Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURJYET 17 MART1996 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
Robert'in dokunaklı
ilkokul hatıralan
LONDRA
İlkokul yıllanna ılişkin
arulanrruzı gözlenmizin
önûne getırdiğınıızde
"ortahma" bir insanın en
"ortakma" anılan herhalde
şöyledır:
-Brgünöğretrnensuufa
girip 'Çocuklar yann
pikruğe gidiyoruz' detniştL
Hepimiz o gece
çantalanmızı bir başka keyifle haarlayıp
ertesi sabah çiçekli çayıriann yolunu tutmuş.
akşama kadar cûnenİerde yuvarlanmıştık_.
Ya da bir başka gün, şöyle bır anımız
canlanır gözlerimizde:
- Karneier dağıtiDyordu. Heyecandan
yûreğini kıptr kıpırdi— Oğretmen, ismitni
okuyup karae>i bana uzattığında "Pekiyılen
görup havalara uçmuştum sevincten..
Yıllar öncesine gidip, bir başka gün de
şöyle bir sahneyı anımsanz.
- Aynı sırayı paylaşüğımız bir çocuk vardL
Adı neydi şimdi hatjriamıyorum.. Bir gün
derste sıkışmış, öğretmenden de izin almaya
utanmış, altma edivermişti_
îskoçya'nın kiiçük kasabası Dunbtane'deki
ilkokulun toplu katliama ugrayan birinci
sınıf öğrencilerinden hayatta kalan 5
yaşındaki Robert P u m s ise büyüyünce bir
gün dostlanna şunlan anlatacak:
- Soğuk bir mart günü>dü_ O gün hepimiz
beden eğitimi dersi içûi eşofmanlannu/Ja
geuniştik okula.. Öğretmenimiz Bayan
Mayor, biri spor salonutıa götürdüğünde,
önce ısnma hareketierine başladık.. Derken,
bir anda kapıda orta yaşu. kel kafalı bir
adam betirdi.. Elinde ve beünde tabancalar
vardı- Suufı kurşun yagmunına tuttu-
Herkes. birer birer vurulup diişüyordu-
ZAFER
ARAPKİRLİ
Oğretmen. bir ktsım
arkadaşımızuı üzerine
kendini siper etmiş, katile
vaivanyordu- 'Dur. ne
olur ateş etme!..' Bir
yandan da hepimize,
'Kaçın çocuklar" diye
kapıyı gösteriyordiL- Her
şey üç dakika sürdiL
Geriye, 16 arkadaştmın
ve öğretmeniınin cesedi ile, yarah, inleyen
arkadaslanmın kıvranan vücutlan
kalnuşo- Beo de kolumdan ve bacağundan
aldığım kurşun yaralannın etkishk'
bayılmışım.. Ambulanslann ve potis
arabalannın siren seslcri ile kendime
geküm- Sıra arkadaşım Charkıtte'u
aradım.. Kanlar içinde, az ötede yabyordu-
Onunla bir daha doğum günü partik-rinde
şakalaşamayacaktıkl. Joanna ik bahçede
birbirimizi kovalamak aruk hayaldL
Köşedeki kasabın oğlu Kevin'i bilgisayar
oyununda bir daha yenemeyecek,
komşumu/un kızı Melissa'nın çilİeri ik arük
aJay edeme>ecektim_ Her şev o soğuk mart
sabahı 931) ik 933 arasında olup bJtmiştL."
Göz göre göre gelen ölümü adeta davet
eden, dengesiz. çocuklara zararlı olacağı
bilinen ve toplumun hep kuşku ile baktığı
bır adama sılah ruhsatı veren yetkilılerden,
o gün hâlâ hayatta olan varsa bu öyküyü
utanç içinde dinleyecektir.. Ve Dunblane'ın
pub'ında, yine bir soğuk mart akşamı,
yandaki masada 1996'ın küçük Robert
Purves'inın. gözleri dolarak anlattığı bu
"ilkokul aıus"nı dinleyen herkesin yüzü
kızaracaktır.. Bıralannı bır an önce bitinp,
Robert'la göz göze gelmemeye çalışıp
pubdan aynlacaklardır...
Batılılann kılıçlı
kalkanlı Türkiye kâbusu
PARIS
Bugünlerde en azmdan
yaklaşık 50 kişinin siyaset
alanında keyfi yerine
gelmiştir herhalde. Problem,
ashnda aynı zamanda hem
iç hem de dış politıka
çerçevesınde ele
alınabilecek türden. Elli kişi
neküCiddiolsak, çekip
yolumuzu sürdüreceğiz.
Ama ne gezer. Takıldık kaldık işte... Durum
mademki böyle. şu "keyifli hava"nm
nedenini, kuşkusuz, izah etmek şart. Sözü
geçen adamlar, bır tek saniye bıle tereddüte
kapılmadan toplantıya gelmiş sadık ve
çalışkan birer "taban miütanı". Hiç
homurdanmadan varmışlar toplantı
salonuna. Avrupa Birliği'ne (AB) bağlı
çeşidi sorunlann tartışılmasını bekliyorlar.
Kim bunlar? Işte, az önce dedik ya, sıradan
militan. lş miş demeden, salonda yerinı alıp.
pek de sevmedikleri AB hakkında
îcendilerine partı yöneticilerinden birinin
vereceği bilgileri kafalanna doldurmaya
hazırlanıyorlar. Şimdi, gayet rahat bir
şekilde açıklayahm size. Bunlann hepsi de,
AB'ye hiçbir zaman pek sıcak bakmamış.
fakat Avrupa yolunu sürdürmüş, ıktıdardakı
DeGauflecü, Cumhuriyet Için Birlik (RPR)
partısının üyeleri. Ileride olası bir falsonun
meydana gelmemesi için parti üst düzey
yöneticileri düşünmüş taşınmış, 6 Avrupa
milletvekilini görevlendırmiş. Gidin,
ülkemizin dört köşesindeki militanlanmızı
Avrupa konusunda aydınlatın, diyerek.
Dogrusunu söylemek en iyisi: Biz RPR'nın
düzenledıği ve bır tür seçim kampanyasını
andıran toplantılann hiçbirine gitmedık.
Yüz kadar toplantı yapılmış bugüne dek.
Bunlardan kimilerine yönetici olarak katılan
MİŞEL
PERLMAN
bır hanım var ki, Allah
razı olsun, vatan
kurtanrcasına taban
mılitanlannm da moralini
güçlendirerek AB
konusundakı görüşlennı
de şöyle iyıce bır
ayarlayıvermiş. Hoş, biz
bu toplantılara gitmedik.
— " ^ — — ^ — Fakat gazete de mı vok
ülkede! Sayfalannı çevirirken Liberation
gazetesının, bır de baktık kı, RPR partisinin
Avrupa mılletvekillerinden bir hanım,
ağzından alevler çıkıyormuşçasına durumu
anlatıp rahatlatıyor karşısındakileri. Hiç de
şaka etmeden, mılıtanlara armağan
dağıtırcasına, önceden ve son derece güçlü
bir sesle şu "011100" haberi veriyor. Türkiye
Avrupa'ya htçbir zaman gtremeyecektk.
Peki nıye giremeyecektır? Ekonomik
durumu engel mı olmaktadır? Ne
münasebet! "İslamcT olduğu içın.
Breh be. RPR partisi Avrupa
milletvekillerinden bayan Anne-Marie
Schaffner, vermış olduğu bu "müjde" ile, 0
ana dek Avrupa konulannda dıkleşen taban
militanlanna güven aşılamayı başarmış
oldu. Bayan Schaffner'ın, Liberation
gazetesıne göre. tam olarak söylediklen
şöyle: "Sizleri temin ederim, Türkiye, hiçbir
zaman Avrupa'ya giremeyecektir. Çünkü
Islamcı bir ülkedir. Fransa'nuı da biraz
böyle oMuğunu biöyorum, ama neyse_"
Kim bılır, 0 gece rüyalannda neler gördü,
Orleans kentindeki toplantıdan sonra
RPRnın yaklaşık 50 "taban militanı."
Herhalde, palabıyıkh, kılıçlı kalkanlı
dehşetengiz savaşçılar karşısında göğüs
geren ve Avrupa'nın kapılannı, yani AB'yı
Türkiye'ye karşı koruyan kahramanlan.
BILGISAYAR DESTEKLI TASARIM
f
• Cetvel yerine bilgi
• CAD'in kullanım ala
• Çizim için yaratıl
yazılımiar
BİLGİSAYABA
• Acil servis öncesi
teşhis ve tedavi
• Küçük müdahaJelerle
büyük sorunlardan
kurtulmarun yollan
MODEMLER
ÇLUB
İ
Ç
HİZMETE GİRDİ
25 modemin testinden çıkan sonuç:
Uygun fiyata
kalitelisini bulmak mümkün
CHkPUCU: Grafik kartı.
video kartı ve monitörlerln
doğru seçimi ve doğru
kullanıını
Y a p a y S i n i r A ğ l a r ı S A t o m B o m b a s ı B i l g i s a y a r d a
. CHIP
OKURUN
HİZMETİNDE
Acımasız bir bahar gecesiYaklaşık biryıl önceydi. Kanla
biten gece, yıldızlı berrak bir
gökyüzüyle başlamıştı. Hafta
sonuydu. Şehirde her
zamankinden daha fazla içki
içiliyor ve daha sık kahkaha
atılıyordu.
Eve dönerken yolumu ıızattım ve
adına kültür evi denileh görece
ucuz kulüplerden birinin
bulunduğu sokağa gırdim. Hafta
sonlan müzik ve kahkaha
sesleriyle çınlardı bu sokak.
Şarkılargenellikle Batılı,
gülüşmeler ve naralar Rusça
olurdu.
Ben tam kulübün önünden
geçerken kapıda kumral güzelı bir
kız belırdi. Kısa süre düşündükten
sonra sokaga doğru yürüdü. O
zaman sarhoş olduğunu anladım.
Dengesını koruyamıyordu. Yola
düşmemek ıçın büyük çaba
sarfedıyordu. Ona yardımcı
olmaya karar verdim.
Burnum, ucuz votka kokusunu
yanp ucuz parfüm kokusuna
ulaştığında kızın az önce ağlamış
olduğunu fark ettim. Kulübün
önündeki kanapede oturmasını
sağlamaya çalıştım. Önce uysal
davrandı, sonra birdenbire bana
kızmaya ve sövmeye başladı.
Bütün erkeklerin aynı olduğu
görüşünü kadın dudaklanndan
daha önce de duymuştum; ama bu
kez ifadeler oldükça sıkıydı.
Tartışmadım. Tersine ona hak
verdim. llk kez yumuşayıp bana
dikkatle baktı. Nefretle andığı bazı
erkek adlannın ara.sında kendine
göre bir plan kurarak bana bırlikte
olmayı önerdı. Onu kırmamaya
özen göstererek reddettım. Bu kez
taksı parası istedi. Verdim. Daha
fazla yardıma ihtıyacı olmadığını
söyleyerek yine sövmeye başladı.
Beklenmedik bir çeviklikle
benden uzaklaşarak yola fırladı.
O anda karşıdan iki far göründü.
Önce heyecanlandım. Sonra
arabanın pek de hızlı gıtmediğini
MOSKOVA
görerek biraz rahatladım. Kız artık
benden epeyce uzaktaydı ve yolun
ortasına taşmıştı. Upuzun birkaç
saniye yaşandı. ŞofÖriin kızı
gördüğü kesındi. Ama anlaşılan
yavaşça üzerine sürerek onu
korkutma yolunu seçmişti.Belkı
bir tür oyundu bu. Korkunç bir
gürültü duyuldu. Bunun ne kadan
arabanın metaline, ne kadan kızm
kemiklerine aitti, bilmiyorum. Kız
yerdeydı. Ön camı kınlan araba
donnıuş gibiydi. Sokaktakı belki
de tek tanık bendim. \
Koştum. Kızın durumuna baktım.
Ölmemışti. lnliyordu. Arabanın
içinde üç sevimsiz genç vardı.
Şoför indi. Ağlamakhydı. Kızı
suçlamaya çalışıyordu. Ona karşı
tüm tepkimı erteleyip yoldan
geçen arabalan durdunmayı
denedim. Ya durmuyorlar ya da
kanlar ıçindeki kızı almak
istemiyorlardı. Sonra polis ekibi
geldi ve miskin hareketlerle
durumu incelemeye koyuldu. Ben
onlara kızın hemen hastaneye
götürülmesi gerektığini
anımsattığımda, kaygısızca usulün
böyle olduğunu söylediler.
Yavaşlığıyla ünlü sözümona
cankurtaranı beklemekten başka
çare bırakmıyorlardı. Kız
ınlemeye devam ediyordu.
Arabadan inen öteki iki genç,
kızın aniden önlerine çıktığını,
üstelik ön camın parasını da ondan
alacaklannı bağınyorlardı. Biriken
insanlar arasında kimı onları
destekliyor, kımi kızın arabadan
ındiğıni, kimi de kalp krizi
geçırdığinı anlatıyordu. Kulüpten
çıkan bazı gençlerin kızı eskiden
beri tanıdığı ortaya çıktı. Üzülmek
yerine, kızın zaten ne kadar
geçimsiz ve ayyaş olduğunu
anlarmaya koyuldular.
Bir ara bazı yalancılarla
tartışma> a, tanıklık yapmaya
çalıştım. Arabadan inen gençler
söverek, polisler ise böyle şeylerin
olağan sayıldığına ve zaten kızın
sarhoş olduğuna dikkat çekerek
karşılık verdiler. Acaba rüşvet
alışverişi bu kadar hızlı mı
gerçekleşiyordu? Az sonra nihayet
ortaya çıkan sağlık görevlileri
kızla, polisler de gençlerle
uzaklaştılar. Oiayı şaşılacak kadar
coşkulu bır heyecanla izleyip
durmadan fikir üreten kalabahk da
dağıldı.
Bilinci yerine gelmeye başlayan
kızla ilgili son anımsadığım,
bacaklannda korkunç bir ağn
olduğunu söyleyerek ağlamasıydı.
Ve yumruk olmuş sol elinde
benden aldığı taksı parası vardı.
İskoçya'da kafatası avı
Okuldan çıkmanın dayanılmaz mutluluğu
Tayvan hükümeti, Ç inin uvanlanna, tatbikatlanna, burnunun dibine firlattıgı fü/elere kulak 0-
ka\ıp, herşeye rağmen seçim haariıkJannı sürdürur. diinva Pasifik'te giderck tırmanan gergin-
ligi gözierken, tüm bunlar Tayvanlı ufaklıklara vız gcliyor. Cin'in tatbikatlannı gerçekleşrirdiği
bölge yakınlanndaki Penghu adasında yaşa>an üç çocuk okul çıkışı, dünvanın dört bir vanında-
ki diger yaşıtlan gibi "*Oh be! Düma \armış" diyerek sokaklara firhyor. (REUTERS)
1835 yılında, Xhosa (Koza diye
okunuyor) kabilesi kralı Hintsa. başma
isabet eden bir lngiliz kurşunuyla can
verir. Başı, İngiliz askerleri tarafindan
savaş ganımeti olarak Ingiltere'ye
götürülür Kabilesi, onca üzüntüsüne
karşın ona törelere uygun bir cenaze
löreni düzenlemez. Baş ve beden
bırleşmeden tören yapamazlar.
160 yıl sonra bir gün, Kral
Hhintsa'nın ruhu. içlennden binne
görünür ve başının nerede gömülü
olduğunu söyler. Büyük gün gelmiştir.
Baş ve beden sonunda birleşecektir.
Düşünda Kral Hintsa'yı gördüğünü
söyleyen ŞefGcaleka, lskoç>a'ya
doğru yola çıkar. Kutsal baş,
lnvemess'de, bır Iskoç ailesine ait
topraklarda gömülüdür. Xhosalar,
şeflennı büyük umutlarla kutsal
görevine uğurlar. Kendisı de bir
Xhosa olan Nebon Mandeia bile iyı
dıleklennı bıldinr. Bir süre sonra
Iskoçyaüan gelen haber, umutlannı
boşa çıkarmaz. Kafatası bulunmuştur.
İskoçya'da bulunan kafatası olayı,
dcgişen zamanın. Afrıka kabılefen
üzerindeki etkisini çok iyi örnekliyor.
Xhosalann hepsı kuşku duymayı,
sorgulamayı. modern insan gibi
düşünmeyı öğrenmiş; söylence ve
düşlere değıl, bılımsel kanıtlara
ınanıyor Geleneğe karşı olsa bile.
Zaman yitirmeden toplanan Xhosa
Kralıyet Meclisı, bilimsel olarak
kamtlanmadan, kafatasının krallanna
aıt olduğunu kabul etmeyeceklennı
açıkladı. Şımdikı Xhosa Kralı Sigcau,
kafatasını reddetmelerinin
nedenlennden bınnin tarihsel bır
gerçek olduğunu belirtti: "Kral
Hintsa, çok yakın mesafeden
vurulmuştu. Kafatasının tek parça
haiinde kalması mümkün değiL"
Böylece bilimsel araştırmalar başladı.
Günümüzde, antropolojıstler, insan
kalıntılannı inceleyıp geçmişi
aydınlatma çalışmalannı sanatçı
titizliğiyle yürütüyor, gerçeğı yüzde
yuze yakın bir doğruluk oranıyla
ortaya çıkanyorlarsa da tskocya'da
bulunan kafatası olayında şans
onlardan yana görünmüyor. Pretona
Ünıversıtesrnden Maryna Steyn'e
göre, iskeletin dığer kısımlan
olmadığı için bulunan kafatası
hakkında ancak sınırlı bir bilgi elde
JOHANNESBURC
AYSU
ÖNEN
edılebılecek. Ellennde bır kafatası ve
bir söylenceden başka bır şey olmayan
antropolojistler, bu kez kafatası
kemıklerinden ipuçlan çıkarmak
durumundalar. Cınsıyet tespiti için,
alın kemıklen ve gö? boşluklan
inceleniyor. Ölüm anındaki yaşm
saptanması için, kafatası kemıklerinin
ek yerleri arasındaki genişlik
ölçülüyor. Yaş saptamada önemli
ipuçlanndan biri de dişler. Kafatasının
hangı ırka aıt olduğu saptanırsa, pek
çok soru yanıtlanmış olacak. Bunun
için siyah ve beyaz ırkın burun
kemıklen arasındaki banz farktan
yararlanılıyor. Bilim ölçtü, bıçti ve
karannı verdi. Afrika, Iskoçya'ya
düzenlediği kafatası avından eli boş
dönmüş oldu. Kral Hintsa ıçin
planlanan cenaze törenı bir kez daha
belırsız bir zamana ertelendı. Bılim,
gerçekleri ortaya çıkardı; tanhi
rivayete, geleneği batıl inanca çevirdi.
Xhosalar. gerçekleri büyük bir
sessızlıkle kabul ettiler. Belli kı hayal
kınklığına uğramışlardı. Yakın t
geçmışte toprakJanru işgal eden --MJ
mgılizier'den kendilenne ait son
hazıneyı gen almayı öyle çok
istemışlerdı kı. Yürekleri, krallannm
başıyla bedeninı birleştırmeyı
arzularken beyinlen, modern
dünyanın sorgulayan, araştıran
gücüyle büyülenmiştı. Kafatasına ne
mi oldu? Polıs, olaya çözülmemiş bir
cinayet davası gıbı yaklaştı.
Kafatasına çeşitlı teknıkler yardımıyla
bır yüz yaratıldı. Sonunda, kafatası,
kurşun yarasıyla ölmüş genç bır
papaza götürdü polısi. Zavallı
kafatası, kraliyet törenıyle gömülme
şansını kıl payı kaçınp polis
kayıtlanna sıradan bir cinayet davası
kurbanı olarak geçti. ltiraz eden bir
tek ŞefGcaleka oldu: "Majesteleri,
onu Ban büvücülerinin efine
bırakogınız için mutlaka öcünü
alacak!"
Motosiklet çeteleri dehşet saçıyorPazargünü Kopenhag havaalanı Kastrup'da
bir kışınin ölümü, üç kişinin ağır
yaralanması ve Oslo havaalanı Fornebu'da da
hemen hemen avnı dakıkalarda iki grup
arasında karşılıklı ateş açılması sonucu bır
kişinin hafıf yaralanması olaylan.
Iskandinavya'yı sarstı. Danimarka, Norveç
ve lsveç'te yaygın olarak bulunan motosiklet
klübü flVIQ Hefls Angeh ile son zamanlara
f
daha çok Danimarka'da pazardan kendine
pay kapmakta olan rakibı Bandidos
arasındaki gergınlik patlama noktasına geldı.
Bir gün önce Helsinki'de ayn ayn toplantı
düzenleyen iki grubun üyelen, Fin polisinin
sıkı güvenlık önlemlen alması sonucu olay
çımadan atlatılmıştı. Gemıye gidıp uçakla
dönen motosikletlı. çoğu sabıkalı çete
üyeleri, pazar günü sılahlan konuşturdular.
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKA.N
Kastrup'da bir otomobıli
park yerinde ortaya alan
iki araçtan açılan yaylım
ateşı, yüzlerce turistin
gözlen önünde bır film
gibi gerçekleşti. Gerçek
suçlularkimler,
bılinmıyor. Her iki çete de
ABD'den yönetiliyor. _^_^__^^^__
Hells Angels'a yapacaklan
"işler" Oakland'dan, ötekilere ise Teksas'tan
bildinlıyor. Isveç'te ve Danimarka'da resnıen
karargâh olan çetelerin yaptıklan "ışler"
şöyle sıralanabilir: Uyuşrurucu ticareti,
fuhuş. yasadışı kumar ve yeraltı dünyasında
borçludan borcunu ödetme ışi olan
•'torpidoluk.'' Örnegın Hells Angels
Amsterdam'da yine "motor düşkünü,
kabasaba Amerikana -
vedşjvin gençkr" pozuyla
yerleştıkten bir-bir buçuk yıl
sonra. kenttekı fuhuş
piyasasının yansını ele
geçirdı. Şimdı
Iskandıvan>a'ya jatınm
yapmasının temel nedeni;
_ _ _ ^ ^ ı
_ ^ Baltık ülkelen. Rusya ve
Polonya'dakı mafya ile
işbırliğı yapmak istemeleri. Bu sırada ortaya
çıkan Bandidos. hiç kuşkusuz Hells
Angels'ın fena halde canını sıktı. Isveç
polisinin açıkladığına göre her iki çetenin
üyelerinin % 55'i sabıkalı. Adam dövme,
yaralama, tehdit etme ve ırkçı saldınlar
yapma. yaş ortalaması 33 olan bu
ha>dutlann günlük işleri arasında. Cinayet,
son 10 yıldır gündemde. En az 13 kişinin bu
tür hesaplaşma sonucu yaşamını yitirdiği, bir
o kadar faalı meçhul cinayette de bu çetelerin
parmağı olduğu bılıniyor. Geçen yılın
temmuz ayında Bendidos'un başkanının
şehırler arası yolda bir keskın nışancı
tarafindan öldürülmesinden sonra yeraltında
sürdürülen savaş, artık yeryüzüne çıkmış
oldu. Elektronık cihazlarla ve silahla
korunan merkezlere polis baskın yapıyor,
ama çoğu kez önceden haberii olan haydutlar
ılginç hiçbir şeyi el altında tutmuyorlar. Nazi
bayraklan, 'an ırk' övgüsünü tasıjan aft^er
ve boş içki şışeleri, Helsıngborg ve Melmö
polisinin bulduklan 'kanıtiar' oluyor. Şurası
açık ki. mafyanın motosıkletli yüzü
Kuzey'de daha çok can alacak, kan
akıtacak...
Türk erkeği hızla küreselleşiyorTürk erkeği küreselleşiyor. Gözünüz aydın.
bir üniü gelınimiz daha oldu. Ünlü model.
sinema sanatçısı. pop müzik şarkıcısı Grace
Jonesda(42) artık ulusal gelimmiz. Hani
smemanm "erkek güzeB'" Arnold
Schwarzenegger'ı bıle "
4
Conan"filmının
çekimınde pes ettıren, fasulye sınğı gibi
upuzun. zenci sanatçı Grace Jones var ya. .
İşte bu sanatçı geçenlerde Rıo'da bır Türk ile
evlendi. Brezılya basını. damadın adını Aüia
Altunba>' (21) olarak açıkladı Ancak
damadın kimliği ve ne iş yaptığı hakkında
bilgi vermedi. llk kez ev lenen damat. üçüncü
evliliğini yapan gelinin yan yaşındaydı
Grace Jones, son yıllarda Amenkan
modacılarca "sert fizUd" görünümünden
ötürü defilelere çıkanlmayınca, Avrupa
podyumlannda boy gösteriyor ve dıskolarda
masa üstlennde şarkı söyleyerek ününü
sürdürmeye çalışıyordu. Son CD'lenndcn
biri olan IsJand I ife da La Vle En Rose adlı
ünlü Fransız şarkısını ilginç bır yorumla
yeniden gözde yapmıştı. Aynı CD'deki Love
\s The Dnıg (Aşk Bir llacbr) şarkısı da
dıkkatı çekmışti. Brezılya gazetelennde
çıkan haberlerde çiftın balaylannı geçırmek
üzere Nevv York'a gelecekleri bildinlıyor. Bır
NEW YORK
ÖZGEN
ACAR
gazetede ise şu haber yeralıyordu:
"Bayan Jones, RM» Karnavah
boyunca bir kulüpte üç hafta sürevk
şarkı sövlemek ü/cre bura>a gelmişti.
Bu süre içinde Sambadrome adlı
tiyatronun resmi T-shirt''unu giymesi
gerekiyurdu. Bayan Jones bunu
reddedince bir tarûşma çıktL Bavan
Jones 'Eğer bunu bana gıydırmeye
kalkarsanız. sahncnin tam ortasmda
şarkı söylerken stnp-tease yapanm" diye
kulüp yönetıcilerini tehdit etti."
Evlilik açıklamasmı önce Jones'un yakın
arkada^ı J>udu Comes şoyle yaptı: "Grace,
Rio Kama\alı'na gittiğinde 'Ne yapıp yapıp
bu delık ınlı ıleevlenmeliyim. Herne
paha<.ına olursa olsun Atıla ile evlenmeliyim'
dfyordu. Dedigıni de yapO. Presbiteryen rahip
Ruben Pıres.özel bir evde 50 davefü önünde
çiftûı nikâhını kıjdıT Jones. nikâha beyaz
dantelden bir büstier ve bacaklanna 2ar gibi
yapısmış bır beyaz pantolonla gelmişti. Çıft,
nıkahtan sonra bır cımnastık salonuna
giderek "vücut çahşmasT yapmışlardı.
"Vücut çalışmasr deyince aklıma bır başka
ulusal gelınimiz daha geldi. Fransa'nın ünlü
sinema sanatçılanndan Jacqueline Bissetde
(54) geçen yıl "erkek vücut güzeü" Türk
Erain Boztepe (36) ile ev lenmiştı. Bısset,
"Aradığım erkeği nihayet buldum" demişti.
Aradığı tadı Türk erkeğinde bulanlardan biri
de 90 kilo ağırlığındaki tngılız Leigh BresKn
(26) ıdi. Breslin ünlü bir sinema sanatçısı
değildı, ama onun da sevgilsi bir Türk idi.
Ramazan Aydın (21) adındakı bu Türk,
üstelik alıştlmışın dışında birerkekti!
Kendisinden beş yaş büyük sevgilisi uğruna
uçak kaçıracak kadar gözü pek bir erkekti.
Ramazan Almanya'da hapse girmışti, ama
Breslin "Ramazan'ı beldiyorum. Sevgilimk
evleneceğim" diyordu ya, bu ona yeterdı.
Bence, şu anda bir "yerli filme" de öyküsü
konu olan Sarah (13) önemli bır hata yaptı.
Kendisinden 2 yaş büyük bir Türk erkeği
olan Musa Kömeağaç (15) yerine, ablalan
gibi kendınden birkaç yaş küçük "Türk
erkeği''ni seçseydi, belki de başına bu ışler
hiç gelmezdi. Ne dersenız deyin, artık Türk
erkeği uluslararası ask arenasında erkekliğini
tüm gücüyle kanıtlıyor. Türk erkeği
küreselleşiyor.