun Çınar rol üstlendiler. Levent Yüksel müzik, Esma Ateş ışık ve efekt, Ali Dönmez de saydam gösterisi ile destek oldu. Bugün saat 19.00'daKent-Koop Kültür Merkezi'nde, yann da yine saat 19. OO'da Mamak Belediyesi'nde sunulacak oyunları için gençler şunları söylüyorlar: "İddiamız, sahnedeki gösterinin niteliğinde değil, içeriğindedir. Buradaki emek, yalnızca Uğur Mumcu'ya aittir. Bu yüce emeğe saygıyla..." Yüksel Endeğer İnançlıyız... yaztyor Türkiye'de yazan de- ğerlı kardeşım Ziya Osman Açıkel, Sayın Tansu Çiller'ı Tekir- dağ'da izlemış ve 25 o- cak tarıhinde ızlenimlen- ni gazetesine yazmış. Siz- lere aynen aktarıyorum: "Bereketlı topraklara sahıpzengin Trak- ya çiftçisı, oruç ağızlanyla saatler süren bekleyiş ıçeris/nde. Ellerinde Türk bayraklan, dillennde 'Be- reketli Çiller' ve Trakyalı Tansu' sözleri... Şeffaf öze/leştirmenın mımarı Ufuk Söylemez ile köyiü dostu Yalım Erez, ge- nel başkanlan Tansu Çıller'le beraberter. Trakya 'nın vefakâr insanlan sevgi gös- terileriyle Tansu Çiller ve ekibıni karşıladı. • • • 'Ana,' otobüsünün uzerine çıktı, ana, bacı Tansu Çiller. Bir şehir mitingi değil, bir seçim kam- panyası hıçyoktu Şerefli'c/e.. Ama Trakyalılaröyle coşkulu öyle heye- canlıydı ki... Tansu Hanım kulağımıza fısıldadı oto- büsün üstünde, 'Bu insanlara canım feda olsun Osman.' • • • Vatandaş 'Müjde ver ana' şeklinde ba- ğınnca Tansu Çillersesleniyor 'Ramazan günü oruç ağzımla müjde vereyım. Bay- ramdan önce pancarçıftçisine avansı ve- receğim, ayrıca gübre sübvansiyonunu kesın olarak ödeyeceğim.' DP'nın, AP'nin ve DYP'nin değışme- yen tabanı üretıciler 'Sağolasın, mutlu et- tin bizi ramazanda. Aliah da seni mutlu et- sın' diye gönülden haykırdılar. Şu kesin... Ne zaman sevgili Tansu Hanım öze dö- nüyor, Müslüman Türk insanının gönlüne hitap ediyor, partisınin geleneksel des- tekleyicilerine mesajlar venyor, işte o za- man kalabalıklar canlanıyor. Öyle, Çiller ve DYP düşmanlarının iddi- alanyok. Adım adım Tansu Çıllerıle Tür- kiye'nin her tarafını gezıyoruz. DYP taba- nına hâkim. Oy kaybetmiyor, aksıne oyu- nu arttınyor. • • • Halka 'Haydi Türkiyem i\eri'yemini etti- ren Tansu Çiller 'Ana' otobüsünden iner- ken kolumuza girdi. Eyüp Sultan Türbesi zıyaretinı anlatan ve hislenni dile getiren Çiller, Şereflı'deki son mesajını bize venyordu: 'Avrupa'nın tam ortasına camiyi ve Türk bayrağını Av- rupaBirtiği'netam üyelikle dikeceğız. Bu- na inanıyorum.' Bız de inanıyoruz." Ben de, ben de inanıyorum. Hem de milyon kez! Internet: htp // Yaşasın Çiller // Sevgıler Ziya Osman // Yalanmmm HA1VANLAR İSMAIL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK HARBI SEMtH POROY çffr. TınruN? İİİT GADDAR DAVUT v( K/ KURTCEBE MIRMIRLAR UĞUR DURAK TAKİHTE BUGUN MÜMTAZ 27Ocak "M/WŞ£RİN 1318 'P£ BUSÜN, /Sfl4A/yOL Ç£ye£ĞİNO£ İS£, "MAHŞE&M Oöer <4TUS/"(LOS CuATjeo S PEL APOO4UPStS~) ADU ROMAMfyiA BÜ LlPS) uyAHLAH(fTIONUN DÖZT ATLfS/, SAVfiŞ, FTH 4Çİf* £ ÖÜMÜ SfA4G£efYO&DU BAŞÇİFTLİK KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1994'40 Davacı Orman tdaresi \ekili tarafından da\alı Rıza Çelik aleyhıne açılan Erikbelen köyü, 103 ada, 13 parselin kadastro tesbitine itıraz davasımn yapılan açık yargılaması sırasında verılen ara karan gereğince; Davalı Rıza Çeiik'm ölümii karşısında mırasçılan davaya dahıl edilmiş, davalılardan Gülten Ank, Hilmi Ank, Murat Özdetnir, Nazlı Özdemır. Kâmıl Özdemır, Şerife Özdemır. Zernn Çelık, Mürsel Çelik. thsan Çelik. Aakan Çelik. Akgül Çelık. Münevver Çelik'ın ad- reslenne tebhgat çıkanldığı. tebligatlann teblığ edılemeyerek ıade edıldıği, zabıla aracılığı ile yaptınlan adres tahkıkinden bır netice alı- namadığından. mahkememıze davayı yetkısızlık karanyla gönderen Niksar Kadastro Mahkemesrnın 199378-64, E-K sayılı yetkisızlik karan, da\a dılekçesi ve duruşmagününün ılanen tebhğıne karar venldı. Duruşma günü olan 3.4.1997 günü saat: 10.OO'da duruşmava gelmelen ve\a kendılennı bır vekıl ile temsıl ettırmeleri, aksı takdırde yargılamaya yokluklannda devam edilıp karar venleceğı ilanın yapıldıgı tarıhten ıtıbaren 7 gün sonra kendılerine teblıg yapılmış sa>ıla- cağı, keyfiyet dava dilekçesı, yetkisizlik karan ve duruşma günü yenne geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın. 3158
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle