Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 MART 1996 PAZARTESİ
10 DIŞ HABERLER
Moskova DostlukAnlaşması'na saldınOsmanlı ve Rus imparatoriuklannın
yıkılmasından sonra iki ülke arasında-
ki ilişkilerde yeni dönemin başlangıcı
olarak kabul edilen 16 mart 1921
Moskova Dostluk Anlaşması'nın 75.
yıldönümü yakiaşıyor. Tarihi yıldönü-
mü, yalnızca olumlu mesajlarla değil,
aynı zamanda keskin eleştirilerie kar-
şılanacağa benziyor. Geçenlerde Na-
zavisimaya gazetesinde yayımlanan,
Ermeni Topluluklan Konfederasyonu
Yürütme Sekreteri Karen Mikael-
yan'm yanm gazete sayfası uzunlu-
ğundaki yazısı, bu açıdan kaygı veri-
ciydi.
Mikaelyan, 1921'de imzalanan
Moskova ve Kars anlaşmalannın,
"uydurma bir ulusal kurtuluş sava-
şı veren" Kemalist Türkiye'ye destek
olan bolşevık yönetim tarafından im-
zalandığını öne sürerek Rus - Ermeni
dostluğuna zarar verildiğıni savunu-
yor. Sözü, bugün anti komünizm ve
tarihi-dinsel ortaklık temelinde Rusya
ile Ermenistan'ın konfederatif veyafe-
deratlf bir devlet kurması önerisine ka-
dar götüren Mikaelyan, bu iki anlaş-
RUSYA IÇIRIM
Sovyetler yeniden gündemde
Boris Veltsin
16 haziran Rusya Devlet Başkanlığı
seçimlerinin sonucunu en fazla
merak edenler arasında kuşkusuz
öteki BDT liderleri de bulunuyor.
Komünist Gennadiy Zyuganov'un
kazanma olasılığı, BDT
yöneticilerini korkutuyor. Çünkü
Zyuganov, Sovyetler Birliği'nın
"çağdaş bir biçimde" yeniden
kurulmasından yana.
Seçimler yaklaştıkça eski
Sovyetler, yeni birlik,
konfederasyon, bütünleşme gibi
sözcükler daha sık yineleniyor.
Geçenlerde Moskova'da,
aralannda reformcuların da
bulunduğu pek çok poütikacı ve
uzman, "2005 yılına kadar
Sovyetler Birliği yeniden
kurulabilir mi?" konulu bir oturum
düzenlendı.
Bugünlerde Rusya Parlamentosu
alt meclısi Duma, çok önemlı bir
yasa önerisini görüşecek.
Komünistlerin hazıriadığı öneriye
göre Sovyetler'i dağıtanların yasal
olmadığının yeni Duma tarafından
saptanması ısteniyor. Yanı Sovyetler Birliği'nın
lağvedilmesi kararının Rusya tarafından tek
yanlı olarak bozulması amaçlanıyor. Aynı
önerinin ikinci maddesi de ısteyen bütün eskı
Sovyet yurttaşlarının, Rusya yurttaşlığına
alınmasına olanak tanınması. Bunun başka bir
anlamı daha var. Böyle bir karar alınıyor.
Bunun yurttaşlığına seçeneklerin
(dolayısıyla yeni seçmenlenn) çoğu, ötekı BDT
ülkelerınde yaşayan Ruslar olacak; ki bunların
Gennadiy Zyuganov
sol ve milliyetçi eğilimli oldukları ve
Boris Yeltsin iktidarına soğuk
baktıkları biliniyor.
Aslında eski Sovyet ülkelerinin
yakınlaşmasından ve
bütünleşmesinden söz etmeyen
yok Rusya'da. Olası bir "yeni
ortak devletin" yöneticisi
olabıleceğıni hesaplayan eski lider
Mihail Gorbaçov da başkanlık
seçimlerine katılmaya karar
verdi.
BDT'nin "daha etkin biçimde
düzenlenmesi" görüşüne, Beyaz
Rusya ve Kazakıstan sıcak bakıyor.
Tacikıstan ve Ermenistan'ın tavn da
ılımlı. Ancak başta Ukrayna ve
Özbekıstan olmak üzere öteki
ülkeler bu konuyu tartışmaktan
kaçınıyor. Ukrayna, liderliğini Rusya
Parlamentosu üst meclisi yöneticisi
Yegor Stroyev'in yaptığı BDT
Pariamentolar Arası Konseyi'ne
katılmamakta direniyor. Ekonomik
işbirliği konusunda da
Moskova'nın en büyük başağnsı
Kiev. Rusya'da 1991 sonunda BDT ülkeleriyle
ekonomik ilişkilerden sorumlu bir komite
olarak kurulan, 1994 ocağında ise BDT
Ülkeleriyle işbırliği Bakanlığı olarak yeniden
düzenlenen kurumun önemı gıderek artıyor.
(Bakanlığı 1995 şubatından
bu yana Valeriy Serov yürütüyor.) Dışişleri
Bakanlığı'na Yevgeniy Primakov'un
gelmesınden sonra, Moskova'nın BDT
ülkelerine yönelik çabalannda belirgin bir
hareketlilik gözleniyor.
Ukrayna Kınm'a
ağırlığını koydu
Ukrayna Devlet Başkanı
Leonid Kuçma, Kınm'a
ağırlığını koydu.
Nüfusunun üçte ikisi
Ruslardan oluşan
yanmadadakı siyasal
güçlerin
bölünmüşlüğunden
yararlanarak Kınm'a
yönelik denetim
gücünü arttırdı.
Daha önce Kınm
Devlet Bakanı
Yuriy Meşkov'u
görevden
uzaklaştırarak
Kınm'ın
bağımsızlığını
engelleyen bir T~~Tİ
dizi karar almış M ? o n ı a
olan Kuçma, geçen
günlerde de Kınm
Başbakanlığı'na Ukraynalı
Arkadiy Demidenko'yu
atayarak konumunu
pekiştirdi. Sayılan
çoğaldıkça etkileri azalan
Rus partıleri ve örgütleri
ise yeniden birleşmeye
gayret edıyor. Rusya
komünistlenyle ılışkıler
geliştikçe, bu birleşmenın
öncelikle sol güçler
arasında gerçekleşeceğı,
fiili sürgündeki eski başkan
Meşkov'un da bu güçlere
destek vereceği tahminleri
sıkça dile getiriliyor.
Yanmadadakı Tatarlar da
kendi aralannda bölünmüş
durumda. Bir kısmının
Ruslarla, bir kısmının ise
Ukrayna yönetımıyle iyi
ilişkileri var.
Yetkilen Kiev
tarafından kabul
edilmeyen Kınm -
Tatar Meclisi,
kendini yasal
iktidar organı
olarak tanımlıyor.
Bu arada Kınm,
Kuçma Uk r
ayn
a ve Rusya
s
basınında
Türkıye'nın yanmadaya
yönelik oynadığı rolün
dikkat çekmeye
başladığı, özellikle de
Ankara'nın, Moskova'ya
karşı Kıev'le işbiriiğini
güçlendırdıği üzerine
gıderek daha sık yazılar
çıkıyor. Bu arada son
zamanlarda Kınm'da
Müslüman ve Pantürkist
örgutlerin faaliyetlerinın
yogunlaştığının altı
çızilıyor.
manın reddedilmesi, yani fiilen Kaf-
kasya sınırlannın yeniden düzenlen-
mesi çağrısında bulunuyor. Bu arada
çağnsının yol açabileceği tepkiyi yu-
muşatmak için kurnaz bulduğu bir yo-
la başvurarak "Japonya ve Eston-
ya'nın Rusya'ya yönelik toprak ta-
leplerinin hiç de savaşa yol açma-
dığını" kullanmaya çalışıyor.
Yazı boyunca "saldırgan", "sö-
mürgeci", "pantürkist", "kök-
tendinci" olarak nıtelendirilen Tür-
kiye ve "komünistlerin desteğty-
le Ermeni topraklarına sahip
olan Azerbaycan Müslüman
devleti" kınanıyor. Batı'nın bölge-
ye yönelik uyguladığı siyaset eleş-
tiriliyor. Rusya yönetimi, Batı'ya
karşı uyanlıyor.
Mikaelyan, 200 yıl boyunca Rus
koruması altında mutlu bir yaşam
süren Ermenilerin, bugün de Rus-
ya ile bırlikte olmak ıstediklerini, ke-
sintiye uğrayan "Rus - Ermeni
misyonıTnun (!) sürdürülmesı ge-
rektiğini savunuyor. Yazının başlığı:
Yanm Kalan Misyon.
Kremlın'm anti komünist tutu-
mundan azami yararlanmaya çalı-
şan Ermeni lıder, Moskova'yı olası
bir Rus-Ermenı ortak devletine ve-
ya sıkı işbirliğine özendirmek için
oldukça bonkör davranıyor: Rus-
ya'yı özendirmek için sıralanan va-
atler arasında, Ermenilerin ABD,
Fransa ve Ortadoğu'da Rusya ya-
ranna lobı yapmalar, VVashington'la
Moskova'yı yakınlaştırmalan, Ka-
rabağ, Abhazya, Kınm, Osetya ve
başka bölgelerde Rus çıkarlarının
korunması ve hatta Rusya'nın
"gerçek bir demokratik devlet
haline getirilmesi" (!) yer alıyor.
Aynı gazetede birkaç gün sonra
da söz konusu yazıya yanıt niteli-
ğinde ve adı geçen bütün devletle-
rin eleştirel değerlendirildiği olduk-
ça uzun bir yazıya yer verildi. Vik-
tor Nadein - Rayevskiy imzalı ya-
zıda, Rusya Federasyonu'nun Sov-
yet devletinin devamı olduğu anım-
satıldı ve uluslararası hukuk ile bu-
günkü devletler arası sınırfara uyul-
ması gerektiğı belırtildi.
Hatay'ın sorunyapılmasının sıkınülanikinci Dünya Savaşı'nda işgal
altındakı Fransa'nın Vishv hükü-
meti, Suriyelileri memnun etmek
umuduyla 1941 'de -Lübnan'ı ay-
n tutarak- Sunye'nın bağımsızlı-
öını ilan etmıştı. Ama Fransız ve
Ingiliz kuv \ etleri henüz çekılme-
mişti. Bunlarancak 1946nısanın-
da çekilince Surıye gerçek ba-
gımsızlığına kavuşacaktı.
Türkıye. Sunye'nin Fransız
"mandat*" yönetiminden kurtul-
masını sevınçle karşılamıştı. An-
cak Suriye'yı tanımak da gereki-
yordu Çünku bu tanımayı, yeni
komşusunun. Hatay'ın Türki-
ye'ye baglanmış olması gerçeği-
ni kabul etmesi koşuluna bağlı
îutmak ıstemı^ti. Bu ısteği kabul
edilınceve değin Şam'da sadece
bir ba^kon.solos bulundurmayı
yeğlemi^D. Ne \ar kı Suriydiler
bö>le bir koşula razı olmaktan
kaçınıyordu. Bu. onlariçin vatan-
ianna ıhanetgibı görünecekti. Bi-
zim ısrarlı tutumumuz kanımızca
yersizdi. Nasılsa hukuksal ba-
kımdan \e fıılen giiçlü durum-
daydık. Bu gerçek kısa bir süre
sonra anlaşılmış olacak kı. Türk
hükümeti Suriye *yi 6 Mart
1946 da resmen tanımış. 3 hafta
sonra da Abdülahat Akşin'ı ilk
elçi olarak Şam'a yollamıştı. Er-
tesi hafta ılk Sunye elçısı İhsan
Şerif, Ankara'da güven mektubu-
nu sunmuştu.
Öte yandan. Suriyeliler her ne
kadar Hatay"ın I939"da Türki-
ye'ye bağlanmasını başından be-
ri sindirememişlerse de, ılişkile-
rin kurulması için bu konuda, bi-
çimsel de kalsa, haklannı mah-
fuz tutmak gibi bir koşul öne sür-
memişlerdi. Zaten Suriye Dışiş-
leri Bakanlığı 5 Temmuz 1944'te
Şam'-daki yabancı temsilcilikle-
re (o sırada Türkiye'nin sadece
başkonsoloslugu vardı) yolladığı
bir genelge-notada, "Suriye hü-
kümetinin Fransa tarafından şim-
drve dek Suriye adına bağıtladığı
anlaşmalara bağlı kalmak yü-
kümlülüğünü kabul ettiğini bil-
dirmekle mutluluk du\makta-
dır"(l)demışti.
İyi Komşuluk Sözleşmesi
Bununla bırlikte. Hatay'ın Tür-
kiye'ye geçtiğı açıkça ya da zım-
nen kabul anlamına gelecek hare-
ketlerden kaçınmışlardı. Nitekim
daha Fransızlar zamanında hazır-
lanan 30 Mart 1940 günlü Dost-
luk ve lyı Komşuluk Sözleşme-
si'nin yürürlüğe konulmasını ön-
lemişler; daha sonralan ortak sı-
nınn Hatay kesiminde işaret taş-
iannın yenilenmesine bile karşı
çıkmışlar; sadece sınır üzerinde
sıradan işler için anlaşma ve pro-
tokoller yapmakla yetinmişlerdi.
Aşağıda değineceğimiz üzere bu
durum, ancak 1967protokolleriy-
le bir ölçüde değışme umudu ve-
recekti.
1949'da Cumhurbaşkanı Şük-
rü EI-Kuv\etH'yi devirerek albay-
lar yönetimi dönemı başlatan
Hüsnfi Zaim, Atatürk reformlan-
nm hayranı bir kişi olarak Türki-
• Zamanın Dışişleri Bakanı Georges Bonnet,
Ankara'daki büyükelçisine 11 Temmuz 1938'de
yolladığı bir mesajda, Hatay'ın geleceği
konusunda büyükelçinin kaygılarını
yatıştırmak üzere şunlan bildiriyordu:
"Biz 1921 yıhndan
beri İskenderun Sancağf nda halkın
demografik dengesini Türkler aleyhine
değiştirmek için oraya Suriye'nin başka
yerlerinden halk ve antikemalist göçmenler
(Ermenileri kastediyor) yerleştirdik"
Bağdat(§> )
Yüzölçümû: 185 bın m
2
.
Nüfus (1993): 13.3 mılyon
Yıllık nüfus arbşı: % 3.66
Başkent Şam (2.6 milyon)
Halep: 2.5 milyon
Humus: 1 0 milyon
Lazkiye (liman): 0.8 milyon
Türfciye-Suriye sının: 808 Km.
SİYASAL REJİM VE HALK
•1973 Anayasası'na gore Halkçı ve Sosyalist Cumhunyet;
Arap Sunye, Arap vatanının parçasıdır.
•Cumhurbaşkanı Müslüman; Islamda İçtihat'tn onemı;
Çok partılı bir demokrası, 4 yılda bir seçım; Pratıkte
yasama, yürutme ve yargı cumhurbaşkanı denetıminde.
Demokrası ve özgürlükler kağrtta kalıyor.
•BAAS partısı 1963'ten berı ıktidarda;
Cumhurbaşkanı 1971'den berı General Hafız Esad.
Halkın % 9O'ı Müslüman; bunlann % 75'ı
Sünnı, % 12'sı Alevı, % 3'ü Dürzı; Sünnılenn
yaklaşık 750 bını Kürt
%10 Hınstiyan. Bunların;
% 30'u Ermeni (440 bın);
% 16'sı Katolık Süryanı, gerisı Greek-Ortodoks vb
GENERAhMAFlZ ESAD
EKONOMİ
GSMH(1991):17 24mılyar
Kişi başına yıllık gefir 1.380 dolar
Yılhk ekonomik büyüme hızı (1991): % 8.2
GSMH'de tanmın payı: % 30 fTanmda çalışan % 32)
GSMH'de sanayinin payı: % 23 (Sanayıde çalışan % 32
GSMH'de servislerin payı: % 47 (Servıste % 36)
ithalat: 3 4 milyon dolar
ihracat: 2 7 milyon dolar
Petrol üretimi (1992): 25 milyon ton (Bırazı ıhraç edilıyor)
Doğalgaz: 16 milyar m3
. (1992)
1992'den ben ekonomı liberalleştiriliyor
Dış borç 16.8 milyar dolar (Çoğu, Rusya'dan alınan silah ve
malzeme için)
ye ile iyi ilişkiler kurmaya çalış-
mıştı. 5 ay sonra onu deviren Al-
bay Hinnavi de aynı yılın sonla-
nnda Albay Edib Şişakli (Türkçe
aslı Çiçekli) tarafından de\ rilmiş-
ti.
Çiçekli, kendisini cumhurbaş-
kanı seçtirmiş. popülarite kazan-
mak için de Suriye'nin "gaspedi-
len İskenderun" (Hatay) bölgesi-
nın gen alınması gereğinden söz
etmeye başlamış, bastırdığı hari-
talarda Hatay'ı Suriye sınırlan
içınde göstermiştı.
Onun bu tutumu Ankara'yı kız-
dırmıştı. Bu kızgınlığın sonucu
olarak. özellikle Cumhurbaşkanı
Celal Bayar'ın ısranyla elçimiz
Karasapan. 1953 >ılı bahannda
gen çekilmışti. Yerine "sürekli
maslahatgüzar" sıfatıyla ben gö-
reviendirilmiştim. Bu sıfatla 2 yıl
Şam'da kaldım. Suriye gerçeğini
biraz olsun anlamak, incelemek
ftrsatını buldum. ilişkiler düzel-
meye yüz tutunca yeni elçi gönde-
rildi. Ben de Ankara'Ja Enfor-
masyon Dairesi'ni (sözcülük)
kurmakla görevlendirildim. Suri-
ye'ye olan ilgim sürecekti.
"Neden elçinizi çektiniz?"
Dıploması kurallanna göre sü-
reklı işgûder, kendi dışişleri baka-
nının resmi bir mektubu ile karşı
taraf dışişleri bakanı nezdine yol-
lanır. Ankara'nın elçiyi çekme ka-
ran onları etkilemiş olacak ki
Şam'da bakan ve yardımcılan be-
ni hemen kabul ettiler, gönül alı-
cı biçimde davrandılar. Türki-
ye'nin önemini bildiklerini his-
settirdiler. Asıl şaşırtıcı olay. iki
hafta sonra Cumhurbaşkanı Çi-
çekli'nin beni kabulü oldu. Ka-
bul, 1. Dünya Savaşı sırasında Su-
riye-Filistin-Hicaz valisi olan Sa-
kâllıCemal Paşa'nın -kı Sunyelı-
ler onu, Fransızlarla gizli temas-
laragirişentanınnıışkişileri idam
ettirdi diye sevmezler- yaptırdığı.
sonradan "KasrHCumhuriye''adı
verilenbinadadüzenlenmişti Çi-
çekJi, bir süre İstanbul'da "Mek-
teb-i Harbiye"de okuduğu için az
çok Türkçe bilıyordu.
Içinden çıkamazsa Fransızca
konuşuyordu. Hoşgeldiniz. söz-
lerinden ;>onra, "Neden elçinizi
çektiniz" deyince kendısınin "İs-
kenderun kampanvasrnı anım-
sattım. Yanıt olarak. "Bu,içtüke-
tim içindir, yapmaya mecburum.
Siz bizden İ0 kez daha giiçlüsü-
nüz. Böyle bir emel güdebilir mi-
yiz? Lütfen hükümetinize yazui,
bu yüzden ilişkilerimiz bozubna-
sın" dedi.
Çiçekli bu itirafında samimi
görünüyordu. Ama dev letler ara-
sı ilişkilerde sorumluluk duygu-
sundan yoksundu.
'Iç tüketim' tutkusu
Türk-Suriye ilişkilerinde Suri-
yeli liderin "iç nlketün" tutkusu
hcm uluslararası kurallardan hem
dc gerçeklerden uzak kalıyordu.
Şıı da var ki, bız de aşın duygu-
sallık içinde davranıyorduk. On-
lar çızme> i a^madıkça gülüp geç-
mek belki daha etkili olabılirdı.
Çünkü. Sünnisı ve Alevisıyle
Araptan çok Türkün yaşadıgı Ha-
tay, anavatanına katılmış, hak ye-
rini bulmuş. bırleşme artık tarih
olmuştu. Fransa Dışişlen arşıvle-
rinde buiduğum ilgınç bir belge-
yi burada belirtmek isterim: Za-
manın Dışişleri Bakanı Georges
Bonnet. Ankara'daki büyükelçi-
sine 11 Temmuz I938'de yolladı-
ğı bir mesajda, Hatay'ın geleceği
konusunda büyükelçinin kaygıla-
nnı yatıştırmak üzere şunlan bil-
din>ordu: "Biz 1921 vılından be-
ri İskenderun Sancağı'nda halkın
demografik dengesini Türkler
ale>hine değiştirmek için oraya
Suriye'nin başka >erlerinden hadk
ve antikemalist göçmenler (Erme-
nileri kastediyor) yerleştirdik" (2).
Demografik durum, 1937 Fran-
sız istatistiklerine göre, 210 bin
kişiden oluşan Hatay nüfusunda
% 39.7'si Türk; Alevisi ve Sünni-
siyle % 38'sı Arap; gerisi çeşitli
etnilerdi. Bu çeşitli etniler içinde
% 11 ile Ermenıler başta geliyor-
du.
Fransız yönetimi olası bir ple-
bisitte bu çeşitli etnilerden yarar-
lanmayı düşünüyordu. Ama ger-
çekleştiımek fırsatını bulamaya-
caktı. Çünkü Atatürk bastınyor-
du: 2. Dünya Savaşı yaklaşıyordu.
Fransa Türkiye'yi Batı ittifakına
sokmak istıyordu, onu kollamak
zorundaydı.
'Gaspedilen İskenderun'
Türkıye. Hata> gerçeğini son-
suza dek korumak gücüne sahip-
tir. Bu gerçek Suriyelilerce de ya-
vaş yavaş anlaşılmaktadır. Nite-
kim. Hafız Esad iktidara geçişi-
nin ikinci yılında (1972). her yıl
29 kasımda yapılan "gaspedilen
İskenderun''
1
gösterilerini yasak
etmıştir. Böylece, 29 Kasım
1937'de Türkiye ile Fransa ara-
sında vanlan anlaşma gereğı Ha-
tay Anayasası'nın yürürlüğe gir-
mesi milli protesto vesilesi ol-
maktan çıkmış, sadece 29 kasım
günü 1947'de BM Genel Kuru-
lu'nun Filistin'in bölünmesi ka-
rannı protesto geleneği olarak
kalmıştır.
Hatay konusundakı bu yeni
yaklaşım nedeniyledir ki, bugün-
kü Suriye Dışişleri Bakanı Tank
Şara 1991 'de Ankara'ya geldığin-
de. gazetecilenn. Suriye'nin Ha-
tay savlan konusundaki sorulan-
nı "Geçmişi bırakalım, ileriye ba-
kalun" dıye yanıtlamıştır. Hatay
hâlâ Sunye haritalannm içinde
göriinse ve bu acaiplik okul kitap-
lannda yazılsa da konu iki kom-
şunun bugünkü sorunlan dışında
kalmaya ve zamanla erimeye, yok
olmaya mahkûmdur.
(1) TC. Dışiilerı Arfivi. Sunye,
1944.
(2) Fransa Dışişleri Arşivleh, Do-
cuments Dıplomatıque Français.
19J2-193H Serw2. CilıX. Belge 185.
YARIN: Bağdat Paktı ve
Türkiye-Suriye ilişkileri
TURNIKE
SEMIH GUNVER
Lady D. 23 Milyon Dolar
Alarak Boşamyor
Gülgûn Feyman Show TV'den Interstar'a 1 mil-
yon dolara transfer oldu. Ayd? 30 bin dolar ücret ala-
cak.
Futbolcu şeytan Rıdvan kansından ayrılıyor, 7.5
milyar TL nafaka ödemeyi taahhüt etmiş. Oğluna,
eğitimi için 300 bin dolar ayırmış.
Ve Mesut Yılmaz ANAYOL hükümetinin bakan-
lar listesını Sayın Demirel'e sundu.
Ankara, kalın bir kar tabakası altında, ABD kent-
leri ile rekabet halindeydi. istanbul'da Efes, Mila-
no'nun Stefanel takımını 8 sayı farkla yendi, yüreği-
mizi ağzımıza getirdi. Haftaya Milano'da kupa fina-
linin rövanşı var.
Necmettin Erbakan, Ecevit'e "Deve misin, kuş
musun" sorusunu yöneltti. Ecevit de Erbakan'ı bu-
kalemuna benzetti.
Çiller başbakanlığı Mesut Yılmaz'a nihayet bırak-
tı, ama kamuoyunda puanını da arttırdı. Türk demok-
rasisinin düzeyini yükseltti.
Yalım Erez'e özel bir sempatim yoktu. Fakat,
ANAYOL'un gerçekleşmesinde gösterdiği gayrete
ve özellikle ANAP ve DYP'yi tek parti haline getir-
mekteki ısrarına hayran kaldım. Kendisini kutlanm.
Sanayi Bakanlığı'nı hakettı.
Yılmaz'ın hükümet listesinde yer almayan önem-
li politikacılar var. Zaten kendisi de isimlerin saptan-
masında zorluklarla karşılaştıklannı açıklamak zo-
runda kaldı.
Hükümet programı iddialı. Yeni başbakan başan-
yı ilk altı ayda sağlamayı hedef olarak alıyor. Kuru-
lan reform hükümeti olacakmış. Devietin niteliği el-
den geçirilecekmiş. Yılmaz zoru başarabilecek mi?
Bakanlar seçilirken parti içi dengelere öncelik veril-
miş. Çiller, güvendigi adamlannı kabineye aldımnış.
Ekonominin idaresinde eskı rakipler yan yana geti-
rilmiş.
Ben bu yazımda beni özellikle ilgilendiren eski
mesleğim Dışişleri'nin başına getırilen Sayın Emre
Gönensay'dan söz etmek istiyorum.
Gönensay, ABD'deeğıtimıni tamamlamış. Çiller'in
kolejden arkadaşı. İyi bir ekonomist. ABD'de de şah-
si dostlan var. ingilizcesi mükemmel. Sayın Demi-
rel'in de danışmanlığını yapmış. Sonra, Çiller'in şem-
siyesinin altına girmiş. Sık sık bakan değiştirmeye
alışmış olan Dışişleri'nin başında uzun süre kalabil-
me olanağına sahip.
Dış polıtıkamızın en çetin sorunlaria dolu olduğu
sıkıntılı bir devrede ışe başlıyor. Başarılı olması için
gereklı şartlar mevcut. Kendisine naçizane bazı tav-
sıye ve telkınlerde bulunacağım.
Uygulayacağı politika devietin dış politıkası ola-
caktır. Dışişleri bakanının sırası ile cumhurbaşkanı,
başbakan, TBMM, Genelkurmay, ilgili diğer bakan-
lıklar, ünıversıteler, işadamları ve medya ile yakın ve
sıcak ilişkiler, sürekli işbirliği halinde olması gerekir.
Dışişleri bakanı kimsenin şahsi temsilcisi değildir.
Başarısının sım Dışişleri Bakanlığı ile yapacağı or-
tak çalışmalarda yatar. Dışişleri Bakanlığı'nın, bilgı-
li, deneyımli, partiler dışı, dürüst görevlileri dışişleri
bakanının güveneceği en değerlı yardımcılardır. Ba-
kanın, Dışişleri'ne sıcak yanaşması, diplomatlar kad-
rosuna yakınlık göstermesi, onlan dinlemesi ve ge-
rektiği zaman onlan savunması gerekir. Dışişleri ba-
kanı Dışişleri'ne sırtını dönerek, dış politikayı yürü-
temez. Bakanın, konulan incelemesi, dosyalan göz-
den geçinmesi, acele hareket etmemesi, sinirlenme-
mesi, fevri karariardan kaçınması lazımdır. Dışişleri
Bakanlığı'nın çözümlenmemiş sorunlan sahipsiz kal-
mıştır. Bakanlık binası çalışmafan yürütebilecek du-
rumda değildir.
Yeni binanın inşası, tahsisatsızlık nedeni ile yan
yolda kalmıştır. Memuriann terfi ve atama işleri sü-
rüncemede bırakılmıştır. Meslek memurian arasın-
da büyük bir huzursuzluk vardır. Dışişleri memuria-
nnın merkezde, mesleklerinin icaplanna uygun şe-
kilde geçınmelerine maddi olanakları kâfi gelme-
mektedir. Sayın Gönensay'ın bu maddi konulara ön-
celikle eğilmesi gerekir. Bunlan yerine getiren bakan,
siyasi konularda Dışişleri'nden daha ileri bir işbirliği
ve sorumluluğu beklemek hakkına sahip olacaktır.
Gönensay'ın, Dışişleri'nı, dış politikanın yürütülme-
sinde devre dışı bırakmayacak kadar akıllı ve uzak
görüşlü olduğuna inanıyorum. Yeni bakana başan-
lar diler ve şerefli görevinin uzun süreli olmasını di-
lerim. Mesut Yılmaz, yarın TBMM'den güvenoyu
alacaktır. Necmettin Erbakan'ın partisinin olumsuz
oy kullanması doğaldır. Erbakan'ın, partisinin biröcü
olmadığını ispatlayabilmesi için Refah bünyesinde-
ki bazı öcüden de korkunç ve tehlikeli elemanlan hi-
zaya getinnesi şarttır. BBR kendisini Meclis'e sok-
muş olan Yılmaz'a karşı olumsuz oy kullanırsa, bu-
nu kendilerinden beklenilmeyen bir davranış olarak
telakki etmem. Fakat, CHP de, aynı yolu takip eder-
se, bu olumsuz davranışı bir politik hata olarak ni-
teler ve düne kadar ortaklık yaptığı Çiller'e karşı cep-
he almanın CHP'yi onurlandırmayacağını düşünü-
rüm.
BM-lrak petrol pazarlığı
2i. turda anlaşma
bekleniyor
NEW YORK (AA) -
Birleşmiş Milletler ile Irak
arasındakı petrol pazarlığı-
nın ikinci turu, bugün New
York'ta başlayacak.
Taraflar, 6 şubafta başla-
yan ve 15 gün süren teknik
nitelikteki ilk tur görüşme-
ler sonunda. "pazarlığin de-
vamına, siyasi makamlann
karar vereceklerini" açıkla-
mışlardı.
BM Sözcüsü tarafından
yapılan açıklamaya göre,
ikinci tur müzakerelerde de
heyetlerin düzeylerinde
herhangi bir değişiklik ol-
mayacak.
Sözcü Sylvana Fao, ikin-
ci tur görüşmeler sırasında
BM heyetine yine Genel
Sekreter Yardımcısı Hans
CoreU'ın başkanlık edece-
ğıni bıldirdi. Irak heyetine
de yine Abdülamir al-An-
bari'nın başkanlık etmesi
bekleniyor.
Taraflar, ikinci tur görüş-
meler sonunda anlaşmaya
vanrlarsa, BM i!e Bağdat
yönetimi arasında bir mu-
tabakat muhtırası imzalana-
cak. Muhtıraya büyük ola-
sılıkla BM adına Genel
Sekreter Butros Gali, Irak
adına ise Başbakan Birinci
Yardımcısı Tank Aziz imza
atacak.
Anlaşmaya vanlması ha-
linde Irak. 6 ayiık dönem
içinde toplam 2 milyar do-
larlık petrol ihraç ederek,
sağlayacağı gelirin yaklaşık
yansiyla satın alacağı gıda
ve ilaç gibi acil ihtiyaç mad-
delerini sivil halka dağıta-
cak. Gelirin kalan yansı ise.
BM Tazminat Fonu'yla,
Kuzey Irak'ta yaşayan kürt-
lerin ihtiyaçlan için aynla-
cak. tlk 6 aylık uygulama-
dan başanlı sonuç alınması
halinde de BM Güvenlik
Konseyi'nin bu u>gulama-
nın süresini uzatması bek-
leniyor.