Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 TEMMUZ1996 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
İrlanda'nın 1950 kuşağı yazarlan ülke edebiyatında yeni bir altın çağın temsilcileri sayılıyorlar
Iılaıula <la 'ildnci Rönesans'Külfiir Servisi - Yüzyılımız
edebıyatını İrlandalılar olmaksı-
zındüşünmekolanaksız 20. yuz-
yıl oykücülüğünü James Joy-
ce'ıın "Dublinliler'*i olmadan, ro-
mancılığını y ıne Joyce'un "Ulys-
ses"ınden yoksun düşunmek bile
güç bugün. Çağımızda şiir sana-
tı deyınce akla gelen isimlerden
birı vıne bır İrlandalı şair. \e-
ats'dır. Tıy atroyu S> ngcO'Casey,
Shaw ya da Beckett'Mz düşünebi-
lıyor musunuz' ~ İrianda Röne-
sansı" olarak adlandınlan sözko-
nusıı dönemin üzerinden 50 yıl
geçmesıne karşın. moderni.st ya-
zına \ön vermış yazarlann çoğu-
nun İrianda gıbı küçücük bir ül-
keden çıkmış olması hâlâ şaşkın-
hklakarşılanıyor. Daha da ılginç
olanı. irianda sankı şu günlerde
ikincı bir Rönesansın doğuşunu
haberlıyor. Yenı bır altın çağ mı
yaşıyor İrianda yazını?
Edebiyat dünyası merakla izli-
yor...
trlanda'da bugün üretilen ede-
biyatın. öteki dünya edebiyatla-
rıyla karşilaştınldıgında "tartış-
masız' öne çıktığı iddıa ediliyor
Kuzey trlanda'daki polıtık bılme-
cenın yol açtığı ^ıddet \e karam-
sarlığa karşın. yeni kuşak edebı-
yatçılar ürettıkîenyle hem İrian-
da yazınını zenginleştiriyorlar.
hem de 'İrlandalı olmanın" bılın-
cinı vansitıvorlar Bu 'ikinci Rö-
nesans'. ılkınden daha kapsamh
bir alana yayılan bir tür 'Keltik
kiiltür pallaması' olarak nitelen-
dirılıyor. Bu alan. ünlü rock gru-
bu U2 ile geleneksel müzığın lıs-
telerı zorlayan temsilcileri Chief-
tains'le örneklenebilecek müzik
arenasindan dan.sa (Riverdance -
geleneksel İrianda dansının tem-
silcilerı) ve smemaya dek uzanı-
yor.
Genç İrlandalı yazar Roddy
Doyle'un kendı romanlanndan
senaryoya uyarladığı "TheCom-
mitments", "The Snapper" ve
"The Van" fılmleri Avrupa sine-
malannda ızlendı. beğenıyle kar-
şılandı. ShaneConaughton'ın bi-
ri kendi kıtabından. "The Plav-
Seamus Heaney
bov". öteki yine irlandalı yazar
Christ) Brovvn'dan uyarladığı se-
naryolar (Turkiye sinemalarında
da izledigimiz. yine bir Irlanda-
lı'nın. Daniel Day-Lewis'ın ola-
ğanüstü performansıyla ölüm-
süzleşen "Sol Ayağım") fılme
aktanldı İrlandalı yönetmen Ne-
il Jordan ın "The Crying Ga-
me"|İrianda gerçeğine parmak
bastığı, "AğlatanOyun") ve "In-
terviev* with the Vampire" (Tom
Cruise ıle Brad Pitt'ın başrolleri-
ni pay laştıkları "Vampir'le G6-
rüşme
w
l fılmlen, Jordan'ı tüm
dünyada aranan bıryonetmen ha-
lıne getırdi. Jordan'ın yazdığı ba-
şarılı romanlar. filmlerinin ka-
zandıöı başany la adeta gölgelen-
dı!
Geçen yıl Nobel Edebiyat
rlanda'da bugün
üretilen edebiyatın,
öteki dünya
edebiyatlanyla
karşılaştınldığında
'tartışmasız' öne
çıktığı iddia ediliyor.
Kuzey trlanda'daki
politik bilmecenin yol
açtığı şiddet ve
karamsarlığa karşın.
yeni kuşak
edebiyatçılar
ürettikleriyle hem
İrianda yazınını
zenginleştiriyorlar.
hem de 'İrlandalı
olmanın' bilincini
yansıtıyorlar. Bu
'ikinci Rönesans'.
ilkinden daha
kapsamh bir alana
yayılan bir tür 'Keltik
kültür patlamasf
olarak nitelendiriliyor.
Neil Jordan
Patrick McCabe Roddv Dole
Ödülü'nü kazanan İrlandalı şair
Seamus Heanev ıle "Molly Swe-
eney" oyunuyla Nevv York'ta bu
yıl ortalığı kasıp ka\uran oyun
yazarı Brian Friel önderliginde
istikrarlı adımlarla Irlanda'nın
ikinci Rönesansını duyuran ya-
zarlar. 1950 kuşağı olarak anılı-
yor. Bu yeni kuşak, Avrupa'da ye-
ni yeni dıkkat çekmeye başladı.
Türkıye'de ıse henüzyetennceta-
nımıyoruz onlan:'Aralannda en
çok dikkat çeken isimler. Roddv
Do>le(38).SebastianBarry (43).
Paiıl Muldoon (43) ve Patrick
McCabe (43).
K.ıtaplarında rock gruplannın.
gay rimeşru çocuklann ve serseri-
lenn öykülenneyerveren Roddy
Doyle. bu yazarlann arasında en
çok satanı Doy le, genç y aşta ka-
zandığı şöhret nedenıyle cıddıye
alınmamaktan yakınıyor: "Kita-
bınızı 50 bin kişi aldrysa, tamam,
işiniz bitiktir" dıyor Eleştirmen-
lerse. Doyle'un lieryenı kitabıy-
labaşansını arttırdıüı sıöriişünde.
1993 yılında "Paddy tlarke Ha
HaHa'adlı kıtabıvla Ingılizede-
biyat dünyasinın seçkın ödülü
Booker'ın sahıbı olan Doyle. son
romanında alkolızm vc maço ko-
caları irdeliyor.
Yazanna sahip çıkan bir ülke
Kendı yazarlarını İrianda gıbi
sevip sayan ve sahip çıkan bır ül-
keye de az rastlanır.. İrlanda'nın
lOsterlinleri üzerindeJame> Joy-
ce'un birportresıyle. yazann un-
lü yapıtı "Finnegans Wake"den
bir alıntı yeralıyor. İrlandalı ya-
zarlar. kitaplarından elde ettıkle-
rı gelır ıçın vergı ödemıyorlar.
Aynca irlandalılar, çok kitapoku-
yorlar. Yedısindeıı yctmı^ınc, her
meslekten insan. kitap okuyor.
Durum. Türkiye'de olduğundan
•epeyce
11
tarklı!..
Ancak Irlanda'da yaşanan bu
ikinci rönesansın kaynaklarını
belki bu olumlu koşullarda değil.
bir 30 y ıl kadar geri gıdıp. yazar-
lann yaşadığı olumsuzluklarda
aramakgerek İrlandalı yazar Jo-
seph O'Connor (ünlü şarkıcı Si-
nead O'Connor'in aöabeyi). ül-
keyi terk eden pek çok değerli ya-
zann yapıtlarını biraraya getiren
bır antolojı hazırlamış. O'Con-
ror. "Bu insanların «ecmişine
baktıgınızda yoLsulluk \e sefîllik
bulursunu/. Sö/gelimi Patrick
Kavanagh, keiimenin tam anla-
mıyla harika bir şairdi anıa. bü-
tiin v aşamını birileri kendine ha-
karet etsin de tazminat davasın-
dan kazanabileceği parayla şiir
>azma> ı sürdürebilmek umuduy-
İavaşadı."
Bu dönemde kılıse-devlet san-
sürcülüğü ve sosyal baskının al-
tında ezilen yazarlardan Edna
O'Brien da bugün Londra \e
Nev\ \ork'tayaşıyor. 1960'lıyıl-
larda "TheCountrj Giris~roma-
nı yayımlandığında karşılaştığı
zorluklarlar nedenıyle İrian-
da'dan ayrılan O'Brien, "O gün
bugün kendimi bir sürgün gibi
hissettinı. Nalnızca İrlanda'dan
değil. oradaki insanlardan"dıyor.
Bu scrtkoşııllar, 1960lı yıllar-
da hükümetın sansiir yasalannı
gevşetmesı ve kilıseninetkınlıği-
nı yıtırmesıyle deöışmeye başla-
mıştı İrlanda'da. 1968 yılındapa-
rasız ortaöğrenim ya&asının çık-
nıaMy la işçı sınıfı çocuklannın da
yük^eköğrenım şansını elde et-
me^i. İrlandalı yazarlann herza-
man andığı olumlu bir gelişme
daha ülkede. Önceki kuşakların
yaşadığı zorluklar. bugün adını
duy uran yazarlann çoğunda gö-
rulebılen nostaljik ve duygusal
bakış açısının kaynağını ortaya
kov uyor. İrianda" nın yaşayan ya-
zarlan arasında en saygın konu-
mu ıse Seamus Heaney koruyor.
İrianda kimliğini her zaman
inançla taşıyan Heaney'nin anlat-
tığı küçük bir anekdot, ünlü şairin
felsetesini de ortaya koyuyor:
"V ıllarönceokuklayken.'Piaj-
da Bir Gün' başlığı altında bir
kompnzisyonyazmıştini. Panlda-
yan kumsalı, körfezdeki velkenli-
leri. \e özelükle rengarenk ko\a-
larla kürekleri anlattım. ^ ıllar
sonra. yazdıklanmın asılsız o(du-
ğunu fark ettim. Annem hize ko-
\a. kürek almamıştı ki. Tutumlu
bir kadındı annem. tek günlüğii-
ne gelmiştik plaja, kov a kürek ve-
rine bize süt ve tahta kaşık aidı.
Sövlemek istedigim şu; tahta bir
kaşığa, tahta bir kaşıktır denıek-
le başlar erdem."
'Caz, sahip
• Önümüzdeki yıllarda kadın vokalistlerin caz müziğinde atılıma
geçeceğini düşünen Dianne Reeves için müzik, sınırlardan bağımsız bir
iletişim alanı. Bu yüzden kendisini 'vvorld music'e yakın buluyor: Caz
benim sahip olduğum her şey,..Yaşamın içinden gelen her şey müziğimi
etkiliyor. Müziğin sınırlardan bağımsız olduğuna inanıyorum...
DUYGU DL RGLN
K.adın caz vokalıstlerı arasında. kendine özgü
stılı ıle son 15 yılın dıkkat çeken ısımlennden bırı
olan Dianne Reeves. 4 yıl aradan sonra David Tor-
kanovvsky (pıvano). Chris Severin (bas). Darryl
Munvungo Jackson (vurmalı çalgılar) \e davulda
HerlinRiley'denoluşantopluluğuylalstanburday-
dı.
Alışılmışcaz standartlannın ötesine geçen ve et-
nik mü/ığe yönelen bir repertuvarla cazseverlenn
karşısına çıktı Reeves. Vurmalı çalgılan ön plana
çıkaran ve Afnka'dan Brezılya'ya uzanan bır renk
potasında farklı kültürel tonlan yansıtan parçalar-
la müzikte ula^tığı son noktayı yansıttı Istanbullu
cazseverlere Müzik yaşamının başlangıcında Sa-
rah Vaughan. Ella Fitzgerald, Abbey Lincoln. Ani-
ta Baker gıbı ünlü vokal yıldızlarının etkisı altın-
da kalan sanatçı. "Benim için
1
" diyor; "bir insanın
sahip olabileceği en kutsal şey özgünlüktür. Bu, ru-
hunuzun bir parçasıdır. Tüm dünyada sizden baş-
ka kimse voktur.~
1994'te yaptığı "Art&Survivarda. uzun biröz-
günleşme sürecınin ardından caz dünyasına kendi-
ni kabul ettıren Dianne Reeves artık "kendimi da-
ha olgun\ebü>ümüşhissedi>onım"dıyebılecek bır
noktaya ulaştığını belırtıyor Ancak yenılik arayış-
lan bıtmiş değil...
Vokal müzik gibi caz müziğin en zor alanlann-
Dianne Reeves(Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL)
dan bırınde 15 yılı aşkınbaşanlı bir geçmişe sahip
olan Reeves. "Büyük bir sevgiyle. tutkuyla yaptı-
ğınız bir işte 'başanh' olduğunuzun sövlenmesi bi-
raztuhafimagidiyor"diyorvealçakgönülükleek-
lıvor "Evet, işimde. ticari anlamda da başanlı ol-
duğumu söyleyebilirim. İnsanlar söylediğirn şarkı-
lan dinlivor, albümlerimi alıyorlar. Ancak bu benim
için olağanüstü bir şey değiL Ben içimde hep \ ar olan
tutkuyu gerçekleştiriyorum. Aslında bu işi benden
daha iyi yapan pek çok insan var."
Bırcazşarkıcısı ıçın neyı söyiediğinden çok. na-
sıl söyiedığınin önemli olduğunu düşünen Reeves
şöy le diy or "Sesinizin ne kadar güzel, ne kadar şi-
irsel olduğunu kanıtlamanın anlamı yok. Benim
için önemli olan tutku. güzellik, anlamdaki özgün-
lük. Tümüyle size ait bir şey söylemeniz vani..."
Dünyanın her ülkesinden çok ^.ayıda vokal şar-
kıcısı ve müzisyenini dinleyen sanatçı, kendisini en
çok etkileyen isimler arasında, ilk göz ağrısı. Sa-
rah Vaughan ı say ıyor: "Cazın en güçlü sanatçıla-
rından. öncülerinden birivdi. İnsanların daha ön-
ce duymadığı. hayal bile etmediği şarkılar vaptı."
Günümüzde de caza büyük emeği geçen pek çok
geleneksel caz vokalisti olduğunu söyleyen Re-
eves'in son yıllardaki favorisi ise 'gelenekseCi çok
iyi bildiği için ona yeni tatlar katabılmede ustala-
şan Bobbv McFerrin.
Dianne Reeves için müzik. sınırlardan bağımsız
bir iletişim alanı. Bu yüzden kendisini son y ılların
popüler yönelimleri arasında gördü-
ğümüz *worWmusic'e yakın buluyor
"Caz benim sahip olduğum her
şey...Yaşamın içinden gelen her şey
müziğimi etkiliyor. Müziğin sınırlar-
dan bağımsız olduğuna inanıyorum..
İnsanın sahip olduğu en güçlü dil mü-
zik ve ay nı dili konuşmasak da. insan-
larla iletişim kurmak hoşucna gidi-
yor."
Dianne Reeves, önümüzdeki yd-
larda kadın vokalistlerin caz müzi-
ğinde atılıma geçeceğini düşünüyor.
Bu atılımın temelınde sanatçı olsun
ya da olmasın. kadınlann kendilerini
vevaroluşbiçimlerinısorgulamaeği-
limi yatıyor. "Çağımızdakadmlarar-
tık kinıliklerini sorgulamaya başladı-
lar. Yaşamı, toplumu. ahlakı. sevgiyi,
acıvı, güzelliği yeniden tanımlamaya
başladılar. Sanat alanında da bu böy-
le. Dünyayı algılama biçimlerini ak-
tarmak için yeni bir dil gerektiğinin bi-
lincindeler artık. Gelecek v ıllarda ka-
dın m üzisv enlerin büy ük bir çıkış y a-
pacağını hissediyorum" dıvor sanat-
çı. Me>lekyd>amı boyunca cazın us-
ta ısımlerinin kanatlan altında olan
Dianne Reeves. önümüzdeki günler-
de Al Grey, Bobv \\atson, John VVilli-
ams gibi çok genç yaşlarında tanıdı-
ğı ve ona bugünkü sesinı kazandıran
müzısyenlerle geleneksel yönü ağır
basan bır albümün hazırlıklarına baş-
lavacak.
Onlar,
6
özün
estetiğini' arıyor
a
ASL'MAN ABAC1OGLL'
İZMİR - "4. Boyut Dans Grubu". bildığimız
dans gruplarından oldukça farklı; hepsi güzel
kızlardan ve yakışıklı erkeklerden oluşmuyor.
Üyelerinden bazılannı bedensel engellilerin de
oluşturduğu dans grubunun amacı. "bedensel
özrün. dansetmeye engel olmadığını, v ücudun
sınır tanımadığını kanıtlamak." Danslannda
koreografı yer almıyor. doğaçlama
dansedıyorlar. Müziğı "kuiaklarıvla değil.
bedenleriyle dinliyoıiar." Danslannda araç olarak
tekerlekli sandalve, baston \e koltuk değneği
kullanıyorlar • •
4. Boyut Dans Grubu'nun
ikisi bedensel engelli 10
üyesi de üniversite öğrencisi.
Hepsinın de amacı "dans
etmek". Danslarında yalnızca
engellılerle ılgili değil. bazı
toplumsal mesajlarda
venyorlar. Gruplannın
engelli ya da engelsiz herkese
açık olduğunu anlatıyorlar.
yalnız tek bir koşullan var:
"arayışiçinde olmak. kendini
aşmak. vücudunu kullanmayı
istemek, dansı hissetmek"
gerekıyor. Yeni bir hayata
başlamak. kendını bulnıak
isteyen herkes bu gruba
katılabiliyor. Dansı "anahtan
olmayan bir kapı gibi" dive
tanımlıyorlar.
Danslannda koreograft
kullanmıyorlar Çünkı
"teknik işin içine girdiğinde duygular köreliyor."
Doğaçlama gerçekleştırdıkleri dans. önce
medıtasyonla başlıyor. Grubun üyeleri. bu sırada
dış dünyadan uzaklaşıyor, kendine yakınlaşıyor.
kendisiyle başbaşa kalıyor Sonra, "bedenin
özgüıiüğü ruhun özgürlüğüne vansıvor. işteo
zaman dans başlıyor" Dansçı, sadecc hisscttığı
şeylerı yapıyor. hiNsetmediğı zaman dans bıtiyor.
Grubun bedensel engelli üyesi Ufiık Kurtoğlu.
dışandan bakıldığında izleyicinın "dansın
görüntüsüv le ilgili" düşüncelennın "tepkisel"
olabıleceğını belırterek. "Bizimyaşadıklarımız.
seyircilerin yaşadıklannın tam
yelerinden
bazılannı bedensel
engellilerin oluşturduğu
4. Boyut Dans Grubu'nun
amacı; bedensel özrün,
dansetmeye engel
olmadığını. vücudun sınır
tanımadıâını kanıtlamak.
tersi. Biz, seyircilerdeki biraz acımavla kanşık o
duygulan yıkmaya çalışıyoruz. Hepimiz dans
etmeyi istiyoruz, bir yolda gidiyoruz, bu yol
mutlaka bir yere çıkacak" diyor.
Tenib oynayanlar nasıl tenis raketi
kullanıyorlarsa. onlar da tekedekh sandalyeyi.
baston \e koltuk değneklerinı danslannda bir
araç olarak kullanıyorlar. ZeynepTokat, bunun
nedenlerını. "tekerlekli sandalye herkese farklı
bir şeyler çağnştınyor. Üstünde
dönebiliyorsunuz. Üstelik çok estetik, dengeli bir
dizay na sahip. her şeyin yerine konabiliyor" diye
açıklıyor Ancak grubun kullandığı başka araçlar
da var. ip. top. tül gibi...
Biriz Tokat ve Berter Akyol.
"bedeninin ve zihninin sınırlannı
aştıklan" dansları sırasında .
ızleyıcılere "bedensel özrün
dansetmeye engel olmadığını.
bedenin sınır tanımadığını'''
anlatmaya çalıştıklarını
belırterek. şöyle konuşuyorlar:
"Dansımızda belki hepimiz
hareketlerin aynısını
yapamıyoruz. Ama yaşam da
böyle değil midir? Yaşamda
'Dansımızda belki hepimiz herkesaymdeğildir.Bizde
hareketlerin aynısını
yapamıyoruz. Ama yaşam
da böyle değil midir?
Yaşamda herkes aynı
değildir. Biz de yaşamı
yansıtıyoruz dansımızda."
yaşamı yansıtıyoruz dansımızda.
Estetik kaygımız yok. Daha
doğrusu biçimsel anlamda
estetik kaygımız yok. Biz
bütünlüğün. özün estetiğini
anyoruz. Dansçının fıziksel
normlan olmaması gerektiğine
inanıyoruz. Bizim için herkes
özeldir. önemlidir. Biz
dansederken. beden. nıekân ve zamanın dışında.
hütün duvarfılıkların insanı beslediği yerde
oluyoruz. Dış dünyadan bütünüyle kopuyoruz,
sadece kendi kendimizle kalıyoruz. Dans bitince
birbirimize tekrar merhaba diyoruz. Bu, çok
güzel bir şey."
"Amatör" ancak "aeemi olmayan" 4 Boy ut
Dans Grubu'nun üyeleri, bugüne kadar Izmır.
Ankara ve Burdur'da çeşitli göstenler
yaptıklannı belirtiyorlar. Grııp. yakında da
Yunanlı bır gazetecının davetı üzerıne Sakız
Adası'nda "Türk- Nünan Dostluğu" adına bır
gösterı yapmaya hazırlanıvor
DEFNEGOLGESI
TURGAY FIŞEKÇI
Şairin Çocukluğu
Şairlerin yaşamoykülerinın yer aldığı başvuru ki-
taplannda çocukluk yıllarından pek söz edilmez. Do-
ğum yılı ve yerinden sonra öğrenime, sonra da ya-
pıtlara geçilir. Yaşamöyküsü yazarlarının birinci de-
receden tanıklıklara başvurmadan o yıllara kolayca
ulaşabilmeleri de zordur. '
Hayat ile şiir arasındakı doğrudan ilişkiye inan-
mamdan olacak şairlerin yaşamöykülerine yakın il-
gi duyanm. Yaşamöykülerıni okudukçâ, yaşamlann-
daki aynntılarla ıçli dışlı oldukça kimi şiirlerden aldı-
ğım tat daha da artar gibi gelır bana.
Yaratıcı bir kişiliğın oluşum sürecinin ipuçlannı ço-
ğunlukla çocukluk yıllarına bakarak görebiliriz. Bu
nedenle şairtenn çocukluklanndan söz ettikleri ya-
pıtlar daha bir degerlenır gözümde.
Bu yıl yeniden yayımlanan Boris Pasternak'ın
kendi yaşamöyküsünü anlattığı O Günler (Çevıren:
Melih Cevdet Anday, Yapı Kredi Yayınları) bu de-
ğerli yapıtlardan bırıdır benim için. Nedenini sorar-
sanız. Pasternak'ın çocukluk ve gençlik yıllannın
olağanüstülüklerı karşısında sürekli şaşırırım, daha
da öte kendimin ve çevremdeki öbür şairlerin ya-
şamlanyla karşılaştırdığımda ortaya çıkan büyük çe-
lişkiyi kafamda bir türlü tam olarak çözemem.
Ünlü bır ressam olan Leonid Pasternak ıle pıya-
nist Rosa Kaufman'ın çocukları olan Boris Paster-
nak, evlerinde sürekli çalınan pıyano sesleri içinde
büyür. Dört yaşındayken evlerinde Tolstoy'u ağır-
larlar. On iki yaşında yazlık evlerinde Skriyabin'le
komşu olması, müzisyen olma isteği doğururonda.
Altı yıl müzikle uğraştıktan sora bu alanda yetene-
ğinin sınıriı olduğunu aynmsar. On altı yaşında Ber-
lin'e gider, on yedi yaşında yine babasının arkadaşı
olan RHke'nin şiir dünyasında bulur kendini. Sonra
Almanya'da felsefe okur. Rusya'daki devrim yılları-
nın tartışmalı ortamına katılır.
Görkemli bir yaşama karşın şiırınde alçakgönüllü
bir kişiliktir Pasternak; 1935'te Paris'te toplanan Fa-
şizme Karşı Kültürün Savunulması İçin Yazarlar
Kongresi'nde yaptığı kısacık konuşmada, şiiri gök-
te aramanm gereksiz olduğunu, insanın toprağa eğil-
meyi bilmesi gerektiğini, şiirin yerdeki otlann içinde
olduğunu söyler. Stalin döneminin baskılı yıllarında
da kendi dünyasında şiirini sürdürdü Pasternak,
Shakespeare'ın pek çok oyununu çevirdi Rusça'ya.
yaşamöyküsünü yazdı, şiırın ve duzyazının görkem-
li bir bileşkesi olan Dr. Jivago iie de son bir selam
salladı dünyamızdan aynlmadan. Türkçemizde şıir-
lerinden yapılmış bır derleme Adam Yayınları
1
nca
yayımlandı: İkinci Doğuş, Çeviren: Azer Yaran.
• • •
Yaşamöyküsünde çocukluğunu enıne boyuna an-
latmış şairlerden biri de Rafael Alberti'dir. Yitik Ko-
ru (Çeviren: Ahmet Cemal, de yayınları, 1987) ara-
da bir açıp okumaktan tat aldığım kitaplardan biri-
dir.
Alberti'nin anlattığı çocukluk, Pasternak'ınkınden
çok farklıdır. Orada otlarıyla, ağaçlarıyla, kokusuy-
la, kuşlarıyla ispanya toprağı vardır başrolde, son-
ra da geniş mi geniş aile çevresi; dayılar, amcalar,
vb.
Alberti, yaşamöyküsünü çok genç yaşta yazma-
ya başlar. 1936'da ülkesı bir iç savaşın içinde, ken-
di de henüz otuz dört yaşındayken. Sonra savaş yi-
tırilir. Alberti önce Paris'e sürgüne gelir. Geçimini
sağlayabilmek için sabahlara dek radyo istasyonla-
rında çevırmenlik yapar. Güç koşullarda yaşarken
sürdürür yaşamöyküsünü yazmayı da. Çocukluğu-
nu uzun uzun anlatırken arada bir ayraçlar açıp, o
günlerde içinde yaşadığı koşullardan da söz eder.
Buruk bir kitaptır Yitik Koru.
Alberti Türkçe'ye çevrilırken de şanslı bır şair ol-
du. Ülkü Tamer'in seçip çevırdiği Sürgünden Şıir-
ler 1978'de yayımlanmıştı. Çoktan tükenmiş olma-
lı.
Pasternak ve Albertfden söz açınca. onların şiir-
lerındeki en yaratıcı dönemlerını alıp ınceleyen
önemli bir kitabın adını da burada anmadan geçme-
yelim: Yaratıcı Deney, C. M. Bovvra, Çevırenler: Er-
dal Alova, Kemal Atakay, Dilek Aksu, Nesrin Ka-
sap, Adam Yayınları, 1993.
• • •
Bizim şairlerimiz arasında çocukluğundan en açık
yüreklice söz eden llhan Berk olmuştur bence. Ya-
şamından çeşıtli kesitler anlattığı Uzun BırAdam 'da
(Yapı Kredi Yayınları, 1993) ne söylese onun şiirini
görürüz aslında. "Nasıl bıri olduğum görünsün" der
ya, bu kitabın sunusunda, işte ben asıl o nasıl birı
olduğunu gordüğüm llhan Berk'ı çok severim bu ki-
tapta.
Şiir kaç yaşında yazıiırsa yazılsın, onun doğuşu ço-
cukluğun olağanüstülüğündedir. Ben bir şaire bakın-
ca önce o olağanüstülüğü görmeye çalışırım.
Asmalımescit Sanat Galerisi'nde
güzel sanaüap kursu
Kültür Servisi -1995-96 sergı sezonunu kapatan
Asmalımescit Sanat Galerisı. güzel sanatlara hazırlık
ve genel amaçlı olmak üzere resım kursu açıyor. Güzel
sanatlar gırış sınavına hazırlananlar ve genel eğitim
alamak ısteyenler olmak üzere her yaştan ısteyenin
katılabıleceğı resım kurslan. iki ayn programda
yürütülecek. Pazanesi. çarşamba ve cuma günleri
14.00 - 16.00 arasında güzel sanatlara hazırlananlara
salı. perşembe ve cumartesi günleri yine aynı saatlerde
genel eğıtıın almak isteyenlere kur> verilecek. Kayıtlar
20 temmuz tarihıne kadar Beyoğlu Asmalımescit
Sanat Galerisfnde yapılıyor (Tel 249 69 79)
Beş bin figüran aranıyor
Kültür Servisi - Çekımlen Sakary a'da bır çıftlikte
süren Napolyon ile General vVellıngton arasındakı
savaşın konu edildiöi ve Sean Bean. Janne Ashboune,
Feoder Atkıne ıle Chris Burt'un başrollerini paylaştığı
"Sharpe's \Vaterloo " dızı fılmınde görev alacak beş
bin ücretli figüran aranıyor. Altı hafta sürecek Sakarya
çekımlerı K.aynarcayoluüzerındekı Cevdet Bey
Çırtliğınde gerçekleştınlecek. 19 ağustosta başlayacak
çekımlerde rol alacak fıgüranlara bır sabah kahvaltısı,
çekimler sırasında iki ara kahvaltı ve öğle yemeği ile
750 bin lıra günlük ücret verilecek. Yapımını İngiliz
Pan Film Şirketi'nın üstlendiğı dızı fılmde figüran
olarak rol almak isteyenlerın Adapazarı Muhtarlar
Derııeğı ıle Elmas Otel'e başvurmaları gerekiyor.
'Tanıklarıyla Dersim 38'
Kültür Servisi- Metın-Kemal Kahraman'ın
"Tanıklarıyla Dersim 38" vıdeo gösteriM ve "Renklerde
Yaşamak" başlıklı konsen cumartesi günü 18.30-20.30
saatlen arasında. Lamartın Cad 11 5 Taksım
adresındekı Taranta Babıı Kültür ve Sanat
Merkezı'nde gercekleştırilecek Dersım'e ait türküler.
efsaneler. inanışlar ve mitolojık anlatımlann yer aldığı
vıdeo gosterısinde Berna Müküs (tlüt), Serdar Keskııı
(bas ve akustık gıtar) ve Hüsnü (perküsyon) bir dınleti
sunacaklar. <