03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 1996 CUMARTESİ HABERLER YDH'den pantilere eleştiri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- V'en^ Demokrasi Hareketi(YDH) Genel Sekreteri Hüseyin Ergün, 12 Eylül Harekân'nın Türk siyasi vaşamını kesintiye uğrattığını belirterek "O günkü sıyası s ınıf bunu hak etmişti Bugünkü siyasi yapı lanma da o dönemden farksızdır" dedi. Ergün. RP'ninparti söylemlennin tersıne hareket ettiğini. diktatörlükle yönetıldiğini söyledi DYPGenel Başkanı Tansu Çıller"in de yalan söylemeye devam ertiğini kaydeden Ergün. ANAP"ın da muhalefet partisi olarak işlevini gerçekleştiremediğini savurıdu. DSP'nın demokratik sol söylemıni milliyetçi sağ görüşlenyle sürdürdüğünü kaydeden Ergün. CHP"yi de ""kaynayan kazan"abenzetti. Grup Yoram'a tahliye • İstanbul Haber Servisi - Aralannda Grup Yorum"un ikisi tutuklu dört elemanının da bulunduğu altı sanıâın DHKPCüyesı olduğu" gerekçesivle yargılanmasına başlandı. İstanbul 3 No'lu DGlVf'de yapılan duruşmada. haklannda 22.5 yıla kadar ceza istenen sanıkların kimlik tespiti yapildı. Sanık avukatlannın tahliye istemini kabul eden mahkeme heyeti, duruşmavı erteledi. Kemal SahirGürel ile Ufuk Lüker'in tahlivesıni grubun diğerelemanları ile arkadaşlan. "Güleycan" türküsünü söyleyerek kutladılar. Erbakan ile Koksal goruştu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Necmettin Erbakan. dün MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ile görüştü. Başbakan Erbakan. dün cuma namazından sonra Başbakanlık Konutu'na geçerek çalışmalarım bir süre burada sürdürdü. Erbakan, daha sonra Başbakanlık'taki makamına geçti. Erbakan. burada da MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ile bir süre görüştü. Görüşmeden sonra herhangi biraçıklama yapılmadı. Dedeman davası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dedeman otellerinin sahibi Kemal Dedeman'ın torunu L'mut Önal"ı öldürdüğü gerekçesivle yargılanan "Kürt Ahmet" adıyla bilinen Ahmet Turgut'un oglu Idris Melih Turgut. 4 yıl hapis cezasına çarptınlırken bu ceza 18 milyon liraya çevrildi. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın sonucunun açıklanrnasından sonra Umut Önalın annesi Nezire Önal. karan eleştirerek "Bu ülkede adalet hicbir zaman yerini bulmuyor. Bu sistem devam ettiğı sürece de bulmaz" dedi. Belediye Başkanı Mazlum Aslan, kentin tam ablukada olduğunu söyledi Tuncelfye ambargosuTUNCELI (Cumhuriyet) - Bölgede gıda ambargosu uygulandığı ıddiaları üzerine insan hakları sa\"unuculanndan oluşan bir hevet Tunceli"de incelemelerde bulundu. İHD İstanbul $ube Başkanı Ercan Kanar. Mazlum-Der temsilcisı MuratGürier. Tuncelililer Derneği Başkanı Selman Yeşilgöz, İHD ElazıöŞube Başkanı Celal Demir, KESK temsilcisi Tayfun İşçi. Toplumsal Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) Başkanı a\ ukat Aynur E\livaoğlu. sanatçı Ferhat Tunç. gazeteci-yazar Celal Başlangıç \ e Koray Düzgören'in de aralarında bulunduğu sıvil toplum örgütleri temsılcilerinden oluşan 35 kişilık heyet dün gıda ambargosu ıddialan ve yargısız infazlarla ilgilı fûnceli'de yetkilılerle görüştüler. llk olarak Yalı Atıl İzelgün'ü ziyaret eden heyet adına konuşan Ercan Kanar. birçok vatandaşın Tunceli'deki ınsan haklan ihlalleriyle ilgilı İHD'ye şikâyette • İnsan Haklan Derneği İstanbul Şubesi ve sivil toplum örgütleri temsilcileri, iddialar üzerine Tunceli'de incelemelere başladı. Heyet. kente gıda ambargosu uygulanması ve yargısız infazlar konusunda yetkililerden bilgi aldı. Heyet üyeleri daha sonra CHP'li Belediye Başkanı Mazlum Arslan'ı zivaret ederek avnı Cumartesianneleriyargüanmayabaşladı İstanbul Haber Servisi - 'Cumar- tesi Anneleri' ve aralannda Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederas- yonu (KESK) Genel Başkanı Siyami Erdenı ile Sosyalist tktidar Partisi Genel Başkanı Aydemir Güler'in de bulunduğu 668 kişinin. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na muha- lefet etmek suçundan yargılanmala- rına baslandı. "Cumartesi Anneleri'* olarak anı- lan kayıp yakınlannm. 8 Haziran 19% günü Galatasaray Lisesi önünde yap- tıkları oturma eylemine müdahale eden polis çok sayıda kişiyi zor kul- lanarak gözaltına almıştı. HakJannda, Toplantı \e Gösteri Yü- rüyüşleri Yasası'na muhalefet etmek suçundan dava açılan 668 kişinin yar- gılanmasına, dün Beyoğlu 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlandı. İn- san Haklan Derneği ve Çağdaş Hu- kukçular Derneği'ne bağlı avukatla- nn savunmalan üstlendiği davanın ilk duruşmasında YükseJ Koç. Ercan Gür, Ozgur Yılmaz. Kâzım Yılancı. Ylurat Eres. SongülDoğuer. StiheylaPolat ve Na/an Yerii ifade verdi. Sanıklardan bir kısmı, 'Cumartesi Anneleri'nin eylemini desteklemek için Galatasa- ray Lisesi önünde bulunduğunu belir- tirken bir kısmı da, olay yerinden ge- çerken gözaltına alındığını söyledi. Bir sanık da kimlik kontrolü sırasın- da "SiirtU" olduğu için gözaltına alın- dığını belirtti. Duruşma, sanık ifadelerinin alımı- na devam edilmek üzere 25 kasım tarihine ertelendi. " bulunduğunu söyledi. Kanar. Tuncelfde köylere gıda ambargosu uygulandığı. köylülere gıda maddesinin karney le verildiği. köy değirmenlerının kapalı olduğu iddialarını yansıtarak nedenlerini sordu. Tunceli Valisi Atıl Uzelgün. kentte gıda ambargosu olmadığını öne sürerek. sadece kırsal alana ciden mda maddelerinin kontrollü \erildığını söyledi. Uzelgün. "Değirmenleri. PKK militanlanna un sağladığı için kapattık. Ancak vatandaşın ıınıınu öğütmesi için Akpazar'daki fabrikada \atandaşlara ücretsiz h'umet \erili\or. Aynca terör örgütleri tatandaşa baskı yaparak gıda maddesi sağlamak istiyor. İnsanlarımızdan zoria haraç alıyor" dedi. şikâyetleri dile getırdiler. Belediye Başkanı Mazlum Arslan da Tunceli'de gıda ambargosu uygulandığını belirterek. "Vatandaş köyüne karney le gıda maddesi götürebiliyor. Tunceli tam bir abluka içindcdir. L'zman doktorumuz yoktur. Bütün yollanmız belli saatlerden sonra kapanıyor. İşsizlik giderek artıvor. de\ let bölgeyi geri bırakmıştır. İnsanlannn/ büyük zoriuklar içinde vaşanılannı sürdürmeye çalışıyorlar** di\e konuştu. Heyet üyeleri bu görüşmelerden sonra Özel Tim mensuplarınca bir süre önce öldürülen Mazlum Mansuroğlu'nun köyüne gitmek istediier. Ancak gü\enlik güçleri buna ızin vermeyince heyettekiler. Cumhuriyet Savcılığı'na giderek Özel Tim mensuplan hakkında suç duyurusunda bulundular. Heyettekiler incelemelenni bıiüünde sürdürecekler. DYP 7/ muhalifler Cindoruk 'yeni' DYP'nin lideri oluyor AYŞE SAYIN ANKARA - DYP'de. Tansu Çiller yönetimı \e RP ile koalısvona karşı olduklan gerekçesivle partilennden ıstıfa eden muhalifler Hüsamettin Cindoruk'ım genel başkanlığında •partileşme" karannı kesınleştirdı. Muhalıfler. ekını avı ortalannda yeni partinın kurulacagını açıklarken. Cindoruk. bu süreçte. dağınık bir görünüm çızen istıfacı 10 mılletvekılını, "birlikteharekefetmek için vakın markaja alacak. DYP'den ilk aşamada 3-5 nıilletvekilını koparmayı hedefleyen mııhalıf hareket içinde de partileşmeden önce kopmalar bejdennor. Cindoruk"la "genel başkanük" konusunda anla^amayan Bartın Mılletvekilı Köksal Toptan'ın DYP'vegeri dönebileceğı. Bursa Mılletvekilı Ca\itÇaglar'ın da ekipten kopabıleceğı bildirildi. >eni partı için ülkegenelınde orgütlenme çalışmaları sürerken. Cindoruk, DYP kurucularından Ozden Özbilun \e Cıllerın IV. dönemde partiden ilıraç ettirdiğı eskı Antalya Mıllet\ekilı GökberkErgenekon. yeni partinın kuruluş çalışmaları ıçın harekete geçti. Bırçok Ü\P kurucusunun da aralannda yer aldığı muhalifler. ilk aşamada TBMM'de grup kurmayı hedeflerken. Büyük Türkıve Partibfne geçen eskı DYP mıllet\ekilı \e kurucularını da yeni partıde toplamayı amaçladıklan bildirildi. Henüz ısmi ve amblemı belırlenmeven yeni parti için bir süredır çeşıtlı bölgelerde temaslannı sürdüren ve nabız yoklayan Cindoruk un. uzun görüşmelerden sonra venı oluşumun başına geçmeyi kabul ettıği öğrenildı. Meydanlara çıkan memurlar tasarruf kesintilerinin ödenmesini istedi KESKzprunlueykmyaptıHaber Merkezi - Ka- mu Emekçileri Sendika- lan Konfederasyonu (KESK). "zorunlu tasar- ruflann nemalanvla bir- likte ödenmesi, İller İda- resi Yasası'nın da iptal edilmesi istemiyle" yun çapında plandığı bir dizi eylemlerden ilkini dün gerçekleştirdi. Meydan- lara çıkan memurlar. ta- sarruf kesintilerinin he- men ödenmesini istedi- ler. Ankara'da çalışanla- ra polis müdahalesi so- nucu 30'u aşkın KESK üyesi ve 3 çevik kuvvet görevlisi yaralandı. KESK; zorunlu tasar- ruflann ödenmesi. hükü- met tarafından yeni çıka- nlan ve valilere "süper" yetkilertanıyan İller Ida- resi Yasası'nın da iptal edilmesi için dün başta İstanbul. Ankara. tzmir, Adana, Kocaeli başta ol- mak üzere birçok ilde meydanlardaydı. KESK'in eylem süreci, dün yapılan kitlesel basın açıklamalarıyla başladı. Sakarya Caddesi'nde top- lanan lOOOdolayındaça- lışan. hükümeti istifaya çağırdı. KESK yönetici- leri ve Ankara Şubeler Platformu'na üve sendika- lann temsilcileri, toplusözleşme istemlerinin karşılıksız kaldığını ve zorunlu tasarruflannın gasp edildiğini söyiediler. Polisin. Sa- karya Caddesi"nden SSK Genel Müdürlüğü'ne yürümek isteyen çalışanlara izin vermemesi üze- rine çatışma çıktı. Polisin cop- larla müdahale ettıği yürüyüş sı- rasında. 30'u aşkın çalışan ve 3 KESK başta İstanbul olmak ii/ere birçok ilde tasarruf kesintilerinin hemen ödenmesi için eylem yaptı. (Fotoğraf: KL BİLAY TÜNTÜL) polis yaralandı. Gözaltının ol- madığı olaydan sonra toplantıya katılan çaîışanlar. Inkılap So- kak'ta basın açıklamasının okun- masının ardından dağıldılar. İstanbul "da dün Aksaray Met- rosu önünde ve Kadıköy 'de top- lanan kamu çalışanları. "Zam, zulüm, karakol, işte REFAH- YOL". "Tasarruflar ödensin... Susmadık. susmayacağız" gibi çeşitlı sloganlaratarak hüküme- ti protesto ettiler. Pankart ve dö- vizler taşıyan kamu çalışanları- na Türk-lş ve DlSK'e bağlı sen- dikalarla bazı siyasi parti örgüt- leri dedestek verdi. Kamu çalışanlanna hitaben ba- sın açıklamasını okuyan KESK Genel Başkanı Siyami Erdem, İl- ler Idaresi Yasası'nın. eme- ğin kazanımlanna ve ör- gütlerine yönelik saldınla- n daha da pervasızca yü- rütmenin aracı olarak çı- kanldığını söyledi. Erdem, hükümetin zorunlu tasar- rufları "gaspetmeyeçalış- nğuu 1 " belirterek "Vasazo- ru ile dayatüan bu ekono- mikve siyasizorbalığa kar- şı asla boy un eğmeyeceğjz" dedi. Izmir KESK'ebaglısendika- Janndışında.ÖDRDlSK, Türk-İş ve meslek odala- rı temsilcilerinin de katıl- dığı Izmir Konak Meyda- nı'nda yapılan yaklaşık 500 kişilik toplantı için, polis yoğun güvenlik ön- lemleri aldı. Alana üstle- n aranarak alınan KESK üyeleri, yazılı açıklama sı- rasında; "Tasarruflar he- men geri ödensin", "Ta- sarrufparamızgaspedile- mez", "Savaşa değiL çalı- şana bütçe". "Adil düzen dediler. tasarrufu yediler" \c "BoniKuva.fai/civeva- pılan ödemeler durdurul- sun, işçinin parası öden- sin" şeklindesloganlarat- tılar. KESK Merkez Yü- rütme Kurulu adına yazı- lı açıklamayı okuyan Izmir Şubeler Platformu Döneın Söz- cüsü M. Bahri Akkan. 28 eylül- de binlerce dilekçeyı Cumhuri- yet Alanı'ndaki postaneden Baş- bakan Erbakan'a postalayarak tasarrufları geri ısteyeceklerıni bildirdi. Akkan. ekim ayı içinde de "gölge mitingi" adıy la düzen- lenecek toplantıyla eylem zinci- rini sürdüreceklennı sövledi. 12 Eylül ülkede derin izler bırakırken Evren, Muş'ta yaptığı konuşmasında idamları şu sözleriyle savunuyordu 4 Asmayahnı da besleyelim ırıi^ALİER Darbe ve idam sehpası. tarihsel dostluğu buiunan iki kelımedır. Insanlık tarıhinin pek çok dönenvnde ve farklı ülkelerde sık sık yan vana geldiler. Bu iki kelime. 1980 Türkiyesi'nde bir kez daha buluştu. 12 Eylül'de darbe. 25 gün sonra da idam sehpası geldi. İlk idam sehpası Ankara'da kuruldu. 7 ekimde sol görüşlü N'ecdet Adalı ile sağ görüşlü Mustafa Pehlivanoğlu asıldılar. Darbenin ilk ayında kurulan idam sehpalan. Turgut Özal başbakanlığında kurulan ANAP hükümeti döneminde de sürdü. 23'ü adli. I 7 'si sol görüşlü. 8'i sağ görüşlü ve 1 de Ermeni ASALA örgütü militanı olmak üzere toplam 49 kişı asıldı. İdamlar içerden ve dışandan tepkiler aldı. Özellıkle Erdal Eren'in idamı çok tepki aldı Erdal Eren, 4 Şubat 1980'de. er Zekeriya Öngeli'yi öldürmek suçundan tutuklanır. 12 Mart'ta 1980'de Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından idam cezasına çarptırılır. Askeri Yargıtay 3. Dairesi, idam karannı bozar. Kararın bozma gerekçelennden biri Erdal Eren'in 18 yaşından küçük olmasıdır. 12 Eylül'den sonra dava hızlandırıhr ve 20 ekim'de Askeri Yargıtay Genel Kurulu. 3. Dairenin karannı bozar. 3. Daire. Eren'in cezasının müebette çevrilmesi gerektiğinde ı>rar eder. Ancak. Genel Kurul. 3. Daire'nin karannı bir kez daha kaldırır. Yargı karan kesinleşir. Bu karan Milli Güvenlik Konseyi 12 aralıkta onaylar ve nüfus kaydına göre 17 yaşında olan Erdal Eren idam edilir. Kenan Evren 3 Ekim 1983'te Muş'ta 1 2 E y l ü l a s k e r i d a r b e s i n i n b i l a n ç o s u • 650 bin kişi gözaltına almdı. • I milyon 683 bin kişi fiş'lendi. • Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. • 7 bin kişi için 'idam' eezası istendi. • 517 kişiye 'idam'eezası verildi. • 49ktsiasıWı. • tdam edilmeleri istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gön- derildi. • 71 bin kişiTCK'nin 141,142 ve 163. maddeterinden ysur- gılandL • 98 bin 404 kişi 'örgöt üvesi' olmak suçundan yargılan- dı. • 388 bin kişiye pasaport verilmedi. • 30 bin kişi 'sakıncalı olduğu" için işten attldı. • 14 bin kişi 'vatandaşlıktan' çıkanldı. • 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti. • 300 kişi 'kuşkulu bir şekilde" öldü. • 171 kişinin 'işkenceden öidüğü" belgelerle kanıtlandı. • 14 kişicezaevterindeki uv gulamalan protestoetmek için yaptıklan 'açlık grevleri" sonucu yaşamını yitirdi. • 937 film 'sakıncah' bulunduğu için vasaklandı. • 23 bin 667 demeğin faaliyeti durduruldu. • 3 bin 854öğretmen, 120 üniversitede görevli öğretim üye- si, 47 hâkimin hjine son verildi. • 7 bin 233 devlet görevlisi bölgeleri dışına sürüldü. • Halkın 'hayır' demesinin yasak olduğu anayasaoylanıa- sı sonucu 12 Eylül'ü yapaniara önıür boyu dokıınulma/Jık tanındı. • 1402 sayılı yasa nedeniyle 9 bin 400 kişi kamu görevin- den atıldı ya da sürüldü. • Gazeteciiere toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapis eezası veril- di • Getirilen yasaklar nedeniyle Istanbul'da gazeteler top- lam 300 gün yayımlanmadı. • 13 büy ük gazete için 303 dava açıldı. Gazeteciler hakkın- da toplam 4 bin yıl hapis eezası istendi. • 300 gazeteci saldınya uğradı. • 3 gazeteci öldürüldü. • Cezaevlerinde buiunan gazeteci sayısı: 31. • Haklannda tazminat davası istenen gazeteci sayısı: 211. • Gazetecilerden istenen tazminat miktan: 12 milyar 848 milyon lira. • 39 ton gazete, dergi ve kitap. sakıncalı olduğu için imha edildi. yaptığı konuşmasında idamları şu sözleriyle savunuyordu: Asmavalım da. besleyelim mi? İdamlann yanı sıra gözaltında. cezaevlerinde çok sayıda kişi öldürüldü. Yazar ve yayıncı îlhan Erdost cezaev ine götürülürken dövülerek öldürüldü. Türkiye. tanhinde ilk kez cezaev lennde kendilerini yakan ve ölüm oruçlarında can veren insanlara tanık oldu. Profesör Alpaslan Işıklı yıllar sonra 12 Eylül'ü şöyle değerlendiriyor: " 12 Ey lül. 24 Öcak karariarının uy gulamaya geçirilmesi için yapıldı. Neoliberal modelin hayata geçirilmesi için çalışma yaşamında yasalar nezdinde değişiklik yapılmak zorundaydı. 12 Eylül bu gereklilikleri yerine getirdi. En büyük etkisi de sendikalara. genel olarak halkın örgütlenmesi üzerineydi. Örgütsüz, sindirilmiş bir toplum yaratılmak istendi." DİSK ve Barış Derneği başta olmak üzere çok sayıda yasal kuruluşun biranda yasadışı ilan edilerek kapatılmaları ve yöneticilerinin yıllarca cezaevlerinde tutulmalan. binlerce demokrat öğretim görevhsinın üniversıtelerden uzaklaştırılması, gazetelerin kapatılması. kitapların yakılması, Üniversiteler Yasası'nın kaldınlması. YÖK. siyasi partiler. sendikalar. Toplu sözleşme ve grev vs gibi topiumun örgütlenmesi ile ilgilı çok savıda yasanın kaldınlması ve yerine yasakçı yeni yasaların konulmasının başka ne amacı olabilir? 12 Eylül yönetimı ana hedefini "Atatürk ilke \e de\ rimlerinin yeniden tesisi" olarak açıklıvordu. Sık sık Atatürk büsîlerı açılıyor. Her köşe başında Atatürk portresi >atılıyordu 1981 -Atatürk V ılı" ilan edilirken. bırde "Atatürk Barış Ödülü'nün verilmesi karalaştınlıyordu. Ne var ki ortada açıklanması güç uvgulamalar vardı. Atatürk'ün kurduğu CHP. Türk Dil Kurumu. Türk Tanh Kunımu, ve Halkevleri kapatılmıştı. Din dersi zorunlu dersler arasına alınmıştı. İsmet İnönü'nün oğlu Erdal İnönü. güvenilir bulunmayarak veto edilmiş ve partisinin seçime girmesi yasaklanmıştı. 12 Eylül'ün sahiplendiği neoliberal ekonomik politikalar. hiç de Atatürkçü bulunmamıştı. Cstüne üstlük. dönemin ABD Büy ükelçisi Ankara"dan VV'ashington'a gönderdiğı raporda. "Kemalist ayduılar direniyor" diyeyazmıştı... 12 Eylül kurumlaşıyor 12 Eylül yönetimı 6 Aralık 1983'te Turgut Özal başkanlığında kurulan hükümetin göreve başlamasıyla fiilen sona erdı. Ama. beklenenin aksine 12 Eylül Hukuku kurumlaştı.Bugün o ülkemiz o dönemin yasalanyla ve anlay ışi) la yönetiliyor.Tüm partilerin eleştirdiği 1982 Anayasası. Temmuz 1995"te ağırlıkla siyasi partiler, seçme \e seçilme hakkı ile ilgili düzenlemeleri kapsayan ve toplam 16 maddeyi içeren kısmi değişiklik dışında varlığını koruyor. Dahası 12 Eylül döneminde çıkanlan yasalann iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulabümesi veo dönem yöneticilerinin yargılanmasını öngören madde bu değişikliklerın yapıldığı oturumda reddedildi.TBMM 12 Eylül'ü sahiplendi... Bitti CUMARTESİ YAZILARI [ ATAOL BEHRAMOĞLU Süpgiin Kime Denîr? Üniversite öğrencisi olduğum sırada Çorum'a süK- gün edilişimden biryazımda söz etmiştim. Arkadaş- larîa Türkiye işçi Partısi'ni savunan birbildiriyi DTCF'de dağıttığımız için gözaltına alınmış, sonra da sıkıyöne- tim emriyle Ankara dışına çıkarılmıştık. Ben ve rah- metli Ergin Günçe, aynı polis aracındaydık. Ben Ço- rum'da kaldım. O. sürgün yeri Amasya'ya devam et- ti. Çorum emniyetinde parmak izlerim alındı, göğsı> me üzerinde numaralar buiunan bir tabela konularak fotoğrafım çekildi... Çorum'da 'Yeni Çorum' adlı bir otelde kalıyor. herakşam karakola uğrayarak birdef^ teri imzalıyor. böylece 'ısbatı vûcut' etmiş oluyor- dum... Çorum sürgünüm 150 gün kadar sürdü. 27 Ma- yıs'ın yıldönümü nedeniyle bağışlanarak Ankara'ya dön- memize izin verildi. Kaldığım otelin resepsiyon görevlisine Ankara'dan sürgün geldiğimi söylediğımde. bana 10 yıldır Çorum'da sürgün olarak bulunduğunu söyledi. Bulgaristan göç- meniymış. Birileri bir ıhbarda bulunmuş olmalı ki tu1 tuklanıp bir süre gözaltında kaldıktan sonra buraya gönderilmiş. izmir'deki aılesiyle, ancak onlar Çorum'a geldiklerinde görüşebiliyormuş. Resepsiyon görevli- sinın sürgünluğü yanında benimki çocuk oyuncağı gi- bi kalmıştı. ', Sürgün, Osmanlı yönetiminin özellikle siyasal karr şıtlarına uyguladığı bir cezaydı. Yönetimle çatışan Osmanlı aydını (ölümle cezalandınlmak dışında) iki teh- ditle karşı karşıyaydı: Ya imparatorluğun uzak bölgelerinden birinde sürr güne gönderilmek ya da Avrupa'ya kaçarak bir baş>- ka sürgünü yaşamak. Geçen yüzyılın en ünlü sürgü- nü. sürgünlüğün her iki türünü de yaşayan Namık Ke- mal'dır. Karşıtlarını sürgüne göndermek geleneği It- tihat ve Terakki, ardından cumhuriyet yönetimlerin1 ce de sürdürüldü... Bir başka ünlü yazanmız Refik Ha- lit Karay, Ittihat ve Terakki döneminde Türkiye içle^ rinde, cumhuriyet döneminde de Beyrut'ta uzun yılr lar sürgün hayatı yaşadı. Beyrut anılarını 'Sürgün' adıyla romanlaştırdı... • • • Cumhuriyet dönemi Türkiyesi'nde (İmparatorluğun uzak bölgeleri artık söz konusu olmadığı için) sürgün eezası ülke içinde uygulanmaya başlandı... 4O'lı yıl- lann solcu aydınlarından ve eylemcilerinden cezaev* lerine girmeyen kalmadığı gibi, ülke içinde sürgün eezası çektırılmeyen de yok gibidir... Ve kendi öz yur>- dunda yaşanan bu sürgün, sanıyorum ki en acı ola- nıdır. Aziz Nesin'in. Rıfat llgaz'ın anı-romanlanndan bunu biliyoruz... • • • Nâzım Hikmet yurtdışına çıkmak zorunda kaldı- ğında, zorunlu dış sürgünü başladı... Burada, (Demir Ozlü'nün 'Türk Edebiyatı ve Sürgün' başlıklı değer- li incelemesinden) Rafael Alberti'nin sözlerini aktar- mam gerekiyor: "Sürgün, geri dönüşün olanaksızlı- ğı duygusunun gerçekten duyumsanması ve yerleş-. mesıdir." 194O'lı yıllarda. Pertev Naili Boratav, Ni- yazi Berkes, Muzaffer Şerif gibi ilerici bilim adan> ları da siyasal baskılarla karşılaştıkları ve Türkiye'de mesleklerini yapma olanağı ellerinden alındığı için yabancı ülkelere göçerek sonuçta sürgünlüğe zorlan- mış oldular... • • • 1917 devrimi sonrasında aralannda Ivan Bunin, Le- onid Andreyev, gibi büyük yazarların da bulunduğu yönetim karşrtı birçok Rus aydını. 2. Dünya Savaşı yıl- larında E.Einstein, B.Brecht, VV.Benjamin vb. anti- faşistAlman bilim adamlan, yazar veaydınlar, yaban- cı ülkelere göçmek ya da kaçmak zorunda kaldılar... Bunu Güney Amerikalı aydınların, albaylar cuntası sonrasında da Yunanıstanlı aydınların göç dalgalan izledi. Bizde bu anlamda ilk göç dalgası 12 Mart 1970, fakat asıl büyük dış sürgünlük 12 Eylül 1980 sonra- sındadır. • • • ' Barış Derneği davasından 8 yıla mahkûm olup Is- tanbul'da bir süre gizlendikten sonra, 1984 yılı Ka- sım ayı sonlarında yurtdışına çıkmak zorunda kal- dım. 70'li yıllarda da bir süre yaşadığımFransa'yagit- tim. 1986'da, sürmekte olan davalardan birinden daha 5 yıla mahkûm edilince, çekmek zorunda olduğum hapis eezası 13 yıla yükseldı... Cezaların Yargıtay'ca bozulması ya da aklanmayla sonuçlanmasının hemen ertesinde. 1989 Hazıranı'nda Türkiye'ye döndüm..-. Sözünü ettiğim ikinci mahkûmiyetten sonra bir an ka- ramsarlığa kapıldığımı itiraf ederim... Fakat bütün bunlara, gittikçe dayanılmazlaşan yurt özlemine, yurt- dışında yaşadığımız maddi. manevi sayısız güçlük- lere rağmen. kendimi yine de bütünüyle 'sürgün' ola- rak hissetmedim... Bu belki. kitaplarımın Türkiye'de her şeye rağmen yayımlanmaya devam ediyor olma- sından. belki de 'geri dönüşün olanaksızlığı' gibi bir duyguya kapılmak ıçın henüz erken olmasındandı... • • • Özellikle 12 Eylül 1980 sonrasında birçok aydını- mız, yurtdışında sürgün olmanın acılarını yaşadı. Kar- deşim Nihat'ın 15 yılı aşan sürgünluğü kısa süre örv ce sona erdi. Sümeyra'yı. Yılmaz Güney'i, Behice Boran'ı. ülkeye dönme olanağına sahip olmadarv, yurtdışında bulundukları sırada yitirdik. Sürgündeki Halk Oyunculan'yla ve yönetmenleri Ayşe Emel'te 'Mustafa Suphi Destanı 'nı sahneleyişimiz, benim sür>- günlük yıllarımın en değerli anılarındandır. Siyasal ne- denlerle ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan ve yurt- dışında da Türkiye'de demokrasi ve insan haklan için çaba harcayan Demir Özlü, Dursun Akçam gibi arL kadaşlarımla unutulmaz anılarımız vardır. Server Ta- nilli, büyük sağlık engeline rağmen bilimsel çalışma- larının yanı sıra Türkiye'de demokrasi ve insan halc- ları için mücadelesini 12 Eylül sonrasında yurtdışın- da sürdürürken bir yandan da entelektüel kimliğiyle Türkiye'deki varlığını sürdürmeyı başarabilmiş ender biraydınımızdır... • • • Önceki dönemler ya da 12 Eylül sonrasında TürkL- ye'den zorunlu olarak ayrılmış. sürgünlüğün maddi ve manevi acılarını yaşamış, fakat demokrasi ve in- san haklan için mücadeleden geri kalmamış, adlah kitlelerce bilinen ya da isimsiz nice insanımız, aydfc- nımız vardır... Zorlayıcı bir neden olmadan yabancı üf- kelerde yaşamayı ve çalışmayı seçmek de herkesift doğal hakkıdır. Bütün sorun. dürüst olabilmektir. ÜIL keye dönüş engeli çoktan ortadan kalktığı ya da en baştan beri böyle bir engel olmadığı halde, sırf prim getirdiği, çıkar sağladığı için kendini 'sürgün' olarak pazariamak. bırakınız aydın, solcu, devrimci olmayij sıradan bir insan. sıradan bir yurttaş olmak ahlakına aykırıdır...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle