23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24OCAK1997CUMA HABERLER Akşener'den 16Martyamtı • İstanhul Haber Servisi - Eskı Kültür Bakanı ve CHP tstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın, 16 Mart katliamı ile ilgili Içişleri Bakanlığı'na 11 sorudan oluşan soru önergesine yanıt bakan Meral Akşener'den geldi. Öğrencilerin o gün zorla ön kapıdan çıkanlmadıklarını öne süren Akşener, bu konuda hiçbir güvenlik yetkilisınin emir vermediğini kaydetti. Akşener'in yanıtlannı 'tatmin edici' bulmadığını belirten Karakaş yeni soru önergesi verdi. dolandırıcılık • İstanbul Haber Servisi - Düzenledikleri sahte kredi kartlanyla çeşitli bankalan dolandırdıklan iddiasıyla TCK'nin64'l maddesi gereğince yargılanan Hayrettin Ertekin, Eylem Cülcüloğlu ve Ali Murat Şahinbaş tahliye edildi. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Cumhuriyet Savcısı Ulvi Sezgin, delillerin büyük bır bölümünün toplanmış olması ve tutukluluk sürelerini gözönüne alarak sanıklann tutuksuz yargılanmalannı istedi. Mahkeme heyeti de tutuklu üç sanığın tahliyesine karar verdi. Şavata Dtrejan'ı yaktı • İstanbul Haber Servisi - Dırejan filminin öykü yazan ve başrol oyuncusu Gani Şavata, filmin Beyoğlu'nda gösterime girecek salon bulamamasmı protesto etmek amacıyla filmin bir kopyasını önceki akşam Ayhan Işık Sokak'ta yaktı. Filmin mesajının banş ve kardeşlik oldugunu söyleyen Şavata, Kültür Bakanlığf nın ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kendilerine destek vermemesinden yakındı. Şa\ ata, Malatya milletvekillerini ve Kültür Bakanı Ismail Kahraman'ı filme ilgisiz kalmakla suçladı. Çatlı ile Şahin'in fotoğrafları • tstanbul Haber Servisi - Kanal D Televizyonu'nun ana haber bülteninde önceki akşam yayımlanan ve Abdullah Çatlı, eski Özel Harekât Daıresi Başkanvekili tbrahim Şahin ve Ayhan Akça'yı birlikte oynarken gösteren video kaset ile fotoğraf ve düğün davetiyesi. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcıhğı'nca bu televizyon kanal ından istendi. Belgeler, saat 14.50 sıralannda da Kanal D Genel Yayın Yönetmeni Uğur Dündar tarafından DGM'ye getirilerek Susurluk soruşturmasmı yürüten Cumhuriyet Savcısı Aykut Cengiz Engin'e verildi. Baykal ye İnönü döndii • İstanbul Haber Servisi - Roma'da yapılan Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı'na katılan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile Sosyalist Enternasyonal Genel Başkan Yardımcısı Erdal İnönü Türkiye'ye döndü. THKP davası • tstanbul Haber Servisi - Yasadışı Türkiye Halk Kurtuluş Partisi (THKP) örgütü adına Gemlik Dinamit Deposu'nun da aralannda bulunduğu soygun, patlayıcı madde atmak gibi 41 ayn eyleme kanşan ve 'anayasal düzeni zorla değiştirmeye çalışmak' suçlamasıyla 5'i hakkında idam cezası istenen 8 sanığın yargılanmasma devam edildi. İstanbul 4 No'iu Devlet Güvenlik Mahkemesi 'ndeki duruşmada Bursa/Gemlik Dinamit Deposu Bekçisi tbrahim Kılınç ile Kezban Acar tanık olarak dinlendi. Baronun raporu • tstanbul Haber Servisi - İstanbul Barosu Yönetim Kurulu, Susurluk kazasıyla gündeme gelen 'siyaset- mafya-polis' ilişkılerini incelemek, izlemek ve bir rapora bağlamak üzere baro bünyesinde oluşturulan 'Çalışma Grubu'nun raporunu bugün TBMM Susurluk Komisyonu'na sunacak. İnsan Haklan Derneği 1996 yılmda 78 kişinin karanlık güçlerce öldürüldüğünü açıkladı Olümün ürküten bflançosuÖZKAN GÜVEN Uluslararası Af Örgütü'nün hazırladığı son raporda 199O'lı yıllann kayıplar ve vargısız infazlar yılı olduğu vurgulandı. Insan Haklan Derneği'nin verilerine göre 1996 yılı içinde 78 faili meçhul cinayet işlendi. Çatışmalarda ise 2 bin 859 kişi öldü. İnsan haklan ihlalleri, uzun süreden beri Türkiye'nin başını ağntan konular arasında yer alıyor. Af Örgütü. Türkiye'deki insan haklan ihlallerini protesto etmek amacıyla dünya çapuıda kampanya başlatırken, Avrupa Parlamentosu da gümrük birliği çerçevesinde verilecek 375 milyon ECU'lük yardımın bu yıl içinde lcullandınlması öngörülen 53 milyonunun askıya alınmasını kararlaştırdı. Af Örgütü'nün hazırladığı son raporda 199O'lı yıllann kayıplar ve yargısız infazlar yılı olduğu belirtildi. Türk ınsanının gerçek ifade özgürlüğünün olmadığına işaret edilen raporda, "Türkiye'de hiç kimse. devlet güçleri tarafından gerçekleştirilen ihlaüer nedeniyle gerçek anlamda güvenlikte değüdir" denildi. Türkiye'nin kanayan yarası haline gelen faili meçhul cinayetler, 1996 yılı içinde de devam etti. İnsan Haklan Derneği'nin verilerine göre geçen yıl 78 kişi faili meçhul cinayete kurban gitti. Bu rakam 1991- 1995 yıllan arasında 138O'di. TBMM çatısı altında ilk kez Uğur Mumcu cinayeti sonrası Faili Meçhul Cinayetler Araştırma Komisyonu kurulması öngörüldü. Ancak komisyonun aylar sürdükten sonra hazırladığı bu raporiar, Meclis arşivlerinin tozlu raflanna kaldınldı. 4 hükümet eskiten Mumcu cinayeti soruşturmasuıda ise bir arpa boyu yol kat edilemedi. Faili meçhuller karşısında çaresiz kalmdı. Uluslararası Af Örgütü'nün. Türkiye'deki insan haklannı protesto etmek için hazırladığı son raporunda şöyle denildi: "1991'den bu yana kayıp ilan edilen ve siyasi cinayete kurban gidenlerin sayısı yüzlerle ifade ediliyor. Ulkenin tarüşmasız en büyük gücü olan silahlı kuvvetleri, insan haklannı hiç umursamıyor. Devlet muhalifleri hapsediliyor, işkence fle öldürülüyor, yargısız infazlarla ya da kayıp edilerek ortadan kaldınüyor. Bu mgulamaların sorumlusu olan güvenlik güçlerine ise cezalandınlmama ayncauğı tanınıyor. Adi suçlular bile karakolda işkence görmor. Çocuklar 'kayıp' kurbanı oluvor. Türkiye\ieki insan haklan ihlaİeri suç kapsamına gu-mektedir." Insan Haklan Derneği'nin verilerine göre geçen yıl 190 yargısız infaz ve gözaltında ölüm geıçekleşti. Aynı tarihte 194 gözaltında kayıp iddiası yer alırken çatışmalarda 355 kişi öldü. Cezaevlerinde de geçen yıhn büançosu şöyle: Açlık grevinde yaşamını yitirenler: 12 Saldın sonucu yaşamını yitirenler: 21 Hastalık ve intihar sonucu yaşamını yitirenler: 6 Baskılan protesto için kendini yakan: 3 lhanet ettiği gerekçesiyle arkadaşlan tarafından öldürülenler: 11 Uluslararası Af Örgütü'nün Türkiye ile ilgili olarak hazırladığı raporun sonuç bölümünde ise şöyle denildi: "Türkiye'de insan haklan ihlalleri büyük oranda sürmektedir ve hiçbir hükümet de bunlan ortadan kaldırmak veya engeüemek için ciddi bir çaba göstermemektedir.'' Diyarbakır Cezaevi'nde 10 tutuklunun ölümüyle sonuçlanan olaylann davası başladı Kıyımdan kurtulan yargdanıyorDtYARBAKIR(Cumhu- riyet Bürosu) - Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde çıkan olaylarla ilgili olarak "yöne- time karşı avaklandıklan, görevlilere fiiİi mukavemet- te bulunduklan ve kamu mahna zarar verdikleri" id- diasıyla haklannda dava açı- lan PKK da\ ası sanığı 24 tu- tuklunun yargılanmasma başlandı. Diyarbakır 4. Asliye Ce- za Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına, PKK davasından tutuklu olan ve olaylarda yaralanan 24 sanıktan sadece Remzi Tannkulu. müdahil olarak da 18 jandarma eri katıldı. Kimlik tespitinden sonra id- dianamesini okuyan savcı, 10 tutuklunun öldüğü E Ti- pi Cezaevi'ndeki olaylar sı- rasında, yönetıme karşı ayaklanmak,jandarma, gar- dıyan ve diğer görevlilere fi- ili mukavemette bulunmak ve demir parmakhklan. ka- lonfer peteklerini. camlan kırarak devlet malına zarar vermek suçlanndan 10 yıla kadar ağır hapis cezasıyla cezalandınlmalannı istedi. Duraşmaya katılan sanık- lardan- Remzi Tannkulu o- lay günü 35. koğuşta oldu- ğunu ve olaylan mazgaldan izlediğinı belirterek şunlan anlattı: "Cezaevi müdürlerinden Aziz Güler ve Mahmut Ça- çan'la mazgaldan konuş- tum. Onlar bana mahkûm- lann gardiyanlara hakaret ettiklerini ve ifadelerinin alınması için 2'şer 2'şer gö- türüleceklerini sövledL Bu- nu hemen kabul ettik. An- cak bu yetkilifcr söyledikle- rini yapmadılar. Saat 15.00 sıralannda askerler >e polis- ler elkrindc kalas ve demir çubuklaria'Allah Allah' di- yerek33 tutuklununüzerine saldırdılar." Mehmet Ergen Türk, Yaşar Çama, İrfan Çalo, Kartal Filika, Yaşar Kardes, Refık Güren, Bahri Koşar, Halit Küavuz, Mah- mut Aktaş, Abdullah Alün, Adem Çadır ve Tuğrul Lak adlı askerler, ifadelennde o- lay günü komutanlannın kendilerine cezaevinde is- yan çıktığını ve bunun için müdahale hazırlıklan yapıl- ması gerektiğini söyledikle- rini belirterek şunlan anlat- tılar: "Ön kapıdan, yani idare kapısından çevik kuvvet po- listeri girdiler. Biz ise diğer taraftndan,mutfakpencere- sinden girdik. Mahkûmlann eüerinde cam parçalan. de- mir çubuklar ve tahta sopa- lar vardı. Olava müdahale ettik ve birbirimize gjrdik" Duruşmada daha sonra söz alan tutuklu sanıklann avukatlan ise olaylar sıra- sında yaralandığı ileri sürü- len askerlere olaydan 4 gün sonra rapor verildiğini anımsattılar ve raporu veren doktor Serdar Gök hakkın- da suç duyurusunda bulun- dular. Durusma 12 mart ta- rihine ertelendi. Mahkeme karanna protesto İstanbul Adliyesi önündetoplanan bir grup liseli oğren- ci, Manisa'da işkence gören liseli öğrencilere verilen 76 yünk hapis cezasını düzenledikleri eylemle protesto et- ti. Basın açıklaması sırasmda geçen aylarda Kurtuluş gazetesi satarken öldürülen İrfan Ağdaş'ın teyzesi Şük- ran Ağdaş fenalık geçirerek bayıldı. Istanbıil Adliyesi önünde dün öğle saatlerinde toplanan yaklaşık 15 kişi- liküseti grup, yapükları açıklamada, gençlerin suçlu bu- lunmasuun devietin adalet anlayışının bir yansıması ol- dugunu belirttiler. Açıklamada. Manisa'da yaşlan 19- 25 arasında değişen 10 gence verilen 76 yülık hapis ce- zasının ne ilk ne de son olacağı \ urgulandı. Eğitim-Sen 3 No'lu Şube Başkanı Alaattin Dinçer de dün düzenle- diği basın toplanüsında, Manisa'da yasadışı örgüt suçlamasıyla lise öğrencilerine verilen ağırcezalan eleş- tirerek "Daha yaşlan 18'i bile bulmayan çocuklanmı- za en ağır cezalan verenler. sıra onlara azgnıca işkence yapan polislere geldiğinde hâlâ yargının karşısına bile çıkarmıyoıiar" diye konuştu. (Fotoğraf: ÖZKAN GÜVEN) Mehmet Ağar'ın TBMM Susurluk Komisyonu'ndaki ifade tutanakları 4 Çiller'in beni bırakması önemsiz' DÜRDANE KOCAOĞLU ANKARA - Susurluk skandah- nın ardından Içişleri Bakanlığı gö- revinden istifa etmek zorunda ka- lan DYP Elazığ Milletvekili Meh- met Ağar, korunacak kişilerin ko- rumalannı ismen seçmelerinin yanlış oldugunu söyledi. Ağar, DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çil- ler'in kendisine sahip çıkıp çık- mamasının "önemli olmadığuu" söyledi. Cumhuriyet'in ele geçirdiği TBMM Susurluk Araştırma Ko- misyonu tutanaklanna göre Ağar, TBMM komisyonundaki ifade- sinde Sedat Bucak'ın korumala- nyla ilgili "Buöözeltüninbume- sele>1e ilgili Sedat Bucak'a konı- ma olarak verilmesi tesadüfı bir hareket miydi" sorusu üzerine şunlan söyledi: "Geleneklere aykın bir yapısı yok. Yani bu koruma olaytannda hep isteğe bağlı olarak verilmistir. Yanlış bir uygulamadır bana göre fakat bir türlü eğer vaktimİA fir- satımız olsaydı bunu değiştirecek- tik. \ani, sertifikası olmayan. ko- ruma kursundan geçmemiş; ana mümkün değildir bizim bütün es- ki bakanlanmız, başbakanlanmız konımaya tabi, arnk evin bir fer- di gibioluyoradam, aman Hasan'ı benden ayirma— Her sene şarkta- yinlerinde bayıunz. Aman bunu tut, aman şunu tut Tutarsanız, kı- ramazsınız. bir gün siz de eski ba- kan olacaksmız, nitekim olduğu gibi >enisine siz söyleyeceksiniz ay- nı insanlarla ilgjlL*' Ağar, Tank Umit'in kaçınlma- smda kendisini zan altında bıra- kan MtT Kontr-Terör Dairesı Baş- kanı Mehmet Eymür'le ne gibi sorunlannınbuhınduğunun sorul- ması üzerine, şunlan söyledi: "1988'de ya>ımlanan MİT ra- poru da posta yoluyla bizim elimi- ze geçmişti. Zamanın İstanbul Emniyet Müdürii Ünal Erkan ile beraber, ben de emniyet müdür muaviniydim, hemen bundan bir fotokopi çekip, zamanm Emniyet Genel Müdürii Saffet Ankan Be- dük'e müracaat ettik, derhal hak- kunızda tahkikat açüması için. Ondan sonra zamanın başbakanı Saym Özala gittik tahkikat açıl- sın dava açacağvz... Kendisi,' Dev- lete dava açılmaz. Devlette çalışan insan devlete dava açmaz' dedL." Ağar, komisyon üyelerinden CHP'li Fikri Sağlar'ın, "Tansu Hanım sizi bıraktı gibi bir intiba- nız var mı" sorusuna, şu yanıtı verdi: u HiçönemlideğiLHayır,ha- yu-, şimdi bu işler zor işler. Bu işle- re girişte Allah'a ve kendinize gü- venirsiniz. tnanç meselesidir bun- lar. Ben İstanbul 1. Şube Müdür Muavini olduğum vakit Tansu Ha- nım mı vardı?" t Devletteki tek çete PKK r MİT, Genelkurmay, Jandarma ve emniyet içindeki istihbarat bi- rimleri içinde "tath bir rekabet bulunduğunu" savunan Ağar. devlet içinde çete olmadığını. "devletteki tek çetenin PKK oldu- gunu" söyledi. Ağar, Tank Umit'in kaçınlması olayıyla ilgi- li olarak Mehmet Eymür'ün ken- disini aradığını, ancak sadece ka- çınldığmdan söz ettiğini, Abdul- lah Çatü'nın ya da herhangi biri- nin elinde olduğuna ılişkin bir şey söylemediğıni savundu. Uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Başbaşının kendisi hakkındaki iddialan da reddeden Ağar, Bay- başın'ın elinde otelinin açılışına katıldığını gösteren video bant bu- lunduğuna ilişkin olarak "Olabi- lir de yani. Bu daha önceden; he- pimiz her yere gidhoruz. Hastane açıhşmdan turun, bilmem neye ka- dar. Neyin ne oldugunu bilmeden" dedi. Mehmet Ağar, emniyetin Is- rail'den silah alıp almadığına iliş- kin bir soru üzerine. "Her yerden silah abyoruz. Zaman zaman am- bargo oluyor. Bize mermi bile ver- miyorlar. Taa Kızıl Çin'den bile al- dığımız zamanlar oldu. Ahnmış olabilir. Onlar tetkik edilir. Yani kayrtiardan çıkar" diye konuştu. UZ YAZIIORHAN BtRGtT Bir tren yolculuğunda, en arka- dakı vagonun pencerelerinden, ar- kada bıraktığınız görüntünun gide- rek ufaldığını görûrsünuz. Dün sabah, okuduğum gazete- lerde bunu bir kez daha fark ettim. Uğur Mumcu'nun, bu yiğit araştırmacı gazetecinin en ince ay- nntılarıyla belgeleyerek ele aldığı iki zincir olayın. Ipekçi-Papa su- ikastlannın önemli isimlerinden Oral Çelik, Türkıye'dekı 129 gün- lük tutukluluktan sonra üç ayn da- vasından da kanıt yetersizliği ne- deniyle tahliye olmuştu. Çelik, öz- gürtüğünü "Oral Çelik çıktı. Tür- kiye'nin gözü aydın" diye kutla- mış ve "Başbakanlık; ÖzelAraç Gi- riş Kartı" taşıyan 34 FVB 34 plaka- lı Mercedes 500 Sel marka bır ara- ba ile Istanbul'a hareket etmişti. Oral Çelik'in özgürlüğe kavuş- tuğu gün, Sevgili Uğur'un, katledi- lişinin dördüncü yılının iki gün ön- cesıne rastlıyor. Tahliye haberi, he- men tüm gazetelerde alt köşeler- de ve bir ya da iki sütunluk bâşlık- laria verilmişti. Nıçin oyle verilmişti? Çünkü, toplum bir dönemi sarsan olaylar- da imzasını ya da parmak izını ara- dığı Oral Çelik'i neredeyse unuttu- racak yeni olaylarla birbiri arkası- na tanışıyordu. Araştırmacı gazeteciliğin dünya ölçütlerinde en başanlılanndan bi- Uğur Mumcu'ya Rapor... risi olan Sevgili Uğur yaşasaydı, 23 Ocak 1997 günlü Cumhuriyet'teki yazısında, Oral Çelik'i Kırklareli Cezaevı'nden otomobili ile alan MHP ll Başkanı'nın uzak geçmişi- ni de. onu Istanbul'a götüren lüks Mereedes'in kimin oldugunu, ni- çin Başbakanlık oto parkına ser- best giriş yapmasına izin verildiği- ni, o ıznin altında kimin imzası ol- dugunu anlatacaktı. ••• Uğur yaşasaydı, Oral Çelik'in ar- dı ardına beraat ettiği davalar so- nuçlanmadan çokönce, Abdullah Çatlı'nın kendisine haber gönde- rıp "Dön artık Türkiye'ye, serbest bırakılacaksın" dediğinin de altını çizecekti yazılannda. Vetabii, Sevgili Uğur*a kıymasa- lardı, önceki gün belki de Türkiye Büyük Miltet Meclisi'nde Susurluk Komisyonu'nun toplandığı odanın önünde olacak, komisyona bildik- lerini anlatmaya gelen Meral Çat- lı'nın eşı Abdullah Çatlı ıçın. "Dev- let adına çalışıyordu. Basında yer alan kimlikleri, pasaportlan ve ruhsatları devlet adına çalış- tığını göstermiyor mu" sozleny- le yetinmeyecekti. Dahası altı yıl- dır Çatlı ailesinin ne yiyip nasıl ge- çındığini de araştırıp belgeleye- cekti. Evren-Çatlı karşılaşmasını ya kanrtlayacak belgeler yayımla- yacaktı; ya bu haberin Evren'in de- diği gibi doğru olmadığını yaza- caktı. Uğur Mumcu, orta sağın iki par- tisi Anavatan ve Doğru Yol'un, 12 Eylül'den sonra yollan aynlan eski ülkücülere örgüt kurma ve kongre yapma ihalelerini niçin ve nasıl dü- zenlediğini de çoktan belgelemiş- ti. Çiller'in İstanbul örgütünü niçin baştan aşağı degiştırdiğini ve eski demokratlarla liberal kökenlileri kapı dışına bırakırken DYP'yi niçin ve nasıl MHP'nin 1980 öncesi gençlik örgütlerindeki vurucu tim üyelerine emanet ettiğini ırdele- mışti. Anavatan Partisi Büyuk Kongresı'ndeki unutulmaz yardım- lanndan ötürü Abdullah Çatlı'ya te- şekkür borçlu olan Mesut Yıt- maz'a, bu aklı kimin verdiğini de sabıriı çalışma ilkesine sahip bu- lunmanın üstünlüğü ile Sevgili Uğur çoktan ortaya koymuştu. Susurluk Komisyonu, Topal dosyası, öyle ınanıyorum ki onun, bu sabırlı çalışma temposunun ya- ni sıra, gozlerindeki pınltılara kay- nak olan üstün zekâsı ile çok aşa- ma kazanmıştı. Elindeki son uğraş konusu, PKK ve özellikle Abdullah Ocalan'ın iç yüzü, bazı sözde entellerimizin ayakiarını suya ındırecek boyutlar- la biçımlenmiş bir belgeler ve ana- lizler dosyası haline gelmiş olacak- tı. • • • Bugün sorgulamaya başladığı- mız çarpık toplum düzenimizin yıl- larca önce farkına varan ve yazıla- nyla, konuşmalanyla sergileyen oydu. Öyle olduğu için de öldürül- dü. Dört yıldır, bıraktığı kitaplara ye- ni baskılar yaptırtarak, yıl dönüm- lerinde sokaklan, alanlan ve saton- ları doldurarak anısını yaşatmayı sürdürenler, kuşkusuz Uğur'a hu- zur veriyor. Ama Uğur gerçekten huzurlu mu? Devlet, Uğur'u öldüren ve öldür- tenleri ortaya çıkartmadıkça, kanı yerde kaldıkça nasıl huzurlu ol- sun? Çıkartmadıkça dıyorum. Çıkar- tamadıkça değil. Arkadaşlarından, avukatı Emin Değer, bırkaç gün önce bir televiz- yon programında dönemin Emni- yet Genel Müdürü Mehmet Ağar ile Güldal Mumcu'nun bir konuş- masını açıkladı. Değer'in tanık olduğu bu konuş- mada Guldal Mumcu, Ennıyet Ge- nel Müdürü'nun anlattıklarını ya- nrtlarken diyor ki: "Birsûrü yanlışlık üst üste dizil- miş, önümüzde bir duvar gibi du- ruyor." Mehmet Ağar, "Attındanbırtuğ- la çekerseniz yıkıhr" diye yanıt ve- riyor. Güldal, "Çekin öyieyse" di- yor. Bu istek bir umuttur, yftirdiği eşınin çocuklarının babasının. ül- kenin bir yiğit evladının öldürulme olayının aydınlatılması için dile ge- len bir umut... Ama aldığı yanıt, o umudu yıkacak biçımdedir. "Yapamam." Eski Emniyet Genel Müdürü'nun bu "yapamam" sözcüğü, sadece Uğur Mumcu olayının niçin aydın- latılmadığının anahtar-şifresi mi- dir? Bugünlerde ortaya dökülen bunca gizin sakladığı başka baş- ka olaylar; Susurluk'lar, Tppal ci- nayetleri, Aksoy, Ipekçi, Üçok ve daha nicelerinin katledılişleri.. Ya onlar? Evet ya onlar? Toplum, "yapamam" sözcüğü- nü "Yapanm, bakınızyaptım"diye değıştirecek evlatlarının arayışı içinde. Bu arayış gerçekleştiği zaman, altında kimlerın kalacağını, o deği- şimi sağlayanlar görecek. Tabii, Aziz Uğur'un ruhu da... BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Uğur Mumcu 1 ya Mektup Sevgili Uğur, Aramızdan haince kopanlıp alınışının şu dördün- cü yılmda, dünyamızda ve ülkemizde olup bitenle-' ri sana nasıl özetlemeli? Biliyorum, merak ediyorsundur. Daha yaşarken, dünyamızın nerelere doğru sav- rulmakta oldugunu görüyordun. O savruluş sürüyor dostum. Aynntılannı bir başka mektubumda özetlerim. . Türkiyemize gelince, "üçgenler ülkesi" olup çık-' mış durumda. Bir yanda "Siyaset-Emniyet-Mafya üçgeni", öte yanda "Siyaset-Tarikat-Tıcaret üçge- ni". Geçenlerde Melih Aşık dostumuz, Milliyet'te-' ki köşesinde, bunlara bakıp -pek haklı olarak- bir üçüncüsünü ekliyordu: "Gaflet-Dalalet-Hıyanet üç- geni"! Her üçgenin köşeteri yüreğimize saplanan bir han-: çer. '• Her üçgen, Türkiye'nin yalnız bugününü değil, ya- nnlannı da karartacak türden. Geçen yıl, Susuriuk'ta bir kamyona çarpan bir Mercedes, ilk üçgenin varlığını gözlere soktu. Dev- ietin, ne denli çetelerce kuşatıldığını gördük. Son' haftalarda, şeyhine "bağlanan" birtürbanlı kızımı-; zın söylediklerinden de, insanlanmız ikinci üçgen» dikkatlerini çevirmiş halde. Her ikisı de karanlık ilişkılerle dolu. Şimdi, üzerierindekı örtü atılmış, bu karanlıkta ne-- ler var o araştınlmak isteniyor. Işi örtbas etme ça-1 basında kimi çevreler, ancak öyle görünüyor ki güç; çünkü koku ayyûka çıkmış dunjmda. lyi ama, sen sevgili Uğur, daha yıllar öncesinden1 bu üçgenlerin varlığına işaret etmiş değil miydin? Senin o yurtsever, uyanık, üstelik delilli-ispatlı ga- zetecilik anlayışınla, bütün bunlann üstüne yürü- müş değil miydin vaktiyle? Susurluk kazası sonrası birçok öldürme, kaçak-' çılık olayları ve devietin kimi örgütleriyle bağlantıla-' n ortaya çıkan ülkücü katliam sanığı -"Büyük reis!"-' Abdullah Çatiı'nın karanlık ilişkilerini, 80'li yıllarda gözler önüne seren yazılannı hatıriıyorum. Şu satırlar da on yıl önce senin kaleminden çık- mıştır: "...Dinin sahtesi siyasete kanşmış olanıdır. Din duygulannm ve dince kutsal kavramlann siyaset adına kullanılması ile din, din olmaktan çıkar, siya- setin aracı olur. Din ticareti ile uğraşanlara bakın, hepsi milyarder. Oh ne kolay!.. Çek bir besmele gelsin paralar...' Finans kuruluşlan, şirketler ve de finans kuruluşla-, n ve şirketler aracılığıyla kazanılan milyarlar... El- hamdülillah Müslümanız! Elhamdülillah milyarde- riz.. Bir kolumuz siyasette öbür kolumuz ticarette, ayaklanmız da tarikatlarda... Bir üçgen bu... Ticaret, siyaset ve tarikat üçge- ni..." Sevgili Uğur, bu üçgen üstelik hükümette bugün.' Senin o pek yakından tanıdığın, adım başında "A- man dikkatl' diye ınsanlan uyardığın Refah Partisi,. merkez sağda bır partınin işbırlikçiliğiyle, karşılıklı yolsuzluklan da örtmek amacıyla iktıdara geçmiştir ve usul usul ilerlemektedir. Özetle, "Gaflet-Dalalet-Hıyanet üçgeni" ağlannı örmüştûc - .„ ,' " - Bu oyunu bo'zacâk olan yurtsever ve ödl'ğiiçiel^ dir senin de bildiğin gibi. Cumhuriyetin tarihsel mi-" rasının gerçek sahipleri onlardır. Ne var ki, sol paramparçadır. Ama ülke, insanlanmız, içten içe bir silkinişin, bir uyanışın kımıldanışlarını yaşıyor; çünkü insanlan- mız, elden gidenin sonunda Türkiye olacağının bi- lincinde. Bir örnek ister misin bu kımıldanışlara? Sana bu mektubu yazarken, "Yurttaştan Yurtta- şa" adıyla bir çağrı aldım ve "Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık" başlığı altında şunlar yazılı çağn- da: "Suç örgütlerini kuranlann ve onlara görev ve- renlerin, mutlaka yargı önüne çıkartılması konusun- daki karariı isteğimi göstermek; olayı soruşturan ki- şi ve mercilere destek vermek, demokratik, çağdaş, ı şeffafhukuk devleti özlemimi duyurmak için 1 Şu- bat 1997Cumartesigününden başlayarak, hergün saat 21'de ışığımı bir dakika süreyle karartıyorum. ' Ve bu ülkede yaşayan herkesi, bir ay süreyle, her' gün saat 21'de ışıklannı karartmaya çağınyorum." Görüyorsun değil mi insanlarımızın duyarlığını? Seve seve uyacağım bu çağnya sevgili Uğur. Elbet, senin aydınlığından da esinlenerek. Gözlerinden öperim kardeşim... Sarsıntılar gün boyu devam etti Deprem korkuttu AKEN BODUR ANTAKYA - Hatay'da önceki akşam saatlerinde meydana gelen 5.5 şiddetin- deki deprem maddi hasara yol açarken deprem sırasın- da kalp krizi geçiren 60 ya- şındakı bir yurttaş da yaşa- mını yitirdi. Merkez üssü Antakya olan depremde ilk belirlemelere göre iki cami alemi düştü, bir hamam du- van ile harabe durumunda- ki 15 ev çöktü. Depremin dün de aralıklı olarak sür- mesi nedeniyle Hatay Vali- liği tarafından bir kriz ma- sası oluşturuldu. Okullann iki gün tatil edildiğıni duyu- ran Hatay Valisi LtkuAcun, >-urttaşlan bır süre daha gü- venli yerlerde bannmalan konusunda uyardı. Önceki akşam 19.57'de Richter ölçeğine göre 5.5 şiddetinde olan deprem. Hatay, lskenderun ve Ada- na'yı sarstı. Halkın sokak- larda sabahladıgı depremin ardından dün de sarsıntıla- nn devam ettiği gözlendi. Kandilli Rasathanesi ve Ba- yındırlık Bakanlığı Deprem Merkezi"nden alınan bilgi- lere dayanarak Hatay ve çevresinde irilı ufaklı 120 dolayında sarsıntının oldu- gunu bildiren Vali Utku A- cun, dün bır basın toplantı- sı düzenleyerek halkı dik- katli olmaya çagırdı. Öte yandan Hatay'da önemli maddi kayıplara yol açan deprem Antakya'da ise bir yurttaşın ölümüne neden oldu. Antakya'da deprem: nedeniyle Saka Hama-' mı'nın duvan çökerken, içe- • ride bulunan 7 kişi çeşitli • yerlerinden hafıf yaralandı. Deprem sırasında kalp kri- - zi geçirenlerden 60 yaşın-.' daki Zekeriye Güçlü adlı' yurttaş kaldınldığı Antakya Devlet Hastanesi'nde yaşa- mını yitirirken, Fatma Taç. ile Suphi tzmir yoğun bakı-, ma alındı. Şok geçiren 20 ' kişi ise ayakta tedavi edildi.; Antakya Belediye Başka- nı Bekir Karabacak önceki • gün >ijrttaşlara ücretsiz ek-.' mek dağıtımında bulundu., Hatay Vahliği kriz masası, oluştururken, mağdur yurt- _, taşlann beyanlannı alan _ kriz masasının Afet Kanu- ; nu'na göre yardımda bulu-- nacağı ögrenildi. Valilik ay-. nca il genelinde tüm okul- ,- lan iki gün tatil ederek ya-Â nyıl tatilini de öne aldı. , lskenderun ise deprem- _ den fazla hasar görmedi. Kaymakam Selahattin* Alanya, kriz masası oluştu-^ rulduğunu belirterek kent;} merkezi ile kırsal alanda can İ ve mal kaybımn olmadığını - kaydetti. Bu arada Hatay'ın mer-. kez ilçesi Antakya ve Isken- \ derun'dan sonra hasar tespit' çalışmalannda bulunmak üzere kaymakamlıklann, başkanhğında Erzin, Dört-^ yol, Belen, Kınkhan, Rey- hanlı, Hassa, Kumlu, Sa- ' mandağ, Yayladağ ve Altı-' nözü ilçelennde de kriz ma- ~ salan oluşturuldu. ",
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle