Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhunyet
İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erinç #
Genel Yayın Koordinatorü. Hikmet
Çetinkaya# Yazıişlerı Mudürleri.
Di S l
Dis Haberler: Ergun Balcı • ktıhbarat Cengiz Ya\ınKurulu. fihanSdoıkfBaskan).
Yıidırım - '"' »--..-. ^ - frT
er:
9
Kullur
g
Ekonomı
Handan
g
Bülent kı/anlık
enköken # Sp°r
Makaleler: Sami
• Haber Merkezı Muduru Hakan Kara « Fotoğraf Erdogan Köscoğhı • Bılgı-Belee:
• Görsel Yönetmen. Fikret Eser Edibe Buğra • Yurt Haberlen: Mehmet Faraç
ürhan Erioç. Oktav Kurtbökc.
HikmetÇetinka> a, Şûkran Soner.
Ergon Bakv Dfaç Taysnç, tbmhim
Yıldu, Orhan Bursalı, Mnstafa
Balbay, Hakan Kara.
Ankara Temsılcısr Mustafa Balbay 0 Haber Müdürü
Doğan Akın Ataturk Bulvan No 125, Kat.4. Bakanlıklar-
AnkaraTel 4195020 (7 hat). Faks 4195027 • Izmır
Temsılcısr Serdar Kıak, H Zıya Blv 1352 S. 2 3 Tel:
4411220. Faks: 4419117 • AdanaTemakısı: Çetin Yiğenoğlu,
InönüCd. 119S.No:l Kat:1,Tel: 3522550, Faks-3522570
Mücssese Muduru F.rolErkut#
Koordınator Ahmet konılsan A
Muhasebe Büknt Yener»ldare
Hüsevin Gürer • tşletme- Onder
ÇelikttBılgı-İslenı Naillnal*
Bılgısayar Sıstem. Mûrüvet Çiler
MEDYAC:«Yönetım
K-urulu Başkanı-Genel
Mudûr Gülbin Erduran
• Koordınatör Reha
lşıtman # Uenel Mudur
Yartiımcısı MineAkdağ
MEDYA G : •
Yönetım Kurulu
Başkanı - Genel
Müdûr Cstüo
AkmeD • Murahhss
ırye Bora Gönenç
Yı>ımla>an ve Ba&aa: Yenı Gün Haber \\an^ı Basm \e Yavıncıtık \ Ş
TürkocağiCad !•) 41 CagalojŞiu 34334 IsfPK 246 Istanbul Tel |O 212*512 05 05 120 Kııı I1
) 212) 5 n 85 95 4 MART 1996 İmsak:5.03 Güneş: 6.27 Öğlc: 12.23 lkindi: 15.31 Akşam 18.05 Yatsr. 19.24 MEDYACTel 514 0" 53 - 513 95 80-513 84 60-61. Faks 5118466
Hukuk, nüldeer santral gmavmda
Milanoda moda
• Haber Merkezi-
Dünyanın önde gelen moda
otoritelerinin gözü,
Italya'nın Milano şehrine
çevrilmiş durumda. Milano
96-97 Sonbahar-Kış Moda
Gösterisi'nde, dünyamn en
ünlü mankenleri
birbirinden güzel giysilerin
tanıtımını yapıyorlar.
Ingiliz model Naomi
CampbeH'ın 'Swish'
kotlannı giyerek yaptığı
defıleye, izleyiciler büyük
ilgi gösterdi. Milano moda
gösterisi, 8 martta sona
erecek.
üzunyaşama
formülü
• HAVSA(AA)-
Edime'nin Uzunköprü
ilçesine bağlı Kırcasalih
beldesinde oturan ve 114
yaşında olduğunu belirten
Fatma Karaca, uzun
yaşamasının sırnnı bol
ayran içip, çok et yemek
olarak açıklıyor. Fatma
nine, 1882 yılında
Yunanistan'ın Drama
kentinde doğduğunu, 1921
yılında ise ailesiyle birlikte
Kırcasalih'e göç ettiklerini
anlatarak 2 kez evlendiğini
ve 3 çocuğu olduğunu
belirtti. Fatma nine,
"Torunlanmın da
tonınlannı gördüm. Ancak
kesin sayıyı bilemiyorum.
Çünkü aile dağınık. Çay
içmiyorum ve tuzlu besinler
yemiyorum. Bol bol ayran
içtiğim ve çok et yediğim
için uzun yaşadığımı
sanıyorum" dedi
Asırlık çamlar
• EMET (AA) -
Kütahya'nın Emet ilçesinde
bulunan asırlık 5 Kardeşler
Çamlan'nın korunması
istendi. Emet Orman
lşletme Müdürlüğü
temsilcisi Rafet Gökler, 150
yaşından fazla olan 5
Kardeşler Çamlan'nın öteki
çam ağaçlan gibi kendi
kozalaklan ile
yetişmediğini, türü ve
kapladığı alan bakımından
ise dünyada eşine az
rastlandığını söyledi.
En fazla kaza
lİZMİR(AA)-
Tûrkiye'de en fazla
kazalann kavşaklarda
meydana geldiği belirtilerek
kavşak emniyetini arttıncı
önlemlerin bir an önce
ahnması istendi. lzmir
Şoforler ve Otomobilciler
Odası Başkanı Sedat Öner,
1994 yıh içinde meydana
gelen'233 bin 803 trafik
kazasının, 59 bin 639'unun
kavşaklarda meydana
geldiğini belirterek "Bu
rakam her dört kazadan
birinin kavşaklarda
meydana geldiğini açıkça
göstermektedir" dedi.
• Akkuyu'da kurulması planlanan nükleer santrala ilişkin
tüm kararlann iptali istemiyle çevreci örgütler tarafindan
açılan dava 19 martta Adana'da görülecek. Tüm nükleer
karşıtlan ve çe\Tecilerin katılması istenen davada sonuç
alınamaması durumunda, konu Danıştay'a ve Avrupa Insan
Haklan Komisyonu'na götürülecek.
ÜMİTOTAN
İZMİR-Akkuyu'da ku rulması plan-
lanan nükleer santralın altyapı tamam-
lama işlemleri, müsavirlik hizmetleriy-
le bunlara ilişkin tüm kararlann ipta-
li ve projeden vazgeçilmesi için lsken-
derun, Antakya ve Tarsus çevre dernek-
lerinin açtığı dava, 19 martta Adana 1.
ldare Mahkemesi'nde görülüyor.
Doğu Akdeniz Çe\Tecileri (DAÇE)
Sekreteri Oktay Demirkan tüm anti-
nükleercileri, nükleer savaş karşıtlan-
nı ve çevresine duyarlı olanlan, mah-
kemeye katılmaya çağırdı. Davacı avu-
katlanndan Noyan Ozkan. mahkeme-
den olumsuz bir sonuç çıkması duru-
munda önce Danıştay'a ardından Av-
rupa tnsan Haklan Komisyonu'na baş-
vuracaklannı belirterek "Çünkü ya-
şam hakkma dogrudan saMın var. Yö-
redeki insanlar bu santrah istemiyor"
dedi. SOS Akdeniz Demeği de radyas-
yon nedeniyle sakat doğan çocuklann
fotoğraflannı mahkemeye gönderiyor.
"Akkuyu'nun hukuka stğıp sığma-
d^ı" 19 martta belli olacak. Başbakan-
lık, Enerjı Bakanlığı ve TEK'e sant-
ralın yapılmarnası için yöre muhtarla-
n, çevre örgütlerince yapılan başvuru-
lar reddedilince lskenderun Çevre Ko-
nıma Demeği, Tarsus Çevre Koruma
Kültür ve Sanat Demeği ve Antakya
Çevre Koruma Demeği 26.1.1995'te
ret karannın iptali için dava açtılar.
Adana l.ldari Mahkemesi'nde 19mart
saat 10.00'da görülecek davaya katıl-
mak için tüm çevre örgütleri harekete
geçti.
'Herkesin davası'
Olayın yalnızca dava açan üç deme-
ğin değil, uluslararası herkesin dava-
sı olduğunu belirten DAÇE Sekreteri
Oktay Demirkan, "Mahkemeneşekfl-
de sonuçlanırsa sonuçlansın mücadc-
lemiz sürecektir" dedi. Kitleselleşme
çabalannı sürdürdüklerini vurgulayan
Demirkan, şöyle konuştu: "Mersin ve
Adana'da biiyük kaüiınüı etkinlikle-
rimizolacak. 22 - 23 - 24 martta .\kd«-
niz Çevre Kurulta>ı toplanacak. Nük-
leer santral gündemin en önemli mad-
desi olacak. Tüm l'ürkiyc'den gelecek
bilim adamlan konuyu tarbşacak. Biz
arük neyin doğru olduğunu konuşmu-
yonız. INe>in doğru olmadığuu çok i\i
btlhoruz. 26 nisanda Çernobil'in >ıldö-
nümü nedenhle Mersin*de, mayısavın-
da da Akkuyu ihalesine denk düşecek
günlerde yörede büyük katılımiı ey-
lemlerimiz olacak."
Davacı örgütlenn karşılıksız olarak
savunmanlığını üstlenen lzmir Çevre
Hareketi Avukatlan da davada hazır
bulunacak. Avukat Noyan Özkan, bi-
limsellikten uzak ve komik demeçler
vererek yurttaşlan aldatmaya çalışan
yetkililerin yaptığını "ayıp"olarak ni-
teledi ve davayla ilgili olarak şunlan
söyledi:
"Nükleer santral projesinin kamu
yaranna ve Türkiye' nin ihtiyaçlanna
aykın olduğu yolunda açılan davaya
karşı yetkili idareler, nükleer santral-
larm f ürkiye k;in vazgeçihnez olduğu-
nu ileri süriiyoriar. O> sa tüm dünyada
nükleer santral projekrinden vazgeçi-
liyor, çalışanlann da kapatılması gün-
demde. İdari >argu ola>ı kamu yaran
açtsından değerlendirecek. Takdir mab-
keme\e ait Bu mahkemeden olumsuz
bir sonuç çıktığında Danıştay'a ve son-
ra da Avrupa Insan Haklan Komisyo-
nu'na baş\ uracagız. Çünkü önemli
olan nokta.>öredeyaşavan insanlar bu
santralı istemiyor. Doğrudan yaşam
hakkma sakjın var."
Kimin hukuku galip gelecek?
Dünya Dostlan Demeği Ankara Söz-
cüsü NesrinTimur, Akkuyu'ya kurul-
ması düşünülen ölüm fabrikasına en-
gel olmaya çalışan yöre-halkının hu-
kukunun galip geleceğini, ülkeyi nük-
leer felakete sürükiemek isteyenlerin
sonuçta başansız olacaklannı söyledi.
Adana 1. Idare Mahkemesi'nin ne tür
karar verirse versin, ülke çapında yü-
rütülen doğasever, insansevermücade-
lenin durmayacagını vurgulayan Ti-
mur, "Yaşamın hukuku üstün gelecek
ve Akkuyu'va nükleer santral kurula-
mayacak" diye konuştu.
SOS Akdeniz Demeği, mahkeme
üyelerine radyasyon nedeniyle sakat do-
ğan çocuklann fotoğraflannı gönder-
me karan aldı.
Bu fotoğraflan gören hiçbir hukuk-
çunun nükleer santrala 'evet' diyeme-
yeceğini belirten derneğin lzmir Sözcü-
sü Aylin Gencoğlu, her şeye karşın hu-
kukçulara güvendiklerini, onlann da
üzerlerine titredikleri çocuklannın ge-
leceklerini düşündüklerine inandıkla-
nnı söyledi.
Kışın adeta açhğa mahkûm olduklanıu söyleyen faytoncular, zamanlannı çoğunlukla yaza hazuianarak geciriyorlar. (KUBİLAY TÜNTÜL)
Faytoncıdar kış derdinde
• Adalar'ın, kışın yalnızhğa gömüîmesi en çok
buralann simgesi haline gelen faytonculan etkiliyor.
Ziyaretçi olmadığından iş yapamaz hale gelen
faytoncular, Turizm Bakanlığı'ndan ilgi bekliyor.
HÜLYATOPCU
Adalar, kışın yalnızhğa gömülü-
yor. Ziyaretçilerve yazhkçılarla do-
lup taşan sokaklar; yerini, kedi, kö-
peklere bırakmış.
Adada kış, yazı beklemekle ge-
çiyor; sıcak havaiann gelmesini dört
gözle bekleyenlerin başında fayton-
cular geliyor. Kışın ziyaretçi olma-
dığı için bir kısmı yükleme-boşalt-
ma işiyle uğraşıyor. Bazılan ise at-
lannı ve arabalannı satıp memle-
ketlerine gidiyorlar.
Faytoncuiuk yapmaya devam
edenlerin sayısı oldukça az. Zaten
kışın bir günde yaptıklan sefer iki-
yi geçmiyor. Aralannda sohbet ede-
rek zaman geciriyorlar. Konuşma-
ya başlar başlamaz yakınıyorlar. Or-
ta yaşlı bir faytoncu cebinden gün
boyunca kazandığı parayı çıkanyor:
"Toplam >üz jirmi bin lira. tşte ka-
zandığım bu. Biz kışın iş yapmıyo-
ruz, ama atlaryemeye de\am ediyor.
Masrafımı/ bitmiyor*'diyor. Uzun
süredir faytoncuiuk yapan Hasan
Gülban da kendisini destekliyor.
Atlann tımannın, bakımınm olduk-
ça pahalıya mal olmasından yakınan
Gülban, faytonculann kışın adeta
açlığa mahkûm olduklannı belirti-
yor. Faytonda en kısa mesafenin 100
bin lira, en uzun mesafenin ise 1
milyon 200 bin lira olduğunu söy-
leyen Gülban, atlara aldıklan arpa-
nın bir kilosunun 18-19 bin lira ol-
duğunu anımsatıyor. Faytonculann
yılın temmuz ve ağustos aylannda
para kazandığını vurgulayan Gülban,
"Bir faytonun yıllık vergisi 40 mil-
yon, bir atuı fiyatı ise 5-125 milyon
lira arasında değişiyor. Faytoncu
kendini mi geçindirsin, ata rru bak-
suı" diye konuşuyor.
Bakanhğa çağn
67 yaşındaki Celal Yigtoğlu da bu
yaştan sonra yapacak başka işi ol-
madığını belirtıyor. Adada yaşayan-
lann balıkçı ya da faytoncu olduğu-
nu söyleyen Yiğitoğlu şöyle konu-
şuyor: "Bu yaştan sonra kâtip ola-
mam. çöpçü olamam. Ben zaten bu
yaşa gelmişim. Gençlere acıyorum,
heveslenip faytoncu oluyoriar, son-
ra üç kuruş kazanamıyoriar. Biz Tu-
rizm Bakanltğı'na bağhyız. Bari on-
lar bize >ardnncı olsalar da vergile-
rimiz düşülse. \dalann sembolü fay-
tonlar, ama galiba onlar da \ akında
ortadan kalkacak."
Sohbet sırasında yanımıza gelen
gençler ise konuşmaktan kaçınıyor-
lar. Isimlerinin yazılmasını isteme-
yen gençler ortaokul ya da lise me-
zunu. Işe hevesle başladıklannı, an-
cak pişman olduklannı söylüyoriar.
Faytonculann arasında Ankara Üni-
versitesi lşletme Fakültesi'ni üçün-
cü sınıfta bırakmış birine de rastlı-
yoruz. Kışın unutulduklannı söy-
leyen faytoncu, sözlerini şöyle bi-
tiriyor "Baştaadayıdoiaşmakzevk-
li gelmişti. Ancak kış geldiğinde an-
lıyorsunuz işin zorluğunu. Çoluğu-
nuza çocuğunuza bakamaz oluyor-
sunuz. Yani çok seveceksiniz bu işi,
para kazanamanıayı bilegozEalacak-
sınız."
Gıda üretimine sıkı denetimANKARA (AA)-Gıda üretiminin
düzenlenmesine ilişkin kanun hük-
münde karamamenin (KHK) geçen
yıl çıkanlmasının ardından, bu sek-
törün disiplin altına almmasına yö-
nelık diğer alt yasal düzenlemelerde
tamamlanmak üzere.
Tanm ve Köyişleri Bakanlığı'nın
gıda üretiminin düzenlenmesine iliş-
kin KHK"ye dayanarak hazırladığı
"Gjda Kodeksi" ile gıda üretimi sı-
kı temizlik kurallanna bağlandı. Bu
yılın ilkyansındayönetmelik olarak
yayımlanması öngörülen Gıda Ko-
deksi'ne göre gıdalara kabul edilemez
düzeylerde zararlı maddeler taşıma
potansiyeli bulunan alanlarda ham-
madde üretimi yapılamayacak. Gıda
hammaddelerine endüstriyel, evsel
ve tanmsal atıklann bulaşması önle-
necek. Gıda hammaddeleri, sağlığa
zararlı maddeler içeren sular ile su-
lanamayacak. üretımden işleme nok-
tasına gelinceye kadar fiziksel, kim-
yasal ve mikrobiyolojik bulaşanlar-
dan korunacak.
Üretimin yapıldığı bina ve tesis-
ler, bakım temizliği ve dezenfeksiyo-
nu kolay, sağlam ve dayanıklı mater-
yallerden yapılacak
Gıda üretiminde kullanılan alet ve
ekipmanlar, dezenfeksiyona uygun,
yüzeyleri pürüzsüz olacak, çatlak ve
yank olmayacak.
Gıda üretiminde çalışan personel,
çalışma anında özel koruyucu kıya-
fetler ve şapkalar giyecek. lşletme
yöneticileri, tüm personeli, gıdayı
hijyenik yollarla işleme ve personel
hijyeni konusunda sürekli olarak eği-
tecek. Ambalajlar kullarulmadan ön-
ce, uygun koşullarda olup olmadık-
lan temizleme işlemi yapılıp yapıl-
madığı kontrol edilecek.
Mu^a'nın tarihi evleriııi
korumak giderek güçleşiyor
ÖZCAN ÖZGÜR
MUĞLA-Muğla'datarihıevlerin ko-
runması, giderek güçleşiyor. Bir tarihi
evin restorasyonu için Kültür Bakanlı-
ğı'nın koşullannm yerine getinlmesi
halinde bir mimann ev sahibine 8 bin
500 dolar fatura kesmesi gerekiyor. Bu
rakam, diğer giderlerle 10 bin dolara
ulaşıyor. Bacalan ile ünlü tarihi Muğla
evlerinde oturanlann aylık gelirlerinın
90 dolan geçmediğıne dıkkat çeken Mi-
marlar Odası yetkilileri, "Bu uygula-
ma ile Muğla evteri restore edilemeye-
cek, adeta kendi kaderlerine terk edile-
cekler" dcdı.
Kühür Bakanlığı, Kültür ve Tabıat
Varlıklannı Koruma Yüksek Kurulu'nun
378 noMu onanm ilke karan ile getiri-
len yeni koşullann Muğla evleri ile bir-
likte, tüm tescilli yapılann restorasyo-
nunuyapılamazhale getırdi. Karara gö-
re hazırlanacak röleve ve restorasyon pro-
jelen için bir mimann. Mimarlar Oda-
sı fiyatlan üzerinden 200 metrekarelik
• Bir tarihi evin restorasyonu
için Kültür Bakanlığı'nın
koşullannm yerine getirilmesi
halinde, bir mimann ev
sahibine 8 bin 500 dolar
fatura kesmesi gerekiyor. Bu
rakam, diğer giderlerle 10 bin
dolara ulaşıyor.
bir tescilli yapı için yaklaşık 8 bin 500
dolar karşılığı fatura kesme zorunlulu-
ğu bulunduğu bildirildi.
Tescilli bir Muğla evinin müştemila-
tı ile yaklaşık 200 metrekare civannda
olduğunu belirten Mimarlar Odası Şu-
be Başkanı VecdetSeçer^Böyle bir evin
röleve ücreti bin dolar, restorasyon üc-
reti ise 3 bin 500 dolar, rapor ve detay
projeücretide yaklaşık bin dolar kadar-
dır" diyerek şöyle devam etti:
"A>nca geneaynı onanm ilkeierinegö-
re proje uygulama sorumluluğu mima-
ra aittir. Projeye uygun onanm yapıldı-
ğuu mimann bildirmesi istenmektedir.
Mimarlar Odası fiyatianna göre böyle
bir yapuun kontroDükücreti ise3 bin do-
lardır. Projenin belediyeden ruhsat al-
ması için ise statik. elektrik ve tcsisat
projelerinin de olması gerekmektedir.
Bu projeierin toplam ücreti iseen az bin
dolardır. Görülüyor ki tescilli yapının
onanmı için 9 bin 500 dolar proje ücre-
ti gerekiyor. Bu harcamalar dışında,
ûnar durum ücreti,tapu masraflan. ra-
portörler için İzmir'e gönderilen araba
ve harcırah masraflan, proje tadilat
masraflan ve son olarak da betediyeye
ödenen ruhsat harcı vardV
Bu durum karşısında Muğla evlen-
nin kendi kaderlerine terk edileceği en-
dişesini taşıdığını belirten restoratörmi-
mar Ertugrul Aladağ, bugün Muğla
Kentsel SIT'te 278 adet tescilli yapının
bulunduğunu belirterek şunlan söyle-
di: u
Yapılan araşürmaya göre bu e\ler-
de oturanlar. 20-50dolararası kira ödü-
yorlar. Çoğunluğu asgari ücretile yaşıyor.
Yani ayda 90 dolar."
SEYAHATNAME YAVUZGÖR
Ikinci Sofya faslı1969 kasım ayı sonunda, Sofya'ya
geldiğim zaman, 1962-63 arasındaki
ilk göfevime göre köpailerin altından çok
sular akmıştı.
Havada, Doğu ile Batı arasında esen
"yumuşama" havasının esintileri vardı.
Ve bu esintiler, Türk-Bulgar ilişkilerini de
bir hayli olumlu gelişmelere taşımıştı.
• • •
Bu sürede, Sofya Büyükelçimiz Ne-
jatErtüzün ün, bu nazikgörevın gerek-
tirdiği profesyonel nitelik ve esnekliği ek-
siksiz içeren tutumu ile sadece Bulgar
yetkililerin değil, kordiptomatik nezdin-
de de elde ettiği saygınlığı burada zik-
retmek görevini büyük zevkle yerine
getirmeliyim.
"Savunma" (Defense) ve "Yumuşa-
ma" (Detente)... Bu iki sihirli kelime,
NATO'nun genel politikasını özetliyor-
du, adeta.. Uzun süre, NATO nezdın-
deki Belçika Temsilciliği ve bir aralık
(1965-66) Başbakanlık yapmış Pierre
Harmel'in adını taşıyan ve de bazen
"Exercise Harmer diye adlandınlan bu
ide'nin özeti şu idi:
NATO, bir "Savunma Paktı" oldu-
ğundan, ilk işi savunmayı sıkı tutmak-
tı. Bu konuda, "EsnekSavunma" pren-
sibi kabul edilmiştı:
Varşova Paktı, Batı'ya konvansiyonel
silahlârta saldırıya geçerse, buna yine
konvansiyonel silahlârta karşı konul-
masına "gayret edilecekti". Eğer bu
tarz savunmada başan sağlanamaya-
cağı ortaya çıkarsa, taktik nükleer si-
lahlarla karşı kona-
cak ve bunun da ne-
tice alamayacağı an-
laşılırsa, "Stratejik
Nükleer" savaşa baş-
vurulacaktı.
Yakından bakılın-
ca, "esnek" gibi gö-
rünen bu savunma
stratejisi, Sovyetler'e
ciddibiruyanöğele-
rini içinde bulunduru-
yordu. Yani, eninde
sonunda, kıyamet
günü...
Sovyetler Birliği'nin
dağılmasına tanık
olan dönemden bir-
kaç yıl önce, NATO
savunmasına getiri-
ten ve karşı tarafı son
derece rahatsız eden
"Pershing" ve "Cnj-
/se" füzelerinin cay-
dırıcılığı, Harmel'in
"Detente" diye ad-
landırdığı -buna ge-
niş çaplı bir kuşatma
operasyonu demeyi yeğlerim- sürecin,
eninde sonunda Sovyetler Birliği'nin
Soğuk Savaş alanına havlu atması ile
sonuçlanmasını sağladığı izlenmiştir.
Savunma hakkında bu kadar..
Önemli olan husus, NATO'nun "De-
fente"ı nasıl açıkladığı ve nasıl uygula-
dığı arasındaki radikal farktır. Bu fikre
açıklık getirelim:
Sonraları 1975 Helsinki Anlaşması
ile belirienen, Doğu ve Batı arasındaki
ilişkilerin düzelmesine yönelik tedbirler,
bu "Detente" fikrinin ve ardındaki he-
saplann istenilen sonuca varması ile
başan kazanmıştır.
Kısacası, Batı, ekonomik ve tekno-
lojik üstünlüğü yanında, kültür alışve-
rişi gibi öğeleri de kullanmanm, eninde
sonunda kendi çıkarına işleyeceğini
çok iyi hesaplamıştı. Yanm gönülle, Var-
şova Paktı'nda bulunan, Sovyetler dı-
şındaki diğer Doğu Avrupa ülkeierine ya-
vaş yayaş sızılmaya başlanmıştı bile..
Bu etkileme öğeleri içinde, Coca-Co-
la, hamburger, blucin, başıboş gençlik
gibi, şimdi, özellikle BDT'de görüîen
dağınıklığın tohumlannı sayabilirsiniz...
•••
1969'da Sofya'da başlayan yeni gö-
revim sırasında, günler geçtikçe, Bul-
gar gençliğinin, 1962-63 sürecinden
bu yana, yepyeni meraklar, tutkular
edindiğini görmeye başladım. Dimit-
rofun hayatını anlatan bir fılmi seyret-
meye gidecekleri yerde, Tom Jones'un
konserini yeğledikleri apaçık görünüyor-
du.
• • •
Bu hava içerisinde idik ve Bulgariar,
27 Nisan 1967'de Yunanistan'da olan
askeri daırbeden ve Atina'daki albaylar-
dan kuşkulu idiler.
Sonuç olarak, -tabiri kabul ederse-
niz- biz "prim" yapmıştık...
Birçok anlaşmalar yaptık:
- Kırklareli'nden geçen yeni bir sınır
kapısı...
- Transit Anlaşması.
- TIR Anlaşması.
- Demiryolunu, Yunasitan'dan geç-
meden, Bulgar sınınnabağlayan, Uzun-
köprü-Kapıkule hattının açılışı.
- Veteriner Anlaşması.
•••
Bulgar Dışişleri ile olan ilişkilerimiz-
de, eski dönemlere nazaran büyük bir
iyileşme vardı. Arada bir sorun çıkarsa,
iki taraf da, olanaklann müsaadesi ora-
nında, karşı tarafı tatmin edecekformül-
lerin üstüne eğiliyordu.
Görev süresinde bir de "Uçak Kaçır-
ma Olayı" yaşadık: 3 Mayıs 1973 sa-
bahı, saat 10.30'da özetle şöyle bir yıl-
dınm tel aldık Ankara'dan:
"Ankara-lstanbul sefehni yapan THY
Boğaziçi uçağı, kimliği bilinmeyen 4
kişi tarafindan Sofya'ya kaçınlmıştır.
Gereğinin ifası ile neticenin bildirilme-
si..."
"Gereği"ni bilmek durumunda olma-
dığımız bu işi halletmek için havaalanı-
na gittik. Bulgar Içişleri Bakanı da da-
hıl olmak üzere Türkçe bilen Bulgar Dı-
şişleri memurtarı ile bir odada toplan-
dık. Biraz sonra, uçak da indi. Dört ki-
şilik grubun lideri olduğu anlaşılan genç
bir adam geldi. Aşağıda yazmaya ça-
lışacağım bazı şartlar ortaya koydu ve
saat 18.00'e kadar istekleri yerine ge-
tirilmezse, uçağı, içindekileri ve kendi-
lerini havaya uçuracağını söyledi. Bu
genç:
1- Deniz Gezmiş ve iki arkadaşının
derhal berbest bırakılarak, Sofya'ya
gelmelerini,
2-Bütünpolitiktu-
tuklulann salıverilme-
sini,
3- Grev yasağının
kaldınlmasını,
4- Köylü borçlan-
nın silinmesini,
istiyordu.
Bu isteklerin, öyle
bir iki saatte cevap-
landınlacak türden ol-
madığını anlattık ken-
disine ve bu yüzden
de bize saat sının içe-
ren koşullar koyma-
masının daha gerçek-
çi bir davranış oldu-
ğunu anlatmaya ça-
lıştık.
Yanımda getirdiğim
Ikinci Kâtip'e telefo-
nu verdiler ve Büyü-
kelçiliğe "istekleri"
yazdırdık.
Bundan sonra. sö-
zü alan Bulgar Içiş-
leri Bakanı, bu gençin
kendisini "sosyalist"
sanıp sanmadığını sordurdu. "Hem öy-
leyim, hem de Halk Savaşçısı 'yım " de-
di genç adam.
Bakan, "Sosyalizm bu değildir. Sizin
yaptığınıza terorizm, nihilizm, anarsizm
denir ve ben buna burada müsaade
edemem. TesJim olursanız, size kanun-
lanmızın müsaadesi nispetinde müsa-
mahalı davranırız. Yoksa pişman ede-
rim" gibi bir şeyler söyledi.
Genç adam, buna ağır bir tepki gös-
terdi. Biz, zaman kazanmaya çalışır-
ken, Bakan'ın bu girişimi yersizdi. Ni-
tekim, orada bulunan Bulgar Dışişleri
memurian, beni bir köşeye çekerek,
Bakan'ın yanlış adım attığını söylediler
ve işi "daha yüksek makamlara" götü-
rerek, sorunu kendilerinin çözmesi için
izin alacaklannı eklediler sözlerine.
Ve de çözdüler, eninde sonunda....
Ertesi sabah (4 mayıs) saat 11 'e doğ-
ru, 4 arkadaş içeri alındı. Uçak boşal-
dı. Istanbul'dan yeni bir uçak gelip yol-
cuları aldı, geri götürdü.
Bulgarlann bu işi nasıl çözdükleri hak-
kında bize bilgi vermeleri için vaki so-
rulanmıza, "Kazas)zbe/as;zb;ftiya, üst
tarafı aynntı" gibisinden cevaplar al-
dık. Isrann da fayda vermeyeceği an-
laşıldı. Bu dört kişinin "akıbeti" hakkın-
da da aynı Bulgar tutumu ile karşı kar-
şıya bırakıldık.
•••
Ister inanın, ister inanmayın.. Ben,
bu olaydaki "başanm" nedeni ile iki
takdirname aldım. Biri Bakanımdan, bi-
ri Başbakan'dan..
Böyle bir şey, bir memuru elbette se-
vindirir. Ama, doğrusu bunu tam anla-
mı ile hak etmiş olduğumu düşündü-
ğümü, anımsamıyorum.
• • •
1972 sonbahannda, Sofya'dan Bey-
rut'a atandım... Ankara, Ulukışla, Ada-
na, lskenderun, Antakya, Yayladağı sı-
nın ve Suriye...
Yeni bir serüvene açılıyor yollar...
Yarın: Lübnan