04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 MART 1996 PAZARTESİ HABERLERİN DEVAMI Prof. Aybay • Baştarafi 1. Sayfada sı. Avrupa Konseyi çevrele- rinde önemli bir ba.şan sayı- lıyor. Insan Hakları Komisyo- nu'na Türkiye dışından AI- manya, Avusturya, Danimar- ka, Italya, tzlanda, Fransa ve Polonya'dan ü> eler seçildi. Ilk turda salt çoğunlukla seçilen Prof. Dr. Rona Aybay, Avrupa Konseyi çerçevesinde oluştu- rulan "Irkcüık Karşıtı Komis- yon"da da üye olarak görev yapıyor. Seçimden sonra Avrupa Konseyi'ne üye 39 devletin büyükelçilerinden oluşan ve baİcanlar adına seçim yapan delegeler komitesinde konu- şan Aybay Bosna-Hersek'in çetin koşuilannda insan hak- lan, adalet ve banş için çalı- şacaklannı söyledi, Avrupa devletlerınin, Insan Haklan Sözleşmesı'ni ve protokolle- rini birtakım çekincelerle uy- guladıklannı anımsatan Ay- bay, Dauon anlaşmalan uya- nnca Bosna-Hersek için her- hangı bır çekince koymanın Yeni suçlar • Baştarafi 1. Sayfada da tepkilerini dile getirdiler. Şükran Kurdakul, tepkile- rinin sadece dünyaca ünlü bir yazann başına gelenlerden dolayi olmadığını, nice top- lum savaşçısının insanlann temel haklanna aykın yasa maddeleriyle yargılandığını belirterek "Bu olaylar ülke- miz için yüzkarasKÜr. İ'züntü- müzün kaynağı, faşist İtalyan Ceza Yasası'ndan çevrilerek ceza yasamıza konulan yasa- lardır. PE.N Yazarlar Derneği tüzüğümüzün amaç bölü- münde belirtikiigi gibi, dü- şünmeveyaraöna özgürlüğü- ne gölge düşüren tiim antide- mokratik \asalarla savaşun- dan hiçbir siyasal iktidar bbri engelleyemeyecektir'' dedı. Bıray ıçınde üçüncü kitabı çıkaracaklannı açıklayan Kurdakul, "Yeni suçlar işteye- ceğiz. Çocuklanmıza insan haklanna dayan, demokratik bir iiike bırakmak için çaba- laranızı sürdüreceğız. De- mokratik bir iilkede düşünce- yi suç sa\ anlar, savaş kışkıru- cıûğı yapanlar, çevresine za- rar verenler yargtfanacaknr" diye konuştu. söz konusu olmadığını belirt- ti. Aybay sözlerini şöyle sür- dürdü: "Öyle göriinüyor ki insan haklan belgelerinin hiçbir çe- kince ounaksızın. tam olarak uygulanacağı. dünyanın tek filkesi Bosna-Hersek otacak." Bosna-Hersek "teki yerel organlarca atanan altı üyenin de katılmasıyla üye sayısı 14'e yükselecek olan Insan Haklan Komisyonu, ilk top- lantısını 27 martta Saraybos- na'da yapacak ve yemin töre- ninden sonra göreve başlaya- cak. Bosna-Hersek'te insan haklannın çiğnendiğıni ileri süren kişi, örgüt, hükûmet dı- şı kuruluş veya grup komisyo- na başvurabilecek. Dayton an- laşmalannm taraflan, Insan Haklan Komisyonu'nun vere- cek kararlara saygı gösterme- yi ve bu kararlan uygulamayı yükümlenmiş bulunuyor. Ko- misyon görevlerini serbest ve tarafsız bir bicimde yerine ge- tirebilmesi için üyelerine uluslararası diplomatik do- kunulmazlık ve bağışıklıklar sağlanıyor. Edebiyatçılar Derneği adı- na söz alan Hüseyin Atabaş, düşünce açıklama özgürlüğü olmadan örgütlenmeden söz edilemeyecegini, örgütler ol- madan da demokrasi olama- yacağmı vurgulayarak "Ön- ceceza verip ardından tecü et- mek, baskı altında tutmaktır. Baskılaria bir yere vanlamaz, gözümüzü açaiım arük" dedı. Yasar Kemal'le birlikte ya- yımcı olarak yargılanan ve mahkûmiyeti para cezasına çevrilen yazar ve yaymcı Er- dal Öz, DGM'deki yargılan- malannda yaşananlardan söz ettı. Mahkemede görüntü ve fo- toğraf çekilmesine izin veril- mediğini, ikiye karşı bır oyla mahkûm olduklannı belirten Öz, "Bizi mahkûmeden iki oy da stviDere ahtL Mahkûm oİ- mamıza 'Hayır' diyen de as- kerdi. Ceza verip tecil etmek- te 'Beş yıl uslu durun, eğer durmazsanız ikı cezayı birden çekersıniz' mesajı veriliyor. Yayıncı olarak benim cezam paraya çevrilirken Yaşar Ke- mai'in çevrilmedi. Oysa khapta benim de yazun var" dıye konuştu. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY H Baştarafi 1. Sayfada Oğlunuza gönderdiğiniz mektup "bir baba" olarak haklı. Ama, gerçek biraz farklı... 68 kuşağından olmakla gurur duydu- ğunuzu söyleyip o dönem neyin kavga- sını yaptığınızı "as/a" anlamadığınızı vurgulamanız, pek çok dunjmun yanı sıra içtenliğinizi de ortaya koyuyor. 68 kuşağına biçilen misyon çok şe- killi birbalona benziyor. Üfürdükçe fark- lı yönleri şişiyor. Bu da "68 ruhu'nun na- sıl bir ruh olduğu sorusunu sürekli gün- demde tutuyor. Bu yüzden naneruhun- dan tuzruhuna kadar her türlü yorum yapılıyor. Görünen o ki sistem, her kuşağı yap- tığına pişman ettiriyor. Yaş ilerleyince bunlan söylettiriyor. Kuşaklarla dansı geçelim... Bugüne gelelim... Çocuklarınızın öğrenimini sağlamak için evinizi satmışsınız. Onurlu, özverili bir davranış. Gerekirse dahasını da ya- pabileceğinizi söylüyorsunuz. Ne gü- zel. Hemen ardından gelen şu tümce- leriniz ilginç: "...Savunduğum en yüce değer ada- lettir. Düşün ki senin üniversitene katkı payı olarak ödediğim para devletimizin seni okutabilmek için ödediği paranın sadece yüzde 3'üdür..." Türkiye'de pek çok kişi böyle düşün- düğü için olayın bu yanını biraz açmak- ta yarar var. Zira, YÖK'e karşı verdiği uğraş;na büyük saygı duyduğum Prof. Bülent Berkarda da benzer düşünce- yi televizyonda dile getirdi. Oğlunu Mektuplayan 68'liye.. Ve Oğluna... Türkiye'de, işçi, memur ve emeklinin ulusal getirden aldığı pay genel topla- mın yüzde 24'ü. Buna karşın faiz geliri elde edenlerin payı ise yüzde 55. Nüfu- sun önemli bir dilimini oluşturan aktif kesime yüzde 24, nüfusun üretkenlik dışındaki yüzde beşlik kesimine yüzde 55... Işçi, memur ve emekliyi yüzde 24'ün içinde birbirine kırdırmak istiyorlar. Işçi daha fazla isteyince Başbakan çıkışıyon - Memur sizden daha az alıyor... Memur ve emeklinin bir dilimi de bu- na kanıyor ve işçiye kızıyor: - Yüzsüzler, hem bizden daha çok alıyorlar, hem ağlıyorlar... Çalışan kesim el ele verip ulusal ge- lirden aldığı payı arttırmak yerine, ken- disine uygun görüleni paylaşma sava- şı veriyor. Sayın 68'li Yıldınm, Sanıyorum siz, tamamını görmediği- niz bu senaryonun fıgüranısınız. Biraz da ögrenci hareketlerinden korkanların cankurtaranısınız. Ulusal gelirdeki bu dengesizlikten, "yüzde 3'lük" eğitim harcına gelelim. Çocuklannızın eğitim harçlannı ödemek için sattığınız kooperatif evini belki de piyasayı yakından izleyen bir kişi, birkaç günlük repo geliriyle satın aldı. Bu kar- şılaştırma, "ucuz" gelebilir; ama, ger- çek. Aralannda sizin döneminizden kişile- rin de bulunduğu öğretmenler, önceki gün Ankara'da Güvenpark'ta bir araya gelerek sendikalannın kapatılması için açılan davayı protesto etmek istediler. ANAYOL hükümeti üçüncü gününde öğretmenlere, "Sendika yok cop vere- //m"dedi. Dilerseniz bir mektup da onlara yazın. Uşak mı, başak mı? 53. hükümetin programında da yer aldığı gibi ülkemizde eğitim özelleştiril- mek isteniyor. Özel üniversiteler açıla- bilir, itirazımız yok. Ama bunu yaparken devlet üniversiteleri ikinci plana itiliyor. Bir hesap yapalım... Sizyılda 10-15 milyon harç veriyorsunuz. Ozel üniver- sitelerin harcı ise ortalama 150 milyon. Öğrenciden bu parayı alan özel üniver- siteler devletten de aynca para alıyor. Hem de yüzde 45. Özel bir üniversite, harcamalannın fa- turasını devlete götürüyor ve bunun yüzde 45'ini alıyor. Türkiye'deki fatura sistemini sanıyorum siz de yakından bi- liyorsunuz. Bu mantıkla tüm masrafla- nnızı devlete ödetebilirsiniz. Sizce bu bir çelişki değil mi? Sayın 68'linin şanslı oğlu... Son üniversite olaylarında yaşayarak öğrendiğin çok şey var. Birincisi şu, Is- tanbul Universitesi'ndeki amfılerin ta- lan edilmesi kötü. Zarar 10 milyar lira. Devleti 10 milyar lira zarara uğratırsanız. bu suçtur. Cezanızı çekersiniz. Ama 10 trilyon lira uğratırsanız, bu onurdur. Ödülünüzü alırsınız. Ikincisi "terör" ikiyüzlü birdurumdur. Bunu da yaşayarak gördünüz. Arka- daşlarınız eğitim gördükleri amfilerde geceleme suçu işlemek yerine atlayıp Boğaz'a gitseydiniz. Şehirhatları vapur- larından şöyle aynalı birini seçseydiniz. Elinize silahı alıp güzergâhını değiştir- seydiniz. Ege Denizi'ne doğru açılsay- dınız. Yunanistan'ın Makedonya'ya uy- guladığı ambargoyu kınasaydınız... Yıl- dız olurdunuz. Naklen yayınlık mısınız, tehlikeli ma- yınjık mısınız, siz seçeceksiniz... Üçüncüsü, pek çok ülkede olduğu gi- bi Türkiye'de de ne söylediğinize değil; nasıl söylediğinize bakıyorlar. Son öğ- renci eylemlerinde de ne istediğiniz de- ğil; içinizdeki en uç kesimlerin ne yap- tığı konu edildi. Örneğin harçlar beş yılda 90 kat art- tı. Bir diğer ifadeyle 1990-95 arasında tüketici fiyatları 31 kat artarken aynı dö- nemde harç miktarı 75 kat arttı. Bu rakamlar gösteriyor ki tepki gös- terilmezse harçlar katlanmaya devam edecek. Sayın 68'linin şanslı oğlu... Söylenecek daha çok şey var, sonra devam ederiz. Dilerim kuşağınız, edil- gen bir "uşak" değil; verimli bir "başak" olur... Öğrenci denince, "üniversite harcı" yerine, "demokrasihara"n\n akla gele- ceği güzel günler dileğiyle... Ciııdoıiık: ÇBler'iıı tabana saygısı yok • Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindodruk, DYP liderini eleştiri yağmuruna tuttu. Cindoruk, Çiller'in DYP tabanını orakla biçtiğine işaret ederek, "Tabana saygısı olmayan bir genel başkanın demokrasiye saygısı yoktur" dedi. Kavgaya devam etmek için yola çıktıklannı belirten Cindoruk, genel başkanlık teklifmi kabul etmemekle pişman olduğunu söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Biiro- su) - DYP'de, Genel Ba^kan Tan- su Çiller'e karşı muhalefet bayra- ğı açan kurucular ile bazı küskün- ler, eskı TBMM Başkanı Hüsa- mettinCindoruk önderliğinde An- kara'da bir araya geldiler. DYP li- deri Çiller'in eleştiri yağmuruna tutulduğu toplantıda, DYP'nin kö- tü yönetiminin tabanından giderek kopmasına neden olduğu, sürekli kan kaybettiği ve birleşmenin de- ğil, bölüşmenin yaşandığı birpar- ti konumuna gelindiğine dikkat çe- kildi. DYP'nin ilk genel başkanla- nndan eski TBMM Başkanı Cin- doruk da tabana saygısı olmayan bir genel başkanın demokrasiye de saygısı olamayacağını vurgulaya- rak "Keşke,o zaman genel başkan- hk tekKfıni kabul etsevdim. Ama si- yasette pişmanhk olmaz. Ka\gaya devam etmek için yola çıktık" diye özeleştiri yaptı. DYP'li muhaliflerin "sahayaçı- laş" olarak değerlendirilen toplan- tısı, dün saat 14.00'te Eyüboğlu Oteli'nde yapıldı. 200'ün üzerin- de DYP'linin katıldığı toplantıda konuşan Cindoruk, Çillerlere sert eleştiriler yönelttiği konuşmasın- da, "İktidar elma olmaz, olursa Âdem'le Havva'nsn sonuna ben- zer" dedi. DYP'nin taksit taksit hükümetten çekildiğini savunan Cindoruk, Tansu Çiller'in sonuç gibi görülmesi gereken basbakan- lığa "hakgibi" baktığını bildirdi. Türkiye'de "ild Türkiye" oldu- ğunu belirten Cindoruk, bunlar- dan ilkinin maddi ve manevi zen- ginleşmesini isteyen yurttaşlar or- dusu, ikincisinin de kısır politika- lardan çıkamayan Ankara olduğu- nu söyledi. ANAP ve DYP koalis- yon protokolünde iki partinin bir- leşmesine ve seçim ittifakı yapa- caklanna ilişkin tek bir hüküm bu- lunmadığını kaydeden Cindoruk, "Birleşme zor iştir, ince iştir, ince- lik ister. Bu olmay.sa bu hiikümet yûrümez. Seçim ittifakının önünde büieşmeyi hedef koymazsak ko- alisyon yürümez. Bu vapılmazsa. 1997'de hükümet olamayız. Yak- laşma olmazsa, aynşma olur. 1983 şartlanna geri doncriz'' dedi. Cin- doruk. birleşmenin 1946 yılında- ki Demokrat Parti programının özü alınarak yapılması gerektiği- ni bilidirdi. ANAYOL'un geleceğine ilişkin görüşlerini de açıklayan Cindoruk, "Sayın Exevit'in elinde bir keser, ipi ne zaman keseceği bilinmez" dedi. DYP'li muhalitlerden Yıldınm Avcı da DYP'nin seçimlerden 3. parti olarak çıkmasına karşın bu- nu başan olarak sunan Tansu Çil- ler'i eleştirerek "•Kendisinipartisi- nin önünde görüyor. O> lan kendi- sinin topladığını söylüyor. Bu böy- leyse Yeniköy 'den muhtar aday ı ol- sun" diye konuştu. 'Parayı ve eımi Iran'dan aldık 9 • Baştarafi 1. Sayfada eğitim gördükleri kampın kesinleşti- rilmesi ve burada eğitim görenlerin saptanmasını sağlayacağına dikkati çekti. Aynı yetkili örgüt üyelerinin ci- nayetin yanı sıra çalıntı oto ticareti ve çeşitli gasp olaylanndan kendilerine servet yaptıklannın anlaşıldığını söy- ledi. Emniyet müdürlüğü yetkilileri, da- ha geniş bir operasyon düşünüp, çar- şamba günü açıklama yapmayı planlı- yordu. Ancak bazı kişilerin olayı İrfan Çağıncı'nın yakalanmasından bir gün sonra basına sızdırması, birçok şeriat- çı teröristin kaçmasına ve bazı kanıt- lann yok edilmesine yol açtı. Bu du- rum emniyet içindeki bazı kişilerin şe- riatçı teröristleri koruma operasyonu olarak değerlendirildi. Hizbullah'ın adamı 1983 yılında kurulan Hizbullah'ın Hüseyin Galip kod adıyla 'genel emi- ri' seçilen İrfan Çağıncı, 1983 sonba- hanndan itibaren Istanbul 'da çeşitli ey- lemleri yönetti ve bunlara bizzat katıl- dı. îstanbul polisinin kayıtlannda bu eylemler şöyle anlatılıyor: - 9 Eylül 1983 'te sanıklar Selim Gül- can ve Ramazan Koyuncu, Tegebaşı Odakule'nin karşısında Ercan Ozgür tarafindan park edilen 34 P 1609 pla- kalı otomobilin üzerinde bırakılan kontak anahtan ile çahştınlıp Fatih'e doğru hareket etmışler, bir süre Rıdvan Çağıncı ile İrfan Çağıncı'ya şoförlük eğitimi yaptırmışlardır. Otomobil 5 Ekim 1983 günü (bir ay sonra) bulu- narak sahibine teslim edilmiştir. - Çapa'da 1983 yılı Ekim ayında bir bakkahn silah zoruyla gaspı. - i Kasım 1983'te Fatih'te bir gıda pazannın gasp edilmesi. -18 Kasım 1983'te Fatih'tegezici pi- yango bayiinin gasp edilmesi. - Aralık 1983'te otomobil gaspı. -3 Şubat 1984'te otomobil hırsızlı- g« - 7 Şubat 1984'te dükkân gaspı. - 1984 yılı Mart ayında Bakırköy'de marketin gasp edilmesi. - 16 Temmuz 1984'te şoförlük eği- timi yapmak amacıyla otomobil hır- sızhğı. -22 Eylül 1984'te Bakırköy'de gıda pazannın gasp edilmesi. -24 Eylül 1984'te Bakırköy'de gıda pazannın gasp edilmesi. -28 Eylül 1984'tc otomobil hırsız- lığı. - 2 Ekim 1984'te Beşiktas'ta bir mar- ketin gasp edilmesi. Aynı gün Bakır- köy'de marketin gasp edilmesi. - ? Ekim 1984, Bakırköy ve Mer- ter'de market soygunlan. irfan Çağın- cı, Rıdvan Çağıncı ve örgüt üyesi Se- lim Gülcan, 1 Kasım 1984 günü Fa- tih'te bir kuyumcuyu soymak isterken polisle aralannda çatışma çıktı. Çatış- ma sonucu Selim Gülcan ve Rıdvan Çağıncı yakalandı. İrfan Çağıncı kaç- tı. Operasyon sonunda örgütün tüzügü, dokümanlan, sahte kimlikler, silahlar ele geçirildi. İrfan Çağıncı, 1984 Ka- sım ayından bu yana aranıyordu. Hizbullah'tan 16kişininyakalanma- sı ve yedi kişinin deşifre edilmesi yü- zünden, İrfan Çağıncı bir süre ortalık- ta görünmedi. Daha sonra ilk olarak 1987 yılında Mustafa Kayacan ad ve Mesut kod adıyla Batman'da ortaya çıktı. Batman'da Ekrem Baytap'labir- likte örgütünü yeniden canlandırdı. İr- fan Çağıncı'yı Ekrem Baytap bile Mustafa Kayacan olarak tanıyordu. Ancak Çağıncı, 1987 yılında Bat- man'da oluşturulan örgütlenmede çok önemli birine yer verdi. 1984 yılında kurduğu Hizbullah'ın "tebtiğ kolu'nda görev verdiği Abdullah Bilen'i bu kez ameliyat tim sonımlusu olarak görev- lendirdi. Yeni örgütlenme hızla geli- şirken, Irfan Çağıncı'nın etkisiyle Îs- tanbul'a taşındı. Çünkü Îstanbul, Ça- ğıncı'nın çok iyi bildiği biralandı. Ça- ğıncı biryandanda 1983 yılındaki tran deneyimini kullanarak, Iran'daki aske- ri kampa adam yollayarak silahlı eği- tim yaptınyordu. Çetin Emeç'in öldürulmesi sırasın- da Mesut kod adıyla tetikçi olarak yer aldığı belirtilen Çağıncı, yıllarca Mus- tafa Kayacan olarak arandı. Örgüt, Uğur Mumcu'nun öldürülmesinden bir gün önce polisin eline geçti. Yapı- lan sorgulamalar sırasında militanlann hiçbiri Hizbullah adını vermedi. Daha sonra mahkemeye çıkan sanıklar, isla- mi Hareket diye bir örgütün olmadığı- nı, bu adı polisin taktığını savundular. Savunma avukatlan da lslami Hareket diye bir örgütün yokluğundan söz et- tiler. En önemli olay ise Îstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Ab- met Köksal ile Emniyet Müdürü Nec- detMenzir arasında çıktı. Köksal, Içiş- leri Bakanhğı kayıtlannda lslami Ha- reket diye bir örgütün yer almadığını ileri sürüyor ve polisin çalışmalannı eleştiriyordu. Uğur Mumcu'nun öldürülmesinden bu yana lslami Hareket olarak bilinen örgütün, İrfan Çağıncı önderliğindeki Hizbullah örgütü olduğu konusundaki kanıtlann ortaya çıkması sonundaki gelişmeler resmi makamlar tarafından değerlendiriliyor. Genel Başkan Ufük Uras, 96 yılının hesaplaşma yılı olacağmı söyledi 6 ODP, sol tabaınn gerçek j Îstanbul Haber Servisi - Özgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı L'fuk Uras; işçilere, emekçilere uzanan elleri 'siyaseten' kı- racaklarını söyledi. Uras, mevcut sol partilerin kirlen- memiş tabanının, "emane- ten" o partilerde bulundu- ğunu ve artık onlann polıtı- ka yapabilecekleri gerçek partinin kurulduğunu söyle- yerek "Onlarbizim partimi- ze gelmek tstiyoriar. Biz on- lara kapımızı açmak dunı- mundayız'dedı. Avcılar, Kadıköy ve Ya- lova'dan sonra Üsküdar'da da ÖDP'nin kuruluşu bir şenlikle kutlandı. Şenliğe, Ufuk Uras, Îstanbul ll Başkanı Meh- met Atay, şair Arif Damar ile çok sa- yıda partili katıldı. Uras, son dönemde kamu çalışanlanna yönelik saldınlann rastlantı olmadığını belirterek polis ÖDP, kurulu-fiınu l skudarda şenlikle kurladı. Genel Başkanı Ufuk Uras, partilerinin, muhalif güçlerin koordinasyonu olduğunu söyledi. (Fotoğraf: FtLtZ GÜMÜŞ) şeflerinin, bir tür sıyasi avantaj elde et- mek için bu saldınlan yaptıklannı söy- ledi. Uras, Kadıköy'de yapılmak iste- nen banş mitingine izin verilmemesi, kamu çalışanlanna yönelik saldınlann sürmesi. Yaşar Kemal'in tekrar yargı- lanması ve öğrenci olaylannda olduğu gibi emekçilerin 1996 yılında çok cid- di bir saldınyla karşı karşıya kalacak- lannı sövledı. Yılmaz: Gelişme sevindirici ANKARA (Cumhuriyet Bûrosn) - Başbakan Mesut Yılmaz. silahlı bir suikast sonucu öldürülen gazeteci Çe- tin Emeç'în katil zanlilanndan. lslami Hareket örgütü "genel emfrP trtoÇağıncı'nm yakalanmasımn son de- rece sevindirici bir gelişme olduğunu belirterek, faili meçhul cinayetlerin aydmlatılmasi konusunda güvenlik güçlerine her türlü desteği vereceklerini söyledi. Yılmaz, KKTC Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Baş- kanı Derviş Eroğta'nun dün kendisıni ayaretı sırasında yapüğı konuşmada, hükünıetin KKTC'ye karşı uygula- dığı pohtikada, herhangi bir değişiklik olmasının söz ko- nusu olmadığını söyledi. Yılmaz, hükümetin KKTC'nin sorunlannı aşmasında her türlü yardımı yapmaya hazır olduklannı belirterek, u KKTCUe>iirürruğümüzdlyalo- ğu sürdfinneyi arzalnyoruz. Hükâmetuniz, onlaıtı ba-- U k t a h U d ^ ö t e k l d ' ' d d i Uğradığı silahlı saldın sonucu yaşamını yitiren Hür- riyet gazetesi yazan ve yönetim kurulu murahhas üyesi Emeç suikasbnın terikçilerinden, îslami Hareket örgütü **gend emni" İrfan Çağıncı'nın yakalandığı yolundaki haberkrin anımsatılnıası ûzerine, gelişmenin son dere- ce sevindirici olduğunu söyleyen Yıhnaz, "Önûmüzde- kiddnefndedebutûnfaifimeçhuicauyetlerinavdınkğa kavuşmasj içta gûvBnffli gâçlerine her turtü desteği vere- ceğiz. l muyonsm. önünraedeki günknk bu konudaki sevindirci gelişıneleri hep birlikte yaşacağtt" diye konuş- tu. Iran: Suikastla ilgimiz yok ANKJCR.4 (Cumhnriyç* Bürosu) - Iran'ın Ankara Büyükelçiliği, gazeteci-yazar Çetto Emeç'in katil zanlısı İrfan Çağma'nm, Emeç suikastını Iranlı diplomatiann katkısıyla gerçekleşrirdiği yolundaki haberleri, Tamamen yanuş ve temekkn yokflm*' olarak değerlendirdi. İran Büyükelçiliği, dün yapılan açıklamada. "bu tür suçlamalann basmda yer almasınm, Kahire terör zirvesi öncesine rastfamasoa düşûndürücü olduğu" kaydedildı. ABD'den İran'a ambargo Açıklamada, "ABD Kongresi'nde İran aleyhme pzl operasyoıdar yapılması \t bu ülkeye uygulanan ekonomik ambargoyu ağırtaştırma kararian aandıgı" yolundaki haberlere yer verilerek u İran aleyMndeki gjzliopcrasyonlar için aynlan 20 milyon dotannenaz 2 mirvwn dolarlık bölümünün, İran içindeki faanyetiere ayrüdığı'" öne sürüldü. Çağtna'nın açıklaması Hürriyet gazetesinin dünkü sayısında yer alan "Emeç'in Tetikçisi Yakalandı" başlıklı haberde, tslami Hareket örgütü •'genel emiri'* trfan Çağıncı *nın, Emeç suikastını Iranlı diplomatiann katkısıyla gerçekleştirdiğini ve suikastta kullanıİan silahlan ıranlı diplomatlardan aldıklannı, olay sonrası da geri verdiklerini söyledıği belirtilmişti. Son 4 yılda 25 gazeteci öldürüldü İstanbul Haber Servisi - Basın Konseyi tarafından ya- pılan bir araştırmaya göre son dört yılda basın mensuplan ve kuruluşlanna yönelik ih- lallerin bilançosunun bir hay- li kabank olduğu ortaya çık- tı. 1992-1995 yıllan arasında 25 gazeteci öldürülürken 68'i emniyet görevlilerinin saldı- nsına maruz kaldı; 443 yayın hakkında toplatma, 67 yayın hakkında ise kapatma cezası verildi. Basın Konseyi'nin 1992- 95 yıllannı kapsayan ve bası- na yönelik ihlalleri içeren araştırması, oldukça düşûn- dürücü sonuçlar ortaya çıkar- dı. Atamalarda Karadenizli ağırlığı ANAYOL'da 6 SSM krizi' PURDANE KOCAOGLU ANKARA - ANAYOL azınlık hükümetinin üst dü- zey atamalan sürüyor. Içişle- ri Bakanhğı Müsteşarlığı'na eski Rize Valisı ErolÇakır'ın getirileceği belirtildi. 1RT Genel Müdürlüğü için Radyo Televizyon Ust Kurulu (RTÜK) Başkanı AIi Baran- sel ile eski ANAP Samsun Milletvekili Mehmet Akar- ca'nın adı geçiyor. Başbakan Mesut Ydmaz'ın atamalarda Karadenizli hemşenlerine ön- celik verdiğine dikkat çekil- di. Yılmaz'ın Savunma Sana- yii Müsteşarlığı'na (SSM), DYP - SHP koalisyonu sıra- sında görev den alınan Vahit Erdera'i atamak için kararna- me hazırlattığı, ancak DYP li- deri Tansu Çiller'in buna kar- şı çıktığı öğrenildi. Mesut Yılmaz hükümeti, üst düzey atamalan süratle ta- mamlayacak. Prof. Dr. Ferit Saracoğlu'nun TÜBİTAK Başkanlığı'na, eski Beden Terbiyesi Genel Müdürü. ANAP milletvekili adayı Tev- fikSarpkaya nın eskı görevi- ne, eski ORÜS Genel Müdü- rü Yaşar Gülbay'ın Vakıflar ya da Çay-Kur Genel Müdür- lüğü'ne, eski Beden Terbiye- si Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Eyüboğiu'nun Tekel Genel Müdürlüğü'ne, eski ANAP Trabzon Milletvekili Avni Akkan'ın Karayollan Genel Müdürlüğü'ne. DSİ Trabzon Bölge Müdürü Ha- Atina'nın vetoyu kaldırmak için AB'ye iki şartı var PALERMO(AA)-Avrupa Birliği (AB) Dı- şişleri Bakanlan'nın Palermo kentindeki gay- riresmitoplantısında, Yunanistan Dışişleri Ba- kanı Theodoros Pangalos, Atina'nın. Türki- ye'ye yapılacak mali yardımlar konusundaki vetosunu kaldırması için iki şart öne sürdü. Dışişleri Bakanı Pangolos, Atina'nın ilk şar- tının, AB'nin, 25 martta Brüksel'de yapılacak Ortaklık Konseyi toplantısında, Türkiye'ye karşı ortak kınama karan alması, ikinci şartı- nın ise Türkiye'nin uluslararası yasalara uya- cağı yolunda bir deklarasyon yayımlaması ol- duğunu söyledi. Türkiye ile Yunanistan arasındaki Ikizce ka- yalıklan anlaşmazlığının, Palermo'da dün so- na eren AB Dışişleri bakanlan toplantısında ele alınmadığını kaydeden Pangalos, aynca 29 martta Torino'da yapılacak AB hükümetler a- rası konferansına Türkiye'nin çağnlmasının mümkün olmadığını ifade etti. Basın toplantısında, Türkiye ile yaşanan Ikizce kayalıklan anlaşmazhğma ilişkin soru- lan cevaplamaktan kaçınan Pangalos. Yuna- nistan'ın, vetoyu kaldırmak için Türkiye ile arasında bir çözüm arayacağını da söyledi. Bu arada. Italya Dışişleri Bakanı Susanna Agnelli de düzenlediği basın toplantısında, Ege'deki Türk-Yunan anlaşmazlığının AB Dı- şişleri bakanlan toplantısında konuşulmadığı- nı doğrularken Yunanistan Dışişleri Bakanı Pangalos ile bu konuda özel birgörüşme yap- tığını bildirdi. Ispanya Dışişlen Bakanı Car- los \Vestendorp ck basın toplantısında kendi- sine yöneltilen bir soru üzerine, AB ülkeleri- nın, Yunanistan'ın bu konudaki vetosunu kul- lanmamasını istediğini söyledi. san Paçal'ın da DSİ Genel Müdürlüğü'ne, eski Ticaret Bankası Genel Müdür Yar- dımcısı Orhan Kobal'ın Zıra- at Bankası veya Türk Ticaret Bankası Genel Müdürlüğü'ne getinlmesi bekleniyor. Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü'ne Sağlık Bakanhğı Personel Müdür Yardımcısı Muhittin Bal'ın, Çevre Bakanhğı Müsteşarlı- ğı'na Yaşar Yazıcıoğlu'nun atanacağı belirtildi. 12 yıldır Mesut Yılmaz'ın özel daruş- manlığını yapan Kemal Ba- şar'ın da bundan böyle Baş- bakan'ın özel danışmanlığını yapacağı bildirildi. Başbakan Yılmaz'ın partideki basın da- nışmanlığını yürüten ve adı- nı önplana çıkarmadan parti içindeki birçok organizasyo- nu üstlenen ısün olarak bili- nen gazeteci Osman Yazı- cı'nın adı da Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü için geçi- yor. Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü için adı geçen di- ğer bir isim olan eski Mete- oroloji Genel Müdürü Faysal Geyik'in, aynı zamanda Me- teoroloji Genel Müdürlüğü için de adı geçiyor. Başbakan Yılmaz'ın, TRT Genei Müdürlüğü'ne RTÜK Başkanı Alı Baransel ya da eski ANAP Samsum Millet- vekili Mehmet Akarca'yı ge- tirmek istediği belirtildi. Savunma alımlan için tril- yonluk ihaleleri gerçekleşti- ren ŞSM ile Tansu Çiller'in eşi Özer Uçuran Çiller'in de yakından ilgilendiği belirtili- yordu. OLAYLARIN ARDEVDAKT GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada sin, aradan 6 yıl geçtikten sonra bile olsa, gazeteci Çetin Emeç ile şoförü Si- nan Ercan'ın katledildiği suikastın "feWfç/s/"ninya- kalandığını açıklaması; aralannda yazanmız Uğur Mumcu'dan Prof. Mu- ammer Aksoy'a, gazete- ci Metin Göktepe'den Prof. Bahriye Üçok'a, araştırmacı yazar Turan Dursun'dan Bedrettin Cömert'e dek birçok "fa- ili meçhul" cinayetin ay- dınlığa çıkanlabilecegi yo- lunda yeni bir umuttur. Emeç cinayetinin tetik- çisinin "Iran'dan para al- dık" şeklindeki ifadesi, bir süre Iran'da "eğitim gör- düğünü" itiraf etmesi ise cinayeti üstlenen lslami Hareket örgütü ile yakın komşumuz arasındaki iliş- kiler üzerindeki giz perde- sini aralayabilecek nitelik- tedir. Polisin temel görevi, olabilecek terör eylemle- rini önlemek ve önlene- meyen eylem ve cinayet- lerin faillerini bulmak oldu- ğu kadar, demokratik ni- telikli toplumsal eylemleri de gene demokratik yak- laşım ve hoşgörüyle de- netleyebilmek olmalıdır. Çünkü Türkiye Cumhu- riyeti, bir polis devleti değil, demokratik bir hukuk devletidir! • • • John Shattuck 'Türkiye'de insan haklan ihlali sürüyor' • ABD'nin tnsan Haklanndan Sorumlu Bakan Yardımcısı John Shattuck, Güneydoğu'daki sorunun askeri olmayan yöntemlerle çözülmesi gerektiğini söyledi. FUAT KOZLUKLL! VVASHINGTON - ABD Dışişleri Bakanhğı İnsan Haklanndan Sorumlu Bakan Yardımcısı John Shattuck, Türkiye'nin demokratik ku- rumlarını güçlendirmesine karşın insan haklan ihlalle- rinin devam ettiğini vurgu- ladı ve "Otanlardan tümüy- le devlet sorumlu" dedi. ABD'nin her yıl yayımla- dığı insan haklan raporunun miman. geçen yıl sağlanan gelişmelere karşın Güney- doğu'da yaşanan soruna as- keri olmayan çözüm yollan bulunması gerektiği görüşü- nü dile getirdi. Antiterör Yasası'nın 8. maddesinin değişikliğini "çok olumlu bir adım" ola- rak gördükleri görüşünü yi- neleyen ABD Dışişleri Ba- kan Yardımcısı, Cumhuri- yet'e yaptığı açıklamada şunlan söyledi: "Anayasa reformu önemli bir getişme> di. Bizim deriedi- ğimiz verilere bakıldığmda, 1994e göre 1995 yılında in- san haklan ihlallerinde, faili meçhul cinayetlerde ve öte- kilerde düşme kaydedildigi görülebilir. Gümrük birliği baskısı önemli bir etkendi. Ancak sorun devam ediyor. Trend düştü, fakat insan haklan sorunu sürüyor. Tüm insan haklan ihlalle- rinden devlet sorumludur. Devlet yetkilileri, terorizme karşı savaştıklannı iddia edi- yorlar veo sorunla da ügüen- meleri gerekiyor. Ancak Gö- ney doğu'daki sorunu müm- kün olduğu kadany la askeri olmayan yöntemlerle çözme- leri lazım. Güneydoğu'daki Kürtlere ünkân tanınmah." Bu arada, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nkholas Bums de yeni koalisyon hü- kümetinin. aralannda Kürt- lerle olan problemler de da- hil tüm sorunlan çözmesini umduklannı söyledi. Burns. Cumhuriyet'e yap- tığı açıklamada, terör örgü- tü PKK konusu ile Kürt so- rununun kanştınlmaması gerektiğini belirterek şunla- n söyledi. "Kürt sorunu, Türki- ye'nin iç meselesidir. ABD, PKK teröninün Güneydoğu Anadolu 'da yarattığı tehlike- nin bilincindedir. Türki- ye'nin PKK terörüyle müca- delesine tümüyle destek veri- yoruz. PKK terör örgütüdur ve ABD, terorizmi, hangi toplumda ve hangi şekilde olursa olsun şiddetle kına- makta, teröıie mücadelede isbirliği yapmaktadır."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle