Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyel
tmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yavın Yönetmenı Orhan Erinç #
Genel Ya>ın Koordınatörü Hikmet
Çetinka\a# Yazuşlerı Mudurlerı
fbrahim Yıldız, Dinç Tayanç (Sonımlu ı
# Haber Merkezı Muduru Hakan Kara
# Görsel Yönetmen Fikret Eser
Ergun Balcı • ls.Cıhbarat Cengiz
Ekonomı Bülent Kızanlık
#
Dii Haberler
^ ıldırım 9 Ekonom B ü e t Kz
0 Kultur Handan Senköken # Spor
Abdülkadir Yücelman 9 Makaleler. Sami
Karaören 9 Duzeltme Abdullah Yazıcı
9 Fotoğraf Erdoğan köseoğlu 9 Bılgı-Belge
Edibe fiuğra 9 Yurt Haberkrı Viehmet Faraç
Y ayuı K.umlu
Orhan Erinç. Okta\ Kurtböke.
Hikmet Çerinkav a. Şükran Soner.
Ergun Balcı.DînçTa)aııç. İbrahim
\ ıldı/. Orhan Bursalı, Mustafa
Balba\.Hakan Kars.
Ankara TemMİcısı Mustafa Balba\ 9 Haber Mudüru
Doğan Akın \taiurk Bulsan No: \25. Kat 4. Bakaniıklar-
Ankara Tel 4195020 (- hatt. Faks 4195027 • izmır
Temsilcısı Serdar Kızık. H Zıva Blv 1352 S. 23 Tel
441 !220.Fak>. 44191 l7#AdanaTemsilcısı ÇetinYiğenoğtu,
InönüCd. 119S No 1 Kat I.Tel: 3522550. Fak> 3522570
Muessese Mudüru Erol Erkut • MEDYAC:» Yonetım MEDYA G : •
Koordınatör Ahmet Korutsan 9 K.urulu Başkanı-Gene! Yonelım Kurulu
Muhasebe BülentYener#ldare Mudur Gûlbin Erduraa Başkam - Genel
HüseymGürerAtşletme Önder • Koordınatör Reha Mfldûr l'Mnn
Çelik • Bılgi-lşlem. Nail İnal • Işıtman • Genel Mudur Manen • Murahhas
Bılgısa>arSıstem:MürihetÇiler Yardımcısı MineAkdag u\e Bora Gönenc
\ ayımla>aB ve Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. B3Sin ve Yayıncılık A Ş
TurkocjŞı C ı J 39 41 C'aiaiojlu 3 4 3 3 4 Ist P K 246 lslanbul Tel 10 212i 512 U5 05 (20 hali fak> (0 212ı 513 S5 95 25MART1996 Imsak: 4.26 Güneş: 5.52 Ögle: 12.17 tkindi: 15.44 Akşam 168.28 Yatsı:19 49 MEDYA C Tel 51407 5 3 - 5 1 3 95 80-513 8460-61. Faks 5118466
10 yıl önceki faciayı yaşayanlar, Türkiye'nin nükleer eneıjiden vazgeçme şansı olduğunu hatırlattılar
ÇernobiPde işlenen insanbk suçu
Miss Europe
Suriye'de
• Haber Merkezi- 1995
yılında Mıss Europe seçilen
Çek Cumhuriyet'nden 18
yaşındaki Monika Zidkova.
ülkesınin tanıtımı ıçın
çalışıyor. Clkesinın yemek
ve sanatını tanıtmak için bir
delegasyonla birlikte
Sunye'ye gelen Zidkova.
oryantal eşyalar satan bir
dükkaanın önünde dans
ederek insanlann
sempatisıni topladı.
Zidkova'nın üsründe, dans
sırasında Suriye'nin
geleneksel giysileri vardı.
32. Kütüphane
Hattası başlıyop
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-32. Kütüphane
Haftası kutlamalan bugün
başlıyor. Kültür Bakanı
Agâh Oktay Güner. haftanın
açılışını Vakıfbank
Konferans Salonu'nda
yapacak. Kütüphaneler
Genel Müdürlüğü'nün
düzenledığı etkınlıklerde,
""Bilgı Çağında Telıf
Hakları ve Yayıncılık",
"Gümrük Birlıgı
Çerçevesınde Fikri Haklar",
"Bilgısayar Yazılımı ve
Telif Takian", "Telif
Haklan. Yayıncılık ve
Kütüphaneler", Entellektüel
Mülkıyet Haklan",
"Okuma Alışkanlığı ve
Kütüphaneler" konulu
panel, sempozyum ve
konferanslar düzenlenecek.
Meteoroloji Günü
• ANKARA (L'BA)-Tüm
dünyada kutlanan Dünya
Meteoroloji Günü'nün 26.'sı
başladı. Gün nedeniyle
Meteoroloji Mühendisleri
Odası'ndan yapılan
açıklamada, Devlet
Meteoroloji lşleri'nin
(DMİ) görevinin yalnızca
hava tahminleri yapmak
olmadığı belırtildı ve
DMl'de mühendislere yer
verilmemesi eleştinldi.
Açıklamada. "DMt eğerbu
mesleğin gerçek sahipleri
olan meteoroloji
mühendislenni
çalıştırmamakta \srar ederse
halkın facialar yaşaması
normaldir" denildi.
FEJS 96
yapılıyop
• ANKARA (AA) - Forum
for European Journalism
Student (Avrupa
Gazetecilik Öfirencileri
Forumu-FEJS-96). 25-31
mart tarihleri arasında.
Yunanistan'ın başkentı
Atina'da yapılacak. Aitane
Natıonal Kapodıstrian
Üniv ersitesi tarafından
gerçekleştırilecek forumda
Türkjye'yi. Ankara
Üniversitesi tletişim
Fakültesi öğrencileri Derya
Öztürk ile Eylem
Yanardağoğlu temsil
edecek. "Basın. medya ve
uluslararası ılişkiler"
konulannın tartışılacağı
toplantıya, Avrupa
ülkelenndeki
üniversitelerden 100'e
yakın genç katılacak.
Vergi Haftası
• ANKARA (AA) -
Geleneksel Vergi
Haftası "nın 7"ncisi, bugün
başlıyor. Hafta içinde
yapılacak etkinliklerle
vatandaşın vergi ödeme
bilinç ve alışkanlığının
geliştinlmesı amaçlanıyor.
Hafta dolayısıyla
Ankara'da. vergi daıreleri
ile kamu hizmet binalanna,
"Ben Mükellefim",
"Hizmet ıçin Vanm",
"Ülkemi Sevıyorum,
Vergimi Ödüyorum",
"Vergi Topluma Olan
Borcumuzdur" yazılı,
mükellef ve personele
yönelik afişler asılacak.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Ukrayna"da Çernobıl Nükleer Santra-
lı'nda Nisan 1986'dakı kazadan sonra
radyasyon altında kalanlann 2 milyo-
nunda ciddi rahatsızlıklar olduğu açık-
landı. 919bm 500çocuktan 510"un-
da tiroit bezi kanseri görüldüğü belir-
lenirken, uzmanlar gerçek rakamlann
çok daha fazla olduğunu belirtıyorlar.
Molekül ve hücre üzerine araştırma-
lar yapan Amerikalı doktor Johny Goff-
mann ın incelemeleri. radyasyonun
475 bın kışının kan kanserinden öl-
mesine şebep olacagını gösteriyor.
ODTÜ Öğretim Üyeleri Derneği ve
Greenpeace'in düzenlediği "Tanıklar
Turu" söyleşisinde konuşan Ukrayna
Parlamentosu millervekillerinden \Ta-
demir Usatenko Çernobil facıası son-
rası hükümetin ve parlamentonun na-
sıl önlem alacaktannı bılemedıklennı
ve zararlann katlandığını belirtti. Tür-
kiye'nin önünde "vazgeçme" şansı ol-
duğunu belirten Usatenko. "Ukray-
na'da hem parlamento hem de hükii*
mct atom lobisinin baskısı altında. Çer-
nobil'de olanları bilmek bile istemiyor.
Kazadan sonra iki ünite daha nükleer
enerji üretimine geçti \e buna 2 ünite-
nin dahaeklenmesi bekleniyor. Bu, in-
sanlık suçudur" dedı.
Gazeteci->azar Lubov Kovalevska-
ya. kazanın ardından. santralda çalışan
ve kurtarma çaltşmalanna katılan 350
bin kışiden 60 binınin öldüğünü, 46 bi-
nınin sakat kaldığını açıkladı. Kovalevs-
kaya yılda ortalama 7 bin kişinin kan
kanserine yakalandığı bildirdi.
Kovalevskaya, 15 bin kışide çeşitlı
tümörler ortaya çıktığını ve bu tümör-
lü hastalardan her vıl 5 binınin öldü-
ğünü, 30 bınden fazla insanın hasta-
lıklara karşı dırencını yıtırdığını. 400
bin kışıde solunum yolu rahatsızlıkla-
• Gazeteci-yazar Lubov Kovalevskaya, kazanın ardından,
santralda çalışan ve kurtarma çahşmalanna katılan 350 bin
kişiden 60 bininin öldüğünü, 46 bininin sakat kaldığını
açıkladı. Kovalevskaya, yılda ortalama 7 bin kişinin kan
kanserine yakalandığını bildirdi.
n görüldügünü bildirdi. Kovalevska-
va, anılannı şövle anlattı:
"Çernobil faciasının gerçekleştiği
Pripjet şehrinde yaşayanların çoğu
santralda çalışanlar ve aileleri idi. Ola-
yın gerçekleştiği 25 nisan gecesinin er-
iesi günü cumartesivdi: Ukrayna'da
cunıartesileri sporetkinlikleri \ ediiğün-
ler düzenlenir. Vetkililer, hiçbir uvarı-
da bulunmadığı için etkinükler iptal
edilmedi ve günlerce insanlar orman-
da. rK'hirde. açık havada rad\as>on bu-
lutunun içinde kaldılar. Radvasyonun
yakarak sararttığı orman artık 'san
orman' olarak tanımlanıvor. Ancak
radyasyonun insanlar uzerindeki etki-
si orman üzerindekinden çok daha /.or
görülüyor. Olavın ardından vetkililer
günlerce kamuoyunu uyarmakta te-
reddüt ettiler ve ancak 3 mayısta şeh-
ri boşaltma karan alındı. Milisler e\-
lere girerek halkı otobüslere doldur-
dular. 3 günlük kıvafet almalannın ye-
terli olacağından başka hiçbir açıkla-
ma yapılmamıştı. 1000 kadar otobüs-
le şehrin 30 kilometre uzagındaki köv-
lere taşındık. Öksürük. boğaz kuru-
ması. ağızda metalik bir tat gibi bazı ra-
hatsızlıklar «örülüvordu, ama kimse
bunun sebebini tahmin edcmivordu.
Üstelik yollardan geçerken kaldırdığı-
mız radyasyonlu toz toprak üzerimize
yapışmıştı \e beraberimizde geliyor-
du. Çocuklann bademcikleri şişiyor,
kansızuk görülüyordu. Etkiler Kiev 'de
de hissedilir olmuşru. Facianın duyul-
ması ile herkes mümkiin olduğu Prip-
>et'in uzaklarına gitmeye çabaladı.
l'zakta ailesi veya arkadaşlan olanlar
onların v anlanna gittiltr. ancak çoğu-
muz parasız, aç, günlerce yoUarda kal-
dık."
Üzerinden 10 yıl geçtikten sonra et-
kilennin her geçen gün daha belirgin-
leştığinı anlatan Kovalevskaya, rad-
yasyonun yıllargeçmesıne rağrnen ha-
va ve gıda maddeleri ile yayılmaya de-
vamettığini belirtti.
Sadece Ukra> na'da 7 milyon kişinin
radyasyon altında kaldığını söyleyen
Kovalevskaya, bunlann içinde 2 mil-
>onun üzerinde insanın ciddi hasta-
lıklar taşıdığını ve bunlann da 919 bin
500"unu çocuklann oluşrurduğunu bil-
dirdi Kovalevskaya'nın açıklamalan-
na göre radyasyondan etkilenmiş 919
bin 500 çocuğun vüzde 60'ının ileri-
de tiroit bezi kanserine yakalanacak-
lan uzmanlarca tahmin edilıyor. Ame-
rikalı araştıracı doktor Johnv Goff-
mann'ın incelemelenne göre. yetiş-
kınler içinde 475 bin kısınin kan kan-
serinden ölecegi açıklık kazanıyor. Ko-
valevskaya, Çernobil santralında sı-
zmtının olduğu blokun üzerine kur-
şun ve beton döken uçağm pilotunun
da aplestik anemiden yaşamını yıtir-
dığıni anımsattı.
Ukrayna Çocuklannı Çernobil Tra-
jedisinden Koruma Vakfı Başkanı Na-
talya Prebraknska, Ukrayna'da otori-
telerin kazanın gerçek boyutlannın du-
yulmasını ıstemedigini ve susturul-
duklannı belirtti.
Susan Sarandon, Ölüm Yolunda filmindeki Rahibe Helen karakteriyle Oscar'a aday gösterildi
Olüm cezasım sorgulayan film
• Sarandon, halen hayatta
olan Helen Prejean'in
yaşadıklarından müthiş
etkilenmiş. Rahibe Helen'i
arayıp bulan ünlü oyuncu, Helen
ile aralannda yakın bir dostluk
kurulduğunu söylüyor.
Kültür Servisi -" Vaşlanmaktan murJuv um.
Neden olnıavavım ki? N'aşlanmamanın al-
ternatifı nedir bilivor musunuz? Ölmek. Öl-
mckten, herkes gibi ben de korkuvorum.
Bu filmi vaparken ölüm üzerine çok düşün-
düm. Bence bu konuda sorulması gereken
soru, 'kımın ölümü hak ettiği'değil, "ınsan-
lann katil olarak adlandınlmay ı hak edip et-
medığı.' Bazı zamanlar, bir kahraman ol-
duğunuz için degil, sadece ve sadece insan
oMuğunuz için 'Hav ır' demekzorunda ka-
labilirsiniz. Ama bunun bedelini ne yazık ki
çok pahauya ödeyenler var~.
Onu. beyazperdede canlandırdığı o güç-
lü kadın karakterlerle tanıdık. 'Lorenzo'sOil'
(Lorenzo'nun Yağı), 'Theüna ve Louise',
'Atiantk City' va da 'Küçük Kadınlar" gi-
bi filmlerde sagduyulu. güçlü kadın rolle-
riyle parlayan 49 yaşındaki oyuncu Susan
Sarandon, bu kez 'Dead Man \\alking'de
(Ölüm Yolunda) canlandırdığı Rahibe He-
len karakteriyle göz dolduruyor.
Filmdeki performansıyla bu yılıfı Oscar
adaylan arastna giren ünlü oyuncu, başarı-
yı orta yaşında yakalayanlardan... lzleyıcı-
de uyandırdığı o 'dirençli' kadın tıplemesı-
ne rağmen kendını hiç de güçlü hıssetme-
diğinı söylüyor Sarandon, Observer Re\ı-
evv'un kendısiyle yaptığı söyleşide. "Can-
kuıdırdıgım kadınlar ile benim aramda bü-
yük fark >ar. Çünkü ben çok fazla hata va-
pıyorunı. Ancak yaşınız ileıiedikçe kendini-
zi daha güçlü hissettiğiniz kesin"
SeanPennde başanü
En lyi Kadın Oyuncu. En lyi Erkek Oyun-
cu, En lyi Yönetmen ve En lyi Müzik dal-
lannda Oscar adaylan arasına giren 'Dead
Man Walking\ ölüm cezasına çarptınlmış.
infaz edilecegi günü bekleyen genç bir adam
ile (Sean Penn. bu filmdeki performansıy-
la Oscar adaylığını zorluyor) ona yardım et-
meye çahşan bir rahibenin arasındaki iliş.-
kiyi konu alıyor. Fılmin yönetmenliğinı.
Susan Sarandon'ın eşi , 'Player'(Oyuncu)
ve 'Shamshank Redemption' (Esaretın Be-
deli) gibi filmlenn başanh oyuncusu Tim
Robbins üstlenıyor.
"Bu filmi yapmak benim için kaçuulmaz-
dır
diyor Sarandon. Robbins'e filmin yö-
netmenliğini üstlenmesi için büyük baskı
yaptıgını anlatarak . Gerçekbiröyküden yo-
la çıkılarak çekilen filmde canlandırdığı
karakter, Rahibe Helen için "olağanüstü bir
kadın'diyen Sarandon. halen hayatta olan
Helen Prejean'in yaşadıklanndan müthiş
etkilenmiş.
Louisana'daki Angola hapishanesinde.
idam edilmek üzere bekleyen mahkûmlan
teskin etmekle görevli olan rahibe Helen"in
öyküsünü okumakla kalmav, ıp bu öykünün
kahramanını arayıp bulan ünlü oyuncu. He-
len ile aralannda yakın bir dostluk kurul-
duğunu sövlüyor Helen'ın. üzerinde The-
odore Roethke'den birkaç mısra ile süsle-
diği kartını gösterirken...
"O, gerçekten de muhteşem bir kadın,
ama öyküye sadece bu yüzden ilgi duyma-
dım. Ölüm cezasının korkunçluğuydu beni
Helen Prejean'in yaşadıklanna vonlendi-
49 vaşındaki sinema oyuncusu Susan Sarandon, "Canlandırdığım kadınlar ile benim aramda büvük fark var. Çünkü ben çok
fazla hata vapıyomm. Ancak yaşınız ilerledikçe kendinizi daha güçlü hissettiğiniz kesin" diyor.
ren" diven Sarandon için ölüm cezası, bir
insanın başına gelebılecek en korkunç ce-
zalandırma bıçımı "Daha da korkutucu
olanu hükümetin, v etkiü makamlann idam
cezası konusundaki tutumlan. ABD'deki
tüm korumasız insanlar (siyahlar, evsizler,
yaşlılar) hükümetin ihmalkârlığı sonucu
ölüvor. Bu da bir tür ceza degil mi?"
Ürkek da\ ranışının nedeni
Çocukluğundan beri Katolik okullanna
gitmi!; olan Sarandon. aldığı disiplinli eği-
tımın. kımı doğruları söylerken ürkekçe
davranmasına neden olduğunu düşünüyor.
Yine de insanlann vanıtlamaktan hoşlaruna-
dıkları sorulan sorma cesaretını buluvor
kendınde "Yaşadığımortamauyumsagla-
>abildiğimi söv levemem. Sanırım bu, haya-
tımı daha da karmaşık bir hale sokuvor. Ki-
mi zaman, gerçeği sövlemenin geçer yol ol-
madığını anlıvorsunuz: çünkü gerçek, sanıl-
dığından daha da acımasız." Bu özelliklerı
ytızünden. bir zamanlar gıriştiği yönetmen-
lık denevıminden vazgeçmiş ünlü oyuncu.
Diplomatik bir insan olmadığını belirten
Sarandon. insanlarla iletişim kurma konu-
sunda eşi Robbins'i daha başanlı bulduğu-
nu itıraf ediyor.
'Dead Man YV'alking'in çekimlerine baş-
lamadan önce. rahibe Helen'in kitabını de-
falarca okudugunu belirten Sarandon. da-
ha önce bu denli rahatsız edici bir öyküyle
karşılaşmadığını belinıyor havretle. "Beni
en çok kavgılandıran şe>. ölmeden önce ço-
cuklarıma güvenli, mutlu bir > aşam bıraka-
bibnek. Kitabı okurken hcp bunu düşündüm.
Ancak ölüm her an v aşamlanmızın içinde.
Belki de bu düşüncey le >asama>a alışmamn
da kolay bir volu vardır."
Filmi eşi yönetiyor
Kendisi de bir oyuncu olan eşi Tim Rob-
bins'in yönettiği bir filmde ilk defa rol alan
Sarandon'a göre başrolü paylaştığı Sean
Penn'in güçlü oyunculuğu ve 'centilmen
kisiliği'nın de fılnun başansında büyük pa-
yı var. Sean'in canlandırdığı idam mahkû-
mu Poncelet için şunlan söylüyor Sarandon.
" Hapishanelerde,durumu Poncelet'ten çok
daha kötü olan yu/lerce insan var. Pek ço-
ğu.ölümün gölgesiahındayaşamaktan usan-
mış durumda." Sean Penn'le çok uyumlu
bir ikıli olduklarını belirten o>uncu, eşi
Robbins'i anlatırken şakayla kanşık, "Çe-
kim süresince hepimizin bildiği türden ka-
n koca kavgalan dışında olumsu/ bir şe> geç-
medi aramızda. ama şu da bir gerçek ki ba-
zı anlar ona hiç katlanamıvordum" divor.
Yine de beyazperdenin ender mutlu çift-
lerinden olan Robbins ve Sarandon. bu yı-
lın Oscar adaylan arasında güçlü bir yen olan
'Dead Man Walking"in başanlı bir film ol-
duğu görüşünde bırleşıyorlar. Ünlü çıft. ge-
çen yılın Oscar ödül töreninde beklenme-
dık birprotesto gösterisi yaparak davetlile-
rişaşırtmıştı. Hükümetin. HlVvirüsütaşı-
dıklan savıyla ülke dışına çıkanlan Haıtı-
lilere karşı uyguladığı aynmcılık polıtıka-
sını protesto eden Sarandon-Robbıns ikili-
sinın yann sabahki Oscar töreninde. izle-
venlere bir sürpriz hazırlayıp hazırlama-
dıklan merak konusu.
Pamukkale,
'karakale'ye
dönüşmesin
• Üç yıldır Pamukkale'de araştırma yapan
bilim adamlanndan Prof. Şakir Şimşek. gitgide
kararan travertenlerin gelecek nesi1lere kalması
için kalıcı önlemler alınması gerektiğini belirtti.
İstanbul Haber Servisi- lerinin günlük. haftalık, ay-
Pamukkale yöresindekı lıkvemevsımlikperiyodlar-
dünvaca ünlü travertenle-
rin kararmasının, yörede bu-
lunan turistik otellerin ka-
nalızasyonundan vetermal
havuzlann atık sulanndan
kaynaklandığı bılımsel ola-
rak kanıtlandı. Bölgede üç
yıldır çalışma sürdüren Prof.
Şakir Şimşek travertenlerin
gelecek nesillere aktanlma-
sı için kalıcı önlemler alın-
ması gerektiğine dikkatçek-
ti.
UNESCO tarafından
"Dünya Kültür Mirası Lis-
tesi"ne ahnan Pamukka-
le'deki travertenlerinde üç
yıldır araştınna yapan Ha-
cettepe Üniversitesi öğre-
tim üyesi ve Uluslararası
Karst Su Kaynaklan Uygu-
lama ve Araştırma Merke-
zi (UKAM) sorumlusu Prof.
Şakir Şimşek, travertenlerin
yöredeki termal kaynaklar-
dan oluştuğunu söyledi.
Pamukkale'nin korunma-
sı ve gelecek nesillere akta-
nlması için Kültür Bakan-
hğı, Denizli Valiliği ile Ha-
cettepe Üniversitesi (HÜ)
Uluslararası Karst Su Kay-
naklan Uygulama ve Araş-
tırma Merkezi (UKAM) ta-
rafından proje başlatıldığı-
nı belirten Prof. Şimşek.
proje çerçevesinde mevcut
ve olası su potansiyeli araş-
tınlarak, termal sulann fı-
ziksel ve kimyasal özellik-
la gözlemlendiğini kaydet-
ti. Termal su kaynaklannın
traverten olusturma koşul-
larının ızlendiğinı açıkla-
yan Prof. Şimşek. çalışma-
lann "Kaynak ve traverten
koruma alanlannın a> nnh-
lı olarak belirlenmesine ve
kirlîliğin önlenmesine > öne-
lik yürütüklügüne'* d'ıkkat
çekti.
Pamukkale travertenle-
rinde kirlilik sonucu karar-
ma meydana geldigini ve
araştırmalannın bunun ne-
denlerini de içerdiğini kay-
deden Prof. Şimşek, kirlen-
me nedenlerini arazi ölçüm
ve gözlemleri ile laboratu-
var analizleri sonucu sap-
tadıklannı belirtti. Kirlili-
ğin, yöredeki turistik otel-
lerden kaynaklandığını sap-
tadıklannı dile getiren Prof.
Şimşek. bölgede hiç kana-
lizasyon olmadığına dikkat
çekerek "Bu nedenle turis-
tiktesislerdeki fosseptiklerin
büyük ölçüde su\a kanş-
ması söz konusu. Dahası in-
san kavnaklı katı atıklarda
çeşitli etkilerle suva kanşı-
yor "dedi.
Prof. Şimşek, termal ha-
vuzlann atık sulannın di-
rekt olarak travertenlere akı-
tılmasmın ve ziyaretçilerin
travertenler üzerinde dolaş-
masının da travertenlen
kararttığını vurguladı.
Pamukkale değil,
rant korunuyor
ÖMER YL?RTSEVTN
DENİZLİ- 1960'hyıl-
larda turizme açılan Pamuk-
kale'de bugüne kadar hep
"ranf egemen oldu. Bılim
adamlannın deyimiyle "al-
tın yumurtlayan tavuk" gi-
bi görüldü.
Dünyanın benzersiz do-
ga harikası travertenlerin
zengin tarih dokusu. hep
ikinci plana itildi. Trav erten-
lenn tepesindeki otellerin
kaldınlmasından bu yıl da
vazgeçildi.
Kültür Bakanlıgı'nın ve
Denizli Valisı'nin karşı çık-
masına karşın 1996 yılına
kadar uzanan gelişmelerde
Pamukkale'yi degil, rantı
koruyan zihniyet ön plana
çıktı. Bunun en somut öme-
gini, geçen hafta, Denizli
Ozel îdare Müdürlüğü'ne
ait Pamukkale Motel'in bir
yıl süreyle yenıden kiraya
verilmesi oluşturdu. Kültür
Bakanlıgı'nın kıra süresi
sona erdiğı için tahlıye edi-
lerek bakanlığa devrini ıs-
tedigi motel yılda 24 milyar
gelirsağladığı için yeniden
kiraya verilince çarpık ko-
ruma zihniyeti yeniden tar-
tışma konusu oldu.
Pamukkale'yi koruma
projesinin oluşmasına öncü-
İük eden Mimarlar Odası
Izmir Şubesi, son gelişme-
ler üzerine yaptıgı açıklama-
da, Beyaz Cennet üzennde
çok çirkın oyunlar oynandı-
gınıbıldirdi.
Toplıuıdamı eşcinsellere bakışı, artık hoşgörülüÇeviri Servisi - Yakın zamana dek pek çok
toplumda dışlanan eşcinseller, 9O'lı yıllarda
medya, sinema. reklam ve magazin dünyası-
na damgalannı vurdular. Eşcinseller bir yan-
dan seçtikleri mesleklerde hızla yükselirken bir
yandan da artık toplum tarafından kabul edil-
meye başlandılar.
Alman Focûs dergisinde yer alan habere gö-
re Brad Pitt, Johnny Depp, Keanu Reeves gibi
Amerikan sinemasının kıtlelen peşınden sürük-
leyen starlan erkeksi bir cinsellik değil, yumu-
şak bir çekicilik sunarken yalnızca kadınların
hoşuna girmedıler. aynı zamanda biseksüalı-
tenın de hoşgörü ile karşılanmasını sağladılar
Öte yandan eşcinsel rollerle, imajlarını hiç
sarsmadan Oscar alan oyuncular oldu. (Tom
Hanks Philadelphia ile 1994 yılında). Parrick
Swayze, bir kadını canlandırdığı To Wong Foo"
ile çok iyi eleştiriler aldı. Eşcinseller hiçbir
dönemde 90'h yıllarda olduğu kadar kabul
görmedı. Örneğin Kraliçe Elizabeth, Elton
John'u çaya davet edip, onu lngiliz müziğine
katkılanndan dolayı krahyet nışanıyla ödül-
lendırırken hiç tereddüt etnıedı.
Önce onlara aıt barlar vardı. Ardından alış-
verişmerkezlerı kuruldu. Onlartoplumun içi-
ne değıl. toplum onlara sokuldu. İşe alınmada
sorunlar ortadan kalktı. Eşcinsellenn işyerle-
rinde özellıkle kadın arkadaşlan ile büyük bir
uyutn içinde çalıştıklan ve iki cins arasında ko-
ordınasyon sagladıklan gözlemlendı. Sonra
medva girdı devreye ve eşcinsellerin büyük
birbölümu >aratıcı meslekler seçerekbuış-
kolunun değışık alanlanna kaydılar. Ağırlıklı
olarak medya. sanat, reklam ve moda ile ilgi-
lenmeye başladı lar.
Calvin Klein reklam fotoğraflannda. özel-
lıkle e^cınsel erkekler kullandı Avrupa kent-
lerinın reklam panolannı ıç çamaşırlan sunan
eşcinseller kapladı. Vetoplumların dikkati bu
kitleler üzerine çekildi.
Yapılan araştırmalar; Amerika, Almanya.
Ingiltere. Isveç. Norveç ve Fransa gıbı ülke-
lerde erkek nüfusun vüzde 10'unun eşcinsel-
• Eşcinseller; medya, sanat ve
moda alanlanndaki başanlanyla
hem 1990'h yıllara damgalannı
vurdular hem de Batfda toplumun
bir parçası olarak kabul gördüler.
lerden oluştuğunu ortaya koydu. Bu yüzde
10luk grubun yüzde 61'i lise ve yüksekokul
mezunu. yüzde 42'si boş zamanlannda en çok
alışveriş etmekten hoşlanıyor. Yüzde 56'sı yal-
nız yaşıyor. ancak uzun süreli, tekil ve sevgi-
ye dayanan bir ilişki özlemi içinde.
Mesleklerinde başanlar
Yapılan genış alanlı araştırmalar sonucun-
da, eşcinsellerin seçerek yaptıklan meslekler-
de klasik iki cinse göre daha başanlı oldukla-
n ortaya konmuş durumda. Kazançlan da bir
süre sonra diğerlerinden daha fazla oluyor. Bu
mesleki yükselişin zirvedeki noktalara vardı-
nlması hâlâ engelleniyor olsa da (araştırma
sonuçlan bunu göstenyor). eşcinsellerin üst
düzeylere kadar yükselmesı artık olağan sayı-
lıyor.
Eşcinsellerin tüketim harcamalan da ortala-
mada kadın ve erkekten yüzde 24 daha fazla.
Eşcinsel dergilerinin 2 bin kişı üzerinde yap-
tıklan bir ankette, yüzde 49'un gelirinin ayda
5 bin markın üzerinde olduğu belirlenmiş.
Lüksten, pahalı giysi ve antika eşyalardan
hoşlanıyorlar. Erkeklere karşı kadınlara olduk-
lanndan dahaolumsuz du> gular içındeler. Dü-
şünsel bir üretim yeteneğıne sahıpler ve genel-
likle bunu kullanabilecekleri mesleklerde ça-
lışıvorlar.
fç mimari, desinatörlük. moda, senaryo ya-
zarlıgı en gözde alanlan. Onlan mesleklerin-
de bu derece başanlı kılan bir faktörün de yüz-
yılların ezilmişliğı ve horlanmışlığından sıy-
rılma çabası olduğu uzmanlarca söyleniyor.
70'li yıllann sonunda başlayan bu mesleki ka-
bul ve yükselişin. toplum içinde de kişisel ka-
bul ve saygınlığı beraberinde getırdiginin al-
tını çizen uzmanlar. eşcinsellerin, popülarite-
nin yükselen değer halıne geldığı 90"lı yıllar-
da bu nedenle toplum gündeminin baş sırala-
nna oturduklannı belirtiyorlar.
Eşcinsellerin neredeyse yansı tek partnerli
ve uzun süreli bir ilişki içinde yaşıyor. Yalnız
yaşayanlann ise istegi bu dogrultuda. Eşcin-
seller arası ilişkide kıskançlık yerini olabildi-
ğince koruyor. Aşk da... Geçici ilişkiler için pre-
zervatif kullananlann oranı yüzde 65. A1DS ve
dığercınsel hastalıklar onlan korkutuyor. Yüz-
de 80'i asla bir kadınla beraber olmamış. Yüz-
de Pi kadın giysileri giymiş, kadın giysileri-
ni tahrik edici buluyor, ancak bunu sürekli yap-
mıyor.
Eşcinsel demek ve kuruluşlar giderek fonk-
siyonlannı yitiriyor. Uzmanlar artık bir rahat-
sızlık olmadığı en kapalı toplumlarca bıle ka-
bul edılen eşcinselliğin bir an önce ilgi odagı
konumundan indirilerek toplumlar içindeki
dogal statüsüne kavuşturulması gerektiğini
vurguluyorlar.