05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
« 4 <=AK 1997 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAM 19 lstar-«_ıl Edırs Çancfcale Kocali Izmi Mana Aydı Denti Zona:Idak PB PB PB PB PB PB PB PB PB 9 10 9 9 12 10 15 10 9 Sınop Samsun Trabzon Gıresun Ankara Konya Eskişehır Sıvas PB PB PB PB PB PB PB PB 1U 10 6 7 7 4 7 2 Antalya PB 15 Kars Adana Mersın Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkân Van PB PB PB PB PB PB PB PB 16 16 8 9 4 7 0 1 PB -1 Bütün bölgeler az bulutlu ve açık, Mar- mara ıle yurdun iç ve doğu kesimleri yer yer sıslı geçe- cek. Hava sıcakhğı yurdun batı kesım- lerınde biraz arta- cak, Doğu da azala- cak. Ruzgâr, kuzey ve doğu yonlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. ..-> Londra Parıs Roma Berlin Amsterdam Madrid Sofya Brüksel PB ÇB PB K K Y PB K 6 7 14 5 3 10 14 1 Budapeşte ÇB 0 Münıh Atina Milano Oslo Heisınkı Stockholm Belgrad Viyana Bonn PB PB PB PB PB PB PB K 12 5 -2 -2 2 4 4 2 ÇB Taşkent 'Tahran Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahire Şam K PB Y ÇB PB Y PB PB PB ü 9 9 7 8 8 7 18 13 Parçaiı bulutlu Sıs'ı Bulutu ^ Çok bulutlu ı Yağmurlu " G U N C E L CITVEYTARCAYÜREK • Bıştarafı 1. Sayfada E«t, nota değil sanki ültimatom. Zira. olay du- yuiuıca Şaibe Hanım, "derhal gerekenin yapılma- smt' bakanlığı asaleten yöneten Müsteşar Öy- mene buyuruyor. Dcğası gereği üst perdeden atacak ya, kıt Türk- çesirin uydurduğusöylemideekliyor Şaibe Hanım: "Aman hükümeti 48 saat içinde ya özür dileye- cek, /a özür dileyecek." Eknn'u herhalde ya Hakkâri Valısi ya da iktidar- dan (opmamak ıçın ne dediyse "Emrin baş üstü- jıe sütanım " dıyerek onayiayan Takkeli Başbakan sannor. Yatıt hemen gelecek(ti). Bekle ki bekle. 48 saat geçi^or, ne ses ne de nefes. Alnan yargıcın savlannı; Ankara'nın daha soğuk- kanlı daha ağırbaşlı, gerçekten büyük devletlere yarasır diplomatik davranışlarla karşılaması gerek- mezTiiydi? Dısişleri'ni asaleten Onur Öymen, vekâleten Şa- ibe yinetmeye başladıktan bu yana, ta Kardak bu- .nalırnından beri, bakanlıkta kimi olayları "büyüt- mekve Şaıbe'ye yarayacak şov haline dönüştür- mekgibi 'bir arıza' başgösterdi". Ne çare, 48 saat içinde "beklenen yanıt" gelmi- yor.v azılı yanıt yerine Türkiye'dekı Alman büyükel- jEisikonuşuyor. "Almanya'dayargı bağımsızdır. An- cak bir hâkim de hiçbır zaman Alman hükümetini temsil edemez" diyor. Eyalet Mahkemesi sözcüleri de "Kararda Türk hükümeti ve Çiller hakkında bir soruşturma ya da suçlama yoktur" diye kestirip atıyor. Âlmanyabu açıklamalaria "Türkiye'nin hiddet ve şiddetini karşılamış" oluyor. Kısacası; dört notaya onca patırtıya karşın, Al- manya özür dilemıyor! - Neyapacağızşımdı? Bulabildiğimız"yegâneça- re"; elçimiz Volkan Vural'ı "danışmalarda bulun- mak üzere" Ankara'ya çağırmak! Kötü - iyi Kimilerimız de Türkiye'nin onur davası üzerinde çalışacaklanna, "Tansu Çiller'i rahatlatacak" belge- ter peşinde. Uç büyük tirajdaki soldan sağa, sağdan sola ya- vaş yavaş 180 dereceye doğru çark, doğrusu yü- reklerimizi karartıyor. Alman mahkemesinin diğer yargıcı Dox Neve- ling, siyasal alandaki olası tepkileri yargı olarak umursamadıklannı söyledikten sonra, ilk yargıcı ta- mamlayıcı demeç veriyor: "Yürütülen soruşturma sonunda Türk hüküme- tiyle kaçakçılar arasındaki bağlantının ortaya çıktı- ğını ve soruşturmada elde edilen bulgularm mah- kemey}1arn&meniknaettiğini"söy\üyQr. Bir gerçeği neden sürekli yadsıyor, başımızı ku- ma sokarak görmezlikten geliyoruz? O gerçek; Çiller üzerindeki şaibe yüklü gölgele- rin Türkiye'de olduğundan daha fazla Avrupa ve ABD'deki hemen bütün "resmi kişilerin zihninde ve kamuoyunda yer ettiği" değil midir? Bu gerçek yadsınabilir mi? , Bu son olayla: • "lyiparanın kötü parayı kovduğu" ne denli doğ- ru bir ekonomi kuralı ise "kötü şöhretin bir ülkenin iyi şöhretini kovduğu" da o kadar geçerii bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye'nin kırılan onurunu, bakalım Dışişlerimiz nasıl kurtaracak, göreceğiz. Lütfeı i, hak etmediğimiz suçlamalara destek olan izlenimleri, son örnekleriyle gözden geçirir misiniz? Emniyet müdürlerini değiştiren kararname Ba- kanlar Kurulu'ndan geçiyor. Bakan Akşener liste- yi bakanlığa gidıp değiştıriyor. Akşener'in -devlet fikrine biraz olsun saygı gös- terenlere göre- tam bir skandal olan davranışını, RP Meclis Grup Başkanı Salih Kapusuz, "Bir karar- namede, heraşamada istenilen değişiklikler yapı- labilir. Her şey mümkündür" diye savunuyor. "Heraşamada... Her şey mümkün!" Bu son ör- nek bile Batı'nın bize bakış açısındaki değişimleri özetlemiyor mu? Aynadan Batı'ya yansıyan surat. işte bu surat. Karlı Almanya: Bizde yargı bağunsızdır ANKARA / KÖLN (Cumhuriyet) - Frankfurt Adliyesi'nde görülen bir davada, DYP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Ba- karu Tansu Çiller'in uyuşturucu şebekelerini kol- laması ıddıasının gündeme getirilmesinin ardm- dan ayağa kalkan Ankara. ilk aşamada, Bonn'dan gelen "Türkiye'nin tepkisine saygı duyuyoruz. Ancak Almanya'da yargı bağımsızdır. Mahkeme karan hükümetimizi bağlamaz" yanıtıyla yetin- mek durumunda kaldı. Frankfurt Eyalet Mahkemesi'nin bulunduğu Hessen Eyaleti'nin Adalet Bakanı, Türkiye'nin VV'iesbaden Başkonsolosu'nu kabulü sırasında yaptığı açıklamada, yargının bağımsızlığı ilkesi çerçevesinde, mahkeme kararlannın yorumlan- ması ya da eleştirilmesinin söz konusu olmadı- ğını belirtti. Hessen Eyaleti Adalet Bakanı. Eya- let Mahkemesi'nden konuyla ilgili kapsamlı bir rapor talep ettiğini de belirtti. 'Savcı şaşkın' Frankfurt Ey alet Mahkemesi Sözcüsü Başsav- cı Job Tilmann. Mahkeme Heyeti Başkanı Rolf Schvvalbe'nin yaptığı açıklama sonrasında, iddi- anameyi hazırlayan savcıKlaus VVeber'in şaşkın- lığa düştüğünü söyledi. Başsavcı Tilmann. iddi- anamede ve sanıklann ifadelerinde Türkiye ve Tansu Çiller"e yönelik herhangi bir unsurbulun- madığını kaydetti. tçışlen Bakanı Meral AksenerWafından dün yapılan yazılı açıklamada, konunun "uyuşturu- cu madde kaçakçılığı ve terörle mücadelede Tür- kiye ile Almany a arasındaki işbirliğini sağlamak- lasonınıluirtibatgörevlisine" ıncelettırildiği vur- gulandı. Açıklamada, Frankfurt Eyalet Mahke- mesi Savcısı Klaus Weber'in, dava sırasında. Türk hükümeti ve Tansu Çiller ile ilgili bir ko- nunun gündeme geldiğine tanık olmadığını ısrar- la belirttiğine yer verilerek şu görüşler kaydedil- di: "Almany a Emniyet Teşkilatı yetkiBleri ise uyuş- turucu ile mücadele alanında Türk polisi ile son derece verimli bir işbirliği içerisinde bulundukla- nna inandıklaruu, aynca 'yargıç richter'in üzü- cü ve çirkin olan açıklamasuun doğru olmadığı- nı, Almanya Gümrük Teşkilatı yetkilileri de yap- ûklan soruşturmada, iddia edilen konularla ilgi- li hiçbir bulgunun bulunmadığını. aynca yapılan tahkikatlarda hiçbir şekilde Dışişieri Bakanı, Baş- bakan Yardımcısı Prof. Dr. Tansu Çiller"in adına ve Türk hükümeti ile bağlantısı olduğu hususun- da da herhangi bir ize rastlanılmadığuiı ifade et- mişlerdir." Açıklamada, Türk hükümeti ve Çiller hakkın- da suçlamalardabulunan yargıcın adının Alman- ca "yargıç'' anlamına gelen "richter" olarak be- lirtilmesi dikkatçekti. Içişleri Bakanlıgı'nın ga- fi, yazılı açıklama basın kuruloşlanna fakslan- dıktan sonra düzeltildi. tki ülke arasındaki ilişkilerin gerginleşmesine neden olan dava sırasında, Türk ve Alman ma- kamlannın bilgi alışverişinde bulunup bulunma- dıklan soru işaretlerineneden oldu. Dışişleri Ba- kanlığı Müsteşan Büyükelçi Onur Oymen, ön- ceki gün, söz konusu dava ile ilgili olarak Türk tnterpolü'nün Alman makamlanna bilgi verdi- ğini belirtırken Frankfurt Eyalet Mahkemesi Başsavcı Yardımcısı HubertHart'ın "Türkma- kamlanndan herhangi bir bilgi ve belge talebin- de bulunulmadığını büdirmesi" dikkat çekti. Içiş- leri Bakanı Akşener'in açıklamasında da Alman- ya Emniyet Teşkilatı yetkiliierine atfen, uyuştu- rucu ile mücadelede iki ülkenin "gerek bilgi de- ğişimLgerekseoperatifalanlarda" son derece \e- rirnli bir işbirliği içerisinde olduğu kaydedildi. RP Grup Başkanvekili Temel Karamollaoğlu. dün düzenlediği basın toplantısında, Alman yar- gıcın büyük bir sorumsuzluk içinde olduğunu belırterek, "Böyle bir iddia yokken bunun gün- deme getirilmesini faydalı görmüyorum. Gere- ken y^pılacaknr" dedı. DYP Genel Başkan Yar- dımcısı Hayri Kozakçrağlu da, Türk hükümeti ve Çiller ile ilgili iddialann amacının "terör ve uyuşturucu ile mücadeleyi önlemek" olduğunu öne sürdü. Kozakçıoğlu. "Bu, adlannı herkesin bildiği bazı ülkelerüı tezgâhladığı bir oyundur" diye konuştu. Erbakan sessiz "RP'nin gölge Dışişleri Bakanı" olarak bilinen Devlet Bakanı AbduUahGüL Başbakan Necmet- tin Erbakan'ın dün akşam verdiği ıftar yeme- ğinde gazetecilerin sorulannı yanıtlarken, Al- man yargıcın iddialannın "ciddi olmadığuu" be- lirterek, bu konuda açıklama yapmanın gereksız olduğunu kaydetti. Başbakan Erbakan ise gaze- tecilerin konuyla ilgili ısrarlı sorulannı yanıtsız bıraktı. İran: Özfir dilendi Almanya ile geçen aylarda benzer bir diploma- tik skandal yaşayan Iran'ın Türkiye Büyükelçi- si Muhammed Rıza Bagheri, dün Erbakan'ın ıf- tar yemeğinden aynhrken Cumhuriyet'in soru- lannı yanıtladı. Bagheri, Almanya Başbakanı Helmuth Kohl'ün Tahran yönetiminden özür di- lediğini belirterek, bir hükümet temsilcisini de İran'a gönderdigini söyledi. Alman basını Komutanlar durum değerlendirdi .\MC4RA, (Cumhuriyet Bûrosu) - "Donanma Komu- tanuğı Harp Oyunu" adı ile düzenlenen küçük çaplı tatbı- katı izlemek gerekçesıy le Göl- cük'te toplanan Genellcurmay Başkanı ve kuvvet komutanla- nnm hükümetin geleceğı ıle il- gili değerlendirme yaptıklan iddia edıldi. Genellcurmay Başkanı Or- şeneral tsmail Hakkı Karada- yu Kara Kuvvetlen Komutanı Orgenaral HikmetKöksal, De- niz Kuvvetlen Komutanı Ora- mıral Güven Erkaya. Hava Kuv-vetlen Komutanı Orgena- ral Ahmet Çörekçi ve Jandar- ma Genel Komutanı Teoman Koman. "Donanma Komu- tanlığı Harp Oyunu"nu izle- mek üzere önceki gün Göl- cük'e gitti. Meclis kulislerinde dün akşam saatlerinde yaynlan sövientılerde. komutanlann, hükümet ile son gelışmelerin ardından gerginleşen siyasi ve toplumsal atmosferi değerlen- dirdiklen ıleri sürüldü. Kulıs- lerde. Susurluk skandalı, tari- katlann devlet zırvesinde ka- bul görmesi ve köktendinci ic- raattan rahatsızlık du> r an ko- mutanlann. Cumhurbaşkanı Sûleyman Demirel'e "inisiya- tifi eîe alması" yönünde çağn- da bulunabileceklen ileri sü- rüldü. Meclıs'te seslendirilen bu savlarda ordunun bir "mil- li mutabakat" koalisyonunda ısrarlı olabıleceği ve REFAH- YOL'un altematifi olabilecek bu hükümetin 1997 sonuna ka- dar seçime gıdilmesıni isteye- bıleceğı belirtildı. ERBAKAN Ecevit: Çîller'iıı suçlanması doğal ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit Frankfurt Eyalet Mahkemesi'nde Baş- bakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller'e yöneltilen suçlamala- nn, TBMM Susurluk Araştırma Ko- misyonu tarafından da incelenmesini istedi. Ecevit, "Herhangi bir bakan ve- ya politikacı, bu kişfleri vatan kurtaran kahraman gibi göstermişse, o bakanın veya politikacının dışandan gdebilecek oklara özellikle hedef orniası da doğal- dır" dedı. DSP lideri Ecevit, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşfnadarAΗ man mahkemesinin karannı değerlen- dirirken, ağır ithamlann somut bulgu- lara mı, yoksa bir sanığın sorumsuzca iddialanna mı dayandığının bir an ön- ce açıklığa kavuşturulmasını istedi. Al- man yargıcın sadece Çiller'i değil, Türkiye'yı hedef aldığı ve devieti uyuşturucu ticaretinin üstünü örtmek- le suçladığına dikkat çeken DSP lide- ri, açıklamalannı şöyle sürdürdü: "Tûrldye'ye yönelik böyle genel bir suçlama çok hâksızdır. Bazı güvennk güçlerûniz son vıllarda uyuşturucu ti- caretine karşı başanh görev ler vapmış- tır. Ancak bazı uyuşturucu kaçakçıla- rının kaynldığma, korunduğuna ve devletçe silahlı ey lemlerde kullanıldığı- na ilişkin gerçekler ortaya çıktıkça dev- ieti savunmak gitgide zorlaşmaktadır. Karanlık ilişldler ağı içinde uyuşturu- cu kaçakçılığı da önemli bir yer tuttu- ğuna göre Susurluk Komisyonu. Al- man mahkemesince ileri sürülen iddi- alan da incelcme kapsamına altnalı- dır." Ecevit, mahkemenın Çiller'e yöne- lik suçlamalan konusunda şu değer- lendirmeyi yaptı: "Herhangi bir bakan veya politika- cıdevletçe silahlı eylemlerde kullanılan uyuşturucu kaçakçdanndan bazılannı vatan kurtaran kahraman gibi göster- mişsc, o bnkonın veya politikacının dı- - şandan gelebilecek oklara özellikle he- def olması da doğaldır. Ancak Sayın Çiller'in itibannı korumak öncelikle kendi görevi olsa bile, Türkiye'nin iti- bannı korumak hepimizin görevidir. Türkiye uy uşturucu konusunda duyar- lı olnıak zorundadır. Türkiye'nin ulus- lararası haşhaş kaçakçılığında önde ge- len bir köprii olduğu iddialan var. Ye- tiştirilcn haşhaşm illegal yollara gitme- sini önlemek yetmez, aynı zamanda Türkiye'nin bir köprü durumundan çıkanbnası da zorunhıdur. Türkiye'nin son vıllarda bu duruma gelmesinde. yantiş bazı giivenlik önlemleri de etkili olmuştur. Belli ki bazı devlet güçlerinin haşhaş kaçakçılığı yapan bazı silahlı ey- lemcileri yasadışı amacları doğrultu- sunda kullanması da trafiğin önJenme- sini güçleştirmektedir." Türkiye'de karanlık ilişkilerin ban- kalar sisteminde dügümlendiğini vur- gulayan Ecevit, "Bu konudaki araşür- ma önergemiz reddedildi. Hangi konu- nun üstüne yürümek istesek karşımız- da kapalı kapılar, kapalı kulaklar bu- luyoruz. Bu da beni umutsuzluğa sevk ediyor. Tıcari sırlan gerekçe gösterip bankalar sistemine dokunuİmazuk ge- tirilmek isteniyor" dedi. TBMM Susurluk Araştırma Komis- yonu Başkanı Mehmet Elkatmış. Ece- vit'in öngrisiıti ( k l k * bü ki araştınnz, her şeyi araştınnz" dedi. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Agâh Oktay Güner de Başkanlık Di- vanı toplantısının ardından düzenledi- ği basın toplantısında. Çiller'e suçla- malar konusunda hukuki inceleme başlattığını bildirdi. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Agâh Oktay Güner, "Bizi asıl üzen, Al- man mahkemesinin Türk hükümeti ve kamu yönetiminden bilgi almakta zor- lukçektiklerine ilişkin beyanlandır. Na- sıl bizde mahkemeler bağımsızsa, aynı sistemesahipolan Almanya'da da mah- kemelcrin aldığı karardan dolavı Al- man hükümetinin özürdilemesini bek- lemek yanlışOr'' diye konuştu. ^Türkiye'nin tepkisi sert' 'Herkese ek zam adil değil'DENİZİNCEDİKEN BONN - Alman yargıcın Türk hükümeti ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller'e yöne- lik suçlamalanyla ortaya çı- kan gerginliği Alman basını genelde, "Türkiye'nin sert tepki gösterdıği'' biçıminde yansıttı. Frankfurter Allge- meine Zeıtung gazetesi, "Türkiye mahkeme karannı Bonn'da protesto etti" başlı- ğıyla aktanrken. "Dışişleri Bakaaı Çiller'in yerdltı bağ- lantdaruun da valanlandığı- nı" belirtti. Gazetenin yoru- munda ise eski Başbakan ve Ehşişleri Bakanı Çiller'in ai- lesinin şüpheli işlere kanştı- ğını rerkesin konuştuğu be- lirtilûken şu değerlendirme- \e ye- verildi: "Büyük çaba v«zoıluklarla,özellikle Bavan ÇUler'in koaüsvon ortağı Er- bakaı'm İslamcı Refah Par- tisi"nh yardımıyla Parlamen- to A.-aştırma Komisyonla- n'nu, kendisine yönelik yol- suzluc suçlamalarınuı üzeri- ne gitmemesi sağlandı. Şimdi Frantfurt'ta biry argıç,3 ero- in kaçakçısuıın yargılanma- sıvla lgili olarak. Bayan Çil- ler vcbakanhğınL en azından bu tmr suçlan örtbas etmekle ithan etti. Bu Ankara'da in- fıal ıvandınrken. Büyükelçi Vblkjı Vural. Dışişleri Baka- nı ICaus Kinkel'e şikâyette buluıdu. Bu, Tahran'ın dev- rey e girip, müdahale ettiği Mikonosdavasuu hatırlatıyor. Frankfurtlu yargıç, iddiâla- nyla ilgili kanıtlara sahip ol- malı. Aksi takdirde, bayan Çiller'i suçlarken fazla dü- şüncesizce davranmış otur." Frankfurter Rundschau ga- zetesi ise konuyla ilgili ola- rak, "Ankara Çiller'e yönelik suçlamalara serttepki göster- di" başlığını kullanırken. ha- berinde, Çiller'in aylardan beri politıka, mafya ve gü- venlik çevrelen arasındaki bağlantıyla ilgili bir mafya skandalının gölgesinde bu- lunduğunu yazdı. Dıe Welt gazetesi ise habe- ri birinci sayfadan "Çiller, eroin ticaretini örtbas mı edi- yor" sorusuyla aktardı ve Al- man adalet makamlannın yö- nelttiği suçlamalann Türki- ye'yle ılişkileri olumsuz et- kilediğini belirtti. Gazete, Çiller'e yönelik bu tür suçla- malann ilk kez yöneltilmedi- ğini belirtirken. kendisinin üç aydan beri tüm Türkiye'yı sarsan bir mafya skandalının gölgesinde olduğunu belirtti. Süddeutsche Zeitung ga- zetesi "Türkiye eyalet mah- kemesine kızdı" başlığını kullanırken. Berlin'de yayım- lanan Tageszeitung gazetesi "Yargıç: Tansu Çiller uyuştu- rucu işinde" başlığını kullan- dı ve Türkiye'nin Bonn Bü- yükelçisi'nin olayı, 'skandal' olarak nitelendirdığini aktar- dı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Necmet- tin Erbakan. ek ödemenin "özellik taşıyan" çalışma gruplanna verildiğini belir- terek. "Aynı ek ödemeyi her- kese verirseniz adalet diye bir şey kalmaz" dedı. Başbakan Necmettin Erbakan başkanlı- ğında dün toplanan Bakanlar Kurulu'nda. sağlık kuruluş- lannın özelleştırilmesi, Sos- yal Sigortalar Kurumu (SSK) hastanelerinın Sağlık Bakan- lığı'nca denetlenmesi ve sos- yal sigorta kurumlannın Ça- lışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanlığı'nabağlanmasına iliş- kin çalışmalar değerlendiril- di. Toplantı öncesinde açıklama yapan Erbakan. gündemin başında ek ödemelenn bır an önce tamamlanması konusu- nun yer aldığını kaydederek, temel katsayı sistemi ile ek ödemenin birbirine kanştınl- dığmı söyledi. Ek ödemenin belli özellik taşıyan görevii- lere venldiğıni anlatan Erba- kan. "Ek ödemeler herkese aynı şekilde verflsin denemez. Çünkü ek ödemenin temel felsefesi özellik arzeden gö- rev lere. bu özellikleri dolayı- sıyla ödeme yapmak suretiy- le görev ler arasında adaletin tesisklir. Aynı eködemeyi her- kese verirseniz adalet diye bir şey kalmaz" görüşünü savun- dıi. ^--^-xt Sulu kar b Gok güruttiılü G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Katil zanlısı yurtseveri cezaevinden de devlet ka- çırmış... Emniyet birimlerinden bakanlann özel kalemleri- ne kadar kim varsa, Abdullah Çatiı'nın arkadaşı... Ben bunları niye sıralayıp duruyorum ki, siz zaten bıliyorsunuz... Yani sizin araştırıp yazdıklannız gibi... Tarih sizi bir kez daha haklı çıkardı Uğur Ağabey Sizın her "faili meçhul" cinayetin ardından ısraria sorduğunuz, "Katil kim, kim" sorulannın yerini bu- gün şunlar aldı: "Bu, hangilerinin katili?" "Falancanın katili ötekinin öldürülmesine de ka- rışmış mı?" Durum böyle olunca, "faili meçhul" tanımlaması- nı değiştirip, "faili meşhur" yaptık... Buna bir ek da- ha yapabiliriz: "Failler meşhur ve hür..." Sizin dosyanız için de şunu söyleyebiliriz: "Sorumlusu meçhul..." Dosya bugüne dek. yedi Içişleri Bakanı, beş Ada- let Bakanı, dört başbakan, dört de savcı eskittı... Dördüncü yılda bu kadar "dört"ten sonra insan ister istemez, "ört" sözcüğünü anımsıyor... Hani siz sık sık sorardınız: "12 Eylül yasalan ne zaman değışecek? Demok- ratikleşme sözlen ne zaman tutulacak?" Bu alanda önemli adımlar atılmış olduğunu gör- dük. Devlet-toplum ilişkilerınde fazla bir değışiklık yok ama, devlet-mafya ilişkileri son derece demok- ratik hale getirilmiş durumda... Demokrasimiz bugünlerde "raporiu"... Türk Sana- yicileri ve işadamları Derneği'nın (TÜSİAD) hazırla- dığı rapor tartışılıyor. Raporda yer yer sizın de katı- lacağınız bölümler var. Raporu görunce, belki ilk 24 Ocak 1980 kararlannı anımsadınız, müstehzi gü- lümseyip mınldandınız: "Yaşasın TÜSlAD'ın devrimci kardeşliği..." Türkiye'nin iki önemli sorunu, yolsuzlukta ve sol- suzlukta değişen bir şey yok. Her ikisinde de artış var... "Geçmişten ders almak" deyimi sözcüğün tam anlamıyla bizim toplum ıçin söyienmış... Pek çok ki- şi, daha önce yapılan yolsuzluklardan ders almış ol- malı kı, bugün çok daha buyük çaplısını, çok daha hesaplısını yapıyor. Hem yolstızluk yapıyorsunuz hem onurunuzu, şe- refınizi arttınyorsunuz... Değişikbiryöntem. Bu konudaonlarcaörnek var. Birinin altını çizmeden edemeyeceğım. Takkeli holding çiftlikleri... TURBAN dosyası... Tam size göre, içinde yok yok. Önce genel müdür ışe başlamış. Bundan muhase- be müdürü de esinlenmiş. Ortamı uygun bulan şo- för de ışin içtne gınmiş. Çevredeki esnaf bakmış ki içAnllı. nntor rrac*-\V "Im 1 r u .y ^.........'. 20 meslek grubundan onlarca insan dosyanın içinde. Bazıları hakkında tutukiama, bazılan hakkın- da dokunmama karan verildi. Tutukiama karan verilenlerden bırınin cezaevine dublörünü soktuğu ortaya çıktı. Dublörü cezayı çe- kerken, arkadaş da işıne devam etmış. Durum an- laşılınca ortadan kaybolmuş. Şimdi dublör dava aç- maya hazırlanıyor: "400 milyona anlaşmıştık. Parayı vermedi..." Siz "liberal çiftlik" adını takmıştınız. Şimdi çiftlik- ler holding oldu... Belki holding çıftliği daha uygun olur. "Takkeli holding çiftliği" en yakışanı... 1940'ları, "cadı kazanı" diye 1980'lerin sonuna taşıdınız. Bugün de cadı kazanı var ama, "Kazan" başka kazan... Adalet kazanda... Aldıkça al, çaldık- ça çal, soran yok, nereden kazanırsan kazan... Suçlular ve güçlüler" diye anlattıklannız yir.e sah- nede. Bu iki unvanlannın yanına şunlan da ekledi- ler "Yurtseverler, koltukseveher, mal-mülksever- ler..." Devletin bir çakıl taşını başkalanna vermeye niyet- leri yok. Tümünü kendileri alacak... Söz uzun satırkısa... "Yenilmeyen güç odur. Hal- kın gücüdür... Iş. bu gücü örgütlemektedır; hüner, bu gücü ttergün bilenen bilinçle ayakta tutabilmek- tedir" diyorsunuz... Biz de sizin ardınızdan halka sesleniyoruz: "Bir ülkede ölmeye hazır ınsanların sayısı ne ka- dar çoksa, ölenlerin sayısı o kadar az olur..." Çiller dava açabilir İAKSOTEK BUTUN BİR HAFTA. OZLEM YÜZAK Dışişleri Bakanı ve Başba- kan Yardımcısı Tansu Çiller'in Almanya'da bir uyuşturucu kaçakçılığı davasında "uyuş- turucu ticaretini korumakla" suçlanması, Ankara ve Bonn arasında knze yol açarken uluslararası hukukçular. Çil- ler'in bireysel olarak Alman Adalet Bakanlıgı aleyhine da- va açma ve tnsan Haklan Ko- misyonu'na başvurma hakkı bulunduğunu belırttıler. Hu- kukçular, Türk hükümetinin de tnılletlerarası hukuki pro- sedürii ızleyerek konuyu BM Güvenlik Konseyi'ne götüre- bileceğini kaydettiler. Marmara Lnıversitesı Ulus- lararası Hukuk uzmanlanndan Doç. Dr. Hakan Baykal. iki ül- ke arasında gelişebilecek ola> - lann hukuki bir değerlendir- mesıni yaptı. Baykal. Bonn'un Ankara'nın notasını yanıtla- maması ya da olumsuz cevap \ermesı halınde olayın millet- lerarası bır uyuşmazlık konu- su haline geleceğini belirtti. "BM'nin 33. maddesi gere- ği devletlerin aralanndaki so- runlan ve uyuşmazlık konula- nnı banşçı vollardan ve diplo- matik kanailaıia çözmeleri ge- rekiyor" diyen Baykal, iki hü- kümet arasında karşıhklı gö- riişme. arabuluculuk ve gere- kırse yargı yolu ıle uzlaşma yoluna gidilmesi gerektiğini \Tjrguladi. Yargı yolunun açı- labılmesi ıçın ancak iki dev le- tın anlaşması gerektiğini belır- ten Baykal. devletlenn anlaş- ması halinde Lahev Adalet Di- vanı'na başvurulabileceğını ya da uluslararası hakem tayin edilebileceğini söyledi. Bay- kal. daha sonra olabılecek ge- lişmeleri şöyle özetledi: "Bunlardan da bir sonuç çıkmadığıveuyuşmazlık çözü- lemediği takdirde banşcil çö- züm yollan yine de tükenmi- yor. Bu kez devTeve Birleşmiş Milletler girer. Yataraf devlet- lerden biri "diğer bütün hukuk yollannın tıkandığım' ileri sü- rerek BM'ye başvurur ya da bizzat BM Genel Sekreteri, "konunun milletlerarası banşı ve güvenliği tehlikeye düşür- düğü' kararuıa vararak uzlaş- mazlık konusunu BM Güven- lik Konseyi'nin dikkatine geri- rir. BM, taraflan önce uzlaş- maya davet eder. BM'nin iki türlii yetkisi bulunuyor. Bun- lardan ilki. haksız olduğunu düşündüğü tarafa ekonomik yaptınm uygulama. Bundan da bir sonuç alınamaması ha- linde son çözüm ise BM'nin 'kuvvet kullanma' yetkisL" Uluslararası hukuk uzmanı Doç. Dr. Hakan Baykal, Çil- ler'in bireysel başvuru hakla- nnın da bulunduğunu ileri sü- rerek şu açıklamayı yaptı: "Çiller. isterse .Alman Ada- let Bakanlığı aleyhine davaaça- bilir, dilerse konuyu İnsan Haklan Komisyonu'na götür- me hakkına da sahip. Alman Adalet Bakanbğı hakkında açılan dava, Çiller'in aleyhine sunuelandığı takdirde Çiller, bir Türk vatandaşı olarak Al- manya'yı da Türkiye'ye Hak- lanm ihlal edıliyor' gerekçe- siyle şikâyet edebilir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle