Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 MART 1996 PAZARTESİ
HABERLERİN DEVAMI
Prof. Aybay
• Baştarafi 1. Sayfada
sı. Avrupa Konseyi çevrele-
rinde önemli bir ba.şan sayı-
lıyor.
Insan Hakları Komisyo-
nu'na Türkiye dışından AI-
manya, Avusturya, Danimar-
ka, Italya, tzlanda, Fransa ve
Polonya'dan ü> eler seçildi. Ilk
turda salt çoğunlukla seçilen
Prof. Dr. Rona Aybay, Avrupa
Konseyi çerçevesinde oluştu-
rulan "Irkcüık Karşıtı Komis-
yon"da da üye olarak görev
yapıyor.
Seçimden sonra Avrupa
Konseyi'ne üye 39 devletin
büyükelçilerinden oluşan ve
baİcanlar adına seçim yapan
delegeler komitesinde konu-
şan Aybay Bosna-Hersek'in
çetin koşuilannda insan hak-
lan, adalet ve banş için çalı-
şacaklannı söyledi, Avrupa
devletlerınin, Insan Haklan
Sözleşmesı'ni ve protokolle-
rini birtakım çekincelerle uy-
guladıklannı anımsatan Ay-
bay, Dauon anlaşmalan uya-
nnca Bosna-Hersek için her-
hangı bır çekince koymanın
Yeni suçlar
• Baştarafi 1. Sayfada
da tepkilerini dile getirdiler.
Şükran Kurdakul, tepkile-
rinin sadece dünyaca ünlü bir
yazann başına gelenlerden
dolayi olmadığını, nice top-
lum savaşçısının insanlann
temel haklanna aykın yasa
maddeleriyle yargılandığını
belirterek "Bu olaylar ülke-
miz için yüzkarasKÜr. İ'züntü-
müzün kaynağı, faşist İtalyan
Ceza Yasası'ndan çevrilerek
ceza yasamıza konulan yasa-
lardır. PE.N Yazarlar Derneği
tüzüğümüzün amaç bölü-
münde belirtikiigi gibi, dü-
şünmeveyaraöna özgürlüğü-
ne gölge düşüren tiim antide-
mokratik \asalarla savaşun-
dan hiçbir siyasal iktidar bbri
engelleyemeyecektir'' dedı.
Bıray ıçınde üçüncü kitabı
çıkaracaklannı açıklayan
Kurdakul, "Yeni suçlar işteye-
ceğiz. Çocuklanmıza insan
haklanna dayan, demokratik
bir iiike bırakmak için çaba-
laranızı sürdüreceğız. De-
mokratik bir iilkede düşünce-
yi suç sa\ anlar, savaş kışkıru-
cıûğı yapanlar, çevresine za-
rar verenler yargtfanacaknr"
diye konuştu.
söz konusu olmadığını belirt-
ti. Aybay sözlerini şöyle sür-
dürdü:
"Öyle göriinüyor ki insan
haklan belgelerinin hiçbir çe-
kince ounaksızın. tam olarak
uygulanacağı. dünyanın tek
filkesi Bosna-Hersek otacak."
Bosna-Hersek "teki yerel
organlarca atanan altı üyenin
de katılmasıyla üye sayısı
14'e yükselecek olan Insan
Haklan Komisyonu, ilk top-
lantısını 27 martta Saraybos-
na'da yapacak ve yemin töre-
ninden sonra göreve başlaya-
cak. Bosna-Hersek'te insan
haklannın çiğnendiğıni ileri
süren kişi, örgüt, hükûmet dı-
şı kuruluş veya grup komisyo-
na başvurabilecek. Dayton an-
laşmalannm taraflan, Insan
Haklan Komisyonu'nun vere-
cek kararlara saygı gösterme-
yi ve bu kararlan uygulamayı
yükümlenmiş bulunuyor. Ko-
misyon görevlerini serbest ve
tarafsız bir bicimde yerine ge-
tirebilmesi için üyelerine
uluslararası diplomatik do-
kunulmazlık ve bağışıklıklar
sağlanıyor.
Edebiyatçılar Derneği adı-
na söz alan Hüseyin Atabaş,
düşünce açıklama özgürlüğü
olmadan örgütlenmeden söz
edilemeyecegini, örgütler ol-
madan da demokrasi olama-
yacağmı vurgulayarak "Ön-
ceceza verip ardından tecü et-
mek, baskı altında tutmaktır.
Baskılaria bir yere vanlamaz,
gözümüzü açaiım arük" dedı.
Yasar Kemal'le birlikte ya-
yımcı olarak yargılanan ve
mahkûmiyeti para cezasına
çevrilen yazar ve yaymcı Er-
dal Öz, DGM'deki yargılan-
malannda yaşananlardan söz
ettı.
Mahkemede görüntü ve fo-
toğraf çekilmesine izin veril-
mediğini, ikiye karşı bır oyla
mahkûm olduklannı belirten
Öz, "Bizi mahkûmeden iki oy
da stviDere ahtL Mahkûm oİ-
mamıza 'Hayır' diyen de as-
kerdi. Ceza verip tecil etmek-
te 'Beş yıl uslu durun, eğer
durmazsanız ikı cezayı birden
çekersıniz' mesajı veriliyor.
Yayıncı olarak benim cezam
paraya çevrilirken Yaşar Ke-
mai'in çevrilmedi. Oysa
khapta benim de yazun var"
dıye konuştu.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
H Baştarafi 1. Sayfada
Oğlunuza gönderdiğiniz mektup "bir
baba" olarak haklı. Ama, gerçek biraz
farklı...
68 kuşağından olmakla gurur duydu-
ğunuzu söyleyip o dönem neyin kavga-
sını yaptığınızı "as/a" anlamadığınızı
vurgulamanız, pek çok dunjmun yanı
sıra içtenliğinizi de ortaya koyuyor.
68 kuşağına biçilen misyon çok şe-
killi birbalona benziyor. Üfürdükçe fark-
lı yönleri şişiyor. Bu da "68 ruhu'nun na-
sıl bir ruh olduğu sorusunu sürekli gün-
demde tutuyor. Bu yüzden naneruhun-
dan tuzruhuna kadar her türlü yorum
yapılıyor.
Görünen o ki sistem, her kuşağı yap-
tığına pişman ettiriyor. Yaş ilerleyince
bunlan söylettiriyor.
Kuşaklarla dansı geçelim... Bugüne
gelelim...
Çocuklarınızın öğrenimini sağlamak
için evinizi satmışsınız. Onurlu, özverili
bir davranış. Gerekirse dahasını da ya-
pabileceğinizi söylüyorsunuz. Ne gü-
zel. Hemen ardından gelen şu tümce-
leriniz ilginç:
"...Savunduğum en yüce değer ada-
lettir. Düşün ki senin üniversitene katkı
payı olarak ödediğim para devletimizin
seni okutabilmek için ödediği paranın
sadece yüzde 3'üdür..."
Türkiye'de pek çok kişi böyle düşün-
düğü için olayın bu yanını biraz açmak-
ta yarar var. Zira, YÖK'e karşı verdiği
uğraş;na büyük saygı duyduğum Prof.
Bülent Berkarda da benzer düşünce-
yi televizyonda dile getirdi.
Oğlunu Mektuplayan 68'liye..
Ve Oğluna...
Türkiye'de, işçi, memur ve emeklinin
ulusal getirden aldığı pay genel topla-
mın yüzde 24'ü. Buna karşın faiz geliri
elde edenlerin payı ise yüzde 55. Nüfu-
sun önemli bir dilimini oluşturan aktif
kesime yüzde 24, nüfusun üretkenlik
dışındaki yüzde beşlik kesimine yüzde
55...
Işçi, memur ve emekliyi yüzde 24'ün
içinde birbirine kırdırmak istiyorlar. Işçi
daha fazla isteyince Başbakan çıkışıyon
- Memur sizden daha az alıyor...
Memur ve emeklinin bir dilimi de bu-
na kanıyor ve işçiye kızıyor:
- Yüzsüzler, hem bizden daha çok
alıyorlar, hem ağlıyorlar...
Çalışan kesim el ele verip ulusal ge-
lirden aldığı payı arttırmak yerine, ken-
disine uygun görüleni paylaşma sava-
şı veriyor.
Sayın 68'li Yıldınm,
Sanıyorum siz, tamamını görmediği-
niz bu senaryonun fıgüranısınız. Biraz
da ögrenci hareketlerinden korkanların
cankurtaranısınız.
Ulusal gelirdeki bu dengesizlikten,
"yüzde 3'lük" eğitim harcına gelelim.
Çocuklannızın eğitim harçlannı ödemek
için sattığınız kooperatif evini belki de
piyasayı yakından izleyen bir kişi, birkaç
günlük repo geliriyle satın aldı. Bu kar-
şılaştırma, "ucuz" gelebilir; ama, ger-
çek.
Aralannda sizin döneminizden kişile-
rin de bulunduğu öğretmenler, önceki
gün Ankara'da Güvenpark'ta bir araya
gelerek sendikalannın kapatılması için
açılan davayı protesto etmek istediler.
ANAYOL hükümeti üçüncü gününde
öğretmenlere, "Sendika yok cop vere-
//m"dedi.
Dilerseniz bir mektup da onlara yazın.
Uşak mı, başak mı?
53. hükümetin programında da yer
aldığı gibi ülkemizde eğitim özelleştiril-
mek isteniyor. Özel üniversiteler açıla-
bilir, itirazımız yok. Ama bunu yaparken
devlet üniversiteleri ikinci plana itiliyor.
Bir hesap yapalım... Sizyılda 10-15
milyon harç veriyorsunuz. Ozel üniver-
sitelerin harcı ise ortalama 150 milyon.
Öğrenciden bu parayı alan özel üniver-
siteler devletten de aynca para alıyor.
Hem de yüzde 45.
Özel bir üniversite, harcamalannın fa-
turasını devlete götürüyor ve bunun
yüzde 45'ini alıyor. Türkiye'deki fatura
sistemini sanıyorum siz de yakından bi-
liyorsunuz. Bu mantıkla tüm masrafla-
nnızı devlete ödetebilirsiniz.
Sizce bu bir çelişki değil mi?
Sayın 68'linin şanslı oğlu...
Son üniversite olaylarında yaşayarak
öğrendiğin çok şey var. Birincisi şu, Is-
tanbul Universitesi'ndeki amfılerin ta-
lan edilmesi kötü. Zarar 10 milyar lira.
Devleti 10 milyar lira zarara uğratırsanız.
bu suçtur. Cezanızı çekersiniz. Ama 10
trilyon lira uğratırsanız, bu onurdur.
Ödülünüzü alırsınız.
Ikincisi "terör" ikiyüzlü birdurumdur.
Bunu da yaşayarak gördünüz. Arka-
daşlarınız eğitim gördükleri amfilerde
geceleme suçu işlemek yerine atlayıp
Boğaz'a gitseydiniz. Şehirhatları vapur-
larından şöyle aynalı birini seçseydiniz.
Elinize silahı alıp güzergâhını değiştir-
seydiniz. Ege Denizi'ne doğru açılsay-
dınız. Yunanistan'ın Makedonya'ya uy-
guladığı ambargoyu kınasaydınız... Yıl-
dız olurdunuz.
Naklen yayınlık mısınız, tehlikeli ma-
yınjık mısınız, siz seçeceksiniz...
Üçüncüsü, pek çok ülkede olduğu gi-
bi Türkiye'de de ne söylediğinize değil;
nasıl söylediğinize bakıyorlar. Son öğ-
renci eylemlerinde de ne istediğiniz de-
ğil; içinizdeki en uç kesimlerin ne yap-
tığı konu edildi.
Örneğin harçlar beş yılda 90 kat art-
tı. Bir diğer ifadeyle 1990-95 arasında
tüketici fiyatları 31 kat artarken aynı dö-
nemde harç miktarı 75 kat arttı.
Bu rakamlar gösteriyor ki tepki gös-
terilmezse harçlar katlanmaya devam
edecek.
Sayın 68'linin şanslı oğlu...
Söylenecek daha çok şey var, sonra
devam ederiz. Dilerim kuşağınız, edil-
gen bir "uşak" değil; verimli bir "başak"
olur...
Öğrenci denince, "üniversite harcı"
yerine, "demokrasihara"n\n akla gele-
ceği güzel günler dileğiyle...
Ciııdoıiık: ÇBler'iıı tabana saygısı yok
• Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindodruk, DYP
liderini eleştiri yağmuruna tuttu. Cindoruk, Çiller'in
DYP tabanını orakla biçtiğine işaret ederek, "Tabana
saygısı olmayan bir genel başkanın demokrasiye
saygısı yoktur" dedi. Kavgaya devam etmek için yola
çıktıklannı belirten Cindoruk, genel başkanlık
teklifmi kabul etmemekle pişman olduğunu söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Biiro-
su) - DYP'de, Genel Ba^kan Tan-
su Çiller'e karşı muhalefet bayra-
ğı açan kurucular ile bazı küskün-
ler, eskı TBMM Başkanı Hüsa-
mettinCindoruk önderliğinde An-
kara'da bir araya geldiler. DYP li-
deri Çiller'in eleştiri yağmuruna
tutulduğu toplantıda, DYP'nin kö-
tü yönetiminin tabanından giderek
kopmasına neden olduğu, sürekli
kan kaybettiği ve birleşmenin de-
ğil, bölüşmenin yaşandığı birpar-
ti konumuna gelindiğine dikkat çe-
kildi. DYP'nin ilk genel başkanla-
nndan eski TBMM Başkanı Cin-
doruk da tabana saygısı olmayan
bir genel başkanın demokrasiye de
saygısı olamayacağını vurgulaya-
rak "Keşke,o zaman genel başkan-
hk tekKfıni kabul etsevdim. Ama si-
yasette pişmanhk olmaz. Ka\gaya
devam etmek için yola çıktık" diye
özeleştiri yaptı.
DYP'li muhaliflerin "sahayaçı-
laş" olarak değerlendirilen toplan-
tısı, dün saat 14.00'te Eyüboğlu
Oteli'nde yapıldı. 200'ün üzerin-
de DYP'linin katıldığı toplantıda
konuşan Cindoruk, Çillerlere sert
eleştiriler yönelttiği konuşmasın-
da, "İktidar elma olmaz, olursa
Âdem'le Havva'nsn sonuna ben-
zer" dedi. DYP'nin taksit taksit
hükümetten çekildiğini savunan
Cindoruk, Tansu Çiller'in sonuç
gibi görülmesi gereken basbakan-
lığa "hakgibi" baktığını bildirdi.
Türkiye'de "ild Türkiye" oldu-
ğunu belirten Cindoruk, bunlar-
dan ilkinin maddi ve manevi zen-
ginleşmesini isteyen yurttaşlar or-
dusu, ikincisinin de kısır politika-
lardan çıkamayan Ankara olduğu-
nu söyledi. ANAP ve DYP koalis-
yon protokolünde iki partinin bir-
leşmesine ve seçim ittifakı yapa-
caklanna ilişkin tek bir hüküm bu-
lunmadığını kaydeden Cindoruk,
"Birleşme zor iştir, ince iştir, ince-
lik ister. Bu olmay.sa bu hiikümet
yûrümez. Seçim ittifakının önünde
büieşmeyi hedef koymazsak ko-
alisyon yürümez. Bu vapılmazsa.
1997'de hükümet olamayız. Yak-
laşma olmazsa, aynşma olur. 1983
şartlanna geri doncriz'' dedi. Cin-
doruk. birleşmenin 1946 yılında-
ki Demokrat Parti programının
özü alınarak yapılması gerektiği-
ni bilidirdi.
ANAYOL'un geleceğine ilişkin
görüşlerini de açıklayan Cindoruk,
"Sayın Exevit'in elinde bir keser,
ipi ne zaman keseceği bilinmez"
dedi.
DYP'li muhalitlerden Yıldınm
Avcı da DYP'nin seçimlerden 3.
parti olarak çıkmasına karşın bu-
nu başan olarak sunan Tansu Çil-
ler'i eleştirerek "•Kendisinipartisi-
nin önünde görüyor. O> lan kendi-
sinin topladığını söylüyor. Bu böy-
leyse Yeniköy 'den muhtar aday ı ol-
sun" diye konuştu.
'Parayı ve eımi Iran'dan aldık
9
• Baştarafi 1. Sayfada
eğitim gördükleri kampın kesinleşti-
rilmesi ve burada eğitim görenlerin
saptanmasını sağlayacağına dikkati
çekti. Aynı yetkili örgüt üyelerinin ci-
nayetin yanı sıra çalıntı oto ticareti ve
çeşitli gasp olaylanndan kendilerine
servet yaptıklannın anlaşıldığını söy-
ledi.
Emniyet müdürlüğü yetkilileri, da-
ha geniş bir operasyon düşünüp, çar-
şamba günü açıklama yapmayı planlı-
yordu. Ancak bazı kişilerin olayı İrfan
Çağıncı'nın yakalanmasından bir gün
sonra basına sızdırması, birçok şeriat-
çı teröristin kaçmasına ve bazı kanıt-
lann yok edilmesine yol açtı. Bu du-
rum emniyet içindeki bazı kişilerin şe-
riatçı teröristleri koruma operasyonu
olarak değerlendirildi.
Hizbullah'ın adamı
1983 yılında kurulan Hizbullah'ın
Hüseyin Galip kod adıyla 'genel emi-
ri' seçilen İrfan Çağıncı, 1983 sonba-
hanndan itibaren Istanbul 'da çeşitli ey-
lemleri yönetti ve bunlara bizzat katıl-
dı. îstanbul polisinin kayıtlannda bu
eylemler şöyle anlatılıyor:
- 9 Eylül 1983 'te sanıklar Selim Gül-
can ve Ramazan Koyuncu, Tegebaşı
Odakule'nin karşısında Ercan Ozgür
tarafindan park edilen 34 P 1609 pla-
kalı otomobilin üzerinde bırakılan
kontak anahtan ile çahştınlıp Fatih'e
doğru hareket etmışler, bir süre Rıdvan
Çağıncı ile İrfan Çağıncı'ya şoförlük
eğitimi yaptırmışlardır. Otomobil 5
Ekim 1983 günü (bir ay sonra) bulu-
narak sahibine teslim edilmiştir.
- Çapa'da 1983 yılı Ekim ayında bir
bakkahn silah zoruyla gaspı.
- i Kasım 1983'te Fatih'te bir gıda
pazannın gasp edilmesi.
-18 Kasım 1983'te Fatih'tegezici pi-
yango bayiinin gasp edilmesi.
- Aralık 1983'te otomobil gaspı.
-3 Şubat 1984'te otomobil hırsızlı-
g«
- 7 Şubat 1984'te dükkân gaspı.
- 1984 yılı Mart ayında Bakırköy'de
marketin gasp edilmesi.
- 16 Temmuz 1984'te şoförlük eği-
timi yapmak amacıyla otomobil hır-
sızhğı.
-22 Eylül 1984'te Bakırköy'de gıda
pazannın gasp edilmesi.
-24 Eylül 1984'te Bakırköy'de gıda
pazannın gasp edilmesi.
-28 Eylül 1984'tc otomobil hırsız-
lığı.
- 2 Ekim 1984'te Beşiktas'ta bir mar-
ketin gasp edilmesi. Aynı gün Bakır-
köy'de marketin gasp edilmesi.
- ? Ekim 1984, Bakırköy ve Mer-
ter'de market soygunlan. irfan Çağın-
cı, Rıdvan Çağıncı ve örgüt üyesi Se-
lim Gülcan, 1 Kasım 1984 günü Fa-
tih'te bir kuyumcuyu soymak isterken
polisle aralannda çatışma çıktı. Çatış-
ma sonucu Selim Gülcan ve Rıdvan
Çağıncı yakalandı. İrfan Çağıncı kaç-
tı. Operasyon sonunda örgütün tüzügü,
dokümanlan, sahte kimlikler, silahlar
ele geçirildi. İrfan Çağıncı, 1984 Ka-
sım ayından bu yana aranıyordu.
Hizbullah'tan 16kişininyakalanma-
sı ve yedi kişinin deşifre edilmesi yü-
zünden, İrfan Çağıncı bir süre ortalık-
ta görünmedi. Daha sonra ilk olarak
1987 yılında Mustafa Kayacan ad ve
Mesut kod adıyla Batman'da ortaya
çıktı. Batman'da Ekrem Baytap'labir-
likte örgütünü yeniden canlandırdı. İr-
fan Çağıncı'yı Ekrem Baytap bile
Mustafa Kayacan olarak tanıyordu.
Ancak Çağıncı, 1987 yılında Bat-
man'da oluşturulan örgütlenmede çok
önemli birine yer verdi. 1984 yılında
kurduğu Hizbullah'ın "tebtiğ kolu'nda
görev verdiği Abdullah Bilen'i bu kez
ameliyat tim sonımlusu olarak görev-
lendirdi. Yeni örgütlenme hızla geli-
şirken, Irfan Çağıncı'nın etkisiyle Îs-
tanbul'a taşındı. Çünkü Îstanbul, Ça-
ğıncı'nın çok iyi bildiği biralandı. Ça-
ğıncı biryandanda 1983 yılındaki tran
deneyimini kullanarak, Iran'daki aske-
ri kampa adam yollayarak silahlı eği-
tim yaptınyordu.
Çetin Emeç'in öldürulmesi sırasın-
da Mesut kod adıyla tetikçi olarak yer
aldığı belirtilen Çağıncı, yıllarca Mus-
tafa Kayacan olarak arandı. Örgüt,
Uğur Mumcu'nun öldürülmesinden
bir gün önce polisin eline geçti. Yapı-
lan sorgulamalar sırasında militanlann
hiçbiri Hizbullah adını vermedi. Daha
sonra mahkemeye çıkan sanıklar, isla-
mi Hareket diye bir örgütün olmadığı-
nı, bu adı polisin taktığını savundular.
Savunma avukatlan da lslami Hareket
diye bir örgütün yokluğundan söz et-
tiler.
En önemli olay ise Îstanbul Devlet
Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Ab-
met Köksal ile Emniyet Müdürü Nec-
detMenzir arasında çıktı. Köksal, Içiş-
leri Bakanhğı kayıtlannda lslami Ha-
reket diye bir örgütün yer almadığını
ileri sürüyor ve polisin çalışmalannı
eleştiriyordu.
Uğur Mumcu'nun öldürülmesinden
bu yana lslami Hareket olarak bilinen
örgütün, İrfan Çağıncı önderliğindeki
Hizbullah örgütü olduğu konusundaki
kanıtlann ortaya çıkması sonundaki
gelişmeler resmi makamlar tarafından
değerlendiriliyor.
Genel Başkan Ufük Uras, 96 yılının hesaplaşma yılı olacağmı söyledi
6
ODP, sol tabaınn gerçek j
Îstanbul Haber Servisi -
Özgürlük ve Dayanışma
Partisi Genel Başkanı L'fuk
Uras; işçilere, emekçilere
uzanan elleri 'siyaseten' kı-
racaklarını söyledi. Uras,
mevcut sol partilerin kirlen-
memiş tabanının, "emane-
ten" o partilerde bulundu-
ğunu ve artık onlann polıtı-
ka yapabilecekleri gerçek
partinin kurulduğunu söyle-
yerek "Onlarbizim partimi-
ze gelmek tstiyoriar. Biz on-
lara kapımızı açmak dunı-
mundayız'dedı.
Avcılar, Kadıköy ve Ya-
lova'dan sonra Üsküdar'da
da ÖDP'nin kuruluşu bir
şenlikle kutlandı. Şenliğe,
Ufuk Uras, Îstanbul ll Başkanı Meh-
met Atay, şair Arif Damar ile çok sa-
yıda partili katıldı. Uras, son dönemde
kamu çalışanlanna yönelik saldınlann
rastlantı olmadığını belirterek polis
ÖDP, kurulu-fiınu l skudarda şenlikle kurladı. Genel Başkanı Ufuk Uras, partilerinin,
muhalif güçlerin koordinasyonu olduğunu söyledi. (Fotoğraf: FtLtZ GÜMÜŞ)
şeflerinin, bir tür sıyasi avantaj elde et-
mek için bu saldınlan yaptıklannı söy-
ledi. Uras, Kadıköy'de yapılmak iste-
nen banş mitingine izin verilmemesi,
kamu çalışanlanna yönelik saldınlann
sürmesi. Yaşar Kemal'in tekrar yargı-
lanması ve öğrenci olaylannda olduğu
gibi emekçilerin 1996 yılında çok cid-
di bir saldınyla karşı karşıya kalacak-
lannı sövledı.
Yılmaz: Gelişme
sevindirici
ANKARA (Cumhuriyet Bûrosn) - Başbakan Mesut
Yılmaz. silahlı bir suikast sonucu öldürülen gazeteci Çe-
tin Emeç'în katil zanlilanndan. lslami Hareket örgütü
"genel emfrP trtoÇağıncı'nm yakalanmasımn son de-
rece sevindirici bir gelişme olduğunu belirterek, faili
meçhul cinayetlerin aydmlatılmasi konusunda güvenlik
güçlerine her türlü desteği vereceklerini söyledi.
Yılmaz, KKTC Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Baş-
kanı Derviş Eroğta'nun dün kendisıni ayaretı sırasında
yapüğı konuşmada, hükünıetin KKTC'ye karşı uygula-
dığı pohtikada, herhangi bir değişiklik olmasının söz ko-
nusu olmadığını söyledi. Yılmaz, hükümetin KKTC'nin
sorunlannı aşmasında her türlü yardımı yapmaya hazır
olduklannı belirterek, u
KKTCUe>iirürruğümüzdlyalo-
ğu sürdfinneyi arzalnyoruz. Hükâmetuniz, onlaıtı ba--
U k t a h U d ^ ö t e k l d ' ' d d i
Uğradığı silahlı saldın sonucu yaşamını yitiren Hür-
riyet gazetesi yazan ve yönetim kurulu murahhas üyesi
Emeç suikasbnın terikçilerinden, îslami Hareket örgütü
**gend emni" İrfan Çağıncı'nın yakalandığı yolundaki
haberkrin anımsatılnıası ûzerine, gelişmenin son dere-
ce sevindirici olduğunu söyleyen Yıhnaz, "Önûmüzde-
kiddnefndedebutûnfaifimeçhuicauyetlerinavdınkğa
kavuşmasj içta gûvBnffli gâçlerine her turtü desteği vere-
ceğiz. l muyonsm. önünraedeki günknk bu konudaki
sevindirci gelişıneleri hep birlikte yaşacağtt" diye konuş-
tu.
Iran: Suikastla
ilgimiz yok
ANKJCR.4 (Cumhnriyç* Bürosu) - Iran'ın Ankara
Büyükelçiliği, gazeteci-yazar Çetto Emeç'in katil
zanlısı İrfan Çağma'nm, Emeç suikastını Iranlı
diplomatiann katkısıyla gerçekleşrirdiği yolundaki
haberleri, Tamamen yanuş ve temekkn yokflm*'
olarak değerlendirdi. İran Büyükelçiliği, dün yapılan
açıklamada. "bu tür suçlamalann basmda yer
almasınm, Kahire terör zirvesi öncesine rastfamasoa
düşûndürücü olduğu" kaydedildı.
ABD'den İran'a ambargo
Açıklamada, "ABD Kongresi'nde İran aleyhme pzl
operasyoıdar yapılması \t bu ülkeye uygulanan
ekonomik ambargoyu ağırtaştırma kararian aandıgı"
yolundaki haberlere yer verilerek u
İran aleyMndeki
gjzliopcrasyonlar için aynlan 20 milyon dotannenaz 2
mirvwn dolarlık bölümünün, İran içindeki faanyetiere
ayrüdığı'" öne sürüldü.
Çağtna'nın açıklaması
Hürriyet gazetesinin dünkü sayısında yer alan
"Emeç'in Tetikçisi Yakalandı" başlıklı haberde, tslami
Hareket örgütü •'genel emiri'* trfan Çağıncı *nın, Emeç
suikastını Iranlı diplomatiann katkısıyla
gerçekleştirdiğini ve suikastta kullanıİan silahlan
ıranlı diplomatlardan aldıklannı, olay sonrası da geri
verdiklerini söyledıği belirtilmişti.
Son 4 yılda
25 gazeteci
öldürüldü
İstanbul Haber Servisi -
Basın Konseyi tarafından ya-
pılan bir araştırmaya göre son
dört yılda basın mensuplan
ve kuruluşlanna yönelik ih-
lallerin bilançosunun bir hay-
li kabank olduğu ortaya çık-
tı. 1992-1995 yıllan arasında
25 gazeteci öldürülürken 68'i
emniyet görevlilerinin saldı-
nsına maruz kaldı; 443 yayın
hakkında toplatma, 67 yayın
hakkında ise kapatma cezası
verildi.
Basın Konseyi'nin 1992-
95 yıllannı kapsayan ve bası-
na yönelik ihlalleri içeren
araştırması, oldukça düşûn-
dürücü sonuçlar ortaya çıkar-
dı.
Atamalarda Karadenizli ağırlığı
ANAYOL'da 6
SSM krizi'
PURDANE KOCAOGLU
ANKARA - ANAYOL
azınlık hükümetinin üst dü-
zey atamalan sürüyor. Içişle-
ri Bakanhğı Müsteşarlığı'na
eski Rize Valisı ErolÇakır'ın
getirileceği belirtildi. 1RT
Genel Müdürlüğü için Radyo
Televizyon Ust Kurulu
(RTÜK) Başkanı AIi Baran-
sel ile eski ANAP Samsun
Milletvekili Mehmet Akar-
ca'nın adı geçiyor. Başbakan
Mesut Ydmaz'ın atamalarda
Karadenizli hemşenlerine ön-
celik verdiğine dikkat çekil-
di. Yılmaz'ın Savunma Sana-
yii Müsteşarlığı'na (SSM),
DYP - SHP koalisyonu sıra-
sında görev den alınan Vahit
Erdera'i atamak için kararna-
me hazırlattığı, ancak DYP li-
deri Tansu Çiller'in buna kar-
şı çıktığı öğrenildi.
Mesut Yılmaz hükümeti,
üst düzey atamalan süratle ta-
mamlayacak. Prof. Dr. Ferit
Saracoğlu'nun TÜBİTAK
Başkanlığı'na, eski Beden
Terbiyesi Genel Müdürü.
ANAP milletvekili adayı Tev-
fikSarpkaya nın eskı görevi-
ne, eski ORÜS Genel Müdü-
rü Yaşar Gülbay'ın Vakıflar
ya da Çay-Kur Genel Müdür-
lüğü'ne, eski Beden Terbiye-
si Genel Müdür Yardımcısı
Hüseyin Eyüboğiu'nun Tekel
Genel Müdürlüğü'ne, eski
ANAP Trabzon Milletvekili
Avni Akkan'ın Karayollan
Genel Müdürlüğü'ne. DSİ
Trabzon Bölge Müdürü Ha-
Atina'nın vetoyu kaldırmak
için AB'ye iki şartı var
PALERMO(AA)-Avrupa Birliği (AB) Dı-
şişleri Bakanlan'nın Palermo kentindeki gay-
riresmitoplantısında, Yunanistan Dışişleri Ba-
kanı Theodoros Pangalos, Atina'nın. Türki-
ye'ye yapılacak mali yardımlar konusundaki
vetosunu kaldırması için iki şart öne sürdü.
Dışişleri Bakanı Pangolos, Atina'nın ilk şar-
tının, AB'nin, 25 martta Brüksel'de yapılacak
Ortaklık Konseyi toplantısında, Türkiye'ye
karşı ortak kınama karan alması, ikinci şartı-
nın ise Türkiye'nin uluslararası yasalara uya-
cağı yolunda bir deklarasyon yayımlaması ol-
duğunu söyledi.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki Ikizce ka-
yalıklan anlaşmazlığının, Palermo'da dün so-
na eren AB Dışişleri bakanlan toplantısında
ele alınmadığını kaydeden Pangalos, aynca 29
martta Torino'da yapılacak AB hükümetler a-
rası konferansına Türkiye'nin çağnlmasının
mümkün olmadığını ifade etti.
Basın toplantısında, Türkiye ile yaşanan
Ikizce kayalıklan anlaşmazhğma ilişkin soru-
lan cevaplamaktan kaçınan Pangalos. Yuna-
nistan'ın, vetoyu kaldırmak için Türkiye ile
arasında bir çözüm arayacağını da söyledi.
Bu arada. Italya Dışişleri Bakanı Susanna
Agnelli de düzenlediği basın toplantısında,
Ege'deki Türk-Yunan anlaşmazlığının AB Dı-
şişleri bakanlan toplantısında konuşulmadığı-
nı doğrularken Yunanistan Dışişleri Bakanı
Pangalos ile bu konuda özel birgörüşme yap-
tığını bildirdi. Ispanya Dışişlen Bakanı Car-
los \Vestendorp ck basın toplantısında kendi-
sine yöneltilen bir soru üzerine, AB ülkeleri-
nın, Yunanistan'ın bu konudaki vetosunu kul-
lanmamasını istediğini söyledi.
san Paçal'ın da DSİ Genel
Müdürlüğü'ne, eski Ticaret
Bankası Genel Müdür Yar-
dımcısı Orhan Kobal'ın Zıra-
at Bankası veya Türk Ticaret
Bankası Genel Müdürlüğü'ne
getinlmesi bekleniyor.
Çocuk Esirgeme Kurumu
Genel Müdürlüğü'ne Sağlık
Bakanhğı Personel Müdür
Yardımcısı Muhittin Bal'ın,
Çevre Bakanhğı Müsteşarlı-
ğı'na Yaşar Yazıcıoğlu'nun
atanacağı belirtildi. 12 yıldır
Mesut Yılmaz'ın özel daruş-
manlığını yapan Kemal Ba-
şar'ın da bundan böyle Baş-
bakan'ın özel danışmanlığını
yapacağı bildirildi. Başbakan
Yılmaz'ın partideki basın da-
nışmanlığını yürüten ve adı-
nı önplana çıkarmadan parti
içindeki birçok organizasyo-
nu üstlenen ısün olarak bili-
nen gazeteci Osman Yazı-
cı'nın adı da Anadolu Ajansı
Genel Müdürlüğü için geçi-
yor. Anadolu Ajansı Genel
Müdürlüğü için adı geçen di-
ğer bir isim olan eski Mete-
oroloji Genel Müdürü Faysal
Geyik'in, aynı zamanda Me-
teoroloji Genel Müdürlüğü
için de adı geçiyor.
Başbakan Yılmaz'ın, TRT
Genei Müdürlüğü'ne RTÜK
Başkanı Alı Baransel ya da
eski ANAP Samsum Millet-
vekili Mehmet Akarca'yı ge-
tirmek istediği belirtildi.
Savunma alımlan için tril-
yonluk ihaleleri gerçekleşti-
ren ŞSM ile Tansu Çiller'in
eşi Özer Uçuran Çiller'in de
yakından ilgilendiği belirtili-
yordu.
OLAYLARIN
ARDEVDAKT
GERÇEK
• Baştarafi 1. Sayfada
sin, aradan 6 yıl geçtikten
sonra bile olsa, gazeteci
Çetin Emeç ile şoförü Si-
nan Ercan'ın katledildiği
suikastın "feWfç/s/"ninya-
kalandığını açıklaması;
aralannda yazanmız Uğur
Mumcu'dan Prof. Mu-
ammer Aksoy'a, gazete-
ci Metin Göktepe'den
Prof. Bahriye Üçok'a,
araştırmacı yazar Turan
Dursun'dan Bedrettin
Cömert'e dek birçok "fa-
ili meçhul" cinayetin ay-
dınlığa çıkanlabilecegi yo-
lunda yeni bir umuttur.
Emeç cinayetinin tetik-
çisinin "Iran'dan para al-
dık" şeklindeki ifadesi, bir
süre Iran'da "eğitim gör-
düğünü" itiraf etmesi ise
cinayeti üstlenen lslami
Hareket örgütü ile yakın
komşumuz arasındaki iliş-
kiler üzerindeki giz perde-
sini aralayabilecek nitelik-
tedir.
Polisin temel görevi,
olabilecek terör eylemle-
rini önlemek ve önlene-
meyen eylem ve cinayet-
lerin faillerini bulmak oldu-
ğu kadar, demokratik ni-
telikli toplumsal eylemleri
de gene demokratik yak-
laşım ve hoşgörüyle de-
netleyebilmek olmalıdır.
Çünkü Türkiye Cumhu-
riyeti, bir polis devleti
değil, demokratik bir
hukuk devletidir!
• • •
John Shattuck
'Türkiye'de
insan haklan
ihlali sürüyor'
• ABD'nin tnsan
Haklanndan Sorumlu
Bakan Yardımcısı
John Shattuck,
Güneydoğu'daki
sorunun askeri
olmayan yöntemlerle
çözülmesi gerektiğini
söyledi.
FUAT KOZLUKLL!
VVASHINGTON - ABD
Dışişleri Bakanhğı İnsan
Haklanndan Sorumlu Bakan
Yardımcısı John Shattuck,
Türkiye'nin demokratik ku-
rumlarını güçlendirmesine
karşın insan haklan ihlalle-
rinin devam ettiğini vurgu-
ladı ve "Otanlardan tümüy-
le devlet sorumlu" dedi.
ABD'nin her yıl yayımla-
dığı insan haklan raporunun
miman. geçen yıl sağlanan
gelişmelere karşın Güney-
doğu'da yaşanan soruna as-
keri olmayan çözüm yollan
bulunması gerektiği görüşü-
nü dile getirdi.
Antiterör Yasası'nın 8.
maddesinin değişikliğini
"çok olumlu bir adım" ola-
rak gördükleri görüşünü yi-
neleyen ABD Dışişleri Ba-
kan Yardımcısı, Cumhuri-
yet'e yaptığı açıklamada
şunlan söyledi:
"Anayasa reformu önemli
bir getişme> di. Bizim deriedi-
ğimiz verilere bakıldığmda,
1994e göre 1995 yılında in-
san haklan ihlallerinde, faili
meçhul cinayetlerde ve öte-
kilerde düşme kaydedildigi
görülebilir. Gümrük birliği
baskısı önemli bir etkendi.
Ancak sorun devam ediyor.
Trend düştü, fakat insan
haklan sorunu sürüyor.
Tüm insan haklan ihlalle-
rinden devlet sorumludur.
Devlet yetkilileri, terorizme
karşı savaştıklannı iddia edi-
yorlar veo sorunla da ügüen-
meleri gerekiyor. Ancak Gö-
ney doğu'daki sorunu müm-
kün olduğu kadany la askeri
olmayan yöntemlerle çözme-
leri lazım. Güneydoğu'daki
Kürtlere ünkân tanınmah."
Bu arada, ABD Dışişleri
Bakanlığı Sözcüsü Nkholas
Bums de yeni koalisyon hü-
kümetinin. aralannda Kürt-
lerle olan problemler de da-
hil tüm sorunlan çözmesini
umduklannı söyledi.
Burns. Cumhuriyet'e yap-
tığı açıklamada, terör örgü-
tü PKK konusu ile Kürt so-
rununun kanştınlmaması
gerektiğini belirterek şunla-
n söyledi.
"Kürt sorunu, Türki-
ye'nin iç meselesidir. ABD,
PKK teröninün Güneydoğu
Anadolu 'da yarattığı tehlike-
nin bilincindedir. Türki-
ye'nin PKK terörüyle müca-
delesine tümüyle destek veri-
yoruz. PKK terör örgütüdur
ve ABD, terorizmi, hangi
toplumda ve hangi şekilde
olursa olsun şiddetle kına-
makta, teröıie mücadelede
isbirliği yapmaktadır."