Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 MART 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Bana 161 milyoıı Kra borç versenize
4VDIN E.NGİ.N
Gayetciddiyim.Çokacele 161 milyon liraya
ihtiyacım var. Bir kitap alacağım. Evet. e\et.
tek bir kitap alacağım. Kitap 3500 Alman Mar-
kı. Yanı > aklaşık 161 milyon lira. Ben de de o
kadar para yok. (\falum Cumhurivet'te çalışı-
yorum). Kitabı ise illedealmak ıstiyorum. Düş-
lerime giriyor desem yendir...
Fazla bilmece gıbi oldu galiba. Biraz daha
açayım.:
Hanefi Yeter'i tanır mısınız'? Sözüm "hayır"*
diyenlere: Ressamdır. Has ressamdır. Tablolan
Berlin'de. Amsterdam'da. Briiksel'de. Strasbo-
urgcia. pek çok zor beğenir resimseverin duvar-
lanndadır. Bir Belçıkalı'nın. bir Alman aydını-
na "Evet, ama bende de Hanefi Veter'in üç ori-
jinai tabiosu var"dtye öv ünüşüne ben kendim ta-
. nık oldum. Batı A\ rupa'da bu kadar ünlüdür de
kendi yurdunda pek fazla tanınmaz. Yazık.
Işte bu Hanefi Yeter. benim siyasal göçmen-
lik yıllanmdan kalma kadim bir arkadaşımdır.
Bu kez IstanbuFda bir sergı açtı. Teşvikiye'de
Milli Reasürans SanatGalerisi'nde. arkadaşı \ e
hayat arkadaşı SerpüYeter ile ortak bir sergi bu.
Sergi 14 Nisan'a kadar sürüyor. Yani incelmiij
bir resim zev kiniz \arsa, hatta benciley in pek in-
celmemiijse bile. hâlâ \aktiniz var. gidin gezin
sergıvi. Hanefi'nin \e Serpil Yeter'in renk ve
anlatını hünerlerinin tadını çıkarın.
Ama benim derdim sergideki tablolarla değil.
Sergide bir de bir kitap sergileniyor. Ben onu is-
tiyorum. Fıyatı 161 milyon lıra ve ben ille de o
kitaptan bir tane istiyorum..
Anlatayım:
Kitabın adı Anılarda İstanbul. Topu topu y üz
tane. Yani aldığınızanda handiysebirantikasa-
tın almış oluyorsunuz. Antıkalığı bıryana ama
eskilerin "elemeği,göznuru"dediğı buolsage-
rek.
Hanefi. çocuksu ışıltılar uçuşan çekik gözle-
rinı daha da kısarak gülüyor
- Valla her kitabı tek tek boyadım...
- Dur. ona sonra geleceğiz. Sen önce şu kita-
bı anlat. \e kitabı bu '.'
Duraksadı. Besbellı böyle birsorudüşünme-
miş:
- Şey kitabı... Yani İstanbul kitabı bu. Anılar-
râhya Kemal'den Hacı Arif Bey'e, Muhlis Sebahattin Bey'den
Orhan Veli'ye, Aleko Bacanos'dan Münir Nurettin Selçuk'a
İstanbul. Koca İstanbul şiir olmuş, şarkı olmuş, resim olmuş...
Hepsi birleşmiş bir koca kitap olmuş. Kitabın içinde bir CD.
Alışılmadık biryorumla söylenmiş İstanbul şarkıları.
da İstanbul. .Şimdi bak. Batıda böy le bir gelenek
var. Aslında Osmanlı saravında da vardı. Min-
j atür ustalan, hattatlar tek bir kitap hazıriarlar.
padişaha sunarlardı. Bi/imki de az buçuk o he-
sap. Her bir sayfası av n av n ve elle vapılmış bir
kitap bu. İçinde... İçinde şarkı sözleri var. İstan-
bul'u anlatan şarkıların sözleri. Her şarkı sözü-
ne bir desen çi/dim. Çok özel bir teknikle bası-
lıyor. Her kitabın, her say fası tek tek ve elle... An-
hyormusun?
Anlatmakla anlaşılacak gıbı değil
- Indirşu kitabı vitnnden Hanefi. Açşunu he-
le...
Açtık. Aman Allahım. Yahva Kemal'den Ha-
cı Arif Bey'e, Muhlis Sebahattin Bey'den Or-
han Veli'ye. Aleko Bacanos'tan Münır Nuret-
tin Selçuk a İstanbul. Koca Istanbul ^iirolmu>.
şarkı olmuş. resim olmuş... Hepsı birleşmiş bir
koca kitap olmu^.
Kıtabm içinde bir CD. Alışılmadık bir yo-
rumla söylenmiş İstanbul şarkıları. Bir başka
Berhnli. Semasöylemiş. Gümrah vekederlı bir
ses. CD'nın kapağına minyatür mü desem. elı-
şi mi desem. oy a mı desem... İstanbul boy anmiş.
Hanefi'nin o hıç tükenmeyecek çocuksu coşku-
su:
- Hiç böyle CD gördün mü sen ? Bak İstan-
bulla bezedim CD'nin üstünü. Çevir, çcvir hele
şu sayfayi-.
Çevırıyoruzbırlıkte. "Düngecesazmeclisine
neden geç geldin"den "Erdi bahar. sardı yine
neş,'ecihanı"ya geçıyoruz. Ardından Hacı \rıf
Bey "Muntazırteşrifinehazırkayık**dıyor. Çe-
v iriyoruz... Ezgı resinı olmuş. reMin ezgı... Son-
ra... Sonra kat kat katlanmış bir sayfa...
- Bu ne bu Hanefi ?
Gene o mahcup. taa dogduğıı yörelerden Bay -
burt'tan filan getirdiğı gülümseme.
- Aç şu katlan. Aç hele.
Açıyorum Bıtmiyor. Bıtmesedıyorum. Kat-
ş sayfalar bir şerıt gıbi açılıyor \e önünıe
bir İstanbul açılıyor. Uzun. bıtmek tükenmek
bılmeze benzeyen bir İstanbul...
Bizim Bayburtfu koylü gülüyor gene. Ne de
olsa kövlü. önümde açılan renk cümbüşünü
metreyle tanımlıyor:
- Tam dört metre altmış santim bu resim.
SchranzdiyebirMaltalıressaiTiyaprnış.l840'da.
Ben onun çizdiği silueti aldım salt. Ondan sonra
1840'tan bugüne İstanbul'u bir daha çi/ip. bir
daha boyadım. Her kitapta İstanbul'u elimle,
tek tek boyadım. V üz kitap hepsi. Yüz bir olsun
deseleryapmazdım artık. Öylevorucu yani.
Ben Hanefi"ye göre çok uyanığım ya. Akıl
verdım:
- Kalanını matbaada bastırsan...
- Olur mu yüz kitaptan sonra bütiin kalıplar
>ok edildi. Olup olacağı bu işte. Yüz kitap. Anı-
larda İstanbul. Sema'dan on bir İstanbul şarkı-
sı. CD"de. Şarkı sözlerinin yer aldıgı kitap say fa-
jarında benim on bir desenim. Bir de a-ha bu.
İstanbul panoraması \ar.
- Dört metre altmı> santim.
- Heee. Ama her birini tek tek boyadım bili-
yor musun ?
O anlatıyor. Ben kitaba. hele hele önümde
uzanmış İMjnbul'adalmışını. Rengedönüijmüş.
HanetTnin renklerine dönü^müş Istanbul'a....
C'anına yandığımının. 3500 Marklık kitap ıçııı
"Hanefi buncayıllıkarkadaşız,şundan bir tane
banaarnıağanetsene" dennıez ki... Kös kösçık-
tını sergıden Gazcteye geldım. Ama aklım de-
ri kaplı o kocaman İstanbul kıtabında... Baktım
olacak gıbi değil. Oturupbuya?ıvı\azdım. Eğer
gazetede bu yazıyı ya\ınlatacak bir senis bu-
labilirsem (Kültür semsinden Spor servisine
kadar bütün ser\ islere gideceğım) bir umut \ar.
Belki sanatsever bir okuyucu çıkar bana 161
milyon lira borç verır. Ben de gidenm Hane-
fı've. Derim ki ona...
Hanefi ve SerpH
Veter'in ortak sergUeri
14 nisan tarihine dek
Teşvikiye'deki Milli
Reasürans Sanat
GaJerisi'nde
«örülebilir.
(Fotoğraf: ERZADE
ERTEM)
13.Uluslararası Ankara Müzik Festivali 25 mart-26 nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek
Ankara'da bu kez müzikli günlerbaşlıyorKültür Servisi- 13. L'luslararası Ankara
Müzik Festivali. bu yıl 25 mart- 26
nisan tarihleri arasında
gerçekleştınliyor. Se\da- Cenap And
Müzik Vakff nca düzenlenen festi\al,
'daha zengin ve daha üstün nitelikli*
programıyla sanatse\erlerin
karşısına çıkıyor.
Festivalin açılışını Güfcistan'ın Tiflis
Senfoni Orkestrası yapacak. Orkestrayı
dünyanın en ıvı şefleri arasında yer
alan Jansug Kakhidze yönetecek. 25
marttaki açılışın yanısıra 26 martta da
bir konser verecek olan orkestra, iki
konserde farklı repertmarlarla
Ankaralı seyircilerin karşısına çıkacak.
Açılış konserinde FeritTüzün'ün
"Anadolu Süiti'ni seslendirecek olan
orkestra. festival açılışına yaraşır bir
performans hedefliyor.
Festivalin ikinci günü. Ingiliz folk
müziğinin başanlı yorumcusu Kathryn
Tkkell. Saklıkent"te bir konser
verecek. Festhalde. 'free-
caz'gruplanndan Tri CoJor da yer
alıyor. 1994yılında 'AvrupaCa/
^
r
a^şma$^nda bınncilik ödülü alan
grup. cazın farklı bir örneğini sunacak.
Bu \ ıl ilk kez Kuzey Kıbns Türk
Cumhuriyeti de temsil ediliyor
festi\alde. Genç piyanist Rüya Taner.
28 mart akşamı RHM'de bir resital
verecek. Güçlü birdoğaçlama
yeteneğine sahip olan Juanjo
Dominguez ise Ankaralı
müzıkseverlere bir gıtar resitali
sunacak. Festivalin ikinci gitar konseri
Jorge Cardoso- Ahmet Kanneci gitar
ikilisi tarafından \erilecek.
Sanatse\erlerin yakından tanıdığı
Kanneci. son zamanlarda Türk müziğı
ile gitar repertuvarını genişletme
çabalanyla. yurtdışında büyük beğeni
evda Cenap And Vakfı'nca
düzenlenen festivalin açılışını
Tiflis Senfoni Orkestrası
yapacak. Konserde Ferit Tüzün'ün
"Anadolu Süiti"ni seslendirecek olan
orkestrayı Jansug Kakhidze
yönetecek. Aziza Mustafa Zadeh.
Zürih Balesı, Fazıl Say, Academy of
St.Martinun the Fields, Rosso
Venezia, Hideko Udagavva. Slovak
Filarmoni Orkestrası ,bu yıl daha
zengin ve nitelikJi olan programm
konukları arasında veralıvor.
topluyor. Etno-caz grubu Ensemble
Ankara'nın konseri ise 30 mart
tarihinde TÜBlTAK'ta.
Flamenko dansın usta yorumcusu
Antonio Canales \e topluluğu 31 mart
günü MEBıle canlı müzik eşliğinde
fandangodan tangoya pek çok dans
sergıleyecek. 4 \e 5 nisan giinleri
Avrupa'nın en ünlü topluluklanndan
Zürih Balesi. MEB Şura Salonu'nda
iki gösteri sunacak. Hans van Manen
ve Mats Ek gibi çagımızın en ünlü
koreograflarının eserlerini sahneleyen
Zurich Balesı Türkiyeye 35 dansçıyla
geliyor. 5 nisandakı ikinci etkinlik
CSÖ'nun şef Güner Aykal
\önetimindekı konseri. FazılSay'ın
'Senfoni Konçertantının dünya
prömiyeri bu konserde
gerçekleştirilecek.
Çoksesli müziğin bir ünlü orkestra.sı.
bu yılkı feMi\alin gözde isimlerinden.
Ingıltere'nin ünlü Academy ofSt.
Martin in the Fields topluluğu.
Kenneth Silito jönetiminde iki konser
\erecek Ankara"da.
Ingiltere'den gelecek ikinci isim.
gıtanst Timothy VValker da. tm-yıl
Cunıhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük
Ödülü'nü alan flütçümüz Şefika
Kutluere eşlik etmek üzcre festi\alin
konuklan arasında )eralıyor. Bilkent
Senfoni Orkestrası ise şef Karl Anton
Rkkenbaher yönetiminde. uluslararası
alanda pek çok başarıya imza atmış
arpçımız Şirin Pancaroğlu ıle bir
konser verecek.
Festivalin sürprızi ise Azerbaycanlı
sanatçı Aziza Mustafa Zadeh. L'lusal
ezgilerı caz kalıpları içinde
piyanosuyla evrensellige taşımakta
gösterdiği başarıyı müzikseverler.
geçen yıl L'luslararası İstanbul Caz
Festivali'nde izleme olanağı
bulmu^lardı.
İsrailli KibbutzContemporary Dance
Company. Atout Saksafon Topluluğu.
Ylakedonyalı Gajdo\ StringQuartet.
Amerikalı klasik caz yorumcusu Ethel
Ennis ve Grubu, Litvanyalı kemancı
V\ ilhelmas Tchepinski. Italyan
Orchestra Dı Guıdo Cantelh. Japon
kemancı Hideko L'dagawa. Barok
müzik topiuluklanndan L'Ensemble II
Seminario Muskale. İtalya'nın ünlü
deneysel bale grubu Rosso \enezia.
festivali renklendirecek diğer konuklar
arasında yer alıyor.
Festivalin kapanış konserini ise. 170
kişılik korosu. 100 kişilik orkestrası ile
Slovak Filarmoni Orkestrası verecek.
'Ya Nasreddin
Hocalar olmasaydı?'
Kültür Sen isi-Zev tınburnu
Beledıyesi'nin 1996 yılının
UNESCO tarafından -Nas-
reddin Hoca" vılı olarak ilan
edilmesi nedenıv le düzenledı-
ği iki günlük etkinlik. cuma
akşamı Akgün Otel'de düzen-
lenen -Ya Nasreddin Hocalar
Olmasaydı"konulu panelle
başladı.
Zeyiinburnu Beiedıyesi Ti-
yatroEkıbrnındramatizeettı-
ği Nasreddin Hoca fıkraları-
nın ardından başlavan panele
nıızah dünyasının ünlü ısımle-
ri Kandemir Konduk. Mert
AIi Başanr, Gani Müjde. Ha-
san Kaçan. Metin İ sründağ.
Ergin Gülen ve Zeyiınburnu
Belediye Başkanı Âdil Eme-
can katıldı.
Münir Özkul. Üstün Asutav
gibi sinema emektarlarının da
izledıgi panelde "Nasreddin
HocalarOlmasaydr sorusuna
yanıt arandı. Panelı yöneten
Mert Alı Ba^arır bu soruva.
-Nasreddin Hocalar olmasay-
dı. BektaşPler. İncili Ça> uş'lar
olacaktı.Onlarolmasavdı Aziz
Nesin, Ferhan Şensoy olacaktı.
Onlardaolmasavdı Kenan tv-
ren, Sadettin Teksoy. Nusret
DemimL RehaMuhtar olacak-
tı" şekhndekı verdiğı yanırtan
sonra Hasreddın Hoca fıkrala-
rındakı polıtik unsurlara dik-
kat çekti.
Kandemir Konduk. Nasred-
din Hoca olmasa bile her dö-
nemde. o günün çelışkilerini
ırdeleyen insanlara öneriler
getıren bırılerının çıkacağını
belirttı ve -Nasreddin Hoca-
lar olmasaydı, hoşgörüsüz.
ıe\ ksiz, se> gisiz. sıkıcı insanlar
olurduk" aörüşünü dıle getır-
dı.
Ergin Gülen. Nasreddin
Hoca'yı bir düşünür. felsefecı
olarak kabul ettığinı: onu ko-
mık değil. cıddı. ilencı veuya-
rıcı bulduğunu sövledı. Gani
Müjde ise (aklı. günün önem-
li konularından bırı olan Gala-
tasaray-Fenerbahçe maçında
olduğu için) "Nasreddin Hoca
olmasa Galatasaray maçına
yetişiyor olacaknk" dıve söze
başlayarak. "Necmettin Hoea,
Tansu Hoca. Akbulut Hoca
var. Bunlar bizi güldürüyorlar.
Bizi güldüren bütün hocalara
teşekkürier"dedı.
Metin Üstündağ. "çektiği-
miz acılara denk düşen bir
adam" olarak tanımladığı
Nasreddin Hoca gıbı ınsanla-
rın. halk arasından. böyle yö-
netıcıler oldukça daha çok çı-
kacağını. mızahın hep baskı
dönemlerınde ortaya çıktığını
anlattı.
Zeytinburnu Belediye Baş-
kanı Adil Emecan ise Nasred-
din Hoca'nın bir fıkra kahra-
manı mızahı figür olmadığını
belirterek. Nasreddin Hoca
fıkralannı toplumun gülen yü-
zü olarak değerlendırdi.
Bir film çektiğfani bümiyorduın!
Ankara Film Festivali'nde en iyi kadın oyuncu ödülünü alan Şebnem Tacal için bu ödül bir sürpriz
EBRL KAŞH
İZMİR- Şebnem Tacal yıllarca.
sahnelerde alkışlarla ödüllendirıldi.
Şımdı de beyazperdeden "en iyi ka-
dın oyuncu" ödüllünü aldı. Antalva
Film Festivali'nde "OnatKuÖarÖzel
Ödülü"'nü kazanan Tacal, şimdi 8.
Ankara Film Festıvalfnde "Özlem
Düne, Bugüne, Nanna" fılmındeki
rolüyie "En İyi KadınOvuncu" ödü-
lünü almanın sürpriz heveeanını ya-
şıvor.
6 yaşında "Bir Delinin Hatıra Def-
teri"'ndeGencoErkarı ızleven Şeb-
nem Tacal. ovundan çıktığında "Bu
adam gibi olmakistiyorum"dedi. So-
nunda da dediğını yaptı. Aılesının
desteğıyle Ankara Devlet Konserva-
tuvan'na girdi. 12 yıldır da Izmir
Devlet Tiyatrosu'nun sanatçisı. Bu-
güne kadar 30'u aşkın oyunda görev
alan Tacal. Sersem Kocanın Kurnaz
Kansı. Batakhane Güzeli, Bir Şehnaz
Oyun. Marat, Mavmun Davası gıbı
oyunlarda rol aldı. Şimdılerde de Na-
zım Üçlemesfnın Dünya Yurttaşı
oyunuyla izleyenlerinin karşına çık-
mava hazırlanıyor.
"Sanatçı olunmaz, sanatçı doğulur
sözüne inanıyorum. Yetenek insanın
içinde var. Ama eğitim ve tecrübeyle
\etenegin geiiştirilmesi gereknor. In-
san o sanatçı heyecamnı doğduğun-
dan beri içinde hissedr»orsa,doğm >e-
re ulaşır zaten." dıvor Tacal.
Tacal ıçın büvük bir sürpriz ödül
alması. Bir film çektiğini bilmiyor.
"Ben TRT için yapılan bir dizi de rol
en TRT için yapılan bir
dizide rol aldım. 'Özlem
Düne. Bugüne, Yanna' adlı
dizinin bir bölümde rol almıştım.
Sonra bir gün telesekreterimde
bulduğum bir notla dizinin filme
dönüştürüldüğünü \ e Antalva
Film Festivali'ne katılacağını
öğrendim. İşin gerçeği ben daha
filmimi seyretmedim. Ödül.
benim icin tam bir sürpriz oldu.
aldım. 'Özlem Düne. Bugüne. Yan-
na ' adlı dizinin bir bölümde rol almış-
nm. Sonra bir gün telesekreterimde
bulduğum bir notla dizinin filme dö-
nüştürüldüğünü ve Antalva Film Fes-
tivali'ne katılacağını öğrendim. İşin
gerçeği ben daha filmimi seyretme-
dinı. Çok se\erek oynadığım dizinin
önce filme çevrilmesisonra da ödül
kazandırması benim için tam bir
sürpriz."
Tülav Eratalay'ın yönettığı "Öz-
lem Düne. Bugüne. Yanna..."nın se-
naryosıı üç avn hıkâveden oluşuyor.
Artun Neres v e A> kutTankuter' ın se-
naryoMinu >azdığı film. Hulki Ak-
tunçun. "Bir VerGöstericinin Haya-
tı". KemalTahir'ın "Arabacı" . Ze>-
yatSelimoğlu'nun "Blldırcınlar" ad-
lı hıkâvelennden sınemava uvarlan-
mış. Şebnem Tacal. Bir YerGösterı-
cının Yerfnde Madam Krısta'vı ov-
nuyor. "Sinemanın Türkiye ilk geldi-
ğj >ıllan >ansıtan birdönem filmi. Ben
sinemada >er gösterici olarak çalışan
Madam Krista'yı canlandınyorum.
Sinema) a gelen, genç bir çocuğa âşık
Krista. gençle yaşadığı du> gusal bera-
berlik \ü/ünden kendisivle çahşıyor.
Filmde eski\e. eski sinemalara. aşkla-
ra. dosttuklara karşı duv ulan bir öz-
lem var."
4O'lı yıllann özlemi
Özlemlenn filmı. "Özlem Düne.
Bugüne, Yanna". Tacal da fılmın
geçtığı 1940'lı50"li vıllaraözlemdu-
vuyor. O zamanlarda ya^adığını his-
sedıyor. Fılnıı bu yüzden çok sev ıvor
Tacal: "Film sayesinde o dönemleri
vaşadım. O dönemin sinemalan, in-
san ilişkileri, vaşam her şe> çok fark-
lıymış. İnsaniar bayrama gider gibi
gidermiş sinemalara. Oyuncu olmak
çok zormuş o zamanlar. Bir elin par-
makları kadarmışov uncu savısı. Per-
dedeki o\ uncuya çok bü\ ük saygı var-
nıış. Bütün olanaksızlıklara rağmen o
kadar güzel şey ler yapmışlar ki. Bü-
tün bunlar beni çok hevcanlandırdı
>e rolümü hissederekoynadım".
O yıllarda sanatçının konumunu da
çok iarklı görüyor Tacal. Izleyenler
ıçın ovuncuların çok üste bir yerde
olduğunu söylüvor. Şimdi ise oyun-
cular evın ıçinden bırıvmiş gibi Ta-
cal'a göre. Televızyonun bunda
önemlı rolü olduğunu anlatıvor...
Günümüzde sev ırcıyle oy uncu ara-
sındaki samimi duvguların yaşanma-
sından memnun. Ama halkın kendı-
sını tanımasın 1an çok utanıyor. Her
gece sahnede bir salon dolusu seyır-
cının karşısında rolünü son derece ra-
hatoynamasınakarşın. birilenkendi-
sıne vaklaştığında utanıyor ve heye-
canlanıp. konuşamıvor.
Sanatın her dalını sevıyor ama tı-
yatronun verı çok başka. Sahneler-
den asla vazgeçemeyeceğıni v urgulu-
yor. "İlk filmimde ödül almak bir so-
rumluluk getirijor. Tıyatrodan vaz-
geçemem ama sinemayı da sürdür-
mek istiyorum. Seçici oİup, De> let Ti-
yatrosu oyuncusuna >akışır pmjeler-
de rol almak istivorum. Sanatçı sıfatı
alınmaz. sanatçı sıfatı halk tarafından
verilir. Sahnedeki oyunculuğunuz.
sahne dışındaki kişiliğiniz, hareketle-
riniz\edüma\abakışınızladeğerten-
dirilhorsunuz"dıvor
Genç sanatçı Şebnem Tacal. Antal-
va ve Ankara'da aldığı ödüller karşı-
sında mutlu. heyecanlı ve meraklı.
Heyecamnı her zaman sürdürüp, si-
nema ve tiyatroda güzellıkler yarata-
cağına ve yaşatacagına ınanıyor.
BU AŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Yaratma Özgürlüğümüz
Yaratma özgürlüğümüzü engelleyen yasaklarla
savaşımımız ellı yıldır sürüyor.
Elli yıldır parlamentoya egemen olan siyasal par-
tilere karşı.
Bu partilerin çağdaş uygarlığı, temel hakları hiçe
sayan ideologlanna karşı.
1945'te "Cemiyetler Kanunu "nu değiştırerek bir-
den fazla parti kurulması yasağını kaldıran Cumhu-
riyet Halk Partisi'ydi.
Ama CeZa Yasamızı, Mussolini dönemının faşist
ceza yasasınCİan
"ithal" edilen maddelerden arın-
dırma zorunlug'!-1
' demokrasinin "olmazsa olmaz"
koşulu sayılmadı.
Demokrat Parti'nin "tfeclis diktası" dönemınde
bu maddeler yoluyla öngörü!£n
cezalar beş katı art-
tırılarak baskı öğeleri olarak kullar"''^1
-
Bu uluslararası antlaşmalara ters o ü s e n t u t u m d a
demokrasiye aykırı görülmemiştir.
"Hukuk Makinası" başlıklı yazımda şöy'f demiş-
tim:
"Çağdaş bilim, yargıyı, yasamanın güdümüne aı~
mayı amaçlayarak hukukun kendı çıkar düzenleri-
ni koruma durumuna getirilmesini 'Hukuk Makina-
sı' olarak adlandtrıyor.
Yakın tarihimizde unutulmaması gereken olaylar
yaşadık.
Osmanlı'nın son döneminde Mustafa Kemal ve
arkadaşlarını, Kürt Mustafa Dıvan-ı Harbı olarak
anılan askeri mahkemede idama mahkûm ettiler.
Divanı oluşturan kışilerin verdıği bu karar da elbet
biryasaya dayanıyordu.
Ama istem, emperyalizmin ikinci sınıf kuman-
danlanna boyun egen Osmanlı devletlilerinden gel-
dı. Uygulama 'Hukuk Makinası'ndan.
Hukuk, bilinen sınıf ve katmanlann ideolojisini
paylaşan siyasal odakların tekelinden kurtanlma-
dıkça düşünsel bunalım toplumsal çekışmeye dö-
nüşecektir.
Çağdaşlanmız, biliyorlar ki, toplumsal yarar ilke-
sine ters düşen bizler değiliz." (Cumhurıyet, 27 Şu-
bat 1995)
Uygarlığın birıncil simgesi edebıyatı, sineması, ti-
yatrosu, müziğı, resmi. balesıyle sanat.
Çağdışı yasaklarla sanatçının yaratma özgürlüğü-
ne taş koydunuz mu, sanatın nitelik değiştirmesı ka-
çınılmaz olur.
1986 tarihini taşıyan bir yazımda da şöyle somut-
lamaya çalıştım baskıya uğrayan sanatın nıtelik de-
ğıştirmesinı:
"Yaratma özgürlüğüne konan yasaklar, güncel
politik olaylarda görünenlerden daha derin etkiler
bırakır toplumlarda.
Politik olaylarda, engelleryeni birikimlere, tepki-
lere yolaçabilir. Olay doğrudan toplumsaldır. Vege-
cikilerek de yapılabilir niteliktedır.
Sanat kişisel bir çabadır. Prof. Kagan'/n belirtti-
ğigibi 'Derinlemesıne ve bir kereciklık bir kişisel ka-
raktertaşır'. Sanatçının toplumsal konumu, algıla-
n, bilinci, etkllenmeleriyle birlıkte ruhsal gerçeğiy-
le koşullu olduğu için iç dünyasındaki tedirgınlik,
giderek bireysel boyut'.ara ulaşır. Varlığıyla çelişen
yabancılaşma durumları koyar ortaya.
Bu nedenle hangi odaktan (devletten ya da ka-
pitalden) gelirse gelsin dolaylı ya da dolaysız bas-
kıların etkileh güncel değil, tarihseldir. Bırsüreciet-
kilemeye yönelıktir çünkü.
Kişisel değil toplumsaldır.
Çünkü bir sanatçının yaratılarında gerçeğin sa-
natsal olarak özümlenmes -baskı yoluyla- nitelik
değiştirmişse, başkalarını da etkileyerek genel ni-
telikler kazanabilir." (Bılim ve Sanat, Ocak 1986)
Uygarlaşma sürecine girmiş bir toplumun önüne
çıkarılan en büyük tehlike budur.
Şimdi, II. Sanatçılar Kurultayı öncesinde milletve-
killerine seslenmek istiyorum:
Düşüncelerimizin ürünlerini kamunun seçme öz-
gürlüğü varsa -kı var- yaratılarımıza uzak kalarak ce-
zalandırmak da elindedir, benimseyerek ödüllen-
dirmek de.
Yasalarımızı, faşist ceza yasalanndan kalma mad-
delerden arındırarak yasakçılığa son vermeyı de-
mokrasinin gereği olarak görmüyor musunuz?
Viyana Senfoni
bugün îstanbuPda
Kültür Servisi - Dünya-
nın sayılı orkestraları ara-
sında yer alan Yiyana Sen-
foni Orkestrası bugün. ün-
lü Fransız şef Georges
Pretre yönetımindeki 115
kişılik dev kadrosu ile Ce-
mal Reşit Rey Konser Sa-
lonu'nda.
Türkiye'ye ilk kez gele-
cek olan Viyana Senfoni
Orkestrası. Avusturya Lı-
seliler Vakff nın çabaları
ile bulunan 60'ın üzerinde-
ki kişisel ve kurumsal
sponsordesteğı ile konser-
lerini gerçekleştirecek.
CRR Konser Salonu'nun
1995-96 programının en
önemli konuklan arasında
yer alan Viyana Senfom
Orkestrası, "Sponsoriar
İçin"gerçekleştireceği bu-
günkü konserine saat
20.00'de başlayacak. Or-
kestra. Mozart'ın "Obua.
klarinet. korno \e fagot için
Senfoni Konçertanfını ve
Mahler'in "5.Senfoni'"sini
seslendirecek.
Dünyaca ünlü orkestra.
salı günü saat 19 30'da ise
Istanbullu müzikseverler
için Çaykovski'nin "4.Sen-
fbni*'sini ve Ravel'in "Kaz
AnaSuiti" ile "Bolero"su-
nu seslendirecek.
100 yıldan bu yana deği-
şik isimlerle varlığını sür-
düren orkestra. bu süre
içinde senfonik müzikte
önemli bir kilometre taşı
olmuş pek çok vapıtı ilk
kez seslendirdı.
Viyana'da bir yıl içinde
200 dinletiyi kapsayan
programlarının yanı sıra
birdenizaşm ve bir Avru-
pa turnesi gerçekleştiren
Viyana Senfoni Orkestrasi.
ünlü "Bregenzer Festiva-
li"nde de *fe$thal orkestra-
sı' olarak görev yapmak-
ta...
Dünyanın en ünlü şefle-
ri arasında yer alan Zubin
Mehta. Claudio Abbado
gibi iMmlere bugimkü ün-
lerını sağlayan Viyana
Senfoni Orkestra>f nda bu-
güne dek çalışan orkestra
şefleri arasında Bruno
\Valter. Richard Strauss,
U'illhelm Furt»angler,Os-
wald Kabasta, George
Szell, Hans Knapperts-
busch başta geliyor.
İkinci Dünya Sava-
şı'ndan sonra Herbert\on
Karayan'ın şef olarak gö-
rev yaptığı orkestrada
\\olfgang Sanallisch. Le-
onard Bernstein ve Lorin
Maazel gıbi müzisyenler
ilk performanslarını ger-
çekle^tirdiler.
Josef Krips'in sanat da-
nışmanlığını. Carlo Maria
Guilini ve Gennady Ro/-
destvensky 'nin daımi şef-
lik görev ini yürüttüğü or-
kestrada son dönemde ko-
nuk şefliği. istanbul kon-
serlerinde orkestrayı yöne-
tecek Georges Pretre üstle-
niyor.
'1986-1991 yıllan ara-
sında. daha sonra fahri şef
payesı verildiği Viyana
Senfoni Orkestrası "nın bi-
rinci mısafir şefi olan sa-
natçı. Vıyana'daki konser-
lerin yanı sıra. orkestrayı
tüm Avrupa. ABD ve Ja-
ponya'yı kapsayan turne-
lerde de vönerti.