Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 MART 1996 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
Cinsiyetçilik Öğretmenanneden
hizmetkâr anneye
1
945 sonrası ders, kilapiannda;
çocuklann sorularını
>anıtlayanlar, bilgi verenler.
yol gösterenler, çocuklan
uyaranlar. radyo dinleyenler,
telev ızyon izleyenler. gazete-
kitap okuyanlar hep erkekler. Annenin
üniforması nasıl ki mutfak önlüğü ise,
babanınki de gazetesidir. Hemen
hemen her ders kitabında baba
resimleniyorsa. mutlaka gazetesiyledir.
Eğer aile dinlenme amacıyla bir arada
oturuyorsa. babanın elinde gazete,
annenin elinde örgü bulunmaktadır.
Örgü, annenin mutfak önlüğüyle
oturmadığı zaman kullandığı bir
aksesuvar gibidir. Kısacası ders
kıtaplannda, anneyı örgüsiiz ve
önlüksüz, babayı gazetesiz görmek
olanaksızdır 1991 yılı 2. sınıf
Hayat Bılgisi kitabından aşagıya
alınan ömek, anne ve babanın
bilgilenme ıle ılişkisinı çok ıyi
göstermektedir:
"Sabah babam erken kalkıvor.
Babamın ilk işi, radyodaki giinün ilk
haberierini dinlemek oluyor... Annem
ise arkası yann programlannı hiç
kaçırmaz."
Kitap okuyan kadın
1945 öncesinde ise, okumaya,
bilgilenmeye eğilimlı kadın imgesini
ders kitaplarında sıkça görüyoruz.
Kadınlar kitap okurken anlatılıyor
veya resımlenıyorlar.
1929 yılına ait Resimlı İlk Alfabe adlı
kitapta, "van \e kıraat (okuma)"
cümlesınin altındaki resimde, bir
kadın. dızınde kitabı ve çocuklan yanı
başinda. 1934-35 yılı İlk Mektep
Kıtabı'nda. anne ikı kızma kitap
okuyor. altta "Aile" yazıyor.
Yine aynı kitabın bir başka sayfasında
anne \e baba ayn ayn koltuklara
oturmuşlar. dikkatle kitaplannı
okuyorlar. Resmin altında "Anne,
Baba">azıyor.
1942 basımı Alfabe'de "Oku da
Adam Ol" dızelen var Bu dizelerın
üstünde anne. baba, büyükanne,
büyükbaba \ e küçük erkek çocuktan
oluşan bir resim bulunuyor.
Baba ve anne yan yana oturmuş, aynı
gazeteyi okuyorlar. küçük çocuk ise
büyükanne ve babasına çocuk gazetesi
A n110, liaba
Benim iki sevgilim var:
Biri annem. biri babam
ikisini de nekadar
Çok severim anlatnmunı'
EM JCAJAK O«EC£K
Babam bana palto aldı
Ann»m ka^ak orcceiı
Babam bana palto aldı
Annem itazaV orccck
Annem bcnı çol< sever.
Babam bcnı cok »«vtr.
Bcn dc onları çok stv#rlfl|.
35
1934 2. sınıf kitabından bir aile (solda). 1981 alfabesinde kadının konumu değişiyor (sağda).
okuyor.
1973 Alfabesi'nde de "Oku Yaz Adam
Ol" cümlesi bulunuyor. Fakat
üstündeki resimde erkek çocuklar
okula gidiyorlar. 1940'lardaki
okumanın \e adam olmanın kapsamı,
1970'lerde daraltılıyor. Artık ders
kitaplannda tek tük kadının elinde
kitap. gazete görülebiliyor. Aynca
"Arkası Yann" programlan dışında
radyo dinleyen. televizyon izleyen
anne resimlenne de rastlanmıyor.
Çünkü anneler: bulaşık. çamaşır
yıkayan, hastabakıcılık eden, sevgi
dagıtan varlıklar olarak sunuluyor. Bu
yıllarda eğitim polıtikalannı üretenler;
bu varlığın dış dünyada olup bitenle,
kültürle, bilgilenmeyle bir alıp
vereceği olmayacağını düşünüyorlar.
1937 Alfabesi'nde, daha henüz
geçmişı aşma hedefi varken çocuklar
annelenne şunlan söylüyordu:
"Seni hiç unutmam / Atatiirk'ü vatanı,
bayragı bana sen öğrettin / Onun için
seni çok severim."
Çocuklar Atatürk'ü. vatanı ve
bağımsızlığın sembolü olan bayragı
annelerinden öğreniyorlar, "reçel,
turşu" vs. yapmayı değil. O dönem,
kadın, öğreten konumunda. 1928 yılı
4. sınıf Yurt Bilgisı Kitabı'nda da
"Medeniyet Kaidelerinden" adlı
okuma parçasında anne, öğretendır:
u
... Medeni insanlar nasıl yaşarlar? Bu
da ders mi sanki? Biz bunu bilmiyor
muyuz, nasıl yaşamak lazım olduğunu
annemiz bize öğretmedi mi?"
Uygar insanlann nasıl
yaşadıklannın, nasıl yaşaması
gerektiğinin bilgisini veren annedir.
Çünkü kadınlar "medeniyetin motoru"
olarak görülür, toplumsal yaşamda
aktif olmaya özendirilir,
yönlendirilirler.
Ders kitaplannda 1945'ten sonra bu
yönelimden vazgeçildiği. 15-20 yılda.
öğretmen anneden, hizmetfcâr anneye
giden bir süreç yaşandığı
görülmektedir.
Oyunlarda rol dağılımı
1950'lere dek kızlarla erkekler birlikte
top oynar ip atlarken. sonralan benzen
örnekler azalmakta. 1968 Alfabesi'nde
"Okul OyunıT adlı parçada erkek
çocuk öğretmen olurken, Kaya ıle iki
kız, öğrencı oluyorlar.
Ve öğretmen, Kaya'ya. "Oku Ka>a
oku! / Çok oku iyi oku" diyor.
1939'da 1. sınıfjarda okutulan Okuma
Kitabı'ndaki "Öğretmenlik
Oyunu"nda ise yukandakinin tersine,
kız çocuk ön plana çıkanlıyor:
"Ülker gözünden ne olsa kaçmaz bir
kızdır. Bahçenin resmini çok iyi yaptığı
için yanşı o ka/andı; ikinci oyunda
öğretmen o oldu."
Bir kız çocuğunun, "gözünden ne olsa
kaçmaz" diye değcrlendrrildigi türden
örnekleri, daha sonraki vıllarda
görmek olanaksız.
TUT. TUT. TUT.
SUNA TOPU TUT.
ALTAN SOPA AL
ATA ATLA. 9 İ
n
1951 yılı Güzel Alfabe kitabında,
"Fener Alayı" başlıklı dize şöyle:
Kaya dört fener aldı / Mete iki bayrak
aldı / Onlar önde, Oya arkada / Öh! Ne
tatb oyun."
Evcilik oyunu
Oya'nın. Ayşe'nin ve annenin
arkalarda anlatıldığı metinler çok
sayıda. Bu ve benzeri oyunlarda erkek
çocuklar. daima kızlardan daha aktif
olarak anlatılıyor. Oysa evcilik
oyunlannda kızlar aktif konumda.
Evcilik oyunlannı başlatanlar ve
oyunla özdeşleştirilenler kızlar.
1964 Alfabesi'nde "EvcilikOyunu"
adlı parçada. Lale ve arkadaşiannın
oyunu anlatılıyor. Resimde Lale ve
arkadaşlan, yanlannda oyuncaklan
var. Bunlar: bebek, karyola, sandalye,
tencere, çanta, masa, mutfak dolabı,
çatal-kaşık. kâse gibi ev eşyalannın
minyatürlen. Kız çocuklannın
oyunlan ve oyuncaklan annelerinin
kullandığı eşyalardan farklı değil.
Oyunlanndaki temalar. ders
kitaplannda tanımlanan kadınlann
yaşam biçimlerinın birer aynası.
1981 Alfabesi'nde de üç kız ve
oyuncaklannın resmı var. Altta
şunlaryazılı:
"Guzel bir evimiz var / Selma gel sen
de oyna / Bak Ayşe reçel yaptı / Ben
çamaşır yıkadım / Bebek siit içecek"
Diğer sayfada da Ömer ve Ali
yanlanna gelir, kızlar onlan yanlanna
çagınr:
"Omer gel sen de oyna / Bak evimiz ne
güzel / Ayşe bana kazak örecek / Suna
yemek yapacak / .41i sen de baba ol /
Odun kömür al / Bana yeni palto al"
1986 Alfabesi'nde de aynı oyun
oynanır. Yalnızca resimler farklıdır.
Baba olan Ali gözlük takmış. ciddi
ciddi gazetesini okur. Kızlardan biri
biberonla bebeğini beslerken, digen
reçel yapar.
1964 yılında okutulan 1. sınıf
Uygulamalı Hayat Bilgisi adlı kitapta
"Evde Oyun" başlıklı yazıda, "Jale
bebekle oynuvor, Aziz kitap okuyor"
sözleri yer alıyor. Kitap okuma oyun
sayılamayacağı halde, Jale bebekle
oynarken. Aziz'in kitap okuduğu
belirtiliyor. Bebekle oynamak ve kitap
okumak çocuğun düşün dünyasını
geiiştirme bakımından yan yana
konduğu zaman, Aziz'in daha
avantajlı durumda oldugu ortaya
çıkıyor.
Kadına dayatılan gelecek
1973 yıh 5. sınıf Okuma Kitabı'ndaki
"Evcik" adlı dizeler. Jale'lerin,
Ayşe'lerin geleceklerinın "Evcik"ten
oluşacağının çarpıcı bir örneğidir:
"Kapı önünde Ayşe / Hanım hanımcık
iş gördü / Sonunda kendine göre / Bir
yuva kurdu... / Ayşem gibi dünyada /
Ayşeler dolu / Hepsi evcik oynar /
Oteden beri / Ayşeler büyür / Günün
birinde / Oyun evleri / Sahici olur."
Ders kitaplannda kız çocuklannın
"düşleri" böylesi örneklerle
oluşturuluyor. Sonra da çocuklara
öğretilen cinsiyete dayalı rol
kalıplan mutlak ve tek doğru
olarak sunuluyor. Kız çocuklan
"erkek" gibi, erkek çocuklan
"taz gibi" suçlamasıyla
karşılaşmamak için İcendilenne
"uygun" oyunlar oynayıp toplumsal
işbölümünde yerlerini alıyorlar. Bu
rollere uygun davranmayanlann
karşılaştıklan güçlükler ise
bilinmektedir.
1937 alfabesinde kız ve erkek çocuklar birlikte top oynarken (solda), 1981 alfabesinde kızlar ancak evcilik oynarken gösteriliyor (sağda). BİTTİ
Ç A L I Ş M A Y A Ş A M I N D A K A P I N I N Y E R İ / A v . M E B U S E T E K A Y
Çalışan kadınlarla ilgili yargılar-3-
Kamu yönetıminın kadına bakışını araştıran ça-
lışma sonuçlanna göre yöneticilerde (kadınlar da
dahıl) çalışan kadınla ilgili şu yargılar hâkimdir:
* Kadınlann çalışma yaşamı evlilik, gebelik, ço-
cuk bakımı. hasta bakımı nedeniyle sık sık kesilir,
devamsızlıklan fazladır,
* Göreve bağlılığı erkekten azdır,
* tşte erkekler kadar güvenilir değillerdir,
* ErkekJer kadar çalışkan değillerdir.
* Yolculuk gerektiren işlere uygun değillerdir.
Bu ankette. kadınlann erkeğe üstün gösterildiği
tek husus. kadınlann uysallıgı, itaatkârhğı olmuş-
tur. (Oya Çiftçi, Türk Kamu Yönetiminde Kadın
Görevliler.)
Diğer yandan erkek egemen bir toplumun tüm
geleneksel dayatmalan, değerleri, çalışan kadınla-
ra yansımaktadır:
* Başanlı erkeğın aile ve kişisel yaşarru sorgu-
lanmaz.
* Başanlı kadına ailesini, çocuklannı ihmal edi-
yorgözüyle bakılır.
* Erkeğin yükselme hırsı desteklenir. kadınınki
kösteklenir,
* Erkeğın yorgunluğu anlaşılırdır, kadının evde
yorgunluğu eleştinlir,
* Başanlı erkeğin kansı durumdan hoşnuttur, ba-
şanlı kadının kocası genellikle hoşnut dcğildır,
* Bir erkek ışyennde tüm enerjisinı ışine verebi-
lir. kadının enerjısının bir kısmınıev. bir kısmını ço-
cuklan almaktad/r.
* Erkeğe hiçbir şey fazla görülmez. Ama bir ka-
dın için hep ölçüler vardır. Çok hırslı, çok akıllı. çok
işini bilir vs. yergi yüklüdür.
Araştırmalann gösterdiği bir başka gerçek de,
cınsiyeti ne olursa olsun astlannın, kadın yöneticı-
lerle çalışmak istemediğidir. Erkekler kendilerini
aşağılanmış hissederken, bir erkek tarafından yö-
netılmeye alışkın olan kadınlann da kadın yöneti-
ciye olumsuz baktığı anlaşılıyor. Bir diğer neden de
erkekleri kendilerine rakip olarak görmeyen kadın-
lann. kadınlan kendilerine rakip olarak görmeleri.
Kadın bütttn gün çahşıyor
Kadının çalışma yaşamında yükselemeyişinin en
önemli nedenlerinden biri de ertesi işgününe hazır-
lanma olanağının olmayışıdır. Işten sonra evde de
çalışıp yorulan kadın, kendini geliştirecek ya da işi-
ne ağırlık verecek enerji ve motivasyondan yok-
sundur.
Banka-büro-tekstil iş kollannda, kadınlann yüz-
de 36'sının iş ve yola ayırdıklan zamanın 10 saati
aştığı görülmektedir. Ev işlerine ayırdıklan süre de
günde ortalama 3 saattir. Böylece kadınlann işgü-
nü. ortalama 13-14 saati bulmaktadır. Aynı araştır-
mada kadınlar. sendika ve siyasi bir partide çalış-
mayış nedenlenni vakitsizlik olarak açıkJamışlar-
dır. (Koray a.g.e.)
Özgürlük. yalnızca çalışmak, hatta harcama hak-
kını elde etmekle de kazanılmıyor. Özgurleşme, za-
manının kullanımında söz sahibi olmayı da içeri-
yor. Bunun için de verilen ikinci sınıf rolü benim-
seyen, erkeğin yaşamından ayn bir yaşam sürmey ı
doğal karşılayan kadının değişmesi gerekiyor. Ge-
leneklerin, kültürel değerlerin, eğitim anlayışının
değişmesi, önce kadının kendi haklanna sahip çık-
masıyla olanaklıdır. Özgürlük başkalannın bizim
adımıza kazanabileceği bir süreç değil.
Yasalar yeterli değil
Cumhuriyet döneminin yasalan. bugün ilericı ni-
teliklerini çoktan yitırdiler. Özellikle kabul edildi-
ği dönem için kadınlara ileri haklar sağlayan Me-
deni Kanun, bugün geleneksel düzene yasal zemin
oluşturuyor. 1980'li yıllarla tekrar başlayan kadın
hareketinin bu yasal zemini zorladığını, kadının ça-
lışmasını kocanın iznine bağlayan MK'nin 159.
maddesinin ve fahişeye tecavüzde 2'3 ceza indiri-
mi öngören TCK'nın 438. maddesinin iptali gibi
önemli kazanımlar sağladığını behrtmek gerekir.
Hukuk elbette çok önemli, ama tek başına yeter-
li değil. Anayasa Mahkemesi'nin kadının çalışma-
sı için koca izni arayan maddeyi değıştirmesi, kaç
kadının yaşamını değiştirdi? Yasalar genelde uzun
bir süre sonra etkili olmaya başlar. hakkını arayan-
lara dayanak sağlar. Bunun için öncelikle hak ara-
rnabilincinin oluşması önemli.
Kadının güçsüz konumu, sınıfsal çıkarlan farklı
erkekler arasındaki ortak çıkan oluşturur. Boyun
eğmeye yatkın olması e\de kocasını. işte işvereni-
ni memnun eder. Kendisıne dayatılan koşullara ye-
nik düşen kadın, başkaldırmayıp verili koşullarda
yaşamayı sürdürecekse ona uygun bir düşünce bi-
çimini de benimser.
Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu'nun 12 il-
de yaptırdığı araştırmaya göre. her 100 kadından
34'ü kocasından dayak yiyor. Raporda dayak atma
eğiliminin erkeğın kendini evde üstün, akıllı ve
mutlak hâkim olarak benımsemesinden kaynaklan-
dığı belirtiliyor. Dayak yiyenlerin hemen hepsi, da-
yağı boşanmaya tercih ettiklerinı, hatta boşandık-
tan sonra toplumda dul olarak çağnlacaklanna in-
tiharetmeyi seçeceklerini belirtiyor.
Özgürleşmek. yaşamı hakkında söz sahibi olmak
isteyen kadın, süreci sevdiklerinden, toplumdan de-
ğil. kendinden başlatmalıdır. Kendi sorunlanna ak-
tif müdahale eden kadınlar, er geç bir çıkış yolu bo-
luyorlar.
Nitekim 1991-1992 yıllanndagirişimcı kadınlar
arasında gerçekleştirilen bir anket çalışmasmda,
kadınlar geleneksel değerlerin abartıldığmı. toplu-
mun büyük bir değışımden geçtiğini. kırsal kesım-
de bile çalıştıklan için göğüslenemeyecek bir bas-
kı ile karşılaşmadıklannı belirtiyorlar. Aynca ev
kadınına karşı geleneksel tutumunu değıştirmeyen
kasaba erkeğinin, yanındaki dükkânı açan gınşim-
ci kadına destek olduğunu. saygı duyduğunu ısrar-
la vurguluyorlar. (Liderlik, Yöneticilik)
Gerçekten de bazen kimi değerlere ö>Ie büyük
anlamlar yüklüyoruz ki sonunda onun aşılamaz-
lığına kendimiz de katkıda bulunuyoruz.
POLITIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Gençlik Ateşi...
Marguerita Duras, 81 yaşındaöldü. Dilimizeçev-
rilmiş 20'den çok kitabı vardı. Bunun ikisini Ayşe
Kurşunlu Ortaç çevirmişti. ilk çevrileni "Hiroşima
Sevgilim"ü\. Bir yazarın bir başka dile 20'den çok ki-
tabı çevrilmişse yazar biraz da o dılden sayılır. Duras,
bizim için biraz öyle değil miydi? 20 ciltten fazla ki-
tap...
Ölümüne kadar ilk gençlik ateşiyle yanarken "Ben
ıslah olmaz birsolmilitanım" diyordu. "Özgür ve sol-
cuyum." Kendini böyle hissediyordu. Saygon yakın-
lannda Ho Şi Minh kentinde doğmuştu. Çocukluğu
Fransa'nın çeşitli kentlerinde geçmişti. Şimdı 81 'in-
de düğümleniyordu.
Devlet Tiyatroları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Bozkurt
Kuruç'tan şu mektubu aldım, diyordu ki:
"Devlet Tiyatrolan vakfımızın bir kültür sanat hiz-
meti ürûnü olarak büyük şair Nâzım Hikmet'/n Ku-
vayı Milliye Destanı'nın bestesinı sunmakla kıvanç
duyanz."
Nâzım Hikmet adını bir resmi belge üstünde görün-
ce ben ne kadar kıvanç duydum, ne kadar sevindim
bilemezsiniz! Resmi görüşçe adı yıllarca yasaklanmış
bir şair nasıl gün ışığına çıkıyordu. Nâzım Hikmet sağ-
lığında kendisi için bir şey istemezdi, ona vatan top-
raklan üstünde bir avuç söğüt gölgesi yeterdi.
Sayın Bozkurt Kuruç, şöyle de bir not düşüyor:
"Aynı eser 29 Mart 1996 günü Devlet Tiyatrolanmız-
da sahnelenecektir."
24 Aralık seçimlerinden sonra Meclis'i dolduran
milletvekillerinin derlenip toparianarak bir hükümet çı-
karamamalan doğrusu çok üzücüdür.
Sonunda hükümet kuruldu.
Demirel, Mesırt Yılmaz'a 3 dosya verdi.
Neydi bu 3 dosya?
Devlet sırrı...
Devletin esrarengiz sırlarından 3'ü...
Her türiü işlemlerden önce bir elden alınıyor, öteki
ele veriliyor. Böylece "esrarengiz"oluyor. Günlergeç-
tikçe bu 3 dosya çok önem kazanacaktır, elden ele
dolaşacaktır.
Gene Marguerita üstünde bir duralım, diyor ki:
"Arada bir kadeh şampanyamı artık içmıyorum.
Ben bir kahramanım. Içki yasaklanan bütün alkolik-
ler arada bir kadeh alııiar. Herkes ardında bir şey bı-
rakır ölürken... Benim hiçbir zaman büyük bir serve-
tim olmadı, kitaplanm oldu. Kitaplanmın içinde çok
satanlar vardı. Kitaplanma tapıyorum."
Nazım Hikmet çok talihsizdi. Kitaplannın kendi di-
linde, sağılığında, çok sattığını göremedi. Çünkü ki-
tapları kendi dilinde yasaktı. Bir dizesınde,
Kitaplanm bütün dillerde var
Kendi dilimde yasak... der.
Ne hazindır, insanın yaşarken kendi dilinde, kendi
kitaplarının yasaklanması...
Nazım Hikmet, kitaplarının yasaklandığını görmüş-
tü.
Kitapları yasaktı ama, 27 Mayıs'tan sonra kitapla-
rının haldır haldır satıldığını, vitrinlerde, sergilerde gör-
memişti. Böyle bir bolluğa hiçbir şairde rastlanma-
mıştı. Nâzım bunu görememıştı, ama dosttan bu kı-
vancı duymuşlardı.
içki yasaktı.
Ama biz yazar için kadehimizi kaldıralım. ", !
Sağlığal.. • .
•
Beri yandan Mesut Yılmaz hükümet programını
okurken DGM'de de Yaşar Kemal 20 aya mahkûm
oluyordu. Oysa yazar, M. Yılmaz'ın gözdesi değil miy-
di?
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Türlü bitkıler-
den çıkanlan ko-
kulu bir reçine. II
Dünya... El ele tu-
tuşarak oynanan
bir halk oyunu. 3/
Tanhın ve düşün-
cenın dıyalektık
bir süreç ıçınde
gelıştığını savu-
nan ünlü Alman
idealist filozoftı...
"Şahınım var,
bazlanm var —-
alışkın sazlanm
var" (Karacaoglan). 4/ Os-
manlı ordusunda ve donan-
masında hafıf pıyade asken...
Matematikte kullanılan sabıt
bir sayı. 5/ Eskı dilde yuva...
Ağırkokulu bırgaz. 6'Japon
lırık dramı... Avrupa'da bir
başkent. II Tavlada bırsayı...
Tann. 8/Hısse, pay... Haydut.
9/ Sababattin AlTnın bir öy-
kü kitabı... Arkadaş, dost.
YUKARTOAN AŞAĞFYA:
1/ Ters. aksı... Bezek. 2/ Güzel kadın... Gemilerde türlü ış-
lerde kullanılan bir tür demır halka. 3/ Isvıçre'de bir kent...
Notada durak ışaretı. 4/ Cılız, zayıf... Uğraş. 5/ Bir nota...
Hile, düzen. (>l Yan memnunluk belırten bir ünlem... Ağa-
cın reçınesını çıkarmada, boyanmış eskı mobilyalan temız-
lemede kullanılan beyaz toz. II Bir şeyı anımsamak ıçm ya-
zılan kısa yazı... Aruz ölçüsünde uzun okunması gereken bir
heceyi, kalıba uydurmak ıçın kısaltma. 8/Süslemede kulla-
nılan esnek bir kâğıt cınsı... Bir bağlaç. 9/ Közlenmış patlı-
can, sarmısaklı yoğurt ve kıyma ıle yapılan bir yemek.
95 ÜCRETLERİYLE
•14 KİŞİLİKSINIFLAROA CİDDİ VE KALİTEÜ
EâİTlM
Û Ş
*TOEFL, FCE VE ÖYSTE DİL HAZIRLIÖI
•OCNEYİMLİ TÛRK VE YABANCI KADRO
•YABANCILARLA OCRETSİZ PRATİK DERSLER
İNGİLİZCE-ALMANCA
DILTEM
DİL ÖĞRETİMİ BİZİM İŞİMİZ
*BASLANOIC TJMİHLBIIİ:
GONDOZ-AKSAB : 26 SUBAT. 4-11-1S-25 «AHT
HAFTA SONU : 2-»-1«-23-30 HART
Ebazlya Cad. Nos14
•dorfeAy
(CAROUSEL BİTtştftl)
TBL ve WAX:
570 76 20-21
Umutlannızı Fidan Dikerek Yeşertin
ORMAN BAKANLIĞI
AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ