Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 1996 PERŞEMBE
14 KULTUR
'Gramofon ve Taş Plak' sergisi bugün Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi'nde açıhyor
Ses ve müziğin keşifler yolcuhığııKûltür Servisi - Yapı Kredi Vedat Ne-
dim Tör Müzesi'nde 21 mart günü açı-
lacak olan 'Gramofon ve Taş Plak' ser-
gisiyle sesin ve mûziğin keşifler yolcu-
luğu başlıyor.
Sergide, Edison ile başlayan fonograf,
gramofon ve taş plaklann tarih içinde-
ki gelişiminin yanı sıra bu aletlerin yan
ürünleri olan gramofon iğneleri, orijinal
kapak plaklan ve büyük şirketlerin ha-
zırladığı ilan ve eser listeleriy ie keşifle-
rin halk ıçindeki yankısıru gösteren fo-
toğraflar da görülebilecek.
Türkıye'nin en önemli özel koleksi-
yonerlerinden toplanarak ortaya çıkan
sergide; 70 kadar fotoğraf, gramofonun
atası laterna ve çok sayıda 1900'lü yıl-
lann başında yapılmış plaklar sergilene-
cek.
Vedat Nedim Tör Müzesi'ndeki ser-
ginin yanı sıra Sermer Çifter Kütûpha-
nesi'nde sergi süresince her perşembe
akşamı unutulmuş taş plaklardan kolek-
siyoner ve uzmanlan tarafindan dinle-
tiler ve mûzik sohbetleri de düzenlene-
cek. Aynca, 'Gramofon ve Taş Plak' ser-
gisi kapsamında 1910-1940 yıllan ara-
sında dönemin en popüler sanatçılan ta-
rafından yapılmış eserlerden 'operetler,
kantolar. fanteziler' ile 'hafizlar, gazel-
ler, şarkılar' başlığı altında toplanan iki
CD de tanıtılacak.
Türkiye'deki öykflsü
10 nisana dek sürecek 'Gramofon ve
Taş Plak' sergisiyle sesin ve müziğin
kaydedılmesı ve tekrar dinlenebilmesi
için 1878'de Amerika'da Edison ile baş-
layıp Graham Bell ve Emil Berliner ile
devam eden, Türkıye'de ise 1900 yılın-
da Yenicamı önünde yapılan bir kayıtla
başlayarak kısa sürede tûm ülkeyi etki-
si altına alan bir serüveni anlatmak
amaçlanıyor.
Türklerin bu aygıtla tanışmalan, Ah-
met Rasim Bey'in Fransızcadan çevirdi-
ği 'Fonograf-Sadayı Tahrir ve Ihtiraat
Eden Alet' adını taşıyan 16 sayfalık ki-
tapçıkla olur.
Yazar, 'fenni bir ucube' olarak andığı
kitabında, kay ıt özellikleri hakkında bil-
gi sunar. Tank gazetesınde 1888 yılın-
da çıkan bir haberde ise gramofondan
şöyİe söz edilmektedir. "Yeni fonograf—
Bir adamın sesini taklit edijor. Tanesi
125 frankür."
'Gavur işi', 'dine aytarr
Yûzyılın başında lstanbul'a gelen ses
teknisyeni Tantris ılk gramofon kaydı-
nı Yeni Cami önünde yapar.. "Ozama-
na kadar piyasada bulunan yalnız Batı
Avrupa repertuvarrydı. Şarkılar Fran-
sızca orkestra ise Âvustnrya ağırlıklı.
Şimdi ise Türkçe kavrt yapmak istryor-
duk. Müzisven bulmak güç değildi ama
gramofon hunisi önünde şarkı söyleye-
ergjde, Edison ile başlayan fonograf, gramofon ve taş plaklann tarih içindeki
gelişiminin yanı sıra bu aletlerin yan ûrünleri olan gramofon iğneleri, orijinal kapak
plaklan ve büyük şirketlerin hazırladığı ilan ve eser listeleriyle keşiflerin halk
içindeki yankısını gösteren fotoğraflar da görülebilecek. Türkıye'nin en önemli özel
koleksiyonerlerinden toplanarak ortaya çıkan sergide; 70 kadar fotoğraf, gramofonun atası
laterna ve çok sayıda 1900'lü yıllann başında yapılmış plaklar sergilenecek.
cek sanatçı bulmak kolay iş değildi. Ola-
yatümöyle'gavurişi', 'dineaykın'gö-
züyle bakıyorlardı". Neden sonra Al-
man Hastanesi'nden birdoktorun araya
girmesiyle amacına ulaşır Tantrix. So-
nunda her sabah seslerini kaydettirmek
isteyen bir şarkıcı kalabalığı toplanır,
ama kadınlara ulaşmak imkânsızdır.
Kayıt yapmaya hazır Rum ve Yahudi
kadınlar vardır sadece. Türk kadınla-
nnın isedeğil şarkı söylemesi, yâşleri-
ni bile görmek mümkün değildir.
Tantrix, bir akşam fonograf satışı ya-
pan birtanıdığının dükkânında ilk Türk-
çe plak kayıtlannı kalabalık bir merak-
lı kitlesine dinletir.
•'Kalabalık arasında ilk kez sıkı sıkı-
ya örtünmüş peçeli Türk hanımlan gö-
riiyordum. Kocalan, Paris ve Vlyana ile
sürekli ilişkileri olan. önyargısız, kiiltür-
lü adamlardı. Kadınlann yalnı/ca ha>-
retle açümış kocaman gözlerini görebi-
liyordum. Gösterime başladım. Orria
hazır bulunanlann hepsi gözlerini ben-
den çevirip başlarını eğcrek dua ve ila-
hileri huşu içinde dinledikr. Ama kaydın
mizahi bölütnü başlayınca tüm dinleyi-
cileri bir neşe, bir coşku sardı. Diikkân
kahkahalarta çınladı. Öıellikle kadınlar
benim variığımı tamamcn unuttular ve
kikirdeyip se\inçten çığlıklar atarak gül-
mekten katıldılar. Bu, Türk kadınlannı
canlı olarak görüp seslerini isittigim ilk
ve son ftrsattı. Şenlik ve şctaretin cansız
etiket ve protokolü kendiliğinden yıkıp
aşbğı bir coşkuydıı".
-• Amerika'da ilk keşfinden sonra A*ru-
pa'ya, oradan da Türkiye'ye gelen, in-
san sesini insana duyurabilen fonograf.
taş plak ve gramofonlann o dönem top-
lum içinde yaptığı yankılan, dışa kapa-
lı Türk kadınının sesini duyurabilmesi
için önemli bir etkendir.
1908'de plak firmalarının gözde sa-
natçılan Cemil Bey, Şahap Bey. Hafiz
Aşir, Kemençeci Anastas, Gülistan Ha-
nım, JVLme Vlctorie'dir. Ancak Türk taş
plak ve gramofon tarihinin en verimli ve
parlak dönemi 30'lu yıllardır. Cumhu-
riyetin ilanıyla gelen yenileşme, Batılı-
laşma gibi kavramlar Türk toplumunu
sıkı sıkıya bağlı bulunduğu geleneksel
yapısını kırmaya zorladı. O günlere ka-
dar Ermeni, Rum, Çingene kadınlara
özgü bir şeymiş gibi görünen sahneye
çıkma, şarkı, kanto söyleme gibi işleri
Türk hanımlan da yapmaya başlar. Fik-
riye Hanım. sesini plaklara veren ilk
Türk kadınıdır ve onun baş aktristi ol-
duğu Süreyya Operet Topluluğu da Er-
meni operet saltanatına son vermekte-
dir.
Bulunmaz bir eğlence aracı
Bu arada çok önemli bir teknolojik
devrim gerçekJeşmiş, elektrikli mikro-
fonla kayıt çağı başlamıştır. Sahibinin
Sesi 'HisMaster's Voice' firmasının tem-
silcileri Istanbul'dadır.
Ancak Sahibinin Sesi plak ve gramo-
fonlannın simgesi olan Fox Terrier cin-
si köpek resmine dairen ilgı çekici olay,
Müslüman ülkelerdeki uygulamadır.
Firmalar yaptıklan araştırmalarda,
köpek resminin Müslüman ülkelerde
saygısızlık sayılarak tepki görebileceğı
sonucuna varmış, köpek yerine başı sa-
nklı, fesli çocuklan koyarak sorunu da-
ha çıkmadan önlemek yolunu seçerler...
Gerek dışa kapalı aile yaşam biçimi
ile aynı zamanda dışa dönük ve dış dün-
yada olup biteni öğrenmeye meraklı
Türk insanı için bulunmaz bir eglence
aracı olur gramofon. Karagözden med-
daha, kantodan gazele, uzun havadan
valse, operetten kasap havasına kadar
geniş bir talebe yanıt vermek için hazır-
dır. Istanbul'da satılanplaklann türzen-
ginliği şaşkınlık verecek boyuttadır:
Klasik müzik plaklan. sol çalgı mü-
zikleri, danslar, kantolar, uzun havalar.
gazeller, dinsel müzik olarak ağıt, mer-
siye, ilahi, azınlık müzikleri, Laz, Çin-
gene, Arnavut, Kürt havaları. Rusça,
Arapça plaklar... Bu listeden de anlaşı-
labildiği gibi lstanbul'un çeşitli kültür-
lerle beslenen bir müzik yaşamı vardır
o günlerde. Günümüzde gramofon, fo-
nograf ve taş plak artık 'antika' değeri-
ne ulaşmış durumda.
Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müze-
sindeki sergiyle koleksiyoncuların
özenle koruduğu bu 'antika eserler' me-
raklısına çok ilginç ve zengin bir mal-
zemc sunarak Türk taş plak tarihinin
zenginliğini gözler önüne serecek.
Yınıaıı şnrinm en büyük ııstalaniHİaıı biıîydi
Kültür Servisi- Onlü şair Odisseus
Elitis'in ölümü, Yunanistan'ı yasa
boğdu. Son on yıldır kalp sorunu olan,
pazar günü 85 yaşında kalp krizi
geçirerek ölen Elitis'in ardından, radyo
ve televizyonlar yayinlannı keserek
özel programlar yayımlamaya
başlarken Yunanistan Başbakanı
Costas Simitis de bir açıklama yaparak
"hayat, güzelük, sevgi, ışık ve
Yunanistan dolu şiiıieri ülkenin dört bir
yanına yayüan $air"ın ölümünden
büyük üzüntü duyduğunu, bugünün
Ege ve Yunanistan için bir yas günü
olduğunu belirtti.
Yannis Rhsos ile birlikte çağdaş Yunan
şiırinin en büyük ustası sayılan
Elitis'in adı 1979 yılında, "20. yüzyıl
edebiyatının en yoğun ve zengin
şairicrinden biri" olduğu gerekçesiyle
Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldıktan
sonra bütün dünyada duyulmuştu. tlk
şiirlerini 1935 yılında yayımlamaya
başlayan, son kıtabı ise 1995 yılında
yayımlanan şair, 1911 Girit'in Kandiya
kentinde doğdu. Ailesi o daha üç
yaşındayken Atina'ya yerleşmiş ama
Elitis, çocukluk ve gençlik yıllannda
Girit ve Midilli'yle bağlannı
korumuş,"Adalar demn" diye de
bilinen Ege onun için tükenmez bir
esin kaynağı olmuştu.
Adını ilk kez, 1930'lu yıllarda, Yunan
edebiyatının, Kavafis, Kazancakis ve
Seferis gibi isimlerle atılımlar yaptığı,
Yunan edebıyatına yeni bir yön ve hız
A K I N T I Y A K A R Ş I
Akıntıya karşı yüzerek
Bir başka iklimde saydamlığı
arayan balık
Hiçbir şeye inanmayan el
Ben bugün o dünkü ben
değilim
Bana duymayı öğretti rüzgar
gülleri
Geceleri eritip tersyüz
ediyorum sevinçleri
Bir güvercinliği açıp unutuş
saçıyorum
Ve çıkıp gidiyorum arka
kapısından göğün
Hiçbir şey söylemeden
bakışlanmla
Saçlanna karanfil gizleyen bir
çocuk gibi.
(Türkçesi: Cevat Çapan)
vermeyi amaçladıklan dönemde
duyuran Elitis, bu dönemde Yunan
dogasından kaynaklanan coşkusunu
şiire dönüştürecek en uygun tekniği
gerçeküstücü ve simgecilik sonrası
Fransız şairlerinın etkisinde buldu.
Fakat bu etkilenmeyle birlikte onun
şiirinin esin kaynağı Antik Yunan şiiri
ve Ortodoks edebiyatı oldu. Bu sayede,
yabancı bir tekniği ve ulusal kültür ve
duyarlılığı kişisel bir biçimde
birleştirmeyi başaran şair için,
gerçeküstücülüğün dilde sağladığı
özgürlük, ondaki biçim ve düzen
kaygısını yok etmemekle birlikte
çarpıcı bir imge zenginliği sağladı ve
yeni sözcükler yaratmasını
kolaylaştırdı.
Cevat Çapan'ın Ingilizceden çevirdiği.
Adam Yayınlan'ndan çıkan "Çılgın
Nar Ağacı" adlı kitabının önsözünde
belirttiği gibi, ilk kitabı olan
"YöneKşler'' de (1940) Elitis.
güleryuzlü, açık yürekli, sağlam bir şiir
ortaya koydu.
Bu duyarlılık ikinci kitabı olan
"Birinci Günej"te de (1943) görülür.
Bu kitapta, Elitis, çocukluğundan beri
içine sindirdiği güneşli ve denizli
görünümleri dile getirir. Onun şiirinde
doğa, D.H.Lawrence'in yapıtlannda
olduğu gibi, insanlar için en etkili
sağlık kaynağıdır.
İkinci Dünya Savaşı yıllannda ise
Arnavutluk cephesinde savaşan
Elitis'in şiiri, bu sarsıcı yaşantı ile
karararak, ilk dönemin mutlu ve
güneşli görünümleri yerine barut
kokusuna yer; verdi.CAnıavutJuk
Cephesinde Öten Tegmene Ağıt",
1945)
Savaşın etkisi ile uzun süre şiir
yazmayan Elitis. 1959'dabaşeseri
sayılan "Aksion Esti"yi yayımladı.
1960 yılında Ulusal Yunan Şiir
Ödülü'nü alan bu kitap, Mikis
Teodorakis'in besteleriyle de çok geniş
bir hayran kitlesine ulaştı.
Sonraki dönemlerinde savaşın karanlık
etkisini üzerinden atarak, dünyayı şiirin
aydınlatıcı damlalanyla değiştirmeye
çabalayan şairin bu çabası "Gökyüzü
İçin AİO Artı Bir Pişmanhk" (1960),
"Işık Ağacı ve On Dördüncü GüzelKk"
(1971), "Konstantin Paleologos'un
CHümü ve Dirilişi" (1971), "Egemen
Güneş" (1971), "Monogram" (1972).
"Eros'un Ro'lan" (1972), "Vılla
Natacha" (1973), "Üvej Kardeşler"
(1974), ve "MariaNefeü"(1978) adlı
kitaplannda da görülür.
Elitis'in şiirini besleyen köklerden biri
doğa sevgisidir.
Ancak bunun yanı sıra deneme,
eleştiri, çeviri alanlannda başanlı
çalışmalan olan, Picasso, Matisse,
Chagall. Eluard, Breton, Char,
Mkhaıu gibi sanatçılarla dostluklar
kuran, saygın bir kişilik olan Elitis'in
duyarlılığını ve hayal gücünü
zenginleştiren bir başka kaynak da
geniş kültür birikimidir.
'Salon yandı, ama urnutlanmız yanmadı'
Kültür Servisi - Üsküdar'daki Odeon
Sineması 'nın yeni bir tiyatro salonu ola-
rak ilk kez perdelerini açacağı çarşam-
ba günü, tiyatro çalışanlan başka bir
amaçla; sinemada çıkan şanssız yangını
ve sonrasında yapılanlan, planlananlan
anlatmak için salonda toplanmışlardı.
Çıkan yangında. Tiyatro Stüdyosu'nun
kuruluşundan bu yana, 6 yıldır oluştur-
duğu bütün teknik donanım. ışık ve ses
düzeni yok olmuştu. Ama umutsuz de-
ğil, dirençli ve kararlıydılar. Sanatçıla-
nn ve sanatseverlerin verdiği destek de
onlan mutlu etmiş, umutlandırmıştı.
"Siziere bugûn seslenmemizin nedeni,
çıkan yangın dola\Tsrvla bir vakınnıa de-
ğil. Kesinthe uğrayan hedeflerünizin en
kısa zamanda gerçekkşecegini duyur-
mak istedik size" diyerek söze başladı
AhmetLevendoğlu. HalukBilgjncr. "TV
yatro yandı. ama umutlanmız \anma-
dı"dıyordu. Zuhal Okay da böyle du-
rumlann kendilerini daha fazla kamçı-
ladığmı ve şımdi daha hırsla çalışacak-
lannı belirtiyordu. Kendilerine salonla-
nnı açan, Tiyatro Stüdyosu yaranna
oyunlar sahneleyerek yardımda bulunan
sanatçılara ve sanatseverlere teşekkür
eden topluluk, "Histeri''adlı oyunlannın
nisan başında Dormen Tiyatrosu'nda
sahneleneceğini müjdeliyordu. Oyun,
nisan boyunca Istanbul'da sahnelendik-
ten sonra, geniş kapsamlı bir Anadolu
turnesine çıkacak. Tiyatro Stüdyosu,
sonraki oyunlannı ise gelecek sezonun
başmdan ıtibaren. yenilenecek ve eskı-
sinden daha iyi bir duruma getınlecek
olan salonlannda, şu anda biryangın ye-
ri olan salonlannda sahneleyecek.
Bunlan amaçlıyor topluluk. Kendile-
rine verilen destekler de onlara büyük
güç veriyor.
ŞehirTiyatrolan, şu an provalannı sa-
lonlannda sürdürdükleri Kumpanya, bir
gecelık gehrlenni Tiyatro Stüdyosu'na
veren Studio Oyunculan, Bilsak Tiyat-
ro Atölyesi, Tiyatro Tanı bunlann başın-
da geliyor. Bir de dayamşma komıtesi
oluşturuldu Tiyatro Stüdyosu'na yardım
sağlamak için. Komıtede şu isimler yer
alıvor: Ayla ve Beklan Algan. Hayati
AsdyazKi, Aydın Bilgin. Sevün Cünay,
Maral KıLç, Alhe l zunatağan, Necef
Uğurlu ve RehaSezgin Onlarda toplan-
tının hemen ardından, neler yapabile-
ceklerini ve nasıl çahşacaklannı konuş-
mak için salonun bir köşesinde toplan-
mıştı bile.
Ahmet Levendoğlu. Zuhal Olcay ve Haluk BU-
giner. yananOdeonsinemasında basın toplanbsı
vttpülar. (Fotoğraf: KÜBİLAY TÜNTÜL)
'Memleketiındeıı Insan
Manzaralan' BEST FM'de
Kültür Servisi- Nâzun
Hikmet'in 'Memleken'm-
den Insan Manzaralan' ad-
lı yapıtı, 31 mart pazar gü-
nünden başlayarak her pa-
zar20.30-2 1.00 saatlen ara-
sında, Adam Yayınlan'nın
katkılanyla BEST FM'de
yayımlanmaya başlayacak.
Gazeteci-yazar Bülent
Akkor'un seslendireceği
'Memleketimden tnsan
Manzaralan' programının
yapımcılığını BEST Pro-
duction Yayıncılık AŞ adı-
na Giray Güngör, yönet-
menlıgini Ender Uslu. tek-
nik yönetmenlığini ise Ha-
kan Gündüz üstlenıyor.
Programın tanıtımı amacıyla BEST
FM Merkezi'nde düzenlenen toplantıda
konuşan Gıray Güngör, tüm yapıtlannın
Türkiye'de yayın ve temsil haklannın
Anadolu Yayıncılık AŞ'ye ait olduğu Nâ-
zım Hikmet'in 'Memleketimden Insan
Manzaralan' adlı yapıtının BEST FM'de
yayımlanabilmesi için
Anadolu Yayıncılık AŞ
ile Nâzım Hikmet'in
varislerinin de onaylan
alınarak telif anlaşması
yapıldığını belirtti.
Güngör, 'Türkij'e'deilk
kez yapılan ve örnek
olusturmasını umduğu-
muz bu uygulama Ue
radyomuzda çahnan
şarkılann telif haklan-
na duyduğumuz saygı-
nın yanı sıra artık prog-
ramlanmızda kullanı-
lan şürterin sahiplerinin
de telif haklan gözetile-
cektir. Lmuyoruz, bu
hareketiıniz diğer yayın
organlanııa birörnekohışturur' diye ko-
nuştu.
Nâzım Hikmet'in 1941-47 yıllan ara-
sında kaleme aldıgı, yaklaşık 500 sayfa.
18 bin dızeden oluşan 'Memleketimden
Insan Manzaralan'nın yayın süresı yak-
laşık yedi ayı kapsıyor.
IŞILDAKVE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
'Şarkılarım Senindir'
"Yine kendi kendime sormadan duramadım I Ni-
ye seni böyle istiyorum bulamadım I Yalnızlıkzor so-
kaklar çıkmaz I sensiz olmaz I Hep tekdüze her şey
dümdüz I sensiz olmaz / Anlamak çözmeye yetmez
I sensiz olmaz I Biraz telaşlı, huzursuz I sensiz ol-
maz I Gece gelmiş, yatağım boş I sensiz olmaz I Sen
uzaktasın, ben uzanmış I sensiz olmaz I Anlamak
çözmeye yetmez I sensiz olmaz I Biraz Telaşlı, hu-
zursuz. "
lstanbul'un karanlığında bir cumartesi akşamı, hep
mınldandığım bir şarkı dudaklarımın arasında, keyif-
li anlara doğru yol alıyonjm.
Her ne kadar yalnızlığı imliyorsa da şarkı, mutlu-
luğa koşan bir çocuk gibiyim. Biliyorum sezgilerim
beni yanıltmayacak.
•
Geçen cumartesi günü Istanbul için benzersiz bir
gündü; günün önemini bilenler hep oradaydı. Zaten
Cumhur Canbazoğlu da yazmamış mıydı:
"Bu gece yılın en önemli konserierinden biri var"
diye. Hiç de haksız sayılmazdı.
Ne hikmetse son yıllarda Cemal Reşit Rey Kon-
ser Salonu'na bir türiü gitmek içimden gelmiyordu;
çok sevdiğim bir salon olmasına karşın...
CRR Konser Salonu, görkemiyle Istanbul'a yakı-
şan sanat mekânlanndan biridir. Konser dinlerken,
bir bale, bir opera izlerken, sahnedeki gösterinin ya-
nı sıra salonun olağanüstü atmosferi, insana do-
yumsuz bir huzur yaşatır.
Doğrusu bugüne kadar bu salona Bülent Ortaç-
gil gibi yakışanını hiç görmedim. Ortaçgil'ın yalın bil-
geliği, salonun görkemiyle uyuşuvermişti. Bu buluş-
turmayı gerçekleştirenleri kutlamak gerekir.
Uzun yıllardır ilk kez Bülent Ortaçgil, böylesine bir
konserle hayranlannın karşısına çıkıyordu. Bülent'in
hayranları, deyim yerindeyse Ortaçgil familyasın-
dandır. Zaten soyadındakı "gil" ekınin de anlamı bu-
dur.
On yedi-on sekiz yaşımızın küskün romantızmin-
den kırklı yaşlann hüznüne kadar uzanan duygusal
kimliğimizin neredeyse eğrisini çizer Ortaçgil şarkı-
lan.
"Oyuna devam... I Biz hiç yorulmadık I Biz hiç ye-
nilmedik, desem yalan! I Oyuna devam... I Biz hiç
kaybolmadık I Biz hiç kaybetmedik, desem yalan!"
•
Sanırdım ki, konserde bizim kuşağın ve 68'lilerin
ağırtığını duyacağım. Yok değıllerdi ama; gençler.
hep gençler...
Demek kı Bülent'in ilkeli ve kararlı tutumu ne ka-
dar da yerindeymiş; Ortaçgil'in bunca yıl taviz ver-
meden, bile istiye çizdiğı doğrultusu ne kadar da
dogruymuş.
Kendisine eşlık eden müzikçilerin, özellikle Erkan
Oğur gibi bir virtüözün ve ötekılerin (Gürol Ağırbaş,
Cem Aksel, Birol Ağırbaş, Ergun Pekakçan) us-
talığını tüm konser boyu vurgulayan Ortaçgil, bu bir-
likteliğin ne kadar keyıfli olduğunu; arkadaşlannın
varlığının önemini tüm içtenliğiyle yineliyordu.
Konser coşkusu baştan sona artarak sürüp gitti.
Dakikalar on dakikaları, onlar da iki saati aşkın bir
süreyi doldurdu. Hayranlarına kalsa, o gece Bülent'i
sahneden aşağıya hiç indiımeyecek, şimdiye kadar
çaldıklannın / besteledıklerınin tümünü dinleyene
kadar evine göndenneyeceklerdi.
Ayaktaki alkışlar, konserin bittiğini söylediğinde
Cemal Reşit Rey'in incelik dolu tavanında yankıla-
nıyor; sahneden dinleyicilere ulaşan kalite, sıcaklık,
hüzün, ironi, sevgi, gerçek, dinleyicilerden tekrar
sahneye coşku dolu hayranlık olarak geri dönüyor-
du.
Ortaçgil her ne kadar 'Bu son', 'Bu en son' de-
mesine karşın iki kere bis'e gelmemezlik yapamıyor-
du.
Gençlerın çoğunluğu bence şunun göstergesiydi:
Ortaçgil familyası gıderek büyüyor.
Konser bir başka 'şey'i daha gösteriyordu. Ortaç-
gil, "giller aılesinı fazla "ihmal" etmemeli.
Ortaçgil'den bu tür konserlerin yenileri dört gözle
bekleniyor. Bu konsennde olduğu gibi, her birinde,
hayranlan 7'den 70'e hep orada; merdivenlerde, bal-
konda, koltukta, ayakta, hep orada olacak; Bülent'in
ve arkadaşlannın müziğiyle annacaklar...
•
Bülent Ortaçgil'in şarkılanyla yüreğimizi bir ışıltı
kaplayıverdi.
Onun da dediği gibi "Şarkılanm Sizindir" -bu 'Adı
ybfr'un niyead/ olmasın- evet, şarkılan bizimdir...
Gecenin lacivertliğinde ve kendi yalnızlığımda de-
niz kıyısına doğru yol alıyordum.
"Sen hep kendine önlemler aldtn I Ben kendime
yasaklar koydum I Önümüzde barajlar var I Bu su
hiç durmaz!"
Canlandıpma dalmda
ödüller İngilterenin
• Kültür Servisi - 8. Ankara Uluslararası Film
Festivali'nın 'Uluslararası Canlandırma Dalı'nda ödül
alan fılmleri belli oldu. Ingiliz yönetmenlerin ödüllen
topladığı yanşmada birincilik ödülünü Dorren
Doherty-Nick Smıth'in 'The Wooden Leg' (Tahta
Bacak)adlı fılmi aldı. Nick Park'm 'Close Shave'
(Ucuz Kurtulduk) ikincilik, Vera Neubauer'in 'Lady
of the Lake' (Göl Kadını) adlı filmi ise üçüncülük
ödülüne değer görüldü. Dereceye giren filmler
Çankaya Belediyesi'nce 3'er bin dolarlık para ödülü
kazandı. Festivalin 'Ulusal Uzun Metraj Film'ödülleri
ise bugün açıklanacak.
BUGÜN
SÖVLEŞİ
Gazeteci Hasan Pulur'un 'Medya' konulu söyleşisi
saat 18.00'de Kabataş Kültür Merkezi- Feriye,
Kırmızı Salon'da izlenebilir.
StNEMA
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
Sinema-TV Bölümü'nün düzenlediğı '15.
Uluslararası İstanbul Fılm Festi\aline Saygı Etkinliği'
kapsamında saat 10.00'da fakültenin Acıbadem'deki
binasında 'Günaydın Babil' (\lttorio-Paolo Taviani).
saat 13.30'da 'Arya' (On Yönetmen On Bölüm) adlı
fılmler gösterilecek.
MÜZİK
'Nida Tüfekçi'yi Anma GecesT: İTÜ Türk Musikisi
Devlet Konservatuan'nın 20. kuruluş yılı nedeniyle
Devlet sanatçısı Nida Tüfekçi'yi anma gecesi saat
19. 30'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda
gerçekleştirilecek. Açılış konuşmasının Prof.
Ercüment Berker tarafindan yapılacağı gecede
Gamze Tüfekçi bir slayt gösterisi ve dinleti sunacak.
Şef Neriman Altındağ Tüfekçi yönetiminde TRT
Türk Halk Müzığı Topluluğu konserinın ardından
tTÜ TMDK Türk Halk Oyunlan gösterisi sunulacak.
TİYATRO
Tuncel Kurtiz ve oyunculan 'Son Tannça' adlı oyunu
saat 19.00'da Roxy'de sahneliyor.