23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30NİSAN1996SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Şükran Aziz'in dil aracılığıyla farklı kültürel kimlikleri irdeleği 'Titreşimler' sergisi AKM'de izleyiciyle buluştu 4 Farkkyız, farldıhklarnııızla eşitiz' AHU ANTMEN Kımi zaman, aynı dili konuşsak da anlaşamıyoruz. "fletişim" kLramıyoruz. Dilin ötesine geçemıyoruz. Aynı coğrafyayı. aynı tanhi paylaşmış ya da paylaşıyor olmak yetmıyor. Sanatçı Şükran Aziz, Atartirk Kültiir Merkezı'nde açtığı sergısinde ızleyiciyle "dilseT bir iletişim kurmayı deniyor. Çok katmanlı anlamlarla yiiklü bir sergi; "Titreşimler" Aziz dil. kültür, kimlik ve ıletışım gibı temalan. farklı kültürel kimlıkler taşıyan bireyler aracılığıyJa irdelıyor, kültürel farklılıklann doğasını sorguluyor \e sesin -bir bakıma. dilin- görüntüsünü vakalamaya çalışıyor. îstanburda önceki yıllarda izlediğimiz "Göç, Zaman, Kimlik" (1993). "Ben, Sen, Onlar / Dün \e Bugün"( 1994) gibi a>nı ka>gılardan yola çıkan. ortak temalı sergiler zıncırinin bir halkası sayılabilir. Şükran Aziz'in AKM'deki "Titresinıler"). Şansını bırde Nevv York'ta denemeye cesaret eden pek çok sanatçı gibı. yaşamını seksenli yıllarda girtigı Amerika'da sürdüren Şükran Aziz, göç ve zaman temalannı özümsemiş. "Ben, Sen ve Onlar" ile irdelemeyi sürdürdügü kimlik sorurtsalı ise sürüyor ve sanatçının dey ımıyle. "Tophı ve bireysel kimliğin en önemli belirteyicisi" olarak dil teması özelinde yeniden şekillenıyor. Şükran Aziz. 1994 yılında New York'ta. Birleşmış Milletler binasında açtığı "Dillerin MitoJojisi" sergisinde günümüzde vadığını korumayan, yok olmuş. ölmüş diyebilece|imiz dilleri araştırmış, bu belgeleri ansiklopedi ve tarih kitaplannın sayfalanndan çekip çıkararak. unutuşa meydan okumuş. bir bakıma yeniden varetmiş. tarih sahnesine bir kere daha çıkarmıştı. Bir tür antropolojık diller müzesi. Atatürk Kültür Merkezi'ndekı sergisinin bu sergiye kıyasla canlılığı, günümüz dillerine ayna rutarak yansıtmasında; hatta bu dilleri bir büyüteç altına koyup. izleyiciyi kültürel farklılıklann nesnel. çıplak bir görüntüsü> le karşı karşıya getırmesinde yatıyor. Şükran Aziz'in malzemesi. fotoğraf makinesi, v ideo kamerası, bilgisayar ve yazı. Sergiye "Opus29" başlıklı performansıyla katılan Danimarkalı sanatçı. Fluxus'çu Eric Andersen'ın de işaret ettiğı gibi. "Başı sonu belirsiz, apaçık, sonsuz, izteyicinin etkiJeşimivle • Şükran Aziz, Atatürk Kültür Merkezi'ndeki "Titreşimler"' sergisinde dil, kültür, kimlik ve iletişim gibi temalan, farklı kültürel kimlikler taşıyan bireyler aracılığıyla irdeliyor, kültürel farklılıklann doğasını sorguluyor ve dilin göriintüsünü vakalamaya çalışıyor. • Sanatçı, fotoğraf, video ve yazı aracılığıyla başı sonu belirsiz, izleyicinin etkileşimiyle var olan, genelgeçer sanat anlayışına meydan okuyan bir intermedya etkinliği gerçekleştiriyor Atatürk Kültür Merkezi'nde. Sergiye, "Opus 29" başlıkiı performansıyla Danimarkalı fluxus sanatçısı Eric Andersen de katıldı. Keadiaizi ihâc ctroci için gereken "dojru" faMbieasyaou aranuk baztn öylesıne zorfajır ki, « mükcmmcl korobınasyon diye btrfey var "**— rocral etme>c t»$)an>uu2. Esinde hcr a/ayıjın anündan, tomıyta ilgili f çuk vey bilij-unuuz hnoiinm "dognT tf*fe rtmek ıçin O derece a ktlimeye fBrtunmcnhr oidugunu {torecekiioiz. Şükran Aziz'in "TitreşimJer" sergisindtn. (rotoğraflar: KAAN SAG ANAK) daha çok var olan, çogaltılabilir, değiştirilebilir. genelgeçer sanat anlayışına meydan okuyan" bir intermedya etkınliğı aslında. Şükran Aziz'in 'Titreşimler" sergısı (zleyicı. Atatürk Kültür Merkezı'nın küçük salonunda farklı dıllen konuşan insanlann okudugu alfabeyankılarıylj karşılaşıyorönce. >anı 'ses'le ve o sesler. büyük ekranda çerçeve ıçıne alınan agızlarla bir görüntüye kasuşııyor. Bırbiriııe benzeyetı. benzemeven. kadın. erkek onlarca ağız. Hep.sı. farklı kültürlerın bırer tcniMİcısi. hepsi kendı altabesini okııyor. Sergı. ekraııd.ı yeralan ınsanların "Ö" hjrfınde dondurulmuş ağız biçımlennin styah-beya/ fotograflarıyla vedilsel farklılıklann otesınde. kültürel a\ rımlarını vurgulavan. kendı ya?dıkları kısii metinlerle taıruımlaımor Şükran A/ız. scrgının oluşıım «.ürecını anlatıyor: "Bu insanlar çok ö/gürce, \ew Nork'taki ı-vimin küçük bamosunda oturup ağı/lannı verdik'r. Herkesin bir alfabesi var. Bana. bu alfabelerin en aza indirgenmi$ sesleri »enekiyordu, çünkü harfin ismini değil de. sesini \urgulamak istiyordum." Sergi ıçın ızleyıcıye kılavuz oluşturan açıklamasmda belırrtığı gibi. "dillerin kendi alfabelerinin asgarive indirilmis. tbnem düzeyindeki seslerini görsel olarak sunmak"sanatçının amacı. "Tirreşimler", farklı kımlıklerin taşı>ıcısı bırevlerarasındaki kültürel farklılıkları dil aracılığıyla çözümlerken biryandan da sürekli bir yinclemenin yol açtığı etkiyle. dünyanın çok farklı köşelerinden gelmış ınsanlar arasındakı benzerlikler ortaya çıkıyor. "Hepimiz farklıyız, hepimiz farkJılıkJanmızla eşhiz" düşüncesi gibi. (Şükran Aziz'in çoğunluğunu sanatçılann oluşturduğu bütün bu insanlarla Nevv York'ta görüşnıüşolması. dolavı.sıylaonlann ortak bir mekân hatta bir kültür paylaştıklan da serginin bir başka boyutu.) Bu noktada ışte. Şükran Aziz'in satır aralarında dikkaf çekmeye çalıştığı iletişim sorunu vurgulanmış oluyor. Bir yandan. diller arasında gerçek birçevirinin olanaksızlıgına ı^aret ediyor sanatçı. öte yandan da "kültürler-içi farklılığın külrürkr-arası farklılıktan daha fazla olmasının da olanaklar dahilinde" olduguna En başa dönüvoruz: Kımı zaman. aynı dılı konuşsak bıle, anlaşamıvoruz. "Ben bunu, kayıtlan vaparkcn. her birinden alfabelerini sö\lemelerini isatliğinı zaman farkettim ilk. ^akınlıklar kurdum, >akınlıklar bulduın. Beni dehşete düşürdü! Sesler en aza indirgendiği zaman, diller arasında müthiş bir yakınlık kurulabilivor. Bu insanlann aralanndaki farklıiıklar, aslında düşüncelerini »a/malannı istediğim /aman orta>a çıkti daha çok." Sergıdeki yazılar. bir bakıma seslerle varışıvor. Onlar. sesin anlatamadığını anlatmayı denıvor. Burada kültürel. botgeiel. Mnıfsal. cınsel farklıiıklar tam anlamıyla vurgulanmış oluyor. Aziz. Italvan performan* sanatçısı CocoGordon ıle Afrikalı birgencin vazdığı metınlcr araMnda karşılaştırma >apı\or. "Sanatçının entelektiiei \aklaşımi)la, \alnı/ca zengin olma>ı kafasına ko> muş Afrikalının farkı, dillerinden çok. düşüncelerinde ortaya çıkıvor." Yaşamla arasındakı sınırlann kolay kolav belırlcnemediğı. bıldığımız. ahştığımız bir sanat dılıne avkırı. farklı aniatım bıçıınlerı ve teknıklerı kullanan. başlıca amacı izleyiciyle etkileşim olan bu ıntermedya etkinliği. izleyiciyi sorular sormaya. kendı kımliğtnı yeniden sorgulamaya çağınyor. Hollywood'a kafa tutan îngiliz: Terry Gilliam Kültür Servisi- Sinemaseverlerin. ünlü Îngiliz komedı grubu Monthy Python'la birlikte anımsayacağı sıradışı îngiliz yönetmen Terr>' Gilliam. önümüzdeki günlerde Türkiye sinemalannda da gösterime girmesi beklenen "12 Monkejs" (12 Maymım) filmiyle şu sıralar adından sıkça söz ettiriyor. Bruce Willis ve MadeleineSto»e'un başrollerini paylaştıklan futürüstik gerilim filmi "12 Maymun", büyük bütçeli. sansasyonel bir Hollywood filmi. 55 yaşındakı Terry Gilliam, Hollyvvood'u sevmemesine karşın böyle bir yapımda yönetmenlik üstlenmesi konusunda. "Hoüyvrood stüdyolan beni tanıyor. Ben kendi kurallanmla çalışınm, bunu da biliyorlar" dıyor. Gilham'ın. bundan bırkaç yıl önce "*Brazir filmiyle ılgıli Soyuttan 8omuta tarih sergîleri Kültür Servisi- Tanh Vakfı'nın: bilgiyasar teknikleri ve Türkıve'de ilk kez kullanılan çagdaş yöntemlerle hazırlayarak. binlerce yıllık iarihı. so>uttan somuta. dünden bugüne getırdığı ıki bü>ük sergi. HABİTAT-II Konferansı ile bıdıkte. Istanbul gündemine girmeye hazırlanıyor Genıij bir "külrürel etkinükler" şemsiye altında duzenlenen bu ıkı dev sergıden bin. Anadolu'nun 12 bın vıllık konut bırikıminı Istanbul'a taşıyacak olan "Tarihten Günümüze Anadolu'da Konut ve Yerleşme" sergisi: ötekı ıse tarih öncesinden bugüne ıtzanan "Dönya Kenti Istanbul" sergisi. "Dünya Kenti Istanbunsergsıi kapsamında. ıki büyük ımparatorluga başkentlik vapmiş olan Istanbul'un. tarih öncesinden başlavarak. adım adım bugüne gelışı. çagdaş teknoloji ve sergileme vöntemiyle aktanlıyor. Ömeğın. söz konusu sergi için hazırlanan panolar: ilgili minyatûrlerin, gravürlerın. haritalann ve fotofrafların hep birlikte tamamen bilgisayar ortamında değerlendirılmesıyle ortaya çıktı. I haziranda zıvarete açılacak olan "Düm-a Kenti İstanbul" sergisinde. birdızı bilgisayar canlandırması ve belgesel film kliplerı de yer alıv or "Tarihten Günümüze Anadolu'da Konut »e Verleşme"sergısı ıse. dünvanın bılınen en eski \erleşmelenne sahıp Anadolu'nun 12 bın yıl öncesinden. bugüne uzanan konut bınkıminı tûm küitürel renklıhğıyle Istanbul'a taşıyacak. Tıptı *İstanbul"sergısınde olduğu gibı. •4nadolu" sergisinde de bir dızi maket ızleyıcılere. tarıhsel gerçekierı somut bir biçimde sunacak. Söz konusu ikı sergi de ktanbul'unev sahıplığıni yapacagı HABİTAT-ll Konferansı için hazırlanmış olmakla birlikte. "amaçlan" \e "süreci" açısmdan. HABİTAT- ll'yı de aşan bir çerceveye sahıpler. HABlTAT'la ügilı hemen tüm etkinlıkler. genellıkle özel kart sahibı Habitat konuklarına yönelık oldugu halde. Tarih Vakfı tarafından hazırlanan "Tarihtien Günümüze Anadolu'da Konut ve Yerleşme" sergisi ıle "Düma Kenri Istanbul" sergisi, tüm lstanbullulara ve yerlı, yabancı turıstlere açık olacai. Topkap» Sarayı'nın Birincı Avlusu'nda- yer alar Darphane-i Amıre bınalannda gerçekleştırılecek her ıkı sergi. HABİTAT-N konferansı'nın ıkı hafalık süresıyle sınırlı değıl. Zıyarctçiler. hazıran ve temmuz aylan boyunca «rgilerı ve bırdiri konferans, konser, dans. natro gösterısinı ızleyebilecekler. olarak Universal stüdyolanyla yaptığı kavga ayyuka çıkmış. bu olayın övkıisünü anlatan bir kıtap. "Brazil Savaşı" da çok geçmeden pıvasava sürülmüştü. Ancak Hollvvvoodun da kendı kuralları var... "12 Ma>mun" fılmınde Bruce VV'illis'ın başroi oynaması, sözgelımi. aslında Terry Gılliaın'ın ısteklerine tersduşmüş. Gilliam'ın eline. ölümcül bir v irüsün kaynagını bulmak için geçmışe yolculuk eden bir adamın öyküsünü anlatan senaryo geldığınde. ön koşullardan bıri. filmin gışe hasılatmı garantilemek için Bruce \Villıs'ın başroi oynaması olmuş Gilliam. "Hollyvvood işin maddi yönüvle daha fazla ilgili. Başroi için önerdikleri isimler arasında daha kötüleri de \ardı. İlk ismi Tom olan bir dolu ov uncu... Derken Bruce V\ illis. filmde oynamak istediğini söyle\emek için bin aradı. \e bana. "lılme bir zararım dokunur mu?" diye sordu. Bu bana çok dııkuııaklı geldi. Filmde yaratmak istediğim karakteri canlandırıp canlandıramayacağı konusunda şüphelerim vardı anıa sonunda başardı" dıyor. Terry Gilham'ın. fılmimn başrolunü oynacak aktör konusundakı duyarlılığı. yönetmenin bugüne dck çcvırdıği fılnılerde. özel cfektlerin genelde filmin ötesine geçtiğı yolundakı ele>tırilerilerden kaynaklanıyor Gilliam. bu ele.ştınlere. öncelıkle "The Fisher King" (Bafıkçı Knıl) fılmıv le yanıt vermeye çalışmışfı Gilliam. "Bra/il filminin gösterime çıkmasının ardından yalnızca tek bir yönetmen filmde başroi oy nayan Jonathan Pn ce'ın per*"rmansından söz etmişti. Amerikafılann görsel efekt konusundaki tavırlan çok tuhaf. Zengin görsei efektlerle dolu bir film yaptığını/da, o efektlerden başka bir şey göremiyorlar. 12 Maymun da görsel efektler açısmdan çok zengin, ama filmin tamamı bunun üzerine kurulu değıTdıyor Filmde Bruce VVillıs ile başrolleri paylaşan Madeleıne Stoue. Terry Gıllıam'ın tam bir kaos ortamında çalışmayı sevdığını söylüyor. Terry Gilliam ile çalışmanın çok farklı bırdeneyim oldugunu soyleyen oyuncu. yönetmenin kurallar çerçevesinde çalışmaktan nefret ettiğinı söyleyerek film setının tam bir kaos ortamına dönüştüğünü anlatıyor. Gilliam. "E\ef"diyor. "Bazı şe\leri oluruna bınakmayı stvivorum. Kazalar (»Isun, sürprizJer olsun." Boyut Yayın Grubu Mayıs '96 dergileri ALINTILAR TAHSİN YÜCEL B O Y U T Y A Y I N G R U B U Baypam Muştusu Öyle sanıyorum kı, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihin- de Bayan Çiller gibı "ekın "den uzak. Bayan Çiller gi- bi "doğa"ya demirlemiş bir başbakan daha gösteri- \emez. Yıldtnm Akbulut bıle yetışemez ona bu ko- nuda. Yalan değil, Doğru Yol Partisi Başkanlığı'na aday olduğu sırada. yandaşları tanıtımlarını daha çok ekinsel bir veriye, ımge (kendi deyımiylerıyle "imaj") kavramına dayandırmışlardı, ama ımge "ekinser\n değil, "doğal"ın ımgesıydı: Yaşlı ve şişman başkanm yerine geçecek adayın genç, sağlıklı ve alımlı bir sa- rışın olmasının yurttaşların partıye. yabancıların ülke- ye bakışını değiştireceğini söylüyorlardı. Daha son- ra da sürdü tutum, örneğin Amenka Bırleşık Devlet- leri Başkanı'nın, Türkiye Başbakanı'nın güzellığine duyduğu hayranlık anlatıla anlatıla bitırılemedi. Ba- yan Çıller'in kendisi de destekleyıcılerının yaklaşımı- nı paylaştığını gösterdi her zaman: Bıtmez tükenmez taşınmaz alımlannda, denız kıyılarını ve orman ıçle- rini yeğledi; bir başbakanı ulusuna bağlayan bir yı- ğın toplumsal, siyasal, ekonomık, kısacası ekinsel bağ varken tüm ağırlığı, bağların en doğalı olan kan bağına vererek her gittıği yerde "anamız" ve "bacı- mız" olduğunu söyledi. Görünüşe bakılırsa Bayan Çıller'in geniş doğa par- çalanna düşkünlüğü gibı onları ele geçırme bıçımle- ri de doğa düzlemınde yer almakta. Okuduğumuza göre(Cumhunyet, 26.4.1996), Doğru Yol Partisi yet- kilileri Çillerler'in çocuklan adına yeni evler almalan- naılişkınsoruları, "Olabilir, çocuklandır. Eğeralınmış- sa bunda ne anormallik var?" diye yanıtlamışlar. Ne güzel! "Olabilir", yani bundan daha olağan. daha "doğal" bir şey olamaz; "çocuk/andır", yanı ınsan- larm, bağların en "doğal"\ olan kan bağıyla bağlı ol- duğu çocuklanna yah almaları dünyanın en "doğal" olgusudur; ayrıca "alınmışsa" sözü. bir ölçude yalı- yı özneye dönüştürdüğüne göre. satış ışlemı de ner- deyse kendiliğınden "doğa/" bir biçimde gerçekleş- miştır, dolayısıyla doğa yasalarıyla çelişen hıçbır ya- nı yoktur. Çillerler'in yardımcısı, dolayısıyla aılenın Dir bireyı, dolayısıyla bacımızın bacısı olan Bayan Pelis- ter de Kuşadasındakı çiftlığı aynı doğallıkla alıp ge- ne aynı doğallıkla patron kardeşlerıne aktarmadı mı? Anımsadığım kadarıyla Çillerler'in servetınin sıra- dan adamı şaşkına döndüren büyümesı de üç aşa- ğı beş yukarı böyle açıklanmıştı: Babadan kalma bır- kaç yüz bın lıracıkla başlamıştı her şey. Yasalara uy- gun olarak para parayı çekmış. daha da uygun de- yımıyle. "doğurmuştu," Bu olguda Bayan Çiller'le Bay Çıller'in işlevi, Sokrates'in söyleşımlerınde sık sık başvurduğu ünlü doğurtma sanatından ote bir şey değıldi; onlar da bir tür ebelık yaparak doğanın işıni kolaylaştırıyor, büyuk bilge ınsanın ıçındekı düşün- cenın ortaya çıkmasına nasıl aracı oluyorsa onlar da öytece paranın konut ve toprak doğurmasına aracı oluyorlardı. Ama söylemek bile fazla. sıradan ebeler gibi değıl, tüm ülkeye örnek olacak bir ustalıkla ya- pıyorlardı bunu. Ömeğın, "Dövıze para yatıran ya- nar!" diye yineleyip dururken Türk Lırası'nm değer yı- tirmeye fazla yatkın olduğunu unutmuyor, ellennde- kini gecikmeden Amerıkan Dolan'na ya da Alman Markı'na çevırıp kendı paralarının yozlaşmasını ön- lüyor, servetlerinin tehlıkesızce büyümesını güvence- ye alıyorfardı. Bayan Çıller'e "ev kadını" olan anne- sinden 570 bın Amerıkan Dolarfyla 690 bın Alman Markı kalmış olması da doğruluyor bunu (Ancak bü- yük hanımın Tanrı katına, trılyoner olarak değıl de yalnızca bir mılyarder olarak uğurlanmış olması ıçi- mızi sızlatıyor). Doğru Yol Partisi'nın "doğal" başkanıyla değerli eşının yaşamında markın. doların, arsa, çıftlik. or-' rnan. zeytinlik, değışık konut ve yalıların böylesıne kı- sa bir sürede, böylesıne kolay çoğalması da şom ağızlılar ne derlerse desinler, hılelı ya da dürüst bir yatırımın, ınce elenıp sık dokunmuş tasarı ve hesap- ların sonucu olmaktan çok. bir doğa tansığını andır- makta. Andırmak da soz mu? Bir doğa tansığı! Bey. tüm işlerini "tasfiye etmış", boş oturuyor; hanım, kendini partisıne ve ülkesme adamış, Tann'nın günü politika yapıyor, ama doğal akışını ızledığınden ola- cak, servet büyüdükçe büyüyor. Koca Yunus, "Ba- nayağmuryerdenyağar"dem\şb; Çillerler'de durum tam tersı: Ârsalar, çıftlıkler. zeytinlikler, orman parça- ları, denız kıyıları. konaklar. köşkler. dolarlar, marklar gökten yağıyor üzerlenne Neden, bilmem arada hıçbır benzerlik. hiçbır ortak ölçüt bulunmamakla birlikte, bu Çiller tansığı çocuk- luğumda yaşadığım bir küçük olayı. ördeklerımızden bırinin bir sabah kapımızdan fırlayarak uçarcasına Ceyhan'a dalıp bırkaç ay süresınce bir daha hiç or- talarda görünmemesını, sonra varlığını bile unuttu- ğumuz bir sırada. arkasında bir düzine palazla ge- ridönüşünü anımsatıyor bana. Ceyhan kıyısmdaki evimiz de, ördeklerimiz de yok artık. ama ben. on ıki palazla çoğalım hızı ımgelemlere sığmayan servet arasında bir koşutluk kurarak mutlu oluyorum. Ancak mutluluğumun bir nedeni daha var: Bayan Çiller. daha şimdıden Istanbul'da. Ankara'da. Bo- lu'da, Muğla'da çok genış alanlara basıyor ayakları- nı; bu da, bir yandan servetınin. hepimızın göğsünü kabartan büyüme hızının. biryandan yoluna baş koy- duğu özelleştirme ve küreselleştirme tutkusunun yar- dımıyla, yakın bir gelecekte tüm yurdu "çalışma me- kânı"olarak tapusuna geçıreceği. böylece tüm bacı ve kardeşlerinin sultanı olduktan sonra. gönlünce bir Türkiye yaratacağı ve Güneydoğu sorunu başta ol- mak üzere tüm sorunlarımızı kolayca çözüvereceği gibi tatlı mı tatlı bir umut uyandınyor ıçımızde. Umut da "doğal" değil mi? Turfıan Selçuk'a onur ödülü Kültür Servisi - Kankatur \akfı. karıkaûır sanatına uzun yıllar emek vererek gelişımıne katkıda bulunan karikatür ustası Turhan Selçuk'u Oııur Arnıağanı" ıle ödüllendırecek. Nezıh Danyal. Ferruh Doğaıı. Mahnuıt Talı Öngören. Tan Oral. Vecdı Sayar. Omer Tuııcer. Süleyman Co^kun ve Haluk Lnsal'dan oluşan Karikatür Vakfı Danışnıa Kurulu. geçeıı y ıl Necmı Rıza Ayça'ya verilen Onur Armağamnı bu yıl Turhan Selçuk'a vermeyı kararlaştırdı. Selçuk. ödülünü İÜ-I4 mayıs tarihlen arasında gerçekleştınlecek '2. Ankara Uluslararası Kankatur Festıvalı'ııde alacak 'Arkadaş Z. Özger Şîir Ödülü' sonuçlandı Kültür Servisi - Mayıs Yay ınları tarafından y apıtı yay ımlanmamış ^aırlcr ıçın bu y ıl ilk ke? duzenlenen "Arkadaş Z Özger Şiir Ödülü' yanşmaM sonuçlandı Seçıcı kurulun 58 şiırdosyasını değerlendirdiği yanşmada ödül. Gazanfer Eryükserm "Hep ( ocuk Kalan" ve Yücelay Sal'ın "J" adlı şiırdosyaları arasında paylaştırıldı. Sina Akyol. \eysel (,'olak. Örtıan Ajkaya ve Suat Çelebı'den oluşan jüri. C'elal Soycan'ın 'Öy le Kal' şıır dosyasını da övgüye değer bııldu Varişnıanııı ödül töreni. Ârkadaş Z. Özger'ın ölünı tarıhı ol.ıııl ) ^ mayısta îzmır Evrensel Kültür Merkezı'nde yapılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle