Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç 0
Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet
Çetinkaya # Yazıışlerı Müdürlerı
Ibrghim Vıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç
0 Haber Merkezı Mudürü. Hakan Kara
• Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberler: Ergun Balcı • Istıhbarat: Cengiz
Yıldırım 0 Ekonomı. Bülent Kızanlık
0 Kultür Haııdan Şenköken 0 Spor
Abdûlkadir Yücelman 0 Makaleler: Sami
Karaören 0 Düzeltme- Abdollah Yazıcı
Yaym Kuruhı. tlhan SdçukfBaşkan),
Orhan Erinç, Okta\ Kurtböke.
Hikmet Çetinkava, Şükna Soner,
Ergun Bafcı IMn; Tayanç, jbndum
Ankara Temsilcisi Mastafa Balbay 9 Haber Müdürir
Doğan Alan Atatürk Bulvan No. 125, Kat4, Bakanlıklar-
Ankara Tel 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • Izmır
Temsılcıs. Serdar Kıak, H. Zıya Blv. 1352 S 23 Tel.
Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge: VUdız, Orhan Bursak, Mustaf. 44U220,Faks 4419117»AdanaTen^cıs:Ç««faYiğeııogıı,
:K« O..X. A v'T,-* ı_ı,.u-...l ««n U_n * t » D-II .. ıı_ı ts tnnnü C^A I1ÜC Mrt-1 Vtt-1 T*»l l^TJS^fl PiL-c IÇTJ^lfiEdibe Buğra 0 Yurt Haberlen Mehmct Faraç Balbay. Hakan Kara. lnönü Cd. 119 S No: 1 Kat: 1, Tel. 3522550, Faks. 3522570
Müessese Müdiiri) Erol Erkut • MEDYAC:• Yonetım MEDYA G : •
Koordınatör Ahmet Korulsan 0 K.unılu Başkanı-Genel Yonetım ICurulu
Muhasebe Bülent Yener0idare" Mudür Güjbin Erjuran Başkanı - Genel
HmeyinGürtr0\şletme Önder • Koordmatör Rch» Mudur Lılün
Çetik 0 Bılgı-Ljlem. Nail tnal 0 I»ıtm»n • Genel Müdür Akroen • Murahhas
Bılgısayar Sıstem. Mürü>etÇikr Yardımcısı MineAkdağ üye Bora Gönenç
YayunU>an ve Basan: Yeru Gün Haber Ajansı, Basm ve Yayincılık A Ş
TırİcocağıCaA39 41 Cagaloglu 34334 tst PK 246 isıanbulTel'(0/212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95
I1MART1996 lmsak:4.51 Güneş:6.16 Öğle: 12.21 lkindi: 15.36 Akşam 18.13 Yatsı: 19.32 MEDYACTel 51407 53 - 513 95 80- 513 8460-61. Faks 5118466
Köpeklerden
kürk yapülar
• NEWVORK(AA)-
Amerika'da her yıl ortadan
kaybolan yaklaşık 200 bin
kedi ve köpeğin
öldürülerek derilerinin kürk
sanayiinde kullanıldıgı öne
sürüldü. Hayvanlan
koruma derneklerince
yapılan açıklamada, hayvan
sahiplerinin bu konuda
hassas ve uyanık olmalan
ve hayvanlanna sahip
çıkmalan istendi. Vicdansız
çetelerin bu işi meslek
haline getirdiklerine dikkat
çeken hayvanlan koruma
dernekleri yetkilileri, çete
mensuplannın
yakalanmamak için şehir
şehir dolaştıklannı
bildirdiler.
Boşanma
sebepleri
• İstanbul Haber Servisi-
Türkiye'de boşanmalann en
önemli nedeninin
geçimsizlik olduğu ve
geçimsizlik gerekçesiyle
boşanmalann giderek
arttığı belirlendi. Devlet
lstatistik Enstitüsü'nün
verilerine göre boşanma
nedeni olarak ikinci ve
üçüncü sırada terk ve zina
gelirken en düşük boşanma
oranının Doğu ve Güney
Doğu Anadolu illerinde
olduğu saptandı. En yüksek
boşanma oranınin ise
İstanbul ve Izmir illeriyle
Ege ve Marmara
bölgelerinde olduğu
bildinldi.
hternefte. •• w ••
dugun• İSTANBUL (AA)-
Amerika'da tnternet
aracılığıyla tanışan ve
evlenmeye karar veren
Tûrk kızı Handan Saygın
ileMısırasılh ABD'liSam
F. Fahmy'nin düğünü,
önceki akşam Hyatt
Regency Oteli'nin balo
salonunda yapıldı. Yaklaşık
260 davetlinin katıldığı
düğünde, genç çiftin
nikahını Şişli Belediye
Başkanı Gülay Atığ kıydı.
Internet kullanıcılan,
" http://www.japonica. com/
wedding" adresinden çiftin
düğününü izleyebildiler
Toykuşu
tehdit amnda
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Avrupa ve
Türkiye'nin en büyûk ve en
ilginç görüntûlü
kuşlanndan olan toy
neslinin, yoğun gübre,
böcek ilacı kullanımı,
yaşam ortamının tahribi ve
avcılığın artması sonucu
tehdit altında olduğu
bildinldi. Doğal Hayatı
Koruma Demeği (DHKD),
toylann korunmasına
yönelik olarak Orman
Bakanlığı Av-Yaban Hayatı
Genel Müdürlüğü ve Av ve
Yaban Hayatı Koruma,
Geliştirme ve Tanıtma
Vakfı ile ortak bir çalışma
başlattı. Çiftçilerin ve ilgili
kişilerin bilinçlendirilmesi
amacıyla başlatılan çalışma
kapsamında "Toy bizim
mirasımız" sloganının yer
aldığı bir poster hazırlandı.
Kahraman
köpekler
• CASSVTLLE (AA)-
ABD'nin Missouri
eyaletinde, evinin
yakınlarındaki ormanda
kaybolan ve üç gün
boyunca dondurucu
soğukta yaşam mücadelesi
veren 10 yaşındaki zekâ
özürlü çocuk, iki başıboş
köpek sayesinde kurtuldu.
Josh Carlisle adlı down
sendromlu küçük çocuğu
arama çalışmalanna
katılanlann, köpeklerin
havlamalannı takip ettikleri
ve zekâ özürlü çocuğu
evinin 2.5 kilometre
uzağındaki dere yatağında
bulduklan bildinldi. Tki
köpeğin küçük Josh'un
üzerine yatarak üç gün
boyunca çocuğu -16.7
derece soğuktan
koruduklan belirtildi.
Kayıp dağcı
• ULUDAĞ(AA)-
Uludağ'da kayak yaparken
önceki gün kaybolan
Ankan Salan adlı
kayakçının izine rastlandı.
Ankan Salan'ı arama
çalışmalannı yürüten 4
ekip, Kuşaklıkaya mevkiine
300 metre uzaklıkta,
kaybolan kayakçıya ait
olduğu sanılan kayak izleri
ile sigara izmariti ve boş bir
sigara paketi buldular.
Yetkililer, izlerin bulunması
üzerine, arama
çalışmalannı Kuşaklıkaya
çevresinde yoğunlaştırdı.
İstanbul(dabaşvurulacak iki yer var: Mor Çatı Sığınmaevi ve Kadın Misafirhanesi
'Kachn şiddetten kurtıılmaLf
HÜLYATOPCU
Dünyada her gün yüzlerce kadın fızik-
sel, cinsel, duygusal şiddete uğruyor. Tek-
nolojinin ilerlemesi, farklı görüşteki par-
tilerin iktidara gelmeleri de kadınlan uğ-
radıklan şiddetten kurtaramıyor. Şiddete uğ-
rayan kadınlara destek olacak yerlerin sa-
yısı bugün yok denecek kadar az. Türki-
ye'de feminist gruplar ile duyarlı yerel yö-
netimler tarafmdan kurulan sığınmaevle-
rinin bir kısmı kapatıldı, bir kısmı ise tüm
baskılara rağmen var olma savaşımı veri-
yor.
Istanbul'da kadınlann sığınabileceği iki
yer var: Otonom bir yapılanma olan Mor
Çatı Kadın Sığınmevi ve ll Sosyal Hiz-
metler'e bağlı Kadın Misafirhanesi. Bu iki
yere başvuran kadınlann ortak yönü, ma-
ruz kaldıklan şiddetten kaçmalan.
Ancak kadınlar uzun süre fiziksel ve
cinsel şiddete uğramalanna rağmen, bura-
lara başvurmakta zorluk çekiyorlar. Ka-
dınlar, ancak can güvenlikleri kalmadığı du-
rumda sığınmaevine geliyorlar. 1995 Ey-
lül ayında açılan MorÇab Kadın Sığınma-
evi, bugüne kadar 50'nin üzerinde kadını
banndırdı. Sığınmaevine başvuran kadın-
lar burayı arkadaşlanndan, 118'den ya da
• Kadınlar uzun süre fiziksel ve cinsel şiddete uğramalanna
rağmen, sığınmaevlerine başvurmakta zorluk çekiyorlar. Kadınlar,
ancak can güvenlikleri kalmadığı durumda buralara geliyorlar.
karakollardan öğreniyorlar. Gelen kadın-
lar, sığınmaevi çalışanlan tarafından din-
leniyor ve onlara ne yapmak istedikleri so-
ruluyor. Kadının yönlendirilmesinden özel-
likJe kaçınan sığınmaevi çalışanlan "Bizyal-
nızca onlara destek oluyoruz" diyorlar. Mor
Çatı Kadın Sığınmaevi'ndebiridareci, bir
sosyal hizmet uzmanı, eğitimci, psikolog
ve üç hemşire çalışıyor. Sığınmaevi hak-
kında bilgi veren Siper Giivenç, "Kadın-
lar bize hep akıl soruyoriar. Biz ise onlara
kendilerinin ne yapmak istediğini soruyo-
ruz" diyor.
Yaş ortalaması 25-35
Sığınmaevine başvuran kadınlann eko-
nomik-sosyal düzeyleri düşük, genç yaşta
evlenmiş ve çoğunlukla kırsal kesimden
gelen kadınlar olduğuna dikkat çeken Gü-
venç, yaş ortalamalannın 25-35 arasında
degiştiğini belirtiyor. Sığınmaevine gelen
kadınlann en az 2 yıl şiddete uğradığını söy-
leyen Güvenç, "Araianndakocasından40
yıl dayak yi>ip gelen bile var. Çocuklan ev-
lenmiş, torunlan var, ama ne yaok ki hâlâ
şiddete uğruyor." diye konuşuyor.
Fiziksel şiddete uğrayan kadınlann ay-
nı zamanda cinsel şiddete de uğradığını
vurgulayan Güvenç, kadınlann uğradıkla-
n cinsel şiddeti açıklamaktan çekindikle-
rine dikkat çekiyor. Güvenç, şöyle konu-
şuyor:
"Erkek kadına daha çok,'Sen ne işe ya-
rarsın0
' diyor. Kadın cinsel, fiziksel, sozel
bir şiddet yaşıyor. Cinsel şiddete karşı ko-
yamrvor ardından da zoıia tecavüze uğru-
yor, kendini kötü hissediyor. Kadınlann ço-
ğu kendBerinden iğrendikkrini sö>1ü>oriarf
Devletin kadınlara yönelik tutarlı birpo-
litikasının olmadığını söyleyen Siper Gü-
venç, TBMM'de dört kadınla evli ya da
hostese saldıran milletvekilleri olduğunu
anımsatıyor. Değişen iktidarlarla birlikte iz-
lenen politikalann da degiştiğini vurgula-
yan Güvenç, bu durumun kadın sorunlan-
nın çözümünü zorlaştırdığını belirtiyor.
Mor Çaü 'ya kurulduğu ilk zamanlarda ba-
zı kesimlerin tepkiyle yaklaştığmı söyle-
yen Güvenç. sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Oysabugün Beyoğlu Belediyesi'nden,ka-
rakolİardan bile bize kadınlar gönderiyor-
lar. Eşlermidövenerkekler daha çok esnaf,
işsiz, poüs, küçük esnaf, kamyon ya da tak-
si şoförü.'"
1995 Şubatı'nda Istanbul'da açılan Ka-
dın Misafirhanesi ise bugüne kadar 45 ka-
dını banndırdı. Misafirhaneye başvuran
kadınlann büyük çoğunluğufiziksel,duy-
gusal ve cinsel şiddet şikâyeti ile geliyor.
16 kapasiteli misafirhanede bir yönetici, 2
iki sosyal hizmet uzmanı. bir hizmetli gö-
rev yapıyor. Misafirhane çalışanlan misa-
firhaneye kabul edilen kadınlann ilk plan-
da, şiddet sonrası ortaya çıkanfiziksel,psi-
kolojik ve sağlık problemlerinin çözülme-
ye çalışıldığını belirtiyorlar. Daha sonraki
aşamada sosyal hizmet uzmanı tarafından
kadının kendi yaşamı için daha sağlıklı ka-
rarlar alnıası. gücünün farkına varması,
kendine güven kazanması ve değer ver-
mesi yönünden mesleki çalışmalar yürü-
tüldüğünü vurguluyorlar.
Kadının ailesı ya da eşine dönmeyı iste-
mediği durumlarda kendisine iş bulması ve
ev tutması yönünde desteklendiğini belir-
ten çalışaniar, kadınlara bağışlar yoluyla ev
eşyası sağlandığına dikkat çekiyorlar.
Tahinci kardeşler paskalya şenliklerini, ramazan eğlencelerini özlüyor
Asansör Sokiiğı^ııııı büyüsü kalmadı
• Asansör Sokağfndaki
tüm evler asma
kaplıymış. Budama
mevsiminde Anadolu
şiveli insanlar gelip
asmalan budarmış.
Aleksandır Tahinci,bir
anı anlatırken "katıla
katıla"gülüyor.
ÜMİTOTAN
İZMİR - Asansör Soka-
ğı'nın ilk konuklan onlar.
Omürlerinin seksenli yılla-
nnda yine aynı sokaktalar.
Aleksandu- Tahinci ve ağa-
beyi Mikhail paskalya şen-
liklerini, ramazan eğlencele-
rini, sevgiyi, dostluğu özlü-
yorlar. Bugünden fazla şi-
kâyetleri yok, ama eskiyi de
unutamjyorlar...
Asansör Sokağı'nm, bu-
günkü adıyla Dario Moreno
Sokağı'nm kimsesizliği ya-
şadığı saatler. Halilnfatpa-
şalılar'ın Karataş'tan evle-
rine gitmek için bir zaman-
larbindikleri önce sulu, son-
ra buharlı asansör, şimdiler-
de elektrikli. Yukanya yol-
lar açıldıktan sonra zaten
asansörün de "hükmü" kal-
madı. Nesim Levi tarafından
1907 yılında tamamlanan
asansör, 1942 yılında Şerif
RemziReyent'e satılmış. Şe-
rif Remzi'nin 1973'te ölü-
müyle uzun yıllarçahştırdı-
ğı asansörün yeni sahibi ye-
ğeni Öktem Hanım olmuş.
1983'te başkasma satılma-
ması şartıyla lzmir Beldiye-
si'nebağışlanmış. Uzunyıl-
larişlevsiz kalan asansör, ye-
niden restore edilerek 1992
yılında çok değişik amaçla
yine yaşamımıza katıldı. So-
kaktaki eski Rum evleri ona-
nldı. Yola ağaçlar dikildi,
ağaçlandınldı Asansöre lokanta, kafeterya, ser-
gi salonu, çay terası yapıldı. Sokağın sakinleri
değişti. Geriye bir tek Tahinciler kaldı. Aslında
yöredeki arazinin büyük kısmı onlanndı. Kıyı-
da henüz hiçbir yapılaşma yoktu. Geçen yıllar-
da başta helva fabrikalan olmak üzere her şey-
lerini yitirmiş Tahinciler. Şimdi aynı sokakta ki-
rada oturuyorlar, doğduklan, yaşlandıklan bu
sokaktan asla vazgeçmeyeceklerini söylüyorlar.
Asansör Sokağı'nı dik kesen dar yolda günü-
müze kadar zorlukla dîrenmiş eski bir Rum evi.
Aleksandır Tahinci karşılıyor bizi. 84 yaşında-
ki ağabeyi Mikhail rahatsız yatıyor. Aleksandır,
Fransız kökenli Hıristiyan. fspanyolca, Fransız-
ca ve Ingilizce biliyor. Birçok dili de az-çok ko-
nuşabiliyor. Türkçesi de yalın. Babasının helva
Her şeyierini yitirmiş Tahinciler. Aleksandır Tahinci, şimdi aynı sokakta kirada
oturduklaruu, doğduklan bu sokaktan vazgeçmeyeceklerini söylüyor.
fabrikası işlettiği yıllardan başlıyor anlatmaya.
1930'lara dalıp gidiyor "Şu sokaktan deveter su-
sam taşuiardı. Şu yandaki binada susamyagı çı-
kanlır, hemen yanındaki fabrikada helva vapı-
lırdı. Bu mahallede Musevi \atandaşlar çoğun-
luğu teskil etmelerine rağmen. her milietten in-
san >-ardL Viahalle sakinleri içten gelen sevgi ve
saygıhisleriykbirbirierinebağirvdılar. Herkeszor-
dâ olanın \ardumna koşardı. Müslümanlar hiç-
bir fark gözetmeden kurban ba> ramlannda et,
kandillerde lokma, aşuredağıarlanu. Hıristivan-
iar da paskaJvada kırmızı yumurta, çörek dağı-
tuiardı. Muse\1ler cunıartesi günleri ışık, ateş
yakmadıklanndan bu ihtiyaçlannı Musevi oJ-
ma> anlara yapbnr ve bol bahşiş verirlerdL.''
Aleksandır 80'e merdiven dayayan ömrüne
karşın hareketli ve heyecan-
lıydı. Eskiye dair en küçük
aynntılan anımsıyor, bıkma-
dan anlatıyordu. Köşedeki
evde oturan şişman kadının
yapöğı nefıs yemekleri, asan-
sörün önündeki meydanda
çocukluk sevinçlerini ve ar-
kadaşlannı:
"Evlerde gaz lambaları
kulianılırdı. Sokaklar hava-
gazı feneıieriyle aydınlanır-
dL Hava karanrken görevli
bir kişi elinde uzun bir değ-
neklegelir, bu değneğin ucun-
daki ateşle sokak lambalan-
nı yakardı. Su, evkerdekj tu-
lumbalardan temin edilirdi.
Yöredeki sinagog, mahaflemi-
ze renk katardı. Burada çok
sık nikâh törenleri olurdu.
Süslü birfaytonla sinagoga ge-
len nişanlılan tüm mahalle-
li kapılara çıkarak karşılar-
dı. Yöre halkı, evlenenleri,
'Çok yasasınlar ınsallah, her-
kes desin maşallah' sözteriy-
le uğuriarth. Asansör Soka-
ğı dut ağacı kaptaydL Mahal-
lesakinleri küçükçaptada d-
saipekbocegJyetistirivorlar-
dı. Mahalleden bir kişi ipek
kozalannı toplayıp satar^e-
lir, fakir insanlara dağrtüır-
dj."
Asma'yı kesmek
isteyince~
Asansör Sokağı'ndaki tüm
evler asma kaplıymış. Bu-
dama mevsiminde Anadolu
şiveli insanlar gelip asmala-
n budarmış. Aleksandır, eliy-
le bir evi gösterirken "kaö-
la kafjla"gülüytır. zorlukla
anlatıyor: "Asma budamaya
gelen adam, 'Esma \ar mı?'
diye bağınyor. Tesadüf evde
Esma adında bir kız vanh,
çokdayaramazdL Evdekfler
'Esma'yı ne yapacaksın?'di-
ye sorunca, adam' Kesecem' deyince herkes kor-
kuyla içeri kaçtı. Adamcagız Asma yerine' esma'
diyordu. Günlerce mahallede konuşuldu bu olay,
ama Esma da o günden sonra yaramazlıktan
vazgeçtL''
Aleksandır ve ağabeyi hiç evlenmemişler. Ge-
çimini muhasebecilikle kazanan Aleksandır SSK
emeklisi. u
Şükürkiramızıödeyipdo>r
uyoruz'' di-
yor. Asansör Sokağı'nm yeni halini de beğeni-
yor, ama ille de o çocukluk yıllannın "büyü-
sü"nü unutamıyor. Tahinciler Asansör Soka-
ğı 'nın ilk konuklanydı. Bugünün çağdaş görü-
nümûne de tanıklık ediyorlar. Sokaklannı terk
etmeye hiç niyetli görünmüyorlarve sözlerini şöy-
le noktalıyorlar: "Buradaki güzellikler hiçbir
sokakta yaşanmamıştır_"
Partilerin kadın kolu temsilcileri, kadının siyasal sürece katılımını tartıştılar
'Kadın, hakkım aktif siyaset ile aramalı'
tstanbul Haber Seni-
si - Kadınlann aktif siyase-
te katılarak haklannı de-
mokratik ve siyasi plat-
formlarda aramalan isten-
di. KadıköyBelediyesi'nin
dün Caddebostan Kültür
ve Sanat Merkezi'nde dü-
zenlediği panelde, siyasi
partilerin kadın kolu tem-
silcileri, kadının siyasal sü-
rece katılımını tartıştıjar.
Marmara Oniversitesi Öğ-
retim Üyesi Prof. Dr. Nec-
la Pur'un yönettiği panel-
den önce söz alan Kadıköy
Belediye Başkanı Selami
Öztürk, kadın olsun erkek oisun, tüm insan hak-
lannın temelinde demokrasinin yattığını belir-
terek kadmlardan siyasette aktif rol almalannı
ve demokrasinin önünü tıkayacak siyasi rejim-
lerin gelmesine izin vermemelerini istedi.
Prof. Dr. Necla Pur ise 16 martta Marmara Üni-
versitesi'nde, finansmanını Kadıköy Belediye-
si'nin sağladığı, "TürkKadmı'nıPDİitikayaÖzen-
dirme ve Hazırlama" adlı 64 saatlik bir eğıtim
programı başlatacaklannı ve bu programa Ka-
dıköy'de örgütlü partilerin kadın sorumlulannın
katılacağını söyledı.
Prof. Pur, siyasi partilerin liderlerini, Ata-
Kadıköy Belediyesi tarafindan düzenknen panelde kadının sivasal sürece kaOlınıı tarnşıkh. Siyasi partilerin kadın
kolu temsilcileri, kadınlan, mevcut siyasal haklanm kuOanmaya çağırdılar.
türk'ün kadın devrimini dikkate almamakla suç-
layarak "Atatürk, Türk kaduunı toplumsal, eko-
nomikvesiyasal hayattaerkeğin yanında görmek
istiyordu" dedı.
ANAP Kadın Kolu Temsilcisi NükhetGozberk,
siyasi partilerin erkekler için kurumlaştınlmış oi-
duğunu söyleyerek kadınlan 1934'te Atatürk ta-
rafından sağlanmış mevcut siyasal haklannı kul-
lanmaya çağırdı. CHP Kadın Komisyonu Baş-
kanı Serpil Şekercioğlu, kadınlann banş için ör-
gütlenmeleri gerektiğini söyleyerek "Kadınlar
birtakun uygulamalardan hoşnutdeğillerse, dev-
leti yönlendiren siyasi partilere girerek, haklan-
nı demokratik ve siyasi platformlarda arasuılar"
diye konuştu.
DSP Kadın Kolu Temsilcisi Tüün Çavuşoğlu,
kadın-erkek eşitsizligini yok etmenin yolunun si-
yasi katılımdan geçtiğini vurgulayarak kadının
ekonomik ve sosyal aianlarda üretkenliğini hız-
landıracak projelerin hızla uygulamaya konul-
ması gerektiğini dile getirdi.
DYP Kadın Kolu Temsilcisi Rahime Yıkü-
runlar da kadınlann, hayatın her kademesinde
örgütlenmeleri gerektiğini savunarak kadının bu
yönde eğitilmesinin vebilinçlendirilmesinin çok
önemli olduğunu vurguladı
Teminizm
nedir'
tartışması• Stockholm'de düzenlenen Feminist
Festival'de sosyalist, postmodern, radikal,
liberal, anarko feminizm ve feminist
Marksizm üzerinde duruldu.
GÜRHANUÇKAN
STOCKHOLM-Toplum
içinde kadınlan doğrudan
doğruya etkileyen sorunlar,
Stockholm 'de Dünya Kadın-
lar Günü'nde başlayan "Fe-
minist FestivaTde tartışılı-
yor. Stockholm'de bir araya
gelen feminıstler, her şey-
den önce feminizmin ne ol-
duğunu tartıştılar. Giderek
geniş bir yelpaze oluşturan
feminizmin çeşitli türlerinden
en çok tartışılanlan şunlar:
- Sosyalist feminizm
- Postmodern feminizm
de
- Feminist Marksizm
- Radikal feminizm
- Liberal feminizm
- Anarko feminizm
Sosyalist feminizm
emek merkezi durumda; er-
kek ve kadın arasındaki iş
paylaşımı tartışılmakta. Ço-
cuk doğurup büyütmenin,
kadının çalışma olanaklan-
nı olumsuz etkilememesi ge-
rektiği savunuluyor.
Postmodern feminizmde
feminizmin, Amerikan ve
Batı Avrupalı beyaz, orta sı-
nıftaki kadınlar tarafından
yaratıldığı savunuluyor.
Feminist Marksizm'de er-
kek ile kadın arasındaki eşit-
sizliğin, kapitalizmin gereği
olarak korunduğu vurgulanı-
yor.
Radikal feminizm 'de, cin-
siyetin yaşamın her yerinde
büyük önemi olduğunu savu-
nuyor ve kadın biyolojisi-
nin, erkeğinkinden üstün ol-
duğu ileri sürülüyor.
Liberal feminizm'e göre
kadın erkek arasındaki fark,
toplum içindeki değişik rol-
lerden kaynaklanıyor. Bir işe
alınmak için cinsiyetin değil,
bilginin ve deneyim sahibi ol-
manın rol oynaması savunu-
luyor ve herkes için günde en
çok 6 saatlik mesai konula-
rak boş zamana daha çok za-
man bırakılması isteniyor.
Anarko feminizm, Isveç 'te
yeni kullanılan bir tanımla-
ma. Şu mesajı vermeyi amaç-
lıyorlar: Toplum içinde ka-
dınlara olumsuz anlamda ay-
nmcılık uygulanılması, an-
cak kadınlarla erkeklerin iş-
birliğiyle giderilebilir. Femi-
nist olmak. erkek düşmanı
olmak demek değildir. An-
cak erkek ağırlıklı bir ortam-
da kadınlara yeterince yardım
eli uzatılmazsa, o zaman iş
başa, yani kadınlara düşer.
SEYAHATNAME YAVUZGÖR
Dobruca, Türkler ve Tatarlar
Tuna üzerindeki Romen-Bulgar ne-
hir sının, Romen tarafından Calaraşi
kenti ile nehrin güneyindeki Silistra ara-
sında biter. Bu noktadan sonra, nehir,
birdenbire kuzeye yönelir ve tümü ile
Romanya arazisinde akmayı sürdürür.
Silistra ile yanı başındaki (yine Tu-
na'nın güneyinde kalan) Romen Ost-
rov kasabasını ayıran telörgünün baş-
langıcı, bazen "Öuanilatere" diye anı-
lan, "Güney Dobruca"n\n başlangıç
noktasıdır.
Buradan, Varna'nın, yaklaşık 15 km
kuzeyindeki "Altınkum"a bir hat çe-
kerseniz, güney Dobruca'nın güney
sınınnı belirlemiş olursunuz. Kuzey sı-
nın ise Karadeniz sahilindeki Bulgar
Durankulak ve Romen Vama Veche
arasındaki, iki ülkeyi birleştiren şose üze-
rindedir.
1912 İkinci Balkan Savaşı sırasın-
da, Romenlerin işgal ettiği
Güney Dobruca, 1940ta tek-
rar Bulgar Krallığı'na geç-
miştir.
Bizim, Köstence Başkon-
solosluğu görev bölgemiz,
Kuzey Dobruca'yı kapsıyor-
du. İki il, Köstence veTulcea
illeri ile Tuna Nehri üzerinde-
ki Calaraşi, Feteşti kentleri
ile Galati (Kalas), Braila ve
Tulcea limanı da bölgemize
dahildı.
• • •
12 yıl süreyie Romanya'da
Türkiye'yi, eiçilik ve büyükel-
çilik seviyesinde temsil et-
miş bulunan Hamdullah
Suphi Tannöver zamanında,
1934 yılında, Romen Krallı-
ğı ile bizim lehimize önemli
öğeler taşıyan bir "GöçAn-
laşması" yapılmıştır.
Bu anlaşmanın ilginç bölümlerinden
biri "önsöz'dür. "Dobnıca'nın Müs-
lüman halkı (Türkler ve Tatarlar, ayınm
yapılmadan kast ediliyor), Romen Kral-
lığı'nın 'müşfik iradesi'nden memnun-
salar da göç etmek istedikleri takdir-
de... ibaresi var, önsözde.
Bu göç anlaşması ile Türkiye'ye ge-
lenlerin çoğunun, Eskişehir, Hayma-
na, Polatlı, Sivrihisar bölgesınde "iskân"
edildikleri biliniyor. 1941'de Roman-
ya'nın ister istemez girdiği savaş sıra-
sında da münferit göçler olmuş...
••*
1970'li yıllann sonuna doğru, Ro-
men istatistikleri, 25.300 Türk ve yine
25.300 Tatar rakamını veriyordu. Bu
rakamlann dogruluğunu kuşkulayacak
bir neden yoktu.
Türkler, Mecidiye, Cobadin, Başpı-
nar, Tuzla, Aziziye ve Köstence gibi
yerleşim merkezlerinde otunmakta ve
tanm sektöründe çalışmakta idiler.
Tatar nüfus, daha kuzeyde, Kösten-
ce'den başlayarak Taraverde, Mah-
mudiye, Beştepe, Morgöl, Sangöl ve
Babadağ civannda bulunmakta idiler.
Tuna Dettası'na uzanan bu arazi par-
çasında, tek tük Lipoven ve Çerkez
köyleri de vardır.
Bulgaristan'daki nüfus orantısına gö-
re, azınlık sayılması güç bu 50.000 ki-
şinin, Romenlerce herhangi özel bir
baskıya maruz bırakıldığını söylemek
doğru olamaz.
Çavuşesku rejiminin, bütün toplum
üzerindeki "polisdevletibaskısr, Dob-
rucu'da ne daha az, ne daha çoktu.
Hatta, dini inanışlar açısından birde
ilginç fark vardı:
Aşağı yukarı tümü Ortodoks olan
Romen halkının "kilise" aşkı bilinmek-
le beraber, hükümet buna rağmen,
özellikle gençleri kiliseden uzak tut-
mak için hertürlü baskıyı uygularken,
bizim bölgede, eski ve nispeten yeni,
irili ufaklı camiler, ibadete açıktı.
Din adamlannın hemen tümü, baş-
müftü Mehmet Yakup da dahil olmak
üzere, Tatardı. Yalnız, Bükreş Imamı
Türktü.
İki önemli cami vardı bölgede:
1 -1428 tarihinde inşa edildiği anla-
şılan, Mangalya'daki Esma Hatun Ca-
mii.
2-1526 tarihinde inşa edilen, Baba-
dağ'daki Saltuk Baba Camii ve Külli-
yesi.
Romenler bu camileri "turistik" ge-
zilerde programa almışlardı. Tek tük
tamirat ve bakımlannı da yapıyoıiardı.
Yarın: çavuşesku dönemi