Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyefİmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç •
Genel Yayın Koordinatoru Hikmet
Çetinkaya # Yazıişferi Mudürleri.
fbrahim Yüdız,DinçTayanç (Sorumlu)
0 Haber Merkezı Müdürü: Hakan Kara
• Görsel Yönetmen. Fikret Eser
Dış Haberler: Ergun Balcı 9 Istihbarar Censiz
Yıldırım 9 Ekonomı. Bülent Kızanlık
• Kültür Handan Şenköken 9 Şp
or
Abdülkadir Yücelman 9 Makaleler Sami
Karaören 9 Düzeltme Abdullah Yazıcı
9 Fotojraf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge
Edibe Buğra 9 Yurt Haberlen Mehmet Faraç
Yayın Kurulu İBıan Sdçuk(Bajkan).
Orhan Erioç, Oktay Kurttrake.
Hikmet Çetinkıya. Şnkran Soner,
ErgıuıBalcı,DinçTayanç, tbrahim
Yıldız, Orhan Bursalı. Mustafa
Balbay, Hakan Kara.
Ankara Temsılcisı: Mnstafa Balba> 9 Haber Müdürü
Doğan Akın Atatürk Bulvan No: 125, Kat.4, Bakanlıklar-
Ankara Tel. 4195020 (7 hat), Faks- 4195027 9 lzmır
Temsılcisı. Serdar Kmk, H. Zıya Blv. 1352 S. 2/3 Tel-
4411220,Faks: 44191179AdanaTemsücısı. Çe*to Yiğenogu,
Inönü Cd 119 S. No. 1 Kat: 1, Tel. 3522550, Faks 3522570
Müessese Mûdürii ErolErkut* MEDVAC: • Yanetım MEDYA G : •
Koordınatör Ahmet Koruban 9 Kurulu Başkanı-Genel Yonetım Kurulu
Muhasebe Bülenl Yener9tdare. Müdur Gülbin Erduran Başkanı - Genel
HüseyinGârer9lşletme Önder • Koordınalör Reha Mudur Cslüa
ÇeHk 9 Bılgı-lşlem Nail lnal 9 l»rtman • Creırcl Mudur Akmen • Murahhas
Bılgısayar Sıstem Mûrövet Çiler Yanhmcısı MineAkdağ uye Borı Göıreırç
Ya>ımla>aD *e Buan: Yenı Gün Haber Ajansı. Basın ve Yaymcılık A Ş
TürkocagıLad 19 41 Cağaloglu 34334 Ist PK 246 Istanbul Te! (0 212) 512 05 05 (20 hatl Faks. (0/2121 513 85 95
17MART1996 tmsak:4.41 Güneş: 6.06 Öğle: 12.20 lkindi: 15.39 Akşam 18.19 Yatsı: 19.39 MEDYACTel 51407 53 - 513 95 80 - 513 8460-61. Faks 5118466
'Pratisyen heldm eğitinri yetersiz'îstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Berkarda, tıp eğitiminde kalitenin yükseltilmesi için öğrenci sayısının azaltılmasını istedi
Istanbul Haber Servisi - Hem bir eği-
timci hem de tıp adamı olan Istanbu]
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Ber-
karda, Türkiye'de birinci basamak ola-
rak adlandınlan sağlık ocaklanna yöne-
lik prarisyen hekim eğitiminin yeterli
düzeyde verilmediğini belirtti. Berkar-
da, genel anlamda, Türkiye'de görülen
tıp eğitiminin Batı'dakilerle eşdeğerde
olduğunu belirtmesine karşın bugüne
değin birincil sağlık hizmetıni verecek
doktor tipini yetiştiremediklerini söy-
ledi.
Her yıl 5 bin öğrencinin tıp fakülte-
lerine ahndığını bildiren Berkarda, "He-
kim sayısının jeterli olmasına karşın tıp
eğitimi görmek iizere vıida 5 bin öğren-
cinin alınması çok fazla. Bu sayı 2 bin-
lerde kalmalı. Ancak parlamentonun cö-
merttarafina geliyor ve hem fazla öğren-
ci ahnıyor hem de bir sürii fakülte açüı-
yor" dedi. Açılan tıp fakültelennin ka-
patılamayacağını, ancak öğrenci sayısı-
nın azaltılarak kalitenin yükseltilebile-
ceğini vurgulayan Bülent Berkarda, söz-
lerini şöyle sürdürdü:
"Asıl hemşire, hastabakıcı ve teknis-
yen kadrolannın \e dolayısıyla okul sa-
ydannın arttırılması gerekiyor. Özefleş-
tirmenjn yapılmasıyla doktor enflasyo-
nunun doğması kaçınıtmazdır. Bu durum-
da ücret konusunda doktorlar pazarhk
edemez duruma gelecektir."
Nüfus artışının yıida 1 milyon 300
bin olduğuna dikkati çeken Berkarda,
adaletsiz gelir dağılımı ve üretken olma-
yan nüfusun fazla olması nedenleriyle
ülkede sağlık hizmetlerinden tüm va-
tandaşlann eşit koşullarda yararlana-
madığını söyledi. Berkarda, boylebiror-
tamda sağlıkta özelleştirme yapılması-
nın vatandaşı daha da zor durumda bı-
rakacağını vurgulayarak, "KİT'lerin
özelleştirilmesinin gerektiği söyleniyor.
Ekonomryi düzeJtmek için bu gerekryor-
sa önce KİT'ler özeUeştirilsin. Ekonomi
düzelsin, ancak ondan sonra sağlıkta
özelleştirmeyapdabUir.Yoksabugefir dû-
zeyi ile vatandaş ne özel hastanelere gj-
debiür ne de sağhk sigortalaruun prim-
lerini ödeyebilir" diye konuştu.
Berkarda, sağlıkta "karmasisteın"i uy-
gun gördüğüne işaret ederek, "Özdhas-
taneiere karşı değilim. tmkânı olan has-
tane açar, imkânı olan da gider. Ancak
resmi hastanefcrin özdkştirifanesi müm-
kün değiL tkisi de bir arâda kanna sis-
tem olmah" dedı.
Bugün Türkiye'de sağlıkla ilgılı sorun-
lann çözümlenebilir düzeyde olduğu-
nu belirten Prof. Bülent Berkarda, 1920'li
yıllarda ise hastalıklann bir tırpan gibi
Türk halkını eritmek üzere olduğunu
anımsattı. Birçok savaştan yeni çıkmış
ve nüfusu 12 milyon kalmış olan yeni
cumhuriyetin en önemli sorunlanndan
birinin sağlık olduğunu anlatan Berkar-
da. şunlan söyledi:
"Ancak Atatürk ve sağhk konusunda
başta Refik Saydam olmak üzereyanın-
da yer alan 250doktor, halkın karşı kar-
şıya olduğu sıtma, frengi, trahom ve ve-
rem hastahklannı 10-15 yıl içinde bitir-
dL Halk büyük bir beiadan kurtulmuş
okhı." Prof. Dr. Bülent Berkarda
Modanın
hareketli günleri
• Haber Merkezi-
Fransa'nın ve moda
dünyasının başkenti Paris'te
1996-1997 sonbahar-kış
giysilerinin sergilendiği
defileler dizisı, dün ünlü
modacı Herve Leger'in
tasanmlannın tanıtıldığı
defıleyle devam etti. Ünlü
modacının gece giysilerini,
Hollandalı "top model"
Karen Mulder'ın da
aralannda bulunduğu ünlü
mankenler sergiledi.
Suftansazlığı'na
flamingo akıra
• KAYSERİ (AA) -
Kayseri'nin Yeşılhisar ilçesi
yakınlanndaki
Sultansazlığı Kuş Cenneti,
yüzbinlerce flamingonun
gelmesiyle yılın en
hareketli günlerini yaşıyor.
264 değişık türde kuşu
banndıran
Sultansazlığı'nda, güneye
göçün başlamasına rağmen,
flamingo. angıt. dalagan,
elmabaş, yeşilbaş, kirik,
dikkuyruk ve fiğ türü
kuşlann en yoğun olduğu
mevsim yaşanıyor.
AIBano
İstanbul'da
• Haber Merkezi - Ünlü
ltalyan sanatçı çift Al
Bano-Romina Power, ikınci
klip yapımı için Türkiye'ye
geliyor. Geçen yıl kasım
ayında Kapadokya'da
Abdullah Oğuz
yönetimınde bir video klip
çalışması yapan Al Bano,
"E La Mia Vita" parçası
için çekeçeği kJibin bir
bölümünü de İstanbul'da
gerçekJeştirecek. Bugün
Istanbul'a gelecek olan AJ
Bano'nun klibinde genç bir
Türk sanatçısı olan Sima da
rol alacak.
Okur
mektupları
- Gerçek Sanat... Derginiz
nefis. Nice sayılar
diliyorum...
- Almanya'dan Yakup
Emil... Nesin Vakfı'na
bağışınızı aşağıdaki adrese
yapabilirsiniz. Nesin Vakfı-
Çatalca Istanbul
- Altı Nokta Körler Derneği
Istanbul Şubesi. Kartınızı
aldım. Sağ olun.
- Anadolu.Sağıriar Derneği.
Mahir Öncel - Savaş
Yamanlar, kartınıza teşekkür
ediyorum.
- Hüseyın Topçugil. Şiir
kitabın çok duyartı.
Balaban'ın kapağı da nefis.
Onu görürsen söyle beni
arasın.
Eski Başsavcı
Demiral,
Çıkmış ekrana, "Mahkeme
kararian tartışılamaz" diyor.
Sen kırk yıl bu devletin
parasıyla yaşa, ölene kadar
da gene emekli maaşını
benim verdiğim vergilerden
al, sonra bana mahkeme
kararlannı tartışmayı
yasakla. Nah sana
beyefendi... Ben bu yıl yedi
buçuk milyar lira vergi
verdim. Bu paranın içinde
senin gelecek ayki maaşın
da var. Yani ben bu devlete
otuz altı yıldır para
ödüyorum, sen de kırk yıldır
bu devletten para alıyorsun.
Üstelik ben bu devletten
beklediğim hiçbir şeyi
alamıyorum. Düşün, bir
mahkeme karannı tartışma
hakkım bileyok... Haydi
ordan... Devlet benim için
varsa devlettir. Ben devlete
gereken her şeyi yapıyorum.
Artk o laflar eskilerde kaldı.
Mahkeme karannı
tartışıyorum. Ahmet Attan'a
verilen ceza haksızdır. Haydi
buyrun...
Expressen gazetesi
^Isveçlinîn
tercîhi
Türkiye'
GÜRHAN UÇKAN
STOCKHOLM - lsveç'ın en büyük
gazetesi Expressen, 16 mart cumartesi gü-
nü tabloid boyda 12 sayfasını Türkiye'ye
ayırdı. Gazetenin büyük ilgi toplayan
"Yolculuk" ekinin kapağında boya san-
dığıyla bırlikte bir boyacının fotoğrafı
ve "Türkiye için herşey hazır" başlığını
uygun gören gazetede. Alanya'dan Çeş-
me'ye dek kıyı şendı tanıtılıyor. Aynca,
Gfineş ve Barbro Karabuda'nın kızı, De-
niz(e) Karabuda vla Tiirkive'detatil ko-
nusunda yapılan söyleşı yer alıyor. De-
nız Karabuda, Isveç'te gıderek tanınmak-
ta olan bir sınetna oyuncusu. Özel bölüm-
dekı başyazıda Lars Björkvall şöyle ya-
zıyor: "Geçen >il Yunanistan'dı, bu yıl
Türkhe. Bütün büyük tur şirketleri ya-
nşa kaoldı. Yunanistan. özellikli ApoUa
bile Türkiye'vc gitmeye başladı. K\prvss
rurizm şirketi, tur sayısını ikiye çıkardı.
Ahvays'in Türkiyc'ye düzenlediği turla-
n bu yıl üç kat arrügı halde. bu aııa dek
yerlerin yüzde 65'i dolmu; durumda."
Björkvall,
u
Neden tercih Türkiye'' so-
rusuna şu yanıtı venyor:
1- Garantılı güneş vc denız sıcaklığı.
Kanarya Adalan'ndan daha güvenılır ik-
lim ve Yunanistan'da çeşıtlı yerlerde gö-
rülen soğuk akmtılardan annmış bir de-
nız. 2- Ucuzluk. Isveçlı tunst ıçın "eski,
güzd günierdekigjbi" fiyatlar. İ- Lezzet-
lı yemek. Türk mutfagı nefis; gerçekte,
Fransız ve ltalyan mutfagından pek ge-
n kalmıyor. 4- Canlı tanh. Dığer Akde-
niz ülkelenndeki gibı buradaki harabe-
ler de gayet ilgınç. Günübırlik gezilere
uygun. 5- Canayakın insanlar. Turistleri
kanıksamış değiller, ama zaman zaman
aşın ilgi göştermiyor da değiller.
Yazıda, Öcalan'ın son tehditlerine de
değiniliyor. Yolculuk yapan herkesin her
ülkede az ya da çok bazı nsklen göze al-
dığını belirten yazar, Türkiye'de "oto-
büs ve otomobil süriicfilerinin. PKKIi
teröristkrden çok daha tehlikeli olduğu-
nu" vurguluyor. Geçen yıl 127 bin 895
lsveçli ülkemıze geldi. Toplam 10 tu-
rizm şirketi, haftada 45 kez ülkemize tur
düzenliyor. Mayıs-ekim arasındaki tatil
sezonunda bu sayı, 950 tur anlamına
geliyor.
t/ını*n/tT "tog
0
""
1 W r o l u n c a s a r a a n l l k s e
y
r a n o
'
l ı r
"
IMıllltlllZ, demişatalarunız.tyidemişlerdeartıksaman-
hk bulmak zor. Samaniıklan köyde bırakan
kentin yeni konuklan, aşklanna mekân bulmakta zoıianıyorlar. Ama ne gamL İşte baha-
ruı ilk esintileriyle yürekleri kıpırdaınaya başlayan iki genç. Ne yağmur ne de soğuk hava,
sarmaş dolaş bir aşk sohbetine engel. Büyükçe bir sem.siye tüm sonınlan çözmeye yetmiş.
İki sevgiK "gözierden uzak" sevgi sözcüklerifisıldıvoriarbirbtrlerine- (HATİCE TUNCER)
SEYAHATNAME YAVUZGÖR
Fıntına
Biz, yine 1982 yılına dönelim:
llişkilerimiz iyi ve "korekt" idi.
Bolgemdeki Türk köyterine gidiyor, onlarla
konuşuyordum. Çoğunluğu kırsal
kesimde çalışan bu yurttaşlann, 1968'de
imzalanıp yürürlüge konulan Göç
Artaşması'na göre 1978'de son gidenterin
ardından artık herhangi bir göç
olamayacağına kendilerini inandırmış
olduklan görülüyordu.
Bütün Bulgar ve Türk
köylülerinin yapmaya alışık
olduklan gibi kendi evlerinı inşa
etnişler, iş ve güçlerinin peşinde,
gündelik yaşamlarını sürdürü
yoriardı.
Gençlerin Türkçesi oldukça
zayıftı... "Gitme" olanağı,
zihinlerden silinmiş olduğu için,
ülkenin koşullarına adapte
olmuşlardı. Başka bir deyımle,
1982 yılında, Bulgaristan'daki
Türklenn eğer tabir yerinde ıse
"asimile" olmaya başladıkları
izleniyordu.
• • •
1983 yılının Haziran ayında,
önce inanmak için güçlüğe
ugradığım bir haber ulaştı bıze:
Bulgar Komünist Partisi
Politbürosu, gizli birtoplantıda,
"Türk sorunu"na bir çare
bulmuş... Bu "çare" 1984 yılı
sonunda yürürlüge konulacaktı
ve Bulgaristan'da yaşayan bütün Türklenn
adları değıştirılecek ve Bulgar isimleri
almaya zorlanacaklardı bu insanlar...
Işin ciddiyetini gösteren başka bir öge
de, elimize geçen muntazam basılmış
bir "müracaat formu" idi.
"Müracaat formu" aşağı yukan şöyle
idi:
(Ben , Bulgar Anayasası'nın ...
maddesi uyannca, adımın olarak
değiştirilmesini istiyorum. Gereğinin
yapılması...)
Aldığımız bu haberi ve belgeyi
Ankara'ya gönderdim.
Herhangi bir değerlendirme yapmadan
önce, bize bu haberi "bilerek" ulaştrmalan
ve bu suretle de ne reaksiyon
göstereceğimizi ölçmek istedikleri
ihtimaline de yer vermek gerekiyordu.
Ankara, bu işe önem verdiğini gösterir
bir kıpırdanma göstermedi. Şonradan
öğrendiğime göre bunun Türkiye ile
Bukjaristan arasındaki ilişkileri zedelemek
için, üçüncü bir devlet tarafından monte
edilmiş bir operasyon olduğu yolunda
diğer Türk makamlarından gelen
değerlendirme etkili olmuş...
• • •
Fırtına, 1984 yılından 1985 yılına geçen
yılbaşı günlerinde, Kırcaali'den başladı ve
süratle, Türklerin yoğun bulunduğu
bölgelere sıçradı.
1983 Haziran ayında bildirdiğimiz
olasılığın, şimdi gerçekleştirilmeye
başlandığını bildirdik.
Bu 'isimdeğiştiıme'fikrive uygulaması,
sonuçta Bulgar Komünist Partisi'nin,
umduğunun tam tersini ortaya çıkardı.
Yukarıda, asimile olmaya başladığını
ifadeye çalıştığımız Türk azınlığı, bu
anlamsız ve şiddetle biriikte uygulanan
operasyon karşısında evvela bocaladı,
sonra da karşı koymaya başladı ve genel
bir huzursuzluk ortamına girdi
Bulgaristan...
• • •
Olup brtenler, Türkiye'de de işitilmeye
başlayınca, bizden ne tepki gelecekti?
Değişik tepkiler geldi sonunda:
- Başbakan, "70 milyon olunca, hesap
soranz" dedi.
- Dışişleri Bakanı, "kapsamlı bir göç
anlaşması "ndan bahsetti.
- Cumhurbaşkanı, "Bütün soydaşlan
mıza kollanmız açıktır" tarzında bir
beyanat verdi.
Her zamanki gibi, yine olayların
gerisinde kalmıştık...
Yann: Perde kapanıyor
SAK USTUNDE MÜJDATGEZEN
Özdemir Asaf
Bir pazar günü ansızın Özdemir Asaf gelir
aklıma... Çok hastaydı. Münir Ağabey (OzkuO
"Özdemir'i ziyarete gidelim" dedi. Gırtik
hastaneye. Kanserin, kendini yenmek üzere
olduğunu anlamıştı. "Ta beyne kadar yürümüş
yahu" dedi. Münır Ağabey başladı ağlamaya...
O'nu böyle bir pazar günü acı bir anı yerine tatlı
birkaç dizesiyle anmak daha iyi olur.
Yaşamak değil
Beni bu telaş öldürecek
Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,
Birinciliği beyaza verdiler.
Öğretmenler:
Kannca karannca on beş
yıldır kendı mesleğimi
gençlere öğretmeye
çalışıyorum. Önce tB
Konservatuvan'nda sonra tÜ
Devlet Konservatuvan'nda,
şimdi de Mücdat Gezen
Sanat Merkezi'nde (MSM)
Türk Tîyatrosu hocası olarak
bir şeyler yapıyorum gibi.
Ama bu yazıda öğretmenleri
bu nedenle
anlatmayacağım... TV
ekranlannda gözyaşlanmı
tutamayarak izlediğim,
Ankara'da coplanışlannı,
kafalannın, gözlerinın
patlayışını. bu nedenle
yazmayacağım. Sade bir
vatandaş gibi olaya
bakmaya, yaklaşmaya çahşacağım... Bu
insanlar neden sokaklara döküldü, neden
seslerini duyurmaya çahşıyorlar? Hiçbir
şeyin durup dururken olmadığını
biliyoruz... Benim asıl gücüme giden ne
oldu biliyor musunuz? Öğretmenleri
polisle karşı karşıya bırakan düşünce.
Çünkü o polislerin tümü, A'yı, B'yi, C'yi
o copladıklan insanlardan öğrendiler. O
insanlar: o polisler küçücük birer ilkokul
öğrencisiyken: "Bak evladun, kimseye
vurma, kimseye küfür etme, fri bir çocuk
ol" diyen öğretmenleriydı... Ogrencileri,
öğretmenlerini copladılar... Eğer bir
ülkede öğretmene de cop kalkıyorsa, sen
gir on sekiz ay yat Yaşar Ağabey. Çünkü
bu iki düşüncenin bırbirinden hiç farkı
yok. Öğretmeni copla, Yaşar Kemal'e
hapis cezası kes, Abdülmelik Fırat'ı
tutukla ve sonra: "Aç kapılannı Avrupa
biz genyoruz" de. Dalga mı
geçiyorsunuz?..
Çekinser mi çekimser mi?
ANAYASA MADDE 42: Kimse eğitim ve öğrenim
hakkından yoksun bırakılamaz. Parası olan okur,
olmayan okumaz... (Son beş sözcük anayasada
yok.)
S i g a r a i ç m e s e n i z e
'Pazar'lık ve duvarlık sözler:
Güvenoyu oylarnasında gündeme gelen
"İki sözcüğün hangisı doğru"
meselesine Sayın Ecevit, "Çekinser
sözcüğû doğru; çünkü çekinceden
geliyor" gibi bir açıklama yaptı. Merak
bu ya, başta Divanü Lugat-it-Türk olmak
üzere; Osmanlıca-Türkçe, Çağdaş
Türkçe, Öztürkçe, Temel Türkçe.. tüm
sözlükleri kanştırdım. Sözcüğün aslı
çekimser. Çekinser diye bir sözcük ise
hiçbir sözlükte yok. Temel Türkçe
Sözlük'ün 164. sayfasında "çekimser:
Yan tutmayan, başkalanna katılmayan"
olarak geçiyor. Örnek olarak da, "oyunu
kullanmaktan kaçınan" diye belirtmiş ve
"Çekimser üyelerden başka herkes
oyunu kullandı" diye açıklama yapmış.
Çekince ise, "çekinmeyı gerektiren
durum" diye adlandırılıyor (Kemal
Demiray)... Ali Püsküllüoglu'nun
Çağdaş Türkçe Sözlük'ü ise "yan
tutmayan, başkalanna katılmayan"
olarak belirtiliyor. Çekince, "tehlike""...
Yani kısacası, çekinser diye bir sözcük
yok. Sayın Ecevit, "Meclis zabıtlannda
böyle diyor" gibi bir açıklama yapmıştı.
Keşke Yüce Meclis'in tek yanlışı
bu olsa..
İki şeyin "biraz"ı olmaz. l. Hamilelik. 2.
Demokrasi.
Efes Pilsen Basketbol Takımı; millete moral verdin,
biz de sana sevgimizi...
Sevdiğim
fıkralardan...
Memleketin bırinde beş
siyası parti lideri bir
helikopterle şehir turu
atıyorlar. Fakir
mahallelerden birinin
üstünden geçerken halk
da bunlara ilgi gösteriyor.
Bu sırada lıderlerden bin
bir beş yüz binlik çıkanp
aşağı atmış ve: "Bunu
bulan bir fakir sevinsin"
deyince ikınci lıder iki
beş yüzlük atmış aşağı:
"Bunu bulan iki fakir
sevinsüı" demiş. Üçüncü
lider üç beş yüzlük
çıkarmış atmış ve: "Bunu
bulan üç fakir sevinsin"
deyince dördüncü lıder
durur mu o da dört beş
yüzlük atmış ve: "Bumı
bulan dört fakir sevinsin''
demış. Beşincı lider de
beş adet beş yüzlüğü
aşagı atarken: "Burdan
bulan beş fakir sevinsin"
deyince helikopterin
pılotu dayanamamış:
"Beyler ben hepinizi aşağı
atsara da bütün millet
sevinse" demış.
TBMM
Geçen hafta bugün, TRT
1 Meclis'ten canlı yayın
yaptı. Bılmem ızledinız
mı?.. Gördüğüm
kadanyla Refah iyi
gfirüttü çıkaracak..
Abdülmelik
Fırat
Gecmiş olsun. Betennden
saklanasın. Diyeceksinız
kı: "Bundan beter ne
olabilir?" Şu olabilir:
Yaşar Kemal'ın dunımu...
BukalemunSevgili Uğur
Dundar'la telefonda
konuşuyoruz: "Geçen
hafta bukaJemunla
ilgili bir \aa yazdım,
yer darhğından
giremedi" dedim.
'Antatsamı' deyince
anlattım... Erbakan,
Ecevk'e: "Deve misin
kuş musun' diye
sorunca, Ecevit de
Erbakan'ı
bukalemun'a
benzetmişti. Ben de:
"Acaba
bukaJemunlar buna
alınmaz mı" diye
sormuştum... Uğur,
bukalemun sözü
geçince: "Ben de
sana bir tane anlatayım" dedi. Uğur, Ayhan Şabenk ve
dostlan bir yemekteler. Şahenk bir Uzakdoğu gezisini
anlatırken: "Sabah bir uyandım kapuun önünde koca koca
kertenkeieler dolaşıyor" deyince. masadakı bin: "Efendim,
onlar herhakk bukalemundur" demış. Uğur dayanamamış:
"Ne diyorsunuz beyefendi, koskoca Ayhan Şahenk bizim
piyasadan, bukaiemunlan tanımaz nu."
Kadir Çelik aşkolsun
Hiçbir konuda art düşüncem olmadığından, bir soru
sormak üzere evime gelmek istediğinde seni kırmadım
ve konuk ettim. Malum konudaki düşüncelerimi de
söyledim. Ama senin hangi akla hizmet ederek beni,
otuz beş yıllık arkadaşım Uğur Dundar'la karşı karşıya
getirmek istediğini hâlâ anlamış değilim. Hiçbiriniz
dünyada yokken biz Uğur'la biriikte programlar
yapıyorduk. Biriikte ölüm tehditleri aidık. O hâlâ bu
cesur savaşımtnı sürdürüyor. Ve benim hâlâ çok iyi
arkadaşım. Bunu bil de...
Ekran gaflan.-
atv 18.00 haberlerinde_ sık sık: tt
._ kısa bir özet
izleyeceksiniz" diyor. Ostatlar, (özet) zaten bir
seyin kısaltılmışı değil midir? Kısa özet, ak
beyaz gibi olmuyor mu?
Okuyun: Sofi'nin Dünyası- Jostein Gaardcr-Pan
Yaymcılık.
İzleyin: Oto Gargara-Beşiktaş Kültür Merkezi.
Sevin: FCendinizi.