23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞÜBAT 1996 PERŞEMBİ 12 KULTUR B E R L 1 N F 1 L M F E S T İ V A L İ ' N D E N N O T L A R 19ülkeden25filmin vanşüğı 46. Beriin Film Festivali, yanşma kadar, Panorama, Forum, Avrupa Fflm Pazangibiyan bölûmieriyle iigi çeken, yedinci sanaön en önemli üç vitrininden biri bilindiği gibi, Cannes ve Venedik'le birlikte. Görebfldigimiz yanşma filmleri arasında "Sense and Sensbüity", "Get Shorty" ve İngiliz vapınıı iki tarihsel film "Richard HPle "Restoration" öne çıkıyor. Bertin'de HoIiywoo(Puıı gövde gösterisi SUNGUÇAPAN BERLİN - Her zamanki gibi soğuk, karlı-buzlu, gri ve ıslak bir Berlin'de, 12 günlük film seyretme maratonumu2 başlayalı 4 gün geçivermiş, biz ısınana ve havaya girene dek. 19 ülkeden 25 fîlmin yanştığı 46. Beriin Film Festivali, yanşma kadar, Panorama, Forum, Avrupa Film Pazan gibi yan bölûmieriyle de ilgi çeken, yedinci sanatın en önemli 3 vitrininden biri bilindiği gibi. Cannes ve Venedik'le birlikte. Bu yıl basın merkezinin, yenıden sinemalara yakın, lüks bir otele (Inter-Conti) konuşlandınlması lyi olmuş. Amerikan ve Avnjpa major'lannın kamp kurdugu, adım başına bir ünlüye rastlanan Inter- Conti'deki basın toplantılanna rağbet, alişıldığı iizere oldukça fazla yine. Satışa, pazarlamaya yönelik muhabbetler, parlak tanıtımlar, yeni tanışmalar, kokteyl partiler, akşam yemeklen, resepsıyonlar da yine gırla gidiyor. Tabiı bütiin bunlar da, festival denilen oyunun bir parçası. Son yıllarda iyice belirginleştiği gibi, Avrupa'ya bahar çıkarması yapacak Hollywood sınemasının yine parlak gövde gösterisi niteliğinde geçen festivale ünlülerini (VlP'lerini) göndermiş Amenkalılar. Öyle ki, John Travolta Ku"damUa volta atarken Danny De Vlto Berlinlilerle Kennedy'cilık oynuyor. Jodie Foster başoyuncusu Holly Hunter'la çevresine sempati yayarken, yanm yüzyıldır sinemaya katkılanndan ötûrû verilen Altın Aslan onur ödülünü alan Elia Kazan da festivalin inkjyım patronu Moritz De Hadebı'in kollannda mest. kameralara, objektiflere gûlücükler dağıtıyor; festıvalde birkaç filmiyle bırden boy gösteren Robert Dtmney Jr. en iyi aktör ödülüne göz dikiyor (tabii festivali şereflendırmeleri beklenen Bnıce W iUis. Anthony Hopkins. Sean Penn'lerden sıynlabiİirse)... Beriin'de gökyüzü kapab ama yıldızlar paıiıyor Sense and Sensibility n yıllarda iyice belirginleştiği gibi, Avrupa'ya bahar çıkarması yapacak Hollyvvood sinemasının yine parlak gövde gösterisi niteliğinde geçen festivale ünlülerini göndermiş Amerikalılar. Yıldız yağmuruyla yine parsayı toplayacağa benzeyen Hollywood'un ağırlığını vurgulamak için (özel gösterimleri de sayarsak) 28 yanşma filminin 10'unun ABD yapımı olduğunu belirtmek yeterlidir sanınm. yapımcısmdan gizli kaçınp Market'e soktuğu, tiner çeken, evsiz barksız sokak çocuklannın hikâyesini görûntüleyen "Soğuk Gecder" ve Almanya'da doğma, yetişme Türk yönetmen Seyhan Derin'in Panorama'nın belgesel bölümünde yer alan "Ben Annemin Kızıvını'' filmJeri, sinemamızın adını duyuruyor bir ölçüde. Şimdilik öne çıkanlar Kısacası. Wîm VVenders'e gönderme yaparak dile getirirsek, Berlin'de gökyüzü kapalı. ama yıldızlarla da parlıyor icabında... John Travolta-Jack Lernmon-Jodie Foster"larla başlayıp Bruce Willıs-Susan Sarandon-Tim Robbins'lerle sürecek vıldız yağmuruyla yine parsayı toplayacağa benzeyen Hollywod'un ağırlığını vurgulamak için (özcl gösterimleri de sayarsak) 28 yanşma filminin 10'unun ABD yapımı olduğunu belirtmek yeterlidir sanınm. Avrupa'dan 12, Asya'dan 5, Avustralyadan 1 ve Almanya'dan da (sadece) 1 filmın yanştığı 46. Beriin Film Festivali'nin geleneksel mekânı Zoo Palast'ın önüne malum kırmızı halı çekilmiş tabii, merakJısını 2 saatliğine, bambaşka düş âlemlerine uçurmak için yine! 3 bini aşkın 'akkredierte' basın mensubuyla sınema yazannm kalabalığına kanşarak bir kez daha, kâh hayalkınklıklanna uğrayarak, kâh ınsan olmanın doruklanna çıkartan aynksı filmlerin tadına vararak izlediğimız Berlinale 96'da. resmi yanşmayı tamamlayan Panorama bölümü de Amerikan sineması ağırlıklı. Büyük stüdyolann yanı sıra, Sundance festıvalinin 1995 galibi "VVellcome to the DoOhouse" gibi kaçırmadığımız. bağımsız Amerikan sinemasının ürünü kimi ilgınç filmlerin de yer aldığı Panorama'da, Fransız, Italyan ve lspanyol sinemalannın güçlü düzeyinı örnekleyen etkileyici filmlere de tanık olduk. Keza lskandinav filmleri de ilginçtı. Sinematek yıllanmızın unutulmaz yönetmenlerinden Isveçli Bo Widerberg'in, savas yıllannda, güzel öğretmeni tarafından hem sınıfta hem de yatakta eğirileıı genç bir öğrencinin öyküsünü anlattığı dönüş filmi "All Things Fair" gibi. En iyı yabancı film Oscar'ına da aday gösterilen, yanşma bölümünde epey allciş alan bu Bo Widerberg-lsveç yapımının yanı sıra, son yıllarda Batı'nın gözdesi olan Asya sineması da, Çın'ıyle, Tayvan'ıyla, Japonya'sıyla yine dişlerini gösteriyor festivalde. 46. Beriin Film Festivali'nde olmayanlar, Latin Amerika ve komünızmin iflasından sonra kısırlaşan, eskiden Doğu Bloku dıye tabir ettiğimiz Çekoslovakya. Polonya, Macaristan, Romanya sınemalan... Geçen yıl Panorama'da Handan Ipekçi'nın "Babam Askerde", Yavuz Ozkan'ın "Yengeç Sepeti" fılmleriyle temsil edilen Türk sineması bu yıl hepten kayıp Berlin'de. Yine de bildiğimiz kadanyla, yönetmenin Altın ve Gümüş Ayı'lann hangi filmlere gideceğine, ödülleri kimlerin toplayacağma ilişkin tahmin ve değerlendiımeler için henüz erken sayılırsa da, görebildiğimiz yanşma filmleri arasında u Sense and Sensibility", "Get Short> " ve ingiliz yapımı iki tarihsel film, "Richard HPle "Restoration" öne çıkıyor. Başanlı olduklan çokça yazılıp söylenen, Paul Mazursky'nin "Faıthful", Bertrand Blier'nin "Mon Homme", Tim Robbıns'in "Dead Man \VaUdng" ya da Terry Giltiamın "12 Monkeys" filmlerinin daha göstenlmediği Berlinale 96, gitgide ısınıp hızlanarak sürüyor şimdilik. Andrzej Wajdaustanın yine eski defterleri kanştınp 1943'ün Varşova gettosundaki Nazi kıyımı atmosfennde geçen, Yahudi düşmanı Polonyalılan sergileyerek bazı tabulan deşen son esen "Wielki Tydzien-Paskalya Günleri'nde" ise eski usul kJasik ve ınsancıl bir filmdi, nedense Zoo Palast'ın Alman seyircisinden tek bir alkış dahi almayan. Emma Thompson (Sense and Sensibility-Akıl ve Duygu), Annette Bening (Richard III), Holly Hunter (Jodie Foster'ın ikin«t yönetmenlik denemesinden başanyla çıktığı sevimli aile güldürüsü, yanşma dışı, Home for the Holidays-Evde Bayram Tatili'nde çok iyiydi Holly Hunter) ya da Isveçli fistık Marika Lagercrantz'den (All Things Faır) çok, yanşmadaki iki Fransız filminden biri olan, Elie Chouraqui'nın "Les Menteurv Yalancılar"ındaki Va'erie Bruni- Tedeschi'ye. özellikle de Panorama'da seyrettiğımiz Benoit Jacquot'nun "La Füle Seule-Yalnız KE"ındaki yeni yetenek VTrginie Ledoyen'e gönül düşürdüğümüz festivalde bakalım daha hangi güzeller güzeli yıldızlarla tanışacağız? Dormen Tîyatrosu'nun 40 ydhk serüveıri Kültür Servisi- Kırk yıl geçti Dormen Tiyatrosu perdelerini açtığından bu ya- na. 40 yıl önce Parmakkapı'da bir arka sokakta Moliere'in 'Gülünç Kibariar' oyunuyla başlayan serü\ en bugün. Pan- galtı'daki Dormen Tiyatrosu'nda sürü- yor. Haldun Dormen, Metin Serezii, Ay- fer Feray, Erol Günaydın, Cahide Son- ku. Nisa Serezli, Cahit Irgat, Gülriz Su- ruri, Altan Erbulak bir çırpıda akhmı- za gelenler. Ya gelmeyenler... Tam tamı- na iki yüz seksen oyuncu gelmiş geçmiş bugüne kadar Dormen Tiyatrosu'ndan. on dokuz da yönetmen. Yazarlar. dekor, kostüm, afiş tasanmcılan, şarkı sözü yazarlan hatta teknik personelden gişe- cileri de eklersek, Dormen Tiyatrosu'nu tam 500 kişilik bir ekibin taşıdığını gö- rüyoruz 40. yaşına. Dormen Tiyatro- su'nun başlangicından bugüne tam kad- ro serüvenıni, yine bir Dormenci olan ve Haldun Dormen'in "gelecegin Erol Kes- kta'i" diye nitelendirdiği genç tiyatro- cu Kerenı Atabeyoğlu kitaplaştjrdı. Ya- pı Kredi Yayınlan'nm Ustalar Dizi- si'nden çıkan. Keretn Atabeyoğhı'nun hazırladığı "1955'ten 1995'eDonnenTî- yatrosu'nun KırkYüı' adlı kitapta yalnız Hal- dun Dormen'ın değil; kırk yıhn Dormencile- ri de oyunlarla yaşanan pek çok ömrün dökü- mü ve anılanyla rol alıyor... Yıl 1955. Parmakkapı'nın arka sokaklann- dan birinde taş çatlasa elli, bilemediniz altmış kişiyi içine alabilecek bir salonda süreldi bir telaş yaşanıyor. Çoğunluğunu Galatasaray Li- sesi ve kolej ögrencilerinin oluşturduğu bir grup gencin kurduğu Tiyatro Derneği, sergi- ledikleri iki komedi ile (Moliere'in 'Gülünç Kibarlar'ı ve GoJdoni'nin'Yalana'sı bu oyun- lar) büyük başan sağlıyor. Bu gençler kimler mi? ErolGünaydın.Tuncay Çavdar, UAık Esin, Ozan Sungur. Ayperi Akalan, Candan SavTan. Dekorlar Duygu Sağıroğiu, reji ise o günlerde Yale'dekı tiyatro egitimini tamamlayıp yurda dönen, Küçük Sahne'nin aktörlerinden Hal- dun Dormen imzasını taşımaktadır. Muhsin Ertuğrul'un Küçük Sahnesi iyice tatsızlaşmıştır Haldun Dormen ıçın. Bütün vaktini Parmakkaprdaki o salonda çalışmala- nnı sürdüren Tiyatro Derneği'ne ayıran genç Doımen'in aklına parlak bir düşünce gelmiş- tir: "Neden buraya yapmryoruz tij^troyu?" Dostlardan toplanan paralar ve Duygu Sağı- Karanhk Komedi. (üstte), Şahane Züğürtier de Nevra Serezli ve Haldun Dormen (yanda). roğlu'nun yoktan var eden yeteneği ile oluşur Türk temaşa hayatmm 'Cep Tiyatrosu' adını taşıyacak bu ilk oda tiyatrosu.. Altan Erbulak komedyenliğe adımuıı butiyatroda atacak, gü- zellik kraliçesi unvanlı Ayfer Feray, tüm ürkek- liğini yenip Cep Tiyatrosu'nda 'Papaz Kaçb' ile sahneye çıkacaktır ilk defa Kadıköy Sürey- ya Sineması'ndaüç gün sahneleniroyun. 1955 yılının 22 Ağustosu'nda bastiran sıcaklara rağ- men seyirci hınca hınç doldurur sinemayı. So- nuç, seyircınin aralıksız reaksiyonlan histeri krizine dönüşmüş ve Süreyya Sineması'nın koltuklan aşın gülmeler nedeniyle kınlmışhr! Her şey her zaman iyi gitmez elbette. Kimi oyunlar büyük fıyaskoyla sonuçlanır. Dormen Tiyatrosu oyunculan boş koltuklarla da karşı- laşır sık sık. Topladığı tüm beğeniye rağmen 'SevgOfaneGöz KubkOi' ya da 'BonısunuÖt- türen' istendiği gibi dolduramamıştır salonu. 1962 yılında para durumu tam bir felakettir. 'Şahane Züğürtier' işte tam bu sırada imdada yetişir. Metin Serezli, Altan Erbulak, Erol Kes- kin, BaşarSabuncu,TülinOral'ın rol aldıkla- n oyunla birlikte Dormen Tiyatrosu Hüseyin Kutman, Tol^ Aşkıner, Zejnep Tedü, Yusuf Sezgingibi yetenekleri de katar kadrosuna. 1972-1984 yıllan arasında ekonomik sıkın- tılaryüzünden kapanırtiyatro. Bu süre boyun- ca bünyesinden çıkan tiyatrolarda yasamaya devam eder Dormen ekolü. Haldun Dormen 'Komedi Tiyatrosu'nu kurmuştur. Bir gün Egemen Bostancı'nın da ısranyla ikınci kez kurulur Dormen Tiyatrosu. Fars türünün yet- kin yazarlanndan Ray Cooney'in oyunlan sah- nelenir art arda. 'Hangisi Kansı?', 'İkinin Bi- ri', 'Her Evde Hır Var', 'Otel Paradiso", 'Kaç Baba Kaç've Haldun Dormen- Kemal Uzun ikilisinin yazdığı, müziklennı Melih Kibar'ın bestelediği müzikal 'Yolun Yansı'.. Dile ko- lay 40 yıh geride bırakıp 41. yıla adım attı Dormen Tiyatrosu, ama iyisiyle ama kötüsüy- le... Haldun Dormen, tiyatroaşkıyla dopdolu ge- çen 40 yılın ardından geriye baktığinda gör- düklerini. 'hayal kınklıklan, başansızlıklar, mali sıkınhlar, keçi boynuzu örneği bir tutam başan için tonlarca sıkınn ve üziintü' dıye özet- liyor 'Dormen Tryatrosunun 40 Yılı' kitabın- da. Peki ya sonuç?.. "Yerteşmişbirefsane: Hiç- bir$e>vdeğişmeyeceğiın,gereldrsebünınsıkın- tılarını baştan yaşamaktan korkmayacağnn bir efeane." 1ŞILDAKVE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE YiizYüze Jorge Luis Borges, "Borges ve Ben" adlı, adın- dan da anlaşılacağı gibi "kendini" betimlediği ünlü denemesine şöyle başlıyor: "Her şey ötekinın, Borges'in başından geçiyor... Aramızın bozuk olduğunu söylemek, işi biraz fazla büyütmek olur; ben yaşıyomm, kendimi yaşama bı- rakıyonjm ki, Borges masallarını ve şiirierini yazabil- sin. Ve o masallarla şiiher beni doğruyor." Ve ona özgü şaşırtıcı üslupla sürdürüyor: "Yıllar önce ondan kurtulmaya kalktım ve kent dı- sındaki gecekondu mahallelerinin söylencelehni bı- rakıpzaman vesonsuzlukla oyunlara yöneldim. Ama o oyunlar da eninde sonunda Borges'in bir parça- sı oldu çıktı... Anlayacağınız, benim yaşamım sürek- li bir kaçış; ben her şeyi yitiriyorum ve her şey ya unutulup gidiyor ya da ötekine kalıyor." _ 1956 yılında kaleme aldığı denemeyi (Çev: Celal Üster, AFA yay.) şöyle bitıriyor: "Bu satıhan hangimiz yazıyor, ben mi, o mu, bil- miyorum." • Aynaya baktığımda gördüğüm kim, ben mi öteki mi? İlk bakışta tanımlamak güç değil belki. Bir yüz. Benim aynadaki optik olarak görüntüm. Yüzümün yansıması; yüzümün görüntüsü. Peki yüzümü betimlemek olanaklı mı? Aynada gördüğüm yüzü? Hadi diyelim, yazının, kalemin gücüyle ve sözcük- lerin içinde taşıdığı büyüyle bir biçimde ve bir kıs- mıyla betimleyebılirim. Herne kadar Borges'in ikile- mine düşsem de -ben'i mi, ötekıni mi yazdım-, yine de yazıyla betimleyebılirim. Peki bir ressam kendi yüzünü nasıl betimleyebi- lir? Onu nasıl resmeder; tuvalin üzerindeki ne kada- nyla kendi. ne kadanyla ötekı'dır? Bir ressamın kendi yüzünü betimlemesi olanaklı mıdır? Ya da nereye kadar! Resmettiği tuvaldekı yüz kendisinin mi; yoksa Borges'in dediği gibi ötekinde kalan mıdır? • Geçen hafta Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Ga- lerisi'nde, "Türk Resminde Otoportre" başlıklı '//- ginç'bk resim sergisi açıldı. Doğrusu hazırlayanlan, serginin düzenleniş eme- ğinin yanı sıra, öncelikle "böylesine bir düşünce" ve "bu farklılığa" ulaştıklan için kutlamak gerekir. 1841 doğumlu Şeker Ahmed Paşa'dan, 1965 doğumlu Mustafa Horasan'a kadar atmış üç oto- portre yer alıyor sergide. Nazmi Ziya, ibrahim Çallı, Hikmet Onat, Avni Lffîj, Feyhaman Ouran, Hamit Görefe, Eşref Üren, Cemal Tollu, Şefik Bursalı, Ali Avni Çelebi, Zeki Faik, Sabri Berkel, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Abi- din Oino, Nuri lyem, Burtıan Uygur, Neş'e Erdok, Sabahattin Tuncer vb. ressam otoportrelerıyle bi- ze iç dünyalarını yansıtıyorlar(!). Hüzünlü aydınlık, ciddi, neşeli, sevimli, endişeli, keyifli, güvenli, karamsar, iyimser gibi sıfatlarla ta- nımlamak olanaklı-yazının tanımlama sının bağla- mında. Öte yandan da bir tavır, bir yaşama biçimini yan- srtan sıfatlar da eklemek olanaklı. ÖrneğJn, bohem, bürokrat, bıçkın, modern, klasik, romantik vb. • Kuşkusuz otoportrenin tipik örneklerinin Röne- sans ile başlaması, otoportrenin, "modemite"^felse- fesiyle doğrudan bir ilişkısi olduğunu gösteriyor. Insan, birey olarak tarih sahnesine çıkıyor. Biçimi, bedeni, toplumsal bir varlık olmanın yanı sıra iç dün- yasıyla, duygusuyla birlikte; beden ve ruh olarak yer alıyor. Otoportresıni yaptığı zaman da bir 'yüzyüze' du- rumu söz konusu... Sanatçı kendini nasıl görüyor? Ressam yüzünü nasıl betimliyor? Aynada gördüğü yansımanın ardın- da bulduklan neler? Aynanın dışına çıkıyor mu? İç dünyasını ne kadanyla yansıtıyor? Farklı zamanlar- da yaptığı otoportreler, o farklılıklan, iç dünyanın fır- tınalarını yansıtabilıyor mu? Ya da Borges'i izleyerek sorarsak, ressamın ken- disinden otoportrede kalan ne? Sorulann yanıtı kolay değil ve aslında sorular ve sorunlar iç içe geçtiği gibi; somut bir 'yanıt'ın olma- sı (bulunması) da çok önemli değil. Belki de ressamın otoportresine bakıp bizim 'edin- diklerimiz' yeterli. Müzik-San başkanlıgına Melih Abay getirildi ANKARA (ANKA) - Müzılc, Sahne ve Gösteri Sanatian Derneği Yardımlaşma ve Dayanışma Sandığı'nın 1. olağan genel kurulunda sandık başkanlıgına Melih Abay getirildi. Üyelerine, hastalık. yaşlılık, sürekli ve geçici iş görmezliİc, doğum. ölüm, doğal afetler, maddi sıkıntı, muhtaçhk ve geçici işsizlik durumlannda karşılıksız yardım yapmak amacıyla Müzik-Der bünyesınde oluşturulan Müzik- San'ın 1. olağan genel kurulunda, sandık yönetim kurulu asil üyeliklerine Melih Abay. Erkan Turan. Cihangir Aktuğ, denetim kurulu asil üyeliklerine de Hüseyin Gündüz, Atilla Şahin vr e M. Haluk Kılıç getirildi. Sandık yönetim kurulunun kendi arasında yaptığı görev dağılımında ise sandık başkanlıgına Melih Abay, sandık sekreterliğıne Erkan Turan, ve sandık mali sekreterliğine Cihangir Aktuğ getirildi. Tuncay Yılmaz Brüksel'de konser verecek Kühur Servisi - Uluslararası ödüllü, 26 yaşındaki genç viyolonist Tuncay Yılmaz, Europalia etkinlikleri çerçevesinde Brüksel'de bir konser verecek. 8 yıldan beri ABD'de yaşayan Yılmaz, ilk konserini geçen yıl Amerika'nın en prestıjlı salonlanndan Carnegie Hall'da vermişti. Başanlı performansıyla izleyicilen büyüleyen genç vıyoloniste, bu konseri sayesinde Şikago, Palm Beach. VVashington, Virginia ve Boston'u kapsayan bır turnenin kapılannı açmıştı. 1993 yılında 'Uluslararası Solistlik Diploması'nı alarak bu unvanı elde eden ilk Türk viyolonist olan Yılmaz, önümüzdeki yıl gerçekleştiriimesi planlanan Europalia etkinlikleri çerçevesinde Adnan Saygun'un 'Keman Konçertosu'nu seslendirecek. Sarıyer Sanat Tiyatrosu, tiyatro Kültür Servisi - 1980 yılından bu yana çalışmalannı, yüklenmiş olduğu bölgesel tiyatro zorunluluklanyla birlikte yürüten Sanyer Sanat Tiyatrosu, tiyatro şenliğine hazırlanıyor. Amacı tiyatroyu geniş bir kesime yayma, gelecek kuşaklara arşiviyle, sahnesiyle. kurumlaşmış bir tiyatro anlayışı ve yapısı bırakma olan Sanyer Sanat Tiyatrosu, bu doğrultuda amatör tiyatrolan bir araya getıren şenlikler düzenlıvo»'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle