05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 MART 1996 PAZARTESİ 10 DIŞ HABERLER Moskova DostlukAnlaşması'na saldınOsmanlı ve Rus imparatoriuklannın yıkılmasından sonra iki ülke arasında- ki ilişkilerde yeni dönemin başlangıcı olarak kabul edilen 16 mart 1921 Moskova Dostluk Anlaşması'nın 75. yıldönümü yakiaşıyor. Tarihi yıldönü- mü, yalnızca olumlu mesajlarla değil, aynı zamanda keskin eleştirilerie kar- şılanacağa benziyor. Geçenlerde Na- zavisimaya gazetesinde yayımlanan, Ermeni Topluluklan Konfederasyonu Yürütme Sekreteri Karen Mikael- yan'm yanm gazete sayfası uzunlu- ğundaki yazısı, bu açıdan kaygı veri- ciydi. Mikaelyan, 1921'de imzalanan Moskova ve Kars anlaşmalannın, "uydurma bir ulusal kurtuluş sava- şı veren" Kemalist Türkiye'ye destek olan bolşevık yönetim tarafından im- zalandığını öne sürerek Rus - Ermeni dostluğuna zarar verildiğıni savunu- yor. Sözü, bugün anti komünizm ve tarihi-dinsel ortaklık temelinde Rusya ile Ermenistan'ın konfederatif veyafe- deratlf bir devlet kurması önerisine ka- dar götüren Mikaelyan, bu iki anlaş- RUSYA IÇIRIM Sovyetler yeniden gündemde Boris Veltsin 16 haziran Rusya Devlet Başkanlığı seçimlerinin sonucunu en fazla merak edenler arasında kuşkusuz öteki BDT liderleri de bulunuyor. Komünist Gennadiy Zyuganov'un kazanma olasılığı, BDT yöneticilerini korkutuyor. Çünkü Zyuganov, Sovyetler Birliği'nın "çağdaş bir biçimde" yeniden kurulmasından yana. Seçimler yaklaştıkça eski Sovyetler, yeni birlik, konfederasyon, bütünleşme gibi sözcükler daha sık yineleniyor. Geçenlerde Moskova'da, aralannda reformcuların da bulunduğu pek çok poütikacı ve uzman, "2005 yılına kadar Sovyetler Birliği yeniden kurulabilir mi?" konulu bir oturum düzenlendı. Bugünlerde Rusya Parlamentosu alt meclısi Duma, çok önemlı bir yasa önerisini görüşecek. Komünistlerin hazıriadığı öneriye göre Sovyetler'i dağıtanların yasal olmadığının yeni Duma tarafından saptanması ısteniyor. Yanı Sovyetler Birliği'nın lağvedilmesi kararının Rusya tarafından tek yanlı olarak bozulması amaçlanıyor. Aynı önerinin ikinci maddesi de ısteyen bütün eskı Sovyet yurttaşlarının, Rusya yurttaşlığına alınmasına olanak tanınması. Bunun başka bir anlamı daha var. Böyle bir karar alınıyor. Bunun yurttaşlığına seçeneklerin (dolayısıyla yeni seçmenlenn) çoğu, ötekı BDT ülkelerınde yaşayan Ruslar olacak; ki bunların Gennadiy Zyuganov sol ve milliyetçi eğilimli oldukları ve Boris Yeltsin iktidarına soğuk baktıkları biliniyor. Aslında eski Sovyet ülkelerinin yakınlaşmasından ve bütünleşmesinden söz etmeyen yok Rusya'da. Olası bir "yeni ortak devletin" yöneticisi olabıleceğıni hesaplayan eski lider Mihail Gorbaçov da başkanlık seçimlerine katılmaya karar verdi. BDT'nin "daha etkin biçimde düzenlenmesi" görüşüne, Beyaz Rusya ve Kazakıstan sıcak bakıyor. Tacikıstan ve Ermenistan'ın tavn da ılımlı. Ancak başta Ukrayna ve Özbekıstan olmak üzere öteki ülkeler bu konuyu tartışmaktan kaçınıyor. Ukrayna, liderliğini Rusya Parlamentosu üst meclisi yöneticisi Yegor Stroyev'in yaptığı BDT Pariamentolar Arası Konseyi'ne katılmamakta direniyor. Ekonomik işbirliği konusunda da Moskova'nın en büyük başağnsı Kiev. Rusya'da 1991 sonunda BDT ülkeleriyle ekonomik ilişkilerden sorumlu bir komite olarak kurulan, 1994 ocağında ise BDT Ülkeleriyle işbırliği Bakanlığı olarak yeniden düzenlenen kurumun önemı gıderek artıyor. (Bakanlığı 1995 şubatından bu yana Valeriy Serov yürütüyor.) Dışişleri Bakanlığı'na Yevgeniy Primakov'un gelmesınden sonra, Moskova'nın BDT ülkelerine yönelik çabalannda belirgin bir hareketlilik gözleniyor. Ukrayna Kınm'a ağırlığını koydu Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kuçma, Kınm'a ağırlığını koydu. Nüfusunun üçte ikisi Ruslardan oluşan yanmadadakı siyasal güçlerin bölünmüşlüğunden yararlanarak Kınm'a yönelik denetim gücünü arttırdı. Daha önce Kınm Devlet Bakanı Yuriy Meşkov'u görevden uzaklaştırarak Kınm'ın bağımsızlığını engelleyen bir T~~Tİ dizi karar almış M ? o n ı a olan Kuçma, geçen günlerde de Kınm Başbakanlığı'na Ukraynalı Arkadiy Demidenko'yu atayarak konumunu pekiştirdi. Sayılan çoğaldıkça etkileri azalan Rus partıleri ve örgütleri ise yeniden birleşmeye gayret edıyor. Rusya komünistlenyle ılışkıler geliştikçe, bu birleşmenın öncelikle sol güçler arasında gerçekleşeceğı, fiili sürgündeki eski başkan Meşkov'un da bu güçlere destek vereceği tahminleri sıkça dile getiriliyor. Yanmadadakı Tatarlar da kendi aralannda bölünmüş durumda. Bir kısmının Ruslarla, bir kısmının ise Ukrayna yönetımıyle iyi ilişkileri var. Yetkilen Kiev tarafından kabul edilmeyen Kınm - Tatar Meclisi, kendini yasal iktidar organı olarak tanımlıyor. Bu arada Kınm, Kuçma Uk r ayn a ve Rusya s basınında Türkıye'nın yanmadaya yönelik oynadığı rolün dikkat çekmeye başladığı, özellikle de Ankara'nın, Moskova'ya karşı Kıev'le işbiriiğini güçlendırdıği üzerine gıderek daha sık yazılar çıkıyor. Bu arada son zamanlarda Kınm'da Müslüman ve Pantürkist örgutlerin faaliyetlerinın yogunlaştığının altı çızilıyor. manın reddedilmesi, yani fiilen Kaf- kasya sınırlannın yeniden düzenlen- mesi çağrısında bulunuyor. Bu arada çağnsının yol açabileceği tepkiyi yu- muşatmak için kurnaz bulduğu bir yo- la başvurarak "Japonya ve Eston- ya'nın Rusya'ya yönelik toprak ta- leplerinin hiç de savaşa yol açma- dığını" kullanmaya çalışıyor. Yazı boyunca "saldırgan", "sö- mürgeci", "pantürkist", "kök- tendinci" olarak nıtelendirilen Tür- kiye ve "komünistlerin desteğty- le Ermeni topraklarına sahip olan Azerbaycan Müslüman devleti" kınanıyor. Batı'nın bölge- ye yönelik uyguladığı siyaset eleş- tiriliyor. Rusya yönetimi, Batı'ya karşı uyanlıyor. Mikaelyan, 200 yıl boyunca Rus koruması altında mutlu bir yaşam süren Ermenilerin, bugün de Rus- ya ile bırlikte olmak ıstediklerini, ke- sintiye uğrayan "Rus - Ermeni misyonıTnun (!) sürdürülmesı ge- rektiğini savunuyor. Yazının başlığı: Yanm Kalan Misyon. Kremlın'm anti komünist tutu- mundan azami yararlanmaya çalı- şan Ermeni lıder, Moskova'yı olası bir Rus-Ermenı ortak devletine ve- ya sıkı işbirliğine özendirmek için oldukça bonkör davranıyor: Rus- ya'yı özendirmek için sıralanan va- atler arasında, Ermenilerin ABD, Fransa ve Ortadoğu'da Rusya ya- ranna lobı yapmalar, VVashington'la Moskova'yı yakınlaştırmalan, Ka- rabağ, Abhazya, Kınm, Osetya ve başka bölgelerde Rus çıkarlarının korunması ve hatta Rusya'nın "gerçek bir demokratik devlet haline getirilmesi" (!) yer alıyor. Aynı gazetede birkaç gün sonra da söz konusu yazıya yanıt niteli- ğinde ve adı geçen bütün devletle- rin eleştirel değerlendirildiği olduk- ça uzun bir yazıya yer verildi. Vik- tor Nadein - Rayevskiy imzalı ya- zıda, Rusya Federasyonu'nun Sov- yet devletinin devamı olduğu anım- satıldı ve uluslararası hukuk ile bu- günkü devletler arası sınırfara uyul- ması gerektiğı belırtildi. Hatay'ın sorunyapılmasının sıkınülanikinci Dünya Savaşı'nda işgal altındakı Fransa'nın Vishv hükü- meti, Suriyelileri memnun etmek umuduyla 1941 'de -Lübnan'ı ay- n tutarak- Sunye'nın bağımsızlı- öını ilan etmıştı. Ama Fransız ve Ingiliz kuv \ etleri henüz çekılme- mişti. Bunlarancak 1946nısanın- da çekilince Surıye gerçek ba- gımsızlığına kavuşacaktı. Türkıye. Sunye'nin Fransız "mandat*" yönetiminden kurtul- masını sevınçle karşılamıştı. An- cak Suriye'yı tanımak da gereki- yordu Çünku bu tanımayı, yeni komşusunun. Hatay'ın Türki- ye'ye baglanmış olması gerçeği- ni kabul etmesi koşuluna bağlı îutmak ıstemı^ti. Bu ısteği kabul edilınceve değin Şam'da sadece bir ba^kon.solos bulundurmayı yeğlemi^D. Ne \ar kı Suriydiler bö>le bir koşula razı olmaktan kaçınıyordu. Bu. onlariçin vatan- ianna ıhanetgibı görünecekti. Bi- zim ısrarlı tutumumuz kanımızca yersizdi. Nasılsa hukuksal ba- kımdan \e fıılen giiçlü durum- daydık. Bu gerçek kısa bir süre sonra anlaşılmış olacak kı. Türk hükümeti Suriye *yi 6 Mart 1946 da resmen tanımış. 3 hafta sonra da Abdülahat Akşin'ı ilk elçi olarak Şam'a yollamıştı. Er- tesi hafta ılk Sunye elçısı İhsan Şerif, Ankara'da güven mektubu- nu sunmuştu. Öte yandan. Suriyeliler her ne kadar Hatay"ın I939"da Türki- ye'ye bağlanmasını başından be- ri sindirememişlerse de, ılişkile- rin kurulması için bu konuda, bi- çimsel de kalsa, haklannı mah- fuz tutmak gibi bir koşul öne sür- memişlerdi. Zaten Suriye Dışiş- leri Bakanlığı 5 Temmuz 1944'te Şam'-daki yabancı temsilcilikle- re (o sırada Türkiye'nin sadece başkonsoloslugu vardı) yolladığı bir genelge-notada, "Suriye hü- kümetinin Fransa tarafından şim- drve dek Suriye adına bağıtladığı anlaşmalara bağlı kalmak yü- kümlülüğünü kabul ettiğini bil- dirmekle mutluluk du\makta- dır"(l)demışti. İyi Komşuluk Sözleşmesi Bununla bırlikte. Hatay'ın Tür- kiye'ye geçtiğı açıkça ya da zım- nen kabul anlamına gelecek hare- ketlerden kaçınmışlardı. Nitekim daha Fransızlar zamanında hazır- lanan 30 Mart 1940 günlü Dost- luk ve lyı Komşuluk Sözleşme- si'nin yürürlüğe konulmasını ön- lemişler; daha sonralan ortak sı- nınn Hatay kesiminde işaret taş- iannın yenilenmesine bile karşı çıkmışlar; sadece sınır üzerinde sıradan işler için anlaşma ve pro- tokoller yapmakla yetinmişlerdi. Aşağıda değineceğimiz üzere bu durum, ancak 1967protokolleriy- le bir ölçüde değışme umudu ve- recekti. 1949'da Cumhurbaşkanı Şük- rü EI-Kuv\etH'yi devirerek albay- lar yönetimi dönemı başlatan Hüsnfi Zaim, Atatürk reformlan- nm hayranı bir kişi olarak Türki- • Zamanın Dışişleri Bakanı Georges Bonnet, Ankara'daki büyükelçisine 11 Temmuz 1938'de yolladığı bir mesajda, Hatay'ın geleceği konusunda büyükelçinin kaygılarını yatıştırmak üzere şunlan bildiriyordu: "Biz 1921 yıhndan beri İskenderun Sancağf nda halkın demografik dengesini Türkler aleyhine değiştirmek için oraya Suriye'nin başka yerlerinden halk ve antikemalist göçmenler (Ermenileri kastediyor) yerleştirdik" Bağdat(§> ) Yüzölçümû: 185 bın m 2 . Nüfus (1993): 13.3 mılyon Yıllık nüfus arbşı: % 3.66 Başkent Şam (2.6 milyon) Halep: 2.5 milyon Humus: 1 0 milyon Lazkiye (liman): 0.8 milyon Türfciye-Suriye sının: 808 Km. SİYASAL REJİM VE HALK •1973 Anayasası'na gore Halkçı ve Sosyalist Cumhunyet; Arap Sunye, Arap vatanının parçasıdır. •Cumhurbaşkanı Müslüman; Islamda İçtihat'tn onemı; Çok partılı bir demokrası, 4 yılda bir seçım; Pratıkte yasama, yürutme ve yargı cumhurbaşkanı denetıminde. Demokrası ve özgürlükler kağrtta kalıyor. •BAAS partısı 1963'ten berı ıktidarda; Cumhurbaşkanı 1971'den berı General Hafız Esad. Halkın % 9O'ı Müslüman; bunlann % 75'ı Sünnı, % 12'sı Alevı, % 3'ü Dürzı; Sünnılenn yaklaşık 750 bını Kürt %10 Hınstiyan. Bunların; % 30'u Ermeni (440 bın); % 16'sı Katolık Süryanı, gerisı Greek-Ortodoks vb GENERAhMAFlZ ESAD EKONOMİ GSMH(1991):17 24mılyar Kişi başına yıllık gefir 1.380 dolar Yılhk ekonomik büyüme hızı (1991): % 8.2 GSMH'de tanmın payı: % 30 fTanmda çalışan % 32) GSMH'de sanayinin payı: % 23 (Sanayıde çalışan % 32 GSMH'de servislerin payı: % 47 (Servıste % 36) ithalat: 3 4 milyon dolar ihracat: 2 7 milyon dolar Petrol üretimi (1992): 25 milyon ton (Bırazı ıhraç edilıyor) Doğalgaz: 16 milyar m3 . (1992) 1992'den ben ekonomı liberalleştiriliyor Dış borç 16.8 milyar dolar (Çoğu, Rusya'dan alınan silah ve malzeme için) ye ile iyi ilişkiler kurmaya çalış- mıştı. 5 ay sonra onu deviren Al- bay Hinnavi de aynı yılın sonla- nnda Albay Edib Şişakli (Türkçe aslı Çiçekli) tarafından de\ rilmiş- ti. Çiçekli, kendisini cumhurbaş- kanı seçtirmiş. popülarite kazan- mak için de Suriye'nin "gaspedi- len İskenderun" (Hatay) bölgesi- nın gen alınması gereğinden söz etmeye başlamış, bastırdığı hari- talarda Hatay'ı Suriye sınırlan içınde göstermiştı. Onun bu tutumu Ankara'yı kız- dırmıştı. Bu kızgınlığın sonucu olarak. özellikle Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın ısranyla elçimiz Karasapan. 1953 >ılı bahannda gen çekilmışti. Yerine "sürekli maslahatgüzar" sıfatıyla ben gö- reviendirilmiştim. Bu sıfatla 2 yıl Şam'da kaldım. Suriye gerçeğini biraz olsun anlamak, incelemek ftrsatını buldum. ilişkiler düzel- meye yüz tutunca yeni elçi gönde- rildi. Ben de Ankara'Ja Enfor- masyon Dairesi'ni (sözcülük) kurmakla görevlendirildim. Suri- ye'ye olan ilgim sürecekti. "Neden elçinizi çektiniz?" Dıploması kurallanna göre sü- reklı işgûder, kendi dışişleri baka- nının resmi bir mektubu ile karşı taraf dışişleri bakanı nezdine yol- lanır. Ankara'nın elçiyi çekme ka- ran onları etkilemiş olacak ki Şam'da bakan ve yardımcılan be- ni hemen kabul ettiler, gönül alı- cı biçimde davrandılar. Türki- ye'nin önemini bildiklerini his- settirdiler. Asıl şaşırtıcı olay. iki hafta sonra Cumhurbaşkanı Çi- çekli'nin beni kabulü oldu. Ka- bul, 1. Dünya Savaşı sırasında Su- riye-Filistin-Hicaz valisi olan Sa- kâllıCemal Paşa'nın -kı Sunyelı- ler onu, Fransızlarla gizli temas- laragirişentanınnıışkişileri idam ettirdi diye sevmezler- yaptırdığı. sonradan "KasrHCumhuriye''adı verilenbinadadüzenlenmişti Çi- çekJi, bir süre İstanbul'da "Mek- teb-i Harbiye"de okuduğu için az çok Türkçe bilıyordu. Içinden çıkamazsa Fransızca konuşuyordu. Hoşgeldiniz. söz- lerinden ;>onra, "Neden elçinizi çektiniz" deyince kendısınin "İs- kenderun kampanvasrnı anım- sattım. Yanıt olarak. "Bu,içtüke- tim içindir, yapmaya mecburum. Siz bizden İ0 kez daha giiçlüsü- nüz. Böyle bir emel güdebilir mi- yiz? Lütfen hükümetinize yazui, bu yüzden ilişkilerimiz bozubna- sın" dedi. Çiçekli bu itirafında samimi görünüyordu. Ama dev letler ara- sı ilişkilerde sorumluluk duygu- sundan yoksundu. 'Iç tüketim' tutkusu Türk-Suriye ilişkilerinde Suri- yeli liderin "iç nlketün" tutkusu hcm uluslararası kurallardan hem dc gerçeklerden uzak kalıyordu. Şıı da var ki, bız de aşın duygu- sallık içinde davranıyorduk. On- lar çızme> i a^madıkça gülüp geç- mek belki daha etkili olabılirdı. Çünkü. Sünnisı ve Alevisıyle Araptan çok Türkün yaşadıgı Ha- tay, anavatanına katılmış, hak ye- rini bulmuş. bırleşme artık tarih olmuştu. Fransa Dışişlen arşıvle- rinde buiduğum ilgınç bir belge- yi burada belirtmek isterim: Za- manın Dışişleri Bakanı Georges Bonnet. Ankara'daki büyükelçi- sine 11 Temmuz I938'de yolladı- ğı bir mesajda, Hatay'ın geleceği konusunda büyükelçinin kaygıla- nnı yatıştırmak üzere şunlan bil- din>ordu: "Biz 1921 vılından be- ri İskenderun Sancağı'nda halkın demografik dengesini Türkler ale>hine değiştirmek için oraya Suriye'nin başka >erlerinden hadk ve antikemalist göçmenler (Erme- nileri kastediyor) yerleştirdik" (2). Demografik durum, 1937 Fran- sız istatistiklerine göre, 210 bin kişiden oluşan Hatay nüfusunda % 39.7'si Türk; Alevisi ve Sünni- siyle % 38'sı Arap; gerisi çeşitli etnilerdi. Bu çeşitli etniler içinde % 11 ile Ermenıler başta geliyor- du. Fransız yönetimi olası bir ple- bisitte bu çeşitli etnilerden yarar- lanmayı düşünüyordu. Ama ger- çekleştiımek fırsatını bulamaya- caktı. Çünkü Atatürk bastınyor- du: 2. Dünya Savaşı yaklaşıyordu. Fransa Türkiye'yi Batı ittifakına sokmak istıyordu, onu kollamak zorundaydı. 'Gaspedilen İskenderun' Türkıye. Hata> gerçeğini son- suza dek korumak gücüne sahip- tir. Bu gerçek Suriyelilerce de ya- vaş yavaş anlaşılmaktadır. Nite- kim. Hafız Esad iktidara geçişi- nin ikinci yılında (1972). her yıl 29 kasımda yapılan "gaspedilen İskenderun'' 1 gösterilerini yasak etmıştir. Böylece, 29 Kasım 1937'de Türkiye ile Fransa ara- sında vanlan anlaşma gereğı Ha- tay Anayasası'nın yürürlüğe gir- mesi milli protesto vesilesi ol- maktan çıkmış, sadece 29 kasım günü 1947'de BM Genel Kuru- lu'nun Filistin'in bölünmesi ka- rannı protesto geleneği olarak kalmıştır. Hatay konusundakı bu yeni yaklaşım nedeniyledir ki, bugün- kü Suriye Dışişleri Bakanı Tank Şara 1991 'de Ankara'ya geldığin- de. gazetecilenn. Suriye'nin Ha- tay savlan konusundaki sorulan- nı "Geçmişi bırakalım, ileriye ba- kalun" dıye yanıtlamıştır. Hatay hâlâ Sunye haritalannm içinde göriinse ve bu acaiplik okul kitap- lannda yazılsa da konu iki kom- şunun bugünkü sorunlan dışında kalmaya ve zamanla erimeye, yok olmaya mahkûmdur. (1) TC. Dışiilerı Arfivi. Sunye, 1944. (2) Fransa Dışişleri Arşivleh, Do- cuments Dıplomatıque Français. 19J2-193H Serw2. CilıX. Belge 185. YARIN: Bağdat Paktı ve Türkiye-Suriye ilişkileri TURNIKE SEMIH GUNVER Lady D. 23 Milyon Dolar Alarak Boşamyor Gülgûn Feyman Show TV'den Interstar'a 1 mil- yon dolara transfer oldu. Ayd? 30 bin dolar ücret ala- cak. Futbolcu şeytan Rıdvan kansından ayrılıyor, 7.5 milyar TL nafaka ödemeyi taahhüt etmiş. Oğluna, eğitimi için 300 bin dolar ayırmış. Ve Mesut Yılmaz ANAYOL hükümetinin bakan- lar listesını Sayın Demirel'e sundu. Ankara, kalın bir kar tabakası altında, ABD kent- leri ile rekabet halindeydi. istanbul'da Efes, Mila- no'nun Stefanel takımını 8 sayı farkla yendi, yüreği- mizi ağzımıza getirdi. Haftaya Milano'da kupa fina- linin rövanşı var. Necmettin Erbakan, Ecevit'e "Deve misin, kuş musun" sorusunu yöneltti. Ecevit de Erbakan'ı bu- kalemuna benzetti. Çiller başbakanlığı Mesut Yılmaz'a nihayet bırak- tı, ama kamuoyunda puanını da arttırdı. Türk demok- rasisinin düzeyini yükseltti. Yalım Erez'e özel bir sempatim yoktu. Fakat, ANAYOL'un gerçekleşmesinde gösterdiği gayrete ve özellikle ANAP ve DYP'yi tek parti haline getir- mekteki ısrarına hayran kaldım. Kendisini kutlanm. Sanayi Bakanlığı'nı hakettı. Yılmaz'ın hükümet listesinde yer almayan önem- li politikacılar var. Zaten kendisi de isimlerin saptan- masında zorluklarla karşılaştıklannı açıklamak zo- runda kaldı. Hükümet programı iddialı. Yeni başbakan başan- yı ilk altı ayda sağlamayı hedef olarak alıyor. Kuru- lan reform hükümeti olacakmış. Devietin niteliği el- den geçirilecekmiş. Yılmaz zoru başarabilecek mi? Bakanlar seçilirken parti içi dengelere öncelik veril- miş. Çiller, güvendigi adamlannı kabineye aldımnış. Ekonominin idaresinde eskı rakipler yan yana geti- rilmiş. Ben bu yazımda beni özellikle ilgilendiren eski mesleğim Dışişleri'nin başına getırilen Sayın Emre Gönensay'dan söz etmek istiyorum. Gönensay, ABD'deeğıtimıni tamamlamış. Çiller'in kolejden arkadaşı. İyi bir ekonomist. ABD'de de şah- si dostlan var. ingilizcesi mükemmel. Sayın Demi- rel'in de danışmanlığını yapmış. Sonra, Çiller'in şem- siyesinin altına girmiş. Sık sık bakan değiştirmeye alışmış olan Dışişleri'nin başında uzun süre kalabil- me olanağına sahip. Dış polıtıkamızın en çetin sorunlaria dolu olduğu sıkıntılı bir devrede ışe başlıyor. Başarılı olması için gereklı şartlar mevcut. Kendisine naçizane bazı tav- sıye ve telkınlerde bulunacağım. Uygulayacağı politika devietin dış politıkası ola- caktır. Dışişleri bakanının sırası ile cumhurbaşkanı, başbakan, TBMM, Genelkurmay, ilgili diğer bakan- lıklar, ünıversıteler, işadamları ve medya ile yakın ve sıcak ilişkiler, sürekli işbirliği halinde olması gerekir. Dışişleri bakanı kimsenin şahsi temsilcisi değildir. Başarısının sım Dışişleri Bakanlığı ile yapacağı or- tak çalışmalarda yatar. Dışişleri Bakanlığı'nın, bilgı- li, deneyımli, partiler dışı, dürüst görevlileri dışişleri bakanının güveneceği en değerlı yardımcılardır. Ba- kanın, Dışişleri'ne sıcak yanaşması, diplomatlar kad- rosuna yakınlık göstermesi, onlan dinlemesi ve ge- rektiği zaman onlan savunması gerekir. Dışişleri ba- kanı Dışişleri'ne sırtını dönerek, dış politikayı yürü- temez. Bakanın, konulan incelemesi, dosyalan göz- den geçinmesi, acele hareket etmemesi, sinirlenme- mesi, fevri karariardan kaçınması lazımdır. Dışişleri Bakanlığı'nın çözümlenmemiş sorunlan sahipsiz kal- mıştır. Bakanlık binası çalışmafan yürütebilecek du- rumda değildir. Yeni binanın inşası, tahsisatsızlık nedeni ile yan yolda kalmıştır. Memuriann terfi ve atama işleri sü- rüncemede bırakılmıştır. Meslek memurian arasın- da büyük bir huzursuzluk vardır. Dışişleri memuria- nnın merkezde, mesleklerinin icaplanna uygun şe- kilde geçınmelerine maddi olanakları kâfi gelme- mektedir. Sayın Gönensay'ın bu maddi konulara ön- celikle eğilmesi gerekir. Bunlan yerine getiren bakan, siyasi konularda Dışişleri'nden daha ileri bir işbirliği ve sorumluluğu beklemek hakkına sahip olacaktır. Gönensay'ın, Dışişleri'nı, dış politikanın yürütülme- sinde devre dışı bırakmayacak kadar akıllı ve uzak görüşlü olduğuna inanıyorum. Yeni bakana başan- lar diler ve şerefli görevinin uzun süreli olmasını di- lerim. Mesut Yılmaz, yarın TBMM'den güvenoyu alacaktır. Necmettin Erbakan'ın partisinin olumsuz oy kullanması doğaldır. Erbakan'ın, partisinin biröcü olmadığını ispatlayabilmesi için Refah bünyesinde- ki bazı öcüden de korkunç ve tehlikeli elemanlan hi- zaya getinnesi şarttır. BBR kendisini Meclis'e sok- muş olan Yılmaz'a karşı olumsuz oy kullanırsa, bu- nu kendilerinden beklenilmeyen bir davranış olarak telakki etmem. Fakat, CHP de, aynı yolu takip eder- se, bu olumsuz davranışı bir politik hata olarak ni- teler ve düne kadar ortaklık yaptığı Çiller'e karşı cep- he almanın CHP'yi onurlandırmayacağını düşünü- rüm. BM-lrak petrol pazarlığı 2i. turda anlaşma bekleniyor NEW YORK (AA) - Birleşmiş Milletler ile Irak arasındakı petrol pazarlığı- nın ikinci turu, bugün New York'ta başlayacak. Taraflar, 6 şubafta başla- yan ve 15 gün süren teknik nitelikteki ilk tur görüşme- ler sonunda. "pazarlığin de- vamına, siyasi makamlann karar vereceklerini" açıkla- mışlardı. BM Sözcüsü tarafından yapılan açıklamaya göre, ikinci tur müzakerelerde de heyetlerin düzeylerinde herhangi bir değişiklik ol- mayacak. Sözcü Sylvana Fao, ikin- ci tur görüşmeler sırasında BM heyetine yine Genel Sekreter Yardımcısı Hans CoreU'ın başkanlık edece- ğıni bıldirdi. Irak heyetine de yine Abdülamir al-An- bari'nın başkanlık etmesi bekleniyor. Taraflar, ikinci tur görüş- meler sonunda anlaşmaya vanrlarsa, BM i!e Bağdat yönetimi arasında bir mu- tabakat muhtırası imzalana- cak. Muhtıraya büyük ola- sılıkla BM adına Genel Sekreter Butros Gali, Irak adına ise Başbakan Birinci Yardımcısı Tank Aziz imza atacak. Anlaşmaya vanlması ha- linde Irak. 6 ayiık dönem içinde toplam 2 milyar do- larlık petrol ihraç ederek, sağlayacağı gelirin yaklaşık yansiyla satın alacağı gıda ve ilaç gibi acil ihtiyaç mad- delerini sivil halka dağıta- cak. Gelirin kalan yansı ise. BM Tazminat Fonu'yla, Kuzey Irak'ta yaşayan kürt- lerin ihtiyaçlan için aynla- cak. tlk 6 aylık uygulama- dan başanlı sonuç alınması halinde de BM Güvenlik Konseyi'nin bu u>gulama- nın süresini uzatması bek- leniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle