Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30ĞUSTOS 1996 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 19
28
Zcnjldak A 26 Antalya 37 Kars PB 26
Yurdun kuzeydo-
ğu kesimleri par-
çalı bulutlu, Doğu Londra Y 17 Atına
Karadeniz kıyıları Pans Y 18 Mılano
yağmurlu, öteki Roma Y 25 Oslo
yerler az bulutlu Berlin Y 18 Helsınki
ve açık geçecek. Amsterdam Y 20 Stockholm Y 22
Hava sıcaklığın- Madrid Y 26 Belgrad PB 32
daönemli birde- Sofya
ğişiklik olmaya- Brüksel
cak.
A 33 Viyana
Y 21 Bonn Y 21
Budapeşte Y 25 Münih Y 21
«C3
Taşke.ıt
23
•Tahran
Moskova
Aşkabat
Almatı
Taşkent
Bakü
Bişkek
Tiflis
Kahire
A
A
Y
PB
A
Y
Y
A
24
38
30
35
27
31
26
34
Şam 34
J);.k Parçalı buiutiu Stsl. BulüU, L Çok bulutlu
GLNDEM ML'STAFA BALBAY
I kştarafı 1. Sayfada
*e yapacak garson devlet? Hizmet edecek...Ki-
ne Tabii ki parasını verene...
Garson devletin ilkelerini yaşayarak görüyoruz:
valısanakendinpişirkendinye...Rantiyeciyemö-
rü >izden ne kadar yersen ye...
Garson devletin gündemdeki sınavı, zorunlu tasar-
rjf;esintileri...Öyle anlaşılıyor ki "garson" gitti, ye-
" l i
Çalışanların 428 trilyon lirasını gasp edip, "Neza-
na? geri vereceğim konusunda kesin bir şey söy-
leytmem. Belki yann belki yarından da yaktn...Ama
tara güvenme sakın" demenin başka anlamı olabi-
li-m?
tonu günlerdir tartışılıyor. Gelinen noktayı özetle-
yelın:
-Çalışanlara1988'de1 nisansürpriziyapıldı. 1 ni-
san1988'deyürürlüğegiren 3417 sayılı yasayla, zo-
runü tasarruf kesintisi uygulanmaya başlandı. Yasa-
n n adı aynen şöyleydi: "Çalışanların tasarrufa teş-
\yk edilmesi ve bu tasarruflann değerlendirilmesi..."
J - Çalışanlar hem tasarrufa teşvik ediliyor hem bu
kesintinin zorunlu olduğu vurgulanıyor...Bu, çelişki
değıl mi? Değil... Türkiyetipi, teşvik..."Lütfen tasar-
ruf yapınızulan..."
- Bu havuza ücretliler yüzde 2, işveren de yüzde 3
oranında katkıda bulundu...
- Kesintiler bırıktikçe. devlet bunu istediği alanda
kullandı. Yıllık faiz yüzde 30... Üstelik bileşik de-
ğil...Sadece anaparaya faiz uygulandı.
-Zamanla bu kesintiler işvereni sıktı. Bir an önce
kaldırılması için lobıler devreye girdi. Hazine de
1988'den bu yana istediği gibı kullandığı bu paranın
Ueride başınadertaçmaması ıçın, uygulamanın dur-
durulmasından yana tavır koydu. Çalışanlar da kar-
şılığını göremedikleri bu tasarrufa hayır diyordu...
- Kazıkların ucuna havuç geçirerek, çalışana her
gün bir müjde verdiğini söyleyen hacımız, zorunlu ta-
sarrufun kaldırılacağını da müjdeledi...
-Çıkan yasa gösterdi ki havuç işverene ve Hazi-
ne'ye, kazık çalışana...Fonda biriken 428 trilyon lira,
şubat ayına kadar bloke edilmiş durumda...Yani öde-
me en erken 1997 Şubatı'nda başlayabilir...
- Iç borçlanmadan doğan yükümlüiuklerini gün
sektirmeden ödeyen hükümet, çahşanın parasını
hem eksık nemalandırıyor hem de ödeme tarihi ver-
meyeceğini söylüyor.
Ürdün'de bile ekmek fiyatlan artınca halk sokağa
dökülüyor. Garson devletin. korsan devlete donüş-
tüğü Türkıye'de çalışanların daha cebine girmeden
kesilen 428 trilyon liranın üzerine yatılıyor, çalışan-
lardan "çıt" yok...Sendika liderleri günlerdir Anka-
ra'da... Hacıyla görüşüyorlar umut yok... Bacı zaten
ğarsonu, korsanı bırakmış, "intikamcı" devlet için
kÖllarîsıvamış...
Hükümet verirse çalışanlar "oh " diyecek, vermez-
se "an" diyecek...Hepsi bu...
Türk ulusu narindir...
Böyle bir ülkede hükümet etmek ne kadar kolay...
Avrupa'nın donundan, zorunlu tasarruf fonuna ka-
dar her şeyi kendisine mal eden hacımızla bacımı-
zın halkımıza bakışını şöyle özetleyebiliriz:
- Türk ulusu narindir ağır sözü kaldırmaz. Aptal di-
yene kızar, soyana aldırmaz..
Eğer çalışanlar, zorunlu tasarruf kesintilerindeki
korsanlığa boyun eğerse, bilmeliler ki önümüzdeki
dönem çok daha ağır ve bencil uygulamalarla karşı
karşıya kalacaklar. Böylesine yüzde yüz haklı olduk-
ları bir duruma bile seyırci kalanların. sendikacılar-
dan muhalefet partilerine kadar kimseye kızmaya
hakkı olamaz.
Ben hükümetin yerinde olsam, fondaki paranın bir
an önce ödenmesi için bastıran muhalefet partileri-
ne çıkışırım:
- Kardeşim, size ne oluyor...Alacaklısı büe bu pa-
ranın verilmeyeceğini kabul etti...
Işbaşına gelir gelmez, rantiyeye doğru U, çalışa-
na doğru ters dönüş yapan hükümetin devlet anlayışı
$öyle:
Rantiyeye garson...
Çalışana korsan...
Mafyanın 23 bin
tetikçisi var
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Adalet Bakanlığı
Adli Sicil ve Istatıstik Genel
Mudurü Dr. MustafaTören
Yücel. Türkiye'de mafy anın
23 bin tetikçisinin olduğunu
bildirdı.
Yücel. kısaca "mafya"
diye bilinen organize suçlar
konusunda vaptığı araştır-
mayı kitap haline getirdi.
Yücel'in "Türk Ceza Siya-
seti ve Kriminolojisi" ad'ıy -
la yayımladığı kitabm, Em-
nıvet Genel Müdürlüğü ta-
rafından polis okullanna
kaynak eser olarak dağıtıl-
dığı öğrenildi. Suç bilimi-
nin tarihsel boyutu işlendik-
ten sonra ağırlıklı olarak or-
ganize suçlar üzerinde du-
rulan kitapta. Türkiye'de
rhafyanın halihazırda 23 bin
tetikçisinin olduğu v urgula-
nırken, Istanbu! vediğerbü-
yük kentlerde maîyanın
elinde dönen paranın yıllık
miktannm 12-13 trilyon li-
ra olduğu kaydedildi.
Organize suçluluğun. bü-
yük bir işletmeler dizini ola-
rak kayıt dışı ekonominin
önemli birkesimini oluştur-
duğu. çek-senet. arazi. iha-
le.ehliyet.plaka.jeton-bilet
ve pazar mafyasının gide-
rek halkm artan desteği ne-
deniyle vazgeçilmez konu-
ma geldiği belirtildi.
Kitapta. "Varılan sonuç
odur ki, mafya özelükie
uyuşturucu ticaretinden el-
de ettiği kara parayı akla-
mak \e legal sektörlere ka-
nali/e etmek zorundadır.
Aksi takdirde, kelimenin
tam anlamıyla kirli para
içinde boğulacaktır" denil-
di. Kıtapta. mafyanın. gir-
diği sektörde damping sayı-
labilecek fi\ at indirimlerine
giderek. tüm rakiplerini
de\ re dışı bıraktığı v e böy-
lece diğer kuruluşlara ya-
şam hakkı tanımadıgı anla-
tıldı.
Mafyaya karşı mücadele-
de yalnızca yasal düzenle-
me ve polisiye tedbirlerin
yeterli olmadığı v urgulanan
kitapta. daha sonra şu gö-
rüşlereyer\erildi: "Mafya-
ya karşı mücadeiede başan-
ya ulaşmakiçin halkın ortak
vicdanında köklü bir degjşi-
me ihtiy aç v ardır. Toplumu-
nıuz. halkın parasını yiyen-
lere karşı şu iki nedenle ba-
ğışlayıcı tutum içerisindedir.
Birincisi, 'Çaldı. ama iş yap-
tı." İkincisi ise Herkes çalı-
yor. bir tek o mu hırsız?"
Öte >andan.yasadışı kazanç
biçimleri, "kurnazlık. açık-
gözlülük ve işini bilmek'
olarak değerlendirilmekte-
dir. Diğer bir anlanmla, şu
sıralarda ülkemiz. "kazan da
nasıl kazanırsan kazan' mo-
dasının esintileri içindedir.
Bu esinrilerin ters\üz edil-
mesi için, "Devlet malı de-
nız. yemeven temiz. yıyen
donıuz" şeklindeki önerme-
nin toplum vicdanında >er
etnvesive bu doğrultuda hal-
kın işbirliği, önkoşul olarak
belirmektedir."
• Yağmurlu Kariı
Cenazede iükücü gösteri
• Baştarafı 1. Sayfada
cı'nın talimatı ile Bebek'teki birça\
bahçesinde öldürülen Nurullah Tev-
fik Ağansoy ile aynı olayda yaşamı-
nı yitiren Tansu Çiller ailesinin ko-
ruması Celal Babür, Gülçin Bala-
ban ve Alaattin Çakıcı'nın adami
RecepÇiçek, dün Istanbul'da topra-
ğa verildiler. Ağansoy"un cenaze tö-
reni. ülkücülerin şovuna dönüşür-
ken polis memuru Celal Babüfün
emekli başkomiser babası Kemal
Babür. oğlunun cenaze törenine po-
lis müdürlerinin gelmemesine tep-
ki gösterdi.
Cenaze nedeniyle Ağansoy'un
ailesi. sabahın erken saatlerinden
itibaren Mecidiyeköy Merkez Ca-
mii'ndetoplanmayabaşladı. Ağan-
soy'un eşi Hülya Ağansoy ve akra-
balan ile yakın çev resindeki adam-
lan, ülkücü arkadaşlan. cami av lu-
sunda toplandılar. Daha sonra Adli
Tıp'ta otopsi yapılan Nurullah Tev-
fik Ağansoy'un cenazesi eamiye
getirilerek musalla taşına kondu.
Hülya Ağansoy. musalla taşının ya-
nına giderek bir süre eşinin tabutu-
na sanldı. Eşine verdiği "ağlama-
ma" sözüne sadik kalan Hülya
Ağansoy'u. yakınları ile eşinin
adamlan teselli etti. Ağansoy için
çelenk gönderenler arasında tanıdık
bir isme rastlanmazken cenazeye
Almanya'dan gelen ülkücülerin de
katılması dikkat çekti.
Öğle saatlerinde cami avlusunda
gazetecilere bir açıklama yapan
Hülya Ağansov, Alaattin Çakıcı'ya
birkez daha meydan okudu. "Çakı-
cı'nın yaptığını PKK bile vapmaz.
Çakıcı. ça> bahçesinde masum in-
sanlan da öldürdü, vatan haini. Siz
neden "Çakıcı vatan haini' diyeyaz-
mıyorsunuz?
1
" diyen Hül>a Ağan-
sov. daha fazla konuşmak istemedi-
ğini belirtti.
Hülya Ağansoy'un yanıbaşından
ayrılmayan Ağansoy'un adamları.
gazetecilerin cami av lusunda çekim
yapmalanna izinvermedi. Caminin
dışına çıkarılan gazeteciler, ancak
buradan görüntü aldılar, fotoğraf
çektiler.
Nurullah Tevfik Ağansoy için sa-
at 12.40 siralannda Mecidiyeköv
Merkez Camii ile çevredeki diğer
camilerden aynı anda salâ verilme-
si dikkat çekti. Ağansoy için kılınan
cenaze namazı sonrasında tabut. ka-
labalık tarafından tekbir sesleriyle
musalla taşından alındı. Ağan-
soy'un tabutu. tekbir getırip elleriy-
le bozkurt işareti yapan çok sayıda
ülkücü eşliğinde doğduğu eski Os-
manlı Sokağı'ndaki evine kadar ta-
şındı. Ağansoy'un halen anne ve ba-
basının oturduâu evin önüne celen
Gülçin Balabanın cenazesinde oğulları Barlas ve Başar gözvaşlanna engel olamadı. (ALPER T L RüUT)
kalabalık. burada imamın isteğı
üzerine tabutu apartmanın önünde i-
kı sandalyenin üzerine bıraktılar.
Burada Ağansoy'un bazı eski arka-
daşlan. "îşte Tevfik, burası bizinı
doğduğumuz, büvüdüğümüz ver.
Burası btzim mekânımız" diyerek
ağladılar. Hülva Ağansov ıse bura-
da da soğukkanlılığıni korudu.
Tabutun vanıbaşında bir sandal-
yenin üzerine çıkan imam. kalaba-
İığın vere çömelmesını isteyerek
-Nlcrhuma hakkınızı bir kez daha
helal etmeniz için cenaze burava ge-
tirildi. Hakkınızı helal ediv or musu-
nuz?" dedi.
•'Helalediyoruz'" diyen kalabalık.
Ağansoy'un tabutunu tekrar alarak
tekbir seslenyle Mecidiveköy Mer-
kez Camıi'nin önünde bekleven ce-
naze arabasına kadar taşıdılar. Tev-
fik Ağansoy'un cenazesi. daha son-
ra götürüldüğü Zincirlikuv u Mezar-
lığı'nda tekbir sesleri eşliğinde top-
rağa verildi.
Yetkililer katılmadı
Ağansoy ile aynı silahlı saldırıda
ölen Emniyet Genel Müdürlüğü Ko-
rumalar Daire Başkanlığı'nda gö-
rev li polis memuru Celal Babür'ün
(37) Fatih Camii'nde yapılan cena-
ze namazına ailesi. vakınları ve me-
sai arkadaşlan katıldı. Meslektaşla-
n. Babür'ün tabutuna Türk bavrağı
sararken emekli başkomiser baba
Kemal Babür. "Beninı oğlum şehit-
tir. cenazesine nive polis müdürleri
gelmedi" diyerek tepki gösterdi.
Celal Babürün cenazesi. dün sa-
at 12.00 sıralannda ailesi tarafından
Adli Tıp Kurumu'ndan alındı. Fatih
Camii'ne getirilen Babür'ün cena-
zesine yaklaşık viiz kışi katılırken
•Başbakanlık korumaları' imzalı
çelenk dikkat çekti. Türk bayrağına
sarılı tabuta sanlarak ağlayan Ba-
bür'ün eşi Ruhsal Babür. çocukları
Mert Babür (51 v e Tuğçe Babür'ün
(14) fotoğraflannı çekmek isteyen
gazeteciler. sivil polisler ve ailesi
tarafından tehdit edıldi. Babür'ün
ailesini saklavarak caminin arkata-
rafınagötürenpolislerle gazeteciler
arasında kısa süreli bir gerginlık v a-
şandı.
Cenazeye. Başbakanlık koruma-
larınındışında başka emniyet şetki-
lisi katılmazken >akınları. polisin
bu tavnna tepki gösterdi. Celal Ba-
bür'ün cenazesi, daha sonra Silivri-
kapı Kozlu Mezarlığı'nda toprağa
verildi.
Balahan'a görkemli cenaze
Catışma sırasında çay bahçesinde
arkadaşlanyla otururken aldığı kur-
şun varalanyla yaşamını yitiren ve
olavla ilgisi olmayan Gülçin Bala-
ban da dün toprağa verildi. Levent
Camii'nde yapılan cenaze törenine.
Istanbul Sanayi Odası (İSO) Yöne-
tım Kurulıı Başkanı Hüsamettin
Kavi, Galatasaray Spor Kulübü Baş-
kanı Faruk Süren, Ergün Gürsoy.
Cem \akfı Başkanı Prof. Dr. İzzet-
tûi Dogan. ANAP Milletvekıli ^u-
suf Namoğlu, Adnan Şenses, Selçuk
Uralve Faruk Tınaz'ında araların-
da bulunduğu sanat. polıtıka. spor
\e i^ dünyasından yüzlerce kişi ka-
tıldı.
Gülçin Balaban'ın çiçeklerle süs-
lü tabutuna kapanan eşi Derya Ba-
laban. oğulları Barlas ve Başargöz-
yaşlarına engel olamadı. Cenazeye
katılan hemen herkesin gözyaşlan-
na boğulduğu gözlenirken yakınla-
n ve arkadaşlan. "Çokivibirinsan-
dı. Iviliksevervesevecendi. Hiçsuçu
yokken can verdi" dediler. Cenaze
daha sonra Zincirlikuyu Mezarlı-
ğı'nda toprağa verildi.
Tev fik Ağansoy "a saldıranlar ara-
sında bulunanlardan Alaattin Cakı-
cı'nın adamı Recep Çiçek. Malte-
pe'de toprağa verildi. Gülsuyu Ca-
mii'nde kılınan ikindi namazından
sonra defnedilen Çiçek'in cenazesi,
yoğun güvenlik önlemleri altında
Gülsuyu Mezarhğı'nda toprağa
verildi.
14 kişigözaltına alındı
Istanbul Haber Servisi - Mafyanın ünlü
isimlerinden Nurullah Tevfik
Aganstç'un mafya hesaplaşması
sonucu öldûrülmesiyle ilgili olduklan
kuşkusuyia 14 kişi gözaltına alındı.
Içişleri Bakanlığı, DYP Genel Başkanı,
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri
Bakanı Tansu Çiller'in koruma
görevlilennın saidın sırasında
Ağansoy'un yanmda ne anıaçla
bulunduklannm bilinemediğini
açıkladı. Bakanlıktan yapıian
yaah açıklamada, yaralı polisin ifade
verecek durumda olmaması
nedeniyle konu hakkında açıklayıcı
bilgi tespitinm yapılamadığı
kaydedilerek olayın tüm boyutlan ile
incelenmesi ve soruşturulmasına esas
olmak üzere Emniyet Genel
Müdürlüğü müfettişlerince
tahkikata başlandığı bildirildi. tçişleri
Bakanı Mehmet Ağar,
u
Bu işi
temizieyeceğiz. İki müfettişi konuyla
ilgilenmesi için gorevlendirdik" dedi.
Ağar, "Gereklitahkikat\apılıyor.
Bugün yann hem failler yakalanacak
hem de gerekli açıklamalar yapılacaktır.
En ufak bir tavizkâr tutum içinde
değiliz'" dedi. Olayda havatını kaybeden
polis memuru Celal Babür ve
yarah polis Ferda Temel'in
üzerlerinde bulunan yüklü miktarda
paranın kaynağı da müfettişler
tarafından araştınlıyor.
Emniyet yetkilileri, olavla ilgili 14
kişinin gözaltına alındığını ve
soruşturrnanın sürdürüldüğünü
açıkladı.
Çakıcı ile ilgili ihbar bekleniyor
ANKARA (Cumhurivet Bürosu)
- Nurullah Tevfik Ağansoy'u
öldürttüğü öne sürülen ülkücü
mafya babası Alaattin
Çakıcı'nın ABD'de olduğu
söylenirken Emniyet Genel
Müdürlüğü lnterpol Daire
Başkanı \usuf Vehbi Dakta.
"Çakıa'nın hangi ülkede
olduğunu öğrendiğimizde derhal
o ülkenin polisini uyarnoruz"
dedi. Çakıcı'nın Kjrmızı
Bülten'le İnterpol'e üye tüm
ülkelerde arandığım belirten
Dalda. "Nerede olduğu >olunda
somut bir bilgi elde etsek ya da
gerçek bir ihbar gelse hemen
yakalayacağız'* diye konuştu.
Dalda, Çakıcı ile bırlikte
K.ırmızı Bülten'le aranan Türk
yurttaşı saynsınm 500-600
dolayında olduğunu kaydettı.
Emniyet Genel Müdürlüğü
Asayis. Daire Başkanı Taner
Arda da Çakıcı'yı
yakalamak için azami çaba
harcadıklannı bildirdi. Olavla
ilgili soruşturmanın Istanbul
Emniyet Müdûrlüğü'nce
sürdürüldüğünü anımsatan Arda,
-Bi/ de bu konuda gereken
desteği sağlnoruz. Gelen tüm
bilgileri değerlendirip ilgili
birimlerimize iletiyonız.
Çakıu'nın >akalanması için
bunun dışında elimizden gelen
bir şey yok. Biz sadece
koordine\i sağlıyoruz" dedi.
İÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Sözüer
'Mafyanın verdiği zarar teröre eşit'
Sulukar GoK gûrültulu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mafvanın.
en az terör suçlan ölçüsünde devlet kurumlanna
zarar verdiği bildirildi. Halkın. devlet kurumla-
nna olan güvensizliğinin. mafyanın işine yaradı-
ğı. güvensizortamlarda "mafya"diye bilinen or-
ganize suçluluğun doğduğu belirtildi.
Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim
Görevlisi Doç. Dr. Adem Sözüer, "organize suç
kavramı ve mücadele yöntemleri" konusunda
vaptığı araştırmada. ceza kovuşturma ve yargı-
lamalannın sonuçsuz kalmasının toplumun hu-
kuk devletine olan güvenini sarst\ğ\nı. bu duru-
mun da "mafja" dive bilinen organize suçlulu-
ğa yol açtığını tespit etti.
Sözüer tarafından araştırma sonuçlan ile ilgi-
li hazırlanan raporda. dev letin. organize suçlulu-
ğa karşı verdiği mücadeiede ne derecede başan-
lı olduğunun belirlenemediği kaydedildi.
Mafya mensuplannın suç işleme vöntemleri-
ni sürekli olarak geliştirip polis soruşturmasın-
dan rahatlıkla kurtulabildikleri belirtilen rapor-
da." Bu tür suçlan işleyenler, legal bir görüntü ar-
kasında serbest piyasa ekonomisinin imkânlann-
dan gerçek yasal işadamlan gibi yararlanabil-
mektedirler. Hemen belirtmek gerekir ki söz ko-
nusu suçlann faiUeri, illegal faaliyetlerini toplum
dışında kalarak değil, aksine legal bir görüntü
içinde. hatta bazen toplumun bir kısım tabakala-
rının desteğiyle sürdürmektedirler" denildi. Ra-
porda. organize suçluluk kav ramı şöy le tanımlan-
dı:
"Münferiden veva topluca yüksek bir önemi
haiz suçlann beliıii bir plana göre, birçok kişi ta-
rafından, uzun veva belirsiz bir süreyîe. iş bölü-
mü esaslanna göre; mesleki veya ticari benzeri ya-
pılann kullanılması. cebir ya da korkutucu diğer
araçların kullanılması. sivaset. basın. kamu ida-
resi. adlive \e ekonomi üzerinde etkide bulunarak
kazanç veva güç elde edilmesidir."
Organize suçluluk türünün illegalıtesinın açık
bir biçimde görülememeM nedenivle. belirlen-
mesinin çok zor olduğu kavdedilen raporda şu
görüşlere yer verildi:
"Bu görülmezlik. kriminal örgütlerin genellik-
le legal bir görüntü içinde faaüvet göstermesinden
kav naklanmaktadır. Gerçekten organize suçlu-
luğun faillerinin de kullandığı en önemli araç,
maskelemc ve kamuflaj yöntemi olup. vasal giri-
şimciliğin imkânlarından vararlanarak suçlar-
dan elde edilon kazançlar meşru kanallara akıtıl-
makta ve bövlece bu suçluluğun iilegal vönünün
keşfedilmesi çok zoıiaşmaktadır. Organize suçla-
nn tespit v e teşhis edilememesinin diğer bir nede-
ni de bu organizasvonların iç bünyesine müdaha-
le veva sızümav ı önleyen çok iyi işleyen bir sav un-
ma. engelleme. sızdırmazlık mekanizmalanna sa-
hip olmalarıdır. Dışarıdan gelecek müdahaleleri
engelleven bu mekanizma ile ceza kovıışturması-
na karşı özel önlemler alınmakta. örneğin komp-
locu taktikler uvgulanmakta kamu görev lilerine
rüşvet \erilmekte, tutuklu sanıklar bilgilendiril-
mekte ve yakınlannın ihtiyaçları giderilmekte.
onlara a\ ukat tutulmaktadır."
Raporda. toplumsal yapıdaki keskin bölünme-
lerin. zengin-yoksul farkının dennleşmesinin ve
sosyo-ekonomik olayların toplumsal değerler
üzerindekiolumsuzetkilerinin organize suçlulu-
üa neden olduöu anlatıldı.
Organize suçluluğun yaygın olduğu büyük
kentlerde kişilerin toplumsal yönden "desinteg-
rasyonunun" da. informel sos> al kontrolü yok et-
tiği, bövlece oluşan olumsuz sosval-psikolojik
ortamın. organize suçluluğa uygun şartlar oluş-
turduğu belirtildi.
Raporda. şunlar kavdedildi:
"Ceza kov uşturma ve vargılamalannın sonuç-
suz kalması, toplumun hukuk devletine olan gü-
venini sarsmakta. Memurluk ahlakının çöküşü
zimmet ve rüşvetin vaygınlaşmasına yol açmak-
ta. bövlece vatandaşların devlet otoritesivle mü-
nasebetleri oluııısu/ vönde etkilenmektedir. Bu-
nun sonucunda rüşvet,toplum tarafından normal
karşılanmaya başlamakta ve stabilize olmaktadır.
Böv le bir ortamda birçok alanda devlet otoritesi-
nin verini, organize suçluluk almaktadır. Kamu
idaresinde rüşvetin artması, toplumun hukuk
duygusunu vok etmekte ve organize suçluluk ile
mücadeleyi zaafa uğratmaktadır.
Politik skandallar ile politikacılara, parlamen-
tova, kamu idaresine duvulan güvenin sarsılma-
sı sonucunda doğan toplumsal iklim. sosyal bir gü-
vensizliğe ve korkuva vol açmakta. bövle bir or-
tam organize suçluluğun gelişmesine zemin hazır-
lamaktadır. > ine belirtmek gerekir ki, organize
suçluluk bir v andan hukuk dev letini tahrip eder-
ken, diğer vandan özgürlükçü demokrasilerin ola-
naklanndan vararlanmaktadır. Llkelerarası ser-
best dolaşımın artması. gümrüklerin liberalleşti-
rilnıesi. enformasyon ve sevahatolanaklannın ge-
lişimi buna örnek gösteriİebilir. Avnı şekilde hu-
kuk düzenindeki boşluklar veya belirsizlikler de
bu suçluluk türünce istismar edilmektedir."
G U N C E L CÜNE\TARCA\tREK
• Baştarafı 1. Sayfada
"Geçmiş 53 hükümetin başbakanları neden Erba-
kan gibi hareket etmediler?"
Yanıt:
"Bu tür davranışlann devlet fikrini, törelerini, ge-
leneklerini yüceltmediğini ve TSK'nin hiyerarşisinde
üst düzeye erişenlerin protokol dışı bu tür hareket-
leri asla içlerine sindiremediklerini bildikleri için,"
Huzurunuza gelmesi olası "Peki ama, Necmettin
Hoca neden böyle davranıyor" sorusuna yanıtlar öy-
le bir iki cümle içine sığacak cinsten değil. Üstelik Ho-
ca'nın siyasal seyir defterinde, bir isa öncesi, bir de
sonrası var.
Yani güvenoyu aldığı 8 Temmuz 1996 öncesi ve
sonrası. 8 temmuzdan önce laikliğe, Atatürk'e aklı-
na ne gelirse söylemeyi ve söyletmeyi mübah gören
Hoca, 8 temmuzdan sonra içtenliğine inanılması güç
işaretler veriyor.
Örneğin, "Atatürkilke veinkılaplan ile laik, demok-
ratik Türkiye Cumhuriyeti'ni her türlü tehdide karşı
koruma azmi içinde" olduklarını ve "TSK'nin her tür-
lü görevi Atatürk'e layık şekilde yerine getirmeyi il-
ke edindiğini" devir-teslim töreninde, hem de huzu-
runda söyleyen yeni Kara Kuvvetleri Komutam Hik-
met Köksaİ'ı ve konuşmasını alkışhyor.
Işte, Erbakan'ın son kimliği.
Erbakan söz konusu olunca bu türden öyküler bit-
miyor. Buyrunuz; dününü bugünüyle yalanlayan son
ve somut bir Erbakan örneğine:
Sankı. bilinen eski deyimiyle "kaba birkâğıtmış gi-
bi" iktidara gelmeden önce "cart diye yırtacaklarını"
ilan ettiği Israil ile askeri eğitim işbirliği anlaşmasına
parmağının ucuyla bile dokunamadığı yetmiyormuş
gibi...
Komutanlardan neler dinlediyse, Israil ile savunma
sanayii alanında işbirliği sağlayan ikinci anlaşmayı da
hükümetinin imzalamasına ses çıkarmıyor değil, çı-
karamıyor.
Tek koşulu, Suriye ve Iran elçilerine uyguladığı gi-
bi, imzalamanın gizli kalması. Tabii Israil'den Bakan
Yardımcısı David Ivry'nin geleceğini basın yazınca
mosmor.
Demokrasilerde gizlilik ha. Imzadan hemen bir sa-
at sonra, önce Amerikan NBC TV haberi veriyor.
Ivry, neredeyse kaçırılıyor. Gizlilik uğruna ziyaretin
ne resmi ne de filmi TRT 1 'den bile verilemiyor.
Bağımsız basın bir yana, Hoca'yı destekleyen din-
ci gazeteler dün davul zurna, ikinci anlaşmayı duyu-
ruyor.
Şimdi, grubundan vazgeçtik, kendine bağlı başör-
tülü, sanklı kamuoyuna lslam âleminde "şeytan" öi-
ye tanımlanan Israil ile işbirliğini nasıl açıklayacak?
Şeytana uydum dese. olmaz. Şeytanla işbirliği yap-
mak zorunda kaldım dese...
RP'nin Gül Abdullah'ı partisini ve hocasını kurtar-
mak için bir şeyler tasarlıyor gibi. Biliyorsunuz, Isra-
il ile birinci anlaşmayı iki aya yakındır hâlâ göreme-
diklerini söyler durur Gül Abdullah.
İkinci anlaşma kendisine anımsatıldığında imza-
landığını bilmediğini söylemiş.
Demek ki, yeni mazeret, bu anlaşmaları RP'nin de-
ğil, Milli Savunma DYP'de olduğu için, ortağının im-
zaladığı biçiminde oluşacak.
Böyle bir yutturmacayla işin içinden sıyrılacakları-
nı sanıyorlar.
Müjde virüsü
Hele REFAHYOL'un kurulması için can siperane
savaş veren meslekten doktor kimi yazarlar, "RE-
FAHYOL'un ülke meselelerine çözüm bulacağına
dair iyi işaretler zayıflıyor" demeye, dünden beri bu
yönde yazılar döktürmeye başladılar bile.
Oysa, önce "müjde virüsünü" tedavi etmeleri ge-
rekiyor.
Çünkü Hocaları, "Herhafta bir müjde vereceğim"
diye yola çıktı. Yaptıklarıyla hükümetin başına öyle
bir iş çıkardı ki, beğenmeyecek ama, Isa'yı da Mu-
sa'yı da memnun edemiyor.
Kuşkusuz anladınız: konu, zorunlu tasarruf.
1 hafta. 10 gün öncesine dek zorunlu tasarruf di-
ye bir sorun var mıydı Allah aşkına? Hayır! Ama Ho-
ca, 20 milyon ücret alan işçiye 400 bin lira ek gelir
vereceğim diye ortaya bu sorunu attı.
Ne çare, 8 yıldır devletin yasa zoruyla topladıkla-
rını nemalarıyla geri vermek gereğini ya unuttu ya da
"Canım bu hapı da yutartar" diye düşündü.
Oysa sorun öylesine basitti ki. Bugün devlet sıkı-
şık, daha işçiye, memura verdiğinin kaynağını bula-
bilmek için sağa sola saldırıp yeni para arıyor. işte tam
bu sırada. ne isteyen var ne de anımsayan. Ancak
Hoca bir müjdelik kapris yüzünden hükümetin başı-
na tam 428 trilyon "yeni bir masraf" çıkarıyor.
Ya ne yapmalıydı? Kaynak aramadığı bir sırada
428 trilyonu koyardı cebine, çıkıp ortaya bütün yön-
leriyle gelin şu sorunu çözelim diyebilirdi.
Ancak Hoca bu. Virüs harekete geçmiş, tedavisi
yok.
O kadar ki, son günlerde anaparayla nemaların he-
men iadesini isteyen iki işçi konfederasyonu başka-
nını kabulü sırasında Hoca, bir itirafta bulunuyor:
"Kaynağımız yok. Kaynak araştırmalanmız sürüyor.
Çalışmalar bitinceye kadar beklemenizi rica ediyo-
rum."
Virüs, böyle bir virüs. Baş ağrısını gideremiyor, be-
yin çalışmasını etkiliyor.
Ne çare gönüller rahat.
Gazeteci arkadaşlarımız REFİK DURBAŞ ve
MAHMURE İLERİnin kardeşi
ŞEFtK DURBAŞ
Salı gecesi Hakkın rarunetine kavuşmuş, 28
Ağustos Çarşamba günü de toprağa verilmiştir.
^akınlarına ve dostlanna başsağlığı dileriz.
CUMHURİYET ÇALIŞANLARI