03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 TEMMUZ 1996 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI Ankara'nın kozukalmadı rürkıye. erken üretimde Novorossisk'in şansını azaltmak ve Supsa'yı çekici kılmak için öneriler getirirken. AIOC cephesinde işler Ankara aleyhine çok daha \ahim boyutlara uiaşıyordu. Çünkü AIOC Türkiye'nın "zafer" gıbi sunduğu 9 ekını Bakü karannı birkaç gün önceden almış. erken üretim için öncelikle Novorossisk'te karar kılmış. Supsa'yı kesinleştirecek bır ifadeye de yer vermemişti, Böylece erken üretimde No\orossisk'e karşı Supsa kozunu ortaya atan Ankara tam bir yenilgiye uğrama noktasına gelmiştü' Cumhuriyet'in ele geçirdiği gizli belgelerle ortava çıkan AlOC'nin bu karannın düzeltilmesı için, Ankarada. ABD \e Azerbaycan nezdinde zamana karşı \ anşılan bir telefon diplomasisi başlıyordu. 9 ekim karanndan 5 gün önce Türk heyeti, AIOC ile Bakü'de buluştu. AlOC'nin. Türk tarafına. 9 Ekim 1995 tarihınde verdiği "Saat 17.00'den önce yayımlanınayacak" kaydı bulunan ambargolu basın açıklaması şöyleydi: "Vıllık 5 milyon ton olarak hesaplanan erken üretim petrolünün ihracı için Azerbaycan üzerinden Rusya'nın Novorosisk hattını seçtiğimizi açıklıyoruz. Erken üretim petrolünün ikinci bölümü için Gürcistan hattına ilişkin çaiışma da yapacağız." AIOC. bu kararla, Türkiye'nin destek verdiği Supsa Limanı projesini ılen bir tarıhe atıyor \e önceliği Rus güzergâhına \eriyordu. ÇHIer'in çabası sonuç vermedi Türk heyeti. Ankara'yı arayarak. dönemın Başbakanı tansu Çiller ıle Başbakanlık Başkoordinatörü Emre Gönensa>'a gelişmeleri aktardı. Haberi ahnca ABD Başkanı Bill Clinton ı arayıp destek isteyen Çiller, sonuç alamadı. AIOC. 9 ekimden bir gün önce Bakü'de yaptığı toplantıda Novorosısk'ın tercıh edilmesındeki ısrannı bıldirerek. karann uygulanması için tak\ım verecekti. AIOC Başkanı Terry Adams, 8 ekim Bakü toplantısında. Türk ekibıne. Rus hattında ısrarlı olmalannın gerekçesini şöyle açıklıyordu: "Haydar Aliyev, Ruslar'dan korkuyor. Rusya Başbakanı Çernomirdin'i memnun etmek için erken petrolün Novorossisk hattından pazarlanmasım istivor. Bizden bu yönde talepte bulundu." AlOC'yi. "siyaset \apmak~la suçlayan Türk heyeti. Ankara'ya durumu yeniden bildınnce Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Tansu Çiller, Azerbav can Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'i telefonla aradılar. Ertesi gün yapılan son dakika toplantısında, Supsa da aynı anda devreye sokuldu. Terry Adams. bu toplantıda Türk heyetine. "Aliyet beni aradı, erken üretim petrolü için Supsa güzergâhının önenıini anlattı. Bugün erken üretim petrolünün uluslararası piyasalara •eşzamanlı olarak. iki hat üzerinden' pazaıianması karannı alıyoruz" diyecekti. AIOC, Türk heyeti ile bu kritık görüşmenin ardından aynı gün basına şu açıklamayı yapıyordu. "AIOC, Azeri erken üretim petrolünün, Türkiye'nin destek verdiği ve Batı yolu" olarak anılan Gürcistan'ın Supsa Limanı ile 'Kuzey yolu' olarak anılan Rusya'nın N'ovorossisk Limanı üzerinden dış dünyaya "eşzamanlı olarak, iki hat üzerinden' pazarlanmasını kararlaştırdı." Eşzamanlılık kamuoyuna yansıdığı şekliyle petrolün her iki hatta aynı anda verilmesi değil. konsorsiyumun her iki güzergâhı birden kullanacağımn baştan garanti edilmesi anlamına geliyordu. Çiller: Tarihî gelişme! 9 ekimde çıkan karann perde arkasını iyi bilen Başbakan Çiller ise. Bakü'de erken üretim karannın açıklandığı gün Ankara"da düzenlediği basın toplantısında. anlaşmayı. Türkiye'nın Ceyhan tezınin kabul edilmesi yolunda "çok önemli bir tarihi gelişme" olarak nitelendırdı \e Supsa'nın "Bakü- Ceyhan hattının ilk adımı olduğunu" sa\undu! Çiller. Türk tezinı destekledıklerı için ABD Başkanı Bill Clinton. Azerbavcan Cumhurbaşkanı Aliyev. Gürcistan Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze ve Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e teşekkür mesajlan göndermeyi de Gizli Belgelerle Boru Hattı Bozgunu LALE SARIİBRAHİMOGLU • Türkiye'nin "destek aldığını" söylediği ABD açısından, önce Novorossisk kullanılsa bile Supsa'nın ikinci hat olarak seçilmesi, Hazar petrollerinde Rus tekelinin kırılması anlamına geliyordu. TPAO, 14 Mart 1996 tarihli bilgi notunda, "ABD ve konsorsiyum üyesi Batılı şirketlerin iki güzergâhtaki ısrarı üzerine Türk tarafı tavır değiştirerek, bunun kendi tezleri olduğunu savunmaya başladı. Novorossisk, artık Supsa'nın yedeği durumuna gelmiştir" diyordu. ıhmal etmemışti! Aslında AlOC'nın bu karan "göz boyamar> dan ibaret olacak ve Azerbavcan. Türkıye'nin değiştınlmesi için çaba harcadığı onjinal basın açıklaması metninde olduğu gibi 5 milyon tonluk erken üretimin önce Novorossisk"ten pazarlanmasını saglayacak bir anlaşmaya imza atacaktı. Bu da erken üretim petrolünün önce kuzey hattından pazarlanması anlamına geliyordu. Erken üretim petrolünün bir boiümünün dış piyasalara pazarlanmasından önce Supsa Limanı ve boru hatlan için yaklaşık 300 milyon dolarlık yatınm yapılması gerekıyordu Ankara'nın destek verdiği erken üretim petrolü için önce Novorosisk kullanılsa bile Supsa'nın da ikinci hat olarak seçilmesi. Hazar petrollerinde Rus tekelinin kınlmast ve Batı'dan petrol ıhraç yolunun yolunun açılması anlamına geliyordu. AIOC içinde hissesi bulunmasına karşın. yetkililerinin büyük bölümünün dışlandığı TPAO, Türkiye'nin Ceyhan koşulu nedenıyle Supsa projesınde tamamen devredışı kalmasından sonra kaleme aldığı 14 Mart 1996 tarihli bilgi notunda, şu saptamavı yapıyordu: "ABD ve konsorsiyum üyesi Batılı şirketlerin iki güzergâhta ısrarcı olnıalan üzerine (9 ekim öncesi pazaıiıklarda Batı güzergâhı Acaristan Özerk Cumhuriyeti'ndeki iç siyasi kanşıklıklan bahane ederek bu güzergâhı devreden çıkartacaktı! BOTAŞ'ın21 Hazıran 1996tarihinde kaleme aldığı ve Dışışleri Bakanlığı'na ilişkin yanıtını içeren bilgi notunda şöyle deniyordu: "Rusya ve Azerbavcan arasındaki protokol. münhasıran Çıralı sahası üretiminin taşınmasına yonelik imzalandığı halde, Gürcistan ve Azerbaycan arasmda paraflanarak devlet başkanlannın imzasını bekleyen (sonradan imzalandı) protokol, "Azerbaycan ham petrolünün Gürcistan"dan taşınması' şeklinde geniş tutulmuş \e hiçbir maddesinde Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Bakü'de erken üretim karan açıklandığı gün Türk tezini destekle- diği için ABD Başkanı Bill Clinton'a teşekkür mesajı göndermeyi ihmal etmedi. Hazar bilmecesi Petrol boru hatlan- mevcut yollar rnuhtefneJ yenı yoilar.... KAZAKJSTAN •OKrasnovo** D.KABABAĞN TÛBKMEN.S. DTahran İRAN AIOC Başkanı Terry Adams, Rus hattındaki ısrarlannı, Aliyev'in Ruslar'dan korkusuna bağlıyordu. bu projenin daha sonra devre dışı kalması üzerine AIOC. bu amaçla ihaleye çıktı. Türkiye, erken üretim için ABD destekli Supsa projesıne sahip çıkma politıkasını. "dar kadro". "güvenilmez aracılar". "ilgili kurumlan dev redışı bırakma". "konuyu iç politik hesaplar için kullanma' ve "Rusya'yı hiçe sayma" şeklinde özetlenebılecek içerikle yürüterek hüsrana uğrarken; Batılı dev petrol firmalannın yer aldığı AIOC. "kurnaz ve istikrarlı" politıkalanyla Ankara'ya, "anlayanlar" için ders vermişti! ABD'nln derdi başka Türkıye'nın süreklı olarak "destek aldığını" söylediği ABD açısından. dışlanmamış ve Ankara'nın isteğinin tersine seçimi ileri bir tarihe bırakılmışti) Türk tarafı da tavır değiştirerek, iki güzergâhlı kararın kendi tezleri olduğunu savunmaya başladı. Bir başka deyişle, Türkiye'nin başlangıçta tek hat olarak yapılmasım istediği Bakü-Supsa hattı, Âmerika ve şirketlerin tutumu yüzünden iki hatta dönüşmüş ve 9 ekim 1995'te Bakü'de alınan karar kamuoyuna farklı yansıtılmıştır.* Çıller'ın teşekkür ettığı dığer iki ülkeden Azerbavcan. zaten toplam yıllık üretim mıktan 5 milyon ton olarak hesaplanan "erken üretim petrolünün tamamının" Rusya üzerinden dış piyasalara verilmesi için Moskova ile daha sonra bir anlaşma imzalayacaktı. Gürcistan da, Batum Limanı'nın geçtiği güzergâhta yer alan "Azerbaycan earlv oil (erken üretim)" ibaresi geçmemiştir." TPAO: Türkiye tehlikeyi secti TPAO'nun 14 Mart 1996 tarihınde hazırladığı bilgi notunda şu görüşlere yer \enliyordu: "Batum Limam'nın tersine erken üretim petrolünün taşınması için destek verilen Supsa, büyük vatırımlar gerektiriyordu. Bu da AlOC'nin büyük yatınm yaptığı bu limandan. ileride üreteceği çok miktarda petrolü geçirmesi için özendirici bir güzergâh olacaktı. Bu durumda Boğazlardan tanker geçişine önemli ölçüde sınırlama getiren Türkiye'nin önerdiği Cey han güzergâhı tehlikeye girerken. Batum güzergâhına ilk başta sıcak bakan Türkiye için Supsa'nın seçimi, Boğazlan tehlikeye düşürücü nitelikte oldu. Artık Supsa ya da INovorossisk'in farkı kalmadı." "Elimizde başka kaıt kalmadı' Novorossisk'e karşı Sup^a'yı sahiplenen Türk Dışişleri Bakanlığı, 18 Hazıran 1996 tanhli güncelleştirilmiş bilgi notunda. AlOC'nin Supsa konusunu sürüncemede bırakmasından duyulan endişeyı şöyle dile getıriyordu' "Proje şirketi ya da hattın flnansmanı yolundaki iki seçenekli önerimizi görüşmek üzere konsorsiv uma ekim ortasında çağrıda bulunduk. Konsorsiyum yöneriminin (AIOC), başvurumuza kârşılık vermeyi geciktirmesi üzerine AlOC'nin kuzey hattına öncelik \ermeye yöneldiği hakkında bazı kuşkular doğmuştur. Bunu önlemek amacıyla, gerektiğinde ülkemizin batı hattını kendi inisiyatifi ile gerçekleştirebileceği mesajı verilmiş ve bu yöndeki düşüncemiz Gürcistan \e Azerbaycan'a yansıtılmıştır... Esasen, AlOC'nin batı hattını sürüncemede bırakması halinde, riskli dahi (ilsa, elimizde başka kart bulunmamaktadır." Devredışı kalanlar haklı çıktı ANAP Kocaelı Mılletvekılı Hayrettin Uzun. BOTAŞ Genel Müdüni ıken 7 Temmuz 1995"te düzenlediği basın toplantısında. Türkiye'nın uyguladığı yanlış polıtıkalann. Ceyhan tezinı zayıflatmasını önceden haber \enyordu: "Erken üretimle ilgili büjük yatırımlar yapılmamalıdır. Yapılırsa sıkıntı olur ve üretime bağlı olarak bugün 4 milyon ton kapasiteli, yarın 5 milyon ton, biraz daha ilave yaparsanız 7 milyon ton olur, derken geçici olarak düşündüğünüz boru hattı, ana boru hattı haline gelir. O zaman Supsa veya Novorosisk ne fark eder? İkisi de Karadeniz'e inen hattır." Uzun'un tahmınleri doğru çıkıyor ve AIOC. Türkiye'nin Supsa için getırdiğı koşulları geri çeviriyordu. Supsa'nın taşıyabıleceği petrol kapasıtesınin arttınmı ıse. ana üretim için Ceyhan volunun yapımını gecıktırmesi ya da gündemden düşürmesi anlamına geliyordu. Daha da önemlisi, Boğazlar trafiği uzerindeki yükü hafifletmek isteyen Türkiye. karşısında Batı • ağırlıklı petrol devlerini buluyordu AlOC'nin karar organı CMC'nın Turk koşullannı geri çevirdiğı 19 Şubat 1996 tarihli toplantı tutanağının 6. sav fasında şu görüşler dile getinlıyordu "Batı güzergâhı, \lOC'ye petrol ihracatında esnekiik olanaklan ve Kuzey güzergâhından (Novorossisk) yapılacak petrol ihracahnın güvenilirliği konusundaki endiselerini giderici bir konumda bulunuyor. Batı güzergâhı aynı zamanda "ılave bir ıhracat kapasitesi' inıkânı saglayacak." AIOC bövlece Supsa hattının kapasitesıni arttırmak istediğini açıkça belirtiyordu. Supsa. Novorossisk'in yedeği TPAO. 14 Mart 1996 tanhınde kaleme aldığı bilgi notunda şu görüşlere yer verdı. "Konsorsiyum, 19 Şubat 1996 tarihli toplantısında aldığı kararlarla tavrını net olarak ortaya koy muştur. Her iki gü/ergâh için, başlangıçta ve kapasite arttırılması halinde yatmmların ne olacağına \e nasıl gerçekleştirileceğine yönelik çalışmalar sonuçlandınlmak üzeredir. Başlangıçta Gürcistan hattı için yapılacak toplam 296 milyon dolarlık yatırım ve vılda 6 nıihon tonluk kapasite. Rusya hattı için de 57 milyon dolar yatınm ve yüda § milyon ton öngörülmektedir. Kısacası: başlangıçta yapılacak toplam 2% milyon dolarlık yatinma karşın Supsa için yılda 11 milyon ton kapasite öngörülmektedir. (Bu miktar konsorsiy umun 2002 y ılında ulaşacağı üretim miktandır). Daha sonraki aşanıada ise her iki hat için yapılacak 178 nıihon dolarlık toplam tatirım ile toplam kapasite yılda 24 milyon tona ulaşacaktır. (Gürcistan hattı yılda 13 milyon ton, Rusya hattı vılda 11 milyon ton). Bu rakam da, konsorsiyumun yaklaşık 2007 y ılında ulaşmayı hedeflediği üretim miktandır." Yarın: ceyhan ertelendi, Ankara çark etti ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI \1LMAZ ŞİPAL Malul ayhğı alanlar çalışırsa... Soru: Bir kamu kuruluşunda çalışmakta iken,Sosyal Sigortalar Ku- nımu'ndan malulen emekli oldum. Halen boştayım \e malul- lük ay lığı almaktayım. Veniden eski işime dönmemi istediler. Yalnız, çahşmamla be- raber malul aylığımın kesileceğini de söylediler. Aynı kurum- dan emekli olan bazı arkadaşlanm hem emekli ay lıklarını alıy- orhemdeçatışıyor. Sosyal Sigortalar Kanunu'nda, sosyal güvenlik kuruluşlann- dan emekli ve maluliyet ay lığı alanların sosyal güvenlik destek primi ödemeleri şartıyla çalışabilecekleri vazıvor. Ben de malul ayiığun kesilmeden, sosyal güvenlik destek pri- mi ödeyerek çalışamaz mıyim? M.T. 6 Mayıs 1986 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan ve aynı gün yürürlüğe gıren 3279 sayılı yasa ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın "\'aşlılık aylığı alanların yeniden çalışmalan" ile ılgıli 63. maddesi değıştırilerek, Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaşlılık aylığı alanların. aylıkları kesılmeksızin sigortalı bir işte çalışmalan sağlanmıştır "B) Bu kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak bir işte çalışmavabaşlayanlannyazılı talepte bulunmaları halinde vaşlılık aylıklarının ödenmesine devam olunur. Ancak bunlardan 78'inci maddeye göre tespit edilen prime esas kazançlan üzerinden % 24 o- ranında Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilir. Bu primin 1/4'ü sigor- talı hissesi, 3/4'ü işveren hissesidir." Ancak. yasanın malullük aylığının kesilmesi ve yeniden başlamasına ilişkin 58. maddesi değiştirilmemiştir. "Malullük ayhğı almakta iken sigortalı olarak çaltşmava başlayan- ların malullük ay lıklan. çalışmaya başladıklan tarihten başlayarak ke- silir." Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin konuyla ilgili kararında, malullük aylıklarının kesilmesının yasa gereği olduğu vurgulanmaktadır "(...) 3279 sayılı kanunla, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 63. maddesi değiştirilnıiş. anılan kanun hükümlerinegöre yaşulık ay lığı almakta iken sigortalı olarak bir işte çalışmaya başlayanlara yazıh talepte bulunmak \e destek primi ödemek kaydı ile yaşlılık aylığının kesUmemesi olanağı getirilmiş, maluliyet ay lığının kesilmesi ve yeniden bağlanmasına dair 58. maddede herhangi bir değişiklik yapılmamış, maluliyet aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanlara destek primi ödeme koşulu ile benzer bir imkân öngörülmemiştir. Aynı yasa üc 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 3/11-C madde- si dahi değiştirilmiş, kanunla kurulu Sosyal Güvenlik Kurumlarından malullük veya emekli aylığı almakta iken bu kanuna tabi sigortalı bir işte çalışanlann 78. maddeye göre tespit edilen prime esas kazançlan üzerinden 63. madde hükümlerine göre sosyal güvenlik destek primi kesilir hükmü getirilmiş ise de bu hüküm, 506 say ılı kanun dışında diğer kanunla kuruiu sosyal güvenlik kurumlarında malullük veya emekli ay lığı almakta iken sigortalı bir işe girip çalışanlarla ilgilidir. Bu husus, hükümetgerekçesindeyazılril. bendın (C) fıkrasında yapılan değişik- lik ıle kanunla kurulu dığer sosyal güvenlik kuruluşlarından (T.C. E- mekli Sandığı. Bağ-Kur ve 506 sayılı kanunun geçici 20. maddesine tabi banka ve Mgorta şırketlerı. emekli sandıkları» malullük veva e- meklilik (yaşlılık) aylığı almakta ıken 506 sayılı Sosyal Sigortalar K.a- nunu'na tabi bir işte çalışanlann şartları düzenlenmıştır" şeklindeki açıklamadan 3/1 \-C maddenin 2. fıkrasındaki düzenleme biçiminden açıkça anlaşılmaktadır. Bu maddenin 506 sayılı kanuna göre yaşlılık ve malullük aylığı alanları dahi kapsadığının düşünühnesi halinde 63. maddenin değişik şekli ile çelişki meydana geleceği aynca ortadadır. Bu nedenleıie, yasa koyucunun. 506 sayüı Sosyal Sigortalar Kanunu'na göre maluliyet aylığı alanlann sigortalı bir işte çalışmalan halinde k- endilerinden destek primi aiınması koşulu ile maluliyet aylığının ke- silmemesini amaçladığı söy lenemez. Sosy al Sigortalar Kanunu'nun 1. maddesi hükümlerine göre. iş kazalan ile meslek hastalıklan, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve öliim hallerinde anıian kanunda yazıh şartlarla Sosyal Sigorta yardımları sağlanır. Malullük aylığı almakta iken sigortalı olarak çaiışmaya başlayanların malullük aylıklannın çalışmaya başladıklan tarihten başlayarak kesilmesi 58. maddenin âmir hükmü gereğidir. Yasa koyucu. 63. maddeye paralel bir olanak getirmemiştir. Buradayasa boşluğu değil.yasa koy ucunun bilinçii sus- ması söz konusu olduğundan 1. maddenin açıklığı karşısmda 63. mad- denin kıyas yolu ile uygulanması da mümkün değildir. (...)"* Kısaca. Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaşlılık aylığı alanlar sig- ortalı bir işte çalıştıklarında aylıkları kesilmemekte. malullük aylığı alanların ise aylıkları kesilmektedir K.aynak: Yargıtay Kararları Dergısi. Eylül 1988. S.1240. POLİTİKA VE ÖTESt MEHMED KEMAL Zam Başladı mı?.. Yıllar önce Sartre'ın bir kitabında okumuştum. Diktatörü devirip ışbaşına geçen general da dikta- tör olmak zorunda kalmıştı. Elektrikler, sular kesil- miş, krediler donmuş, para muslukları kapanmış, bınbir vaatle işbaşına geçen yeni diktatör ne yapa- cağını şaşırmıştı. işe kolayından başlamıştı. Askere. polise, savcı- ya. yargıca, öğretmene, memura, doktora, uzma- na zam yapmak kolaydı. Ama sıra zammın kayna- ğına gelince her şey şinanay!.. Zam vardı, kaynak yoktu. Erbakan da Sartre'ın diktatörüne benzemışti. - Kapalı kapılar ardında konuşulanlar hiç de halkın önüne konuşulanlara benzemıyordu. Bu yanda gül- lük gülıstanlık vardı, bır yanda zıfırı karanlık. Doluya koyuyorsun almıyor, boşa koyuyorsun dolmuyor. Erbakan da yoiları açmak mı istiyor? Medyanın ve basının yollarını tıkamak ısterken gönlünden bel- ki geçiriyordur. Pazarlamacıya benzeyen basından yakınırken haklıdır. Erbakan kadar Tansu Çiller de basından memnun değil. Yolsuzluk haberleri dille- re destandır. Bunu bir anlamda durdurmak ısterler. Medyanın dolu dizgin yolsuzluk haberleri yazmasın- dan ikisi şikâyetçidirler. Bır "örtülü basın" ısterler. Susmayınca susturmak peşinde olabilirler. Örtülü bir basın tasarasından soz edilıyor. Hükümetin RP kanadında bu yolda çalışmalar var. Bir örnek verecek olursak medyaya verilen ılan- ların vergiden düşülmesı. Yolsuzluk iddialannda ke- sinlık, belgesellik. Gazetecilerin gazete dışı işlerde çalışmaması isteniyor. Başka işlerde çalışan gaze- tecilerin kımler olduğu bellidir. Hani Erbakan Hoca dönemınde zam yoktu. Ho- ca, ilk zammı ilaçlara bındirdi. İlk yuzde 20 zam çak- tırmadan sessizce ilaçlara biniverdi. Buna "Ulusal Dinamik Denge Modeli" denıyor. Beşıktaş'ta çarşıya inmışken eczacı dosta da bir uğrayayım dedim. Usta yazlığa gitmiş. Kalfa elinde tak tak eden makine fıyatlaır ayarlıyordu. "Ne o kolay gele..." dedim. "Fiyatlan ayarlıyoruz." Bu fiyat ayarlamayı ben anlamıyorum, anlayanı da görmedim. Ayın bir haftasında bakıyorsunuz ki bir ayarlamadır gıdıyor. Benzin fiyatı ayarlandı mı, bi- lesiniz kı ardından otobüs, minibüs, dolmuş taksi fiyatlarının eli kulağındadır. Hem de ağır cinsinden yüzde 50'lik, 60'lık bir zam kapıyı çalıyor. Tak tak kapı: "Ben geldim." "Hoş geldin." Işin tuhaf tarafı bu zamdan minibüs, taksı esnafı memnundur. Akaryakıta zam bindi, ötekilere he- men yansır. llkın yedek parçada kendinı gösterir. Bindirirler de bindirirler. Allah'ın tatlı nımetlerıne sıra gelir. Özür kolay tan- rı Erbakan'a verecekmiş, Erbakan da bizlere vere- cekmış. Adil düzenın çarkı böyle dönecekmış. iki sana bır bana gibilerınden.. Erbakan Hoca serbest ekonomıden yana değil, karşı olduğunu söylerdı. Bakalım Allah'ın nimetleri nasıl dağıtılacak göreceğız... Zammın ucu göründü. llaçtan sonra uçağa bin- dirdiler. Gerçi bu zam 8'lık 10'luk gibi küçük görü- nüyor, ama ucu göründü mü ardı gelir. "Fakir fuka- ra uçağa binmez" diyenlerıniz olacaktır. Ortadirek- ten sonra fakir fukara kalmadı. Şehirlerarası otobüs fiyatlarıyla uçak fiyatlan arasmda fark kalmadı. Basın susarsa pahalılık da artar. • Gündem hazır, gündem karamsar. 204 kişinin ölüm sessızliği. Türkiye Gazetecıler Cemıyetı'nin basılması... Ne acı günler! B Ü L M A C A SEDAT YAŞAYAX 1 2SOLDAN SAĞ4: 1/ Işçı sınıfı ıle ış- verenlerı kontrol altına alabılmek ıçın partıye bağlı sendıkalardan ya- rarlanan ve adını. bu modelin uygu- layıcısı olan Ar- jantınlıdevletada- mından alan sıya- sal akım. 2/ Istan- bul'un eskı»ıdla- nndan bırı. 3/ Kı- mı bitkilerden sı- zanbırçeşıtşeker- lı öz^u... Bır ış \adasorun hakkında düşünülerek \e- nlen kesın yargı. 4/Serma- ye... Eskı Mısır'da güne^ tanrısı. 5/ Bır tür taze \e tuzsuz beyaz peynir... Es- kı dılde salya. 6/ Tanmda kullanılan azotlu gübre... Şık. lüks ve göstenylı gı- " yım tarzı. II Japon lırık dramı... Rafları olan ka- paksız \e taşınır dolap 8/ Boğaz. gırtlak... Meyve kurusu. 97Osmanlılar'da sece bekçısı.. Vurmalı bırçalaı. Yl K4RIDA.N AŞAĞIYA: 1/Halk arasmda düğünün ertesi giinüne \ erılen ad. 2/ llham.. Av rupa'da bır başkent. 3/ Küçük kıtap... Bır göre\ ın \ ürütü- lebılmesı ıçm merkez olarak seçılen yer. 41 Bılgısız. kültür- süz kımse... Molıbdenın sımgesı... Baş çoban. 5/ Bır >arkı- da her kıtadan sonra yınelenen ve bestesı değişmeven par- ça. 6/Kendısıne ınanılan kımse... Osmaniılar'dagümriık \er- gısı 7/Altın... Eğılıp bükülmez. sert. katı. 8/Gecıktırılmı^ ödemeler ıçın kullanılan bır sözcük. 9/Küçük tuzlu bibku\ i. İLAN DALAMAN ASLİYE HUKUK >L4HKE\IESİı\DEN Davacı: Malıve Hazınesı Vekılı: A\ ukat Ayşe Onay Davalı: Saadet Altıntaş - Keçıören ilçesı L'fuktepe Mah. 65 Sok. No: 47 Keçıörert Ankara Da\a: Alacak Da\atanhı: 29.5.1995 Da\acı Hazıne vekili tarafından davalı ale>hme mah- kememıze alacak davası açılmıştır. Halen vukarıda adresı yazıh dasalı Saadet Altıntaş'a davetıye teblığ edılememış. zabıta aracılığı ıle de adresı tespit edilememiştır Da\alının. uzun aramalara rağmen da\etıye teblığ edı- lememış ve zabıta aracılığı ıle de adresı tespit edıleme- dığınden ılanen teblığıne karar venlmıştır. Bu kere davalıya ılanen teblıgat \apilmasi gerektiğın- den. davalının duruşma günü olan 24.9.1996 günü saat 09.00'da mahkememızde hazır bulunması \eya kendinı bır vekille temsıl ettırtnesı, hazır bulunmadığı \eya vekılle tembil edılmedığı tak- dırde yokluâunda karar \erıleceğı ılanen teblıâ olunur. 18.6.1996 Basın-97119
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle