Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 TEMMUZ 1996 PAZAR
12 DKIYAZI
L a t i n A m e r i k a Ö r n e ğ i v e T ü r k i y e
• Türkiye'nin önemli
sorunlarının üzerine gerçekçi
çözümler ve politikalar
üretilerek gidilebilmesinde
en büyük engel, ülke
yönetiminin 'ucuz popülizm',
ekonomi yönetiminin de
'alaturka liberalizm'den
ibaret olduğunu sanan siyasi
kadrolardır. Bu yaklaşım,
artan sorunlar karşısında,
ülkeyi daha başka
maceralara sürükleyebilecek
sorumsuzluklara davetiye
çıkarabilir.
• Türkiye'nin fert başına geliri
son on yıllık dönemde yılda
yüzde 2.9 artarken nüfus da
yüzde 2.2 artmıştır. Milli gelir
yerinde sayarken yüksek
enflasyon ve adaletsiz vergi
politikaları sonucu, bu gelirin
toplumun değişik
kesimlerince paylaşımı iyice
bozulmuştur. Siyasi
kadrolarca yürütülen
paylaşım kavgası, pasta
büyümediğinden, belirli
kesimlerin aleyhinde
sonuçlanmaktadır.
Ü s t ü n S a n v e r
RP lideri Necmettin Erbakan ve DYP lideri Tansu Çiller tarafından kurulan REFAHYOL hükümetinin güvenoyu alsa bile sosyal, si-
yasal, sorunlar arasında sıkışan Türkiye'de mevcut belirsizlik ve tereddütleri arttırabileceği söylenebilir.
Sunuş Mayıs uyındu
İstunbuldu
düzenlenen
Eummoney Konfeıvnsı ndu Diinva
Baııkıisı yöneticı.smiiK Tiirkıve ııin.
I9811'// yıllunn Latin Anvrika sına
benzcrlık göslermeye baştadığı
ııvarısmdan sonra mcdyudu, biranlan
ıızıın süre IMF. Dünvu Bankası ve
uluslararası kıvdı değerlendırme
kuruluşlannm yönenalerinin görüsleri
geııi} veruldı.
IMF ve Diinyu Bunkası gıbi ıılııslarurası
fııuıııs kıırulusliırıyla. Standard aııd Poors
gibi uluslararası kredi değerlendirme
kuruluşlannın temsilcıleri. kaiıldıklan
lıer loplannda ve başına verdikleri
bevanatlanla Tiirkıve ııi/ı çok cıddi bır
ekonomik kvızın eşığinde btdunduğıı
konusıımlu söz bırliği elmis göriindüler.
!<, ıne girmekte okhığunnız ekonomik
krızııı olıısı sıdden ve eıkilenne önıek
olanık da 1982 de MeLsıku nm
nıonıron nın dan ederek dış borçlarını
ödemevi dıtnhınnasıvla başlayan. kısu
siirede bellı baslı biitiin Latin Amerika
iilkelerinın di} borç ödemelerini
durdıırmalanvla biiyiiyerek biitiin diinya
finuns sıstemtnı tehdit edeıı. Lütın
Amerika ülkelenni de on vıla vakm bir
süre. busla luperenflasvon olmak üzere.
dış kavnak sıkmlısı. ekonomik fakirleşme.
bozuk gelir dağılımımıı büsbüriin
bozıılma<ii, uğır işsızlik gibi ekonomik
sonmlarla karsı karsıya bırakan. siya.sal
ve sosyal açılardan çok palıalı bedeller
ödenen kriz önıek verildı. Konferunsta
konıısun Shmdard aııd Poors temsılcisi.
dfgerlendirmede buhmdukları 59 ülke
arasında Tiirkıve nm. en altta bulunan ve
ekonomik sorunlann ihlesinden
gelemeyen l'enezüella dan sonra elli
sekıztnci sırayı aldığını belırterek. olası
bir kredi notu düşüşüne dikkat çekri.
Ekonomik sorunlanmızla diinvcı
ekonomisinin vakm tarilünden örnekler
arasında bağtantt kııran bazı
ekonomistler ıse 1995"te Meksikada
vaşanan krizle benzerlikler kıırmaktalar.
1$ dünvasmca son zuımınlarda. denevımh
ve güvenihr anıştırnıaalara hazırlaulcın
rcıporların lıemeıı ıunıamı da genış
kcıpsanılı ve uzıın süreli bir istikrcır
prograınuun zonınlııhığıına dikkat
ı^ekmekte. Her \öndengelen uvarılarda
ağniık. ekonomik performansa vönelik
olmakla biıiikle. satır araiaruula sivasi
istikror çağrısı da güriilmekteydi. Bu
çağnlann. 1995 genel seçımlerınden
sonra ASAP-DYP ortaklığıvla kurulan
53. hükiimeım. içinde yaşanun bıınca
sonına rağmen devam edebiteceği
beklentisini içenliğı söylenebilirdi. Ancak
gelişmeler. bir günün bile uzıın vade
sayılmava baslandığı ülkemizin.
güvenoyu alsın ya da almasın. bir sonraki
teçrnıe kadar Pmfesör \ecmertin
Erbakan başkanlıgında bır REFAH - DYP
ortukhğı ile vöııetileceğıne ışuret
etmektedir. L'lkemiz. tam antamıyla bir
ekonomik. sosval ve siyasi sorunlar
yıtmağı içine sürüklenmiş. yıllann yanlış
ııygıılanıalurı sonucu gelir dağılımı
bövlesme bozulnuışken ve artık salt
ekonomik reçetelen/e aranucak
çözümlerin yeıersız kalacağı endişesi
yaşanırken olıışturnlan hiikiimetin mevcut
belirsizlik ve tereddütleri arnıracağı
iimdiden söylenebilir. Bu çalısmada.
Türkiye nm bugün ıçinde bulıındıığu
dunımla ilgıli tespitler vapıldıklan sonra
ülke ekonomisinin vakm gelecekle ilgili
olası gelişmelere ve rıskleıv. ulınabilecek
önlemlere ve verilmesi gerekli önceliklere
değinilecektır. Ayrıca. diinya ekonomi
litenıtürüne "borç krizi " olanık geçen
1980 'liyıUunhı gelişmiş ve gelişmekıe
olıiıı ülkelerdekı sorun ve
uvgulamulardan önıeklere. özellıkle
Afeksika ile aramızdaki benzerlik ve
larklıhklanı dikkat çekdmeve
çalışdacaktır. Alınabilecek önlemler ve
olası çıki) yalları saptanırken bımlurm
önüııde var olan ve oluşabilecek çeşitli
engelleı: İ\IF ve Diinva Bankası
yetkililenmn geçen giinlerde sunınlan
dile gelinrken sergıledikleri alışılnuştn
diiindaki kıvııian ve btınun olası
nedenleıi de göz önüne almacaktır
Öniimüzdeki a\ tarla ilgıli beklentıler ve
olası riskler saptanırken ülkenin şıı anda
içmde bıtlundıığıı koşıılların daha da
ohımsuz vönde gehsmesine ııeden
• olabilecek bir /( ya da dış foka
ıığramuvacağı varsavılmışlu:
Ongörülmeven bir sok gelışme. bıçak
sırlmda sürdiirülen dengelenn unideıı
kötiitesmesine vol açabilir ve <,ok ciddi
bir bıınalım kuçınılmuz olubilir.
Nüfüs, geliriyutuyor• 1 -
rürkıye ekonomisinin
ion yıllardaki en
belirgin özellikleri.
yavaş ve isfikrarsız bir
bü> üme, yüksek kronik
enilasvon, yüksek cari
açıklar, mali disiplinsizlik \e
sürdürülemez büv üklükte kamu
kesimi açıkları. f L'nin yabancı paralar
karşısında değer kaybının enflasyonun
çok altında seyretmesi. kamu
borçlanmasına ödenen çok yüksek
reel faiz ve bunun sonucu olarak
tasarruflann yatırıma dönüşümünde
düşüş. adaletsiz ve vetersız bir vergi
düzeni. çok bozulmuş bir gelir
dağılımı ve büyük ölçüde sınınna
gelinmiş bir iç ve dış borç stoku
olarak özetlenebilir.
Bu gelişmelerle beraber. ekonomi
önemli ölçüde kayıt dışına taşmış.
kayıt dışı ekonomi belirli bır istihdam
ve gelir yaratırken ekonomik sistem
de artık denetlenemez ve kontrol
edilemez duruma gelmiş
bulunmaktadır.
Maliye memurlarının. dev letin alacağı
olan vergiyi. vergisıni ödemeyen
mükelleften tahsil etne>e çalışırken
belediye memurlannın gecekondu
sorunu ile mücadele ederken Sosyal
Sigorta müfertişlerinin sigortasız
personel çalıştıran işyertenni
denetlerken mahkeme karanyla
kesinlik kazanmış alacağı tahsil için
haciz işlemine girişen av ukatlann
nasıl bir dirençle karşılaştıklarının
öyküleri hergün basın ve
telev izyonda adlı vakalar böiümünde
genişyer bulmaktadır Kuralsızlık ve
yasa tanırnazlık başını almış
gitmektedir. Yukanda özetlenen
özelliklerin birbirini besleyerek
büyürtüğü bütün bu ekonomik
sorunlara. ülkemizin içinde
bulunduğu çalkantılı siyasi ve sosyal
yapı eklendiğinde, gelecekle ilgili
olarak duvulan endişelerin haklılığı ve
riskin boyutlan daha iyi
anlaşılmaktadtr.
Yasalar yetersiz
Türkiye. rekabete açılan hiçbır
ekonomide rastlanmavacak boyutta
toplumun refahını gözardı eden bir
ekonomik yasal altyapı ile idare
edilmektedir. Yasalar hem günün
değişen koşullanna ayak
uyduramamakta hem de cezai
yaptırımlann yetersizliği nedeniyle
caydıncı olamamaktadır. Ekonomik
suçlara ekonomik yaptınm yaklaşımı.
yılardır yüz binlerce insanın zarara
uğratılmasına yol açan uygulamalara
karşı yasaların. küçük tasarruf sahibi.
yatınmcı ve azınlık ortaklannı
korumada yetersiz kalmasına vol
açmıştır. Rekabetin Korunması
hakkındaki 4054 sayılı kanun ile
Tüketicinin Korunması hakkındaki
4077 sayılı kanun. gümrük birliği ile
ve Avrupa'nın zorlaması sonucu
nihayet aündeme aelmiş ve sırasıyla.
13 Aralık 1994 ve~23 Şubat 1995'
tafihlerinde çıkanlmıştır. Rekabetin
Korunması Hakkındaki Kanun.
birbiriyle çelişen ıfadelere sahip. cezai
yaptırımları caydıncı olmayan. haksız
rekabetin. kartelleşmenin ve fiyat
tekeli oluştuğunun tespit cdilmcsinde
muğlak olan ve tamamen siyasi
otoriteye bağımlı birgörünüme
sapihtır. Bu vetersiz halivle bile. bir
buçuk yılı aşkın süredir denetimi
yapacak kurul oluşturulamamıştır.
Türki>e'de 65 milvon Türk
vatandaşının. hangi dine ve hangı
sivasi partiye mensup. toplumun
hangi kesimi ya da yaş gurubuna ait.
hangi gelir grubu düzevine sahip
olduğu fark etmeden. en gencinden en
yaşlısına kadar ekonomik açıdan en
önemli ortak paydaları. tükctici
olmalandır. Bu özellik. bilinçlı
kullanıldığında. toplumun refah ve
eşitlik düzevini korumada ve
gelişmede vararlanılabilecek en
önemli sılahlardan bıridir.
Tüketıcıvı kollayan ve tüketicinin
bılincını arttıracak bu yaklaşım
gö^terecek sivasi kadroların.
toplumun kemikleşmiş vapısını
kırabılnıesi. genış kesımlerı
kucaklaması ve kısirçekişmeler
içinde boğulan ülke siva.setıne de
farklı bır soluk getırmesi
beklenmelidir
Alarm sinyalleri
Pivasaların başıboş borakılmasının
sorunları vij/mediği. aksinc daha
arttırdığı. merkezi bir planlanıa.
kontrol \e \önlendirmenin pivasalann
daha dü/cnli \e \erinıli çalışabilmesi
için gerekli olduğu artık Diinya
Bankası'nca vapılan son araştırnıa >e
çahşmalarda da \ urgulanmaktadır.
çivilerin yerinden sökülmüş
olduğu bir dönem olduğu giderek
daha geniş kesimlerce
görülmcktedir.
1994 krizi öncesinde kredi sonu BBB
olan Türkive'nin. o günkü >önetimin.
ekonomıyı yönetmedekı ÜÇ B
(Bilgisi/lik, Beccriksi/lik, Basirctsi/lik)
performanM sonucu kredi notu B'ye
düşürülmüş. enflasyonun vüzde
15üve çıktığı. ekonominin yüzde 6
küçüldüğü. Türk Lirası'nın yılın ilk üç
avında vüzde 150'den fazla değer
kaybeftiği biryıl yaşanmıştı.
1994. ekonomi tarihimize, düşürülen
kredi notumuzdaki B'ye uygun olarak
tam bir başariMzlık ve bozgun olarak
geçti
IMF'nin iyimserliği
Bugün Türkive'vi açıkça u>aran
kuruluşların. geçmişte bu konuda çok
dıkkatlı bırdil kullandıklan. hatta
1994 Nısan ında alınan yarım
Türkive'nin sorunlarının önemli bir
bölümünün ülke yönetiminin ucuz
popülizm, ekonomi yönetiminin de
alaturka liberalizmden ibaret
olduğunu sanan kafalardan ve bu
görüşteki sivasi kadrolardan
kaynaklandığı giderek daha geniş
kabul görmektedir.
Ülke sorunlarının üzerine gerçekçi
çözümler ve politikalar üretilerek
gidilebılmeMiıin önündeki en büvük
enge! olan bu vaklaşımın. artan
sorunlar karşısında. ülkeyi daha başka
maceralara da sürükleyebilecek
sorumsuzluklara davetive
çıkarabileceği çok ıızak bir olasılık
olarak değerlendırilnıenıelidir.
Türkive'nin ekonomik göstergeler
açısından alarm sinvalleri verdiğı.
bıçak sırtında sürdürülmeve
çalışılan dengelerin en azından üç
yıldırçok ciddi önlemlerin alınmasını
zorunlu kıldığı bilinmektedır.
Buna karşııı. son üç jılın: sosyal.
siyasi ve ekonomik açıdan tüm
IMF'nin Türkiye
masası şefı
Thomas
Reichmann,
İstanbul'da
düzenlenen
Euromoney
Konferansı'nda,
Türkiye'de
enflasyonun tek
haneli
rakamlara
düşebileceğini
ve1995
bütçesinde
büyük bir açık
olmayacağını
öne sürmüştü.
Ancak bu
iyimser tahmini
gerçekleşmedi
yamalak önlemlere tam destek vermiş
bulundukları henüz hafızalardaki
tazeliğini korumaktadır.
Hatta dönemin IMF'nin Türkiye
masası yetkilisi Tom Reichmann.
• 1995 Mayısı'nda. gene Euromeney
tarafından düzenlenen ~2000'e Dogru
Türkiye" konulu konferansta ve
ardından vaptığı açıklamalarda,
enflasyonun kısa sürede tek haneli
rakamlara düşebileceğini ve 1995 için
bütçede planlanandan fazla biraçığm
gerçekleşmeyeceğini iddia edecek
kadar iy imser bir beklenti içinde
olmuştu. 1995 bütçe açığının ilk
planlamava göre vüzde 1000 aşan bir
sapma gösterdiğı hatırlanacaktır.
Yıllardır ekonomik performans
denince. yalnızca satılan buzdolabı,
telev izvon ve otomobtl sayısının
arkasına sığınarak ya da yurtiçinde ve
yurtdışında birtakım hayali projeleri
ve anlaşmaları allayıp pullayarak
ekonomik mucize edebi^atı yapanlar.
şimdi de büyük ölçüde ka>ıt dışına
taşan ekonominin gücüne övgüler
düzmekteler.
Ancak bugün karşı karşıya
bulunduğumuz gerçek. Türkiye'nin
fert başına geliri son on vıl sürcsince
vılda yüzde 2.9 artarken nüfusun da
vüzde 2.2 arttığı. vaııi on yıldır
yerimizde savdıgımı/dır.
Mılli gelir yerinde savarken yüksek
enflasyon ve adaletsiz vergi
politikaları sonucu. bu gelirin
toplumun değişik kesimlennce
paylaşımı i>ice bozulmuştur.
Siyasi kadrolarca yürütülen pastayı
pavlaşım kavgası. pasta
büyümediğinden. belirli kesimlerin
aleyhinde sonuçlanan gelişmesini
'sürdürmektedir.
Bugelişmeyi tersineçevirmek. ortak
hedefi daha iyi ve daha kaliteli ürün
ve hizmet almak ve daha sağlıklı bir
yasal ekonomik vapı sağlamak olan
bilinçli bir tüketiciye bağlıdır.
Türki>e'de vergi gelirleri milli gelirin
yüzde I7'sine eşittir. OECD
ülkelerinde -Türkiye ve Meksika
hariç- ortalama vergi gelirleri milli
gelirin yüzde 30'una yakındır. Her
vesile ile şişinmekten pek
hoşlandığımız. gayri safi yurtiçi
hasılamızın üçte bin ile yansı arasında
bir büyüklüğe ulaştığı kabul edılen.
kavıt dışı ekonomimiz de dahil edilirse,
vergi gelirlerimiz Türkiye'de üretilen
tüm mal ve hizmetlerin yüzde on
ikisine kadar inmektedir. Yani dev let
kabaca. Türki>e'de üretilenin sadece
yüzde 12'si kadar »ergi
toplayabilmektedir. Hiçbirçağdaş
dev let, milli gelirden bu kadar düşük
pav almayı sürdürerek günümüzün
gereklerine \anıt \eremez. orta vadede
de bu koşullarda vaıiığını sürdüremez.
Kayıt dışı ekonomi
güçleniyor
Ka>ıt dışı ekonomi kontrolsüz
biçimde yaygınlaşıp güçlenirken
dev let kayıt dışı-kavıt içi ayrımı
yapamadan tüm topluma yetişmeye
çalışmakta. kan kaybederek
fakirleşmekte ve güçsüzleşmektedir.
Güçsüzleşen dev let. güçlenen kesime
giderek daha az sözünü
geçirebilmekte. alınan önlemler hep
bilinen ve kayıt içindeki kesimlere
vönelik olmakla sınırh kalmaktadır.
Bu da mevcut dengesizliklerin daha
artmasına neden olmaktadır.
Ka> ıt dışı ekonomi, kayıt dışı yargı ve
adalet demektir. Bu gelişme sonunda
dev let içinde dev let olnıava kadar
gider. Tarih. ekonomik açıdan güçlü
olamayan hiçbir dev letin. sınırlı
sayıdaki fertlerinin zenginliği ve
becerisi ile güçlü devlet olabildiğini
hiçbir dönemde vazmamıştır.
Türkiye'de. gelirden alına vergiler
azalmayı sürdürürken dolaylı
vergilerin toplam-vergi gelirleri
içindeki payı artmaya devam
etmektedir.
Vergi gelirlerinin milli gelir içindeki
payının reel olarak bir artış
göstermediği. hatta azaldığı göz
önüne alınırsa vergi politikalannın
gelir dağılımının bu denli
bozulmasındaki rolü daha çarpıcı
olarak ortaya çıkmaktadır. Doğrudan
\ergilerin toplam \ergi gelirleri
içindeki payı. on beş v ılda v ergi
gelirlerinin >üzde 63'ünden yüzde
41'ine düşerken dolaylı vergiİerin pavı
yüzde 37"den yüzde 59'a yükselmiştir.
Bu tabloya son on yılın yüzde 60ın
üzerinde seyreden kronik enflasyonu
da eklendiğinde bugün karşınızJaki
ekonomik ve sivasi tablonun
gösterdiğı istikrarsızlığa şaşmak
yerine belki de daha kötüsü olmadığı
için şükretmek doğru olacaktır.
Yarın: Borç krizi ve
Latin Amerika örneği
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Hoca Paylaşılamıyor!Trakya'da Sabahattin Ali Dağlan'ndan döndükten son-
ra günlerim çok yoğun geçti. Doğru dürüst Ankara'da
oturamadım desem yeri.
Serüvenimi anlatmaya başlarnadan, 30 haziranda, bir
de 4 temmuzda çıkan "Cuha Öyküleri"ne bir açıklık ge-
tirmek isterim: Bu yazılarda, israilli Nasreddin Hoca uz-
manı Matilda Koen Sarano'nun "Cuha"y\ İsrail'e mal
ettiğini de -satır arasında- yazmıştım. Bir Cumhuriyet
okuru Senih Inal. Istanbul'dan telefon ederek beni uyar-
dı:
- Meydan Larousse'ta, Cuha için İsrailli denmez, Müs-
lüman âleminin hocasıdır, denir. Kusuruma bakmayın, bir
anımsatayım dedim.
Titizliğinden dolayı Senih Inal'a teşekkür ettim. Mey-
dan Larousse'ta "CUHA" için şöyle diyordu:
"Asıl adı Duceyn bin Sabit saflığı ile tanınmış Arap
fıkra kahramanı. Feraze kabılesindendi. Söylentilere gö-
re, VIII. veya X. yüzyılda yaşadı. Babası Kûfe'n/n tanın-
mış tüccatianndandı. Cuha henüz sağ ıken fıkralan ün
kazandı ve zamanla bütün Islam ülkelerine yayıldı. Cu-
ha 'nın hayatı ve kişiliği Nasreddin Hoca 'ya benzetılmek-
tedir. Hatta her ikisinin aynı kişi olduğunu ileri sürenler
vardır. Şarkiyatçı H. Mortman her ikistnı de inkâr ede-
rek Anadolu'da veya Irak'ta bu adla gerçek kişilerin ya-
şamadığını söyler. Ön Asya 'da çeşitli milletlenn fıkra ve
hikâyeleh, Cuha 'nın fıkralan Mecmua-ül-Emsal-i Mey-
danrdeyeralmaktadır. Bazı fıkralan Mevlâna ve Ubeyd-
i Zakanî 'nın eseherinde anlatılır."
Meydan Larousse, "COHA veya CUHA" için de şöy-
le diyor:
"Arap ülkelerinde bir kukla tipine verilen ad. Cezayir
ve Kuzey Afrika ülkelerinde çok ünlüdür. (Mısır'da ve
bizdekı Karagöz gibi.) Dil bakımından taşıdığı serbest-
liğe karşılık Karagöz'ün uluorta şakacılığından uzaktır;
daha çok bır çeşıt kurnaz palyaçodur; günü gününe ya-
şar, başkalannın zaranna kanşık işlerden sıyrılır, insafsız
ve çokluk zekice buluşlarla cevaplaryapıştınr."
Hoca paylaşılamıyordu. Şimdi ne olacaktı? Paylaşıla-
mayan Necmettin Erbakan değil, Nasreddin Hoca ile
Cuha'ydı. Yahudilere göre. Cuha, israil'deki Nasreddin
Hoca'ydı. Bizim Nasreddin Hoca uzmanı henüz Türki-
ye'deyken ona sorayım dedim; Indıana Ünıversıtesi pro-
fesörlerinden llhan Başgöz'e. Onu, Akşehir'e Nasred-
din Hoca Şenlikleri'ne gitmeden Ankara'da yakaladım.
ilhan Başgöz'le, İsrailli Nasreddin Hoca uzmanı Matilda
Koen Sarano'yu, Ankara'daki V. Uluslararası Türk Kültü-
rü Kongresi'ndetanıştırmıştım. Birbırlerinitanımışlardı. ll-
han Başgöz, şunlan söyledi:
- Benimle ilgiliyazını gördüm. lyıyazmışsın, elinesağ-
lık. Fakatyayımlayacağını söylesen, ben başka şeylerde
söyleyecektim.
- Söyle şimdi!
- Onları artık Akşehir'de söylerim... ı
- Matilda'nın açıklamalanna ne diyorsun?
- Daha VIII. yüzyılda Abbasi Sarayı 'nda Cuha diye bir
tip var. Kendi ülkelerinde toplanan öykülere "Israil Cu-
hası" diyerek güya Cuha Israillilerinmiş gibi, hem de İs-
rail'deki Cuha'dan söz ediyormuş gıbı yapıyor, konuş-
masında. Aslında Israil'ın değil, Israil de bıliyor Cuha 'yı,
bütün Arap memleketlen biliyor; Israil'in kurulmasından
önce, hatta Nasreddin Hoca'dan yedı yüzyıl önce Cu-
ha tanıntyor. Bazı öyküleri Nasreddin Hoca 'ya geçıyor,
o doğru. Ama, bunlar bütün insanlığın ortak tıpleri.
- Anladım...
- Yani, Matilda Sarano'nun, sadece İsrailli demesiyan-
lış. Sonra, Nasreddin Hoca. adıyla sanıyla Anadolulu.
Nasreddin Hoca Cuha'dırdenilemez. Cuha'nın birhay-
li öyküleri, Nasreddin 'e geçıyor; sonra, XVII. yüzyıldan
sonra, Nasreddin Hoca 'nın öyküleride Cuha 'ya mal edi-
liyor.
- Bu, benimsediklerini gösteriyor. ,;2*ifc
f •
- Tabiicanım, henkesalıyorbirbirinden. Ortadoğugûl-
dürü yazınının kişileri bunlar; başkaları da var; yani, ad
olarak Anadolulu, Türk, Osmanlı, Selçüklu Hoca; ama
öykülerinin kaynakları o denli çeşitli ki Cuha öyküleri de
var içinde, eski Yunan 'dan gelen öyküler var, Kafkas-
lar'dan gelen öyküler var, Anadolu 'nun güldürü yazının-
dan gelen öyküler var. Yani, bir kaynak belırieme öykü-
leri çok zor.
- Anladım, teşekkür ederim.
- Yani, Israil'in Cuhası diye birşey olmaz. Cuha, Isra-
il'de de tanınmıştır, o doğru. Kuzey Afnka'da, Cezayirii-
ler "Ciha" diyoriar, göçebeler, "Ceha" diyoriar, "Ciha" di-
yoriar, yani aynı tipler bunlar. Ama, İsrailli demek, yanlış
o. Ama, israil'de toplanan "Cuha" öyküleri var, kendidil-
lerinde söylenir, o da doğru. Tıpkı Araplann Arapça söy-
lediği gibi. Bizim de söyledığimiz gibi. Bu doğru. Israil
halk yazınındaki "Cuha" tipi üzerinde tahliller de yapıla-
bilir, ama bu demek değildir ki; "Cuha Israillidir" yahut
"Yahudidir", yanlış o. Tamamen yanlış. Amerika'da bir
Alan Dandis var, onu Matilda Sarano tanır, Cezayir'den
"Ciha öyküleri" yayımladı, bir Araptan aldı. Yani bu tip
uluslararası bir tip. Balkanlar'da da, bütün güldürü ya-
zını, Nasreddin Hoca 'nın öyküleriyle kanşıyor.
- Orada adı Nasreddin ama değil mi?
- Nasreddin! Iran'da Molla Nasrüddin! Ad aynı, biz-
den gitme. Çin'de "Afanti" diyoriar, "Efendi"cten bozma.
Nasreddin Efendi, ad olarak bütün oralardaki fıkralara
girmiş.
Şimdi ne olacak? Israil, bir Cuha'dan mı olacak?
Acaba, şöyle bir şey olamaz mı? Matilda Koen Sara-
no, Ispanyolca ya da Ibranice söylüyor: Beki Bardavid
konuşmayı bana Türkçeye çeviriyor; kendimi Hoca'nın,
Cuha'nın heyecanına kaptırıp yanlış anlamış olamaz mı-
yım? Bakalım Hoca'yla Cuha'yı nastt paytaştıracağtm?
Bunlar, bulunduklan ekinde (kültürde) erimiş olamazlar
mı?
Edebiyatçılar Derneği'nce yayımlanan Pertev Naili
Boratav'ın "Nasreddin Hoca"sı kapış kapış gidiyormuş.
Birinci baskısı bitmek üzereymiş. (Genel dağıtım: Bilim
ve Sanat Yayınları, Konur Sokak, 17/6 Ankara; telefon:
0 312/417 59 01)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYA.V
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDA.V SAĞA:
1/ Yeşille lacivert
arası renk. 2/ Kü-
çük tekne kapta-
nı... Telli balıkçıl.
3/Tavır, davranış... 3
Osmanlı dev letin-
dekadılaravemü-
derrislere verilen
ad. 4/ Bır baâlaç... _
Eskı dilde bal. 5/ b
Keten dövmeye 7
yarayan tokmak. 6/
Tüylüve küçük bir 8
köpek cıns... Bır g
görevin yürütüle-
bilmesi için merkez olarak
seçılen ver. II Bir cins sü- 1
lün... Ceylan. SI Büyük ve '
süslüçadır...Zerdüştdının-
de ateş tannsı. 9/ Türkiye 3
ile Yunanistan arasındakı 4
sınırkapısı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Başıboş gezen hav\an "
sürüsü... "Deniz ufkunda
bu — seslen nerden gelı- 8
yor Barbaros belki donan- Q
mavia seferden gelıyor"
(Yahya Kemal). 2/ Şıırde bir uyaktan sonra vınelenen aynı
anlamdakı sözcük ya da eklere verilen ad... Japon halk tür-
külerine verilen ad. 3/Saydam tabaka üzerine çekılen pozi-
tiffotoğraf... Birarazınınparsellereaynlması.4/Notadadu-
rak ışaretı... İzmır'in bır ilçesı. 5/ Bıkkınlık. 6/ Ağır rıtımli
bir Ispan>ol dansı... Bır renk. 7/Dudaklann bır bölümünün
va da tümünün yokluğuyla belirgin doguştan şekıl bozuk-
luğu... Iskambildekoz. 8/Asya'dabirbaşkent... Satürngeze-
genıne verilen bir ad. 9/ Karakter... Kuranın bölünmüş ol-
duğu 114 bölümden her bin. _|