23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MART 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Bana 161 milyoıı Kra borç versenize 4VDIN E.NGİ.N Gayetciddiyim.Çokacele 161 milyon liraya ihtiyacım var. Bir kitap alacağım. Evet. e\et. tek bir kitap alacağım. Kitap 3500 Alman Mar- kı. Yanı > aklaşık 161 milyon lira. Ben de de o kadar para yok. (\falum Cumhurivet'te çalışı- yorum). Kitabı ise illedealmak ıstiyorum. Düş- lerime giriyor desem yendir... Fazla bilmece gıbi oldu galiba. Biraz daha açayım.: Hanefi Yeter'i tanır mısınız'? Sözüm "hayır"* diyenlere: Ressamdır. Has ressamdır. Tablolan Berlin'de. Amsterdam'da. Briiksel'de. Strasbo- urgcia. pek çok zor beğenir resimseverin duvar- lanndadır. Bir Belçıkalı'nın. bir Alman aydını- na "Evet, ama bende de Hanefi Veter'in üç ori- jinai tabiosu var"dtye öv ünüşüne ben kendim ta- . nık oldum. Batı A\ rupa'da bu kadar ünlüdür de kendi yurdunda pek fazla tanınmaz. Yazık. Işte bu Hanefi Yeter. benim siyasal göçmen- lik yıllanmdan kalma kadim bir arkadaşımdır. Bu kez IstanbuFda bir sergı açtı. Teşvikiye'de Milli Reasürans SanatGalerisi'nde. arkadaşı \ e hayat arkadaşı SerpüYeter ile ortak bir sergi bu. Sergi 14 Nisan'a kadar sürüyor. Yani incelmiij bir resim zev kiniz \arsa, hatta benciley in pek in- celmemiijse bile. hâlâ \aktiniz var. gidin gezin sergıvi. Hanefi'nin \e Serpil Yeter'in renk ve anlatını hünerlerinin tadını çıkarın. Ama benim derdim sergideki tablolarla değil. Sergide bir de bir kitap sergileniyor. Ben onu is- tiyorum. Fıyatı 161 milyon lıra ve ben ille de o kitaptan bir tane istiyorum.. Anlatayım: Kitabın adı Anılarda İstanbul. Topu topu y üz tane. Yani aldığınızanda handiysebirantikasa- tın almış oluyorsunuz. Antıkalığı bıryana ama eskilerin "elemeği,göznuru"dediğı buolsage- rek. Hanefi. çocuksu ışıltılar uçuşan çekik gözle- rinı daha da kısarak gülüyor - Valla her kitabı tek tek boyadım... - Dur. ona sonra geleceğiz. Sen önce şu kita- bı anlat. \e kitabı bu '.' Duraksadı. Besbellı böyle birsorudüşünme- miş: - Şey kitabı... Yani İstanbul kitabı bu. Anılar- râhya Kemal'den Hacı Arif Bey'e, Muhlis Sebahattin Bey'den Orhan Veli'ye, Aleko Bacanos'dan Münir Nurettin Selçuk'a İstanbul. Koca İstanbul şiir olmuş, şarkı olmuş, resim olmuş... Hepsi birleşmiş bir koca kitap olmuş. Kitabın içinde bir CD. Alışılmadık biryorumla söylenmiş İstanbul şarkıları. da İstanbul. .Şimdi bak. Batıda böy le bir gelenek var. Aslında Osmanlı saravında da vardı. Min- j atür ustalan, hattatlar tek bir kitap hazıriarlar. padişaha sunarlardı. Bi/imki de az buçuk o he- sap. Her bir sayfası av n av n ve elle vapılmış bir kitap bu. İçinde... İçinde şarkı sözleri var. İstan- bul'u anlatan şarkıların sözleri. Her şarkı sözü- ne bir desen çi/dim. Çok özel bir teknikle bası- lıyor. Her kitabın, her say fası tek tek ve elle... An- hyormusun? Anlatmakla anlaşılacak gıbı değil - Indirşu kitabı vitnnden Hanefi. Açşunu he- le... Açtık. Aman Allahım. Yahva Kemal'den Ha- cı Arif Bey'e, Muhlis Sebahattin Bey'den Or- han Veli'ye. Aleko Bacanos'tan Münır Nuret- tin Selçuk a İstanbul. Koca Istanbul ^iirolmu>. şarkı olmuş. resim olmuş... Hepsı birleşmiş bir koca kitap olmu^. Kıtabm içinde bir CD. Alışılmadık bir yo- rumla söylenmiş İstanbul şarkıları. Bir başka Berhnli. Semasöylemiş. Gümrah vekederlı bir ses. CD'nın kapağına minyatür mü desem. elı- şi mi desem. oy a mı desem... İstanbul boy anmiş. Hanefi'nin o hıç tükenmeyecek çocuksu coşku- su: - Hiç böyle CD gördün mü sen ? Bak İstan- bulla bezedim CD'nin üstünü. Çevir, çcvir hele şu sayfayi-. Çevırıyoruzbırlıkte. "Düngecesazmeclisine neden geç geldin"den "Erdi bahar. sardı yine neş,'ecihanı"ya geçıyoruz. Ardından Hacı \rıf Bey "Muntazırteşrifinehazırkayık**dıyor. Çe- v iriyoruz... Ezgı resinı olmuş. reMin ezgı... Son- ra... Sonra kat kat katlanmış bir sayfa... - Bu ne bu Hanefi ? Gene o mahcup. taa dogduğıı yörelerden Bay - burt'tan filan getirdiğı gülümseme. - Aç şu katlan. Aç hele. Açıyorum Bıtmiyor. Bıtmesedıyorum. Kat- ş sayfalar bir şerıt gıbi açılıyor \e önünıe bir İstanbul açılıyor. Uzun. bıtmek tükenmek bılmeze benzeyen bir İstanbul... Bizim Bayburtfu koylü gülüyor gene. Ne de olsa kövlü. önümde açılan renk cümbüşünü metreyle tanımlıyor: - Tam dört metre altmış santim bu resim. SchranzdiyebirMaltalıressaiTiyaprnış.l840'da. Ben onun çizdiği silueti aldım salt. Ondan sonra 1840'tan bugüne İstanbul'u bir daha çi/ip. bir daha boyadım. Her kitapta İstanbul'u elimle, tek tek boyadım. V üz kitap hepsi. Yüz bir olsun deseleryapmazdım artık. Öylevorucu yani. Ben Hanefi"ye göre çok uyanığım ya. Akıl verdım: - Kalanını matbaada bastırsan... - Olur mu yüz kitaptan sonra bütiin kalıplar >ok edildi. Olup olacağı bu işte. Yüz kitap. Anı- larda İstanbul. Sema'dan on bir İstanbul şarkı- sı. CD"de. Şarkı sözlerinin yer aldıgı kitap say fa- jarında benim on bir desenim. Bir de a-ha bu. İstanbul panoraması \ar. - Dört metre altmı> santim. - Heee. Ama her birini tek tek boyadım bili- yor musun ? O anlatıyor. Ben kitaba. hele hele önümde uzanmış İMjnbul'adalmışını. Rengedönüijmüş. HanetTnin renklerine dönü^müş Istanbul'a.... C'anına yandığımının. 3500 Marklık kitap ıçııı "Hanefi buncayıllıkarkadaşız,şundan bir tane banaarnıağanetsene" dennıez ki... Kös kösçık- tını sergıden Gazcteye geldım. Ama aklım de- ri kaplı o kocaman İstanbul kıtabında... Baktım olacak gıbi değil. Oturupbuya?ıvı\azdım. Eğer gazetede bu yazıyı ya\ınlatacak bir senis bu- labilirsem (Kültür semsinden Spor servisine kadar bütün ser\ islere gideceğım) bir umut \ar. Belki sanatsever bir okuyucu çıkar bana 161 milyon lira borç verır. Ben de gidenm Hane- fı've. Derim ki ona... Hanefi ve SerpH Veter'in ortak sergUeri 14 nisan tarihine dek Teşvikiye'deki Milli Reasürans Sanat GaJerisi'nde «örülebilir. (Fotoğraf: ERZADE ERTEM) 13.Uluslararası Ankara Müzik Festivali 25 mart-26 nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek Ankara'da bu kez müzikli günlerbaşlıyorKültür Servisi- 13. L'luslararası Ankara Müzik Festivali. bu yıl 25 mart- 26 nisan tarihleri arasında gerçekleştınliyor. Se\da- Cenap And Müzik Vakff nca düzenlenen festi\al, 'daha zengin ve daha üstün nitelikli* programıyla sanatse\erlerin karşısına çıkıyor. Festivalin açılışını Güfcistan'ın Tiflis Senfoni Orkestrası yapacak. Orkestrayı dünyanın en ıvı şefleri arasında yer alan Jansug Kakhidze yönetecek. 25 marttaki açılışın yanısıra 26 martta da bir konser verecek olan orkestra, iki konserde farklı repertmarlarla Ankaralı seyircilerin karşısına çıkacak. Açılış konserinde FeritTüzün'ün "Anadolu Süiti'ni seslendirecek olan orkestra. festival açılışına yaraşır bir performans hedefliyor. Festivalin ikinci günü. Ingiliz folk müziğinin başanlı yorumcusu Kathryn Tkkell. Saklıkent"te bir konser verecek. Festhalde. 'free- caz'gruplanndan Tri CoJor da yer alıyor. 1994yılında 'AvrupaCa/ ^ r a^şma$^nda bınncilik ödülü alan grup. cazın farklı bir örneğini sunacak. Bu \ ıl ilk kez Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti de temsil ediliyor festi\alde. Genç piyanist Rüya Taner. 28 mart akşamı RHM'de bir resital verecek. Güçlü birdoğaçlama yeteneğine sahip olan Juanjo Dominguez ise Ankaralı müzıkseverlere bir gıtar resitali sunacak. Festivalin ikinci gitar konseri Jorge Cardoso- Ahmet Kanneci gitar ikilisi tarafından \erilecek. Sanatse\erlerin yakından tanıdığı Kanneci. son zamanlarda Türk müziğı ile gitar repertuvarını genişletme çabalanyla. yurtdışında büyük beğeni evda Cenap And Vakfı'nca düzenlenen festivalin açılışını Tiflis Senfoni Orkestrası yapacak. Konserde Ferit Tüzün'ün "Anadolu Süiti"ni seslendirecek olan orkestrayı Jansug Kakhidze yönetecek. Aziza Mustafa Zadeh. Zürih Balesı, Fazıl Say, Academy of St.Martinun the Fields, Rosso Venezia, Hideko Udagavva. Slovak Filarmoni Orkestrası ,bu yıl daha zengin ve nitelikJi olan programm konukları arasında veralıvor. topluyor. Etno-caz grubu Ensemble Ankara'nın konseri ise 30 mart tarihinde TÜBlTAK'ta. Flamenko dansın usta yorumcusu Antonio Canales \e topluluğu 31 mart günü MEBıle canlı müzik eşliğinde fandangodan tangoya pek çok dans sergıleyecek. 4 \e 5 nisan giinleri Avrupa'nın en ünlü topluluklanndan Zürih Balesi. MEB Şura Salonu'nda iki gösteri sunacak. Hans van Manen ve Mats Ek gibi çagımızın en ünlü koreograflarının eserlerini sahneleyen Zurich Balesı Türkiyeye 35 dansçıyla geliyor. 5 nisandakı ikinci etkinlik CSÖ'nun şef Güner Aykal \önetimindekı konseri. FazılSay'ın 'Senfoni Konçertantının dünya prömiyeri bu konserde gerçekleştirilecek. Çoksesli müziğin bir ünlü orkestra.sı. bu yılkı feMi\alin gözde isimlerinden. Ingıltere'nin ünlü Academy ofSt. Martin in the Fields topluluğu. Kenneth Silito jönetiminde iki konser \erecek Ankara"da. Ingiltere'den gelecek ikinci isim. gıtanst Timothy VValker da. tm-yıl Cunıhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü'nü alan flütçümüz Şefika Kutluere eşlik etmek üzcre festi\alin konuklan arasında )eralıyor. Bilkent Senfoni Orkestrası ise şef Karl Anton Rkkenbaher yönetiminde. uluslararası alanda pek çok başarıya imza atmış arpçımız Şirin Pancaroğlu ıle bir konser verecek. Festivalin sürprızi ise Azerbaycanlı sanatçı Aziza Mustafa Zadeh. L'lusal ezgilerı caz kalıpları içinde piyanosuyla evrensellige taşımakta gösterdiği başarıyı müzikseverler. geçen yıl L'luslararası İstanbul Caz Festivali'nde izleme olanağı bulmu^lardı. İsrailli KibbutzContemporary Dance Company. Atout Saksafon Topluluğu. Ylakedonyalı Gajdo\ StringQuartet. Amerikalı klasik caz yorumcusu Ethel Ennis ve Grubu, Litvanyalı kemancı V\ ilhelmas Tchepinski. Italyan Orchestra Dı Guıdo Cantelh. Japon kemancı Hideko L'dagawa. Barok müzik topiuluklanndan L'Ensemble II Seminario Muskale. İtalya'nın ünlü deneysel bale grubu Rosso \enezia. festivali renklendirecek diğer konuklar arasında yer alıyor. Festivalin kapanış konserini ise. 170 kişılik korosu. 100 kişilik orkestrası ile Slovak Filarmoni Orkestrası verecek. 'Ya Nasreddin Hocalar olmasaydı?' Kültür Sen isi-Zev tınburnu Beledıyesi'nin 1996 yılının UNESCO tarafından -Nas- reddin Hoca" vılı olarak ilan edilmesi nedenıv le düzenledı- ği iki günlük etkinlik. cuma akşamı Akgün Otel'de düzen- lenen -Ya Nasreddin Hocalar Olmasaydı"konulu panelle başladı. Zeyiinburnu Beiedıyesi Ti- yatroEkıbrnındramatizeettı- ği Nasreddin Hoca fıkraları- nın ardından başlavan panele nıızah dünyasının ünlü ısımle- ri Kandemir Konduk. Mert AIi Başanr, Gani Müjde. Ha- san Kaçan. Metin İ sründağ. Ergin Gülen ve Zeyiınburnu Belediye Başkanı Âdil Eme- can katıldı. Münir Özkul. Üstün Asutav gibi sinema emektarlarının da izledıgi panelde "Nasreddin HocalarOlmasaydr sorusuna yanıt arandı. Panelı yöneten Mert Alı Ba^arır bu soruva. -Nasreddin Hocalar olmasay- dı. BektaşPler. İncili Ça> uş'lar olacaktı.Onlarolmasavdı Aziz Nesin, Ferhan Şensoy olacaktı. Onlardaolmasavdı Kenan tv- ren, Sadettin Teksoy. Nusret DemimL RehaMuhtar olacak- tı" şekhndekı verdiğı yanırtan sonra Hasreddın Hoca fıkrala- rındakı polıtik unsurlara dik- kat çekti. Kandemir Konduk. Nasred- din Hoca olmasa bile her dö- nemde. o günün çelışkilerini ırdeleyen insanlara öneriler getıren bırılerının çıkacağını belirttı ve -Nasreddin Hoca- lar olmasaydı, hoşgörüsüz. ıe\ ksiz, se> gisiz. sıkıcı insanlar olurduk" aörüşünü dıle getır- dı. Ergin Gülen. Nasreddin Hoca'yı bir düşünür. felsefecı olarak kabul ettığinı: onu ko- mık değil. cıddı. ilencı veuya- rıcı bulduğunu sövledı. Gani Müjde ise (aklı. günün önem- li konularından bırı olan Gala- tasaray-Fenerbahçe maçında olduğu için) "Nasreddin Hoca olmasa Galatasaray maçına yetişiyor olacaknk" dıve söze başlayarak. "Necmettin Hoea, Tansu Hoca. Akbulut Hoca var. Bunlar bizi güldürüyorlar. Bizi güldüren bütün hocalara teşekkürier"dedı. Metin Üstündağ. "çektiği- miz acılara denk düşen bir adam" olarak tanımladığı Nasreddin Hoca gıbı ınsanla- rın. halk arasından. böyle yö- netıcıler oldukça daha çok çı- kacağını. mızahın hep baskı dönemlerınde ortaya çıktığını anlattı. Zeytinburnu Belediye Baş- kanı Adil Emecan ise Nasred- din Hoca'nın bir fıkra kahra- manı mızahı figür olmadığını belirterek. Nasreddin Hoca fıkralannı toplumun gülen yü- zü olarak değerlendırdi. Bir film çektiğfani bümiyorduın! Ankara Film Festivali'nde en iyi kadın oyuncu ödülünü alan Şebnem Tacal için bu ödül bir sürpriz EBRL KAŞH İZMİR- Şebnem Tacal yıllarca. sahnelerde alkışlarla ödüllendirıldi. Şımdı de beyazperdeden "en iyi ka- dın oyuncu" ödüllünü aldı. Antalva Film Festivali'nde "OnatKuÖarÖzel Ödülü"'nü kazanan Tacal, şimdi 8. Ankara Film Festıvalfnde "Özlem Düne, Bugüne, Nanna" fılmındeki rolüyie "En İyi KadınOvuncu" ödü- lünü almanın sürpriz heveeanını ya- şıvor. 6 yaşında "Bir Delinin Hatıra Def- teri"'ndeGencoErkarı ızleven Şeb- nem Tacal. ovundan çıktığında "Bu adam gibi olmakistiyorum"dedi. So- nunda da dediğını yaptı. Aılesının desteğıyle Ankara Devlet Konserva- tuvan'na girdi. 12 yıldır da Izmir Devlet Tiyatrosu'nun sanatçisı. Bu- güne kadar 30'u aşkın oyunda görev alan Tacal. Sersem Kocanın Kurnaz Kansı. Batakhane Güzeli, Bir Şehnaz Oyun. Marat, Mavmun Davası gıbı oyunlarda rol aldı. Şimdılerde de Na- zım Üçlemesfnın Dünya Yurttaşı oyunuyla izleyenlerinin karşına çık- mava hazırlanıyor. "Sanatçı olunmaz, sanatçı doğulur sözüne inanıyorum. Yetenek insanın içinde var. Ama eğitim ve tecrübeyle \etenegin geiiştirilmesi gereknor. In- san o sanatçı heyecamnı doğduğun- dan beri içinde hissedr»orsa,doğm >e- re ulaşır zaten." dıvor Tacal. Tacal ıçın büvük bir sürpriz ödül alması. Bir film çektiğini bilmiyor. "Ben TRT için yapılan bir dizi de rol en TRT için yapılan bir dizide rol aldım. 'Özlem Düne. Bugüne, Yanna' adlı dizinin bir bölümde rol almıştım. Sonra bir gün telesekreterimde bulduğum bir notla dizinin filme dönüştürüldüğünü \ e Antalva Film Festivali'ne katılacağını öğrendim. İşin gerçeği ben daha filmimi seyretmedim. Ödül. benim icin tam bir sürpriz oldu. aldım. 'Özlem Düne. Bugüne. Yan- na ' adlı dizinin bir bölümde rol almış- nm. Sonra bir gün telesekreterimde bulduğum bir notla dizinin filme dö- nüştürüldüğünü ve Antalva Film Fes- tivali'ne katılacağını öğrendim. İşin gerçeği ben daha filmimi seyretme- dinı. Çok se\erek oynadığım dizinin önce filme çevrilmesisonra da ödül kazandırması benim için tam bir sürpriz." Tülav Eratalay'ın yönettığı "Öz- lem Düne. Bugüne. Yanna..."nın se- naryosıı üç avn hıkâveden oluşuyor. Artun Neres v e A> kutTankuter' ın se- naryoMinu >azdığı film. Hulki Ak- tunçun. "Bir VerGöstericinin Haya- tı". KemalTahir'ın "Arabacı" . Ze>- yatSelimoğlu'nun "Blldırcınlar" ad- lı hıkâvelennden sınemava uvarlan- mış. Şebnem Tacal. Bir YerGösterı- cının Yerfnde Madam Krısta'vı ov- nuyor. "Sinemanın Türkiye ilk geldi- ğj >ıllan >ansıtan birdönem filmi. Ben sinemada >er gösterici olarak çalışan Madam Krista'yı canlandınyorum. Sinema) a gelen, genç bir çocuğa âşık Krista. gençle yaşadığı du> gusal bera- berlik \ü/ünden kendisivle çahşıyor. Filmde eski\e. eski sinemalara. aşkla- ra. dosttuklara karşı duv ulan bir öz- lem var." 4O'lı yıllann özlemi Özlemlenn filmı. "Özlem Düne. Bugüne, Yanna". Tacal da fılmın geçtığı 1940'lı50"li vıllaraözlemdu- vuyor. O zamanlarda ya^adığını his- sedıyor. Fılnıı bu yüzden çok sev ıvor Tacal: "Film sayesinde o dönemleri vaşadım. O dönemin sinemalan, in- san ilişkileri, vaşam her şe> çok fark- lıymış. İnsaniar bayrama gider gibi gidermiş sinemalara. Oyuncu olmak çok zormuş o zamanlar. Bir elin par- makları kadarmışov uncu savısı. Per- dedeki o\ uncuya çok bü\ ük saygı var- nıış. Bütün olanaksızlıklara rağmen o kadar güzel şey ler yapmışlar ki. Bü- tün bunlar beni çok hevcanlandırdı >e rolümü hissederekoynadım". O yıllarda sanatçının konumunu da çok iarklı görüyor Tacal. Izleyenler ıçın ovuncuların çok üste bir yerde olduğunu söylüvor. Şimdi ise oyun- cular evın ıçinden bırıvmiş gibi Ta- cal'a göre. Televızyonun bunda önemlı rolü olduğunu anlatıvor... Günümüzde sev ırcıyle oy uncu ara- sındaki samimi duvguların yaşanma- sından memnun. Ama halkın kendı- sını tanımasın 1an çok utanıyor. Her gece sahnede bir salon dolusu seyır- cının karşısında rolünü son derece ra- hatoynamasınakarşın. birilenkendi- sıne vaklaştığında utanıyor ve heye- canlanıp. konuşamıvor. Sanatın her dalını sevıyor ama tı- yatronun verı çok başka. Sahneler- den asla vazgeçemeyeceğıni v urgulu- yor. "İlk filmimde ödül almak bir so- rumluluk getirijor. Tıyatrodan vaz- geçemem ama sinemayı da sürdür- mek istiyorum. Seçici oİup, De> let Ti- yatrosu oyuncusuna >akışır pmjeler- de rol almak istivorum. Sanatçı sıfatı alınmaz. sanatçı sıfatı halk tarafından verilir. Sahnedeki oyunculuğunuz. sahne dışındaki kişiliğiniz, hareketle- riniz\edüma\abakışınızladeğerten- dirilhorsunuz"dıvor Genç sanatçı Şebnem Tacal. Antal- va ve Ankara'da aldığı ödüller karşı- sında mutlu. heyecanlı ve meraklı. Heyecamnı her zaman sürdürüp, si- nema ve tiyatroda güzellıkler yarata- cağına ve yaşatacagına ınanıyor. BU AŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Yaratma Özgürlüğümüz Yaratma özgürlüğümüzü engelleyen yasaklarla savaşımımız ellı yıldır sürüyor. Elli yıldır parlamentoya egemen olan siyasal par- tilere karşı. Bu partilerin çağdaş uygarlığı, temel hakları hiçe sayan ideologlanna karşı. 1945'te "Cemiyetler Kanunu "nu değiştırerek bir- den fazla parti kurulması yasağını kaldıran Cumhu- riyet Halk Partisi'ydi. Ama CeZa Yasamızı, Mussolini dönemının faşist ceza yasasınCİan "ithal" edilen maddelerden arın- dırma zorunlug'!-1 ' demokrasinin "olmazsa olmaz" koşulu sayılmadı. Demokrat Parti'nin "tfeclis diktası" dönemınde bu maddeler yoluyla öngörü!£n cezalar beş katı art- tırılarak baskı öğeleri olarak kullar"''^1 - Bu uluslararası antlaşmalara ters o ü s e n t u t u m d a demokrasiye aykırı görülmemiştir. "Hukuk Makinası" başlıklı yazımda şöy'f demiş- tim: "Çağdaş bilim, yargıyı, yasamanın güdümüne aı~ mayı amaçlayarak hukukun kendı çıkar düzenleri- ni koruma durumuna getirilmesini 'Hukuk Makina- sı' olarak adlandtrıyor. Yakın tarihimizde unutulmaması gereken olaylar yaşadık. Osmanlı'nın son döneminde Mustafa Kemal ve arkadaşlarını, Kürt Mustafa Dıvan-ı Harbı olarak anılan askeri mahkemede idama mahkûm ettiler. Divanı oluşturan kışilerin verdıği bu karar da elbet biryasaya dayanıyordu. Ama istem, emperyalizmin ikinci sınıf kuman- danlanna boyun egen Osmanlı devletlilerinden gel- dı. Uygulama 'Hukuk Makinası'ndan. Hukuk, bilinen sınıf ve katmanlann ideolojisini paylaşan siyasal odakların tekelinden kurtanlma- dıkça düşünsel bunalım toplumsal çekışmeye dö- nüşecektir. Çağdaşlanmız, biliyorlar ki, toplumsal yarar ilke- sine ters düşen bizler değiliz." (Cumhurıyet, 27 Şu- bat 1995) Uygarlığın birıncil simgesi edebıyatı, sineması, ti- yatrosu, müziğı, resmi. balesıyle sanat. Çağdışı yasaklarla sanatçının yaratma özgürlüğü- ne taş koydunuz mu, sanatın nitelik değiştirmesı ka- çınılmaz olur. 1986 tarihini taşıyan bir yazımda da şöyle somut- lamaya çalıştım baskıya uğrayan sanatın nıtelik de- ğıştirmesinı: "Yaratma özgürlüğüne konan yasaklar, güncel politik olaylarda görünenlerden daha derin etkiler bırakır toplumlarda. Politik olaylarda, engelleryeni birikimlere, tepki- lere yolaçabilir. Olay doğrudan toplumsaldır. Vege- cikilerek de yapılabilir niteliktedır. Sanat kişisel bir çabadır. Prof. Kagan'/n belirtti- ğigibi 'Derinlemesıne ve bir kereciklık bir kişisel ka- raktertaşır'. Sanatçının toplumsal konumu, algıla- n, bilinci, etkllenmeleriyle birlıkte ruhsal gerçeğiy- le koşullu olduğu için iç dünyasındaki tedirgınlik, giderek bireysel boyut'.ara ulaşır. Varlığıyla çelişen yabancılaşma durumları koyar ortaya. Bu nedenle hangi odaktan (devletten ya da ka- pitalden) gelirse gelsin dolaylı ya da dolaysız bas- kıların etkileh güncel değil, tarihseldir. Bırsüreciet- kilemeye yönelıktir çünkü. Kişisel değil toplumsaldır. Çünkü bir sanatçının yaratılarında gerçeğin sa- natsal olarak özümlenmes -baskı yoluyla- nitelik değiştirmişse, başkalarını da etkileyerek genel ni- telikler kazanabilir." (Bılim ve Sanat, Ocak 1986) Uygarlaşma sürecine girmiş bir toplumun önüne çıkarılan en büyük tehlike budur. Şimdi, II. Sanatçılar Kurultayı öncesinde milletve- killerine seslenmek istiyorum: Düşüncelerimizin ürünlerini kamunun seçme öz- gürlüğü varsa -kı var- yaratılarımıza uzak kalarak ce- zalandırmak da elindedir, benimseyerek ödüllen- dirmek de. Yasalarımızı, faşist ceza yasalanndan kalma mad- delerden arındırarak yasakçılığa son vermeyı de- mokrasinin gereği olarak görmüyor musunuz? Viyana Senfoni bugün îstanbuPda Kültür Servisi - Dünya- nın sayılı orkestraları ara- sında yer alan Yiyana Sen- foni Orkestrası bugün. ün- lü Fransız şef Georges Pretre yönetımindeki 115 kişılik dev kadrosu ile Ce- mal Reşit Rey Konser Sa- lonu'nda. Türkiye'ye ilk kez gele- cek olan Viyana Senfoni Orkestrası. Avusturya Lı- seliler Vakff nın çabaları ile bulunan 60'ın üzerinde- ki kişisel ve kurumsal sponsordesteğı ile konser- lerini gerçekleştirecek. CRR Konser Salonu'nun 1995-96 programının en önemli konuklan arasında yer alan Viyana Senfom Orkestrası, "Sponsoriar İçin"gerçekleştireceği bu- günkü konserine saat 20.00'de başlayacak. Or- kestra. Mozart'ın "Obua. klarinet. korno \e fagot için Senfoni Konçertanfını ve Mahler'in "5.Senfoni'"sini seslendirecek. Dünyaca ünlü orkestra. salı günü saat 19 30'da ise Istanbullu müzikseverler için Çaykovski'nin "4.Sen- fbni*'sini ve Ravel'in "Kaz AnaSuiti" ile "Bolero"su- nu seslendirecek. 100 yıldan bu yana deği- şik isimlerle varlığını sür- düren orkestra. bu süre içinde senfonik müzikte önemli bir kilometre taşı olmuş pek çok vapıtı ilk kez seslendirdı. Viyana'da bir yıl içinde 200 dinletiyi kapsayan programlarının yanı sıra birdenizaşm ve bir Avru- pa turnesi gerçekleştiren Viyana Senfoni Orkestrasi. ünlü "Bregenzer Festiva- li"nde de *fe$thal orkestra- sı' olarak görev yapmak- ta... Dünyanın en ünlü şefle- ri arasında yer alan Zubin Mehta. Claudio Abbado gibi iMmlere bugimkü ün- lerını sağlayan Viyana Senfoni Orkestra>f nda bu- güne dek çalışan orkestra şefleri arasında Bruno \Valter. Richard Strauss, U'illhelm Furt»angler,Os- wald Kabasta, George Szell, Hans Knapperts- busch başta geliyor. İkinci Dünya Sava- şı'ndan sonra Herbert\on Karayan'ın şef olarak gö- rev yaptığı orkestrada \\olfgang Sanallisch. Le- onard Bernstein ve Lorin Maazel gıbi müzisyenler ilk performanslarını ger- çekle^tirdiler. Josef Krips'in sanat da- nışmanlığını. Carlo Maria Guilini ve Gennady Ro/- destvensky 'nin daımi şef- lik görev ini yürüttüğü or- kestrada son dönemde ko- nuk şefliği. istanbul kon- serlerinde orkestrayı yöne- tecek Georges Pretre üstle- niyor. '1986-1991 yıllan ara- sında. daha sonra fahri şef payesı verildiği Viyana Senfoni Orkestrası "nın bi- rinci mısafir şefi olan sa- natçı. Vıyana'daki konser- lerin yanı sıra. orkestrayı tüm Avrupa. ABD ve Ja- ponya'yı kapsayan turne- lerde de vönerti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle