Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 MART 1996 PAZAR
HABERLER
Manisa Emniyeti'ndeki işkence, öğretim üyeleri ve 6 CHP milletvekilince bir kez daha gündeme getirildi
'ügkenceyi herkes bflshı9
ASUMAN ABACIOĞLtl
MANİSA - Çocuklanmn başlanna ge-
lenleri kimbilir kaçıncı kez anlatıyorlar-
dı. Manisa Emniyet Müdürlüğü'nde iş-
kence gören yaşlan 14 ile 20 arasında de-
ğişen löçocuğunaileleri.bukezdeÜni-
versite Öğretim Üyeleri Derneği "nden
25 öğretim üyesine bilgi verdiler. Veli-
ler, Manisa Adliyesi'ndeki bu buluşma-
nm ardından TBMM CHP grup yöneti-
mince işkence olaylannı yerinde ineele-
mek üzere görevlendirilen 5 millervekı-
li ilegörüşmek ıçin CHP il merkezinegit-
tiler ve orada da yine aynı sözleri tekrar-
ladılar.
Kimisi artık sürekli konuşmanın ver-
diği alışkanlıkla daha soru sormadan baş-
lıyordu anlatmaya. Kimisi basınınkarsı-
smailkkezçıkıyordu. Kamuoyuna bu ka-
darmal edilmiş olmasına karşın açık açık
konuşmanın çocuklanna bir zarar vere-
bileceğinden endişeliydiler. Kimisi ad
vermekten bile çekiniyor. kimisi de *Çe-
kin resünlerimizi, herkes bilsin*' diyordu.
Gözlerinden bile sakındıklan çocuklan
insanlık dışı işkeneeler görmüş anneler,
babalar, kardeşler anlatıyor, dınleyenler
gözyaşlannı tutamıyorlardı. "Ask^elekt-
rik, soğuk su, çınlçıplak soymak,rinselta-
ciz" gibı işkenceler kendılenne >apılsa
bu kadaracı vermczdı.
14 yaşındaki oğlu içın bir anne, "Ço-
cuğum ö/gürlük şiirleri yazanü, özgür-
lükşnriyazmaksuçmuv
'diyesoruyor. Bır
diğeri, "Bcnim kızım banjo yaparken
utanır,beni bile içeri sokmazdT diyordu.
Çocuklan ıçeride işkence görürken ne-
reye başvuracaklannı bilemediklerini
Anneler babalar anlatıyor Kimisi ad vermekten bile çekiniyor, kimisi de "Çekin resimlerimizi,
herkes bilsin" diyordu. Gözlerinden bile sakındıklan çocuklan insanlık dışı işkenceler görmüş anneler,
babalar, kardeşler anlatıyor, dınleyenler gözyaşlannı tutamıyorlardı. "Askı, elektrik, soğuk su, çınlçıplak
soyınak, cinsel taciz" gibi işkenceler kendilerine yapılsa bu kadar acı vermezdi.
Manisa Emnryeti'nde işkence gören liseli çocuklann yakınlan CHP'H parlamenterlerie görüştü.
söylüyorlardı. Ne yazık kı çocuklannın
başlanna gelenlerin "gerçek'* olduğuna
dınleyenleri ınandırmak zorunda hisse-
dıyorlardı kendilerini. Çünkü çoğu kim-
sc onlara ınanmamıştı. Birer tcrörist gı-
bı basının karşısına çıkanlan çocuklan top-
lumateşhıredilmiş, konu komşulan "ateş
oünavan yerden duman çıkmaz" düşün-
cesıyle kendılenne ınanmamıştı. Gece-
len adını vermeyen kişilerin telefonlany-
la tcdirgın edilmiş, çevrelerinden soyut-
lanmış ve "olan biten hakkında konus-
mayın" tehditleriyle baskı görmüşlerdi.
Bir yandan gencccik çocuklanna işken-
ce yapanların yargılanmalanni istiyor,
bir yandan da "Çocuğum cezalandınbr
mı?" diye endişelenmekten kendilerini
alamıyorlardı.
Üniversite Öğretım Üyeleri Derneği
öncülüğûnde Istanbul. Boğaziçi, Mar-
mara, Mimar Sinan, Yıldız, Trakya ve Es-
kişehir Anadolu üniversitelerinden 25
öğretim üyesi, ailelerle görüşmek üzere
Manisa'daydilar. Manisa Tabıp Odası ve
baro vetkılileriyle de görüşen öğretim
üyeleri grubu. Buca Cezaevi'nde tutuk-
lu olan gençlere onlan desteklcdikleri
mesajı iletilmesinı kararlaştırdılar.
Milletvekflleri devrede
Öğretim üyeleriyle aynı gün TBMM
CHP Grup Yönetimi'nce işkence olay-
lannı yerinde incelemek üzere göre\ len-
dirilen Manisa Millervekili Erdoğan Ye-
tenç, Izmir Millervekili Sabri Ergül, Is-
tanbul Millervekili AhmetGürvüzKeten-
ci, Bursa Millervekili YahyaŞinisek ve An-
taiya Millervekili Bekir Kumbul da Ma-
nisa'yageldiler. CHPlzmirİI BaşkanıOs-
manOzgüven'in dekatıldığı grupadına
basına açıklama yapan Manisa Millet-
vekili Erdoğan Yetenç, ıncelemeleri so-
nucunda hazırlayacaklan raporu CHP
Grup Başkanlığı'na sunacaklannı ve
Meclis'te bir komisyon oluşturarak ko-
nuyla ilgili verdiklen önerge Meclis'te
gündeme geldiğınde, işkencenin sorum-
lulannın yargı önüne çıkanlması için ça-
lışacaklannı söyledi. Olayı başından be-
ri izleyen Izmir Millervekili Sabri Er-
gül'e partisinin konuya sahip çıkmasın-
daki gecikme \ e Manisa Millervekili Ye-
tenç'in daha önce ortaya çıkmamasının
nedenlerine ilişkin gelen sorulara önce Ye-
tenç yanıt verdi. O dönemde hasta oldu-
ğunu ve Ergûl'e ancak u
moral desteği''
verebildiğini belirten Yetenç. "Gecikmiş
oJmamı/in bir sakıncası yokrur. Ben işin
içinde olsaydım Sabri Ergül kadar başa-
nlı olamazdım. Kimin yaptığı değil, na-
sıl takip edildiği önemlidir" dedi.
Daha sonra 25 öğretim üyesiyle bir
araya gelen milletvekilleri görüş alışve-
rişinde bulundular. Öğretim üyeleri adı-
na açıklama yapan Öğretim Üyeleri Der-
neği Başkanı Burhan Şenatalar, "Bura-
da anlatılanlann üçte biri bile doğrtıysa
bu çok vahim bir olaydır. Çok erken yaş-
ta gençlerin işkence> le tanışması çok acı.
Sorumlular en kısa zamanda orta>a çıka-
nlmalı. Türkiye, geıtçlerinden korkan bir
toplum ounamalıdır" dedi.
ynı soru, gözlerdeki aynı sessiz çığlıkla
yinelendi: "Devlet çocuklanmızı
neden vermryor?" Gözalanda
kav bolanlann ailelerinin, her
cumartesi Galatasarav Lisesi öniinde
gerçekleştirdikleri orurma ev lemleri 43. haftasına
girerken vetkililere yönelttikleri soru halen
yanıtsı/, Kayıp ailcleri, diin 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Haftası nedenivle e> lemlcrinin
gö/altında kaybedilen kadınlara adandığını
belirterek açıklamalannda Avşenur Şimşek (27)
ve gazeteci Aysel Malkaç'ın (25) kaybolma
öyküsünü anlarnlar. Vnkara Sağlık-Sen'in
kuruculanndan olduğu bildirilen Şimşek'in 24
Ocak 1995'te kaçınldığı ve 12 nisan tarihinde
Kınkkak'de kafasına, çenesine >e göğsüne yakın
mesafeden sıkılan 3 kurşun sonucu öldürüldüğü
belirtildi. Açıklamada, gazeteci Aysei Malkaç'tan
ise 7 Ağustos 1993 tarihinden bu yana haber
alınamadığı. Malkaç'ın İstanbul Emniyet
Müdiiıiüğü Siyasi Şubesi'nce gözaltında
tutulduğuna >e işkence gördüğüne ilişkin
tamkların bulunduğu bildirildi. Malkaç için
Uluslararası Af Örgütû, PEN Yazaıiar Derneği,
JHD İstanbu) Şubesi ve AvTupa Insan Haklan
Komisvonu'nun girişimleri bulunmasına karşın
devlet \etkililerinden hiçbir cevap alınamadığ^
vurgulandı. Kayıp ailelerinin eylemine kamu
Emekçileri St'ndikalaru Edime Demokrasi
Platformu, Banş İçin Bir Araya Grubu ve
İngiltere İşçi Partisi temsikileri katıldı. E> lemin
sonunda, ka>ıplardan Düzgün lekin'in annesi
Elif Tekin ve bir başka kavıp annesi birbirlerine
sanlarak bir süre ağladıktan sonra DYP Genei
Raşkanı. eski Başbakan Tansu Çiller'den
çocuklannı istediler ve "Çocuklarımııın suçlan
varsa hapse atsınlar. Ama ka\ betmesinler. geri
versinler. Biz Tansu Çiller'in çocuğunu alsak o ne
yapar? Kendisi arabalann içerisinde gezerken biz
morglarda çocuğumuzu anyoruz. (.elsin geride
kalan yetimleri görsün" dediler.
(Fotoğraf: KAAN SAĞANAK)
VEFAT ve TEŞEKKUR
Tüm yaşamını, varlığını, Türk ulusunun Atatürkçü düşünce
ve ilkelerle eğitimine, Köy Enstitüleri, öğretmenlik mesleği ve
öğrencilerine adayan, onlarla bütünleşen
M. RAUF ÎNAN'ı
29 Şubat 1996 günü sonsuz yaşama uğurladık.
Cenaze törenine katılan, çelenk, bağış, telgraf, telefon ve
ziyaretleri ile acımızı paylaşan;
Cumhurbaşkam Sn. Süleyman Demirel
TBMM Başkanı Sn. Mustafa Kalemli
Başbakan Sn. Tansu Çiller,
Anayasa Mah. Bşk. Sn. Vekta Güngör Özden,
Devlet Bakanı Sn. Necmettin Cevheri,
Milli Eğt. Bakanı Sn. Turhan Tayan'a,
Kurumlar, kuruluşlar, öğrencileri, meslektaşlanna, akraba,
ülkü arkadaşlan, dost ve sevenlerine, Bayındır Hastanesi
çalışanlanna teşekkürlerimizi sunanz.
AÎLESİ
İHD: Dışişleri'nîn
savları gerçek değil
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-lnsan Haklan Der-
neği (İHD) Genel Sekreteri
Hüsnü ÖndüL Dışişleri Ba-
kanlığı'nın. ABD'nin hazır-
ladığı insan haklan raporuna
ilişkin değerlendirmesinde
yer alan lHD"ye ilişkin sav-
lann gerceklen yansıtmadı-
ğını belirterek "^Dışişleri Ba-
kanlığı valansiivlüyor" dedi.
Öndül, hiçbir devletten yar-
dım almadıklannı vurgular-
ken İHD'nin PKK'nin ey-
lemlerini de kınadığını söy-
ledi.
Dışişleri Bakanhğı'nın,
ABD'nin Türkiye'deki insan
haklan ihlalleri konusunda-
ki raporuna ilişkin açıklama-
sında, TİHV ve İHD'nin suç-
lanması tepkılere neden oldu.
İHD Genel Sekreten Ön-
dül. Cumhuriyet'e yaptığı
açıklamada. Dışişleri Bakan-
hğı'nın Türkiye'de insan hak-
lan ihlallennin engcllenme-
sini ya da ortadan kalkması-
nı sağlamak yennc, insan hak-
lan örgütlerini suçlamasını
"saldınjanlık" olarak nite-
lendirdi. Dışişleri Bakanlı-
ğı'nın tavnnı, dünyadaki bü-
tün otoriter ve faşist devlet-
lerin benzeryaklaşımlan ola-
rak değerlendiren Öndül. şun-
lan söyledi: "Oysa ParisŞar-
n, 1991 MoskovâBelgesi, 1993
VKana tnsan Haklan Belge-
si, 1994 AGİT Budapeşte top-
lantaL, insan haklan örgütle-
rinin öoemine işaret eden bel-
gelerdir. Türkiye Ci'mhuri-
yeti de bunlan imzaladı. Dt-
şişleri Bakanhğı bizim siyasi
oMuğumuzu. tarafsız olma-
dığımuı. yurtdışından mad-
di destek aldığtmızı ve PKK
terori/mini kınamadığımızı
iddia etmiş. Bunlar valan."
ABD'nin ınsanhaklan ra-
porunun İHD'yi "teyit etti-
ğfai'" savunan, ancak benzer
raporlann genellıkle propa-
ganda amaçlı olduğunu ifa-
de eden Öndül, "ABD.ölüm
cıvalannın infazını gerçek-
leştiren ilk 3 ülke arasında \er
alnor, Suudi Arabistan \e Çin
ile birlikte" dedi.
istanbul DCM
Serdar
Güreş'e
dava
İstanbul Haber Servisi -
DYPKilısMilletvekilivees-
kı Genelkurma\ Başkanı Do-
ğanGüreş'ın oğlu SerdarGü-
reş hakkında. kendilerini özel
gü\enlik görevlisı olarak ta-
nıtarak suç işledığı belirtılen
4 kişinin işledığı suçlara ka-
tıldığı gerekçesiyle tstanbul
DGM'de dava açıidı.
Serdar Güreş'in arkadaş-
lan olduğu belirtilen 4 kişı
hakkında 11 ayn suçtan dava
açılmış, ifadesi alınmak için
aranan, ancak 'bulunamayan'
Serdar Güreş'in ıse dosyası
aynlmıştı.
Güreş'in Ankara DGM'de
talımatla alınan ifadesinın İs-
tanbul DGM Başsavcılığı'na
ulaşmasından sonra açılan da-
vada Serdar Güreş, "Hükümet
memuriyetinin, um-aıt ve şe-
refinin gaspı suçuna istirak"
gerekçeMV le TCK.'nin 252/1
ve 65 '3. maddelenni ihlalle
suçlandı. tddianameye göre
Serdar Güreş, İstanbul Dev-
let Gü\enlik Mahkemesi'nde
önümüzdeki günlerde, 3 ay-
dan 2 yıla kadar hapıs cezası
istemiyle yargılanacak.
Göztepe'de, D.Y. adh bir
kadının 1995 yılı kasım ayın-
da. polise. "alıkonularak te-
cavüzedildigi'' iddiasıyla baş-
vurması üzerine yapılan çalış-
malar sonucunda. CengizTan-
yridızı,Güven Kavmak, Hasan
Katırcı ve Mehnıet Orhan
Kavrar yakalanmışlardı.
Serdar Güreş ifadesi alına-
madığı için dava dışında tu-
tulurken, talımatla ıfadesinin
alınmasından sonra arkadaşı
olan Tanyıldızı ve diğerleri-
nin. "Suçişledigini bildigi hal-
de göz > umduğu, ka>ıtsız kal-
dığı ve doia>isı> la suça iştirak
6 0 ^ " gerekçesiyle dava açıl-
dı.
MtKRO
ÇGD, basına yönelîk
saldırdarı kınadı
İstanbul Haber Servisi -
Çağdaş Gozetecıler Demeği
(ÇGD) İstanbul Şubesi, bası-
na yönelık saldınlann derlen-
dığı ıki aylık raporunda, po-
lisce. gözaltma almdıktan son-
ra dövülerek öldürülen Me-
tin Göktepe'nın katıllennin
bır an önce yargı önüne çıka-
nlmasını ıstedi.
ÇGD istanbul Şubesi Yö-
netım Kurulu üvelen, ikı ay-
lık raporuyla ılgıli olarak İs-
tanbul Tabıp Odası'nda toplan-
tı düzenledi. Dünyanın birçok
>erinde gazetecılere yönelık
saldmlara karşı önleyıci ted-
bırler alınıp sorumlulann yar-
gı önüne çıkanldığının vur-
gulandığı ranorda, Türkiye'de
tam ters bır uygulama yaşan-
dığına dıkkat çekıldı. Metın
Göktepe'nın gözaltına alın-
dıktan sonra dövülerek öldü-
rülmesının üzennden ıkı ay
geçmesıne karşın sorumlula-
nn serbestçe dolaştığına işa-
ret edıldığı raporda şöyle de-
nıldı:
u
Bugüne kadar gözaltın-
dan daşa^a.davaktan faifi meç-
buicinayetiere kadar meslek-
taşlannuzavöneliksaldınlann
birçok örneğinin yaşandığı
Türkiye'deGöktepe'nin öldü-
rülmesi, gazetvciliğin ne ka-
dar zor koşullar altındayapıl-
dığının göstergesidir. Derne-
ğiıniz bünyesinde oluşturulan
Basuı ve Düşünce Özgüriüğü
thlallerini tzleme Komisvo-
nu'nun iki ayhkraporunuaçık-
larken; kim tarafından, ne
amaçja olursa olsun mestektaş-
lanrnıza yapılan ve yapılacak
tüm saldınlan kınıyoruz. Tra-
fîk teröriine kurban verdiği-
miz meslektaşımız Ahmet
l çar'ı da saygıyla anıyor ve
aiîesine başsağlığı dilhonız."
Raporda ıhlaller şöyle açık-
landı:
15 olayda 40 gözaltı. 5 tu-
tuklama, 3 baskın. 21 toplat-
ma. 2'sı polıs telsızinden ge-
nele olmak üzere 7 tehdit, 10'u
polısten kaynaklanan 12 sal-
dırı, 1 cınayet. gazeteci ve ya-
zarlaravenlen 18yılhapisce-
zası, 9 mılyar 250 lıra para
cezası. RTÜK'ten 6günyayın
durdurma ve 15 uvan.
DINÇ TAYANÇ
Haram Ibadetlen...
"Seçımsizlik" seçİTiinden bu yana, ne zaman "Aman
Refah gelir!" teranesini duysam gülüveriyorum... Ne
zaman birı çıkıp "ANAYOL kurtuluştur! Başka türtü
Refah'm önü kesilebılemezü Laiklik için ANAYOL!!!"
lafazanhğı etse kahkahalara boğuluyorum ki gözyaş-
larıma kanşık...
Yaşamın beni üniversiteli kıldığı yıllan hani şu 68'ler...
"Anayasa" diye bır dersimiz var ki iki bölümiü; Teş-
kilat-ı Esasiye Kanunu ve 1961 Anayasası...
ilk bölüme takkeli, tespihlı ve de tekbirii b«r "hoca'ge-
liyor. Prof. Selçuk Özçelik... Anayasa'nın "hoca'sı
ise Prof. Tank Zafer Tunaya...
Prof. Ozçelik'ın Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nu aşıp
anayasacı olabileceğınden umudumu, Osmanlı Meş-
rutiyeti'nden örnekler vererek girdiği ilk derste kesip
"anayasa"ya ve "//enc/"liğine saygımdan Prof. Tuna-
ya'nın hiçbir dersini sektirmiyorum.
Derslerden bir ders, Tunaya sınıfa utuorta soruve-
riyor: "Bana öyle bir örnek venn kı Batı demokrasi-
lerinde 'siyasi' olmasın, ama Türk 'demokrasi's/ncte
siyasi sayılsın(???)"
Onca yüz kişilik sınıf suskun...
Derken bir el kalkıyor ve "kıdemlı" olduğunu, dev-
rimciliğiyle birtikte sonradan öğreneceğim Masis
Kürkçügil kalkıp "Örneğin", diyor "Fransa Cumhur-
başkam Charles de Gaulle pazar ayini için Notre Da-
me Kilısesi'ne giderse sıyasal bir olay değildir. Ama,
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Süleyman Demi-
rel, cuma namazı için Süleymaniye Camii'ne gitti
miydi siyasetin daniskası olur..."
Masis'in bu "ders/", nıce yıllar sonra bugün bile ba-
na, 450 kişilik sınıfta Prof. Tunaya'dan "pekiyi" alan
tek ögrejıci olup da Malatyalı Cemil'den "Yuh inekü!"
iltifatını(!) aldığım günkünden daha mı mutluluk veri-
yor, hâlâ kestiremıyorum...
Çünkü, Masis'in "sıyasal" dediği camileregidip cu-
ma "eda eytemenın" yerine, "camiyı siyasi partileş-
tirme" aşamasına geçıldı ama; ne bana o notu veren
Tank Zafer Hocam kaldı ne de pekiyi almaktan mut-
luluk duyduğum 1961 Anayasası...
"Akl-ı evvel" ve de "omzu kalabalık" cuntacılar ile
ellerinın altından eksık olmayan "maşalar", önce
1971'de "Bol geldı, daraltalım" dediler, ardından
1982'de ayetler ve de hadisler eşlığinde ırzına geç-
tiler 1961 Anayasası'nın...
Tek "fese///"(!) Türkiye Cumhuriyeti'nin hâlâ "ana-
yasal demokrasi"ye{l) dayalı bir devlet olarak şeriata
direnmesiü!
Gamiye gıtme "sıyasetı "ni başlatan o günlerin baş-
bakanı, bugünlerin cumhurbaşkam ve de "laıkliğin te-
minatı"{\) Süleyman Demirel miydi gerçekten? Yok-
sa bu "siyaset"(\) 1950'lerle birlikte Celal Bayar -
Adnan Menderes ikilisı (ve de şürekâları) ile birtikte
mi girrruşti Mustafa Kemal Atatürk un Cumhuriye-
ti'ne?
1950'lerın başında ezan yeniden "Arapça değil mi,
uydur uydur oku" mantığına dönüştürüldüğünde, Sü-
leyman Bey'in ya da Necmettin Hoca'nın "esami-
si" mi okunuyordu?
Kımdi, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkam mı,
yoksa "komitacı" olduğuyla mı övündüğünün belir-
sizliğinde Said-i Nursi Hazretleri'nin(ü!) elini "bus
edip" alnına koyan mı? Ne zaman açmıştı Nurculu-
ğun, Ticanitığın, Nakşıbendiliğin "necasef ağaçla-
n"çıçeklerıni?
Gene de "yemiyorum" Süleyman Bey'in "ha/cto°nı...
Kolay mı Morisonculuktan Milliyetçi Cepheler'e, şap-
ka bırakmaktan laıkliğin teminatı olmaya "tırman-
mak" cami halılarını aşındırmacasına?..
Kım yıyebilır "tarihsel hatası "nı Milli Selamet'le yo-
ğurup da Refah'ın önünü kesmek için ANAP-DYP ko-
alısyonuna destek vermeyi üreten Bülent Ecevit'in
"/caf/c//an"nı?
Neyse. RP iktıdar bir yana iktidann "kumalı avra-
dı" bile olamadı(l) yaü!
Sahi, "avrat eli sıkmayan" hocaefendilerden "ica-
zet" ve de "e// öpülesi" şeyhlerden "keramet" alan
ve de "Kur'an... Ezan..." ile "başkadınefendi" olup da,
laiklik uğruna(!) koltuk vermeye hazır(!) Boğaziçi Sul-
tanı Tansu Çiller değil miydi?
Yoksa, bır zamanların "takunyalı"s\ Mesut Yılmaz"
"tarikatsız" mtydı? Yılmaz'ın "veliaht" olduğu dönem-
lerde değil miydi "Büyük(!) Turgut"ur\ "fırkası"r\\n si-
yaseti önce imam-hatiplere, ardından ilahiyat fakül-
telerinden taşınp camilere, oradan da aşınp TBMM'ye
sokması?
Murat Karayalçın mıydı, Hikmet Çetin miydi, yok-
sa "dört aydan sorumlu" Deniz Baykal mıydı göz-
lerinı kapatıp "vaz/fes/"ni yapan?
Eski bakanlar mıydı, "eskimiş" yeni bakanlar mı
olacak yeni "ûmmetçiler"?
Hepsine "helal olsun "!!!
Ana fikir Haramzadenin dini "kâr"ö\r\
Ana fikrin ana flkri: Dini haram olamn şeriatından
korkulmazü!
Meslektaşımız
AHMET UÇAR'!
görevi başında geçirdiği bir trafik
kazasında yitirmenin acısı içerisindeyiz.
Ailesine ve meslektaşlanna başsağlığı
dileriz.
CI;MHURI\'ET GAZETESI'NDEN
ARKADAŞLARı