08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MART 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Kamu bankalan, Başbakanlığın talimatıyla ekonomiyi canlandırmak için hep birlikte operasyon başlatacaklar Kredî faizlerinde iııcliıiııı 'sovu'HACERGEMİCİ Seçimlerden önce rant ekonomisinden Oretme geçiş vaat eden Anavatan Partisi. yenı rıükümetin ilk günlerinde finansal pi- yasalara müdahale planlıyor. ANAP, ilk dönerrı başbakanlığı üstlendiği AJNAYOL hükûmetinde, kendisine bağlanan kamu bankalan kanalıyla, büyük bir faiz indiri- mi gösterisine hazırlanıyor. Başbakanlık'tan beş kamu bankasına iletilmeye başlanan talimatla. söz konusu bankalann eş zamanlı olarak diizenlene- cek bir kampanya çerçevesinde kredi fa- izlerini indirmelerinin istendıği öğrenildi. Cretım ve tüketimi destekleyerek ekono- miyi canlandırmak amacına yönelik ola- rak iki hafta içinde gerçekleştirilmesi bek- lenen faiz indirimi, bankacılık kesimince "yapay bir olumlu hava yaratmak için Ön- görûlen siyasi amaçlı bir operasyon" ola- rak yorurnlandı. Kamubankalannın, bu yol- la çeşitli kesimlere aktaracağı ucuz mali- yetli fbrüann, üretimedeğil, yeniden finan- sal piyasalara doneceği iddia edildi. Iç borçlanma ve ona bağlı piyasalarda- ki faiz oranlannın düşüşünü firsat bilerek. kredi faizlerini aşağıya çekmeye kalkışan kamu yönetimindeki ilk bankamn Vakıf- bankolduğu öğrenildi. Vakıfbank'ın, kre- di faızlerini 20 puana yakm aşağiya çek- mek üzere harekete geçmesinın, ekonomi UCUZ KREDİNİN OLASI SONUÇLARI A KİT'lerin kamu bankalannda zorunlu tutulan kaynaklan dü- şük faızle piyasayaakarken, özel sektör düşük faizli aldığı bu kre- düeri devletin borçlanma imkânının en üst düzeyde oiduğu biror- tamda yatınma yöneltmelc yerine para piyasaianna götürür. # Merkez Bankasi piyasaya çıkan bu paranın ba$ka alanlara kay- masınt önlemek için dahayüksek faiz vererekkamunun düşük fa- izle verdiği parayı geri toplamak zorunda kalır. # Özel bankalar Merkez Bankası'nın yüksek faizine koşarken, kamunun kredi verdiği müşterilerine repo yapariarve sonuçta ka- zanan sadece düşük faizle kredi alanlar ile özel bankalar olur. Kamunun kredi faiz oranları (1 yıl vadeli) Tüketici kredi Kredi kartlan Ticari krediler faizleri (avlık %) faizleh (aylık %) (Yıllık %) Vakıflar Bankası 7.5-8* 8 120 Ziraat Bankası 10.5 11 130 Etibank 8.5-9 - 130 Halk Bankası 8.5-9 8.5 130 Emlak Bankası 8* - 125 * Otomobil ve konut kredileri dahil Not: Ticari krediler miktara göre değişebilıyor. yönetimince zamanlamanın henüz erken oiduğu gerekçesi ile durdurulduğu belir- tiîdi. Vakıfbank yönetiminden digerkamu bankalannın hazırlıklannı tamamlaması- nın beklemesi istendi. ANAYOL hükümetinin gizli faiz ope- rasyonu hazırlıklan fınans çevreleri tara- fından 'intihar' olarak nitelendiriliyor. Devletin yüklü iç borç ihtiyacı nedeni ile paranın maliyetinin oldukça yûksek oldu- ğu birdönemde başlatılması planlanan fa- iz operasyonunu gerçekçi bulmayan ban- kacılık kesimine. kamu bankalan yöneti- cileri de katılıyorlar. ANAYOL'un en bü- yük icraatı olarak duyurulan ve önce "6 ayda özelleştirileceği'' ifade edilip ardın- dan"kademeti olarak saüJacaklar" denilen kamu bankalannın popülist politikalara kurban edildiği ıleri sürülüyor. Kamu ban- kalanndan akıtılacak ucuz kredinin yatı- nma ve üretime gitmeyeceğini ifade eden bankacılar. " Devlet bu parayı çekmekiçin dahayüksekfaizödemekzorunda kalacak ve kazanan yine özel bankalar ile para pi- yasalannda oynayanlar olacak" diyorlar. Piyasada Vakıfbank'ın kredi faiz oran- lannı 20 puan aşağıya çekme hazırlığı ko- nuşulurken, Vakıfbank Genel Müdürü Feb- mi Gûltekin. piyasadaki olumlu havanın etkisi ile faizlerin bir miktar geri geldiği- ni belirterek, "Çalışmalannuz sürüyor. Kredi faiz oranlan düşürülecek mi. düşü- rülmeyecek mi. net bir karar veremedik" biçiminde kaçamak yanıtı tercih ediyor. Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan Gül- tekin, konuyla ilgili olarak şunlan söyle- di: "Halen çanşmalanmız sürüyor. Orta- ya rakamlar çıkmalı ki, camm öbür tara- finı göreiiın. Hâlâ perdenin arkasından ba- kıyoruz. 15 gün içinde tablo netieşek ve tavnmız belirlenecek." Başka birkamu bankası yerkilisi ise he- nüz bÖyle bir talimat almadıklannı belir- terek, şöyle konuştu. "Kredi faizlerini na- sıt, hangi kaynağa göre düşüreceğiz. Zaten mevduata en yüksekfaizi vererek toplayan bankalar biziz. Şu anda spotta yiizde 80'le kredi kullandıranlan duyuyomz. Bir de bunu 20 puan a^ağıya çekmek bu şartlar ahında imkânsız. Eğer talimatla böyle bir şey denenirse, adı bazı çevrelere "kaynak aktarmak' olacaktır" Maliyetlerin halen çok yüksek olduğu- nu belirten yetkili, 94 yılında yaşanan eko- nomik krizi de hatır- latarak sözlerine şöy- le devam etti: "Bizta- limatla, telefonla faiz indirme operasyonla- nnı çok yaşadık. Bu memlekettefaizindir- menin yolu telefonla emir vennekten geç- mediğini anlamalan laznn. 1993 yılı sonu- na doğnı o sırada Ha- zine Müşteşan olan Osman Ünsal uçak- tan telefon edip '1,5 milyar dolar ce- bimde geliyorum, faizleri aşağıya çe- kin' derdi. Ancak Türkiye bunun fatu- rasını 9 milyar olarak ödedi." Özel bankalar ıse kamunun böyle bir ope- rasyon başlatmak üzere olduğunu duy- duklan halde kamunun peşine takılmaya niyetli değiller. Kamunun kredi faizlerin- de başlatma hazırlığında oiduğu faİ2 ope- rasyonunu 'delilik' olarak niteleyen West- deutsche Landesbank Fon Yönetim Mü- dürü AK Ağaoglu, kredi talebinin dahi ol- madığını hatırlatarak. "Kamu bankalan- na telefonla emir vererek faizleri aşağıya çekmek intihardemektir. Hanne'nin borç- lanmasının çok daha yukanda faiz \vriyor- larsa bu faize yaklaşbrmalan mümkün. Bunun politikbir kararolacağıortada" dedi. TÜSİAD'dan güvenovu değerlendirmesi: Uzlaşma tabana yayılmalı Ekonomi Servisi- Türk Sanayicileri ve lşadamlan Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Halis KomilL devletin çatısında sağlanan uzlaşmanın, "ba^ta muhalefct partileri ounak üzere, seçim sisteminin sonucu paıiamento dışı kalan partilere \c tüm topluın kesimlennedoğru HaüsKomiB. yaygınlaştınlması gerektiğini belirtti. Hükümetin güvenoyu alınmasından sonra yazılı birbasın açıklaması yapan Komili, merkez sağda yaşanan uzlaşmanın ürünü olan hükümetin güvenoyu almasını, "ileriye doğru aölmış olumlu bir adun"olarak gördüğünü ifade ederek, hükümet oiuşum sürecinde yaşanan zorluklann icraatta da yaşanmasının kaçınılmaz olacağına işaret etti. Komili, buna karşın Türkiye'deki problemlerin bugün geldiği nokta düşünüldüfünde, sivil toplum kuruluşlan, meslek örgütleri başta olmak üzere tüm kamuoyunun hükümetin icraatlannı yakından takip edip, eleştirel bir turum benimsemesinin de şart olduğunu ifade etti. Kafaoğlu: Hükümet yanlış yolda Zamla açık kapanmaz Ekonomi Servisi- ANAYOL hükümetinin güvenoyu arifesinde yoğun KİT zamlanna yönelmesinin bütçe ""••:- açıkJannı daraltmak yönünde bir etkisi olmayacağı belirtiliyor. Geçmişteki tecrübelerin, kamu ürünlerine yapılan zamlann ardından gelen dönemde yüksek enflasyon yaşandıgını Arsbn Başer KafaoghL ortaya koyduğunu belirten sosyalist iktisatçı Arslan Başer Kafaoğlu, bu tecrübeleri görmezden gelen hükümetin çözümü yanlış yerde aramasını eleştirdi. "Bazı iktisatçılar, KİT ürünlerine yapılan zamları bütçe açıklannı daraltmak yönünde ciddi bir adım olarak değerlendiriyorlar. Sosyal demokrat düşüncedeki bazı kesimler de bu şörüşe destek veriyorlar" diyen Kafaoğlu, 24 Ocak 1980'den bu yana yapılan zamlann her zaman enflasyonu körüklemekten başka işe yaramadığını kaydefti. Kafaoğlu. 1980subatında aylık enflasyonun yüzde 20"ye, 5 Nisan Kararlan'nı takip eden mayıs ayında da aylık yüzde 12'yeyükseldiğini hatırlattı. Faiz ödemelerinin bütçe açıklannın kaynağı olduğunu vurgulayan Kafaoğlu, hükümetin çözümü orada aramak yerine, sabit gelirli ve emekçi kitlelerin gelirlenni düşürmeyi tercih ettiğini kaydetti. Bu tavnn, zamlann süreceğini ortaya koyduğuna da işaret eden Kafaoğlu, toplumsal tepki dogmamasının üzücü olduğunu, "rantiyeci hükümet" suçlamalannı dile getiren Refah Partisi'nin güçlendiğini kaydetti. BDT'li turistler cazip koşullar sağlayan ülkelere yöneldi Bavulturizmi Yunanistan 'a kayıyor CEMfLCİĞERİM SAMSUN - BDT'den Türkiye'ye gelen charter uçaklanndan alınan "royavty* 1 ücretinin fazlalığı uçak seferlerine büyük darbe vurdu. Esnafın da turistlere pahalı mal satmak istemesi nedeniyle bu ülkelerden yapılan "bavul ticareti" de durma noktasına geldi. 3 Nisan 1994 tarihinde uluslararası trafiğe açılan Samsun Havaalanı'na, 6 aydan bu yana BDT'den bir tek uçak bile gelmezken. Trabzon'da da günde 12 "yi bulan seferler haftada 4 uçağa kadar düştü. Bu da "bavul ticareti"ne Yunanistan'ın göz dikmesine yol açtı. BDT vatandaşlannı topraklanna çekmek isteyen Yunanistan, Çin, Israil, Singapur. Tayvan ve Kore gibi ülkeler, BDT ülkelerinden yapılan charter seferlerine geniş imkânlar tanımaya başladılar. TÜGİAD, bavul ticareti için gelen turistlerin memnun edilmesi ve kazıldanmamasını istedi. 3 Nisan 1994 tarihinde Samsun Havaalanı, Stavropol-Samsun-Stavropol turistik charter uçuşuyla uluslararası trafiğe açılmıştı. İlk charter uçuşunu gerçekleştiren Sarp-Tur Havacılık Şirketi'nin Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Güney verilen kokteyldeyaptığı konuşmasında, uçak seferlerinin başladığı gibi bitmemesi için önlemler alınmasını istemişti.Samsun Air şirkennin sahibi ZiyaŞabinkaya, seferlerin durmasını Samsun esnafının olaya duyarlı davranmamasına ve Ruslann da Samsun'u ticari yönden pahalı bulmasına bağladı. Ziya Şahinkaya, şöyle konuştu: "Charter seferi yapan uçaklar için yolcu kapasitesine göre500 ile 1.500 dolararasında imtiyaz hakkı, yani royavry ücreti THY'ye ödeniyor. Havaalanının aldığı ücretle bu rakam 2 bin 500 dolara kadar ulaşıyor. THY imtiyaz ücretini almayarak charter seferlerini cazip hale getire- bilirdi. Bunu iyi değeıiendiren Yunanistan, Çin, İsrail, Singapur, Tayvan ve Koregibi ülkeler imtiyaz ücreti almamaya ve teşvik edkri önlemler de aknaya başladılar." Öteyandan Türkiye Genç lşadamlan Demeği'nce hazırlanan raporda, BDT'den turist olarak gelen küçük girişimcilerin Türkiye'de büyük çapta alışveriş yaptıklan belirtılerek 1995 yılında ihracat tutan 22 milyar dolar olması beklenen Türkiye'de "ba>nl ticareti" alışyerişi tutannın 10 milyar dolan bulduğuna dikkat çekildi. Özelleştirme 440 milyon dolarda kaldı A>'KARA(AA)-SonIO yıldır Türkiye ekonomi gün- deminin en önemli madde- si olan özelleşîirmede. geçen yıl istenilen hedeflere ulaşı- lamadı. 1995 yılında özelleş- tirme gelirleri 20 trilyon 369.7 milyar lira (440 mil- yon 381.4 bin dolar) düze- yinde kaldı. Geçen yıl için 2.7 milyar dolarlık özelleş- tirme geliri hedeflenmişti. Özelleştirme giderlerinin yansından fazlasını özelleş- tirme kapsamındaki kuru- luşlara yapılan aktarmalar oluşturdu. Bu kuruluşlara, sermaye iştiraki, kredi biçi- minde verilen borçlar, sos- yal yardım zammı ödemele- ri, özelleştirme sonrası per- sonel ödemeleri ve yüzde 30 erken emeklilik primi öde- meleri çerçevesinde 14 tril- yon 549.6 milyar lira akta- nldı. ÖlB, geçen yıl. denetim ve danışmanlık için 486.8 mil- yar lira, özelleştirme ihale ilanlan için 123.5 milyar li- ra, reklam ve tanıtımı için de 137.6 milyar lira olmak üzere toplam 747.9 milyar li- ra harcadı. Denetim ve da- nışmanlık giderinin 154 mil- yar liralık bölümü Dünya Bankası kredisi, reklam ve tanıtım harcamalarının da 132.8 milyar liralık bölümü Dünya Bankası kredisinin yanı sıra uluslararası kuru- luşlardan sağlanan hibeden karşılandı. OİB, Kamu Or- taklığı Fonuyükümlülükle- ri kapsamında Hazine'ye 7 trilyon 825.4 milyar lira ak- tardı. BENCE İZZETTİN ÖNDER Azınlık Azgınlığı Bu yazıyı yazarken 53. hükümetin güven oyla- ması henüz yapılmamış olmakla beraber sonuç belli idi. Bu hükümet 12 Mart günü güven oylama- sından başarı ile çıkacaktır. Bunun bir nedeni gü- ven oylamasının 12 Mart tarihine denk düşüyor ol- ması ise diğer ve asıl nedeni de Meclis içi ve eko- nomik dengelerin tercihinin bu yönde oluşmasıdır. Seçim yeni yapılmış ve yeni üyeler hayatlarının yeni dönemine başlamışlardı. Seçimlerin yenilen- miş halinde ise genel görüntü zaten fazla degişme- yeceği belli olmakla beraber, bireysel olarak sonuç- larda ciddi tereddütler olabilirdi. Zira bir yandan baraj hesapları, diğer yandan Refah Partisi'nin önü- nü kesme manevraları, oyları oldukça kararh seç- men grubuna dayanan bir parti dışında hemen tüm partilerin oy zeminini oldukça kayganlaştırmakta- dır. Öte yandan topluma ANAYOL formülünü pom- palayan güçlü çevreler ise bir azınlık koalisyonu bi- çiminde dahi olsa senaryolarının sonucunu almış olmaktan fevkalade mutlu gözükmektedir. Türkiye çok ağır koşullar içinde oldukça dar bir sosyoekonomik geçitten geçmektedir. Ağır dış borçlar, ekonominin yenilenmesi gereği, fevkalade bozulmuş iç dengeler ve bu koşullar altında uygu- lanan sermaye-yanlı politikalara karşı gelişen top- lumsal tepkiler, ne böyle bir Meclis ve hükümet ya- pısı ile ne de baskıcı ve seri önlemlerle çözüme ulaş- tırılabilir. Meclis bileşimi ve bu bileşimden oluşturulan hü- kümet, hâkim çevrelerin öteden beri dillerine dola- mış oldukları uzlaşmacı yaklaşımı dahi yansıtma- maktadır. Ancak böyle bir oiuşum tesadüfi olarak oluşmamış, tam da bunun tersi bir biçimde seçim yasalan, parti uygulamaları vb. gibi yöntemlerle ira- di olarak gerçekleştirilmiştir. Büyük halk gruplarına rağmen niçin böyle bir yo- la girilmiştir? Çünkü Türkiye, gereği biçimde üre- temeden, hem dış yükümlülüklerini yerine getir- mek hem de içerideki parazitleri beslemek duru- munda bırakılmıştır. Bu yükümlülükler ne enflasyo- nun ne de faiz haddinin aşağı çekilmesine olanak tanımaktadır. Çünkü bu parazitler faiz-enflasyon sarmalından beslenmektedir. Bu sarmalın sürebilmesi için de kamu ve dış açık- lann sürmesi gerekmektedir. işte bu senaryoyu per- deleyebilmek için aslında bir sonuç olan enflas- yon, bir tür hastalık gibi halka yansıtılmakta ve her ne hikmetse, tüm hükümetler bununla mücadele- ye girişmiş, hatta bu mücadelede gün sının dahi koy- muş olmakla beraber, bu canavan(!) bir türlü alte- dememiştir. Aynı senaryoyu, dolaylı vergileri de peşine taka- rak bu hükümet de sahnelemektedir. Programda sayılan önlemler yeterli olmadığı gibi hem büyük bir aldatmaca, hem de kaynakları varlıklı kesimlere doğru kaydıncı niteliktedir. Kent rantları, sosyal gü- venlik, gümrük birliği, eğitim, sağlık vb. gibi sorun- lara bakış ve bu doğrultuda uygulanacak politika- lar çerçevesinde oluşması kaçınılmaz baskıcı dev- let olgusu, bu hükümetin amaçlarını açıkça ortaya koymaktadır. Şimdiye dek uygulanagelmiş politikalar sonu- cunda ülke ve ekonomi sıkıştıkça dış ve iç hâkim güçlü çevrelere yönelik daha birteslimiyetçi politi- kalara geçilmiştir. Kısa süreli ve geçici rahatlama sağlayabilen bu politikalar siyasileri kurtarsa da ülkeyi ve devlet kavramını yaralamaktadır. Ülkeyi ciddi bir ekono- mik ve sosyal çalkantıya götüreceği açık olan bu politikalann azınlık hükümeti tarafından uygulanma- ya kalkılması, kendilerini ilahlaştıran güçlü çevre- lerin eseridir. Böyle bir anlayış, içerik olarak ülke çıkarlanna, yön- tem olarak da demokrasiye aykırıdır. Böylece bir 12 Mart daha toplumda ciddi yara- lar açmaya aday olarak geçmiş oldu. Borsa, rekabetsizliğiıı aynası Ç P T Ç I D O S T U / SADILLAH tSUMİ 7 C7 — J • îstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda hissesi işlem gören şirketlerin sektörlerindeki pazar payı tekelci yapıyı ortaya koyuy<or. Hükümet, birliklerin yakasını bırakmalı BAR1Ş KARCIOĞLU Borsa şirketlerinin kame- si, Türkiye ekonomisinde te- kelci yapının ne kadaryaygın olduğunu gözler önüne seri- yor. İktisatçılar, belli bir ürü- ne ait pazann yüzde 25'i bir şirkete ait oiduğu zaman, te- kelciliğin söz konusu oldu- ğunu söylüyorlar. Bu konuda- ki araştırmalar ise gıda, oto- mobil, beyaz eşya, tekstil, ma- kine, telekominikasyon gibi ekonomideki ağırlığı büyük sektörlerde rekabet şartlan- nın oldukça bozuk olduğunu gösteriyor. Bu sektörler için- detekbirşirketin pazann yüz- de 30 ila yüzde 70'i arasmda değişen oranlarda sahıp oi- duğu ürünler bulunuyor. Borsada işlem yapan aracı kurumlardan Gedik Menkul Değerler'ce hazırlanan Bor- sa Şirkederi- 1995 araştır- ması, gıda, otomotiv, beyaz eşya. tekstil, makine ve tele- fon sektörlerinde tekelci ya- puun varhğıru gösteriyor. Araştırmaya göre, pazann yüzde 75'inin bir tek firma- ya ait oiduğu bulaşık makinesi ve salça sektörieri tekeciliğin en yoğun oiduğu alanlar ola- rak dikkat çekıyor. Bu sek- törlerin ardından pazar payı- run yüzde 70'inin tek firma tarafından elde tutulduğu fu- el- oil. finn, metal kesici ve su ısıtıcısı sektörieri geliyor. Uzmanlara göre, bir ürüne ait pazann az sayıda şirket arasında paylaşılması, şu sa- kıncalan içeriyor: # Fiyatlann tüketici aley- hine aşın yükselmesi # Fkma tarafından orta ve dar gelirli vatandaşlara hitap eden mallann yeteri sayıda üretilmeyip lüks mallann üre- timine yönelinmesi. # Tüketici haklanna duyar- sız kalınması. Gümrük birliği antlaşması uyannca yurürlüğe girecek Rekabet Yasası ekonomide- ki bu tekelci yapıyı engelle- yebilecek bir dizi yaptınm içeriyor. Rekabetin Korun- ması Kurulu Müdür Yardım- cısı MehmetAkifEran'in bil- dirdiğine göre, ilgili kurul ha- zır oiduğu zaman yurürlüğe girecek olan yasa uyannca pazarpayının yüzde 20'sinden fazlasına sahip olan fırmalar ile holding statüsündeki bü- yük sermayeli firmalaryakın takibe alınacak. Ersin, pazann yüzde 50'si ya da yüzde 6O'ı tek bir fir- manın elinde bulunduğu du- rumlarda tekelciliğin daha be- lirgin olduğunu vurguladı ve bu firmalann çok daha dik- katli ve aynntıh incelenece- ğini söyledi. Buna göre, fir- malar mevcut güçlerini kö- tüye kullandıklan belirlendi- ği takdirde bir önceki yıl el- de ettikleri cironun yüzde 10'unu ceza olarak ödemek zorunda kalacaklar. Ersin, ce- za için, tüketiciye zarar ve- ren uygulamalann yanı sıra, firmanın rakiplerinden ba- ğımsız olarak fıyatlan indir- mesi, yükseltmesi ve üretim miktannı indirip çıkarmasnu örnek olarak gösterdi. 1994'teki kriz süresince otomotiv sektöründe işçi çı- kanldığı halde firma kârlan- nın arttığına dikkat çeken Îs- tanbul Üniversitesi tktisat Fa- kültesi Dekanı Prof. Dr.Es- fender Korkmaz, bu duru- mun sektördeki tekelci yapı- yı bütün çıplaklığı ile gözler önüne serdiğini söyledi. Tür- kiye'de fiyatlann yukan doğ- ru eğilimli olduğunu vurgu- layan Korkmaz, bu nedenle pazann yüzde 20'sini elinde tutan firmanın dahi fiyat seviyesini belirleyebileceğini söyledi. Borsa Şirketlerinin Piyasadaki Ağırlığı Dondurulmuş Gtda Dondurulmuş Gtda Dondurulmuş Gıda Bira Bira Et Ketçap Salça OTOMOTİV Otomobil Dardanei PAZAR PAYI %38 Kerevitaş Merko Ege. Erciyas, Güney Bira Tuborg Pınar Et Tat Otomobil Lastik Lastik Benzin, gaz, motorin Kalortfer yakrtı fuel oil Madeni yağ Radyatör Su Isıtıcısı Metal Bakır BEYAZ ESYA Buzdolabı Tat Oyak Tofaş Good Year Bnsa Petrol Ofisi Petrol Ofisi Petrol Ofisi %73 %23 %75 %36 %58 %43 %70 %43 Demirdöküm %45 Demirdöküm %70 Çamaşır Makinası Bulaşık Makinası Fınn Televizyon Televizyon Yazarkasa Audio Audio TEKSTİL Sarkuysan Arçelik Arçelik Arçelik Ardem Beko Vestel Beko Beko Vestel %55 %53 %64 %75 %70 %27 %60 %32 Akrilik Iplik Akrilik iplik Polyester iplik Akal Tekstil Yalova Eiyat ^ Sasa C J •L %55 %45 %48 MAKİNA - ^ Metal Kesici Ahşap Kesici Makina Takımı Makina Takımı l\*3 1 %70 %40 TELEKOMUNİKASYON Telefon Santrali Teletaş %40 Y eni hükümetin programında "Tanm Satış Kooperatifleri özerkleştirile- ce/rt/r"cümlesi yer alınca konu ye- niden Türkiye'nin gündemine gel- di... Ancak programda daha geniş bilgi bu- lunmaması, tanm kesiminde bazı kuşkulara yol açtı... Nitekim CHP Genel Başkanı De- niz Baykal da bu tepkileri dikkate alarak Meclis'te hükümetten bilgi istedi... Ne yazık ki Başbakan Mesut Yılmaz'ın verdiği yanıt, milyonlarca çiftçimizin huzursuzluğunu gi- dermeye yetmedü... Tanm Satış Kooperatifleri Biıiikleri, Türki- ye için son derece önemli bir konu. Türk ta- nmının can daman; 30 milyona yakın çiftçi- mizi özel sektöre karşı koruyan dev kuruluş- lar... Ancak 750 bin ortağı bulunan bu dev ku- ruluşlann bankalara borcu, iki yıl önce 29 tril- yon lira iken şimdi 138 trilyon liraya çıkmış... Kısa süre içinde bu rakamın 200 trilyon lira- ya ulaşması işten değil... Borç, banka kayrtlanna bakınca birliklerin üstünde gözüküyor, ama borcun asıl sahibi ve sorumlusu devlet... Hükümetler baskı ya- parak birlikleri yüksek faizlerle borçlandır- mış... 750 bin ortağı bulunan birlikler, 30 mil- yona yakın çiftçiyi desteklemeyezorlanmış... Daha açık bir deyişle hükümetler emretmiş, birlikler uygulamış... Üstelik borç 8 veya 10 trilyon lira civannda iken tasfıye edilmediği için katlanarak büyümüş. Üreticiler, borcu kabul etmiyor Bu nedenle tanm kesimi, birlik yönetimle- rinin kendilerine bırakılmasını istiyor. Hatta bu konuda çalışmalan da var. Ancak hükü- metlerin hatalı uygulamalan yüzünden biriken borçları kabul etmiyorlar. Eğer borçlar tasfı- ye edilerek birliklerin yönetimleri devredile- cekse üreticilerin buna bir itirazlan olmaya- cak... Birliklerin yönetim biçimi son derece ilkel. Ayrıca demokratik değil.!. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir model yok... Kooperatif- ler ve mülkleri üreticilerin, ama yönetim dev- letin elinde... Örneğin birlikler, yönetim kurul- larını ortakları arasından özgür iradeleri ile seçebiliyor, ancak genel müdürünü ataya- mıyor. Genel müdürleri atama hakkı hükümet- lerin...Genel müdürlerde hükümetlerdenal- dıklan talimat doğrultusunda birlikleri yönlen- diriyor... Bu arada seçimle gelen yönetim ku- rullarının en hayati konularda aldığı kararlar bile genel müdür veya bakanlık tarafından onaylanmadıkça geçerii sayılmıyor... Aslında birliklerin holdinglere bağlı şirket- lerden hiçbir farkı yok... O şirketler ne kadar özgürse birlikler de o kadar özgür. O şirket- ler nasıl vatandaş Koç'ların, Sabancı'lann, Eczacıbaşı'lann ise birlikler de vatandaş Ah- met'lerin, Mehmet'lerin, Hasan'lann, Hüse- yin'lerin malı... Ancak şirketlerin yönetimine kanşamayan devlet, yasalardan aldığı güçle birliklerin yakasını bırakmak istemiyor... Başbakanlar, bakanlar her gün özelleştir- me nutuklan atacaklar, devletin malını özel sek- töre satmaya çalışacaklar... Ama öte yandan milletin malını mülkünüyönetecekler!... Bu ka- dar büyük tezat olabilir mi? Siyasal çıkarlar önde geliyor Hükümetlerin bu konuda ısrar etmelerinin iki önemli nedeni var. Birincisi, iktidartar çift- çinin öz malı olan bu kooperatifleri vetrilyon- larca liradeğerindeki sanayi kuruluşlannı ken- di siyasi çıkarları doğrultusunda kullanmak- tan vazgeçemiyorlar... ikincisi ise daha vahim... Zira birliklerin ku- ruluş nedeni, üreticileri özel sektörün sömü- rüsüne karşı korumak... Eğer birlikler özgür iradeleri ile karar alabilirlerse amaçları doğ- rultusunda hizmet verebilecekler... Özei sek- törle kaynaşmış hükümetler yönetirse tam tersi olacak... Üreticiler ezilirken tüccar ke- simi daha çok kazanacak... Ancak son iki yıldan beri bu tür uygulama- lar yüzünden sabn taşan üreticiler, birlik yö- netimlerinin borçları silinerek yönetimlerinin kendilerine devredilmesi için hükümetlere baskı yapmaya başladılar... Çiller'in başbakanlığı döneminde de yöne- timlerin devri için pazarlıklar yapıldı. Hatta Kuşadası'nda toplanan üreticiler kurultayın- da bu konu tartışıldı... Ancak Çiller, yönetimi borçlan ile beraber devretmeye kalkınca so- nuç alınamadı. Eğer o günün koşullannda üreticiler, birlik yönetimlerini borçlan ile kabul etseydiler, bir- likler şimdiye kadar çoktanbatmışolacaktı... Gene aynı durum söz konusu... Üstelik borç 138 trilyon liraya çıkmış... Hükümet programında birliklerin özerkleş- tirileceği yazılıyor, ama borçlann ne olacağı konusunda hiçbir açıklama getirilmemiş... Mesut Yılmaz, Deniz Baykal'ın bu konuda- ki sorusuna net bir yanıt vermedi... Mesut Yıl- maz da Çiller gibi birlikleri borçlan ile birlikte devretmek istiyorsa birlikler 6 aya varmaz batar... Beraberinde 30 milyona yakın çiftçi de, Türk tanmı da yok olur... Mesut Yılmaz bu konuda bir açıklama ge- tirmelidir. Birlikleri özerkleştireceğiz demek ye- terli değildir. Hükümetlerin yanlış yönetme- lerinden meydana gelen 138 trilyon liralık borcun ne olacağını 30 milyona yakın çiftçi bilmek istiyor!... Tariş Pamuk Birliği Başkanı Mehmet Ba- kanoğlu, Ege Bölgesi'nin ünlü üreticilerinden; aynı zamanda tecrübeli bir kooperatifçi... Bu konuda şöyle diyor: "Birliklerin şu anda temamen hükümetin yanlış uygulamalanndan kaynaklanan 138 trilyon lira borcu var. Bu borcun oluşmasın- da birliklerin hiçbir sorumluluğu ve yanlışı yoktur. Bu nedenle birliklerin yönetimleri dev- redilirken borçlar tamamen sıfırlanmalıdır. Ayrıca tanm kredi kooperatiflerine oiduğu gibi düşük faizlizirai kredi verilmelidir. Tariş'e yıllardan beri fazla personel atayan hükü- metlerdir. Bu nedenle mevcut personelin tazminatlannı devlet karşılamalıdır. Hükümet- lere de, bize de düşen görev, 750 bin ortak üreticinin hakkını korumaktır. " •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle