29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 TEMMUZ 1996 PAZAR HABERLER Eğitim RP-DYP programına tepki FİGENATALAY REFAHYOL hükümetinin eğitim sorunlanna yaklaşımı. Üni\ersite Öğretim Lyeleri Derneğı Başkanı Prof. Dr. Burhan Şenatalar tarafından "yetersiz" bulundu. Prof. Şenatalar, hükümet programında. yükseköğretım alanında var olan reform gereksinmesi ile ilgıli birproje bulunmamasını ve sekiz yıllık temel öğretimin, imam-hatiplerin orta bölümlerinin korunarak benimsenmesini eleştirdi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan da tüm velılerin. sekız yıllık kesintisiz ilkögretımin "politikacüann oyuncağı olmadan" Meclıs'ten geçirilmesi ıçin ısrarlı olmalarını istedi. Hükümet protokolünün ve programının eğitimle ilgili bölümünü değerlendiren Prof. Dr. Burhan Şenatalar. Turhan Tayandan sonra Mehmet Sağlam'ın Milli Eğitim Bakanlığı'na getirilmiş olmasını "olumsuz bir gelişme'' olarak nitelendirdi. "Bu hükümetin güvenoy u alacağını sanmıyorum" diyen Prof. Şenatalar. şunlan söyledi: "Bu hükümetin Türkiye'nin çağdaşlaşması ve demokratikleşmesi açısından yararlı ve başarılı işler yapabileceğini düşünmüyorum. Dolayısıvla güvenoyu almaması gerektiğine inanıyorum. Protokolde ve programda yükseköğretim dışında sekiz yıllık temel öğretim de yanlış bir yaklaşımla ele alınmış dunımda. Imam-harip (iselerinin orta bölümünün korunması. önceükli amaç olarak benimsenmiş. Bunu son dereceyanlış bir tutum olarak göriiyorum. Her türlü meslek öğretiminin sekiz v ıllık temel öğretimden sonra başlaması gerekir. 11 yaşındaki çocuklann mesleki öğretime yöneltilmeleri çok yanlışfir. Bu yanlışa düşen iilke say ısı yok gibidir. Temel öğretim, dünya ülkelerinde en az sekiz yıl olarak uygulanmaktadır. Dolav ısıy la Türkiye'de de hiç olmazsa bu alt sınınn benimsenmesi artık geciktirilmemelidir." KesintisLz eğitim Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan. sekız yıllık eğitim konusunun Miîli Eğitim Şûrası llköğretim ve • Yönlendirme Komisyonu'ndan "kesintisiz ve tek diploma" biçıminde büyük bir oy çokluğuyla çıktığını hatırlatarak "Genel kurulda RP millenekiUeri. eski Diyanet İşleri Başkanı, tmam-Hatip Mezunlan dernekleri temsilcilerinin saldırgan ve bilimsellikten uzak, tamamen politik tepkilerine karşın yine oy çokluğuy la kabul edildi. Bakanlıkta çabşan. yıUannı eğitime vermiş insanlar. sekiz vülık ilköğretimin önemini kavramış durumdaydıiar" dedı. Bu konuya politik bakmadığını. politik bakışın hiçbir zaman gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Prof. Dr. Saylan. şöyle de\am etti: "Gerek Evrensel Çocuk Haklaru gerekse psikolojik ve pedagojik bilim. çocuklann küçük yaşta mesleğe yönlendirilmesini, son derece zaraıiı bulduğunu belirtmektedir. Türkiye'de 'Ağaç yaşken egilir" diye bir deyim vardır. Biz hep zavallı çocuklan kendi isteklerimiz doğrultusunda eğip bükmekteyiz. Oy sa ilkokul 4_ 5. sınıfında. ana-babalan tarafından çocuklann kursiara taşınmasu ağır sınav lardan geçirmeleri. bunun yanında daha çocukluğunu yaşayamayan küçücük çocuklann Kuran kursu gibi voğun korku ve cezalandırma ağırlıklı, eğitim verdiği varsayılan yeıierde tamamen politik amaçlı eğitime tabi rurulnıası sonunda ruh ve beden sakatı gençler ortaya çıkmaktadır. Ben bir hekim olarak ülkemizde çocuklann en az 14-15 yaşuıa kadar yönlendirilmeden. kursiara, sınavkra tabi tutulmadan. çağdaş bir eğitim görmelerinden yanayım, çünkü bilime inanıvorum ve hekim olarak bu çocuklann uğradıklan zararlan göriiyor, tedavileriyle uğraşıyorum. Bu çocukların kartlanna 'kurs sakatı" ya da 'kurs hastası' diye vazrvorum." Muzaffer Arıkan ve Kubilay Uygun DYP'den istifa etti, Mehmet Korkmaz ret oyu verecek Retçiler artıyorANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - RP ile karşılıklı yolsuzluk dosyalarını kapatmak için Nec- mettin Erbakan'ın başbakanlığın- da koalisyon kuran DYP'de eroz- yon sürerken. REFAHYOL'a kar- şı gelişen "ret cephesi" hızla bü- yüyor. Güvenoylamasına 1 gün ka- la, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan DYP'den istifa ederken, DYP Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz da, "ret" oyu kullanaca- ğını açıkladı. 3 gün önce DSP'den istifa ede- rek DYP'ye geçen Afyan Millet- vekili Kubilay Uygun, tekrar isti- fa ederek DSP'ye döndü. Muha- liflerin artması ve "çıkar karşıb- ğında" yapıldığı savlanan trans- ferlere karşın süren istifalar nede- niyle zor durumda kalan DYP yö- netimi. güvenoyu alınamaması du- rumunda partinin dağılmasını ön- lemek ve kesın sayılan 13'e ula- şan Tefçileri ihraç etmekzorun- da kalmamak için bağlayıcı grup karan almamayı tartışıyor. ANAP'tan transferlerle güve- noyunu garantilemek isteyen RP'nin milletvekili koparamama- sına karşın. DYP'de istifacı ve ret- çilerin sayısının dün de artması moralleri bozdu. DYP yönetimi, partideki eroz- yonu hızlandıracağı gerekçesiyle. retçileri ihraç etmek zorunda kal- mamak için, güvenoyu konusun- da grup karan almamayı gündeme getirdi. DYP yönetiminde. tartışılmaya başlanan öneri konusunda bir grup Çiller'i ikna etmeye çalışırken. ba- zı DYP yöneticileri. "Güvenoyla- masında evet oyu kullanılnıası ko- nusunda bağlayıcı grup karan alın- maması söz konusu değil. Karar alınmaması kararsızlann duru- munu aleyhimizde değiştirir. Ha- yır oyu vereceklerin say ısı artar" görüşünüdilegetirdiler. DYP yö- netimi sürekli olarak görüş alış- verişinde bulunurken, Necmettin Cevheri başkanlığında toplanan DYP Başkanlık Divanı. yaptığı açıklamada Tansu Çiller'i savun- du. RP ile koalisyon konusunda- ki kararlannın temelini. "vatan- daşın her türlü siyasi tercihine say- güı olmak ve demokrasi anlayışla- rının" oluşturduğu ifade edilen Başkanlık Divanı bildirisinde. mu- halefet hareketinedeğinilerek. "Bü- tiin bunlann tek sebebi inkıtapçı- lık. Atatürkçülük ve laiklik değil, sadece haksız ve büyük menfaat- lerin ellerinden gideceği korkusu- dur" dendi. DYP'de, muhaliflerin arasında adı geçmeyen milletvekilleri de ret cephesine katılmaya başladı- lar. Kütahya Millet\ekili Mehmet Korkmaz. "54. hükümette kişisel gelecek hesapları yapılmıştır" di- yerek. güvenoy lamasında "ha- yır"oyu kullanacağını bildirdi. Tan- su Çiİler'e. "RPile koalisyon kur- mayın" uyarısında bulunduğunu söyleyen Korkmaz. ancak sonuç karşısında Türkiye'nin geleceği için v ebal taş-ımak istememesi ne- deniyle "hayır" oyu vernıe karan aldığını ve ihraç cezası verilmesi- ne de katlanacağını bildirdi. Mu- haliflerden Aydın Milletvekili is- met Sezgin. hükümetin güvenoyu almamasını sağlayacak sayısa ulaş- tıklarını öne sürdu. Muhalifler. kararsız ve katılma- yacak olan milletvekillerini ikna ça- basını sürdürürken. yurtdışına gi- den Demir Berberoğlu'nun oyla- ma günü Türkiye'ye dönerek "ha- yır" oyu kullanması sağlanmaya ça- lışılıyor. Son istifalarla DYP'nin millet- vekili sayısı 127'yedüşerken. RE- FAHYOL'a yann yapılacak oyla- mada karşı oy kullanması bekle- nen milletvekilleri ile oylamaya katılmayacaklan ve kararsız ol- duklan belirtilen milletvekilleri şunlar: Retçikr: Cav it Çağlar. Mehmet Korkmaz, Refaiddin Şahin. Rıfat Serdaroğlu, Mehmet Köstepen, Mehmet Batallı. Gencay Gürün. Te- kin Enerem. Emre Gönensay. Kök- sal Toptan. İsmet Sezgin, Hayri Kozakçıoğlu. Jefi Kamhi. Katılmayacaklar: Kamer Genç. Demır Berberoğlu. Ayseli Gök- soy, Doğan Güreş. Kararsızlar: Cihan Paçacı. Tu- ran Annç, AyvazGökdemir, llhan Aküzüm. Güvensizlik oyu verecek partiler, alternatif peşinde ANAP'tan sagh sollu atakANKARA (Cumhurivet Bürosu) - REFAHYOL hükümetinin güvenoylamasına bir gün kala taraflann girişimleri, pazarlıklar ve transferler parlamentodaki denaeleri her gün değiştiriyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın güvenoylaması öncesınde yinelediği "sol blok oluşturma" önerisi. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit tarafından reddedilirken. ANAP Genel Başkanı Mesut \ ılmaz. hem sağ. hem de sol partilerle temasmı sürdürerek ret cephesini en geniş vüzeye yaymava çalışıyor. ANAP'ın DSP've GHP ile bir hükümet kurulabileceği yönünde grubuna mesaj veren Mesut Yılmaz'ın, BBP'ye de RP ile birlikte 3'lü koalisyon önerdigi bıldirildi. Yılmaz'ın. böylece "Bu hükümet güvenoyu almazsa veni hükümet oluşamaz ve erken seçime gidilir" korkusunu taşıyan mületvekıllerine. "Bu hükümetin birden fazla alternarifi var" mesajı vermeye çalıştığı bildirildi. ANAP Grup Başkanvekılı Cumhur Ersümer, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, DYP içinde bu hükümete güvenoyu vermeyecek milletvekili sayısının sanıldığının çok üzerinde olduğunu belirterek "Bu hükümet güvenoyu alamayacak" dedi. Sol blok arayışı Ersümer. bu hükümetin Meclis'te birden fazla alternatifi olduğunu belirterek Yılmaz başkanlığında bir hükümet kurulabileceğini söyledi. ANAP'lı üst düzey bir milletvekili ise Yılmaz'ın RP ile bir hükümet kurabileceğini zannetmediğıni söyledi. Aynı yetkili. ANAP'ın DYP'den kopan milletvekillerinin de desteğini alarak DSP ve CHP ile bir koalisyon kurma olasılığının daha güçlü olduğunu savundu. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, DYP'nin önde gelen isimlerinden ve REFAHYOL hükümetinin güvenoyu almaması için aktif olarak çalışan Aydın Milletvekili İsmet Sezgin aracılığıyla DSP lideri Bülent Ecevit'e. güvenoylaması öncesi sol blok oluşturmayı önerdi. Deniz Baykal, bu konudaki görüşlerini şöyle dile getirdi: "Hemen bir araya gelelim. Gruplanmızı oriak toplayalım. 123 milletvekilinin bir arada olduğunu gösterelim. Hükümete talip olduğumuzu söyleyelim. Programımızı ortaya koyalım. Sonra kalkıp Mesut \ ılma/'a. ondan sonra da Savın Çiİler'e gidelim. Biz bu güç biıiiğini ve karaıiılığı gösterirsek. bu hükümet güvenoy u alamaz." DSP lideri Bülent Ecevit'in. Baykal'ın önerisine yanıtı. "Veni modellerin tartışılması için önce bu hükümetin güvensizlik oyu alması lazım" şeklinde oldu. Ret oyu vermek için bir araya gelmek gerekmediöini sav unan Ecevit. ANAP-DSP-CHP'nın milletvekili toplamının parlamentoda çoğunluk oluştunnadığına dikkat çekti. Ecevit. ANAP ve DYP'nin birlikte davranması durumunda ancak çoğunluk sağlanabildiğini. bu durumda da 4. partiye gerek kalmadığını söyledi. RP'siz formül aravişı Şu veya bu şekilde RP'siz bir hükümetin kurulmasını kolaylastıracaklarını belirten Ecevit. kendilerini önceden herhangi bir modelle sınırlamak istemediklerini yineledi. Güvenoylaması öncesi sol bir blok oluşturamayan DSP ve CHP'nin. hükümetin güvensizlik oyu alması durumunda yeni hükümet arayışı sırasında işbirliği yapmasına kesin gözüyle bakılıyor. DSP'nin RP'nin içinde yer almayacağı her formüle dolaylı destek verebileceği belirtilirken. CHP'nin isteminin aksine doğrudan bir hükümet içinde yer almayı tercih etmeyebileceği kavdedildi. Türkiye ve Makedonya Şairleri Ortak Banş Bildirisi açıklandı TYS'den Makedonya'yla şür anlaşması İstanbul Haber Senisi - Türkiye Yazarlar Sendıka- sı'yla(TYS) Makedonya Ya- zarlar Birliği arasında bir an- laşma ımzalanarak. "Türkije ve Makedonya Şairleri Ortak Banş Bildirisi" açıklandı. An- laşmay a göre her yıl en az bir şair. çev irmen ve yazann her iki ülkede de ziyaretlerde bu- lunması sağlanarak. yapılan çev irilerin sayılanntn arttınl- ması amaçlanıyor. Türkiye Yazarlar Sendika- sı'nda dün gerçekleştırilen ba- sın toplantısına, Türk-Make- don Dostluk Derneği Başka- nı Mateya Matevski. Make- donya Cumhuriyeti Büyükel- çisi Trayan Petrovski. Make- don Yazarlar Birligi Başkanı S. HristovaYotsiçe, Makedon Çevitmenler Birliği Başkanı PaskalGilevski. TYS Başka- nı Ataol Behramoğlu. TYS Genel Sekreten Emin Kara- ca. Yönetim Kurulu üvesi Ne- cati Mert. Arif Damar v e Ad- nan Özer katıldı. Toplantıda konuşan Ataol Behramoğlu, 4-5 temmuz ta- rihlerinde Çatalca Belediye- si'yle TYS'nin ortak biretkın- liğ'i olarak " 1 . Balkan Şür GünlerTni düzenlediklenni belirterek. bu yılkı Balkan Şi- TYS Başkanı Ataol Behramoğlu ve Makedonya Yazarlar Birliği Başkanı S. Hristova Yotsiçe iki ülke arasında örnek bir anlaşmavı v ürürlüğe kovdular. ir Günleri'nin konuk ülkesi- nin Makedonya olduğunu bil- dirdi. Şür günleri sonunda Makedon şairleriyle birlikte ortak bir banşbildirisinde bu- lunulmasına karar verdikle- rini anlatan Behramoğlu. "Bal- kanlar, Ortadoğu v« Kafkas- ya'nın barutfıçısınadönüşen ve her an patlamav a hazır ru- rulan ortamında. bütün dil- lerden \e uluslardan, şairle- rin dav anışmasının örnek ol- masını diliyonız. Dünva ban- şının sağlanması için her tür- lü özveriye haar otduğumuzu bir kez daha duyuruvoruz" dedi. Banş bildirisine katı- lanlar arasında fotoğraf sa- natçısı İsaÇeük. yazar Raif Er- tem. Pen Yazarlar Derneği Başkanı Cengiz Bektaş. res- sam Bihrat \e Alev Mavitan. yönetmen Orhan Kurtuldu da bulunuyor. Türk Makedon Dostluk Derneği Başkanı Mateya Ma- tevski de toplantıda bir ko- nuşma yaparak. Balkan şaır- lerinin ilk kez bir araya gel- diklerini v urgulayarak. bu bir- likteliğin çok derin ve güçlü anlamlartaşıdığına dikkat çek- ti. Makedonya Yazarlar Bir- liği Başkanı S. Hristova Yot- siçe ise TYS'nin en saygın yazarlann üyeolduğubirbir- İik olduğunu ifade ederek. "Böv le bir kuruluşla anlaşma imzalamaktan çok mutiuv um. Ancak ortaya çıkacak ürün- ler bu anlaşmada ve bildiride yer alan sözlerden her zaman daha anlamlı olacaknr" dedi. REFAHYOL Koalisyona tepkiler büyüyor Haber Merkezi- RP ve DYP'nin oluşturduğu RE- FAHYOL hükümetine yöne- lik tepkiler yurt çapında ar- tarak sürüyor. Demokratik kitle örgütle- ri. "yolsuzluk dosyalan pazar- lığı üzerine kurulan REFAH- YOL iktidannı içlerinesindi- remeyeceklerini" belirterek. milletvekillerine güvenoyu vermeme çağnsı yaptılar. TBMM'deyann yapılacak güvenoy laması öncesinde de- mokratik kıtle örgütleri "RE- FAHYOL'a hayır" kampan- yası başlattılar. TürkMühendisveMimar Odalan Birliği (TMMOB) Başkanı YavuzÖnen tarafın- dan yapılan açıklamada. RE- FAHYOL'un programının. faizi, rantiyeliği. serbest pi- yasa fetişizmini. hızlı özelleş- timıeciliği veemekçilere kar- şı olmayı temel aldıöı belir- tildi. Pir Sultan Abdal Kültür Demeği Genel Merkezi'nden yapılan açıklamada da. RE- FAHYOL'un "ırkçüık ve şe- riat" hükümeti olduğu belir- tilerek. Türk-Islam Cumhu- riyetı'ne gidildiği savunul- du.İstanbul Eczacı, Dişhe- kimleri ve Veteriner Hekim- leri odalannca yapılan açık- lamalarda. "RP-DVP arasın- da yolsuzluk dosyalan pa/ar- lığı üzerine kurulan Refahvol hükümetini içlerine sindire- meyecekleri" belirtilerek. "Böylesi amaçlarla kurulan hükümetlerin ülkelerin poli- rikalan ve vönetiminde tu- tarlı bir çizgi sürdüremeve- cekleri biı nedenle milletve- killerini güvenoyu vermeme- ye çağınyoruz" denildi. Aralarında ADD Mersin. Tarsus. Silifke. Erdemli. Ana- mur ve Mut şubeleriyle Içel Diş Hekimleri odası. Türk Kadınlar Konseyi Derneği Mersin Şubesi. Türk Kadın- lar Birliği Mersin Şubesi, ÇYDD Mersin Şubesi. Yar- dım Sevenler Derneği. Içel Çevre Gönüllüleri Demeği. Çömelekliler Derneği. Içel Soroptimist Kulübü, Mimar- larOdası ve Erdemli Okman Işçileri Derneği de bulunan çok sayıda demokratik kitle örgütü yaptığı açıklamada, Cumhuriyet'e. Atatürk dev - rim ve ilkelerine, laik, de- mokratik. sosyal hukuk sis- temıne bağlı olduklannı v ur- guladılar. TIRMIK/ AYDIN ENGİN Günlük yaşamda dil kirlen- mesinin her türünü görmeye alıştık. Büyük kentlerin özellik- le alışveriş bölgelerinde Türkçe artık kirlenemeyecek durumda. Çünkü Türkçe buralarda kesin olarak kovuldu. Örnegin İstan- bul Nişantaşı'nda, Taksim çev- resinde, Şişli'de, Etiler-Levent yöresinde adı Türkçe olan bir mağazaya, bir kahveye. bir lo- kantaya rastlamak artık müm- kün değil. Oraları artık çağ at- layan Türkiye'nin Türkçeden "kurtarılmış" bölgeleri. lyi de örneğin bizim kaç yüz- yıllıkgelenekli, görenekli Beyler- beyi'ne ne oluyor? Bu güzelim Boğaz köyünün kırk yıllık mahal- le kahvesi geçenlerde "Kıraat- hane'Ttkten istifa edip "Cafe" oldu. Gerçi gene bıyıklı, üç gün- lük sakallı erkekler ordusu, ka- lın bir sigara dumanı bulutunun altında görünmez hale gelmiş masalara çevrelenmişler, okey tahtalarına dizdikleri taşları şa- kırdatıyorlar. iddialı pişpırik maç- ları yapıyorlar, en aşagılık erkek muhabbetlerine, "Baktım karı tersleniyor, elimin tersiyle bir çaktım abi"\ere topluca gülü- nüyor, ama olsun. Bu işler artık "Ca- fe"de yapılıyor. Böylesi -anlaşılan- daha fiyakalı oluyor. Çağ atla- yan Türkiye'ye daha yakışıyor. Beylerbeyi'ndeki Cafe'nin önünde üç kamyonet. Üçünün kasasını üç ayrı firma yapmış, bunu da kasanın bir yerine yaz- mışlar: Biri "karisör", biri "karuser", biri de "karasür" üretmiş. Ca- fe'nin önündeki kaldınmları da onarıyorlar. Gecikmiş bir HABI- TAT etktnliği daha yani. Beledi- ye bir de tabela asmış: "Trotu- varvebordürdüzenlemesi. Çev- reye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür diyeriz." Çevreyi boşverin, ona alıştık da şu dilin içine etmekten ne tat alıyoriar acaba? Güzelim kaldınm söz- cüğünün suyu mu çıktı ki tutup oraya trotuvar yazmışsınız... ... diyeceğiz ama kimse umur- samayacak. Herkes gözünü, Cafe'nin başköşesine yerleşti- rilmiş TV aygrtına dikmiş. Haber saati. Ülkemizinseçkinleri, politika- cılarımız ekranda konuşuyor. Dil KirlenmesiKendi kendimize yaptığımız dil tartışmasını kesip biz de haber- leri izlemeye başlıyoruz. Millet- vekili pazarına nur yağınca, ne kadar ikinci, üçüncü sınıf poli- tikacı varsa sıratm sıram ekran- lara çıkmaya. gazetelerin birin- ci sayfalarında boy gösterme- ye başladılar. Ekrancta kirlenmenin hemen her çeşidi sergileniyor: Siyasal kirlenme, moral (ahlaki) kirlen- me, görsel kirlenme, dilsel kir- lenme... İlk ikisini açıklamaya gerek yok. Görsel kirlenme içinse kalın bı- yıklı, iri kıyım, yağ tulumuna dön- müş bedenleri, tıraşın yok ede- mediği kılları ile koca koca adamların ekranlarda birbirieri- ne sanlıp, birbirlerine elense çe- kip öpüştükleri sahneleri anım- samak yeterli olsa gerek. Ama şu dilsel kirlenme katla- nılırgibi değil. Adam milletveki- li olmuş. Yani yöresindeki seç- menlerce, listesinde yer aldığı si- yasi partinin ilkelerini. program hedeflerini en iyi savu- nacak bir toplum ön- deri olarak değerlen- dirilmiş, seçilmiş ve Meclis'e yollanmış. Eh bu kadar seçkin niteliği kişiliğinde topla- mış bir adamdan ne beklenir? En azından ekranda dile getir- diği görüşlerini düzgün. temiz cümlelerle, akla uygun bir man- tık dizgesi içinde aktarması; ne- yi neden yaptığını, örneğin DYP'den ayrılıp niye ANAP'a geçtiğini, DSP'yi terk edip niye DYP saflarına katıldığını, güve- noyunda niye ret (ya da kabul) oyu vereceğini herkesin anla- yabileceği biraçıklıklaanlatma- sı değil mi? Hah. hah, hah... Adam konuşuyor: "Partimin fikir ve düşüncele- rini ifade etmiş olmaktaki görüş- lere ait şahsi görüşlerimi ifade imkânını bana tevcih etmiş ol- duğunuz için evvela siz sayın medya mensuplarına ve yazılı basın mensuplarına teşekkür etmeyi bir vazife ittihaz kabul ediyorum..." Yok canım abartma; kimse bu kadar saçmalayamaz.. filan diye itiraz etmeye kalkmayın. Basarım cep teybimin düğ- mesine. Dinletirim. Mahcup olur- sunuz. Herif aynen böyle dedi. Şimdi bu adamcağızla karşı- laşsak. söylediklerini bir kez de ona dinletsek ne der acaba? Pişkinliğevurup "Ee, n'olmuş yani. Neresi yanlış bunlann?" dese. yanlışları nasıl göstere- ceksiniz? "Fikir" ve "düşünce" sözcüklerinin eşanlamh oldu- ğunu mu söylersiniz, cümle dü- şüklüğünü mü sergilersiniz, "ya- zılı basın" dediğine göre, bu- nun "yaz/s;z"ının nasıl olacağı- nı mı sorarsınız? Yoksadil kirlenmesinin bu bo- yutundan mideniz bulanır ve es- kilerin "Bu kadarcehaletancak tahsil ile mümkündür" nüktesi- ni anımsayıp şu güzelim pazar sabahında kurtuluşu doğayla buluşmakta arayıp bir deniz kı- yısında, bir ırmak boyunda, bir ormanda, bir koruda, bir park- ta yürümekte mi bulursunuz? Sizi bilmem. Ama ben öyle yapacağım. Bu kadar ilkelliğe, bu kadar kirliliğe, bu kadar pis- liğe katlanmaya hiç niyetim yok. MIKRO DINÇ TAYANÇ Çürük Elma. "(...) seçim kampanyalan sırasında oy isterken demok- ratik, laik hukuk devleti ilkesıne aykırı bir düzenin söy- lemi ve özlemi içinde olan bir parti ile işbirliği yapma- yacağını, kişisel çıkar uğruna ülkeyi karanlığa götürme- yecağini vaat ettiği halde (...) ülkenin ilk kadın başba- kanı olarak, politikada kadın örneğini sergilemesi ge- rekirken, hükümet kurma aşamasında ilke ve siyasi er- demle bağdaşmayan bir tutum içinde olması, çıkar ko- alisyonu ortaklığını kabul etmesi, kadınların politikada tutarsız ve başarısız olacağı anlayışının doğmasına ne- den olduğu için Tansu Çiller'den davacıyız" diyor ileri- ci, demokrat, laik ve "onurlu" Türk kadınlannın bir bö- lümü... "Aldınr mı bin lira 'cıklık' tazminat davasına 'minna- cık' başbakan eskisi" diyorum içimden. Onca karanlık servet ediniminin, yolsuzluğun. din tacirliğinin, bayrak çığırtkanlığının töhmeti altındaki laik eskisi tutup da Türk kadınının onur davasından mı korkacak? Tam bunları düşünürken "/miniminnacıktı kadın/ ra- hata acıktı kadın/yoruldu devin büyük yolunda/ ve gir- di zengin bir cücenin kolundal bahçesinde ebruli ha- nımeli açan eve" diye fısıldıyor beynimin içinden Nâ- zım'ın sesi. Nazım'ınkinin yankısı dinmeden, tarihten doğru ka- dın sesleri ardarda çınlamaya başlıyor beynimde. "Ben ki elli küsur yıl rüşvetle, gaspla, zorbalıkla, ci- nayetle, hıie ve desise ileyönettim koca Osmanlı'yı ve de çırptığımı yemeye doyamadan hepsinin hesabını boy- numa dolanmış perde kordonunda canımla verdim; kim ola ki bu kadın üç beş yılda bana taş çıkarta" di- yor Mahpeyker Kösem Sultan... "Servefte yekta sanırdım kendimi ki, rahmetli koca- cığım devlet memurluğundan devletin başına nice ica- zete sığınıp, nice oyunlarçevirerek ben eyleyebilmiş idi beni... Ogitti, çırptığını benyiyorum, bizyiyoruz... Bu sonradan yetmenin becerisini bilse idi, beni boşar onu alırdı ma'azallah" diyor Hasbahçe Hanedanı'nın şuh sultanı... "Biz ki bu topraklar erkeksiz kaldığında, onu savun- mak uğruna kadınlığımızı unuttuk. Savaşlarda kınldıkama, bu yaşanası toprağı adımız eyledik" diyor Anadolu'ya adlarını veren adsız ama onurlu analar... "Ön saflarda çarpışıp Anadolu'dan attım düşmanı" diyor NeneHatun... "Senden sonra bizlergeçtik ön saflara... Cephe ge- risinden siperlere top mermisi taşıdık" diyor Kurtuluş Savaşı'nın yiğit kadınları... Ve hiç bir şey söylemeye gerek görmeksizin. derin göz- lerinde Ata'nın anası olmanın onuru. Atatürk'e edılen- lerin kızgınlığıyla bakıyor Zübeyde Ana! Gene dönüyor Nâzım "ve ışıltısında/yere saplı bıçak- ların/oynak agır kalçaları/ve zilleriyle/bizim olan kadın- lar/bizım kadınlanmız..." Kendi kendime söz veriyorum. Yann. TV'nin başına oturup Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 54. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti için yapılacak güvenoylamasını izleyeceğım. Hayır, izleyeceğim güvenoylaması değil; Mustafa Ke- mal Atatürk'ün seçme ve seçilme hakkı verdiği ve ulu- sal egemenliğe ortak ettiği kadın milletvekillerimizin ne diyecekleri. nasıl diyecekleri... Biliyorum ki. izlencem boyunca yalnız olmayacağım. Çevremi Mahpeyker'den Zübeyde Ana'ya, dönme ca- riye sultanlardan Cumartesi Anneleri'ne kadınlar kuşa- tacak... Ne benim. ne de onların hocalar sultasından da, şe- riat yaygaracılıklarından da korkumuz yok; çünkü mut- lak zafer aydınlığın karanlığa karşı kazandığıdır! Korkumuz, Türkiye Cumhuriyeti kadınının onurunun, çıkarları uğruna şeriat kumalığını göze alacak denli mi- niminnacık bir kadın tarafından ayaklar altına atılabil- mesindendir! Ana fikir Insanlık tarihi, insanların insanlığın çıkarla- n uğruna giriştiği olumlu ya da olumsuz eylemler ve ken- di çıkarları uğruna insanlığı tehlikeye atan, erkek ve ka- dınlaıia doludur. Anafıkrin anafikri: İnsanlığın çıkarlarını koruyan in- sanlar "tarih"e. insanlığın çıkarlarını kendi çıkarlanna sa- tan kadın ya da erkekler ise "alçaklığın evrensel tarihfne geçegelmişlerdir. Adana Gazeteciye gasplı işkence savı SABİTÖZKESER ADANA-Aylık olarak va- yımlanan Odak dergisınin Adana temsilcisi Mahir Yd- maz San (28) gözaltında tu- tulduğu Adana Emniyet Mü- dürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde işkence gördü- ğünü ve 19.5 milvon lirasma el konulduğunu ileri sürdü. Polislerin kendisini daha önce de birçok kez gözaltına aldığını v e tanıdığını anlatan gazeteci Mahir Yılmaz Sarı, 3 temmuz çarşamba günü Mustafa Kemal Bulvan'nda yürürken polislerin kendisi- ni arabaya bindirdiğini ve gözlerini bağladığını belir- terek şunlan söyledi: "Arabaya bindiren sivil po- lisltr gözüm bantlı olarak .V 4 saat kadar beni gezdirdiler. Cebimdebulunan 19^ miryon liranın yani sıra basın kar- tun ilediğer kimliklere el koy- dular. Beni arabamın içeri- sinde sürekli döven polisler, 'Sen yalışmıyorsun. bu ka- dar parayı nereden buluvor- sun' diyerek örgütle ilişkim oi- duğunu belirtmek istiyoıiar- dı. Kendilerine hiçbir örgüt- leilişkim olmadığımı söyieme- me karşın. bana dergide ça- uşmamamı. aksi takdirde öl- düreceklerini belirtiyoriardı. Av nca araç içerisinde bulu- nan dört polis,'Seni öldürsek. kimsenın ruhu duymaz" de- yip kaba dayak atarak küfür ettiler. Daha sonra bilmediğim bir saatte Emniyet Müdür- tüğü'negötürdüler. Burada da aynı kaba davak ve küfürler devam etti." Yılmaz, Terörle Mücade- le Şube ekiplerinin daha son- ra kendisini hiçbir tutanak düzenlemeden 'şüpheli şa- lusiann bulunduğu" yere koy- duğunu vurgulayarak "Gece 02.00 sulannda bir resmi po- lis beni çağırarak sadece nü- fus kâğıdını verip serbest ol- duğumu söyledi. Ben buna tepki gösterip 195 milvon lira para ile ba- sın kartimın da veriimesini Lstedim. Banaresmipofis,' De- fol git. bize öyle bir şey ve- ren olmadı' dedi. Ben diretin- ce4-5resmipoliskarga tuluro- ba beni Emniyet Müdürlü- ğü'nün dışına attılar. Vücu- dumun çeşitli yeıierinde ağ- nlar var" dedf.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle