Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 MART 1996 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Ç î f t Ç k
D O S t U
SÂDÜLLÂHÜSÜMT
Türk tiitünü çıkış arıyor
Türk tütûnünü içıne düstüğü çıkmaz-
dan kurtarmak ıçın Ege Bölgesi'nde ge-
mş tabanlı birhareket başlatıldı. 10 kuru-
luş tarafindan oluşrurulan "rürün platfor-
mu," önce hükümete ve yetkili makamla-
ra tehlikenin nedenlenni anJatacak. eğer
bir sonuç alınamazsa ardmdan Türkiye
çapında çeşıtli eylemlere gınşerek duru-
mu kamuoyuna duyuracak!..
Platforma katjlan kuruluşlar çok etkılı
vegüçlü... Ege Ünıversıtesı Zıraat Fakül-
teM, Tekgıda-tş Sendıkası. Tümgıda Sen-
dıkası, Tütûn Eksperlen Derneğı, Zıraat-
çıler Derneği. Zıraat Mühendıslen Oda-
sı, Eşme ve Menderes tütün satış koopra-
tıfleri. Tarla Bitkıleri Bılımi ve Tanm
Ekonomısı derneklen... Ilk toplantısını
geçen gün hıç eksıksız olarak yapan plat-
form, yürütme kurulunu da seçti. Çalış-
rnalar hızlı bıçımde başladı. Sendikalar,
dernekler, üreticı bırlıklen , çektıklen
telgraf ve fakslarla hareketı destekJeye-
ceİdenni bıldiriyorlar... Yürütme kurulu
sözcülüğüne getırilen eskı Teke] Gene!
Müdürlerinden Orban Özet'in verdigi
bilgiye göre platformun yapacağı işler
şöyle sıralanıyor:
1. Türüncülüğünün içinde bulunduğu
olumsuz koşullar. ortadan kaldınlacak
2. Yalnız şıkâyetleri dıle getırmenın çö-
zümlere ulaşmak ıçın yetersız olduğu göz
önûnde rutularak her şıkâyet konusunda
öneriler üretılecek...
3. Bu önenler, her türlü yasal yola baş-
vurarak tütün üretıcılerimn, sektörde ça-
lışan işçı ve memurlann. bilım adamlan-
nın ve basının dikkatıne sunulacak...
Ege Bölgesi'nde
geniş tabanlı bir
hareket başlatıldı.
10 kuruluş
tarafmdan
oluşturulan "tütün
platformu", önce
hükümete ve
yetkili makamlara
tehlikenin
nedenlerini
anlatacak, eğer bir
sonuç
alınamazsa
Türkiye çapında
çeşitli eylemlere
girişerek
durumu
kamuoyuna
duyuracak!..
4. Platformun amacı. yun ekonomısı-
ni, tütüncülüğü rütünü ve sektörde çaiı-
şan işçi vememurlan korumaktır.
Orhan Özet. hareketın kararlılık ıçınde
yürütüleceğını belırterek şöyle dıyor:
-Bu hareket, başlangıcında hiçbir ku-
ruluşa ve kjşiye karşı değildir. Hıç kimse
kendisine karşı oldugumu/ va da kendisi-
nin vanında olduğumu/ gibi bir degerten-
dirme vapmamalıdır. Platfcrm geçici de-
ğil, kaiıa bir harekcttir. Türk tütüncülü-
ğü içinde bulunduğu dar boğazdan kur-
tulup. selarnete ulaşıncava kadarçalışma-
lannı sürdürecek bu hedefe ulaşıldıktan
sonra da kendisini nöbette sayacaktır._"
Orhan Özet'in açıklamasından da an-
laşılıyorkı platform ışi sıkı tutacak... Ge-
rekırse Türkiye çapında eylemler ve mı-
tıngler yapılacak Tütün platformu, ılk
toplantısının ardından yayımladığı bıldı-
nsmde ı^e "Mevcut gidiş durdurulama-
dığı takdirde. Türk türüncülüğü, tütün
üreticikri. sektördeçalışanlarve ülke eko-
nomisi için vahim soouçlar doguracağı"
belırtılerek şöyle denilıyor:
-Türk türüncülüğünün içine duştüğü
ve giderek ağırlaşacağı anlaşılan olumsuz
koşullar, yeni çözümleri ve bu çözümlcrin
kabcı olabilmcsi için vasaJ ve yapısaJ dü-
zenlemeleri zorunlu kılmaktadır. Türk tü-
rüncülüğünün varanna olmayan uygula-
malar derhal durdurulmalıdır_"
Birtikler çok acele kurulmalı
Tütün platformu. tütün satış merkezle-
nnın kunılması ve tütünlenn açık arttır-
ma ile satışa sunulmasından yana. Aynca
tütün tanm satış kooperatıflennin de çok
acele olarak hayata geçınlmesı ıstenıyor:
"Türk rüriincülügünün sorunlanm in-
celemek, tütün alım-saamının bir nizam
içindecereyanını sağlamak. rütüncülüğün
kalkındınlması ve teşküaün takviyesi için
gerekli tedbiıieri almak amacı ile • lürün
tarun saüş kooperarifkri ve bölge birlik-
leri Ue genel birliği' yasası 1969yüındayü-
rürlüğe girmişti. Yasanın 25 yıldan beri
yürürlükteolmasına rağmen kurulan tü-
tün tanm satış kooperatifi sayısı son dere-
ce sınırtı ve yetersiz kalmif, bölge ve genel
biriikler ise kurulamamışûr."
Türk tütüncülüğünün bugün içinde bu-
lunduğu bunalımdan kurtulabılmesı ıçın
kooperatıflenn hızmete gırmelen gerçek-
ten de kaçınılmaz hale geldı. Yasanm çık-
masına rağmen kooperatıflenn gelışeme-
mesı ve bırlıklenn kurulamamasının ne-
deni, özerk bir yönetıme sahıp olamaya-
cağının anlaşılmasıdır. Eger yasada bir
değişiklık yapılır da bırlıkler deviet mü-
dahalesınden kurtanlabılırse, Türkiye'de
çok şey değışecektır. Biriikler. özerk ola-
rak çalışmaya başladığı anda Türk tütün
üretıcısımn haklan, hem devlete, hem tüc-
cara hem de yabancı fırmalara karşı ko-
runabılecektir...
Tütün platformu, aynca yaprak tütün ıt-
halatından alınan yüzde 25 gümrük ver-
gısinın kaldınlmasına da karşı olduklan-
nı açıkladı:
"Türkiye'de sigara ünetetı yabancı or-
taklı fırmalar. ithal edilecek türünlerdcn
gümrük vergisinin kaldınlmasını istiyor.
Bu, Türk ekonomisinde büyük yaralar
açar ve Türk tütününün zarar görmesine
neden olur. Öte yandan, tütün itbalatinı
kolaylaştıracağı için yurtiçinde Vlrginia
ve Buriey tipi tütün üretimini de engelle-
yecektir. Bu gerçekkr, yaprak tütün ittıa-
İanndan alınan yüzde 25 gümrük vergisi-
nin kaldınlması önerisini asla kabul edi-
lemez olduğunu kanıtlamaktadır..."
Platorm, AkhısarveSamsunBallıca si-
gara fabnkalannın ve Samsun ile Yeni
Harman sıgaralarının da yabancı fırmala-
ra satışına karşı ta\ ır koyacaktır...
Yayımlanan bıldınde bu konu şöyle an-
latılıyor: "Tekel sigara fabrikalan kâr
eden \e devlete yük olmayan kuruJuşlar-
dır. Bu kuruluşlann kânnı çokuluslu şir-
ketierte bölü^menin ve Türkive pazanm
onlara terketmenin haklı sayılabilecek bir
nedeni yoktur. Tesislerin hakiki sahibi olan
Türk milleri, tütün üreticUeri, sektörde ca-
üşan işçi ve memuıiar, bu satışlan asla ka-
bul etmeyecekkrdir..."
Bugüne kadar çeşitli aldatmacalarla
sessızlığe ıtılen çeşitli kuruluşlann, önü-
müzdekı günlerde Türk tütünü ıçın cıddı
bir savaşa hazırlandıklan anlaşılıyor!..
AB, genişleme olanaklannı tartışmaya hazırlanırken, İngiltere veto hakkını sağlamlaştırmaya çalışıyor
Avrupa Birliği, hesaplaşma sürecinde
• Avrupa Birliği'ne üye 15
ülkenin bir araya geleceği
ve biryıl sürecek olan
hükümetlerarası konferans,
birliğin geleceğini ve
genişleme olanaklannı
tartışmaya hazırlanırken
Ingiltere, birlik
organlannın yetkilerini
kısıtlamaya ve 'veto
hakkını' sağlamlaştırmaya
çalışıyor.
ZAFERJ \RAPKİRLİ
LONDRA - Avrupa Birliğf nin
geleceğini belirleme açısından büyük
önem taşıyan hükümetler arası
konferans öncesınde İngiltere, "veto
hakJa" konusunda ısrarlı
davranacağını bir kez daha vurguladı.
Maastricht Antlaşması sürecindcn bu
yana, bu konuda gözle görülür
biçimde farklı bir tavır takınan
lngiltere'nin, Avrupa Birliği'nin yeni
üyelerinin de desteğını umduğu
bıldiriliyor. Bu ayın sonlannda
ltalya'nın Tonno kentinde toplanacak
olan hükümetler arası konferans, hem
Avrupa Bırlıği üyesi 15 ülkenin,
parasal ve sıyasal bırlık yolunda ne
kadar ilen gidebıleceklerini
belirlemek hem de birliğin
genışlemeM konusunda önemlı
kararlar almak açısından
hayatı önem taşıyor. Gündemdekı en
önemli konulardan bıri de birlik
içinde karar alma mekanızmasının
nasıl çakşacağı.
Üyelerin çoğu. kararlann "çoğunJuk
usulü" ile alınmasından yana. Ancak
bu çoğunluğun "makul bir cogunluk"
(qualified majority) olmasını
istiyorlar İngiltere hükümeti ıse
özellikle parasal birlik gibi hayati
konularda, "oybir1iğj"gerekmesı
yolunda ısrar ediyor. lngıltere'nin bu
tutumu. hükümetler arası konferansta
takınılacak tavn belırleyen önceki
günkü hükümet açıklamasında da
açıkça dıle getırilirken aynı zamanda
Avrupa Birliği'nin yönetım
organlannda da köklü değışıklıkler
yapılması da talep edildi.
İngiltere Dışişleri Bakanı Malcolm
Rifkind, avam kamarasında yaptığı
açıklamada "Avrupa Birliği üyesi
ülkelerin, tek tek siyasi ve kültürel
farklılıklan ile ekonomik beklentiler-
ine saygı gösterilmesi" ve "farklı tavır
almak isteyenlerin'* bunu yapabilmesi
gerektiğıni, bir kez daha vurguladı.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGJN YILDIZOĞLU/LONDRA
Uzakdoğu'da Savaş Oyunlan
Ç
in, bağımsızlıktalebinden vaz
geçmesi için Tayvan'ı sıkıştır-
maya devam ediyor. Geçen
hafta, Çın'ın Tayvan karasula-
nnın hemen yanında "savaş oyunla-
nna" başlamasını, ABD'nin bölgeye
iki uçak gemisi ve 12 savaş gemisi
göndermesi izledi. Şimdi dünya ba-
sını "Acaba Çin Tayvan'ı işgal eder
mi" sorusuna cevap arıyor. Bu soru-
nun cevabına ilişkin biröngörüde bu-
lunmak kolay degil. Ama, dünya eko-
nomisinın büyüme merkezlerinin Do-
ğu Asya'ya kaymaya başlamasıyla
birlikte, bu bölgede, politik ve askeri
çatışma olasılıklarının arttığını gör-
mek mümkün. Bölgede, Tayvan-Çin
çatışmasını da içine alan, çok daha
büyük bir çelişkiler yumağı ve çok
güçlü çatışma nedenleri var.
Dünyanın en likit pazan
Bir Dünya Bankası raporuna göre,
dünya toplam ithalatının yüzde
30'unu gerçekleştiren Doğu Asya
"dünyanın en likit",yani, ödeme gü-
cü en yüksek bölgesi. Bu bölge glo-
bal yabancı sermaye yatırımlarının
yüzde 25'ini alıyor ve dünya ticareti
içindeki payı 1980'de yüzde 15'ten
1994'te yüzde 23'e çıkmış. Batı Av-
rupa ve ÂBD'deki yıllık ortalama yüz-
de 2-3'lük ekonomik büyüme hızına
karşılık, yılda ortalama yüzde 5-11 ci-
vannda büyüyen bu bölgenin ülkele-
ri, ekonomik olarak hızla bütünleşiyor
ve bölgesel bir işbölümü geliştiriyor-
lar..
Örneğin Çin, Endonezya ve Filipin-
ler'de ucuz ve disiplinli bir işgücü var.
Japonya ve Kore gibi ülkeler, bu ucuz
işgücünden faydalanmak üzere bu
ülkelere yatınm yapıyorlar ve karşılık-
lı ticaret bağlannı, mali ilişkileri geliş-
tiriyorlar. Tüm çabalarına rağmen
ABD ve Avrupa'nın bölgedeki eko-
nomik etkinliği bu bütünleşmenin
parçası olacak kadar gelişmiş degil
(Le Monde Diplomatique 03/96 sf.
29). Ancak bu bölgede, "soğuk sa-
vaş" birtikten sonra, Rusya'nın çekil-
mesi, ABD'nin Japonya'daki askeri
varlığını azaltmaya hazırlanmasf ve
Japonya'nın hem bir siyasi kriz yaşı-
yor olrnası ve hem de nükleer silah-
lardan yoksun olması bir hegemon-
ya boşluğu dogurdu. Bu boşluğu dol-
duran, globai hegemonyaya da aday
olabilecek. Üstelik bu bölge bir baş-
ka açıdan da çok önemli...
^yine]petrol sorunu
Bir petrol savaşı olan Körfez sava-
şından bir sene sonra, Nisan
1992'de, Çin tek yanlı olarak aldığı
bir kararia, Çin Denizi'nin büyük bir
kısmını kendi hükümranlığı altına al-
dığını açıklayarak bir başka petrol sa-
vaşının temelini attı. Kabaca yapılan
bazı hesaplara göre bölgede yakla-
şık olarak toplam 205 trilyon varile
ulaşan petrol rezervi var. Çin'in tek
taraflı olarak çizdiği yeni sınırfar Viet-
nam, Endonezya, Filıpinlergibi ülke-
lerin işlettiği ve işletmeye hazıriandı-
ğı rezervleri, teorik olarak Çin, sınır-
lan içine alıyor. Bu teorik durumu ger-
çeğe dönüştürmek için Çin'in, Cres-
tone (ABD) şirketine Vietnam kıyıla-
nndan, Ho Şi Minh şehrinden 300 mil
uzakta, ve 25.000 kilometrekarelik bir
alanda imtiyazlar vererek, uluslarara-
sı petrol şırketlerini kullanmaya çalış-
tığı görülüyor. Buna karşılık, Vietnam
da Mobil (ABD) şirketine arama imti-
yazları veriyor. Çin ile Vietnam arasın-
da rekabet konusu olan bu alanda
ise 3-4 milyar varil petrol ve 300 tril-
yon metreküp kapasiteli doğalgaz re-
cadele ederken, giderek daha çok
millıyetçıliğe sarılıyorlar. Ama, bu tek
neden degil. Hızla büyüyen, ancak
kaynaklannı bu büyümeye uygun bir
şekilde kullanamayan Çin'in bir gün
Tayvan'la bırleşmesı halınde elde
edeceği çok şey var.
Birıncisı, dünya ticaretinin yüzde
25'i Tayvan'ın iki tarafındaki sulardan
geçıyor. Tayvan dünya ticareti içinde
12. sırada ve Japonya'dan sonra
dünyanın en büyük dövız rezervleri-
ne sahip (The Economist,
16/03/96). Tayvan dünyanın üçüncü
büyük bilgi teknolojisi araçlan üreti-
cisi: Globai bilgisayar monitör ve
"motherboard" piyasalannın sırasıy-
la yüzde 65 ve yüzde 60'ını kontrol
8/03/96). Çin bu yeni deniz sınırlannı
kabul ettirdiği takdirde, bu kuşağı
oluşturarak, bölgede sadece politik
bir zafer kazanmakla kalmayacak,
aynca, hem kendi ekonomik büyü-
mesi için gerekli enerji kaynaklannı
sağlama bağlayacak, hem de bölge-
deki ülkeler için enerji sunucu bir ko-
numa ulaşacak. Böylece Çin, bir an-
lamda gelecek yüzyılın en büyük
ekonomik ve askeri gücü olmayı da
garantı altına alacak. Işte bu yüzden
Singapur Deviet Bakanı Le Kuan
Yew "Bu kadar büyük bir sonın As-
ya bağlamında, bölgesel olarak çö-
zülemez" diyerek Asya'daki sorunun
globai hegemonya mücadelesınin bir
parçası olduğuna işaret ediyor.
Çinjskandil yapıyor!
zervteri var. Bu yeni sınırlar, Endonez-
ya'ya ait ve Exxon (ABD) şirketi tara-
findan işletilen 137 trilyon metre küp-
lük bir doğalgaz rezervini Çin sınırla-
n içine alıyor. Bütün bunlara ek ola-
rak bu yeni sınırlar Japonya'nın ithal
ettıği petrolün yaklaşık yüzde 70'inin
geçtiği denız yolunu da kapsıyor. (LM
Diplomatique 03/96 sf. 30).
ŞirndTTayvan'â dönelim^
Çin'in Tayvan'ın bağımsızlıgını ilan
etmesini engellemek istemesiVıin ar-
kasındaki bir neden, Çin'deki iktidar
savaşı: Geleneksel, deviet kapitaliz-
minin egemen sınıfının fraksiyonları,
bugün Teng'in yerine kımin geçece-
ğini saptamak amacıyla bırbiri ile mü-
edıyor. Bunlara ek olarak, Tayvan'ın
ihracatının yüzde 20'sı Çin'e gidiyor
ve Çin'e yaptığı yaptınmlar 25 milyar
dolan buluyor. Nihayet Çin'in milli ge-
liri kişi başına 450 dolar civarında
iken Tayvan'ınki 13.000 doları geçi-
yor (Business Week, 25/03/96).
Şimdi, bölgenin artan ekonomik
önemıni, petrol kaynaklannı ve Tay-
van'ın zenginliğini bir araya koyarsak,
Çin-Tayvan çatışmasının oynandığı
sahneyi görmeye başlayabiliriz. Ma-
lezyalı kabotaj uzmanı B.A. Hama'ya
göre "Çin, kaynak kontrolü ve bir ya-
bancı gücün abluka tehlikesine kar-
şı tedbir almak amacıyla, etrafında
güvenlikli bir okyanus kuşağı ıstiyor"
(International Herald Tribune,
Tayvan'ın dagelecekte, Hongkong
gibi, Çin'e gen dönmesi, Çin açısın-
dan çok arzu edilır bir durumdur. Bu
yüzden, ilk adım, Tayvan'ın bağım-
sızlıgını ilan etmesini engellemek ol-
malıdır. Bu, Çin'in Tayvan'a karşı tu-
tumunu açıklar. Ama bu gerginliğin
bir başka işlevi daha var. Tayvan'la
çelişkisini bir iskandil gibi kullanarak
Çin, gerek bölgede gerekse dünya-
da, diğer ülkelerin kendisini nasıl al-
gıladığı hakkında, çok değerfi bilgiler
ediniyor ve kendi gücünün sınırlannı
öğreniyor.
Çin Dış Işleri Bakanı, "7. filoyugön-
dermek gülünç bir olaydır. Tayvan
ABD'nin koruması altında bir ülke
değil, Çin 'in parçası olduğunu unut-
mayın" derken, ABD'nin kararlılığını
sorguluyor. Diğer taraftan bölgedeki
diğer ülkeler Singapur, Endonezya,
Malezya, Filipinler, Tayvan konusun-
da Çin'i eleştiımekten çekindiklerini
gösterdiler. Tayland daha da ileri gi-
dip "Bir ülke kendi toprağının kop-
masını engellemek istiyor, bundan
doğalne olabilir" diyerek, Çin'e doğ-
rudan destek verdi. Böylece, Çin,
bölge ülkelerinin büyük çoğunluğu
üzerınde bir hegemonya kurmuş ol-
duğunu da görmüş oldu.
Bu gelişmelerin, kimsenin görmek
istemediği bir başka boyutu daha var.
Bölge ülkeleriyle mali ve ticari ilişki-
lerin gelişmesi, piyasa ekonomisi ve
dışa açılma, Çin'in bölgeyle bütün-
leşmesinin artması, Çin'i bölgede bir
tehdit olmaktan çıkaracaktı. Çünkü
"globalleşme" ve "entegrasyon" ba-
rış getirir! Aksi oldu. Çünkü, kapita-
list bir ekonomide hızlı büyüme, si-
lahlanmak için kaynak yaratırken, ay-
nı zamanda, yeni pazarlara ve enerji
kaynaklanna gereksinimi arttınr, böy-
lece de ülkelerin emperyalist mace-
ralara girmesinin gerekçesini hazır-
lar..
Özellikle ortada bir globai hege-
monya boşluğu varsa. 1930'larda Al-
manya da böyie bir yoldan geçme-
rpiş miydi?
İngiltere, bir yandan da Avrupa
Birliği'nin yönetim organı
nıteüğındekı Avrupa Birlıgı
Komisyonu'nun, yasama organı
Avnıpa Parlamentosu'nun ve Avrupa
Adalet Divanf nın yetkılerinin de
kısıtlanmasını ıstiyor.
fngiltere'nin bu konulardakı ısrarlı
tavnnı hükümetler arası konferans
öncesinde bir kez daha öne
çıkarmasının başlıca
nedenlerinden biri olarak, Av rupa
Bırlıği'ne yeni katılan bazı
Iskandınav ülkeleri ile Mitterrand
sonrası politıka değışıkliğı gösteren
Fransa hükümetinın tavn
gösterilmekte.Avnıpa
Birliği"nın tek para binmine
geçişi
__m^ konusundaki politikalar da son
günlerde Ingiltere kamuoyunu
ve siyasi partilerini en çok
meşgul eden konulardan biri.
Tek para birimine geçiş
konusunda bir referandum
yapılması için çağnlar
yoğunlaşırken bu konudakı en
büyük baskı, Sir James
GoMsmith adındaki bir
muhafazakâr milyarder
ışadamından geliyor.
Sir James Goldsmith bu
amaçla kurduğu ve Fransa'da
da faaliyet gösteren
"Referandum Partisi" adındaki
partisi ile yoğun bir kampanya
yürütürken Ingiltere'deki
Muhafazakâr Parti iktıdannı da
zor durumda bırakıyor.
Muhafazakâr Parti içindeki
gizli bir yazışma da önceki gün
basına yansırken "Sir James'in
kaınpanyası, partiyi bölebilir,
bu yüzden seçimi kazanmak
istiyorsak referandum talebine
biz sahip çıkmabyız" denıldigi
de bildınliyor.Hiİkümetın
referandum konusunu kendi
içinde hararetle tartıştığı,
ancak başta Maliye Bakanı
Kenneth Clark olmak üzere
bazı bakanlann muhalefeti
nedenıyle kesın bir karar
alınamadığı bıldiriliyor.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Düşünce Şaşkınlıgı
Yasak meyveyi yiyip cennetten kovuldukları sırada
Adem'in Havva'yadönüp "Bizler, birgeçiş dönemindeya-
şıyoruz" dediği söylenir.
Adem-Havva ölçüsünde mi bilemem, ancak geçiş dö-
nemı nitelemesi, içinde bulunduğumuz yıllar için çok doğ-
ru ve gerçekçi bir tanıdır. Yapısı, boyutlan ve içeriği, kısa-
ca niteliği, değişik olmakla birlikte 1990 sonrası dünya,
1789 Fransız Devrimi ve 1917 Sovyet Devrimi benzeri kök-
lü bir geçiş süreci yaşıyor. "Değişmeyen tek şey değişimin
kendisidir" görüşünü, "herzaman heryerde geçerli" say-
sanız da 1990 sonrası bunun ötesinde bir özellik taşıyor.
Bu çerçevede kimi noktalann önemle altı çizilmelidir.
Birincısi, geçiş dönemi kavramı, bütünsel ya da genel-
dir; mal ve hızmet üretimi tekniklerinden nesnel algılama
biçimlerine ya da düşünce üretimine, toplumsal ilişkilerden
bireysel kımlik arayışlarına dek yaşamın her alanını kapsı-
yor. Çağımızın iki ana eğilimı, kapıtalızm ve sosyalizm akım-
ları, kaçınılmaz olarak değişim yaşıyor.
Ikinci olarak "Yeni Dünya Düzeni", "bilim çağı" ve "kü-
reselleşme" gibi adlandırmalara konu olsa da "geleceğin
nasıl biçimleneceği", kimi çok sisli ipuçlannın ötesinde,
açık ve belirgın olmaktan çok uzaktır.
Geçiş dönemınin sisli ortamı, aslında, sosyalist düşün-
ce için olduğu ölçüde, belki ondan da çok, kapitalist dü-
şüncede de belirsizliklere yol açtyor. Geleceğe yönelik süs-
lü kestirim girişimlerine bakmayın, kapitalizm genelde bir
"sermaye bırikimi şaşkınlıgı" yaşıyor.
Sosyalizm için durum daha değişiktir. Kapitalizmin biri-
kim şaşkınlığına karşılık "sosyalizmin düşünce şaşkınlıgı"
içinde olduğu vurgulanabilir. Sosyalist düşünce, başta ka-
pitalizmin niteliksel evrimi olmak üzere, değişen koşu/lan
kendi bilimsel yöntemiyle yorumlayacak ve kuşkusuz ye-
niden biçimlenecektir.
• • •
Sosyal Demokrat Vakfı (SODEV) ve Friedrich Ebert Vak-
fı'nın katkılanyla geçen hafta Ankara'ya gelen bir sözcü-
sünün de doğruladığı gibi Ingiliz işçi Partisi'nin "YeniSol"
yaklaşımıyla, geçiş döneminin belirsizliğinin yarattığı dü-
şünce şaşkınlığının çok somut bir örneğini oluşturuyor.
Ingiliz Yeni Sol yaklaşımı, özel girişimin etkinliğinin top-
lumsal yarara dönüşmesi ve esas olarak refah devletinin
güçlendirilmesi bağlamında özel sermayeyi, "ahlak, kar-
deşlik, toplumsal sorumluluk ve dayanışma " kavramlany-
la toplumsal denetim altına almayı amaçlıyor. Bu çerçeve-
de geliştınlmek istenen çekirdek kavram "çıkarortaklığı"
kavramıdır.
Bilindiği gibi sermaye ortaklıkları kendi ortaklanna gene!
kurujlarında hesap verirler. Yeni Sol buna "ek olarak"ç\kar
ortaklığı anlayışı getirmek istiyor. Özel sermaye ortaklıkfa-
rı "çalışanlanna, mal ve hizmet alışverişiyaptıklanna vebu-
lunduklan yöreye" karşı da "sorumlu davranacaklardır".
Ortaklıkların çalışanlanna karşı sorumluluğu, yalnız "uy-
gun" ücret ve öbür ödemelerıni içermiyor, ek olarak çalı-
şanlarına ışbaşında eğıtım verilmesi ve daha da önemlisi
işten çıkarılmalannın da sınırlı tutulmasını içeriyor. Alım-sa-
tım işlemlerinde sorumluluk "pazarın" işlerliğini, üretici ve
tüketıci kesimlerinin çıkarlarını da gözeterek sağlamayı
amaçlıyor. Ortaklığın bulunduğu yöre, daha doğrusu kom-
şuluk sorumluluğu da en başta çevre sağlığına duyarlılık
ve işsızlere iş bulmak olmak üzere, yörede okul, sağlık
merkezi gibi "hayıhı ışler" yapmayı kapsıyor.
Ortaklıklann, çalışanların, alım-satım yaptıklan ve içinde
bulunduklan toplumlan için yaptıklarının "muhasebesini"
halka sunmalarını istemek, hiç kuşkusuz kapitalizmin'ken-
di ahlak kurallarına da çok uygun bir tutumdur; bir cennet
özlemıdir.
Ancak burada çözümsüz bir sorun var; "kapitalistlerin
toplumsal sorumluluklannı" yerine getirmelerini sağlaya-
cak bir "yaptınm süreci," çalışanlann örgütlü uğraşjsının
dışında günümüze dek, bulunabilmiş ya da geliştirilebilmiş
değildir. Sosyalizmin en önemli nesnel temeli budur.
Sosyalizm, düşünsel ve uygulamalı yaklaşım farklılıklan
neolursaolsun, "sömürüsüzbirdünya"y\ öngörmektir. En
başta ekonomik sömürü olmak üzere, toplumsal yaşamın
tüm alanlannda, düşünsel, siyasal, dinsel konularda, aile-
de, okulda ve işyerinde, insanın insanı sömürüsünün azal-
tılması ve giderek ortadan kaldırılmasıdır. Doğal olarak sö-
mürülen-sömüren ayrışmasına ve bundan kaynaklanan
uyuşmazlık ya da çelişkiye dayanır. Ingiliz İşçi Partisi, bu
noktayı bir yana bırakarak "toplumsal sorumluluk çağnsı-
na dayalı" bir denemeye girişmek istiyor.
•••
Bahar geliyor. Ağaç dikme zamanıdır. Ancak yanlış yere
dikilen ağaç tutmaz, büyümez. Türkiye'de sol siyasal olu-
şumlar, kimi CHPNilerin öngördüğü gibi kapitalizmin beşi-
ği ülkenin Yeni Sol'una dayalı bir "düşünsel feme/e"otur-
tulamaz. Sermaye birikiminin ancak alt-orta basamaklann-
da bulunan ve bir türlü demokratikleşemeyen ülkemizde,
sol adına sermayeye salt toplumsal sorumluluğa çağn ile
yetinmek, yalnızca düşünce tembelliği ya da savsaklama
olabilir. Önemli olan küresel gelişmeleri, bu toplumun
koşullarının hamurunda yoğurarak uzun erimli düşünce
açılımlarına yöneimektir.
Yabancı sigaraya zaııı
İSTANBUL (AA) - RJ
Reynolds Tütün Sanayi A.Ş.
tarafından üretılen Monte
Carlo, Winston ve Ege marka
sigaralann fiyatlan yüzde
11.11 ile 55 56 arasında
değişen oranlarda arttınldi. Bir
önceki zamda fiyatlan
yükselen Camel ve Salem
marka sigaralann fiyatlan ıse
değiştirilmedi.RJ Reynolds'dan
yapılan açıklamaya göre. zam
sonucu uzun Winston'un
fiyatı 45 bin liradan 50 bin
liraya, kısa Winston'un fiyatı
40 bin liradan 45 bin liraya.
uzun Monte Carlo'nun fiyatı
35 bin liradan 45 bin liraya.
kısa Monte Carlo'nun fyatı 30
bin liradan 40 bin liraya, uzun
Ege'nin fiyatı 22 bin 500
liradan 35 bin liraya, kısa
Ege'nin fiyatı ise 20 bin
liradan 30 bin liraya
yükseltildi. Şirket, daha önce
zam yaptığı, uzun. kısa ve kutu
Camel ile Salem 100's'in
fiyatında değişiklik yapmadı.
RJ Reynolds Tütün Sanayi
A.Ş'nin ürettiği sigaralann
yeni fiyatı yanndan itibaren
geçerli olacak.
MEVDUATFAIZLERIMIZ
VADE
1 ay
3 ay
6 ay
1yıl
TL
% 86
% 93
% 96
% 100
USD.
% 7
% 8
% 8,5
% 9,5
%
%
%
%
DM.
6
7
8,5
10
SUMERBÂNKK u ş a k t a n k u ş a ğ a