23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ŞUBAT 1996 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 Fenerbahçe, Meysuspor karşısuıda sonuca rahat gjtti. (Fotoğraf: ALİ ESER) Meysu'yu 86-68 yenerken zorlanmadı F. Bahçe fark atü LEV ENT YÜCELMAN Fenerbahçe, Meysu'yu farklı yenerek olası birplay-offeşleşmesinde 1-1 Mik eşit- ligi yakaladı. llk 10 dakika Fenerbahçe ısrarlatopuCo- megys'a geçirerek içeriden oynama yoluna gitti. Bu düşüncesinde de, uygulamasında da başanlıydj. Çok hırslı olan ve Garrick'i iyi sa- vunan Erdal'ın hücum or- ganizasyonunu iyi kur- masında payı vardı. F. Bahçe adına tek olumsuz- luk tbrahim'in 3. faule u- laşmasıydı. San-Laci- vertli takım savunmada pota altını iyi savunarak Meysu'yu çemberden uzaklaştirdı ve dış atışla- ra mecbur bıraktı. Gar- rick ve Turabi'ye Erdal ile Güray'ın yakın savun- ması da Kayseri ekibinin rahat şut pozisyonu bul- masını engelledj. Mey- su'nun girdiği skor prob- leminin nedeni de buydu. 10. dakikadan sonra Mey- su, Comegys'ın etkinliği- ni azaltmak ve rakibini pota altından uzak tutmak için alan savun- masma döndü. Hemen ardından da F. Bah- çe'nin hücum organizasyonunu bozmak için yanm saha 'zone press' uyguladı. F. Bahçe alan savunmasına karşı çok hata yapıp ağır top çevinnce rahat pozisyon bulamadı. Sa- vunmada kazandıklan toplarla organize hız- lı hücumlan başanlıydı. Ancak alan savun- masıni delmek için fbrahim gibi içeri drive F. Bahçe: 86 Meysu 68 SALON: Abdi Ipekçi HAKEMLER: Mustafa Can (5), Ufiık Akyüz (5) FENERBAHÇE: Erdal (7)8, tbrahim (5)15, Comegys (7)21, Winslow (6)17, Altar (4), Gürav(7)17, Burak(5)7, Mustafa '(4)1, Tatü (?) MEYSU: Garrick (6)20, Reddick (6)17, Mesut (4)4. Tank (4)2, Turubi (6)21, Fa- ruk (4)2. Haluk (4)2, Ercan (3), Cem (4) DLK YARI: 50-36 F Bahçe 5 FAUL: Garrick (31.42), Cem (32.45) edebilen bir oyuncunun kenarda oturması- nın sıkjntısınj, set hücumunda çektiler. An- cak fast-breaklar, Erdal ve Güray'ın iyi sa- vunması, Meysu'nun 11 top kaybı imdatla- nna yetişti ve devreyi önde kapadılar. 2. yan Meysu adam adamaya dönüp İb- rahim'in üzerine Garrick'i vererek bu oyun- cunun içeri penetre etme becerisini ortadan kaldırma düşüncesini taşı- dı. Ne var ki kenarda bir sü- re oturduğu için maça olan konsantrasyonunu yitiren Ibrahim'e karşı Garrick, ça- buk faul problemine girdi. 8 dakika boyunca Comegys'a top geçirememesi F. Bah- çe'nin yanlışıydı. Oysa Co- megys'ın bire birpozisyon- lannda çabukluk avantajı var. Bundan yararlanmayıp baskılı savunmaya karşı zorlama atışlan sürdürdük- çe rahat sayı imkânı bula- madılar. Ancak 28. dakika- dan sonra Comegys'a top geçirilmesi, Garrick'in 5. faulü, fbrahim'miçeri dnve etmesiyle şut pozisyonlan- nın çoğalmasıyla F. Bah- çe'nin galibiyetinde etkili faktörler oldu. Daha sonra savunmayı gevşetmemelerine rağmen Gar- rick'siz Meysu, yanlış şut seçimleri ve pa- nikle maça ortak olamadı. Böylece F. Bah- çe çok büyük efor sarf etmeden isteksiz Meysu'yu kolay yenmiş oldu Oteki sonuçlar şöyle: B.Bl.Antalyaspor: 81-Ülkerspor: 89, Oyak Renault: 78-Tofaş SAS: 88, PTT: 83-Mavi Jeans Ortaköy: 69, Karşıyaka: 88-Tuborg: 70. Beşiktaş: 89 Antbirlik: 58 SALO.V Ahmet Fetgeri HAKEMLER: Haluk Yeşi- loğlu (6), Emin Moğolkoç (6) BEŞİKTAŞ: Çağatav (7) 11, Clark(6) 12, Autry (7) 25, Hüsnü (7) 12, Ömer (6) II, Erman (6) 4, Samer (6) 7, Ahmet Eran (4) 1, Ahmet Imamoğlu (4) 3, Cem (5) 3 ANTBİRLİK: Atilla (4) 2. Kelly (4) 3, Ceyhan (6) 13, Murat (4), Dixon (6) 16, Korav (4) 2, Erol (6)<>,Ah- met (6) 13, Önder (4), Er- kan (4) flk yan: 35-23 (Beşiktaş le- hine) G. Saray: 97 Netaş: 78 Salon: Ayhan Şahenk Hakemler: Mehmet Kesera tar(7) Tolga Şahin(7) Galatasaray 1 : Ömer Büvü- kavcan (7)18, Lütfı (7) 16, Corey Gaines (8) 24. Erik Meek (8)18, Levent (7)13. Bu- rak (6) 8. Yiğit (4) NETAŞ Spor: Abdurrahman (6)9, Mitchell Smith (8) 24. Gökhan (7) 20. Damir Mrsiç (6)9. Atil (6) 10. Kemal (4) 6 Devre: 45-33 (Galatasaray lehine) Efes Pilsen rahat kazandı Darüşşafaka: 74 - Efes Pilsen: 83 SALON: Avhan Şahenk Hakemler: Fatih Dalav (6). Murat Dökmeci (6) DARÜŞŞAFAKA: Faivk (6) 14, Jackson (8) 29. Stroters (7) 16. Serdar (6) 7, Murat (6) 4, Selçuk (4) 4. Recep (4), Volkan (4) EFES PİLSEN: Naumoski (7) 13, Volkan (4) 3. McRae (6) 4, Ufuk (6) 11, Mirsad (9) 22, Murat (8) 20, Tamer (7)10 Ilkyan: 40-38 (Efes Pilsen lehine) Spor Servisi - Türkiye Deplasmanlı Birinci Er- kekler Basketbol Ligi'nde yapılan maçta Efes Pilsen, Darüşşafaka'yı 83-74 yen- di. Karşılaşmaya her iki ta- kım da adam adama savun- mayla başlarken. Efes Pil- sen Ufuk, Murat ve Mir- sad'ın sayılanyla 5. daki- kayı 8-4, 10. dakikayı da 22-15 önde geçti. Bu dakikadan sonra oyunda dengeyi kuran ve güçlü rakibi karşısmda iyi savunma yapan Darüşşafa- ka, Jackson ve Fanık'un basketleriyle 15. dakikada farkı 2 sayıya (29-27) in- dirdi, 16. dakikada da (29- 29) beraberliği yakaladı. Son dakikalan büyük bir çekişme içinde geçen kar- şılaşmanın ilk yansı ise 40- 38 Efes Pilsen'in ustünlü- ğüyle kapandı. Oyundaki çekişme ma- çın ikinci yansında da su- rerken, 25. dakika 48-44. 30. dakika da 57-55 Efes Pilsen'in üstünlüğüyle ta- mamlandı. Naumoski, Mirsad ve Murat'ın etkili oyunlanyla son 5 dakikada maçı kopa- ran Efes Pilsen, 35. daki- kada skoru 68-62 yaptı ve karşılaşmadan 83-74 galip aynldı. NBA'de top çalma rekoru kırdı Stockton tarihe geçti NEW YORK (Cumhuriyet) - ABD Profes- yone! Basketbol Ligi'nde" (NBA) 15. hafta maçlanna devam ediliyor. Ligde bu sabaha karşı yapılan maçlarda. Or- tabatı Grubu lideri Utah Jazz, kendi sahasın- da Boston Celtıcs'i yenerek zirvedeki yennı korurken, bu takımın deneyimli point-guard'ı John Stockton, elınde bulundurduğu "ligde tiim zamanlann en fazla assist yapan sporcu- su" unvanına. bir de "en fazla top çalan spor- cu"un\anını ekledi. Ligdeki 12. sezonunu oynayan 33 yaşında- ki sporcu, bu maçtaki performansıyla top çal- ma sayısmı 2 bin 310'a yükseltti ve ligde bu alandakı rekoru da ele geçirdi. Atlantik Gru- bu lideri ve geçen sezonun finalisti Orlando Magic. kendı sahasında Philadelphıa 76'ers'a üstünlük sağlarken, sahasında bu sezon 28. maçını da galibıyetle kapamayı başardı. Magic Johnson'ı sakatlığı nedeniyle oyna- tamayan Pasifik Grubu ikincisi Los Angeles Lakers ise forveti Vlade Divaç'ın 29 ve Ced- ric CebaUos'un 21 sayılık başanlı performans- lanyla hemşerisı Los Angeles Clipppers'a şans tanımazken, Ortabatı Grubu ikincisi San Antonio Spurs, David Robinson'ın 39 sayısıy- ladeplasmanda Portland Trail Blazers'ı geçe- rek iddiasım sürdürdü. Ligde yapılan maçlarda alınan sonuçlar şöy- le: Mihvaukee Bucks: 92 - New York Knicks: 87 Orlando Magic: 123 - Philadelphia 76'ers: 104 Chicago Bulls: 102 - ClevelandCavaliers: 76 L'tah Jazz: 112 - Boston Celtics: 98 San An- tonio Spurs: 108 - Portland Trail Blazers: 105 Les Angeles Lakers: 121 - Los Angeles Clip- pers: 104 G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada dünyaya bakışları birbirine çok zıt değil. Bu kanıya nereden vanyoruz? Sözünü ettiğimiz konular pa- zarlık masasında konuşulmuyor da ondan. İki parti önceliği nereye verdi? Önce başbakanlık, sonra ba- kanlık paylaşımına... Başbakanlık bitti, şimdi ba- kanlıklar çözülmek üzere... Peki program? Anlamadım, kilogram mı? Hayır program, iki partinin hü- kümette uygulayacağı prog- ram... Haa ikram... Bakanlık ikramın- dan bahsediyorsunuz öyle mi? Hayır kardeşim, hani koalisyo- nu kurunca uygulayacaksınızya, ilkelerinizin, önceliklerinizin ola- cağıprogramı... Haa o mu? Biz koalisyonu ku- ralım da program arkadan ge- lir... Evet, görünen o ki, iki parti ba- kanlıklarda anlaşacak, ilkeler ar- kadan gelecek. Tanım yerindeyse, evfenecek- siniz, nikâh memurunun karşı- smda imzayı basacaksınız, cebi- nize evlenme cüzdanını koya- caksınız, sonra evliliğin ilkelerini konuşacaksınız... Bayramlık hükümetin pazariı- ğı böyle özetlenebilir. ANAP cephesinden Mehmet Keçeciler, Ülkü Gökalp Güney ve Yaşar Topçu; RP cephesin- den Oğuzhan Asiltürk, Şevket Kazan, Ertan Yülek, Fehim Çarpık Pazarlık Adak ve Aydın Menderes, dün saat 16.00'da Meclis'te buluşup genel başkan onaylı kozları pay- laştılar. Bu görüşme öncesinde ANAP ve RP'liler, aynı türküyü söylü- yordu: "Ben sana mecbur değilim..." ANAP'lılann dün dönüp dola- şıp altını çizdikleri noktalar şun- lardı: - RP'yisisteme uyariayacağız. - Laiklik tehlikede değildir, kimse merak etmesin. - RP'yi tüm partiler dışladılar. Bir tek biz işbirliğini kabul ettik. RP, bunun karşılığında bize gü- venceler vermelidir. Gerek bayramlaşmalarda ge- rekse atışmalarda hep yukanda sözünü ettiğimiz konular günde- me getirildi. RP cephesinin sağdan sola yazdıklan ise şunlardı: - Partimiz kimseye mecbur ve mahkûm değildir. - Koalisyonda fedakârlık or- taktır. - Kimse RP'yi yok sayamaz. Aslında bu sözlerin tümünün içi boş. Karşılıklı balon uçurulu- yor. Bu demeçlerle taraflar, bay- ram çocukluklannı da anımsıyor olmalı... Her şeyi bir yana koyalım. Üzerinde güçlükle uzlaşmaya vanlan temel sorun nedir? Maliye Bakanlığı'nın paylaşı- mıdır. Bir de kamu bankalannı kimin yöneteceği?.. O zaman bu, para ve kadro pazarlığıdır... RP'nin A takımı Ankara'daki teknik buluşma öncesi dün saat 11.00'de Antalya Falez Otel'de Necmettin Erbakan ın başkan- lığında bir araya geldi. Ekip, şu adlardan oluşuyordu: Genel Sekreter Oğuzhan Asil- türk, Genel Başkan Yardımcısı Fehim Adak, Grup Başkanveki- li Şevket Kazan, milletvekilleri Ertan Yülek ve Temel Karamol- laoğlu, Istanbul Belediye Baş- kanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek. Ekip sağlam. Koalisyonu bozanın... Eski ANAP'h Melih Gökçek sürekli vitrinde. Maya, Gökçek olduktan sonra bu koalisyonun sırtı yere gelmez. "Koalisyonu bozanın yüzüne tükürürüm " der, olur brter. Erdoğan, iyi bağlamacıdır. Is- tanbul medyasını susturduğuna göre, ANAP'taki çatlak sesleri haydi haydi göğüsler. Karamollaoğlu, yakılacak ve yakılmayacak kurumlan ayırır. Yülek, ANAP döneminin bü- rokratlarından; şimdi Refahlı. Aydın Menderes, Refah'ı ter- cih ederek 1946 ruhunun ne me- nem bir ruh olduğunu göstermiş oldu. Kazan, soyadından menkul. ANAP cephesi de fena değil. Uğur Mumcu'nun, Erba- kan'la Keçeciler üzerine sohbe- tini 24 ocakta aktarmıştım. Uğur Mumcu, Erbakan'a soruyor: - Hocam, bu Keçeciler ölün- ce cennete mi gider, cehenne- me mi? Hoca, gözlerini fırıldak gibi çe- virerek yanıtlıyor: - Cayır cayıryanacaaak... Sanırım, Hoca, Keçeciler için bir muska hazırlamıştır. Bu ko- alisyona harç koyarsa bu sevap Keçeciler'e yeter de artar bile. Dünyanın en hayırlı işine kat- kıda bulunmanın sevabı ölçülür mü? ANARP koalisyonunun daha önceki sağ iktidarlardan farkı şu olacak: Bugüne dek merkez sağ par- ti ler pişiriyor, RP yiyordu... Şimdi kendin pişir, kendin ye... Bu dönem, takkeyi fötrsapka- nın altına saklayanların da net- leştiği bir dönem olabilir. Sağcıyla sağcı, şeriatçıyla şe- riatçı, solcuyla solcu görünen- lerden midemiz bulanıyordu. Şimdi her şey netleşince belki midemiz sağlamlaşır, gözlerimiz açılır ve gerçekleri görürüz... Kesin değerlendirmeler yap- mak için erken, ama laikliği his- se senedi gibi kullanıp değeri yükselince piyasaya sürenlerle bunu bir yaşam biçimi olarak gö- rtip ödün vermeyenler de netle- şecek... îşsîzlik kemikleşiyor H Baştarafı 1. Sayfada diği kaydedilen raporda, yüzde 9.5'inin "çocuk okutamama ve yaşam standarduun düşiiklüğii" gibi sosyal nedenleri, yüzde 3.7'sinin de "huzur vecan güvcnliğinin olmaması" gibi politik neden- leri dile getirdiği belirtildi. Raporda, 230 deneğin, yeterli topraklan ol- ması durumunda köyde kalmayı tercih edecek- lerini bildirdiğine dı'İckat çekilerek yüzde 5.7'si- nin, 5-50 dönüm arasında, yüzde 27'sinin 51- 100, yüzde 30.4'ünün 100-200 dönüm arasında, yüzde 34'ünün de 201 -500 dönüm toprağa sahip olması durumunda köyde kalmayı sürdürecekle- rini bildirdiğine işaret edildi. Raporda, yurttaşlann göç etmek için seçtikle- ri ili tercih etme nedenlerinin de yüzde 57.1 ile ekonomik, yüzde 26 ile sosyal, yüzde 13.9 kö- yüne en yakın merkez olma, yüzde 2.9 ile de gü- venli ortam olarak belirlendiği ifade edildi. Yurt- taşlara gittikleri yerde nasıl bir işte çahşmak is- tediklerine ilişkin soruya verilen yanıtlar da şöy- le değerlendirildi: "Soruya geçerti yanıt veren 298 hane reisinden yüzde34.2'lik dilimi Ne iş olursa' gibi ancak be- cerisiz islerde çaüşabileceklerini gösteren türde vanıt vermişierdir. Yüzde lSJ'lük dilimi 'devlet işinde çalışmak istediklerini', yüzde 12.4'lük di- limi de daha gerçekçi bir yol seçerek inşaatlarda amelelik yapmak istedilderini, yüzde 21.8'lik di- limi ticaretie ugraşmak istediklerini, yüzde 4^'lik dilimi şoföıiük yapabileceğini, yüzde 1.6'lık dili- mi ha\"vancüık \apmak Lstedigini ve son olarak da yüzde 1-5'lik dilimi de sanatsal bir işle uğras- mak istediklerini sö">lemişlerdir." Ailede ancak bir kişi çalışabiliyor GAP içi kentlerde işsizlik oranının yüzde 20'lerle ifade edildigi kaydedilen raporda şu gö- rüşlere yer verildi: "Bir kere issiz kalan bir kimsenin yeniden işe gjrmesi uzun sürmektedir. Ailelerin çoğunda, an- cak bir kişi çalışmaktadır ve bazılannın tarundan sağladığı gelir de gecimi sağlamaktan çok uzak- ür. Bu ortamda işsizlik, tam bir çaresizlik anla- mına geimektedir. Hızla artan kentsel nüfus ileas- gari düzeyde istihdam \Bratama>an ekonomik yapı birtikte düşünüldüğünde. kamu kesiminde çaİışmayan hemen herkes için en başta gelen eko- nomik ve toplumsal sorun niteligi kazanmakta- dır." Raporda, yöre içi kentlerde işsiz olduklannı bildirenlerin yüzde 56.5'inin işsiz kaldıklan sü- re içinde başka işlerde çalıştıklannın belirlendi- ğine işaret edilerek bunlann büyük çoğunluğu- nun mevsimlik işçiler olduğu kaydedildi. GAP bölgesinin de özellikleri nedeniyle "tanmsal- mevsimlikisçilik", amelelik ve işportacılığın ge- çici istihdam alanlan içinde olduğu vurgulanan raporda, "İşsizlerin yüzde 43.5'i son on-on beş gün içerisinde dahi bu tür işleri yapdklannı be- lirtmişlerdir" denildi. Raporda, sorunun temelinin mutlak işsizlik ol- maktan öte, işlerin büyük çoğunluğunun düzen- siz ve mevsimlik gelip geçici olmasından kay- naklandığı saptamasına yer verilirken araştırma kapsamında görüşülen deneklerin en az yansını doğru tanımlayan olgunun "gelip geçicüık'' ve •'istikrarsızlık" olduğu anlatıldı. Türkeş'in adayı partîyi kanşürdı MERİHAK IZMİR-MHP'nin lzmir'de 1. böl- ge 2. sıradan milletvekili adayı göster- diği, ancak seçimı kazanamayan Ali RızaGürbüz'ün tsviçre'de 1.1 trilyon lira degerinde uyuştunıcuyla yakalan- ması partiyi kanştırdı. MHP fzmirör- gütünün eski bir yöneticisi, Gür- büz'ün MHP Genel Başkan Yardım- cısı ServetTurgut'un akrabası olduğu- nu belirttı \e MHP Genel Başkanı Al- parslan Türkeş tarafından bizzat mil- letvekili adayı gösterildiğıni söyledi. Gürbüz'ûn, Türkeş'in Gümüldür Özdere'deki yazlığının bıtışiğindeki villayı seçim öncesi 7 milyar lıraya sa- tın aldığı ve bu iki konutu birleştire- rek Türkeş'e hediye etmek için calış- tığı belirlendı. Türkeş'in bu konuda Gürbüz'e vekâlet verdiği öğrenildi. Bu girişim, Özdere Belediyesi 'nin ka- yıtlannda da ortaya çıktı. MHP'nin bazı adayları hakkında seçim öncesinde ortaya atılan, "Mad- di kavnak sağlayaıuar niteliklerine ba- kılmadan üstsıralardan ada> gösteri- Byor" savlan kesinlik kazanmaya baş- ladı. Savlar arasında Ali Rıza Gürbüz ile Cengiz Ünal hakkında "uyuşturu- cu ticareti yapüklan. kara para akla- dıkian. cezae> lerindeki ülkücü mafya üyelerini besledikleri ve silah kacakçı- lığı yapüklan" da bulunuyordu. Bazı MHP'Iilerin ortaya attığı bu savlar, Izmirörgütünü kanştırmış, ön- ce istifalara, ardından da ihraçlara y- ol açmıştı. MHP'nin tzmir'den milletvekili adayı olarak gösterdiği Gürbüz'ün Is- viçre'de 1.1 trilyon lira degerinde uyuşturucuyla yakalanması, parti içindeki gruplann da sertleşmesine neden oldu. lsminın açıklanmasını istemeyen eski bir yönetici, seçimden önce orta- ya atılan savlann tek tek doğrulandı- ğma dıkkat çekti. "Eski yönetûndeki arkadaslar görevde olsaydı bu kisiler ada> otamazlardı"dıycn MHP'li şun- lan söyledi: "Seçim öncesinde yönetimdeki ar- kadaşlann bu yöndeki savlan hedefi- ni buldu. .41i Rıza Gürbüz hakkında böyle iobarlar vardı. Demek ki doğ- ruymuş. Arkadaslar bu konuda Anka- ra'yı da uyarmışlardı. Ankara' nm bu konuya kulak asmaması da dikkati- mizi çekmişti. Bu dunım, MHP'li ola- rak bizi üzüyor. Ama butipinsanlann araştınlmadan, sırf partiye mali ka\- nak sağiadjklan için aday yapılmala- nnın yanlıslığı ortaya çıktı. Bu olay parti tabanında büyük bir rahatsızlık yarabr. Adam normal adi bir suctan ^akalanmıyor, u>ııştunıcudan vaka- lanıyor. Bugüngenç körpenesflleri yok ediyor. Böyle bir suçu işleyen, eroini aiıp pazarlayun ve piyasaya süren bir kişinin iyi karşüanması nıümkün de- ğil. Ama bu adam senin milk-nekili "Eski yönetimdeki arkadaslar bu tip insanlann adaykklanna karşı cık- nldan için göre\ den alındılar. Eğer oo- largöre\den alınmasavdı butipinsan- lar aday olamazdı" diyen eski yöneti- ci, sözlerinı şöyle sürdürdü: "tl yönetiminin görevden alınıp bunlann aday gösterilmesi,genel mer- kez taranndan hazırlanan bir senar- yoydu. Bunlan önplana çıkarmak için partinin il yönetimini harcadılar. Ay- nca Ali Rıza Gürbüz, aday gösterik- ne dek bizim partimizui üyesi bile de- ğildi. Tepeden inme aday yapıldı bu adam. Ankara aday yapib. Zaten bu tip insanlann aday yapılması partiyi bu noktaya getirdi. Bunu kim aday yapmış olabilir? Türkeş, Rıza Müftü- oğlu. Servet Turgut Bu aynı zamanda Servet Turgufun akrabası. Genel Baş- kan Yardımcısı'nın halasuun ya da tey- zesinin oğlu. Aynı köyden bunlar. Kon- ya / Boztar'dan." Söz konusu eski yönetici. Gür- büz'ün seçim döneminde büyük para- larharcadığını da saviadı. "Basında70 milyar lira deniyor, ama kat kat üstü harcanmışOr" diyen MHP'li, "Aday yapılmasında Servet Turgut'un gay- reâeri ve Türkeş'in isteği oldu. Türkeş bizzat adaylan belirledi. Bu insanın parti üyesi olmadığını, partiye tepeden inme geldiğini en iyi kendisi biliyor- dur. Aldı bu adamı aday yapd. Sonu- cuna da katlansınlar. Bunu söyleyen arkadaşlanmızı da ihraç ettikT" ded i. Türkeş neden aday gösterdi? Edınılen bilgilere göre Gürbüz, se- çim öncesinde Türkeş'in Gümüldür Özdere'deki yazlığının bıtişiğindeki villayı, Nurettin Bilgen adlı emeklı bir albaydan sattn aldı. Villayı 7 milyara satın alan Gürbüz'ün, daha sonra söz konusu 2 konutu yıkarak MHP lideri Türkeş'e büyük bir vılla yapmaya ha- zırlandıgı öğrenildi. Türkeş'in bu çalışmalann gerçek- leştirilmesi için Gürbüz'e "belediye- den müşterek ruhsat çıkartması için verdiği vekâtetname"nin de Zürih'te- ki operasyon sırasında ele geçirildiği savlanıyor. Özdere Belediyesi kayıtla- nnda da bu girişim doğrulandı. Gür- büz'ün tevhit (her iki arsanm birleşti- rilmesi) için belediyeden kararçıkart- tığı öğrenildi. Evin yapımı için hazır- lanan projenin ise henüz belediyeye u- laştınlmadığı bildirildi. BosnaMa devre arası • Baştarafı 1. Sayfada de güç değil. "Boşnakve Müslümamm"diyor. El- medin'den çok Dino adını kullanmayı seviyor. Ar- tık Türkçeyı serüvenini anlatabilecek kadar öğren- miş. Savaş çıktığmda, Avrupa'nın yirminci yüzyıl- dakı son yüzkarası savaş çıktığmda Dino Istan- bul 'daymış. Gezmeye gelmiş. Apar topar Saraybos- na'ya dönmüş hemen. Ailesi, işi, her şeyi orada çünkü. Zaten dört ay sonra da kentin üzerine bom- balar yağmaya başlamış. Dino önceleri dört ay ka- dar "Ülegal asker" olarak katılmış savaşa. Bu ille- gal deyişini doğrusu pek anlayamıyorum. Anlaşı- lan Dino, teçhizat yapımına, silah yapımına katıl- mış gönüllü olarak. Sonra iki buçuk yıl savaşa katılmış; pek aynntı- lı anlatmıyor, biz de sormuyoruz. Ama yanm ya- malak kurduğu cümleler aslında çok şeyi ifade et- miyor mu? "Ağbiöldü. Anneöldü. Teyzeöldü." Geçen yıl al- tı ay içinde üç yakınını yitirmiş. Yine ıfadesiz bir yüzle anlatıyor. "Şimdi banşgeldi!" Dino farklı dü- şünüyor: "Nasıl maç var, birinci devre var; sonra on beş dakka var; sonra ikinci devre." Yani devTe arası diyor Dino. Ağbisi çatışmada öl- müş; üç ay sonra annesi bir bombanın patlamasın- da yaşamını yitirmiş; bundan bir ay sonra da teyze- sini kaybetmiş. Teyze kızı ilk kadın şehitmiş. Savaşın ilk ayında top kafasına gelmiş. Teyze savaşın acılanna daya- namamış: "Kimse yemek yemiyor. çim yiyor; o da çim yemiyor: uyumuyor. Böylesi daha iyi'" • Birkaç yıldır gazetelerden okuduklarımızı, tele- vizyondan izledıklerimizi. gördüğümüz fotoğrafla- n Dino'nun ağzından dinliyoruz. Savaşın acılannı unutmak olası mı'.' Dino savaşırken karaciğer rahat- sızlığına yakalanıyor. Kent abluka altında; yiyecek yok, para yok, ilaç yok. Bir süre hastanede yatıyor. "Yîrmi günde 2500 mark. 1992'de çok güç. Başka yere git; vize yok. tlaç yok." Yalnızca toprak kalmış; çok para kaybetmiş. Doktorlarsağlığı için başka bir ülkeye gitmesini söylüyorlar. O da eşi Alma ile Tür- kiye'ye gelmeye kaıaı veriyor. Vize sorunlan çıkı- yor. Binbir güçlük çekiyor. "Saray bosnaile tstanbul arası virmi dört saat Ben geldim on iki gün. Hırvatistan, îtaiya. Vünajıistan. Çeşme. Zor probiem var. Kimse Boşnaklan sevmi- yor" Burada mı? "Hayır ha>ir yolda, ttalya'da hep korkuyor. Gel- diğımdesu tesisatyaptun. Elektriktesisatyaptun. Ha- yat hemen öğretiyor. Dört ay demircide calıştım. Her gün 3 ton, üç bin küo demir, bu tarafa öbür tarafa. Her gün. Ben karaciğer için geldi. Ben iş biliyor bu iş. Barmen. 1X1 bilmiyorum; İtalyanca biliyorum, In- gilizcc biliyorum, Türkçe bUmiyorum." Dino. filmdeki küçük Dino gibi, on beş yaşında çalışmaya başlamış. Hem okumuş hem çalışmış. Dino aynı zamanda müzisyen. Rock'çı ve sinti- sayzır çalıyor. Ortaöğrenimtnden sonra alti yıl mü- zik eğitimi görmüş; iki yıl da "tasarun" okumuş. Sa- vaştan önce iki kaset doldurmuş... Bir üçüncüsü de savaşla ilgiliymiş. Olanaklannı yarattığında iyi bir kaset yapmak istiyor. Müzik konuşulunca gözleri parlıyor Dino'nun: ilk kez belirgin bir ifade yüzünü sanyor. • Savaştan uzaklaşıyoruz ama laf ister istemez dö- nüp dolaşıp bombalara geliyor. Ama bu kez tstan- buî'da, fstanbul'a ilkgeldiğinde. alışık olduğu bom- ba burda daonu karşılıyor. Topkapı'da otobüsten in- er inmez bir taksi tutmuş; araba hareket etmiş, yir- mi metre kadar gerisinde bir bomba patlamış. Bir ikincisiyle de Sarayburnu civannda karşılaşmış. Or- da da yakınmış. Üçüncüsü ise, geçen yaz sigara al- mak için Istiklal Caddesi'ne çıkmış; elli metre ka- dar ilerisinde bomba patlamış. • Istanbul'u sevdiği belli. Temmuz 1994'ten beri burda çalışıp duruyor. Zaten çoktan acılannı yüzü- nün ardına gizlemiş Dino. Hem birçok arkadaşı ol- muş. Ama önceleri dil yüzünden çok güçlük çekmiş. "Hiç dil bilmiyorum. Akbm bir arkadaş. Sen de- ğiştir diyorum. Ne zaman Idtap okuyor, daha zor, ne zaman böyle pratik yapıyor, daha kolay." Ya burayla oranın farkı; yaşam hangisinde daha kolay. Tabii savaştan önce... "Burda ne kadar çok çay var; orda sadece çay içi- yor, ne zaman hasta; kuşburnu papatya şu bu ecza- negibi. Orada sistem daha iyi; burdan. Çok para kazanı- yorum.Orda hemen herkestearaba,video, burdayal- nızcazenginkrdevar." Dino'nun karşılaştırması böy- le. Peki ya Emir Kusturica? "Emir Kusturica benim arkadaş. Tabü tanıyo- nım; kaç kere benim restoranta geldi. Saray bosna küçük yer; herkes birbirini tanjyor." Dino'nun da en beğendiği Kusturica filmi. "Dol- ly BeO'i Anımsıyor musun?" "Bak o Sara> bosna orijinaL Doğru yansıbyor. O şimdi çok para var. Paris'te yaşıyor. banş diyor; çok yanlış yapıyor. Nasll banş; benim ağbi öldü-. Çok şans diliyorum oda." Anlaşılan, Dino, Kusturica'nın son dönemlerin- den pek hoşnut değil. • Saraybosna kentinin tam beş bin yıllık geçmişı var. Şimdi yerle bir. Dino elbet bir gün memleketi- ne dönecek. Acılannı unutabilecek mi? Yüzünün ardına sakladığı acılannı? Rus şair Fyodor Soto- gub'un dizeleri tanık mı geliyor kulaklanmıza: Uçsuz bucaksız, yabanıl stepler / Soğuk, karantak yurdum benim/Orada yedi bitirdi beni keder/ Ora- da boğulup kaldı stsim! OLAYLARIN ARDE\DÂKT GERÇEK I Baştarafı 1. Sayfada rilen bu ödünler sonucun- da 70'li yıllarda MSP, 9O'lı yıllarda da MSP'nin deva- mı olan RP büyüdü. Sadece, gereksinim ol- madığı halde, şeriatçı ke- simin baskıları sonucu açılan imam-hatip lisele- rinde kimlerin imzası oldu- ğuna bakmak bile vurgu- lamak istediğimiz durumu açıklamaya yeter. Cumhuriyet gazetesinin çizgisinin çıkış noktasında Ulusal Kurtuluş Savaşı ve Atatürk Devrimleri vardır. Cumhuriyet, bu rotasını 72 yıldır koruyor. Bu çizgi RP'nin hedeflediği bir Tür- kiye ile taban tabana zıttır. Cumhuriyet, ilkelerini savunurken sandıktan çı- kan sonucu da göz ardı edemez. Bu bağlamda, laik, çağdaş Türkiye, "Ne pahasına olursa olsun RP iktidara gelmemeli" man- tığıyla savunulamaz. Olası bir ANAP-RP hü- kümeti, toplumsal kesim- lerin bu konudaki "sami- miyetini" de ortaya koya- cak ve safların ayrışması- nı sağlayacaktır. Atatürk devrimleri dö- nemsel çıkışlarla yok edi- lebilecek "köksüzlükte" olsaydı, şimdiye çoktan bitirilmişti. Aydınlanma devriminin Anadolu'da sürdüğü kökler, onu yok etmek isteyenlerin göre- meyeceği kadar derinde- dir. Şeriatta tesettür, alışıla- gelmiş bir kuraldır. Merkez sağ partilerin kadrolarında "üstü örtülü" bir nitelik ta- şıyan Islamcılığın açıktan hükümet ortaklığı, muha- lefetini de yaratacak, oyu- nun kurallarına göre daha dürüst oynanmasına kapı açacaktır. Halkın laiklik bilinci, bu sınavı vermek zorundadır. Çoğu üstten verilmiş hakların, tabandan yukarı doğru savunulması ve ye- niden kazanılması gereki- yor. 1923 Devrirni'nin de- mokratik savaşımla ko- runmasını ve pekiştirilme- sini sağlayamayan birtop- lum, zaten aydınlanmaya layık olmadığının kanıtla- rını sergiler. Bu açıdan bakıldığında, önümüzdeki süreçte mer- kez sağın da merkez solun da dincilik üzerine verdiği ödünleri yeniden gözden geçirmesi kaçınılmaz ola- cak, belki de siyasal ya- şam 12 Eylül'ün günü- müzde süregelen ipotek- lerinden kurtularak doğal örgütlenmesini gerçekleş- tirecektir. ••• Universiteniıı • Baştarafı I. Sayfada lam 715 milyar liralık yar- dım yapılırken, 1993 yılın- da açılan Başkent Üniversi- tesi'ne 130 milyar liralık ödenek verildi. 20 devlet üniversitesinin 1995 yılı bütçeleri ise bu ra- kamın altında kaldı. 'Vakrf desteğini Doğramacı çtkardı' Eski Ögretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Altıntaş, dünyada hiçbir ülkede dev- letin özel üniversitelerin gi- derlerinin yansına yakınını karşılamadığını kaydederek vakıf üniversitelerinin kay- naklannı kendilerinin yarat- ması gerektiğini söyledi. 'Valoflar ticarethanc değüdir' Altıntaş. vakıf üniversi- telere devlet tarafından yar- dım yapılmasına ilişkin ka- rann. eski YÖK Başkanı Jhsan Doğramacı dönemin- de çıktığını anımsatarak "Bu dü/enleme Bilkent Ünrversitesi'ne yönelik ola- rak yapıldı. Vakıfiar ricaret- hane değildir. Bu ünivcrsite- lere arazi tahsisi yapıldığı gibi, kamu kaynakları da aktarılıyor. Üstelik bu, va- kıf adı altında j apılıyor" dedi. Öğretim Elemanlan Sen- dikası Genel Başkanı Prof. Dr. Atilla Erden de. Diya- net İşleri Başkanlığı'na 21 trilyon lira aynlan bir ülke- de dev let üniversitelerinin ödeneklerinin her geçen yıl azaltılmasmın dikkat çeki- ci olduğunu vurgulayarak vakıf üniversitelerine veri- len ödeneğin dev let üniver- sitelerine verilmesi duru- munda pek çok sorunun çö- zümlenebileceğini bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle