Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24OCAK1997CUMA
12 DIZIYAZI
FenerbahçeCumhuriyeti'nin
HALIT DERINGOR
Şen, görünüşe göre Makyavelist
Prizrenli bir göçmen. Ülkemizin en
ünlü işadamlanndan biri oldu.
Bugün. Türkiye'de adından en çok
söz edilen kişi. Ali Şen'in değişik
bir yapısı var. Onu anlamak ve
anlatmak oldukça zor... Prof.
Mustafa Şeldp Tunç'un. 'Insan Ruhunda Gezintiler'
adlı kitabtnı okudum. Ali Şen tipinde bir portreye
rastlayamadım. Onu, psikiyatrlaruı bile hakkıyla
tanımlayacaklannı sanmıyorum... Görünüşe göre
Şen, Makyavelist... Amacma ulaşmak için maddi ve
manevi gücünü kullanmaktan çekinmiyor. Onda
iyilik veya kötülüğün bir sının yok. Davranışlan ya
minimum ya da maksimum... Düşmanlannı, bir
kartal gibı parçalamak ıster. Dostlanna ise bir kadife
yumuşaklığında yaklaşır... Dağarcığında 'yok'
sözcüğü bulanmaz. Kjzdığı ve sevdiği ınsanlar
karşısında renginin değıştiğıni göremezsıniz.
Yapamayacağı veya yaptıramayacağı bir şeyi
düşünemezsiniz. Yeter ki yapmak istesin; isterse,
benı bu yaşımda, ak saçlanmla, Avnıpa karmasında
bile oynatabilir!.. Bilmem. size Ali Şen'i
anlatabildim mi? Şen"in partisi falan da yok. O
hangi parti gelirse gelsin, onlarla iyi ilişkiler içinde.
lnsanı ilişkilerde, partili veya partisiz kımselerle, bir
ayınm içersinde değil. Görünüşte herkes onun
dostu. Zaman zaman düşmanına da saygı gösterir.
Bunu yaparken de renk vermez. Şen'in felsefesi şu:
Her kötü insanın, bir iyi yanı vardır. "Ben işte
insanlann bu yönünii bulur ve onu kullanınm." Bu
özelliği karşısında kişiler. ona, ne kadar muhalıf
olurlarsa olsunlar, karşısma geldikleri zaman
süklüm püklüm olurlar. Nicelerinı gördüm... Ali
Şen, onlann kan düşmanlan. Ama Şen'in karşısında
hepsi de sanki zehirleri alınmış, bırer yılan gibi...
Ali Şen'in affetme özelliği de var. Örneğın, onun
kuzey ülkelerinde işlediğı bır suçtan sonra mılli
emniyet kayıtlanna girmesini, kulüp sıyaseti
amacıyla 'bunu' kullananlar olmuştu. Hatta millı
emniyet arşiv lerinden alınan göğsü plakalı bu resmi,
kulüp içinde dağıtanlar dahi olmuştu... Hem de bu
dağıtanlar, 'başkan' düzeyindeki kişilerdi... İşte bu
kişiler şimdi Ali Şen ile sıkı fıkı, hatta Ali Şen ile
şampıyonlar ligi seyahatlerine dahi birlikte, aynı
uçakta gidebiliyor... Ali Şen, hepsinin ne olduğunu
gayet iyi bıliyor, ama böylelikle de onlara, büyük bir
manevi ceza veriyor. Tabıi 'anlayana'.. Şen, yalnız
Türkiye'de değil, evrensel boyutlarda da ilişkiler
içine rahatlıkla girebilen bir insan. Bu ilişkilerde
onun altı yedi lisan bilmesi, giyinişi, ikna gücü
büyük rol oyuyor. Ali Şen'in bir başka özelliğı de
Türk toplumunu, Türk ulusunu çok_ryi taruması. Ali
Şentte olan bu özellik, değme politîkacılarda yok.
tnsanlann nabzına göre şerbet vermeyi biliyor. Bu
yüzden toplumu, kolayca etkisi altına alabıliyor.
Görüldüğü gibi tribünler, "AB Şen Başkan,
Fenerbahçe şsmpiyon" diye yeri göğü inletıyor...
Aslında Ali Şen için Fenerbahçe, ikınci dereceye
düşer. Onun için, birinci derecede toplum gelir.
KLonuşmalannda da "Benim insanım. benim
basınım" demesi, bu durumundan kaynaklanır. Şen,
başanya gıden yollan çok iyi bilmesine karşın,
başansız olduğu zaman da başansızlığı başkasının
sırtına yüklemeyi çok iyi bilir. Şen için her devirde,
aleyhinde yapılmayan spekülasyon kalmadı. Zaman
zaman onun için, iflas durumunda dediler. Uçak
şirketleri hacizli, hava alanlannda bağlanmış
dediler. Bunlar ne dereceye kadar doğruydu,
bilemiyoruz. Ama bilinen bir şey varsa bu
spekülasyonlar karşısında Ali Şen'in, çocuğuna
Çırağan Otelı'nde yapmış olduğu düğün, krallann
yaptığı düğünlerden farksız. Gerçeğı söylemek
gerekirse; Diana'nın düğünü bile bu kadar görkemli
değildi... Bu düğünü Londra'da izlemiştim.
Şen'in dış ülkelerle de ilişkisi sanınm bugün
Dışişleri Bakanlığı'ndan daha iyi. Rusya'nın henüz
parçalanmadığı yıllarda Rus Politbüro Başkan ve
üyeleriyle ile temas kuruyordu. Şonra Yeltsin ile de
senli benli oluyor ve Rus hükümeti ile Çin hükümeti
ve Türkiye arasında ticari köprüler kuruyor. Ve
başanyor da... Rusya'dan Türkiye'ye helikopter ve
aksam pazarlıyor. Yettsin ile sadece ticari ilişkilennı
değil, arkadaşlığını da ilerletiyor ve hatta zaman
zaman onunla telefon ile şakalar yaptığı bile
söylenıyor. Türkiye'dekı bazı yakınlannın
hastalıklan karşısında, onlan rahatlıkla Rusya'ya
gönderip tedavilerine olanak sağlıyor. Ali Şen 1977
yılı önceleri Fenerbahçe'de basketbol şubesinde
yetkili... Bu görevıne devam ederken eski F. Bahçeli
futbolcu tbrahim tskeçe, Federasyon Başkanı oldu.
Ali Şen'i de 'dış ilişkiler' ve "basın" sözcüsü yaptı.
O günlerde Çekoslovak milli takımı ile Bratislava'da
yapılacak olan mılli maç gündemde, ama elde para
yok. Maç, Iskeçe'den evvelki Federasyon Başkanı
olan Finızan Tekil tarafindan iptal edildi. Iskeçe
yönetimindeki federasyondan bu maçın tek taraflı
iptali yüzünden UEFA 20 bin dolar tazminat istedı.
Yalnız bu değil, bir dahaki milli maçlarda karar
vermek için federasyonu hakkında daha titiz
davTanılacağı yazıldı. Aslında bu bir veto... Iskeçe,
bu durumun Türkiye hakkında olumsuz propaganda
olacağını düşünerek milli takımı. Çekoslovakya'ya
götürebilme çareleri aradı. Bu olanaklan sağlamak
için de gerek zenginliği, gerek dil bilen Ali Şen'e
olayı anlattı. Ali Şen, hiç düşünmeden, bütün
masraflan kendi üzerime alıyorum diye yanıt
verdi... Bu durum karşısında Iskeçe. Ali'ye Milli
Takımlar Koordinatörü görevini verdi. Üç gün
içinde Talas'ta bulunan ümıt milli takımı, A Milli
Futbol Takımı'ndan 3-4 kişi ile takviye edilerek
Bratislava'ya gönderildi. Gidiş ve dönüşte, tüm
harcamalan Ali Şen karşıladı... Şen ile federasyonda
sahasının kapatılmasını istiyor. Bizler, Başkan
İbrahim İskeçe. Ali Şen. Talha Altuıbasak. Sadun
Ozdemir, bıze katılan Ka>a ÇiHngiroğlu.
Fenerbahçe'nin olayda bir kusuru olmadığı
gerekçesiyle hiçbır ceza almamasını savunuyorduk.
Ne var 1Ü bunda başanlı olamadık... Sonuçta
Fenerbahçe'ye, 2 hafta saha kapatma cezası verildi...
Başta İskeçe olmak üzere Ali Şen ve bizler. bir
Fenerbahçeli olarak Fenerbahçe'ye ceza verme
üzüntüsünü hep birlikte yaşadık. Olayı
görüntülemek ve yazmaİc isteyen basın, heyecanla
kapıda bekliyordu. Basına açıklama yapıldı. Ama
yandaki odaya gıren İbrahim Iskeçe'nin gözlerinden
yaşlar süzülüyordu. Yanına gidıp "Ne yapıyorsun
İskeçe. federasyon başkanı ağlar mı? Basın bunu
görmesin ve duymasın. Tarafsızhğıınızdan şüpbe
edilebilir" dedim. İşte bu olay karşısında
Fenerbahçe"deki cunta ve onun adamlan olayı.
haksız yere Şen'in üzerine yükleyerek kellesini
istedi. Ali Şen, haysiyet divanına verildi!.. Bunda en
büyük çabayı da Yüksel Günav gösterdı. Tabii
cuntacı Semih Bayülken. Muhittin Bulgurlu ve
Yüksel Günay: Ali Şen'in kovulması için haysiyet
divanını şartlandırdı. Haysiyet divanına venlen Ali
Şen çok öfkelendi. Basına demeçler verdi. Haysiyet
dıvanınm onu yargılamak için yaptığı çağnya da
Tarabya Oteli'nde kaldı. Ali Şen bana; "Ağabey,
Tarabya'daki otelde. Mataraa ile birtikte bir yemek
yheceğim. Sen de gelirsen iyi olur" dedı Ben ise
"teşekkür ederim. Ne gerek var? Ben. bir müessese
müdürih üm. o koskoca bir devletin Tekel Bakanı.
Aslında. isteyeceğun hiçbir şe> de ounadığma göre
beni affet" yanıtını verdim... Ö yıllarda Tekel Genel
Müdürü, Orhan Özetti. Arkadaşım ve
meslektaşımdı. Genel müdürlüğü esnasında, Tekel'in
elinde fazlaca miktarda stok tütün vardı. Satış
ımkânlan aranıyordu.. Buna karşın kahve sıkıntısı
çekiliyordu. Bunu öğrenen Ali Şen, tütün karşılığı.
Brezılya'dan kahve ithali yapmaya karar verdi. Bunu
da kolaylıkla sağlayabilecek olan Tekel Bakanı
Tuncay Mataracı'ydı. Mataracı ile Ali Şen
L'nkapanf ndaki Tekel Genel Müdürlüğü'ne gelerek
böyle bir kararlan olduğunu Orhan Özet'e anlattılar.
Orhan Özet de teminat yatınp ihale şartlannı yerine
getirmek için böyle bir hakkın, herkese tanınacağını
belırttı. Işi. ılgıli olan grup müdürlüğüne havale etti.
ama günler geçtı. Ne ihale şartnamesı getinldı ne de
teminat yatınldı. Sırada ihaleye girmek isteyen
Yüksel adında birisi de vardı. Devamlı olarak bu işi,
o üzerine aldı... Ama Mataracı, bu şartlar yerine
getırilmese bile kahve ithalinın Şen'e verilmesinde
ısrar etti... Bu ısrar karşısında, Tekel'in müdürler
anılanmız var. 1977 yılında federasyonumuz,
Izmır'de oynanacak Avusturya mılli maçı için
Efes'te toplanmıştı. Federasyon içinde özellikle
Izmir, bölgecilik yapıyordu. Efes Oteli'nde
bulunduğumuz sırada gazetelerde Ali Şen ve beni
kastederek federasyonda CHP'lıler bulunduğu
açıklandı. Bu yakıştırmalar, Ali Şen'in kanını
beynine çıkarttı. Yapılan incelemelere göre bunun,
Hayri Yorgancıoğlu tarafindan gazetelere verildiği
ortaya çıktı. Ali Şen de sonu ne olursa olsun, o gün
yapılacak toplantıda Yorgancıoğlu'nu dövmeye
karar verdi. Sonra da Ali Şen'in bu hezeyanı,
Yorgancıoğlu'na bildinlerek toplantıya gelmemesı
istendi. Böylelikle müessif bir olayın önüne geçildı.
Şen, her girdiği toplum içinde öne çıkmayı ister.
Bunu sağlamak için hiçbir maddi ve manevi olanağı
kullanmaktan çekinmez. Federasyon başkanı
değildi, ama federasyon başkanından daha çok
havalara gırmişti. Ali Şen'ın Türk spor dünyası
içinde bu derece irtifa kazanması. özellikle
Fenerbahçe'deki muhalifler arasında endişe
yaratmaya başladı... lleride Fenerbahçe Başkanı
olmaması için önlem alınması gerekiyordu. tşte
fırsat: Yıl. 1978... F. Bahçe bönü Stadı'nda, Altay
ile lig maçı oynuyor. Şon derece stresli bir maç.
Sonuç: 2-0. Ama maç sonrası olaylar bitmiyor.
Dolmabahçe Stadı önündeki kızgın taraftarlar.
birbirlerine giriyor ve arabalan devirmeye çalışıyor.
Bu olayda yaralananlar oluyor. Olay, tabii
federasyon kuruluna geliyor. İbrahim İskeçe, kurulu
açıyor ve olayı ortaya koyuyor. Uzun tartışmalar
oluyor. Federasyonda bulunan bölgeciler özellikle
de 'Izmir delegeleri', Fenerbahçe'nin 4 maç
cevap vermedi. Bu durum, suçuna suç ilave
ettıriyor gerekçesiyle, haysiyet divanınca, Ali Şen,
haksız yere Fenerbahçe'den ihraç edildi. Aslında bu
utanılacak bir olaydı. Gayri insani ve ga>Tİ ahlaki,
anti demokratik bir davTanıştı. Ama bundan daha
fazla utanılacak bir başka olay vardı. Kısa bir süre
sonra Ali Şen,'e ceza veren ve verdiren cuntacılarla
onlann hempalan. Ali Şen'in cezasını kaldırdı.
Üstelik de onu, omuzlarda. başkan yaptı.
Ali Şen ile Mataracı ilişkisi
İskeçe Federasyonu sırasında yapılan bir toplantı
sonrası Şen'le birlikte. İstanbul'a dönnmek üzere
Ankara-Esenboğa Havaalanı'ndayız. Ben de o yıllar.
Tekel'in İstanbul Cibali Sigara Fabrikası
Müdürü'ydüm Ecevit hükümeti henüz kvırulmamış,
kabineye girecek bakanlar saptanmak üzere... Şen'le
konuşmamızda, 'Tekel' konu olduğu bir sırada, Şen
bana. "Halit Ağabe>, size Tekel Bakanı olarak Rize'de
futbolcu olan Tuncay Mataracı di\e biri gelecek"
dedı. "Kimdir bu zat" deyınce de "Sen, onu çok iyi
tanırsın" diyordu. Ben böyle bır futbolcu
tanımıyordum. "Ağabey, bu adam Tekel Bakanı
olursa. ne istersen iste" diyordu... Bense. "Teşekkür
ederim. İste>eceğim hiçbir şe> yok, Baremin sonuna
getmişim. Emekliliğim de gelmiş" cevabını verdim
Aradan geçen günlerde, bir de bakıvorum ki; Ecevit,
Tekel Bakanı olarak Tuncay Mataracfyı seçti.
Hayretimi gızleyemedim. Nasıl oluyordu da çok
önceden Ali Şen. Mataracı "nın Tekel Bakanı
olacağını bana söyledi. Bunu, uzun uzun
düşündüm... Sonralan Mataracı. İstanbul'a geldi ve
Fenerbahçe Beşiktaş'ı 1-0, Galataiaray'ı ise 4-1
yenerek ka/andığı Donanma Kupası ile göriilü
yor. Ali Şen'in başkanlığında Fenerbahçe-iki
J fanıpiyonlııkbir de«anunculuk yaşadL-,- - «• •-.
komisyonu toplanarak önce işı kökünden reddetme
yoluna gıtmedi. Mataracı ve Şen ikilısine 10 gün
daha müddet tanındı. Bu süre içinde de ihale öncesi
koşullar yerine getirilmediğı için, Mataracı ve Ali
Şen'in istekleri reddedildi. Bütün bu olaylardan
sonra ıster istemez. insanın aklına, acaba Tuncay
Mataracı "yı Tekel Bakanı olarak, Ali Şen mi tayin
ettırdi sorusu geliyor... 1981 'de Ali Şen. Fenerbahçe
Başkanı oldu. Yönetim kuruluna da MeteHas, Ömer
Çavuşoğhı, Engin Berker, Ali Dinçkök, Abdullah
Acar, Orhan Ergüder, Togay Beyatta, Vedat Çalpan.
Mesut Dizdar'ı aldı... Bunlann içinde o günün
milyarderleri vardı. Kulübü fınanse ediyorlardı Ali
Şen'in ise o yıllar, kulübü finanse edecek durumu
yok. Böyle olmasına karşın, bu sermaye takımı
üzennde büyük disiplın kurdu. Hepsi de Ali Şen'in
önünde düğme ılikledi... Şen ayağa kalkınca onlar da
kalktı, oturunca onlar da oturdu... Ama giderek
güçlenen Ali Şen karşısında cunta liderlen Muhittin
Bulgurlu ile Semih Bayülken. rahatsız olduklarından
giyotin tezgâhlannı kurmaya çalıştı.
Şen. bunlardan çok rahatsız oldu. Yanmda
oturduğum bir gün Fenerbahçe Kulübü Müdürü
Serkan'a telefon edip "Bu cuntacılan. bir daha
kulübe sokarsan, senin ayaklannı kıranm" dedi. Bu
durum, cuntacılan büsbütün kızdırdı. Yönetimdeki
A& Dinçkök'ü Ali Şen'e karşı şartlandırarak darbe
yapmak ıstedıler. Başanlı da oldular. İki buçuk yıl
Fenerahçe Kulübü'nde başkanlık yaptıktan sonra.
10.12.1983'te başkanlıktan istifaetti. Geride; çifte
şampiyonluk, bir kez de sonunculuk, yetmiş beş
milyon da borç bırakarak...
SÜRECEK
Büyük Fikret bizim kuşağın rüyasıydı
üyük Fikret
Kimliğinde adı Fikret,
soyadı ise Ancan'dı.
Futbol dünyasında ise
adı Fikret, soyadı
Büyük'tü. Aslında ona
bu büyüklük sıfatı,
büyük futbolcu olduğundan değil,
takımda, ondan yaşça küçük bir Fikret
daha olduğu için yakıştınlmıştı.
Böyle olsa da bu sıfat, yerli yerine
oturmuşru. Büyüklük sıfatı, onun yaşça
büyüklüğünü değil, futbolda büyük
olduğunu anlatır. Büyük Fikret sadece
Fenerbahçe'de değil, Türk futbolunda
ve de Avnıpa'da da büyüktü. Türk
futbolunda yine kendisi gibi bir anıt
olan Zeki Rıza Sporel ile beraber ismi
geçer. İkisi, Türk futbolunda bir ekol
oldular. Büyük Fikret futbolda Zeki
Bey'den scmra bir devirdi. Kaptanlığı
da ondan teslim almıştı. 1927'den 1941
yılına kadar başan ile futbol oynamış
ve birçok şampiyonluğa damgasını
vurmuştu. Büyük Fikret'in
yabancılarla oynadığı maçlarda
Avnıpa'da bile böyle bir futbolcunun
olmadığını söylerler. Büyük Fikret,
bizim kuşağın rüyalanna giren bir
fütbolcuydu. Onu sokakta gördüğümüz
zaman heyecanlanırdık. Ortaokul
sıralanndayken "Fikret Ağabey'in
ayaklan bana takılsa da ben de onun
gibi büyük futbolcu olabilsem" diye
düşünürdüm. Kader, 1941 yılında
büyük futbolcu Fikret Ancan'la beni,
aynı takımda ve yan yana oynattı. O
maç, benim ilk maçımdı... Yanımda
oynarken dizlerim titriyordu. tkinci
yan, onun koşu yoluna yuvarladığım
bır topa hâkım olmak isterken adalesi
koptu ve de sahayı terk etti. Sonra,
solaçığa ben geçtim. 12
yıl da bu yerde
oynadım. Büyük
Fikret'in futbol kişiliği
şöyle tanımlanabilir:
Ord. Prof. Lefter'in
daha cesuru veya daha
hırslısı.. Rakibinin
neresinden geçeceği
belli olmazdı. Adeta bir
fırtınaydı. Futbol
dışında, kaptanlığı da
çok iyiydi. Otoriterdi.
Çok büyük futbolcu
olduğu için takım
oyunculan içensinde
etkisi büyüktü. Kımse
Fenerbahçe takımı Macar Boçkay ile vaptığı maça Bü>ük Fikret kaptanhğında çıkarken görüliiyor.
ona karşı gelemezdi. Ona karşı gelenin
de takımda dikiş tutturması
olanaksızdı... Büyük Fikret, 1941
yılında Fenerbahçe'de sakatlandıktan
sonra. görevle Ankara'ya gitti. Orada
Demirspor'da antrenör-oyuncu olarak
çalıştı. 1946 yıllında CihatArman'la
ben yedeksubay olduktan sonra, boş
kalan solaçık mevkiine tekrar Fikret
Ağabey çağnldı. Vefa ile oynadıkları
bir maçta yaşı 40'ın üzerinde olmasına
karşın sağbek Ördek Mustafa'ya. adeta
otlan yoldurdu. İşte bu maçlardan
sonra Büyük Fikret devri kapandı...
Ama bu büyük futbolcu, futbol dışında
İsmet Ağabey, Zeki Rıza Sporel gibı
saygınlığını muhafazaedemedi.
Gruplann içine girdi. Menajerlik.
kulüp müdürlüğü gibi görevleri kabul
etti. Adeta gruplann bır memuru oldu.
Gruplar, onun ismini sömürdü, ama
ona gereken önemi vermediler. İsmi
cismi olmayan kimseleri başkanlığa
getirirken Büyük Fikret'in ismi bile
geçmedi. Ama kabahat kendisindeydı.
Oyunu küçük oynuyordu. Fikret
Ağabey'in başkan olma fırsatı, bir
rastlantı sonucu 1980 yılında
gerçekleşti: Hastalığı nedeniyle istifa
eden Faruk karşısında aynı yönetimde
ikincı başkan olan Eşref Aydın'ın,
başkan olrnası gündeme geldi. Ama
Bayülken, Eşref Aydın'ı istemıyordu.
Eşref, bır atletti. Onun karşısına Büyük
Fikret gibi bir şöhretin gelmesi ile
Eşref in başkanlığı önlenebilirdi.
Kongrede bu iki aday. büyük yanşa
gırdiler ve sonuçta tabii ki Büyük
Fikret kongreyi kazandı.
Fikret Ancan, bu görevı 20 ay
yürüttükten sonra olağan kongrede
Tahsin Kaya'ya devretti.
ANKARA... ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Gerçeğin Resmi
2000'li yıllara doğru ilginç serüvenler yaşanıyor
mesleğimizde. Tekseslililk, dahası tekelcilik eğilim-
leri tırmanıyor giderek, sağlıklı kamuoyu oluşamı-
yor. Kimi gazetelere ya da ekranlara bakarken şa-
şınyor insan. Üst üste çekilmiş fotoğraflar gibi bir
görüntüde gerçeğin resminı bulamıyor, düşüncesi
bulanıyor. Oysa toplumda aydınlık özlemi var.
Uğur Mumcu da bu özlemle selamlanıyor bu-
gün. Kırmızı karanfıllerle, ışığını simgeleyen mum-
larla, şiirlerle, şarkılarla, danslarla, savaşını, kişiliği-
ni belirten konuşmalaria.
Dört yıl önce haberi alınca koştum, vücudundan
kopan parçalan, ellerini, parmaklarını gördüm so-
kakta, damlarda, ağaç dallarında paramparça bir
Uğur Mumcu ama öldüğüne inanamıyorum hâlâ!
Kimi kişiler öldükten sonra da yaşıyor. Uğur Mum-
cu da ölmedi. Tersine her yıl yeniden doğuyor, top-
lumdaki yerini, değerini yeniden belirtiyor! Artık yaz-
mıyor ama yazdıklan unutulmuyor, olaylar da onu
kanıtlıyor her zaman. 20O0'li yıllara yaklaşırken ya-
şadıklanmızı yıllar öncesinde, 1970'lerde görüyor,
yazıyor. Laik cumhuriyetimizi Islam cumhuriyetine
dönüştürmeyi amaçlayanları da gerçek çizgileriyle
tanıtıyor. Mafyalar, çeteler, silah ve uyuşturucu ka-
çakçılığının boyutlan, şeriatçı eylemler, cinayetler
çok önce yer alıyor köşesinde. Belgesel yazartığın
onuriu bir öncüsü olarak yerleşiyor belleklere. Çok
boyutlu kalemi var. Olayı her yönüyle ışığa kavuş-
turur, karanhğı delinceye dek araştınr her şeyi, re-
sim değil heykel yapan bir yazar. Soyut değil so-
mut.
Sakıncalı piyade döneminde başlıyor dostluğu-
muz. Hanımeli Sokağı'ndaki çatı katına asker elbi-
sesiyle tırmandı bir sabah, çoktan tanışır gibi ko-
nuşmaya daldık. ANKA'da birlikte çalıştık, Cumhu-
riyet'te birlikte yazdık, başkent günlerini, geceleri-
ni birlikte yaşadık, evliliğini kutladık, sofralarda bu-
luştuk, uzun söyleşiler yaptık. Türkülerdinledik Ru-
hi Su'dan. Ayvalık ta, Ören'de buluştuk yaz ayla-
rında. Mutlu bir koca, mutlu bir baba, ama yetmi-
yor, mutlu bir insan olmak istiyor, halkının mutlulu-
ğunu yaşamayı özlüyor. Bu özlemle yazıyor ger-
çekleri, irdeliyor, belgeliyor. Daha özgür bir ülke,
daha güzel bir dünya özlemiyle. O özgürlüğü, gü-
zelliği hep birlikte yaşamak umuduyla.
Son buluşmamızda söylediği bir söz hâlâ çınlar
kulağımda. Yozlaşmalar, aldatmacalar, siyasal ya^
şamdaki terslikler, bireysel, grupsal egemenlikler
derken konuyu noktaladı:
- Kuvayi Milliye ruhunu yeniden canlandırmak
gerekiyor Müşerref Hanım.
Bu sözler belgesel yazarlığının bilincini de belir-
tiyor bence. Kuvayi Milliye ruhunu yitirenlerin ege-
menliğinde oluşan ortamın gerçekçi bir yorumu.
Laik cumhuriyetimizin ilkelerini, çağdaşlığı amaçla-
yan devrimleri koruyabilir mi Kuvayi Milliye ruhunu
yitirenler. Çağdaşlığı değil çağdışılığı yeğlemez mi?
İki sözcükama hayli boyutlu bir uyarı Uğur Mum-
cu'dan. 24 Ocak'ta anısına düzenlenen törenler de
o uyanyla oluşan duyariığı kanıtlıyor bence.
• • •
:• igŞ&derdegH olaylar uyanyor halkımızı. Aldatma-
* C&fer, tJeıtıgıKıartik haklardan yararlanaralrşet latçı-
lığı yaşam biçimine dönüştürme çabaları, tabanın-
daki düş kınklığını gidermek için ödün veren lider-
ler, ülkemizin gündemini çarpıtarak zaman kaza-
nanlar, hiçbir politika üretmeden sessizliğe gömü-
lenler.
Umutsuzluk, karanlık, düş kırıklığıyla toplumun
doğasında oluşuyor Kuvayi Milliye. Sevgili Uğur
Mumcu da biliyor ve gülümsüyor hepimize.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAı\
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDA.N SAĞA:
1/ Uğur Mum-
cu'nun gaze-
temızdeki köşesi-
nin adı... Tavlada
bir sayı. 2/ lyı, gü- 3
zel... Aklaşmış.
rengi solmuş. 3/
Kışının öz benli-
ğı... Duyuru. 4/
Okul. kışla gibı
b
yerlerde hastalar j
için aynlmış, bö-
lüm... Büyük çivi. 8
5/ Bır çıft oluştu- g
ran şeylerden her
biri... Eskı Mısır'da ınsa-
noğlunun yaşamsal daya-
nağıolanürehcıgüç.6/Ka-
lınca bükülmüş ıpek iplik.
7/Bakınn sımgesi... "Kor-
ku" anlamında argo söz- 4
cük.8/Trabzon'unbırilçe-
si... Kendinı beğendırmek
amacıyla yapılan davranış.
9/ Denızcılıkte tören ıçın
mürettebatın küpeşte bo- Q
yunca düzenlı bıçımde dı- „
zilmesı.
YLiKARIDAN AŞAĞIVA:
1/Picasso'nun, adını ve konusunu tspanya Iç Savaşı sırasın-
da Alman uçaklan tarafindan bombalanan bir kasabadan al-
dığı en ünlü tablosu. 2/ "Ne yanar kımse bana âteş-i dilden
' Ne açar kımse kapım bâd-ı sâbâdan gayn" (Fuzuli)...
Ökseotuna verilen bır başka ad. 3/Tıp dihnde yumurtalık...
Nazı partısınin hücum kıtasını simgeleyen harfler.4/ Bır no-,
ta... tşitme duyusu. 5/Anlann çıkardığı bir tür salgı... At ara-
basının tekerleğıne takılan çember biçimınde demır. 6/ Ti-'
caret eşyası... Meyve kunısu. 7/ Boyun eğen, kendıni baş-:
kasının buynığuna bırakan... " oluyor halimi takrire hi-
cabım" (Nıgâr Hanım). 8/ Kınk ya da çıkık... Şarap mah-
zenı.9/ Bitişme çizgisi. . Sığınn öd kesesinden çıkan ve
sanlığı iyıleştiğıne inanılan taş.
TEKİRDAĞ İCRA CEZA
MAHKEMESİ'NDEN
Esas: 1996/580 Karar: 1997 2
Hâkim: Ekrem Esin 21693
Katip: Filiz Akdoğan 1114
Müşteki: Orhan Pehhvan
Sanık: Muharrem Ertekin-Hamit ve Habibe'den olma,
1.6.1943 doğumlu, Aydın Merkez Terziler Köyü nüfusu-
na kayıtlı, evli, TC İslam Çmarlı Köyü, Marmara Ada-
sı'nda ıkamet eder.
Suç: Mal beyanında bulunmamak
Suçtarihi: 18.2.1996
Yukanda açık kimliği yazılı sanığın mal beyanında bu-
lunmamak suçundan dolayı hâkimliğımizin 15.1.1997
tarih 1996/580 esas ve 1997/2 karar sayılı hükmü ile su-
çu sabit bulduğundan, cezanın asgari haddinden uzaklaş-
mayı gerektinr bir durumda olmadıgmdan. tlK 337 mad-
desi gereğince 10 gün hafif hapis cezası ile cezalandınl-
dığı, ancak süresınde temyız edildiğinde dosya temyiz in-
celemesı ıçın Yargıtay 8. Ceza Daıresı'ne temyiz ıncele-
mesıne gönderileceği ve bu süre içensinde temyiz edil- •
mediği takdirde ılanın yapıldığından 7 gün sonra teblığ
edilmemiş sayılacagı, 10 gün hafif hapıs cezasının kesın-
leşeceği ilan olunur. Basın: 2338