Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 1996 PAZARTESİ
HABERLER
Kâzım Genç,
yine başkan
• ANKARA
(Cumhuıiyet Bürosu) -
Çağdaş Hukukçular
Demeği (ÇHD) Ankara
Şubesi'nin genel
kurulunda, eski yönetimin
listesi başanlı oldu . Harb-
lş toplantı salonunda
önceki gün yapılan
seçimlere üç ayn liste
katıldı. Yaptlan oylama
sonucunda 215 delegeden
105 delegenin oyunu alan
eski başkan Kâzım Genç,
seçimleri büyük bir oy
farkıyla yeniden kazandı.
Genç'in listesinde
Mehmet Pekgöz, Hıncal
Tezcan, Hülya Sarsatn,
Cengiz Yaşar, Mehmet Ay
ve Şehabettin Örsal yer
alıyor.
Cenkçi, mezarı
başmda anıldı
• Haber Merkezi - Eski
Gazeteciler Cemiyeti
Başkanı Beyhan Cenkçi
ölümünün 3.
yıldönümünde,
Antalya'nın Kaş ilçesinde
mezan başında anıldı.
Anma töreninde konuşan
Gazeteciler Cemiyeti
Başkanı Nazmi Bilgin,
Beyhan Cenkçi'nin
yaşarken çok önemli işler
yaptığını belirterek,
"Beyhan ağabeyimiz, her
zaman kalbimizde
yaşayacak" dedi.
Denktaş, bugün
taburcu ohıyor
• ANKARA (AA)-
KKTC Cumhurbaşkanı
Rauf Denktaş1
ın bugün
taburcu olacağı bildirildi.
Kıbns'ta geçirdiği kalp
krizi sonucu Ankara
Üniversitesi Tıp Fakültesi
tbni Sina Hastanesi'ne
getirilen ve burada
yapılan işlemle tıkalı
daman açılan Rauf
Denktaş'ın. herhangi bir
rahatsızlığı olmaması
halinde yann taburcu
olacağı belirtildi.
Nevruz
kutlamaları
• Haber Merkezi -
Nevruz Bayramı, Izmir
Büyükşehir Belediyesi
tarafından düzenlenen
şenliklerle kutlandı.
Hasanağa Bahçesi'ndeki
Nevruz kutlamalanna,
tzmir'de öğrenim gören
Türk cumhuriyetlerine
mensup öğrenciler de
katıldı. Öte yandan
Belçika'daki
Türk dernek ve
federasyonlan da
Nevruz Bayramı
kutlamalannı Brüksel'de,
bir arada
gerçekleştireceklerini
açıkladılar. Kutlamalar 23
martta Brüksel'deki
Rogier Meydanı 'nda
yapılacak.
Dağlı'mn
istikrar formülü
• YUMURTALIK(AA>
Devlet Bakanı Halit
Dağlı, Türkiye'de yaşanan
sorunlann çözümü için
siyasette istikrann
sağlanması gerektiğini
belirterek bunun da 'DYP-
ANAP nişanının nikâha
dönüştürülmesiyle
mümkün olacağını'
söyledi. Türkiye'de
yaşanan sorunlann
çözümü için öncelikle
siyasette istikrann
sağlanması gerektiğini
ifade eden Dağlı, şöyle
konuşru: "Siyasette
istikrar için yapılacak şey,
kırat ile anyı
birleştirmektir. Şimdi
siyasete nişanlanan DYP
ve ANAP belli bir zaman
sürecinden sonra nikâh da
kıyacaktır. İttifak için,
birleşme için ilk adımlar
atılmıştır. tşimiz zor, bu
nedenle bizlere destek
verin."
Bombalı saldırı
kınandı
• tstanbul Haber Servisi -
Atatürkçü Düşünce
Demeği Istanbul Şubesi
ve CHP Istanbul Kadm
Kurulu, ÇYDD Güngören
Şubesi'ne önceki gece
yapılan bombalı saldınyı
kınadı.
Atatürkçü Düşünce
Derneği Istanbul Şubesi
adına açıklama yapan
Şube Başkanı Bilge
Bilgiç, "Emperyalizmin
Çanakkale'de Türk
askerinin kahramanca
savaşımıyla sulara
gömülüşünün 81.
yıldönümünde, bu kez bir
başka görünümde
Kemalist güçlere, ÇYDD
Güngören Şubesi'ne
yapılan bombah saldınyı
kınıyoruz" dedi.
Nusret Demiral'dan sonra, Muharrem Şemsek'in de partiden ihracı isteniyor
MHP'de iç hesaplaşmaHAZALATEŞ
ANKARA - ANAYOL'un kurulmasıyla
birlikte yeniden erken seçim olasılığının
zayıflaması, MHP'deki iç hesaplaşmayı
tırmandırdı. Eski Ankara Devlet
Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nusret
Demiral, partiden ihraç edilirken MHP
lideri Alparslan Türkeş'in istemine karşı
çıkan Disiplin Kurulu'nun, eski Çorum
Milletvekili Muharrem Şemsek'in
ihracına direndiği belirtildi. Muharrem
Şemsek. "Parti içi sorguiamalar büyûyor,
parti içi kaynıyor" dedi. Demiral ise
"Beni partiden atabilirler, ama Türk
milliyetçUerinin, Türk gençliğinin
kalbinden asla silemezler" diye konuştu.
Nusret Demiral, MHP Ankara îl
Başkanlığı Disiplin Kurulu tarafindan,
ezanın Türkçe okunmasını önerdiği için
MHP tüzüğünün, "Partililerin hiçbiri
program ve tüzük haricinde görüş
bUdiremez" hükmü uyannca ihraç edildi.
Parti üst yönetimi ise bu karara karşı
• MHP'den ihraç edilen eski DGM Başsavcısı Demiral, bildiği
yolda devam edeceğini söyledi. Türkeş'in istemine karşın, MHP
Disiplin Kurulu, Muharrem Şemsek'in partiden ihracına direniyor.
sessiz kaldı. Ülkü Ocaklan
yöneticilerinin hâkim bulunduğu il
yönetimi ıle MHP Genel Merkezi'nin.
partiden ihraçlar konusunda ters düştüğü
belirtildi.
Nusret Demiral, "Bu kör bir zihnhetin
tutumu. Hareket tarzımız belli. Ben
yoluma devam edeceğini. Bu bizim
yolumuz. Ben dincilerin değil dindarlann
yanında olmaya kararlıyım. Bu düzen
içinde kalmaya çalışanlan cesur olmaya
çağmyorum" dedi. MHP Genel Başkanı
Alparslan Türkeş'le görüşme
girişimlerinin sonuçsuz kaldığını belirten
Demiral, partiden ihracı konusunda
çarşamba günü bir basın toplantısı
düzenleyeceğini söyledi. Nusret
Demiral'ın ihracmın genel merkez
tarafindan doğru bulunmadığını belirten
bir MHP yöneticisi, şunlan söyledi:
"Nusret Beyi biz millervektti adayı yapük.
Genel başkaıumızın isteği üzerine
partimize katıldı. Partimize ters düşecek
bir tavır da sergUemedi. Bu durumda
ihracımn partimize zarar getireceğine
üıanryoruz. Türkiye için değerli olan bir
şahsiyetin MHP'den ihracı partimize
yarardan çok zarar verecektir."
Türkeş-Şemsek gerginliğj
MHP'nin muhalefet kanadında yer alan
ve "Türk İslam ülküsüne" dönülmesi
açıklamalanyla parti yönetımince
eleştirilere hedef olan eski Çorum
Milletvekili Muharrem Şemsek'in,
Türkeş'in isteğiyle partiden ihracmın
gündeme gelmesi. Ülkü Ocaklan'nda
rahatsızlık yarattı. MHP yönetimi, bu
konuda açıklama yapmaktan kaçınırken
Muharrem Şemsek, ihraç talebinin
partinin Merkez Yürütme Kurulu
toplantısında görüşüldüğünü, ancak
Disiplin Kuruju tarafindan reddedildiğini
söyledi. MHP içinde sorgulama ve
tartışmalann yaşandığını belirten
Şemsek, seçim sonuçlannı
değerlendirdiği raporda, şu görüşleri dile
getirdi:
"Hiçbir kompiekse kablmadan, hür bir
ortamda tam demokratik bir secimle
tabanın arzusu istikametinde millete
güven verecek parti yönetimi belirtenmeli,
hilc, baskı \e benzeri yollara sapılmadan,
birkaç farklı liste ile demokratik seçimler
yapılmalı. Genel merkez ve genel başkan
tarafsız kalmalı. Demokratik, hür ve eşit
bir seçimin oiması sağlanmabdır.
Halk,'MHP'ye ülkücülere, ülkücü
kadrolara, haksızlık ve vefasızlık
etmeyin' mesajı verdi. İ'lke yönetimine
MHP'yi hazır görmüyorum. Türk tslam
ülküsüne dönülmelidir."
CHP îstanbul îl Gençlik Kurulu Başkanı Kantoğlu'na göre devlet suçlu:
Sorunlann kaynağı öğrenci değil• CHP'nin emekçi
tabanından koptuğuna ve
koalisyonda büyük yanlışlar
yaptığına dikkat çeken
Başkan Alp Kantoğlu,
partisinin CHP gençliğinin
gerisinde kaldığını söyledi.
• Kantoğlu: Insanlar bugün
kendilerine sosyalist demek
yerine, sosyal demokrat
olmayı tercih ediyorlar. \fcni
isimlere, kavramlara
takılmış gençlik var ortada.
koalisyonda yanlışlar yaptığını ve tabanı-
nın istemlerine sahıp çıkamadığını savun- ^lirtti. Türk solunun son 30 yıldırTürk ta-
X •••••' ıı J i • ^ , m , j rihini ikiye ayırdığını, kimine çaöp kimini
Ozellıkle son yıllarda gençlenn CHP den
soğudugunu söyleyen Kantoğlu, bunun ne-
denini iktidar ortağı olunmasına bağladı.
Sol partiler içindeki gençliğin Atatürk-
çülüğü yanlış tanıdığını söyleyen Alp Kan-
toğlu, "Kemalizm nedir?". "Bu ideoloji bi-
liniyor mu?". "Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın
HULYATOPCU
12 Eylül askeri darbesiyle birlikte kapa-
tılan siyasi partilerin gençlik kollan yeni-
den örgütlenıyor. Geçen günlerde yapılan
kongre ile CHP tl Gençlik Kurulu Başkan-
lığı 'na seçilen 'GençSol'un temsilcisi AJp
Kantoğlu, siyasete iddialı geldiklerini be-
lirtiyor.
CHP'nin, tabanını oluşturan emekçiler-
den koptuğunu öne süren Kantoğlu, "CHP
gençüği. partinin Uerisinde değil, oiması ge-
reken yerde. Ancak CHP y önetiminin,genç-
Bgin gerisinde olduğu kesin" dedi.
CHP 11 Gençlik Kurulu Başkanı Kantoğ-
lu, gençlik, politika ve örgütlenme konusun-
daki sorulanmızı yanıtladı.
CHP'nin tabanını emekçilerin oluştur-
duğuna dikkat çeken Kantoğlu, partisinin
k l i d l l b
anti faşist ve anti emperyalist yönü nedir"
sorulannın yanıtının aranması gerektiğini
yücelttiğini savunan Kantoğlu sözlerini şöy-
le sürdürdü:
"Ya bir şeyleri kabul ediynruz ya da top-
tan inkârediyoruz. Tarihe objektif davTan-
mryoruz. Oysa yarını kurmak isteyen in-
saıilar tarihİerini iyi bilmek ve sorgıilamak
zorundalar."
CHP gençliğinin parti yönetimine eleş-
tirileri olduğunu vurgulayan Kantoğlu,
CHP'nin iktidar ortaklığı döneminde yan-
lışlar yaptığını söyledi.CHP'nin, iktidarda
olduğu dönemde tabanını oluşturan işçi-
nin, köylünün ve memurun istemlerini di-
le getıremediğini vurgulayan Kantoğlu, et-
liye sütlüye dokunmayan bir politika izlen-
mesinden yakındı.
Genel merkezden 40 çalışanın işten çı-
kanlmasının da yanlış olduğunu söyleyen
Kantoğlu, "Halkınpartisiyizdiyen partinin
40 kişiyi sokağa atması celişkidir. 40 kişi
İHD k a m p a n y a b a ş l a t a c a k
Erkol: Genel af istiyoruzANKARA (Cumhuıiyet Bürosu)
-Insan Haklan Demeği (IHD)
Ankara Şube Başkanı Naciye
Erkol, aynmsız ve koşulsuz bir
"genei af" çıkanlmasını
istediklerini belirterek bu amaçla
bir kampanya hazırladıklannı
açıkladı.
lnsan haklan savunuculan
tarafindan her ayın 17'sinde
düzenlenen etkinlik dün Yüksel
Caddesi'ndeki tnsan HakJan
Anıtı önünde gerçekleştirildı.
Yaklaşık 100 kişinın katıldığı
etkinlikte konuşan İHD Ankara
Şube Başkanı Erkol, devletın
muhalifler üzerindeki
baskılannın yoğunlaştıgını
savundu. lnsan haklan
ihlallerinin giderek arttığını
vurgulayan Erkol, şunlan
söyledi:
"Sosyalist basın üzerindeki
baskilar süriiyor. Atüım
gazetesinin tstanbul'daki
çahyşnlnn evlerinden gözalnna
ahndıiar. Kemal Yoltay işine
gitmek üzere çıkögı evine bir
başka islere kaydınlabilirdL CHP gençliği
partinin UerisindedegiLoiması gereken yer-
de» Ancak partinin, gençliğinin gerisinde
olduğu kesin'" dıye konuştu.
CHP'nin yanlışlannı halkın yanında ola-
rak düzelteceğini belirten Kantoğlu, parti-
nin, halkın gözünde eski konumuna gel-
mesi gerektiğini vurguladı.
Son aylarda ülkenin gündeminde önem-
li bir yer işgal eden öğrenci eylemlerini
CHP gençliğinin desteklediğini belirten
Kantoğlu, ekonominin rayına oturmadığı bir
ülkede bu türeylemliliklerin olmasının do-
ğal olduğunu savundu.
Sonınlann kaynağının öğrencilermiş gi-
bı gösterilmesınden yakınan Kantoğlu,
"Suçlu, devletin yanlış poütikalan" dedi.
Türkiye'de ANAP, DYP ve MHP içinde
yer alan gençliğin aşağı yukan aynı düşün-
celeri savunduğunu, RP'nin ise uç bir yer-
de olduğunu belirten Kantoğlu, aşın uçla-
nn demokrasinin az olduğu yerlerde yeşer-
diğini söyledi. RP'liIerin körü körünebağ-
lı olduğu inançlanna saldınlmaması gerek-
tiğini vurgulayan Kantoğlu şunlan söyle-
di.
"Biz hep laiklik elden gidiyor diye yakı-
nıyoruz. Onlar nasıl bazı şeylere körü kö-
rüne inanıyorsa biz de bazı şey leri körü kö-
rüne eleştiriyoruz. Yani her seyden önce şu-
nu anlamaliyiz: Bu insanlan anlamak ve
biriikte yasamayı ögrenmek
zorundayız. Bu insanlan dö-
nüştürme kaygrsını da taşıyor-
sak önce insanlan ve inanç-
lannı anlamalıyız,"
CHP gençliğinin hedefı-
nin partinin tüm organlannı
ele geçirmek olduğunu vur-
gulayan Kantoğlu, partiyi sol
daha dönemedL Her kayıptan
sonra sesimiz daha gür çıkacak.
Bizim bundan sonraki süreçte
yapacagımız bir şey daha var.
Duyarlı insanlarla, insan haklan
savunuculan ve demokratik khle
örgütleriyle işbirliği yapacagız.
Aynmsız, koşulsuz, genel af
istiyoruz."
Tutuklu ve hükümlü aileleri adına
konuşan Abdullah Soner de
devletin cezaevlerine yönelik
saldın hazırlığı içinde olduğunu
ileri sürdü. Soner, "Bizkanun
devleti dep, hukuk devieti
istiyoruz" dedi.
Etkinlik çerçevesinde müzik ve
şiir dinletileri gerçekleştirildi.
Etkinlığe Özgürlük \e
Dayanışma Partisi Merkez
Yönetim Kurulu üyeleri
Bozkurt Nuhoğlu ve Filiz
Karakuş'un yanı sıra Liman-tş
Sendikası Genel Başkanı
Hasan Biber ve Halkın
Demokrasi Partisi İl Sekreteri
Babür Pınar da katılarak destek
verdi ler.
çızgide tutmak istediklerini
kaydetti.
Halkın istemlerinin din-
lenmesi, mücadelelerinin ya-
nında olunması gerektiğini
belirten Kantoğlu, sözlerini
şöyle tamamladı:
"Hep halk halk diyoruz,
ama insanlan tammıyomz.
Türkiye'deyaşayan Laz, Çer-
kez, Abaza ve diğer halklar
hakkmdaderin bir araşarma
yapmalu kültürümüzü ince-
lemelrviz.'
BİZBÎZE
ERDAL ATABEK
Doktorlar...
14 Mart Tıp Bayramı, bu yıl da anlamlı toplantı-
larla kutlandı. Toplumsal gücü yüksek bir meslek
olan "hekimlik" de kendi sorunlanylatoplum sorun-
lan arasındaki çalkantılar içinde kendini ifade etme-
ye çalıştı.
Hekimlerin yaşadıkları sorunlann temel kaynağı,
onlan yüksek kazanç dilimine iten meslek güçle-
riyle, insan sağlığına ilişkin meslek sorumluluğu
arasındaki çelişkidir. Hekime daha yüksek kazanç
sağlayan "özel sağlık hizmeti," her gün daha çeki-
ci bir duruma gelirken "kendini bütün insanlann sağ-
lığındansonımlu tutan", "toplumsal-kamusalsağ-
lık hizmeti" sürekli olarak geriletilmektedir. Hizmet-
leri özelleştirmeye yönelik bir ekonomik politikanın
iktidan, "hekimleri" de özel ve pahalı bir hizmetin
kazançlı ortağı olmakla, genel ve herkesin yararta-
nacağı kamusal hizmetin daha az kazançlı, ama da-
ha sorumlu hekimi olmak arasındaki ikileme sürük-
lemektedir.
Onun için de hekimlerin temel sorunlan, sağlık hiz-
metinin sorunlarıdır. Bu sorun da temelde ekono-
mik ve politik bir sorundur.
Hekimlik mesleğinin temeli olan tıp bilimleri, ta-
rih boyunca "aklın özgürlüğü ile dogmalann bas-
kıst" arasındaki mücadeleyi yaşamıştır. Hekimler, an-
cak aklın özgürleşmesiyle bilimsel çalışmalar ya-
pabilmişler, insan sağlığıyla ilgili gerçeklere ulaşa-
bilmişlerdir. Tıp tarihini bu açıdan incelemek bugü-
ne de ışık tutacak büyük bir mücadeleyi yansrtır. Ak-
lın özgüriüğünü savunmak, özgür düşünceye yö-
nelik tehlikelere karşı çıkmak, hekimlerin birincil
görevleri arasındadır. Bir toplumda düşünce öz-
gürlüğü yoksa hekimler de mesleklerinin tehlikede
olduğunu bilmek zorundadırlar. Onun için de gü-
nümüzün Türkiyesi'ni işgale başlayan medyumlar,
falcılar, üfürükçüler, büyücüler ile düşünce özgür-
iüğünü ortadan kaldıran engeller arasında doğru-
dan bir bağlantı vardır.
Sağlık hizmetlerinin bütün yükünü taşıyan "pra-
tisyen hekimler"\n kendilerini meslek kimliği açısın-
dan eksik ve doyumsuz duymalanna yol açan çar-
pık bir hizmet sistemi kendi geleceğini baltalamak-
tadır. Ülkesinin en uzun eğitimini yaptığı halde an-
cak "uzman hekim" olduğu zaman onu "doktor"
kabul eden toplumsal bilinçsizlik kendine en büyük
zaran vermektedir, ama kamu yöneticilerinin bile bu
konuya bakışı yanlışı büyütecek yöndedir.
Halka hizmet verememenin eksikliğini hekimler
üzerinden gidermeye çalışan yanlış yönetim anla-
ytşı, ne yazık ki hiç değişmemektedir.
Türk Tabipleri Birliâi "Cengiz Kılıç Emek ve De-
mokrasi Ödülü," Dr. llhan Diken'e verildi. Dr. llhan
Diken, tedavi ettiği biryaralının PKK'Iİ olduğunu bil-
memesi ve haber vermemesiyle suçlanarak hap-
se mahkûm edilmiş ve bir süre daha kamu hakla-
nndan mahrum edilmiştir. Bir doktoru "hastasının
saklı kimliğini bilmemek ve ihbar etmemekle suç-
lamak, hekimlik mesleğinin özüyle bağdaşmaz. Bu
bakımdan bu ödülün verilmesi çok anlamlıdırve bü-
tün hekimlere sorumluluklannı anımsatacak bir ör-
nek olmaktadır. Hepimizin, onu koruyamadığımız
için Dr. llhan Diken'den özür dilemesi gereklidir.
Istanbul'daki tören, Istanbul Tabip Odası'y'a üni-
versitenin ortak düzenlemesiydi. "Bilim Ödülü"nü
alan Prof. Dr. Asuman Müftüoğlu, konuşmasında
gen teknolojisiyle yapısı değişen tanm ürünleri to-
humlannın gelişmiş ülkelerde kullanılmasının engel-
lenmesiyle "bizim gibi" azgelişmiş ülkelere gönde-
rilmesi tehlikesini belirttı. Bu da bilim namusunun
bir başka yönüdür. Tabip Odası'nın "Banş ve De-
mokrasi" adıyla Dr. Sevinç Özgüner adına konul-
muş ödülü, öldürülen gazeteci Metin Göktepe'nin
annesine vermesi de çok anlamlıdır.
Mesleklerinin 25 yılını, 40 yılını, 50 yılını dolduran
hekimler de plaket ve sertifikalannı aldılar. Ben de
40 yılını dolduranların arasında sertifıkamı aldım.
O sırada düşündüğüm "Insanın kaç yıl yaşadığı
değil, nasıl yaşadığı" idi. Belki de her insanın yap-
ması gereken hesaplaşma budur.
Yeni 14 Martlara..
İranlı İslam reformcusu Prof. Abdülkerim Suruş, 'gerçek inancın, üzerinde baskı olmadan gerçekleşen inanç' olduğu görüşünde
İslam çağa uygun olarak yorumlanmalı'ORAL ÇALIŞLAR
Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin
düzenlediği 1. Istanbul Uluslararası
islam Düşünceleri Konferansı'nın dik-
kati çekmeyen birkonuşmacısı Tahran
Beşeri Bilimler Araştırma Enstitüsü
öğretim üyesi Profesör Abdülkerim
Suruş du.
Suruş, İran'ın etkili ve üzerinde cid-
di tartışmalar yapılan bir felsefecisiy-
di. Iran'da çeşitli üniversitelerde ver-
di ği derslerde büyük kalabahklar top-
lanan Suruş, günümüz Islamına ol-
dukça çarpıcı yeni yorumlar getiriyor
ve Islamda reformu açık açık savunu-
yordu.
lslamın demokrasi ve insan hakla-
nyla bir arada yaşaması gerektiğini
vurgulayan bu sessiz sedasız İslam fel-
sefecisi, lran yönetimiyle insan hak-
lan arasındaki ilişkiye ve de çelişme-
ye dolaylı otarak dikkat çekiyordu.
50 yaşlanndaki Suruş, bu reformcu
düşünceleri nedeniyle Iran'da tutucu İs-
lamcı gruplann saldınlannı da göğüs-
lemek zorunda kalmıştı.
Çeşitli bilim dallannda eğitim gören
bu sakin görünüşlü İranlı felsefeci,
Londra'da da kimya ve felsefe eğitimi
almıştı.
Suruş, kimya ve felsefe yanında ec-
zacıhk, fen, tslam felsefesi, İslam hu-
kuku ve mantık dallannda ciddi çalış-
malaryapmış, öğrenim görmüştü. Mev-
lana konusunda ise yan uzman sayı-
labildiğini söylüyor. Tahran Üniversi-
tesi'nde ve başka birçok üniversitede
öğretim üyeliği yapmayı sürdüren ve
Suruş, Mevlana konusunda dersler ve-
riyor. Mevlana'nın birçok şıirini ez-
bere bildiğini belirtmekten özel bir
zevk alıyor. Kendisini şöyle anlatıyor:
"Mistisizme özel bir ilgim bulunduğu-
nu sövlevebilirim. İslam mistisizmmi
ve özellikk Me\lana mistisizmini çok
seviyonjm. Bu arada Mevlana'nın te-
mel eseri Mesnevi'yi ders olarak oku-
tuyorum."
Batılı yayın organlannda iran'ın
Luther'i olarak tanıtılan Suruş'tan,
"İslam ve demokrasi konusundaki dü-
şûnceieriyle Müslüman ülketerlediğer
dünya arasındaki uçurumu kapatabi-
lecek köprüyü kuran adam" olarak
söz ediliyor.
Tahran Üniversitesi siyasetbilimci-
lerinden Nasser Hadian, Suruş'u "13
yüzydhk düşünceye meydan okuyan
adain" olarak tanıtıyor ve şunlan be-
lirtiyor "O, 'Dini anlamak tamamen
izafidir'diyor ve 'Din, yer ve zamanla
smırh değildir' sözleriyie yeni bir an-
layış getûiyor. 'Allah'ın ne demek is-
tediğini kim söyleyebilir' diye sonı-
yor. Onun bakış açtsı, siyasi ve dini her
türlü düşünceye açıkîbr."
Suruş'un yaptıklan, Hıristiyan refor-
muna denk gelecek bir değişikliğin,
islam dünyası içinde de şekillenmesin-
den yana bir çaba olarak değerlendi-
riliyor. Suruş'un düşünceleri yalnızca
tran'da değil Ortadoğu'da yeni birolu-
şum için tartışmalara kapı açacak bir
gelişme olarak ele almıyor.
lran yönetimi, Suruş'un düşüncele-
rine açıktan tepki göstermiyor, ama
yaşlı mollalar arasında ve resmi yet-
kililer içinde onun sözlerinin korkutu-
cu olduğu kanısı yaygın.
Iran düşünce dünyasının bu sessiz,
ama etkili bilim adairııyla uzun bir gö-
rüşme yapma olanağı elde ettik. Siya-
si konulara ilişkin sorulara cevap ver-
mekten kaçınan Suruş'un tran'da çok
sayıda taraftannın oiması da ilgi çeki-
ciydi.
- Batüı yayın organlan sizin hakkı-
nızda İran'ın Luther' i diyorlar. Doğru
mu tammlama? Gercekîten İslamiyet
Tataran Beşeri Bffimler Araşürma Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Suruş, İs-
lamiyete çarpıa yorumlar getiriyor ve İslamda reformu açıkça savunuyor.
Ruh bir kuramdır. Ruh kuramı Müs-
lümanlıkla, dinle, dünyayla ve Allah'la
olan ilişkilerimizi düzenliyor. Müslü-
man ülkelerin gelişmesinin önündeki
en önemli engel, dini kavrayışın ve
düşüncenin yıkıma uğramasıdır. Bu
yüzden ben, İslam dünyasını, bilgi ala-
nındaki yeni keşiflerin ve yeni geliş-
melerin ışığında, dini yeniden yorum-
lamaya ve gözden geçirmeye ısrarla ça-
ğinyorum. Eğer böyle davranmazsak
kavrayışımız geri bir noktada kalacak
ve gelişmeleri anlayamayacağız.
-Teknoloji ve bilim alaıundaki geliş-
melerin İslam dünyasına nasıl bir etki
yaptığını düşünüyorsunuz?
içinde ciddi reformlan savunuyor mu-
sunuz?
Suruş- Bu tanımlamayı ben yapmı-
yorum. Bu rür değerlendirmelerden
ben sorumlu değilim. Bunu böyle söy-
leyenlere, "Bu sizin değerlendirme-
niz" diyorum. İslamm bugünün dün-
yasında bir Luther'e ihtiyacı olduğu-
nu sanmıyorum. Luther'in zamanı geç-
miştir.
- Sizin İslamda reformlardan söz et-
tiğinizi biüyorum...
Suruş - Her alanda reforma ihtiyaç
var. Eğitim. ekonomi, politika her alan-
da reformlar yapılmalıdır. Önce refor-
mu ruhumuzda gerçekleştirmeliyız.
Suruş - Teknoloji bağımsız bir şey
değildir, birteori değildir. Gelişmenin
yalnızca bır boyutudur. Bilimsel kav-
rayışınızı geliştirirseniz, teknolojide
de gelişme sağlayabilirsiniz. Bu ge-
lişmeden sonra teknolojik gelişme, din
biliminde reform yapılabilmesi konu-
sunda önemli etkiler yaratabilir. Mo-
dern teori, modern felsefe, dünyaya
modern bakış açısı ve modern ideloji
çok önemlidir. Bunlar, bütün bilgileri
tayin edici şekilde etkiler.
- İslami düşüncenin çağıınızdakite-
mel sorunlan nelerdir?
Suruş - Bu konuda yoğunlaşan ko-
caman bir kitap yazdım. Bu kitapta, ts-
lami bilginin sınırlandınlmasını ve ya-
saklanmasım ele alıyorum. Örneğin
insan haklanndan söz edelim. Dini hü-
kümetler ve lran hükümeti ele alındı-
gında insan haklan sorunu temelde bir
yükümlülükler ve görevler açısından
düzenlenir. tnsan haklan düşüncesi-
nin bu çerçevede bir yeri yoktur.
Ancak insan haklan düşüncesi gü-
nümüzde çok önemlidir. Bunu felsefi
anlamda ciddi bir şekilde ele aldığınız-
dadini gerçeklerin yorumlanışı da bu
anlayıştan etkilenir. tşte bu daha önce
sözünü ettiğim etkileşmeye bir ömek-
tir.
Bunun gibi pek çok şey sıralayabi-
lirim. Bunun gibi dışardan gelen pek
çok bilgi, sizin dini yorumlayışınızı
değiştirecektir.
- Sizi dinlemeye pek çok bilim ada-
mı ve öğrenci geldiği ve çok sayıda ta-
kipçiniz olduğu Batı basmında yer al-
dı. Size İran gibi bir ülkede neden bu
kadar ilgi gösteriliyor?
Suruş - Hiçbir partinin lideri deği-
lim. Ben felsefeyle ilgilenen bir ada-
mım. Belki de düşüncelerimi dinle-
meye geliyorlardır. Benim konferans-
lanmı dinlemeye gelmelerinin başka
bir nedeni olamaz. Felsefe. öncü dü-
şünceler, toplumdaki ve politikadaki
zorluklar üzerine konuşurum. Bunlar
ilginç geliyor olabilir.
- Düşünceleriniz nedeniyle başınız
derde girmiyor mu? Özelİikle dinde
reform tezleriniz sizi sıkıntıya sokmu-
yormu?
Sunış - Zorluklanm var tabii. Bazı
gençler benim aleyhimde, bazılan le-
himde gösteriler yaptılar. Din adam-
lan arasında bana karşı çıkanlar var. Bu
durum hâlâ devam da ediyor.
- Hükümetin tutumu ne oldu?
Suruş - Hükümetin içinde de farklı
görûşler var. Bazılan benden yana. ba-
zılan da bana karşı.
- İslam dünyasının geleceğine ilişkin
düşünceleriniz neler?
Suruş - tslam dünyası kendi içinde
bölûnmüştür. Banşçılar var, militanlar
var. Demokrasiye eğilimli olanlar var,
demokrasiye karşı olanlar var. Müslü-
manlar kendi kültürlerini gen ıstiyor-
lar.
Müslümanlar kendi uygarlıklannı
gen istiyorlar. Dışandan gelen işgal
hareketlerine karşı direniyorlar. Bura-
da çok açık olan bir şey var. Yükseli-
şi ve çöküşü yaşadık. Geriledık. Ama
şimdi bunun farkındayız ve bır teori-
miz var. Tarihte ne yanlışlar yapılmış,
geçmişi kazanmak ya da yeniden ka-
zanmak gibi bir hedefımiz var İran'da.
Daha önce çöküş üzerine bir teorimiz
yoktu.
Müslümanlar arasında çok açık be-
nimsenmiş bir ilke daha vardır; Ba-
tı'yı taklit etmemek. Batı'dan Müslü-
manlann alabileceği ve uygulayabile-
ceğı pek çok iyi şey olsa da bunlan tak-
lit etmemek gerektiğine inarulmakta-
dır
SÜRECEK