Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 MART 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Kamu bankalan, Başbakanlığın talimatıyla ekonomiyi canlandırmak için hep birlikte operasyon başlatacaklar
Kredî faizlerinde iııcliıiııı 'sovu'HACERGEMİCİ
Seçimlerden önce rant ekonomisinden
Oretme geçiş vaat eden Anavatan Partisi.
yenı rıükümetin ilk günlerinde finansal pi-
yasalara müdahale planlıyor. ANAP, ilk
dönerrı başbakanlığı üstlendiği AJNAYOL
hükûmetinde, kendisine bağlanan kamu
bankalan kanalıyla, büyük bir faiz indiri-
mi gösterisine hazırlanıyor.
Başbakanlık'tan beş kamu bankasına
iletilmeye başlanan talimatla. söz konusu
bankalann eş zamanlı olarak diizenlene-
cek bir kampanya çerçevesinde kredi fa-
izlerini indirmelerinin istendıği öğrenildi.
Cretım ve tüketimi destekleyerek ekono-
miyi canlandırmak amacına yönelik ola-
rak iki hafta içinde gerçekleştirilmesi bek-
lenen faiz indirimi, bankacılık kesimince
"yapay bir olumlu hava yaratmak için Ön-
görûlen siyasi amaçlı bir operasyon" ola-
rak yorurnlandı. Kamubankalannın, bu yol-
la çeşitli kesimlere aktaracağı ucuz mali-
yetli fbrüann, üretimedeğil, yeniden finan-
sal piyasalara doneceği iddia edildi.
Iç borçlanma ve ona bağlı piyasalarda-
ki faiz oranlannın düşüşünü firsat bilerek.
kredi faizlerini aşağıya çekmeye kalkışan
kamu yönetimindeki ilk bankamn Vakıf-
bankolduğu öğrenildi. Vakıfbank'ın, kre-
di faızlerini 20 puana yakm aşağiya çek-
mek üzere harekete geçmesinın, ekonomi
UCUZ KREDİNİN OLASI SONUÇLARI
A KİT'lerin kamu bankalannda zorunlu tutulan kaynaklan dü-
şük faızle piyasayaakarken, özel sektör düşük faizli aldığı bu kre-
düeri devletin borçlanma imkânının en üst düzeyde oiduğu biror-
tamda yatınma yöneltmelc yerine para piyasaianna götürür.
# Merkez Bankasi piyasaya çıkan bu paranın ba$ka alanlara kay-
masınt önlemek için dahayüksek faiz vererekkamunun düşük fa-
izle verdiği parayı geri toplamak zorunda kalır.
# Özel bankalar Merkez Bankası'nın yüksek faizine koşarken,
kamunun kredi verdiği müşterilerine repo yapariarve sonuçta ka-
zanan sadece düşük faizle kredi alanlar ile özel bankalar olur.
Kamunun kredi faiz oranları (1 yıl vadeli)
Tüketici kredi Kredi kartlan Ticari krediler
faizleri (avlık %) faizleh (aylık %) (Yıllık %)
Vakıflar Bankası 7.5-8* 8 120
Ziraat Bankası 10.5 11 130
Etibank 8.5-9 - 130
Halk Bankası 8.5-9 8.5 130
Emlak Bankası 8* - 125
* Otomobil ve konut kredileri dahil
Not: Ticari krediler miktara göre değişebilıyor.
yönetimince zamanlamanın henüz erken
oiduğu gerekçesi ile durdurulduğu belir-
tiîdi. Vakıfbank yönetiminden digerkamu
bankalannın hazırlıklannı tamamlaması-
nın beklemesi istendi.
ANAYOL hükümetinin gizli faiz ope-
rasyonu hazırlıklan fınans çevreleri tara-
fından 'intihar' olarak nitelendiriliyor.
Devletin yüklü iç borç ihtiyacı nedeni ile
paranın maliyetinin oldukça yûksek oldu-
ğu birdönemde başlatılması planlanan fa-
iz operasyonunu gerçekçi bulmayan ban-
kacılık kesimine. kamu bankalan yöneti-
cileri de katılıyorlar. ANAYOL'un en bü-
yük icraatı olarak duyurulan ve önce "6
ayda özelleştirileceği'' ifade edilip ardın-
dan"kademeti olarak saüJacaklar" denilen
kamu bankalannın popülist politikalara
kurban edildiği ıleri sürülüyor. Kamu ban-
kalanndan akıtılacak ucuz kredinin yatı-
nma ve üretime gitmeyeceğini ifade eden
bankacılar. " Devlet bu parayı çekmekiçin
dahayüksekfaizödemekzorunda kalacak
ve kazanan yine özel bankalar ile para pi-
yasalannda oynayanlar olacak" diyorlar.
Piyasada Vakıfbank'ın kredi faiz oran-
lannı 20 puan aşağıya çekme hazırlığı ko-
nuşulurken, Vakıfbank Genel Müdürü Feb-
mi Gûltekin. piyasadaki olumlu havanın
etkisi ile faizlerin bir miktar geri geldiği-
ni belirterek, "Çalışmalannuz sürüyor.
Kredi faiz oranlan düşürülecek mi. düşü-
rülmeyecek mi. net bir karar veremedik"
biçiminde kaçamak yanıtı tercih ediyor.
Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan Gül-
tekin, konuyla ilgili olarak şunlan söyle-
di: "Halen çanşmalanmız sürüyor. Orta-
ya rakamlar çıkmalı ki, camm öbür tara-
finı göreiiın. Hâlâ perdenin arkasından ba-
kıyoruz. 15 gün içinde tablo netieşek ve
tavnmız belirlenecek."
Başka birkamu bankası yerkilisi ise he-
nüz bÖyle bir talimat almadıklannı belir-
terek, şöyle konuştu. "Kredi faizlerini na-
sıt, hangi kaynağa göre düşüreceğiz. Zaten
mevduata en yüksekfaizi vererek toplayan
bankalar biziz. Şu anda spotta yiizde 80'le
kredi kullandıranlan duyuyomz. Bir de
bunu 20 puan a^ağıya çekmek bu şartlar
ahında imkânsız. Eğer talimatla böyle bir
şey denenirse, adı bazı çevrelere "kaynak
aktarmak' olacaktır"
Maliyetlerin halen çok yüksek olduğu-
nu belirten yetkili, 94 yılında yaşanan eko-
nomik krizi de hatır-
latarak sözlerine şöy-
le devam etti: "Bizta-
limatla, telefonla faiz
indirme operasyonla-
nnı çok yaşadık. Bu
memlekettefaizindir-
menin yolu telefonla
emir vennekten geç-
mediğini anlamalan
laznn. 1993 yılı sonu-
na doğnı o sırada Ha-
zine Müşteşan olan
Osman Ünsal uçak-
tan telefon edip '1,5 milyar dolar ce-
bimde geliyorum, faizleri aşağıya çe-
kin' derdi. Ancak Türkiye bunun fatu-
rasını 9 milyar olarak ödedi."
Özel bankalar ıse kamunun böyle bir ope-
rasyon başlatmak üzere olduğunu duy-
duklan halde kamunun peşine takılmaya
niyetli değiller. Kamunun kredi faizlerin-
de başlatma hazırlığında oiduğu faİ2 ope-
rasyonunu 'delilik' olarak niteleyen West-
deutsche Landesbank Fon Yönetim Mü-
dürü AK Ağaoglu, kredi talebinin dahi ol-
madığını hatırlatarak. "Kamu bankalan-
na telefonla emir vererek faizleri aşağıya
çekmek intihardemektir. Hanne'nin borç-
lanmasının çok daha yukanda faiz \vriyor-
larsa bu faize yaklaşbrmalan mümkün.
Bunun politikbir kararolacağıortada" dedi.
TÜSİAD'dan güvenovu değerlendirmesi:
Uzlaşma tabana yayılmalı
Ekonomi Servisi- Türk
Sanayicileri ve lşadamlan
Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı Halis KomilL
devletin çatısında
sağlanan uzlaşmanın,
"ba^ta muhalefct partileri
ounak üzere, seçim
sisteminin sonucu
paıiamento dışı kalan
partilere \c tüm topluın
kesimlennedoğru HaüsKomiB.
yaygınlaştınlması
gerektiğini belirtti. Hükümetin
güvenoyu alınmasından sonra yazılı
birbasın açıklaması yapan Komili,
merkez sağda yaşanan uzlaşmanın
ürünü olan hükümetin güvenoyu
almasını, "ileriye doğru
aölmış olumlu bir
adun"olarak gördüğünü
ifade ederek, hükümet
oiuşum sürecinde
yaşanan zorluklann
icraatta da yaşanmasının
kaçınılmaz olacağına
işaret etti.
Komili, buna karşın
Türkiye'deki
problemlerin bugün
geldiği nokta
düşünüldüfünde, sivil
toplum kuruluşlan, meslek örgütleri
başta olmak üzere tüm kamuoyunun
hükümetin icraatlannı yakından
takip edip, eleştirel bir turum
benimsemesinin de şart olduğunu
ifade etti.
Kafaoğlu: Hükümet yanlış yolda
Zamla açık kapanmaz
Ekonomi Servisi-
ANAYOL hükümetinin
güvenoyu arifesinde
yoğun KİT zamlanna
yönelmesinin bütçe
""••:- açıkJannı daraltmak
yönünde bir etkisi
olmayacağı belirtiliyor.
Geçmişteki tecrübelerin,
kamu ürünlerine yapılan
zamlann ardından gelen
dönemde yüksek
enflasyon yaşandıgını
Arsbn Başer KafaoghL
ortaya koyduğunu belirten sosyalist
iktisatçı Arslan Başer Kafaoğlu,
bu tecrübeleri görmezden gelen
hükümetin çözümü yanlış yerde
aramasını eleştirdi. "Bazı
iktisatçılar, KİT ürünlerine
yapılan zamları bütçe açıklannı
daraltmak yönünde ciddi bir
adım olarak değerlendiriyorlar.
Sosyal demokrat düşüncedeki
bazı kesimler de bu şörüşe destek
veriyorlar" diyen Kafaoğlu, 24
Ocak 1980'den bu yana
yapılan zamlann her
zaman enflasyonu
körüklemekten başka işe
yaramadığını kaydefti.
Kafaoğlu. 1980subatında
aylık enflasyonun yüzde
20"ye, 5 Nisan
Kararlan'nı takip eden
mayıs ayında da aylık
yüzde 12'yeyükseldiğini
hatırlattı. Faiz
ödemelerinin bütçe
açıklannın kaynağı olduğunu
vurgulayan Kafaoğlu, hükümetin
çözümü orada aramak yerine, sabit
gelirli ve emekçi kitlelerin
gelirlenni düşürmeyi tercih ettiğini
kaydetti. Bu tavnn, zamlann
süreceğini ortaya koyduğuna da
işaret eden Kafaoğlu, toplumsal
tepki dogmamasının üzücü
olduğunu, "rantiyeci hükümet"
suçlamalannı dile getiren Refah
Partisi'nin güçlendiğini kaydetti.
BDT'li turistler cazip koşullar sağlayan ülkelere yöneldi
Bavulturizmi Yunanistan 'a kayıyor
CEMfLCİĞERİM
SAMSUN - BDT'den Türkiye'ye gelen charter
uçaklanndan alınan "royavty*
1
ücretinin fazlalığı
uçak seferlerine büyük darbe vurdu. Esnafın da
turistlere pahalı mal satmak istemesi nedeniyle bu
ülkelerden yapılan "bavul ticareti" de durma
noktasına geldi. 3 Nisan 1994 tarihinde uluslararası
trafiğe açılan Samsun Havaalanı'na, 6 aydan bu
yana BDT'den bir tek uçak bile gelmezken.
Trabzon'da da günde 12 "yi bulan seferler haftada 4
uçağa kadar düştü. Bu da "bavul ticareti"ne
Yunanistan'ın göz dikmesine yol açtı.
BDT vatandaşlannı topraklanna çekmek isteyen
Yunanistan, Çin, Israil, Singapur. Tayvan ve Kore
gibi ülkeler, BDT ülkelerinden yapılan charter
seferlerine geniş imkânlar tanımaya başladılar.
TÜGİAD, bavul ticareti için gelen turistlerin memnun
edilmesi ve kazıldanmamasını istedi.
3 Nisan 1994 tarihinde Samsun Havaalanı,
Stavropol-Samsun-Stavropol turistik charter uçuşuyla
uluslararası trafiğe açılmıştı. İlk charter uçuşunu
gerçekleştiren Sarp-Tur Havacılık Şirketi'nin
Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Güney verilen
kokteyldeyaptığı konuşmasında, uçak seferlerinin
başladığı gibi bitmemesi için önlemler alınmasını
istemişti.Samsun Air şirkennin sahibi ZiyaŞabinkaya,
seferlerin durmasını Samsun esnafının olaya duyarlı
davranmamasına ve Ruslann da Samsun'u ticari
yönden pahalı bulmasına bağladı. Ziya Şahinkaya,
şöyle konuştu:
"Charter seferi yapan uçaklar için yolcu
kapasitesine göre500 ile 1.500 dolararasında imtiyaz
hakkı, yani royavry ücreti THY'ye ödeniyor.
Havaalanının aldığı ücretle bu rakam 2 bin 500
dolara kadar ulaşıyor. THY imtiyaz ücretini
almayarak charter seferlerini cazip hale getire-
bilirdi. Bunu iyi değeıiendiren Yunanistan, Çin,
İsrail, Singapur, Tayvan ve Koregibi ülkeler imtiyaz
ücreti almamaya ve teşvik edkri önlemler de aknaya
başladılar."
Öteyandan Türkiye Genç lşadamlan Demeği'nce
hazırlanan raporda, BDT'den turist olarak gelen
küçük girişimcilerin Türkiye'de büyük çapta alışveriş
yaptıklan belirtılerek 1995 yılında ihracat tutan 22
milyar dolar olması beklenen Türkiye'de "ba>nl
ticareti" alışyerişi tutannın 10 milyar dolan bulduğuna
dikkat çekildi.
Özelleştirme
440 milyon
dolarda kaldı
A>'KARA(AA)-SonIO
yıldır Türkiye ekonomi gün-
deminin en önemli madde-
si olan özelleşîirmede. geçen
yıl istenilen hedeflere ulaşı-
lamadı. 1995 yılında özelleş-
tirme gelirleri 20 trilyon
369.7 milyar lira (440 mil-
yon 381.4 bin dolar) düze-
yinde kaldı. Geçen yıl için
2.7 milyar dolarlık özelleş-
tirme geliri hedeflenmişti.
Özelleştirme giderlerinin
yansından fazlasını özelleş-
tirme kapsamındaki kuru-
luşlara yapılan aktarmalar
oluşturdu. Bu kuruluşlara,
sermaye iştiraki, kredi biçi-
minde verilen borçlar, sos-
yal yardım zammı ödemele-
ri, özelleştirme sonrası per-
sonel ödemeleri ve yüzde 30
erken emeklilik primi öde-
meleri çerçevesinde 14 tril-
yon 549.6 milyar lira akta-
nldı.
ÖlB, geçen yıl. denetim ve
danışmanlık için 486.8 mil-
yar lira, özelleştirme ihale
ilanlan için 123.5 milyar li-
ra, reklam ve tanıtımı için
de 137.6 milyar lira olmak
üzere toplam 747.9 milyar li-
ra harcadı. Denetim ve da-
nışmanlık giderinin 154 mil-
yar liralık bölümü Dünya
Bankası kredisi, reklam ve
tanıtım harcamalarının da
132.8 milyar liralık bölümü
Dünya Bankası kredisinin
yanı sıra uluslararası kuru-
luşlardan sağlanan hibeden
karşılandı. OİB, Kamu Or-
taklığı Fonuyükümlülükle-
ri kapsamında Hazine'ye 7
trilyon 825.4 milyar lira ak-
tardı.
BENCE
İZZETTİN ÖNDER
Azınlık Azgınlığı
Bu yazıyı yazarken 53. hükümetin güven oyla-
ması henüz yapılmamış olmakla beraber sonuç
belli idi. Bu hükümet 12 Mart günü güven oylama-
sından başarı ile çıkacaktır. Bunun bir nedeni gü-
ven oylamasının 12 Mart tarihine denk düşüyor ol-
ması ise diğer ve asıl nedeni de Meclis içi ve eko-
nomik dengelerin tercihinin bu yönde oluşmasıdır.
Seçim yeni yapılmış ve yeni üyeler hayatlarının
yeni dönemine başlamışlardı. Seçimlerin yenilen-
miş halinde ise genel görüntü zaten fazla degişme-
yeceği belli olmakla beraber, bireysel olarak sonuç-
larda ciddi tereddütler olabilirdi. Zira bir yandan
baraj hesapları, diğer yandan Refah Partisi'nin önü-
nü kesme manevraları, oyları oldukça kararh seç-
men grubuna dayanan bir parti dışında hemen tüm
partilerin oy zeminini oldukça kayganlaştırmakta-
dır.
Öte yandan topluma ANAYOL formülünü pom-
palayan güçlü çevreler ise bir azınlık koalisyonu bi-
çiminde dahi olsa senaryolarının sonucunu almış
olmaktan fevkalade mutlu gözükmektedir.
Türkiye çok ağır koşullar içinde oldukça dar bir
sosyoekonomik geçitten geçmektedir. Ağır dış
borçlar, ekonominin yenilenmesi gereği, fevkalade
bozulmuş iç dengeler ve bu koşullar altında uygu-
lanan sermaye-yanlı politikalara karşı gelişen top-
lumsal tepkiler, ne böyle bir Meclis ve hükümet ya-
pısı ile ne de baskıcı ve seri önlemlerle çözüme ulaş-
tırılabilir.
Meclis bileşimi ve bu bileşimden oluşturulan hü-
kümet, hâkim çevrelerin öteden beri dillerine dola-
mış oldukları uzlaşmacı yaklaşımı dahi yansıtma-
maktadır. Ancak böyle bir oiuşum tesadüfi olarak
oluşmamış, tam da bunun tersi bir biçimde seçim
yasalan, parti uygulamaları vb. gibi yöntemlerle ira-
di olarak gerçekleştirilmiştir.
Büyük halk gruplarına rağmen niçin böyle bir yo-
la girilmiştir? Çünkü Türkiye, gereği biçimde üre-
temeden, hem dış yükümlülüklerini yerine getir-
mek hem de içerideki parazitleri beslemek duru-
munda bırakılmıştır. Bu yükümlülükler ne enflasyo-
nun ne de faiz haddinin aşağı çekilmesine olanak
tanımaktadır. Çünkü bu parazitler faiz-enflasyon
sarmalından beslenmektedir.
Bu sarmalın sürebilmesi için de kamu ve dış açık-
lann sürmesi gerekmektedir. işte bu senaryoyu per-
deleyebilmek için aslında bir sonuç olan enflas-
yon, bir tür hastalık gibi halka yansıtılmakta ve her
ne hikmetse, tüm hükümetler bununla mücadele-
ye girişmiş, hatta bu mücadelede gün sının dahi koy-
muş olmakla beraber, bu canavan(!) bir türlü alte-
dememiştir.
Aynı senaryoyu, dolaylı vergileri de peşine taka-
rak bu hükümet de sahnelemektedir. Programda
sayılan önlemler yeterli olmadığı gibi hem büyük bir
aldatmaca, hem de kaynakları varlıklı kesimlere
doğru kaydıncı niteliktedir. Kent rantları, sosyal gü-
venlik, gümrük birliği, eğitim, sağlık vb. gibi sorun-
lara bakış ve bu doğrultuda uygulanacak politika-
lar çerçevesinde oluşması kaçınılmaz baskıcı dev-
let olgusu, bu hükümetin amaçlarını açıkça ortaya
koymaktadır.
Şimdiye dek uygulanagelmiş politikalar sonu-
cunda ülke ve ekonomi sıkıştıkça dış ve iç hâkim
güçlü çevrelere yönelik daha birteslimiyetçi politi-
kalara geçilmiştir.
Kısa süreli ve geçici rahatlama sağlayabilen bu
politikalar siyasileri kurtarsa da ülkeyi ve devlet
kavramını yaralamaktadır. Ülkeyi ciddi bir ekono-
mik ve sosyal çalkantıya götüreceği açık olan bu
politikalann azınlık hükümeti tarafından uygulanma-
ya kalkılması, kendilerini ilahlaştıran güçlü çevre-
lerin eseridir.
Böyle bir anlayış, içerik olarak ülke çıkarlanna, yön-
tem olarak da demokrasiye aykırıdır.
Böylece bir 12 Mart daha toplumda ciddi yara-
lar açmaya aday olarak geçmiş oldu.
Borsa, rekabetsizliğiıı aynası Ç P T Ç I D O S T U / SADILLAH tSUMİ
7 C7 — J
• îstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda hissesi işlem gören
şirketlerin sektörlerindeki pazar payı tekelci yapıyı ortaya koyuy<or.
Hükümet, birliklerin yakasını bırakmalı
BAR1Ş KARCIOĞLU
Borsa şirketlerinin kame-
si, Türkiye ekonomisinde te-
kelci yapının ne kadaryaygın
olduğunu gözler önüne seri-
yor. İktisatçılar, belli bir ürü-
ne ait pazann yüzde 25'i bir
şirkete ait oiduğu zaman, te-
kelciliğin söz konusu oldu-
ğunu söylüyorlar. Bu konuda-
ki araştırmalar ise gıda, oto-
mobil, beyaz eşya, tekstil, ma-
kine, telekominikasyon gibi
ekonomideki ağırlığı büyük
sektörlerde rekabet şartlan-
nın oldukça bozuk olduğunu
gösteriyor. Bu sektörler için-
detekbirşirketin pazann yüz-
de 30 ila yüzde 70'i arasmda
değişen oranlarda sahıp oi-
duğu ürünler bulunuyor.
Borsada işlem yapan aracı
kurumlardan Gedik Menkul
Değerler'ce hazırlanan Bor-
sa Şirkederi- 1995 araştır-
ması, gıda, otomotiv, beyaz
eşya. tekstil, makine ve tele-
fon sektörlerinde tekelci ya-
puun varhğıru gösteriyor.
Araştırmaya göre, pazann
yüzde 75'inin bir tek firma-
ya ait oiduğu bulaşık makinesi
ve salça sektörieri tekeciliğin
en yoğun oiduğu alanlar ola-
rak dikkat çekıyor. Bu sek-
törlerin ardından pazar payı-
run yüzde 70'inin tek firma
tarafından elde tutulduğu fu-
el- oil. finn, metal kesici ve
su ısıtıcısı sektörieri geliyor.
Uzmanlara göre, bir ürüne
ait pazann az sayıda şirket
arasında paylaşılması, şu sa-
kıncalan içeriyor:
# Fiyatlann tüketici aley-
hine aşın yükselmesi
# Fkma tarafından orta ve
dar gelirli vatandaşlara hitap
eden mallann yeteri sayıda
üretilmeyip lüks mallann üre-
timine yönelinmesi.
# Tüketici haklanna duyar-
sız kalınması.
Gümrük birliği antlaşması
uyannca yurürlüğe girecek
Rekabet Yasası ekonomide-
ki bu tekelci yapıyı engelle-
yebilecek bir dizi yaptınm
içeriyor. Rekabetin Korun-
ması Kurulu Müdür Yardım-
cısı MehmetAkifEran'in bil-
dirdiğine göre, ilgili kurul ha-
zır oiduğu zaman yurürlüğe
girecek olan yasa uyannca
pazarpayının yüzde 20'sinden
fazlasına sahip olan fırmalar
ile holding statüsündeki bü-
yük sermayeli firmalaryakın
takibe alınacak.
Ersin, pazann yüzde 50'si
ya da yüzde 6O'ı tek bir fir-
manın elinde bulunduğu du-
rumlarda tekelciliğin daha be-
lirgin olduğunu vurguladı ve
bu firmalann çok daha dik-
katli ve aynntıh incelenece-
ğini söyledi. Buna göre, fir-
malar mevcut güçlerini kö-
tüye kullandıklan belirlendi-
ği takdirde bir önceki yıl el-
de ettikleri cironun yüzde
10'unu ceza olarak ödemek
zorunda kalacaklar. Ersin, ce-
za için, tüketiciye zarar ve-
ren uygulamalann yanı sıra,
firmanın rakiplerinden ba-
ğımsız olarak fıyatlan indir-
mesi, yükseltmesi ve üretim
miktannı indirip çıkarmasnu
örnek olarak gösterdi.
1994'teki kriz süresince
otomotiv sektöründe işçi çı-
kanldığı halde firma kârlan-
nın arttığına dikkat çeken Îs-
tanbul Üniversitesi tktisat Fa-
kültesi Dekanı Prof. Dr.Es-
fender Korkmaz, bu duru-
mun sektördeki tekelci yapı-
yı bütün çıplaklığı ile gözler
önüne serdiğini söyledi. Tür-
kiye'de fiyatlann yukan doğ-
ru eğilimli olduğunu vurgu-
layan Korkmaz, bu nedenle
pazann yüzde 20'sini elinde
tutan firmanın dahi fiyat
seviyesini belirleyebileceğini
söyledi.
Borsa Şirketlerinin Piyasadaki Ağırlığı
Dondurulmuş Gtda
Dondurulmuş Gtda
Dondurulmuş Gıda
Bira
Bira
Et
Ketçap
Salça
OTOMOTİV
Otomobil
Dardanei
PAZAR
PAYI
%38
Kerevitaş
Merko
Ege. Erciyas, Güney Bira
Tuborg
Pınar Et
Tat
Otomobil
Lastik
Lastik
Benzin, gaz, motorin
Kalortfer yakrtı fuel oil
Madeni yağ
Radyatör
Su Isıtıcısı
Metal Bakır
BEYAZ ESYA
Buzdolabı
Tat
Oyak
Tofaş
Good Year
Bnsa
Petrol Ofisi
Petrol Ofisi
Petrol Ofisi
%73
%23
%75
%36
%58
%43
%70
%43
Demirdöküm %45
Demirdöküm %70
Çamaşır Makinası
Bulaşık Makinası
Fınn
Televizyon
Televizyon
Yazarkasa
Audio
Audio
TEKSTİL
Sarkuysan
Arçelik
Arçelik
Arçelik
Ardem
Beko
Vestel
Beko
Beko
Vestel
%55
%53
%64
%75
%70
%27
%60
%32
Akrilik Iplik
Akrilik iplik
Polyester iplik
Akal Tekstil
Yalova Eiyat ^
Sasa C J •L
%55
%45
%48
MAKİNA - ^
Metal Kesici
Ahşap Kesici
Makina Takımı
Makina Takımı
l\*3
1
%70
%40
TELEKOMUNİKASYON
Telefon Santrali Teletaş %40
Y
eni hükümetin programında "Tanm
Satış Kooperatifleri özerkleştirile-
ce/rt/r"cümlesi yer alınca konu ye-
niden Türkiye'nin gündemine gel-
di... Ancak programda daha geniş bilgi bu-
lunmaması, tanm kesiminde bazı kuşkulara
yol açtı... Nitekim CHP Genel Başkanı De-
niz Baykal da bu tepkileri dikkate alarak
Meclis'te hükümetten bilgi istedi... Ne yazık
ki Başbakan Mesut Yılmaz'ın verdiği yanıt,
milyonlarca çiftçimizin huzursuzluğunu gi-
dermeye yetmedü...
Tanm Satış Kooperatifleri Biıiikleri, Türki-
ye için son derece önemli bir konu. Türk ta-
nmının can daman; 30 milyona yakın çiftçi-
mizi özel sektöre karşı koruyan dev kuruluş-
lar... Ancak 750 bin ortağı bulunan bu dev ku-
ruluşlann bankalara borcu, iki yıl önce 29 tril-
yon lira iken şimdi 138 trilyon liraya çıkmış...
Kısa süre içinde bu rakamın 200 trilyon lira-
ya ulaşması işten değil...
Borç, banka kayrtlanna bakınca birliklerin
üstünde gözüküyor, ama borcun asıl sahibi
ve sorumlusu devlet... Hükümetler baskı ya-
parak birlikleri yüksek faizlerle borçlandır-
mış... 750 bin ortağı bulunan birlikler, 30 mil-
yona yakın çiftçiyi desteklemeyezorlanmış...
Daha açık bir deyişle hükümetler emretmiş,
birlikler uygulamış... Üstelik borç 8 veya 10
trilyon lira civannda iken tasfıye edilmediği için
katlanarak büyümüş.
Üreticiler, borcu kabul etmiyor
Bu nedenle tanm kesimi, birlik yönetimle-
rinin kendilerine bırakılmasını istiyor. Hatta
bu konuda çalışmalan da var. Ancak hükü-
metlerin hatalı uygulamalan yüzünden biriken
borçları kabul etmiyorlar. Eğer borçlar tasfı-
ye edilerek birliklerin yönetimleri devredile-
cekse üreticilerin buna bir itirazlan olmaya-
cak...
Birliklerin yönetim biçimi son derece ilkel.
Ayrıca demokratik değil.!. Dünyanın hiçbir
ülkesinde böyle bir model yok... Kooperatif-
ler ve mülkleri üreticilerin, ama yönetim dev-
letin elinde... Örneğin birlikler, yönetim kurul-
larını ortakları arasından özgür iradeleri ile
seçebiliyor, ancak genel müdürünü ataya-
mıyor. Genel müdürleri atama hakkı hükümet-
lerin...Genel müdürlerde hükümetlerdenal-
dıklan talimat doğrultusunda birlikleri yönlen-
diriyor... Bu arada seçimle gelen yönetim ku-
rullarının en hayati konularda aldığı kararlar
bile genel müdür veya bakanlık tarafından
onaylanmadıkça geçerii sayılmıyor...
Aslında birliklerin holdinglere bağlı şirket-
lerden hiçbir farkı yok... O şirketler ne kadar
özgürse birlikler de o kadar özgür. O şirket-
ler nasıl vatandaş Koç'ların, Sabancı'lann,
Eczacıbaşı'lann ise birlikler de vatandaş Ah-
met'lerin, Mehmet'lerin, Hasan'lann, Hüse-
yin'lerin malı... Ancak şirketlerin yönetimine
kanşamayan devlet, yasalardan aldığı güçle
birliklerin yakasını bırakmak istemiyor...
Başbakanlar, bakanlar her gün özelleştir-
me nutuklan atacaklar, devletin malını özel sek-
töre satmaya çalışacaklar... Ama öte yandan
milletin malını mülkünüyönetecekler!... Bu ka-
dar büyük tezat olabilir mi?
Siyasal çıkarlar önde geliyor
Hükümetlerin bu konuda ısrar etmelerinin
iki önemli nedeni var. Birincisi, iktidartar çift-
çinin öz malı olan bu kooperatifleri vetrilyon-
larca liradeğerindeki sanayi kuruluşlannı ken-
di siyasi çıkarları doğrultusunda kullanmak-
tan vazgeçemiyorlar...
ikincisi ise daha vahim... Zira birliklerin ku-
ruluş nedeni, üreticileri özel sektörün sömü-
rüsüne karşı korumak... Eğer birlikler özgür
iradeleri ile karar alabilirlerse amaçları doğ-
rultusunda hizmet verebilecekler... Özei sek-
törle kaynaşmış hükümetler yönetirse tam
tersi olacak... Üreticiler ezilirken tüccar ke-
simi daha çok kazanacak...
Ancak son iki yıldan beri bu tür uygulama-
lar yüzünden sabn taşan üreticiler, birlik yö-
netimlerinin borçları silinerek yönetimlerinin
kendilerine devredilmesi için hükümetlere
baskı yapmaya başladılar...
Çiller'in başbakanlığı döneminde de yöne-
timlerin devri için pazarlıklar yapıldı. Hatta
Kuşadası'nda toplanan üreticiler kurultayın-
da bu konu tartışıldı... Ancak Çiller, yönetimi
borçlan ile beraber devretmeye kalkınca so-
nuç alınamadı.
Eğer o günün koşullannda üreticiler, birlik
yönetimlerini borçlan ile kabul etseydiler, bir-
likler şimdiye kadar çoktanbatmışolacaktı...
Gene aynı durum söz konusu... Üstelik borç
138 trilyon liraya çıkmış...
Hükümet programında birliklerin özerkleş-
tirileceği yazılıyor, ama borçlann ne olacağı
konusunda hiçbir açıklama getirilmemiş...
Mesut Yılmaz, Deniz Baykal'ın bu konuda-
ki sorusuna net bir yanıt vermedi... Mesut Yıl-
maz da Çiller gibi birlikleri borçlan ile birlikte
devretmek istiyorsa birlikler 6 aya varmaz
batar... Beraberinde 30 milyona yakın çiftçi
de, Türk tanmı da yok olur...
Mesut Yılmaz bu konuda bir açıklama ge-
tirmelidir. Birlikleri özerkleştireceğiz demek ye-
terli değildir. Hükümetlerin yanlış yönetme-
lerinden meydana gelen 138 trilyon liralık
borcun ne olacağını 30 milyona yakın çiftçi
bilmek istiyor!...
Tariş Pamuk Birliği Başkanı Mehmet Ba-
kanoğlu, Ege Bölgesi'nin ünlü üreticilerinden;
aynı zamanda tecrübeli bir kooperatifçi... Bu
konuda şöyle diyor:
"Birliklerin şu anda temamen hükümetin
yanlış uygulamalanndan kaynaklanan 138
trilyon lira borcu var. Bu borcun oluşmasın-
da birliklerin hiçbir sorumluluğu ve yanlışı
yoktur. Bu nedenle birliklerin yönetimleri dev-
redilirken borçlar tamamen sıfırlanmalıdır.
Ayrıca tanm kredi kooperatiflerine oiduğu
gibi düşük faizlizirai kredi verilmelidir. Tariş'e
yıllardan beri fazla personel atayan hükü-
metlerdir. Bu nedenle mevcut personelin
tazminatlannı devlet karşılamalıdır. Hükümet-
lere de, bize de düşen görev, 750 bin ortak
üreticinin hakkını korumaktır. " •