Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 DCAK1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Onat Kutlar'm ölümü
üzerinden iki yıl geçti...Beslendikçe
tükenmiyor özleıııiııHANDAN ŞENKÖKENAHU ANTMEN
Aiık ne pohtıkacılan seviyordu ne gazete-
cilei ne de şaşkın kıtle>i. Sevgılı dostu Bunu-
el gb\. ölümün sonsuz siikunetini düşlüyordu:
"Bir üzüntüm var: Neler oiup bittiğini artık bi-
lemtmek! Sürekli değişen bir dünyadan kopa-
nlif alınmak! Sanki bir dizinin orta yerinden
kopıniıp alınır gibi. Bir irirafim olacak: Kitle
ilethim araçlanna duyduğum nefrete rağmen
heron yılda bir. ölüler dünyasından uyanabil-
meyi. bir gazete bayiine kadar yüriiy ebÛmeyi ve
birnki gazete almayı isterdim. Başka bir şey di-
lemtzdim. kolumun altında gazetelerim, soluk
benrimle usulca. du\arlann dibinden geçer, me-
zartğa dönerdim. Yeniden uykuya dalmadan
önce. dünyad&ki felaket haberlerini okur. son-
ra njutlu bir şekikk. güven verici sığınagıında
u>kuya dalardım."
Sevgılı Onat Kuüar, gündemdekı konular
öyle bınkti kı... Kısa aralıklarla değıl, her gün
değ:şıyor gündem. dün çok çabuk unutuluyor.
öncekı gün tarihe kanşıyor. Toplumsal özürü-
müz: Bellek yitımı. Türkıye'de bugün de ırk.
dın. inanç. ekonomi ve bıreysel kimlık konu-
lanr.da "derin bunaJım" yaşanıyor. 'Nereyeva-
racağız?'sorusunun yanıtını kımse bilmediğı
gıbtdüşünmüyor da Israrla sorduğun soru ha-
la geçerli: "Ortaçağ öncesinin karanlığına mı,
bir iç savaşın kaniı bataklığına mı yoksa tam bir
kaosa mı?" Bir tek > aşadığımız kentı değıl. iil-
key ı de kolayca bırakıv erdık hoyTat ellere. Yal-
nızca "nasıl oluyor da. sabah erken kalkan. ba-
şına geçiveriyor bu ölümsüz kentin?' diye sor-
mazdın. koskoca ülkenın başına geçenlerı ve
olanlan bir görebilseydın.. Daha giir çıkardı
sesın: "Ama canım kardeşim... Kabahatin ço-
ğu senin değil mi?" Yaratılan "şakkıdı şıkladT
bir dünyada. ülkemiz "kocaman bir Sulukule!"
Oysa her zaman vurguladığm gıbı, çok az za-
man kaldı: "Roma'nın güneşi batti. Günümüz
geçip gitti. Bulutiarvetehlikelergelebilir. İşimiz
taiîiam—"
Düşsel bir yolculuğa çıktığınızda "Burası
neresi ağabe> ? Benim tanıdığım ülkeye benze-
miyor... Tımarhane gibi"dıye sorduğun ve
"Türkiye burasT yanıtını aldığın AzizNesin'ı.
Sıvas katlıammdan ıki yıl sonra yine bir tem-
muz ayında yitırdık. Tam Azız Nesın'lik bir
olayla. Sivas olaylan içın aleyhine açılan dava-
yı ölümünden sonra kazandı. Türkiye burası.
Açlık grevlennde ınsanlann göz göre göre öl-
düğü. polis dayağıy la gazetecılenn öldürüldü-
ğü. başta Yaşar Kemal olmak üzere aydmlann
düşünce özgürlüğünü DGM'de savunmak du-
rumunda kaldığı. her türlü yolsuzluğun yüzsüz-
lükle örtbas edildiği, mafyanın devletın en üst
düzey yöneticılerineuzandığı.'tfitaplarm. film-
lenn yasaklandığı. heykellerine tükürülmek ıs-
tendığı. opera ve bale yenne yağlı güreşlenn
yeğlendığı, bir 'kaza'yla yerin yerinden oyna-
dığı. tarikat liderlerinın seks skandallanyla ra-
ting rekoru kırdığı Türkiye...
Yükselen değer: Sahtelik
Bir çok kez belırttığın gıbi, para. ün ve ıktı-
dar hırsı gözlen "iyice" bürüdü: "Ortaçağ ka-
ranhğmın her gün birazdaha koyulaştığı, köy-
lerin kasabaların, kentlerin etnık boğuşmalar-
la kan gölüne döndürüldüğü. gerçegin mafya
lıdetierinden sorulduğu, hapıshanelerde va-
zarlann, bilim adamlanmn çüriitüldüğü, dev-
letın ve halhn ılıklenne kadar soyuldıığu, soy-
gunun sovana kâr kaldığt, govgovculann mi-
nareye kılıf hazırladığı, eğitımın ve yönetimin
şenatçılara teslım edildiği. politıkacılann ço-
ğunun ıktıdar labırentlerinde kaybolduğu. ya
da çıkar peşıne düştüğü. erdemin. dürüstlü-
ğün, onurun unutulduğu, kültüriin kültürfhık-
le kanştınldığı bu şiddet, soygun ve ikiyüzlü-
lük toplumunda bırçok kişi, tıph bemm gibı.
herkesin şıkıdım şıkıdım oynamadığımn far-
hnda."
Türk halkı 'karaoke'yı iyıce öğrendi. Vurgu-
ladığm gıbi asıl karaoke polıtıka, medya. eko-
nomi. kültür gibi ciddi alanlarla oynamyor hâ-
lâ. Elbette en çok yükselen değer yine 'sahte-
lik ve maskelilik". Aslında bunları anlatmamı-
za gerek var mı? Öylesine yerınde. öylesıne
öngörüluydü ki yazdıklann... Değışen hıçbir
şey yok. yaşadığımız "alal almaz ülkede". ına-
nıİmaz derecede "umursamaz, gaddar ve ka-
dir bilmez" toplumumuzda gelecek çok belir-
sız. Senin yazdıklarını anımsıyoruz hep: "Her
Yaşamın ısık/an nereyekaçü:
ÜSTÜN AKMEN
Dün gece düş gördüm. Gemsiz.
egersiz ve üzengesiz siyah atlarının
üzennde iki çalgıcı. hızla önümden
geçti. Tel yerine saç gerılı kemanlarını
demirden yaylarla gıcırdatarak
çalıyorlardı. Onat Kutlar ıle
birlikteydık. Yolların kenannda köpük
gibi yosunlu ınce çıçekler bitiyor.
rüzgâr esmıyor. hava ellenmize ve
(Onat'ta pek az kalmış olan)
saçlanmıza rüylerle dokunur gıbi
oluyordu. Yeşillikler altında bırükte
yürüyen ayaklarımızı gölgeler
okşuyor. uzaklardan bir çocuk sesı
bıze doğru geliyor ve bu ses tüm
sonsuzluğu dolduruyordu. "Bir
zamanlar çevremde görünen bütün
olgular; çayıriar. ormanlar, dereler.
toprak sanki gökten inme bir avdınlık
içinde bir düş serinliği ve aydınlığında
süslü görünürdü. F.skidcn gördüğümü
artık göremivorunı yahıT dedı.
Anladım. Nergisler. kıvılcım saçan
sayısız yıldızlar gıbı. sonsuz bir yol
halınde kıyı boyunca uzanıyordu.
"İtaKanca bilsem şu "Decameron'u
çevirirdim" dedigını bıldigımden. "Bu
işi Rekin Teksov becerdi" dedım.
Sonra da ekledınr "Gcçenlerde
İtahan Kültür Merkezi'nde Dilek
Türker kitaptan birkaç ö\kü\ii pek
güzel vorumladı. Hele, 'Zıva'nın
Ban" nda çok güldügün, Donno
Gıannı'nin Pıetronun isteği üzerine.
adamın kansını kısrağa dönüştürmek
için büvü vapmasını: tam kısrağa
kuvruk takılacağı sırada Pietro'nun
kuv ruk istemediğini sö\ leverek
büyüvü bozmasını anlatan övküye
herkes güldü. Dışanda Fılız'i gördüm.
Gülmüyordu. Seni andığımda göz
güzelliğini bu kez de gözyaşlan bozdu"
dedim Yürüyorduk. "Burada kuşlar
şen şakrak ötüşürierken \c kuzular
sessizce birbirierinin üzerinden
sıçraşırlarken. özel 'acıh" bir düşünce
getiyor Imluyor beni"dedı. "•Rüzgâriar
Nişantaşı'nı dolaştıktan sonra
burnuma \anyor her gece ve de kutsal
variıkiann birbirierine yolladıklan
çığnşlan duyuyorum" dıye
soluklandı. "Bütün bu gördüğün
sayısız ağaçlar arasında her an aynı
•fılız". her zaman aynı güzellik"
tümcesını de ekledı. Dün beraberdık.
Ağaçlar arasındaydık. Ormandaydık.
"Iyi bakne görüyorsun'" diye sordu.
Salt bir ağaç görebilıyordum ve fazla
büyük olmayan bir çayırda
yürüyorduk.
Bu ağaç. bana artık var olmayan bir
varlığı anımsatır gibı geldi. Derken.
yüreğım anıden beni utandırmak
ısterce, bir insanlık suçunu kafama
vururca onun ağzından konuşmaz mı?
Konuştu. Dedi kı: "Yaşamın ışıklan
nereye kaçü? Nerede iki yıl önceki
umutlanm? ParlakJık \e düş şimdi
nerede? Söylesene nerede?'"
Yanıtlavamazdım kı!..
gün demokratikleşmeden sözedıyorlar Bir diişümivor-
sunuz. yakın tarihin hıçbir döneminde hapıshanelerde
bugünkü kadar düşünce suçlıısuyok: vargısız ınfaz. iş-
kence, antidemokratık baskı uygıdaması bugi'mku kadar
voğun değıl. Tıph Italyadakı gıbi her ağzını aı,an te-
miz ellerden söz ediyor. ama her gün küçük hırsızlar bü-
yüyor. büyük hırsızlar tepemıze çıkıyor. Devlet adam-
lanmn büyük Çttğuiîluğn. herfirsaıta demokraûk, laik
cumhuriyetten söz edivor. ama avnı devletin mılli eğı-
tim sısteminde şeriatçıhkgiderek dahafazla kökleşıyor.
Herkes vükselen bilgi toplumundan söz edivor. ama
T\"\erde "kadınlarm tırnakuçlanndan ötesı görünme-
li mi7
Çıplak heykel olıır mu? " iartışmalan vapılıvor.
Bılım adamları kuanıum fizıği ve atom konusunda en
veıkın açıklamavı Said-i Sursi'nın vaptığını \azıyor.
Herkes bırşeyleri inatla ve ısrarla halkın iyiliği ıçinya-
pılıyor. ama halkın siyasal. eko- ^ ^ ^ ^ _ ^ _ ^ _ ^ _
seçilmesi seni mutlu ederdi kuşkusuz. Yüz yılı devıren
sinema. ne yazık kı hâlâ Hollyvvood'un egemenlığı al-
tında. ancak Türk sıneması yılmadı. vakıf kurdu. en bü-
yükprojesınıgerçekleştırdı: -10Yönefmen2Film". Bu
kı^a fılmlerden bınnde senin de pay ın vardı.u
İshak"tan
derlenen öykülennden oluşan "Sır"ı Aü Ozgentürk çek-
tı.
Sınemamıza olan ınancın boşa çıkmadı, "İstanbul Ka-
nattanmın Alünda" gışe rekoru kırdı, "Eşkiya" onu da
geçti. Yeniden yaşam kazandırdığın Alkazar sınemasın-
da. yaşadığımız bu ortamda insana ve yaşama dair' bir
film oynadı. senin de müthıs. keyıf duyacağın: "Posta-
cT. Lstelık Massimo Troisi, ölümünden sonra Oscar'a
aday göstenldı. Kazansaydı, belkı mutluluğunu birlikte
paylaşırdınız... Hâlâ fılm çekebılen Antonioni ustanın İs-
tanbul Festıvah'ne gelmesine ne çok sevınırdin.. Kies-
nomik. kulmrel gücü her gun M srarla sorduğun soru hâlâ geçerli: "Ortaçağ öncesinin karanlığına
azalıvor: kım oldukları bılıne- V u - i ı u ^ i ı - ı » ı_- ı o " r>-
meyenfaili veasıifiilimeçhul M mı, bır ıç savaşın kanlı bataklığına mı yoksa tam bır kaosa mı? Bir
birilen majya üvesi gibigüçle- M tek yaşadığımız kenti değil. iilkeyi de kolayca bırakıverdik hoyrat
niyor. Ve kan. yoksulluk. umut- M ellere. Koskoca ülkenin başına geçenleri ve olanlan bir
sıalukdızboyv Bileşikkaplar- M görebilseydin... Daha gür çıkardı sesin: "Ama canım kardeşim...
davukselmeve de\am edivor. M S- u u *• - • J -•? -o"
Ülkemızde bugünün dünya- - ^ - Kabahatin çogu senin degıl m ı ?
smı daha ıyi kav ramak ıçin mut-laka okunmasını önerdiğin Stefan Zweig" in 'Dünün Dün-
yası'nı okuyan var mı bılemiyoruz ama belkı de "O sı-
rada kûnse,onlann tüm ülkeiçin nederecede tehlikeli ola-
bileceklerinin bilincinde değildi. Herkes. onlan bir küçük
fanatik grup sanıyordu. Ne olabileceklerini gördüklerin-
de ise artık \akit çok geçti..." cümlesıy le karşılaşmaktan
korkuyorlar! Yine de umut hiç yitırilmedı, cılız da olsa
direnildi 'Püfür pütûr esecek milli kültür1
e karşı. "Sa-
nata Evet'kampanyası başlatıldı. sanatın özerkliğı içın
sanat örgütlen Ulusal Sanat Kurulu oluşturdu. ekonomık
paketler ve politik engeller sponsorlar v e yerel yönetım-
lerin desteğıyle aşılmaya çalışıldı. tstanbul festıvaller
kentine dönüştü.
Bu yıl. tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı 25. yılını kut-
layacak. Gözbebeğın Uluslararası Fılm Festıvali ıse 15
yılı gende bıraktı. 1985 Berlın Fılm Festivalf nde seçicı
kurul üyeliğı yaptığın gibı. senden sonra Hülya Lçan-
su"nun da 1996 Venedık Film Festıvali seçıci kuruluna
lowski"nın "ÖldürmeLzerinc- Kısa Bir FilnTinden. "To-
kat gibiçarptı beni!" dıyerck çıkmıştın "Lç Renk: Ma-
\i Beyaz. Kırmızı"dan sonra sinemayı bırakacağını açık-
layıp sonra kararını değıştırerek bu kez "Cennet,Cehen-
nem ve AraP üçlemesinı çekeceğıni açıklayan Kıes-
lovvski'nınanı ölümü. LouisMalkve Marcelİo Mastro-
ianni ölümleri gıbi üzerdı seni kuşkusuz 'Hiroşima Sev-
gilim'ın yazan Marguerite Duras \ e oyuncusu Eiji Oka-
da da artık yok. Ne demiştı Luıs Bunuel. *"_ Zincirler
içindeki bir adamın yeryüzünü uçurması için gözierini ka-
paması yeteriidir. Bu söz Octav ıo Paz'ın. Ben bunu şöy-
le değiştiriyorum: Evreni uçurması için ekramn beyaz
gözkapakknna projeksiyon makinasının tşığının vurma-
sı yeteriidirJ' Belkı de birlikte uçuyorsunuz şimdı..
Europalıa 96-Türkıy e. önce Belçika'dan beklenen kat-
kının politik nedenlerİe gecikmesi yüzünden "97 sonba-
hanna. sonra da süresız ertelendi. Âma Beaubourg Kül-
tür Merkezi'nde Türk Sıneması Toplu Gösterisi gerçek-
leştınldı. Senin içın 'OnatKutiar'aSaygı1
programı dü-
zenlendı Pans'te. Şnrlerinı Genco Erkal okudu Remy
Haurcadeılebirlikte. Dostların seninle ılgili anılannı an-
lattılar. senaryosunu yazdığın "Hakkâri'de Bir Mevsim"
göstenldı.
Hepsıni ayrı ayn beğendiğın. babalan şaır olan Tar-
kovski, Bertolucci gibi yönetmenlerden Nikita Mikhal-
kov'un. söydan gelen bir seçkinlıği köiden reddeden.
hatta nedense bunu bır suç haline getıren yanlış bır re-
jımanlayışına karşı ısyanınıaktaran'*GüneşYanığı"ndan
da çok tat alırdın. AngelopouJos'un 'Llis'in Bakışı'. Mik-
ho Manchevski'nın 'Yağmurdan Önce'. Emir Kusturi-
ca'nın 'Underground', Christopher Hampton'ın 'Car-
rington' fiImlerinden de aynı keyfi alırdın. Mehmet Llu-
soy ile Genco Erkal'ın yine başdöndürücü bırliktelıkle-
rinin ürünü ''Simyacrnın Fransa'daki başansından da gu-
rur duyardın. Sekuk Demirerie
yine övünürdün. Idil Birefın de
Fransa'dan aldığı 'Alün Diyapo-
zon' ödülüyle ne denli 'evrensel
çapta büyük bir sanatçı'olduğu-
nu bır kez daha kanıtlanması da
seni çok hoşnut ederdi.
'Gerçekle düş arasında salı-
nırken", bu gördüklerimizın,
^ " ^ ^ ~ ~ ~ ^ ~ ^ ^ ^ görmekte olduklanmızın bır düş
mü. yoksa geçmış yıllarda yaşadıklanmız mı olduğunu
düşünebilirsin. Senin de tammladığın gıbi. 'geçmişlege-
leceğin.doğuyla batının. ölümle yaşamın arasına sıkışmış
aJacakaranlık". görünmez bır çevnntıyle yutup götürü-
yor her şeyı. Bu noktada "onuria aJçaklığın sınırian bir-
birine kanşıyor. Herşeyin. Direnmenin, köşeyi dönmenin.
özgüıiüğün. tutsaklığın."
Yaşasaydın 61 yaşında olacaktın. Sayfamızı yine gü-
zelım yazılannladonatacaktın. Dostlarını veyeni tanış-
lannı da katarak. Belkı de ısyanın daha da artacaktı. Za-
manını yalnızca yazmaya adayacaktın. Tasarladıklarını
doyumsuz yapıtlara dönüştürerek. O müthış gözlem gü-
cünü. duygu ve aklın dengesiy le damıtılmış cümlelerle.
ince aynntılarla aktanrken. biz de seni daha ıyi tanıya-
bilme. daha çok keşfedebılme mutluluğunu tadıp. öngö-
rüne bir kez daha şaşacaktık!
Oruç Aruoba, "Ozlem, beslendikçe, tükenir" dıyor. A-
ma beslendikçe tükenmiyor özlemin.
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın acıklaması
Kültür Bakanlığı'nın başlattığı
soruşturmadan vakfm haberi yok
• İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından
yapılan açıklamada. bakanlık ile ortak proje olarak
yürütülen şiir klipleri konusunda Bakanlık'ça
başlatılan soruşturmadan haberlerinin olmadığı ve
olayın basından öğrenildiği belirtildi.
Kültür Servisi-İstanbul Kültür
ve Sanat Vakfı, İsmail Cem'in
Kültür Bakanlığı döneminde ba-
kanlık ıle ortak proje olarak yü-
rütülen şiir klipleri konusunda
RP'li İsmail Kahraman'ın Kül-
ı tür Bakanlığı tarafından başlatı-
lan soruşturmaya yanıt verdı.
İstanbul Kültür ve Sanat Vak-
fı tarafından yapılan yazılı açık-
larr.ada şiir klipleri projesinin ta-
mamlanabilmesi içın bütçeyi
Kü'rürBakanlığı'nın onaylama-
sından sonra ortaya çıkan bazı
ödemeleri de üstlenmek zorunda
kaldığı ve görselleştirilen bazı şi-
ırler içın telif ücretlerinın de va-
kıf tarafından karşılandığı belır-
tild.
Projenin heraşamasının. Kül-
tür Bakanlığı'nın denetımı ve
. otıjyıyla gerçekleştirildiğı bildı-
nlerek vakfın. Kültür Bakanlı-
ğfnın başlattığı soruşturmayı
basından öğrendiğine dıkkat çe-
kıldi. Açıklanada "kaldı ki,
Kültür Bakanlığı'nın 30.07.
1996 tarihli yazısına cevaben
15.08.1996 tarihinde İstanbul
Kültür ve Sanat Yakfı tarafın-
dan gerekli açıklamalar belge-
leriyle yapılmıştır. Bu tarihten
sonra Kültür Bakanlığı tara-
fından İstanbul Kültür ve Sa-
nat Vakfı'na soruşturma bağ-
lamında bir başyuru yapılma-
mıştır" denildi. İsmail Cem'in
Kültür Bakanlığı döneminde
vakfın koordinasyonunda ger-
çekleştirilen çalışmanın ılk aşa-
masında klıp haline getırilecek
yapıtlar bakanlığın onayıyla
oluşturulan ve Prof. Cevat Ça-
pan, Doğan Hızlan ve Hilmi
Yavuz'dan oluşan seçicı kurul
tarafından saptanmıştı. Çalışma-
nın bütçesi ıse Kültür Bakanlığı
tarafından 10 milyar TL olarak
saptanmıştı. İkınci aşamada
Reklamcılar Derneğı Başkanh-
ğı danışmanlığınca bu kliplen
çekebilecek yönetmen ve şirket-
ler belirlenmiş ve yapılan bütçe
çalışmalannda her klip için 2
milyar TL. harcanacağı saptan-
mıştı. Proje kapsamında Tevfik
Fikret'in 'Balıkçılar'ını Oğuz-
han Tercan. Yahya
Kemal Beyatlı'nın 'Deniz
Türküsü'nü Reha Erdem, Na-
zım Hikmefin 'Memleketimi
Seviyorum' şıinni Kutluğ Ata-
man,Necip Fazıl Kısakürek'in
•Kaldırımlar'mı Orhan Oğuz,
Orhan Veli'nin 'Anlatamıyo-
rum' adlı şiırini Rezzan Tanye-
li görselleştirdı.
Vakıf tarafından yapılan açık-
lamada 'Kültür Bakanlığı ta-
rafından önceden altı film için
hazırlanan protokolün altına
bir şerh konularak. Bakanlık
tarafından tahsis edilen 10 mil-
yar TL'lik bütçe ile 5 şiir klibi
yapılması'nın onaylandığı belır-
tıldı.
Mim FestivaliKültür Servisi -Londra bugünden
başlayarak 26 ocak tarihıne dek renk-
li. renkli olduğu kadar da büyüleyici
bir görsel şölene sahne olacak: Lond-
ra Uluslararası Mim Festivali.
Bu yıl ılki düzenlenen festival. o-
tuz ayn mim topluluğunu ağırlıyor.
E\ sahibi İngıltere'denGavinRobert-
son and Andy Taylor. The Glee Club
PerformanceCompany. Jeremy Rob-
bins.Stephen Mottram's.^nimata. Fa-
ulty Optic.Guy Dartnell. Improbable
Theatre. Ta Ta Di Di Teatro. Tantalus.
Oddbodies. Ernst Fischer. Helen
Spackman: Belçika'dan Massoux
Bonte. Fransa'dan Theatre duMouve-
ment. Les Cousins. PyTamide, Ezechi-
el Gareia-Romeau. Theatre le Rane-
lagh: İtalya'dan Theatro del Caretto.
irlanda'dan Barabbas. Macaristan'dan
The Shamans v e Circus Space Caba-
ret adlı ulusal \e Theatre de L',\nge
Fouadlı karma uluslararası topluluk-
lann katılacağı festıvalde. ayrıca ge-
leneksel İngiliz tiyatrosundan ömek-
ler \e kukla göstenleri de yer alıyor.
Festıvaldekı 'VVorkshop'lararasın-
daysa: John\1owat'ın 'FizikselTıyat-
ro-Physical Theatre' ve 'Beş Gün
Mim-Five Day Mime'. Barabbas'ın
'Palyaço-ClovMi Workshop', Nada
Theatre'ın 'Beş Duyu-The Fhe Sen-
ses' ve profesyonel oyuncuların. yö-
netmen ve tasarımcıların düşünce
alışverışındebulunacaklan "Tanışma
Noktası- The Meeting Point' adlı ça-
lışmalar yer alıyor.
'Darphane
İstanbul
Müzesi olsun'
Kültür Servisi- Türkiye
Toplumsal Araştırmalar
Ekonomik ve Toplumsal
Tarih Vakfı. tarihı Darpha-
ne binalannın 2001'de İs-
tanbul Müzesi olarak etkin-
lik gösteımesini önerdi
Tarih Vakfı tarafından
yayımlanan 'İstanbul Bir
Şansını Kaybediyor' baş-
lık.lı bıldiride. Kültür Ba-
kanlığı Koruma Genel Mü-
dürü Altan Akat'ın örgüt-
lediğı Kültür Bakanlığı
çevrelennin de rol aldığı
bir saldın ıle İstanbul Mü-
zesi projesinin yok edilmek
istendığı belirtildi.
Tarihı Darphane binala-
nnda HABIBAT sergileri
için bina strüktürlerine za-
rar gelmemesi için yapılan
yükseltilmış döşemeler ve
geçicı barakalann bahane
edilerek Tanh Vakfı'nın
suçlandığı bildırilen açık-
lamada. Tanh Vakfı'nın bu
yıl yeni sergi ve kültürel et-
kinliklere hazırlandığı. ge-
len talep üzenne istanbul
ve Anadolu sergılennın ye-
niden açılmasının gündem-
de olduğu ve İstanbul Kül-
tür ve Sanat Vakfı'nın
Uluslararası İstanbul Bı-
enalı'nıbuyıl Darphane'de
yapmak üzere bağlantılan-
nı tamamlamış durumda
olduğuna dıkkat çekildi
Tanh \'akfrnayönelıksal-
dınlann 'sivil topluma gü-
vensizliğin ve sivil toplum
kuruluşlarının çalışmala-
rını engelleme isteğinin
belirgin bir örneği' oldu-
ğu belirtildi.
Vakfın devır senedinin
ıptal çabasına kadar gelışen
süreç. 14 ocak salı günü sa-
at 10.00'daTopkapı Sarayı
gınşindeki Darphane bina-
sındadüzenlenecekbirtop-
lantıyla kamuoyuna duyu-
rulacak.
Toplantıda aynca Darp-
hane'nin Tarih Vakfı tara-
fından kültür yaşamımıza
kazandırılma süreci. HA-
BITAT II kapsamında açı-
lan sergilerın genel koor-
dınatörlerı Prof Dr. Afife
Baturve Prof. Dr. Yıldız
Sey tarafından aktarıla-
cak.
Graham Haynes'ten
'Transition'
Kültür Servisi - Pozitif ve
Cemal Reşıt Rey Konser
Salonu'nun ortaklaşa dü-
zenlediği caz konserleri di-
zisinin dördüncü yılı, bu
akşam kornet ustası genç
cazcı Graham Haynes'in
kenseriyle başlayacak.
Haynes'in son projesi olan
'Transition' kornet. sakso-
fon, davTil, bas ve DJ'lenn
yanı sıra bir film projesi de
içeriyor.
Ünlü davıılcu Ro> Hay-
nes'ın oğlu olan Graham
Haynes, trompet çalarak
başladığı müzık yaşamını
aynı ailenin bır ufak ferdi
olan kornet çalarak sürdür-
mekte. Graham Haynes,
Hollıs'de. Queens ve kom-
şulan Milt Jackson. Jari B-
yard ve Ray Copeland'ı zı-
yaret ederek. müzik dolu
bır atmosferde büyudü
Doğal olarak bu ortam ken-
disini büyüledi. Daha çok
küçükken henüz 12 yaşın-
da müzisyen olmaya karar
verdi.
Babasının aldığı trom-
petle. okul arkadaşlan
Marcus Miller. Bernard
VVright ve Tom Brovvne ıle
Caz kulüplerinde çalmaya
başladı. Caz dünyasında
ustalaşılması en zoraletle-
nn başında gelen kornetı
büyük ustalıkla çalan genç
sanatçı. babasından gelen
caz geleneğini gençlık yıl-
larını geçirdiği Ne\\ Y-
ork'un 'rap'. 'funk', 'un-
derground' gıbı elektrik
muzıklerıyle bırleştıriyor.
Son proıesı olan 'Transiti-
on'da Haynes'in "acid
jazz', 'funk', 'blues' gıbı
farklı müzık turlerinı,
DJ'ler ve film gösterisiyle
destekledıgı görsel ve mü-
zikal bır şölen halinde su-
nuyor. Konserde Haynes'e
Mark Batson (klavyeli çal-
gılar). MicahGaugh (sak-
sofon). Ricardo Quinone$
•Ricky Q" (gıtar). Aaron
Lazansky 'DJ Spazecraft',
Jason Kibler 'DJ Logic',
Lonnie Plaxico(ba.s). Fred
Alias 'Catfish' (davul) ve
Zak Shuman (görsel sanat)
eşlık edıyorlar.
Bu akşam saat 20.30'da
Cema! Reşit Rey Konser
Salonu'nda gerçekleşecek
konserın bıletlerını CRR.
AKM. Capıtol ve Vakko-
rama gışelennde bulabılir-
sıniz.
Cemal Süreya Hatay
Restoran'da anıldı
Kültür Servisi - Bostan-
cı'daki Hatay Restoran'a
girince her yanda Cemal
Süreya'yı görüyorsunuz.
Haydarpaşa'daki Hatay
Lokantası kapandığında
günlüğüne "Hatay öldü"
dıye not düşen, Bostan-
cı'da yeniden açıldığınday-
sa "Gece beyaz geceydi
uyuyakalmışım. Hatay'ın
açılışına yetişemedim" dı-
yen aşk şainnin. günlüğü-
ne karaladığı "Hatay'agir-
dim içim açüdı" sözü. onun
İstanbul'un bu sevimlı me-
kânını ne kadar da benim-
sediğini göstermıyor mu?
Yalnızca o mu? Cevat
Dereli, Edip Cansever,
,\sun Bezirci, Uğur Mum-
cu. Hasan İzzettin Dinanıo
ve daha onlarca önemli ya-
zar ve şair Hatay Resto-
ran'ın müdavimlerindendi
bır zamanlar. Onlan an-
mak Hatay'ın sahibi Meh-
met Ali içın bir gönül bor-
cu. "Ne yapsak ödeyeme-
yiz" dıyor.
Öncekı gün Cemal Sü-
reya'nın 7. ölüm yıldönü-
mü dolayısıyla gerçekle-
şen toplantıda Süreya. Ha-
tay'ın yıtınlen diğermüda-
vimleri ile birlikte anıldı.
Mehmed Kemal, Refika
Bezirci. Zuhal Tekkanat
(Elif Sorgun), İsmet Kemal
Karadayı, Nevra Bucak.
Osman Numan Bara-
nus'un katıldıklan toplan-
tıda Cemal Süreya ile bir-
likte Türk edebiyatı da ko-
nuşuldu. Süreya'nın herke-
sin özlediği dostluğu ve
dürüstlüğünden söz açıldı.
Ancak en önernli konuk.
kuşkusuz. Süreya'nın Hay-
darpaşa Lisesi'ndekı ede-
bıyat hocası 93 yaşmdaki
MünirÖvmenidi.
BUGUN
CUMOK S.\NAT ETKİNLİKLERİ kapsamında saat
13.00'de Ataol Behramoğlu Fugen Kıvılcımerile Eleştiri
Kitabevi'nde söyleşecek.
CRR'de saat 20.30'da Graham Haynes'in "Transition'
konseri izlenebilir.(232 98 30)
İDOB'da Bale Günlerı kapsamında, saat 11.00'de G.
Rossini'nin "Kül Kedisı", saat 15.30'da L. Mınkus'un
'Don Kişot" adlı yapıtlan izlenebilir.
AKSA-NAT'ta saat 15.00 ve 19.30'da 'Abelard ve H-
eloise" adb oyun izlenebılir.(252 35 00)
MİMARLARODASI'nda saat 15.30'da Prof. Dr. Metin
Sözen'in katıldığı "Mimaride Çevre ve Çevre Kültürü"
başlıklı konferans. saat 17.30'da Zeynep Doğan, Hande
Ayar. Serhat Kut ve Ayşe Beyazıt'ın katıldığı "Manısa -
Birgı Çalışması' izlenebilir.