Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6ŞUBAT1996SALI
12 DIZIYAZI
Milliyetçi ve Islamcı sağ ne diyor?
Milli Cençlik Vakfı yöneticisi İhsan Aktaş:
Islamcı muhalefet
önlenemez
•Milli Gençlik Vakfı yöneticilerinden îhsan Aktaş,
'Üyelerimiz, polisle çatışmaya girmemeye özen
gösteriyor. Biz, sistemi hedef almayı daha uygun
görüyoruz' diyor.
M
illi Gençlik Vakfı (MGV),
RP'nin gençlik içindeki yan-
daşlanndan oluşuyor. Vakıf,
adındaki gençlik sözcüğüne
karşın yetişkin insanlarca yö-
netiliyor. MGV Başkanhk Di-
vanı adına görüştüğümüz İhsan Aktaş, 1966 do-
ğumlu, yani 30 yaşında. Uludağ Üniversitesi'nden
mezun olmuş, aynı üniversitede master yapıyor.
Aktaş, sorulanmızı şöyle yamtladı.
Ülkü ocakları Baskanı Erdem Karakoc:
Milliyetçiliğin
kaynağı, İslam
• Ülkü Ocaklan Başkanı Erdem Karakoç, temel
hedeflerinin, gençleri milli konularda duyarlı hale
getirmek olduğunu belirterek 'îslamdan ve Türk
tarihinden esinlenen bir yapılanma gayretindeyiz' diyor.
'Amacımız. fazllet miicadelesi'
- Milli Gençlik Vakü'ıun bir gençlik örgütü ola-
rak temel hedefı nedir?
- Milli Gençlik Vakfı, bir vakıf olma özelliği ar-
zettiği için, sivil kuruluşlar gibi topluma hizmet e-
den bir örgüt. Asıl gayesi, vakıf anlayışını yaygın-
laştırmak. Daha ileri bir aşama olarak, toplumda çı-
kar mücadelesi verenlere karşı "Bir gurup da fazi-
let mücadelesi versin" diye kuruldu. MGV, insan-
lararası dayanışmayı gözeten, fakir talebetere yar-
dım eden, kimsenin birbirine düşman olmasını is-
temeyen, kaynaştırma görevini yerine getiren bir
örgüt.
MGV'nin amacına gelince... Türkiye'de yaşa-
yan ınsanlann temel olarak İslam düşüncesini be-
nimsemesi gerekiyor. İslam kültürünün bir mede-
niyet olması için elimizden gelen gayreti sarfedi-
yoruz.
- Fakir öğrencilere yar-
dımınasıl gerçekteştiriyor-
sunuz?
- Milli Gençlik Vak-
fı'nın Türkiye çapında 2
bin bürosu var. Mahalle
örgütünde bir ailenin eko-
nomik sıkıntisı ya da bir
talebenin burs ihtiyacı ola-
bilır.
O bölgede imkânı iyi
olan insanlardan alıp, iyi
olmayanlara aktanyoruz.
Vakıflar, ınsanlann oturup
sohbet ettiği sıcak bir aile
yuvası gibi. Lokallerimiz,
öğrenci yurtlanmız var.
- Kaç öğrenci yurdunuz
var?
- Istanbul'da 15 civann-
da. Heryurtta 100-200 öğ-
renci bannıyor. tstan-
bul'da 4-5 bin öğrenci ba-
nnıyor, aynca burs verili-
yor.
- İstanbul'da yılda ne ka-
dar destek sağlryorsunuz?
- Rakam vermek zor.
Her öğrencinin yaptığı
masraf kadar para verili-
yor. Sadece tstanbul'da yaklaşık 10-15 milyar lira
yardım veriliyor.
Üniverslte kuiüplerl
- İniversite içinde nasıl bir çalışma yürütüyorsu-
nuz?
- Öğrencilerimizin faaliyet alanlan sadece tep-
kiye dayalı değil. Danışman hocalar nezaretinde
ûniversite kulüpleri. Harcı protesto gerekiyorsa ku-
lüp yoluyla olur. Ağırhklı olarak kültürel etkinlik-
ler gerçekleştirmek üzere kurulmuş kulüpler bun-
lar. Faaliyetleri yürütenİCT. bizim aTkadaşlar. Üni-
versite içinde örgütlenmekten ve yapılanmadan ka-
çınıyoruz. Çünkü faaliyet gösterirken sert bir tutum
içine girilebilir.
- Vakfin üyeleri protestolara kaülmaz mı?
- Üyelerimiz, polisle çatışmaya girmemeye özen
gösterirler. Tepkilerini merkezi hükümete kadar
iletmenin yollannı bulurlar. Sol kesimin düştüğü bir
hata var. Polise muhalefet ediyorlar. Biz, sistemi he-
def almayı daha uygun görüyoruz.
- Gençliği faziletli bir şekUde yetiştirmekle neyi
ifade etmek istiyorsunuz?
- Bununla insanı insan yapan evTensel değerleri
kastediyoruz. Dürüst olmak, yalan söylememek,
kendinden zor durumdaki insanlara yardım etmek.
Bu değerler, bir bakjma toplumun harcı olmalı.
Cençler siyasete katılmalı
-12 Eylül'den sonra gençlik tehlikeli bir olgu
olarak ele alındı, örgütlenmesine ve kendini ifa-
de etmesine bin türlü engel çıkarüdı. Sizin tav-
rınız ne?
- Gençleri aktif olarak siyasi hayatın içinde gör-
mek lazım. Öğrencilik hayatında idealist olan in-
sanlar bile hayata atıhnca çok erken idealizmi bı-
rakırlar. Ben derim ki, hücresi olmayan bir siyasi
hayatın geleceği yoktur. Çünkü orada idealist fıkir-
ler edinecek, ütopyalar besleyecek ki halkın arası-
na girdiği zaman bunlan törpüleye törpüleye bir ye-
re gelecek. Ama sonunda millete faydalı olacak. 12
Eylül 'den sonra "Savaşmavın sevişin" sloganı, Özal
döneminde de vurgulandı Biz, temelde buna karşı
olduk.
- Bu stogaıun nesine itiraz ediyorsunuz?
- Türkiye'de bu slogan, savaşa karşı bir tavır ola-
rak değil de, birileri hükümette malı götürsün,
gençler uslu uslu okullannda otursun anlamında
kullanıldı.
Bu mesaj, hippilerin mesajı kadar masum değil-
di. Bizim o dönemlerdeki tepkimiz, bu hengame
içinde sıkıntıya düşen insanlan savunmayı hedef-
liyordu. tslami kesimde bir durulma oldu. lnsanlar
akıllannı başlanna alıp, geçmişi sorguladılar. 12
Eylül öncesi Islamcı gençliğin örgütü Akıncılar'ı
kastediyorum.
12 Eylül'den sonra tslami kesimde ciddi biroku-
ma hareketi başladı. O günlerde Iran devrimi, Af-
ganistan ve Mısır'da İslam haraketi vardı. Gençle-
rimiz, 4-5 yıl dış kaynaklı yayın okudu. Şu tartışıl-
maya başlandı: Yerli kaynaklar mı, dış kaynaklı ya-
yınlar mı önemli?
Türkiye'de yeniden telif eserler ortaya çıktı.
lran'a, Afganistan'a bakmayı bırakıp kendi içleri-
ne döndüler.
'Tepkl yazarları etkilerini yrtirdi'
- Hangi yazarlan okudunuz?
- Rasün Ozdenören, ciddi biçimde gündeme gel-
dı. İsmet Ozel. baş tacı-
dır. Ali Bulaç, düşünce
üreten bir yazar. Bahri
Zengin, daha sonraki
yıllarda önem kazandı.
Abdurrahman Dilipak,
kısmen etkıliydi, tesın
orta halli bir yazanmız-
dı. Türkiye'de bir grup
yazar var ki tepki yazar-
landır.Özellikle80'ler-
de revaç buldular, Emi-
ne Şenlikoğlu gibileri.
Zamanla teklif getiren,
teori geliştiren yazarlar
ilgi gördüler. Tepkiye
dayalı hareketleretkisi-
ni yitiriyor.
- İslamcı gençlik, iyi
okuyor mu?
- 12 Eylül'den sonra
sıkı bir şekilde kitaba
saldınldı. Birkaç yıl
sonra dönüp kendisine
baktı. Abdülhak Ha-
mit'in Makber'i yazar-
ken söylediği bir söz
var: "Bu kitabı yazar-
ken ben mezarhk etra-
fmda dönüp dolaştım,
sonra baktım ki elinıde
thsan Aktaş, polis yerine sistemi hedef aldık-
lannı betirtiyor.
bir şey yok." Bizim o dönem okumamız tepkısel bır
okumaydı. Artık seçkinler okunmaya başlandı.
'Celeceflimize sahlp çıkalım'
- Milli Gençlik Vakfi, nasıl bir gelecek, nasıl bir
Türkiye istiyor?
- Milli Gençlik Vakfı, bu ülke insanının kendi ge-
leceğine sahip çıkmasını istiyor. Bugün darmada-
ğın olmuş medeniyet unsurlannın yeniden bir ara-
ya gelmesmi istiyoruz. Mucizeyi kendinden bek-
lemesini istiyoruz, Avrupa'dan ya da Islami başka
ülkeden değil. Kendi kimliğine sahip olarak kalkın-
ması ve iç banşını kurmasını istiyoruz.
- Nasıl bir ûniversite istiyorsunuz?
- Bilimsel özerkliğe kavuşmuş, düşüncenin, hür
üretimin fazla olduğu, insanlann bir şey üretirken
kendini rahat ifade edebileceği bir ûniversite. Bi-
limsel özerklik olursa üretim de güçlenir. Sistem,
çatışmadan medet umuyor. Banştan medet umsa
kavga doğmaz.
- Devletin üniversheyeyaklaşınunı nasıl buhıyor-
sunuz?
- Devlet, burada hademe rolü üstlenmelidir, hiz-
met etmelidir. Para kaynaklan aktarmalı, YÖK gi-
bi insanlan tepeden sıİcboğaz eden bir sistem olma-
malı.
- Yönetim nasıl olmalı?
- Rektör atandıgında yapılanma ona bırakılmalı.
Öğrenci yönetime katılmalı. Osmanlı döneminde-
ki medreseîer bile şu andaki üniversitelerden daha
fazlahürriyete sahipti. Padişahabile caka satan ûni-
versite hocalan vardı. Şimdikiler kapı kulu gibi.
- Milli Gençlik Vakfi yönetiminde kadın var mı?
- Yönetimde kadın yok. Kadınlar ayn teşkilatlan-
mış. Biz Islamın gereklerine görc kendimize şekil
veriyoruz.
- Türldye'nin geteceğini nasıl görüyorsunuz?
- Dünyada tek sistem kaldı. Kapitalizm, sömür-
geci bir sistem. Oluşan tslami muhalefet bastınla-
maz. Türkiye'nin de, dünya sisteminin de gelece-
ği, Islami muhalefettedir. Kaynaklan sağlam oldu-
ğu için yıllar geçtikçe daha da yükselecektir.
• • lkü Ocaklan, MHP yandaşı genç-
W ~Y~ lerden oluşuyor. Güneydoğu'da ya-
m J şamını yitiren askerlerin cenaze tö-
m J renlerinde, futbol maçlannda, as-
I / kerleri uğurlama törenlerinde dik-
\ ^ S kat çekiyorlar. Üç hilalli bayrakla-
nyla milliyetçi sloganlar atiyorlar.
Güneydoğu'da süren savaşın yarattığı havadan
yararlanarak, "Ya sev, ya terk et", "Ne mozaiği
ulan, mermer" sloganlanyla şovenizmin bayrak-
tarjığını yapıyorlar.
Ülkü Ocaklan Başkanı Erdem Karakoç, "Ya
sev, ya terk et" sloganını kabul etmediklerini be-
lirtti.
Anlaşılan bu sloganı Türkeş'in uyansı üzerine
terk etmişlerdi. Marmara Üniversitesı Kamu Yö-
netimi öğrencisi Kahramanmaraşlı Erdem Kara-
koç sorulanmızı şöyle yamtladı:
Örgütlenme çabaları
- Ülkü Ocaklan yeniden ne zaman örgütlenme-
ye başladı?
- 85'lerden itibaren "Bizim Ocak" adı altında ye-
ni bir yapılanmaya gidildi.
12 Eylül 'ün getirdiği zorluklar dernekleşme o*la-
nağını ortadan kaldırdığı için yapılanmalar yayın
organlan çevresinde oluştu.
9O'lı yıllarda Ülkü Ocaklan etrafında birleşildı.
- Ülkü Ocaklan ne-
relerde örgütlü, ne ka-
dar üyesi var?
- Yeni yapılanmada
üyelik olayı yok. Ama
Ülkü Ocaklan Dergi-
si'nin Türkiye çapın-
da 1500'e yakın irtibat
bürosu ya da temsilci-
liği var.
Milli şuur
gayreti
içindeyiz-
- Ülkü Ocaklan
Dergisi'nin ya da Ülkü
Ocaklan'nın hedefleri
nedir?
- ÜlküOcaklan'nın
temel hedefi, gençle-
rimizi milli konularda
daha duyarlı hale ge-
tirmek. Cumhuriyeti
kuranlar milli ve üni-
ter bir devlet kurmala-
nna rağmen devleti en
tepe noktada temsil
edenlerbile Türklerin,
çeşitli gruplar arasın-
da küçük bır grup ol-
duğu düşüncesini yay-
gınlaştırmaya çalışıyor. Biz gerek Orta Asya'dan
gelen, gerek Osmanlı"nın Müslüman mirasını içe-
ren, Ziya Gökalp'in dediği gibi dili dilime, dini
dınime uyan bir gayret içindeyiz. Milli şuur gay-
reti içindeyiz.
-Yani bir ayağınız İslamiyette, bir ayağınız Türk-
çülükte diyebilir miyiz?
- Milliyetçiliğin kaynağı tslamdır. Îslamdan ve
Türk tarihinden esinlenen bir yapılanma gayretı
içindeyiz.
- İslamcı çevreler. İslamiyette kavmiyetçUik yok-
tur diyorlar.
- Kaynaklann hiçbirinde o arkadaşlann iddiası-
nı geçerli kılacak bir söz yok. Peygamberimiz,
"Kişi kavmini sevmekle suçlandınlamaz" diyor.
Türk milliyetçiliği, kavmiyetçiliğin bile üzerinde-
dir. Sadece dar, etnik anlamda bir kavram içermi-
yor.
'Osmanlı'yı göz ardı edemeylz'
- Osmanlı İmparatorhığu'nda Türk kimliği hep
geri plandadır. Osmanh'nın temel anlayışlarından
birisi, 'Etrak-ı bi-idrak'. yani 'Akılsız Türkler'dir.
Türkçülerin Osmanlı'yı yücettmesi bu nedenle bir
çelişme değil mi?
- Gökalp'in bir tarifi var: "Medeniyet geltştik-
çe, milli kürtürden kopma da yayguüaşır." Sizin
söylediğiniz, Osmanlı döneminde kullanılan bir
slogan. ama kimler tarafından kullanıldığı bilin-
miyor. Türkten başka kimlikler daha fazla öne çık-
mıştır. Böyle olması, Osmanlı'yı gözardı etmemi-
zi gerektirmiyor
Türkiye Cumhuriyeti, uzaydan gelenler tarafın-
dan kurulmadı. Cumhuriyeti kuranlar da Osman-
lı bünyesinin ürünleri.
- Bugün tepki gösterdiğiniz neler?
- Devletimizi en üst noktada temsil eden insan-
lann milli duyarlığa yeterince önem vermeyişle-
ri.
Örneğin Türkçeleştinne konusunda Atatürk
döneminde atılan adımlardan geri dönüldü. Bir
başka nokta, uluslararası standartlara uygun de-
Erdem Karakoç, slogan atarak sonuç alına-
mokrasinin geliştirilememiş olması. Bunun so-
rumlusu devlettir.
İnsanımızın yüzde 9O'ı Türk'
- Bütün ulusal devletkr iclerinde etnik azuılık-
lar banndınyorlar. BLnm içimizde de var. Bunla-
ra insan haklan gerekmiyor mu?
- Türkiye'yi Yugoslavya'ya ya da dağılmış Sov-
yetler Birliği'ne benzetmek mümkün değil. Biri-
leri kendini ayn sayıyorsa azınlıktan çoğunluğa
geçmeleri mümkün. 1992'de Milliyet gazetesinde
yapılan bır araştırma, insanımızın yüzde 90'ının
kendini Türk kimliği içinde gördüğünü ortaya çı-
kardı. Cumhuriyetin kuruculan o al bayraklann
dalgalanmasının bedelini ödediler. Bizim bayrağı-
mızın yanında bir başka bayrak dalgalanamaz.
- Sizin tarüşmalara yol açan " Ya sev, ya terk et"
slogarumz var.
- Çok saçma bir slogan. Ülkücülerin sloganı de-
ğil. Sayın Türkeş ve Ülkü Ocaklan bu sloganı kal-
dırdı. Kımse bizi sevmek, sevmeyen de bu ülkeyi
terk etmek zorunda değil.
Mozaik yok. tek mlllet var'
-Türkeş'in bir sözü var,"Ne mozaiği" diye. Bu
söze katüıyor musunuz?
- Evet, ayn mılletlerin yaşadığı bir ülke değil bu-
rası. Burada Gökalp'in ta-
rifine uygun bir millet
var. Bugün çeşitli bölge-
lerden gelen çocuklanmız
bile Türkçeye bizden faz-
la hâkim.
- Almanya'daki Türk
çocuklan da kendilerini
Alman kabul erme>c baş-
ladu.
- Olabilir. Kan tahlili
yapacak halimiz yok.
Türk kültürünü unutmuş
bir yapıya kavuşmuş ol-
ması doğal.
- Cnh ersitelerde gençle-
re yönelik ne gibi faaliyet-
leriniz var? Haklan için
mücadele eden öğrenciler
için ne diyorsunuz?
- Türkiye'nin eri önenT-
^öily I d
eğitim geliyor. Eğitımin
de ekonomiye bağlı oldu-
ğunubiliyoruz. Türkiye'de
çağdaş standartlara kavu-
şulduğu zaman, bu mese-
lenin çözüleceğine inanı-
yorum.
- Üniversiteyi sormuş-
tuk?
- Ûniversite için çok
fazla şey söylemiyoruz. Devlet yeterince kaynak
ayırmıyor. Ülkücü genç de harçlan ödeyemiyor, a-
ma slogan atarak sonuç alınmıyor.
- Ülkücülerin temel probtemi nedir?
- Dün devrimcilerle meseleleri vardı. Bugün dev-
rimciler güç olmaktan çıktı. Ülkücünün hayati
önem arzetmeyen bır grubu çok fazla kaale alma-
si bence sakıncalı.
•Ülkiicülere rağbet var'
- Ülkücüler, milli maçlarda üç hilalli bayraklar
ve tabanca taşıyoıiar. Maçlarda siyasi sloganlar ol-
mazdı şimdiye kadar..
- Bunun ülkücülükle ilgisi yok, herkes yapıyor
Türkiye'nin büyük kulüplerinde taraftar ülkücü
olmaya başladı.
- İnsanın miUiyeti kendi iradesiyle seçtiği bir özel-
lik değil. Bu nedenle övünmesini gerektirmiyor-.
- Türk milliyetçiliği, kuru kuruya bir övünme
değildir. Sizinle de anlaşabıliyorum. Dünyanın çe-
şitli yerlerinde Türk işadamlan yatınmlar yaprruş-
lar.
O yatınmlan daha fazla büyütme şanslan yok.
Ama Özbekistan'da. Azerbaycan'da, Kazakis-
tan'da yatınm yapan insanın oradakilerle kültürel,
tarihi ve dinsel yakınlığı var. Bu ülkelerle birlikte
hareket etme imkânı daha fazla.
- Türkiye'de devrimciler ve ülkücüler arasında,
eskisi gibi hegemon\-dyı hedefleven kavgalar olmu-
yor. Siz temel siyasi tehlike olarak neyi görüyorsu-
nuz?
- Türkiye'nin önündeki bölücülük eğilimleri da-
ha tehlikeli. Türkiye'nin önünün açılmasıyla, ay-
nlıkçı duygularla hareket edenlerin yerini beraber
hareket etme eğilimi alacaktır.
-Bugün hangitemel sloganlan savıınu>orsunuz?
- Çok fazla sloganırruz yok. Atatürk'ün göster-
miş olduğu çağdaş uygarlık düzeyine ulaşan bir
Türkiye hedefliyoruz.
Yarın*. Özgür Gençlik
Û N İ V E R S İ T E Ö Ğ R E N C İ L E R İ N D E N P O R T R E L E R
'PoMkacüara
güvenmiyorum
Ulaş Deniz Eraslan (20) Yıldız Teknık
"Harçlara hayır
kampanyasma, sağ ve
sol kesimlerdeki bütün
öğrencilerin
katılmasım istiyorum.
Bu sadece sol kesimi
ilgilendirmiyor.
Düşünen bir insan
mutlaka anlar.
Harçlar, her geçen yıl
arttınlıyor. lnsanlar
ahşürılmaya çalışıyor.
Devlet görevini
yapmıyor.
Karşımızda devletin
güvenlik güçlerini
görüyoruz.
Haklannı arayan
öğrencilere neler
yapıldığı ortada.
Bu ülkede bazı şeyler
değişmeli. Kimler
değiştirecek
bilmiyorum.
Politikacılara
güvenmiyorum.
Harçlar ve temel
haklar konusunda
solcu öğrencilere
destek verivoruz."
'Ezilenlerle
birtikteyim'
EvrenGökoğlu(22) Yıldız Teknik
"Bu zamana kadarki
yaşamımı,
sorgulanmayan bir
yaşam olarak
algılıyorum. Yavaş
yavaş sorular sormaya
başladım. Kafamda
oluşan sorulara cevap
aramaya çalışıyorum.
Benim savaşım,
kendimle ve yakın
çevremle. Bana
dayatdmış bir yaşam
sistemini sorgulamaya
başladığım zaman, bu
şekilde yaşamak
istemediğimi anladım.
Çoğu insan sloganlara
dayanarak hareket
ediyor. Birtakım
şeylerin derinliğine
inmek gerekiyor.
Sözcüklerle hareket
edemezsiniz.
Her kesim her kesime
baskı uyguluyor.
Umutlar da önemli.
Sonuçta, ezilen
insanlarla her zaman
birliktevim."
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Siz Olsanız, Ne Yapardınız?
Esin Öngören, TBT'nin Ankara Radyosu'nda 1961 yı-
Itndan beri çalışır. Radyonun temel direklerindendir. Din-
leyicileri, daha çok O'nu sesinden tanırlar. Başlıca haber-
leri, O okur. 1988-89 yıllannda, Bodnjm'un karşısındaki
Grek adalanna iki arkadaşıyla yaptığı geziyi anlattı. O gün-
kü gibi heyecanlıydı. Öbür ikı arkadaşı da Oğuz Onaran'ın
eşi Filiz Onaran'la, şimdi Devlet Konukevi'nin yöneticisi
olan Nil Turagay. Esin Öngören anlatıyor, dinliyorum:
"Bodnım karşısında Kalimnos diye birada var, Kos'tan
sonra, hemen Gümüşlük kıyılanna çok yakın bir ada. O
adaya çıkar çıkmaz solda 'Drossos Kardeşler', 'Drossos
Brotners Restaurant' yazılı bir lokanta var, biz oraya grt-
tik, kahvaltı yapacağız. Üç arkadaşız. Oradakiler bizim
Türidye 'den geldiğimizi anladılar, bize inanılmaz derece-
de yakınlık gösterdiler. Daha adaya yeni ayak basmıştık,
bize güzel bir pansiyon buldular. Sonra orada kahve fa-
lan içtik.
- Akşam yemeğinizi burada yiyin! dediler. Şimdi de gi-
din, işte şurada denize girin...
Biz akşam geldik, üç ahtadaş yiyeceğimiz şeyleri söy-
ledik. Garson sürekli olarak masaya bir şeyler taşıyor.
- Bu, bize özgü, bunu karım yapar! Bir dolma, doma-
tes dolması. Ondan sonra, işte, 'Biz bunu çok severiz1
çiroz!
- Ama biz bunlan istememiştık!
- Olsun, bunlar bizim ikramımız. Bu arada 'Uzo' (Grek
rakısı). Tamam. Biz bunlan yedik.
- Hesap, dedik, hesap yok!
- Ay, ama yapmayın, etmeyin, nasıl olur?
- Peki, Türkiye'ye biz gelseydik, böyle karşılaşsaydık,
siz olsaydınız ne yapardınız? dediler bize.
Ertesi günü yıne çağırdılar:
- Tamam gelinz, ama koşulumuz var... dedik.
- Tamam, ödeyeceksınız, dediler. Bu arada çok efen-
dice bir şey yaptılar. Bunlar iki erkek kardeş, bizim ma-
samıza geldiler, oturdular. Ben öyle yorum yaptım; hani
biz oraya üç tane bayan gittik! Hanı, herhalde bizim usu-
muza yanlış bir şey gelmesin, diye. Dediler ki:
- Yann akşam yine gelin kesinlikle.
- Ama biz bu koşullarda gelemeyız, Siz para almıyor-
sunuz.
- Hayır, bu kez alacağız, hem de kanlanmızı da getirip
tanıştıracağız!
Bu bana çok büyükbirincelikgibigeldi. Gerçekten biz
gittik, yemek yedik. Arkadan bunlann eşleri geldi. Sonra
gece saaf 24.00'te restoran kapatıldı. Bizialdılar eşleriy-
le biriikte, bir cipe koydular. Kıyıda çok güzel biryere gö-
tünjp dondunna, arkasından evlenne götürüp kahve ik-
ram ettiler; daha sonra da pansiyonumuza bıraktılar. O
ikinci gece gittiğimizde 'Hesap!' dedik.'b'ıç itiraz yok!'
Garsona:
- Hesabı hazırla! dedi. Pusula geldi; o pusula bende
durvyor, nereye koydum bilemiyorum. Altında Ingilizce:
'Brossos kardeşlerden sevgılerle'. Yani ikincigecenin he-
sabı da böyle ödendi.
İkinci gıdışımızde, Mahmut'la (MahmutTali ÖngörerV
gittik. Ibrahim Demirel, Mahmut, ben. Ben çok övdüm
çünkü, çok mutlu döndüm; Mustafa Ekmekçi, olamaz
bu denli. Bize ne diyorlardı bılıyor musunuz? 'Siz, Türk-
çe mı konuşuyorsunuz?'
- Evet!
- An, tevekkeli değil, Türksünüz. Onun için bu denli gü-
zelsiniz!"
Esin anlatırken, ben de heyecanlanıyorum. Soruyo-
rum:
- Peki Türkçe biliyorlar mı? .••-..
- Buradan gidenler biliyorlar.
- Anladım.
- Brossos kardeşler, Kalimnos adasında doğmuşlar. Bu
arada ben 'Mastika' sordum. Dediler ki: "O arük^eekisı
gibi sizin ovgüsünü duyduğunuz Mastikalar yok. Ama,
ben sıze, benım özel bır depom var, oradan çıkanp vere-
ceğim". Bize üç şişe Mastika armağan ettiler, olağanüs-
tüydü!
Esin Hanım, ikinci gidişinde, Türkiye'den armağanlar
götürür. GemkJe geri dönerken, "Siz Olsanız Ne Yapar-
dınız?" başlıklı bir yazı yazmayı bile kurar. Gezdikleri her
adada, Grekler şöyle demektedir:
- Ah, bizim Türklerle hıçbır sonınumuz yok. Bu, devlet
politikası. Türider politikalan sarsılınca bizi kullanıyoriar;
bizim politikacılann durumu sarsılınca sizı kullanıyoriar!
Esin Öngören'in dedesi Binbaşı Karakullukçuoğlu
Halis Bey, 29 Mart 1921 'de, İkinci Inönü Savaşı'nda Grek
kurşunianyla şeh'rt düştü! Binbaşı Halis Bey'in Bozöyük'ün
bır köyünde, devletin yaptırdığı anrt-gomütü var. Esin'in
kardeşı Cengiz, oralara gıderek gömütün resimlerini çek-
ti. Hiç yıkılmamış koskoca ayyıldızlı bir anrt-gömüt.
Esin, hep o öykülerle büyütülmüş anneannesince. De-
de Halis Bey, 36 yaşında şehrt düşmüş, anneanne 26 ya-
şında dul kalmış üç çocukla. Bir daha hiç evlenmemiş;
yalnızlık da var, Esin'in annesi evlenmış, doğum yapınca,
anneanne Esin'i vermemiş. Hep Türk-Yunan düşmanlığı
öyküleriyte büyümüş. Esin, Istanbul'da lisedeyken, Yunan
Kralı ile Kraliçesi Istanbul'a gelmiş. Esin anlatıyor.
- Ben, anneannemin, böyle ip gibi, Ekmekçi, gözyaşı
döktüğünü anımsıyorum. "Düşmanlar dost oldu!"d/ye.
Artık o sevinç miydi, kırgınlık mıydı anlayamıyorum, kü-
çüktüm.
Ben, adalardaki olayı yaşadıktan sonra, kendi kendi-
me ûzüntü duydum. Utandım, insanlık başka bir şey. Ya-
ni, hep böyle hoşluklarla geçti, böyle hüzün dolu. Benim
birzamanlar başucu kitabım Dido Sotjriu'nun "Benden
Selam Söyle Anadolu'ya" kitabıydı. Okuyup ağlıyordum,
ağlayıp okuyordum. Biryığın arkadaşıma o kitabı arma-
ğan etmişimdir. Gidiyordum adalarda "restoran"/ara, en
başta musakka! Bizim hangi restoranımızda listenin en
başındadır?Arkasından şişkebap, cacıki! Bantlarda Ruhi
Su türküleri!
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2
SOLDAN SAĞA:
1/Genellikle ham-
si, kimi zaman da 1
çaça, sardalye ve „
tirsi balıklanndan ^
yapılan tuzlu ve 3
yağlı ezme... Ku-
zu sesı. 2/ Küçük
tekne kaptanı...
Türk tuluat tiyat-
rosunda baş ko-
mik görevindeki
uşak tiplemesi. 3/
İşlenmemiş ve
ekilmemiş top-
rak... Bir ülkede,
kentte ya da semtte oturanla-
nn tümü. 4/ Namık Kemal'in
bir romanı. 5/tlkel benlik...
Yer çatlağı. 6/ Ince, narin...
Çelikçomak oyununa ve bu
oyunda kullanılan değneğe
verilen ad. 7/ Kâfi gelme-
yen... Yurdumuzun Göller
Yöresi'nde bır göl. 8/ Bır tür
pencere kapama düzenı...
Rütbesiz asker. 9/ Yassı, ba-
sık... Makinede yapılan bir
türdikiş.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Piyasalar arasındaki kur ve fi-
yat farklılıklanndan yararlanmak için, daha düşük fiyata
alınmış altın, döviz, tahvil ve hisse senedıni daha pahahya
satarak kâr etmeyi amaçlayan tıcan işlem. 2/Asal gazlar sı-
nıfindan bir element... Çiftlik uşağı. 3/ Oyalann kenarlan-
na yapılan basamak biçımli piko... Bir nota. 4/ Aritmetikte
bir kuvvetin derecesini veren sayı... Uygur hükümdarlanna
verilen san. 5/ Su... Ceviz. 6/ Aniz ölçüsünde uzun okunma-
sı gereken bir hecenin, kahba uydurmak için kısaltılması...
"Çok önemli kışi" anlamında uluslararası kısaltma. 7/ At-
las Okyanusu'nda bır takımada. 8/ Balçık... Halk edebiya-
tında redife verilen ad. 9/ Kapı boşluğunun alt yanında bu-
lunan alçak basamak... Tropikal bölgelerde yetişen ve yum-
rulan yenen bir bitki.