Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30NİSAN1996SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Şükran Aziz'in dil aracılığıyla farklı kültürel kimlikleri irdeleği 'Titreşimler' sergisi AKM'de izleyiciyle buluştu
4
Farkkyız, farldıhklarnııızla eşitiz'
AHU ANTMEN
Kımi zaman, aynı dili konuşsak da
anlaşamıyoruz. "fletişim"
kLramıyoruz. Dilin ötesine
geçemıyoruz. Aynı coğrafyayı. aynı
tanhi paylaşmış ya da paylaşıyor
olmak yetmıyor. Sanatçı Şükran Aziz,
Atartirk Kültiir Merkezı'nde açtığı
sergısinde ızleyiciyle "dilseT bir
iletişim kurmayı deniyor. Çok katmanlı
anlamlarla yiiklü bir sergi;
"Titreşimler" Aziz dil. kültür, kimlik
ve ıletışım gibı temalan. farklı kültürel
kimlıkler taşıyan bireyler aracılığıyJa
irdelıyor, kültürel farklılıklann
doğasını sorguluyor \e sesin -bir
bakıma. dilin- görüntüsünü
vakalamaya çalışıyor.
îstanburda önceki yıllarda izlediğimiz
"Göç, Zaman, Kimlik" (1993). "Ben,
Sen, Onlar / Dün \e Bugün"( 1994) gibi
a>nı ka>gılardan yola çıkan. ortak
temalı sergiler zıncırinin bir halkası
sayılabilir. Şükran Aziz'in AKM'deki
"Titresinıler"). Şansını bırde Nevv
York'ta denemeye cesaret eden pek çok
sanatçı gibı. yaşamını seksenli yıllarda
girtigı Amerika'da sürdüren Şükran
Aziz, göç ve zaman temalannı
özümsemiş. "Ben, Sen ve Onlar" ile
irdelemeyi sürdürdügü kimlik
sorurtsalı ise sürüyor ve sanatçının
dey ımıyle. "Tophı ve bireysel kimliğin
en önemli belirteyicisi" olarak dil
teması özelinde yeniden şekillenıyor.
Şükran Aziz. 1994 yılında New
York'ta. Birleşmış Milletler binasında
açtığı "Dillerin MitoJojisi" sergisinde
günümüzde vadığını korumayan, yok
olmuş. ölmüş diyebilece|imiz dilleri
araştırmış, bu belgeleri ansiklopedi ve
tarih kitaplannın sayfalanndan çekip
çıkararak. unutuşa meydan okumuş. bir
bakıma yeniden varetmiş. tarih
sahnesine bir kere daha çıkarmıştı. Bir
tür antropolojık diller müzesi. Atatürk
Kültür Merkezi'ndekı sergisinin bu
sergiye kıyasla canlılığı, günümüz
dillerine ayna rutarak yansıtmasında;
hatta bu dilleri bir büyüteç altına
koyup. izleyiciyi kültürel farklılıklann
nesnel. çıplak bir görüntüsü> le karşı
karşıya getırmesinde yatıyor.
Şükran Aziz'in malzemesi. fotoğraf
makinesi, v ideo kamerası, bilgisayar ve
yazı. Sergiye "Opus29" başlıklı
performansıyla katılan Danimarkalı
sanatçı. Fluxus'çu Eric Andersen'ın de
işaret ettiğı gibi. "Başı sonu belirsiz,
apaçık, sonsuz, izteyicinin etkiJeşimivle
• Şükran Aziz, Atatürk Kültür
Merkezi'ndeki "Titreşimler"'
sergisinde dil, kültür, kimlik ve
iletişim gibi temalan, farklı
kültürel kimlikler taşıyan
bireyler aracılığıyla irdeliyor,
kültürel farklılıklann doğasını
sorguluyor ve dilin göriintüsünü
vakalamaya çalışıyor.
• Sanatçı, fotoğraf, video ve
yazı aracılığıyla başı sonu
belirsiz, izleyicinin etkileşimiyle
var olan, genelgeçer sanat
anlayışına meydan okuyan bir
intermedya etkinliği
gerçekleştiriyor Atatürk Kültür
Merkezi'nde. Sergiye, "Opus
29" başlıkiı performansıyla
Danimarkalı fluxus sanatçısı
Eric Andersen de katıldı.
Keadiaizi ihâc ctroci için gereken "dojru"
faMbieasyaou aranuk baztn öylesıne zorfajır ki,
« mükcmmcl korobınasyon diye btrfey var
"**— rocral etme>c t»$)an>uu2. Esinde
hcr a/ayıjın anündan, tomıyta ilgili
f çuk vey bilij-unuuz hnoiinm "dognT
tf*fe rtmek ıçin O derece a ktlimeye
fBrtunmcnhr oidugunu {torecekiioiz.
Şükran Aziz'in "TitreşimJer" sergisindtn. (rotoğraflar: KAAN SAG ANAK)
daha çok var olan, çogaltılabilir,
değiştirilebilir. genelgeçer sanat
anlayışına meydan okuyan" bir
intermedya etkınliğı aslında. Şükran
Aziz'in 'Titreşimler" sergısı
(zleyicı. Atatürk Kültür Merkezı'nın
küçük salonunda farklı dıllen konuşan
insanlann okudugu alfabeyankılarıylj
karşılaşıyorönce. >anı 'ses'le ve o
sesler. büyük ekranda çerçeve ıçıne
alınan agızlarla bir görüntüye
kasuşııyor. Bırbiriııe benzeyetı.
benzemeven. kadın. erkek onlarca ağız.
Hep.sı. farklı kültürlerın bırer
tcniMİcısi. hepsi kendı altabesini
okııyor. Sergı. ekraııd.ı yeralan
ınsanların "Ö" hjrfınde dondurulmuş
ağız biçımlennin styah-beya/
fotograflarıyla vedilsel farklılıklann
otesınde. kültürel a\ rımlarını
vurgulavan. kendı ya?dıkları kısii
metinlerle taıruımlaımor Şükran A/ız.
scrgının oluşıım «.ürecını anlatıyor:
"Bu insanlar çok ö/gürce, \ew
Nork'taki ı-vimin küçük bamosunda
oturup ağı/lannı verdik'r. Herkesin bir
alfabesi var. Bana. bu alfabelerin en aza
indirgenmi$ sesleri »enekiyordu, çünkü
harfin ismini değil de. sesini
\urgulamak istiyordum."
Sergi ıçın ızleyıcıye kılavuz oluşturan
açıklamasmda belırrtığı gibi. "dillerin
kendi alfabelerinin asgarive indirilmis.
tbnem düzeyindeki seslerini görsel
olarak sunmak"sanatçının amacı.
"Tirreşimler", farklı kımlıklerin
taşı>ıcısı bırevlerarasındaki kültürel
farklılıkları dil aracılığıyla
çözümlerken biryandan da sürekli bir
yinclemenin yol açtığı etkiyle.
dünyanın çok farklı köşelerinden
gelmış ınsanlar arasındakı benzerlikler
ortaya çıkıyor. "Hepimiz farklıyız,
hepimiz farkJılıkJanmızla eşhiz"
düşüncesi gibi. (Şükran Aziz'in
çoğunluğunu sanatçılann oluşturduğu
bütün bu insanlarla Nevv York'ta
görüşnıüşolması. dolavı.sıylaonlann
ortak bir mekân hatta bir kültür
paylaştıklan da serginin bir başka
boyutu.) Bu noktada ışte. Şükran
Aziz'in satır aralarında dikkaf çekmeye
çalıştığı iletişim sorunu vurgulanmış
oluyor. Bir yandan. diller arasında
gerçek birçevirinin olanaksızlıgına
ı^aret ediyor sanatçı. öte yandan da
"kültürler-içi farklılığın külrürkr-arası
farklılıktan daha fazla olmasının da
olanaklar dahilinde" olduguna En
başa dönüvoruz:
Kımı zaman. aynı dılı konuşsak bıle,
anlaşamıvoruz. "Ben bunu, kayıtlan
vaparkcn. her birinden alfabelerini
sö\lemelerini isatliğinı zaman
farkettim ilk. ^akınlıklar kurdum,
>akınlıklar bulduın. Beni dehşete
düşürdü! Sesler en aza indirgendiği
zaman, diller arasında müthiş bir
yakınlık kurulabilivor. Bu insanlann
aralanndaki farklıiıklar, aslında
düşüncelerini »a/malannı istediğim
/aman orta>a çıkti daha çok."
Sergıdeki yazılar. bir bakıma seslerle
varışıvor. Onlar. sesin anlatamadığını
anlatmayı denıvor. Burada kültürel.
botgeiel. Mnıfsal. cınsel farklıiıklar
tam anlamıyla vurgulanmış oluyor.
Aziz. Italvan performan* sanatçısı
CocoGordon ıle Afrikalı birgencin
vazdığı metınlcr araMnda karşılaştırma
>apı\or. "Sanatçının entelektiiei
\aklaşımi)la, \alnı/ca zengin olma>ı
kafasına ko> muş Afrikalının farkı,
dillerinden çok. düşüncelerinde ortaya
çıkıvor."
Yaşamla arasındakı sınırlann kolay
kolav belırlcnemediğı. bıldığımız.
ahştığımız bir sanat dılıne avkırı. farklı
aniatım bıçıınlerı ve teknıklerı
kullanan. başlıca amacı izleyiciyle
etkileşim olan bu ıntermedya etkinliği.
izleyiciyi sorular sormaya. kendı
kımliğtnı yeniden sorgulamaya
çağınyor.
Hollywood'a kafa tutan îngiliz: Terry Gilliam
Kültür Servisi- Sinemaseverlerin. ünlü Îngiliz
komedı grubu Monthy Python'la birlikte
anımsayacağı sıradışı îngiliz yönetmen Terr>'
Gilliam. önümüzdeki günlerde Türkiye
sinemalannda da gösterime girmesi beklenen "12
Monkejs" (12 Maymım) filmiyle şu sıralar
adından sıkça söz ettiriyor. Bruce Willis ve
MadeleineSto»e'un başrollerini paylaştıklan
futürüstik gerilim filmi "12 Maymun", büyük
bütçeli. sansasyonel bir Hollywood filmi. 55
yaşındakı Terry Gilliam, Hollyvvood'u
sevmemesine karşın böyle bir yapımda
yönetmenlik üstlenmesi konusunda. "Hoüyvrood
stüdyolan beni tanıyor. Ben kendi kurallanmla
çalışınm, bunu da biliyorlar" dıyor. Gilham'ın.
bundan bırkaç yıl önce "*Brazir filmiyle ılgıli
Soyuttan
8omuta tarih
sergîleri
Kültür Servisi- Tanh Vakfı'nın: bilgiyasar
teknikleri ve Türkıve'de ilk kez kullanılan
çagdaş yöntemlerle hazırlayarak. binlerce yıllık
iarihı. so>uttan somuta. dünden bugüne getırdığı
ıki bü>ük sergi. HABİTAT-II Konferansı ile
bıdıkte. Istanbul gündemine girmeye
hazırlanıyor
Genıij bir "külrürel etkinükler" şemsiye altında
duzenlenen bu ıkı dev sergıden bin.
Anadolu'nun 12 bın vıllık konut bırikıminı
Istanbul'a taşıyacak olan "Tarihten Günümüze
Anadolu'da Konut ve Yerleşme" sergisi: ötekı ıse
tarih öncesinden bugüne ıtzanan "Dönya Kenti
Istanbul" sergisi. "Dünya Kenti Istanbunsergsıi
kapsamında. ıki büyük ımparatorluga başkentlik
vapmiş olan Istanbul'un. tarih öncesinden
başlavarak. adım adım bugüne gelışı. çagdaş
teknoloji ve sergileme vöntemiyle aktanlıyor.
Ömeğın. söz konusu sergi için hazırlanan
panolar: ilgili minyatûrlerin, gravürlerın.
haritalann ve fotofrafların hep birlikte tamamen
bilgisayar ortamında değerlendirılmesıyle ortaya
çıktı. I haziranda zıvarete açılacak olan "Düm-a
Kenti İstanbul" sergisinde. birdızı bilgisayar
canlandırması ve belgesel film kliplerı de yer
alıv or "Tarihten Günümüze Anadolu'da Konut
»e Verleşme"sergısı ıse. dünvanın bılınen en eski
\erleşmelenne sahıp Anadolu'nun 12 bın yıl
öncesinden. bugüne uzanan konut bınkıminı
tûm küitürel renklıhğıyle Istanbul'a taşıyacak.
Tıptı *İstanbul"sergısınde olduğu gibı.
•4nadolu" sergisinde de bir dızi maket
ızleyıcılere. tarıhsel gerçekierı somut bir
biçimde sunacak. Söz konusu ikı sergi de
ktanbul'unev sahıplığıni yapacagı HABİTAT-ll
Konferansı için hazırlanmış olmakla birlikte.
"amaçlan" \e "süreci" açısmdan. HABİTAT-
ll'yı de aşan bir çerceveye sahıpler. HABlTAT'la
ügilı hemen tüm etkinlıkler. genellıkle özel kart
sahibı Habitat konuklarına yönelık oldugu halde.
Tarih Vakfı tarafından hazırlanan "Tarihtien
Günümüze Anadolu'da Konut ve Yerleşme"
sergisi ıle "Düma Kenri Istanbul" sergisi, tüm
lstanbullulara ve yerlı, yabancı turıstlere açık
olacai. Topkap» Sarayı'nın Birincı Avlusu'nda-
yer alar Darphane-i Amıre bınalannda
gerçekleştırılecek her ıkı sergi. HABİTAT-N
konferansı'nın ıkı hafalık süresıyle sınırlı değıl.
Zıyarctçiler. hazıran ve temmuz aylan boyunca
«rgilerı ve bırdiri konferans, konser, dans.
natro gösterısinı ızleyebilecekler.
olarak Universal stüdyolanyla yaptığı kavga
ayyuka çıkmış. bu olayın övkıisünü anlatan bir
kıtap. "Brazil Savaşı" da çok geçmeden pıvasava
sürülmüştü. Ancak Hollvvvoodun da kendı
kuralları var... "12 Ma>mun" fılmınde Bruce
VV'illis'ın başroi oynaması, sözgelımi. aslında
Terry Gılliaın'ın ısteklerine tersduşmüş.
Gilliam'ın eline. ölümcül bir v irüsün kaynagını
bulmak için geçmışe yolculuk eden bir adamın
öyküsünü anlatan senaryo geldığınde. ön
koşullardan bıri. filmin gışe hasılatmı
garantilemek için Bruce \Villıs'ın başroi
oynaması olmuş Gilliam. "Hollyvvood işin maddi
yönüvle daha fazla ilgili. Başroi için önerdikleri
isimler arasında daha kötüleri de \ardı. İlk ismi
Tom olan bir dolu ov uncu... Derken Bruce V\ illis.
filmde oynamak istediğini söyle\emek için bin
aradı. \e bana. "lılme bir zararım dokunur mu?"
diye sordu. Bu bana çok dııkuııaklı geldi. Filmde
yaratmak istediğim karakteri canlandırıp
canlandıramayacağı konusunda şüphelerim vardı
anıa sonunda başardı" dıyor.
Terry Gilham'ın. fılmimn başrolunü oynacak
aktör konusundakı duyarlılığı. yönetmenin
bugüne dck çcvırdıği fılnılerde. özel cfektlerin
genelde filmin ötesine geçtiğı yolundakı
ele>tırilerilerden kaynaklanıyor Gilliam. bu
ele.ştınlere. öncelıkle "The Fisher King" (Bafıkçı
Knıl) fılmıv le yanıt vermeye çalışmışfı Gilliam.
"Bra/il filminin gösterime çıkmasının ardından
yalnızca tek bir yönetmen filmde başroi oy nayan
Jonathan Pn ce'ın per*"rmansından söz etmişti.
Amerikafılann görsel efekt konusundaki tavırlan
çok tuhaf. Zengin görsei efektlerle dolu bir film
yaptığını/da, o efektlerden başka bir şey
göremiyorlar. 12 Maymun da görsel efektler
açısmdan çok zengin, ama filmin tamamı bunun
üzerine kurulu değıTdıyor
Filmde Bruce VVillıs ile başrolleri paylaşan
Madeleıne Stoue. Terry Gıllıam'ın tam bir kaos
ortamında çalışmayı sevdığını söylüyor. Terry
Gilliam ile çalışmanın çok farklı bırdeneyim
oldugunu soyleyen oyuncu. yönetmenin kurallar
çerçevesinde çalışmaktan nefret ettiğinı
söyleyerek film setının tam bir kaos ortamına
dönüştüğünü anlatıyor. Gilliam. "E\ef"diyor.
"Bazı şe\leri oluruna bınakmayı stvivorum.
Kazalar (»Isun, sürprizJer olsun."
Boyut Yayın Grubu Mayıs '96 dergileri
ALINTILAR
TAHSİN YÜCEL
B O Y U T Y A Y I N G R U B U
Baypam Muştusu
Öyle sanıyorum kı, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihin-
de Bayan Çiller gibı "ekın "den uzak. Bayan Çiller gi-
bi "doğa"ya demirlemiş bir başbakan daha gösteri-
\emez. Yıldtnm Akbulut bıle yetışemez ona bu ko-
nuda. Yalan değil, Doğru Yol Partisi Başkanlığı'na
aday olduğu sırada. yandaşları tanıtımlarını daha çok
ekinsel bir veriye, ımge (kendi deyımiylerıyle "imaj")
kavramına dayandırmışlardı, ama ımge "ekinser\n
değil, "doğal"ın ımgesıydı: Yaşlı ve şişman başkanm
yerine geçecek adayın genç, sağlıklı ve alımlı bir sa-
rışın olmasının yurttaşların partıye. yabancıların ülke-
ye bakışını değiştireceğini söylüyorlardı. Daha son-
ra da sürdü tutum, örneğin Amenka Bırleşık Devlet-
leri Başkanı'nın, Türkiye Başbakanı'nın güzellığine
duyduğu hayranlık anlatıla anlatıla bitırılemedi. Ba-
yan Çıller'in kendisi de destekleyıcılerının yaklaşımı-
nı paylaştığını gösterdi her zaman: Bıtmez tükenmez
taşınmaz alımlannda, denız kıyılarını ve orman ıçle-
rini yeğledi; bir başbakanı ulusuna bağlayan bir yı-
ğın toplumsal, siyasal, ekonomık, kısacası ekinsel
bağ varken tüm ağırlığı, bağların en doğalı olan kan
bağına vererek her gittıği yerde "anamız" ve "bacı-
mız" olduğunu söyledi.
Görünüşe bakılırsa Bayan Çıller'in geniş doğa par-
çalanna düşkünlüğü gibı onları ele geçırme bıçımle-
ri de doğa düzlemınde yer almakta. Okuduğumuza
göre(Cumhunyet, 26.4.1996), Doğru Yol Partisi yet-
kilileri Çillerler'in çocuklan adına yeni evler almalan-
naılişkınsoruları, "Olabilir, çocuklandır. Eğeralınmış-
sa bunda ne anormallik var?" diye yanıtlamışlar. Ne
güzel! "Olabilir", yani bundan daha olağan. daha
"doğal" bir şey olamaz; "çocuk/andır", yanı ınsan-
larm, bağların en "doğal"\ olan kan bağıyla bağlı ol-
duğu çocuklanna yah almaları dünyanın en "doğal"
olgusudur; ayrıca "alınmışsa" sözü. bir ölçude yalı-
yı özneye dönüştürdüğüne göre. satış ışlemı de ner-
deyse kendiliğınden "doğa/" bir biçimde gerçekleş-
miştır, dolayısıyla doğa yasalarıyla çelişen hıçbır ya-
nı yoktur. Çillerler'in yardımcısı, dolayısıyla aılenın Dir
bireyı, dolayısıyla bacımızın bacısı olan Bayan Pelis-
ter de Kuşadasındakı çiftlığı aynı doğallıkla alıp ge-
ne aynı doğallıkla patron kardeşlerıne aktarmadı mı?
Anımsadığım kadarıyla Çillerler'in servetınin sıra-
dan adamı şaşkına döndüren büyümesı de üç aşa-
ğı beş yukarı böyle açıklanmıştı: Babadan kalma bır-
kaç yüz bın lıracıkla başlamıştı her şey. Yasalara uy-
gun olarak para parayı çekmış. daha da uygun de-
yımıyle. "doğurmuştu," Bu olguda Bayan Çiller'le
Bay Çıller'in işlevi, Sokrates'in söyleşımlerınde sık
sık başvurduğu ünlü doğurtma sanatından ote bir şey
değıldi; onlar da bir tür ebelık yaparak doğanın işıni
kolaylaştırıyor, büyuk bilge ınsanın ıçındekı düşün-
cenın ortaya çıkmasına nasıl aracı oluyorsa onlar da
öytece paranın konut ve toprak doğurmasına aracı
oluyorlardı. Ama söylemek bile fazla. sıradan ebeler
gibi değıl, tüm ülkeye örnek olacak bir ustalıkla ya-
pıyorlardı bunu. Ömeğın, "Dövıze para yatıran ya-
nar!" diye yineleyip dururken Türk Lırası'nm değer yı-
tirmeye fazla yatkın olduğunu unutmuyor, ellennde-
kini gecikmeden Amerıkan Dolan'na ya da Alman
Markı'na çevırıp kendı paralarının yozlaşmasını ön-
lüyor, servetlerinin tehlıkesızce büyümesını güvence-
ye alıyorfardı. Bayan Çıller'e "ev kadını" olan anne-
sinden 570 bın Amerıkan Dolarfyla 690 bın Alman
Markı kalmış olması da doğruluyor bunu (Ancak bü-
yük hanımın Tanrı katına, trılyoner olarak değıl de
yalnızca bir mılyarder olarak uğurlanmış olması ıçi-
mızi sızlatıyor).
Doğru Yol Partisi'nın "doğal" başkanıyla değerli
eşının yaşamında markın. doların, arsa, çıftlik. or-'
rnan. zeytinlik, değışık konut ve yalıların böylesıne kı-
sa bir sürede, böylesıne kolay çoğalması da şom
ağızlılar ne derlerse desinler, hılelı ya da dürüst bir
yatırımın, ınce elenıp sık dokunmuş tasarı ve hesap-
ların sonucu olmaktan çok. bir doğa tansığını andır-
makta. Andırmak da soz mu? Bir doğa tansığı! Bey.
tüm işlerini "tasfiye etmış", boş oturuyor; hanım,
kendini partisıne ve ülkesme adamış, Tann'nın günü
politika yapıyor, ama doğal akışını ızledığınden ola-
cak, servet büyüdükçe büyüyor. Koca Yunus, "Ba-
nayağmuryerdenyağar"dem\şb; Çillerler'de durum
tam tersı: Ârsalar, çıftlıkler. zeytinlikler, orman parça-
ları, denız kıyıları. konaklar. köşkler. dolarlar, marklar
gökten yağıyor üzerlenne
Neden, bilmem arada hıçbır benzerlik. hiçbır ortak
ölçüt bulunmamakla birlikte, bu Çiller tansığı çocuk-
luğumda yaşadığım bir küçük olayı. ördeklerımızden
bırinin bir sabah kapımızdan fırlayarak uçarcasına
Ceyhan'a dalıp bırkaç ay süresınce bir daha hiç or-
talarda görünmemesını, sonra varlığını bile unuttu-
ğumuz bir sırada. arkasında bir düzine palazla ge-
ridönüşünü anımsatıyor bana. Ceyhan kıyısmdaki
evimiz de, ördeklerimiz de yok artık. ama ben. on ıki
palazla çoğalım hızı ımgelemlere sığmayan servet
arasında bir koşutluk kurarak mutlu oluyorum.
Ancak mutluluğumun bir nedeni daha var: Bayan
Çiller. daha şimdıden Istanbul'da. Ankara'da. Bo-
lu'da, Muğla'da çok genış alanlara basıyor ayakları-
nı; bu da, bir yandan servetınin. hepimızın göğsünü
kabartan büyüme hızının. biryandan yoluna baş koy-
duğu özelleştirme ve küreselleştirme tutkusunun yar-
dımıyla, yakın bir gelecekte tüm yurdu "çalışma me-
kânı"olarak tapusuna geçıreceği. böylece tüm bacı
ve kardeşlerinin sultanı olduktan sonra. gönlünce bir
Türkiye yaratacağı ve Güneydoğu sorunu başta ol-
mak üzere tüm sorunlarımızı kolayca çözüvereceği
gibi tatlı mı tatlı bir umut uyandınyor ıçımızde.
Umut da "doğal" değil mi?
Turfıan Selçuk'a onur ödülü
Kültür Servisi - Kankatur \akfı. karıkaûır sanatına
uzun yıllar emek vererek gelişımıne katkıda bulunan
karikatür ustası Turhan Selçuk'u Oııur Arnıağanı" ıle
ödüllendırecek. Nezıh Danyal. Ferruh Doğaıı. Mahnuıt
Talı Öngören. Tan Oral. Vecdı Sayar. Omer Tuııcer.
Süleyman Co^kun ve Haluk Lnsal'dan oluşan
Karikatür Vakfı Danışnıa Kurulu. geçeıı y ıl Necmı
Rıza Ayça'ya verilen Onur Armağamnı bu yıl Turhan
Selçuk'a vermeyı kararlaştırdı. Selçuk. ödülünü İÜ-I4
mayıs tarihlen arasında gerçekleştınlecek '2. Ankara
Uluslararası Kankatur Festıvalı'ııde alacak
'Arkadaş Z. Özger Şîir Ödülü'
sonuçlandı
Kültür Servisi - Mayıs Yay ınları tarafından y apıtı
yay ımlanmamış ^aırlcr ıçın bu y ıl ilk ke? duzenlenen
"Arkadaş Z Özger Şiir Ödülü' yanşmaM sonuçlandı
Seçıcı kurulun 58 şiırdosyasını değerlendirdiği
yanşmada ödül. Gazanfer Eryükserm "Hep ( ocuk
Kalan" ve Yücelay Sal'ın "J" adlı şiırdosyaları arasında
paylaştırıldı. Sina Akyol. \eysel (,'olak. Örtıan Ajkaya
ve Suat Çelebı'den oluşan jüri. C'elal Soycan'ın 'Öy le
Kal' şıır dosyasını da övgüye değer bııldu Varişnıanııı
ödül töreni. Ârkadaş Z. Özger'ın ölünı tarıhı ol.ıııl
) ^
mayısta îzmır Evrensel Kültür Merkezı'nde yapılacak.