27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
NİSAN 1996 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bakan Emin Kul ile SSK Genel Müdürü Kılıçdaroğlu, Türk-tş Başkanlar Kurulu'na SSK'nin sorunlannı anlattı SSKMen Türk-Iş'e brifingANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sosyal güvenlik hizmetlennın özel sektöre devredilmesı hedefıni D- SP'nın uyansı üzerine son anda programından çıkaran A.NAYOL hükümeti. Sosyal Sîgortalar Kurumu'nun (SSK) sorunlanna çözüm arayışında işçi sendikalannı ikna etmek için kollan sıva- dı. Çalışma ve Sosyal Gü- venlik Bakan\ Emin Kul ile SSK Genel Müdürü KemaJ ICıIıçdaroğlu, dün Türk-iş Genel Merkezf nde Türk-lş. Hak-İş, DtSKveTlSKkon- federasyonlannın temsilcile- rine SSK"nin içinde bulun- duğu durum hakkında bri- fing verdi. ANAYOL hükümetinin kurulmasından sonra ilk kez toplanan Türk-lş Başkanlar K.urulu"nda: Uluslararası Ça- lışma Örgütü'nün (ILO) ka- dınların 53, erkeklenn de 55 yaşında emeklı olmalan; 10 yıllık bir süreç sonunda, emeklılik yaşının kadmlarda 58'e, erkek- lerde 60'a çıkanlması önerisi tartışmaya yol açti. Bazı sendikayöneticilerinm ILO raporunu incelemeden katıldıkları top- lantıda. Türk-Iş'in emeklilik yaşı konu- sunda net bır görüşü olmaması. eleştiri konusu oldu. Sol sendikalar. emeklilik yaşı konusunda. Türk-tş'ın kesin görüş oluşrurarak tavır koyması gerektiğini sa- Hükümet, bankalara yüzde 105, SSK'ye yüzde 79 faiz verdi... Sağlık gideri 6 yılda 42 kat arttı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -1995 te yıllık ortalama yüzde 105 düzeyinde faiz veren hükümet. Sosyal Sigortalar Kurumu'na (SSK) sattıği bonoiara yüzde 79'a denk gelen toptan eşya fiyatlannırt 6 puan üzerinde faiz uygulamakla yetindi. Geçen yıl 59.2 trilyon lira kaynak aldıgı için bütçeye yük olduğu gerekçesiyle özelleştirmesi istenen SSK'nin 1995 sonu itibanyla 124 trilyon 747 milyar 8 milyon liralık prim ve sosyal yardım zammı anapara-faiz alacağını tahsis edemediği açıklandı. SSK Genel Müdürlüğu tarafından hazırlanan raporda, 1995 yılı bütçesinden 59.2 trilyon lira kaynak almak zorunda kalan kurumun, 1995 yılında prim ile sosyal yardım zammı anapara ve faiz alacaklarının 124 trilyon 747 milyar liraya ulaştığı belirtildi. Rapora göre, SSK'nin 124 trilyon 747 milyar liralık alacaklannın, 19 trilyon 751 milyar lirasını kamu, 28 trilyon 836 milyar lirasını da özel sektörün prim anapara ve faiz ödemeleri oluşturuyor. Kurumun, prim borçlarına karşılık hükümetten, işçi ve emekli maaşlanna sosyal yardtm zammı adı altında verilen ancak SSK'ye karşılığı ödenmeyen ek ücret artışlan nedeniyle de 76 trilyon 160 milyar liralık alacağı bulunuyor. Raporda. SSK'nin toplam sağlık giderlerinin 1989-1995 yılı arasında 1 trilyon 11 milyar liradan 47 trilyon 616 milyar liraya yükseldiği belirtildi. 1995 yılında sağlık giderlerine harcanan 47 trilyon 616 milyar liranın. 9 trilyon 4 milyan özel sağlık kuruluşlanna ödendi. Rapora göre, SSK'nin 1989 yılında 470 milyar 7 milyon lira olan ilaç gideri de 1995 yılında 14 trilyon 500 milyar liraya çıktı. SSK sağlık tesislerinde bir hastanın 'yatak- gün' maliyetinin 667 bin 614 lira olduğu belirtilen raporda, özel sağlık kuruluşlanna yapılan ödemelerde bu rakamın 2 milyon 698 bin 553 liraya karşılandığı kaydedildi. Raporda. 1989-1995 yılı arastnda sağlık tesisi sayısında yüzde 37 oranında bir artış gerçekleştiği. idari tesis sayısında yüzde 22 azalma olduğu belirtildi. Sigorta hizmetlerinde yüzde 210 artış görüldüğüne dikkat çekilen raporda, aynı dönemler itibanyla poliklinik sayısı yüzde 130, yatan hasta sayısındaki artış da yüzde 113 olarak belirlendi. Rapora göre, SSK'nin nakitlerinin 11 milyar 512 milyon tirası Devlet Yatırım Bankası tahvilinde, 5 trilyon 940 milyar lirası Hazine bonosunda 3 aylık ve 1 yıllık vadede değerlendirildi. \undu. Hava-lş Sendikası Genel Başka- nı Atilav Avçin, "Korkanm ki, 65'e razı değilken 64*ün pazarlığı vapılır. Ne iste- diğimizi. neyi hedeflediğimizi ilan etmeli- viz. Kesin hedefler olarak önümüze koy- malıyız, Şuna karsıvız, şunun için deme- liyiz. Yoksa, düşüncesi olanlann gündeme getirdiklerini tartışır duruma gelirsi- niz"dı\erek konfederasvon vönetimıni eleştırdi. Çalışma Bakam Kul, toplantının açıh- şında. sendikacılara kurumun tasfiye edilmeyeceği yolunda verdiğı güvenceyi yıneleyerek "Tasfiye edttseydi bunu açık- ça sö> lerdim. Tasfiye daha i\ i bir hale ge- rirmek için söz konusu olsav dı bunu size açıkça söylerdik. Aına özellcştirilebilir. Bunlar tartışılır. Ne tasfive ne de özelleş- tirme şu aşamada söz konusu olacak. Tek çare. başlıbaşma çare degil" dedi Bakan Kul. Türk-lş' in bugüne kadar sorumlu ve fedakârbır sendıkacılık anlayışı sergile- diğini ve sıyasi ıktidarlann bu anlayışın farkına \ armay a başladığını söy ledı. Sos- yal güvenlik sistemındeyenıdenyapılan- dırma çalışmalan sürecınde "kazanılmış haklara sakhn nivetlerinin olmadıgını" Çevrecilerden Shell'e protesto Dryarbakır'ın içme suyunu kirietmekle suçlanan Shell firnıasına yönelik tepkiler süriiyor. (Fotoğraflar: NİZAMETTtN KAPLAN) DtYARBAKIR (Cumhuriyet) - Uluslararası Çevre \e Banş Orgütü Greenpeace'in '476 bin varil petrol atı- ğuu verahlna pompalav arak Diyarba- kır içme suyunu kirietmekle' suçladı- ğı Shell'i protestolar süriiyor. Kentte başlatılan ımza kampanyasına katılım sürerken ortak bir basın toplantısı dü- zenleyen gönüllü kuruluşlar. şırketin kirletmiş olduğu su kaynaklanna kar- şılık. alternatıf bir su projesi gerçek- leştırmesıni ve atık pompalama işle- minin derhal durdurulmasını istedi- ler. Dıvarbakır'ın içme suyunu kiriet- mekle suçlanan Shell fırmasına yö- nelik tepkiler süriiyor. Dün kentteki bazı sıv ıl toplum örgütleri ve meslek odalan ortak basın toplantısı düzen- leyerek Shell'i kınadılar. Ortak açık- lamayı okuyan Çevre Gönüllülen Demeği (ÇEV-GON) Başkanı Şena> Ozgüler, Shell'in petrolü 2-3 bin met- re derinlikteki Mardin formasyonu olarak adlandınlan yeraltı tabakasın- dan çıkardığını, ancak petrolle birlik- te elde edilen zehirlı atıklan aynı de- rinliğe göndermediğini söyledi. Ulus- lararası kurallar gereği atıklann aynı yeraltı tabakasına geri pompalanma- sı gerektiğine dikkat çeken Özgüler. firmanın, 1973 yılından ben atıklan Diyarbakır'ın yeraltı suyunu sağlayan 3-4 yüz metredeki Midyat formasyo- nuna, yani yeraltı su tabakasına pom- paladığını bildirdi. Özgüler. atık petrolün kimyasal ve kımı radyoaktıt maddelen ıçerdığını ve etkisinın yüzlerce yıl sürebileceği- nin Shell'in kendi raporlannda da yer aldığına dikkat çekerek "Shell, çevreyi kirietmek. insan sağlığı ve ha- vatını hiçe savan davranışlan konu- sunda Nijerya'da ve diğer azgelişmiş ülkelerde vaptıgı uygulamalarla da 'sabıkalf. Gelişmiş ülkelerde çevrevi kirletmeye cesaret edemeyen Shell, az gelişmiş ülkelerde pervasızlaşmakta- dır"dedı. Bu arada ÇEV-GÖN'ün başlattığı imza ve Shell ürünlerini almama kam- panyalan devam ederken kent halkı da cumartesi günü saat 10.00'da yapılacak protesto yürüyüşüne hazır- lanıvor vurgulayan Kul. "İnsanın sağlık \e geleceğiyle ilgili hiz- metlerin parasal değerie öl- çülmesi söz konusu değildir" dedi. Sosyal güvenliğedevlet katkısının başka ülkelerde bu güvence kapsamma girme- yen ınsanlara yapıldığını kaydeden Kul. "Devletinözel bir hazinesi >oktur. Devlet katkısı dediğimizde, o katkı- yı devlet bizlerden devşire- cektir'" dıye konuştu. SSK Genel Müdürü Ke- ma! Kılıçdaroğlu. kuruma borcu olup maharlığına ha- cız konmavan hiçbir beledi- ye olmadığını kaydederek belediyeler arasında tahsilat konusunda hiçbir aynm ya- pılmadığını söyledi. lsteğe bağlı sıgortalılarla tanm si- gortalılannın eksık prim öde- dıklen halde sağlık hizmetle- rinden yararlandıklarını. bu- nun da kuruma büyük mali yük getırdiğını kaydeden Kı- lıçdaroğlu. "Kuyumcularda sigorta hizmetlerinden yarar- lanmak için başvunıyorlar. Cömert sigor- tacıhk anlayışı sonucunda sizlerdcn (sen- dikalar) kesilen primleıie başka kişilere hak etmedikleri hizmerJer \eriliyor" de- di. Kurumun personel ve bilgisayar do- nanımı eksıkliklerinın Tasarruf Genelge- sı nedeniyle gıderilemedığinı vurgulayan Kılıçdaroğlu. sendikacılardan çözüm önerilerınibırlikteyaşamageçirmekiçin destek istedı. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Vleral de konuşma- sında. hükümete başanlardı- lerken -Hükümetin halkımı- zın ve ülkemi/in çıkarianna u\ gun olmavan adımlannda, meşru \e demokratik çizgide gücümüzii göstereceğiz'' dıye konuştu. Hükümetın sendika- ların yapacağı uyarıları cıd- dıye almasını beklediklennı kaydeden Meral, şunlan söy- ledi:_ "Üzülerek görmekteviz ki. hükümet programı; üfkemi- /in, halkımı/ın ve işçi sınıfının sorunlannı aza indirecek cid- di yaklaşımlardan u/aktır. Hükümet programında dev- let üç konuda sorumlu tutul- maktadır. Güvenlik, vargı ve önenıli alrvapı vatırımları. Bunun dışındaki bütün hiz- metlerin vürütülmesini bü- v ük ölçüdeözel sektöre bırak- nıaktadır. Bövlece hükümet, anayasanın 2. maddesinde y- er alan sosval hukuk devleri anlavışından uzaklaşmak is- temektedir." Konuşmaların ardından SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu, Türk-tş Baş- kanlar Kurulu üyelerine slayt göstensı eşlığinde bnfing ve- rilen ve yaklaşık 5.5 saat sü- ren toplantıdan sonra açıkla- nan Başkanlar Kurulu bildiri- sınde, SSK'nin sorunlannın çözümünde atılması gereken ılk adımın. sayılan 4 mılyonu aşan kaçak ışçiliğın sona er- dirilmesı olduğu belırtılerek SSK'nin sağlık hızmetlerinin özelleştırilmesıne karşı olun- duğu bıldirıldi. I Mayıs kut- lamalannın alanlarda mı sa- lonlarda mı yapılacağı konu- sunda karar alamayan Baş- kanlar Kurulu. bu konudakı karan, yönetim kuruluna bıraktı. ^Ingîltere'den 40 ton et ithal edildi^ Sağlık Bakanı Yıldmm Aktuna, hastalığm insanlara bulaştığı yönünde kesin kanıt bulunmadığını belirtti ANKAR4 (Cumhuriyet Bürosu)- Hü- kümet. "deli inek" olarak adlandınlan "BSE" hastalığının çıktığı lngiltere'den, 1995 yılında 40 ton et ithal edildiğini bil- dirdi. Sağlık Bakanı Yüdırım Aktuna. bu hastalığın insanlara da bulaştığı yö- nünde kesin kanıt bulunmadığını sav u- hurken Tanm ve Köyişlen Bakanı İsmet Attila, tngiltere'den ithal edilen etın. tu- fistık tesisler ve sanayi kuruluşlannda tüketıldığını bildirdi. Bakanlar Kurulu. hastalığm gönildüğü lngiltere. İskoçya. lrlanda. Fransa. tsviçre ve Portekiz'den fct ithalatını yasakladi. Hükümet Sözcü- sü Agâh Oktay Güner, y urttaşlara. çığ et tüketmemeleri önensinde bulundu. Tanm ve Köyişleri Bakanlığı'nın 1996 bütçe yasa tasansının görüşüldüğü TBMM Plan \e Bütçe Komisyonu'nda. son günlerde kamuoyu gündemine otu- ran "deliinekhastalığT tartışıldı. Bakan Attila. sunuş konuşmasında. hastalığa karşı Türkiye'de alınan önlemleri akta- nrken bu hastalığın insanlara geçtiğinin henüz kanıtlanamadığını ilerı sürdü. Türkiye'de bu hastalığa rastlanmadığını söyleyen Attila. ancak yine de et ıthala- tının yasaklandığını bildirdi. Attila. ln- giltere'den 1995 yılında 20 ve bu ülke- den ithalatın yasaklandığı 27 Mart 1996 tarihine kadar 20 olmak üzere toplam 40 ton et ithal edildiğini, bunlann da tuns- tik tesisler ve sanayi kuruluşlannda tü- ketildığıni savundu. RP lzmır Milletvekili ZekiTekir, et it- halatındauygulananpolitikalan eleştirir- ken "27 mart tarihi öncesinde çıkanlan et ithalatına ilişkin tebliğler var ve vapı- lan ithalat var. Bu tarihe kadar ne oldu? Bir tebliğ çıkanlıyor, ilgili bakan imzala- mıyor. buna rağmen vekil bakanın imza- sıyla yürüriüğe giriyor. Bu değişikliklerin nedeni nedir" diye sordu. DSP Ankara Milletvekili Hikmet U- luğbay ise TMO'nun kredı uygulamala- nnı eleştırdi. TMO'nun geçen yıl ihtiya- cı olmamasına karşın Londra Borsası'na 250 milyon dolar borçlandınldığını ifa- de eden Uluğbay. bu kuruluşun elinde bulunan ve çiftçilere kredi olarak veril- mesi gereken 10 trilyon liranın da ilgili tebliğ çıkanlmadığı için dagıtılması >e- nne repoya yatınldığını söyledi. Uluğ- bay. "Böylelikle Türk çiftçisinden kredi esirgenmiştir" görü^ünü dile getırdi. Bakanlar Kurulu, dün yaptığı toplan- tıda, delı inek hastalığına ilişkin önlem- leri görüştü Aktuna, BSE hastalığının in- sanlara bulaşıp bulaşmadığı yönünde ke- sin kanıt ve belge bulunmadığını belir- terek 1990 yılında görülen hastalıklar üzerine lngiltere'den AB ülkeleriyle Tür- kiye'nın et ithal etmediğını. ancak lngil- tere hükümetinin. "Bu hastalık belli böl- gelerde var. Diğer bölgelerde izole ettik" açıklaması üzerine. 1995 yılında Türki- ye'nin bu ülkeden 40 ton et ithal ettığı- ni bildirdi. Aktuna. hastalık ıçın dünya- da alınan tüm önlemlerin Türkiye'de de uygulanacağını bildirdi jtstanbul Belediyesi'nden alternatifHABITATİstanbul Haber Senisi - tstanbul Büyükşehır Belediye Başkanı Tajyip Erdoğan. HABITAT-2 Konferansı için hazırlanan"Ulu- sal Rapor" toplantılanndan, Tan- su ÇiBer imzalı Basbakanhk ge- nelgesıyle dışlandıklannı söyledi. Ulusal Rapor'da. "gerçekshll top- lum kunıluşlan olan dini gnıp ve cemaatlerr 'ın bölücü teşkilatlar olarak nitelendınldiğini öne süren Erdogan. "Konferansa çağnlma- yan -çağnlanlar da olmak üzere- bütün sivil toplum örgütlerini HA- B1TAT çerçevesinde bizim düzen- lejeceğimiz etkinliklere davet ede- ce^0z" dedi Erdogan dün HAB1TAT-2 Kon- feıansı ile 'lgili bır basın toplantı- sı yaptı. HAB1TAT-2 Sekretarya- sı'nın ev sahıbi olarak İstanbul Biyükşehir Beledıyesi'ni görme- sine karşın merkezi yönetimin İs- tanbul'a "ketum bakışı" sonucu belediyenin bu rolünün engellen- diğıni belirten Erdoğan. "Ulusal Rapor"un hazırlığını yüriiten Ulu- sal Komite toplantılanna istanbul Büyükşehir Beledıyesi'nin davet edilmediğini söyledi. Kamuoyunun yoğun baskısı ve yaklaşan konferans nedeniyle Bü- yükşehır Belediyesi'nin yardım- larına muhtaç kalınınca kendileri- ninbeşinci Ulusal KomiteToplan- tısı'na davet edildiğini vurgulayan Erdoğan. şöyle dedi: "Biz HABITAT-2'\e, beledive olmamızsebebiyle ülkemizin ve Is- tanbul'un prestiji ve tanıttmı için fiili olarak kardıyonız. Bu hazır- lıklar için toplam ildbuçuk trih on liralık bütçe a> ırdık ve bu manada birtrilyonun üzerindevatınnı ger- çekleştirdik." tstanbul Büyükşehir Belediye- si'nin Ulusal Rapor ve Eylem Pla- nı'ntn hazırlanmasmda herhangi bir katkısının olmadığını \e rapo- run altında ımzalan bulunmadığı- nı anlatan Erdoğan, "Sivil toplum kuruluşlanmn, yani bu konuda e- sas söz sahibi olması gereken hal- kınuzın düşünceleri. teklifleri ra- por dışında kalnıış. temsil imkânı bulamamıştır" dedi. Ulusal Rapor'da."gerçek srvil toplum kunıluşlan olan dini gnıp vecemaatJer"in bölücü teşkilatlar olarak takdim edildiğini ve aıle konusundaki görüş ve değerlen- dinnelerinı de paylaşmadıklarını belirten Erdoğan, bu konudakı eleştirilerini Ulusal Komite'ye ilettiklerini, ancak dikkate alınma- dığını söyledi. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KJŞLALI Kemalizm İsviçre'de... Zürıh'te bindiğimız taksınin şoförü bir Türktü. On altı yıl önce -daha çocuk yaştayken- istanbul'dan gelmiş bir Çanakkaleli. Anayurduna yakın ilgısi sürü- yordu... Hangi partiyi desteklediğını sorduk. Ecevit'e büyük saygısı varmış. Ama seçimler sıra- sında Türkiye'de olsa, MHP'ye oy verirmiş... Nedeni- ni tek tümce ile açıkladı: - Sız de burada yaşasaydınız, ya MHP'li olurdunuz ya da RP'Iİ! Kendini dışlayan, çok varlıklı ve çok bireyci bir top- lum... Ermeni sorunundan Kıbns'a. oradan PKK'ye kadar, Türkiye'ye karşı önyargılı, anlayışsız bir kamu- oyu... Ve.. ya katı bir biçimde dine ya da katı bir biçimde milliyetçiliğe sarılmak zorunda bırakılan Anadolu insa- nı. Ama şimdi, Isviçreli Türklere de üçüncü bir seçenek sunuluyor Kemalizm! • • • ilk toplantı Kreuzlıngen'de idi. On-on beş bin nüfuslu küçük bir yerteşme birimin- de, bır avuç Türk bir araya gelmiş. Bir yıl önce, Uğur Mumcu'nun öldürülüşünün yıldönümünde, Atatürkçü Duşünce Derneği'ni kurmuşlar. "Ancak birkaç aylık ömrû olur" demiş herkes. Ama variığını sürdürmüş... Hem de etkı alanını genişleterek. isviçre'dekı bu ilk ADD'nın başkanı Ruhi Karade- niz bır ışçı. İstanbul Edebıyat Fakültesi mezunu Hü- seyin Yeni dışında, yönetimde görevli herkes işçi. Dinci ya da ülkücü dernekler gıbi büyük parasal kay- naklan, dış destekleri yok. Ama inançlan ve bilınçleri var. Çocuklanna karanlık bir Türkiye bırakmamakta ka- rarlılar. • • • Altı milyon nüfuslu İsviçre'de 80 bin Turk yaşıyor. Ve Isviçreli Türkler, Almanya'dakilerden çok farklı. Yüzde 18'i yükseköğrenimlı. Bugün Isvıçre'nin gene- line yayılmış Türk diş doktorlannın sayısı 300'ü bulu- yor. Isviçreliler arasındaki yükseköğrenim oranı ise sa- dece yüzde 4. Zurıh Atatürkçü Düşünce Derneği'nin Başkanı Şe- ner Tiniç Kızıldoğan, bir mühendis. Derneğın kuru- culanndan Orhan Özkul gıbi o da akademisyen... Atatürk'un silah arkadaşlarından Hüsrev Sami Kızıl- doğan'ın kızı. Husrev Sami Bey, Selanik'teki askeri okulda, Mus- tafa Kemal ile bırlikte silah üzerine yemin eden dört kışıden birisı... Sıvas Kongresi üyesi, istiklâl Mahke- mesi Reisi, Kars Milletvekili. Zürih ADD, ilk yılını görkemli bir genel kurul toplan- tısı ile noktaladı. Coşkulu, bilinçli ve kararlı bır kalabalıkla... isviçre'deki iki Atatürkçü Duşunce Derneği'nin ge- nel kurullannda konuşmacı olmaktan kıvanç duydum. • • • Isvıçre toplantılannın bir konuğu da Almanya Ata- türkçü Düşünce Dernekleri Genel Başkanı Dursun Atılgan dı. Sayın Atılgan, ADD'lerin Avrupa'da yayılmasına ne- redeyse tum yaşamını adamış bir insan. İsviçre'deki ADD'lere de yardımcı oluyor... Köln'deki Atatürk Kül- tür Merkezi'nın başansını ise konuşmacı olarak giden dostlarımdan duyuyorum. . ı Atılgan'ın konuşmaları, Avrupa'daki Türklerin sık sık karşılaştıkları bir konuya ışık tutuyordu. Amacı insan- lan düşünmeye yöneltmekti: - Türklere Anadolu kapılarını açan Malazgirt Sava- şı'nda. Alpaslan ın karşısmda Romen Diyojen vardı. Peki Kürtler neredeydı?.. Unlü Şerefname, acaba ni- çin Kürtçe değil de Farsça yazılmıştı? - Rus dilbilimci Vladimir Minorski şöyle diyor: "Tüm yaşamımı Kürtçe ıçın harcadım. Ama topladığım söz- cükler ya Türkçe, ya Farsça, ya Arapça, ya Dürzice, ya Asurca. ya Yunanca çıktı... 164 sözcüğün ise kay- nağını bulamadım." - ingilizler, Kuzey Amerika'ya, İspanyol ve Portekiz- lıler Latin Amerika'ya dillennı yerleştirdiler. Fransızlar Cezayır'e 70 yılda kendı dilini kabul ettirdi... Türkler Ce- zayir'de 300 yıl kaldı. Kürtleıie bin yıldır bır arada. Kül- türel baskı yapsaydı, böyle mi olurdu? - Ülkeler, hiçbir zaman dile göre bölünmemiş. Ame- rika kıtası bunun en somut örneklehyle dolu. Lüksem- burg'un kendi dili var, ama resmi dili Fransızca... Ta- rihte din için çıkan savaş çok, ama dil için çıkan sa- vaşyok!.. • • • İsviçre'de güçlü bir Türk baskı grubu oluşuyor. Sayıca önemli... Eğitim düzeyi yüksek... Kemalizmin ışığına inanmış... Yapılacak çok şey olduğunun, ama devlete değil ancak kendımize güvenebileceğimizin bilincinde... Erdogan, HABITAT-2 Konferansı ile ilgili bir basın toplantısı yaptı. (Fotoğraf: MEHMET DFMİRKAYA) DYP'li Mehmet AN Yavuz 'Erozyon terörden daha tehlikeli' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-DSP Ankara Mil- letvekili Hikmet Uluğbay. Türkıye'nin çölleşmesı tehlikesine dikkat çekerek "Bu topraklar bizim son durağımızdır. TBMM par- n'ler üstü bir karar almak zorundadır~ dedi. DYP Konva Milletvekili Meh- met Ali Yavuz, erozyonun terörden daha tehlikelı ol- duğunu söylerken Orman Bakanı Nevzat Ercan da düzensiz yararlanma nede- niyle ormanlann verim güçlerinın azaldığına dik- kat çekerek orman y angın- lannın önlenmesi amacıy- la sahıp olunan teknik do- nanımlann arttınlmaya ve geliştirilmeye çalışıldığını belirtti. TBMM Plan ve Bütçe Komısyonu'nda dün. Ta- rım ve Köyişleri Bakanlı- ğı'nın bütçesınin ardından Orman Bakanlığı'nın büt- çesi ele alındı. Orman Ba- kanlığı'nın 1996 mali yılı bütçesi, l tnlyon 103 mil- yar 200 milyon arttınlarak 6 tnlyon 507 milyar 200 milyon lira olarak kabul edildi. Orman Bakanı Nevzat Ercan. koınisvonda yaptığı konuşmada. orman alanla- nnın arttınlması için "anı ormanı" çalışmalarının sürdüğünü belirterek eroz- yon kontrolü çalışmaları- nın da hızlandırıldığını iöyledı Orman yangınlan- nın önlenmesi amacıyla sa- hıp olunan teknik dona- nımlann arttınlmaya ve ge- liştirilmeye çalışıldığını anlatan Ercan. son 10 yıl için en az yangının geçen yıl meydana geldiğini be- lirtti. DSP Ankara Milletveki- li Hikmet Uluğbay. Türki- ye'nin erozyon olgusu ile karşı karşıya bulunduğunu anımsatarak çölleşme teh- likesine dikkat çektı. Geli- nen süreçte dünyada göç edılebılecek yer kalmadı- ğını belirten Uluğbay. "Eğer bu ülkeyi çölleştirir- sek biz vaşavacağız. cennet haline dönüştürürsek vine biz yaşavacağız. Bu toprak- lar bizim son durağımızdır. TBMM, partilerüstü bir karar almak zorunda- dır"dedi. Uluğbay, ağaç- landırma çalışmalan yapı- lırken bölgelerin özelliğine uyum sağlayacak fidanla- nn seçilmesi gerektiğini bildirdi. DYP Konya Mil- letvekili Mehmet Ali Ya- v uz da erozyonun terörden daha tehlikelı olduğunu vurgularken CHP İstanbul Milletvekili Algan Haca- loğlu da sınırlann silahla korunabıleceğinı. ancak ormanlann silahla korun- masının mümküıı olmadı- ğını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle