06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30NİSAN1996SALI 33 bin Türkten ABD'ye sığınma talebi • \EWYORK(AA)- ABD've yapılan sığınma başvurulannda Türklerin üçüncü sırada geldikleri ve geçen yıl yaklaşık 33 bin Türkün ABD'den sığınma talebinde bulunduğu bildirildi. "The Economist" dergisinin sığınma başvurulanyia ilgili olarak yay ımladığı rakamlara göre W92 yılında ABD'den " sığınma hakkı tdlep edenlerin başmda Guatemalılar geliyordu. Sonraki üç yı! içinde bu eğilimin değiştiği \e I995'te El Salvadorluların bırinci sırayı aldığı belirlendi. Onlan -Bosna- Hersek hanç- eski Yugoslavya cumhuriyetlerinden gelenler ile Türklerin izlediği bıldiriliyor. Ülkü Ocakları dil kursu veremeyecek • MARMARİS(LBA)- Marmaris Ülkü Ocaklarının ücretsız ingilizce kurs girişimine izin venlmedi. Marmans Milli Eğitim Müdürlüğü. özel dershane sahiplennin başvurusu üzerıne Clkü Ocaklan'nın böyle bir çalışma vapamayacağını kavdetti. Milli Eğitim Müdürlüğü'nün, yasaları gerekçe göstererek kursu engellediğını belirten Clkü Ocakları yetkilılen. "Biz bu işten \azgeçmış değilız. Bu kursu gelecek yıl halk eğitim merkezi ile birlikte düzenlemeyi amaçlıyoruz. Şu anda bize baş\uran arkadaşları geri çevirmiyoruz. Bizim kapımız halen açık. Bu i>i duy up da gelen arkadaşlara akşamları bır sohbet havasmda bir şeyler öğretiyoruz" dediler. Kurban derileri ve vergi • ANKARA (Cumhuri\et Biirosu)-Türk Hava Kurumu(THK) Genel Sekreteri Mehmet Tiritoğlu. derilerden elde edilen -gelirin yüzde 40'ının kuruma kaldığını belirtirken. makbuz karşılığı toplama işlemi yapıldığı için \ergi kaybı olmadığına dikkat çekti. '"Başka yerlere verilen derilerin ne olduğu konusunda bir şev sövlemek zor" dıyen Tiritoğlu. yurrtaşların en yakın THK şubesıne telefon etmesi durumunda kuruma ait araçlarla derilenn alındıgını kavdetti. Tolis, başı dik yüpüyecek' • ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - Emniyet Genel Müdürü Alaaaddin Yüksel. Çev ık Kuv \ et polisinden. toplumsal olaylar sırasında duygusal davranmamalarını. akılcı olmalannı istedi. Yüksel. '"Halka karşı pamuk ellı. bölücülere karşı demir yumruklu olun ' dedi. AnkaraÇe\ik Ku\\et Şube Müdürlüğü'ne dün ba> ram ziyaretinde bulunan Yüksel. burada mesleğe yeni başlayan polislere çeşitli ta\sıyelerde buhındu. Polisin eğitiminde yeni dinamikler aradıklannı. meslek içi eğitıme büyük önem verdiklerini belirten Yüksel. "Bu mesleği. dik \e diri tuttuğumuzda ışlerin çok iyi gideceğine inanıyorum. Bunu sağlayacağıma yürekten inanıyorum. Yakında polisimiz sokakta gezerken başı daha dik yürüyecek. Bundan kimsenın kuşkusu olmasın" dedi. Kesici'nin evi soyuldu • ANTALYA (AA) - ANAP Bursa Milletvekili Ilhan Kesici'nin Istanbul'daki evine giren hırsızlar, eşi Bırhan Kesici'ye aıt bazı ziynet eşyalannı çaldı. Kesici çifti, e\lerindeki hırsızlığın boyutunu öğrenebilmek amacıyla tatillerini yarıda keserek. İstanbul'a dönnıe karan aldı. Ilhan Kesici. kapalı devre TV sistemiyle kontrol edilen \e polislerce korunan eve nasıl girildiğinin henüz belli olmadığını. olayın bu sabah anlaşıldığını söyledi. Kesici. İstanbul'dan aîdığı bilgileri aktanrken, hırsızlann. güvenligi sağlayan kapalı devre TV sisteminin iletişim kablolarını keserek evin demir parmaklıksız tek penceresınden girdiklerini öörendiSini ifade etti. HABERLER D ü n y a d a v e T ü r k i y e ' d e i ş k e n c e Türkiye'de işkence herkesin başından geçebilir M anyeto çalışıvor. insanlığm bedeni ve onurıı bir kez daha acıyla smamyor. "Devlet küçüldü " diyen üsl kuttakilerin kulaklan, karanlık hodnımlardakı "büyümenin" çıglığını dııyuyor mu' Tuhaf şey şu insan. işkence yapmaya da, görmeye de kallanıyor. hatta aİışıvor. İşkenceciİerin "Zevk için yapmadık " demeleri. işkence gören löyaşındaki Ali'nin "Bugün başımdan geçenler" başlıklı bir kompozisyomı okıır gibi tekdüze bir sesle kendisine elektrik verildigini anlatması bundan. Ali yi ve diğerlehni dinledikten sonra "Türkiye'de işkence vardır ve herkesin başına gelebilir " riimcesinin bilinç diizevine çıkışı, ilk akla gelen "İnsan, insana bunu nasılyapar" sorusuını alıp götürüvor. Artıkyeni bir soru hüküm sürüvor insanda: "Ya benim de başıma gelirse! " Çiinkii hemen bütün işkence öyküleri "Alıp götürdüler"diye başlıyor. gerisi çoğıt kez boşluk. Oysa Türkiye İnsan Haklan i'akfı nda (TİHl) işkence kıtrbcınlanna psikiyatri tedavisi yupan ve yıllardır kıırbanlarla birlikte olan hekim Sezai Berber 'e göre. işkenceye hazırluıımak oianaksız. TİHl'Başkanı Yavıız Önen de piyangontın neden si:e de vurabileceğini "işkencenin kurumsallaşması" ile anlatn or. Bu sorulcırla yola çıkılarak hazırlanan İşkence Dosyası nın 1. bölümiinde. işkence kurbanlannın ledavi siirecini örgiirleyen TİHl' hekimlerinin gözlemlerini. Türkiye'deki özgiin işkence yöntenüerini anlalan sovleşileryer alacak. Hırsızlık vaptıgı savıvla gözaltına alııuın 16 vaşındaki Ali. 15 gün boyunca gördiiğü işkenceleri anlatacak. Ali'nin söyleşisinde. bir insanın şiddeti nasıl kanıksadıgını. ıslatılıp dövıihneyi işkenceden saymayıp elektriği. cop sokmayı da bir kulem geçip annesine "o..." denmesini nasıl ıızıın uzun anlaıtıgını okuvacaksınız. Dosyaıun 2. höliimiinde. Şili den Kdmboçva ya. lenezüuella'dan Zimbabve 've diinya işkencecilerinin konuşmalannı ve Ottuna Cniversitesi Kriminoloji Protesörü Ronald Crelinsten in işkence egitimi. düınaduki işkence vöntemleri. işkence jargomı ve işkenceci tipolojisi üzerine vaptıgı araştırnıalan bulacaksııuz. Penılu bir polisin ikinci ligde futbol oynuyabilmek. Polonyalı polisin evine daha rahat gidebilmek için işkenceci oldugıınu göreceksiniz. Türkive de işkence görenlerin İşkenceciİerin cezalandırılmasım isteyince karşılaştıkları engeller de 2. bölümde anlatılacak. Dosvanın 3. ve son bölümiinde de Dışişleri Bakanlıgı nın TlHV'ye karşı başlattığı "kampanya"nın a\nntıları ve T/HlBaşkanı Yavıız Önen 'le bir söyleşi ver alacak. İşkence Dosyası nda. "Alıpgötürdüler" tümcesivle başlavan işkence öykülerivle Türkive de işkencenin yalnızca belli bir sivasi göriiştekilere yapılmadıgını. herhangi birinin, herhangi bir nedenle bu "tezgâhtan " geçebilecegini göreceksiniz. Çünkü. "Türkiye'de işkence kurumsallaşıyor" ve çembergiinden güne darahvor. ECE TEMELKLRAS Küçük Ali'yi konuşturmak için cop sokma, falaka ve askıyı deneyen polis sinirlenince dayak başlıyor... 'Vunnayın' dedîkçe vurchılar TİHVnin 6. yılı İşkence başvurusu her yıl arttı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Türkiye insan Haklan Vakfı (tiHV). 1990 yılından bu yana işkence görenlere tedav i hizmeti venyor. TİHY 1990 yılında Ankara'da çalışmalanna başlavan ilk merkezden sonra. 1991 "de İzmir\e İstanbulda. 1995 yılında da Adana'da temsilcilik kurdu. Vakıf. baş\ uruda bulunan işkence kurbanlarına \e yakınlanna fiziksel. psikolojik ve toplumsal sorunlannın çözümü için profesyonel ve gönüllü ekıplerle hizmet \enyor. TİHVye 1990da 40', 1991de 238. 1992"de393. 1993'te323 ve 1994'te 472 başvuru yapıldı. Uluslararası işkence rehabi 1 itasyon-araştırma merkezleri ve insan hakları kuruluşlanyla işbirlıği içinde olan TlHV'ye benzer dünyadaki tek kuruluş Şili'dekı İşkence Rehabilıtasyon Merkezi. Bunun dışında dünyada işkence görmüş yurttaşlanna teda\i hizmeti veren başka kurulus olmadığı için. TİHY. "kendine özgü bir yapı" olarak tanımlanıyor. Uzman bir kuruluş olan TİHV ışkenceyi bütün tartışmalardan anndırarak. tedav i \e belgeleme üzerinde çalışıyor. TİH\ "nin bilimsel vöntemlerle saptadığı Türkiye'deki ışkenceye ilişkin \enler. her yıl yayımlanan insan hakları raporu ile ulusal ve uluslararası kamuoy una duyuruluyor. TİHV Başkanı Vavuz Önen'in söylediği gibi. gönüllü hekimlerin polis tarafından "telkinlere'* uğramasına \ e başv uruda bulunanlann bazılannın evlerine güvenlik güçlerince "baskın" yapılmasına karşın. TİHV çalışmalannı sürdürerek her yıl yayımladığı bilimsel raporlarla Türkiye'deki işkencevi belaelivor. • Kendisini bir gece polisler evden almışlar. 15 gün. geceleri "cereyan" vermişler, cop sokmuşlar. ayaklarını copla dö\ müşler. ıslatmışlar, göğsünden bağlayıp tavana asmışlar, iki el parmağı, tek ayağı üzerinde durdurtmuşlar. "'Vurmayın abiler" diye bağırmış, bir daha vurmuşlar. ANKAR.A - Annesi Azize. "Ilaçlaria >aşı\or artık" di\or. 16 vaşındaki Ali. kapının önündeki özel güvenlik görevlisini görünce merdivenlerden dönmek istiyor. Telsizi görünce polis sanmış. Yerinde duramıyor. Kayıt cihazını görünce geri çekiliyor: "Aynı bö> le bir şe> var işte, cere\an \eriyorlar!" Ali'nin mahkemesi sürüvor. Mahalle arkadaşları hırsızlık suçundan gözaltına alınınca Ali'nin ismini \ermişler. Azize'nin deyişiyle iki "•infaz" gelip götürmüşler. Mahkemeye çıkaracaklar sanmışlar. ama Ali'nin gidişi ogidiş. Azize. 15 gün aradığını söylüyor: "Aranm şubeyi. yok derier. Bana sövlevin dhorum. merak ermevevim, anne> im divorum. \6k di>orlar. 1? gün sonra geldi, şuurunu kaybetmi^ gibi. Ölür dedim artık. Halâ kan geli\ur işevincc. Zaten sarası \ardu düşerdi." Ali. serbest bırakılalı 1.5 ayı geçiyor. Türkiye İnsan Haklan Vakfi'na teda\i için başvurdukları gün yine polisler gelmiş eve. Azize. \ermenıiş: "İnfa/ di\e geldiler >ine. Ben venıinlivinı artık \ermem dedim. Çocuğum işkence > i> e \ i>e mahvoldu dedim. Bağırdım, ağladım. gittikr. E\in üzerine satılık va/dık. Bö> le olacaksa gidelim buralardan dedik. Ne vapalım? Kurtuluşu vok." Ali. bütün öyküyü anlatmaya başlıyor. Uzun uzun susuyor. bazen öfkelenip tutmayan parmaklannı havada sallıyor: "İlk gün geldiler. Infaz beni aldı. "Mahkeme var' dediler.Önce kaçtım. Sonra babam °Gif dedi, "Mahkenıe var'dedi. Şubeye götürdüler. Dos>alan önüme kovdular. Inı/a M' dediler. Okunıam >ok. Attirdılar imzayL, mahkemeye cıktım. Şubeye götürdüler \eniden. İlk gittiğimde cop vurdular, ıslattılar.' Benim suçum ne' v de>ince ceryan yedim. \kşam 09.00 oldu mu. içime korku düşüvordu. 09.00 oldu mu 2 saat cenan \eri>oriar, atıyorlar içeriye. Saat 12.00'de bir daha veri>orlar. '^'apmadım' divorum. 'Yıkın' diyoriar. 'Yıkın bu i...'yi" diyoriar, "Acımayın" diyoriar. 2-3 saat veriyorlar. Ayaklanma cop \ urdular. Ta\ ana astılar beni. Göğsümden ip bağladılar, gözümü kapathlar, ayaklanmın altına vurdular. Copla şey Kl RBAN BU KEZ GAZETECİ- İşkence sonunda aramıza kadar sızdı ve «örcv vaparken gözaltına alınan gazeteci Metin Göktepe. işkence altında öldürüldü. Eyüp Spor Salonu'nda vaşanan bu çağdışı insanlık a\ıbının failleri olan polisler hakkında çeşitli soruşturmalar açıldı. 48 polis, Göktepe ola> ı sanığı olarak 'kasten adam öldürmek' suçlamasıyla adalete hesap \erecek. vaptılar... avıp işte, söv letme... Böv le (ses kavıt aygıtına benze\en) bir alet \ar. O dokundu mu cenan çarpıyor. Önce beni soguk suvla bir ıslattılar. Cer\an 4-5 gün sürdü. 3 gün bavgın yattım. Küfiir ettiler. Anan orospu'diyorlar. "Niye küfrediyorsun abi?" divorum. Anan e\ işine gitmiyor mu'v di>orlar. E\ işine gidiyorsa orospu mu olması lazım? Çalışıyor, yapı>or hamusuyla. Bir şey >apsam zoruma gitnıez. ama yapmadığım hırsızlık için zoruma gidi\or. Sonra Ümitköy'e götürdüler. Orda işkence vok. cop var. Islatıyoıiar, \uruyorlar. Şubede 13 gün kaldım, ama telefon eden avukata 2 saat dedim. Çünkü telefon kapanınca beni bir daha dövecekler. Beni 3 polis dövdü. Gündüz bana, Benle karate yap' diyor biri. Dalga geçiyor. Gece elektrik vermişler zaten. "Ben karate bilmiyorum" dedim. 'Ananı s...im' dedi. Ben de mecbur ayağımı kaldınvorunı >alandan, kafama yüklenivorlar. Gülüyoıiar. "Vurmayın abiler'diyorum, yine vuruyorlar. Tek ayağunın üzerinde 4 saat durdurdular. Nere iki parmağımla durdurttular, akşama kadar. Parmaklarım şişti. şimdi tutmuyor. Paspas gibi süründürdüler, °\'eri temizle'dediler. Karnımdan, bir de şeyimden elektrik verdiler. Mide kanaması. çıktığım gün oldu. Rüvama giriyor. Ağıztanm hep >ara oldu. Nerde polis görsem sanki onlan görmüş gibi oluyorum. Kapıda da telsizli adanıı görünce tekrar geldim sandım." Ali. utancından doktora gitmek istemıyor Azize. omzunu tutuyor. "Onlar utansın yavrum~ diyor. "Senin utanacak nevin var?" 19S0öncesipohs- adliye muhabirliği yapmış bir gazeteci anlatıyor: "Ankara Emnivet Müdürlüğü'nün bilmem kaçıncı katında, hırsızlık bürosu vardı. Hırsızlık bürosuna düşenlerin çoğu vankesici çocuklardı. Polisler, vakaladıklan bebeleri "öttürmek' için iyi y öntemler geliştirmişj[erdi. Bebeleri ıslatırlardı. Öyle şimdiki gibi ıslatma değil. Yani, tazyikli su filan hiç değil. Argoda vardır >a ıslatmak. Şö\ le adam akıllı dövmek. Oyle yapariardı işte. Çocukİarın sesi. kapılann dışına sızardı. Du> ulma>acak ya, o zamanın gözde şarkılarından birini çalar, radyonun, teybin sesini sonuna kadar açarlardı: Ağlarsa. anam ağlar..." DUZ YAZI / ORHAN BİRGİT toplumlar arasında pekiş- tirilirse bir anlam ifade eder. Türkiye ile Yunan Dışişleri bakanlannın, Bükreş'teki kısa süreli görüşmelerinde, iki ülke arasındaki buzların çözülmesini isteyen ve bekleyen taraf bizdik. Belki de o yüzden medyamızın önemlice bir bö- lümü. kamuoyumuzu o doğrultudaki ha- berlerle besledi. Oysa. Yunan Dışişleri Bakanı Panga- los, Emre Gönünsay ile el sıkışma anı- nı bile kendi ülkesinin gazete ve televiz- yonculannın görüntülemesinden rahat- sızlık duyduğunu saklayamıyordu. Atina'ya döndükten sonra verdigi de- meçte. Yuanlı bakanın söylediklerinden varılacak sonuç, iki ülke arasında özle- nilen yakınlaşma için köprülerin altından daha çok su geçmesinin beklendiğini ortaya koyacak niteliktedir. Türk Dışişleri, Kardak krizi ile yeni bir çıban başının ortaya çıkmasına sahne olan Ege Denizı'ndeki anlaşmazlıklar üze- Tozdan Dumandan Görülemeyenler... rindeki görüşlerini elbette sonuna kadar savunmalıdır. Ama, Bükreş görüşmele- ri sırasında acaba Yunanistan'ın Türki- ye'nin güney ve doğu sınırlarındaki kom- şuları ile bir dizi savunma anlaşmast im- zalanmasının nedenleri üzerinde Sayın Gönensay, Sayın Pangalos'tan bilgı is- temiş midir? Ya da, bir Yunan askeri he- yetinin daha bu ayın ikinci yarısında Ha- tay'ı kendi sınırları içinde göstermeyi ıs- rarla sürdüren bu ülkenin havaalanların- da inceleme yapmasının nedenleri, Yu- nanlı meslektaşa sorulmuş mudur? Yu- nanıstan ile Suriye arasında bır askeri antlaşmanın imzalanması ve mavi haçlı savaş uçaklarının Suriye havaalanların- da üslenmesine olanak tanınması, düpe- düz Suriye üzerinden Türk Silahlı Kuv- vetleri'nın azımsanmayacak bir bölümü- nün. güney sınırlarında yığınak yapma- sını sağlayarak, Ege ve Trakya bölgesin- den bu yörelere kuvvet kaydırılmasını amaçlamaktadır. Atina'nın bilgisi ve izni dışında ulusla- rarsı bir eylem yapması oianaksız olan Kıbrıs Rum Kesimi'n\n Rusya ile imza- ladığı savunma anlaşmasının Türkiye açı- sından daha endişe verici boyutlar içer- diğini bu işın uzmanları söylüyor. Bir uz- man dostum, "Rum kesiminin, Rus- ya'dan alacağı T- 80 tanklannı, Fransa ve Brezilya 'dan edindiği zırhlı araç en- vanterine eklemesı ile adadaki Türk ko- lordusunun zırhlı gücünün caydırıcılığı- nı yitireceğıni ve Kıbnslı Rumlann, Suri- ye üzerinden sağlanacak hava desteği ile yeni sergüzeştlere atılma konusunda daha yürekleneceklerini" söylüyordu. Devlet adamlanmız ve politikacılarımı- zın bır bölümünün. enini boyunu ölçme- den Adrıyatik'ten Çin Seddine dek uza- nan düşleri ile ilgili demeçlerinin Mosko- va'daki yansıması sayılma- lıdır Ruslann. Kıbrıs Rum- ları ile imzaladığı askeri an- laşma. Bütün bu olup bitenlere, Suriye'nin Er- menistan ile yakınlaşmasını da eklemek gerekiyor. Tabii, KürtliderCelalTalabani'nin "en büyük düşüm"ü\ye önceki gün Hürriyet muhabirine, "istanbul'un başkenti oldu- ğu, bir Ortadoğu Birleşik Devletleri" ile ilgili açıklamasını da unutmadan... Tür- kiye'nin dört bir yanı düşmanları tarafın- dan sabırlı bir biçimde. "Bu ülkenin ha- sımları, biribirlerinin dostlan ve müttefik- lendir" ilkesine dayanan savunma anlaş- maları ile çevriliyor. Kendi içimizde ise, toprağı, uğrunda ölenlervarsa vatan sa- yan anlayış; üzerinde trilyonlarca tapu edi- nilirse o ülkede oturunulabilir türünden değışime zorlanıyor. Çiller çiftınin kapkara hale getirdiği si- yaset gündeminin üzerindeki kiri, pası bir an önce silkeleyip, çevremizdeki ate- şe eğilemeyecek miyiz? GUNDUZ GOZUYLE MELİH CEVDET AINDAY Unutmak-Unutmamak Bayramlarda kırgınlıkların ortadan kalkması istenir, beklenir. Başka bir deyişle, bayram unutmak için bir aracıdır. Peki, ama unutmak, bağışlamak kolay mıdır? Yeniçeri, Bayezit'te sakallı bir adamın yanına git- miş, - Sen Yahudi misin? diye sormuş. "Evet" yanıtını alınca da başlamış yaşlı Yahudi'yi dövmeye. Yahudi: - Ne vuruyorsun be. ben sana ne yaptım? diye sormuş. - Hazret-i İsa'y/ öldürmüşsünüz? - Yahu bin beş yüz yıl önce oldu o. Yeniçeri: - Ben yeni duydum, demiş. Aradan kaç bayram geçmiş, yeniçerinin haberi yok. Demek unutmak için, geçen zamanı hesaba katmak gerekiyor. Yeniçerinin gülünç duruma düşmesi bun- dan. Yok canım, dinsel inanç unutmaya hiç de yatkın de- ğil; Hıristiyanlardaki Yahudi düşmanlığının neden bir türlü son bulmadığını araştırmak gerekir. Isa'nın çar- mıha gerilmesi olayını ya da masahnı iki bin yıl bo- yunca kan davası durumuna getirmenin kandırıcı bir açıklamasını bulmak kolay değil. Daha da şaşırtıcı olanı. islam'daki Yahudi düşman- lığıdır. çünkü Islamiyet, İsa'yı da. Musa'yı da saygm bilir, yan tutamaz. Onun için başka nedenler arayan- lara hak vermemiz gerekir. islamda Muaviye ailesinin Hz. Ali'ye ve onun so- yuna reva gördüğü canıliklerın ne derin bir ayrılığa ne- den olduğunu bıliyoruz. Sünnı şeriatçılığın birzaman- lar savunuculuğunu yapmış olan rahmetli yazar Ka- dircan Kafh'ya bir gün bu konuyu açmıştım: - Gelmiş geçmiş birolay, unutmalı efendim, demiş- ti. Ya Aziz Bartolomeus Kıyımı'na ne buyurulur? 24 Ağustos 1572'de. Aziz Bartolomeus Yortusu sabahında. Paris'te alarm verildi ve Henri de Navar- re ile Conde 2. prensi dışındaki bütün Protestan soy- lular öldürüldü. Sokaklara dökülen kalabalıklar, ken- tin dört bir yanındaki Huguenot'ları öldürmeye baş- ladı. Kıyımın durdurulması için 25 ağustosta verilen krallık buyruğundan sonra kan dökülmesi sürdü ve kıyım öteki illere sıçradı. Ekım ayının başlanna değin süren karışıklıklarda ölenlerin sayısına ilişkin rakam- lar bir Katolik yanlısının öne sürdüğü 2 bin ile 70 bin arasında değişmektedir. Bayram günü bu acı olayları ansıtmanın yersiz ol- duğunu düşünenler çıkacaktır belki de; barışma var- ken düşmanlıklan tazelemek neye? Evet. insanlığa kurtuluşu, banşı getirmeyi amaçla- yan dinler arasındaki savaşlar ya da mezhepler ara- sı kıyımlar ne denli saçma bulunsa yeridir. Tarihçiler bu olayları fanatizm ile açıklamaya yelten- seler de, temelde çıkar çatışmaları vardır. Ama çıkarlar inartç perdesi ardına gizlenmiştir. Safça inananlar ise bu düzenbazlığın oyunculuğunu üstlenirler. CCD Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'deki duşunce ozgurluğu AP'de tartışıldı BRL KSEL (Cumhuriyet) -Çağdaş Gazetecıler Derneği((,GD) Genel Başkan Yardımcisı Mahmut Tali Öngören. Avrupa Parlamentosu'nun (AP) uluslararası insan hakları ve basın kuruluşları temsilcilerinin katıldığı toplantisında. özellikle A\rupalı milletvekillerinin karamsar yaklaşımlanna katılmadığını. tüm zorluk ve baskılara karşın Türkiye'deki demokratik güçlerin inanılmaz bir kararlılıkla düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip çıktığım bildirdi. AP Dışişleri Güvenlik ve Savunma Politikaları Komisyonu İnsan Hakları Alt Komitesi'nin geçen hafta sonu Brüksel'de yaptığı toplantıda Öngören. AP üyeleri ile uluslararası insan haklan ve basın kuruluşlârının Türkiye'deki medya ve ifade özgürlüğüne ilişkin sorulannı yanıtladı. Öngören. Yaşar Kemal ve diğer sanatçı, bilim adamı. sendikacı, parlamenter ve gazetecilere yönelik baskılar sonucu düşünce özgürlüğünün büvük yara aldığını belirtti. TMY'nin 8. maddesinde yapılan son değişikliğin düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasını ortadan kaldırmadığını. Türkiye'de düşünce suçunu "*terör"le eşdeğer tutan bir anlayışın hâlâ egenıen olduğunu anlatan Öngören. aynca hak ve özgürlükiere ilişkin ihlallerin vansltılmasını engellemek amacıyla da baskılar uygulandığını. bu tür bılgilerin yayımlanmasının da "düşünce suçu" sayıldığını. Türkiye İnsan Haklan Vakfi'na yönelik başlatılan son soruşturma \e açılan davalann da buna örnek teşkil ettiğini söyledi. ÇGD Genel Başkan ^ardımcısı, Metin Göktepe'nin öldürülmesi ve cezaev ine konan yazar Bilgesu Erenus'un durumlarıyla ilgili olarak da aynntılı açıklamalarda bulundu. Öngören. tüm zorluk ve baskılara karşın Türkiye'deki demokratik güçlerin inanılmaz bir kararlılıkla düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip çıktığım, bu nedenle de karamsarlığa kapılınmaması ve umutsuzluğa düşülmemesi gerektiğini sözlerine ekiedi. AP'deki toplantıya Öngören'in yanı sıra Uluslararası Gazetecıler Federasyonu Genel Sekreteri Aidan V\ hite. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Genel Sekreteri Robert Menard. Article 19 Örgütü Temsilcisi Frances D'Souza, Yazarlar Parlamentosu Temsilcisi düşünür Pierre Bourdiev, 1986Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Wöle Soyinka, Salman Rüşdü'nün N'oneç'teki yayıncisi VVilüam Nygaard ile çeşitli ülkelerden gazeteciler katıldı. ELMA Seyohat Acentası Onur Tcpariak rehbertığınde 'Başka Istanbul Gezilerf "KaraSurlan Güney Haliç" 12 Wayıs Pazar 1 750 000TL Yurt içi - yurt dışı uçak bileti alan müşterilerimize kitap armağan ediyoruz! Bayram programlanmız dolmuştur, îlginize teşekkür ederiz. I Duyunjlanmızı. her salı ve perşembe Cumhuriyetlen izleyebilifsinızI istıktal Cad 81/1 Beyojıu-IST Tel 0212 249 52 11 Fax 0212 293 20 76
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle