Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 TEMMUZ 1996 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
Ankara'nın kozukalmadı
rürkıye. erken üretimde
Novorossisk'in şansını
azaltmak ve Supsa'yı
çekici kılmak için öneriler
getirirken. AIOC
cephesinde işler Ankara aleyhine çok
daha \ahim boyutlara uiaşıyordu.
Çünkü AIOC Türkiye'nın "zafer" gıbi
sunduğu 9 ekını Bakü karannı birkaç
gün önceden almış. erken üretim için
öncelikle Novorossisk'te karar kılmış.
Supsa'yı kesinleştirecek bır ifadeye de
yer vermemişti, Böylece erken
üretimde No\orossisk'e karşı Supsa
kozunu ortaya atan Ankara tam bir
yenilgiye uğrama noktasına gelmiştü'
Cumhuriyet'in ele geçirdiği gizli
belgelerle ortava çıkan AlOC'nin bu
karannın düzeltilmesı için, Ankarada.
ABD \e Azerbaycan nezdinde zamana
karşı \ anşılan bir telefon diplomasisi
başlıyordu. 9 ekim karanndan 5 gün
önce Türk heyeti, AIOC ile Bakü'de
buluştu. AlOC'nin. Türk tarafına. 9
Ekim 1995 tarihınde verdiği "Saat
17.00'den önce yayımlanınayacak"
kaydı bulunan ambargolu basın
açıklaması şöyleydi:
"Vıllık 5 milyon ton olarak hesaplanan
erken üretim petrolünün ihracı için
Azerbaycan üzerinden Rusya'nın
Novorosisk hattını seçtiğimizi
açıklıyoruz. Erken üretim petrolünün
ikinci bölümü için Gürcistan hattına
ilişkin çaiışma da yapacağız."
AIOC. bu kararla, Türkiye'nin destek
verdiği Supsa Limanı projesini ılen bir
tarıhe atıyor \e önceliği Rus
güzergâhına \eriyordu.
ÇHIer'in çabası sonuç vermedi
Türk heyeti. Ankara'yı arayarak.
dönemın Başbakanı tansu Çiller ıle
Başbakanlık Başkoordinatörü Emre
Gönensa>'a gelişmeleri aktardı. Haberi
ahnca ABD Başkanı Bill Clinton ı
arayıp destek isteyen Çiller, sonuç
alamadı. AIOC. 9 ekimden bir gün
önce Bakü'de yaptığı toplantıda
Novorosısk'ın tercıh edilmesındeki
ısrannı bıldirerek. karann uygulanması
için tak\ım verecekti. AIOC Başkanı
Terry Adams, 8 ekim Bakü
toplantısında. Türk ekibıne. Rus
hattında ısrarlı olmalannın gerekçesini
şöyle açıklıyordu: "Haydar Aliyev,
Ruslar'dan korkuyor. Rusya Başbakanı
Çernomirdin'i memnun etmek için
erken petrolün Novorossisk hattından
pazarlanmasım istivor. Bizden bu
yönde talepte bulundu." AlOC'yi.
"siyaset \apmak~la suçlayan Türk
heyeti. Ankara'ya durumu yeniden
bildınnce Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel ve Başbakan Tansu Çiller,
Azerbav can Cumhurbaşkanı Haydar
Aliyev'i telefonla aradılar. Ertesi gün
yapılan son dakika toplantısında,
Supsa da aynı anda devreye sokuldu.
Terry Adams. bu toplantıda Türk
heyetine. "Aliyet beni aradı, erken
üretim petrolü için Supsa güzergâhının
önenıini anlattı. Bugün erken üretim
petrolünün uluslararası piyasalara
•eşzamanlı olarak. iki hat üzerinden'
pazaıianması karannı alıyoruz"
diyecekti. AIOC, Türk heyeti ile bu
kritık görüşmenin ardından aynı gün
basına şu açıklamayı yapıyordu.
"AIOC, Azeri erken üretim
petrolünün, Türkiye'nin destek verdiği
ve Batı yolu" olarak anılan
Gürcistan'ın Supsa Limanı ile 'Kuzey
yolu' olarak anılan Rusya'nın
N'ovorossisk Limanı üzerinden dış
dünyaya "eşzamanlı olarak, iki hat
üzerinden' pazarlanmasını
kararlaştırdı." Eşzamanlılık
kamuoyuna yansıdığı şekliyle petrolün
her iki hatta aynı anda verilmesi değil.
konsorsiyumun her iki güzergâhı
birden kullanacağımn baştan garanti
edilmesi anlamına geliyordu.
Çiller: Tarihî gelişme!
9 ekimde çıkan karann perde arkasını
iyi bilen Başbakan Çiller ise. Bakü'de
erken üretim karannın açıklandığı gün
Ankara"da düzenlediği basın
toplantısında. anlaşmayı. Türkiye'nın
Ceyhan tezınin kabul edilmesi yolunda
"çok önemli bir tarihi gelişme" olarak
nitelendırdı \e Supsa'nın "Bakü-
Ceyhan hattının ilk adımı olduğunu"
sa\undu! Çiller. Türk tezinı
destekledıklerı için ABD Başkanı Bill
Clinton. Azerbavcan Cumhurbaşkanı
Aliyev. Gürcistan Cumhurbaşkanı
Eduard Şevardnadze ve Türkiye
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e
teşekkür mesajlan göndermeyi de
Gizli Belgelerle
Boru Hattı
Bozgunu
LALE SARIİBRAHİMOGLU
• Türkiye'nin "destek aldığını" söylediği
ABD açısından, önce Novorossisk
kullanılsa bile Supsa'nın ikinci hat olarak
seçilmesi, Hazar petrollerinde Rus
tekelinin kırılması anlamına geliyordu.
TPAO, 14 Mart 1996 tarihli bilgi notunda,
"ABD ve konsorsiyum üyesi Batılı
şirketlerin iki güzergâhtaki ısrarı üzerine
Türk tarafı tavır değiştirerek, bunun
kendi tezleri olduğunu savunmaya
başladı. Novorossisk, artık Supsa'nın
yedeği durumuna gelmiştir" diyordu.
ıhmal etmemışti! Aslında AlOC'nın bu
karan "göz boyamar>
dan ibaret olacak
ve Azerbavcan. Türkıye'nin
değiştınlmesi için çaba harcadığı
onjinal basın açıklaması metninde
olduğu gibi 5 milyon tonluk erken
üretimin önce Novorossisk"ten
pazarlanmasını saglayacak bir
anlaşmaya imza atacaktı. Bu da erken
üretim petrolünün önce kuzey
hattından pazarlanması anlamına
geliyordu. Erken üretim petrolünün bir
boiümünün dış piyasalara
pazarlanmasından önce Supsa Limanı
ve boru hatlan için yaklaşık 300
milyon dolarlık yatınm yapılması
gerekıyordu Ankara'nın destek verdiği
erken üretim petrolü için önce
Novorosisk kullanılsa bile Supsa'nın
da ikinci hat olarak seçilmesi. Hazar
petrollerinde Rus tekelinin kınlmast ve
Batı'dan petrol ıhraç yolunun yolunun
açılması anlamına geliyordu.
AIOC içinde hissesi bulunmasına
karşın. yetkililerinin büyük bölümünün
dışlandığı TPAO, Türkiye'nin Ceyhan
koşulu nedenıyle Supsa projesınde
tamamen devredışı kalmasından sonra
kaleme aldığı 14 Mart 1996 tarihli
bilgi notunda, şu saptamavı yapıyordu:
"ABD ve konsorsiyum üyesi Batılı
şirketlerin iki güzergâhta ısrarcı
olnıalan üzerine (9 ekim öncesi
pazaıiıklarda Batı güzergâhı
Acaristan Özerk Cumhuriyeti'ndeki iç
siyasi kanşıklıklan bahane ederek bu
güzergâhı devreden çıkartacaktı!
BOTAŞ'ın21 Hazıran 1996tarihinde
kaleme aldığı ve Dışışleri Bakanlığı'na
ilişkin yanıtını içeren bilgi notunda
şöyle deniyordu:
"Rusya ve Azerbavcan arasındaki
protokol. münhasıran Çıralı sahası
üretiminin taşınmasına yonelik
imzalandığı halde, Gürcistan ve
Azerbaycan arasmda paraflanarak
devlet başkanlannın imzasını bekleyen
(sonradan imzalandı) protokol,
"Azerbaycan ham petrolünün
Gürcistan"dan taşınması' şeklinde
geniş tutulmuş \e hiçbir maddesinde
Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Bakü'de erken üretim karan açıklandığı gün Türk tezini destekle-
diği için ABD Başkanı Bill Clinton'a teşekkür mesajı göndermeyi ihmal etmedi.
Hazar bilmecesi
Petrol boru hatlan-
mevcut yollar rnuhtefneJ yenı yoilar....
KAZAKJSTAN
•OKrasnovo**
D.KABABAĞN TÛBKMEN.S.
DTahran
İRAN
AIOC Başkanı Terry Adams, Rus hattındaki ısrarlannı, Aliyev'in Ruslar'dan korkusuna bağlıyordu.
bu projenin daha sonra devre dışı
kalması üzerine AIOC. bu amaçla
ihaleye çıktı. Türkiye, erken üretim
için ABD destekli Supsa projesıne
sahip çıkma politıkasını. "dar kadro".
"güvenilmez aracılar". "ilgili
kurumlan dev redışı bırakma".
"konuyu iç politik hesaplar için
kullanma' ve "Rusya'yı hiçe sayma"
şeklinde özetlenebılecek içerikle
yürüterek hüsrana uğrarken; Batılı dev
petrol firmalannın yer aldığı AIOC.
"kurnaz ve istikrarlı" politıkalanyla
Ankara'ya, "anlayanlar" için ders
vermişti!
ABD'nln derdi başka
Türkıye'nın süreklı olarak "destek
aldığını" söylediği ABD açısından.
dışlanmamış ve Ankara'nın isteğinin
tersine seçimi ileri bir tarihe
bırakılmışti) Türk tarafı da tavır
değiştirerek, iki güzergâhlı kararın
kendi tezleri olduğunu savunmaya
başladı. Bir başka deyişle, Türkiye'nin
başlangıçta tek hat olarak yapılmasım
istediği Bakü-Supsa hattı, Âmerika ve
şirketlerin tutumu yüzünden iki hatta
dönüşmüş ve 9 ekim 1995'te Bakü'de
alınan karar kamuoyuna farklı
yansıtılmıştır.* Çıller'ın teşekkür ettığı
dığer iki ülkeden Azerbavcan. zaten
toplam yıllık üretim mıktan 5 milyon
ton olarak hesaplanan "erken üretim
petrolünün tamamının" Rusya
üzerinden dış piyasalara verilmesi için
Moskova ile daha sonra bir anlaşma
imzalayacaktı. Gürcistan da, Batum
Limanı'nın geçtiği güzergâhta yer alan
"Azerbaycan earlv oil (erken üretim)"
ibaresi geçmemiştir."
TPAO: Türkiye tehlikeyi secti
TPAO'nun 14 Mart 1996 tarihınde
hazırladığı bilgi notunda şu görüşlere
yer \enliyordu: "Batum Limam'nın
tersine erken üretim petrolünün
taşınması için destek verilen Supsa,
büyük vatırımlar gerektiriyordu. Bu da
AlOC'nin büyük yatınm yaptığı bu
limandan. ileride üreteceği çok
miktarda petrolü geçirmesi için
özendirici bir güzergâh olacaktı. Bu
durumda Boğazlardan tanker geçişine
önemli ölçüde sınırlama getiren
Türkiye'nin önerdiği Cey han güzergâhı
tehlikeye girerken. Batum güzergâhına
ilk başta sıcak bakan Türkiye için
Supsa'nın seçimi, Boğazlan tehlikeye
düşürücü nitelikte oldu. Artık Supsa ya
da INovorossisk'in farkı kalmadı."
"Elimizde başka kaıt kalmadı'
Novorossisk'e karşı Sup^a'yı
sahiplenen Türk Dışişleri Bakanlığı, 18
Hazıran 1996 tanhli güncelleştirilmiş
bilgi notunda. AlOC'nin Supsa
konusunu sürüncemede bırakmasından
duyulan endişeyı şöyle dile
getıriyordu' "Proje şirketi ya da hattın
flnansmanı yolundaki iki seçenekli
önerimizi görüşmek üzere
konsorsiv uma ekim ortasında çağrıda
bulunduk. Konsorsiyum yöneriminin
(AIOC), başvurumuza kârşılık vermeyi
geciktirmesi üzerine AlOC'nin kuzey
hattına öncelik \ermeye yöneldiği
hakkında bazı kuşkular doğmuştur.
Bunu önlemek amacıyla, gerektiğinde
ülkemizin batı hattını kendi inisiyatifi
ile gerçekleştirebileceği mesajı verilmiş
ve bu yöndeki düşüncemiz Gürcistan \e
Azerbaycan'a yansıtılmıştır... Esasen,
AlOC'nin batı hattını sürüncemede
bırakması halinde, riskli dahi (ilsa,
elimizde başka kart
bulunmamaktadır."
Devredışı kalanlar haklı çıktı
ANAP Kocaelı Mılletvekılı Hayrettin
Uzun. BOTAŞ Genel Müdüni ıken 7
Temmuz 1995"te düzenlediği basın
toplantısında. Türkiye'nın uyguladığı
yanlış polıtıkalann. Ceyhan tezinı
zayıflatmasını önceden haber
\enyordu: "Erken üretimle ilgili büjük
yatırımlar yapılmamalıdır. Yapılırsa
sıkıntı olur ve üretime bağlı olarak
bugün 4 milyon ton kapasiteli, yarın 5
milyon ton, biraz daha ilave yaparsanız
7 milyon ton olur, derken geçici olarak
düşündüğünüz boru hattı, ana boru
hattı haline gelir. O zaman Supsa veya
Novorosisk ne fark eder? İkisi de
Karadeniz'e inen hattır."
Uzun'un tahmınleri doğru çıkıyor ve
AIOC. Türkiye'nin Supsa için getırdiğı
koşulları geri çeviriyordu. Supsa'nın
taşıyabıleceği petrol kapasıtesınin
arttınmı ıse. ana üretim için Ceyhan
volunun yapımını gecıktırmesi ya da
gündemden düşürmesi anlamına
geliyordu. Daha da önemlisi, Boğazlar
trafiği uzerindeki yükü hafifletmek
isteyen Türkiye. karşısında Batı •
ağırlıklı petrol devlerini buluyordu
AlOC'nin karar organı CMC'nın Turk
koşullannı geri çevirdiğı 19 Şubat
1996 tarihli toplantı tutanağının 6.
sav fasında şu görüşler dile
getinlıyordu "Batı güzergâhı,
\lOC'ye petrol ihracatında esnekiik
olanaklan ve Kuzey güzergâhından
(Novorossisk) yapılacak petrol
ihracahnın güvenilirliği konusundaki
endiselerini giderici bir konumda
bulunuyor. Batı güzergâhı aynı
zamanda "ılave bir ıhracat kapasitesi'
inıkânı saglayacak."
AIOC bövlece Supsa hattının
kapasitesıni arttırmak istediğini açıkça
belirtiyordu.
Supsa. Novorossisk'in yedeği
TPAO. 14 Mart 1996 tanhınde kaleme
aldığı bilgi notunda şu görüşlere yer
verdı.
"Konsorsiyum, 19 Şubat 1996 tarihli
toplantısında aldığı kararlarla tavrını
net olarak ortaya koy muştur. Her iki
gü/ergâh için, başlangıçta ve kapasite
arttırılması halinde yatmmların ne
olacağına \e nasıl gerçekleştirileceğine
yönelik çalışmalar sonuçlandınlmak
üzeredir. Başlangıçta Gürcistan hattı
için yapılacak toplam 296 milyon
dolarlık yatırım ve vılda 6 nıihon
tonluk kapasite. Rusya hattı için de 57
milyon dolar yatınm ve yüda § milyon
ton öngörülmektedir. Kısacası:
başlangıçta yapılacak toplam 2%
milyon dolarlık yatinma karşın Supsa
için yılda 11 milyon ton kapasite
öngörülmektedir. (Bu miktar
konsorsiy umun 2002 y ılında ulaşacağı
üretim miktandır). Daha sonraki
aşanıada ise her iki hat için yapılacak
178 nıihon dolarlık toplam tatirım ile
toplam kapasite yılda 24 milyon tona
ulaşacaktır. (Gürcistan hattı yılda 13
milyon ton, Rusya hattı vılda 11 milyon
ton). Bu rakam da, konsorsiyumun
yaklaşık 2007 y ılında ulaşmayı
hedeflediği üretim miktandır."
Yarın: ceyhan ertelendi,
Ankara çark etti
ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI \1LMAZ ŞİPAL
Malul ayhğı alanlar çalışırsa...
Soru: Bir kamu kuruluşunda çalışmakta iken,Sosyal Sigortalar Ku-
nımu'ndan malulen emekli oldum. Halen boştayım \e malul-
lük ay lığı almaktayım.
Veniden eski işime dönmemi istediler. Yalnız, çahşmamla be-
raber malul aylığımın kesileceğini de söylediler. Aynı kurum-
dan emekli olan bazı arkadaşlanm hem emekli ay lıklarını alıy-
orhemdeçatışıyor.
Sosyal Sigortalar Kanunu'nda, sosyal güvenlik kuruluşlann-
dan emekli ve maluliyet ay lığı alanların sosyal güvenlik destek
primi ödemeleri şartıyla çalışabilecekleri vazıvor.
Ben de malul ayiığun kesilmeden, sosyal güvenlik destek pri-
mi ödeyerek çalışamaz mıyim?
M.T.
6 Mayıs 1986 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan ve aynı gün
yürürlüğe gıren 3279 sayılı yasa ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Yasası'nın "\'aşlılık aylığı alanların yeniden çalışmalan" ile ılgıli 63.
maddesi değıştırilerek, Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaşlılık aylığı
alanların. aylıkları kesılmeksızin sigortalı bir işte çalışmalan
sağlanmıştır
"B) Bu kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak bir
işte çalışmavabaşlayanlannyazılı talepte bulunmaları halinde vaşlılık
aylıklarının ödenmesine devam olunur. Ancak bunlardan 78'inci
maddeye göre tespit edilen prime esas kazançlan üzerinden % 24 o-
ranında Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilir. Bu primin 1/4'ü sigor-
talı hissesi, 3/4'ü işveren hissesidir."
Ancak. yasanın malullük aylığının kesilmesi ve yeniden
başlamasına ilişkin 58. maddesi değiştirilmemiştir.
"Malullük ayhğı almakta iken sigortalı olarak çaltşmava başlayan-
ların malullük ay lıklan. çalışmaya başladıklan tarihten başlayarak ke-
silir."
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin konuyla ilgili kararında, malullük
aylıklarının kesilmesının yasa gereği olduğu vurgulanmaktadır
"(...) 3279 sayılı kanunla, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun
63. maddesi değiştirilnıiş. anılan kanun hükümlerinegöre yaşulık ay lığı
almakta iken sigortalı olarak bir işte çalışmaya başlayanlara yazıh
talepte bulunmak \e destek primi ödemek kaydı ile yaşlılık aylığının
kesUmemesi olanağı getirilmiş, maluliyet ay lığının kesilmesi ve yeniden
bağlanmasına dair 58. maddede herhangi bir değişiklik yapılmamış,
maluliyet aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanlara
destek primi ödeme koşulu ile benzer bir imkân öngörülmemiştir.
Aynı yasa üc 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 3/11-C madde-
si dahi değiştirilmiş, kanunla kurulu Sosyal Güvenlik Kurumlarından
malullük veya emekli aylığı almakta iken bu kanuna tabi sigortalı bir
işte çalışanlann 78. maddeye göre tespit edilen prime esas kazançlan
üzerinden 63. madde hükümlerine göre sosyal güvenlik destek primi
kesilir hükmü getirilmiş ise de bu hüküm, 506 say ılı kanun dışında diğer
kanunla kuruiu sosyal güvenlik kurumlarında malullük veya emekli
ay lığı almakta iken sigortalı bir işe girip çalışanlarla ilgilidir. Bu husus,
hükümetgerekçesindeyazılril. bendın (C) fıkrasında yapılan değişik-
lik ıle kanunla kurulu dığer sosyal güvenlik kuruluşlarından (T.C. E-
mekli Sandığı. Bağ-Kur ve 506 sayılı kanunun geçici 20. maddesine
tabi banka ve Mgorta şırketlerı. emekli sandıkları» malullük veva e-
meklilik (yaşlılık) aylığı almakta ıken 506 sayılı Sosyal Sigortalar K.a-
nunu'na tabi bir işte çalışanlann şartları düzenlenmıştır" şeklindeki
açıklamadan 3/1 \-C maddenin 2. fıkrasındaki düzenleme biçiminden
açıkça anlaşılmaktadır. Bu maddenin 506 sayılı kanuna göre yaşlılık
ve malullük aylığı alanları dahi kapsadığının düşünühnesi halinde 63.
maddenin değişik şekli ile çelişki meydana geleceği aynca ortadadır.
Bu nedenleıie, yasa koyucunun. 506 sayüı Sosyal Sigortalar Kanunu'na
göre maluliyet aylığı alanlann sigortalı bir işte çalışmalan halinde k-
endilerinden destek primi aiınması koşulu ile maluliyet aylığının ke-
silmemesini amaçladığı söy lenemez. Sosy al Sigortalar Kanunu'nun 1.
maddesi hükümlerine göre. iş kazalan ile meslek hastalıklan, hastalık,
analık, malullük, yaşlılık ve öliim hallerinde anıian kanunda yazıh
şartlarla Sosyal Sigorta yardımları sağlanır. Malullük aylığı almakta
iken sigortalı olarak çaiışmaya başlayanların malullük aylıklannın
çalışmaya başladıklan tarihten başlayarak kesilmesi 58. maddenin
âmir hükmü gereğidir. Yasa koyucu. 63. maddeye paralel bir olanak
getirmemiştir. Buradayasa boşluğu değil.yasa koy ucunun bilinçii sus-
ması söz konusu olduğundan 1. maddenin açıklığı karşısmda 63. mad-
denin kıyas yolu ile uygulanması da mümkün değildir. (...)"*
Kısaca. Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaşlılık aylığı alanlar sig-
ortalı bir işte çalıştıklarında aylıkları kesilmemekte. malullük aylığı
alanların ise aylıkları kesilmektedir
K.aynak: Yargıtay Kararları Dergısi. Eylül 1988. S.1240.
POLİTİKA VE ÖTESt
MEHMED KEMAL
Zam Başladı mı?..
Yıllar önce Sartre'ın bir kitabında okumuştum.
Diktatörü devirip ışbaşına geçen general da dikta-
tör olmak zorunda kalmıştı. Elektrikler, sular kesil-
miş, krediler donmuş, para muslukları kapanmış,
bınbir vaatle işbaşına geçen yeni diktatör ne yapa-
cağını şaşırmıştı.
işe kolayından başlamıştı. Askere. polise, savcı-
ya. yargıca, öğretmene, memura, doktora, uzma-
na zam yapmak kolaydı. Ama sıra zammın kayna-
ğına gelince her şey şinanay!..
Zam vardı, kaynak yoktu.
Erbakan da Sartre'ın diktatörüne benzemışti. -
Kapalı kapılar ardında konuşulanlar hiç de halkın
önüne konuşulanlara benzemıyordu. Bu yanda gül-
lük gülıstanlık vardı, bır yanda zıfırı karanlık.
Doluya koyuyorsun almıyor, boşa koyuyorsun
dolmuyor.
Erbakan da yoiları açmak mı istiyor? Medyanın
ve basının yollarını tıkamak ısterken gönlünden bel-
ki geçiriyordur. Pazarlamacıya benzeyen basından
yakınırken haklıdır. Erbakan kadar Tansu Çiller de
basından memnun değil. Yolsuzluk haberleri dille-
re destandır. Bunu bir anlamda durdurmak ısterler.
Medyanın dolu dizgin yolsuzluk haberleri yazmasın-
dan ikisi şikâyetçidirler. Bır "örtülü basın" ısterler.
Susmayınca susturmak peşinde olabilirler.
Örtülü bir basın tasarasından soz edilıyor.
Hükümetin RP kanadında bu yolda çalışmalar
var. Bir örnek verecek olursak medyaya verilen ılan-
ların vergiden düşülmesı. Yolsuzluk iddialannda ke-
sinlık, belgesellik. Gazetecilerin gazete dışı işlerde
çalışmaması isteniyor. Başka işlerde çalışan gaze-
tecilerin kımler olduğu bellidir.
Hani Erbakan Hoca dönemınde zam yoktu. Ho-
ca, ilk zammı ilaçlara bındirdi. İlk yuzde 20 zam çak-
tırmadan sessizce ilaçlara biniverdi. Buna "Ulusal
Dinamik Denge Modeli" denıyor.
Beşıktaş'ta çarşıya inmışken eczacı dosta da bir
uğrayayım dedim. Usta yazlığa gitmiş. Kalfa elinde
tak tak eden makine fıyatlaır ayarlıyordu.
"Ne o kolay gele..." dedim.
"Fiyatlan ayarlıyoruz."
Bu fiyat ayarlamayı ben anlamıyorum, anlayanı da
görmedim. Ayın bir haftasında bakıyorsunuz ki bir
ayarlamadır gıdıyor. Benzin fiyatı ayarlandı mı, bi-
lesiniz kı ardından otobüs, minibüs, dolmuş taksi
fiyatlarının eli kulağındadır. Hem de ağır cinsinden
yüzde 50'lik, 60'lık bir zam kapıyı çalıyor.
Tak tak kapı:
"Ben geldim."
"Hoş geldin."
Işin tuhaf tarafı bu zamdan minibüs, taksı esnafı
memnundur. Akaryakıta zam bindi, ötekilere he-
men yansır. llkın yedek parçada kendinı gösterir.
Bindirirler de bindirirler.
Allah'ın tatlı nımetlerıne sıra gelir. Özür kolay tan-
rı Erbakan'a verecekmiş, Erbakan da bizlere vere-
cekmış. Adil düzenın çarkı böyle dönecekmış. iki
sana bır bana gibilerınden..
Erbakan Hoca serbest ekonomıden yana değil,
karşı olduğunu söylerdı. Bakalım Allah'ın nimetleri
nasıl dağıtılacak göreceğız...
Zammın ucu göründü. llaçtan sonra uçağa bin-
dirdiler. Gerçi bu zam 8'lık 10'luk gibi küçük görü-
nüyor, ama ucu göründü mü ardı gelir. "Fakir fuka-
ra uçağa binmez" diyenlerıniz olacaktır. Ortadirek-
ten sonra fakir fukara kalmadı. Şehirlerarası otobüs
fiyatlarıyla uçak fiyatlan arasmda fark kalmadı.
Basın susarsa pahalılık da artar.
•
Gündem hazır, gündem karamsar. 204 kişinin
ölüm sessızliği. Türkiye Gazetecıler Cemıyetı'nin
basılması... Ne acı günler!
B Ü L M A C A SEDAT YAŞAYAX
1 2SOLDAN SAĞ4:
1/ Işçı sınıfı ıle ış-
verenlerı kontrol
altına alabılmek
ıçın partıye bağlı
sendıkalardan ya-
rarlanan ve adını.
bu modelin uygu-
layıcısı olan Ar-
jantınlıdevletada-
mından alan sıya-
sal akım. 2/ Istan-
bul'un eskı»ıdla-
nndan bırı. 3/ Kı-
mı bitkilerden sı-
zanbırçeşıtşeker-
lı öz^u... Bır ış \adasorun
hakkında düşünülerek \e-
nlen kesın yargı. 4/Serma-
ye... Eskı Mısır'da güne^
tanrısı. 5/ Bır tür taze \e
tuzsuz beyaz peynir... Es-
kı dılde salya. 6/ Tanmda
kullanılan azotlu gübre...
Şık. lüks ve göstenylı gı- "
yım tarzı. II Japon lırık
dramı... Rafları olan ka-
paksız \e taşınır dolap 8/
Boğaz. gırtlak... Meyve
kurusu. 97Osmanlılar'da sece bekçısı.. Vurmalı bırçalaı.
Yl K4RIDA.N AŞAĞIYA:
1/Halk arasmda düğünün ertesi giinüne \ erılen ad. 2/ llham..
Av rupa'da bır başkent. 3/ Küçük kıtap... Bır göre\ ın \ ürütü-
lebılmesı ıçm merkez olarak seçılen yer. 41 Bılgısız. kültür-
süz kımse... Molıbdenın sımgesı... Baş çoban. 5/ Bır >arkı-
da her kıtadan sonra yınelenen ve bestesı değişmeven par-
ça. 6/Kendısıne ınanılan kımse... Osmaniılar'dagümriık \er-
gısı 7/Altın... Eğılıp bükülmez. sert. katı. 8/Gecıktırılmı^
ödemeler ıçın kullanılan bır sözcük. 9/Küçük tuzlu bibku\ i.
İLAN
DALAMAN ASLİYE HUKUK
>L4HKE\IESİı\DEN
Davacı: Malıve Hazınesı
Vekılı: A\ ukat Ayşe Onay
Davalı: Saadet Altıntaş - Keçıören ilçesı L'fuktepe
Mah. 65 Sok. No: 47 Keçıörert Ankara
Da\a: Alacak
Da\atanhı: 29.5.1995
Da\acı Hazıne vekili tarafından davalı ale>hme mah-
kememıze alacak davası açılmıştır.
Halen vukarıda adresı yazıh dasalı Saadet Altıntaş'a
davetıye teblığ edılememış. zabıta aracılığı ıle de adresı
tespit edilememiştır
Da\alının. uzun aramalara rağmen da\etıye teblığ edı-
lememış ve zabıta aracılığı ıle de adresı tespit edıleme-
dığınden ılanen teblığıne karar venlmıştır.
Bu kere davalıya ılanen teblıgat \apilmasi gerektiğın-
den. davalının duruşma günü olan 24.9.1996 günü saat
09.00'da mahkememızde hazır bulunması \eya kendinı
bır vekille temsıl ettırtnesı,
hazır bulunmadığı \eya vekılle tembil edılmedığı tak-
dırde yokluâunda karar \erıleceğı ılanen teblıâ olunur.
18.6.1996
Basın-97119