Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 MART 1996 ÇARŞAMBA
12 DİZİYAZI
ŞERİATI BEKLEMENİİ
DAYANIILMAZ HAFJFLİG'l
Sıvas'taki Madımak Oteli yangını, şeriat tehdidinin boyutlarını çarpıcı biçimde gözlerler önüne sererken, RP'li belediye
meclis üyesi Cafer Erçakmak, itfaiye tarafından dumandan boğulmak üzereyken kurtarılan Aziz Nesin'i hedef gösterdi.
E R B I L T U S A L P *
• Erbakan'ın en dikkate alınacak
özelliği, 1994 seçimlerinden bu yana,
gerek kendisinin gerekse parti
sözcülerinin ağzından düşürmedikleri
"kan" ve "ölüm" olgusudur. "Cennet
pazarlayarak" ulaşılan yüzde 21 'lik oy
potansiyelinin bundan böyle "kan ve
ölüm korkusuyla" ayakta
tutulabileceği, denenmiş bir gerçektir.
RP lideri Erbakan, "Kestiğimiz her
kurdele, masonların kesilen kulağıdır"
diyecek ölçüde islami şiddet yanlısı
olduğunu göstermiştir. ölüm, bu
siyasetin ayrılmaz bir parçasıdır.
Ölümüstüne siyasaltezler" ^ ^ ^ ^ P'nin özelliklerine sadece
m U seçım harcamaları ıçın so-
m ^ J kağa döktüğü dökebıldiğı
M ^ 180 trilyon hra (3.5 milyar
m % dolar) katıldığında. Türkı-
_ £ L Vk. ye sıyasasında şeriat yanlı-
lannın aldıgı yolun "ne olduğu"" da bu yo-
lun sonunda ~ne olacağT da kendılığınden
ortaya çıkacaktır. RP \e yan kuruluşları-
nın topladıklan Bosna yardım paralany la
hangi sıyasi projelen destekledıklerı. pa-
ralan ne amaçla kullandıklan şımdilik bi-
lınmemektedir(33). Aneak "RP'nin kasa-
s" olarak bilınen partı üvesı (34) "Süley-
man Mercümek'in paraiannın Kuveyt ve
Bahreyn bankalannda yattığı" sau. çok
partılı parlamenterdcmokratik rejımın ge-
leceğı açısından ürkütücü bir gerçektır
(35). Bu değerlendirme yapılırken şenat
amaçli örgütlenmelerin salt RP ile sınırlı
olmadığı göz önünde tutulmalıdır
Şerlatın görünmeyen yüzü
Kımılennce her ne kadar "bir parano-
ya olarak görülüyor" olsa da. bugiin artık
siyasal gündemin önetnli bir sorunu olan
"şeriahn görünmeyen bir yüzü" de \ ardır.
Bu açıdan bakıldığmda RP'nin dayattığı
şeriat tehdidirn ayitrçrgih'Sa üstündekKkıs-«
mı olarak görmekhiç yanıltıcı"8egildir.'
Bir zamanlar "İstanbtılsermavesinin" kar-
şısına masum "Anadolu sermayesi" ola-
rak çıkanlan güç, bugiin "İslam sermaye-
si''' olarak örgütknmış: anayasayı değiştir-
me çogunluğuna ulaşmayı amaçlayan ık-
tidara en >akın siyasal partı olduğunu ka-
nıtlamıştır. Bu kısa değerlendınne çerçe-
\esinde "RP'nin kısa-orta vadede Tiirki-
ye için ciddi sorun oklugu" rahatlıkla sö>-
İenebilır. Yüzde 30 düşlen kuran RP iktı-
dar olamamıştır (36). oy patlaması gerçek-
leştırememıştır. Yüzde 21'lik bu sonuca
dayanılarak "seçmenlerin büyükçoğunlu-
ğu demokratik rejimden vanadır" umudu
üretenler\ ardır. Ama. demokratik rejımın
"son otuz yıldaki tıkanma noktalarT dü-
şünüldüğünde bu umut. ne yazık kı bir düş
olarak kalmaya mahkûmdur. "Yüzde 21 -
yüzde 79 dengesinden demokrasi umudu
üretilemez" görüşünde. kanıtları yaşam
pratiğinden kaynaklanan bir "hakuuk" söz
konusudur.
"RP, daha militan örgütlenmelerdeki
katı disiplinli ve Allah adına hareket eden
öncii parti (Hizbullah. vani Allah Partisi),
popülist diktatörlük modelinde değil. An-
cak komutan. mücahit-ül ekher, karargâh.
nefer, emir, komuta (37) gibi askercil (ciha-
di) ve siy asal kavTamların dolaştığı bir par-
tinindemokratikolduğu sö> lenemez," (38)
Cstelik Türkiye halkı çok uzun süren
demokrasi kavgası yorgunudur. Demok-
rasi şaşkınıdır. Büyük bedel ödemesıne
karşın. neyin demokratik neyın antıde-
mokratık oldugunu artık ayıramamakta-
dır. Böyle bir ortamda RP'nin bınncı par-
ti olmasının önemı yadsınamaz. Evet RP
tek başına ıktıdar değildır ama. en azından
"İslam dünyasında faikliğin kalesi olarak
bifinen Türkiye, fundemantalist İslannn
etkisine giriyor" ya da "İslam, modern
Türkiye'nin kurucusu Atatürk'ten öcünü
alır gibi gözüküyor" ve benzerı değerlen-
dirmelerin "öznesi"1
olmayı başarmıştır.
Erbakan'ın düş gücü
Rejimin geleceği açısından sergile-
neasergilenebilecekolanolumsuzlukla-
nn, partinin bugünkü yönetımi tarafından
aşılabileceğine ınananlar bir ölçüde hak-
hdır. Çünkü RP'nin iktidar ortağı olma
ömrü; partinin yaşlı lideri ve yakın çev-
resinin "siyaset dışı gavri ciddi rurumla-
nyla"sınırlıdır. Çünkü Prof. Dr. Necmet-
tin Erbakan, gerek "eski koalisyon ortak-
lıklan dönemlerinden kalan anıları" \ e
gerekse "parti programından çıkan yö-
netim savlan" açısından çoktan sınıfta
kalmış "komik" bir siyaset ve dev let ada-
mıdır. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtfnın
"kendi emriyle gerçekleştiğini" söyleyen
Erbakan. Kardak kayalıkları krizinin de
"kendiçabalanyla" atlatıldığını söyleye-
bilecek kadar genış bir düş gücüne sahip-
tir.
'Korkudan geberln...'
Onun en dikkate alınacak özelliğinın.
1994 seçimlerinden bu > ana. gerek kendı-
sının gerekse partı sözcülerinm ağzından
düşürmedıklen "kan" \e "ölüm" olgusu-
dur. "Cennet pazarlayarak" ulaşılan yüz-
de 21 'lik oy potansiyelinin bundan böyle
"kan ve ölüm korkusuyla" ayakta tutula-
bileceği. denenmiş bir gerçektir. Çünkü
ılımlı ya da radikal yöntemler izleyerek
"iktidar olan" Islamı siyasetlerin dünya
ömeklennde, ne yazık kı "ac\, kan ve göz-
yaşı" vardır(39). RP lideri Erbakan. "Kes-
tigimiz her kurdele, masonlann kesilen ku-
lağıdır" div ecek ölçüde Islamı şiddet yan-
hsı olduğunu göstermiştır. Ötekı partilerın
RP'den korktugunu anlatmak için sergıle-
diğı yaklaşımda dau
Müm korkusuna" da-
yandvrılan dini otonte ızleri vardır. Temel
atma törenlerınde "Üçmason korkacakdi-
yeMüslümanlar niyeeziyetçeksin.. korku-
dan geberin!"dıyebılmektedır(40). Ölüm-
le korkutma işıni. hoşa gıtmeyen soru so-
ran gazetecıye "Ben öteki milletveldKeri-
ne benzemem, seni gebertirinı v allahi" bo-
yutuna tırmandtran RP'lı mılletvekilıne
bıle(41) rastlanacaktır. Ölüm bu siyasetin
aynlmaz bir parçdsıdır Sı\as'ın aîevlerı-
Çumhurbaşkanı'yla görüşmeme "gözda-
ğı" gibi "hesapsızlıklanvla": dualı grup
toplantılan açılışlan. "essclamünalcykünı
ve rahmettullah'lı konuşmalar. Meclis
bahçesıne taşan cuma namazlan ve "mı-
nltvlı" mılletvekih antlanyla (44) "zora
olan yatkınhklannr kolayca anlatmışlar-
dır. Polıtıkyaşamlannınheraşamasıtarih-
te zorun rolünü anlatacak örneklerle dolu-
dur. Zora olan meraklannı her fırsatta ser-
gileyerek gözdafiı verme egılımindedirler.
"Adil düzen, İslam Ortak Pa/an, faizsiz
ekonomuTürk Lirasız-İslam Dinariı para
pivasasL N'ATO'suz ve AB'siz dış polirika.
sınırlan kaldınlmış İslam ülkeleri komşu-
luğu. Türksüz \e Kürtsüz bir ümmet top-
lumu. kültiir ve sanatsız bir parti progra-
Bılinenler, denenenler çerçevesınde
RP açısından sivaseten izlenecek artık i-
ki yol vardır. Ya yüzde 21 'lik başarı şim-
dilik yeterlı görülecek: Prof. Erbakan'ın
"Kahvemizi içeriz" diyerek özetlediği ye-
ni bir "militanlaşma" sürecine yöneline-
cek \e sabırla "tek başına iktkJar" gün-
lerı beklenecektır. Yada "şimdivedekiz-
lenen örgütlenme ve kitleselleşme mode-
lini" günün koşullarına göre yenıden ele
alıp deöıştırılecek; ımaj yenileyecekler-
dır. Böyleceolası ıktidarlann "büyükor-
tağı"olarak. Islamı açıdan hıçdeküçüm-
senemeyecek işlereeylemlere damgası-
nı vuran bir sı>ası güç olunacaktır.
RP'nin "Yahükümetikuranzyadaotu-
rur kahvemizi içeriz" yaklaşımında daha
Süleyman Mercümek
Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi'nin temsil ettiği is-
lam, modern Türkiye'nin kurucusu Atatürk'ten öcünü mü alıyor?
nı çok kolay unutan bir başka RP'h. tele-
\ ızyon yayınının kesılmesıne kızacak; tep-
kısinı Meclis kürsüsünden "Fenayapanm
beyler, yakarım"sözleriyle anlatacaktır
(42). lşte tam burada "Kan ve ölüm kor-
kutmacalany la iktidara vürümenin polirik
anlamı nedir" sorusuna yanıt bulmak ge-
rekiyor. Bunlar gerçekten nasıl bir dev let
düzenı öngörüyorlar?
"Kanlı mı kansız mı hikâyeleriyle de
görüldüğü gibi, bunlar van Emevi, van
\bbasi, v an Osmanlı. karışık, gelenekçi,
tutucu İslam yommuna göre bir devlet
nizamı kurmak istivorlar. Böyle bir dev-
let nizamı işlemez. Suudi Arabistan'da,
İran'da işlemedi. Katı bir totalitarizm
varr (43)
Erbakan \e arkadaşlan kendılenni er-
ken deşifre etmişlerdır. Meclis Başkanlı-
ğı "işgali
w
. Yüce Divan "tehdhieri" \e
mı, türbanlılann kapılarda karşüanacağı
bir ögretim sistemi. kadınsız bir toplumsal
yaşam. imam-hatipliordu" gibi safsatalar-
İa yanıltılan seçmen kıtlesini ellerinde tu-
tabılmek ıçm Erbakan ve arkadaşlan baş-
ka "önlemler" düşünmeye zorunludur.
Militanlaşma süreci...
"RPgerçeğini"anlamakJ
anlatabilmek
için. yorunıa değıl "bilgiye", göstergeye
değıl "veriye" dayanmak, kısaca "bil-
mek" hem de çok iyi bilmek gerekıyor
Gelmışı. geçmişi, yeniden yükselişi. bu
yükselişı besleyen destekleyen etkenle-
n. örgütlenmesı. tabanı. ıç dengeleri ve
dış desteklerı ıle RP'yı. son gelişmelerın
ışığı altında yenıden masaya yatırmak ge-
rekıvor.
RP Milletvekili Ahmet Derin.
şımdıden büyük kazanımlar elde ettiği
gözden kaçırılmamalıdır. Hükümet kurma
çalışmalannın daha "dördüncü günün-
de^Erbakan. aba altından sopa göstermiş-
tır. Seçim sonrasına yansıyan yumuşama
görüntüsünün tam tersine. "militanlaşma
sürecini" başlatan ilk ışareti vermıştır. Şe-
riat yanlısı mılıtanlarının gücüne dayana-
rak "işlerin kontrolden çıkabileceğine, ba-
zısosyalhadiselerolabileceğine" ılişkın ılk
uyansınıaçıkçayapmıştır. Biranlamdaes-
kıyı anımsatmıştır. Prof. Erbakan'ı tanı-
yanlar onun bu sözlerinden "Ya ben ya as-
ker" sonucunu çıkarmaktadırlar.
Erbakan siyasette bir "dayatma" \e bir
"çürürme" ustasıdır. "Zora dayalıçözüm-
ler" konusunda unutulmayan örneklerin
altında Prof. Erbakan'ın imzası vardır. Bir
"fen adamı" olmasına karşın, çağın ger-
Kadın gazetecıye sansür
Yüzde 21.3 lük başannm
tek ve lartiiilma: liden
Erbakan 'a hir sonı
yöneltilımştii"
"Bir koalisyon hükümeti
ile iktidara geldiğinizde
(CHP-MSP) AETile sizden
iiçyıl b'nce yapılan katma
protokol anlaiinasını tatbik
etmediniz. Şimdi gene bir
koalisyonla iktidara
gelecek olursanız bu sefer
'GB 'yi uygulamam; yırtıp
atarım' diyorsunuz. Bu
demokratik bir davranış mıdır? Ve sizin
buna hakkınız var mıdır? "
Sorıımııı uınıtı, Erhakan ve çevresinııı
<>:giır clıişı'ınc e\ le ılışkıiennın ölçıisümi
tiı^ ık bir bn,ınıde ortava ko\ acuktır
Asiltürk - Dıkkut edm, hirdaktka.
valnız bu nir konuşırimuz.
Cerrahoğlu - Siz niçın arava
gınvorsıınıız. sö\leşiyı Sayın
Erbakan la yapıvoruz.
Asiltürk - Savgısız tarzınıza doğrusıı
ben patladım.
Oğuzhan AsiltürkNilgün Cerrahoğlu
Cerrahoğlu - Mihade edm de bımu
bana \ecniettin Be\ söylesin.
Asiltürk - Bımu \ö\levemeyecek kadar
kıhanlıı AVt nıelıın Be\
Cerrahoğlu - Bunca vılclır röporta/
uıpıvorum. lııç böyle bir müdahalevle
karşılafiıtadıın
Asiltürk - Demogoji yapıyorsımuz.
Huca ıun vanında biraz daha savgılı
olıın liirfen
Cerahoğlu - Savgıvı siz öğrenin.
Röporıa/ için beklerken yammdan
geçtıniz. Benden başka o
ndadakı herkese selam verdtnız;
•\ına vermediniz.. neden.'
Ktulın oldıığıım ve odaya
aırdiğinız zaman herkes
gıbı avağa kalkmadığım için
mi?
Asiltürk - Farkında bile değilim.
Cerrahoğlu - Daha fena.
Erbakan - Taınam. sonımıza
cevap vereceğim. Ama sııal
sorma şeklimz üzerınde durmak
bir zanırenir. Bövle ekzajere
etmenize gerek vok
Değil ikrıdaı; daha iktidar ortağı bile
olmadan başlayan bu kısıtlavıcı
tutuınun RP iktıdunndakı değişim ve
dötnişümiiııü kestirmek hiç de zor
değildır. Tıpkı İran'da, Afganistan'da
olduğu gıbı "müdahaleye suallerle"
başlanacuk. sansür çanak anten
yasaklama boyııtlarına tırmanacak.
sonnı du "başı açık" kadın
gazetealerin çalışamadığı, onların
kabııl edılmedığı uzun bir sı'ireç
yaşanacakttr.
çekleri ve günün yaşam pratiği ile uyuş-
mayacağını bile bile "ADah'ın kelamına"
ve "onun peygamberinin sözlerine" da-
yanarak siyaset yapması; rakiplerinin kar-
şısına "Allah'ı ve onun peygamberini" çı-
kararak siyaset yapması bu özelliğinden
kaynaklanmaktadır.
Hükümeti kurmakla görevlendirilen RP
liden "Ya ben ya asker" dayatmasıyla pe-
şın kazanımlar elde ettiği kanısındadır. Na-
sıl sonuçlanacağı "hiç kestirilemeyen"
hükmet kurma çalışmalan "çıkmaza gir-
dıginde" onun deyışiyle işler "kontrolden
çıkttğmda" yada "bazı sosyal hadiseler ol-
duğunda" RP liden "Ben söylemiştim"
deme hakkını şımdıden elde etmıştır. Ken-
dı tanımıyla "müteahhit" içgüdüsüyle
böylece sorumluluktan da kurtulmuş ola-
caktır.
Mücahtt Erbakan
tşte tam bu noktada Erbakan Hoca'nın
sıyasete başladığı ilk günden bu yana bir
"militan" üstelık "kurnaz bir miBtan" ol-
duğu gerçeğı göz ardı edilmemelıdir. Çün-
kü çok uzun yıllardır Türkiye siyasası onu,
bir sıyasi liderden dahaçok. "Mücahit Er-
bakan" olarak tanımaktadır. Üstelik Tür-
kıye'nin. büyük bedeller ödeyerek kanlı
menzil taşlanndan geçtığı son 30 yılhk sü-
reçte, sıyasi nedenlerle "silaha ilksanlan-
lann" şeriat yanlılan oldugu asla unutul-
mamalıdır. Elı kanlı faşıstlerın bu "şeriat
ikliminden" üreyip/türedikleri. her aşama-
da mutlaka anımsanmalıdır.
196O'lı yıllann sonunda toplumsal mu-
halefetin karşısına çıkanlan Komünizmle
Mücadele Dernekleri'nin dayandığı siya-
sal güçte. şenat yanlılannın ağırlığı yad-
smamayan bir gerçektir. Inanılması güç. a-
ma Prof. thsan Doğramacı'nın "önsözü"
ıle ünıversitelere "başvuru dokümanı"
olarak okutulması önerılen bir çalışmada
(45) "zararlı dini unsurlann ülkemiz açı-
sından ortaya koyduğu tehlikeyi yansıtan
örnekkr" arasında sıralanan olaylar, bıli-
nenleri tersyüz ediyor; yıllar sonra olsa da
Islamı şıddetin gerçek yüzünü gösteriyor-
du. 1980 öncesi Türkiye'nin siyasal ve
toplumsal tarihinin utançlan olarak yaşa-
nan Kahramanmaraş, Çorum, Amasya, Sı-
\as. Erzincan, Elazığ ve Malatya olaylan-
nın nedeni "zararlı dini unsurİar" olarak
göstenlıyordu.
(33)lstanbııl- Fatıh 1.Asliye Ceza Mahke-
mesı tarafından yargılanan Süleyman Mer-
cümek. "Bosna ya vardım adı altında Türk
vatandaşlarmdan lopladığı 15 trıhon 175
milyar 76 7 mılyon liray ı. \ ardımseverlerı hı-
le ve desise ile hataya düşürüp. onların za-
rarına > erine ulaştırmavarak haksız menfa-
at sağlamakla'' suçlanmış ve ' '4yıl l ay'' ha-
pts ve ''20 trılyon 655 mıl\ar 905 mıhon37l
bm 716 lira ' ağırpara cezasına çarptırılmış-
tır. 30Ocak I996tarıhlıkarar. Yargutavaşa-
masmdadır. (34) Son gelışmelerden sonra
olava. Avrupa Millı Gençlik Teşkilatı
(AMDT) eskı Başkam RP htanbul mıllene-
kili Osman Yumakoğlu nıın da adı karıstı 2
Şubaı 1996. (35) Bu iavla ılgıli olarak Fre-
ıburgSavcısı li'olfang Meırer'in hazırladığı
rapor. TC Adalet Bakanlıgı na ulaştınlmış-
tır. 3 Şubat 1996. (36) ' RP'nin %30o\la tek
başına iktidar olamamasınm '' nedenlerinı
ırdeleyen Akıtgazetesi vazarı Yaşar Kaplan,
' RP nin Bosna paraları konusunda açıkla-
mayapmamasına '' bağlıyor ve ' Bu tutumuy-
la RP Bosna paralannı iç ettiğini zımnen de
olsa ıkrar etmiş oıdu'' divor. 31 Aralık 1995.
(37) Hasan Mezarcı. ' RP de Semboller Bir-
leşmeli". Yeni Zemm. Eylül 1993. (38) Faik
Bulut. "tslamcı Örgütler". Tümzamanlar
Yayıncılık. 1994 (39) Sııudı Arabistan'da
149kişı, başları kılıçlakesılereköldürülmüş-
tür 20Ocak-19Nisan 1995 tarihleri arasın-
da şeriat hükümlerine göre gerçekleştırilen
bu ınfaz yöntemı. tstanbul Büyııkşehır Bele-
diye Başkam Tayyıp Erdoğan tarafından şu
sözlerle savunuİdu '' Yanı bile bile bu suçla-
n ışliyorlarsa netieesine katlanmak zorun-
dadırlar. Bu ınsanları kurtarmay a çaJışıyor
gibi gözükerek: asıl amacı dıne küfretmek. Is-
lama saldırmak olan kesimm hareketlerı
Müstüman olduğum için kanıma dokıımı-
\or." Trabzon-Ça\ kara. 23 Ağustos 1995
(40) Istanbul Sultanbe\lı. 29 Ağustos 1995
(41) RP Kütahya Milletvekili Ahmet Denn.
mıly onlarca televızy on ızley ıcısi önünde at\'
mııhabin Erhan Karadağ ı ö'liimie tehdit et-
mıştır 29 Ocak 1996 (42) RP Istanbul eski
Millenekili Hasan Mezarcı, 15 Ocak 1995
(43) Prof Dr. Nıyazi Öktem, 21 Mayıs 1994.
(44) TBMM'de içılen antın. tslamagöre "ye-
mm hükmünde olmadığı" tezı bile savunul-
dıı Çünkü "yemin Allah adına yapılırdı, oy-
sa ant metnmde Alluh adı geçmiyordu. " 8O-
cak 1996. (45) Türkive de Anarşı ve Terörün
Sebepleri ve Hedeflerı. 1985.
Yarın: RP'yi "dışlamamak"
tuzagı
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Havada Zeytin Dalı... !
llkokulun 3'le 4'ünü Haymana'daokudum. Öğren-
cilerin yandan çoğu Kürtçe bilirdi, tümü Türkçe ko-
nuşurdu. Sınıfta Türkçe-Kürtçe konusu açıldığında
öğretmenimiz Süleyman Bey sertçe çıkar, çekişme- •
yi keserdi:
"HepimizTürküz..."
Haymana ve çevresine dağılan köylerin çoğunda
Kürtler vardı, biraz Çerkez, biraz da Tatar.
Insanlar arasında ırk, soy, sop ayrımı görülmezdi.
Göçmen olarak buralara sığındıkları halde, hatırtarı-
na ayrım gelmezdi. Türkler, Kürtler, Tatarlar ve Çer-
kezler bir arada yaşariardı.
Benim bildiğim Türk, Kürt, Tatar, Çerkez ayrımı çok-.
partili yaşama girdiğimizde ortaya çıkmıştı. Tatarlar
Romanya'dan, Çerkezler Kafkasya'dan, Kürtler de
Doğu Anadolu'dan buraya göçmüşlerdi. Aralarında
bağnaziık yoktu, kaynaşmışlardı. Öyle ki birbirlerine
kız alıp verirlerdi.
Taşkınlık gibi olaylarda aralarında ayrım yoktu! Ana-
dolu savaşı başladığında, Yunanlılar, Haymana'ya,
Polatlı'ya kadar gelmişler, sonra geldikleri gibi gitmiş-
lerdi.
Kardak olayı geçici bir olaydır. Böyle olduğu için-
dir ki Mesut Yılmaz önkoşulsuz, görüşmelerle çö-
zümleme çağrısında bulunmuştur. Gözler Atına'ya
çevrildiğinde görüşme istenmiştir.
Ortada bir Çekiç Güç olayı varken bir Kardak ye-
niden tazelenmiştir.
Hükümet, Çekiç Güç kalsın derken muhalefet Çe-
kiç Güç'ün ertelenmesini istiyor.
Zeytin dalı havada kalıyor.
Genel olarak Çekiç Güç'ün egemenliğimizi ze-
delediği kanısı vardır. Bu güç burada bulundukça
bir egemenlikten söz edilemiyor. Öyle ki bu güçün
PKK'ye yardım ettiği biliniyor. Çekiç Güç'ün Gü-
ney'de PKK'ye yardımı söz konusu oluyor.
Kuzey Irak'ta bir otorite boşluğu duyulmaktadır.
Eğer Çekiç Güç olmasa bu otorite boşluğu görülme-
yecektir. Görülen otorite boşluğu, Çekiç Güç'ün var-
lığındandır. Bu durum böyle devam ettikçe Çekiç
Güç, Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulmasına yar-
dımcı oluyor. Barzani ve Talabani kuvvetleri, Çekiç
Güç'ün varlığından destek buluyorlar.
Buna karşı çıkanlar, Çekiç Güç buradan kalktığı
zaman nereye gidecektir diye soruyorlar. Öyle ya bu-
radan bir güç kalktığı takdirde bir başka yere kona-
caktır. Bu yer neresi olabilir?
Yerin Kıbns olması söyleniyor. Kıbns'ta Ingilizlerin
elinde bulunan uçaklar ve meydanlar Çekiç Güç'ün
sığınağı olacaktır. Ya da Ortadoğu'da bir sığınak bul-
mak zorunluğu vardır.
Hepsinin üstünde durum değişecektir.
Çekiç Güç'e muhalefet eden, bir muhalefet parti-
sidir. Muhalefet eden parti ya ortadan kalkacak ya da
yer değiştirecektir.
Mesut Yılmaz, bir yandan hedef değiştirmiştir, ye-
rine Atina konmuştur. Atina'nın önkoşulsuz, diyalog-
suz bir toplantıya çağrılması çok anlamlıdır.
Venizelos ve Atatürk döneminde sağlanmış olan
barış günlennın özlemini doğrulamaktadır.
Ortada birkaç hedef varken buna yenisini ekleme,
taktik bakımından yanlış bir davranış sayılabilir.
Ankara ve Atina birbirini yokluyor.
BULMACA SED.AT YAŞAYA\
SOLDAN SAĞA:
1/ Köpek yavrusu.
11 Binm... Konya
ilinde bir baraj. 3/
Avrupa'da bir baş-
kent. 4/Zatürree...
JCımı hastalıklara
karşı bağışıklık 4
sağlamak tçin vü- ^
cuda verılen eri-
yık. 5/"Sayı farkı" 6
anlammdakullanı- -,
lan spor terımı...
Türkiye'nin plaka 8
işareti. 6/ Çanak-
kale Boğazfnda "
pek çok denizkazasının mey-
dana geldiğı burun... Telefon
sözü. 7/ Kripton elementimn
simgesi... Işverenın. ışçilerı
topluca ışten uzaklaştırma ya
da ışten çıkarma karan. 8/Ha-
mam. 9/Bir şeyın ya da bir ye-
rin ortası... Bir mal ya da pa-
ranın. belırlı bir süre ıçınde e-
mek verilmeden safiladıöı ge-
lir.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Hep bir ağızdan ve makam-
la yapılan dua ya da ant. 2/ Bir şeyın esas tutulan yüzü... Os-
manlılar'da öncelen halktan valnız olağanüstü durumlarda.
sonralan ise sürekli olarak toplanan vergı. 3/ Bir çeşıt acı bı-
ra...Tavladabirsayı. 4/Bırgıdamaddesı... Bıray adı. 5/Tıp
dilinde cüzam hastalığına verilen ad... Aşk ateşı. 6/ Bir tür
dokuma tezgâhına ve bu tezgâhta üretılen çok karmaşık de-
senli dokumaya verilen ad. II Sıvas'ın bir ilçesi... Yassı ve
darbiçimlı metal levha. 8/Bırtürtabanca. 9/Saz, yaprak gi-
bi bır bitki maddesiyle örülmüş taban ya da tavan örtüsü...
Adıyaman'ın bir ılçesı.
MtLAS SULH HUKUK
MAHKEIVIESİ'NDEN
1989/545-1885/514
Davacı S.S. Güven-Tur Arsa Konut Yapı Kooperatifı
tarafından davalılar Recep Süv üt. Elven Koçyıgit, Cemal
Varol, Erdal Kılıç, M.Hanıfe Yıldız. Bednye Oktar. Yusuf
Zafer, M.Kamil Döken. Günaydın Yavaş, Hasan Sunar,
HalitGürses. SadıkGüneşÖmer Poyraz, Hımmet Alıcan,
Aliye Benş, Osman Ozer. Çavit Uğurlu. Ahmet
Ağbaşoğlu, Osman Tettutar. Yaşar Güler, Cemalettın
Öztekin, Recep Zıkekman, Huriye Oyman. Sanıye Nar,
Ziya Göktaş, Mevlüt Demir, Enver Bekit, Bekır Demır,
Ibrahım Koçyığıt. Fıknye Yağmur. Ö.Faruk Topçuoğlu.
Solmaz Sezer (LHuçınar). Bekır Uluçtnar. Hanife Gürel.
Abdullah Doğu, Macıde Tilden. Salim Taşkozan. Celal
Kazanoğlu. Zekı Şahın. Fuat Ateş. Ayşe Gürsoy. Aydın
Günal. Ibrahım Tekın. İbrahim Abakay. Gülser Kara,
tbrahım Aba (Abaka) Alı Burak Yavuz, Emine Salman.
Fethı Cer, Güven Kılınç. Remzi Adıtatar, Kemal Pelte, Ze-
kı Çihan. şükrü Fışekçı, Behıye Sezer. Faruk Adalı. Re-
cep Çalışkan.NurettınCingöz. Yavuz Özkan.ÇetınUğur.
Mehmet Köse ve arkadaşlan aleyhıne açılan ortaklığın
giderılmesi davasının yaptlıp bıtırılen açık duruşma so-
nunda,
Mahkememizın 7.7.1995 gün ve 1989-545-514 sayılı
karan ile Mılas Kıyıkışlacık köyü Zındaf Canaçık mevkii
115 ada, 1 parsel, zevtinlık nıtelığındekı taşınmazın
taraflar arasındaki ortaklığın satı^ suretiyle giderilmesıne
karar venlmiştır.
Yukanda ısımleri yazılı davalılar gösterilen adreste bu-
lunmadıklanndan ilanen tebliğlenne karar verilmıştır.
Mahkememizın kararının ılan tarıhınden ıtibaren
davalılara 8 gün sonunda teblığ edılmiş sayılacağı süresi
içinde kanun yollanna başvurmadıklan takdirde karann
kesınleşecegı ilan olunur.
Basın: 71494