03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 1996 CUMARTESİ 12 DİZÎYAZI Mesut Yılmaz koşabilecek mi? Sunuş Çok partili döneme geçtigintiz 1946'dar, buyana, Türkiye, Bülent Ece\it 'in gertel başkanlıgmdaki CHP 'mn kısa dönemli koalisyon denemeleri dışında, 4 yıllık DYP- CHP koalisyonu da dahil hep sag poiitikaiarla yönetildi. Uygulanan bu poiitıkalar sırasında üç kez askeri darbelerle demokrasi kesintiye uğrarken, bııgiin de Türkiye de kimse demokrasinin tüm kurıım re kurullanyla uygulandıgını savunamıyor. Yargısız infazlar.faili meçhul cinayetler. terör ve işsizlikyanında giderek ağırlaşan ekonomik lablo. toplumsulpatlamalann habercisi gibi. Merkez sağ partilerin ve askeri darbekrin gölgesinde yeşeren şeriatçı hareketler her geçen giin büvürken, RP de sonunda iktidara geldi. RP 'nin tüm eleştirilerine karşın iktidarda oylarım artırmaya devam etmesi, sol partiler yanında merkez sag partileri kavgüandırmava başladı. Başta ANAP ve DYP olmak üzere . MHP, DP ve DYPden aynlan partileşme sürecindeki milletvekilleri RP nin önünü kesmenin voîlarmı aramaya başladı. Bir bölümü birleşmeyi savunurken. bir bölümü seçimlerde ve yasama çahşmalarında işbirliginin daha yararlı olacagı inancında. 12 Eyliil darbesinden sonra, 30 mayısta dönemin Cıımhurbaşkanı Kenan Evren den de izin alarak ANAP ı kuran Tıırgut Özal 'ın amacı, sivasi velpazenin tam ortasmda ver almak ve merkeze yakın sag ve sol oylan alarak kitle partisi oluşturmaktt. Özal. bu nedenle "4 egilimi birleştirdik" dedi. Bııgün ise Mesut Yılmaz, yeıuden sol oylara talip. Kendi döneminde, ANAP'ın sivasi velpazenin neresinde olduğu yolundaki tartışmalardan ıtzak durmaya çalışan Özal, sonunda "Oynuk merkez "teorisini ortaya attı. Bugün de merkez sagı herkes kendinegüre tammhyor. ANAP'ın 1946 nıhıına. Demo'krat Parti ruhuna sahip oldukları iddiasına karşın, Demokraı Partililer ve o dönemde sivasi yasaklı olan Süleyman Demirel'den çok tepki aldı.Çiller yönetimindeki DYP, 3 yıl boyunca birçok bölünme yaşarken, Cavit Çaglar Rıfat Serdaroglu, tsmet Sezgin. Rejaiddin Şahin, Mehmet Batallı, Necdet Menzir gibi Çiller kabinesinde bakanlık, parti yönetiminde liderden sonra ikinci makam olan "Teşkilat Başkanhgı" görevlerinde bulunan isimlehn muhalefete geçmeleri dikkat çekiciydi. DYPden aynlan isimlehn, eski genel başkanlarmın yönetim anlayışı, sagda birleşmeye karşı yapmacık yaklaşımı ve kişisel hırslan konusundaki açıklamaları, kamuoyuna Çilleryönetiminin özellikleri konusunda ipuçları verdi. ANAYOL koalisyonu, merkez sagda birlik için kaçırı/an bir fırsat oldu. Bu olanagı Yılmaz 'ın mı, Çiller in mi degerlendiremedigi tartışmalı. Bugün de, ANAP ve DYP arasındaki mücadele, ideolojik ya da politika veya yöntemfarkiılıklarından daha çok liderler ve ekiplerinin iktidar kavgasına sahne oluvor. Özal ve Demirel arasındaki ateşli mücadele, 3 aylık bir hükümet ortaklığına karşın Çiller ve Yılmaz arasmda siirdü. RP giderek uvgulamalarıvla merkeze kayarken, merkez sag partiler ise merkez sag partiler ise oylanndakt aşmmayı önleyemiyor. Oy oramndaki gözle görülür artışa karşın vüzde 10 barajım aşamayan MHP Ve göre ise, DYP ve ANAP içinde çok sayıda milliyetçi kökenli arkadaşlan var, BBP de zaten kendilerinden kopan bir parça ve gün gelince birleşecekler, dolayısıyla artık MHP demek, tüm merkez demek. DÜRDANE KOCAOĞLU / BÜLENT SARIOGLU M esut Yılmaz'ın TBMM Başkanlığı seçimleri sırasında, aday olmasını önerdiği, ancak ANAP grubunun eğilimine karşın Mustafa Kalemli'yi destekleyerek yalnız bıraktığı Oltan Sungurlu ile arasmda soğuk bir savaş olduğu belirtiliyor. Oltan Sungurlu'ya yakın isimler, Yılmaz'ın parti tabanında büyük desteği olan Oltan Sungurlu'dan çekindiğini, bu nedenle adının ön plana çıkmasını istemediğini söylüyorlar. K urulduğu 20 Mayıs 1983'ten bu yana 4 olağan. 2 de olağanüstü kongre yaşayan ANAP'ta partinin kurucu genel başkanı Turgut Özal, 1985 ve 1988 kongrelerine tek aday olarak gırdi ve seçildi. 1988 kongresinde Kartal Demirağ'ın suikastında parmağından yaralanan Özal, "Allah'ın verdiği canı Allah aür" diyerek, eşi Semra Ozal ve çocuklannın yarattığı tartışmalann önünü bir ölçüde kestı. 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren "in görev süresinın bitmesi üzerine Özal. 30 Ekim 1989'da Cumhurbaşkanı seçildi. 9 Kasım 1989'da Çankaya'ya çıkan Özal, bu arada yerını bırakacağı kişiyi bulmak için grupta 18 mılletkvekili için yoklama yaptırırken, bu insanlan da "18 Türk büyüğü" diye nitelendırdi. 18 Türk büyüğü arasmda genel başkanlık için bir süre önce adlan kulıslerde dolaşan Güneş Taner, Lütfullah Kayalar. Hasan Celal Güzel ve Mesut Vılmaz da vardı. Ancak, Özal, bu yoklamaya rağmen Başbakanlık görevıni dönemin TBMM Başkanı Yddınm Akbulut'a bıraktı. 17 Kasım 1989'da yapılan olağanüstü kongrede Akbulut. Hasan Celal Güzel'e karşı yanşı kazanarak genel başkan oldu. Yıldınm Akbulut hükümetinde bir süre Dışışleri Bakanlığı yapan ancak daha sonra bu görevinden aynlarak genel başkan adaylıgı için hazırlanan Mesut Yılmaz, Turgut Özal'ın eşi Semra Ozal ve diğer yakın çevresinin de desteği ile 15 Hazıran 1991'de yapılan 3. Olağan Kongre'de Genel Başkan ve Başbakan oldu. Mesut Yılmaz, 5 aylık başbakanlıgın ardından genel seçımlere bir yılı aşkın bir süre varken erken seçıme giderek, partisini 8 yıllık bir iktıdardan sonra muhalefete taşıdı. ANAP'ın bu sonucu almasında Özal'ın başbakanlığı döneminde yaratılan "hanedan görüntüsü" ve ayyuka çıkan yolsuzluk söylentilen büyük rol oynadı. 28-29 Ağustos 1993'te yapılan 4. Olağan Kongre'ye tek aday olarak girerek oybirliği ile kazanan Yılmaz, 24-25 ağustos günlerinde gerçekleştırilen 5. Büyük Olağan Kongre'de de Izmir Milletvekili lşınÇelebi ile girdiği yanşta üstünlük sağladı. Mesut Yılmaz, Semra Özal ve çocuklannın açık desteği ile seçilmesıne karşın, ujgulamalan ve tavn ile partınin kurucusu 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı memnun edemedi. Yılmaz, ANAP'ı Özal'ın partisi olmaktan çıkarmaya çalışırken, kendi liderliğini de pekiştirmeye çalıştı. Özal ve ANAP içindeki bir grup milletvekili Mesut Yılmaz'ı -statükoculuk~la suçladı. Etkilemekte güçlük çektiği \e yönlendiremediği Yılmaz'a karşı mücadele etmek ve çok sıkıldığı CumhurbaşkanlığYnı bırakarak aktif siyasete dönmek ısteyen Turgut Özal'ın ısteği üzerine başta kardeşı Yusuf Bozkurt Özal ile dayısının oğlu Hüsnü Doğan olmak üzere bir grup milletvekili ANAP'tan aynlarak Yeni Parti'yi (YP) kurdu. YP'nin kuruluşundan bir süre sonra, Turgut Özal ölürken, Genel Başkan Yusuf Bozkurt Özal'ın sağlığını kaybetmesinin ardından parti dağılma sürecine girdı. Hüsnü Doğan da yenıden ANAP'a döndü. Yılmaz yanıldı' yapmaya mecbur kalacağmı hesapladı. Nitekim. DYP ile ANAP koalisyon kurdu. Ancak. bu koalisyon, Mesut Yılmaz'ın Çiller hakkındaki örtülü ödenek skandalını ortaya çıkarması ve RP'nın Çiller hakkındaki yolsuzluklarla ilgili soruşturma önergelerini desteklemesi nedeniyle ancak 3.5 ay yaşayabildi. ANAP, yeniden muhalefetteydi. Üstelik. ANAP kongresıne yaklaşık 3 ay kalmtştı. Yılmaz'ın işi bu kez daha zordu. Partinin önde gelen isımlennden Ali Coşkun. Korkut Özal, Cemil Çiçek ve Abdülkadir Aksu REFAHYOL'un güvenoylamasına son anda katılarak kendilerince kamuoyuna bir mesaj verdiler. Yılmaz, grup toplantısında ilk restini çekri ve bu milletvekillerini daha ölçülü davranma konusunda uyardı. Yılmaz, o günkü grup konuşmasında. "Yorulan varsa, ayak uyduramayacağını dfişünen varsa gider. Her eğilimin partisi var, isteyen gider" sözlenyle yaptı. Ama. Çoşkun. Çiçek. Özal ve Aksu bu sözlen üzerlenne alınmadılar. Mesut Yılmaz. eğılim tanışmasının sonlanmaması üzerine kongreve 4 gün kala mesajını yıneledı. "ANAP'ta artık 4 egilim degil tek bir egilim var. Her eğilimin de a\n partisi var. Isteyen yeralırken. 5 tane de MKYK'ye girdi. ANAP'ın kuruluşundan bu yana ilk kez MKYK'de yeralan kurucu sayısı 3'e ındi. ANAP'ın kuruculanndan yalnızca Genel Başkan sıfatıyla Mesut Yılmaz ile Yehbi Diırçerler \e Mustafa Taşar MKYK'de yeraldı. ANAP yönetımı böylece kuruculardan da büyük ölçüde anndınldı. Muhalıfler. Yılmaz'ın partıyı tıpkı Tansu Çiller gibi kendi partisi yapmak istediğini söylediler. ANAP'ın yeni Başkanlık Di\anı oluşurken de, başta MKYK'de yeralan Yılmaz'a karşı üderlik mücadeiesi veren Işın Çelebi ve gelecekte bu yanşı vermeyen hazırlanan ilhan Kesici olmak üzere partinin önde gelen hiçbir isminin görev almamak istememesi dikkat çekti. ANAP. bundan sonra "Hıziı koşamazsa, vites büyütemezse" bundan tek sorumlu Yılmaz olacak. Çünkü Yılmaz, en uyumlu çalışabileceği \e partinin bundan sonra alması gereken hıza ayak uydurabileceğıne inandığı isimleri Başkanlık Dıvanı'naaldı. Mesut Yılmaz. örgütü da daha lyı çalıştırmak ve disipline etmek için güvendıği 5 ısmı parti müfettişı ilan etti. Mustafa Taşar, Ersin Taranoğlu, Burhan Kara. Eyüp Aşık \e Ali Er. bundan sonra Yılmaz'la 24 Aralık seçimlerine giren ANAP umduğunu bulamadı. Mesut Yılmaz başkanlığındaki ANAP. 24 aralık seçimlerine giderken DYP'den yaptığı milletvekili transferlen ve BBP ittifakı ile, 4 yıllık iktidarda yıpranan ve Genel Başkanı Tansu Çiller hakkında çok sayıda yolsuzluk iddiası bulunan DYP'ye karşı başan kazanacağı ınancındaydı. Kamuoyu anketlerine göre oylan çok yüksek gözükmese de DYP'nin oy kaybına uğrayacağı dolayısıyla kendi partisinin görece daha başanlı olacağını hesaplayan Yılmaz yanıldı. Çiller. herşeye karşın ANAP'tan yalnızca 150 bin oy eksik almış. üstelik daha fazla milletvekili çıkarmıştı. Mesut Yılmaz, birtakım planlar kurdu ve o planlar doğrultusunda hareket etti. Yılmaz, hiçbir partinin RP ile koalisyon kurmayacağını dolayısıyla DYP'nın ANAP ile hükümet ortaklıSı 1 ANAP'ın oylan eridil Seçimler 1983 Milletvekili 1984 il Genel 1987 Milletvekili 1989 II Genel 1991 Milletvekili 1994 İl Genel 1995 Milletvekili Oy oranı 45.1 41.5 36.3 21.8 24.0 21.0 19.7 1 Sağın oy gelişimi 1 Seçim Yıh: ANAP+DYP oy or. 1983 Milletvekili 1984 il Genel 1987 Milletvekili 1989 İl Genel 1991 Milletvekili 1994 II Genel 1995 Milletvekili 68.4 61.8 55.4 46.9 51.0 42.4 38.8 fpder" dedi. Yılmaz'ın bu sözlen, ANAP'taki eğilim tartışmalannı tırmandınrken, "ANAP. muhafazakâr tabandan oy alma umudunu giderek yitiriyor. Bu nedenle. daha liberal bir parti olmak için çaba gösteriyor" yorumlan yapıldı. Muhafazakâr milleuekilleri. MKYK'de miHiyetçi-muhafazakâr. libaral ve sosyal adaletçilerin dengesinin korunması görüşünü savundular. Sonunda, REFAHYOL oylamasına katılmayan milletvekillen MKYK'ye aday olmadılar. Kongrede. yeniden seçilen MKYK'de ise 45 dolayında milliyetçi ve liberal vönetıme başkaldıran tüm örgütleri zapturapt altına alacak. Kardeşi Turgut Yılmaz'ı da MKYK'ye sokan Mesut Yılmaz. bundan sonra muhaliflerinin "hanedan" suçlamalanndan da kurtulamavacağa benzıyor. 24 aralık seçimlerinde Erzincan'dan girdiği milletvekili seçimıni kavbeden eski Genel Başkan Yıldınm Akbulut, Mesut Yılmaz'ın kontenjan lıstesınden Merkez Karar Y'önetim Kurulu'na seçildi. Parti yönetimine karşı zaman zaman eleştırilennı dile getıren Akbulut, her gün konuşmak yenne arada bir konuşarak uyanlannı dile getirmeyi tercıh ediyor. Kongre öncesi bir süre genel başkanlığa aday olabıleceğini söyleyerek gündemde kalan ancak daha sonra bu düşüncesinden vazgeçen Güneş Taner. beklentisinin aksıne kontenjandan aday göstenlmeyınce çarşaf listeden de MKYK'ye aday olmadı. Kongreden sonra hemen yurt dışına çıkan Taner'ın bundan sonra ızleyeceği tutum merak ediliyor. ANAP'ın 5. Olağan kongresinin başlayacağı güne kadar aday olması beklenen ve tabandan da bu yönde yoğu baskı alan Yozgat Milletvekili Lütfullah Kavalar'ın ise bundan sonra hiçbir şansı kalmadığı söylenivor. Bundan önceki kongrelerde de hep adı genel başkan adaylığı için geçen ancak hiçbirinde adav olmayan Kayalar. bu nedenle Hüsamettin Cindonık'a benzetiliyor. Mesut Yılmaz'ın TBMM Başkanlığı seçimleri sırasında, aday olmasını önerdiği, ancak ANAP grubunun eğilimine karşın Mustafa Kalemli'yi destekleyerek yalnız bıraktığı Oltan Sungurlu ile arasmda soğuk bir savaş olduğu belirtiliyor. Oltan Sungurlu'ya vakın isimler. Yılmaz'ın parti tabanında büyük desteği olan Oltan Sungurlu'dan çekındiğı bu nedenle adının ön plana çıkmasını istemediğini söylüyorlar. Oltan Sungurlu ise, gelişmiş demokratik hiçbir ülkede Iiderlerin Türkiye'deki kadar etkin ve gıiçlü olmadığı inancında. Sungurlu, Türkiye de partılenn hızmetten daha çok, bazı ınsanlann politika yapabılmesinın zemini olarak kullanıldığını savunuyor. ANAP'la DYP'nin birbirinden çok farkh ıki parti olduğunu savunan Sungurlu, bugünkir yapıyla birleşmek gerektiğine ınanmadığını söyledi. Birleşmenin tabanda olması gerektiğini savunan Sungurlu, şu görüşlen dılegetırdı: -ANAP'la DYP birbirinden çok farklı iki parti ama, o\ aldıgı vatandaşlar avnı. Ben aslında RP've ov veren vatandaşlann da çok farklı olduğunu düşünmüyorum. L lkedeki sivasi partilerin sa\ ısını azaltmak lazım. ANAP'la DYP'nin biiiesmesini isterken, aslında geniş bir velpazenin içinde mesele) i götürmek gerektiğini sö> lüvoruz. I ürkive'de, her farklı franksiyon, her farklı güriiş için farklı bir parti kurduğumuz için bugün sivasi istikrarsıdık vaşıvoruz. kVVP'la DYP'nin birleşmesi olavında nede birfcşecekleri önemli. Genel başkan kimin olduğu önemli değil. Birleşilecek şey vatandaştır, hizmettir. Bir sivasi parti niye var? Hizmet etmek için var. Demokraside bir başka formül bulunamamış. Halka hizmet etmenin bir yolu olarak sivasi partiler ortaya çıkniış. Ama, biz sistemin bu tarafını unutuyoruz Oltan Sunguıiu'yu nasıl millervekili yapan/ peşinde koşuyoruz. Biz de şu genel başkan olsun, bu genel başkan olsun derken asıl gayeyi unutuyoruz. Gelişmiş demokrasilerde, genel başkanlann bu kadar ağuiıklı olacağını düşünmüyorum." Sungurlu. ANAP'ın sıyasi yelpazedeki >eri ile ilgili olarak da. partinin kurucusu Turgut Özal'ın. ANAP'ı tanımlarken sağ ve sol nitelendırmelerden özellikle kaçındığını anımsatarak, "Biz de. hep bu tür nitelendirmderden kaçtık. Ben buna inanıvorum. Kitle partilerinde ideolojik saplannların ağırlık kazanmasından yana da değilim" dedi. ANAP'ın kendını, " Milliyetçiviz. muhazakânz, sosval adaletçi parthiz, serbest ekonomisinden v anayız' diye tarif ettığını kaydeden Sungurlu. şöyle devam etti: "Oy almak için illa kL bir ideolojive saplanmak gerektiğine inanmıyonım. N'aroşlar bir ara komple CHP'ye oy verdiler. Sonra aynı varoşlar ANAP'a oy verdiler. Aynı varoşlar şimdi RP'ye o> verdiler Bu insanlar. ideolojilerini mi değiştirdiler. inanışlannı mı değiştirdiler? Hayır. Toplumun en dinamik unsunı bunlardır. Göç eden insanlann, aravıştaki insanın haleti ruhiyesindeki insanlar, sonınlanna çözüm anyoriar ve kimin çözeceği konusunda ümidi olursa ona ov verivorlar. Bu insanlardan, ideolöjiyie değil ancak. çözüm önererek. ümit vererek ov alabilirsiniz." Yarın: Işın çelebi yanşı noktaladı mı? ÖRUŞl Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV A merikan Anayasası, o ülkede yasama organı olan Kong- re'ye dış politika konusunda çok geniş yetkiler vermiştir. Özellikle bütçe yetkisi, Kongre'nin elin- de olduğundan, Amerikan Başkanı, te- orik olarak Kongre'nin onayı olmadan kendi başına fazla ileriye gidemez. Anayasada artık bir ölçüde sadece teorik olarak var olan üçlü 'denetim ve denge' ilkesine göre yürütme erkini simgeleyen Amerikan Başkanı, Kong- re para vermeden savaş yürütemez. Anayasaya bakılırsa, savaş ve banş ko- nularında Kongre'nin rolü büyüktür. Anayasayı yazan 'kurucu babalar' Baş- kan'a bir imparator gibi dilediği zaman silaha başvurma yetkisi vermemişler. Savaş ilan etme, Kongre'nin yetkilerin- dendir. Başkan, Kongre'nin savaş ilanı olmadan savaş yapamaz. Anayasayı yazanlar, Başkan'ın sava- şa varmayan silahlı eylemlere de girişe- bileceğini düşünerek gene Kongre'ye 18'inci yüzyıldan kalma 'korsanlık fer- manı ve mukabele' yetkileri de vermiş- tir. Bu hukuksal çerçeve, Başkan'ın anayasanın dışına çıkarak yabancı ül- kelerde silaha dilediği gibi başvurma- sını önlemek içindir. Ote yandan, Ame- rikan başkanlan anaya- sayı çiğneme yollarını bulmuşlardır. Orneğin, Beyaz Saray gizli tuttuğu askeri müdahalelerde bulunmakta, ola- yı öğrenmeyen Kongre de bütçe dene- timine ilişkin yetkisini kullanamamakta- dır. Örneğin, CIA gizli bir askeri eyleme harcanacak parayı 'genel bütçe' sınıf- lamasının içine sokarak Kongre'yi ya- nıltmakta, onun para denetimi yetkisi- ni kullanmasını engellemektedir. Beyaz Saray'ın dış politikaya ilişkin bilgi toplamada Kongre'ye oranla bü- yük olanaklan vardır. Konu tanm ürünleri olsa, Kongre üye- leri seçmene gidip bilgı alabilirier. Ama Amerikan Başkanı, diplomasi temsilci- likleri ve Dışişleri Bakanlığı'ndan gelen bilgileri istediği gibi seçerek ve süzerek onlara yeni bir biçim verebilir ve Kong- re'ye böylece sunabilir. Konu, bir ülke- ye karşı silah kullanmaksa, bunu Kong- re'ye istediği biçimde anlatan, Başkan- dır. Amerikan Kongresi'ndeki ilgili komi- telerin üyeleri böylesine olaylarda bilgi yönünden Başkan'ın ve temsilcilerinin 'merhametine' kaldıklarını sık sık itiraf etmişlerdir. Aynca Kongre'de yüz se- Kongre'nin aczinatör ve 535 Temsilciler Meclisi üyesi vardır. Hele bunların çoğunluğunun Başkan'ın partisinde olduğunu kabul edersek, yürütme erkine karşı Kong- re'de bir varlık göstermenin güçlüğü or- taya çıkar. 'Yurtsever' görünmek isteyen ve çar- pışacak Amerikan askerini desteklemi- yormuş gibi bir kanı uyandırmaktan korkan Kongre üyeleri, Başkan'a karşı çok, ama çok zor birieşirfer. Zaten askeri gücün gizli olarak kulla- nıldığı olaylarda aldatılan Kongre'nin yetkisini kullanması söz konusu bile de- ğildir. Demokratik kurumlara sahip ol- duğunu savunan bu ülkede, çoğu kez, ya gizlice ya da yanlış nedenler göste- rilerek dışta askeri müdahaleler yapıl- maktadır. Bu müdahalelerin önemli bölümü, Amerikan geleneklerine ve değerlerine aykırıdır da. Bu gizlilik ve yanıltma ne Kongre'ye ne de onu seçen Amerikan halkına söz hakkı tanıyor. Üstelik Kongre, Beyaz Saray'ın aske- ri eylemlerine ilişkin anayasal yetkileri- ni kullanmada titizlik göstermiyor. Ancak gizli askeri eylemlerin skandalları ayyuka çık- tığında, Kongre anayasaya ek getiren Hughes-Ryan Yasası'nı (1974) kabul etmek zorunda kaldı. Gizli askeri eylemlere ilişkin bilgi ver- me zorunluluğunu getiren bu yasa bile bu bilginin eylem başlamadan önce ve- rilmesini şart koşmuyordu. Demek ki Kongre bir 'denetim ve denge' öğesi olması gereken yetkisini kullanmada duyarlı değildi. Gizli eylemlerin artmasıyla 1980'de yasada eylemden önce bilgi vermek gi- bi bir değişiklik da yapıldı. Ne var ki bil- gi, ilgili Kongre komitelerine değil, yal- nız Senato ve Temsilciler Meclisi baş- kanlarına verilecekti. Kongre bu önem- li açığı 1990'da kapatmak istediyse de Bush yeni yasayı veto etti ve öldürdü. Bazı Kongre komiteleririn askeri mü- dahaleler konusunda gerçeklere daya- lı bilgi alma çabaları da görülüyor. Ama onların elindeki olanaklar Dışişleri Ba- kanlığı ya da CIA'ninkiler kadar geniş değil. Deneyimleri bir hayli zengin olan bu iki kuruluşun personeli Kongre komite- lerinin çağnsına uymama yanlısıdırlar. CIA, Kongre'nin istediği belgeleri ayık- layarak verdikten başka, CIA yetkilile- ri, örneğin eski direktörlerden VVilliam Colby Kongre kurulları önünde sürekli olarak yalan söylemişlerdir. Vietnam'a ilişkin bir Kongre tartışmasında tüm üyelerin içinden bol bölümler okuduğu bir 'Vietnamyayını' CIAtarafından ba- sılmış aldatıcı bir üründü. Amerikah yurttaş, vergisini Kongre'nin ülkeyi yö- netmesi için verir. Kongre de bu para- yı Başkan'a gizli ya da yanlış eylemler için devrediyorsa, yetkisine sahip çık- mıyor, onu kötüye kullanıyor demektir. Halka bu gelirin belirli amaçlarla kul- lanıldığı söylenirken asıl hedef gizleni- yorsa, bu durum Amerikan halkının al- datılmasıdır. Halk temsilcilerini bütçe- nin kullanımında duyarlı olması için se- çiyorsa ve o temsilciler de harcamanın nerede, nasıl ve niçin yapıldığnı bilmi- yor ve gerektiği gibi ilgilenmiyortarsa, Amerikan sisteminde halkın ve Kong- renin yürütme erki üstündeki demok- ratik denetiminden söz edilemez. Bugünkü durum da budur. Yarın: Müdahaleler son bulacak mı? POLtTÎKA VE OTESİ MEHMED KEMAL Tuz Kokarsa... Bir türkü var, şöyle der: Aman aman Yaşar Karakolda doğru söyler •• ', Mahkemede şaşar. Acaba kimdir, karakolda doğru söyleyip mahkeme- de şaşan Yaşar? Söylemezler çetesinin haftalarca aranıp da bu- lunmayanı mı? Onlar str oldular. Meslektaşları arıyor, bulamıyorlar. Sırra kadem bastılar. İki de teknenin polisi var. Biri olay yerinde öldü, öteki yaralandı, bir türlü yaraları sarılıp iyileşmiyor. Ne demiş atalarımız: Et kokarsa tuz dökerler, peki ya tuz kokarsa na'parlar? Ya komiser Mustafa Yaşar'ın intihan? Bilenlerin bilmeyenlere anlattıklan: Her şey Ahmet Kabadayı'nın iki yıl önce Eyüp'teöldürülmesiyle baş- lıyor. Kabadayı, alacaklı olduğu Cesim Giray'ın bü- rosunda vuruluyor. Soruşturma başlıyor. Katil zanlısı olarak yargıcın karşısına Hasan Ayaz çıkarılıyor. Yar- gılama sonunda Ayaz, 15 yıla mahkûm oluyor. Kara- n mahkeme onaylıyor. Karar onaylanınca Ayaz pani- ğe kapılıyor. Gerçeği açıklamak zorunda kalıyor. "Ka- til ben değilim" diyor. Karadayı'nın yakınları soruş- turmayı yürüten komiser Mustafa Yaşar'ın kapısına dayanıyorlar. Bir yandan da her gün karakolun kapı- sını aşındırıyorlar. Genç komiserin kapısını aşındırır- ken vicdansızlıkla suçluyorlar. Komiserin yüreği bu suçlamalara dayanamıyor. Gerçeği bir deftere yazı- yor, tabancayı da kalbine dayıyor. Komiser'in intiharına yol açan olayı katil zanlısı şöyle anlatıyor: "Gerçek katil patronum Cesim Giray'dır. Olaygü- nü Ahmet Kabadayı alacağını istemek için patronu- mun işyerine geldi. Cesim Giray kendisine para ver- mek istemedi. Aralannda tartışma çıktı. Kavga etme- ye başladılar. Patronum Cesim, Ahmet Kabadayı'yı dövdü. Biz de işyerinden çıkarıp kendisini bekleyen arabasına indirdik. Daha sonra duyduğumuza göre Kabadayı ölmüş. Patronum bunu duyunca bana su- çu üstlenmemi teklifetti. Para vereceğini, aileme ba- kacağını söyledi. Bugüne kadar bana verdiği sözle- ri tutmadı. Para da vermedi. Üstelik 15 yıl hapis ce- zası aldım." 6 milyar karşılığında suç başkasının üstüne yıkılı- yor. Vicdan elvermiyor. Bir cinayetle açıklanıyor. Söylemez çetesine gelince, dört müdüre çete adı- nı polis takıyor. Organize suç örgütü Söylemez kar- deşlerin çetesine göz yumuyor. Rahat çalışmasını da sağlıyor. Çetenin kimi elemanlan tutuklu, kimi ele- manlan da yurtdışına kaçıyor. Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa? Cumhuriyet'in ilk yıllarında bir komiser Hasip var- dı. 30 bin nüfuslu başkentin dirlik ve düzenliğini sağ- lardı. İki kişilik sepetli motorsikletiyle şehri baştan ba- şa tarardı. "Komiser Hasip geliyor..." dendi mi akan sular du- rurdu. Yolsuzlar bir kenara siner, ağlayan çocuklar su- sardı. O zamanın Ankarası... Başta Atatürk, Başba- kan Ismet Paşa, Içişleri Bakanı Şükrü Kaya, vali Nevzat Tandoğan vardı. Eski deyimiyle "asayiş ber- kemal"d'\. Nerde o polisler, nerde eski polisler? Etkoktu, tuzyok! BULMACA SEDAT YAŞAYA\ 1 2 3 4 5 6 1 2 3 SOLDANSAĞA: 1/Denizciliktege- milerın ıskeleye 1 bağlanmasında, 2 ağır yüklenn kal- dırılmasında kul- 3 lanılan bir bağ bi- çimi.2/Bırşeyden kalan kötüız... Sa- n renkli verimli balçık. 3/ 1912de bir buzdağma çar- narak batan ünlü ingıliz yolcu ge- mısı. 4/ llkel ben- lik... Akut parmak iltihabı. 5/Güney Amenka yerlilerininkullandıgıyedi -ı delikli kaval... Sahip, ma- lik. 6/ Inleme, inılti... Nu- 2 maranın kısa yazılışı. II 3 Felsefede degişebilen, ge- 4 çici nitelik... Ünlü bir Ro- g ma Imparatoru. 8/ Gecele- ri insanlann üzerine çöküp ° korkuttuğuna ınanılan düş- 7 selyaratık. 9/Hızlıyüzmek 8 için ayağa geçirilen araç... „ Donuk renkli. YLKARİDAN AŞAĞIYA: 1/Aynı kökten gelen sözcükleri bir arada kullanma sanatı. 2/ Mozart'ın. Türk müziğınden esınlenerek besteledığı ilk operası... Yapma. etme. 3/ Asalak bir böcek... Asya'da bir ülke. 4/ Yünlü ya da pamuklu bir dokuma... Bir nota. 5/ ABD'de. boşanmanın kolay oluşuyla ünlü kent... Ayak di- reme. 6/ Bir nesneye zorunlu olarak bağlı olmavan ve onun özünde bulunmayan nitelik. II Baht. talıh. ikbal... Müslü- man ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse. 8/ Museviliğin simgesı olan sekiz kollu şamdana verilen ad. 9/ Sanat öğre- tıcisi... Dürüst, ivi ahlaklı. TEMATURKİVE EROZYONLA MÜCADELE, AĞAÇLANDIRMA DOĞAL VARLIKLARI KORLMA \AKF1 17EYLLL EROZYONLA MÜCADELE GECESİ SEZEN AKSU KONSERİ ReııaultMais ?| Most Produrtioıı orgaıüzasyoııu ile YER: HARBİYE AÇIKHAVA TtYATROSU SAAT: 20.30 PROTOKOL BtLETLER TEMA VAK.FI V1ERKEZİNDE. NORMAL BİLETLERTÜM VAKKORAMA MAGAZALARINDA SAT1ŞA SUNULMLŞTUR. GÖSTERl TEMA VAKFI YARARINA DÜZE\LENMEKTEDfR. TEMA VAKFI. Tel: 90 (212) 281 10 27,268 09 35 Fax:90(212)281 11 32
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle