05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 0CAK1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 11 ANKARA kulisiIŞIK KANSU Egemenlik ulusta O p binlerce işçi geçen hafta Ankara Kızılay Meydanı'nda buluştu. Gerçi, bu meydanda Tjrk-İş.yine böylesi büyük kalabaklar toplayabilmişti, ama bu kaz o!a> farklıydı. Fark şıradaydr. Geçmişte yapılan e/lemle' daha çok işçilerin maddi çkarlan ile yakından ilgiliydi. "bplusczleşmeler için, ücret zamlan icin eylem yapmışlardı. Oysa bu kez, töyle bır istem yoktu. Istem, daha çok Türkiye'deki karanlık ilişkilere son verilmesi. ülke yönetiminin dürüst ellere teslim edilmesine yönelikti. Türk-lş Genel Teşkılatlandırma Sekreteri Sabri Özdeş. bu noktayı önemsiyor: "Bu miting, gerek sendikacılara, gerek işyeri temsilcilerine, gerekse işçilere umut verdi. Bence bu eylem, temiz toplum, temiz siyaset anlamında sonuç alınıncaya değin mücadelenin süreceğinin meşalesi oldu. İşçi, ücret zammı istemedi, toplusözleşmedeki haklarını gündeme getirmedi bu eylemde. Son dönemde görev yapmış bütün iktidartann sosyal açıdan içeriksiz politikalanydı protesto edilen." Kısacası işçiler. emekliler. memurlar; unutanlara. egemenliğin kayıtsız koşulsuz ulusta olduğunu anımsatıyorlar. Mahmut yakalandı T ansu Çiller, topu topu birkaç tümcelik bir açıklama yapacaktı. Özetle diyecekti ki, "Geçen yıl Özdemir Sabancı'nın öldürülmesi olayından dolayı aranan Mustafa Duyar, geçen günlerde Suriye Büyükeiçiliğimize teslim olmuştur. Mustafa Duyar, daha sonra Suriye'ye gönderilen bir ekip tarafından Türkiye'ye getirilmiştir. Halen gözaltında olan Duyar'ın sorgusu sürmektedir." Tam üç tümce. Bu kadar basit, basit olmasına da Tansu Çiller, her zamanki gibi ardı ardına iki gaf yaptı. Mustafa Duyar'ın adını "Mahmut", "teslim olmayı" da, "yakalandı" yaptı çıktı işin içinden. Ortalık kanştı. Çiller'in açıklamasını yalanlamak yerine. Mustafa Duyar'ın. "istihbarat, yakın takip, teslim olmaya zorlama" sonrası teslim olduğu gibi karışık gerekçeler bulundu. Olur. insanhk halidir, karıştırırsın. Ama, alışkanlık oldu Çiller için. İşin vahim tarafı şu: Sayın Çiller. her bir sözcüğün bile ölçüp biçilip söylenmesi gereken bir makamda. Dışişleri Bakanı kendisi. Bu sorumluluk, yurtdışında mal mülk edinmeye, yabancı bankalarda repo yapmaya benzemiyor pek. Koskoca bir ülkenin çıkarlarmı çok iyi kollayacaksın. Bu yüzden olsa gerek. Çiller, bir yabancı ülkeye gittiğinde ya da bir yabancı temsılciyi konuk ettiğınde diplomatlarda yürek Selanik. Bu yüzden olsa gerek, Dışişleri Müsteşan Büyükelçi Onur Öymen, resmi görüşmelerde Çiller'in gölgesi gibi. Hey gidi Türkiye hey... Edepliler N e demişti Fatih'teki dergâhta aldatılan Fadime Şahin? "Ali Kalkancı adlt şeyh beni kullandı, sonra başından attı." Ali Kalkancı. "dergâh" değil de "misafirhanesi"ne, RP Grup Başkanvekili, 37 insan cayır cayır yakıldığında Sıvas Belediye Başkanı olan Temel Karamollaoğlu'nun oğlu Muhammed Zahid Karamollaoğlu'nun da gelip gittiğinı açıkladı. Temel Karamollaoğlu, "Yok" dedi, "Oğlum, arkadaşlannın telkiniyle birkaç defa oraya gitmiş. O kadar." Anlaşıldı kı. Karamollaoğlu'nun oğlu Ali Kalkancı ile birlikte vakıf kurmuş: "Feraiz ilim ve Edep Vakfı." Birilerinin ar damarları zonkluyor, kulakları çınlıyordur şimdi, "edep, edep, edep" dıye. Rahatsızlık ne kelime! H er zaman gazeteci siyasetçiye soru sormaz ki... DSP Istanbul Milletvekili Tahir Köse, iç borçlanma vadelerinın 13 aya çıkarıldığının altını çizip, "Bu ne demek?" diye sordu. Yanıtladık: "İç borç geri ödemeleri 1998'e sarkıyor demektir." Tahir Köse, sorulannı sürdürdü: "1998'de başbakan kim olacak?" Karşılığını verdik: "DYP lideri Tansu Çiller." Asıl rollerimize geri dönme zamanıydı. "Yani?" dedık. Tahir Köse, RP'nin DYP'ye kazık attığını söyledi: "Tüm iç borç geri ödemeleri, eğer REFAHYOL koalisyonu sürerse, 1998'de Başbakanlığa gelecek olan Tansu Çiller'in dönemine atılıyor. Şöyle kaba bir hesapla iç borçlanmanın 2.5 katrilyonlukfaizi 1988de ödenecek. DYP'nin, bundan rahatsız olması gerekir, ama olmuyor." Rahatsızlık ne kelime! Çiller, RP'lılerin üstün gayretleri ile TEDAŞ ve TOFAŞ soruşturmalarından kurtuldu. Kaldı geriye. malvariığı. Asıl rahatsızlık orada. DYP, kaz gelecek yerden tavuğu esirger de, "gık" çıkarır mı? Hem borçlanan Tansu Çiller de değil, DYP milletvekilleri de. Eh, faizini de onlar ceplerinden ödemeyecekler. Hır çıkarmanın âlemi ne ki? Duman satan adam F ötr şapkasını, öyle yana kaydırmaz hiç. Alacakaranlıkta durur tam tepesinde. Eski yağ tenekesinden yapılmış ocaktan yükselen duman. fötrünü yalarken bir düşsel beyaz tüy takar şapkanın yanına. Taze yarım ekmeği ortasından keserken çıkan hışırtı, sessızliğıni bozmaz. Etrafına da bakmaz. Oysa bir kent göçmektedjr gecenin içinden geceye doğru. Gözlerı. kor rengindedir. Kim bilır. yeşildir gözü de. kömür alevine yakalandı mı alaza vurur. Şıkırdar ıki bıçak ellerinde. Bileyin keskinliğine dayanamaz kekık de, kırmızı biber de. Atatürk Bulvan'ndan sümbül kokularıyla bir koridor açılır Kumrular Sokağı'na doğru. Milli Eğitim Bakanlığı'nın hemen köşesınde, bu koridorun başlangıcında. en çok öğrencileri çeker çevresine kokoreçci. Fötr şapkalı, ciddı kokoreçci. Sorsanız, "Fötr neden?" diye, tek yanıtı şudur: "Rahat ediyorum abicim..." Hekimler insandır... D oktoriar. iki gün önce Başbakanlık önündeydi. Amaçları, Başbakan Necmettin Erbakan ın nabız vuruşlarını ölçmek ya da Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in bademciklerinin şişip şişmediğine bakmak değildi elbette. Hekimlerin ne istediklerini Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Cihat Oğan. şöyle dilegetirdi: "Artık bıçak kemiğimize dayandı. Amerika'da oteller, iş merkezleri, kilolarca altın, yurtdışından topianan paratardan pay, sahte yeşil pasaportlar, bir telefonla verilen milyonlarca dolar değil, sadece emeğimizin hakkını istiyoruz. Fakülte öncesindeki emeğimizi bir yana bıraktık; attı yıl fakülte, en az dört yıl uzmanlık eğrtimimizin, saatler süren ameliyatlanmızın, geceler boyu tuttuğumuz nöbetlerin hakkını istiyoruz." Ogan. kendilerinden bu istemleri yerine getirmesi istenen yöneticilerin, doktorlara daha önce neler söylediklerini eklemiş açıklamasına: Tansu Çiller: Yapılacak sağlık reformu çerçevesinde müşteriyi doğrudan size yönlendirecek bir sistem kuracağız. Eski Sağlık Bakanı Doğan Baran (Bir klinik şefinin "Geçinemiyorum" diye yakındığı faksına verdiği yanrttan)-. Size. bizim Niğde'de bir muayenehane açalım. Paraya para demezsıniz. Hekimler tüccar. hastalan ise müşteri değil... Tek istedikleri insanca yaşamak. Yüksel Endeğer yazıyor O'nu eskiden beri tanırım. Biz, dış mih- raklara aldanıp, bu cennet ülkede yaratı- lan kaosun bir parçası olmuşken, bir diğer par- çası da O idi. Fakat ara- mızda fark vardı: Biz "sol" adı altında, verimliliğ çok düşük bir ütopyanın pistin- de patinaj yapıyorduk. Cahildik, akılstz- dık, "henyumuşak, hemhesaplı vizyon- luyazartsr" değiîdik henüz. O ise, ta o za- mandan ayaklan yere basan bir kahra- mandı, tabii bunu bugün anlıyorum. Dev- leti için çalıştı hep, Sılistre'yi elinin tersiy- le itip Vaan'ı seçti. (Silistre, burada pa- ra-pul ar lamında kullanılmıştır.) Eğer son anda vazgeçmeseydim, O'nunla D gece Bahçelievler'de, "talihsiz birşekilce" tanışacaktık. Ama sonradan çok daha iyi koşullarda tanıdık birbirimi- zi. kenetendik, kaynaştık! Anlayan anla- dı, Abduliah Çatlı'dan bahsediyorum. 0 Bip Devlet Sanatçısıydı! Medyadan izlemişsinizdir, son günlerde Çatirnın dostlanna ithafen yazdığı şiirler yayımlanıyor. Bakın, bu Vatan Şairi, Sa- yın Gülay Atığ için ne yazmış: "Çisil çisilyağmurda bulvar dosttukla- n aradım Yanımdaki varlıkla birnoktaya, çizgiye vardım Küçük gülücükler, taze öpmeler, el tu- tuşmalar iyi de En yoğun sevgi köprülerinde için için karardım." Gördünüz mü yatan için atan kalpteki duygu yoğunluğunu? Onca mücadelenin içinde, Bakü senin. Kıbrıs benim dolaşır- ken, şiır yazmayı ihmal etmemiş. Güçlü kadın, güzel insan, Sayın Leyla Alaton'a da şu dizeleri yüreğinden kopartmış: "Kendimi ürettim, geliştirdim, tüket- tim, yedim Parça parça edilmiş zambağa karan- fil dedim ilkyaz akşamları kokular getirir insana Bir gün en berbat, en zorlu çiçeği be- nimsedim." Fakat sadece kadınlar için yazmadı O. Yakın çevresine, sıkı dostlanna da dize- ler karaladı. Bana da yazdı! Yeri geldi, açıklıyorum: "Şu dünyaya yeniden gelseydim eğer Ki böyle bir hakkım yokmuş meğer, Fakat olsaydı, inan bana, madlen kalp- li dostum Sana benzemek isterdim ey Yüksel Endeğer!" Bu büyük ozana, devlet sanatçısı AB- Dullah Çatlı'ya benim cevap şiirımı ve böylece gelişen şiır trafiğimızi de pazar- tesı günü aktaracağım. Şu an ağlıyorum! Internet: htp // wwv& // duygu / zam- bak/tazeöpuş... HAYVANLAR ÎSMAÎL GVLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEMÇ AK ÇİZGİLİK K.İMİL MASAR.İC1 —> HARBİ SEMİII POROY GADDAR DAVUT SVRI KIRTCEBE DUA &xHi4f BuSüM • , ~IYtÜGÎ*1 ÜSTÜMOE!. s '•• MIRMIRLAR LĞVRDVRAK •'iT *** TlRMİM 1 Wfflrfı}1 <i'ı\i" TARİHTE Bl'GUN MIMTAZARIK.A\ 11 Ocak SON ROMA IMPARATORU.. 34-fDE SUGÜM, SOM ROMA İMPA£ATVe.U I.T~H£O POSIUS POSMUÇTU. ÖNCELERİ, Sie GBMERAL OLAN BA84SIYU*; P4HA SOM&4 OA K£MOİ VÖMETTIĞI KUVVETI-E&LE, İ LUĞU IÇlM ÇeşİTLI Ş Ş A r Z#F££l.EfSt, 373 y/LtNDA, ROMA /M- u GflATlANUS'uN TAHn OUA TE£- YOL AÇjytlşn. ?>UTFEfZ££TLlğiN SÜIZDÜ&DÜĞÜ ROAAA 'OA, HIGı£Tt- OfJ£ Ç.ffCAISMA< AMACiytA /SA Di- AU/Ş /LAM £DEM £• THEOPO- SİUS, BUNU SAĞLAHAAfC İÇ.IN SES.T ÖNLEMLE- £E BAŞVURMUŞTU. YINE pe, DAĞILA*A*CTA' OLAfJ ROMA /Mf#(SATÜ(ZUJ6UNU pıNÎ t/E SİYA- •SV BAK/MPAU 8/ZL£Çrr£EıLfEMİÇr,>'..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle