29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyef İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç # Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çetinkaya 9 Yaznşlerı Müdürlen: fbrahim Yıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç 0 Haber Merkczı Müdürü. Hakan Kara • Görsel Yönetmen. Fikret Eser Dış Haberler Ergun Balcı • Istıhbarat. Cengiz Yıldırım • Ekonomr Bülent Kızanlık 0 Kültür: Handan Şenköken # Spor: Abdülkadir Yücelman • Makaleler Sami Karaören • Düzeltme Abdullah Yazıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Biigı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen: Mehmet Faraç Yayın Kımılu. tttuuı Sdçuk(Başkan), Orhan Erinç, OkU> Kurtböke Hilunel ÇetinkaYa, Şuknu Soner, Ergun Balo, Dinç Trçuıç, tbrahim Yıidız, Orhan Bursalı, MaıUfa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsılcısr Mustafa Baibav 9 Haber Mudurü Doğan Akın Atatûrk Bulvan No 125, Kat:4. Bakanlıldar- Ankara Tel- 4195020 (7 hat), Faks. 4195027 • Izmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya Blv 1352 S. 2 3 Tel 4411220,Faks: 4419117«AdanaTemsUcısLÇetinYiğeııoğ|u, inönûCd 119S.Noi Kat:l,Tel 3522550, Faks 3522570 Müessese Müdûrü- Erol Erknt • Koordmatör Ahmet Konıban 9 Muhasebe BûkntYenet •ldare Hüseyin Cürer 9 t^letme Önder Çelik • Bılgı-tşlem Nail tnal Bl S ü MEDYAC:»Yöoetım Kurulu Ba$kanı-Genel Müdur Gülbtn Erduran 9 Koordmatör Reha Iptınuı 9 Genel Mudür Bilgisayar Sıstem. Mürnvet Çiler Yardancısı Mioe Akdıg MEDYA G : • Yönetim Kurulu Başkanj - Genel Müdur Üstun Akmen •Murahhas üye Borı GöneiK Yayımlayan ve Basan: Yetu Gün Haber Ajansı, Basın ve Yayıncihk A Ş Türicocagı Cad 1Q 4] Cağajoglu 34334 lst PK 246 Ulanbui Td (0/212) 512 05 05 (20 hatj haks (0 21J) 511 85 95 6ŞUBAT1996 Imsak: 5.37 Gûneş: 7.04 Öğle: 12.25 Ikindi: 15.07 Akşam 17.33 Yatsı: 18.54 MEDYA C Tel 514 07 53 - 513 95 80 - 513 84 60-61, Faks 5118466 Erbil. mide kanaması İSTANBUL(AA)- Tiyatro sanatçısı ve televizyon sunucusu Mehmet Ali Erbil. mide kanaması geçirerek hastaneye kaldınldı. Sabaha karşı saat 03.00 sıralannda rahatsızlanan Erbil, eşi Nergis Kumbasar tarafından l.U. Tıp Fakültesi'ne kaldınldı. btaıtbul'da hava olçumlen • İSTANBUL(AA)- Istanbul'de son 24 saatte yapılan hava kirliliği ölçümlerinde Bağcılar'da kükürdioksit ile duman, Eyüp'te ise sadece duman için belirlenen kısa vaadeli sınır değerlerin aşıldığı belirlendi. Istanbul Bölge Hıfzıssıhha Enstitüsü Müdürlüğü'nden yapılan yazıh açıklamaya göre, kükürdioksit için kısa vadeli sınır olarak belirlenen metreküpte 400 mikrogram değeri Bağcılar'da 416 olarak ölçüldü. Ögretmen kadroları • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Milli Eğitim Bakanlığı, Eğitim-Sen'in, öğretmenlerin emekli olması nedeniyle kadrolann boşaldığı yolundakı açıklamasının gerçegi yansıtmadığını ileri sürdü. Bakanlık, 1995 yılının başından bugüne kadar 24 bin ögretmenin emeklilik işlemlennin tamamlandığTnı, emekli öğretmenlerden boşalan kadrolara da 25 bin yeni ögretmen alındığını bildirdi. Havana'da Atatürk büstü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Istanbul Esenyurt Belediyesi tarafından yaptınlarak Küba'ya gönderilen Atatürk büstü, başkent Havana'nın Vedado semtinde yer alan bir parka dikjldi. Dışişleri Bakanlığı 'ndan edinilen bilgilere göre 30 ocak tarihinde gerçekleştirilen açılış töreninde iki ülke milli marşlan çalındı ve Türkiye'nin Havana Büyükelçisi Aykut Berk ile Havana Belediye Meclisi Başkanlığı yetkilileri şeref kıtası eşliğinde büste çelenk koydu. İstanbul'un yangm bilançosu • İSTANBUL(AA)- Istanbul'da geçen yıl meydana gelen toplam 7 bin 284 yangında 57 kişi hayatını kaybederken, yaklaşık 600 milyar liralık zarar oluştu. Geçen yıl yangının en çok Şişli, Fatih, Kadıköy, Usküdar ve Bakırköy'de en az ise Avcılar, Halkalı, Küçükçekmece ve Sefaköy 'de meydana geldiği öğrenildi. Emniyefin yarışması • Istanbul Haber Servisi- lstanbul Emnıyet Müdürlüğü, ilkokul öğrencileri arasında "2000'li yillarda nasıl polis amcalar ve ablalar görmek istersiniz çocuklar" konulu bir yanşma düzenledi. Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre Emniyet Teşkilatı'nın 151. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenecek yanşma resim, şiir ve kompozisyon dallannda yaptlacak. dagcı kayboldu • BURSA(AA)-Uludağ Volfram Madeni yakmlanndaki buzluklara tırmanmak isteyen 2 profesyonel dağcıdan haber alınamıyor. Dağcılık Federasyonu yetkilileri, Istanbul Bölgesi dağcılanndan Ümit Babalık ve Utku Aynlmaz adlı dağcılardan haber alınamadığTnı bildirdiler. Kayrp dağcılan bulmak üzere, Uludağ Jandarma Karakolu'ndaki kurtarma timi. kar motorlanyla bölgede arama çalısmalanna başladı. Prof. Mehmet Sağlam, korsan üniversitelerin halkı aldattığını öne sürdü Üraversitede diploma oyunuEMtVEKAPLAN ANKARA - Yabancı üniversıtelenn Türkiye'de şubelerini açan ve "korsan üniversite'' olarak adlandmlan kuruluşlann, işbirliği yaptıklannı ıddia ettikleri yabancı üniversitelen de aldattıklan ortaya çıktı. Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Genel Kurulu ve Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Mûmin Köksoy, yapılan araştırmalarda, ilgili üniversitelere, Türkiye'deki şubelerinden mezun olacak öğrencilere verilecek diplomalann denkliğinin tanınmayacağı konusunda bilgi verilmediğinin belirlendiğini söyledi. Yasal dunımu gizliyoriar YÖK, yabancı üniversitelerin Türkiye'de şubelerini açan ve diploma vaat eden kuruluşlann yasal zemine oturtulması için çahşmalannı sürdürürken, söz konusu 5 kuruluşun, işbirliği yaptıklannı iddia ettikleri yabancı üniversitelerden • YÖK Genel Kurulu üyesi Prof. Mümin Köksoy, korsan üniversitelerin yabancı üniversiteleri de aldattıklannı kaydederek "Bu üniversitelerin, diplomalannın denkliğinin tanınmayacağı konusunda verilen bilgiden haberlen yok" dedi. Türkiye'deki yasal durumu gizledikleri ortaya çıktı. YÖK Genel Kurulu ve Yürütme Kurulu üyesi Prof. Mümin Köksoy yaptığı açıklamada, Ingiltere'de araştırma yaptıklannı, bunun yanı sıra Özel Uluslararası Bilimler Merkezi (ISIS), Doğuş lleri Eğitim Kurumu, Beykent lleri Eğitim Kurumu, Biltek lleri Eğitim Kurumu ve Atılım Grubu'nun şubelerini açtıklan London ve Portsmouth üniversiteleri, Oxford Brookes Üniversitesi, Liverpool John Moores Üniversitesi, Southeastem University Business Management ve New England Üniversitesi ile ülkelerinin üniversitelerle ilgili üst kuruluşlanna yazı gönderdiklerini söyledi. Köksoy, üniversitelerle yapılan yazışmalarda, Türkiye'de üniversite açılabilmesi için nelerin gerektiği ile yasal durumun ve YÖK'ün görevinin anlatıldığını belirterek şunlan söyledi: "İlgili üniversitelere, şubelerinden mezun olacak öğrencilere YÖK'ün denkük vermediğini ve şubelerin yasal olmadıgını anlattık. Bize geien vanrtlarda, bu üniversiteierle üst kurullann Türkiye'deki yasal durumdan haberdar edilmedikieri, yasaya aykın olarak kurulduklan ve diploma denkliğinin verilmeyeceği konusunda bügilendirilmedikleri anlaşıku." 'Yabancılan da aldatmışlar' Ingiltere'de Türkiye'den farklı bir yükseköğretim sisteminin uygulandığını anlatan Köksoy, liseyi bitiren öğrencilerin hazıriık sınıfı eğitiminin ardından üniversitelere gidebildiklerini kaydetti. Köksoy, "korsan üniversite'' olarak adlandınlan kuruluşlann, Milli Eğitim Bakanlığf ndan alınan kurs belgesiyle yabancı üniversitelere "hazıriık snun" eğitimi verdiklerini söylediklerini vurgulayarak " Yabancı üniversiteleri de aldatnuşlar" diye konus.ru. Sağlam: Meşnı değiller Eski YÖK Başkanı ve DYP Kahramanmaraş Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Sağlam, yabancı üniversitelerin şubeleri adj aitında verilen eğitimin aldatmaca olduğunu vurgulayarak, anayasa ve 2547 sayılı YÖK Yasası'nda üniversite kurulabilmesi için gerekli koşullann açıkça belirtildığini kaydetti. Sağlam, "Söz konusu kuruluşlar, meşnı obnadıklan halde bunlan yapıyoriar. Meşnıluk kazandırddıklan zaman ne yaparlar Idm bilir? Türkiye nereye gklryor?" diye konuştu. îyice çürüyen kent, her yıl birkaç milimetre sualtına doğru gidiyor Venedik ölümün pençesindeKiiltürSmisi-Geçen haf- ta pazartesi günü Venedik'te tarihi La Fenice opera bina- sını birkaç saat içinde yerle bir eden yangm, çöktü çöke- cek denen Venedik'in sonu- nu getirmeye yermedi ama, Venedik' in ne denli zayıf te- mellere dayandığmın bir ka- nıtı oldu. Venediklilerin yan- gını söndürme girişimleri ise başlı başına acıklı bir gül- dürüydü; kentin modern dünyaya ayak uyduramaya- cak denli 'narin' yapısı açı- ğa çıktı. Itfaiyelerin yangın yerine çabucak ulaşmalanna ne Ve- nedik'in olmayan yollan, ne çamurlu temeller üzerine oturrulmuş küçük bir kale gibi duran La Fenice'nin ufak tefek giriş kapılan ola- nak verdi. La Fenice'nin çey- resindeki kanallar temizlik çalışmalan için kurutuldu- ğundan, su yollan da olanak vermedi geçişe. Kanallar do- lu olsaydı da pek farketme- yeceko gerçi: Venedik'in ça- murlu sulan, bu kez de o al- çak köprülerinin altından ge- çişini engelleyecekti itfaiye motorlannın. Kısacası, yan- gına yetişmeye çaüşuken bir itfaiyecinin gözünü yaşar- tacak derecede kötüydü tüm koşullar. Kolayca öteki bina- lara sıçrayabilecek denli bir- birine yapışık, ahşap binalar da cabası. Elveda Venedik! Venedik, sular üzerinde ama, La Fenice yangınının da kanıtladığı gibi, 1666 yı- lında yangınla yerle bir olan Londra'yla aynı kaderi pay- laşabileceğı olasılığı hiç de uzak görünmüyor. ttalya Çevre Bakanlığı'ndan Gi- anpiero Zuchetta şöyle bir açıklama yaptı: "Yanguun oiduğu pazartesi günü çok riizgarb bir gün değMdi. Eğer öyle olsaydı, alevler denizin kjyısındaki binalara kadar yayıiabilirdi. Bu da ne de- mek? Elveda Venedik!" 18. yüzyıldan bu yana ya- vaş yavaş 'çürüyen' Vene- dik'in yaşadığı yangın, ken- ti tehdit eden canavarlardan yalnızca birisi. Venedik'in güzelliği, kenti zamanın acı- masızlığından korumaya yet- miyor. Adriyatik denizinin kuzeyinde, bir yandan ken- ti modern koşullara uydur- mak isteyenlerin, bir yan- Çürüme de 'Venedik gizemi'nin vazgeçilmez bir parçası. Byron'dan bu yana pek çok şair Venedik'in yavaş yavaş çoküşüne unutulmaz ağıtlar yaktılar, ilahiler söylediler. 18. yüzyıldan bu vana yavaş yavaş 'çürüyen' Venedik'te geçen hafta yaşanan yangın, son yıllarda kenti tehdit eden canavarlardan yalnızca birisi. dan kentin dokusunu boz- sağlarken, bir yandan datan- bugündür kente sürekli pa- mak istemeyen nostaljikle- rin tartışrnalan arasında, çü- rümeye yüz tutmuş bir ceset gibi duruyor Venedik. Gü- neşli günlerde panldayan, ama öte yandan lağım koku- sundan, pislikten geçilme- yen Venedik kanallan, ken- tin durumunun aynası gibi. TurizmJe ayakta duruyor Venedik turizmle ayakta dururken, hemen yanı ba- şındaki iki dev endüstri mer- kezi Marghera ve Mestre, İtalya'daki en büyük petro- kimya fabrikalanna evsa- hipliği yapıyoriar. Bu kent- lerin tanker limanı, rafine- rileri, kirnya fabrikalan en az bir 15 bin kişiye iş olanağı kerler nedeniyle çok yoğun bir deniz trafiğine yol açtık- lan için Venedik'in çamur- lar içine gömülmesine ve kanallannın atıklarla dolma- sına neden oluyorlar. Işin ilginç yanı, bu çürü- me de 'Venedik gizemi'nin vazgeçilmez bir parçası. Byron'dan bu yana pek çok şaır Venedik'in yavaş yavaş çoküşüne unutulmaz ağıtlar yaktılar, ilahiler söylediler. Thomas Mann'ın sayesin- de Venedik ve ölüm, insan- lann aklına eşanlamlı ola- rak yerlişti. Venedik'i kurtarma ope- rasyonlan ise, özellikle 1966 yılının kasım ayında kenti mahveden selle birlikte baş- ladı. Italyan hükümeti, o gün rasal destek vereceğini ve sellerden, yangınlardan ko- rumak için her türlü bakım ve onanm çalısmalanna ön- cüliik edeceği konusunda bitmez tükenmez sözler ver- di. UNESCOda Venedik'i korumak ıçın fon oluşturdu. Iyi niyetli çauşmalar~ Ancak bu gibi iyiniyetli çalışmalann kente pek fay- dası olmadı. Venedik'te ger- çekleştirilen son büyük 'ba- kım' çalışması, 1970'li yıl- larda Marghera ve Mestre kentlerinin su gereksinim- leri için Venedik'i yavaş ya- vaş kurutmasını engellemek için iki suyolu kemerinin in- şası olmuştu. Bu çalışmalar. Venedik'in sular aitında ka- lacağı korkusuna şimdilik bir son verdi ama bu endüst- riyel kentlenn yol açtığı kir- lenmeye bir son verileme- di. Venedik, herşeye rağmen her yıl birkaç milimetre su- altına doğru gidiyor... Kaa için37imza Venedik, mimari ve sa- natsal yapısını muhafaza et- mek isteyen idealistler, so- nınlan çözmeye çalışırken kentin doğal dengesinin bo- zulduğunu söyleyen çevre- ciler ve olaya iş olanaklan açısından yaklaşan sendika- cılar arasında gidip gelen si- yasal tartışmalann odağı ha- linde. Venedik'tebirsokak kazmak için örneğin, yerel ve ulusal düzeyde 24 yetki- li merciden 37ayn imzage- rekiyor. Venedik, üçkağıtçı beledi- yelerin yönetimi aitında da çok zaman kaybetti. Ne Hı- ristiyan Demokrat Paro ne de Sosyalist Parti, Venedik için elletutulurbir şey yaptı. Hat- ta Sosyalist Parti'nin Dışiş- leri Bakanı Cianni De rVlic- he&'in 1989 yılmda verdi- ği izinle Pink Floyd'un San Marco meydanında verdiği dev konser çevredeki bina- lara aşın titreşimden büyük zarar verdi. 1993 'ten bu yana ise, Ve- nedik. Massimo Cacciari adında, Venedik'in yerlisi bir solcu entelektüelden so- ruluyor. Cacciari'nin son yıl- larda Venedik'e bir parça düzen getirdiği söyleniyor. Çoğu Venedikli, kentin sorurdanyla yaşamaktansa, Venedik'i terketmeyi yeğli- yor. Ikinci Dünya Sava- şı'ndan önce 170 bin nüfus- lu olan Venedik'te bugün 70 bin kişi yaşıyor. La Feni- ce'nin yanması, Venedik'in durumunu yine gündeme ge- tirdi. Vali Cacciari'nun um- duğu gibi iki yıl içinde res- tore edilse bile, ne La Feni- ce'nin ne de Venedik'in ar- tık eskisi gibi olmadığı duy- gusu varkentte. Ferdinando Camon. La Stampa gazete- sine yaptığı açıklamada du- rumu özetliyor muydu yok- sa?.."Yanguu söndürürken ne kadar cesur görünüyor- iardı! Ölümle pençeleşen bir hastanınçevresindeki dok- torlargibi_ Teşekküretmek istiyoruz onlara, ama hasta yinedeötecek_" Prof. Mustafa Cürel 'Mikrop yaşamı kolaylaştınyor' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-21. yüzyılda mar- ketten mikrop eti satın alı- nabileceği bildirildi. Adnan Menderes Üniversitesi Mik- robiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa GüreL " Bu etin ne eti tadında olmasını ister- sek o tatta olması da oiası- du-"dedi. Gürel, binlerce mikroor- ganizmadan yalnızca 100 kadannın zararlı olduğunu vurgulayarak "Eğer mik- roorganizmalar yeryüzün- den kaldınhrsayaklaşık iki yıl içinde yasamın bitecegi hesaplanmaktadır" diye konuştu. Mustafa Gûrel, mikroor- ganizmalann önemine işa- ret etmek için plastiklerin yarathğı çevre kirliliğini ör- nek gösterdi. Mikroorga- nizmalann canlı atıklan çü- rüterek bitkilerin kullanı- mına sunduğuna dikkat çe- ken Gürel, çevre kirliliğinin, plastiği parçalayacak mik- rop türlerinin olmaması ne- deniyle ortaya çıktığını be- lirtti. Gürel, gen mühendis- liğinin, birçok maddeyi bak- terileri yönlendirerek üret- mek için çalıştığını belirt- ti. Mikrop gücünden yarar- lanmayı mümkün kılacak bir buluşun daha büyük dev- rim olacağını söyleyen Gü- rel, şöyle devam etti: "Ucreti,grevi,tophısâdeş- mesi, dinlenmesi olmayan, çok hıztı çauşan mikrobun gücünden yararlanan top- lumlar. her aianda insan va- şamını daha kolay kılabil- mektedir." SEYAHATNAME YAVUZGÖR 1940ların Ankarası... C elal, Ziya ve ben, Kürt Meh- met'in Posta Caddesi'ndeki meyhanesini belledik, neden- se.. Bazen şiş kebabı tabağının için- den hamamböceği çıkabilir, amma 19 yaşında iken buna aldıran olmaz. Yandaki masada "şairler" içiyor. Meiih Cevdet, Oktay Rifat Orhan Vfe- li, Ercüment vb. Bir de yaşlı, çok di- yoptri gözlüklü bir adam var yanlann- da: Nurullah Ataç... Birkaç gece sonra bunlar bizi "sivil hafiye" filan sandılar galiba... Ziya işi halletti. Yavaş konuşmalanna gerek kalmasın da biz de kulak misafıri ola- lım, diye... Kim olduğumuzu söyledi... Biraz parâanınca, Karpiç'te keman çalan Macar kızını dinlemeye gidiyo- ruz.. Devrin bakanlan, milletvekilleri, In- giliz, AJman, Rus memurlan, casusla- n.. Herkes burada.. Rus gömleği, hafif sürçen ayağı ile Baba Karpiç, bizden memnun. "GeVıç- leri severim.." di- yor, toprağı bol ol- sun... Franko'dan ca- nını kurtarmış bir Ispanyol piyanist var, arkadaşımız. Inanmayacaksınız, amma adı Jose Fandinio Maria yelSabater... Ak- şam üzerleri, Kar- piç'inbannda,Ar- jantin tangolan ça- lıyor, iş bitip ken- disini bulvardaki karların üstünde bulunca ıslıkla bir şeytermınldanıyor "Entemasyonal"... Tango atmak için "Tabarin Bar"a gi- diyor, bizim İspanyol... Bir süre Anadolu Ajansı'nın Fran- sızca tercüme bölümünde gece 08.00'den sabahın körüne kadarAFP bültenlerini çevirdim. "HarkofDüştü".. "HarkofGeriAlın- dı". Bizim bültenlerde her ikisi yan yana basılıyor. Bitaraf ülkeyiz... Ajansta TASS, Reuter, DNB (Alman Haber Ajansı) UP vb'nin temsilcileri, dolaşıp duruyor odalarda. Hepsi de kendi ha- berini öne geçirme çabasında, ama pa- buç bırakan yok. 1945. Almanlar teslim oldu. Ağus- tosta Japonların kafasında patladı kı- yamet günü... Savaş bitti.. Rahat mı ettik? Yooo.. Bir süre sonra, "Ruslarşunuistiyor,bu- nu istiyor..." Türkiye yalnız... Mamak yönünden doğuya giden trenler görü- yoruz. Içleri asker dolu... Dağ batar- yalan var platform vagonlannda.. Sov- yetler, büyükelçilerini geri çektiler. "Devletbaşa, kuzgunleşe", "Gele- cekleri varsa görecekleri de olur" de- niliyor... Nihal Atsız davasında, bizim okul- dan da beş kişi "sorumlu" tutuldu. Bi- rer yıl gündüzlüye çıkanldılar. Yaz aylannda üniversite öğrencileri "askeriikkampı"na çıkardık.. Bunlar- dan birinde, nasıl olduysa oldu, bir gün "Buyemeklerçokkötü, yemeye- lim!" sözü dolaştı ortalıkta... Öğle ye- mekleri, masalann üstünde kaldı... Bir- iki saat sonra, Inönü, yaverleri ile, dörtnala geldi kampa ve bize bir "fır- ça" attı ki... Akşam üzeri, bir "askeri tevkifhane"aracı geldi. Dil Tarih Coğ- rafya Fakültesi'nden biröğrenciyi alıp gittiler... Olayın tahrikçisi olmakla suçlanan bu çocuğun, sesıni çıkardıgını biıen de yoktu, ama "solcuymuş" denildi. Yemeklerdüzeldi... ••• İki yıl "rötarla eninde sonunda Mül- kiye'yi bitirdim. Mali şube me- zunu olduğum için, hemen Ma- liye Bakanlığı'nda göreve başladım. YıM948... Kasım ayı. Bumesleğealı- şıp ısınmadan uzaklaştm.. inan- masızor, ama bu- nun iki başlıca ne- deni oldu: "Femil Bağla- rı" ve "Marshall Planı"... Birhaftalıkstaj- yer iken elime bir dosyaverdiler. İs- tanbul'da, "femil bağlan" yapan bir Musevi vatandaşa, 15.000 TL. "mu- amele vergisi" kesmişler. Adam itiraz etmiş. Itirazı ben inceleyeceğim... Ka- nun, "tağyir" unsuru anyordu. Oysa, bu mahut "bağlar", birgazlı bezin içi- ne pamuk doldurup dikmekten ibaret- ti. "Vatandaş haklıdır" diye bir "derke- nar" yazdık. Umum müdür çağırdı. "Daima Hazine haklıdır" gibisinden bir öğüt verdi. Gençlik bu ya.. "Ben bu işi yürûte- meyeceğim" diye tutturdum. Bakanlık, müsteşarı çağırdı. İyi li- san biliyormuşum... "Amerikan yar- dımlan" başlıyormuş... Bu konu ile il- gilenecek yeni bir devlet bakanlığı ku- rulmuş. Beni oraya "raportör" gön- derecek. "Femil bağlan" ile boğuşmaktansa Marshall Planı ile güreşiriz, ne ya- palım? Yarın: Meslek Deği$tirmek Uluslararası Bilim Olimpiyatı'na katılacak öğrenciler kampta Başarmın m*ı% çafaşmaktan ze\k almak BÜLENT ECEVİT ANTALYA - Bilim Olimpiyatı ekibinin kampında deniz, güneş, disko ve kızlar er- kekler yok. Bu kampta kâğıtlar, rakamlar, for- müller, kara tahta, kitap ve kısacası ders var. TÜBİTAK tarafından yapılan sınava ka- tılanlar arasından seçilen başaniı öğrenci- ler; yanşacaklan matematik, fizik, kimya, biyoloji ve bilgisayar dallanna aynldılar. 14-27 ocak tarihleri arasında Antalya'da Gençlik Spor Vakfi Oteli'nde kampa alınan matematik dalı için 25, fizik dalında 14, kimya dalında 14, biyoloji dalında 15 ve bilgisayar dalında da 7 öğrenci 1996 Tem- muz ayında yapılacak Uluslararası Bilim Olimpiyatı'na hazırlandılar. Çeşitli üniver- sitelerin öğretim üyelerince ders verilerek ha- zırlanan öğrencilerin başaniı olduklan be- lirtiliyor. Günde 9 saat yoğun ders program- lanyla hazırlanan öğrenciler, haftada bir gün tatiî yaptılar. Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Okan Tekman, öğrencilerin standart problem çözümü değil, çok ince aynntıyı ya- kalayıp onunla problcmi sonuçlandırması gerektiğini, bunun eğitimine ağıriık verdik- lerini anlatıyor. Tekman, "Bu kamplarda Antalya'da düzenlenen kurslardan sonra bir aşama sınavı yapılacak. Böylece ulusla- rarası Bilim Olimpiyatı'na katılacak Türkiye ekibi belirienecek. öğrencilere özellikle lise müfredaü dısuıda- ki konularda bilgilendinneyi, onlara prob- lemier üzerinde uzun süre konsantre olarak düşünmeye ahştumayı amaçlryoraz. Yoğun dersler dışında sosyal etkinlikkre de yer ve- rilmektedir" dedi. Öğrencilerden Orçun GökseL uluslarara- sı bir başan elde ederek Türkiye'yi en iyi şe- kilde temsil etmek istediklerini belirtirken üniversitede bilgisayar üzerinde eğitim gör- mek istediğini söylüyor. Umut Akdemir ise ders çalışmayı bir zevk haline getirdikleri- ni, tüm öğrencilere de bunu önerdiğini dile getiriyor. Akdemir, elektrik- elektronik da- lında eğitim görmek istiyor. Türkiye'de bir- çok üniversitenin bulunmasına karşın öğren- ciler "En iyi olarak zaten 3-4 üniversite var. Bilkent,ODTÜ, Boğazici ve Hacettepe. Bun- lann dışındakiler üniversite sayılmaz" diye görüşlerini dile gerirdiler. Kampa davet edi- lenlerin ağırlıklı olarak kolej öğrencileri ol- ması dikkati çekiyor. Bu kurslardan sonra yapılacak bir aşama sınavından sonra Uluslararası Bilim Olim- piyatı'na katılacak Türkiye ekibi beliriene- cek. 1996 Temmuz ayında 37. Uluslararası Matematik Olimpiyatı Hindistan'da, 27. Uluslararası Fizik Olimpiyatı Norveç'te, 28 Uluslararası Kimya Olimpiyatı Rusya'da, 7. Uluslararası Biyoloji Olimpiyatı Ukray- na'da ve 8. Uluslararası Bılgisayar Olimpi- yatı da Macaristan'da düzenlenecek. TÜBİTAK yetkilisi Haluk Yüce, ulusla- rarası olimpiyatlarda birincilik alan öğren- cilere TÜBÎTAK tarafuıdan bilim adamla- nna verilmekte olan teşvik ödülünün tama- mı kadar, ikincilik alanlara bunun yüzde 80'i kadar, üçüncülük alanlara yüzde 60'ı ka- dar, mansiyon alanlara da yüzde 40'ı kadar para ödülü verileceğini, aynca her öğrenci- nin de TÜBlTAK'ın üniversite lisans bur- siyeri olmaya hak kazandığını bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle