25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 1996 PAZARTESİ HABERLER Kâzım Genç, yine başkan • ANKARA (Cumhuıiyet Bürosu) - Çağdaş Hukukçular Demeği (ÇHD) Ankara Şubesi'nin genel kurulunda, eski yönetimin listesi başanlı oldu . Harb- lş toplantı salonunda önceki gün yapılan seçimlere üç ayn liste katıldı. Yaptlan oylama sonucunda 215 delegeden 105 delegenin oyunu alan eski başkan Kâzım Genç, seçimleri büyük bir oy farkıyla yeniden kazandı. Genç'in listesinde Mehmet Pekgöz, Hıncal Tezcan, Hülya Sarsatn, Cengiz Yaşar, Mehmet Ay ve Şehabettin Örsal yer alıyor. Cenkçi, mezarı başmda anıldı • Haber Merkezi - Eski Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Beyhan Cenkçi ölümünün 3. yıldönümünde, Antalya'nın Kaş ilçesinde mezan başında anıldı. Anma töreninde konuşan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Beyhan Cenkçi'nin yaşarken çok önemli işler yaptığını belirterek, "Beyhan ağabeyimiz, her zaman kalbimizde yaşayacak" dedi. Denktaş, bugün taburcu ohıyor • ANKARA (AA)- KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş1 ın bugün taburcu olacağı bildirildi. Kıbns'ta geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi tbni Sina Hastanesi'ne getirilen ve burada yapılan işlemle tıkalı daman açılan Rauf Denktaş'ın. herhangi bir rahatsızlığı olmaması halinde yann taburcu olacağı belirtildi. Nevruz kutlamaları • Haber Merkezi - Nevruz Bayramı, Izmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen şenliklerle kutlandı. Hasanağa Bahçesi'ndeki Nevruz kutlamalanna, tzmir'de öğrenim gören Türk cumhuriyetlerine mensup öğrenciler de katıldı. Öte yandan Belçika'daki Türk dernek ve federasyonlan da Nevruz Bayramı kutlamalannı Brüksel'de, bir arada gerçekleştireceklerini açıkladılar. Kutlamalar 23 martta Brüksel'deki Rogier Meydanı 'nda yapılacak. Dağlı'mn istikrar formülü • YUMURTALIK(AA> Devlet Bakanı Halit Dağlı, Türkiye'de yaşanan sorunlann çözümü için siyasette istikrann sağlanması gerektiğini belirterek bunun da 'DYP- ANAP nişanının nikâha dönüştürülmesiyle mümkün olacağını' söyledi. Türkiye'de yaşanan sorunlann çözümü için öncelikle siyasette istikrann sağlanması gerektiğini ifade eden Dağlı, şöyle konuşru: "Siyasette istikrar için yapılacak şey, kırat ile anyı birleştirmektir. Şimdi siyasete nişanlanan DYP ve ANAP belli bir zaman sürecinden sonra nikâh da kıyacaktır. İttifak için, birleşme için ilk adımlar atılmıştır. tşimiz zor, bu nedenle bizlere destek verin." Bombalı saldırı kınandı • tstanbul Haber Servisi - Atatürkçü Düşünce Demeği Istanbul Şubesi ve CHP Istanbul Kadm Kurulu, ÇYDD Güngören Şubesi'ne önceki gece yapılan bombalı saldınyı kınadı. Atatürkçü Düşünce Derneği Istanbul Şubesi adına açıklama yapan Şube Başkanı Bilge Bilgiç, "Emperyalizmin Çanakkale'de Türk askerinin kahramanca savaşımıyla sulara gömülüşünün 81. yıldönümünde, bu kez bir başka görünümde Kemalist güçlere, ÇYDD Güngören Şubesi'ne yapılan bombah saldınyı kınıyoruz" dedi. Nusret Demiral'dan sonra, Muharrem Şemsek'in de partiden ihracı isteniyor MHP'de iç hesaplaşmaHAZALATEŞ ANKARA - ANAYOL'un kurulmasıyla birlikte yeniden erken seçim olasılığının zayıflaması, MHP'deki iç hesaplaşmayı tırmandırdı. Eski Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nusret Demiral, partiden ihraç edilirken MHP lideri Alparslan Türkeş'in istemine karşı çıkan Disiplin Kurulu'nun, eski Çorum Milletvekili Muharrem Şemsek'in ihracına direndiği belirtildi. Muharrem Şemsek. "Parti içi sorguiamalar büyûyor, parti içi kaynıyor" dedi. Demiral ise "Beni partiden atabilirler, ama Türk milliyetçUerinin, Türk gençliğinin kalbinden asla silemezler" diye konuştu. Nusret Demiral, MHP Ankara îl Başkanlığı Disiplin Kurulu tarafindan, ezanın Türkçe okunmasını önerdiği için MHP tüzüğünün, "Partililerin hiçbiri program ve tüzük haricinde görüş bUdiremez" hükmü uyannca ihraç edildi. Parti üst yönetimi ise bu karara karşı • MHP'den ihraç edilen eski DGM Başsavcısı Demiral, bildiği yolda devam edeceğini söyledi. Türkeş'in istemine karşın, MHP Disiplin Kurulu, Muharrem Şemsek'in partiden ihracına direniyor. sessiz kaldı. Ülkü Ocaklan yöneticilerinin hâkim bulunduğu il yönetimi ıle MHP Genel Merkezi'nin. partiden ihraçlar konusunda ters düştüğü belirtildi. Nusret Demiral, "Bu kör bir zihnhetin tutumu. Hareket tarzımız belli. Ben yoluma devam edeceğini. Bu bizim yolumuz. Ben dincilerin değil dindarlann yanında olmaya kararlıyım. Bu düzen içinde kalmaya çalışanlan cesur olmaya çağmyorum" dedi. MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'le görüşme girişimlerinin sonuçsuz kaldığını belirten Demiral, partiden ihracı konusunda çarşamba günü bir basın toplantısı düzenleyeceğini söyledi. Nusret Demiral'ın ihracmın genel merkez tarafindan doğru bulunmadığını belirten bir MHP yöneticisi, şunlan söyledi: "Nusret Beyi biz millervektti adayı yapük. Genel başkaıumızın isteği üzerine partimize katıldı. Partimize ters düşecek bir tavır da sergUemedi. Bu durumda ihracımn partimize zarar getireceğine üıanryoruz. Türkiye için değerli olan bir şahsiyetin MHP'den ihracı partimize yarardan çok zarar verecektir." Türkeş-Şemsek gerginliğj MHP'nin muhalefet kanadında yer alan ve "Türk İslam ülküsüne" dönülmesi açıklamalanyla parti yönetımince eleştirilere hedef olan eski Çorum Milletvekili Muharrem Şemsek'in, Türkeş'in isteğiyle partiden ihracmın gündeme gelmesi. Ülkü Ocaklan'nda rahatsızlık yarattı. MHP yönetimi, bu konuda açıklama yapmaktan kaçınırken Muharrem Şemsek, ihraç talebinin partinin Merkez Yürütme Kurulu toplantısında görüşüldüğünü, ancak Disiplin Kuruju tarafindan reddedildiğini söyledi. MHP içinde sorgulama ve tartışmalann yaşandığını belirten Şemsek, seçim sonuçlannı değerlendirdiği raporda, şu görüşleri dile getirdi: "Hiçbir kompiekse kablmadan, hür bir ortamda tam demokratik bir secimle tabanın arzusu istikametinde millete güven verecek parti yönetimi belirtenmeli, hilc, baskı \e benzeri yollara sapılmadan, birkaç farklı liste ile demokratik seçimler yapılmalı. Genel merkez ve genel başkan tarafsız kalmalı. Demokratik, hür ve eşit bir seçimin oiması sağlanmabdır. Halk,'MHP'ye ülkücülere, ülkücü kadrolara, haksızlık ve vefasızlık etmeyin' mesajı verdi. İ'lke yönetimine MHP'yi hazır görmüyorum. Türk tslam ülküsüne dönülmelidir." CHP îstanbul îl Gençlik Kurulu Başkanı Kantoğlu'na göre devlet suçlu: Sorunlann kaynağı öğrenci değil• CHP'nin emekçi tabanından koptuğuna ve koalisyonda büyük yanlışlar yaptığına dikkat çeken Başkan Alp Kantoğlu, partisinin CHP gençliğinin gerisinde kaldığını söyledi. • Kantoğlu: Insanlar bugün kendilerine sosyalist demek yerine, sosyal demokrat olmayı tercih ediyorlar. \fcni isimlere, kavramlara takılmış gençlik var ortada. koalisyonda yanlışlar yaptığını ve tabanı- nın istemlerine sahıp çıkamadığını savun- ^lirtti. Türk solunun son 30 yıldırTürk ta- X •••••' ıı J i • ^ , m , j rihini ikiye ayırdığını, kimine çaöp kimini Ozellıkle son yıllarda gençlenn CHP den soğudugunu söyleyen Kantoğlu, bunun ne- denini iktidar ortağı olunmasına bağladı. Sol partiler içindeki gençliğin Atatürk- çülüğü yanlış tanıdığını söyleyen Alp Kan- toğlu, "Kemalizm nedir?". "Bu ideoloji bi- liniyor mu?". "Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın HULYATOPCU 12 Eylül askeri darbesiyle birlikte kapa- tılan siyasi partilerin gençlik kollan yeni- den örgütlenıyor. Geçen günlerde yapılan kongre ile CHP tl Gençlik Kurulu Başkan- lığı 'na seçilen 'GençSol'un temsilcisi AJp Kantoğlu, siyasete iddialı geldiklerini be- lirtiyor. CHP'nin, tabanını oluşturan emekçiler- den koptuğunu öne süren Kantoğlu, "CHP gençüği. partinin Uerisinde değil, oiması ge- reken yerde. Ancak CHP y önetiminin,genç- Bgin gerisinde olduğu kesin" dedi. CHP 11 Gençlik Kurulu Başkanı Kantoğ- lu, gençlik, politika ve örgütlenme konusun- daki sorulanmızı yanıtladı. CHP'nin tabanını emekçilerin oluştur- duğuna dikkat çeken Kantoğlu, partisinin k l i d l l b anti faşist ve anti emperyalist yönü nedir" sorulannın yanıtının aranması gerektiğini yücelttiğini savunan Kantoğlu sözlerini şöy- le sürdürdü: "Ya bir şeyleri kabul ediynruz ya da top- tan inkârediyoruz. Tarihe objektif davTan- mryoruz. Oysa yarını kurmak isteyen in- saıilar tarihİerini iyi bilmek ve sorgıilamak zorundalar." CHP gençliğinin parti yönetimine eleş- tirileri olduğunu vurgulayan Kantoğlu, CHP'nin iktidar ortaklığı döneminde yan- lışlar yaptığını söyledi.CHP'nin, iktidarda olduğu dönemde tabanını oluşturan işçi- nin, köylünün ve memurun istemlerini di- le getıremediğini vurgulayan Kantoğlu, et- liye sütlüye dokunmayan bir politika izlen- mesinden yakındı. Genel merkezden 40 çalışanın işten çı- kanlmasının da yanlış olduğunu söyleyen Kantoğlu, "Halkınpartisiyizdiyen partinin 40 kişiyi sokağa atması celişkidir. 40 kişi İHD k a m p a n y a b a ş l a t a c a k Erkol: Genel af istiyoruzANKARA (Cumhuıiyet Bürosu) -Insan Haklan Demeği (IHD) Ankara Şube Başkanı Naciye Erkol, aynmsız ve koşulsuz bir "genei af" çıkanlmasını istediklerini belirterek bu amaçla bir kampanya hazırladıklannı açıkladı. lnsan haklan savunuculan tarafindan her ayın 17'sinde düzenlenen etkinlik dün Yüksel Caddesi'ndeki tnsan HakJan Anıtı önünde gerçekleştirildı. Yaklaşık 100 kişinın katıldığı etkinlikte konuşan İHD Ankara Şube Başkanı Erkol, devletın muhalifler üzerindeki baskılannın yoğunlaştıgını savundu. lnsan haklan ihlallerinin giderek arttığını vurgulayan Erkol, şunlan söyledi: "Sosyalist basın üzerindeki baskilar süriiyor. Atüım gazetesinin tstanbul'daki çahyşnlnn evlerinden gözalnna ahndıiar. Kemal Yoltay işine gitmek üzere çıkögı evine bir başka islere kaydınlabilirdL CHP gençliği partinin UerisindedegiLoiması gereken yer- de» Ancak partinin, gençliğinin gerisinde olduğu kesin'" dıye konuştu. CHP'nin yanlışlannı halkın yanında ola- rak düzelteceğini belirten Kantoğlu, parti- nin, halkın gözünde eski konumuna gel- mesi gerektiğini vurguladı. Son aylarda ülkenin gündeminde önem- li bir yer işgal eden öğrenci eylemlerini CHP gençliğinin desteklediğini belirten Kantoğlu, ekonominin rayına oturmadığı bir ülkede bu türeylemliliklerin olmasının do- ğal olduğunu savundu. Sonınlann kaynağının öğrencilermiş gi- bı gösterilmesınden yakınan Kantoğlu, "Suçlu, devletin yanlış poütikalan" dedi. Türkiye'de ANAP, DYP ve MHP içinde yer alan gençliğin aşağı yukan aynı düşün- celeri savunduğunu, RP'nin ise uç bir yer- de olduğunu belirten Kantoğlu, aşın uçla- nn demokrasinin az olduğu yerlerde yeşer- diğini söyledi. RP'liIerin körü körünebağ- lı olduğu inançlanna saldınlmaması gerek- tiğini vurgulayan Kantoğlu şunlan söyle- di. "Biz hep laiklik elden gidiyor diye yakı- nıyoruz. Onlar nasıl bazı şeylere körü kö- rüne inanıyorsa biz de bazı şey leri körü kö- rüne eleştiriyoruz. Yani her seyden önce şu- nu anlamaliyiz: Bu insanlan anlamak ve biriikte yasamayı ögrenmek zorundayız. Bu insanlan dö- nüştürme kaygrsını da taşıyor- sak önce insanlan ve inanç- lannı anlamalıyız," CHP gençliğinin hedefı- nin partinin tüm organlannı ele geçirmek olduğunu vur- gulayan Kantoğlu, partiyi sol daha dönemedL Her kayıptan sonra sesimiz daha gür çıkacak. Bizim bundan sonraki süreçte yapacagımız bir şey daha var. Duyarlı insanlarla, insan haklan savunuculan ve demokratik khle örgütleriyle işbirliği yapacagız. Aynmsız, koşulsuz, genel af istiyoruz." Tutuklu ve hükümlü aileleri adına konuşan Abdullah Soner de devletin cezaevlerine yönelik saldın hazırlığı içinde olduğunu ileri sürdü. Soner, "Bizkanun devleti dep, hukuk devieti istiyoruz" dedi. Etkinlik çerçevesinde müzik ve şiir dinletileri gerçekleştirildi. Etkinlığe Özgürlük \e Dayanışma Partisi Merkez Yönetim Kurulu üyeleri Bozkurt Nuhoğlu ve Filiz Karakuş'un yanı sıra Liman-tş Sendikası Genel Başkanı Hasan Biber ve Halkın Demokrasi Partisi İl Sekreteri Babür Pınar da katılarak destek verdi ler. çızgide tutmak istediklerini kaydetti. Halkın istemlerinin din- lenmesi, mücadelelerinin ya- nında olunması gerektiğini belirten Kantoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Hep halk halk diyoruz, ama insanlan tammıyomz. Türkiye'deyaşayan Laz, Çer- kez, Abaza ve diğer halklar hakkmdaderin bir araşarma yapmalu kültürümüzü ince- lemelrviz.' BİZBÎZE ERDAL ATABEK Doktorlar... 14 Mart Tıp Bayramı, bu yıl da anlamlı toplantı- larla kutlandı. Toplumsal gücü yüksek bir meslek olan "hekimlik" de kendi sorunlanylatoplum sorun- lan arasındaki çalkantılar içinde kendini ifade etme- ye çalıştı. Hekimlerin yaşadıkları sorunlann temel kaynağı, onlan yüksek kazanç dilimine iten meslek güçle- riyle, insan sağlığına ilişkin meslek sorumluluğu arasındaki çelişkidir. Hekime daha yüksek kazanç sağlayan "özel sağlık hizmeti," her gün daha çeki- ci bir duruma gelirken "kendini bütün insanlann sağ- lığındansonımlu tutan", "toplumsal-kamusalsağ- lık hizmeti" sürekli olarak geriletilmektedir. Hizmet- leri özelleştirmeye yönelik bir ekonomik politikanın iktidan, "hekimleri" de özel ve pahalı bir hizmetin kazançlı ortağı olmakla, genel ve herkesin yararta- nacağı kamusal hizmetin daha az kazançlı, ama da- ha sorumlu hekimi olmak arasındaki ikileme sürük- lemektedir. Onun için de hekimlerin temel sorunlan, sağlık hiz- metinin sorunlarıdır. Bu sorun da temelde ekono- mik ve politik bir sorundur. Hekimlik mesleğinin temeli olan tıp bilimleri, ta- rih boyunca "aklın özgürlüğü ile dogmalann bas- kıst" arasındaki mücadeleyi yaşamıştır. Hekimler, an- cak aklın özgürleşmesiyle bilimsel çalışmalar ya- pabilmişler, insan sağlığıyla ilgili gerçeklere ulaşa- bilmişlerdir. Tıp tarihini bu açıdan incelemek bugü- ne de ışık tutacak büyük bir mücadeleyi yansrtır. Ak- lın özgüriüğünü savunmak, özgür düşünceye yö- nelik tehlikelere karşı çıkmak, hekimlerin birincil görevleri arasındadır. Bir toplumda düşünce öz- gürlüğü yoksa hekimler de mesleklerinin tehlikede olduğunu bilmek zorundadırlar. Onun için de gü- nümüzün Türkiyesi'ni işgale başlayan medyumlar, falcılar, üfürükçüler, büyücüler ile düşünce özgür- iüğünü ortadan kaldıran engeller arasında doğru- dan bir bağlantı vardır. Sağlık hizmetlerinin bütün yükünü taşıyan "pra- tisyen hekimler"\n kendilerini meslek kimliği açısın- dan eksik ve doyumsuz duymalanna yol açan çar- pık bir hizmet sistemi kendi geleceğini baltalamak- tadır. Ülkesinin en uzun eğitimini yaptığı halde an- cak "uzman hekim" olduğu zaman onu "doktor" kabul eden toplumsal bilinçsizlik kendine en büyük zaran vermektedir, ama kamu yöneticilerinin bile bu konuya bakışı yanlışı büyütecek yöndedir. Halka hizmet verememenin eksikliğini hekimler üzerinden gidermeye çalışan yanlış yönetim anla- ytşı, ne yazık ki hiç değişmemektedir. Türk Tabipleri Birliâi "Cengiz Kılıç Emek ve De- mokrasi Ödülü," Dr. llhan Diken'e verildi. Dr. llhan Diken, tedavi ettiği biryaralının PKK'Iİ olduğunu bil- memesi ve haber vermemesiyle suçlanarak hap- se mahkûm edilmiş ve bir süre daha kamu hakla- nndan mahrum edilmiştir. Bir doktoru "hastasının saklı kimliğini bilmemek ve ihbar etmemekle suç- lamak, hekimlik mesleğinin özüyle bağdaşmaz. Bu bakımdan bu ödülün verilmesi çok anlamlıdırve bü- tün hekimlere sorumluluklannı anımsatacak bir ör- nek olmaktadır. Hepimizin, onu koruyamadığımız için Dr. llhan Diken'den özür dilemesi gereklidir. Istanbul'daki tören, Istanbul Tabip Odası'y'a üni- versitenin ortak düzenlemesiydi. "Bilim Ödülü"nü alan Prof. Dr. Asuman Müftüoğlu, konuşmasında gen teknolojisiyle yapısı değişen tanm ürünleri to- humlannın gelişmiş ülkelerde kullanılmasının engel- lenmesiyle "bizim gibi" azgelişmiş ülkelere gönde- rilmesi tehlikesini belirttı. Bu da bilim namusunun bir başka yönüdür. Tabip Odası'nın "Banş ve De- mokrasi" adıyla Dr. Sevinç Özgüner adına konul- muş ödülü, öldürülen gazeteci Metin Göktepe'nin annesine vermesi de çok anlamlıdır. Mesleklerinin 25 yılını, 40 yılını, 50 yılını dolduran hekimler de plaket ve sertifikalannı aldılar. Ben de 40 yılını dolduranların arasında sertifıkamı aldım. O sırada düşündüğüm "Insanın kaç yıl yaşadığı değil, nasıl yaşadığı" idi. Belki de her insanın yap- ması gereken hesaplaşma budur. Yeni 14 Martlara.. İranlı İslam reformcusu Prof. Abdülkerim Suruş, 'gerçek inancın, üzerinde baskı olmadan gerçekleşen inanç' olduğu görüşünde İslam çağa uygun olarak yorumlanmalı'ORAL ÇALIŞLAR Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği 1. Istanbul Uluslararası islam Düşünceleri Konferansı'nın dik- kati çekmeyen birkonuşmacısı Tahran Beşeri Bilimler Araştırma Enstitüsü öğretim üyesi Profesör Abdülkerim Suruş du. Suruş, İran'ın etkili ve üzerinde cid- di tartışmalar yapılan bir felsefecisiy- di. Iran'da çeşitli üniversitelerde ver- di ği derslerde büyük kalabahklar top- lanan Suruş, günümüz Islamına ol- dukça çarpıcı yeni yorumlar getiriyor ve Islamda reformu açık açık savunu- yordu. lslamın demokrasi ve insan hakla- nyla bir arada yaşaması gerektiğini vurgulayan bu sessiz sedasız İslam fel- sefecisi, lran yönetimiyle insan hak- lan arasındaki ilişkiye ve de çelişme- ye dolaylı otarak dikkat çekiyordu. 50 yaşlanndaki Suruş, bu reformcu düşünceleri nedeniyle Iran'da tutucu İs- lamcı gruplann saldınlannı da göğüs- lemek zorunda kalmıştı. Çeşitli bilim dallannda eğitim gören bu sakin görünüşlü İranlı felsefeci, Londra'da da kimya ve felsefe eğitimi almıştı. Suruş, kimya ve felsefe yanında ec- zacıhk, fen, tslam felsefesi, İslam hu- kuku ve mantık dallannda ciddi çalış- malaryapmış, öğrenim görmüştü. Mev- lana konusunda ise yan uzman sayı- labildiğini söylüyor. Tahran Üniversi- tesi'nde ve başka birçok üniversitede öğretim üyeliği yapmayı sürdüren ve Suruş, Mevlana konusunda dersler ve- riyor. Mevlana'nın birçok şıirini ez- bere bildiğini belirtmekten özel bir zevk alıyor. Kendisini şöyle anlatıyor: "Mistisizme özel bir ilgim bulunduğu- nu sövlevebilirim. İslam mistisizmmi ve özellikk Me\lana mistisizmini çok seviyonjm. Bu arada Mevlana'nın te- mel eseri Mesnevi'yi ders olarak oku- tuyorum." Batılı yayın organlannda iran'ın Luther'i olarak tanıtılan Suruş'tan, "İslam ve demokrasi konusundaki dü- şûnceieriyle Müslüman ülketerlediğer dünya arasındaki uçurumu kapatabi- lecek köprüyü kuran adam" olarak söz ediliyor. Tahran Üniversitesi siyasetbilimci- lerinden Nasser Hadian, Suruş'u "13 yüzydhk düşünceye meydan okuyan adain" olarak tanıtıyor ve şunlan be- lirtiyor "O, 'Dini anlamak tamamen izafidir'diyor ve 'Din, yer ve zamanla smırh değildir' sözleriyie yeni bir an- layış getûiyor. 'Allah'ın ne demek is- tediğini kim söyleyebilir' diye sonı- yor. Onun bakış açtsı, siyasi ve dini her türlü düşünceye açıkîbr." Suruş'un yaptıklan, Hıristiyan refor- muna denk gelecek bir değişikliğin, islam dünyası içinde de şekillenmesin- den yana bir çaba olarak değerlendi- riliyor. Suruş'un düşünceleri yalnızca tran'da değil Ortadoğu'da yeni birolu- şum için tartışmalara kapı açacak bir gelişme olarak ele almıyor. lran yönetimi, Suruş'un düşüncele- rine açıktan tepki göstermiyor, ama yaşlı mollalar arasında ve resmi yet- kililer içinde onun sözlerinin korkutu- cu olduğu kanısı yaygın. Iran düşünce dünyasının bu sessiz, ama etkili bilim adairııyla uzun bir gö- rüşme yapma olanağı elde ettik. Siya- si konulara ilişkin sorulara cevap ver- mekten kaçınan Suruş'un tran'da çok sayıda taraftannın oiması da ilgi çeki- ciydi. - Batüı yayın organlan sizin hakkı- nızda İran'ın Luther' i diyorlar. Doğru mu tammlama? Gercekîten İslamiyet Tataran Beşeri Bffimler Araşürma Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Suruş, İs- lamiyete çarpıa yorumlar getiriyor ve İslamda reformu açıkça savunuyor. Ruh bir kuramdır. Ruh kuramı Müs- lümanlıkla, dinle, dünyayla ve Allah'la olan ilişkilerimizi düzenliyor. Müslü- man ülkelerin gelişmesinin önündeki en önemli engel, dini kavrayışın ve düşüncenin yıkıma uğramasıdır. Bu yüzden ben, İslam dünyasını, bilgi ala- nındaki yeni keşiflerin ve yeni geliş- melerin ışığında, dini yeniden yorum- lamaya ve gözden geçirmeye ısrarla ça- ğinyorum. Eğer böyle davranmazsak kavrayışımız geri bir noktada kalacak ve gelişmeleri anlayamayacağız. -Teknoloji ve bilim alaıundaki geliş- melerin İslam dünyasına nasıl bir etki yaptığını düşünüyorsunuz? içinde ciddi reformlan savunuyor mu- sunuz? Suruş- Bu tanımlamayı ben yapmı- yorum. Bu rür değerlendirmelerden ben sorumlu değilim. Bunu böyle söy- leyenlere, "Bu sizin değerlendirme- niz" diyorum. İslamm bugünün dün- yasında bir Luther'e ihtiyacı olduğu- nu sanmıyorum. Luther'in zamanı geç- miştir. - Sizin İslamda reformlardan söz et- tiğinizi biüyorum... Suruş - Her alanda reforma ihtiyaç var. Eğitim. ekonomi, politika her alan- da reformlar yapılmalıdır. Önce refor- mu ruhumuzda gerçekleştirmeliyız. Suruş - Teknoloji bağımsız bir şey değildir, birteori değildir. Gelişmenin yalnızca bır boyutudur. Bilimsel kav- rayışınızı geliştirirseniz, teknolojide de gelişme sağlayabilirsiniz. Bu ge- lişmeden sonra teknolojik gelişme, din biliminde reform yapılabilmesi konu- sunda önemli etkiler yaratabilir. Mo- dern teori, modern felsefe, dünyaya modern bakış açısı ve modern ideloji çok önemlidir. Bunlar, bütün bilgileri tayin edici şekilde etkiler. - İslami düşüncenin çağıınızdakite- mel sorunlan nelerdir? Suruş - Bu konuda yoğunlaşan ko- caman bir kitap yazdım. Bu kitapta, ts- lami bilginin sınırlandınlmasını ve ya- saklanmasım ele alıyorum. Örneğin insan haklanndan söz edelim. Dini hü- kümetler ve lran hükümeti ele alındı- gında insan haklan sorunu temelde bir yükümlülükler ve görevler açısından düzenlenir. tnsan haklan düşüncesi- nin bu çerçevede bir yeri yoktur. Ancak insan haklan düşüncesi gü- nümüzde çok önemlidir. Bunu felsefi anlamda ciddi bir şekilde ele aldığınız- dadini gerçeklerin yorumlanışı da bu anlayıştan etkilenir. tşte bu daha önce sözünü ettiğim etkileşmeye bir ömek- tir. Bunun gibi pek çok şey sıralayabi- lirim. Bunun gibi dışardan gelen pek çok bilgi, sizin dini yorumlayışınızı değiştirecektir. - Sizi dinlemeye pek çok bilim ada- mı ve öğrenci geldiği ve çok sayıda ta- kipçiniz olduğu Batı basmında yer al- dı. Size İran gibi bir ülkede neden bu kadar ilgi gösteriliyor? Suruş - Hiçbir partinin lideri deği- lim. Ben felsefeyle ilgilenen bir ada- mım. Belki de düşüncelerimi dinle- meye geliyorlardır. Benim konferans- lanmı dinlemeye gelmelerinin başka bir nedeni olamaz. Felsefe. öncü dü- şünceler, toplumdaki ve politikadaki zorluklar üzerine konuşurum. Bunlar ilginç geliyor olabilir. - Düşünceleriniz nedeniyle başınız derde girmiyor mu? Özelİikle dinde reform tezleriniz sizi sıkıntıya sokmu- yormu? Sunış - Zorluklanm var tabii. Bazı gençler benim aleyhimde, bazılan le- himde gösteriler yaptılar. Din adam- lan arasında bana karşı çıkanlar var. Bu durum hâlâ devam da ediyor. - Hükümetin tutumu ne oldu? Suruş - Hükümetin içinde de farklı görûşler var. Bazılan benden yana. ba- zılan da bana karşı. - İslam dünyasının geleceğine ilişkin düşünceleriniz neler? Suruş - tslam dünyası kendi içinde bölûnmüştür. Banşçılar var, militanlar var. Demokrasiye eğilimli olanlar var, demokrasiye karşı olanlar var. Müslü- manlar kendi kültürlerini gen ıstiyor- lar. Müslümanlar kendi uygarlıklannı gen istiyorlar. Dışandan gelen işgal hareketlerine karşı direniyorlar. Bura- da çok açık olan bir şey var. Yükseli- şi ve çöküşü yaşadık. Geriledık. Ama şimdi bunun farkındayız ve bır teori- miz var. Tarihte ne yanlışlar yapılmış, geçmişi kazanmak ya da yeniden ka- zanmak gibi bir hedefımiz var İran'da. Daha önce çöküş üzerine bir teorimiz yoktu. Müslümanlar arasında çok açık be- nimsenmiş bir ilke daha vardır; Ba- tı'yı taklit etmemek. Batı'dan Müslü- manlann alabileceği ve uygulayabile- ceğı pek çok iyi şey olsa da bunlan tak- lit etmemek gerektiğine inarulmakta- dır SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle